Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Ataerkil Devrim ve Psikolojik Dönüşüm
Journal of Universal History Studies (JUHIS)
Zeus Kültündeki Greko-Pers EtkileşimlerZeus kültündeki Greko-Pers etkileşimler, arkeolojik kanıtlar ve antik edebî eserler ışığında ortaya çıkarılabilir. Zeus, antik bir Hint-Avrupalı kökene sahipti. Akhamenid İmparatorluğu'nun kurulmasıyla birlikte, uzun bir süre birbirlerinden uzak kalan Hint-Avrupalı kültler, yeniden bir araya gelmişlerdir. Zeus da bu olayın sonucunda yeni etkileşimlerle karşılaşmıştır. Hinduizm'de gökyüzünün ata tanrısı olan Dyaus-Pitar'dan türetilen Zeus, Antik İran pantheonundaki kötümser tanrılar olan Daevalar'la ilişkilendirilmektedir. Ancak, Akhamenid İmparatorluğu kurulduktan sonra, hem antik edebî eserlerde, hem de arkeolojik ve epigrafik kanıtlar ışığında, Zeus'un daha çok Persler'in baş tanrısı olan Ahuramazda ile özdeşleştirilmesinden bahsedilir. Kafkaslar'da "Şimşekli Armazd" adı verilen tanrı, bu ilişkiyi açık bir şekilde yansıtmaktadır. Akhamenid İmparatorluğu çöktükten sonra, Doğu Anadolu'da baş kaldıran Yarı Persli hânedanlar, Ahuramazda ile Zeus'un birleşmesini hızlandırmışardır. Kommagene'de ortaya çıkan Zeus-Oramasdes, bu birleşimin önemli noktasıdır. Zeus kültündeki Greko-Pers etkileşimler konusunda, Ata-Kral-Tanrı kavramı da, yeni bir kavram olarak önem taşımaktadır. Arsakid sikkelerinde, Zeus biçiminde tasvir edilen kral ve kralın atası, bu konuyu kanıtlayan örneklerden sayılmaktadır. Bunun yanında, Yunan felsefî ve kültsel düşüncede, Kral-Tanrı kavramı, ilk defa Persli bir kral, yani I. Kserkses hakkında kullanılmıştır. Olympia'da keşfedilen Zeus ve Ganymedes terrakottası, söz edilen düşünceden kaynaklanmış olabilir. Sözü geçen Zeus, Pers etkili (?) bir sakal ve bıyığa sahip olduğu için, Ata-Kral-Tanrı kavramını temsil eden bir kanıt olarak kabul edilebilir.
2009 •
The beliefs as well as the experience of the sacred are quite important in human life. It is noticeable that the focus of the religious discource which is mainly based on the religious sources is about the description of the sacred. Not only in the belief systems which are called religion in traditional meaning but in every case related to human being, it is seen that the sacred somehow manifests. The myths which are the stories of the sacred are also quite important in religious discourse. The usage and description of the myth according to the positivist paradigm has been an obstacle in true/proper understanding of the myths.
Bitirme Çalışması
Pers Mitolojisindeki Kötücül Güçler2021 •
Pers mitolojisi ve efsaneleriyle ilgili elde edilen en eski bilgiler MÖ. 15. yüzyıla kadar gitmektedir. Arkeolojik verilerin dışında İran’ın tarihi ve dini inançları ile ilgili en eski bilgiler ise Rîg Vedâ ve Avestâ’da yer almaktadır. Zerdüştlük, açığa çıkarılan dünya dinleri arasında en eskilerinden birisidir. Bundan dolayı da insanlık üzerinde büyük bir etki bırakarak, Batı dinlerinin de gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Zerdüştler köken olarak Hint-Avrupa ailesinin torunları olan Proto Hint-İran halkının torunlarıdır. Zerdüştlük dini, tarihte önemli bir güç olan Akhaimenid İmparatorluğu (M.Ö. 550-330) tarafından benimsenmiş ve devlet dini haline getirilmiştir. Dünya çapında 200.000'den az takipçisi olduğu düşünülen Zerdüştlük dinin, İran coğrafyasında ortaya çıktığı düşünülmektedir. Zerdüştlük dininin peygamberi olan Zerdüşt’ün yaşadığı tarih tartışmalı bir konu olup, inancını 5 temel ilkeye dayandırmaktaydı. Zerdüşt, kötülük güçlerine karşı bir savaş ilan etmişti; iyi dini seçen her kişiyi kötülerle savaşmaya ve dünyayı kötülerden temizlemeye çağırıyordu. Zerdüşt’ün kutsal kitabı olan Avestâ, farklı dönemlerde kaleme alınmış ve en eski bölümünü Gathalar oluşturmaktaydı. Pers mitolojisi İslamiyet öncesi inanç, efsane ve özellikle de zerdüştlüğün düalist yapısı ile birçok tanrı ve olağanüstü yaratıkların hikayesini taşımaktadır. Pers mitolojisinde yer alan karakterler güçlü bir şekilde iyi ve kötü olanlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Söz konusu olan iyi ve kötü anlayışı Pers mitolojisinde efsane, hikâye, figür ve motiflerde de sıkça karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda İran kralları da kötülük ve ölüm güçleriyle savaşıp, İyiliğin kazanmasında önemli katkılarda bulunmaktaydılar. Bu konuda Pers imparatoru 1. Kserkses (M.Ö. 485-465) imparatorluk genelinde Daevaların tapımını yasaklamaktaydı. Özetle bir Mazdeist, Ahura Mazda’yı seçerken kötüye karşı iyiyi, Daevaların dinine karşı hakikat dinini de seçmiş olur. Bundan dolayı da her Mazdeist kötülüğe karşı savaşmalıdır. İyi ve kötü arasındaki bu çekişme Pers mitolojisinde yaratılışın başlangıcında yaratılan Spenta Mainyu (Yardımsever Ruh) ve onun ikizi olan Angra Mainyu (Yıkıcı Ruh) arasındaki mücadeleden kaynaklanmaktaydı. Zerdüşt dininin en önemli tanrısı olan Ahura Mazda ışığın ve iyiliğin sembolü iken onun tam karşıtı olan Angra Mainyu öfke, kıskançlık, kötülük ve karanlıkla özdeşleştirilmekteydi. Kutsal ateşi yaratan Ahura Mazda “Ameşa Spenta” ismi verilen melekleri yönetirken, külleri yaratan Angra Mainyu ise “Daeva” ismi verilen şeytanları yönetmektedir. Angra Mainyu’nun bildiği tek şey Ahura Mazda’nın oluşturduğu düzeni ve yaratığı güzel şeyleri yıkmaktı. Bu yüzden kötücül güçlerin veya şeytanların lideri olarak tanımlanmaktaydı. Bu araştırmada, öncelikle Pers imparatorluğunun tarihi çağları elle alınmış, Zerdüşt dini ve Avestâ hakkında bilgi verilip, Pers mitolojisindeki iyi ve kötü güçler arasındaki mücadelelerin Pers mitolojisindeki yeri ve yansımaları anlatılacaktır. Sonrasında araştırmanın ana konusunu oluşturan Pers mitolojisindeki kötücül güçler tanımlanmaya çalışılacaktır.
INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON MYTHOLOGY BOOK OF ABSTRACTS
Mitlerden Günümüze Yamyamlık Kavramı2019 •
Geniş anlamıyla, kendi türünden bir canlının bedeninin bir kısmının ya da tamamının yenmesi olarak ifade edebileceğimiz kanibalizm, bugünkü dar anlamıyla insanın başka bir insanın uzuvlarını, iç organlarını veya vücudunun baş- ka bir yerini kısmen ya da tamamen yemesi olarak tanımlanabilir. Dünya’da yaşam var olduğundan beri süregelen bu eylem “günümüze ulaşan” mitler arasında ilk defa Mısır Mitolojisi’nde görülür. Kendi kuyruğunu yiyen yılan Ouroboros’un tasvirleri şeklinde karşımıza çıkan eylem yok oluştan varoluşa, sonsuz bir döngüyü, yeniden doğuşu sembolize eder. Bu olgu halen daha günümüz yamyamlık eylemlerinin altında yatan en tipik nedenlerden biridir. Yunan Mitolojisinde görülen yamyamlık eylemlerinin nedeni, Mısır Mitolojisi’ne göre farklılıklar gösterir. Babasının hakimiyetine son veren titan Kronos, kardeşi Rhea ile evlidir. Çocuklarının da bir gün kendi hakimiyetine son verece- ğinden korktuğundan, doğan çocuklarını her seferinde yutar. Son çocuk Zeus, annesinin bir planı ile kurtulur. Diğer kardeşlerini de kurtaran Zeus, uzun bir mücadelenin sonucunda babasının ve titanların hakimiyetine son verir. Bunca şeye rağmen Zeus, benzer kaygılar taşıyarak ilk eşi Metis’i hamile iken yutmaktan da geri durmaz. Bu örneklerden gördüğümüz ve yutma şeklinde gerçekleştirilen yamyamlığın nedeni, düşmanından mutlak olarak kurtulmak, rahat etmektir. Aynı kaygılar gümümüz yamyamlık eylemlerinin de nedenlerinden birini oluşturur. Atina Kralı’nın Prokne ve Philomela adında iki kızı vardır. Kızlardan Prokne ile evli olan Trakya Kralı Tereus, eşinin dilini keser ve diğer kız kardeş Philomela’ya da tecavüz eder. Kız kardeşler de intikam almak için Tereus’un oğlunu öldürür ve şölen sırasında pişirip etini Tereus’a yedirirler. Bu mitte yamyamlık eylemi, bir intikam şekli olarak karşımıza çıkar. Modern dünyanın vahşilik ve barbarlık olarak gördüğü yamyamlık kavramının gerçekte ne olduğunu, mitlerden başlayarak günümüze kadar süregelen yamyamlık eylemleri üzerinden inceleyen bu çalışmada, “ilkel” diye tabir edilen geçmiş toplumların inanışlarının yani mitlerin, değişimlere uğrayarak halen yaşadığı gösterilmeye çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: Yamyamlık, Kanibalizm, Mit, Mitoloji
International Symposium on Mythology: Proceedings Book
Söylenmeyen Olarak Mitos: Metafor ve Teori2019 •
Tarihsel olarak bakıldığında mitos, logos bilincinin gelişmesiyle “kurmaca” olarak ele alınmaya başlar. Mitosun Latin diline fabulae olarak tercümesi onun Grek dünyasında anlaşılma şeklini bütünüyle tek bir boyutla sınırlandırarak Ortaçağ düşüncesinin mitleri hurafe; Aydınlanma Çağı’nın ise mantık-öncesi düşünce olarak konumlandırmalarına ve kelimenin böylece negatif anlam kazanmasına neden olur. Her ne kadar romantikler mitlere ilişkin bu anlamı değiştirmeye çalışsalar da Aydınlanma ile benzer bir tarih şemasına sahip olduklarından bu sefer de onlar logosu dışlayarak mitosu yüceltmişlerdir. Yirminci asrın yapısalcı teorilerinde ise mitos kurmaca ve gerçeklik sorununun ötesinde “yapı” olarak ele alınır. Mitosun yapı ve kurmaca kıskacındaki tarihi, aynı zamanda kendi varlığını doğrudan veya dolaylı olarak daima hissettirdiği dil ve edebiyatın “dönüştürücü” vasfının da baskılanmasına neden olur. Bu çalışmada mitosun “dilde dönüşme tecrübesi” yaşatan vasfı, metafor ve teori kavramlarının antik Grek dünyası ve düşüncesindeki kökensel kullanımları dikkate alınarak belirginleştirilmeye çalışılacak ve mitosun söyleme vasfına dikkat çekilecektir.
Zihnin Kökenleri: Mitolojiden Felsefeye Antik Yunan'da Ruhun Üniterleşme Süreci
Zihnin Kökenleri: Mitolojiden Felsefeye Antik Yunan'da Ruhun Üniterleşme Süreci2016 •
On yedinci yüzyılda ilk kez tarih sahnesine çıktığından beri, gerek felsefi gerekse bilimsel çok sayıda araştırma ve tartışmaya konu olan "zihin" kavramının kökenleri modernite öncesinde hem felsefe hem de dinlerin en önemli öğelerinden biri olan "ruh" kavramında bulunmaktadır. Dolayısıyla, zihin kavramına tam anlamıyla vakıf olabilmek, kavramın mahiyetini, içeriğini, kapsamını ve ruh kavramından hangi açılardan farklılaştığını idrak edebilmek için ruhun tarihinin hesaba katılması gerektiği açıktır. Bu çalışmanın amacı, tarihsel kaynakların elverdiği ölçüde, hikâyenin en başına dönerek antik Yunan mitolojisi ve felsefesindeki ruh kavram(lar)ını, ilkel düşünceyi arka plana alarak incelemek ve ruh kavramının geçirdiği üniterleşme sürecini ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: Ruh, psukhe, antik Yunan felsefesi, Homeros, Orpheusçuluk, ruhun üniterleşmesi. Abstract The origin of the concept of "mind", which has been the subject to a large number of philosophical and scientific investigations since it first got to stage of history in the seventeenth century, can be found in the concept of the "soul" which has been one of the most important constituents of both philosophy and religion before modernity. Therefore, in order to have a grasp of this concept, to comprehend the true nature, content and extent of it and how it differs from the concept of the soul, it is necessary
T U RU L A Magyar Heraldikai és Genealógiai Társaság, a Magyar Nemzeti Levéltár Országos Levéltára és a Magyar Történelmi Társulat Közlönye
Magyar zsoldosok címerei Mantovából2024 •
2015 •
Parque-Museo de La Venta: creación, trasformación y patrimonio cultural
Parque-Museo de La Venta: creación, transformación y patrimonio culturalIEEE Trans. Electrial Insulation
Identification and Localization of PD-Sources in Power- Transformers and Power-Generators2017 •
Semillas translúcidas: preferir la verdad y la belleza para honrar a las mujeres indígenas
Semillas translúcidas: preferir la verdad y la belleza para honrar a las mujeres indígenas2017 •
Actas de las XV Jornadas de Protección del Patrimonio Histórico de Écija «Écija creadora, exportadora e importadora de influencias»
Por los caminos que no son los nuestros para acabar con la tierra como posada. Écija en América (XVI/XVIII)2023 •
Imagination – the Solution for Society’s Problems
interview with David Graeber : Imagination – the Solution for Society’s Problems interview with David Graeber2014 •
Annales de Bretagne et des pays de l'Ouest
Soigner l’enfant dans les textes médicaux arabes et persans du Moyen Âge2017 •
Physical Review Letters
Search for New High-Mass Particles Decaying to Lepton Pairs in pp¯ Collisions at s=1.96 TeV2005 •
Anatolian Journal of Education
An Exploratory Study on the Null Curriculum in the Basic Education System in GhanaScience Signaling
Pheromone-Induced Morphogenesis Improves Osmoadaptation Capacity by Activating the HOG MAPK Pathway2013 •
2015 •
ICERI2016 Proceedings
Breaking Free of the Classroom: Implementing Digital Media to Enhance Students’ Involvement in Learning Mathematics2016 •
International Journal of Current Microbiology and Applied Sciences
Evaluation of Different Fungicides Against Alternaria Leaf Blight of Tomato (Alternaria solani)2017 •
Coastal Management
Historic Monuments Threatened by Coastal Hazards at Boca do Rio, Algarve, Portugal2007 •
Journal of Mass Spectrometry
Gas‐phase nucleophilic reactions in tetraalkoxysilanes1995 •
Atmospheric Chemistry and Physics
Evaluation of gas-particle partitioning in a regional air quality model for organic pollutants2016 •