Engin YILMAZ
TÜRKİYE TÜRKÇESİ
ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR
Genişletilmiş 2. Baskı
Doç. Dr. Engin YILMAZ
TÜRKİYE TÜRKÇESİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR
ISBN 978-605-5885-62-5
Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarına aittir.
© 2010, Pegem Akademi
Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları
Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti’ye aittir.
Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri,
kapak tasarımı, mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt
ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.
Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.
Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında
yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları
satın almamasını diliyoruz.
1. Baskı: Ocak 2009
2. Baskı: Kasım 2010
Dizgi-Grafik Tasarım: Didem Gürleyik
Kapak Tasarımı: Gürsel Avcı
Baskı: Cantekin Matbaası
(Ankara-0312-3843435)
Doç. Dr. Engin YILMAZ
21.06.1971 tarihinde Erzurum’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini İspir’de tamamladı. 1988 yılında girdiği Üniversite Yerleştirme Sınavı’nda Marmara
Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’nü kazandı. Bu bölümden 1992 yılında “İYİ” dereceyle mezun oldu.
1992 yılında Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünün açtığı yüksek lisans sınavını kazanarak, Türk Dili Bilim Dalı’na kayıt yaptırdı.
Aynı yıl İstanbul’da (Silivri/Selimpaşa Lisesi) “Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni” olarak göreve başladı. 1995 yılında, Prof. Dr. Ahmet Topaloğlu yönetiminde hazırladığı “Gazavât-nâmeler ve Niyazî’nin Gazâvât-ı Nebîsi” adlı
tezle, “Türk Dili Bilim Uzmanı” oldu. 1995 yılında Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünün açtığı doktora sınavında başarılı olarak Türk Dili ve
Edebiyatı Ana Bilim Dalı’na kayıt yaptırdı. 1998 yılında Prof. Dr. Osman
Nedim Tuna (Prof. Dr. Osman Nedim Tuna’nın rahatsızlığından sonra) ve
Yard. Doç. Dr. Kenan Acar yönetiminde hazırladığı “ ‘Acâ’ibü'l-Mahlukât
Tercümesi” (Metin-Dil İncelemesi-Çözümlemeli Dizin) adlı tezle “Türk Dili
Bilim Doktoru” oldu. 1999 yılında Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,
Türkçe Eğitimi Bölümüne “Yard. Doç. Dr.” olarak atandı. 2004-2006 yılları
arasında Bosna-Hersek’te Tuzla Üniversitesinde “Misafir Öğretim Üyesi” ve
“Bölüm Şefi” olarak görev yaptı. 2005 yılında “Yeni Türk Dili Doçenti” oldu. Halen, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesinde; Ortaöğretim Sosyal
Alanlar Eğitimi Bölüm Başkanlığı’nı yürütmekte ve Türk Dili ve Edebiyatı
Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda görev yapmaktadır. Yılmaz’ın yayınlanmış 5
(beş) kitabı daha vardır: Türkiye Türkçesinde Niteleme Sıfatları (Değişim Yay., İstanbul, 2004); Sait Faik'in Sakarya'sı (Değişim Yay., 2. Baskı,
İstanbul, 2006), Dedem Korkut'un Hikâyeleri (Metropol Yay., İstanbul,
2005), Türk Edebiyatında Sakarya (Sakarya Büyükşehir Belediyesi Yay.,
Sakarya, 2008), Uygulamalı Metin Bilgisi (Pegem Akademi Yay., Ankara, 2010). Yılmaz’ın başta Türk Dili Kurultayı (2000, 2004, 2008), Türkçenin
Eğitimi-Öğretimi Kurultayı (2008, 2009, 2010), PIAC (Permanent
International Altaistic Conference) (2008) olmak üzere, ulusal ve uluslar
arası düzeyde sempozyum/kongre/kurultay/panellerde sunduğu çok sayıda
bildirisi, ulusal/uluslar arası dergilerde yayınlanmış makalesi ve bilimsel araştırma projesi de bulunmaktadır.
iii
ÖN SÖZ
“Türkiye Türkçesinin mükemmel bir dil bilgisini yazmak” öteden beri
ulaşılması gereken bir hedef olarak Türk Dili araştırmacılarının önünde durmaktadır. Dil ile ilgili tartışmalı olan çeşitli sorunları çözmek/çözüm önerileri
getirmek, yanlışlıkları düzeltmek, eksiklikleri gidermek; artık geleneksel dil
bilgisi anlayışının gerektirdiği salt “biçimci” ve “kuralcı” bir yaklaşımla mümkün ol(a)mamaktadır. Meseleleri aydınlatmak için öncelikle;
i)
Çağdaş dil biliminin yöntem, ilke ve verilerinden yararlanılması,
ii) “İşlev”i ve “anlam”ı öncelikli kılan bir yaklaşımın gösterilmesi,
iii) “İrdeleyici”, “sorgulayıcı” bir anlayışın benimsenmesi,
iv) Özellikle dil içi (edimsel) ve dil dışı (sosyal) bağlamların dikkate alınarak, “tahlil”, “karşılaştırma” ve “tartışma”dan yararlanılması,
v) Mikro düzeydeki alan araştırmalarının (monografik incelemelerin)
sayıca ve nitelikçe artması ve yaygınlaşmasının,
gerekli olduğu kanısındayız.
Esasen, Çağdaş dil bilimi/dil bilgisi araştırmaları, dilin kullanım özelliklerini belirleyerek doğru ve etkin dil kullanımını sağlamayı, ana dil bilincinin
oluşmasına/yerleşmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Elinizdeki
kitabın yazılmasındaki genel amaç; Türkiye Türkçesi dil bilgisinin tartışmaya
açık özel alanlarını ayrıntılı bir biçimde ve örneklere dayalı olarak inceleyerek, zengin ve köklü dilimizin doğru kullanılmasına ve ana dili bilincinin yerleşmesine katkıda bulunmaktır. Kitabın yazılmasındaki özel amaç da; tartışmaya açık konuların irdelemesinde yeni bir taslak ortaya koyabilmektir. Bu
doğrultuda, kitapta yer alan konuların her biri araştırılırken şu yollar izlendi:
i) Konunun seçiminin ve sınırlılıkların belirlenmesinin ardından en
geniş ölçüde akademik/bilimsel düzeyde kaynak taraması yapıldı (başlıca
Türk Dili/Dil bilgisi ve Dil bilimi ile ilgili kaynak kitaplar, dil bilgisi/dil bilimi
terimleri sözlükleri, dil, dil bilgisi/dil bilimi ile ilgili süreli yayınlardaki araştırma/inceleme yazıları, ansiklopedik kaynaklar, bilimsel amaçlı tezler, Türkçe
sözlükler, kongre/sempozyum/kurultay kitapları, genel ağ ortamındaki incelemeler ve araştırmalar vb.),
ii) Konunun sınırlılıklarına uygun olarak Çağdaş Türk Edebiyatından
seçkin eserler tarafımızdan tarandı, “kullanım”ın esas alındığı geniş veri tabanı oluşturuldu,
iii) Dilin sistematiği dikkate alınarak genelden özele doğru giden bir yol
izlendi. İncelemeye konu olan dil biriminin bulunduğu ana yapıyı temsil
eden kategoriden hareketle (örneğin mI açıklanmadan önce “soru” ve
“sorulamak” kavramları üzerinde duruldu) öncelikli olarak bu kategorinin
iv
felsefi ve dilsel arka planı oluşturulmaya çalışıldı. İlgili kavramdan, terimden
ne anlaşılması gerektiği konusu üzerinde açıklayıcı, sorgulayıcı bir yol benimsendi,
iv) İncelemeye konu olan dil biriminin (örneğin -mAdAn zarf-fiil biçim
biriminin), sıklıkları da dikkate alınarak “dil bilgisel görünümleri” (hangi dil
yapıları içinde kullanıldığı) belirlendi,
v) İncelemeye konu olan dil biriminin kullanım özellikleri dikkate alınarak bağlam içindeki işlevleri belirlendi,
vi) İncelemeye konu olan dil birimiyle ilgili tartışmalı olan sorunlara
“tahlil” ve “karşılaştırmalar” ışığında, yeni bir bakış açısıyla çeşitli çözüm
önerilerinin getirildiği değerlendirmeler yapıldı. Tartışma ve değerlendirmeler
yapılırken, dil içi (edimsel) ve dil dışı (sosyal) bağlamlardan yararlanıldı.
Elinizdeki kitapta toplam sekiz inceleme yazısı vardır. Bu incelemelerden
“Türkiye Türkçesinde İkili Çatı Sorunu ve Bunun Öğretimi İle İlgili Meseleler” adlı incelememiz TDAY Belleten- 2001/1’de; “Medyatik Dil Alanları:
Reklam/cılık Dili Üzerine Metin Dil Bilimsel Bir İnceleme” adlı incelememiz
Türk Dili dergisinde (sayı: 634, Ekim 2004); “Türkiye Türkçesinde Sözcük
Türlerine Yeni Bir Bakış” adlı incelememiz ise Türkiye Türkçesinde Niteleme
Sıfatları adlı kitabımızda küçük bir bölüm olarak daha önceden yayınlanmıştı. Her üçü de, bu çalışma dolayısıyla yeniden gözden geçirilmiş ve düzenlenmiştir.
Biz, bu çalışmada Türkiye Türkçesindeki çeşitli terimleri, kavramları, sorunları ayrıntılı bir biçimde ve kullanımı esas alıp inceleyerek, ilgili dil
ögelerini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren başlıca sorunları, eksiklikleri ve yanlışlıkları en aza indirmeyi, gücümüz yettiğince de -eş zamanlı
yöntemin sınırları içinde kalarak- gidermeyi amaçladık. Kitabımızın -bir alan
araştırması olması dolayısıyla- hem buradaki konularla ilgili daha sonra yapılacak çalışmalara, hem de yazılacak olan Türkiye Türkçesinin mükemmel
dil bilgisine katkıda bulunacağını umuyoruz.
Kitabın Türkiye Türkçesi üzerine çalışan uzmanlara, öğretmenlere ve öğrencilere yararlı olmasını diliyorum. Bu çalışmamda ve diğer çalışmalarımda
değerli görüşleriyle bana yeni ufuklar açan kıymetli hocam Prof. Dr. Leyla
Karahan’a, düzeltilerde gayret gösteren sevgili öğrencim Harun İlçioğlu’na
ve kitabın yayınlanması aşamasında kolaylık ve titizlik gösteren Servet Sarıkaya’ya teşekkür ediyorum.
Bu çalışmamı, daha ilk doktora dersimizde “Size düşünmeyi öğreteceğim” diyen ve üzerimde çok büyük emeği olan merhum hocam Prof. Dr.
Osman Nedim Tuna’nın aziz hatırasına ithaf ediyorum.
Doç. Dr. Engin Yılmaz
Hendek, 2009
v
2. BASKIYA ÖN SÖZ
Geçen yıl ilk baskısı yapılan Türkiye Türkçesi Üzerine Araştırmalar’ın bu
sene ikinci baskısı yapıldı. Akademik/bilimsel nitelikli kaynak eserler için kısa
sayılabilecek bir sürede ikinci baskının yapılma aşamasına gelinmesi, emeklerimizin karşılık bulması bakımından gerçekten memnuniyet verici bir gelişmedir.
Bu baskıda; birinci baskıdaki sorgulayıcı, irdeleyici, eleştirel bakışa dayanan genel anlayışımız devam ettirildi. Kitap, baştan sona tekrar incelenerek gerekli düzeltmeler yapıldı. “Türkçe Dilbilgisi Öğretiminde Soyut Yapıdan Somut Yapıya Geçiş: Benzetim Tekniği Uygulaması” adlı ortak çalışma,
görülen gereklilik üzerine kitaptan çıkarıldı. Ancak, bir önceki baskıda Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü 2007-2008 eğitimöğretim yılı mezunu öğrencilerimden Özge Can KAYAOĞLU’nun, bu çalışmada emeği olmasına karşın, adının ve yaptığı katkının belirtilmesi sehven
unutulmuştu. Özge Can KAYAOĞLU tarafından benzetim tekniğinden yararlanılarak hazırlanan “Fiiller Ailesi” adlı animasyon metni, “Türkiye Türkçesinde İkili Çatı Sorunu ve Bunun Öğretimi ile İlgili Meseleler” başlıklı incelememizden sonra eklenmiştir. Kendisini bu özgün çalışmasından dolayı
kutlar, kitaba yaptığı küçük katkıdan dolayı da teşekkür ederim.
Eserin yeni baskısında, Türkçe Eğitimi Bölümü’nden Araştırma Görevlisi
Yonca KOÇMAR; kitabı baştan sona okuyup, önerilerini sunmakla kalmadı;
“İlköğretim Okulları (6., 7., 8. Sınıflar) İçin Hazırlanan Türkçe Sözlüklerin
Türkçe Ders Kitaplarındaki Söz Varlığını Yansıtması Bakımından Değerlendirilmesi” ve “Çocuk Kavramının Sözlüksel Tanımlarının Eleştirisi” adlı ikinci
baskıya eklenen incelemelerde ortak yazar olarak da önemli katkıda bulundu. Başarılı ve titiz bir araştırmacı olma yolunda ilerleyen Yonca KOÇMAR’a
çok teşekkür ederim. Ayrıca, başta Servet Sarıkaya olmak üzere Pegem
Akademi Yayınları çalışanlarına da gösterdikleri yakın ilgiden dolayı teşekkür
ederim.
Doç. Dr. Engin YILMAZ
Hendek, 2010
vi
İÇİNDEKİLER
1. SORU VE SORULAMA:
“mI Sadece Bir Sorulama Ögesi midir?” .............................................. 1
2. OLUMSUZLUK:
“-mAdAn Zarf-fiil Eki Sadece Olumsuzluk mu Bildirir?” ................. 21
3. SÖZLÜK, SÖZLÜKÇÜLÜK VE SÖZLÜKBİLİM:
3.1. “(TDK)Türkçe Sözlük’teki Maddebaşı Birimler Üzerine
Eleştirel Bir Yaklaşım” ......................................................... 45
3.2. “Çocuk Kavramının Sözlüksel Tanımlarının Eleştirisi”........ 85
3.3. “İlköğretim Okulları (6., 7., 8. Sınıflar) İçin Hazırlanan
Türkçe Sözlüklerin Türkçe Ders Kitaplarındaki Söz
Varlığını Yansıtması Bakımından Değerlendirilmesi”....... 103
4. FİİL ÇATILARI:
“Türkiye Türkçesinde İkili Çatı Sorunu ve Bunun Öğretimi
İle İlgili Meseleler” .......................................................................... 121
5. SÖZCÜK TÜRLERİ:
“Türkiye Türkçesinde Sözcük Türlerine Yeni Bir Bakış” ................ 170
6. BASIN DİLİ:
“Medyatik Dil Alanları: Reklam/cılık Dili Üzerine Metin Dil
Bilimsel Bir İnceleme”..................................................................... 197
7. NİTELEME:
“Bir Dilbilgisi Terimi/Kavramı Olan “Nitelik” ve “Özellik” Eş
Anlamlı mıdır?”................................................................................. 218
vii
viii
Türkiye Türkçesi Üzerine Araştırmalar
1
“mI” Sadece Bir Sorulama Ögesi midir?
Ø. Giriş: Türkçede sorulama yöntemleri yazı dilinde ve konuşma dilinde farklılıklar göstermektedir. Yazı dilinde; soru kavramı katan çeşitli sözcükler ve (kökeni -ek mi sözcük mü- ve yapısı tartışmalı olan) mI ögesi, konuşma dilinde ise; vurgulama/tonlama sorulama işlemi için başvurulan yollardır.
Bu incelemede; önce soru ve sorulama kavramlarının düşünsel arka planı
tartışılmış, çeşitli değerlendirmeler yapılmış, daha sonra da yazı dilinde
sorulamayı sağlayan mI ögesinin -ilgili ögenin köken ve yapı sorunsalı üzerinde durmadan-1 çağdaş edebi metinlerden tarafımızdan taranarak belirlenen üç yüzün (300) üzerinde örnekten hareketle, “dil bilgisel yapılanmalar
içindeki görünümü (yeri ve konumu)”, “kullanım özellikleri” ve “işlevleri”
üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur. Belirlenen kullanımlarda, vurgusuz bir
birim özelliği taşıyan mI’nın sorulanmak istenen ögeden hemen sonra getirilebilmesi -özellikle fiilin bütün kiplerine uygulanabilmesi-, herhangi bir sözdizimsel değişiklik yaratmaması, yani Türkçenin yapısındaki bu “düzenlilik”in
sorulamanın çok erken yaşlarda, doğru ve kolay öğrenilmesini sağladığı
sonucuna varılmıştır. Ayrıca, çocukların kullandığı sorulu cümleler onların
bilişsel gelişiminde, öğrenme yeterliliklerinde -özellikle kavramsal içeriklerin
oluşturulmasında- önemli rol oynamaktadır.2 Ancak şunu belirtmekte yarar
vardır ki; bir soru cümlesinde soru ögesinin bulunması, ilgili cümlenin anlamsal olarak soru kavramı içermesi, o cümlenin tamamının, o cümledeki
bütün ögelerin sorulu hâle getirildiği anlamını taşımaz. Sorulanan birim,
sorulama ögesinin etki alanına, sorma açısının kapsamına girmektedir. Bu
itibarla, soru cümlelerinin “anlamı soru olan/soru içeren cümleler” şeklinde
tanımlanması yerine, “içinde en az bir sorulama ögesi bulunan cümleler”
olarak tanımlanması, bilimsel olarak daha doğru olacaktır.3
1. Soru, Sorma(k), Sorulama(k) Nedir?
“Soru”, sor- fiilinden, -Ig>I fiilden isim yapım eki ile türetilmiş bir kavramdır. Soru, günlük dildeki kullanımının yanında, bir dil bilgisi, hukuk,
eğitim bilimi, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji terimi olarak da kullanıl-
1
Nitekim, mI ögesini Ergin (2002: 130), Korkmaz (2003: 575); “(soru) ek”;
Hacıeminoğlu (1974: 275) ve Demircan “edat” (1978-79: 161); Deny “zarf” (1941:
274); Kornfilt de “particle” (1997: 191) olarak kabul eder.
2
Hatice Sofu, “Soru Tümcelerinin Edinimi”, Dilbilim Araştırmaları, Ankara, 1998,
s. 90.
3
N. Engin Uzun, Dilbilgisinin Temel Kavramları Türkçe Üzerine Tartışmalar,
Ankara, 1998, s. 154-155.
2
Türkiye Türkçesi Üzerine Araştırmalar
maktadır. İncelemenin sınırlılıkları gereği, sorunun günlük dildeki ve dil bilgisindeki başlıca anlamları üzerinde durulacaktır.
“Sormak” ve “soru” TDK-Türkçe Sözlük’te şöyle tanımlanmıştır: sormak: “Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek”;
soru: is. “1. Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz
veya yazı, sual 2. Bir öğrenciye sınavda yöneltilen söz veya yazı, sual”.4
Büyük Larousse’da soru a. “1. Bir bilgi edinmek ya da bilgileri denetlemek
amacıyla bir kimseye yöneltilen ve karşılık gerektiren söz ya da yazı, sual;
soru cümlesi dilbil. Soru cümlesi, bir soru sormayı amaçlayan ya da bir kuşku içeren cümle türü. Soru, cümlenin tümünü ya da kimi ögelerini kapsayabilir… Bilmediği bir olguya ilişkin bir doğrulama ya da açıklama istemesine
göre konuşucu, sorusunu tüm cümleye yayar ya da cümlenin anlattığı bir
olay, bir kişi, eylemin bir yönü üzerinde odaklaştırır: Geldin mi? İyi yaptım
mı? gibi sorular evet/hayır yanıtlarını gerektirebilir (Bu yanıtlar cümlenin
tümünün olumlu ya da olumsuz yinelenmesiyle eş değerlidir. Oysa Sen kimsin? Nereye gidiyor? gibi sorular için, soruda bulunmayan bilgileri gerektiren
yanıtlar zorunludur.)”.5 Meydan Larousse’da soru kavramı şöyle tanımlanmıştır: i. (esk. türk. soruğ’dan) “Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve
karşılık gerektiren söz veya yazı//Bir öğrenciye, bilmesi gereken şeyleri bilip
bilmediğini anlamak için sınavda yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya
yazı”. Esk. sual”.6 N. Engin Uzun, soru cümlesini şöyle tanımlamıştır: “Bir
tümcenin anlamı soru kavramını içeriyorsa, yani dinleyicide yanıtlanması
gerektiği etkisini uyandırıyorsa soru tümcesidir…1. Gerçek soru 2. Sözde
soru 3. Yansıma soru 4. Seçenekli soru”.7 Vikipedi genel ağ ansiklopedisinde
“soru” kavramı şöyle tanımlanmıştır: “Cevap biçiminde bilgi talep eden dilbilimsel bir ifadedir. Çeşitli türde sorular biçimlendirilebilir. Örneğin, bir soru
aynı zamanda bir istek olabilir ve soru cümlesi şeklinde ifade edilebilir. Sorular rica ifadelerinin yanında normalde bir cevap temin etmek için kullanılan
komutları da andırabilir. Aslında bazı ifadeler, örneğin "Tereyağını uzatır
mısın?", dilbilgisi kurallarına göre soru biçimindedir ama bir faaliyet isteği
işlevindedir, cevap değil”.8
“Soru” ve “sormak” kavramlarının tanımlanmasında ortak olan “birine
yöneltilmek ve karşılık gerektirmek”, “dinleyicide yanıtlanması gerektiği etkisini uyandırmak” ölçütleri, soru ve sorulamak kavramlarının, “diyalog” ve
4
TDK, “Sormak” ve “Soru”, Türkçe Sözlük, TDK Yay., Ankara, 2005, s. 1794.
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi, Milliyet Yay., C. 20, 1988, s. 10687.
6
Meydan Larousse, “Soru”, Meydan Yay., C. 11, İstanbul, 1987, s. 462-463.
7
N. Engin Uzun, Dilbilgisinin Temel Kavramları Türkçe Üzerine Tartışmalar, Ankara, 1998, s. 150.
8
Vikipedi, “Soru”, http://tr.wikipedia.org/wiki/Soru_(kavram), (ET: 16.10.2008).
5