TESEV Dış Politika Programı
Türkiye’de Dış Politika Algısı
Hazırlayanlar:
Mensur Akgün
Sabiha Senyücel Gündoğar
Aybars Görgülü
Erdem Aydın
Türkiye’de Dış Politika Algısı
Türkiye Ekonomik ve
Sosyal Etüdler Vakf›
Dış Politika Programı
Hazırlayanlar:
Mensur Akgün
Sabiha Senyücel Gündoğar
Aybars Görgülü
Erdem Aydın
Bankalar Cad. Minerva Han
No: 2 Kat: 3
Karaköy 34420, İstanbul
Tel: +90 212 292 89 03 PBX
Fax: +90 212 292 90 46
info@tesev.org.tr
www.tesev.org.tr
Yapım: Myra
Yayın Kimliği Tasarımı: Rauf Kösemen
Kapak Tasarımı ve
Sayfa Uygulama: Serhan Baykara
Koordinasyon: Sibel Doğan
Üretim Koordinasyon: Nergis Korkmaz
Basım Yeri: İmak Ofset
TESEV YAYINLARI
ISBN 978-605-5832-71-1
Copyright © Mayıs 2011
Bu yay›n›n tüm haklar› sakl›d›r. Yay›n›n hiçbir bölümü Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›’n›n
(TESEV) izni olmadan elektronik veya mekanik (fotokopi, kay›t veya bilgi depolama, vb.) yollarla
ço¤alt›lamaz.
TESEV Dış Politika Programı, bu raporun yayımlanmasına ve tanıtılmasına katkılarından ötürü Açık
Toplum Vakfı’na, KA Araştırma’ya ve TESEV Yüksek Danışma Kurulu’na teşekkür eder.
İçindekiler
ÖNSÖZ VE GİRİŞ, 5
GENEL EĞİLİMLER, 9
AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ, 14
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ, 18
ORTADOĞU VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ, 22
KAFKASYA-ORTA ASYA VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ, 28
SONSÖZ, 34
METODOLOJİ, 35
DEMOGRAFİK VERİLER, 36
4
Önsöz ve Giriş
Bu rapor 6-14 Aralık 2010 tarihleri arasında KA Araştırma’nın TESEV Dış Politika Programı
çalışanlarının katkısıyla gerçekleştirdiği saha çalışmasının sonuçlarını ve değerlendirmesini
içeriyor. 1,000 kişilik bir örneklemden hareketle yapılan araştırma, Türkiye’nin dış politika algısını
tespit etmeyi hedefliyor. TESEV açısından bir ilk olan bu araştırmada Türkiye’de karar vericilerin
ve dünyada Türkiye’yi takip edenlerin dikkatini çekebilecek ilginç bulgular var.
Her şeyden önce dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de insanların dış politika ile pek
fazla ilgili olmadığı görülüyor. Üstelik, dünyada olan biteni, Türkiye’nin dış politikasında yaşanan
gelişmeleri büyük ölçüde televizyondan öğreniyorlar. Belli ki yazılı basın ve diğer bilgi kaynakları,
en azından dış politika söz konusu olduğunda, Türkiye insanının ilgisini çok çekmiyor.
Buna rağmen hemen herkesin Türkiye’nin dış politikası, dost ve düşman ülkeler konusunda bir fikri
var. Tahmin edilebileceği gibi İsrail %40 ile Türkiye’ye karşı en düşmanca davranan ülkeler
arasında birinci sırada geliyor. Aslında 2008 sonu ve 2009 başı Gazze’de yaşananlar, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasındaki Davos gerilimi, tarihe
alçak sandalye skandalı olarak geçen diplomatik kabalık ve Mavi Marmara gemisine yapılan
müdahale göz önüne alındığında, bu rakamın çok da yüksek olmadığını söylemek mümkün.
Ancak geleneksel müttefik Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) %33 ile Türkiye’ye düşmanca
yaklaşan ülkeler arasında ikinci sırada yer alması hem Ankara, hem de Washington açısından
düşündürücü olmalı. Başka araştırmalarda da ABD’ye sempatisinin yüksek olmadığı bilinen
Türkiye’nin, bu ülkenin kendisine dostça yaklaşmadığını düşünmesi ciddiye alınması gereken bir
sonuç. Çünkü iki ülke 1952’den bu yana resmen müttefik, ondan önce de ABD Türkiye’nin toprak
bütünlüğünü korumasına destek olmuş bir devlet.
Yine de ilişkilerin geleceği umut vaat ediyor. Her şeyden önce araştırma sonuçları ABD’nin
Türkiye’nin Müslüman olması gibi değişmesi imkânsız değerler yüzünden değil, sadece kendi
çıkarlarını düşünmesi yüzünden Türkiye’ye dostça davranmadığının düşünüldüğünü gösteriyor.
Görünen o ki Washington’un bölgesinde Türkiye’nin çıkarlarını ve hassasiyetlerini dikkate alan bir
siyasi çizgi benimsemesi bu olumsuz algının değişmesine katkıda bulunacak.
1
ABD kamuoyunda Başkan Barack Obama’ya verilen destek 2010’da yapılan 2-5 Aralık Ipsos/Reuters
Araştırması’nda %45, 9-11 Aralık Gallup Araştırması’nda %46, 9-12 Aralık ABC/Post Araştırması’nda %49,
9-13 Aralık ABC/WSJ Araştırması’nda %45, 17-19 Aralık CNN Araştırması’nda %48 olarak belirtilmiştir.
http://www.huffingtonpost.com/2009/01/06/jobapproval-obama_n_726319.html
5
ABD-Türkiye ilişkileri açısından umut vaat eden ikinci veri ise, Başkan Barack Obama’nın
Türkiye’de hâlâ var olan popülaritesi. Türkiye’de insanlar Obama’ya Amerika’dakilerden daha
fazla güven ve sempati duyuyor. Araştırmanın yapıldığı dönemde Obama’ya kendi ülkesinde
verilen destek %45 ile %49 arasında değişirken1, Türkiye’deki desteğinin %67 olması dikkate
değer. Ayrıca Türkiye’nin Amerika’ya karşı olan tavrının %76 oranında dostça bulunması da
önemli.
Zaten Türkiye’nin yarıdan fazlasının (%53) ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceğini olumlu şekilde
değerlendirmesi de Washington açısından dikkate alınması gereken bir siyasi veri niteliğinde. İkili
ilişkilerin seyri açıkça umut vaat etmekte. Ayrıca, Türkiye’nin ABD algısı yapısal bir Amerika
karşıtlığına dayanmıyor. Algı, diplomatik ilişkilerin seyrine ve ABD’nin Türkiye’nin çıkarlarını
dikkate alıp almadığına bağlı.
Araştırmanın ortaya çıkarttığı en çarpıcı sonuç ise Avrupa Birliği (AB)-Türkiye ilişkilerinde: Türkiye
hâlâ AB üyesi olmak istiyor. Kıbrıs sorununa, müzakerelerdeki tıkanıklığa, Fransa’nın tavrına
rağmen AB üyeliğine destek 2010 sonu itibarıyla %69 düzeyinde. Nedenlerini sorduğunuzda
çoğunluk ekonomik gerekçeleri gösteriyor. Sadece %13 demokrasi diyor. %49 üyelik için tarih
vermekte, %30 ise Türkiye’nin asla AB üyesi olmayacağına inanmakta.
İlginç bir şekilde müzakere sürecinin Kıbrıs sorunu yüzünden tıkanmış olmasına ve bu konuda
mülakat yapılanların bilgi kaynağı olan televizyonlarda sayısız yayın yapılmasına rağmen,
Türkiye’de insanlar başka nedenleri ön plana çıkartıyor. En çok da AB’nin yabancı düşmanlığını ve
Türkiye’nin Müslüman bir ülke olmasını AB üyeliğinin önündeki engel olarak görüyor.
1950’li yıllardan bu yana Türkiye’nin gündeminde olan Kıbrıs sorunu konusunda da Birleşmiş
Milletler (BM) parametreleri temelinde çözümü önemseyenler %31 ile çoğunlukta. Sorunun
yöneltildiği insanların sadece %8’i KKTC’nin Türkiye’ye bağlanmasını, yani eski taksim politikasını
savunuyor. %6’lık bir kesim de KKTC’nin bağımsızlığının korunmasından yana tavır alıyor.
Görünen o ki Türkiye siyasetinde ön plana çıkmaya başlayan barışçıl çözümler benimsenmiş. %75
Türkiye’nin Filistin-İsrail sorununda arabuluculuk çabalarını, %50 Ermenistan ile olan yakınlaşmayı, %58 de Lübnan’a barış gücü gönderilmesini destekliyor. İsrail ile ilişkilerin gelişmesi
gerektiğine inananların oranı da hiç düşük sayılmaz. %34 ilişkilerin şu anki halinin iki ülkenin
çıkarlarına, %13 ise sadece Türkiye’nin çıkarlarına aykırı olduğunu düşünüyor.
Türkiye’nin Ortadoğu’daki ülkelere model olabileceği konusunda da güçlü bir kanaat mevcut. %82
kültürel açıdan, %80 ekonomik açıdan, %72 siyasi açıdan Türkiye’nin model olarak alınabileceğini
düşünüyor. Ve bu oranlar da daha önce yaptığımız Ortadoğu’da Türkiye Algısı 2010 araştırmasında
bulduğumuz değerlerle büyük ölçüde örtüşüyor.
Bize göre bu araştırma sonuçlarının verdiği siyasi mesaj açık. Kısaca özetleyecek olursak:
1. Türkiye’yi yönetenler için: Türkiye’de dış politika ile ilgilenenler uygulanan siyasetten büyük
ölçüde memnun. Sorun çözücü yaklaşımı destekliyor, Türkiye’nin taraf olduğu sorunların da
çözümünü bekliyor. AB’ye üye olmak, ABD ile ilişkilerin güçlenmesini istiyor.
6
2. ABD yönetimi için: Türkiye’de yapısal bir Amerika karşıtlığı yok. Türkiye’nin size daha fazla
sempati duymasını istiyorsanız, Ankara ile olan temasını güçlendirin, Türkiye’nin çıkar ve
uyarılarını ciddiye alın.
3. AB için: Türkiye hâlâ AB üyesi olmak istiyor. Bu fırsatı kullanın ve üyelik sürecinin önünü açın.
Kıbrıs konusunda da yapıcı davranın, Türkiye zannettiğiniz gibi adanın kuzeyinin kendisine
bağlanmasını istemiyor.
4. Ortadoğu için: Arap dünyası ile ilişkilerin gelişmesini, Türkiye’nin bölgenin en önemli sorununun çözümünde destek olmasını talep eden bir halk söz konusu. Türkiye halkı bir yandan
İsrail’i güvenliği için en büyük tehdit olarak görüyor, diğer yandan da ilişkilerin gelişmesini
istiyor.
Doğal olarak bu araştırmadan çıkartılacak daha çok sonuç var. İlerleyen sayfalarda Ermenistan ile
olan ilişkiler konusunda düşünülenleri, Rusya Federasyonu hakkındaki yargıları okuyabilirsiniz.
Ancak hemen belirtelim ki bu çalışma elde ettiğimiz verilerden hareketle yapılan bir ilk değerlendirme. Yakın bir gelecekte daha detaylı analizleri tarihsel perspektif içine oturtarak sizlerle
paylaşmayı umuyoruz.
Tahmin edilebileceği gibi bu araştırmanın gerçekleştirilmesinde pek çok kişinin emeği geçti.
KA Araştırma Başkanı Bülent Kılınçarslan’a ve KA Araştırma ekibinden Diler İnal, Bora Özbek,
Seda Aras, Aytek Beştaş’a müteşekkir olduğumuzu belirtmek isteriz.
Ayrıca Açık Toplum Vakfı’na ve TESEV Yüksek Danışma Kurulu’na bize sağladıkları imkânlar için
teşekkür ederiz. Bu araştırmaya başından beri danışmanlık yapan Ortadoğu Teknik
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Meliha Altunışık’a ve İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gökhan
Çetinsaya’ya katkılarından dolayı minnettarız.
Ancak her araştırmada olduğu gibi bu araştırmada da tüm hata ve sorunlardan sorumlu olanlar bu
çalışmayı yayına hazırlayanlardır. Başta ben olmak üzere Sabiha Senyücel Gündoğar, Aybars
Görgülü, Erdem Aydın her türlü eleştiri ve öneriye açık olduğumuzu belirtmek isteriz.
7
Mensur Akgün
TESEV Dış Politika Programı
8
Genel Eğilimler
Dış politikaya gösterilen ilgi
Dış politikaya gösterilen ilgi
%46
İlgileniyorum
%54
İlgilenmiyorum
Araştırmaya katılanların %54’ü dış politika ile ilgilendiklerini belirtmiştir. Dış politikanın genelde
kamuoyunda daha az tartışılan bir konu olduğu göz önüne alındığında bu yüzdenin düşük olmadığı
söylenebilir. Medya, dış politika algısı üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Dış politika konularında nereden bilgi edindikleri sorusuna katılımcıların %88’i televizyon cevabını vermiştir. Bunu
%28 ile gazeteler takip etmektedir. Dış politika konularında katılımcıların derinlemesine bilgi
sahibi olmaktan ziyade medyada yer aldığı ve tartışıldığı kadarı ile ilgilendiklerini söylemek yanlış
olmayacaktır.
en önemli dış politika meseleleri
Türkiye’nin en önemli dışTürkiye’nin
politika meseleleri
20
15
%
14
10
7
0
AB ile
olan ilişkileri
İsrail ile
olan ilişkileri
ABD ile olan
ilişkileri
4
Kıbrıs
sorunu
9
5
5
Türkiye’nin en önemli dış politika meseleleri sorulduğunda AB ile olan ilişkiler %14 ile ilk sırayı
almaktadır. AB ile ilişkilerin oldukça düşük yoğunlukta seyrettiği bir dönemde, bu cevabın
araştırmaya katılanlar tarafından en önemli sorunlardan birisi olarak ön plana çıkarılması dikkate
değer bir durumdur.
İsrail ile olan ilişkiler %7 ile ikinci sırada yer almaktadır. İsrail ve Türkiye arasında son yıllarda
yaşanmakta olan ve Mavi Marmara krizi sonrası en yüksek noktasına ulaşan gerginliğin
Türkiye’de bir sorun olarak görüldüğü söylenebilir. ABD ile olan ilişkiler %5 ile üçüncü sırada
telaffuz edilmiştir. Bunu %4 ile Kıbrıs sorunu izlemektedir.
Bunun yanı sıra PKK/Terör %3 ile altıncı sırada verilen cevap olmuştur. Soru her ne kadar dış
politika konuları üzerine sorulmuş olsa da PKK/Terör düşük bir yüzdeyle verilen cevaplar arasında
yer almıştır.
Türkiye’nin karşısındaki enTürkiye’nin
büyük tehlikeler
nelerdir?
karşısındaki en büyük tehlikeler
20
15
%
14
12
11
10
10
5
0
PKK/Terör
ABD
Uluslararası terör
(El Kaide vs.)
İsrail
Türkiye’nin karşısındaki en büyük tehlikeler sorulduğunda, PKK/Terör %14 ile ilk sırada yer
almaktadır. Bunu %12 ile ABD, %11 ile uluslararası terör, %10 ile İsrail takip etmektedir. Yüzdelerin
birbirine yakınlığı göz önüne alındığında araştırmaya katılanların en önemli dört tehlike olarak bu
konuları belirttiği ve eş önem verdiği söylenebilir.
Araştırmanın devamında yer alan dost-düşman ülke cevapları ile beraber bakıldığında Türkiye’de
ABD ile ilişkiler konusunda net bir algının olmadığı söylenebilir.
10
Bu dört cevabı işsizlik ve ekonomi takip etmektedir. Değinilen diğer cevaplar, dış güçler, Kürt
meselesi, olası ayaklanma/savaş olmuştur. Buradan yola çıkarak aslında Türkiye’de tehdit
algısının tek odaklı olmadığını söylemek mümkündür.
Türkiye’ye dostça yaklaşan ülkeler
25
%
23
20
15
13
10
10
10
9
Azerbaycan
ABD
Pakistan
5
0
İran
Hiçbir ülke
dost değil
Türkiye’de yaygın olan “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” kanısının iç ve dış politikadaki tüm
değişime rağmen ağırlığını hâlâ hissettirdiğini söylemek mümkündür. Araştırmaya katılanların
%23’ü Türkiye’ye hiçbir ülkenin dost olmadığını belirtmişlerdir. Türkiye’ye dostça yaklaştığı
düşünülen ülkeler, %13 ile İran, %10 ile Azerbaycan, %10 ile ABD ve %9 ile Pakistan olmuştur.
Verilen cevaplarda İran’ın dost ülke olarak ilk sırada yer alması araştırmanın yapıldığı tarihlerde
İran’ın nükleer programı üzerine tartışmaların hararetli olarak devam ettiği ve Türkiye’nin
arabuluculuk çalışmalarının yoğun olduğu bir döneme denk gelmesi ile açıklanabilir. Azerbaycan,
benzer birçok araştırmada ilk sırada yer almasına rağmen bu araştırmada ikinci sırada yer
almaktadır. %8 ile Suriye ve %7 ile Almanya diğer dikkat çeken cevaplardır.
Türkiye’ye düşmanca yaklaşan ülkeler*
50 %
40
40
33
30
16
8
10
0
İsrail
ABD
Yunanistan
*Katılımcılar bu soruya birden çok cevap vermişlerdir.
Fransa
7
Irak
Türkiye’ye düşmanca yaklaşan ülkeler sorulduğunda araştırmaya katılanların daha net cevaplar
verdiklerini görülmektedir. İsrail %40 ile ilk sırada, ABD ise %33 ile ikinci sıradadır. Araştırma
sonuçları Türkiye’de yaygın olan olumsuz ABD ve İsrail algısını destekler niteliktedir.
11
20
Yunanistan %16 ile Türkiye’ye karşı düşmanca davranan ülkeler arasında üçüncü sırada yer
almaktadır. Her ne kadar Türkiye ve Yunanistan arasında son dönemlerde gerginlik yaşanmıyor
olsa da, dost olmayan ülke algısının sürdüğü görülmektedir. Dördüncü sırada ise %8 ile Fransa
gelmektedir. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olmasının
bu cevapta etkisi olduğu söylenebilir.
Türkiye’nin son dönemde ikili ilişkileri hızla ilerlettiği ülkelerden olan Irak %7 ile Türkiye’ye
düşmanca yaklaşan ülkeler arasında beşinci sırada yer almıştır. Irak özelinde bu algının PKK
sorunu ile bağlantılı olabileceği düşünülebilir. Ermenistan, Rusya, Almanya ve İran %4 oranıyla
diğer verilen cevaplar arasındadır.
Dış politika değerlendirmesi
Dış politika değerlendirmesi
%3
Olumlu
%10
Olumsuz
%65
%22
Ne olumlu ne olumsuz
Bilmiyor/Reddetti
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de hükümetin takip ettiği dış politika %65 oranında desteklenmektedir. %10’luk bir kesim kararsızları, %22’lik bir kesim ise onaylamayanları oluşturmaktadır.
Bölgesel dağılıma bakıldığında en fazla desteğin %73 ile Karadeniz Bölgesi’nden geldiği görülmektedir. Bu sonucu %67 ile Orta Anadolu, %63 ile Güneydoğu Anadolu ve Ege, %61 ile Marmara ve
Akdeniz bölgeleri takip etmektedir.
Dış politikayı başarılı ve başarısız bulan gruplara ayrı ayrı bunun sebepleri sorulduğunda, başarısız bulanların öne çıkardıkları konular arasında İsrail ile ilişkiler, AB ile ilişkiler ve genel olarak dış
politikanın sorunlu olması ilk sırada verilen cevaplardır.
12
İzlenmekte olan politikayı başarılı bulanlar ise kararlı bir politika izlenmesine %12 ile ilk sırada yer
vermektedirler. Bu cevabı, Türkiye’nin dış politikasının genel olarak başarılı olması, diğer ülkelerle
ilişkilerinin iyi olması, komşularıyla sorunlarını gidermesi ve arabuluculuk çabaları izlemektedir.
Bu soruya cevap verenlerin son dönemde aktif dış politika olarak adlandırılan siyasetin farkında
oldukları ve destek verdikleri söylenebilir.
Dış politika kararlarının alınış biçiminden memnuniyet
60
%
58
52
52
51
50
57
56
55
47
40
34
33
31
30
31
29
26
26
25
20
8 8
10
5
0
14
13
12
6
Memnunum
8 9
5
Ülke toplamı Marmara
Ege
Memnun değilim
14
14
11
Akdeniz
2
3
Orta
Anadolu
Karadeniz
Ne memnunum ne değilim
5
Güneydoğu
Doğu
Anadolu
Anadolu
Bilmiyor/Reddetti
Dış politika kararlarının alınış şeklinden memnuniyet oranı %52’dir. Yine bölgesel olarak bakıldığında farklılıkların olduğu söylenebilir. %47’lik memnuniyet oranı ile en az olumlu cevap veren bölge Marmara’dır.
Bu soru ile paralel olarak Türkiye’de dış politikada en etkili kurum/kişi adı sorulduğunda Başbakan
ve Dışişleri Bakanlığı %25 ile ilk sırayı paylaşmaktadır. AKP hükümeti %8 ile üçüncü, Cumhurbaşkanı %6 ile dördüncü sırada yer almaktadır. Orduya verilen oran sadece %2, topluma verilen oran
da %1 olarak gözükmektedir.
Dış politika kararlarında en önemli kişi/kurum
30
25
%
25
25
20
15
10
8
0
Başbakan
Dışişleri
Bakanlığı
Hükümet
(AKP)
Cumhurbaşkanı
5
TBMM
13
6
5
Avrupa Birliği ve
Türkiye İlişkileri
Türkiye’ninüye
Avrupa
Birliği’ne
üye olmas›n›
istiyor musunuz?
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
olmasını
istiyor
musunuz?
100
%
91
90
87
80
74
70
69
66
64
66
58
60
50
40
37
30
30
27
26
27
22
20
12
10
5
6
7
4
7
7
5
1
0
Ülke toplamı
Marmara
Ege
Evet
Akdeniz
Hayır
Orta
Anadolu
Karadeniz
Doğu
Anadolu
2
Güneydoğu
Anadolu
Bilmiyor/Reddetti
14
Türkiye’de AB’ye olan ilginin azaldığı bir dönemde sorulan bu soruya katılımcıların %69’u
‘Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istiyorum’ şeklinde cevap vermiştir. Bu cevap, Türkiye’de halen
AB üyeliğinin değerli ve önemli görüldüğü ve nihai hedef olarak üyeliğin desteklendiği şeklinde
yorumlanabilir.
Bölgesel dağılıma bakıldığında, en çok destek veren bölge %91 ile Güneydoğu Anadolu’dur. Bunu
%87 ile Doğu Anadolu Bölgesi takip etmektedir. Bu bölgelerde AB üyeliğine verilen desteği siyasi
ve ekonomik faktörler ile açıklamak mümkündür. Bu iki bölge AB’ye üyelik yolunda elde edilen
demokratik kazanımların en çok hitap ettiği ve ekonomik olarak refah seviyesinin yükselmesinden
daha çok faydalanacak bölgelerdir. AB üyeliğine en düşük destek %58 ile Orta Anadolu
Bölgesi’nden gelmektedir.
Neden Avrupa Birliği üyeliği?
25
%
22
21
20
15
13
10
8
7
5
0
Vize alımını
kolaylaştırmak için
Ekonomik yarar
sağlayacağı için
Demokrasi için
İş olanakları
için
Hayat standartlarının
yükselmesi için
AB üyeliğinin neden desteklendiği sorulduğunda ekonomi ve buna bağlı cevaplar ön plana
çıkmaktadır. İlk sırada serbest dolaşım hakkına atıf yapılarak vize kolaylığı gelmekte, bunu takip
eden dört cevabın üçünün de ekonomiyle doğrudan bağlantılı olduğu görülmektedir. %21 ekonomik yarar, %8 iş olanakları, %7 hayat standartlarının yükselmesi için cevaplarını vermiştir. %13’lük
bir kesim ise demokrasiye vurgu yapmıştır.
Neden Avrupa Birliği üyeliğineNeden
hayır?Avrupa Birliği üyeliğine hayır?
25
%
21
20
15
10
8
6
6
Türkiye
Müslüman
bir ülke
olduğu için
AB çöktüğü
için
5
0
Türkiye kendi
Ahlaki ve
başına güçlü
kültürel
olduğu için değerleri farklı
olduğu için
Türkiye’yi
istemedikleri
için
5
İçişlerimize
karışacakları
için
Türkiye’nin üyeliğini desteklemeyen %26’lık kesime bunun sebebi sorulduğunda ilk sırada verilen
cevap %21 ile Türkiye’nin kendi başına güçlü bir ülke olduğudur. %10’luk bir kesim kültürel ve
ahlaki değerlerin farklılığına vurgu yaparken, %8’i AB’nin Türkiye’yi istemediği cevabını vermiştir.
Katılımcıların %6’sı Türkiye Müslüman bir ülke olduğu için AB’ye üye olmasını istemediklerini
belirtmişlerdir. Yine %6’lık bir kesim AB’nin çökmekte olduğu cevabını vermiştir. AB’nin yaşamakta olduğu ekonomik krizin Türkiye kamuoyunda da takip edildiğini bu cevaptan yola çıkarak
söylemek mümkündür.
15
10
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik tarihi
35
Türkiye’nin
Avrupa Birliği’ne üyelik tarihi
30
30
%
25
21
20
20
16
15
10
8
5
5
0
5 yıl içinde
5 ile 10 yıl
içinde
11 yıl ile
20 yıl içinde
20 yıldan
sonra
Asla
Reddetti/
Bilmiyor
Türkiye’nin AB’ye üyelik tarihi sorulduğunda ‘asla’ cevabı her ne kadar %30 oranıyla en popüler cevap
olarak gözükse de Türkiye halkının %49’u 5 ile 20 yıllık süre içerisinde ülkelerinin AB’ye üye olabileceğini düşünmektedir. %20 oranında Türkiye’nin 5-10 yıl içerisinde üye olabileceği düşünülmektedir.
%16’lık en iyimser olarak adlandırabilecek kesim ise 5 yıl içerisinde AB’nin Türkiye’yi üye olarak kabul
edeceğine inanmaktadır.
Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki engeller
25
%
22
20
15
10
7
4
5
0
4
3
Yabancı düşmanlığı/ AB ülkelerinin
Türkiye’nin Müslüman isteksizliği
bir ülke olması
Türkiye’nin genç
nüfusu
Terör
Yanlış/tutarsız
dış politikalar
16
Araştırmada Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki engeller sorulduğunda yabancı düşmanlığı/
Türkiye’nin Müslüman bir ülke olması %22 ile ilk sırada verilen cevap olmuştur. Diğer cevaplar
%7 ile AB ülkelerinin isteksizliği, %4 ile Türkiye’nin genç nüfusu ve terördür. Türkiye’nin önündeki
engelin Kıbrıs sorunu olduğunu söyleyenlerin oranı ise %3’tür.
Bu cevaplar Türkiye’de giderek daha fazla kesim tarafından paylaşılmakta olan AB’nin dini ve kültürel
sebepler nedeni ile Türkiye’ye tam üyelik yolunda zorluklar çıkardığı görüşü ile paralellik göstermektedir.
Kıbrıs Sorunu
Kıbrıs’ta çözüm nasıl olmalı?
25
Kıbrıs sorununun çözümünde AB’nin rolü
%
22
20
%12
%29
15
%13
10
9
8
5
0
İki bölgeli, KKTC Türkiye’ye
Barışçıl,
bağlanmalı
iki toplumlu
uzlaşmaya
dayalı bir çözüm federasyon
6
KKTC
bağımsız
olmalı
%46
Olumlu
Olumsuz
Ne olumlu ne olumsuz
Bilmiyor/Reddetti
Araştırma sonuçlarına göre Kıbrıs’ta barışçıl, uzlaşmaya dayalı bir çözüm %22 oranında desteklenmektedir.2 Daha sonra
gelen ikinci tercih, %9 ile iki bölgeli, iki toplumlu federasyondur. Bu tercihi de ilk sonuçla beraber okumak mümkündür. Bu
şekilde değerlendirildiğinde soruna Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunması %31 oranında
desteklenmektedir. Araştırmada KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması ve bağımsız olması gerektiğini düşünenler ise %8 ve %6
ile azınlıkta kalmaktadır.
AB, Kıbrıs sorunu üzerinde kilit bir role sahiptir. 24 Nisan 2004’te yapılan Annan Planı referandumunun Kıbrıs Rum
toplumu tarafından reddedilmesiyle 1 Mayıs 2004’te Kıbrıs Cumhuriyeti tek başına AB üyesi olmuştur. Referandumun
hemen ardından 26 Nisan’da Avrupa Birliği Konseyi, Kıbrıs Türk tarafına uygulanan izolasyonları kaldırmak için Kıbrıs’ın
güney ve kuzeyi arasında insan, mal ve hizmet hareketini düzenleyen Yeşil Hat Tüzüğü, 259 milyon avroluk Mali Yardım
Tüzüğü ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü olarak adlandırılan tüzükleri hazırlamıştır. Bunlardan ilki ve nispeten Kıbrıs Rum
Yönetimi’nin sorumlu olduğu 18 aylık bir gecikmeden sonra ikincisi kısmen yürürlüğe girmiş3; ancak sonuncusu Kıbrıs Rum
Yönetimi tarafından engellenmiştir.
Türkiye’nin 29 Temmuz 2005’te Ankara Antlaşması Ek Protokolü’nü rezervasyonlarla imzalaması, Kıbrıs sorununa
Türkiye’nin AB üyeliği boyutunun da eklenmesiyle sonuçlanmıştır. Aralık 2006’da Avrupa Konseyi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin
itirazını dikkate alarak 35 müzakere faslından 8’ini dondurmuştur.
Araştırma sonuçlarına göre Kıbrıs sorununun çözümünde AB’nin rolünü olumsuz bulanların oranı %46, olumlu bulanların
oranı %29’tur. Türkiye’deki bu algının sebebi olarak AB’nin Kıbrıs Cumhuriyeti adına sadece Rum Yönetimi’nin iradesini
kabul etmesi ve Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargoların kalkmaması sayılabilir.
3 259 milyon avroluk mali yardımın sadece 110 milyon avroluk kısmı harcanmıştır. Bu miktar %40’a karşılık gelmektedir. Bkz. (Eski
Avrupa Komisyonu Kıbrıs Türk Toplumu Çalışma Kolu Başkanı) Andrew Rasbash: “AB verdiği sözleri tuttu”, Kıbrıs Ekonomi, 14
Ekim 2010. http://www.abhaber.com/haber.php?id=32045
17
2 Kıbrıslı Rumların %75’i, Kıbrıslı Türklerin de %55’i Kıbrıs sorununun ‘karşılıklı kabul edilebilir bir uzlaşma’ temelinde çözülmesi
gerektiğini düşünmektedir. Bkz. Kıbrıs 2015, ‘Geleceğe Yönelik Araştırmalar: Kıbrıs Kamuoyunun Derinlemesine Analizi’, Aralık
2009, s. 5-6. http://cyprus2015.org/index.php?option=com_phocadownload&view=category&id=1%3Apublic-opinionpoll&Itemid=34&lang=tr
Amerika Birleşik Devletleri ve
Türkiye İlişkileri
ABD Türkiye’ye ne derece dostça yaklaşıyor?
%27
Dostça
%52
%4
Dostça değil
Ne dostça ne değil
%17
Bilmiyor/Reddetti
Araştırmaya göre Türkiye’de %52’lik bir kesim ABD’nin Türkiye’ye dostça yaklaşmadığını düşünmekte, %27 ise dostça yaklaştığı yönünde görüş belirtmektedir. Katılımcıların %33’ünün İsrail’in
ardından ABD’yi Türkiye’ye en düşmanca davranan ikinci ülke olarak gördüğü göz önüne alındığında, bu sonuç Türkiye’de çoğunluğun ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımını olumsuz bulduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bölgesel dağılıma bakıldığında çoğunluğun ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımını dostça bulduğu tek bölge %41 ile Güneydoğu Anadolu’dur; burada ABD’nin dostça yaklaşmadığını düşünenlerin oranı %39’dur.
18
Ancak Barack Obama’nın başkanlığı konusunda görüşler sorulduğunda seçilmiş olmasına verilen
destek %80 gibi oldukça yüksek bir oranda çıkmakta, Aralık 2010 itibariyle performansı sorulduğunda ise %13’lük bir gerilemeyle %67’lik bir desteğin var olduğu görülmektedir. Bundan hareketle, Obama yönetiminin Türkiye’de beklentileri tam olarak karşılamadığı, fakat yine de olumlu
bulunduğu söylenebilir.
Barack Obama’nın başkanlığını nasıl değerlendirirsiniz?
%
90
80
80
67
70
60
50
40
30
20
14
14
8
10
8
5
4
0
Olumlu
Olumsuz
Ne olumlu ne olumsuz
Başkan seçildiğinde
Bilmiyor/Reddetti
Şimdi
ABD Türkiye’ye neden dostça yaklaşmıyor?
25
%
23
20
15
10
10
9
7
5
ABD yalnızca kendi
çıkarını düşündüğü
için
ABD Türkiye’nin
güçlenmesini
istemediği için
Türkiye Müslüman
bir ülke olduğu
için
Türkiye’yi
ele geçirmek/yıkmak
istedikleri için
ABD’nin Türkiye’ye dostça yaklaşmadığını düşünenlerin %23’ü ana sebep olarak ABD’nin yalnızca
kendi çıkarlarını düşündüğünü belirtmektedir. ABD’nin Türkiye’nin güçlenmesini istememesi,
Türkiye’yi ele geçirmek/yıkmak istemesi, bu ülkeye olumsuz bakanların dile getirdiği diğer önemli
nedenlerdir. Türkiye’nin Müslüman kimliği, toplam %40’ı bulan diğer üç nedenin yanında sadece
19
0
%9’luk bir oranda dile getirilmiştir. Bu sonuçla, Türkiye’de ABD’nin Türkiye’nin Müslüman olması
gibi değişmesi imkânsız değerler yüzünden değil, sadece kendi çıkarları dolayısıyla dostça
yaklaşmadığı yönünde bir algı olduğu söylenebilir.
Türkiye ABD’ye ne derece dostça yaklaşıyor?
%4
Dostça
Dostça değil
%10
%76
Ne dostça ne değil
Bilmiyor/Reddetti
%10
Türkiye ABD’ye neden dostça yaklaşmıyor?
20 %
18
15
10
8
7
6
5
0
ABD’ye
güvenmediği
için
ABD Türkiye’yi
Türkiye kendi
kendi çıkarları için çıkarlarını düşündüğü
kullanmak istediği için
için
ABD’nin dost
olmadığını
bildiği için
4
ABD terörü
desteklediği için
20
Öte yandan %76 gibi yüksek bir çoğunluk, Türkiye’nin ABD’ye dostça yaklaştığı kanaatindedir.
Sadece %10’luk küçük bir kısım Türkiye’nin ABD’ye dostça yaklaşmadığını düşünmekte ve buna da
katılımcıların %18’i Türkiye’nin ABD’ye güvenmemesini gerekçe göstermektedir. Bu sonuçlardan
yola çıkarak iki ülke ilişkilerinde Türkiye’nin daha dostça davranan taraf olduğu düşünülmektedir.
‘ABD terörü desteklediği için Türkiye bu ülkeye dost değil’ diyenlerin oranı ise sadece %4’tür.
ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği
%4
Olumlu
%53
%19
Olumsuz
Ne olumlu ne olumsuz
%24
Bilmiyor/Reddetti
21
ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği %53 oranında olumlu olarak algılanmakta; %24’lük bir kesim ise
geleceği olumsuz olarak görmektedir. Özellikle son aylarda İsrail ile Türkiye arasında yaşanan
krize ve İran konusunda yaşanan anlaşmazlığa rağmen çoğunluğun ilişkilerin geleceğini olumlu
görmesi önemli bir bulgu olarak ortaya çıkmaktadır.
Ortadoğu ve Türkiye İlişkileri
Ortadoğu’da barış ve istikrarın önündeki en büyük engel
25
%
23
20
15
12
10
7
5
0
İsrail
ABD
Terör
4
4
Ülkeler arasında
birlik olmaması
Enerji kaynaklarını
paylaşma mücadelesi
Ortadoğu’da barış ve istikrarın önündeki en büyük engel sorulduğunda İsrail %23 ile ilk sırayı
almaktadır. İsrail’i %12 ile ABD takip etmektedir. Bu sonucun Ortadoğu bölgesinde genel olarak
paylaşılan eğilim ile örtüştüğü TESEV Dış Politika Programı’nın Ortadoğu’da Türkiye Algısı 2010
araştırmasına 4 dayanarak söylenebilir. Bu araştırma sonuçlarına göre Ortadoğu’da en büyük
tehdit kaynağı İsrail (%40), ikinci en büyük tehdit ise ABD (%26) olarak dile getirilmişti. Aynı
araştırmada İran’ı bölgeye tehdit olarak görme oranı %9 iken, Türkiye’de İran, Ortadoğu’da barış
ve istikrarın önünde bir engel olarak görülmemektedir.
22
Bu soru çerçevesinde teröre atfedilen önem %7 olmuştur. Bu oran ile terör cevabı, İsrail ve
ABD’den sonra bölgenin barış ve istikrarını tehdit eden en büyük unsur olarak göze çarpmaktadır.
Bunlara ek olarak %4 oranında ülkeler arasında birlik olmaması ve enerji kaynaklarını paylaşma
mücadelesi verilen diğer cevaplar arasındadır.
4 Mensur Akgün, Sabiha Senyücel Gündoğar, Jonathan Levack, Gökçe Perçinoğlu, Ortadoğu’da Türkiye Algısı
2010, İstanbul: TESEV Yayınları, 2010.
Türkiye Ortadoğu için model olabilir mi?
90
%
80
80
82
72
70
60
50
40
30
20
18
15
10
12
10
5
6
0
Hayır
Evet
Siyasi açıdan
Ekonomik açıdan
Bilmiyor/Reddetti
Kültürel açıdan
Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri için model olup olamayacağı tartışmalarına Türkiye tarafından
bakıldığında bu fikrin kabul gördüğünü söylenebilir. Ortadoğu’da Türkiye Algısı 2010 çalışmasının
sonuçlarına göre katılımcıların %66’sı Türkiye’yi Ortadoğu ülkeleri için bir model olarak gördüklerini belirtmişlerdi. Aynı soru Türkiye’de sorulduğunda destek siyasi açıdan %72, ekonomik açıdan
%80, kültürel açıdan %82’dir.
Türkiye’nin siyasi açıdan model olabileceğini söyleyenler, %16 ile Türkiye’nin demokratik bir rejime
sahip olmasını ve siyasi iradesini ortaya çıkarmıştır. Türkiye’yi ekonomik ve kültürel açıdan bir
model olarak gösterenler ise ülkenin ekonomik gücüne (%30) ve kültürel geçmişine (%35) vurgu
yapmışlardır.
5 Ortadoğu’da Türkiye Algısı 2010 araştırmasında katılımcıların %15’i Türkiye’yi Müslüman kimliğinden ötürü,
%12’si ekonomisinden ötürü, %11’i demokratik bir rejime sahip olmasından ötürü, %10’u ise Filistinlilerin ve
Müslümanların hakkını korumasından ötürü bir model olarak gördüklerini belirtmişlerdi.
23
Bu sonuçlar Ortadoğu araştırmasının sonuçları ile karşılaştırıldığında, bölgede Türkiye’nin
Müslüman kimliğine daha çok referans verildiği5, Türkiye’deki algının ise daha çok demokrasi
üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Türkiye’nin Müslüman kimliği nedeni ile model olabileceğini
söyleyenlerin oranı %5 ile üçüncü sırada yer almaktadır.
İran Ortadoğu için bir tehdit midir?
İran Ortadoğu için bir tehdit midir?
%12
Evet
%53
%35
Hayır
Bilmiyor/Reddetti
Ortadoğu’da barış ve istikrarın önündeki en büyük engel sorulduğunda, İran istatistiksel anlamda
önemli bir cevap olarak verilmemiştir. Soru doğrudan İran’ın bölge için bir tehdit olup olmadığı
şeklinde sorulduğunda ise %35 oranında ‘evet’ cevabı verilmiştir. Yine de %53, İran’ı Ortadoğu için
bir tehdit olarak görmemektedir. Cevaplar bölgeler bazında incelendiğinde %40 ile Karadeniz,
%38 ile Orta Anadolu ve %36 ile Akdeniz, İran’ı Ortadoğu için bir tehdit olarak görmektedir. İran’ı
en az tehdit olarak gören bölgeler ise %25 ile Doğu Anadolu ve %26 ile Güneydoğu Anadolu’dur.
İran’ınenerji
barışcılprogramı
bir nükleer enerji
programı
olmasına
verilen destek
İran’ın barışçıl nükleer
olmasına
verilen
destek
%7
%8
Destekliyorum
%47
%38
Desteklemiyorum
Ne destekliyorum
ne de desteklemiyorum
Bilmiyor/Reddetti
24
İran’ın barışçıl bir nükleer enerji programına sahip olması %47 oranında desteklenmekte, %38’lik
bir kesim tarafından ise desteklenmemektedir. Bölgesel olarak bakıldığında %49 ile en fazla karşı
çıkan Marmara Bölgesi’dir. Daha sonra %37 ile Güneydoğu Anadolu ve %35 oranını paylaşan Doğu
Anadolu ve Ege bölgeleri gelmektedir. İran’ın barışçıl nükleer enerjiye sahip olmasına verilen en
büyük destek ise %55 oranını paylaşan Akdeniz ve Orta Anadolu bölgeleri ile %51 oranında destek
veren Karadeniz Bölgesi’ne aittir.
İran’ın nükleer silah geliştirmesine verilen destek
İran’ın nükleer silah geliştirmesine verilen destek
%4 %5
Destekliyorum
%26
Desteklemiyorum
Ne destekliyorum
ne de desteklemiyorum
%65
Bilmiyor/Reddetti
Soru İran’ın nükleer silah geliştirmesinin desteklenip desteklenmediği şeklinde sorulduğunda
destek oranı Türkiye genelinde %26’ya düşmektedir. Bölge ülkeleri ile karşılaştırmalı olarak
bakıldığında Türkiye’de İran’ın nükleer silah geliştirmesine verilen desteğin bölge halkından gelen
desteğe oranla düşük olduğu görülmektedir.6
Bölgesel dağılıma bakıldığında İran’ın nükleer silah geliştirmesine %35 ile en çok destek veren
bölge Orta Anadolu’dur; en çok karşı çıkan ise %70 oranıyla Marmara’dır. İran’a komşu Doğu
Anadolu Bölgesi’nde destek oranı %29, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise bu oran %31’dir.
Türkiye
Filistin-İsrail
sorununun çözümünde
rol oynamal›
Türkiye, Filistin-İsrail
sorununun
çözümünde
rol oynamalı
mıdır?m›d›r?
%7
%18
Evet
Hayır
Bilmiyor/Reddetti
6 Ortadoğu’da Türkiye Algısı 2010 araştırmasında İran hariç tutulduğunda bölge halkının %39’u, İran dâhil
edildiğinde ise %40’ı İran’ın nükleer silah geliştirmesine destek vermişti. Araştırmada, ‘İran’ın nükleer
silah geliştirmesini neden destekliyorsunuz?’ sorusuna, %19’la en çok ‘diğer devletler sahip olduğu için’,
ikinci olarak da %17’le ‘İran’ın kendi güvenliğini sağlaması için’ cevapları verilmişti.
25
%75
Türkiye’nin Filistin-İsrail sorununda arabulucu rolü oynaması %75 oranında desteklenmektedir.
Bu cevap Türkiye’nin son yıllarda Ortadoğu siyasetinde kazandığı görünürlüğün ülke halkı
tarafından da onaylandığı şeklinde yorumlanabilir. Türkiye’nin arabulucu rolüne destek vermeyenlerin oranı yalnızca %7 olmuştur.
Türkiye’de verilen bu desteğin Ortadoğu’da da kabul gördüğünü söylemek mümkündür.
Ortadoğu’da Türkiye Algısı 2010 araştırmasına göre %78’lik bir çoğunluk ‘Türkiye bölgede daha
büyük rol oynamalıdır’ ve ‘Türkiye, Filistin-İsrail sorununda arabuluculuk yapmalıdır’ yargılarına
katıldıklarını belirtmişti.
Bunun yanı sıra, Türkiye’nin çatışma çözümü politikasının bir uzantısı olan uluslararası barış
güçlerinde yer alması desteklenmektedir; Türkiye’nin Lübnan’a barış gücü göndermesi %58
oranında olumlu bulunmaktadır.
Lübnan’a barış gücü göndermeye verilen destek
Lübnan’a barış gücü göndermeye verilen destek
%8
%4
Destekliyorum
%58
%30
Desteklemiyorum
Ne destekliyorum ne de
desteklemiyorum
26
Bilmiyor/Reddetti
Şu anki İsrail-Türkiye ilişkileriŞu
algısı
anki İsrail-Türkiye ilişkileri algısı
40
%
34
30
24
20
17
13
12
10
0
İki ülkenin
çıkarını da
zedeliyor
İki ülkenin de
çıkarını
zedelemiyor
Türkiye’nin
çıkarını zedeliyor
İsrail’in çıkarını
zedeliyor
Bilmiyor/
Reddetti
27
Geçtiğimiz yıllarda bir dizi gerginliğe sahne olan İsrail-Türkiye ilişkileri, 31 Mayıs 2010’da yaşanan
Mavi Marmara olayı ile birlikte bir kriz haline dönüşmüştür. Raporun daha önceki bölümlerinde
belirtildiği gibi İsrail, Türkiye’ye düşmanca yaklaşan ülkeler arasında ilk sırada yer almaktadır.
Ancak gelinen son nokta üzerine görüşleri sorulduğunda katılımcıların %34’ü bu durumun her iki
ülke çıkarına da zarar verdiğini belirtmişlerdir. Yalnızca Türkiye’nin ve yalnızca İsrail’in çıkarlarının
zedelendiğini düşünenlerin oranı sırasıyla %13 ve %12’dir. Bu soruya verilen cevaplardan yola
çıkarak, Türkiye’de İsrail ile olan ilişkilerin ‘bir ülkenin çıkarının diğerinin kaybı olduğu anlayışına’
(zero-sum) oturmadığı sonucu çıkartılabilir.
Kafkasya-Orta Asya ve
Türkiye İlişkileri
Ermenistan’la
diplomatik
kurulması
ve sınırın
açılmasına verilen
destek
Ermenistan’la
diplomatik
ilişkilerilişkiler
kurulması
ve sınırın
açılmasına
verilen
destek
70
%
58
60
60
54
50
40
40
40
39
48
47
46
44
40
37
37
28
30
27
26
20
10
0
11 12
9
Ülke toplamı
Destekliyorum
12
11
8
6
Marmara
Ege
Desteklemiyorum
7
6
Akdeniz
8
Orta
Anadolu
7
7
5
Karadeniz
10
5
Doğu
Anadolu
Ne destekliyorum ne de desteklemiyorum
5
Güneydoğu
Anadolu
Bilmiyor/Reddetti
28
Türkiye genelinde %39’luk bir kesim Ermenistan ile diplomatik ilişkiler kurulması ve sınırın
açılmasını desteklerken, %44’lük bir kesim buna destek vermemektedir. Bölgesel dağılıma
bakıldığında, Marmara, Ege ve Güneydoğu Anadolu’da destek verenler daha fazla iken; Akdeniz,
Orta Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu’da süreci desteklemeyenlerin çoğunlukta olduğu
görülmektedir. Özellikle Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde süreç en az oranda destek
görmektedir; Orta Anadolu’da %54’lük bir kesim Ermenistan ile diplomatik ilişkiler kurulması ve
sınırın açılmasına karşı çıkarken, Karadeniz Bölgesi’nde bu oran %60’a çıkmaktadır. Öte yandan
Güneydoğu Anadolu, %58’lik bir oran ile sürece en çok destek veren bölgedir. Ermenistan ile kara
sınırına sahip bölge olan Doğu Anadolu’da ise %48’lik bir kesim süreci desteklememektedir.
Ermenistan-Türkiye
yakınlaşmasına
Ermenistan-Türkiye yakınlaşmasına
verilen
destek verilen destek
60
%
50
50
49
51
38
40
37
35
30
20
10
6
0
Destekliyorum
Desteklemiyorum
Ne destekliyorum ne de
desteklemiyorum
Ekonomik açıdan
Siyasi açıdan
8
7
6
5
8
Bilmiyor/Reddetti
Kültürel açıdan
Ermenistan ve Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve kültürel açılardan yakınlaşmasına verilen desteğe
bakıldığında her üç sürecin de birbirine yakın oranlarla desteklendiği görülmektedir. Türkiye
genelinde siyasi yakınlaşma %50, ekonomik yakınlaşma %49 ve kültürel yakınlaşma %51 oranında
desteklenmektedir. Soru Ermenistan ile diplomatik ilişkiler kurulması ve sınırın açılması şeklinde
sorulduğunda destek oranı daha az, Ermenistan ile siyasi, ekonomik ve kültürel yakınlaşmanın
desteklenip desteklenmediği şeklinde sorulduğunda ise daha fazla çıkmaktadır.
Ermenistan-Türkiye
siyasi yakınlaşmasına
verilen destek
Ermenistan-Türkiye siyasi
yakınlaşmasına
verilen destek
70
%
62
60
56
53
51
48
50
43 42
43
41
39
40
35
34
30
30
20
20
0
Marmara
Ege
Akdeniz
Orta Anadolu
Destekliyorum
Karadeniz
Desteklemiyorum
Doğu Anadolu
Güneydoğu
Anadolu
29
10
Bölgesel olarak bakıldığında siyasi yakınlaşmanın en çok Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz’de,
sırasıyla %62 ve %56 oranlarında desteklendiği görülmektedir. Ermenistan ile diplomatik ilişkiler
kurulması ve sınırın açılmasına %60 oranında karşı çıkan Karadeniz Bölgesi’nin siyasi yakınlaşmayı desteklemesi ilginç bir sonuç olarak ön plana çıkmaktadır. Yine diplomatik ilişki kurulması ve
sınırın açılmasına karşı olan Doğu Anadolu Bölgesi’nin %30’a karşı %51’lik bir oranla siyasi
yakınlaşmayı desteklemesi de dikkate değer bir sonuçtur.
Siyasi yakınlaşmaya verilen cevaplardan çıkan bir diğer önemli bulgu ise sadece Akdeniz
Bölgesi’nde sürece karşı çıkanların destek verenlerden fazla oluşudur. Akdeniz Bölgesi’nin %48’i
siyasi yakınlaşmaya karşı çıkarken, %41’i süreci desteklemektedir. Diğer altı bölgede destek
verenler karşı çıkanlardan daha fazladır.
Siyasi yakınlaşmaya destek verenlerin %39’u, bunun sebebi olarak iki ülke arasındaki anlaşmazlığın çözülmesi cevabını ön plana çıkarmaktadır. İkinci sırada ise %11 ile ‘iki ülkenin komşu olması’
cevabı gelmektedir. Diğer yandan, sürece karşı olanlar %13 ile Ermenilerin Türklere düşman
olduklarını, %11 ile Ermenilerin Türklere geçmişte ihanet ettiklerini ve %9 ile soykırım iddialarını
dile getirmektedirler. Ermenistan ile siyasi yakınlaşmaya Azerbaycan yüzünden karşı olanların
oranının sadece %5 olması ilgi çekici bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır.
ekonomik yakınlaşmasına
verilen destek
Ermenistan-TürkiyeErmenistan-Türkiye
ekonomik yakınlaşmasına
verilen destek
70
%
63
60
52
51
49
49
50
47
42
40
43 43
43
40
36
33
30
24
20
10
0
Marmara
Ege
Akdeniz
Orta Anadolu
30
Destekliyorum
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu
Anadolu
Desteklemiyorum
Ekonomik yakınlaşmaya verilen desteğe bakıldığında, Güneydoğu Anadolu %63, Ege %52,
Marmara %51, Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri %49’luk bir oranla sürece destek vermektedir.
Karadeniz ise %47’lik bir oranla karşı çıkmakta, Orta Anadolu’da ise süreci destekleyenler ve karşı
çıkanlar %43’lük oranlarla eşit durumdadır. Ekonomik yakınlaşmayı destekleyen katılımcıların
%39’u bu durumun Türkiye ekonomisi için faydalı olacağını belirtmektedirler. Bu cevabı siyasi
yakınlaşmayı destekleyenlerin de vurguladıkları iki sebep izlemektedir; katılımcıların %17’si iki
ülke arasındaki anlaşmazlığın çözülmesi cevabına vurgu yaparken, %14’lük bir kesim iki ülkenin
komşu olmasını ekonomik yakınlaşmaya verdikleri desteğin sebebi olarak göstermektedirler.
Ekonomik yakınlaşmaya karşı çıkan katılımcılar ise %21 ile siyasi yakınlaşmaya da karşı çıkanların
altını çizdiği Ermenilerin Türklere düşman oldukları cevabını ön plana çıkarmaktadır. Bu cevabı
%13’lük bir oranla Ermenistan’ın küçük bir ülke olması ve ekonomik yakınlaşmanın Türkiye’ye bir
fayda sağlamayacağı tespiti ile %8’lik oranla Azerbaycan ile ilişkiler izlemektedir.
Ermenistan-Türkiye
kültürel yakınlaşmasına
verilen destek
Ermenistan-Türkiye kültürel
yakınlaşmasına
verilen destek
70
%
60
60
54
51
52
51
50
45
45
41
40
30
40
36
40
35
30
24
20
10
0
Marmara
Ege
Akdeniz
Orta Anadolu
Destekliyorum
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu
Anadolu
Desteklemiyorum
31
Son olarak kültürel yakınlaşmaya verilen cevaplara baktığımızda Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin
yine %60 gibi yüksek bir oranla bu sürece de en çok destek veren bölge olduğu görülmektedir.
Doğu Anadolu ve Akdeniz, sırasıyla %45 ve %41 ile kültürel yakınlaşmaya çoğunluğun karşı çıktığı
bölgeler olarak gözükmektedirler. Kültürel yakınlaşmayı destekleyenler en çok %15 ile iki ülke
arasındaki anlaşmazlığın çözülmesi ve %14 ile Türkiye ve Ermenistan’da yaşayanların ortak bir
geçmişi paylaştıklarını vurgularken; karşı çıkanlar ise %16’lık oranlarla kültürel farklılıklar ve
Ermenilerin Türklere düşman oldukları gerekçelerini dile getirmektedirler.
Rusya ile olan
siyasi veartmalı
ekonomik
işbirliği artmalı mı?
Rusya ile olan siyasi ve ekonomik
işbirliği
mı?
80
70
%
76
70
60
50
40
30
20
16
12
9
10
5
5
7
0
Katılıyorum
Katılmıyorum
Siyasi açıdan
Ne katılıyorum
ne de katılmıyorum
Bilmiyor/Reddetti
Ekonomik açıdan
32
Rusya ve Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğinin artması %76 oranında desteklenmekte,
sadece %12’lik bir kesim aksi yönde görüş belirtmektedir. İki ülke arasındaki siyasi işbirliğinin
artması da yine %70 gibi yüksek bir oranda destek görmekte, siyasi yakınlaşmaya olumsuz
bakanların oranı sadece %16’da kalmaktadır. Bu sonuçlardan yola çıkarak, Rusya ve Türkiye
arasında son yıllarda yaşanan siyasi ve ekonomik yakınlaşmanın Türkiye’de yüksek bir oranla
desteklendiği söylenebilir.
Türkiye Kafkasya ve Orta Asya’da etkin rol oynayabilir mi?
Türkiye Kafkasya ve Orta Asya’da etkin rol oynayabilir mi?
%14
Evet
%12
Hayır
%74
Bilmiyor/Reddetti
33
Araştırma, %74’lük bir oranda Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya’da etkin rol oynamasının
desteklendiğini göstermektedir. Bu %74’lük orandan yola çıkarak, Türkiye’nin son dönemlerde
2008 Gürcistan-Rusya Savaşı gibi bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalmamasının ve Bakü-TiflisCeyhan ya da Nabucco gibi büyük enerji projelerinde aktif rol oynamasının desteklendiği söylenebilir. Bölgesel dağılıma bakıldığında tüm bölgelerde %70 ve üzerinde bir destek olduğu görülmektedir. Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya’da etkin rol oynayabileceği Doğu Anadolu, Akdeniz ve
Karadeniz bölgelerinde sırasıyla %79, %79 ve %77 oranında desteklenmektedir.
Sonsöz
Bu bölüm araştırmanın değil, araştırma için hazırladığımız sunuşun bir son sözü niteliğinde. Biz
Türkiye’nin dış politika algısı üstüne daha çok söz söyleneceğini, araştırmanın karar vericilere ışık
tutacağını, Türkiye’nin dış politikası hakkında üretilen pek çok iddiayı da sarsacağını düşünüyoruz.
Umarız sizler de bizim gibi araştırmanın pek çok bulgusunun kayda değer nitelikte olduğu
görüşünü paylaşırsınız. Bize göre Türkiye’de ABD ile ilişkilerin geleceği konusunda olumlu görüş
belirtilmesi ve AB üyeliğinin hâlâ arzu edilmesi, Türkiye’nin ekseninin kaydığı, Batı’dan uzaklaştığı
yönündeki iddiaları en azından toplumsal düzeyde yalanlar nitelikte.
Ortaya çıkan sonuçlar Türkiye’nin toplum olarak “Batı” diye adlandırılan kavramdan duygusal
olarak uzaklaşmadığına işaret ediyor. Türkiye’de insanlar %69 gibi yüksek bir oranda AB üyesi
olmak, ABD ve hatta İsrail ile ilişkilerin geliştiğini görmek istiyor.
Yanlış anlaşılmaya yol açmamak için bu araştırmanın resmî Türkiye’nin ya da AKP’nin dış politikasının eğilimini değil, Türkiye insanının eğilim ve beklentilerini gösterdiğini vurgulamamız gerek.
Yine de bir çıkarsama yapacak olursak ikisinin birbirinden uzak durmadığını verilere ve hükümet
pratiğine bakarak söyleyebiliriz.
Öte yandan bu araştırma, belli bir zamanda çekilmiş bir toplumsal fotoğrafın sonuçlarını içeriyor.
Sorduğumuz sorularla genel resmi,yani yüzeyi görmeye çalıştık. Bu resmin arka planını anlamak
için üstünde daha çok düşünmemiz gerekiyor.
34
Biz, bu araştırmayı tekrarlamak ve Türkiye’nin dış politikaya ilişkin toplumsal nabzını tutmak
istiyoruz. KA Araştırma ile şimdiden bu yıl için mutabakata vardık. Araştırmanın üstünde düşünmenin yansıması olan analiz serileri ise çok yakında gelecek ve eminiz ki TESEV dışında yapılan
çalışmalarla da zenginleşecektir.
Metodoloji
Türkiye’de Dış Politika Algısı araştırması, KA Araştırma Şirketi tarafından Bilgisayar Destekli
Telefon Görüşmeleri (CATI) yöntemiyle şirketin İstanbul’daki arama merkezinde gerçekleştirilmiştir. Anket, NUTS - I yöntemiyle7 belirlenen Türkiye’nin 12 bölgesi ve 81 ilinde rastgele örnekleme
metoduyla seçilen 18 yaş üstü 1,000 katılımcı ile yapılmış, sonuçlar veri analizi esnasında
Türkiye’nin 7 idari bölgesine dağıtılmıştır.
Projenin saha çalışması 6-14 Aralık 2010 tarihinde, kalite kontrolü 7-17 Aralık 2010 tarihinde, veri
analizi ise 17 Aralık 2010-26 Ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırma, 54
içeriksel, 12 demografik ve 20 de kalite kontrol sorusundan oluşmuştur. CATI saha çalışması
anadili Türkçe olan 32 eğitimli mülakatçı tarafından gerçekleştirilmiştir. Başarılı bir mülakat 12 ile
57 dakika arasında değişkenlik göstererek ortalama 23.3 dakikada yapılmıştır. Görüşme yapılan
hanelerin telefon numaraları rastgele numaralar üretilerek (son 4 rakam) seçilmiş, katılımcı ise
‘tamsayım’ (full enumaration) yöntemiyle8 belirlenmiştir.
Saha çalışması esnasında kurulan 1,906 başarılı bağlantının 906’sında anket sorularının cevaplanması çeşitli nedenlerle reddedilmiş, bu da cevaplama oranını (response rate) %52 olarak vermiştir.
Araştırma, %95 güven aralığında +/- %2.54 istatistiksel hata payına sahiptir.
8 ‘Tamsayım’ yönteminde telefonu açan kişi hanesindeki 18 yaş üzeri kişileri belirtmektedir. Katılımcının
verdiği sırayla CATI sistemine işlenen isimleri sistem birden başlayarak numaralandırmaktadır. CATI
sistemi rastgele bir sayı belirleyip (örneğin 2), bu numara ile eşleşen kişiyle (telefonu açan kişinin ikinci
sırada saydığı isim) mülakat yapmaktadır.
35
7 İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) (Nomenclature of Units for Territorial Statistics - NUTS),
bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik olarak bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin
yapılması ve Avrupa Birliği (AB) ile karşılaştırılabilir veriler üretilmesi amacıyla AB bölgesel sınıflandırması
kriterlerine göre tanımlanmıştır. Üç düzeyden oluşmaktadır. İlk aşamada idari yapıya uygun olarak 81 adet il
3. düzeyde bölge birimleri olarak tanımlanmıştır. (NUTS - III) Ekonomik, sosyal, kültürel ve coğrafi
yönlerden benzer iller belirli bir nüfus büyüklüğü de dikkate alınarak gruplanması ile 26 adet 2. düzeyde
bölge birimleri tanımlanmıştır. (NUTS - II) Yine aynı kritere göre 2. düzey bölge birimlerinin gruplanması
sonucu 12 adet 1. düzeyde bölge birimleri tanımlanmıştır. (NUTS - I) http://tuikapp.tuik.gov.tr/DIESS/
SiniflamaSurumDetayAction.do?surumId=164
Demografik Veriler
Çalışma durumları
50
Çalışma durumları
%
39
40
30
25
22
20
9
10
5
0
Çalışıyor
Eğitim durumları
80
İşsiz
Ev kadını
Öğrenci
Emekli
Eğitim durumları
%
71
70
60
50
40
30
20
20
9
10
36
0
İlk öğretim
Orta öğretim
Yüksek öğretim
Sosyal sınıfları (kendi beyanlarıyla)
Sosyal sınıfları (kendi beyanlarıyla)
%1
%3
%18
Alt sınıf
İşçi sınıfı
%16
Orta sınıf
Üst sınıf
%62
Bilmiyor/Reddetti
Cinsiyet dağılımı
Cinsiyet dağılımı
%47
%53
Kadın
Erkek
Yaş dağılımı
Yaş dağılımı
%10
18-24
%24
%18
25-34
35-44
45-54
%27
55+
37
%21
Televizyon izleme alışkanlıkları
Televizyon izleme alışkanlıkları
%1
%1
%2
Her gün veya neredeyse
her gün (6-7 gün)
%6
Haftada 4-5 gün
%4
Haftada 2-3 gün
%86
Haftada bir
Haftada birden daha az
İzlemiyor
Gazete okuma alışkanlıkları
35
30
Gazete okuma alışkanlıkları
%
29
25
21
20
16
16
15
11
10
7
5
38
0
Her gün veya
neredeyse her
gün (6-7 gün)
Haftada 4-5
gün
Haftada 2-3
gün
Haftada bir
Haftada birden
daha az
Okumuyor
İnternet kullanma alışkanlıkları
İnternet kullanma alışkanlıkları
60
%
59
50
40
30
22
20
7
3
0
Her gün veya
neredeyse her
gün (6-7 gün)
Haftada
4-5 gün
6
3
Haftada
2-3 gün
Haftada bir
Haftada
birden
daha az
Kullanmıyor
39
10