İ STANBU L
ARAŞTIRMALARI
5
Bahar, 1998
İ STANBU L ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
S
İ TANBU L
Nisan 1998
İ STANBU L BÜYÜKŞEHİ R BELEDİ YES İ
Sahibi
İ stanbu l Büyükşehir Belediyesi adına
Kültür İ şler i Daire Başkanı
ŞENOL DEMİ R Ö Z
Yayına Hazırlama
İ STANBU L ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Yapım
KÜLTÜR YAYIN DANIŞMANLIK LTD . ŞTİ .
Yayın Yönetmeni
İ SMAİ L KARA
Yayın Kurulu
Prof.Dr. AHMET TABAKOĞ LU
Doç.Dr. AHMET KAL'A
Dr. İ SMAİ L KARA
0
Kapak
SALİ H PULCU
H
Dizgi, Mizampaj, Tashih
LÜTFİ KAYAOGLU, İLHAM İ YURDAKUL
İ rtibat Adresi
İ STANBU L ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Eskibelediyeönü Sok. N o. 21
Doğancılar - Üsküdar / İ STANBU L
Telefax:(0216)492 30 22/ 119
Baskı ve Cilt
TRP
Baskı adedi: 2000
ISSN : 1301- 6601
MEHÂHÜ'L- Mİ YÂ H
"İ STANBUL'U N MEŞHUR İÇM E SULARI"
Muhammed Hafıd Efendi
H azırlayanlar:
ilhamı Yurdakul - Dr. Zeki İ zgöer
Sunuş
"Çocukluğumda, bir Arabistan şehrinde ihtiyar bir kadın tanımıştık. Sık sık
hastalanır, hummalar başlar başlamaz İ stanbul sularını sayıklardı. (...) Bir
gün damadı babama: bu onun ilacı, tılsımı gibi bir şey... onları sayıklayınca
iyileşiyor, demişti. (...)Bu kadın sonradan ne oldu bilmiyorum. Fakat içimde
bir taraf, ölümünden sonra bir pınar perisi olduğuna hâlâ inanıyor. İ stan
bul bu kadın için serin, berrak, şifalı suların şehriydi. Tıpkı babam için,
hiçbir yerde eşi bulunmayan büyük camilerin, güzel sesli müezzinlerin ve
hafızların şehri olduğu gibi (...)"
Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir, İ stanbu l 1989, s. 140- 141.
İ stanbu l keşfedildiği günden beri kendi sakinleri ve yabancılar tarafından
politik, stratejik, topografık ve benzeri özelliklerinden dolayı önemle yadedilmiş, belli kesitleri üzerine, yıllar içinde, yüzlerce eser kaleme alınmıştır. Bu
rada Latin harfleriyle neşrettiğimiz Muhammed Hafıd Efendi'nin "Mehâhü'lMiyâh"' adlı İ stanbul'u n meşhur sularına dair eseri de bu teliflerin en güzidele
rinden biri.
Eserin üç yazma, iki de matbu nüshasını tesbit edebildik ve burada hicri 15
Receb 1271(3 N isan 1855) tarihli matbu nüshayı esas almayı uygun bulduk2.
;
Mehâh: "H üsn ü revnak ve tâb u taravet mânasındadır. (...) Rıfk ve suhuletlü yürüyüşe denir.
(...) Yesîr ve âsân şeye denir", bk. Kamus Tercümesi, IV, 836; Miyâh: "Suya denir. (...) âb
mânasında ma'ın cem'- i kesreti miyâh gelir", bk. Kamus Tercümesi, IV, 836; Kamus- ı Türki^ s.
1252.
2
Muhammed Hafıd Efendi'ye ait olan bu eser, muhtemelen yanlışlıkla "Hafıd N isari, Muhammed
İ STANBU L ARAŞTIRMALARI, SAYI: 5, BAHAR 1998
129
/ . Yurdakul - Z. fzgöer / Mehâhü'l- Miyâh
Eserin diğer matbu nüshasının ise basım yeri ve tarihi belli değildir*.
Hafid Efendi'nin sularla ilgili eserinin yazma nüshalarından elimizde foto
kopisi olan takrizsiz nüshanın müellif nüshası olması muhtemeldir'. Matbu nüs
halarında olduğu gibi takriz ve tarihli olan diğer yazma Rebiulahir 1213 (Eylül
1798) tarihli olup İ stanbu l Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir5. İ stanbu l Üniversi
tesi Kütüphanesi nüshasından daha itinalı hazırlanan diğer bir nüshası ise
Süleymaniye Kütüphanesi'ndedir. Bu nüshanın ilk sayfasında müellifin adı ve
mührü, bölüm aralarında ve boş sayfalarda ise renkli lâle resimleri vardır. Bu
nüsha da Safer 1213 (Ağustos 1798) tarihli olup İ stanbu l Üniversitesi Kütüpha
nesi nüshasından iki ay önce yazılmışdır*. Hem İ stanbu l Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki hem de Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki yazma, Nazifzâde Ahmed
7
Hamid tarafından istinsah edilmiştir .
Eserin yazarı Âtıfefendizâde Muhammed Hafid Efendi; Reisülküttap Mus
tafa Efendi'nin torunu, Şeyhülislâm Mustafa Aşir Efendi'nin oğludur*. 1203
Zilkadesi'nde (Temmuz 1789) Eyüp Mollası, daha sonra sırasıyla Bursa Molla
sı, Mekke ve İ stanbu l Payesi, 1222 Şaban ayı gurresinde (4 Ekim 1789) ise
Anadolu Kazaskeri oldu. 1223 senesinin 11 RebiulevvePinde (7 Mayıs 1808)
vazifesinden azledildi ve aynı senenin Receb ayında (Ağustos 1808) Kastamo
nu'ya sürüldü9. III. Selim'in hal' olayında bir âyân iken önplana çıkan ve sadra
zam olan Alemdar Mustafa Paşa'ya Anadolu Kazaskerliği'nden, bir sebeple
bin Abdullah as- Sıddıki" ismine düzenlenmiştir. 22 sayfa, taş basma, talik ve mukavva ciltli bu
eser için bk. Süleymaniye Kütüphanesi, İ brahi m Efendi Bölümü, no. 592.
3
Yayına esas aldığımız nüshaya göre daha basit olarak basılmış olan bu matbu nüsha ilk basma
nüsha olabilir. Küçük boy ve mukavva ciltli olan bu nüsha için bk. Süleymaniye Kütüphanesi,
Kasidecizâde Bölümü, no. 716.
4
25 vr., 9 satır olan ve fotokopisinin nereden alındığını şimdilik tesbit edemediğimiz bu yazma
için bk. İ stanbu l Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi.
5
İ stanbu l Üniversitesi Kütüphanesi, TY, 6650, D 5; Yazmada, resm- i mîzân, ebced hesebı ile
l'den 30'a kadar harfle gösterilmiştir, bk. age, vr. 5b; İ kinc i matbu nüshada ise resm- i mîzân
normal rakamla gösterilmiştir, bk. Süleymaniye Kütüphanesi, Kasidecizâde Bölümü, no. 716,
vr. 6b.
* 12 varak, 17 satır ve talik olan bu nüsha için bk. Süleymaniye Kütüphanesi, Hafid Efendi Bölü
mü, no. 298; Lâle resimleri için bk. age, vr. 3a ve 12a.
7
Her iki yazmada da "itinâm yâft be kalem- i şikeste- rakam fakir Ahmed Hamid el- müştehir bi
Nazifzâde (...)" notu kayıtlıdır, bk. İ stanbu l Üniversitesi Kütüphanesi, TY, no. 6650 D 5, vr. İ la .
* Hafid Efendi'nin babası Âşir Efendi'nin kısa biyografisi için bk. Mehmed Süreyya, Sicill- i
Osmâni, İ stanbu l 1971, II, s. 281; Mehmet İ pşirli , "Âşir Efendi", Dİ A, IV, s. 8; Ayrıca adına
kütüphanesi olan tek şeyhülislâm olması açısından bk, İ smai l E. Erünsal, "Âşir Efendi
Kütüphanesi", Dİ A, IV, s. 8- 9.
9
Hafid Efendi'nin biyografisi için bk. Mehmed Süreyya, age, II, s. 235; Bursalı Mehmed Tahir,
Osmanlı Müellifleri, İ stanbu l 1333, I, s. 283.
130
/ . Yurdakul- Z. Izgöer / Mehâhü'l- Miyâh
azledilmiş olan Hafıd Efendi, bir cariye hediye etmekle serbest bırakılmıştır70.
1226'da (1811) Rumeli Kazaskeri olan Hafid Efendi, o sene Zilhiccesi'nin
beşinde (21 Aralık 1811) humma hastalığından vefat etmiş, Bahçekapısı'nda
Âşir Efendi Kütüphanesi haziresinde pederi yanına defn edilmiştir. Hafıd Efen
di'nin yayınladığımız bu eseri yanında Galatât- ı Lügat ya da Galatât- ı Hafıd
olarak geçen matbu bir eseri", ayrıca müellifin Arapça olarak kaleme aldığı
Hadis- i Erbain Şerhi'2, kapudan paşaların tercüme- i hallerini anlatan Sefinetü'l13
vüzara , hilâfet konusunu âyet ve hadislerle izah eden ve III. Mustafa'ya su
nulmuş Câıni' fi'l- hilâfe14 adlı eseri ile Münteha'l- kelâm fîâyâti'l- ahkâm adlı bir
75
eseri daha vardır .
Hafıd Efendi, yayınladığımız bu telifinin baş kısmına suyun önemine affen
kısa bir girizgâh yapmıştır. Bundan sonra ise dünyanın en iyi suları olarak nite
lediği yağmur sularından bahsetmiş, iyi bir suda bulunması gereken sekiz şartı;
suyun kaynağı, çıkış sürati, mekânın rakımı, akış mecrası, akış yönü, güneşi,
rüzgârı gibi pek çok kıstasları nazara vererek açıklamıştır. Bununla beraber
yağmur ve kaynak sularının toplandığı yerler olan nehir, havuz, sarnıç, deniz ve
kuyu gibi değişik coğrafi mekânlarda toplanan suları izah etmiştir.
Müellif yaptığı bu takdimlerden sonra İ stanbul'u n meşhur kaynak suların
dan Amucazâde Hüseyin Paşa Suyu (Anadoluhisarı), Çamlıca suları (Üsküdar),
Çene suyu (İ zmit) , G ümüş suyu (Beykoz), Halkalı suları (H alkalı), Karakulak
suyu (Beykoz), Kayışpınarı suyu (Üsküdar), Kestane suyu (Sarıyer), Kırkçeşme
suları (Kağıthane), Kısıklı suyu (Üsküdar), Mirahor Köşkü suyu (Kağıthane),
N arhcı suyu (Emirgan), N azır Ağa suyu (Eyüp), Sultan Çiftliği suyu (Üsküdar),
Tokmak suyu (İ stinye ) ve Turunçtu suyu'nu (Esenler- Ayvalı dere), isim ve
semtleri ile tad, iyilik dereceleri ve şifa gibi pek çok özelliklerini bazen diğer
sularla da kıyas ederek açıklamıştır. Bu arada suların vaktinde ve bayatlamadan
'" Bu olay için bk. Mehmet Süreyya, age, s. 235.
" Mehmet Süreyya, age., aynı yer; Bursalı Mehmet Tahir, age., aynı yer; Müellifin bu eseri "edDürerü'l- Müntehabâti'l- Mensur e fi Islâhı 7- Galatâti'l- Meşhûre" geniş ismiyle Süleymaniye
Kütüphanesi, Yahya Tevfık bölümü, no. 1720- 422'de ve İ stanbu l Üniversitesi Kütüphanesi, no.
3381 'de bulunmaktadır.
12
32 vr. ve nesih hatla olan bu eser için bk. Muhammed Hafid bin Mustafa Âşir, Hadis- i Erbain,
Süleymaniye Kütaphanesi, Hafıd Efendi Bölümü, no. 29 ; Ayrıca bk. Bursalı Mehmed Tahir,
age, I, s. 283.
13
Bursalı Mehmed Tahir, age. I, s. 283; Fehmi Ethem Karatay, TSMK, Türkçe Yazmalar, II, s.
42.
14
96 vr., 19 satır, nesih ve aharlı kağıda yazılmış bu eser için bk. Hafıd Muhammed İ stanbuli ,
Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Revan Bölümü, no. 382.
15
186 vr. ve nesih olan bu eser için bk. Süleymaniye Kütüphanesi, Hafıd Efendi Bölümü, no. 17.
131
/.
Yurdakul- Z.
İ zgöer/ Mehâhü'l- Miyâh
içilmesinin hazım açısından faydaları, şartlara riayet etmeden içilmesinin za
rarları, suyun sıcak ya da soğuk içilmesinin bedende meydana getirdiği hasta
lıklar ve nasıl içilmesi gerektiği de anlatılmıştır.
Müellifin, Mehâhü'l- Miyâh adlı eseri aynen transkribe edilmiş, İ stanbul'u n
meşhur suları ile ilgili ba'zı kaynaklar dipnotta gösterilmiştir. Ayrıca yayına
esas aldığımız metine, diğer nüshalardan aktardığımız not, ek ve düzenlemeler
köşeli parantez ile ya da dipnotta tırnak içinde verilmiştir. Eserin İ stanbu l Araş
tırmaları Merkezi'ndeki yazma nüshası da faksimile olarak metnin sonuna ek
lenmiştir.
132
MEHÂHÜ'L- Mİ YÂ H
M uham m ed H afîd Efendi
[1] Şeyhülislâm- ı esbak Âşir Efendi merhumun mahdumu olup bi'1- fi'l Ru
meli Kâdîaskeri iken bin iki yüz yirmi altı senesi evâil- i Zi'1- hicce'sinde irtihâl- i
dâr- ı beka iden el- Hâc Muhammed Hafîd Efendi merhumun D ersa'âdet civarın
da kâin meşhur miyâh- ı latifenin ve şâir suların mîzân- ı mahsûsıyla vezn idüp
keyfiyet ve mâhiyetini ve derece- i hiffet ve ciyâdetini mübeyyin kaleme alup
inde üli'l- elbâb makbul ve mu'teber olan Mehâhul- Miyâh nâm risâle- i
nefîseleridir.
[2] Takriz
Hazret- i Âşir Efendi- zâde- i deryâ- dilin
Menba'- ı cûy- ı ma'ârif olmuş elhak tîneti
Nutk- ı cân- bahşâsına teşne 'itâş- ı ma'rifet
Hâme- i şîrîni virdi nazm u nesre lezzeti
Sâye- i re'fet- penâhın cây iden ashâb- ı dil
Buldu az müddetde esbâb- ı refah u râhati
01 ma'ârif- kîş ü hayr- endîş ü âlî- himmetin
Dem- be- dem tahsîl- i ilm ü ma'rifetdir fikreti
D â'imâ tab'- ı bülendi eve- pervâz olmada
Sayd- ı mürğân- ı me'ânî oldı her dem âdeti
133
/ . Yurdakul - Z. Izgöer / Mehâhü'l- Miyâh
Şimdi ez- cümle idüp tedkîk ü im'ân- ı nazar
Eyledi tefrîk ile mîzân- ı miyâh- ı milketi
Nazm u nesr ile idüp a'lâ vü ednâsın beyân
Mâhdan mâhîye dek îzâh idüp mâhiyyeti
Bir risale eyleyüp inşâ vü yenbû'- ı ulûm'*
Kıldı isbât- ı hüner hem itdi icra kudreti
Hakk budur sîrâb- ı lütfı oldı erbâb- ı tıbâ'
Bir kalem su eyleyüp icra içürdi şerbeti
Zevke- yâb- ı lezzet oldı ser- be- ser ehl- i kemâl
Fark u temyîz- i miyâhda çekmesünler külfeti
Bu selâsetle me'ânî vü me'âlin fehm iden
Eylemez mâ'- i zülâl ü âb- ı H ızr'a minneti
[3] Bendesi Râşid dahi gördükde sebk- i dilkeşin
Hâmeye farz oldu rûz <u> şeb sena vü midhati
Hak Te'âlâ eylesün fazl u kemâlin müstedâm
Katre- i barandan efzûn ola ömr ü devleti
Takriz
Mefhar- ı emcâd ü mahdûm- ı kerîm ü muhterem
Hazret- i Âşir Efendi- zâde- i vâlâ- himem
Ol ne mahdûm- ı mu'allâ- kadr- i memdûh- ı enam
Sâhib- i izz ü vekâr u zîver- i câh- ı haşem
Ol ne mahdûm- ı ma'ârif- mend- i hoş- güftâr kim
Acz ile ehl- i sühan bezminde cümle beste- dem
Yayına esas aldığımız nüshada bu kelime "allâm" olarak geçmektedir. Süleymaniye Kütüp
hanesi yazmasında ise "ulûm" şeklinde geçmekte olup bu şekli tercih edildi. Bk. M. Hafıd
Efendi, age, Süleymaniye Kütüphanesi, Hafıd Efendi Bölümü, N o. 298, vr. la.
134
/ . Yurdakul - Z. hgöer / Mehâhü 'l- Miyâh
01 ne mahdûm- ı mükerrem- şân ü hem devlet- nişân
G evher- i pür- âb ü tâb ma'den- i lütfü kerem
Fart- ı irfan ü zekâsı hâriç ez- ta' bîrdir
Vasf- ı rüşdi mümteni kim akl ana olmuş alem
Münderic deryâ- yı tab'ında rumûz- ı cümle fen
Her hünerden behre- mend ol menba'- ı cû- yı hikem
Kıldı cûy- ı tab'ınun bir katresin şimdi revân
Teşne- gân olsun zülâl- i nutkı ile muğtenem
Bir risale eyledi şimdi miyâhın hakkın
G ûyiyâ âb- ı hayâtı buldu der- i genc- i zalem
Kimse reh- yâb olmadı bu vâdî- i nâ- refteye
Oldı sâlik Hızr- tevfîk ile İ skender- şiye m
Bir içim sudur letâfetde o güftâr- ı selîs
İ td i icra hâmeden su gibi ol mu'ciz- rakam
01 risale öyle zîbâ vü nefis ü bî- bedel
Sanasın kim şebnem- i gülgonce- i bağ- ı İ re m
Sularun mâhiyyetin künhiyle ta'rîf etmede
Ehl- i vakt ihtilâf etmişler idi nîce dem
Azmâyiş ile tahkîk eyleyüp her veçhile
Hep beyân itdi miyâhun anda hâlin bîş ü kem
Hâsılı gayet latîf îcâd idüp bu tuhfeyi
Eyledi erbâb- ı tab'a başka bir bâlâ- kerem
[4] N akş olup tâ haşre dek âlemde medhi söylenür
Böyle bir ra'nâ eser yazdı alup dest- i kalem
Sen de haddünce Rızâ medh ü senalar eyle kim
01 kerem- kârûn du'âsı çünki olmuşdır ehemm
Tâ ki icra eyleye gerdûn- ı resm ü âdetün
Devlet u ikbâl ile sağ olsun ol âlî- himem
135
/ . Yurdakul - Z. İ zgöer / Mehâhü 'l- Miyâh
Takriz
Ceddüm Âşir Efendi mahdûmı
Peder eyler anunla mefhareti
Akl- ı evvel Hafîd Efendi kim
Tutdı dünyâyı medh ü menkabeti
G else idi bu asra Eflâtun
Eyler idi anunla meşvereti
Kasbü's- sebk her ulûma Huda
Hâiz itmiş o zî- müsâbekati
Sırr- ı Isî mi var lisânında
Cana canlar katar musâhabeti
Şebnem- i kalb- i dehri celb itdi
Seyr it ol âftâb- ı menzileti
Bulur elbet rü'ûs- ı matlabını
Dergehine iden mülâzemeti
Vakf idüp vaktini senasına halk
Tutdı medhi bu mülk- i şeş- ciheti
Yazdı mâhiyyet- i miyâhı görüp
Kor mı ığmâz- ı ayne merhameti
Bu risaleyle reşha- i kalemi
Suladı gülistân- ı ma'rifeti
Ne risale kulûba su serper
Teşnegân eylesün müdâvemeti
Bu ne nüsha- i sebîl- i ayn- ı hüner
Kâse- i nûnı tâs- ı afiyeti
N oktalar mâhî- i mürekkebdir
Bahr- ı ma'nâ içinde her lügati
136
/ . Yurdakul - Z. Izgöer / Mehâhü 'l- Miyâh
[5] Ey N ebîl itme gayrı tatvîli
Kıl du'â semtine mürâca'ati
Su gibi yâ ilâhî eyle azîz
Kulzüm- ı ilm o kân- ı mahmedeti
[6] Bismillâhirrahmânirrahîm
/7
"Ve ce'alnâ mine'1- mâ'i külle şey'in hayy" sadakallâhu'1- azîm.
Hamd ü sipâs- ı zülâl- i safvet ol sâkî- i mâ'i'1- hayât- ı hikmet hazretine ve
salât- ı ezyed ez- aded- i emtâr ve selâm- ı evfer ez- emvâc- ı bihâr, takdîm- i atabe- i
Habîb- i G irdgâr ve ma'rûz- ı âl u ashâb- ı zevi'l- i'tibâr kılındıkdan sonra bu suda
işrâb- ı mâ fi'z- zamîre ibtidâr olunur ki bu Hafîd- i dervîş- mezâk berâ- yı indifâ'- ı
merak kubbe- i hadrâ- yı nüh- tâkda ciyâdet- i âb u hevâ ile meşhûr- ı âfâk olan
Çamlıca'da tedârük eylediği cihân- bînde ba'zan ikâmet ve etrâf- ı Âsitâne'de
meşhur miyâhın emzice ve letafetlerin tahrîre vesîle- i mübâderet olundı. Ve
billâhi't- tevfîk
Mâ'- i mübarek zemzem- i şerîf miyâh- ı cinâna redîf "ve lemmâ şüribe lehû"
vasfıyla mümtaz ve şifâ vü gıda vü deva oldığı [7] mücerreb- i ehl- i niyazdır.
Bu hâlât mâ'- i mübârek- i mezkûrdan müstebân ve hadîs- i şerîf ile medh u
beyân buyurulmuş oldığı müstağni ani'l- burhân olup ancak tezyîn- i Mehâh- ı
Miyâh içün teberrüken zikre hâme- cünbân olundı.
Ba'de zâ cemî'- i âlemde mevcûd ve carî olan miyâhın a'lâ vü eltaf ve elezz
u ehaffı yağmur suyudur.
Ba'dehû mâ'- i enhâr - ki dere ve pınar sularıdır- şurût- ı semâniyenin ekseri
mevcûd olanların a'lâsıdır. Şart- ı evveli taş yâhûd taşlık üzerinden neb' u cere
yan, sânîsi firâzdan süyûl ve nişîbe nüzul, sâlisi vezn ve mi'dede hiffet ve teshîn u tebrîdde suhulet, râbi'i şiddet- i sür'at ile mahallinden hurûc ve seyelân,
hâmisi kesret u ferâvânı ve vefret- i bî- pâyâni ile fesâdâtdan emniyyet, sâdisi
ta'm u lezzetde be- gâyet ahseniyyet, sâbi'i ba'îd ve ulüvv- i menba' ve üzerinde
bâd u âftâba mâni' şey' olmamak, sâmini cereyanı cenûbdan şimale yâhûd
mağribden meşrıka olmak. Evsâf- ı mezkûrenin ekseri nehr- i M/ 'de mevcûd
olmağla mübarek vasfına lâyık oldığı meşhurdur.
"Her canlı şeyi sudan yarattık", bk. Kur'an- ı Kerim, Enbiya / 30.
137
/ . Yurdakul- Z. lzgöer / Mehâhü'l- Miyâh
Ba'dehû mâ'- i mukattar - ki inbik ile taktîr oluna yâhûd bir hâm destîden
tereşşuh ide yâhûd yedi taşdan süzülmüş ola ya nısfı kalınca kaynadıla. Lâkin
bu ameller mâ'- i âbârdan sonra zikr olunan miyâh- ı sâfiye- i [8] rediyyede lâ
zımdır. Yohsa içine şey'- i âher vaz' oluna, ravend ve hindiba suyu olur. Bahs- i
âherdir. Ebnâ'- i sebile bu ameller asîr olmağla soğan ekli ve yüz cüz'de bir
cüz'ü sirke ve bir mikdâr türâb- ı hâlis izâfesiyle nûş oluna. Nil ve Tuna misillü
sâhib- i küdurât- ı miyâha mukaşşer ve meksûr bâdâm ve şebb- i yemânî ve zâc
vaz'ıyla tasfiye olunduğu mücerrebdir.
Ba'dehû mâ'- i uyun - ki Ayazma ve Kaynarca sularıdır- göziyle redâ'etleri
derkâr, rûy- ı zemîne kurbiyetleri ile miyâh- ı âbârdan ciyâdetleri aşikâr olmağın
takdim olundı.
Ba'dehû mâ'- i kanavât - ki bir mahal hafr olunup kuyulardan yâhûd sâ'ir
müctemi' suları künk veya binâlu ve binasız lağım ile tahte'1- arz icra ve yağmur
sularından sahrınclar ve hazînelerde cem' olan sulardır- mahbûsiyetleri sebe
biyle ebred ve eşkal ve edarr olurlar. Husûsan berf u yahdan müteraşşah olsa ve
kurşun boru ile carî olanların redâ'eti meşhurdur.
Ba'dehû mâ'- i âbâr - ki kuyu sularıdır- ba'zan kuyu sularında hulüvv ve ha
fif ve rakîk ve latîf bulunur. Lâkin mahbûsiyyet mûcib- i redâ'et ve uruk ve
a'sâbe mûris- i rehavet olur. Bunların dahi biri birinden ahseni ağaç veya bakır
delv ile kesîru'l- isti'mâl olanıdır.
Ba'dehû mâ'- i bahr - ki deniz suyudur- [9] hârr ve hiddetli ve tab'ı müleyyin ve balgam ve mürreyi müshil ve vezn olunan miyâhdan yirmi beş derece
mikdârı sakîldir.
Ba'dehû mâ'- i âcâm - ki kamışlık ve sazlık ve pirinç biten yerlerde ve şâir
râkid göl sulandır- kuvvet- i insâniyyeyi muza'if ve balgam- ı galîzi müvelliddir.
Ve emrâz- ı tuhâl ve südde ve sâ'ir illete sebebdir.
Ba'dehû mâ'- i nez - ki sebze- zâr olan mahallerde müctemi' sulardırredâ'ette mâ'- i âcâm gibidir.
Ba'dehû mâlih ya'ni tuzlu sudur. Mûcib- i cereb ve hikke ve müfsid- i dem
ve bâ'is- i hüzâl ve herim u sekamdır. Evvelâ müshil ve müdâvemeti kabızdır.
Ba'dehû mâ'- i mürr - ki acı sudurmülettıf lâkin demi ifsâd ider.
süddeleri müfettih ve ahlât- ı galîzayı
Ba'dehû mâ'- i kibriti - ki kükürd ma'denlerinden cereyan ve galeyan ider138
/ . Yurdakul- Z. İzgöer/ Mehâhü'l- Miyâh
soğuk ve sıcak şurbu müsâvî mâ'- i âcâmdan ebterdir.
Ba'dehû himât - ki ılıca ve kabluca sulandır- ba'de't- tebrîd nûş olunması
miyâh- ı rediyyeden muzırdır. Ve sâ'ir ma'âdinden tekâtur iden sular bunlara
kıyâs ile aşikâr olur.
Miyâh- ı mukattara yâhûd bi'z- zât hâlis ve latîf olanlar derece- i saniyede
bârid ve nihayet mertebede ratb olup taş arasından ve çakıllu yerden neb' ve
saht ve sengistândan cereyan ideni ve mûy ve beyaz ve sarı türâbdan hâsıl ve
carîsi balgamî ve siyah balçıklı [10] mahalden nâbi' ve sazlı ve kamışlı mahalle
re carîsi sevdevî tabî'at olur.
Bu mukaddimâtdan murâd:
M ısra':
İ tdi ihya âlemi yağmur sûyı'8
Mîzân- ı mahsûs ile vezn olundukda bâlâda muharrer mukattar sular ile
terâzüde hem- seng ve beş derecede rengâreng elezz ve eltaf ve cemî'- i
emziceye enseb idüği bedîhîdir. Lâkin erakk ve ecyedi eyyâm- ı sayfda ra'd u
berk ile bahre ba'îd olan mahallere nazil olanıdır. Garîb- i eyyâm- ı sayfda evvel
nazil olanı beş derece ve bir kaç sâ'at sonra nazil olanı yedi derecede vezn olunduğu umûr- ı müstağrebeden olup ve Nisan suyundan on vukıyye mikdârına
yigirmi beş dirhem kadar razzakî üzümü bir çıkın ile vaz' olunup kırk gün terk
olundukda safi ve gayet şiddetli sirke olduğu tecribe- gerdemizdir.
M ısra':
Suların pâdişehi Çamlıca19'dır
N esr: Meşhûr- ı enam ve nüzhetgâh- ı hâss u ânım olan Büyük Çamlıca'da
bin yetmiş bir târihinde Sultân Mehmed Hân- ı Râbi' merhumun icra buyurduk;
* "Derece 5", Hafıd Efendi, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüshasında İ stanbul'u n meşhur
sularının sertlik derecelerini de vermiştir, bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları
Merkezin'deki nüsha, vr. 7b.
19
Burada geçen Çamlıca suyu Kısıklı mahallesi'nde Büyük Çamlıca'da bulunan Çamlıca suyu
dur, bk. N azım, İ stanbul Vilayeti Şehremanetine Evkafdan Devr Olunan Sular, İ stanbu l 1341,
Zeyl, s. 53; Çamlıca suyu hakkında bk. A. Süheyl Ünver, "İ stanbul'u n Bazı Acı ve Tatlı Su
larının Halkça Maruf Şifa Hassaları Hakkında", İ stanbul Risaleleri, I, (haz. İ smai l Kara), İ stan
bul 1995, s.72; Kazım Çeçen, Üsküdar Suları, İ stanbu l 1991, s.178; Su derecesi 4.5, litrede
klörürü 0.053, mevadd- ı uzviyyesi 0.0005'dir. bk. Nazım, age, Zeyl, s. 67; Süheyl Ünver, bir
hastanın, taş ve kum düşürme hususunda, Çırçır suyuna nazaran Kestane suyundan daha çok
istifade ettiğini kaydetmektedir, bk. Süheyl Ünver, age, s. 70.
139
/ . Yurdakul - Z. Izgöer / Mehâhü'l- Miyâh
lan mâ'- i lezîz derece- i hâmisede bî- misl u azîz ve idrar [11] u hazmda fâ'iku'lakrân ve mezmûm- ı bî- temyîzân- ı bî- dimâğân olup menba'ı âlî ve taşlık ve
karîb ve bilâ- kanavât dâ'imâ câri vü neşîb şürût- ı semâniyenin ekseri mevcûd
mâ'- i latîf ve lezîz ve bî- vücûddur. Lâkin kemâl- i letafetinden on dakîka ma
halle nakl ve tahrik olunsa tagayyüri meşhur ve meşhûddur20.
M ısra':
21
Bilürem hâlini çatlatma bu Kestane suyın
N esr: Boğaziçi'nde Sarıyar'a nısf sâ'at mesafede kesîru'l- mikdâr bir mâ'- i
lezîz- i hoşgüvâr ve derece- i muharrerede mevzûn- ı hemvâr ve şurût- ı
semâniyenin ekseri mevcûd ve derkâr ve Çamlıca suyuna müsavatı bedîdârdır.
Lâkin idrar ve hazmda müsâvî olmadığı vazıh ve aşikârdır.
M ısra':
Oldu Kayış Pınarı suyı22 da hayli meşhur
Üsküdar'a bir sâ'at mesafede kaviyyü'1- cirm ve'1- cereyân bir âb- i revândır.
Eğerçi veznde mu'âdil- i miyâh- ı sâlifü'l- beyân olup ancak idrara meyelân ve
mahallinde nûş oluııdukda ebred min yeh idüği mücerreb- i müşrib- i
mahrûrândır. Amma kuyu sularından sakîl, gâlibâ Âsitâne ve şâir mahallere
nakl u tahrik ile hıffeti zahir u ayandır.
M ısra':
Suların sultânı oldı âb- ı Sultan Çiftliği23
[12] Bu dahi Üsküdar'a bir sâ'at ba'îd ve altı derecede vezn olunan suların
a'lası ve her ne kadar bir derece dûn ise yine Çamlıca suyunun hempası şurût- ı
semâniyenin ekseri mevcûd ve şâir miyâhın eltaf ve ebhâsıdır.
Mısra':
Karakulak suyına24 şîrdelân çekdi kulak
20
21
22
23
24
Yayına esas aldığımız nüshanın kenarında "târih- i çeşme; çeşme- i 'aynü'1- hayât- ı canfeza, sene
1071" ibaresi kayıtlıdır.
"Derece 5", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezin'deki nüsha, vr. 9a.
"Derece 5", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 9b :;
Ü sküdar'a bir saat mesafede akar bir su olan bu suyun su derecesi 2, litresinde klorür 0.031,
mevadd- ı uzviyyesi 0,0001 'dir. bk. N azım, age, s. 66; Süheyl Ünver, bu suyun başında
içildiğinde daha çok idrar sökücü olduğunu ifade etmektedir, bk. Süheyl Ünver, age., s. 72.
"Derece 6", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezin'deki nüsha, vr. 10a
"Derece 6", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 10b;
140
/.
Yurdakul- Z.
Izgöer/ Mehâhü'l- Miyâh
Hünkâr iskelesi verâsında Dereseki karyesine karîb mahalde carî ve derece- i
sâdiseye müsâvî ve mevcûd idrârî ve lezîz ve latîf ve hafîf bir âb- ı rakîk ve
nazîfdir.
M ısra':
Oldu idrara Kısıklı suyı25 gayet enseb
Zirve- i kûh- sâr- ı Dâru'1- ebrâr- ı feyz- âsârda kendüye nisbet ile şöhret- şi'âr
olan karye- i behcet u sârda carî ve derece- i mezkûrede müsâvî kâbız ve müdrir
su idüği iştibâhdan ârîdir. Eyyâm- ı şitâda fi'l- cümle levni mütegayyir olup
menba'ı ba'îd ve kanavât ile cereyanı redâ'etini talî ve kârîdir. "Eş- şey'u bi'şşey'i yüzker". Karye- i merkûmeye muttasıl Bulgurlı karyesinde Temurci suyı
şöhretiyle ma'rûf suyun idrârî bir derece meşhurdur ki etrâf- ı Âsitâne'de değil
belki aktâr- ı âlemde misi u nazîri gayr- i manzûrdur.
M ısra':
[13] Mîrâhûr Köşkü suyı26 nûş- ı silâhşöre seza
Kağıdhâne- i irem- nişâneye karîb kanavât- ı vefîre ile câri derece- i şeşümde
"lâ- yüsminü ve lâ- yuğnî"27 bir âb- ı bî- mâni'dir. Her ne kadar ciyâdeti derkâr ise
de kanavât ve ihtibâs ile redâ'eti âşikâ<r> ve meşhûr- ı ashâb- ı ihsâsdır.
[Mısra':]
Simdir 'aynı Gümüşsuyı2" bu Sultaniye'de
Sultaniye nâm teferrücgâh- ı enamda şâhik- i cebelde bir ayazmadır. Eğerçi
bu derecelerde rû- nümûn ve mevzun lâkin mâ'- i 'uyundan olmasıyla redâ'et ile
meşhûndur.
Ü sküdar'a bir saat mesafede olan bu suyun su derecesi 1, mavadd- ı uzviyyesi 0.005'dir. bk.
N azım, age, Zeyl, s. 66; 24 saatte bir ton akar. bk. Süheyl Ünver, age, s. 70; 1115 (1703- 1704)
tarihinde klörürü 0.033, mavadd- ı uzviyye 0.0005'dir. bk. Ahmet Safi, Sefînetü's- sâfî, Süleymaniye Kütüphanesi, Mikrofilm Arşivi, no. 2096, Defter X, s. 1121.
"Derece 6", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. İ la ;
Süheyl Ünver, Mide asitini gidermek ve baş dönmesini iyi etmek için 1 vukıyye Kısıklı suyu
ile 2 dirhem Safras'ın çorba gibi pişirilerek su yerine kullanılabileceğini kaydetmektedir. Bk.
Süheyl Ünver, age, s. 72; Büyük Çamlıca'da Kavakbayırı mevkiinde olan bu suyun su derecesi
3, litresinde klörür 0.045, mevadd- ı uzviyyesi 0. 0001'dir. Bk. N azım, age, s. 66.
"Derece 6", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 12a.
"Onlar için ne semirten ne de gideren", bk. Kur'an- ı Kerim, Gaşiye/ 7.
"Derece 6", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha,vr. 12a.
141
/.
Yurdakul- Z.
Izgöer/ Mehâhü'l- Miyâh
M ısra':
29
Dökünür cümle sular reşkle Tokmak sııyına
Boğaziçi'nde İ stiny e karyesi kurbünde gayet kalîlü'l- cereyân tahtâniyyü'lmekân olması beste- i zâtına burhan ve akranı ile hem- ayâr- ı mîzân olup letafet
ve hıffeti nümâyândır.
M ısra':
Halkalı sularıdır3" halka veren zevk u safa
N esr: Asitâne- i ferah- nişâneye üç sâ'at mesafede Halkalı karyesi etrafında
selâtîn- i pişîn hazerâtının hafr- ı âbâr ve ıskara ameliyle cem' u iddihâr ve
kanavât- ı kesîre ile cevâmi'- i refî'alarına icra vü imrâr buyurdukları miyâh- ı
kalîlü'l- mikdâr her ne kadar altı derecede vezn olundu [14] ise de mâ'i'lkanavâtda dâhil olduğundan gayri bî- ta'm u lezzet ve dâ'imü's- safvet bir sudur.
M ısra':
31
Çekemem Çene suyu şöhretini
Ekseri bilâd- ı Anadolu'ya iskele olan İ zmi d kazasına üç sâ'at re's- i cebele
karîb mahalde carî ve hâtime- i derece- i sâdise ve merâret ü sikletden mâ'adâ
hâsıyyeti mahsûse değildir. İ drar a i'ânet ve medarı beyne'n- nâs mütevâtir ve
meşhur iken hasbe'l- iktizâ on gün mikdârı İ zmid'd e müdâvemetimizde meşhu
dumuz olmadı. Ancak İ stanbul' a getürenler hediye makamına kâim ve sudan
katre mislini câzimdirler.
[M ısra']:
32
Narhcı suyını bî- narh u terâzu içelim
Boğaziçi'nde Baltaoğlu limanı çayırı nihâyetinde Kanlıkavak nâm mahalden
nâbi' ve sâhil- i merkumda N arhcı yalusu tahtında vâki' çeşmeye carî ve yedinci
dereceye müsâvî kanavâta duhûlünden evvel ecyed ve müdâvemeti idrarda
ezyed ve hafîf güzel sudur.
[Mısra']
Acı su sanma bu Turundu suyın33
29
30
31
32
"Derece 6",
"Derece 6",
"D erece 6",
"Derece 7",
142
bk.
bk.
bk.
bk.
M.
M.
M.
M.
Hafıd
Hafıd
Hafıd
Hafıd
Efendi,
Efendi,
Efendi,
Efendi,
age,
age,
age,
age,
İ stanbu
İ stanbu
İ stanbu
İ stanbu
l Araştırmaları
l Araştırmaları
l Araştırmaları
l Araştırmaları
Merkezi'ndeki nüsha,
Merkezi'ndeki nüsha,
Merkezi'ndeki nüsha,
Merkezi'ndeki nüsha,
vr.
vr.
vr.
vr.
12b.
13a.
13b.
14a.
/.
Yurdakul- Z.
Izgöer/ 'Mehâhü'l- Miyâh
Âsitâne- i 'Aliyye'ye iki sâ'at mahalde Turunclu çiftliği etrafında âbârdan
müctemi' ve lağm u kanavâtla ba'zı mahallere carî ve derece- i heftümde karârı
meczûm [15] olup dâ'imü's- safvet ve huluvvü'l- lezzât kalîlü'l- vücûd idrârî
meşhûd İ stanbul'd a olan suların eslah- ı mevcududur.
[Mısra']
Kırklar eyledi Kırkçeşme'yı34 gûyâ icra
Sultân Süleyman aleyhi'r- rahmetu ve'1- gufrânın himem- i vefîresiyle cemî'- i
İ stanbul' u saky u irvâsı ma'lûm- ı enam ve Turunclu'ya vezinde hemnâmdır.
Evvelen mahallinde rukûd ile mâ'- i âcâm, saniyen mâ'- i kanavât hükmünde
tamâm olduğundan gayri vakt- i harîfde etrâf- ı gadirde vâki' eşcâr- ı mülteffetü'ssâkın sükût- ı evrâkıyle balgam- ı galiz tevellüdüne bâ'is ve bundan nâşî sekene- i
beldede tenahnuhu hadis ve kesret u vefreti cihetiyle sâhib- i hayr- ı müşarün
ileyhin havze- i ezkâr- ı cemilesini hâvî ve hâdisdir.
Mısra':
Nazır Ağa suyı35 bir ayn- ı musaffa görünür
Hazret- i Ebî Eyyûb- i Ensârî radıye anhu'1- Bârî kurbünde Defterdar iskele
sinde Birincikli ayazma dimekle meşhur ve sekiz derecede mestur ve bu ayarda
sular mevfûrdur. Lâkin mîzân- ı mahsûsun derecelerini beyân içün tahrîr olundı.
Mısra:
Kar suyı36 def'- i 'atş eylemede buz gibidir
Li- ecli hıfzı'l- vücûd kalem- i fakire mevrûd oldu. Sikleti sekizinci derecede
[16] ayan ve mazarratı muhtâc- ı tahrîr u beyân olmayup mahlut olduğu miyâhı
ifsadı bî- gümândır. Ve buz müncemid olduğu suya tâbi'dir yanî a'lâ sudan
müncemid olur ise ceyyid olur. Fâ'ideleri diş ve baş ağrılarını sürülmekle def
33
34
35
36
"Derece 7", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 14b.
"Derece 7", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 15a;
Evliya Çelebi, İ stanbul'u n çeşmelerinin tarihlerini veririken yaptığı mudaddemede; Sultan
Süleyman'dan evvel İ stanbul'u n sularının az olduğı, Kırkçeşme'den başka akar su olmadığı ve
onun da kışın getirilip İ stanbul'd a beş yerde sarnıçlarda toplandığını ve içildiğini, fetihden
sonra Fatih'in iki yüz, II. Beyazıt'ın yetmiş, Sultan Süleymen'ın su kemerlerini bina ederek
yedi yüz çeşme yaptığını, bundan başka nicelerinin de çeşmeler inşa ederek İ stanbul' u suya
boğduklarını ifade etmektedir. Bk. Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Dersaadet
1314, s. 327; Ayrıca bk. Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, (Haz. Orhan Saik Gökyay), İ stanbu l 1996, s. 134- 135.
"Derece 8", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 15b.
"Derece 8", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 16a.
143
/.
Yurdakul- Z.
İ zgöer/ Mehâhü'l- Miyâh
idüp derece- i sâlisede bârid ve saniyede yâbisdir.
Mısra' :
Dolanma dolayı pınarı37 gel iç
Anadolu Hisarı kurbunda merhum Amucazâde Hüseyin Paşa sâhilhânesi
verâsında carî şöhretine mebnî vezn olundukda dokuz dereceye müsâvî gelüp
berây- ı zabt- ı derece tahrîre bâdî olmuşdur.
Mezkûr olan miyâh- ı latifelerin isti'mâlleri beyne't- ta'âm olmayup keşfi
kavlince pilav eklinde ve yâhûd etıbba kavlince ekl- i ta'âmdan iki sâ'at müru
runda keylos ta'bîr olunur.
Ol vakit ta'âm mi'dede tarhana şurbası suretinde müntabih olmağla bundan
mukaddem nûş olunmada pişmiş aşa soğuk su katma mesabesinde olup bir dahi
atş def olmaz.
Dahi ahseni sabr olunup ta'âmdan sonra dört sâ'at te'hîrdir ki ol vakit
keymos ıtlak olunur. 01 hâlde ta'âm mi'dede boza gibi müntabih olur. Mâ'- i
lezîzden ertab hiç bir şey mevcûd değildir. Besâtatı sebebiyle bi'z- zât hayavâna
gıda olmayup sâ'ir ağdiye ile müntabih [17] ve keylosdan sonra cümlesi gıda
olması mukarrerdir. Yalnız mâ'- i lezîzin ruh- i tabî'i ve kuvve- i gâziyeye nisbeti
hevânın ruh- i hayevânî ve kuvvetlerine nisbeti gibidir.
Mâdâm ki su vakt- i münâsibde ve mikdâr- ı lâyıkıyla isti'mâl oluna gıdayı
terfik ve uruk ve a'sâba vusulüne bedraka- i tarîk olur ve rutûbet- i garîziyeyi
tehallîden hıfz ider. Ve bedene taravet ve nu'ûmet virüp urûkı ğasl ider. Ve tab'ı
müleyyin ve hazma mu'în ve müberrid ve fazalât- ı rakîkayı mürâfakati sebe
biyle müdrir ve hidmet- i hevânın kusun vaktinde ruh- i hayevâniyeyi mürevvih
lâkin ahşası za'îf ve bârid olanlara ve emrâz- ı rutûbiyye ve ferûh ve cerahat ve
dûbeylât ve kûlunç ashabına muzırdır.
Ve iksârı ve vaktine adem- i mürâ'ât ve a'zâ vü a'sabın süstlüğüne bâ'is ve
a'zâ'- i bâtına vü hazmı muz'if ve levn- i vechi müfsid ve nisyân ve belâhet ve
gaseyan ve nevazil ve teheyyüc ve siklet- i havâssı ve beden ve sübât ve emrâz- ı
bâride ve rutubeyi muris ve taklîli bedeni tecfîf idüp bî- hâbî sebebiyle nehâfet- i
37
"D erece 9", bk. M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 16b;
Amucazâde Hüseyin Paşa külliyesi şadırvanı, sebil ve çeşmesi için bk. Ahmet Vefa Çobanoğlu, "Amucazâde Hüseyin Paşa Külliyesi", Dünden Bugüne İ stanbul Ansiklopedisi, I, s.
236- 9; Ayrıca sebili için bk. Ömer Faruk Şerifoğlu, Su Güzeli, İ stanbu l 1995, s. 100- 2; Afyon
Egemen, İ stanbul'un Çeşme ve Sebilleri, İ stanbu l 1993, s. 140- 2.
144
/.
Yurdakul- Z.
İ zgöer/ Mehâhü'l- Miyâh
vücûd ve malihulya emsali emrâz- ı cünûniyeye bâ'is ve tiz kocaltmağa sebeb
olur.
Lâzımdır ki gıda mi'deden münhadir olmazdan mukaddem içmeyeler. Me
ğer mi'de ve ciğerleri hârr ola. Ve taze meyveler üzerine su içmek ekele ve
emsali emraz hudûsuna bâ'isdir.
Ve cima' [18] ve hammâmdan sonra ra'şe ve hadr ve za'fı muris ve ba'de'nnevm harâret- i garîziyyenin intifasına bâdı ve kâ'imen ve yüzü üzre yaturken
şürbü za'f- ı mi'de ve asabı mûcib ve mi'de hâli iken su içmek emrâz- ı a'sâbı
mûrisdir. Meğer ki gayet hârr vakitde ve eyyâm- ı tâ'unda ve a'zâ'- i bâtınası
hârr olan kimesnelerde ola ki umûr- ı mezkûreye adem- i ri'âyetden mutazarrır
olmayalar ve hârru'l- mizâc olan kimesnelerin susuzluğuna sabr eylemeleri rakk
u ih[ti]râka bâ'is olur.
Ve ziyâde bârid su sadra ve sinirlere ve südde ashabına ve müsinn ve
bâridü'l- mizâc olanlara ve bi- gayri atş istilzâzen nûş idenlere be- gâyet muzırdır.
M u'tedil bârid su hazmı mukavvî ve levni safî ve bedeni sahîh ve vücûdu
hummiyyât ve emrâz- ı hârreden hıfz ider ve mahmur ve hârru'l- mizâc ve demevî ve safravî tabî'at olanlara ziyâde münâsibdir. Emma tebrîd- i mâ'nın sureti
şîşe yâhûd sersiz desti ile kar ve buz içinde ya soğuk kuyulara âvîze olunmağla
aşlama su ola.
Zemânemizde mevcûd kurşun ve kalay ve teneke karlıklar ve zîr- i zemin
den carî ve sahrînc ve kuyularda müctemi' bârid sulara i'tibâr olunmaya.
Redâetleri bâlâda muharrerdir. [Ve ziyâde hârr su rîhleri muhallel ve mali
hulyaya muvâfıkdır]3*
Ve ziyâde hârr su hikkeyi müsekkin ve ale'r- rîk mikdâr- ı kalîl şürbi mi'deyi
ğasl ve tab'ı müleyyin ve muğaşşî ve müfsid- i ta'âm ve istiskâ ve ılel- i tuhâl ve
dimağa buhar [19] su'ûdını mûcib ve boğazda şişler hudûsuna bâ'is ve mi'deyi
münakkî ve müshil ve muharrik ve balgamı mürfık ve müzîl ve sevdadan ve
balgam- ı mâlinden olan susuzluğu rafı' ve kay'- i devaya mu'îndir. Evvelâ sıcak
su nûş olunup üzerine soğuk yâhûd evvelen âb- ı latîf ba'dehû kesîf ya'ni
mi'dede ictimâ'ları ifsada sâ'î olup biri mi'deden masruf ve müstahîl olmadıkça
âb- ı diğeri nûş eylemeyeler. Bu beyt ile sûret- pezîr- i hitâm oldu.
İ z â lem tekün teşrebu mirâren ale'1- kızâ [ğıdâ]
Zamiyte ve eyyu'n- nâs tasfû meşâribe
38
M. Hafıd Efendi, age, İ stanbu l Araştırmaları Merkezi'ndeki nüsha, vr. 21a.
145
/ . Yurdakul - Z. Izgöer / Mehâhü 'l- Miyâ/ ı
N esr: Sebeb- i seyl- i zeyl aktâr- ı âlemde Kısıklı suyunun şöhret- şi'âr- ı elsine- i sığar u kibar olmasına bâdî zikr- i âtî vecihler olmak gerekdir. Kable fethi'lİ stanbu l ol havâlîler dâhil- i havze- i İ slâ m olup Kısıklı ve havâlîsi Laçin timarı
nâmıyla İ vaz Fakih nâmında bir şeyh- i bâhiru'l- kerâmeye temlîk olundukda
şeyh- i mûmâ- ileyh dahi vakf idüp hâlen evlâd- ı vefîri mevcûd ve kerâmetden
âbîler vakf- ı mezbûra meşrûtiyyet üzre mütevelli ve câbîlerdir. Ol zât- ı kerâmetşi'ârın himmetiyle zuhur ve nübû' ve etrâf- ı Âsitâne'de olan miyâh- ı mu'teberin
cümlesinden akdem vııkû'u sebeb- i kavîdir. Ve şeyh- i mûmâ- ileyhe temlîk olu
nan arazî Tophânelioğlu çeşmesinden Cingâr karyesine [20] ve bir tarafı İ bra
him Ağa çayırına müntehîdir. Evlâdı yedlerinde Çelebi Sultan Mehmed Hân
merhumun tuğrâsıyla meşhudumuz olan berâtın suretidir:
Sebeb- i tahrîr- i nişân- ı hümâyûn hükmi oldur ki,
E'azzallâhu fi'd- dâreyn Laçin timarına mutasarrıf kıdve- i meşâyih şeyhim
İ vaz Fakih yedinde olan timarı evlâd meşrutası eylemek murâd itdiğin
bildirdikde yedine bu berât virilmişdir. Tarafımızdan ve taraf- ı ahardan kimesne
müdâhale eylemeyüp işbu alâmete i'timâd kıtalar. Hurrire fî evâsıt- ı Safer li
sene isnâ ve işrîn ve semâne mi'e, be- meştâ- yı N erdibanlı muharrer olup ve
firdevs- âşiyân Ebu'l- Feth Sultân Mehmed Hân hazretleri sekiz yüz seksân yedi
târihlerinde Büyük Çamlıca'da bir çeşme bina ve külliyetlü mâ' icra buyurup ol
mâ'da ciyâdet olmaması dahi Kısıklı'mn şöhretine bâ'is ve ba'de zemân Sultân
Mehmed Hân- ı Râbi' hazretleri bâlâda zikr u beyân olunan âb- ı latîfi inâyet- i
hazret- i Yezdan ile bin yetmiş bir târihlerinde icra buyurduklarında "İ z â tale'a
nehrullâhi batale nehru İb n M a'kıl" meselince metruk olup ile'l- ân hazînesi ve
çeşmesi nişan u emmâredir. Be- nüviştem în 'ucâle der bâr düvazdeh. Nâm- ı
târîh- i tamâmeş garîb sene 1212
Târih
Zübde- i ehl- i neseb - i pür- ma'rifet- i zât- ı şerif
Hazret- i Âşir Efendi- zâde- i sâhib- kemâl
[31] Dürre- i hemtây- ı deryâ- yı ma'ârif nazmıdır
Kim anın nutk- ı dürer- i bârı nisâr eyler lâl
Suların mâhiyyetün dikkatle temyîz eyleyüp
Şimdi bir ra'nâ risale yazdı gayet bî- misâl
Dil- nişîn oldu şu rütbe kim ma'ârif ehli hep
Eyleyüp tahsîn- i bî- had oldular hayran u lâl
146
/ . Yurdakul - Z. İ zgöer / Mehâhü 'l- Miyâh
Bî- bahâne söyledim bende Rızâ târihini
Bu risâle- i pür- letâfet gûyiyâ mâ'i'z- zülâl
Târîh- i diğer
Hazret- i Âşir Efendi- zâde- i âlî- nijâd
Cûy- ı lütfundan olup sîrâb hezâr- teşne zevat
Âb- feşân- ı tesliyet oldukça dest- i şefkati
Çeşm- i erbâb- ı ma'ârifden olur def- i sübât
Sadme- i mevc- i yemm- i gamdan halâs olmak içün
Dergeh- i devlet- me'âbı gibi yok cây- ı necat
Reşha- i Nîl- nevâl- i lütfuna nisbet ile
Katre- i nâçizdir bî- iştibâh nehr- i Fırat
Hâssa- i zât- ı miyâhı nâvidân- ı nâmeden
Eyledi icra o âzmûde Eflatun- sıfât
Mevc- hîz oldukça âlemde bahar her miyâh
Mesned- i rif at- penâhda vire Hak dâ'im sebat
Mısra'- ı târihi işrâb eyledi hâmem N a'îm
Oldı gûyâ bu risale maksem- i aynu'l- hayât
Târîh- i diğer
Cevherdir dâne- i deryâ- yı ilm ü ma'rifet
Hazret- i Âşir Efendi- zâde ol kân- ı sehâ
Âb- rûy- ı rütbedârân- ı mevâlî- i fıhâm
Kim Hüdâ- dâd- ı ezelden zâtına rüşd ü zekâ
[32] Cûybâr- ı dânişinden reşha- pâş olup yine
Bir risaleyle isâle eyledi çün mâcerâ
Birbirinden itdi temyîz- i miyâh- ı safiye
Ehl- i dikkat çekmesün taksime zahmet ba'de zâ
147
/ . Yurdakul - Z. Izgöer / Mehâhü'l- Miyâh
Böyle lâzım dest- i âkilde terâzû- yı hüner
Ayn- ı mâhiyyet- bülendi cümle suda vâkı'â
Ab- feşân oldukça hergiz çeşme- i çarh- ı berîn
Cûy- ı Iütfundan anı dil- sîr ide dâ'im Hüdâ
Akdığı müddetçe bâğ- ı dehrde N îl ü Fırat
Neyl- i a'mâliyle olsun menba'- ı lütfü atâ
Ter- dimâğ- ı lütfü olsun cümle atşân- ı himem
Bulmasun a'dâsı yâ Rab içmeğe bir katre mâ'
Âb- ı cevher gibi tâm târihin işrâb it Atâ
Fazl ile kim bu risale çeşme- sâr olsa seza
İ şb u risâle- i nefise Sultân- ı selâtîn- i zemân hâkân- ı havâkîn- i devrân Gazi
Sultân Abdülmecid Hân efendimiz hazretlerinin sâye- i şevket- vâye- i şehinşâhîlerinde Mehmed Recâî'nin nezâret ve ma'rifetiyle Tophâne- i Âmire litografya
destgâhlarında tab' u temsil olunmuşdur. 15 B [Receb] sene 1271.
148