Biz’den…
KARAMSARLIK YOK, BAHAR ÇİÇEKLERİ VAR ARTIK..
Erguvan’a şiir söyleme, anlatamazsın. Kendisi şiir. Gör ve duy, kâfi.
Süheyl ÜNVER
Salgın hastalıklar, hastalar, ölümler.. Son bir yıldır karamsarlıkla ve evlerde tahaffuz içinde yaşıyoruz.. Tabiatta hayat
devam ediyor; çiçekler açıyor, yağmurlar yağıyor.. Çiçeklerle bezenmiş yeryüzü, çiçeklerin en güzelleri bahşedilmiş
İstanbul’a… İstanbul çiçekleri ile bir başka güzel.. Erguvanları ilk boğazda Rumeli Hisarı çevresinde görürüz. Adeta
Rumeli Hisarı, erguvanlara vazo olmuştur; temaşâ edenlere
buyrun demektedir... Bahar rengiyle, çiçeğiyle gelir. Üstelik İstanbul’a çok şık gelir, kentlilerin yüzüne bir gülümsemeyle gelir. Mor mu desek, pembe mi, fuşya mı? Baharın
müjdecisi erguvan, kısa bir ömrün en güzel rengidir.
İstanbul’da erguvan mevsimlerini yaşatan ve tam zamanında vapur gezisi ile taçlandıran Haluk Dursun Hoca’mıza
rahmet dileyelim… Erguvan İstanbul Derneği Başkanı Hüseyin Emiroğlu’na muhabbet ederek şu cümlelerini alıverelim buraya: ” Erguvan bir kültürdür, bir tabiat mirasıdır.
Japonlar için kiraz ağacı ne ise İstanbul için de erguvan
odur. Erguvan, edebiyatımızın ve tüm diğer sanatlarımızın sözü ve rengi olmuştur. Sevgilinin yanağı olmuştur“.
Osmanlı Devleti'nin de vazgeçilmez simgesi olan erguvan
adına 14-19. yüzyıllar arasında şenlikler düzenlendi; erguvan cemiyeti, erguvan faslı, erguvan bayramı gibi isimlerle
anıldı. Osmanlı döneminde sayılarının azalması üzerine,
padişah fermanıyla boğaza, erguvan ağacı dikilmesi emredildi. Erguvan ağacı, Türkiye’den Girit’e geniş bir coğrafyada yetişiyor. Marmara Bölgesi dışında, Ege’de de görülüyor. En kolay yetiştiği yerlerden biri ise İstanbul’dur. Haydi,
seyreyleyin baharı; Güzel İstanbul’un güzel mekânlarından
doyumsuz renk ahengiyle kahvenizi, çayınızı keyifle yudumlayın. Karamsarlıktan kurtulmak için Fenerbahçe parkında, Moda sahil yolunda, Bağlarbaşı’nda, Kuzguncukta,
Fethi Ahmet Paşa korusunda, Beykoz Abraham Paşa korusunda, Yuşa’da, Büyük ve Küçük Çamlıca’da, Mihrabat
korusunda, Üsküdar’da, Anadoluhisarı Tema doğal kültür
merkezinde, Tarihi yarımadada, Gülhane parkında, Eyüp
Sultan’da, Bebekte Türkan Sabancı parkında, Beşiktaş
Abbas Ağa parkında, Yıldız parkında, Asiyan’da Rumelihisarı’nda, Emirgan parkında, Beşiktaş Kuruçeşme’de,
Yeniköy’de… Daha nice mekânlara rengini kabul ettirmiş
Erguvanları seyretmek, nisan sonu ve mayıs ayında mümkündür. Senede bir ay süren bu görüntüyü kaçırmayalım.
Ziya Osman saba ne güzel anlatır çocukluğunu ve sanki
benim çocukluğumu:
Düşünceli yürürken, bir yol dönemecinde
Çıkacak ömrümüze beyaz dallarla bahar.
Hatırlatacak bize şen çocukluğumuzu,
Erguvanlı bir bahçe, mor salkımlı bir duvar…
Tabiatı tasvir eden güzel bir şiire şapka çıkarılır; Laleler
açmış rengârenk bahçelerde, güller açılmış gülzarlarda…
Hele içinde kokulu mor salkım da varsa Halide Edip Adı-
var’ın Mor Salkımlı Ev romanında anlatılanları hayalinizde
canlandırıp, mor salkımlar bulup koklamalıyız ya da altında oturacağımız bir yer bulup anı yaşamalıyız.
Katırtırnakları ilkbahar müjdesini verir bize, sarı rengin
uyumunu gösterir. Rahmetli anneciğim, ancak saksıda yetiştirirdi katırtırnağını. Sonra, erikler beyaz çiçeklerini açar.
Pembe çiçekleriyle şeftali ağaçları onlara eşlik eder. Erik ve
şeftali çiçekleri tam minik meyveciklere dönüşürken, beyaz
kiraz çiçekleri doğadaki yerini alır. Kiraz çiçekleri kara benzer. Baharın ortasında, ağaca kar yağmış sanırsınız.
Mor salkımları, İstanbul’un apartmanlaşmamış mahallelerinde tek katlı bahçeli evlerin kapı üstlerinde görürdük.
Eskiden dergâhlarda, tekkelerde, buraların hazirelerinde
renk ve kokularıyla doğayı ve insanın ruhunu tazelerdi.
Şimdi nadir görür olduk. Mor salkım, bütün Türkiye’nin
çiçeğidir. Çünkü her iklime uyum sağlar. Onun için Anadolu’da birçok kahvenin çardağı mor gölgelidir. Ama İstanbul’daki yeri başkadır. Mevlevi geleneğinde mor salkım
selvi ağacının dibine dikilir ve selviye sarılan bu güzelim
çiçeklerin, tanrıya sarıldığı kabul edilir. Mor salkımların
göze batmamasının sebebi, onların sarılacak çardaklarının
ve çok sevdiği ahşap evlerinin kalmamasıdır.
An gelir nisan sonu mayıs başında rengârenk laleler parkları süslemeye başlar. Lale soğanlarının ekimi askerî disiplinle yapılır ki çiçekler açınca o disiplini görürsünüz ve keşke
kendi halinde açsalarmış deyiverirsiniz. Yani kırmızılar,
sarılar, maviler bir hizada olmasaymış da her renk birbirine
karışsaymış; güzel bir mozaik olsaymış ülkemin insanları gibi… Zira doğa kendi düzeninde kalırsa yerleşimi ve
görüntüsü daha anlamlıdır. Onun için lalelerin bu düzeni
bana fazla zevk vermez. İş doğaya kalsa, renkler, sıralar birbirine karışacaktır. Papatyaların arasında kırmızı gelincikler
olsa daha güzel olmaz mı?.
Gerçekten de ipek yapraklı bu çiçekler de gözlerden kaçar, laleler kadar övgü alamaz. Kimse onları laleler kadar
anlatmaz. Lale çoğaldıkça mor salkımların kimse farkına
varmaz. mor salkımlar uzun süre salına salına açarken, oya
ağaçları pembe çiçeklerini çıkarıverir ortaya, bende varım
der!. Ardından gülibrişim, kırmızı püskülleriyle geliverir.
Bahar hitama erecektir artık. Yaz gelir, güneşe dayanan çiçeklerin vaktidir…
Şehir ve Kültür dergimizle bir bahar mevsimini daha karşıladık, hayat devam ediyor… Salgın ve hastalıklardan uzak
olalım. Vefat edenlerimize rahmet diliyor, hastalarımıza şifa
temenni ediyoruz.
Aynaya bakıp saçımızı taradık öyle geldik huzurunuza.
Hz.Mevlâna der ki: ”Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver.. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan
bulunur..”
“Hoşça bakın zatınıza”
Mehmet Kamil BERSE
Genel Yayın Yönetmeni
içindekiler
4
HAYDARABAD
TÜRKiSTAN TÜRKLERiNiN
iNŞA ETTiĞi GÖRKEMLi ŞEHiR
Abdulhamit AVŞAR
24MiMARi
EDEBiYAT VE
Mehmet KURTOĞLU
9
KARE DÜNYA,
YÜZYÜZE EĞİTiM YARIŞI!
Prof. Dr. Nazif GÜRDOĞAN
32HOCAPAŞA
iSTANBUL’UN ORTA YERi
Mehmet MAZAK
10 AYASLUĞ
RAHMETLi
Dr. Kâmil UĞURLU
14
HIRKA-i SAADET –
HIRKA-iŞERİF VE
DEST-i MÂL
Mehmet Kâmil BERSE
ŞEHİR ve KÜLTÜR: Dersaadet Kültür, Edebiyat,
Dil, Sanat ve Tanıtım Platformu Derneği ‘nin Aylık
Dergisidir ISSN: 2148-5488.
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni;
Mehmet Kamil Berse
Genel Yayın Yönetmeni asistanı:
Seyfullah Erkmen
İcra Kurulu:
Eyüp Ensari Ergin- Hüseyin Kansu
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Mahmut Şener
Editörler:
Edebiyat,Tarih/ Fahri Tuna Medeniyet/ Şimşek Deniz
Şehirler/ Dr.Öğr.Üyesi Ali Mazak
38
iBRAHiM ULVÎ YAVUZ,
YAZDIĞI GiBiDiR
Erbay KÜCET
42FES
AFRİKA’NIN
ŞEHİRLERİ-6
Dr. Serhat ONUR
Sanat, Kültür: Zeynep Betül Kavak, Giray Tarhanoğlu
Reklam: Ensar Albayrak
Pazarlama ve Halkla İlişkiler: Atilla Akdemir,
.Ankara Temsilcisi: Yaşar Dinçkal
Fotoğraf: Kâzım Zaim, Ahmet Dur, Yaşar Şadoğlu, Mehmet
Kamil Berse,
Tashih: Giray Tarhanoğlu, Ensar Albayrak.
Grafik Tasarım: Gazanfer Kırımlı / Martı Ajans Ltd.Şti
Koordinasyon ve Teknoloji: İsmail Yılmaz- A.Kemal Dinç
Yayın Kurulu: Prof.Dr.Bekir Karlıga, Prof.Dr.Hüsrev Hatemi,
Prof. Dr.İbrahim Demir, Prof.Dr.Hüsrev Subaşı, Prof.Dr.E.Nazif
Gürdoğan, Prof.Dr.Zekeriya Kurşun, Prof.Dr.Ali Rıza Abay,
Prof.Dr.Ahmet Turan Arslan, Prof.Dr.Muhammet Nur Doğan,
13 TAVŞANBAŞI ELMA -şiir- / Kâmil UĞURLU
18 YİTİK COĞRAFYANIN ŞEHİRLER | KUVEYT / Hüseyin YÜRÜK
22 RUSÇUK; TUNA NEHRİ’NİN İNCİSİ / Fahri TUNA
52
NEVBAHARDA BiR
ERGUVAN BAYRAMIDIR
İSTANBUL
M. Nihat MALKOÇ
28 EYÜP SULTAN BELEDİYE BAŞKANI DENİZ KÖKEN İLE SÖYLEŞİ /
Röportaj: Ahmet Faruk AYGÜN
35 KIRIM BAHÇESARAY DAĞLARININ ÇOK MEŞHUR KALESİ: “MANGUP KALE” -II- /
Doç. Dr. Svetlana KERİMOVA
36 DOĞDUĞUM ŞEHRİM ANKARA / Şifanur ÖZÇELİK ŞİRİN
40 BİR SİMİT, BİR ÇAY, ÇOK ŞİİR / Öznur SONDÜL
60
TÜRKiYE’NiN iLK VE TEK
46 SALGIN GÜNLERİNDE ŞEHİRLER, TEKNOLOJİ VE
KÜLTÜRLER KARŞISINDA İNSAN.. / Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Salih DOĞAN
48 ŞEHİRDE YAŞAMAK VE YAŞAYAN ŞEHİRLERE ŞAHİTLİK ETMEK / Ülker GÜNDOĞDU
“HUKUK MÜZESi”
51 HÜSEYİN BARADAN / Hüseyin MOVİT
56 BİR MEMLEKET SEVDALISI: ESAT TUNCEL -II- / Prof. Dr. H. Ömer ÖZDEN
58 ŞEHİR SOHBETLERİ 38 | ANDIRIN KALELERİ -1- / Ahmet NARİNOĞLU
72
ŞEHiRCiLiKTE
64 MEKÂN VE MEKÂNSAL KİMLİK / Necla DURSUN
Muhsin İlyas SUBAŞI
66 HALÛK DURSUN HOCA İLE SARAY HATIRALARI | “TOPKAPI SARAYI’NDA İLK GÜN” /
Zülgaip AKKUŞ
DARENDE ÖRNEĞi
66 İBRAHİM HAKKI’YI VASFEDEMEMEK -I- / İsmail BİNGÖL
68 PROF. DR. YILMAZ ÖZAKPINAR’A GÖRE BATILILAŞMA HİKÂYEMİZ /
Mehmet Nuri YARDIM
70 EVLİYA ÇELEBİ’NİN KÜTAHYASI / Ahmet KÖSEOĞLU
76
GÖZLÜKLÜ ALi EFENDi
(AYTEMiZ)
(ÇAVUŞ EMiNiZADE)
Serdar YAKAR
Prof.Dr.Celal Erbay, Prof.Dr.Recep Toparlı, Prof.Dr.Hamit
ER, Prof.Dr.Hüseyin Yıldırım, Prof.Dr.Adem Efe, Dr.Mimar
Kamil Uğurlu, Prof.Dr.M.Sıtkı Bilgin, Prof.Dr.Hamza
Ateş, Prof. Prof.Dr.İbrahim Maraş, Prof.Dr.Ali Satan, Doç.
Dr.A.Hikmet Atan, Yard.Doç.Dr.Erkan Çav, Dr.Önder
Bayır, Recep Garip, Yunus Emre Altuntaş, Şener Mete,
Ekrem Kaftan, Şakir Kurtulmuş, Nurettin Durman, Yaşar
Dinçkal, Prof.Dr.Ümit Doğay Arınç, Prof.Dr.Süleyman
Kızıltoprak, Prof.Dr.Muhammet Kuralay.
Fiatı: 30 TL (KDV DAHİL) (Türkiye)
KKTC fiatı: 50 TL.
Abone Yıllık: 320 TL. (Türkiye)
Banka hesap no: Akbank Atikali Şubesi
IBAN: TR3100 0460 0028 8880 0005 6479
74 ATAYURT KIRGIZİSTAN HATIRALARI -I- / Hasan DURSUN
78 İBRAHİM HAKKI’YI VASFEDEMEMEK -II- / İsmail BİNGÖL
80 NİĞDE GELEMİŞ KASABASI -III- / Mustafa ERYAMAN
Adres: İskenderpaşa Mahallesi Yeşiltekke Kuyulu Sokak 6/1A Fatihİstanbul Tel: 0212 534 15 11
GSM:
0553 9113188
e-posta : kamilberse@gmail.com
Youtube/Dersaadet Kültür TV
www.sehirvekultur.com.tr
Baskı: Erkam Yayın San. ve Tic. AŞ.
Adres: İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Mah. Atatürk Bulvarı Haseyad
1. KısımNo:60/3 Başakşehir / İstanbul
Tel : 0212 671 07 00 Fax: 0212 671 07 48
Kapak Fotoğrafı: Ahmet DUR | Eyüp Sultan Camii / İSTANBUL
NİĞDE GELEMİŞ KASABASI
-IIIMustafa ERYAMAN
FAYDALANDIĞIM KAYNAKLAR:
untazam bir işçiliğe sahip sarnıcın zemininde, 0.70
cm. çapında ve 0.80 cm. derinliğinde oyuk bir alan
vardır. Sarnıca ulaşan kar-yağmur sularıyla gelen
toprak, mil, çakıl, çerçöp vs. maddelerin sudan süzülerek bu
oyuk alana toplanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. İkinci
su sarnıç yapısı da ana kayanın oyulmasıyla oluşturulmuştur.
Basit küp formundaki su sarnıcının içi aynı şekilde sıvalı olup
toprak dolguludur Yaşam kaynaklarımızdan biri olan suyun
biriktirilmesi, iletilmesi ve temini gibi su yapılarının inşası,
insanoğlunun varoluşundan bu yana önemini korumuş olup
bugüne kadar bizlere birçok eser bırakılmıştır (Eryaman 2019:20).
Bu eserlerin başında gelen su yapıları ise hiç kuşkusuz su sarnıçları
ve su kuyularıdır. Melendiz Bölgesi dağlık alanlarında ve yeraltı
şehirlerinde yoğun şekilde su sarnıçlarına ve su kuyularına
rastlamaktayız. Ülke Deresi yeraltı şehrindeki galerilerde görülen
su sarnıçları Asmasız Köyü, Kalesinde bulunan Roma dönemine
tarihlenen anıtsal su sarnıcı, Şeyhler Köyü, Sülen Yeraltı şehrinde
bulunan su sarnıcı (Foto.13) örnekler arasındadır.
Sonuç olarak, dönemin Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde
bulunan Melendiz Bölgesi’nde Roma sınırları içerisinde yasak din
olan Hıristiyanlık egemen bir dindi. Dolayısıyla İmparator Nero
(M.S. 54-68) ile başlayan Hıristiyan halkları katletme politikaları
neticesinde Hıristiyan olan yoksul halk yerleşim alanları içine
veya yerleşim alanları dışındaki vadi içlerindeki tüf kayalıklara
savunma amacıyla yeraltı şehirleri oluşturmuşlardır. Oluşturulan
bu yeraltı şehirleri zamanla genişleyerek, 10. yüzyıla kadar
işlevlerini sürdürdüklerini görebilmekteyiz. Bu imar faaliyetleri
neticesinde bölgede çok sayıda yeraltı şehri inşa edilmiştir.
Melendiz Bölgesinde bu dönemlere ait olan Ülke Deresi (Tıraz)
kayaoyma kilisesi, şapeli ve yeraltı şehrinin dışında; Şehyler
Köyü, Sülen yeraltı şehri, Azatlı Kasabası yeraltı şehri, Finas yeraltı
şehri ve Çardak Köyü, Susandı yeraltı şehirleri örnekler arasında
gösterilebilir.
sayı//81// nisan 80
• Adil Özme - Filiz Kocaeli - O. Murat Süslü, Seyahatnamelerde Ve Anılarda Niğde, Niğde İl Özel İdaresi yay.,
Niğde- 2011.
• Ayşegül Hüseyniklioğlu-Handan Arslan, “16. Yüzyılın
İlk Çeyreğinde Niğde Kazası Yerleşme Merkezlerinin
Tespiti”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.19,
S.2, Elazığ- 2009.
• Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İnkılap
Kitabevi, İstanbul-1993.
• Faruk Yılmaz, İlkçağdan Günümüze Niğde Tarihi,
Kültür Kitabevi, Niğde-1999.
• Mehmet ÖZKARCI, Türk Kültür Varlıkları Envanteri
Niğde I-II, Türk Tarih Kurumu, Ankara-2014.
• Mustafa Eryaman, “İtulumaz Dağı, Kilisekayası
Keşişhanesi Üzerine Bazı Düşünceler”, I.Uluslararası
Niğde Dil, Kültür ve Tarih Sempozyum Kitabı, Nobel
Yayınları, M., Talas(yay.), 2012. s. 214-219.
• Mustafa Eryaman, “Melendiz’de Saklı Kent: Sülen”,
Defterk,
• http://defterk.net/makale/5660/Melendizde-Sakli-Kent-Sulen.aspx
• Mustafa Eryaman, “Cumhuriyet’in İlk Yıllarına Ait
Niğde Gökgöl Göleti ve Gebere Barajı”, Çukurova Araştırmaları Dergisi, 2019, 5(1), s.1-21.
• Mustafa Eryaman, Niğde Şehri Su Değirmenleri,
Göksu Matbaa,İstanbul-2020.
• R.O.Arık, “Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı
Adına Yapılan: “Göllüdağ Hafriyatı üstüne (İlk Kısa
Rapor-1936) ”, Türk Tarih ve Etnoğrafya Dergisi/III,
İstanbul, s.3-35.
• S. Yıldız Ötüken, Ihlara Vadisi, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara-1990.
• Şaban Bayrak, “18 ve 19. Yüzyıllarda Niğde ve Çevresinde Aşiretler, Eşkiyalık Hareketleri ve Diğer Olaylar”,
Niğde Tarihi Üzerine, (Ed.Musa Şaşmaz), Kitabevi,
İstanbul-2005.
• Tezcan Burhan, “1969 Göllüdağ Kazısı”, Türk Arkeoloji Dergisi, Sayı:30, Kültür Bakanlığı Müzeler Genel
Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1992. s.1-29.
• Vural Sezer, “Cumhuriyetin 50.Yılında Niğde”, Niğde
İl Yıllığı, 1973.