ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print)
Volume 10 Issue 6, p. 33-43, September 2018
DOI Number: 10.9737/hist.2018.634
Amerikan Perspektifinden 1957 Krizine Giden Süreçte Suriye’de
Komünizmin Yükselişi (1954-1957)
From The American Perspective Growing Communism In Syria During The 1957
Crisis (1954-1957)
Dr. Ali ÇAKIRBAŞ
(ORCID: 0000-0002-2217-5392)
Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi - Nevşehir
Volume 10
Issue 6
September
2018
Öz:Jeopolitik konumu itibariyle, son derece stratejik bir öneme sahip olan Suriye, tarih boyunca
Ortadoğu’ya hâkim olmak isteyen büyük güçlerin mücadele alanı olmuştur. I. Dünya Savaşında da
emperyalist devletlerin pazarlık konusu olan Suriye toprakları savaş sonunda Osmanlı’dan kopmuş,
1920 yılından 1946 yılına kadar sürecek olan Fransız mandasında devletleşme süreci başlamıştır.
Fransız askeri birliklerinin Suriye’den 1946’da çekilmesiyle tam bağımsızlığını kazanan Suriye,
uluslararası güçlerin mücadele alanı olmaktan kurtulamamıştır. İngiltere, Amerika ve Rusya gibi
emperyalist güçler için, halkına bırakılamayacak kadar stratejik öneme sahip olan Suriye üzerinde
yapılan mücadele siyasi istikrarsızlıklara neden olmuştur. Batı destekli darbeler döneminde oluşan
istikrarsızlıklar, ülke genelinde sol eğilimli siyasi oluşumların giderek güç kazanmasına imkân
tanımıştır.
Batı Dünyası tarafından ülkelerinin yıllarca sömürülmesine karşı duyulan öfke neticesinde oluşan
Batı karşıtlığı, bu oluşumların da işini kolaylaştırmıştır. 1954’te düzenlenen bir darbeyle Albay Edip
Çiçekli yönetiminin son bulması, Suriye’de anayasal düzenin ve sivil siyasetin önünü açmıştır. Bu
süreçte Batı karşıtlığıyla ön plana çıkan Baas Partisi ile sosyalist ve komünist partiler hızla güç
kazanmışlardır. İç politikasında artan komünist faaliyetler yanında Suriye’nin dış politikada
Ortadoğu’da ekinlik arayışında olan Sovyetler Birliği’ne yakınlaşması dikkat çekmiştir. 1954’ten
sonra Suriye siyasetinde söz sahibi olan Nasyonal Sosyalist ideolojiden beslenen Baas Partisi’nin
ülkedeki tüm sol gruplarla ve özelliklede Sovyetlerin etkisindeki Suriye Komünist Partisi ile olan iş
birliği ve Bağdat Paktı’na bir tepki olarak Sovyetlerle yakın teması, Batı ülkelerini özelliklede
Amerika’yı endişelendirmiştir.
Soğuk savaş sürecinde Sovyetlerin Suriye ve Orta Doğu’ya olan ilgisinin ortaya çıkmasıyla bölgede
Sovyet nüfuzuna zemin oluşturabilecek komünist hareketler Amerika tarafından yakından izlenmeye
başlanmıştır. Yapmış olduğumuz bu çalışma ile bu bölgeyi yakın takibe alan Amerika’nın hariciye
yazışmaları dikkate alınarak 1954 yılından itibaren, uluslararası bir krize dönüşen Sovyetlerin
Suriye’ye yapacağı askeri ve ekonomik yardımların açıklandığı Ağustos 1957’ye kadar geçen sürede
Suriye’deki komünist hareketlerin gelişmesine etki eden faktörler bütün boyutlarıyla
değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Suriye, Komünizm, Sovyetler Birliği, Amerikan Arşivi
Abstract: Syria, with its geopolitical position and a highly strategic prescription, has been a struggle
for the great powers who want to dominate the Middle East throughout history. In the First World
War, the Syrian territory, which was the subject of negotiations for the imperialist states, broke off
from the Ottoman Empire at the end of the war and the process of nationalization in the French
mandate that lasted from 1920 to 1946 began. Syria won its full independence by withdrawing French
military troops from Syria in 1946, and it has not survived the struggle of international powers. For
the imperialist powers such as Britain, America and Russia, the struggle over Syria, which has a
strategic precaution that cannot be left to its people, has caused political instability. The instabilities
that occurred during the Western-backed Darwinian period allowed the left-leaning political
formations to become more and more powerful throughout the country.
Journal of History Studies
A erika Perspektifi de 19 7 Krizi e Gide Süreçte Suriye’de Ko ü iz i Yükselişi (19
-1957)
The anti-Westernism that has been caused by the anger against the exploitation of the countries for
years by the Western World has facilitated the work of these forms. The ending of Colonel Edip
Çiçekli’s administration in a coup in 1954 opened the way for constitutional order and civilian
politics in Syria. In this process, the Baath Party and the socialist and communist parties, which came
to the forefront with anti-Westernness, gained strength rapidly. In addition to the increasing
communist activities in domestic politics, Syria’s foreign policy has attracted attention to the
rapprochement of the Soviet Union, which is in search of comfort in the Middle East. After 1954, the
Baath Party nourished by the National Socialist ideology, who had a say in the policy of Syria, had a
close relationship with all the leftist groups in the country and the Soviet Union as a reaction to the
Soviet-influenced Syrian Communist Party and the Baghdad Pact, He was worried.
With the emergence of the Soviet interest in Syria and the Middle East during the Cold War period,
the communist movements that could form the basis for Soviet influence in the region have begun to
be closely watched by the United States. This work we have done with this study closely followed the
region of America, taking into account the foreign correspondence from 1954, until the
internationalization of the military and economic benefits of the Soviets to Syria, which turned into an
international crime until August 1957 to affect the development of communist movements in Syria
factors will be evaluated in all dimensions.
Keywords: Syria, Communism, Soviet Union, American Archive
Giriş
Asya ile Afrika arasında geçiş noktası olması münasebetiyle jeopolitik öneme sahip olan
Suriye, tarih boyunca Ortadoğu’ya hâkim olmak isteyen büyük güçlerin mücadele alanı
olmuştur. 1516 yılında Osmanlı hâkimiyetine giren bu bölge, I. Dünya Savaşı’nın sonunda
Osmanlı’nın Ortadoğu’daki Arap coğrafyasından çekilmek zorunda kalmasıyla Fransızların
kontrolüne geçmiştir. I. Dünya Savaşı’nda galip ayrılan müttefikler, savaşta Osmanlı’ya isyan
eden Şerif Hüseyin ve ailesine verdikleri sözleri unutmuşlardır. Şerif Hüseyin’in oğlu, Suriye
Kralı Faysal’ın protestoları ve Faysal başkanlığındaki Suriye Milli Meclisi’nin karşı
çıkmalarına rağmen, 1920 yılında San Remo’da toplanan Yüksek Müttefik Meclisinde
“Sykes-Picot” anlaşmasının yürürlüğe konmasını kararlaştırılarak Suriye’de 1920 yılının
Haziran ayından, 1946 yılına kadar devam edecek olan Fransız Mandası dönemi, fiilen
başlamıştır.1
Manda döneminde Suriye’nin idaresinde böl-parçala- yönet taktiğini uygulayan Fransa,
öncelikle kendi güdümüne alabileceği, Hristiyan, Ermeni ve Alevi grupları güçlendirmiştir. Bu
arada bağımsızlık taraftarı Arapları ise, bağımsızlık vaatleriyle oyalayarak gelişip
güçlenmelerini engellemiştir. Çok farklı etnik ve inanç gruplarının bir mozaiği olan bu bölgede
sömürgeci yönetim mantığına uygun bir şekilde bu süreçte yeni bir idari taksimata gidilmiştir.
Bu taksimata göre, Lübnan’da Büyük Lübnan Devleti, Lazkiye ve çevresinde Aleviler devleti,
Cebel-i Druz’da Dürzi Devleti, Suriye’nin diğer kesimlerinde de Şam ve Halep devletleri
kurulmuştur. Daha sonra Şam ve Halep devletleri Suriye devleti adı altında birleştirilmiştir.2
Fransızlar, Sünnilerin bağımsız büyük Suriye arzularını yok etmek için, sömürgeci siyasetin
amacına uygun bir şekilde ayrılıkçılık ruhunu besleyen toplumsal farklılıkları
derinleştirmişlerdir. Dini ve etnik azınlıkların ayrılıkçılığı ve partikülarizmi, bu azınlıkların
yerel çoğunluğu oluşturduğu bölgelere özerk statü verilerek teşvik edilmiştir.3
Salih Akdemir, “Suriye’deki Etnik ve Dini Yapının Siyasi Yapının Oluşmasındaki Rolü”, Avrasya Dosyası, s.212.
Ömer Osman Umar, Osmanlı Yönetimi ve Fransız Manda İdaresi Altında Suriye (1908-1938), Atatürk Araştırma
merkezi Yayınları, Ankara, 2004, s.454.
3
Ayşe Tekdal Fildiş, “Günümüzde Suriye’de Yaşanan Sorunların Tarihsel Arka Planına Kısa Bir Bakış”, Ortadoğu
Analiz, Nisan-2013, s.61.
1
2
Journal of History Studies
34
Volume 10
Issue 6
September
2018
Ali ÇAKIRBAŞ
II. Dünya Savaşının getirmiş olduğu ağır ekonomik yükün altında kalan Fransa’nın
1946’da Ortadoğu’dan çekilmesiyle tam bağımsızlığını kazanan Suriye, uluslararası güçlerin
mücadele alanı olmaktan kurtulamamıştır. İngiltere, Amerika ve Rusya gibi emperyalist güçler
için, halkına bırakılamayacak kadar stratejik öneme sahip olan Suriye üzerinde yapılan
mücadele, ülke içerisinde arka arkasına darbelerin gerçekleştiği istikrarsız bir dönemi
başlatmıştır. Bu askeri darbeler sürecinin ilki, 30 Mart 1949’da CIA tarafından desteklenen
General Hüsnü Zaim tarafından gerçekleştirilmiştir.4 Ancak Zaim’in Amerika ile kurduğu
yakın ilişkiler çerçevesinde İsrail’e barış teklif etmesi ve Irakla bütünleşmek için somut
adımlar atmamasından memnun olmayan ordu içindeki Pan-Arap milliyetçisi genç subaylar,
Sami Hinnavi etrafında birleşerek Hüsnü Zaim diktatörlüğünü dört buçuk ay sonra
devirmişlerdir. Suriye üzerinde Mısır-Suudi etkinliğini kırmaya çalışan Hinnavi yönetimi ise
kısa bir müddet sonra 19 Aralık 1949’da Albay Edip Çiçekli’nin yaptığı darbeyle yönetimden
uzaklaşmak zorunda kalmıştır. Çiçekli, ülke içinde konumunu güçlendirmek için Irak yanlısı
gruplara karşı Mısır ve Suudi Arabistan’la yakın işbirliği içine girmiştir. Çiçekli, aynı
zamanda, başarıyla gerçekleştirdiği kısmi devlet inşa süreci sayesinde halkın radikal isteklerine
aykırı olarak, tıpkı Zaim gibi, Fransa ile iyi ilişkiler kurar ve Amerikan desteğini sağlamak için
İsrail’le barış anlaşması imzalamak için girişimde bulunmuştur.5 Edip Çiçekli’nin yönetimi 26
Şubat 1954’te yine bir askeri darbeyle devrilmesinden sonra Suriye’de sivil siyasetin önü artık
açılmıştır.
35
Volume 10
Issue 6
September
2018
Soğuk savaş döneminde Suriye’de Sovyetlerin tesirinde hızla güçlenen komünist
hareketler, 1954’ten sonra oluşan bu dönemde ülke siyasetinde etkili olmaya başlamışlardır.
1954’ten sonra Suriye siyasetinde söz sahibi olan Nasyonal Sosyalist ideolojiden beslenen
Baas Partisi’nin ülkedeki tüm sol gruplarla ve özelliklede Sovyetlerin etkisindeki Suriye
Komünist Partisi ile olan iş birliği ve Bağdat Paktı’na bir tepki olarak Sovyetlerle yakın
teması, Batı ülkelerini özelliklede Amerika’yı endişelendirmiştir. Soğuk savaş sürecinde
Sovyetlerin Suriye ve Orta Doğu’ya olan ilgisinin belirmesiyle bölgede Sovyet nüfuzuna
zemin oluşturabilecek komünist hareketler Amerika tarafından yakından izlenmeye
başlanmıştır. Yapmış olduğumuz çalışmanın ilerleyen bölümlerinde öncelikle bu bölgeyi yakın
takibe alan Amerika’nın hariciye yazışmaları dikkate alınarak 1954’ten, uluslararası bir krize
dönüşen Sovyetlerin Suriye’ye yapacağı askeri ve ekonomik yardımlarının açıklandığı Ağustos
1957’ye kadar geçen sürede Suriye’deki komünist hareketlerin gelişmesine etki eden faktörler
değerlendirilecektir.
1. Suriye’deki Sol Hareketlerin Tarihsel Arka Planı
Arap dünyasındaki komünist organizasyonların gelişiminde bölgesel sosyo-politik
gelişmelerin yanında Fransa ve Sovyetler Birliği gibi devletlerin ideolojik etkileri önemli rol
oynamaktadır. Ortadoğu’daki manda rejimleri döneminde özellikle Suriye ve Lübnan gibi
bölgelerdeki bürokratik zümreler ve aydın grupları arasında Fransız ihtilalinin sonucunda
gelişen sol düşünce ve Rusya’daki Bolşevik devriminin etkileri hissedilmeye başlanır. Rus
ihtilalinden sonra ortaya çıkan fikirlerin etkisini göstermesiyle bazı sosyalist ve komünist
organizasyonlar ortaya çıkmaya başlamıştır.6
Bütün Arap dünyasında olduğu gibi Suriye’de de komünist fikirlerin yeşermesinde
Bolşevik ihtilalinin etkisi rolü oldukça önemlidir. I. Dünya Savaşı’nda vermiş oldukları
bağımsızlık sözünü yerine getirmemeleri Batılı sömürgecilere karşı Arap dünyasında tepki
4
Akdemir, agm., s.217.
http://www.orsam.org.tr/eski/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20111116_85raportum.pdf (Erişim Tarihi: 11.05.2018)
6
Tareq Y. İsmael,Jasqelene S. İsmeal, The Communist Movement in Syria and Lebanon, University Press of
Florida, 1998, s.5.
5
Journal of History Studies
A erika Perspektifi de 19 7 Krizi e Gide Süreçte Suriye’de Ko ü iz i Yükselişi (19
-1957)
uyandırmıştır. Rus ihtilalinden sonra Bolşeviklerin gizli antlaşmaları deşifre etmeleri bu
tepkileri daha da artırmıştır. Lenin’in doğu halklarına özgürlük vadeden manifestosu, Arap
Dünyasında komünist fikirlere karşı bir sempatinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.7
Filistin’e göç eden sosyalist aydınlar ve özellikle Bolşeviklerle girilen yakın temas bu
etkileşimde önemli rol oynamıştır. Sol fikirlerin etkisinde kalan aydınlar, Manda yönetiminin
haksız uygulamalarına karşı organize olmuşlardır. Yusuf İbrahim Yazbak, Fuat Eş-Şimali ve
aslen Yahudi olan Joseph Berger öncülüğünde Beyrut’ta 1924’te Lübnan ve Suriye Komünist
Partisi kurulmuştur. Yayınladığı programa göre Komünist Partisi’nin amaçları; Kapitalist
düzene karşı sosyalist sistemi inşa etmek, Suriye ve Lübnan’da Fransız hâkimiyetine son
vererek bağımsız ve bütün halinde Suriye ve Lübnan’ı kurmak, İşçi ve köylü sınıflarının ve
kadınların durumlarını düzeltmek şeklinde belirlenmiştir. 8
Fuat Eş-Şimali’nin teşkilatçılık yönünün ön plana çıktığı Komünist Partisinde komünist
ideolojiyi yaymak ve üye sayısını artırmak için faaliyetlere girişilmiştir. Suriye’de Fransızlara
karşı Dürzi Lider Sultan Paşa El-Etrak önderliğinde çıkan ayaklanmaya destek veren
Komünistlerin bir kısmı tutuklanmıştır. Yaşanan gelişmelerden sonra bir süre daha temkinli
hareket eden komünist liderler, 1930’da yayınladıkları manifestodan sonra Suriye genelinde
taraftar sayılarını artırmışlardır. Legal ve İllegal olarak yayınladıkları “Saut al- ‘Ummal”, “AlUmmal”, “Al Facr-Al Ahmar” gibi gazeteler komünist fikirlerin yayılmasına önemli katkılar
sağlamıştır.9
1930’da sadece Arap dünyasındaki komünist hareketlerin yakın tarihinde sembol isim
haline gelecek olan Kürt kökenli bir aileye mensup Halid Bektaş, Suriye ve Lübnan komünist
Partisine katılmıştır. 1931’de partinin Şam teşkilatının sekreteri olan Bektaş kısa zamanda
yükselerek 1933’de parti genel sekreterliğine getirilmiştir. 1934’ten 1937’ye kadar
Moskova’da komünizm eğitimi alan Bektaş 1934’te Moskova’da toplanan komintern Arap
komünist partilerinin temsilcisi olarak katılmıştır.10 1935’te düzenlenen 7. Komintern ile
birlikte Sovyetlerin Arap komünist partileri üzerinde etkinliği arttığı gözlemlenmiştir. Bu
toplantıyla birlikte Sovyetler Arap dünyasında etkinlik kazanabilmek için komünist ideoloji
açık bir şekilde bir araç olarak kullanmaya başlamışlardır. Ancak, II. Dünya Savaşı’nın
başlamasıyla Sovyetlerin Faşist Almanya’ya karşı verdiği mücadelede Batılı devletlerle
işbirliğine gitmesi komintern faaliyetlerini dolayısıyla Arap komünist partilerine verdiği
desteği askıya almasına neden olmuştur. Bu süreçte ise daha çok kendi ideolojik
kaynaklarından beslenmek zorunda kalan Suriye ve Lübnan Komünist Partisi doğal olarak
anti-faşist kampa destek vermiştir.11
II. Dünya savaşından sonra girilen Soğuk Savaş sürecinde emperyalist amaçları için
komünist ideolojiyi araçsallaştıran Sovyetler Birliği, Arap komünist partilerini domine etmeye
başlamıştır. Arap komünistler arasında an parlak isimlerden olan Halid Bektaş’ın yazmış
olduğu yazılarda Stalin’in koymuş olduğu ilkelerin izini açık bir şekilde görmek mümkündür.
Bundan sonraki süreçte Suriye’de Sovyet etkisindeki komünist hareketle hızla güç kazanmıştır.
Bağımsızlık sonrası Suriye’nin içine düştüğü politik istikrarsızlıklar da buna zemin
hazırlamıştır. 1946’da bağımsızlığını kazanmasından sonra Suriye’de, 1954’e kadar dış
destekli darbeler döneminin Suriye siyasetindeki en önemli sonucu, geleneksel toprak sahibi
Tareq Y. İsmael, The Communist Movement in the Arab World, Routledge, 2005, s. 8-9.
Alexander Flores, “The Early History of The Lebenase Comminism Reconsidered”, Khamsin Cilt.7, (7-20) 1980,
s.10- 12.
9
Alexander Flores, agm., s.12.
10
Tareq Y. İsmael,Jasqelene S. İsmeal, age., s.25-26.
11
Tareq Y., agm., s.17-18.
7
8
Journal of History Studies
36
Volume 10
Issue 6
September
2018
Ali ÇAKIRBAŞ
sınıfa karşı ordunun yanı sıra alt ve orta sınıflardan gelen Baas Partisi, Arap Sosyalist Partisi,
Suriye Sosyal Nasyonalist Partisi (SSNP) ve Suriye Komünist Partisi (SKP) gibi politik
grupların güçlenmeye başlamasıdır.
Soğuk Savaş sürecinde Sovyetlerin öncelikle ideolojik yöntemlerle Ortadoğu’da etkinlik
arayışı, bu coğrafyadaki emperyal çatışmayı daha da sertleştirmiştir. Ortadoğu’nun kilit
noktasında bulunan Suriye, bu çatışmanın en sert yaşandığı bölgelerden bir haline gelmiştir.
2. Amerikan Belgelerine Göre 1954-57 Arası Suriye’de Komünizmin Yükselişi
Soğuk savaş döneminde Sovyetlerin Ortadoğu’ya inme çabalarına karşı Amerika, Sovyet
nüfuz alanının genişlemesini engellemek için çevreleme politikaları üretmeye çalışmıştır.
Sovyetler Birliğini çevrelemeyi amaçlayan organizasyonlardan biri Bağdat Paktı olmuştur. Bu
pakt Sovyetlerin güneye yani sıcak denizlere inmesine engel olacak bir set niteliğindedir.
Ancak Mısır, Suudi Arabistan ve Suriye ortak bir açıklama yaparak Bağdat Paktı’na
katılmayacaklarını açıklamıştır. Başta Suriye olmak üzere Arap ülkelerinin Batı’dan gelen
teklife mesafeli davranmalarının ana nedeni Manda yönetimlerinin Arap devletleri üzerlerinde
bıraktığı güvensizlik hissidir. Arap devletlerinin batıdan gelen her girişimi, sömürgecilik
anlayışının bir parçası olarak değerlendirmelerine neden olmuştur. Batılı devletlerin
inisiyatifinde İsrail’in kuruluşu ve Süveyş krizi gibi etkenler de, Arap dünyasında batı
karşıtlığını pekiştirmiştir.12
37
Volume 10
Issue 6
September
2018
Bütün bu şartlar yanında Suriye Komünist Partisi’nin Ortadoğu’daki en güçlü komünist
partilerden biri olması dolayısıyla, Suriye’nin SSCB’ye sempatiyle bakması Ortadoğu’da
Sovyet nüfuzunun oluşması için uygun zemini oluşturmuştur. Bu bağlamda, Sovyetler Birliği
Suriye ile bağımsızlığının hemen öncesinde, 1 Şubat 1946’da, gizli bir anlaşma imzalamıştır.
Bu anlaşma, Sovyetlerin Suriye’ye uluslararası arenada diplomatik ve siyasi destek sağlayarak,
Suriye’nin ulusal ordusunu kurma konusundaki Sovyet askeri yardımlarını öngörmektedir. 1
Nisan 1950’de imzalanan Saldırmazlık Paktı ise ikili ilişkileri ileri bir boyuta taşımıştır. Fakat
Suriye-Sovyet ilişkileri 1954 yılından itibaren ideolojik dayanağı Pan-Arabizim ve Sosyalizm
olan Baas Partisi’nin Suriye’de iktidara gelmesiyle doğal müttefiklik anlayışı içinde
şekillenmeye başlamıştır.13
Suriye’de yaşanan bu gelişmeler, bu bölge üzerinde ilgisi olan Amerika’yı rahatsız
etmiştir. 1954’ten itibaren Amerika, Suriye siyasetinde etkili olmaya başlayan komünist
hareketleri izlemeye başlamıştır. 17 Aralık 1954’te Amerika’nın Yakın Doğu Bürosu
tarafından hazırlanan raporda Suriye’nin Batı ile geliştirdiği ilişkilerinde mesafeli yaklaşımının
nedenleri şu şekilde ortaya konulmuştur: “Bütün Arap ülkeleri içinde Suriye, gönüllü bir
şekilde batı karşıtlığı vurgusu yaparak tarafsızlık politikalarını, yürütmektedir. Bu
politikaların altında yatan üç ana neden bulunmaktadır; Bunlardan birincisi, Diğer Arap
ülkelerinden farklı olarak Suriye, Batı yardımlarına ihtiyaç duymadan bağımsızlığını koruma
düşüncesidir. İkinci olarak gayet keskin bir şekilde Filistin meselesinde İsrail’in kuruluşundan
güçlenmesine bütün gelişmelerin arkasında Batı yardımlarının olduğunu düşünmektedir. Son
olarak ta İslam dünyasındaki batı karşıtlığının bir sonucu olarak tarafsızlık politikaları ön
plana çıkmaktadır. Batı karşıtlığı o kadar yükselmiştir ki Parlamentoya komünist vekilin
12
Mahir Küçükvatan, “Soğuk Savaşın Türk Dış Politikasına Etkileri ve 1957 Türkiye-Suriye Bunalımı”, ÇTTAD,
XI/23, 2011, s. 78-82.
13
Bilal Karabulut, “Karadeniz’den Ortadoğu’ya Uzanan Bir Dış Politika: Geçmişten Günümüze Suriye-Rusya
İlişkileri”, Karadeniz Araştırmaları, S.12, 2007, s.69.
Journal of History Studies
A erika Perspektifi de 19 7 Krizi e Gide Süreçte Suriye’de Ko ü iz i Yükselişi (19
-1957)
seçilmesi bile mümkün olmuştur. Her ne kadar muhafazakâr ve ılımlı bir parlamento yapısına
rağmen Suriye’de Sovyet nüfuzu hızlı bir şekilde yükseliştedir.”14
26 Şubat 1954’te Edip Çiçekli’nin askeri darbeyle devrilmesinden sonra sivil
yönetimlerin önü açılmış, 1954 yılının Eylül ayında, seçimler yapılmıştır. Bu seçimlerde, Baas
Partisi, 142 kişiden oluşan mecliste 17 sandalye kazanmıştır. Bu süreçte sol eğilimli partiler ile
birlikte çalışan Baas Partisi, Hama’lı el-Havrani’nin yönettiği Arap Sosyalist Partisi ve Şam’lı
Halid Bektaş’ın liderliğindeki Sovyet destekli Komünist Partisi ile işbirliğini artırmıştır. 15
Amerika’nın beklentilerinin aksine yaşanan bu gelişmeler 5 Mayıs 1955’de Amerikan
yönetiminin Suriye’deki Amerikan elçiliğine gönderdiği telgrafa yansımıştır. Telgrafta Suriye
Başbakanı Faris el Khoury’nin, Amerika’daki Suriye büyükelçisine gönderdiği özel mesajda,
Khoury, hızla güç kazanan komünist organizasyonların tehlikeli boyutlara ulaşmadan önce
Arap dünyası ve batılı devletler tarafından gerekli önlemlerin alınması gerektiğini
belirtmektedir.16
Suriye’deki Amerikan elçisi James Moose tarafından, yapılan ikaz doğrultusunda
Amerikan hükümetine Suriye’deki komünist faaliyetleri açıklayan cevabi telgrafı gönderilir.
Bu telgrafta, Suriye parlamentosunda sayıca az olmalarına rağmen, komünistlerin hızla
güçlenmelerinin birçok sebebi olduğu belirtilmektedir. Bu sebeplerin başında batı karşıtlığı
gelmektedir. İsrail’in kuruluşunda Başta Amerika olmak üzere batılı devletlerin desteği batı
karşıtlığını körüklemiş, Suriye’de komünistlerin propaganda malzemesine dönüşmesine neden
olmuştur. Diğer bir sebep ise, Suriye’deki sol grupların Suudi Arabistan, Mısır ve Fransa gibi
devletlerce desteklenmesi gelmektedir. Bu gruplardan Halid Bektaş’ın başında bulunduğu
Komünist Partisi doğrudan Kremlin tarafından yönlendirilmektedir. Eğer Komünist Partisi
köstebekleri, Baas partisi içerisinde taraftar kazanabilirse, etki alanını genişletme noktasında
büyük başarı kazanabilecektir. Artan bu tehlike karşısında Suriye’deki muhafazakârlar, daha
cesur davranmaları gerekmektedir.17
Suriye’de komünist faaliyetlerin artması üzerine Amerikan Milli Güvenlik Konseyi
Suriye’deki iç güvenlik durumuyla ilgili bir çalışma yaptırmıştır. 7 Haziran 1955’te yayınlanan
analize göre, Suriye’de komünistlerin güç kazanmasındaki nedenlerin başında ülkedeki siyasi
istikrasızlık gösterilmektedir. Yaşanılan darbeler, siyasi cinayetler, Mısır, Suudi Arabistan ve
Fransa gibi devletlerin Suriye’ye müdahale girişimleri, Suriye siyasetinde karakteristik bir
duruma dönüşmüştür. Bu durum, komünistlerin güçlenmesine zemin hazırlamıştır. 1945’lerden
itibaren illegal getirilen yasaklamalara rağmen illegal yollardan faaliyet gösteren Komünist
Parti, yapmış olduğu yasa dışı yayınlarla etkinliğini artırmış belli bir başarı kazanmıştır.
Benzer yöntemleri hala devam ettiren Komünist Partisi, Baas ve diğer partilerle giriştiği
ilişkiler çerçevesinde orduya, güvenlik birimlerine ve bürokrasiye sızma çalışmalarını
yürütmektedir. Bunu gerçekleştirirken batı karşıtlığını ve tarafsızlık söylemlerini kendisine
propaganda malzemesi olarak kullanmaktadır. 18
Yayınlanan analize göre, Suriye Komünist Partisi’nin güçlenmesinin diğer bir sebebi ise,
Ortadoğu’daki diğer komünist partiler ile geliştirdiği ilişkilerdir. Lübnan Komünist Partisi ile
geçmişten gelen bağları, İran’daki Tudeh’in Ürdün ve Irak’taki komünist partilerinin destekleri
ve tecrübe paylaşımı, Sovyetler Birliği’nin Orta Doğudaki propagandaları, Suriye ve Lübnan
14
FRUS,(U.S. Department of State, Foreign Relations of the United States, Washington, DC, Government Printing
Office ) 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.287. s.513.
15
Salih Akdemir, agm., s.217-218.
16
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.296, s.525..
17
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.297, s.526-527.
18
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.530.
Journal of History Studies
38
Volume 10
Issue 6
September
2018
Ali ÇAKIRBAŞ
Komünist Partisi’ni Arap dünyasının en güçlü komünist partisi konumuna yükseltmiştir. 600’ü
aşırı militan olmak üzere yaklaşık 10 bin üyesi bulunan Parti, 2 bin kadar kişiyle de yakın ilişki
içerisindedir. Parti üyeleri, Müslüman ve Hıristiyanların daha çok entelektüel kesimleri ile
öğrenciler, profesyonel gruplar, köylü ve işçilerden oluşmaktadır.19
Yayınlanan analize göre,1954’te sivil siyasetin önünün açılmasıyla oluşan konjonktür,
Komünist Partisi’nin güç kazanmasının bir başka nedeni olmuştur. Oluşan çok parçalı Suriye
siyasetinde, diğer siyasi partilerin iktidar olmak için Komünist Partisiyle olan işbirlikleri, hem
komünist aktivitelerin hızlanmasına, hem de diğer partilere sızmalarına imkan hazırlamıştır.
Suriye’deki kendi etkisindeki cemiyetleri direk veya en direkt yollarla yönlendiren Komünist
Partisi, hem Suriye siyasetinde etkili olmayı başarmış, hem de bu gruplar üzerinden siyasi
partiler ve diğer cemiyetle üzerinde baskı oluşturabilmiştir. Bu süreçte eğitim ve dini
kurumlara da sızmayı başaran komünistler üniversite hocaları, öğrenciler ve din görevlileri
arasında da etkili olmuşlardır. Bu faaliyetler neticesinde Suriye’deki Hıristiyan topluluklar ve
Ortodoks Kilisesi üzerinde Sovyet etkisi hissedilmeye başlamıştır. Hatta Müslüman liderler
arasında bile bu etki gözükmüştür. Bunların yanında Komünist Partisi, orduya da planlı bir
şekilde sızmaya çalışmıştır. Ordu içindeki düşük rütbeli komünist subaylar, sol fikirleri
yaymaya çalışmıştır. Bunlardan eğitim ve yayın şubelerinde yer alanlar, eğitim esnasında yeni
katılan askerler üzerinde etkili olmuşlardır. Ordu içinde Baasçılar ile birlikte hareket eden
komünist faaliyetlerin yakın gelecekte daha tehlikeli olacağı düşünülmektedir.20
39
Volume 10
Issue 6
September
2018
Yapılan analizde, komünist faaliyetlere karşı Suriye’deki güvenlik güçlerinin durumu şu
şekilde özetlenebilir: Suriye’de iç güvenlik birimleri, komünistlerin hızla artan etkinliklerine
karşı yeterli önlem alabilecek durumda değildir. Sayıca az ve iyi eğitilmemiş görevlilerden
oluşan Suriye istihbarat birimlerinin ülkedeki komünist aktivitelere yönelik yeterli seviyede
bilgi birikimi bulunmamaktadır. Komünist grupların en zayıf noktaları ise aralarındaki
hizipçiliktir. Güvenlik birimleri, yeterli insan gücü ve ekipmanla takviye edildikleri takdirde,
bu grupları bastırma ve propaganda faaliyetlerini engelleme becerisine sahip olabilirler.21
Suriye’de Çiçekli’nin iktidardan düşmesinden sonra muhafazakâr partilerin iktidarda
olduğu 1955-1957 arası dönemde Arap Birliği, batı karşıtlığı, Sovyetler Birliği’ne yakınlaşma,
sosyal ve ekonomik hayattaki beklentiler sol grupları daha da güçlendirmiştir. Baas Partisi,
Arap Sosyalist Partisi ve Komünist Parti’nin birlikte hareket etmeye başlamaları22 Amerika’yı
daha da endişelendirmiştir. Amerika’nın Suriye elçiliği tarafından 14 Ekim 1955’de ABD’ye
gönderilen telgrafta Suriye’de artan sol tehlike ele alınmaktadır. Gönderilen telgrafa göre, Baas
Partisi ve Komünist Parti nerdeyse birbirinden farklı olmayan yöntemler ve amaçlara sahip
olduğu belirtilmektedir. Çok iyi organize olmuş olan bu gruplar, orduda ve bürokraside önemli
noktaları ele geçirmiştir. Bunun yanında basın yayın organları ve radyoyu çok iyi kullanan bu
gruplar, yaptıkları yayınlarla Arap birliği ve vatanseverlik gibi kavramlar üzerinden komünist
düşünceleri yaymaya çalışmaktadırlar. Buna karşın Suriye’deki muhafazakâr gruplar
bölündükleri için Baas Partisi’nin ülke siyasetindeki rolü artmaktadır. Yerel yöneticiler ise,
siyasi risklerden kaçındıklarından ülke için tehlikeli oldukları halde sol gruplara karşı gerekli
önlemleri alamamaktadırlar. Cumhurbaşkanı Şükrü Kuvvetli anti-komünist olduğu halde
muhafazakâr grupların bölünmüşlüğü sebebiyle anayasal yetkileri sınırlandırılmıştır. Suriye
19
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.432.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.532.
21
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.533.
22
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/suriye/2012/05/29/6619/suriye-siyasi-tarihi, (Erişim Tarihi: 10.05.2018)
20
Journal of History Studies
A erika Perspektifi de 19 7 Krizi e Gide Süreçte Suriye’de Ko ü iz i Yükselişi (19
-1957)
Parlamentosu’nda sol karşıtı vekiller çoğunluk oldukları halde bu bölünmüşlük nedeniyle sola
karşı güçlü bir muhalefet yapamamaktadırlar.23
Suriye’de hızla güçlenen komünist hareketlerle birlikte Sovyetlerin bu bölgede artan
nüfuzu, üzerine Amerikan istihbaratı “Suriye’de Sovyetlerin yeni yöntemleri” isimli bir raporu
Amerikan hükümetine sunmuştur. 21 Ekim 1955 tarihli rapora göre, Sovyetler, Arap
ülkelerinde batı karşıtlığını kullanarak yoğun bir diplomatik faaliyet yürütmekte, bölgesel
komünist partileri destekleyerek hükümetler üzerinde etkili olmaya çalışmaktadır. Uygulanan
bu yeni politikalar çerçevesinde Sovyetler, siyasi zeminin oldukça kırılgan olduğu Suriye’de,
kendi entrikalarını uygulayabileceği uygun bir alan bulmuştur.24 30 Ocak 1956’da Beyaz
Saray’a sunulan raporda ise, Suriye’nin artık bir Sovyet uydusu gibi davranmaya başladığı
belirtilmektedir.25 7 Haziran 1956’da Amerika’nın Suriye elçisi Moose’un Amerika’nın Yakın
Doğu masasına gönderdiği mektupta, Suriye’deki gelişmeleri, İsrail düşmanlığı kaynaklı
mağduriyet ve kahramanlıkla karışık bir ruh hali, Suudi altınlarının gücüyle Mısır’ın etkinliği
ve artan komünist faaliyetler şeklinde özetlemiştir.26
25 Haziran 1956’da Amerika’nın Yakın Doğu masası tarafından hazırlanan başka bir
raporda da Suriye’nin Sovyetlerle olan ilişkileri değerlendirilmiştir. Raporda, son dönemde
kontrolsüz bir şekilde artan Sovyet-Suriye ilişkilerinin tehlikeli boyutlara ulaştığı ve kendisini
komünist olarak görmeyen Suriye hükümeti günden güne batı karşıtlığı propagandalarının
baskısı altında kaldığı belirtilmiştir. Sovyet ajanları, etkili bir şekilde Suriye’deki komünist
faaliyetleri yönlendirmiştir. Son iki yılda ise, Suriye’nin Sovyetler Birliği ve Doğu bloğu ile
başta askeri olmak üzere bütün alanlarda ilişkileri gelişmiştir. Bu ilişkilerden özellikle çok
sayıda Suriyeli devlet memurunun Sovyet Rusya’yı ziyareti dikkat çekmiştir. Başta işçiler
olmak üzere dini, eğitim ve hukuk alanlarında Suriyeli yaklaşık 250 devlet görevlisi
Moskova’yı ziyaret etmiştir. Suriye parlamentosundaki komünist vekil Halit Bektaş Moskova
ziyareti dönüşünde büyük bir gösteri ile karşılanmış, komünist teşkilatlar tarafından organize
edilen bu gösteriler ise Suriye içişleri bakanlığında her hangi bir şekilde denetlenmemiştir. Bu
süreçte çok sayıda Sovyet heyeti de Suriye’yi ziyaret etmiştir. Bütün bu gelişmelerin yanında
komünistlerin faaliyetlerinin artırmasına rağmen, Suriye’de hala batı karşıtlığının yaygınlığı
oranında bir komünizm taraftarlığından söz etmek de mümkün değildir. Suriyeliler açısından
Moskova’nın da Arap dünyasına yardım eden süper güç olmasının ötesinde komünizmin
merkezi olması itibariyle bir önemi görülmemiştir.27
Temmuz 1956’da Mısır’da askeri idarenin başındaki Nasır’ın Süveyş Kanalını
millileştirdiğini açıklaması, soğuk savaşın bütün aktörlerinin müdahil olduğu büyük krize
sebep olmuştur. Millileştirmeye karşı çıkan İngiltere ve Fransa’nın Mısır’a düzenlediği askeri
hareket karşısında Sovyetlerin Nasır’a desteği, Sovyetlerin Arap dünyasındaki prestijini
artırmıştır. Yaşanan gelişmeler Mısır ile yakın ilişkiler içinde olan Suriye’de de etkisini
göstermiştir.28 Süveyş krizini değerlendiren 16 Kasım 1956 tarihli Amerikan belgesine göre;
Suriye’de batı karşıtlığının yükseldiği bir ortamda Sovyet nüfuzunun ve komünist söylemlerin
artmasına imkân tanımıştır. Aralarında bir birlik oluşturamayan sağcı partiler ise batı
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.312,ü s.554-555.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.316, s.561.
25
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.321, s.567.
26
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.326, s.573.
27
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.328, s.575-578.
28
Fahir Aramaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Ankara, 1991, s.500-501.
23
24
Journal of History Studies
40
Volume 10
Issue 6
September
2018
Ali ÇAKIRBAŞ
karşıtlığından beslenen sol söylemler karşısında etkisiz kalmıştır. Bu gelişmeler Suriye’ye
askeri ve ekonomik yardım vaatleri sunan Sovyetlere önemli bir avantaj sunmuştur.29
Nitekim 1957 yılı başından itibaren Suriye gittikçe sola kaymaya başlamış ve ülkede
komünistlerin tesiri günden güne yükselmiştir. Bu gelişmeler üzerine Suriye kabinesinin güçlü
isimlerinden ve komünist sempatisi ile tanınan Halit El-Azm ön plana çıkmıştır. Halit El-Azm
1956 Temmuz'unda Savunma Bakanı olarak bir heyetle Moskova’ya gitmiş ve orada Sovyetler
ile bir takım antlaşmalar imzalamıştır. Bu anlaşmaların 6 Ağustos’ta açıklanması ile 1957
Suriye Buhranı patlak vermiştir. Zira bu antlaşmalara göre; Sovyetler, Suriye’nin
silahlandırılmasına, Lazkiye’de yeni bir limanın yapılması, karayolları, demiryolları ve sulama
gibi projelerin finansmanında destek olması istenmiştir.30
41
Volume 10
Issue 6
September
2018
Suriye ile Sovyetler arasında imzalanan bu antlaşma, başta 30 Mart 1957’de yayınladığı
Eisenhower doktriniyle Ortadoğu’da Sovyet etkinliğinin önüne geçmek isteyen Amerika ve
müttefikleri üzerinde şok etkisi yaratmıştır. Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından Amerikan
Başkanına sunulan raporda imzalanan yardım antlaşması sonrası gelişmeler
değerlendirilmiştir. Yayınlanan rapora göre antlaşmanın imzalanması ile Sovyetler Suriye’deki
Sovyet taraftarı komünist grupların desteği ve yaptığı yardımlarla nüfuzunu artırmıştır. Ancak
yapılacak açıklamalarda, Suriye’nin uluslararası komünizmin etkisine girdiği şeklinde bir
beyanattan kaçınılması istenmiştir. Her şeyin sis perdesi altında olduğu Suriye’de her şey
tamamen sol ve komünist grupların kontrolünde olmadığı belirtilmiştir. Ancak bu gelişmelerle
ilgili en önemli husus Ortadoğu ve Suriye’nin, Sovyetler ve Çin gibi komünist ülkelerin birinci
hedefinde olduğu gerçeğidir.31
Suriye krizinde karşı karşıya gelen iki büyük devletin dışında Ürdün, Lübnan, İsrail ve
Türkiye de bölgeyle yakından ilgilenmiş ve çeşitli roller üstlenmişlerdir. Ancak bölgede
Türkiye diğerlerine göre daha etkin bir rol oynamıştır. Bu dönemde batıyla uyum sürecinde
olan Türkiye; sadece Arap dünyasını değil aynı zamanda Sovyetleri de karşısına almak
durumunda kalmıştır. Böylece Cumhuriyet döneminden itibaren kuzeyden hissedilen Sovyet
tehdidi artık Türkiye’nin güneyinden de hissedilmeye başlamıştır. Bunun üzerine Türkiye
Suriye sınırından askeri tedbirler almak suretiyle Suriye’yi uyarmıştır.
Türkiye ile Suriye arasında ortaya çıkan bu gerginlik neticesinde Sovyetler Başbakan
Adnan Menderes’e bir mektup göndererek, Türkiye’yi Suriye üzerinde baskı kurmakla
suçlamıştır. Suriye’den bir rahatsızlık belirtisi olmamasına rağmen Sovyetlerin bu tavrı
Suriye’yi sahiplenme mesajı olarak algılanmıştır. Menderes cevabi mektubunda Türkiye’nin
hiçbir devlete karşı saldırı planı olmadığını ve sadece kendini savunmak amacıyla tedbir aldığı
bildirilmiştir.32
Türk-Sovyet gerginliğinin artması üzerine Kruşçev 9 Ekim’de Amerikan basınına “Eğer
savaş patlak verirse, biz Türkiye’ye daha yakınız ve siz değilsiniz. Silahlar ateş almaya
başlayınca roketler uçacak ve o zaman düşünmek için vakit çok geç olacak” şeklinde bir
demeç vermiş ve Türkiye’yi füzeyle vurma tehdidinde bulunmuştur. Buna cevap Amerika’dan
gecikmemiş ve Amerika Dışişleri Bakanlığı 11 Ekim’de yayınladığı bildiride “Türkiye bir
tecavüze uğradığı takdirde, aradaki mesafe ne olursa olsun, Birleşik Amerika bu memleketi
yalnız bırakmayacaktır. Birleşmiş Milletlerin saygı gören bir üyesi olarak Türkiye, siyasetini
bizzat tayin etmeye ve milli güvenliğini müdafaa için gereken tedbirleri kararlaştırmaya tam
29
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.340, s.602-603.
Armaoğlu, a.g.e., s.507.
31
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.361. s.642-643.
32
Kamuran Gürün, Dış İlişkiler ve Türk Politikası, Ankara Üniversitesi SBF Yayınları, Ankara, 1983, s.201.
30
Journal of History Studies
A erika Perspektifi de 19 7 Krizi e Gide Süreçte Suriye’de Ko ü iz i Yükselişi (19
-1957)
manasıyla muktedir müstakil bir memlekettir. Aradaki mesafe ne kadar uzun olursa olsun,
Türkiye’nin dostu ve müttefiki olan Birleşik Amerika’nın NATO’dan doğan taahhüt ve
vecibelerini yerine getireceğinden şüphe edilemez” ifadeleri kullanılmıştır. Böylece
Amerika’nın Sovyet tehdidi karşısında Türkiye’nin yanında olduğu bütün dünyaya ilan
edilmiştir.33
Sonuç
1957 yılında imzalanan Suriye ile Sovyetler arasındaki antlaşma ile Sovyetler
Ortadoğu’da önemli bir üs kazanmış, bu antlaşma komünizmin Ortadoğu’da yayılması için
önemli bir ivmeye sebep olmuştur. Soğuk savaş döneminde Sovyet Amerikan ilişkilerinin
gerilmesine neden olacak olan bu antlaşma uluslararası ilişkilerde de krize neden olmuştur. Bu
dönemde Ortadoğu üzerinde ilgisi yoğunlaşan Amerika ile ilgili istihbarat raporları gelişmeler
hakkında bilgi edinmemiz ve 1957 krizinin arka planındaki nedenleri açıklayabilmek açısından
oldukça önemli bir kaynaktır. Kriz, Soğuk Savaş yıllarının başlarındaki uluslararası ortamda
nasıl geliştiği hakkında az ya da çok, bu kaynaklarda bulunan verilerle, tarihi geçmişi
resmetmemize yardımcı olmaktadır.
Bu noktada, krize yol açan olgusal nedenleri bu kaynakların nasıl haritaladıklarını
sorgulanması önemlidir. 1957 Suriye krizinin ortaya çıkışı Sovyetler ile imzalanan ekonomik
ve teknik yardımlaşma antlaşması ile olmuştu. Bu gelişme Orta doğu ile ilgilenen bütün Batılı
güçler açısından tehditkâr bir ortamın oluşmasına neden olmuştur. Batılı güçler açısından bu
tehdidin nedeni sadece, Sovyetlerin Ortadoğu’ya sızması ya da komünist nüfuzunu
genişletmesinden kaynaklanmamaktaydı. Aynı zamanda Nasır’ın bölge üzerindeki antiemperyalist etkisinin genişlemesi, Süveyş buhranından sonra daha belirgin hale geldi. Hem
Washington hem de Londra Suriye'de dostane bir rejime ihtiyaç duyuyorlardı. Gizlice Şam'da
bir rejim değişikliği girişimine teşebbüs ettilerse de, Suriye istihbaratı bu gizli planı ortaya
çıkarmış ve engellemiştir.
Krizi, Suriye’nin komşularından Türkiye bağlamında değerlendirdiğimizde Bu dönemde
iktidarda olan Demokrat Parti ve Başbakan Adnan Menderes’in ekonomik ve siyasal açıdan
krizi fırsata dönüştürme gayretleri ön plana çıkar. Amerikan liberalizmine dayalı ekonomik
kalkınma, kültürel açıdan Amerikan değerlerine dayalı gelişme, Amerikan tipi laikliğe dayalı
dini gelişim ve Amerikan anti-komünizmine endeksli ideolojik gelişme planlayan Demokrat
Parti açısından Suriye krizi, Türkiye’nin konumunun anlaşılması açısından fırsat yaratmıştır.
Kaynaklar
Arşiv Belgeleri
FRUS,(U.S. Department of State, Foreign Relations of the United States, Washington,
DC, Government Printing Office ) 1955-1957, Vol. XIII, Near East: JourdanYemen, Doc.287. s.513.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.296, s.525..
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.297, s.526-527.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.530.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.432.
33
Armaoğlu, a.g.e., s.616-617.
Journal of History Studies
42
Volume 10
Issue 6
September
2018
Ali ÇAKIRBAŞ
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.532.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.299, s.533.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.312,ü s.554-555.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.316, s.561.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.321, s.567.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.326, s.573.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.328, s.575-578.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.340, s.602-603.
FRUS, 1955-1957, Vol. XIII, Near East: Jourdan-Yemen, Doc.361. s.642-643.
Müracaat Eserleri
AKDEMİR, Salih, “Suriye’deki Etnik ve Dini Yapının Siyasi Yapının Oluşmasındaki
Rolü”, Avrasya Dosyası, ASAM, Cilt. 6, Sayı.1, 2000, ss.201-237.
ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
Ankara, 1991.
43
Volume 10
Issue 6
September
2018
FİLDİŞ, Ayşe Tekdal, “Günümüzde Suriye’de Yaşanan Sorunların Tarihsel Arka Planına
Kısa Bir Bakış”, Ortadoğu Analiz, Cilt. VI, Sayı.52, Nisan-2013, ss.55-62.
FLORES, Alexander, “The Early History of The Lebenase Comminism Reconsidered”,
Khamsin C.7,1980, ss.7-20
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/suriye/2012/05/29/6619/suriye-siyasi-tarihi
Tarihi: 10.05.2018)
(Erişim
http://www.orsam.org.tr/eski/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20111116_85raportum.pdf
(Erişim Tarihi: 11.05.2018)
GÜRÜN, Kamuran, Dış İlişkiler ve Türk Politikası, Ankara Üniversitesi SBF Yayınları,
Ankara, 1983.
İSMAEL, Tareq Y. İsmael-Jasqelene S. İsmeal, The Communist Movement in Syria and
Lebanon, University Press of Florida, 1998.
İSMAEL, Tareq Y., The Communist Movement in the Arab World, Routledge, 2005.
KARABULUT, Bilal, “Karadeniz’den Ortadoğu’ya Uzanan Bir Dış Politika: Geçmişten
Günümüze Suriye-Rusya İlişkileri”, Karadeniz Araştırmaları, S.12, 2007, ss.6788.
KÜÇÜKVATAN, Mahir, “Soğuk Savaşın Türk Dış Politikasına Etkileri ve 1957 TürkiyeSuriye Bunalımı”, ÇTTAD, XI/23, 2011, ss. 78-82.
UMAR, Ömer Osman, Osmanlı Yönetimi ve Fransız Manda İdaresi Altında Suriye
(1908-1938), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2004.
Journal of History Studies