Tarih Okulu Dergisi (TOD)
Aralık 2016
Yıl 9, Sayı XXVIII, ss. 141-175.
Journal of History School (JOHS)
December 2016
Year 9, Issue XXVIII, pp. 141-175.
DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh1001
H. 1251 TARİHLİ HISNIMANSUR KAZASI
NÜFUS DEFTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Seydi Vakkas TOPRAK
Özet
II. Mahmut döneminin önemli gelişmelerden biri de ülke genelinde
gerçekleştirilmiş olan nüfus sayımlarıdır. İlk nüfus sayımı çalışmaları 1828-29 yılında
başladı. Ancak bu ilk sayım Osmanlı-Rus savaşı nedeniyle tamamlanamadı. Savaşın
bitmesi üzerine 1830-31 tarihinden itibaren nüfus sayımlarına yeniden başlandı. Bu
nüfus sayımları Hısnımansur Kazasında da yapıldı. Hısnımansur Kazasında, 18351836 (H.1251) yılında yapılan nüfus sayımı verileri ışığında, kazanın demografik
yapısı tespit edilmeye çalışıldı. Adı geçen nüfus defterine göre, merkezi bugünkü
Adıyaman ili olan Hısnımansur kaza merkezi başta olmak üzere, kazaya bağlı nahiye,
köy, aşiretler ve oymakların nüfus verilerinin yanında, kazada yaşayanların meşgul
oldukları meslekler incelendi. Kazada bulunan devlet görevlilerinin tespitinin yanında
sosyal yapı hakkında fikir veren ağa, bey, efendi, dede, molla ve keşiş gibi unvanlar
ile yaygın olarak kullanılan lakaplar üzerinde duruldu. Ayrıca kişi isimlerinin yöresel
söylenişleri ile orijinal halleri verildi. Yine nüfus defterinde kayıt düşülmüş olan
yaygın hastalıklar tespit edildi. Adı geçen nüfus defterinin verileri ışığında, XIX.
yüzyıl başlarında, Hısnımansur Kazasında icra edilen zanaatlar ve meslekler tespit
edilerek açıklandı. II. Mahmut döneminin diğer önemli yeniliklerinden biri Asâkir-i
Mansûre-i Muhammediye’nin kuruluşudur. Hısnımansur Kazasında bu yeni orduya
katılanlar hakkında bilgi verildi. Ayrıca nüfus sayımı sırasında gurbette olanlar ve
bunların nerelere gittikleri de tespit edildi
Bu çalışmanın amacı Tanzimat Döneminin hemen öncesinde, başkentten uzak,
Anadolu’nun güneyinde bir şehir olan Hısnımansur’un demografik yapısını tespit
etmektir. Bu çalışma sayesinde şehirdeki nüfus yapısı, dini yapı, sosyal ve hiyerarşik
statüler, iş gücü ve icra edilen meslekler ortaya konmuştur. Çalışmanın temel
kaynağını Osmanlı Arşivi’ndeki nüfus defterleridir. Ayrıca ilgili literatürden de
istifade edilmiştir.
Yrd. Doç. Dr., Adıyaman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Seydi Vakkas Toprak
Anahtar Kelimeler: Hısnımansur, aşiretler, nüfus, demografik yapı,
meslekler, Asâkîr-i Mansûre.
The Assessment of the Census Record Book of Hısnımansur Town Dated
h. 1251
Abstract
One of the crucial improvements carried out during Mahmut the second reign
was also the census.The first census practices began in 1828-31.Yet, the census was
not able to be brought to an end because of the Ottoman-Russia battle. As of the end
of the battle, it was made a fresh start for the census of population in 1830-31.The
census of population was implemented in the township of Hısnımansur. Via the datum
of the census carried out during 1835-36 (A.H) in Hısnımansur, it was endeavored to
determine the demographic structure of the district. According to the census record
book, not only Hısnımansur zone where Adıyaman takes place today was analysed but
its demes, villages, tribes, nomadic tribes and the professions of people residing in the
township as well. It was identified both state officers who were in the township and
nicknames applied for extensively as ağa, bey, efendi, dede, molla and keşiş ensuring
data about the social structure. Besides, Local pronunciation of person names with
original version were cited about. Over and above, the comprehensive illnesses noted
at the record book via the datum of the census from record book was identified, in the
beginning of XIX century, arts and professions which were performed in the township
of Hısnımansur were identified and elucidated, too. One of the other reforms carried
out during Mahmut II reign was the establishment of Asakir-i Mansure-i
Muhammediye. Information about participators for the recent Army in the township of
Hısnımansur was given. Likewise, those who had been abroad and where they had
gone to during the census were identified as well.
The aim of this study is to establish the demografical structure of Hısnımansur,
a city in the South of Anatolia and far from the capital city, just before The Tanzimat
Period. Thanks to this study; the population structure, religious structure, social and
hiearchical status, work force and professions performed are put forward to exhibit.
The main source of this study is census record books in The Ottoman Archives.
And also we got benefit from the related literature.
Key Words: Hısnımansur, Tribes, Population, demographic structure,
professions, Asakir-i Mansure.
Giriş
Arapça “nefs” kelimesinin çoğulu olan nüfus; ruh, can, hayat, kişi ve
şahıs anlamlarına gelmektedir(Develioğlu, 2009: 818). Osmanlı döneminde,
[142]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
şehir ve kasaba merkezleri de nefs olarak adlandırılırdı(Ünal, 2011: 514).
Beşeri coğrafyada ise nüfus, belli bir mekân ve belli bir zaman diliminde
yaşayan insan sayısı olarak ifade edilmiştir. Bu sayının tespit edilmeye
çalışılmasına nüfus sayımı denilmiştir. Nüfus tespiti, çok çeşitli sebeplerle,
geçmişten günümüze yapıla gelmiş bir uygulamadır.
Nüfusu coğrafî bölgelere ayırıp kayıt altına alma geleneği günümüzden
beş bin yıl öncesine dayanmaktadır. M.Ö. 3000’li yıllardan itibaren Mısır’da,
daha sonra Babil, Çin, Hindistan, Roma ve İran’da nüfusun belli bir kesiminin
kayıt altına alındığı bilinmektedir. Yine Ortaçağ’da Avrupa ve İslam
coğrafyasında arazi ve bu arazide yaşayan insanların kayıt altına alındığı
bilinmektedir. Eski Türk ve Müslüman devletlerde arazinin ve araziyi işleyen
hanelerin kaydedildiği ikta sistemi Osmanlı Devleti’nde tımar sistem olarak
devam etmiştir.(Ünal, 2005: 139-141). Dünyada sistematik nüfus sayımlarının
başlangıcı M.Ö. 435 yılında Roma’da her beş yılda bir yapılan sayımlara
dayanmaktadır. Bu sayımlar vergi ve askerlik mükellefi olan nüfusu kayıt
altına almaya yöneliktir. XVII. yüzyıla gelinceye kadarki sayımlar gerçek
nüfus miktarını vermekten uzak, daha çok tahmine dayalı nüfus tespitleridir.
XVII. yüzyıl ve sonrasında yapılan bazı yoklamalar nispeten daha güvenilir
nüfus verilerini günümüze kadar ulaşmıştır(Şahin, 2010: 29-31).
Modern anlamda ilk nüfus sayımları İngiliz ve Fransız sömürgelerinde
yapılmıştır. 1665’te Kanada’da yapılan nüfus sayımı, sadece nüfusu tespit
etmek için yapılan ilk sayım olarak bilinmektedir. Daha sonraki yıllarda
İskandinav ülkelerinde periyodik olarak nüfus sayımları yapılmaya
başlanmıştır. Askerlik ve vergi mükelleflerini de kayıt altına alan gerçek
manadaki ilk nüfus sayımları 1748’de İsveç’te, 1769’da Danimarka’da,
1790’da ABD’de, 1801’de İngiltere’de, 1897’de Rusya’da ve 1927’de
Türkiye’de yapılmıştır(Şahin, 2010: 31). Bu sayımlar da gerçek nüfusu tespit
edememiştir. Zira 1960’tan 2000’li yıllara gelinceye kadar bile nüfusun ancak
yüzde 80-90’ı tespit edilebilmekteydi(Şahin, 2010: 32). Günümüzde ise
dünyanın birçok ülkesinde doğum ve ölüm kayıtları internet ağı üzerinden
kaydedildiğinden nüfus miktarının hemen hemen tam ve doğru olarak tespiti
mümkün hale gelmiştir.
XIX. Yüzyıla Kadar Osmanlı’da Nüfus Kayıtları
Osmanlıların nüfus sayımı olarak adlandırılabilecek ilk çalışmaları
tahrirlerdir. Tahrir sözcük olarak yazma, yazılma ve kaydetme
[143]
Seydi Vakkas Toprak
anlamındadır(Develioğlu, 2009: 1021). Terim olarak ise vergi ve vergi
mükelleflerinin tespiti için yapılmış olan arazi kayıtlarını ifade eder. Arazi
kayıtlarının yazıldığı defterlere de tahrir defterleri denilmiştir(Öz, 2010: 425).
Tahrirlerin öncelikli amacı vergi miktarı ve vergi mükelleflerini kaydetmekti.
Osmanlıların tahrir tutmaya hangi tarihte başladığı kesin olarak bilinmemekle
birlikte, günümüze kalan en eski tahrir defteri 1431 tarihli Arvanid Sancağı
Defteri’dir(İnalcık, 1987). Bu defter ve diğer bazı kaynaklar tahrir usulünün
XIV. yüzyılda mevcut olduğunu göstermiştir(Öz, 2010: 426). Tahrirler, XVII.
yüzyılın başlarından itibaren sadece yeni ele geçirilen arazilerde
yapılmıştır(Kütükoğlu, 2010: 2).
Tahrir, tımar sisteminin uygulandığı bölgelerde yapıldığından, tımarın
uygulanmadığı yerlerde tahrir defterleri tutulmamıştır. Dolayısıyla tahrir
uygulaması ile Osmanlı ülkesinde yaşayan tüm nüfus kayıt altına
alınamamıştır. Tahrir işlemi emin denilen bir görevli ile bir kâtip tarafından
kadının gözetiminde yapılırdı. Tahrir işlemi bittikten sonra kayıtlar iki nüsha
olarak temize çekilir, temize çekilen defterlerden biri İstanbul’da defterhanede
tutulurken diğeri kaydın ait olduğu bölgenin beylerbeyine gönderilirdi(Öz,
2010: 426-427). Tımar sistemi zamanla ihtiyaçlara cevap veremeyerek
önemini yitirmiş ve yerini avarız uygulamasına bırakmıştır.
Avarız defterleri de nüfus tespitinde kullanılan kaynaklar arasındadır.
Daha önce olağanüstü durumlarda başvurulan avarız vergisinin(Sahillioğlu,
1991: 108) XVII. yüzyıldan itibaren düzenli olarak alınmaya başlanması ile
birlikte, avarız mükelleflerinin tespiti görevi kadılar ve yerel idarecilere
verilmiştir. XVIII. yüzyıl boyunca devam eden avarız sayımlarında hazırlanan
avarız defterleri İstanbul’a gönderilmiştir(Güneş, 2014: 223).
XIX. Yüzyılda Osmanlı Nüfus Kayıtları
Gerek dünyadaki, gerekse Osmanlı Devleti’ndeki ekonomik ve askeri
gelişmeler nüfus kayıt usullerini de etkilemiş, XIX. yüzyıla gelindiğinde nüfus
kayıtları yeni bir şekil almaya başlamıştır. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından
sonra vergi ve askerlik için uygun olan nüfusun tespiti amacıyla 1829’da bir
sayımın yapılmasına girişilmişse de sonuç alınamamış, 1830-1831’de yeniden
nüfus sayımına başlanmıştır. Sayım sırasında tutulan nüfus defterlerini
incelemek ve muhafaza etmek amacıyla İstanbul’da Ceride Nezareti ve bunun
devamı olarak taşrada Defter Nazırlıkları kurulmuştur(Güneş, 2014: 222).
[144]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Osmanlı Devleti’nde ilk modern nüfus sayımı 1831’de yapılmıştır. Bu
sayımdan itibaren ülke genelinde merkezi bir nüfus kayıt sistemi
oluşturulmaya çalışılmış ve nüfus değişikliklerinin düzenli olarak takip
edilmesi amaçlanmıştır(Akyel ve Sertel, 2015: 81). 1831 sayımı ülkenin her
yerinde yapılamadığı gibi tüm fertleri de kayıt altına almamış, sadece erkekleri
saymıştır. Bu sayımı takiben 1844 yılında yapılan nüfus sayımında da sadece
erkekler sayılmıştır(Elibol, 2007: 152-153). Bu tarihten sonra çeşitli nüfus
sayımları yapılmışsa da bunlar yerel düzeyde kalmıştır. Üçüncü genel nüfus
sayımı 1881-1893 yılları arasında yapılabilmiştir. Bu sayımla da ülkenin tam
nüfusu tespit edilememiştir. Nitekim Edirne gibi başkente yakın bir vilayette
bile 1896’da sayılamamış yerlerin kaldığı anlaşılmıştır. Ancak öncekilerden
farklı olarak bu sayımda kadınlar da kaydedilmiştir(Güneş, 2014: 227-228).
Osmanlı Devleti’nin son nüfus sayımı ise 1905-1906 yılları arasında
yapılmıştır. Bu sayım, hem daha önceki sayımlarda kayda geçmemiş yerleri
saymak, hem de gayrimüslim nüfusun miktarını tespit etmek amacıyla
yapılmıştır. Çünkü bu dönemde gayrimüslim cemaatler kendi nüfuslarını fazla
göstererek aralarında çekişmeye başlamışlardır(Karpat, 2010: 110-111).
Yukarıda da değinildiği gibi 1831 nüfus sayımı ülkenin her yerinde
yapılamamıştır. Bu sayımda nüfus tahriri yapılamayan yerlerden biri de
Malatya Sancağının Hısnımansur Kazasıdır(Karal, 1997; Karpat, 2010).
Hısnımansur’da ilk nüfus sayımı H. 1251(1835-1836) tarihinde
yapılabilmiştir. Bu çalışmada, H. 1251 tarihli Hısnımansur Kazası Nüfus
Defterinden faydalanılarak kazanın demografik yapısı tespit edilmiştir.
Ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi Hısnımansur’da da nüfus kayıt işlemi
yapılırken, yeni kurulmuş olan ordunun insan gücü ve mali ihtiyaçlarının
giderilmesi için gerekli asker ve vergi kaynaklarının tespitine özen
gösterilmiştir. Müslüman ve gayrimüslim erkekler yaşlarına, mesleklerine ve
sahip oldukları sosyal ve hiyerarşik statülere göre deftere kaydedilmişlerdir
(Serbestoğlu, 2014: 260).
Hısnımansur Kazası
Hısnımansur, bugünkü Adıyaman ilinin Osmanlı dönemindeki adıdır.
Hısnımansur ismi, VII. yüzyılda bu coğrafyaya gelen Emevi komutanlarından
Mansur b. Ca‘vâne’ye izafeten şehre verilmiştir. Kelime Arapçada Mansur’un
kalesi anlamındadır(Öztürk, 2008: 118; Yığınlı, 2013: 17). Bir rivayete göre
ise Abbasi halifesi Ebu Cafer el-Mansur’dan dolayı şehre bu isim
[145]
Seydi Vakkas Toprak
verilmiştir(Yurt Ansiklopedisi, 1981: 191). Günümüzde kullanılan Adıyaman
ismi ise resmi olarak şehre cumhuriyet döneminde verilmiş olmakla birlikte,
XIX. yüzyılın sonlarına doğru arşiv belgelerinde, daha sonra da vilayet
salnamelerinde görülmektedir(Öztürk, 2008: 117). Adıyaman isminin kökeni
için de farklı söylentiler vardır. Bir söylentiye göre çevresi münbit ve verimli
arazilerle kaplı olduğu için güzel vadi anlamında şehre Vadi-i Leman
deniliyordu. Vadi-i Leman zamanla Adıyaman şeklini almıştır. Diğer bir
söylentiye göre ise Adıyaman ismi Yedi Yaman’dan gelmiştir. İnancına karşı
geldikleri için putperest babaları tarafından öldürülen yedi kardeşten dolayı
şehre bu isim verilmiştir. Bu yedi kardeşin Adıyaman’ın güneyinde Yedi
Kardeş diye adlandırılan yerde gömülü olduklarına inanılmaktadır(Yığınlı,
2013: 17; Yurt Ansiklopedisi, 1981: 191).
Osmanlı hâkimiyetine 1516’da girmiş olan Hısnımansur, 1519 yılındaki
idari taksimatta Vilayet-i Arab’a bağlı bir sancaktır. 1524 ve 1530’daki
tahrirlerde Vilayet-i Rum-ı Hâdis’e bağlı bir kaza konumundadır. Belirtilen
tarihlerde sancak merkezi olan Behisni’ye bağlı olan Gerger, Kâhta ve
Hısnımansur kazaları 1530-1540 arası Dulkadiriyye Eyaletinin Elbistan
Sancağına bağlanmışlardır. 1540 yılından itibaren ise Dulkadiriyye Eyaletinin
merkezi Maraş’a taşındığından, Hısnımansur da Maraş Sancağı’na bağlı bir
kaza haline gelmiştir. 1563 yılından sonra da çevredeki idari birimlerle birlikte
Dulkadiriyye Eyaletine bağlı bir kaza olarak idari taksimatta yerini
korumuştur(Taştemir, 1999: 20-22). Genel olarak bölgenin Maraş’tan idare
edilişi XVI. yüzyıl ortalarından Tanzimat dönemine kadar devam etmiştir.
Bölgenin Arab, Rum ve Dulkadiriyye eyaletlerine bağlı idare edildiği bu
süreçte Hısnımansur ve çevresi her zaman Malatya Sancağından
yönetilmiştir(Toprak, 2015: 22).
Tanzimat döneminde yapılan idarî değişikliklerden Hısnımansur da
etkilenmiştir. 1864’te yürürlüğe giren Vilayet Nizamnamesi gereği 1865’te
Bosna, Halep, Erzurum ve 1867’de Diyarbekir eyaletleri kurulmuştur. Aynı
yıl Hısnımansur, Besni ve Kâhta ile birlikte yeni kurulan Diyarbekir
Eyaletinin Mamüratülaziz Sancağına bağlanmıştır. Yeni idari teşkilatta
Hısnımansur’a kaza statüsü verilmiştir. Hısnımansur, 1870’te ise yeniden
sancak yapılan Malatya’ya bağlanmıştır. Malatya, 1883’te Diyarbekir
Eyaletinden ayrılarak yeni kurulan Mamüratülaziz Eyaletine bağlanınca
Hısnımansur da Diyarbekir’den ayırılmış oldu. Böylece Hısnımansur 1918’e
[146]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
kadar Mamüratülaziz Eyaletinin Malatya Sancağına bağlı olarak idare
edilmiştir(Toprak, 2015: 22-23; Öztürk, 2008: 118-119).
H. 1251 Tarihli Hısnımansur Kazası Nüfus Defteri (1835/1836)
İncelediğimiz Hısnımansur Nüfus Defteri Başbakanlık Osmanlı
Arşivi’nde nüfus defterleri kataloğunda NFS.d. 2699 sıra numarası ile
kayıtlıdır. Defter, kapak dâhil 58 varaktan ibarettir. Defterin orijinalinde varak
sayıları Arap alfabesi ile verilmiştir. Ancak alfabetik sıra takip edilmiş
olmasına rağmen bazı varaklar numarasızdır. Cim ( )جile ha ( )خarasında altı
numarasız varak, sin ( )سile şın ( )شarasında beş numarasız varak, ayın ( )عile
ğayın ( )غarasında altı numarasız varak ve mim ( )مile nun ( )نarasında beş
numarasız varak bulunmaktadır. Varak numaralarının düzensizliğinden dolayı
tasnifi yapan arşiv uzmanları kapaktan başlayarak Arap rakamları ile deftere
yeniden numara vermişlerdir. Yeni tasnife göre defter 116 sayfadan ibarettir.
Defterin 1, 84-86, 99-100, 110-116 numaralı sayfaları boştur. Defter, 18 cm x
46 cm ebadındadır. Defterin tanzim tarihi kapaktan sonraki ilk sayfada H.
1251 senesi olarak kayıtlıdır. Ay ve gün belirtilmemiştir. Arşiv kataloğundaki
kayıtta ise 29 Zilkade 1251 olarak kayıtlıdır. Ancak uzmanların tahmini olarak
kaydettiği bu tarih kesin değildir. Kanaatimize göre defter H. 1251 yılı
içerisinde düzenlenmiştir.
Defteri tanzim eden memurun ismi defterde kayıtlı değildir. Defterde
ismi geçen Kadı Mehmed Arif Efendi’nin bizzat nüfus kayıt işi ile
uğraşmadığı, bu iş için bir naibin görevlendirildiği defterdeki kayıtlardan
tespit edilmiştir. Defterdeki imza ve mühürden Hısnımansur Kadı Naibi EsSeyyid Abdülgani Şâkir Efendi’nin nüfus sayımının düzen ve intizam içinde
yapılmasından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Müslüman ve gayrimüslim
nüfus kayıtlarının tamamlandığı iki ayrı yerde kadı naibi defteri “Ta‘allaka
nazarî Es-Seyyid Abdulgânî Şâkir el-müvellâ bi-kazâ-yı Hısnımansur”
ibaresiyle tasdik ederek mührünü basmış ve imzalamıştır(Kütükoğlu, 2013:
351). Bu işlemin defterdeki kayıtları tasdik anlamına geldiği naiplerin
kullandığı yukarıdaki onay ibaresinden anlaşılmıştır. Bu tasdik işlemi naibin
nüfus sayım ve yoklama işi için merkezden görevlendirildiğine işaret
etmektedir.
Çalışmamıza kaynaklık eden Hısnımansur Nüfus Defteri oldukça iyi
muhafaza edilmiştir. Yazılar okunaklı bir çeşit rika hattı ile yazılmıştır.
Defterdeki yazılar incelendiğinde iki farklı kaligrafi kullanıldığı anlaşılmıştır.
[147]
Seydi Vakkas Toprak
Bu veriden hareketle H. 1251 tarihli Hısnımansur Nüfus Defterinin iki farklı
kâtip tarafından kaleme alındığı kanaatine varılmıştır.
Nüfus sayımı sırasında Hısnımansur Kazası çeşitli birimlere taksim
edilerek sayım yapılmış ve kayıtlar deftere geçirilmiştir. Nüfusun deftere
kaydedilmesine kaza merkezinden başlanmıştır. Şehir beş Müslüman
mahalleye ayrılarak kaydedilmiştir. Defterin son kısmında kaydedilen
gayrimüslim haneleriyle birlikte şehir yedi mahalle olarak sayıma tabi
tutulmuştur. Hısnımansur kaza merkezi nüfusu kayıt altına alındıktan sonra
kazaya bağlı nahiye ve köyler, yerleşik ve göçer aşiret ile oymaklar deftere
kaydedilmiştir. Müslüman ahalinin sayım ve kayıt işlemi tamamlandıktan
sonra kayıtları Hısnımansur Naibi Es-Seyyid Abdülgani Şakir Efendi tasdik
ederek mühürlemiştir. Defterin son kısmı gayrimüslim nüfusun kaydına tahsis
edilmiştir. İlk olarak kaza merkezinde ikamet eden gayrimüslim nüfus
yazılmıştır. Şehir merkezinde oturan gayrimüslimler Zımmîyân Hâneleri ve
Nasrânlı Hâneleri (Kenanoğlu, 2004: 39) başlıkları altında iki farklı gruba
ayrılmıştır. İsim listelerinden anlaşıldığı üzere Zımmîyân olarak tabir edilen
kesimin Ermeni Hıristiyanlar, Nasrânlı olarak nitelendirilen grubun da Süryani
Hristiyanlar olduğu kanaatine varılmıştır. Kaza merkezinin ardından taşrada
yaşayan gayrimüslim nüfus sayılmıştır. Zırafkânlı ve İzollu köyleriyle
Kâhta’da ikamet eden gayrimüslim nüfus Zımmîyân olarak deftere
kaydedilmiştir. Kanaatimizce bu gruptakiler de Ermeni Hıristiyan reayadır.
Gayrimüslim nüfusun kaydıyla sayım tamamlanmış ve kaza naibi defterin
sonuna imza ve mührünü koyarak işlemi tasdik etmiştir.
Hısnımansur Kazası Nüfusu
Kaza merkezinden başlanarak nüfus defterinde kayıtlı olan erkek nüfus
ve hane sayıları aşağıda tablolar halinde çıkarılmıştır. Ayrıca tablolarda
tahmini nüfus miktarı verilmiştir. Tahmini nüfus, hane sayısının 5 ile çarpılıp
yüzde 10 eklenmesi yöntemiyle tespit edilmiştir. Bu yöntemin bilimsel bir
geçerliliği olmamakla birlikte Osmanlı nüfusu konusunda çalışan bilim
insanları nüfus tahmini yapmak için bu usulü kullanmışlardır. Şehir nüfusunu
tespit edebilmek için her haneyi beş kişiden ibaret kabul eden Barkan, kayda
geçmemiş olan kesimlerin ve kölelerin de toplam nüfusa dâhil edilmesi
gerektiğini belirtmiştir(Barkan, 1953: 12, 21). Nüfus tahminlerinde, İtalyan
şehirlerindeki nüfusun yüzde 5’i ile 10’una karşılık gelen köle sayısının
toplam nüfusa dâhil edilişi örnek olarak alınmıştır(Barkan, 1953: 13). Osmanlı
[148]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Nüfusu üzerinde çalışma yapan Karpat da Osmanlı nüfus defterlerindeki
rakamların nüfusun yüzde 17-22 dolaylarında eksik gösterildiğini
belirtmiştir(Karpat, 2010: 8)
Mahalle
Han
e
155
161
173
149
134
772
202
974
Camii Kebir
Çarşı Camii
Kap Camii
Yenipınar
Eskisaray
Toplam
Zımmî
Genel Toplam
Erkek
Nüfus
367
329
382
329
324
1731
700
2431
Tahmini
Nüfus
853
885
952
819
737
4246
1110
5356
Tablo 1. Hısnımansur Kaza Merkezi Tahmini Nüfusu
Hısnımansur Kazasına H. 1251 tarihli nüfus defterindeki kayıtlı nüfusun
hesaplanmasında Barkan’ın tespiti tarafımızdan da esas alınmıştır. Ayrıca
Barkan’ın hane sayısının beş katının yüzde 10’unu da kaydedilmemiş nüfusa
karşılık toplam nüfus sayısına eklemesi de tarafımızca benimsenmiştir.
Hısnımansur Kazası nüfusu tespit edilirken her hanenin beş kişiden oluştuğu
kabul edilmiş, kayda geçmemiş nüfusa karşılık gelmek üzere de elde edilen
sayının yüzde 10’u toplam nüfusa eklenmiştir. Bu yüzde onluk kısmın içine
defterde kayıtlı olup da hanesi yazılmamış olan nüfus da dâhil edilmiştir.
Hısnımansur Merkez
Ova Köyleri (38 Köy)
Hıdırsor Aşireti (8 Köy
ve Göçerler)
Turuş ve Havâss Köyleri
(18 Köy)
Rumyân Aşireti
Taşil Nahiyesi (4 Oymak,
31 Köy)
Kalyon Kâvisi Aşireti (18
Müslim
Hane Erkek
nüfus
772
1731
434
940
307
900
Tahmini
Nüfus
4246
2387
1688
188
465
1034
106
215
199
453
583
1183
153
326
842
[149]
Zımmî
Han Erkek
e
Nüfus
202 700
Tahmini
Nüfus
1110
Seydi Vakkas Toprak
Köy)
Zırafkân Aşireti (33 Köy) 415
776
Kömür Kâvisi (13 Köy)
339
678
Paşa Kâvisi (9 köy)
158
305
İzol Aşireti (4 Köy)
104
210
Kâhta
100
163
Kâhta - Köyler (10 Köy)
253
437
Kürdli-Koçali
Köyü, 65
109
İbrahim Ağa Oymağı
Molikânlı-Tejinkânlı
44
73
Oymağı
Toplam
3653
7765
1 Nahiye, 10 Aşiret ve Oymak, 165 Köy
Erkek Nüfus: 8514
2282
1865
869
572
550
1294
358
11
24
61
5
7
7
18
28
39
242
19995
225
749
1238
Toplam Hane: 3878
Tahmini Yekun: 21329
Tablo 2. Hısnımansur Kazası Genel Hane ve Nüfus Cetveli
Hısnımansur’da İcra Edilen Meslekler
İncelediğimiz Hısnımansur Nüfus Defteri, kazada icra edilen meslekler
için ayrıca bilgi vermemiştir. Fakat nüfus kaydı yapılırken şahısların
isimlerinden önce veya sonra mesleği de yazılmıştır. İsimlerin yanında
mesleklerin de yazılmış olması sayesinde XIX. yüzyılın ilk yarısında
Adıyaman’da insanların geçimlerini sağlamak için uğraştığı iş ve meslekler
tespit edilmiştir.
Hısnımansur Nüfus Defterine göre XIX. yüzyılın ilk yarısında
Hısnımansur’da çok çeşitli bir meslek yelpazesinin olduğu tespit edilmiştir.
Çiftçilik dışında icra edilen mesleklerin çoğunun şehir merkezinde ikamet
edenler tarafından yapıldığı tespit edilmiştir. Çulhacılık, köşkerlik, nacarlık
gibi bazı meslekler hem Müslümanlar hem de gayrimüslimler tarafından icra
edilirken, bazı meslekler de ya sadece Müslümanlar veya sadece
gayrimüslimler tarafından icra edilmiştir. Aşağıda, bazı meslekler
açıklandıktan sonra kaza merkezinde Müslümanlar ve gayrimüslimlerin
uğraştığı meslekler tablolar halinde çıkarılmıştır. Ardından kırsal kesimde
yaşayanların uğraştığı iş, zanaat ve mesleklerin tablosu verilmiştir.
Oturakçılık
Oturakçı, evlerde veya işyerlerinde kullanılan halı, kilim, minder,
yastık, perde ve benzeri eşyaların satışını yapan meslek erbabına verilen
[150]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
isimdir. Oturakçılar, özellikle halı, yastık kılıfı, kilim ve benzeri ürünleri
köylülerden temin ederek satmışlardır. Köylülerin ürettiği bu el dokuması
ürünlerin bir kısmı adını üretilen köyden almaktaydı. Pişinik yastığı köy
adıyla meşhur olmuş ürünlerdendi (H. M. Düşüngükü, Kişisel görüşme, 06
Ocak, 2016). Günümüzde, Kap Cami Mahallesindeki Oturakçı Pazarı ismini
oturakçı esnafından almıştır. Hısnımansur Nüfus Defterinin verilerine göre
Adıyaman şehir merkezinde bu meslekle geçimini sağlayan 19 esnaf
bulunmaktaydı. Bu mesleği bütünüyle Müslümanlar icra etmekteydi.
Sokuculuk
Soku, yuvarlak içi oyulmuş taş ve bu taşın içinde tahıl dövmeye yarayan
tokmağa verilen isimdir. Soku taşlarının ebatları mahallin ihtiyacına göre
değişmekteydi. Köylerde halk tahıl dövme işini kendi yaparken şehirde bu işi
meslek edinmiş, geçimini buradan sağlayan kişiler vardı(A. Koparal, Kişisel
görüşme, 07 Ocak, 2016). İncelediğimiz defterin kayıtlarına göre, 1835’te
Adıyaman şehir merkezinde, Müslüman ahaliden, sokuculuk mesleğini ifa
eden dört kişi bulunmaktaydı.
Köşkerlik
Kefş-ger ve ayakkabıcı(Develioğlu, 2009: 503) olarak da adlandırılan
köşkerler deriden ayakkabı üretimi yapan kişilerdir(Merçil, 2000: 35).
İncelediğimiz nüfus defterinin verilerine göre, Hısnımansur kaza merkezinde
hem Müslüman hem de gayrimüslim ahalinin icra ettiği en yaygın
mesleklerden biri köşkerlikti. XIX. yüzyılın ilk yarısında hepsi kaza
merkezinde olmak üzere 34’ü gayrimüslim ve 31’i Müslüman toplam 65
köşker esnafı bulunmaktaydı.
Çulhacılık
Hısnımansur Nüfus Defterine göre 1835 tarihinde Adıyaman’da çiftçilik
ve rençberlik mesleğinden sonra en kalabalık esnaf grubunu çulhalar
oluşturmaktaydı. Çulhalar, dokumacılık mesleğini icra eden esnaftır. Bu
mesleğin erbabı cullâh(Ünal, 2011: 176), culâhe, câme-bâf, nessâc, bâfende
ve hülle-bâf olarak da adlandırılmışlardır. Çulhalar iplikten kumaş dokuyup bu
kumaşlardan çeşitli elbiseler dikerlerdi(Toprak, 2015: 85). Başlıca kaynağımız
olan nüfus defterine göre; maharet gerektiren mesleklerden biri olan çulhalık
zanaatı XIX. yüzyılın ilk yarısında Adıyaman kent merkezinde en çok icra
[151]
Seydi Vakkas Toprak
edilen mesleklerden biriydi. Şehir merkezinde 78 Müslüman, 45 de
gayrimüslim olmak üzere toplam 123 çulha esnafı üretim hayatının içinde
bulunmaktaydı.
Kuyumculuk
Altın ve gümüş gibi değerli metallerden çeşitli süs ve ev eşyaları üreten
ve satan sanat erbabına kuyumcu denir(Şemseddin Sami, 2007: 1120).
İmparatorluk genelinde olduğu gibi Hısnımansur’da da kuyumculuk sanatı ve
mesleği gayrimüslimlerin tekelindeydi. İncelediğimiz Hısnımansur Nüfus
Defterindeki kayıtlara göre, 1835 tarihinde, Adıyaman’da kuyumcu olarak
faaliyet gösteren 16 esnafın tümü de gayrimüslim reayadandı.
Lülecilik
Tütün içilen çubuklar ile nargilede kullanılan ve lüle denilen aletleri
yapan zanaatkârlara lüleci denilmiştir. Lüleciler ayrıca topraktan yazı hokkası,
fincan, şeker kutusu, tütün kâsesi ve benzeri eşyaları imal
etmekteydiler(Pakalın, 1971c2: 372). Kaynağımız olan defterin kayıtlarına
göre XIX. yüzyılın ilk yarısında Hısnımansur kaza merkezinde iki
gayrimüslim lüleci esnafı bulunmaktaydı.
Rençberlik
Sözlüklerde rençper; meşakkatli ve ağır işleri yapan, tarla, bağ, bahçe,
toprak ve yapı işlerinde çalışan gündelikçi işçi ve ırgat olarak
tanımlanmıştır(Develioğlu, 2009: 886; Türkçe Sözlük, 2005: 1651).
Hısnımansur Nüfus Defterinden anlaşıldığına göre 1835 tarihinde
Adıyaman’da gündelik işler yaparak geçimini sağlayan geniş bir kitle
mevcuttu. Şehirde vasıfsız işlerde, beden gücüyle çalışarak geçimini sağlayan
rençperler toplam 208 kişiydi. Bunların 2’si gayrimüslim, geri kalanı
Müslüman ahalidendi. Mermere köyü nüfusuna kayıtlı bir kişi hariç,
rençperler kaza merkezinde ikamet etmekteydi. Görüldüğü gibi, XIX. yüzyılın
ilk yarısında, Hısnımansur kaza merkezinde, insanların büyük bir kısmı
geçimlerini sağlamak için beden gücüyle, zor işlerde çalışmak zorundaydı.
Çiftçilik
Kazada halkın yaygın olarak geçimini sağladığı mesleklerin başında
çiftçiliğin yer aldığı incelediğimiz nüfus defterinin kayıtlarından anlaşılmıştır.
[152]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Çiftçilik mesleği, arazinin işlenmesi sonucu başta tahıl ürünleri olmak üzere
tüketim maddelerini sağlamanın temel yoludur. Kamûs-ı Türkî’de çiftçilik;
öküz çifti ile araziyi işlemek sanatı, ziraat; çiftçi ise öküz çifti ile sapan
sürerek toprağı işleyen, kendi malı olmayan bir çiftlikte belli bir ücret almak
için emek sarf eden kişi olarak tanımlanmıştır(Şemseddin Sami, 2007: 511).
Günümüzde de Adıyaman’ın arazileri çiftçiliğe son derece uygun arazilerdir.
Tahıl ürünlerinin dışında bağcılık ve bahçecilik için de uygun olan bu araziler,
halkın tüketim ihtiyacını ve geçimini sağlamaya yetmekteydi. Nüfus defterinin
kayıtlarına göre 1835 tarihinde Hısnımansur kaza merkezinde 62 kişi,
köylerinde ise 761 kişi olmak üzere toplam 823 çiftçi bulunmaktaydı. Kazada
çiftçilikle uğraşan ahalinin tümü Müslümandı.
Debbâğlık
Meşin ve kösele yapmak için hayvan derilerini sepileyen kişilere
debbağ denilmiştir(Pakalın, 1971c1: 408). Debbâğlık, halk dilinde daha çok
tabak olarak kullanılmıştır. 1835 tarihli Hısnımansur Nüfus Defterine göre
Adıyaman şehir merkezinde faaliyet gösteren 17 derici esnafının tümü
Müslüman ahalidendi.
Keçecilik
Keçe, yünden dövme suretiyle elde edilen eşyalar için kullanılan bir
tabirdir. Kalın olanı kebe olarak adlandırılmış ve daha çok çobanlar tarafından
soğuğa karşı korunmak için kullanılmıştır. Ayrıca evlerde döşemelik ve
çadırların üstünün örtülmesinde de kullanılmıştır(Pakalın, 1971c2: 236). Bu işi
icra eden kişilere keçeci denilmiştir. Kayıtlara göre 1835’te Adıyaman şehir
merkezinde 3’ü Müslüman 2’si de gayrimüslim toplam 5 keçeci
bulunmaktaydı.
Basmacılık
Basmacılık; çeşitli dokuma ürünlerinin üzerine kalıp basılması
işidir(Şemseddin Sami, 2007: 268). Bu mesleği icra eden esnafa basmacı
denilirdi. Giyim eşyası ve evin içinde kullanılan her türlü bez ve kumaş
basmacılar tarafından kök boya kullanılarak boyanır ve süslenirdi. Ayrıca,
basmacılar evlerin iç duvarlarının süslenmesi, tahtadan yapılmış sandık ve
benzeri kullanım eşyalarının süslenmesi işlerini de yaparlardı(Toprak, 2015:
86). XIX. yüzyılın ilk yarısında, Adıyaman’da Basmacılık mesleği de
[153]
Seydi Vakkas Toprak
gayrimüslimlerin tekelindeydi. Zira incelediğimiz nüfus defterine göre kaza
merkezinde bu sanatı icra eden dört gayrimüslim esnaf ve sanatkâr
bulunmaktaydı.
Nacarlık (Marangozluk)
Dülger olarak da ifade edilen nacarlık tabiri, doğramacılık işlerini
yapan kişiler için kullanılan bir tabirdir(Pakalın, 1971c2: 266). Nacarlar
tahtadan çeşitli malzemeler yaparlardı. Bunlar; merdiven, çadır direği ve sofa
gibi her türlü ahşap malzemeydi. Bunun yanı sıra nacarlar inşaat işlerinde de
çalışırlardı(Merçil, 2000: 97). 1835 tarihinde Adıyaman’da 2’si Müslüman,
3’ü gayrimüslim 5 nacar esnafı bulunmaktaydı.
Duhâncılık ve Çubukçuluk
Tütünün Arapça karşılığı duhân kelimesidir(Develioğlu, 2009: 191).
Tütün ve tütünün içimi esnasında gerekli araç-gereçleri satan kişilere duhâncı
denilmekteydi. İncelediğimiz nüfus defterine göre Hısnımansur’da 4 duhâncı
esnafı bulunmaktaydı. Duhâncı esnafının bir tanesi gayrimüslim diğerleri ise
Müslümandı. Yine kaza merkezinde bir tane de çubukçu vardı. Çubukçu,
tütünle alakalı eşyaları yapan kişilere verilen isimdir(Şemseddin Sami, 2007:
518). Henüz sigara kâğıdının icat edilmediği zamanlarda tütün içmek için, içi
delinmiş uzunca bir çubuk kullanılırdı. İçi delinmiş uzun çubuğun ucundaki
küçük hazne tütünle doldurulduktan sonra üzerine ateş konulur ve çubuğun
diğer ucundan nefesle çekilirdi. Hısnımansur’da 1835 yılında çubukçuluk
yapan tek bir sanatkâr mevcuttu. Kazanın tek çubukçusu Müslüman
ahalidendi.
Çilingircilik
Çilingir; kilit, anahtar ve bunlarla alakalı ince demir işleri yapan
sanatkârlara verilen isimdir(Şemseddin Sami, 2007: 515). XIX. yüzyılın
başında Hısnımansur Kazası merkezinde çilingircilik yapan 15 esnaf vardı.
Kuyumculukta olduğu çilingircilik de bütünüyle gayrimüslimlerin tekelinde
olan bir sanattı.
Kazancılık
Kamûs-ı Türkî’de kazan veyahut kazgan; kaynatmaya has, büyük
tencere, kazancı ise bakırdan kazan veya vapur kazanı yapan
[154]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
kimse(Şemseddin Sami, 2007: 1069) olarak tanımlanmaktadır. Gerektiğinde
çok kişiye yemek pişirmek, yağ ve boya kaynatmak için kullanılan kazanların
Hısnımansur yöresinde başka ve yaygın bir kullanım alanı daha vardır ki, bu
da üzümün sıkılması sonucu elde edilen şıranın kaynatılıp pekmez, pestil ve
kesme yapılmasıdır. Büyük bakır kazanlar bu iş için kullanıldığından bugün
dahi Adıyaman köylerinde hemen hemen her evde bakırdan kazanlar
bulunmaktadır. Yine basmacıların kumaşa kalıp basmak için kullandıkları kök
boyalar da kazancıların yaptığı büyük kazanlarda kaynatılarak hazırlanmıştır.
XIX. yüzyılın ilk yarısında Adıyaman şehir merkezinde 7 ve Zırafkân
aşiretinin Alut köyünde 1 olmak üzere toplam 8 kazancı faaliyet göstermiştir.
Bu meslek de demircilik, kuyumculuk ve çilingircilik gibi tamamen
gayrimüslimler tarafından icra edilmekteydi. Diğer meslekler aşağıda tablolar
halinde gösterilmiştir.
Müslim
Çerçi
Çulcu
Çulha
1
2
79
1
2
3
Gayrimüslim
Çerçi
5
Çulcu
4
Çulha
42
Ekmekçi
Elvâncı
Hamal
2
3
1
10
Demirci
6
Hekim
1
1
Duhâncı
1
Kazancı
7
6
2
1
3
31
2
2
Çubukçu
Dellal
Dükkânc
ı
GedâSail
Hamamc
ı
Kahveci
Katırcı
Kazzaz
Kebapçı
Leblebici
Merkepçi
Mumcu
Demirci
1
Duhâncı
3
Hallâc
Kalaycı
Kasab
Keçeci
Köşker
Nalbant
Nacar
10
4
1
1
2
3
1
Hallâc
Kalaycı
Kasab
Keçeci
Köşker
Nalbant
Nacar
4
7
1
2
34
7
3
4
16
2
1
2
1
1
205
1
27
Odabaşı
Oturakçı
Serrâc
1
19
8
Rencber
Taşçı
Terzi
2
2
2
Kılıççı
Kuyumcu
Külhancı
Kürkçü
Lüleci
Mahsarcı
Makrama
cı
Nalçacı
Ölçekçi
Papuccu
Rencber
Taşçı
TerziDikici
Tüccâr
Abacı
Bakkal
3
2
6
Sofacı
Sokucu
Tabak
1
4
17
Tüccâr
Basmacı
Bostancı
8
4
2
Tahmisci
Tarakçı
Tüfekçi
1
3
5
[155]
1
2
2
Seydi Vakkas Toprak
Berber
Bostancı
Çiftçi
Çoban
11
3
62
4
Tellak
Tuzcu
Uncu
Yağcı
Toplam
554
1
2
2
3
Boyacı
Camcı
Çilingir
Değirme
nci
218
4
2
15
4
Zeyilci
2
Çiftçi
434
28
8
11
Kömür Kâvisi
Paşa Kâvisi
İzol Aşireti
Kâhta Kazası
Köyleri
Toplam
339
158
109
360
Yerleşim Yeri
Ve
156
188
80
14
1
55
70
25
28
4
37
17
153
415
89
13
0
1
1
1
2527 763
Rençper
Çoban
Değirmenc
Çulha
Kalaycı
Kılıççı
Kazancı
Boyacı
Çrerçi
Nalbant
Terzi
Tüccar
Hizmetkâr
Toplam
Hısnımansur
Ova
Köyleri
Hıdırsor
Aşireti
Yerli Köyleri
Turuş ve Havass
Köyleri
Taşil Nah. Gevuzi
Oymağı
Taşil Nah. Mırdesi
Oymağı
Taşil
Nahiyesi
Cihan Beg Oymağı
Taşil Nah. Kâvi
Oymağı
Kalyon Kâvisi
Zırafkân Aşireti
Hane
Tablo 3. Hısnımansur Merkezde İcra Edilen Meslekler
1 8 3 1
3 1
2
1 1 1 1
1
1
4 1 2
1 8 3 8 2 2 1 1 1 1 1 1 2 795
Tablo 4. Hısnımansur Köylerinde İcra Edilen Meslekler
[156]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Hısnımansur’da Kullanılan Lakaplar
İncelediğimiz nüfus defterinin verilerinden anlaşıldığına göre XIX.
yüzyılın ilk yarısında, Adıyaman’da, bedensel veya zihinsel olarak sağlıklı
insanlardan farklı olan kişiler toplum tarafından çeşitli lakaplarla
anılmışlardır. Kayıtlara göre zihinsel özürlü olanlar için kullanılan deli lakabı
akli melekeleri yerinde olanlar için de kullanılmıştır. Çünkü akli melekeleri
yerinde olmayanlar, nüfus defterinde isimlerinin üstüne mecnûn yazılarak
belirtilmiştir. Deli sıfatı ise isimlerden önce kullanılmıştır. Yine bu kişilerin
çoğunun hane reisi olması, deli sıfatının lakap olarak kullanıldığına işarettir.
Hısnımansur’da deli lakabı Türkçe ve Kürtçe olmak üzere 16 kişi için
kullanılmıştır. Kelime deli şeklinde 11 defa geçmektedir ki bunlardan 6 tanesi
kişilerin babasının lakabıdır. Ayrıca, “Delo” şeklinde 2 defa geçen deli sıfatı,
babalarının lakabı olarak iki kardeş için kullanılmıştır. Yerel lisanda deli
anlamında kullanılan dîn(İzolî, 1992: 131) sıfatı iki kişinin, bu sıfatın
erkeklere sesleniş biçimi olan dîno ise bir kişinin lakabı olarak kullanılmıştır.
Bedensel engelli kişileri tanımlamak için kullanılan lakaplardan biri de
az duyan, sağır anlamındaki kerr(İzolî, 1992: 228) kelimesidir. Bu kelime 3
defa kerr, 14 defa kerro ve 4 defa da kerre şeklinde kullanılmıştır. Ayrıca 7
isimden önce sağır lakabı kullanılmıştır. Bu kişiler muhtemelen duyma algısı
zayıf olan kişilerdi. Zira sağır olanlar, isimlerinin üstüne sağır yazılarak
belirtilmişlerdir. İncelediğimiz defterdeki kayıtlara göre kazada 28 şahsa sağır
anlamına gelen lakaplardan biri verilmiştir. Boy ve beden özelliklerini
gösteren lakaplar arasında, kısa anlamında kut kelimesi kullanılmıştır. Kut,
kutto, kuttık ve kutte şekillerinde toplam 9 kişiye lakap verilmiştir. Boyundan
dolayı iki kişiye uzun, bunun anlamdaşı yerel dildeki dırêj(İzolî, 1992: 820)
kelimesinin yörede kullanılan şekillerinden biri olan dırij sıfatı da iki kişiye
lakap olarak verilmiştir.
İncelediğimiz defterdeki kayıtlara göre, 1835 tarihinde, Adıyaman’da
toplam 23 köse lakaplı şahıs bulunmaktaydı. Bu lakaplardan 7 tanesi kişilerin
babalarının lakabı, 1 tanesi ise şahıs ismidir. Geriye kalan 15 köse sıfatı ise
kişiler için lakap olarak kullanılmıştır. Bunların dışında kör ve yöresel
kullanım şekli olan kûr lakabı da yaygın olarak kullanılmış olan
lakaplardandır. İsimden önce gelmiş olan kör lakaplarının daha çok görme
yetisi az olan kişiler için kullanılmış olduğu kanaatindeyiz. Zira kör olarak
anılan bazı kişilerin çoban ve çulha olarak çalıştıkları tespit edilmiştir.
[157]
Seydi Vakkas Toprak
Hısnımansur’da, 1835 tarihinde, kendi veya babalarının isminde kör lakabı
olan toplam 23 kişinin bulunduğu kayıtlardan ortaya çıkmıştır.
Pek yaygın olmasa da saçı dökülmüş kişilere takılan kel lakabı da
Hısnımansur’da kullanılmış lakaplardandır. Kazada kel lakaplı toplam 3
kişinin bulunduğu anlaşılmıştır. Bazı bedensel tanımlama lakaplarının ise
isimleşmiş olduklarını belirtmekte yarar vardır. Bunlardan en yaygın
kullanıma sahip olan ihtiyar ve yaşlı anlamındaki kal(İzolî, 1992: 220)
sıfatıdır. Adı geçen kelime e, o ve i ekini almış haliyle toplam 33 şahsın
kendisinin veya babasının lakabı olarak kullanılmıştır. Bugün dahi Adıyaman
yöresinin kırsalında kal lakabı kullanılmaktadır.
Dinî Anlam İfade Eden Lakaplar
(Molla, İmam, Hafız, Hacı, Keşiş)
Hısnımansur Nüfus Defterine göre, 1835 tarihinde, Adıyaman’da en çok
kullanılan lakaplardan biri molla lakabıdır(Ünal, 2011: 470, 481; Algar, 2005:
238-239). Belli bir eğitim aldığı için molla lakabı aldığı kesin gibi olan kişi
sayısı 19’dur. Kesin gibi denilmesinin sebebi, bu kişilerin aynı zamanda imam
veya müezzin olması, bunların dışında cami mütevellisi ve müderris çocuğu
olmalarıdır. Hısnımansur nüfus defterinde molla lakabı toplam 151 defa
geçmektedir. Bu sayınının 135’i molla, 16’sı ise yerel söylenişte mılla olarak
kullanılan biçimi ile yazılmıştır. Mılla, Adıyaman yöresinde, günümüzde
azalmış olsa da, isim olarak da kullanılmaktadır. Nüfus defterinde molla/mılla
5 kişinin ismidir. 42 kişinin babasının lakabı, geriye kalan 104 molla sıfatı ise
isimden önce lakap olarak kullanılmıştır. Molla olarak anılan ve yukarıda
gerekçeleri verilen 19 şahıstan kaçının medrese eğitimi aldığını saptayamadık.
Özellikle kırsal kesimde molla/mılla lakaplı kişilerin çoğunun eğitim almaktan
ziyade, az çok dinî bilgisi olan, Kur’an okumayı ve namaz kıldırmayı bilen
kişiler olduğu kanaatindeyiz.
Çalışmamızın esas kaynağı olan Hısnımansur Nüfus Defterinde sık
kullanılan dini sıfatlardan biri de imam lakabıdır. Cami ve mescit imamı
olanlar ve görev yeri belirtilmemiş olsa da, anılan görevleri ifa ettikleri
kanaatine vardıklarımızı görevliler başlığı adı altında değerlendirdik. Bunların
dışında kalanları ise isim veya lakap olarak inceledik. İmam tabirinin köylerde
kimi zaman İmamo şekline dönüşerek isim olarak kullanıldığını tespit ettik.
Kaza merkezinde lakap olarak kullanıldığını düşündüğümüz 18 imam sıfatının
bulunduğunu ortaya çıkardık. Mesela, Yenipınar Camii Mahallesi’nde 2
[158]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
yaşında bir çocuğun ismi İmam Hüseyin’dir. Yine değişik meslekler icra
ettikleri halde imam lakabını kullananlar bulunmaktadır. Doğancı, Kırklı,
Gomikân ve Dişbudak köylerinde 5 ve kaza merkezinde 6 olmak üzere 11 kişi
imam ismini taşımaktaydı.
Hâfız lakabı, Kuran-ı Kerim’i tamamen ezberleyen ve ezberinde tutan
kimseler(Ünal, 2011: 283) için kullanılan bir lakaptır. Hısnımansur Nüfus
Defterine göre kazada 15 tane hâfız bulunmaktaydı ve bunların hepsi de kaza
merkezinde ikamet etmekteydi.
Dini vecibesini yerine getirmek amacıyla Hicaz’a gidip gelmiş kişilere
verilen hacı lakabı Hısnımansur’da kullanılan yaygın lakaplardandır. Hacı
hem lakap, hem isim, hem de baba lakabı veya baba ismi olarak kullanılmıştır.
Ancak bunlardan hangisinin dini amaçla kullanıldığını saptayamadık. İsimden
önce gelen hacı lakabı kaza merkezinde toplam 46 kişi, köylerde ise 19 kişi
tarafından kullanılmıştır. Köylerde 37 kişinin baba lakabı veya ismi, 33 kişinin
ismi olan hacı tabiri, kaza merkezinde sadece 1 kişinin ismi ve 4 kişinin de
babasının lakabı olarak kullanılmıştır.
Hısnımansur Nüfus Defterinin kayıtlarına göre 1835 tarihinde
Adıyaman kaza merkezinde 9 ve Kâhta’da 1 kişi, keşiş lakap veya ismiyle
anılmaktaydı. Gayrimüslimlerden hane reisi olanların ekseriyetle meslek
sahibi olduğu görülmektedir. Meslek sahibi olduğu halde babalarının keşiş
olmasından dolayı keşiş olarak anılanların da bulunduğunu tespit ettik. Bu
şekilde keşiş lakabını kullananların görevli olmama ihtimalleri vardır. Keşiş
lakabını kullandığı halde başka mesleği olan üç kişi defterde kayıtlıdır. Bunlar
külhancı, tarakçı ve köşkerdir. Geriye kalanların keşişlik yaptıkları veya
geçmişte yapmış oldukları ihtimali kuvvetli olduğundan bu kişiler görevliler
kısmında değerlendirilmiştir.
Etnik Köken, Yer ve Sülale Belirten Lakaplar
Çalışmamıza kaynaklık eden H. 1251 tarihli Hısnımansur Nüfus
Defterinde insanlar etnik kökenlerine göre sınıflandırılmamışlardır. Ancak
incelememiz sonucu Hısnımansur’da insanların etnik köken, sülale ve yer adı
belirten lakaplarla da anıldıkları anlaşılmıştır. Kayıtlara göre kazada Arap,
Arapoğlu ve Arapzâde lakaplı 14 kişi, Çerkezoğlu lakaplı 3 kişi, Türkmen ve
Türkmenoğlu lakaplı 3 kişi ve Kürdoğlu lakaplı 2 kişi tespit edilmiştir. Yine
Kürdo isimli 1 kişi ile Zaza lakaplı1 kişinin de defterde kaydı mevcuttur.
[159]
Seydi Vakkas Toprak
İncelediğimiz defterin verilerine göre Hısnımansur’a sonradan
yerleşmiş şahıslara genelde geldikleri yerin ismi lakap olarak verilmiştir.
Örneğin, Kap Camii Mahallesinde iki kişi Gergerli, Kâhta’da bir kişi Gelerî,
Kavaklı köyünde bir kişi Erkenekli, Eskisaray Camii Mahallesinde bir kişi
Erkeneklioğlu, ikisi şehir merkezinde diğer ikisi Horrig ve Alut köylerinde 4
kişi Urfalı anlamında Ruhalı lakaplarıyla anılmışlardır. Bunun yanı sıra
Malatyalı, Malatyalıoğlu, Kürecikli, Birimşehirli, Sımilî, Komikî, Müsürkânlı,
Tutluoğlu, Tutlu, Karaçorlu, Canikli, Salmanlı, Eğilli, Tutluca karyesinden
şeklinde kişinin nereli olduğunu gösteren lakaplar kullanılmıştır. Bunların
dışında sülale isimleri kişilerin adlarından önce lakap olarak gelmiştir.
Delenbegoğlu,
Kürekçioğlu,
Safaoğlu,
Bardakçıoğlu,
Kollutoğlu,
Kıplıçakoğlu, Tuzcuoğlu, Çobanoğlu ve Nasırzâde gibi daha pek çok sülale
ismi şahıslara lakap olarak verilmiştir.
Bey ve Ağa Unvanları
Hısnımansur Nüfus Defterinin kayıtlarına göre Sipahi ve alay
beyi(Sertoğlu, 1986: 14) gibi resmi görevi olanlar dışında, toplum içerisinde
bey ve ağa unvanlarını kullanan kişiler bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nde
beylerbeyiler “paşa”, sancak beyleri “bey” unvanlarını kullanırdı. Yine tımar
ve zeamet sahipleri, Derhâh-ı âli kapucubaşıları, Altıbölük halkı gibi askerî
zümre mensupları, cami ve vakıf mütevellileri ile cemaatten bazı kimseler bey
unvanını kullanmaktaydı. Yine “beşe” ve “çelebi” unvanlı kişilerin dışında her
tür unvan sahiplerinin oğulları bey unvanı kullanabilmekteydi. Hiçbir unvanı
olmayan kişilerin oğulları da bey unvanını taşıyabilmekteydi. “Ağa” unvanını
da yeniçeri zabitleri, beşli ağaları, bazı tımar sahipleri ve beylerbeyilerin kapı
halkına mensup olanlar ile müteferrikalar kullanabiliyordu. Bazen bey veya
ağa unvanını aynı kişilerin kullandığı da görülebilmekteydi( Açık, 2014: 1723). Bey ve ağa unvanı kullananlar ile bey ve ağa çocuğu olanların toplum
içerisinde nüfuzlu kimseler olarak kabul edildiği muhakkaktır. Nitekim
Osmanlı toplumunda miras yoluyla (babadan, şeyhten) veya yolsuzlukla elde
edilen “şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyyidlik, çelebilik, babalık,
nakiplik, halifelik, beylik, paşalık, ağalık, hacılık, hafızlık, hocalık, mollalık,
beyefendilik, hanımefendilik" gibi unvan ve lakaplar kullanıcısına halk
arasında nüfuz ve itibar sağlardı(Çağatay, 1972: 19-20). Günümüzde bile bey
ve ağa unvanlarının, özellikle kırsal kesimde, bu anlamda kullanıldığı bilinen
[160]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
bir gerçektir. Adıyaman’da, 1835 yılında, bey unvanına sahip 40 ve ağa
unvanına sahip 14 şahıs bulunmaktaydı.
Mülkî ve Askerî Görevliler
İncelediğimiz Hısnımansur Kazası Nüfus Defterinde bazı kişilerin
isimlerinden önce veya sonra unvanları ve görevleri de kaydedilmiştir. Bu
kayıtlardan hareketle kazadaki görevliler ve emekliler tespit edilerek listeleri
çıkarılmış, bu şahısların isimleri, yaşları ve ikamet ettikleri mahalleler
tablolarla gösterilmiştir.
Görevi
Kadı
Alay Beyi
Müftü
Nakib
Adı
Mehmed Arif Efendi
Mehmed Ağa
Hasan Efendi
Nakîb Efendi
Yaşı
33
55
45
30
Vaiz
Müderris
Abdurrahman Efendi
Mehmmed [Efendi]
55
45
Müderris
Müderris
Abdurrahman Efendi
Osman Efendi
70
80
Mahkeme Kâtibi
Hâfız Efendi
65
Mescid Mütevellisi
Molla Mehmed [Efendi]
60
Camii
Mütevellisi
Sipahi
Mehmed [Efendi]
40
Hacı Mustafa oğlu Mehmed
Kudsi
Sipahi Mehmed
Abdi Bey
Murtaza
İmamoğlu Mehmed
Hamza
Abo
Veli
Tuzcuoğlu
Feyzullah’ın
oğulluğu Abdurrahman
25
Eşkinci
Sipahi
Eşkinci
Eşkinci-Sipahi
Eşkinci
Sipahi
Sipahi
Eşkinci
Kebir
[161]
30
30
30
30
25
25
25
25
İkamet Yeri
Kap Cami Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Yenipınar Cami
Mahallesi
Kap Cami Mahallesi
Cami-i Kebir
Mahallesi
Kap Cami Mahallesi
Yenipınar Cami
Mahallesi
Yenipınar Cami
Mahallesi
Cami-i Kebir
Mahallesi
Cami-i Kebir
Mahallesi
Cami-i Kebir
Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Kap Cami Mahallesi
Kap Cami Mahallesi
Kap Cami Mahallesi
Kap Cami Mahallesi
Seydi Vakkas Toprak
18
Sipahi
Çiftçi Mehmed’in kardeşi
Kalender
Sipahi Mehmed Bey
Eşkinci
Sipahi Ali
25
Eşkinci
Sipahi Yusuf
15
Sipahi
Sipahi Mehmed Bey
70
Sipahi
Sipahi
Sipahi
Sipahi
Sipahi
Sipahi
Sipahi
Sipahi
Sipahi
Tersenoğlu Mustafa
Ali
Hüseyin Kemi
Osman
Mehmed Bey
Osman
Mehmed
Yusuf
Mame Ronık oğlu Haso
50
35
80
30
40
40
60
18
20
Sipahi
70
Yenipınar Cami
Mahallesi
Eskisaray Cami
Mahallesi
Eskisaray Cami
Mahallesi
Eskisaray Cami
Mahallesi
Eskisaray Cami
Mahallesi
Çat Köyü
Kalyon Köyü
Kalyon Köyü
Kalyon Köyü
Karacaviran Köyü
Horik Köyü
Ağgevır Köyü
Hemşik Köyü
Kazaz Köyü
Tablo 5. Mülkî ve Askerî Görevliler
Muhtarlar
Mahalle
Cami-i Kebir
Cami-i Kebir
Çarşı Camii
Çarşı Camii
Kap Cami
Kap Cami
Yenipınar Camii
Yenipınar Camii
Eskisaray Camii
Eskisaray Camii
Zımmîyân
Haneleri
Zımmîyân
Haneleri
Zımmîyân
Muhtar Adı
Kutbegoğlu Mehmed
Abdi oğlu Ömer
Evlâd
oğlu
Hacı
Abdurrahman
Mehmed oğlu Yusuf
Berber Hacı Ömer
Çulha Mehmed
Çulha Mehmed
Berber Mehmed
Terzi Mustafa
Çulha Osman
Nalbant Başı
Görevi
Muhtar-ı Evvel
Muhtar-ı Sani
Muhtar-ı Evvel
Tüccar Bedo
İhtiyarı
Külhancı Keşiş
İhtiyarı
[162]
Muhtar-ı Sani
Muhtar-ı Evvel
Muhtar-ı Sani
Muhtar-ı Evvel
Muhtar-ı Sani
Muhtar-ı Evvel
Muhtar-ı Sani
İhtiyarı
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Haneleri
Nasrânlı Haneleri
Nasrânlı Haneleri
Köse İvanes
Balta oğlu Keşiş
İhtiyarı
İhtiyarı
Tablo 6. Muhtarlar
Din Görevlileri
Adı
Yaşı
Görevi
Bekir Efendi
Molla Mehmed
65
50
İmam
İmam
Molla
Abdurrahman
İmam Hüseyin
Molla Bekir
Molla Ömer
Molla Ömer
45
İmam
45
40
50
30
Hatib
İmam
İmam
İmam
Hafız Mustafa
Molla Receb
Molla Hacı
Dellal Molla
Molla Mehmed
Mehmed Efendi
Molla Mehmed
Hafız İmam Halil
Mehmed Efendi
Molla Lütfullah
Molla Mehmed
Molla Yusuf
Kör Ahmed
Hacı Ali
Mehmed Efendi
Mehmed
Molla Halil
30
20
45
70
25
60
35
45
60
45
55
50
30
70
40
25
45
İmam
İmam
İmam
İmam
İmam
İmam
İmam
İmam
İmam
İmam
Müezzin
Müezzin
Müezzin
Müezzin
Müezzin
Müezzin
Müezzin
Görev Yeri
Koca
Ömer
Mescidi
Hacı Ömer Camii
Hacı
Süleyman
Mescidi
Musalla Mescidi
Sıratut
Camii Kebir
İkamet
Ettiği
Mahalle
Camii Kebir
Camii Kebir
Camii Kebir
Camii Kebir
Çarşı Camii
Çarşı Camii
Çarşı Camii
Çarşı Camii
Kap Camii
Kap Camii
Kap Camii
Yenipınar Camii
Yenipınar Camii
Yenipınar Camii
Eskisaray Camii
Eskisaray Camii
Eskisaray Camii
Camii Kebir
Camii Kebir
Camii Kebir
Kap Camii
Yenipınar Camii
Yenipınar Camii
Yenipınar Camii
Tablo 7. İmam, Hatip ve Müezzinler
Hısnımansur Nüfus Defterinde keşiş hem lakap, hem de isim olarak
kullanılmıştır. Defterde keşiş kelimesi on defa geçmesine rağmen keşişlik
dışında mesleği olanlar mevcuttur. Keşiş unvanına sahip kişilerin nerede
[163]
Seydi Vakkas Toprak
vazifeli olduğu defterde kayıtlı değildir. Bu sebeple gerçekte kaç kişinin keşiş
olduğunu tespit etmek mümkün olmasa da, gayrimüslimlerin çoğu bir meslek
sahibi olduğundan keşişlerin kilise dışında iş yapmadığı kanaatindeyiz.
Defterde mesleği belirtilmemiş ve keşiş unvanına sahip 7 kişi tespit edilmiştir.
Bunlardan dördü Zımmîyân hanelerinde, ikisi Nasrânlı hanelerinde biri de
Kâhta’da kayıt altına alınmıştır. Burada belirtilmesi gereken bu kişilerin
hepsinin keşiş olduğu iddiasında olmadığımızdır. Zira hiçbirinin görevli
oldukları kiliseler belirtilmemiştir. Defterde kayıtlı olan keşişler; zımmîyân
hanelerinden Bogos Keşiş, Keşiş, Mıgırdic Keşiş ve Kerebed Keşiş; Nasrânlı
hanelerinden Nasrânlı Keşiş ve Balta oğlu Keşiş ile Kâhta’dan Keşiş
Kesper’dir.
Kavas, Faraş, Bekçi ve Hizmetkârlar
Vezirler, paşalar, ileri gelen devlet adamları, yabancı elçi ve
konsolosların koruma işiyle görevli memurlara kavas denilmekteydi(Ünal,
2011: 388; Ayverdi, 2011: 1630). Hısnımansur Nüfus Defterinin kayıtlarında,
1835 tarihinde, Adıyaman’da bir kavasın olması kazada teşrifata önem
verildiğini göstermiştir. Yine kadıya hizmet ettiğini düşündüğümüz, elli
yaşındaki Kavas Osman’ın Eskisaray Cami Mahallesinde ikamet ettiğini tespit
ettik. Şehrin asayişinden sorumlu, elli yaşındaki Bekçi İsmail’in Kap Cami
Mahallesinde, kazanın çöp toplama ve temizlik işlerinden sorumlu, elli beş
yaşındaki Faraş Molla Ömer’in de Cami-i Kebir Mahallesi’ne ikamet ettiği
kayıtlardan anlaşılmıştır.
Hısnımansur Nüfus Defterinde hizmetkâr olduğu belirtilmiş olan 14 kişi
tespit ettik. Bunların 12’si kaza merkezinde, 2’si de ova köylerinden Çat’ta
ikamet etmekteydi. Bu iki hizmetkârın Çat köyünde kayıtlı olan sipahinin
hizmetkârı oldukları kanaatindeyiz. Diğer hizmetkârların, en azından bir
kısmının kadı, alay beyi ve sipahi gibi kişilerin hizmetini gördükleri
anlaşılmıştır. Hizmetkârlar dışında Çarşı Cami Mahallesi’nde kayıtlı Emekli
Sipahi Mısto’nun 20 yaşında bir gulamının(Develioğlu, 2009: 293) olduğu
kayıtlarda mevcuttur.
Askerde Bulunanlar
Bilindiği gibi XVI. yüzyıl sonlarından itibaren bozulmaya başlayan
Yeniçeri Ocağı, XVIII. ve XIX. yüzyıllarda yeniliklere ayak diremekte ve
tahttan padişah indirecek kadar büyük isyanlar çıkarmıştır. 1826’da büyük bir
[164]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
isyana kalkışan Yeniçerileri alt eden II. Mahmut, Yeniçeri Ocağını lağvederek
yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye adıyla modern bir ordu kurmuştur.
Asâkir-i Mansûre’nin askere alma nizamnamesine göre aylak takımı ve
mühtediler hariç tutulmak kaydıyla, öncelikle yaşları 15 ile 30 arasında
olanların askere alınması kararlaştırılmıştır. Ancak nizamname, gücü kuvveti
yerinde ise 40 yaşına kadar olanların da askere alınmasına imkân tanımıştır.
Yaşları 15’in altında olup da orduya katılmak isteyen çocukların ise
Şehzadebaşı’ndaki eski Acemi Ocağı Kışlası’nda hazırlayıcı talime alınması
da nizamnameye konmuştur. Yine Asâkir-i Mansûre’de emeklilik 12 yıllık bir
hizmetten sonra mümkün olacaktı(Özcan, 1991: 457-458).
İncelediğimiz nüfus defterine göre H. 1251 yılında Asâkir-i Mansûre
ordusunda Hısnımansur ahalisinden toplam 11 kişi bulunmaktaydı. Bu kişiler
için “Asâkir-i Mansûr, Asâkir-i Mansûrî, Asâkir-i Mansûreye gitti, Asâkir-i
Mansûr’a gitti ve Asâkir-i Mansûr’a gitmiş” gibi ifadelerle deftere not
düşülmüştür. Defterdeki kayıtlara göre Adıyaman’dan orduya katılıp 1835
tarihinde hala askerde bulunanların isimleri, ikametlerinin bulunduğu yerler
ile tespit edilerek aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Adı
Mehmed
Rencber
Süleyman
oğlu Ali
Bostancı Şeyh Ali oğlu
Osman
Mustafa
Yaşı
12
12
Nüfusa Kayıt Yeri
Cami-i Kebir Mahallesi
Cami-i Kebir Mahallesi
Düşülen Not
Asâkir-i Mansûrî
Asâkir-i Mansûrî
10
Hüseyin oğlu Hasan
oğlu Hasan
İbo oğlu Usso
12
Asâkir-i Mansûra
gitti
Asâkir-i Mansûra
gitti
Asâkir-i Mansûra
gitti
Asâkir-i Mansûrî
İbi-i Ali-i Celel
25
Hösso
20
Haso
Beki Avıs
Osman
20
35
25
Yenipınar
Cami
Mahallesi
Yenipınar
Cami
Mahallesi
Hıdırsor Aşireti Doğancı
Köyü
Hıdırsor Aşireti Farhikân
Köyü
İzol Aşireti’nin Selah
Köyü
İzol Aşireti’nin Selah
Köyü
Kâhta merkezinde
Kâhta merkezinde
Abdulharabe Köyü
12
25
Tablo 8. Askerde Bulunanlar
[165]
Asâkir-i Mansûra
gitmiş
Asâkir-i Mansûra
gitmiş
Asâkir-i Mansûr
Asâkir-i Mansûr
Asâkir-i Mansûr[a]
gitti
Seydi Vakkas Toprak
Tespitlerimize göre Adıyaman’dan Asâkir-i Mansûre’ye katılanların yaş
ortalaması 19’dur. Yukarıda adı geçen yeni orduya asker alma nizamnamesine
göre, askere alınacak kişilerin 15-30 yaş arası olması şart koşulmuştur. Ancak
15 yaşın altında olanların da askere alınabilmesine imkân veren nizamname,
küçük yaştaki askerlerin eğitim için talimhaneye gönderilmesini şart
koşmaktaydı. Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi Adıyaman’dan yeni
orduya katılanlardan 5 kişi 15 yaşından küçük olduğundan askerlik için
hazırlayıcı talime alınmıştır.
Gurbette Bulunanlar
İncelediğimiz nüfus defterine göre, 1835 nüfus sayımı yapıldığı sırada,
Hısnımansur ahalisinden 35 kişi kaza dışında bulunmaktaydı. Bunların ne
sebeple gurbette oldukları belirtilmediği gibi Adıyaman’da hazır bulunmayan
kişilerin çoğunluğunun nerede olduğu da belirtilmemiş, isimlerinin üstüne
gurbette notu düşülmüştür. Bulundukları yer belirtilen 6 kişiden dördünün
Mısır’da, diğer iki kişiden birinin Ruha’da, diğerinin ise Samsat’ta olduğu
notu da deftere düşülmüştür.
Nüfus
Kayıt
Mahali
Cami-i Kebir Mah.
Cami-i Kebir Mah.
Cami-i Kebir Mah.
Çarşı Cami Mah.
Çarşı Cami Mah.
Çarşı Cami Mah.
Çarşı Cami Mah.
Kab Cami Mah.
Kab Cami Mah.
Kab Cami Mah.
Yenipınar
Cami
Mah.
Yenipınar
Cami
Mah.
Yenipınar
Cami
İsimleri
Yaşı
Rencber Molla Ali’nin Oğlu
Mustafa
Rencber Mustafa
Hafız
Abdo’nun
oğulluğu
Abdurrahman
Rencber Bekir ve oğlu
Çulha Mustafa
Rencber Osman
Rencber Osman’ın kardeşi Mustafa
Gergerli Ali’nin oğlu Mustafa
Berber
Mehmed’in
oğlu
Abdurrahman
Ruhalı Şaban
Terzi Ömer
20
Rencber Ömer
70
Hacı Mustafa
60
[166]
Bulun
duğu yer
25
18
80
40
45
40
15
20
Mısır
Ruha
Mısır
40
40
Mısır
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Mah.
Yenipınar
Cami
Mah.
Eskisaray
Cami
Mah.
Eskisaray
Cami
Mah.
Eskisaray
Cami
Mah.
Eskisaray
Cami
Mah.
Kızılcapınar Köyü
Kakutlu Köyü
Hozgirt Köyü
Farhikân Köyü
Şeyhler Köyü
Korik Köyü
Kömür Köyü
Ağgevır Köyü
Haydar
Uşağı
Köyü
Hemşik Köyü
Hemşik Köyü
Selah Köyü
Kakşir Köyü
Hısnımansur
Merkez
Hısnımansur
Merkez
Hısnımansur
Merkez
Hacı Halil kardeşi Mehmed
40
Sipahi Yusuf’un kardeşi Ali
40
Emekli Sipahi Hacı Ömer oğlu
Mehmed
Sâil Ömer’in oğlu Mehmed
40
Çulha Ali’nin oğlu Mehmed
25
Kali Osman’ın oğlu Behram
Temiro’nun oğlu Elyo
Hüseyin’in oğlu Yusuf
Abo’nun kardeşi Allo
Abı Höse’nin oğlu Mehmed
Çiftçi Mehmed
Kasi Serbıro’nun kardeşi Abuzer
Abo’nun kardeşi Mamo
İbi Molla’nın kardeşi Mamo
23
30
40
30
30
50
30
40
30
Ali’nin kardeşi Ömo
Hasan
Heseni Sıle’nin kardeşi Mehmed
Heci Heme’nin oğlu Hamo
Çilingir Haço’nun kardeşi Kirbo
25
40
20
20
30
Basmacı Mırdo’nun Yeğeni Nerso
50
Keşiş
45
Mısır
40
Samsad
Tablo 9. Gurbette Bulunanlar
Emekliler
Hısnımansur Nüfus Defterinde, devlet hizmetinde bulunarak emekli
olan dört sipahi için tekaüt kaydı düşülmüştür. Yine verilere göre bir eski alay
beyi ve de eski bir müftü emekli olarak kazada ikamet etmekteydi. Ayrıca
asker olan görevliler arasında yaşları elliden yüksek olan dört görevlinin de
emekli oldukları kanaatindeyiz. Buna göre 1835 tarihinde, Hısnımansur’da
[167]
Seydi Vakkas Toprak
tekaüt diye deftere kaydedilmiş veya kazada emekli olarak hayatlarını idame
ettiren 10 şahsın yaşadığı tespit edilmiştir.
Emeklinin Adı
Sâbık Alay Beyi Ali Ağa
Müftü-i Sâbık Ali Efendi
Sipahi Mısto
Sipahi Mustafa
Sipahi Hacı Ömer
Sipahi Koca İsmail
Sipahi Mehmed Bey
Sipahi Mehmed Bey
Tersenoğlu Mustafa
Hüseyin Kemi
Mehmed
Yaşı
50
50
80
50
80
70
70
70
50
80
60
İkamet Yeri
Kap Cami Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Çarşı Cami Mahallesi
Eskisaray Cami Mahallesi
Eskisaray Cami Mahallesi
Eskisaray Cami Mahallesi
Eskisaray Cami Mahallesi
Eskisaray Cami Mahallesi
Çat Köyü
Kalyon Köyü
Ağgevır Köyü
Tablo 10. Emekliler
Engelliler
Çalışmamıza kaynaklık eden Hısnımansur Nüfus Defterinde, kazanın
nüfus kaydı yapılırken çeşitli bedensel ve zihinsel engeli olan şahıslar
isimlerinin üst tarafına düşülen bir notla belirtilmiştir. Bunların dışında yaygın
kullanıma sahip olan kör, topal ve sağır gibi engellilik ifade eden sözcükler
sıklıkla isimlerden önce lakap olarak da kullanılmıştır. Bu tür lakaplarda
kişinin gerçekten engelli olup olmadığını tespit etme imkânı bulamadık. Zira
kayıtlarda isminden önce kör sıfatı kullanıldığı halde, görme yetisi gerektiren
mesleklerden biriyle uğraşan şahıslar tespit edilmiştir. Bu nedenle bu tür
sıfatların ve engellilik belirten ibarelerin, en azından bir kısmının, körlükten
dolayı değil de görme yetisi zayıf oluğu için, ya da sağır kelimesinin duyma
yetisinin zayıf olması dolayısıyla lakap olarak kullanıldığı kanaatindeyiz.
Bugün bile, Adıyaman yöresinde az işiten kişilerin isminin önünde sağır veya
görme yetileri zayıf olan kişilerin isimlerinden önce kör lakabı
kullanılmaktadır. Defterdeki kayıtlara göre 1835 yılında Adıyaman’da kör, tek
gözlü ve şaşı gibi görme özürlerine sahip 129, özürlü ve sakat 39, sağır ve
dilsiz 14, topal 26, çolak 14, divane ve mecnun 24, tek kollu ve çolak 14, iş
göremez, hasta ve yaralı 15 ve felçli 10 kişi tespit edilmiştir.
[168]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Özür Durumu
Yek-çeşm (Bir gözü
kör)
Aver (Bir gözü kör)
Amâ (kör)
Kör
Şehlâ (Şaşı)
Sağır
Ahras (dilsiz, lâl)
Sakat
Çolak
Topal
Nâ- mizâc
Toplam
Sayı
68
Özür Durumu
Altı Parmak
Sayı
1
12
41
25
1
13
1
34
14
26
1
Meflûc (felçli)
Alîl (hasta)
Mazûr
Amel-mânde
Mecrûh (Yaralı)
Marazlı
Mecnûn
Divâne
Yek-dest
10
9
5
2
2
1
23
1
1
290
Tablo 11. Engelliler
SONUÇ
Osmanlı Devletinde modern anlamda ilk nüfus sayımı II. Mahmud
döneminde yapılmıştır. Vergi ve askerlik yükümlülerini belirlemek amacıyla
yapılmış olan ilk nüfus sayımında sadece erkek nüfus kaydedilmiştir. Belli bir
sistematik içerisinde nüfus verilerinin kaydedildiği defterler günümüzde
toplumun idarî, sosyal, ekonomik, dini ve kültürel yapısı için önemli birincil
kaynak niteliğindedirler. Bu nedenle 1835 yılında Hısnımansur’da uygulanan
yoklama sırasında tutulan nüfus defteri, Adıyaman’ın XIX. yüzyılın ilk
yarısındaki toplumsal yapısı, yaşam tarzı, geçim kaynakları, esnaf ve
sanatkârları, ticari faaliyetleri, dini ve kültürel değerleri gibi konularda önemli
bir ana kaynaktır.
Hısnımansur Nüfus Defterinden elde ettiğimiz verilere göre, 1835
yılında Hısnımansur Kazası beş Müslüman ve iki gayrimüslim mahallesinden
müteşekkil, tahmini olarak 5.356 kişinin yaşadığı küçük bir şehirdi. Kent
nüfusunun 1.110’u gayrimüslim geri kalan 4.246’sı Müslümandı. Kazaya
bağlı nahiye ve köylerde yaşayanlarla göçebelerin tahmini nüfusu 15.793 kişi
civarındaydı.
Şehirli ve kırsal nüfusunun toplamı 21.329 kişi olan Adıyaman’da
Müslümanlar çiftçilik, rençberlik, oturakçılık, çulhacılık, köşkerlik, berberlik,
tabaklık ve terzilik gibi zanaat ve işlerde çalışarak geçimlerini
sağlamaktaydılar. Gayrimüslim ahali ise çulhacılık, köşkerlik, çilingirlik,
[169]
Seydi Vakkas Toprak
demircilik, kılıççılık, kazancılık, kalaycılık, kuyumculuk, nalbantlık ve
tüccarlık gibi maharet gerektiren ve iyi gelir getiren sanat ve işlerle
uğraşmaktaydı.
Adıyaman’da XIX. yüzyılın ilk yarısında, insanlar isimleriyle birlikte
lakap ve unvanlarıyla da tanınmaktaydı. Molla, İmam, müezzin ve keşiş gibi
dini unvanlarla tanınanlar olduğu gibi kör, sağır, şehla, köse ve kel gibi beden
noksanlıklarıyla anılanların sayısı da oldukça yüksekti.
Şehirde, kadı, alay beyi, sipahi ve eşkinci gibi yönetici ve asker kişilerin
yanı sıra kavas, faraş ve hizmetkâr olarak da geçimlerini sağlayanlar vardı.
Yine kazada han işleten bir odabaşının bulunması tüccar ve seyyah gibi
dışarıdan gelen kişilerin rahatça konaklayabildikleri yerlerin varlığına işaret
etmektedir. Devlet hizmetinde çalışarak emekli olmuş ve kazada hayatlarını
idame ettiren eski görevliler şehrin eşrafını oluşturmuştur.
II. Mahmud’un uygulamaya koyduğu muhtarlık teşkilatının
Hısnımansur’da yerleştiği elde ettiğimiz verilerden ortaya çıkmıştır. Her
mahallede muhtar-ı evvel ve muhtar-ı sani olmak üzere iki muhtar
bulunmaktaydı. Ayrıca kadı ve müftü gibi üst düzey görevliler mahallelerde
halkla iç içe yaşamaktaydı.
KAYNAKÇA
Açık, T. (2014). “Bey'likten 'Ağa'lığa: 17. Yüzyılın İlk Yarısında
Trabzon'da Unvan Enflasyonu”. Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 16 (Bahar
2014), 9-38.
Akyel, S. ve Sertel, S. (2015). “Osmanlı Nüfus Defterlerinin Tarih
Yazımındaki Yeri: 1840 Tarihli Çarsancak Kazası Gayrimüslim Nüfus Defteri
Örneği.” Journal of History and Future. 1 (1): 78-98.
Algar, H. (2005). “Molla.” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
C. 30. İstanbul.
Ayverdi, İ. (2011). Misalli Büyük Türkçe Sözlük, I-III. İstanbul:
Kubbealtı Yayınları.
Barkan, Ö L. (1953). “Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı
Tarihi.” Türkiyat Mecmuası. 10: 1-26.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, NFS. d. 2699.
Çağatay, N. (1972). Türkiy’de Gerici Eylemler (1923’ten Buyana).
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları.
[170]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
Develioğlu, F. (2012). Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lûgat. Ankara:
Aydın Kitabevi Yayınları.
Elibol, N. (2007). “Osmanlı İmparatorluğu’nda Nüfus Meselesi ve
Demografi Araştırmaları.” Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi. 12(2): 135-160.
Güneş, M. (2014). “Osmanlı Dönemi Nüfus Sayımları ve Bu Sayımları
İçeren Kayıtların Tahlili. ” Akademik Bakış. 8(15): 221-240.
İnalcık, H. (1987). Hicrî 835 Tarihli Suret-i Defter-i Sancak-ı Arvanid.
Ankara: TTK Yayınları.
İzolî, D. (1992). Ferheng Kurdi-Tırki Türkçe-Kürtçe. İstanbul: Deng
Yayınları.
Karal, E. Z. (1997). Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831.
Ankara: Devlet İstatistik Enstitüsü Yayınları.
Karpat, K. H. (2010). Osmanlı Nüfusu 1830-1914. Çev., Bahar
Tırnakçı. İstanbul: Timaş Yayınları.
Kenanoğlu, M. M. (2004). Osmanlı Millet Sistemi-Mit ve Gerçek.
İstanbul: Klasik Yayınları.
Kütükoğlu, M. S. (2013). Osmanlı Belgelerinin Dili. Ankara: TTK
Yayınları.
Kütükoğlu, M. S. (2010). Menteşe Sancağı 1830. Ankara: TTK
Yayınları.
Merçil, E. (2000). Türkiye Selçuklularında Meslekler. Ankara: TTK
Yayınları.
Öz, M. (2010). “Tahrir.” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. C.
39. İstanbul.
Özcan, A. (1991). “Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye.” Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. C. 3. İstanbul.
Öztürk, S. (2008). Osmanlı Döneminde Adıyaman’ın Sosyal ve
Ekonomik Özellikleri. Medeniyetler Kavşağı Adıyaman. İstanbul:
Adıyamanlılar Vakfı Yayınları.
Pakalın, M. Z. (1971). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü.
I-III. İstanbul: MEB Yayınları.
Sahillioğlu, H. (1991). “Avarız.” Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi. C. 30. İstanbul.
[171]
Seydi Vakkas Toprak
Serbestoğlu, İ. (2014). “19. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Nüfus
Algısının Değişimi ve Nüfusu Arttırma Çabasında Müfettişlerin Rolü”,
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 31. 255-273.
Sertoğlu, M. (1986). Osmanlı Tarih Lügatı. İstanbul: Enderun Kitabevi.
Şemseddin Sami. (2007). Kamûs-ı Türkî. İstanbul: Çağrı Yayınları.
Şahin, S. (2010).Geçmiş Günümüz ve Gelecekte Nüfus Gerçeği. Ankara:
Gazi Kitabevi.
Toprak, S. V. (2015). Besni-1846 Tarihli Bir Nüfus Defterine Göre
Nüfus ve Sosyal Hayat. Adıyaman: Adıyaman Üniversitesi Yayınları.
Türkçe Sözlük. (2005). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Ünal, M. A. (2011). Osmanlı Deyimler Sözlüğü. İstanbul: Paradigma
Yayınları.
Ünal, M. A. (2005). Osmanlı Müesseseleri Tarihi. Isparta: Fakülte
Kitabevi Yayınları.
Yığınlı, M. Â. (2013). Adıyaman Merkez Ağzı ve Kültürü. Adıyaman:
Adıyaman Belediyesi Yayınları.
EXTENDED ABSTRACT
Introduction
With this study, It is tried to determine the demographic structure of
Hısnımansur township with data of the census which was carried out in 18351836. According to the cited notebook, the census data and professions of
inhabitants especially in Hısnımansur and its counties, demos and villages has
been identified. Besides determining the names of civil servants in the
township, it has been focused on titles as ağa, bey, efendi, molla ve keşiş,
which give information about social structures of the society. It has also been
focused on their original form of personal names with local pronunciation. it
has been identified in the population registry records the common diseases in
the region as well. Under the light of the cited notebook, in the first half of
XIXth century, the crafts, business lines and profeesions has been expressed
by the way of determining.
Method
This study is prepared based on Hısn-ı Mmansur township which is
registered 2699 fixture number in the Prime Ministry Ottoman Archives Book.
Notebook tries to determine the demographic structure of Adıyaman in the
[172]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
first half of XIXth century by decoding the data of 1835 census. Literature
was scanned and necessary data was collected during the survey. Later
decoded census records was converted into modern type via synthesis methods
and statistics in accordance with the principles of science. The obtained data
was interpreted and formed as tables to obtain results. It is not possible to
determine the exact population number in these demographic studies in which
it is not possible to reach all population data. However, the predicted value
can be obtained. we evaluated the data we obtained, keeping in mind the rules
of the science of demography and statistics, and found the estimated
population census of Adıyaman in 1835. We are aware that our results do not
express the exact number of the population. Nevertheless, we can say that the
actual population of the period is approximately close to the number we have
identified.
Finding
As it is known, One of the important developments of the period
Mahmud II was the census which was carried out across the country. The first
census work began in 1828-29. However, this first census could not be
completed due to the Ottoman-Russian war. when the war ends 1830-31 the
census was resumed again. This census was not carried out everywhere at the
same time simultaneously. In some places censuses carried out later. One of
the places where the census carried out later was Hısnımansur, a township of
Malatya province.
One of the other important developments of the period Mahmud II was
the foundation of Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye replacing of Janissary
Military Place. Participants of this new organisation in Hısnımansur Township
has also been identified. Besides, the ones who were in other cities and the
places where they had been are determined, too.
Modern population census in the Ottoman Empire coincides with the
period of Mahmud II. In those censuses only males were recorded to
determine the taxes and military service compulsion. The data obtained have
been recorded in the population registry. These registries that population data
was recorded in systematically reflect a considerable first-hand source for
administrative, social, economic, religious and cultural structure of modern
day society. Therefore population registry which was held after its
implementation in Hısnımansur township in 1835 is a major source for the
[173]
Seydi Vakkas Toprak
social structure, lifestyle, livelihood, tradesmen and artisans, commercial
activities, religious and cultural values of XIXth century in Adıyaman.
Conculution and Discussion
According to the data we have obtained from the book, In 1835
Hısnımansur township composed of five Muslims and two non-Muslim
neighborhood with an estimated 5356 of people living. 1110 out of the total
urban population was non-Muslim and the rest 4246 were muslim. Those
living in the other demos and villages of the Hısnımansur together with nomad
population reached 15793 people approximately.
And with a total of 21329 urban and rural population, Muslims in
Hısnımansur were dealing with hired laboring, shoe repairing, carpentering,
hairdressing, tunning, crafting and tailoring. Non-Muslims were dealing with
more profitable crafts and jobs such as weaving, locksmithing, ironsmithing,
swording, caldroning, tinning, goldsmithing, farriering and trading.
People in Hısnımansur were know with their monkiers and titles, too.
While some were known with the religious titles such as Molla, İmam,
Müezzin and Keşiş the others were known with body deficits such as kör,
sağır, şehla, köse and kel.
While some people were earning their life as administrators and soldiers
such as kadı, alay beyi, sipahi and eşkinci some of the others were earning
their life as farraş and kavas and hizmetkar. The presence of inn indicates that
those who were merchants and travallers could comfortably stay in the
township.The attendants who had worked for government service and got
retired and used to live in the town took thier place among the notables.
Therefore, population registry notebook held in 1835 is a main source
about the social structure, lifestyle, livelihood, tradesmen and artisans,
commercial activities, religious and cultural values of the first half of XIXth
century in Adıyaman.
From the data we have, reeve organization put in practice by Mahmud
II took place successfully in Hısnımansur. Each district used to have two types
of reeve called muhtar-ı evvel and muhtar-ı sani. In addition, senior officials
such as mufti (Religious Leader) and kadı (Judge) were living together with
public.
According to registry records we have, 11 people whose ages between
10 and 35 joined the new established army. At the time of recording, avarage
[174]
İlk Nüfus Sayımına Göre Hısnımansur: Nüfus, Sosyal ve İktisadi Hayat
age of those who were in army was 19. Also, at the time of census practice
there were thirty-five people who were outside of the township. For what
purpose and where they went is not noted in the registry. In the registry, it is
recorded that they were in the Eygpt, Samosata and Edessa.
[175]