NASIR’DAN SİSİ’YE MISIR-RUSYA İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL BİR
ÖZETİ
Mansur Bakır
ÖZET
Hür Subaylar Hareketi’nin 24 Temmuz 1952 tarihinde Mısır’ın son hükümdarı Kral
Faruk’a karşı düzenlediği darbeyle devletin hem iç hem de dış politikasında birçok
değişim yaşanmıştır. Yeni rejim dış politikasını hayata geçirirken temel parametreleri
yeniden yorumlamış ve hem Ortadoğu’daki hem de dünyanın geri kalanındaki siyasi
konjonktürü göz önüne almıştır.
Müdahalenin liderlerinden Cemal Abdünnasır zamanında antiemperyalist panarabizm ideolojisi ve Bağlantısızlar Paktı Mısır’ın dış politikasında temel belirleyici
öğe olmuştur. Bunu göz önüne aldığımız zaman antiemperyalist cephenin lideri olan
SSCB ile yakın ilişkilerin kurulması şaşırtıcı değildir. Halefi Enver Sedat döneminde
SSCB ile var olan ilişkilerin düşüşe geçtiği ve Mısır’ın ABD yanlısı bloğa dahil olduğu
görülmektedir ki bu durum Mısır-İsrail arasında yapılan 1979 Camp David
anlaşmasıyla resmileşmiştir. 1980’de iktidara gelen Hüsnü Mübarek dönemi ise iki
ülke arasındaki ilişkilerin durağan kaldığı bir dönem olmuştur. 1990’da SSCB’nin
çöküşünden Vladimir Putin’in iktidara gelmesine değin bu durağanlık devam etmiş,
fakat Putin’in Ortadoğu ülkeleriyle ilişkileri yeniden tesis etmeye yönelik çabalarıyla
ilerleme gerçekleşmiştir. 2011 yılında halk hareketleri sonucunda devrilen Hüsnü
Mübarek’in yerine Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi iktidara gelmiş
fakat Rusya siyasal İslamcı olması sebebiyle Mursi’yle yakın ilişkiler kurmaktan
İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler, Ana Bilim
Dalı, Yüksek Lisans Öğrencisi
1
imtina etmiştir. 2013 yılında yaşanan askeri darbe sonrasında Abdülfettah el-Sisi
yönetimi devralmış ve bu değişiklik Rusya-Mısır ilişkilerini olumlu anlamda
etkilemiştir. Uluslararası alanda yaşanan birçok değişim neticesinde bu iki ülke
arasında çeşitli anlaşmalar yapılmıştır. Mısır’ın uzun zamandır müttefiki olan ABD ile
yaşadığı sorunların ve görüş farklılıkların bu yakınlaşmaya neden olduğu çokça dile
getirilen bir konudur.
Anahtar Kelimeler: Nasır, Sedat, Mübarek, Sisi, Putin, SSCB
2
ABSTRACT
The July 24, 1952 coup of the Free Officers Movement against Egypt’s last ruler, King
Farouk, led to many changes in the state’s internal and external policies. The new
regime reinterpreted the basic parameters while implementing its foreign policy and
considered the political conjuncture both in the Middle East and the rest of the World.
The anti-imperialist pan-arabism ideology and the Non-Aligned Movement were the
main determinants of Egypt's foreign policy during the intervention leader Cemal
Abdünnasır. When we take this into account, it is not surprising to establish close
relations with the USSR, the leader of the anti-imperialist front. During the reign of
his successor Anwar Sadat, it was seen that the existing relations with the USSR had
started to decline and Egypt became part of the pro-US bloc, which was formalized by
the 1979 Camp David agreement between Egypt and Israel. Hüsnü Mübarek period,
which came to power in 1980, was a period in which the relations between the two
countries remained stationary. This stasis continued until the collapse of the USSR in
1990 and the arrival of Vladimir Putin in power, but progress was made with Putin's
efforts to restore relations with the Middle Eastern countries. Mohammed Morsi, a
Muslim Brotherhood supporter, came to power in place of Hosni Mubarak, who was
overthrown in 2012 as a result of popular movements; but Russia refrained from
establishing close relations with Morsi because of its political Islamism. After the
military coup in 2013, Abdülfettah el-Sisi took over the administration and this change
positively affected the relations between Russia and Egypt. As a result of many
changes in the international arena, various agreements were made between these two
countries.
Key Words: Nasser, Sadat, Mubarak, Sisi, Putin, USSR
3
GİRİŞ
Hür Subaylar Hareketi’nin 1952 yılında gerçekleştirdiği askeri darbeyle Mısır’ı
yaklaşık bir asırdır yöneten Kavalalı Hanedanı yıkılmış ve Kral Faruk’ta İtalya’ya
sürgüne gönderilmiştir. Bu askeri darbe sonrasında Mısır, İngiliz işgalinden beri yer
edindiği batı kampından ayrılma yolunda ilerlemiştir. Özellikle İngiltere ve İsrail
temeline oturtulan antiemperyalist bakış açısı Nasır döneminde Mısır’ı pan-Arabizm
ideolojisinin öncüsü haline getirmiştir. İşte bu süreçten sonra Mısır, kendi politikaları
dönemlere göre değişse dahi, daima Ortadoğu’nun belirleyici figürlerinden biri
olmuştur. Sürekli yapılan karşılaştırmalarda sırasıyla Türkiye, İran ve Mısır’ın diğer
bölge ülkelerine nazaran daha köklü ve kurumsal yapılara sahip oldukları ve bölgeyi
domine etme kabiliyetine zaman zaman eriştikleri ifade edilmektedir 1. Bunun yanı sıra
Mısır’ın hem Ortadoğu ve Afrika arasında bir geçiş kapısı olması hem de Süveyş
Kanalı gibi önemli bir su yolunu kontrol etmesi önemini arttırmaktadır. Nitekim
yaklaşık 1882 yılındaki işgalden 1952 Darbesi’ne kadar Mısır’ın büyük oranda İngiliz
himayesinde kalması da bu ehemmiyetin doğal bir sonucudur.
1952’den sonra başlayan Mısır- SSCB yakınlaşması hem Sovyetler Birliği’nin
ABD’ye karşı Ortadoğu’ya müdahil olmasını sağlamış hem de Mısır’a İsrail karşısında
güçlü bir müttefik kazandırmıştır. Bu açıdan bakacak olursak her iki ülkenin de
rasyonel sebeplerle yakınlaştığını söylemek mümkündür. 1970’ten sonra gerileyen ve
daha sonra durağan hale gelen Mısır-Rusya ilişkilerinin özellikle Mübarek döneminde
yavaş yavaş ilerlediği fakat Sisi döneminde büyük bir hız kazandığı görülmektedir.
Bu çalışma Mısır-Rusya ilişkilerinin dönemlere göre nasıl şekillendiğini ve özellikle
Arap Baharı sonrasında bu ilişkilerin hangi yöne doğru evrildiğini açıklamak amacıyla
kaleme alınmıştır. Özellikle Mısırlı liderlerin hem bölgesel olayları hem de ülkenin
kendi içindeki gelişmeleri dikkate alarak dış politikayı nasıl belirlediklerini anlamak
önem taşımaktadır. Nitekim aralarında halef-selef ilişkisi bulunan Nasır ve Sedat’ın
SSCB ile var olan ilişkileri, koşulların ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Ayrıca Arap
1
Dış Politika ve Savunma Araştırmaları Grubu, “Orta Doğu Denkleminde
Türkiye, İran ve Mısır”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, 27 Aralık 2013
4
Baharı sonrasında bölgede etkinliğini arttıran Rusya’nın eski müttefikiyle yeniden
yakınlaşmak istediğini ve Sisi’nin de yeni öncelikler belirleyerek bu yolda ilerlediği
çokça ifade edilmektedir2. Nitekim bu yazıda Arap Baharı sonrasında iki ülke arasında
ilişkilerin nasıl ve hangi yollarla geliştiği de incelenecektir.
Konunun anlatımı esnasında Mısır’ın SSCB/Rusya ile ilişkileri üç bölüme ayrılarak
incelenecektir. İlk bölümde 1952’den sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihi seyrine
göz atılacak; sırasıyla Nasır, Sedat ve Mübarek yönetimlerinin Moskova ile kurdukları
ilişkiler irdelenecektir. Nasır döneminde SSCB ile kurulan ittifakın temel öğeleri,
İsrail’le var olan mücadele ve ekonomik durumlar ele alınacaktır. Ardından Sedat’ın
yine ekonomik ve siyasi sebeplerle SSCB’den ayrışmasına ve ABD ile kurduğu yakın
ilişkilere gerekçeleriyle değinilecektir. Mübarek döneminde ise özellikle SSCB’nin
çöküşü ve Putin’in iktidara gelmesiyle yeniden hareketlenen ikili ilişkiler ele
alınacaktır.
İkinci bölümde ise Arap Baharı ve bu olaya Rusya’nı bakış açısı yer alacak; Mursi
döneminde tercih edilen dış politika ve Rusya ile ilişkiler incelenecektir. Mısır’ın
uluslararası arenada müttefik bulmakta zorlandığı bu döneme, Rusya ile yakınlaşma
denemelerine ve Rusya’nın hem harici hem de dahili sebeplerle Müslüman
Kardeşler’e kaşı takındığı olumsuz tutumun gerekçesine bakılacaktır.
Üçüncü bölümde ise Abdülfettah el-Sisi’ni yönetimi ele geçirmesinden sonra Mısır’ın
değişen dış politika öncelikleri ve sebepleri açıklanacak; daha sonra Rusya-Mısır
yakınlaşmasına göz atılacaktır. İki ülke arasında ilişkilerin yeniden tesisine hangi
olayların ve değişimlerin etki ettikleri siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilerin
açıklanması şeklinde olacaktır. Siyaset başlığı anlatılırken Mısır ve Rusya’nın dış
politikalarında yaşanan değişimler, iki ülkeyi yakınlaştıran sebepler ve bu yakınlaşma
sebebiyle atılan somut adımlar gösterilecektir. İkinci başlıkta Mısır’ın ülkesinin askeri
anlamda ABD’ye olan bağımlılığına değinilecek ve askeri müdahale sonrasında ABD
ile yaşanan sorunların Mısır’ı Rusya’ya nasıl yaklaştırdığına dair örnekler verilecektir.
Ayrıca Mısır’ın yaşadığı terör saldırılarına karşı Rusya’dan aldığı desteğe de
değinilecektir. Ekonomi başlığında ise iki ülke arasındaki ekonomik durum, doğal
2
Noura Ali, “Egyptian-Russian Rapprochement”, Middle East Observer, 12 Ekim
2016
5
kaynaklar ve özellikle nükleer enerji konusunda Rusya ile yapılan iş birliği
irdelenecektir. Ayrıca Arap Baharı sonrasında Ortadoğu’da son derece etkin bir güç
haline gelen Rusya’nın da Mısır’dan beklentileri ve her iki ülkenin karşılıklı çıkarları
gözden geçirilecektir. Bu bölümler incelenirken iki ülke arasında Suriye ve Libya
sorunlarında gelinen ortak noktalar, silah ticareti, teröre karşı gerçekleştirilen ortak
harekatlar, nükleer enerji anlaşmaları ve diğer birçok iş birliği de analiz edilecektir.
1. MISIR-RUSYA İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL SEYRİ
1.1 HÜR SUBAYLAR HAREKETİ VE CEMAL ABDÜNNASIR
DÖNEMİ
1882 yılında İngiltere tarafından işgal edilen Mısır her ne kadar 1923 yılında
bağımsızlığını kazansa da halen İngiltere himayesindeydi ve Kavalalı Hanedanı
tarafından yönetilmekteydi. Kral Faruk’un 1952 yılında askeri müdahale sonucunda
tahttan indirilmesiyle hem ülkedeki monarşi rejimi hem de İngiliz hegemonyası sonra
erdi. Osmanlı ordusunda görev almış Mısırlı bir asker olan ve Arap milliyetçisi olarak
bilinen Aziz Ali el-Mısri Mısır’daki işgal karşıtı cephenin en önemli isimlerinden
biriydi. Nitekim hem 1948 Arap-İsrail Savaşı’nda yaşanan mağlubiyet hem de Kral
Faruk’un İngiltere yanlısı politikalar gütmesi Mısri’nin öğrencileri olan bir grup albayı
harekete geçirdi. Aralarında Cemal Abdünnasır ve Enver Sedat’ın da bulunduğu bir
grup albay Hür Subaylar adında bir hareket kurdu ve 23 Temmuz 1952’de yönetime
el koydu. General Muhammed Necip’in yaklaşık 2 yıl süren cumhurbaşkanlığının
ardından koltuğu ele geçiren Cemal Abdünnasır bundan böyle Mısır’ı kendi hedefleri
doğrultusunda yönetmeye başladı.
Hür Subaylar Hareketi aslında Batı kamuoyunda büyük oranda olumlu karşılanmış
fakat SSCB bu harekete kuşkuyla bakmış, desteklememiştir 3. Bunda devrimi
gerçekleştiren birtakım liderlerin Batı ile olumlu ilişkilere sahip olmaları muhtemelen
etkili olmuştur. Bunun haricinde Mısır Komünist Partisi’nin darbeye karşı çıkması,
Gökhan Erdem, Bağlantısızlıktan Bağımlılığa: Nasır Döneminde Mısır-SSCB İlişkileri The Turkish
Yearbook of International Relations, Sayı 48, s.78
3
6
Sovyetler tarafından desteklenmesi ve darbe yönetimine karşı ilk büyük grevin
komünistler tarafından gerçekleştirilmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin en azından
devrimin ilk yıllarında olumsuz olduğunu göstermektedir.
1954 yılında iktidarı ele geçiren Nasır döneminde dış politikada tedrici bir değişim baş
göstermiştir. Özellikle Mısır’ın Batı bloğuna dahil olmaması ve ulusal çıkarlarını takip
eden bir dış politika yürütmeye çalışması Washington-Kahire hattında gerilime sebep
olmuştur. Batı destekli kurulmak istenen ve Irak merkezli olan herhangi bir bölgesel
örgüte karşı çıkan Mısır, Arap Kolektif Savunma Paktı’nı gündeme alarak hem ulusal
bağımsızlıkçı hem de pan-Arabist söyleme yönelmeyi tercih etmiştir4. Bundan sonraki
süreçte ise Nasır’ın da gayretleriyle bu pan-Arabist söylem sosyalist ve antikapitalist
bir hal almıştır. Elbette buradaki sosyalizm Sovyet tipi bir ideolojiden ziyade
ekonomik safhada kalmıştır.
ABD Dışişleri Bakanı J.F. Dulles’ın Ortadoğu’da SSCB karşıtı bir birliğin kurulması
maksadıyla Kahire’ye yaptığı ziyaret olumsuz sonuçlanmış; Irak Başbakanı Nuri elSaid’in Nasır’ı ikna ziyareti de başarılı olamamıştı. Bunun üzerine 25 Şubat 1955
tarihinde Irak ve Türkiye arasında Bağdat Paktı’nın kurulmasına dair güvenlik
anlaşması imzalanmıştır. Sonraki süreçlerde İran ve Pakistan’ın da dahil olacağı bu
pakt Ortadoğu’yu Sovyet yayılmacılığına karşı koruma görevini üstlenmişti. Fakat bu
ittifak Nasır ve destekçilerinin saldırısına maruz kalmaktan kurtulamadı. Suriye ile bir
savunma anlaşması imzalayan Mısır, Arapların Sesi Radyosu sayesinde Irak ve
Türkiye aleyhine yoğun bir karalama kampanyası başlattı5.
Mısır’ın ABD ile anlaşmazlıklar yaşadığı bu süre zarfında 1955 yılında toplanan
Bandung Konferansı’yla kendilerine Bağlantısızlar diyen üçüncü bir devlet grubu
ortaya çıktı. Mısır, Yugoslavya ve Hindistan’ın da üyesi olduğu Bağlantısızlar Paktı
iki kutuplu düzene dahil olmak istemeyen devletler için bir alternatif olma misyonu
taşıyordu. Fakat tarafsızlık politikası ABD açısından son derece tehlikeli görülüyor ve
tarafsızlığın Sovyet yanlısı olmaktan başka bir anlamı olmadığı zikrediliyordu 6.
Mısır’ı Rusya’ya yaklaştıran ilk temas da bu konferansta sağlanmıştı. ABD’nin silah
4
a.g.e s.79
Adid Davişa, Arap Milliyetçiliği Zaferden Umutsuzluğa, İstanbul, Literatür, 2016, s.147
6
Albert Hourani, Arap Halkları Tarihi, İstanbul, İletişim, 1997, s. 426
5
7
satmaktan imtina ettiği Nasır aynı konu hakkında Bandung’da Çin Başbakanı’yla
görüşmüş; Çinli mevkidaşı kendilerinin de silah hususunda Sovyetler’e bağımlı
olduklarını fakat bu isteği SSCB’ye ileteceğini söylemişti. Gelen bu isteğe SSCB’nin
olumlu cevap vermesiyle Mısır ve Çekoslovakya arasında yüklü miktarda silah
anlaşması imzalandı. Aslında bu anlaşma gayri resmi anlamda SSCB ile imzalanmış
ve Çekoslovakya aracı rolünü üstlenmişti. Batılı devlerin tepkisine yol açan bu silah
anlaşmasıyla hem Nasır’ın Araplar arasındaki konumu yükseldi hem de Mısır ve
Rusya arasında yaklaşık 20 yıl sürecek stratejik işbirliğinin ilk adımı atılmış oldu.
İki ülke arasındaki ilişkilerin perçinlenmesini sağlayan olay ise 1956 yılında yaşanan
Süveyş Krizi olmuştur. Mısır-Çekoslovakya Silah Anlaşması’nın ardından gündeme
gelen Aswan Barajı projesine ABD ve Dünya Bankası finans desteği sağlamayı
taahhüt etmiş; fakat hem Mısır-İsrail arasında yapılması planlanan görüşmelerin Nasır
tarafında reddi hem de Mısır’ın Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanıması sebepleriyle
yardımını geri çekmişti. Nasır’ın bu olaya tepkisi ise barajın gelirini sağlamak adına
Süveyş Kanalı’nı millileştirmek olmuştur. Deniz ticaretinde önemli bir yol olan bu
kanal ise 1869’da inşa edilmiş ve uzun süre Avrupalılar tarafından işletilmişti. Nitekim
millileştirme kararına en sert tepkiler de kanal üzerinde imtiyaz hakkı olan İngiltere ve
Fransa’dan gelmiştir. Yanlarına İsrail’i de alan bu iki Avrupa devletinin Mısır
topraklarına saldırması dünyayı yeni bir krize sürüklemiş, yaşanan kısa süreli askeri
çatışmaların ABD ve SSCB tepkisiyle kesilmesi Mısır ve Sovyetler nezdinde birtakım
değişimlere sebep olmuştur. Öncelikle askeri olarak yenilse dahi siyasi alanda
kazandığı zafer sayesinde Nasır, Araplar arasındaki prestijini arttırmış ve bölgedeki
devrimci akımlar kuvvetlenmiştir. Savaşın ertesi yılında ABD tarafından ilan edilen
Eisenhower Doktrini Mısır-ABD ilişkilerine ket vurmuş, kriz esnasında İngiltere ve
Fransa’yı askeri güç kullanmakla tehdit eden ve Mısır’ı mutlak şekilde destekleyen
SSCB’nin ise Arap dünyasındaki popülaritesi hızla artmıştır 7.
Gelişen ikili ilişkilere rağmen 1950’lı yılların sonlarında Mısır-SSCB arasında
anlaşmazlığa sebep olan olaylar da meydana gelmiştir. Özellikle Arap ülkelerindeki
Marksistlere ve komünistlere karşı takınılan tavır her iki ülkeyi de yakından
Fahir Armaoğlu, Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları 1948-1988, Ankara, İş Bankası
Kültür Yay., 1989, s. 170-171
7
8
ilgilendirmekteydi. Suriye’de milliyetçiler ve komünistler arasındaki mücadelede
Nasır milliyetçileri SSCB ise komünistleri desteklemiş, neticede Nasır taraftarlarının
kazanmasıyla 1958’de Birleşik Arap Cumhuriyeti kurulmuştur. Yine Irak’ta 1958
yılında darbe yapan komünist eğilimli General Kasım ile Nasır arasında polemikler
yaşanmış ve hatta Sovyet lideri Kruşçev olaya dahil olarak Nasır’ı eleştirmiştir. 8
Bunun yanı sıra Mısır’da tutuklu bulunan komünistler de SSCB nezdinde
hoşnutsuzlukla karşılanmış ve Nasır yönetimine verilen birtakım mesajlar yoluyla bu
kişilerin serbest kalması sağlanmıştır. Fakat genel anlamda ilişkilerin olumlu seyri
askeri ve ekonomik safhalarda da sürmüştür. 1967 Arap-İsrail Savaşı’na kadar SSCB
ile dört büyük silah anlaşması yapılmış, Mısırlı gençler askeri ve sivil eğitimlerden
yararlanmak maksadıyla Doğu Bloğu ülkelerine gönderilmiş ve Aswan Barajı’nın
inşasında Sovyetler’den destek sağlanmıştır.
1967 Arap-İsrail Savaşı Ortadoğu’da dengeleri değiştirdiği gibi Mısır-SSCB
arasındaki ilişkilerin seviyesini de değiştirmiştir. Savaşta ağır bir yenilgi alan ve
ekonomik olarak zor duruma düşen Mısır’ın Sovyetler’e olan ihtiyacı artmış ve gayet
doğal olarak bu ülkenin etkisi altına girmiştir. SSCB’nin Mısır’a askeri ve ekonomik
yardım yaparken aynı zamanda ordunun yeniden dizayn edilmesine dahil olması ve
hatta komuta kademelerinde Sovyet danışmanların görev alması bu etkinin bir
veçhesini göstermektedir. Yine benzer şekilde Mısır limanlarının Sovyet donanması
tarafından özgürce kullanılması da Nasır tarafından kabul edilmiştir. Mısır yönetimi
tarafından dışlanan sol eğilimli siyasetçilerin üst düzey devlet kademelerinde görev
almaya başlaması da bu etkinin bir başka örneğini teşkil etmiştir. Artan bu SSCB etkisi
ise hem toplumda hem de yönetici elitte tepkilere neden olmuş ve Nasır ölmeden önce
birtakım adımlar atarak Sovyet etkisini sınırlandırmaya çalışmıştır. Muhafazakar
görüşlü Enver Sedat’ı başkan vekilliğine tayin etmesi, SSCB’nin isteğiyle Arap
Sosyalist Birliği’nin başına getirdiği Ali Sabri‘yi tasfiye etmesi ve SSCB’de eğitim
görmemiş olan General Sadık’ı Genelkurmay Başkanı olarak ataması Nasır’ın Sovyet
etkisini sınırlandırmaya yönelik adımları olarak görülebilir. 1970 yılında Cemal
Gökhan Erdem, Bağlantısızlıktan Bağımlılığa: Nasır Döneminde Mısır-SSCB İlişkileri The
Turkish Yearbook of International Relations, Sayı 48, s.83
8
9
Abdünnasır’ın hayatını kaybetmesiyle Mısır-SSCB ilişkileri yeni bir döneme adım
atmıştır.
1.2 ENVER SEDAT DÖNEMİ
1970 yılında Nasır’ın hayatını kaybetmesiyle kendisi tarafından başkan vekili olarak
atanan Enver Sedat rahat bir şekilde liderliği devralmıştı. Enver Sedat’ın dış politika
alanında selefine nispeten farklı tavırlar takınması ve sadece İsrail’le değil ABD ve
Batı Bloğu’yla ilişkileri esnetmesi bu dönemde Mısır’ın farkındalık yaratan hamleleri
olarak görülmektedir. Nasır’ın Mısır’ı Arap dünyasının lideri yapma hedefiyle
gerçekleştirdiği birtakım başarılar Sedat tarafından sahiplenilmiş fakat kendi kişisel
nitelikleri de ortaya konulmuştur. Ayrıca Nasır’ın dış politikada- özellikle Araplarla
ilişkilerde- gerçekleştirdiği ve tökezlediği müdahalecilik anlayışı Sedat için uzak
durulması gereken bir yöntem olarak kabul edilmiş ve büyük güçlerle yumuşama
dönemi başlatılmıştır9.
Enver Sedat liderlik koltuğuna oturduğu esnada Mısır askeri ve ekonomik manada
Sovyet etkisi altına girmiş ve Altı Gün Savaşı nedeniyle Sina Yarımadası’nı İsrail’e
kaptırmıştı. Nasır’ın ölmeden önce Sovyet etkisini azaltmaya yönelik adımları ise
yetersiz seviyedeydi. Devlet kademesinde farklı harici ve dahili politikaları
benimseyen kadrolar mücadele halindeyken Sedat’ın politik çıkarları gereği yeni bir
rota çizdiği görülmektedir. SSCB’nin İsrail’de etkili olamaması ve BM gibi
uluslararası kurumların problemlerin çözümü safhasındaki beceriksizliği sebebiyle
Mısır bölgedeki krizler için ABD’yi güçlü ve etkili bir arabulucu addederek rotasını
bu ülkeye doğru değiştirmiştir 10. 1971 yılında ABD Dışişleri Bakanı William
Rogers’ın Kahire’ye davet edilmesi ve burada Enver Sedat ile yapılan görüşme bu
değişimin ilk aşaması olarak görülebilir. Her ne kadar buluşmanın ardından somut bir
anlaşma çıkmasa da ABD Mısır’ın haklarına saygı duyduğunu ve 1967 Savaşı’nda
9
A Coming of Age: The Foreign Policy of Anwar Sadat, CIA, 1975, S.1
Gregory Hale Bradford, The Rise And Fall of Soviet Influence in Egypt, Naval Postgraduate
School, 1976, s.91
10
10
kaybedilen Sina sorununda çözüm arayışına destek vereceğini belirtmiştir 11. Bu
ziyaret sonrasında ise Sovyet yetkililerinin endişesini bertaraf etmek maksadıyla Mısır
ve SSCB arasında 27 Mayıs 1971 tarihli “Dostluk ve İş Birliği Anlaşması”
imzalanmıştır 12. Bu anlaşma 1955 yılından beri imzalanan en önemli mutabakat olarak
kabul edilmiş ve Batılı ülkeler tarafından da endişeyle izlenmiştir. Zira anlaşmanın
akdedilmesiyle Sovyet ordusunun Mısır’daki askeri kapasitesi dikkat çekecek
seviyede artmıştır. 1971’in sonlarında Sedat’ın Moskova’ya yaptığı ziyaretle Mısır
SSCB ile olan ilişkilerine halen dikkat ettiğini gösterse de eski yakın ilişkilerin var
olması zor gözükmekteydi. Nitekim ABD İsrail’e yaptığı askeri yardımları arttırarak
Araplar’a İsrail’le masaya oturma haricinde bir yolun olmadığını gösterirken,
Sovyetler Mısır’a yapılan yardımları durağan tutmuş ve SSCB ile kurulan ilişki
Kahire’de Mısır’ın işine yaramayan bir ittifak olarak algılanmıştır. 1972 yılında Sedat
yönetimi ülkesindeki Sovyet etkisini azaltmaya yönelik ilk adımını atmış ve sayıları
10-15 bin civarında tahmin edilen SSCB askeri danışmanlarını Mısır’dan çıkarmıştır 13.
Bu karar Mısır-SSCB ilişkileri açısından son derece etkili bir karar olmuştur. Zira 1955
yılından beri var olan bu ittifakın yaşama şansının pek fazla olmadığını ve Sovyetler’in
de eskisi gibi Ortadoğu’da etkin bir güç olarak hareket edemeyeceğini Sedat’ın bu
politikasında görmek mümkündür. Kahire hükümeti bu kararı alırken iki ülke
arasındaki ilişkilerde yaşanan problemleri ve 1972 Sovyet-ABD Zirvesi sonucunda
değişen uluslararası ortamı bahane olarak öne sürmüştür 14. Sovyet askeri
danışmanlarının ülkeyi terk etmesinden sonra SSCB ile bağını koparmayan Sedat artık
İsrail’e yapılacak bir askerî harekâtı gündeme getirmiş ve aslında SSCB’nin de alınan
bu kararı silah teminatına bağlayarak Mısır’a daha fazla yardım yapmasını beklemiştir.
Nitekim Moskova en başlarda bu algıyı kabullenmiş ve askeri iş birliğinin devam
edeceğinin söylemişse de stabil durumunu korumuştur. 4 Ocak 1973 tarihinde Mısır
ve Suriye birliklerinin saldırıya geçmesiyle 3. Arap-İsrail Savaşı başlamış ve bu savaşa
Tad Szluc, “Rogers, After Meeting With Egyptian, Calls Interim Mideast Accord Possible”,
The New York Times, 1971 (https://www.nytimes.com/1971/10/09/archives/rogers-after-meetingwith-egyptian-calls-interim-mideast-accord.html)
12
Text of The Treaty of Friendship and Cooperation Signed by Soviet and Egypt, The New
York Times, 1971 (https://www.nytimes.com/1971/05/28/archives/text-of-the-treaty-of-friendshipand-cooperation-signed-by-soviet.html)
13
Arnold L. Horelick, Moscow’s Rift With Sadat: Implications For Soviet Middle East Policy,
The Rand Paper Series, 1976, s.4
14
Gregory Hale Bradford, The Rise And Fall of Soviet Influence in Egypt, Naval Postgraduate
School, 1976, s.101
11
11
Ortadoğu’daki dengelerin değişimine yol açmıştır. Savaşın başlarında üstün olan Arap
kuvvetleri daha sonra gerilese de Mısır açısından önemli olan diplomatik alanda
harekete kabiliyeti kazanmak olmuştur. Nitekim savaş süresince Washington ve
Moskova arasında devam eden temaslar ve hatta yükselen gerilimler neticesinde Mısır
22 Ocak Suriye ise 23 Ocak’ta ateşkesi kabul etmiştir. Fakat kabul edilen bu ateşkesten
sonra Mısır yönetiminin Moskova’ya eleştirileri daha da artmaya başlamıştı ki en
büyük sorun Mısır ordusuna yapılan askeri sevkiyatın yetersizliğiydi. Fakat yine de iki
ülke arasında ilişkiler devam etmiş ve Sovyet lideri Brejnev Kahire’ye birkaç ziyaret
dahi gerçekleştirmiştir. Bu ziyaretler esnasında enerji ve savunma alanlarında bir
takım anlaşmalar da imzalanmıştır. Ancak negatif yönde ilerleyen ilişkiler bir türlü
durdurulamamış; Mısır Batılı ülkelerden silah teminatına başlarken Başkan Sedat’ta
verdiği demeçlerde Sovyet yetkililerini sert bir şekilde eleştirmeye devam etmiştir ve
1971 yılında imzalanan Mısır-SSCB Dostluk ve İş Birliği Anlaşması’nı tek taraflı
olarak feshettiğini duyurmuştur15. Bu gelişmeleri ise Mısır limanlarının Sovyet
gemilerine kapatılması ve ittifakın son bulduğu açıklamaları takip etmiştir. 15 Nisan
1976 tarihli ilanla Mısır ve SSCB arasındaki yaklaşık 20 yıllık müttefiklik sona ermiş
ve Mısır ABD rotasına yönelmeyi tercih etmiştir. Bundan sonra Mısır için temel amaç
ABD yardımıyla ile İsrail’le görüşmek ve Sina Yarımadasını geri almak olmuştur.
Nitekim 1977’de İsrail’e ayak basan ilk Arap lider Enver Sedat olmuş ve ABD Başkanı
Jimmy Carter’ın arabuluculuk yapmasıyla 1978 yılında Mısır ve İsrail arasında Camp
David Anlaşması imzalanmıştır16. Bu anlaşmayla hem Arap dünyası tarafından
dışlanan hem de SSCB ile ilişkileri bozulan Mısır resmen ABD bloğuna katılmış ve
Nasır döneminin müdahaleci anlayışından vazgeçtiğini deklare etmiştir. Büyük
tepkilere maruz kalan Enver Sedat ise 1981 yılında bir askeri merasim geçidinde
uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmiş koltuğunu ise güçlü bir figür olan
Hüsnü Mübarek’e bırakmıştır.
15
a.g.e, s.120
Sertaç Aktan, Camp David’in 40. Yılı: Mısır-İsrail Gizli Görüşmeleri Nasıl Yürütüldü,
Euronews, 2018
16
12
1.3 HÜSNÜ MÜBAREK DÖNEMİ
1981 yılında iktidarı devralan Hüsnü Mübarek tıpkı selefleri gibi asker kökenli bir
devlet adamıydı. Orduda hızla yükselmiş; 1972’de Kara Kuvvetleri Komutanı olarak
atanmış ve 1973 Arap-İsrail Savaşı’nda Mısır ordusunun kısmen başarılı
harekatlarında etkili olmuştur. 1975’te ise cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine
getirilmiş ve Enver Sedat’ın ölümüyle de Mısır’ın dördüncü cumhurbaşkanı olmuştur.
Hüsnü Mübarek’in görevinin ilk yıllarında dış politikada Enver Sedat’tan çok farklı
bir yönetim sergilediğini iddia etmek nispeten zordur. Zira Sedat döneminde ABD ile
başlayan yakınlaşma devam etmiş ve SSCB ikinci planda bırakılmıştır. Ayrıca Hüsnü
Mübarek’in iktidarı sırasında hem bölgede yaşanan krizler hem de SSCB’nin çöküşü
gibi meseleler ABD ile kurulan ilişkilerin ilerlemesini de olumlu etkilemiştir.
Uluslararası sistemdeki krizler göz önüne alınacak olursa Hüsnü Mübarek’in 1990’da
Moskova’ya gerçekleştirmiş olduğu ziyaret aslında önemli kabul edilmiş fakat
Gorbaçov’la yapılan görüşmeler neticesiz kalmıştır. İki ülke arasında gerileyen
ilişkiler ekonomik manada da kendini göstermiştir. Nitekim iki ülke arasında 1980’de
1.2 milyar dolar olan ticaret hacmi 1991’de 350 milyon dolara kadar gerilemiştir 17.
Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve Rusya Federasyonu’nun kurulmasından sonra
Kahire’ye gerçekleştirilen ilk ziyarette Rusya Dışişleri Bakanı hem Mısır’ı bölgesel
sorunlarda destekleyeceğini ifade etmiş hem de ülkesinin bölgeye dönmek istediğini
göstermiştir 18. Bir sene sonra Mübarek Rusya’ya yapmış olduğu ziyarette esnasında
mevkidaşı Boris Yeltsin’le birçok anlaşma imzalamış ve Rusya’nın bölgede daha aktif
olması gerektiğini açıklamıştır. Burada dikkat çeken olay ise özellikle 90’ların ikinci
yarısından itibaren NATO’nun Ortadoğu’da artan etkisine karşın Mübarek’in
Rusya’yı bölgedeki sorunların çözümüne davet etmiş olmasıdır. Çeçenistan
bölgesinde yaşanan çatışmalar ve buna paralel olacak şekilde Rusya’nın Müslüman
Kardeşler hareketini terör örgütü listesine alması iki ülke arasında tam olarak
17
Leonid Issaev, Russia And Egypt: Opportunities in Bilateral Relations &The Limits of
Cooperation, Al Sharq Forum, 2017, s.6
18
Primakov
in
Egypt,
The
Jamestown
Foundation,
(https://jamestown.org/program/primakov-in-egypt/) Erişim Tarihi: 09.05.2019
13
anlaşılmayan bir durum yaratmıştır. İslami hareketlerden duyduğu endişe sebebiyle bu
kararı alan Rusya’ya karşın Müslüman Kardeşler Mısır meclisinde temsil edilmiş;
fakat Mısır hükümeti Çeçenistan konusunda tarafsız kalmayı yeğlemiştir 19.
Mısır-Rusya ilişkilerinin tam olarak geliştiği dönem 2000 yılında Putin’in Rusya
devlet başkanı olarak seçilmesiyle başlamıştır. Kurulan ilk temas ise Hüsnü
Mübarek’in seçimden beş ay sonra Putin’e telefon açması ve Kremlin’in açıklamasına
göre iki ülke arasında dostane ilişkilerin
sürdürülmesine dair
konuların
konuşulmasıyla sağlanmıştır. Bir sene sonra ise Mısır Cumhurbaşkanı Moskova’ya
ziyarette bulunmuş; uzun vadeli “ekonomik, ticari, endüstriyel, bilimsel ve teknik iş
birliğini geliştirme programı” ile “dostane ilişkiler ve iş birliği ilkeleri deklarasyonu”
nu imzalamıştır20. 2005 yılında ise Putin Kahire’ye ilk ziyaretini gerçekleştirmiş; bu
ziyaret esnasında hem Mübarek’le birtakım anlaşmalara imza atmış hem de Arap
Birliği’nin toplantısına katılmıştır ki bu toplantıdan sonra Arap Birliği Rusya’nın
Kahire büyükelçisini yetkili temsilci olarak kabul ederek toplantılara katılma hakkı
vermiştir21. Yine bu ziyaret esnasında İskenderiye yakınlarında bir sanayi bölgesi
oluşturulmasına dair görüşmeler gerçekleştirilmiştir. 2009 yılında Hüsnü Mübarek ve
Rus mevkidaşı Medvedev karşılıklı ziyaretlerde bulunmuşlar ve stratejik partnerlik
anlaşması imzalamışlardır. Fakat bu anlaşma bürokratik sebeplerden ötürü her iki ülke
de yürürlüğe girmemiştir.
Verilen örneklerde de görüldüğü gibi Putin’in iktidara gelmesinden sonra iki ülke
arasındaki ziyaretlerin yoğunlaştığı ve ilişkilerin geçen yirmi yıla nazaran daha iyi bir
seviyeye yükselmiş olduğu söylenebilir. Bu yakınlaşmannı ekonomik yansımasına
bakacak olursak; özellikle bilim ve teknoloji alanları Rusya’nın Mısır’a girmesi için
avantajlı sektörler olarak belirlenmişti. Bunun yanı sıra inşaat, tarım ve hidrokarbon
işiyle uğraşan Rus şirketleri de Mısır piyasasına dahil olmaya başlamıştı ki iki ülke
arasında ekonomik ilişkileri ilerletmek için vergileri de içeren çeşitli anlaşmalar
yapılmıştı. Fakat hızlanan bu yakın ilişkilere rağmen Rusya’nın Mısır’daki direkt
19
Leonid Issaev, Russia And Egypt: Opportunities in Bilateral Relations &The Limits of
Cooperation, Al Sharq Forum, 2017, s.7-8
20
Cooperation with Egypt, Rosoboronexport, (http://roe.ru/eng/export/egipet/) Erişim Tarihi:
09.05.2019
21
Anna Borshchevskaya, Russia in The Middle East, The Washington Institute For Near East
Policy, 2016, s.20
14
yatırım miktarı 16 milyar dolarken Mısır’ın Rusya’daki direkt yatırım miktarı 2.1
milyar dolar seviyesinde kalmıştı22.
Mübarek zamanında iki ülke arasındaki ilişkilerin, özellikle Putin’in iktidara
gelmesiyle, hızlandığı aşikardır. ABD’ye olan bağımlılığına rağmen Kahire’nin
Moskova ile çeşitli alanlarda iş birliği yapmak istemesi ve Rusya’nın Ortadoğu’da
daha fazla inisiyatif alması gerektiğini belirtmesi ise ikili ilişkilerin potansiyelini
göstermek açısından önemlidir. Fakat Mübarek’in Arap Baharı protestolarının
ardından 2011 yılında görevi bırakması ve ardından gelişen olaylar Mısır-Rusya
ilişkilerini daha da ileri taşımak için bir fırsat yaratmıştır.
2. ARAP BAHARI SÜRECİNDE MISIR-RUSYA İLİŞKİLERİ
2.1. ARAP BAHARI AYAKLANMALARI
2010 yılının aralık ayında Tunuslu seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin yaşadığı
ekonomik ve toplumsal sorunlardan dolayı kendini ateşe vermesiyle başlayan ve diğer
Arap ülkelerine de yayılan hükümet karşıtı protestolar genel itibariyle Arap Baharı
olarak adlandırılmaktadır.
Arap Baharı protestolarının hızla yayıldığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde
devrim süreçleri ve sonuçları birbirinden oldukça farklı gerçekleşmiştir. Tunus’ta
başlayan halk hareketleri sonucunda Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali Suudi
Arabistan’a kaçmış ve Tunus diğer Arap ülkelerine nazaran daha olumlu bir geçiş
süreci yaşamıştır. Suriye’de ise hükümet karşıtı protestolar bir süre sonra silahlı
eylemlere dönüşmüş ve Esad muhalifleri birçok silahlı örgüt kurmuştur. Hâlihazırda
bu örgütler hem kendi aralarında hem de Suriye ordusuna karşı savaşmaktadır.
Libya’da ise başlayan iç savaş NATO destekli muhaliflerin galibiyeti ve Libya lideri
Kaddafi’nin ölümüyle sonuçlanmış fakat; Libya topraklarında ortaya çıkan çeşitli
örgütler ve yönetimler kendi aralarında bir güç mücadelesine girişmişlerdir. Yemen’de
22
Leonid Issaev, Russia And Egypt: Opportunities in Bilateral Relations &The Limits of
Cooperation, Al Sharq Forum, 2017, s.9
15
Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’e karşı başlayan ayaklanmalar Zeydi Husiler’in
yönetime el koymasıyla hem iç savaşa hem de Suudi müdahalesine yol açmıştır. Ürdün
ve Cezayir’de başlayan protestolar ise uzun süreli olmamış fakat buralarda da çeşitli
reformlar yapılmıştır.
2.2. ARAP BAHARI VE MISIR
25 Ocak 2011 tarihinde Mısır’ın başkenti Kahire’deki Tahrir Meydanı’nda toplanan
binlerce insan Hüsnü Mübarek yönetiminin bitmesi için ilk adımları atmıştı. Yaklaşık
iki hafta sürecek bu protesto gösterileri hem diğer Arap toplumları hem de genel dünya
basını tarafından dikkatle takip edilmiştir.
1952’deki Hür Subaylar Darbesi’nden beri askerler tarafından yönetilen Mısır’da ordu
ve halk ilişkileri son derece güçlenmiştir. Orduyu siyasetten ayırmak için Nasır ve
Sedat tarafından birkaç girişim yapılmış olsa da Mübarek döneminde ordu ekonomiye
dahi müdahale edecek güce ulaşmıştır. Nispeten askeri yönetim altında yaşayan ve
ekonomik sorunlarla mücadele eden Mısır halkı için devrim bunları sınırlandırmak
maksadıyla meydana gelmiştir. 1981 yılında Enver Sedat’ın suikaste uğramasının
ardından Mısır Cumhurbaşkanı seçilen Hüsnü Mübarek 25 Ocak’ta başlayan Arap
Baharı protestoları sonucunda 11 Şubat’ta görevinden çekildiğini açıklamış ve Mısır
açısından yeni bir sayfa açılmıştır. Bu süre zarfında Mısırlı muhalifler ve hükümet
yanlıları birçok defa çatışmış ve yüzlerce kişi hayatını kaybetmiştir. Mübarek yönetimi
internet ve telefon hatlarını kesmiş, polis ve kendi taraftarları vasıtasıyla meydanları
boşaltmaya çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Devrim süresince olayların akışına
müdahale etmeyen fakat sokaklarda görünen ordu 10 Şubat’ta yayınladığı bir bildiride
Mısır halkının taleplerinin tanındığını ilan ederek Mübarek aleyhtarı bir politikaya
yönelmiş ve 11 Şubat’ta Mübarek yaptığı açıklamada ülke yönetimini Yüksek Askeri
Şura’ya devrettiğini açıklamıştır 23.
23
İsmail Numan Telci, Mısır 2011, Ortadoğu Yıllığı, SETA, 2011
16
2.3 RUSYA’NIN MISIR PROTESTOLARINA YÖNELİK TUTUMU
SSCB’nin 1950’li yıllarda bölgeye giriş yapmasından sonra başta Mısır ve Suriye
olmak üzere çeşitli Arap ülkeleriyle yakın ilişkiler geliştirmesi bölgeyi uzun süre
boyunca domine deden olaylardan biriydi. Sovyetler’in çöküşünün ardından
zayıflayan ilişkiler ve Putin’in Rusya’da iktidara gelmesiyle yeniden yükselişe
geçmiştir.
Mısır’da Mübarek rejiminin Rusya ile ikili ilişkileri güçlendirmeye yönelik adımları
ve Moskova’nın da buna olumlu yanıt vermesi iki ülke arasında, istenen seviyede
olmasa da, çeşitli alanlarda iş birliğini sağlamıştır. Fakat Tunus’ta başlayan ve 25
Ocak’ta Kahire meydanlarına ulaşan Arap Baharı iki yönetimin geleceğini
şekillendirmiştir. Rusya’nın bölgede istikrarsızlığa sebep olacağı ve bu ülkelerin
bazılarıyla kurulan kişisel ilişkileri zedeleyeceği sebebiyle protestolara şüpheyle
yaklaştığı fakat Mısır’la var olan ilişkilerin Suriye örneğine nazaran daha zayıf olması
sebebiyle tarafsız kalmayı yeğlediği ifade edilmektedir 24. Rus makamlarının yaptıkları
açıklamalarda Mısır’daki tarafları müzakereye yapmaya davet etmeleri ve şiddet
kullanımına karşı çıkmaları olayın gidişatına yönelik bir tutum takınacaklarını
göstermiştir ki Mübarek’in devrilmesinden sonra Mısır’ın yeni hükümetiyle çalışmaya
istekli oldukları yönünde bir açıklama yapılmıştır 25. Aslında Rusya Mübarek’in saf
dışı bırakılmasını Mısır’la olan düşük bütçeli ticaretini ve siyasi iş birliğini arttırmak
için bir şans olarak görmüş fakat protestoların yabancı menşeli olduğu konusunda da
daima şüphelenmiştir 26. Fakat Rus yetkilerinin tüm şüphelere rağmen Mübarek yanlısı
veya karşıtı bir tutum takınmamaları Rusya’nın bekle ve gör stratejisini benimsediğini
göstermektedir. Nitekim Mübarek’in görevden alınmasından sonra Rus Dışişleri
Bakanı Sergev Lavrov Mart 2011’de Kahire’ye bir ziyarette bulunmuş ve Yüksek
Askeri Şura Başkanı General Hüseyin Tantavi tarafından kabul edilmiştir. Rusya
hariciyesi tarafından yapılan açıklamada bu görüşmede Mısır’da stabilizasyonun
24
Dimitar Bechev, Russia in The Middle East: From Arab Uprisings to the Syrian Conundrum,
Alsharq Forum, 2016
25
Mark N.Katz, Russia and The Arab Spring, Middle East Institute, 2012
26
Muharrem Erenler, Russia’s Arab Spring Policy, Bilge Strateji, Cilt 4, Sayı 6, 2012, s.175
17
sağlanması
ve
ikili
ilişkilerin
ilerletilmesi
yönünde
görüş
alışverişinde
bulunulmuştur27.
2.4. MURSİ DÖNEMİ MISIR-RUSYA İLİŞKİLERİ
16-17 Haziran 2012 tarihinde son bulan ve katılımın yaklaşık %50 olduğu seçimlerde
Müslüman Kardeşler hareketinin adayı Muhammet Mursi %52 oy olarak Mısır’ın
seçimle iş başına gelen ilk lideri olmuştur28. Fakat Müslüman Kardeşler hareketinin
ülkedeki yönetimi uzun sürmemiş; Mursi aleyhinde başlayan yoğun protesto
gösterileri sebebiyle 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır ordusu yönetime el koymuş ve
azledilen iktidara karşı kovuşturmalara başlamıştır. Mursi’nin yaklaşık bir sene süren
yönetiminde Mısır hem iç hem de dış politikada çeşitli zorluklarla karşılaşmış ve
aşamadığı bu problemler de devrilmesinde rol oynamıştır. Bu süreç boyunca MısırRusya ilişkileri ise birtakım sebeplerden ötürü gelişememiştir.
Hüsnü Mübarek karşıtı protestolar süresince tarafsız kalmaya çalışan Moskova,
Mübarek’in düşüşünden sonra Mısır’la ilgili temkinli açıklamalarında devam etmiş ve
dışişleri bakanı Lavrov’da mart ayında Kahire’ye bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Mursi’nin seçilmesinin ardından ise Moskova çıkarları gözetecek bir hamlede
bulunmuştur. 2003 yılında Rusya Yüksek Mahkemesi’nin Müslüman Kardeşleri terör
örgütü olarak kabul etmiş olmasına rağmen Sergey Lavrov yaptığı açıklamada
Moskova’nın Mursi’nin galibiyetini tanıdığını ve Müslüman Kardeşler ile iş birliği
yapmaya hazır olduklarını belirtmiştir 29. Fakat bu açıklamalara rağmen Rusya’nın
Mursi’ye karşı daima şüpheli olduğu, verilen mesajların Müslüman kardeşler özelinde
27
The
Ministry
of
Foregin
Affairs
of
the
(http://www.mid.ru/en/organizacia-islamskogo-sotrudnicestva-ois-/-
Russian
Federation,
/asset_publisher/km9HkaXMTium/content/id/214262) Erişim Tarihi: 13.05.2019
Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Sonrasında Mısır Yol Ayrımında, Al Jazeera Turk
(http://www.aljazeera.com.tr/haber-analiz/cumhurbaskanligi-secimleri-sonrasi-misir-yol28
ayriminda), Erişim Tarihi: 13.05.2019
29
Alexey Malashenko, Russia and The Arab Spring, Carnegie Moscow Center, 2013, s.9
18
değil Mısır’da iktidara gelecek her hükümeti bağladığı ve siyasal İslam tedirginliğinin
Moskova’da daima hissedildiği de iddia edilmiştir 30.
Mursi hükümetinin yeni bir dış politika geliştirmesi hem Müslüman Kardeşler’in
siyasal vizyonu hem de çevresel etkilerle birlikte değerlendirilmelidir. Nitekim dini
bir söyleme sahip olan Müslüman Kardeşler hareketi siyasal İslam ortak noktasında
Türkiye ve Katar ile yakın ilişkiler kurmayı kısa sürede gerçekleştirmiştir. Fakat
Mübarek dönemine nazaran yaşanan değişimde diğer ülkelerin de etkisi bulunmaktadır
ki Obama’nın Mursi seçildikten kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada Mısır’la ilgili
“ne dost ne de düşman” ifadesini kullanması buna örnek verilebilir 31. Mursi’nin hem
Batılı ülkelerle hem de zengin Körfez ülkeleriyle dikkate şayan bir temas
sağlayamaması Kahire’yi farklı rotalara mecbur bırakmıştır ki bu rotalardan birini de
Rusya oluşturmuştur. İktidarı esnasında Mursi ve Putin arasında farklı tarihlerde
görüşmeler yapılmış ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik açıklamalarda
bulunulmuştur. Moskova’ya ziyareti esnasında IMF’den kredi alma hususunda
başarısız olan Mursi Rusya’dan gerekli paraya sağlamaya çalışmış fakat başarılı
olamamıştır. Nitekim iki ülke arasında olumlu açıklamalar yapılsa dahi Rusya’nın
Mısır’a ekonomik destek konusunda ağır davrandığı ve iki ülke arasında ayrılığa sebep
olan, Suriye gibi, konuları ön plana çıkarttığı görülmüştür32. Mısır’ın Rusya’yı
ülkesinde uranyum ve nükleer enerji tesisleri inşa etmeye çağırması ve Moskova’nın
da Kahire’yi doğal gaz ihracatçıları zirvesine davet etmesi gibi karşılıklı çağrılar
samimi bir düzeye oturamamış ve sadece söylemsel seviyede kalmıştır. Nitekim Mursi
karşıtı protestoların başlaması ve ordunun da yönetime el koymasıyla Rusya yine
tarafsız kalmayı yeğlemiş, şiddetten sakınılması açıklamalarında bulunmuş fakat
askeri darbeyi kınayan herhangi bir söylemde bulunmamıştır. Yaşanan olaylara
bakacak olursak Rusya bölgede çatışmaların yaşanması ve Mısır’da kaosun hâkim
olması durumlarından endişe etmiş ve yaşanan siyasi değişim üstünde durmamıştır.
30
2013, s.2
31
Indrani Talukdar, Russia’s Reaction on the Egypt Crisis. Indian Council of World Affairs,
BBC News, ( https://www.bbc.com/news/world-middle-east-19584265 ) Erişim
Tarihi: 13.09.2019
32
Alexander Bratersk, Morsi Seeks Union With Kremlin, Fails to Get Loan, The Moscow
Times, 2013
19
3. ABDULFETTAH EL-SİSİ DÖNEMİ MISIR-RUSYA İLİŞKİLERİ
30 Haziran 2013’ye Mursi aleyhtarı gösterilerin yoğunluk kazanması ve iki grup
arasında çeşitli çatışmaların çıkmasıyla Mısır politik hayatında vazgeçilmez bir güç
olan ordu yeniden devreye girmiş ve 3 Temmuz’da Savunma Bakanı Abdulfettah elSisi liderliğinde yönetime el koyduğunu ilan etmiştir. Bundan sonra yaklaşık bir sene
ordu yönetiminde geçiş süreci yaşanmış ve 2014 yılında el-Sisi cumhurbaşkanı
seçilmiştir.
Ordunun yönetime el koymasından sonra yaşanan olaylara yönelik pek çok farklı tepki
verilmiştir. Mesela Türkiye yaşanan olayları hukuksuz bir darbe olarak nitelendirmiş,
Körfez ülkeleri desteklemiş ve Batılı liderler ise herhangi bir taraf tutmadan şiddet
kullanımından uzak durulması çağrısı yapmışlardır 33. Netice itibariyle kısa süre içinde
askeri yönetim uluslararası toplumca tanınmış ve Sisi cumhurbaşkanı seçilerek Mısır’ı
yönetmeye başlamıştır. Bu dönemde Kahire ile Washington’daki Obama yönetimi
arasında bir soğukluğun var olduğu bilinmektedir. Nitekim darbeden sonra ABD
Kongresi Mısır’a yapılan yardımların bir kısmını kesmiş ve askeri sevkiyatları da
durdurmuştur ki bu da Mısır’ı Rusya’ya yaklaştıran sebeplerden biridir. ABD’nin
Mısır’ı sürekli olarak insan hakları ihlalleri konusunda uyarması, Mısır’ın ise
Washington’u Müslüman Kardeşler’i terör örgütü olarak kabul etmemesi nedeniyle
eleştirmesi ikili ilişkilerin soğumasına sebep olmuştur34. Trump’ın ABD Başkanı
seçilmesinin ardından iki ülke arasında yeniden yakınlaşma başlamış, Sisi’nin Beyaz
Saray’ı ziyareti esnasında Trump’la arasındaki samimiyet ise ilgi çekmiştir. Fakat
ABD Kongresi yaşanan insan hakları ihlalleri sebebiyle bir takım askeri ve ekonomik
yardımları kesmekten imtina etmemiş ve Mısır’daki şartlar iyileştirilinceye kadar bu
33
BBC, (https://www.bbc.com/news/world-middle-east-23175379), Erişim Tarihi:
14.05.2019
Alaa Elhadidi, “Egypt’s Shifting Foreign Policy Priorities”, The Cairo Review of Global
Affairs, No 29, 2018, s.79
34
20
durumun devam edeceğini belirtmiştir 35. Suriye’de aktif bir rol oynayan Rusya ise bu
aşamada olaya dahil olmuş ve Kahire-Moskova arasında yakınlaşma başlamıştır.
3.1. SİYASİ İLİŞKİLER
Sisi’nin yönetimi ele geçirmesinden sonra Putin Obama yönetiminin aksine
Kahire’deki yeni hükümeti eleştirmekten uzak durmuştur. Nitekim ABD ile yaşanan
ve özellikle askeri konularda zorluk çıkaran sorunlar sebebiyle Mısır başta Rusya ve
Fransa olmak üzere bazı silah ihracatçısı ülkelere yönelmiştir. Rusya ile kurulan
ilişkiler ise sadece askeri manada değil siyasi manada da teşekkül etmiştir.
Libya’da yaşanan iç savaş süresince Mısır ve Rusya General Halife Hafter ve ona bağlı
olan Libya Ulusal Ordusu’nu hem IŞİD hem de Trablus hükümetine karşı
desteklemektedir. Seküler kimliğinden dolayı Hafter’in hem Mısır hem de Rusya’dan
destek almakta zorlanmadığı ve bu iki ülkenin bilfiil bölgeye müdahil oldukları
görülmektedir. Nitekim Mısır’ın Marsa Matruh ve Sidi Barrani askeri üslerinde Rus
askerlerin olduğu ve bu üslerden Libya’ya çeşitli müdahaleler yapıldığı ilan
edilmiştir 36. Her iki devletin BM ambargosuna rağmen Hafter’e silah desteği
sağlaması ve ambargonun kaldırılması için iş birliği yapması dikkat çekici bir
durumdur.
2013 yılından beri hem liderlerin hem de devlet adamlarının karşılıklı şekilde artan
ziyaretleri ikili ilişkilerin artmasına zemin hazırlamıştır. 10 Şubat’ta Kahire’yi ziyaret
eden Putin Mısır ile iş birliği seviyesini yükseltecek yeni anlaşmalara imza atmıştır ki
Putin Arap dünyası haricinde Sisi’yi ziyaret eden ilk lider olmuştur. Bunun haricinde
2016 yılında her iki ülkede Suriye’ye yönelik bir askeri müdahale kararına BM’de ret
oyu vermiş, bun karşın Suudi Arabistan Mısır’a petrol akışını durdurmuştur 37. Yine
2017’de iki ülke arasında imzalanan bir anlaşmayla karşılıklı olarak hava sahalarının
ve üslerinin kullanılmasına izin verilmiştir ki bu Rusya’nın Ortadoğu’daki askeri
Nicole Gaouette, “US Citing Human Rights, Cuts Some Egypt Aid”, CNN, 23 Ağustos 2017
Phil Stewart, Idrees Ali, Lin Noueihed, “Exlusive: Russia Appears to Deploy Forces in
Egypt, Eyes on Libya Role-Sources”, Reuters, 14 Mart 2017
37
Al
Jazeera,
(https://www.aljazeera.com/news/2016/11/egypt-saudi-arabia-halts-fuelshipments-indefinitely-161107143700518.html), Erişim Tarihi: 14.06.2019
35
36
21
hareket kabiliyetini önemli şekilde arttırmıştır 38. 2018 yılında ise Soçi zirvesini takiben
Putin ve Sisi kapsamlı iş birliği ve stratejik ortaklık anlaşması imzalamıştır.
Anlaşmada ekonomik bağların geliştirilmesi, El Dabaa Nükleer Tesisi’nin inşası,
turizmin ilerletilmesi ve Suriye konusunda iki ülke arasında görüş ortaklığının
sağlanması içerikleri yer almıştır 39.
3.2. EKONOMİK İLİŞKİLER
İki ülke arasındaki ekonomik bağlar siyasi ve askeri iş birliklerine rağmen hala istenen
seviyeye ulaşamamış fakat önemli bir ilerleme yaşanmıştır. Mısır’ın ticaret ortaklarına
bakıldığında %30,3 AB ülkeleri, %22,9 Arap ülkeleri, %19,6 diğer Asya ülkeleri ve
%7,6 ABD görülmektedir. Fakat her iki ülkenin de karşılıklı beklentilerini ve mevcut
ekonomik bağını göz ardı etmemek gerekmektedir 40.
2017 yılı verilerine göre Mısır ve Rusya arasındaki ticaret hacmi önceki dönemlere
göre %61 artarak 6,73 milyar dolar seviyesine yükselmiştir 41. Ayrıca Rusya Mısır’ın
en büyük buğday ihracatçısı durumundadır ki birtakım ürünlerin sübvansiyonla halka
dağıtıldığı Mısır’da buğday uzun yıllardır tedarik edilmesinde en fazla zorlanılan gıda
olmuştur. Rusya’nın özellikle tarım alanında Mısır ilgisine baktığımız zaman birtakım
sebepler görülmektedir. Öncelikle Mısır tarım ürünleri için uygun bir pazardır; ikinci
olarak Mısır Rusya’nın bazı subtropikal tarım ürünlerini ithal ettiği ülkelerden biridir
ve 2014 yılında AB mallarına uyguladığı yaptırımdan dolayı Mısır ürünlerinin önemi
artmıştır ve son olarak Mısır büyük bir Pazar hacmine sahip olan Arap dünyasına
açılan kapısı olma kabiliyetine sahiptir 42.
Enerji alanına bakacak olursak Mısır ve Rusya arasında özellikle doğal gaz
kaynaklarının işlenmesi ve nükleer enerjinin sağlanması hususlarında çeşitli
Vladimir Isachenkov, “Russia Negotiates Deal For Its Warplanes to Use Egypt’s Bases”,
The Associated Press, 30 Kasım 2017
39
Shaul Shay, Russia and Egypt Signed a “Comprehensive Cooperation and Strategic
Partership Agreement”, Institute for Policy and Strategy, 2018
40
OEC, (https://atlas.media.mit.edu/en/profile/country/egy/), Erişim Tarihi:14.06.2019
41
Dalia Ghanem-Yazbeck and Vasily Kuznetsov, The Comrades in North Africa, Russia’s
Return to The Middle East: Building Sandcastles, European Union Institute for Security Studies, 2018,
s.75
42
Cooperation Between the Russian Federation and the Arab Republic of Egypt: Opportunities
and Constraints, Russian International Affairs Council, 2015, s.10
38
22
anlaşmalar yapılmıştır. 2015 yılında Rus şirketleri Rosneft ve Gazprom’un 2019 yılına
kadar Mısır’a sıvılaştırılmış gaz sağlanmasında yardımcı olmaları kararlaştırılmıştır ve
ayrıca 2016 yılında Rosneft Mısır’ın Doğu Akdeniz’de bulduğu Zohr gaz yatağındaki
imtiyazların %30’unu İtalyan Emi şirketinden satın almıştır 43.
Nükleer enerji inşası konusu hem Hüsnü Mübarek hem de Mursi dönemlerinde
gündeme gelmiş olsa da en hızlı adımlar Sisi yönetiminde atılmıştır. 2015 yılında Putin
ve Sisi nükleer santral inşası konusunu gündeme getirmiş, aynı yıl içinde gerekli
prosedürler yerine getirilmeye çalışılmış ve yıl sonunda Rosatom (Rusya Devlet
Nükleer Enerji Şirketi) başkanı Sergey Kiriyenko Mısır’ı ziyaret etmiştir 44. 2017
yılında ise Rosatom’un yeni başkanı Alexey Likhachey Sisi tarafından kabul edilmiş
ve birkaç hafta sonra El Dabaa Nükleer Enerji Santrali’nin inşası resmileşmiştir 45.
Mısır nükleer enerji konusunda ciddi bir politika gütmektedir ki bunda özellikle Nil
Nehri üzerinde yaşanan tartışmaların etkisi vardır. Nitekim 2011 yılında Etiyopya’nın
inşa etmeye başladığı Rönesans Barajı son yıllarda Mısır’da çokça tartışılmıştır. Zira
Nil Nehri’ne bağlı olarak yaşayan Mısır bu su kaynağına hem sulama hem de enerji
üretimi konularında bağlıdır.
3.3. ASKERİ İLİŞKİLER
Ordunun yönetime ol koyması ve Sisi’nin iktidara gelmesinin ardından Mısır ve Rusya
arasına başlayan yakınlaşma askeri iş birliği ve savunma ekipmanlarının temini
konularında da bir hayli yol kat etmiştir. Aslında Mısır’ın silah teminatı için
arayışlarda bulunması sadece Moskova ile değil Fransa ve Almanya gibi Avrupa
ülkeleriyle de bağ kurmasına sebebi olmuştur.
1979’da İsrail’le yapılan Camp David Anlaşması’ndan sonra Mısır Washington’un
hem ekonomik hem de askeri yardımlarından bolca faydalanmış fakat bu durum bir
süre sonra bağımlılığa dönüşmüştür. Mısırlı yöneticiler bu bağımlılığın farkına ancak
askeri müdahale sonrasında varabilmişlerdir. Obama yönetimi ve Sisi rejimi arasında
43
Leonid Issaev, Russia And Egypt: Opportunities in Bilateral Relations &The Limits of
Cooperation, Al Sharq Forum, 2017, s.13-14
44
Shaul Shay, The Egypt-Russia Nuclear Deal, Institute for Policy and Strategy, 2015, s.2
45
Shaul Shay, Egypt and El Dabaa Nuclear Plant, Institute for Policy and Strategy, 2018, s.3
23
özellikle insan hakları ihlalleri sebebiyle baş gösteren sorunlar Amerikan Kongresi’nin
iç hukuku gereği Mısır’a yapılan askeri ve ekonomik yardımları kesmesiyle daha da
problemli bir hale gelmiştir. Trump’ın yönetime gelmesiyle ilişkilerin normalleşmeye
başlamış fakat ABD Kongresi Mısır’a yapılan yardımların tekrar kesilmesine karar
vermiş; böylece Kahire askeri anlamda farklı mecralara yönelmek zorunda olduğunu
yeniden hissetmiştir.
Son yıllara bakacak olursak Mısır’ın özellikle üç temel sebepten dolayı ordusunun
kabiliyetini arttırmaya çalıştığı ve silah çeşitliliğini genişletmeyi hedeflediği
söylenmektedir. Bunlar; Sina bölgesindeki IŞID tehdidi, Nil Nehri sebebiyle Etiyopya
ile çatışma ihtimali ve iç istikrarsızlık durumu olarak sayılmaktadır 46. Fakat ülkenin
batı komşusu Libya’da yaşanan istikrarsızlığın ve buradan gelebilecek saldırıların da
Kahire nezdinde önemli olduğu unutulmamalıdır.
Askeri anlamda Mısır ve Rusya arsında ilişkilerin ilerlemesi 13-14 Ocak 2013
tarihinde her iki ülkenin savunma ve dışişleri bakanlarının toplanmasıyla başlamıştır.
Birtakım uzmanlara göre bu görüme esnasından 3 milyar dolarlık bir silah anlaşması
imzalanmış ve bu anlaşmanın da etkisiyle iki ülke arasında Mart 2014’te askeri-teknik
iş birliği protokolü yürürlüğe girmiştir. Nitekim bu protokol SSCB’nin dağılmasından
beri iki ülke arasında bu ölçekte imzalanan ilk anlaşma olarak ifade edilmektedir 47.
2015 yılında Rus yolcu uçağının IŞİD tarafından düşürülmesinin ardından Rusya’nın
terörle mücadele konusunda Mısır’la daha da yakınlaşması yeni anlaşmalarla da
onaylanmıştır. 2015 yılında Mısır ve Rus ordularına bağlı birlikler Akdeniz’de ortak
bir tatbikat başlatmıştır48. Ayrıca 15-26 Ekim 2016 tarihleri arasında 700’den fazla
askerin katıldığı “Dostluğun Koruyucuları 1” tatbikatı Mısır’ın El Alameyn bölgesinde
düzenlenmiş ve ikinci tatbikatın da Rusya topraklarında yapılacağı ilan edilmiştir 49.
Nitekim 10-24 Eylül 2017 tarihleri arasında her iki ülkenin paraşütçü birlikleri
Rusya’nın
Novorossiysk
kentinde
“Dostluğun
46
Koruyucuları
2”
tatbikatını
Leonid Issaev, a.g.e, s.15-16
Cooperation Between the Russian Federation and the Arab Republic of Egypt: Opportunities
and Constraints, Russian International Affairs Council, 2015, s.13
48
Sputnik Türkiye, (https://tr.sputniknews.com/dogu_akdeniz/201506101015935336/),
Erişim Tarihi:16.05.2019
49
Mahmoud Gamal, Egypt,Russan and ‘Defenders of Friendship’.. Why Now?, Egptian
Institute for Studies, 2017, s. 1-2
47
24
gerçekleştirmişlerdir 50. Ayrıca da önce de belirttiğimiz gibi Mısır topraklarında Rus
birliklerinin konuşlanması için üsler verilmiş ve 2017 yılında her iki ülke hava
sahalarını ve askeri üslerini birbirlerinin kullanımına açmıştır. Dostluğun
Koruyucuları 3 tatbikatı da 13-26 Ekim 2018 tarihlerinde terörle mücadele faaliyeti
kapsamında
Kahire
yakınlarında
gerçekleştirilmiştir 51.
Ayrıca
son
aylarda
Moskova’nın Mısır’a 2 milyar dolarlık 20 tane Su-35 savaş jeti satımını tamamladığı
da iki üst düzey bürokrata dayandırılarak Rus medyasında yayınlanmıştır 52. Elde
edilen kaynaklara bakıldığı zaman 2018 yılında Mısır temin ettiği silahların yaklaşık
%55’ini Rusya’dan satın almıştır. Bu oran iki ülke arasındaki silah ticaretinin ne kadar
önemli olduğunu ve her iki taraf açısından da nasıl bir ehemmiyet ihtiva ettiğini
anlamak açısından önemlidir.
2018 Yılında Mısır'a Silah Temin Eden
Ülkeler
5%
Rusya
13%
Fransa
55%
ABD
27%
Diğerleri
Kaynak: SIPRI Arms Transfer Database
50
Sputnik Türkiye, (https://tr.sputniknews.com/savunma/201709241030280226-rusya-misirortak-tatbikati-sona-erdi/), Erişim Tarihi: 16.05.2019
51
Ministry
of
Defence
of
the
Russian
Federation,
(https://eng.mil.ru/en/news_page/country/more.htm?id=12200809@egNews),
Erişim
Tarihi:
16.05.2019
52
The Moscow Times, (https://www.themoscowtimes.com/2019/03/18/russia-secures-2blnfighter-jet-contract-with-egypt-reports-a64842), Erişim Tarihi: 16.05.2019
25
SONUÇ
1952 yılında Hür Subaylar’ın Kral Faruk’u devirmesiyle Mısır için yeni bir dönem
başlamış ve Ortadoğu’nun bu önemli ülkesi kendisini çift kutuplu dünyanın ortasında
bulmuştur. O tarihten günümüze değin, biri hariç, asker kökenli liderler tarafından
yönetilen Nil ülkesi farklı dış politikalar belirlemiş ve Rusya’da bu politikaların
hedeflerinden biri olmuştur.
Özellikle son yıllarda Mısır ve Rusya arasındaki yakınlaşma çokça dile getirilmekte
ve iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihi de bundan dolayı merak edilmektedir. Cemal
Abdünnasır’ın 1954 yılında Çekoslovakya aracılığıyla yaptığı silah anlaşması
neticesinde SSCB kendine Arap dünyasında güçlü bir müttefik bulmuş ve bu ittifak
Enver Sedat’ın iktidara gelişine değin devam etmiştir. İl yıllarda iki devlet arasında
ittifak seviyesinde ilerleyen ilişkiler Altı Gün Savaşı’nın kaybedilmesiyle bir
bağımlılığa dönüşmüştür. Zira bu savaş sonrasında askeri ve ekonomik olarak
zayıflayan Mısır SSCB’nin yardımlarına daha fazla muhtaç kalmıştır. Nasır’ın
ölmeden önce ülkesindeki Sovyet etkisini azaltmaya yönelik attığı adımlar ise çok
etkili olamamıştır. 1970’de Nasır’ın ölümüyle devlet başkanı olan Sedat ABD’ye
yakınlaşma sürecini başlatmış ve İsrail’le bir barış anlaşması imzalayarak Arap
dünyasının tepkisinin çekmiştir. 1976 yılında ise Mısır ve SSCB arasındaki ittifak
resmen sona ermiş ve Kahire yönetimi Washington’un safında yer almaya karar
vermiştir. Nitelim İsrail’le yapılan anlaşmadan sonra Mısır ABD’nin ekonomik ve
askeri yardımlarından faydalanmaya başlamıştır. 1981’de suikaste uğrayan Sedat’ın
yerine ise kısa süre önce başkan yardımcısı yaptığı Hüsnü Mübarek geçmiştir. Bu
dönemde Mısır yine ABD yanlısı politikalarına devam etmiş ve Moskova ile durağan
ilişkiler sürdürmüştür. SSCB’nin çöküşünden sonra karşılıklı birkaç ziyaret
gerçekleştirilse de Putin’in iktidara gelişine değin iki ülke arasında ciddi bir
yakınlaşma olmamıştır. Putin’in Ortadoğu’ya yönelmesiyle Mısır-Rusya ilişkileri
yükselişe geçmiş ancak bu kayda değer bir yakınlaşma olmamıştır. 2011 yılında Arap
Baharı protestolarının Kahire’ye varması ve şubat ayında Mübarek’in istifasıyla
sonuçlanmış Rusya bu gösteriler sırasında tarafsız kalmayı tercih etmiştir. Fakat
Moskova’nın bölgede kaosun hâkim olmasından endişe ettiği ve gösterilerin ardında
Batılı ülkelerin olduğuna dair şüphelerinin de var olduğu iddia edilmiştir. 2012 yılında
26
Müslüman Kardeşler’in ve adayları Muhammed Mursi’nin seçimi kazanmasıyla iki
ülke arasında karmaşık bir durum oluşmuştur. Zira 2003 yılında Rusya Yüksek
Mahkemesi Müslüman Kardeşler’i terör örgütü olarak kabul etmiş ve faaliyetlerini
yasaklamıştır. Bu duruma rağmen Rus dışişleri yetkilileri iktidara gelen Müslüman
Kardeşler hareketini tanıdıklarını ve onlarla çalışmak istediklerini belirtmişlerdir.
Fakat pratikte bu durum pek gerçekleşmemiş ve Mısır bu dönemde Türkiye ve Katar
haricinde müttefik bulamamıştır. Mursi’nin 2013’te askeri müdahale sonucu görevden
uzaklaştırılması esnasında da Moskova tarafsız kalmayı tercih etmiş ve taraflara
şiddetten uzak durmaları çağrısında bulunmuştur. Darbenin lideri Abdülfettah el-Sisi
ise Obama yönetimiyle sorunlar yaşaması ve ABD Kongresi’nin yapılan yardımların
bir kısmını kesmesiyle Rusya ile yakın ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Bu dönemde her
iki ülke arasında siyasi ve ekonomik ilişkiler ilerletilmiş ve askeri anlamda da birçok
anlaşma yapılmıştır. Gerçekleştirilen birçok tatbikatın yanı sıra Rusya Mısır’a yaptığı
silah ihracatını da arttırmıştır; ekonomik anlamda ise Mısır doğalgazının işlenmesi ve
nükleer enerji santrallerinin inşası gibi görevler üstlenmiştir.
Arap Baharı sonrası Ortadoğu’da daha da etkili bir hale gelen Rusya’nın Kahire ile
yakınlaşarak bu etkisini bölge sathına yaymaya çalışması son derece makul bir
durumdur. ABD ile sorunlar yaşayan Mısır için de Rusya birçok konuda alternatif
oluşturabilecek bir ülkedir. Fakat bu ilişkilerin SSCB-Mısır (Nasır) ittifakı gibi bir
birliktelik doğurabileceğini söylemek için erkendir. Zira Mısır halen Washington’dan
kopmuş değildir ve Rusya’ya yönelme sebebi ülkenin askeri ve ekonomik olarak
ABD’ye olan bağımlılığını bitirmek olarak görülmektedir. Ayrıca şu anda Trump
yönetiminin Mısır’a yönelik olumsuz bir tavrı görülmemekte, yaşanan yardım
kesintileri ise Kongre kararından kaynaklanmaktadır. ABD iç siyasetinden etkilenen
bu durumun Mısır’ın blok değiştirmesi veya Rusya ile ittifak kurması benzeri analizler
için yeterli olmadığını söylemek yerinde olacaktır. Uluslararası arenaya bakıldığı
zaman devletlerin ilişki ağlarını genişletmesi gayet doğaldır fakat alınan kararların bu
alandan gelecek etkiye açık olduğunu söylemekte yerinde olacaktır. Zira iki ülke
arasındaki ilişkiler yalnızca o iki ülkeyi değil onlarla bağlantılı olan diğer aktörleri de
etkilemektedir.
27
KAYNAKÇA
KİTAPLAR
Armaoğlu, Fahir. (1989). Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları 1948-1988, Ankara, İş
Bankası Kültür Yay.
Davişa, Adid. (2016). Arap Milliyetçiliği Zaferden Umutsuzluğa, İstanbul, Literatür
Hourani, Albert. (1997). Arap Halkları Tarihi, İstanbul, İletişim, 1997
MAKALELER
Aktan, Sertaç. (2018). Camp David’in 40. Yılı: Mısır-İsrail Gizli Görüşmeleri Nasıl
Yürütüldü, Euronews
Alaa Elhadidi. (2018). “Egypt’s Shifting Foreign Policy Priorities”, The Cairo Review of
Global Affairs, No 29
Ali, Noura. (2016). “Egyptian-Russian Rapprochement”, Middle East Observer, 12 Ekim 2016
Aly, Abdel Monem Said. (2014). “Post-Revolution Egyptian Foreign Policy”, Crown Center
for Middle East Studies, Brandeis University, No 6
Borchevskaya, Anna. (2016). Russia in the Middle East: Motives, Consequences, Prospects,
The Washinhgton Institute for Near East
Bradford, Gregory Hale. (1976). The Rise And Fall of Soviet Influence in Egypt, Naval
Postgraduate School
Bratersk, Alexander. (2013). Morsi Seeks Union With Kremlin, Fails to Get Loan, The
Moscow Times
28
Bugayova, Natalia. Ulses, Jack. (2018). The Kremlin’s Campaign In Egypt, Institute For The
Study of War
Dış Politika ve Savunma Araştırmaları Grubu. (2013). “Orta Doğu Denkleminde Türkiye, İran
ve Mısır”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi
Elhadidi, Ala. (2018)., “Egypt’s Shifting Foreign Policy Priorities”, The Cairo Review of
Global Affairs, No 29
Erdem, Gökhan. (2017). Bağlantısızlıktan Bağımlılığa: Nasır Döneminde Mısır-SSCB
İlişkileri, The Turkish Year Book of International Relations
Erenler, Muharrem. (2012). Russia’s Arab Spring Policy, Bilge Strateji, Cilt 4, Sayı 6
Fouad, Khaled. (2018). Egypt, Russia: Rapprochement or Alliance?, Egyptian Institute for
Studies
Gamal, Mahmoud. (2017). Egypt, Russia and ‘Defenders of Friendship’. Why now?, Egyptian
Institute for Studies
Horelick, Arnold L. (1976). Moscow’s Rift With Sadat: Implications For Soviet Middle East
Policy, The Rand Paper Series
Isachenkov, Vladimir. (2017). “Russia Negotiates Deal For Its Warplanes to Use Egypt’s
Bases”, The Associated Press
Kozhanov, Nikolay. (2017). Russian Foreign Policy in the Middle East: New Challenge for
Western Interests, Center for Transatlantic Relations
Malashenko, Alexey. (2013). Russia and The Arab Spring, Carnegie Moscow Center
29
N.Katz, Mark. (2012). Russia and The Arab Spring, Middle East Institute
Nicole Gaouette. (2017). “US Citing Human Rights, Cuts Some Egypt Aid”, CNN, 23 Ağustos
2017
Stewart, Phill, Ali, Idrees and Noueihed, Lin, “Exlusive: Russia Appears to Deploy
Forces in Egypt, Eyes on Libya Role-Sources”, Reuters, 14 Mart 2017
Szluc, Tad. (1971). “Rogers, After Meeting With Egyptian, Calls Interim Mideast Accord
Possible”, The New York Times, 1971
Talukdar, Indrani. (2013). Russia’s Reaction on the Egypt Crisis, Indian Council of World
Affairs
Talukdar, İndrani. (2013). Russia’s Reaction on the Egypt Crisis. Indian Council of World
Affairs
Telci, İsmail Numan. (2011). Mısır 2011, Ortadoğu Yıllığı, SETA
RAPORLAR
A Coming of Age: The Foreign Policy of Anwar Sadat, CIA, 1975, S.1
Borshchevskaya, Anna. (2016). Russia In The Middle East, The Washington Institute for Near
East Policy
Cooperation Between The Russian Federation And The Arab Republic of Egypt:
Opportunities and Constraints. (2015). Russian International Affairs Council
Issaev, Leonid. (2017). Russia and Egypt: Opportunities in Bilateral Relations & the Limits of
Cooperation, Alsharq Forum
Bechev, Dimitar. (2016). Russia in The Middle East: From Arab Uprisings to the Syrian
Conundrum, Alsharq Forum
30
Ghanem, Dalia-Yazbeck and Kuznetsov, Vasiliy. (2018). The Comrades in North Africa,
Russia’s Return to The Middle East: Building Sandcastles, European Union Institute for
Security Studies
Shay, Shaul. (2015). The Egypt-Russia Nuclear Deal, Institute for Policy and Strategy
Shay, Shaul. (2018). Egypt and El Dabaa Nuclear Plant, Institute for Policy and Strategy
Shay, Shaul. (2018). Russia and Egypt Signed a “Comprehensive Cooperation and Strategic
Partership Agreement”, Institute for Policy and Strategy
İNTERNET SİTELERİ
Al
Jazeera,
(https://www.aljazeera.com/news/2016/11/egypt-saudi-arabia-halts-fuelshipments-indefinitely-161107143700518.html)
BBC News, ( https://www.bbc.com/news/world-middle-east-19584265 )
BBC, (https://www.bbc.com/news/world-middle-east-23175379)
Cooperation with Egypt, Rosoboronexport, (http://roe.ru/eng/export/egipet/)
Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Sonrasında Mısır Yol Ayrımında, Al Jazeera Turk
(http://www.aljazeera.com.tr/haber-analiz/cumhurbaskanligi-secimleri-sonrasi-misir-yolayriminda)
Ministry
of
Defence
of
the
Russian
(https://eng.mil.ru/en/news_page/country/more.htm?id=12200809@egNews)
OAC, (https://atlas.media.mit.edu/en/profile/country/egy/)
Federation,
Primakov in Egypt, The Jamestown Foundation, (https://jamestown.org/program/primakovin-egypt/)
Sputnik Türkiye, (https://tr.sputniknews.com/dogu_akdeniz/201506101015935336/),
Sputnik Türkiye, (https://tr.sputniknews.com/savunma/201709241030280226-rusya-misirortak-tatbikati-sona-erdi/)
Text of The Treaty of Friendship and Cooperation Signed by Soviet and Egypt, The New York
Times, 1971 (https://www.nytimes.com/1971/05/28/archives/text-of-the-treaty-of-friendshipand-cooperation-signed-by-soviet.html)
31
The
Ministry
of
Foregin
Affairs
of
the
Russian
(http://www.mid.ru/en/organizacia-islamskogo-sotrudnicestva-ois-//asset_publisher/km9HkaXMTium/content/id/214262)
Federation,
The Moscow Times, (https://www.themoscowtimes.com/2019/03/18/russia-secures-2blnfighter-jet-contract-with-egypt-reports-a64842)
32