QUO VADIS
KAMU YÖNETİMİ
DERLEYENLER
VEYSEL ERAT - CENGİZ EKİZ - İBRAHİM ARAP
KAMU YÖNETİMİ
Derleyenler: Veysel Erat - Cengiz Ekiz - İbrahim Arap
Nika Yayınevi 1. Baskı: Mart 2018
ISBN:
Sertifika No: 26357
Yayın Yönetmeni: Bülent Özçelik
Yazarlar: Cengiz Ekiz, Nizam Önen, Cenk Reyhan, Aslı Yılmaz Uçar, Recep Aydın,
Levent Demirelli, Lutfi Yalçın, Ali Somel, M. Burcu Bayrak, Fatma Eda Çelik, Emek Yıldırım,
Faruk Ataay, Elif Gözler Çamur, Ahmet Barbak, Veysel Erat, Hürol Çankaya, Adil Çamur,
Aygül Kılınç, Volkan Göçoğlu, Mürsel Çukur, Aslı Yönten Balaban, Seda Efe,
İsmail Kervankıran, Hüseyin Gül
Kapak Tasarım: Leyla Çelik
Sayfa Düzeni: İlhan Ulusoy
© Bu kitabın basım, yayın, satış hakları © Fita İnş. Müh. Pet. Mat. Bas. ve Yay. İml. San. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, mekanik, elektronik, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz,
basılamaz. Nika Yayınevi Fita İnş. Müh. Pet. Mat. Bas. ve Yay. İml. San. Tic. Ltd. Şti.’nin markasıdır.
Baskı ve Cilt: ERS Matbaacılık
Sertifika No:
Nika Yayınevi
Yüksel Cad. No: 30/8 Kızılay-Ankara
T: 0312 433 71 15
www.nikayayinevi.com
e-posta: info@nikayayinevi.com
QUO VADIS
KAMU YÖNETİMİ
DERLEYENLER
VEYSEL ERAT - CENGİZ EKİZ - İBRAHİM ARAP
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR ....................................................................................... 7
SUNUŞ ............................................................................................................ 11
SUNUŞ ............................................................................................................ 17
I. KISIM
TARİH VE DİSİPLİN
1. BÖLÜM
YÖNETİM DÜŞÜNCESİ TARİHİ İÇİN BİR ÖNERİ ................................................ 27
2. BÖLÜM ....................................................................................................... 45
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE
MERKEZİ MÜLKİ YAPININ İNŞASI .................................................................... 45
3. BÖLÜM ....................................................................................................... 73
OSMANLI’DAN TÜRKİYE’YE BELEDİYECİLİĞİN KURULUŞU VE
GELİŞİMİ: TEMEL BİLGİLER, KAYNAKLAR VE SAVLAR ...................................... 73
4. BÖLÜM ..................................................................................................... 103
TÜRK SİYASAL HAYATINDAKİ TARİHSEL KIRILMALARIN
BÜROKRASİ YAZININA YANSIMASI ................................................................ 103
5. BÖLÜM ..................................................................................................... 135
BİR YÖNETİM KURAMI OLARAK BÜROKRATİK KOLEKTİVİZM ........................ 135
6. BÖLÜM ..................................................................................................... 163
KAMU-ÖZEL İLİŞKİSİNİN MÜLKİYET BOYUTU:
KAMULAŞTIRMA TARTIŞMALARI .................................................................. 163
7. BÖLÜM ..................................................................................................... 191
YÖNETİM BİLİMİ’NDE YÖNTEM SORUNU ve KİMLİK KRİZİ
ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME .................................................................... 191
8. BÖLÜM ..................................................................................................... 221
YÖNETİM BİLİMLERİNDE İKİ “KÜLTÜR” ......................................................... 221
II. KISIM
REFORM VE POLİTİKA
1. BÖLÜM
DEVLETİN DÖNÜŞÜMÜ VE YÖNETİŞİM PARADİGMASI................................. 253
2. BÖLÜM
NEOLİBERALİZM, DÜZENLEYİCİ DEVLET VE YÖNETİŞİM ............................... 275
3. BÖLÜM
KÜRESELLEŞME VE YERELLEŞME TARTIŞMALARINDA ÜÇ HİBRİT KAVRAM:
GLOKALLEŞME, KÜRE-KENTLEŞME, KÜRE-BÜYÜME ..................................... 295
4. BÖLÜM
DEVLET VE DEĞİŞEN GÜVENLİK ANLAYIŞI ..................................................... 309
5. BÖLÜM
TÜRKİYE’DE SOSYAL POLİTİKALAR AÇISINDAN BELEDİYECİLİK
TARTIŞMALARI .............................................................................................. 353
6. BÖLÜM
İNSAN HAKLARININ MEKÂNI YA DA KENT HAKKI .......................................... 367
7. BÖLÜM
KAMU ÖZEL SEKTÖR ORTAKLIĞI NEDİR? NE DEĞİLDİR?
TÜRKİYE UYGULAMALARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRME ................................ 383
8. BÖLÜM
KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME:
SAĞLIK SEKTÖRÜ ÖRNEĞİ ............................................................................. 403
9. BÖLÜM
TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE DENETİM MEKANİZMASI VE
UYGULANABİLİRLİĞİ ..................................................................................... 417
10. BÖLÜM
YENİ KAMU İŞLETMECİLİĞİ VE İÇ DENETİM: İÇ DENETÇİLER
ÜZERİNE BİR İNCELEME ................................................................................ 441
11. BÖLÜM
KAMU YÖNETİMİNDE ETİK ........................................................................... 467
12. BÖLÜM
KAMU YÖNETİMİNDE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ ....................................... 489
I. KISIM
TARİH VE DİSİPLİN
Nuray E. KESKİN
1. Bölüm
Yönetim Düşüncesi Tarihi İçin Bir Öneri
Cengiz EKİZ
2. Bölüm
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne Merkezi Mülki Yapının İnşası
Nizam ÖNEN-Cenk REYHAN
3. Bölüm
Osmanlı’dan Türkiye’ye Belediyeciliğin Kuruluşu ve Gelişimi:
Temel Bilgiler, Kaynaklar ve Savlar
Aslı YILMAZ UÇAR
4. Bölüm
Türk Siyasal Hayatındaki Tarihsel Kırılmaların Bürokrasi Yazınına Yansıması
Recep AYDIN-Levent DEMİRELLİ
5. Bölüm
Bir Yönetim Kuramı Olarak Bürokratik Kolektivizm
Lutfi YALÇIN
6. Bölüm
Kamu-Özel İlişkisinin Mülkiyet Boyutu: Kamulaştırma Tartışmaları
Ali SOMEL
7. Bölüm
Yönetim Bilimi’nde Yöntem Sorunu ve Kimlik Krizi
Üzerine Bir Değerlendirme
M. Burcu BAYRAK
8. Bölüm
Yönetim Bilimlerinde “İki Kültür”
Fatma Eda ÇELİK
12. BÖLÜM
KAMU YÖNETİMİNDE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ
Seda Efe* - İsmail Kervankıran** - Hüseyin Gül***
GİRİŞ
İçinde bulunduğumuz küresel bilgi çağında, pek çok farklı unsurun etkisiyle, her şey büyük bir değişim ve dönüşüm sürecindedir. Bu süreçte
kamu yönetiminin bunlardan yalıtılmış olarak kalması mümkün değildir.
Bu değişimlere ayak uydurabilmek adına gerek işlevsel gerekse yapısal boyutlarda sürekli bir değişim yaşandığı açıkça görülmektedir. Bu değişimde,
en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza bilgi ve iletişim teknolojileri
çıkar. Artık bir yöneticinin ya da liderin kendi kapasitesini arttırmasının
yanında, kurumsal olarak da hizmeti en iyi şekilde sunabilmek için de teknolojinin hızlandırıcı, kolaylaştırıcı, mekân ve zaman kısıtını azaltan, etkin,
etkili ve akılcı çözümlerine ihtiyacı vardır. Pek çok kamu kurumu teknolojik değişimleri iş süreçlerine ve yapısına yansıtma çabası içindedir. Bu noktada e-devlet, d-devlet ve m-devlet düzenlemeleri, akıllı kent ve uzaktan
eğitim uygulamaları gibi gelişmeler karşımıza çıkmaktadır.
Bu çalışmada genel kabul gördüğü adıyla “siyaset bilimi ve / veya
kamu yönetimi”286 bölümlerinde önemli uzmanlık ve çalışma alanlarından biri olan “kent ve çevre” alanı temel alınmıştır. Bu alanın daha iyi
anlaşılabilmesi ve eğitimin daha kaliteli verilebilmesi için, tartışma “yeni
Arş. Gör. Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi,
sedabtmn@gmail.com
** Yrd. Doç. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü,
ismailkervankiran@sdu.edu.tr.
*** Prof. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi,
huseyinhul@sdu.edu.tr.
*
286 “Siyaset Bilimi” ve “Kamu Yönetimi” ayrı disiplinler olmakla birlikte, üniversitelerdeki
bölüm adaları “Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi”, “Siyaset Bilimi” veya “Kamu Yönetimi” ismini alabilmektedir.
490
Kısım 2
teknolojilerden bu alanda yararlanılıp yararlanılmadığı” sorusu çerçevesinde yürütülmüştür. Konunun önemi, bilgi toplumu stratejilerinin konuşulup tartışıldığı bir dönemde, kent ve çevreye ilişkin konularda çalışan
ya da bu alanda yetişenlerin bilgi çağına ayak uyduramamasının, gelecek
yönelimli kalkınma ve gelişme planları açısından önemli bir sorun oluşturabileceği öngörüsünden kaynaklanmaktadır. 2010’larda kentli nüfusun
dünya nüfusunun yarıdan fazlasına, gelişmiş ülkelerde ve Türkiye’de ise
yüzde 80’ler ve 90’lar civarına ulaşmış olması, kent ve çevre konularının
önemini daha da artırmaktadır.
1980’lerin sonlarından bu yana küresel üretim, hizmet, bilgi ve iletişim ağlarının kentler üzerinden yaygınlaşması, kademelenmeyi, yönetsel sınırların giderek aşınmasını ve mekânın uluslararası düzlemde
“karmaşıklık” temeli üzerinden kuramsallaştırılmasını beraberinde getirmiştir. Mekân üzerindeki farklı ilişkilerin mekânı farklılaştırdığı ve
farklı mekânların farklı bileşenlerden oluştuğu tartışılmaya başlanmıştır
(Eraydın, 1994: 62). Küreselleşmeye koşut gelişen “yerelleşme” ve yerel
mekânsal farklılıkların ve bütünlüklerin öne çıkması, yarışan küresel
kentlerin sayısal artışı gibi gelişmelerin tümü mekânda değişimi de beraberinde getirmiştir. Bu ise mekâna ve onun daha iyi yönetimine ilişkin güvenilir, geçerli bilgi üretilmesini ve kullanılmasını, özellikle de en önemli verilerin kent sakinleri lehine işlenerek kullanılması (Akdamar, 2017);
bilgi kentini (Aydoğdu, 2013), kentlerin akıllı yönetilmesi gerekliliğini ve
akıllı kentleri ortaya çıkarmıştır.
Amaçlarından birisi kamuya nitelikli işgücü yetiştirmek olan “siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi” (SBKY) disiplininin; teorik donanımı
sağlamanın yanında, işleyiş pratiklerinden haberdar ve bunları takip edebilecek donanıma sahip öğrenciler yetiştirilmesine katkı yapabilmesi de
beklenmektedir (Özgür ve Ciğercioğlu Göztepe, 2015: 256-260). Bu bağlamda, bilimsel olarak araştırmalara ve tartışmalara konu ettiği kurumların gerçekliğinden uzak kalmadan bilgi üreten ve yayan birimler olarak
“siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi” bölümlerinde, mekânsal bilginin
üretilmesi, işlenmesi ve paylaşılması açısından “Coğrafi Bilgi Sistemleri”
(CBS)’den yararlanılması önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çalışmada, sosyal bilimler adına daha farklı boyutlarla kullanılabilecek şekilde tasarlanması mümkün bir araç olarak CBS’nin, siyaset bilimi
ve kamu yönetimi alanında, eğitim süreçlerinde ve bilimsel çalışmalarda kullanımının katkıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bunun dışında;
birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, Türk kamu yönetiminin işleyişinde önemli bir sistem olarak teşvik edilip kullanılmaya
başlanan akıllı sistemlerden biri olan CBS’den; “siyaset bilimi ve / veya
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
491
kamu yönetimi” bölümlerinde eğitim ve araştırma amaçlı olarak ne ölçüde yararlanıldığı saptanmaya çalışmıştır.
SOSYAL BİLİMLER VE MEKÂN OLGUSUNUN DEĞİŞEN ÖNEMİ
“Mekân” günümüzde toplumları anlamak, yönetmek, dönüştürmek açısından temel öneme sahiptir (Işık, 1994: 8). Mekân ne kadar iyi incelenir
ve ele alınırsa, mekânda gerçekleşen olaylar, mekânın değişmesi ve başka
bir mekânın üretimi sonucu ortaya çıkan çatışmalar o kadar iyi kavranır (Lefebvre, 2014: 390) Modernitenin temel varsayımlarının üzerinden
sorgulandığı “mekân”, coğrafya disiplinin temel araştırma nesnesidir ve
çalışmalarının odağındadır. Bu nedenle, coğrafya disiplininde geliştirilen
ya da kullanılan mekân araştırma şekillerinin, yöntem ve tekniklerinin diğer sosyal bilimler tarafından daha fazla incelenmesi ve değerlendirilmesi önemlidir. Zira Harvey’e (1985) göre de, mekânla ilgili konular sadece
coğrafyacılara bırakılmayacak düzeyde önem kazanmıştır.
20.yüzyılın son çeyreğinde mekânı ön plana çıkaran bakış açıları hızla
önem kazanmış ve sosyal bilimler gündemini belirleyecek olgunluğa erişmiştir (Işık, 1994: 7). Gerçekten de mekânı anlama, anlamlandırma, kavramsallaştırma, temsil etme ve şekillendirme biçimleri bütün coğrafi bilgi
formalarında görülen ortak bir unsurdur (Harvey, 2012: 269). “Mekân”,
pek çok farklı disiplinin kesişme noktasıdır ve disiplinleri birleştirici bir
platform niteliğindedir. Mekânı anlama, anlamlandırma, kavramsallaştırma, temsil etme ve şekillendirme biçimleri bütün coğrafi bilgi formlarında
görülen ortak bir unsur olsa da (Harvey, 2012: 269), sosyal bilim alanında,
insan-mekân ilişkisini, etkileşimlerini anlamaya, çözümlemeye ve kavramsallaştırmaya daha fazla çaba harcanması gereği devam etmektedir
(Işık, 1994: 9; Tekeli, 2015; Urry, 1985: 21).
Mekâna ilişkin soruların gittikçe daha belirginleşen şekilde sosyal bilimlerin temeline oturmasının en temel sebebi; zaman ve mekânın toplumsal varlığın iki temel unsuru olmasıdır. Tam da bu sebeple zaman ile
mekânın birlikte değerlendirilmesi ve önemli değişkenler olarak ele alınması gerekliliği disiplinleri birbirine yakınlaştırma eğilimini arttırmıştır.
Özellikle de toplumsal, siyasal, yönetsel, ekolojik, iktisadi vb. pek çok disiplinin etkileşim içerisinde ve birlikte rol oynadığı kentleri, kentsel mekanları inceleme, değerlendirme konusu yapmış disiplinler açısından bu
yakınlaşma kaçınılmaz görünmektedir.
1960’lardan bu yana iletişim ve üretim şebekelerinde yaşanan gelişmeler, ağ-bağların gelişimi ve artan esneklik ile birlikte “ağ-bağsal ilişkiler”
492
Kısım 2
mekânsal tartışmaların odak noktasına oturmuş ve önemli etkiler ortaya
çıkarmıştır (Eraydın, 1994: 67; Kaygalak, 2011: 3-6). Kurulan bu ağlar üzerinden insanlardan daha yoğun olarak bilgi, mal, sermaye, yenilikler, teknoloji gibi pek çok unsurun yer değiştireceği, böylece nüfusun mekândaki
hareketliliğinin daha fazla artacağı ve bunun küreselleşme ile yaygınlaşacağı varsayılmaktadır (Tekeli, 2008). Bu süreçte insanlar birbirleri ile ilişkisiz yani atomistik değil, birbiriyle ilişki kurma potansiyeline sahip olarak
yığılmakta, bir bütünlük ve sistematik oluşturmaktadırlar. Böyle bir ifade tarzı, yığılmaların bir sosyo-(zamansal)-mekânsal özelliklerini ortaya
çıkarmak için daha uygun olmaktadır (Tekeli, 2016). Bu durum mekâna
dayalı analizleri başka açılardan da önemli kılmaya başlamıştır. 1980’lerin
sonlarına doğru farklı ilişkilere bağlı olarak nitelikleri ve içerikleri değişen
ağ-bağsal ilişkiler, öncelikli üretim ilişkilerinde ortaya çıkan daha sonra
ekonomik, sosyal, kültürel, politik ilişki ve iletişim olgularının da tam ortasına oturduğunda, yapılan analizlerin çok boyutlu olmasının gerekliliği
artmış ve buna olanak sunacak sistemler arayışını tetiklemiştir.
İnsan yaşamın gereklilikleri, zihniyet dönüşümü, bilimsel ve teknolojik gelişmeler, gerçekliği daha iyi kavrama çabası gibi nedenlerle disiplinler arası çalışmaların gerekliliği daha net ortaya çıkmıştır. Bu noktada
konumuz özelinde olan “siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi” alanında
ve kent ve çevre çalışmaları gibi alt alanlarda; güncel olay ve olguların
daha iyi kavranabilmesi ve açıklanabilmesi, kuram ve kavram üretme
kapasitesinin geliştirilebilmesi ve disiplin olma özelliklerinin geliştirilebilmesi için farklı bilim dalları ve disiplinlerle ortak çalışmaların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada da geleneksel olarak ortak çalışmalar
yürütülen sosyoloji, tarih, ekonomi gibi disiplinlerin yanı sıra; coğrafya ve
şehir bölge planlama gibi disiplinlerle de yürütülen uygulamalı, kuramsal
ve teknik ortak çalışmaların sayısı artmaktadır. Bunda, daha fazla sayıda
şehir bölge planlama bölümü mezunlarının, özellikle kamu yönetiminin
kentleşme ve çevre bilim dalında yer almaya başlamasının da bir rolü olduğu söylenebilir.
Tekeli’nin (2015) bir konuşmasında da belirttiği gibi, birçok bilim dalı
ya da disiplin için kendi terminolojilerini geliştirmek ve çeşitlendirmek
önemlidir. Ancak bunu diğer disiplinlerden uzak ve kopuk olarak yapma
eğilimi günümüzde daha güçtür. Artık disiplinler, kendilerini ve disiplin
olma özelliklerini geliştirmek istiyorlarsa, bunu diğer disiplinlerden daha
fazla koparak değil, onlardan daha fazla yararlanarak ve onlarla daha fazla ortak çalışmalar gerçekleştirerek yapmak durumundadır. Bu süreçte,
kendi kuramsal ve kavramsal yaklaşımlarını gözden geçirmek ve kendilerine özgü yeni açıklamalar, kavramlar ve kuramlar üretmek zorundadır.
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
493
Yeni olanı anlamak ve yeni bilgi üretmek, disiplinler arası çalışmaları gerekli kılmaktadır.
Dünyada günümüzde farklı olanları ayrıştıran karşıtlıklar üzerine
kurulan bir anlayışın yerini, farklılıkların ve zıtlıkların zenginlik oluşturduğu ve birbirini tamamladığı bir anlayış almaktadır. Bu bağlamda, disiplinlerin diğerlerinden farkları üzerinden ayrıştığı bir yaklaşım yerine,
disiplinler arası bir yaklaşımla diğerlerinden beslenerek, olguları anlama
ve açıklama gücünü artırdığı bir yaklaşım daha fazla kabul görmektedir.
Bu durum “siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi” ve alt dalları için de
geçerlidir. Örneğin; değişen şartlar çerçevesinde karar verme, yönetme
gibi konularda katılımın öneminin arttığı, yönetim yerine yönetişimden,
yani ortaklaşa yönetimden, kamusal, özel sektörün birbirleriyle etkileşimli yönetiminden bahsedildiği, ortak karar üretmenin avantajlarının altının
çizildiği, siyaset ve yönetim ayrışmasının ya da karşıtlığının ötesine geçildiği bir kamu yönetimi anlayışından bahsedilmektedir.
Dahası, küreselleşme ile yerelleşmeden “küyerel” (glocalization) olarak
bahsedilmesi, aslında zıt gibi görünen kavramların, bir bütünün ayrılmaz
iki parçası olarak bir arada anlaşılıp çözümlenmesi gerektiğini göstermektedir. Yerel ayrıksı özelliklerin ön plana çıkarılarak, küresel ortaklıklar
arandığı günümüzde, olay ve olguları değerlendirirken, ceteris paribus varsayımının tersine, bunların iç içe geçmişliklerinin anlaşılması ve çözümlenmesi konusunda ısrarcı olunması gerekmektedir. Bu çözümlemelerde
“mekân” önemli ayırt edici bir değişken olarak karşımıza çıkarmaktadır.
Sosyal bilimlerde yöntem tartışmasına açıklama getiren Eraydın (1994:
64- 65), mekânı anlamak için oluşturulan ve sürdürülen araştırma tavrının, mekânsal yapı ve süreçlerdeki karmaşıklığı anlamakta yetersiz olduğunu ve bunun yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu yeni
süreçteki gereklilikleri de şöyle sıralamıştır. (Eraydın, 1994: 65):
a) Mekânı tanımlayan fiziksel, sosyal, ekonomik pek çok değişik öğenin, değişik zaman kesitinde, farklı ilişkilerin ortaya çıkması sonucu
mekânları birbirinden farklılaştırdığı kabulüyle yola çıkılması,
b) Varsayımlara dayalı mekânsal öngörülerde bulunmak yerine,
mekânsal olguların ortaya çıkış süreçlerinin incelenmesi, o süreçte ne gibi
değişkenlerin nasıl etkilerde bulunduğunun analiz edilmesi,
c) Mekânı tanımlayan tüm öğelerin birbirleriyle ilişkilerini irdeleyen
bir çerçevede mekânsal gelişmenin incelenmesi.
Özellikle örneklemi kent ve bölge olanlar; ekonomik, sosyal, kültürel,
mekânsal, politik sistemleri bir bütün içinde ve mekânı sosyal bir metne
494
Kısım 2
dönüştürebilecek perspektife sahip olmalıdır (Eraydın, 1994: 69; Kaygalak, 2011: 9). Mekân, özellikle de kentsel mekân, pek çok bağımsız değişken ile birlikte, her bir değişkenin diğerini etkileme olasılığının da dikkate
alınarak, incelenmesi gereken bir değişkendir. Bu noktada farklı sistemleri bir arada analiz etmekte önemli bir yardımcı araç coğrafi bilgi sistemleri
ve kent bilgi sistemleri (KBS)’dir. Bu araç, sosyal bilimlerde ana inceleme
konusu mekân, kentsel mekân, mekânsal ve toplumsal, sosyal, kültürel
ilişkiler olan disiplinler açısından kritik önemdedir.
Kamu yönetimi politika uygulaması ve hizmet sunumu işlevlerinde,
özellikle kent yönetimlerince önemli oranda faydalanılan CBS; mekânın
daha somut şekilde incelenebildiği ve güncel olanın bilgisinin en hızlı
şekilde üretilebildiği bir araçtır. Ancak Türkiye’de CBS’yi kullananların
çoğunlukla coğrafyacı, şehir bölge planlamacı ya da bilgisayar temelli teknoloji eğitimi almış kişiler olduğu görülmektedir. Buna karşın, hukuk, yönetim, siyaset ve sosyoloji gibi konularda çalışanların ise bu alanlarla ilgili
güncel alan bilgilerini işleme ve ilişkili programlarla modeller oluşturarak
çözümleyebilme ve değerlendirebilme konusunda önemli eksiklikleri bulunmaktadır.
“Siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi” alanında, kentleşme ve çevre sorunları, siyaset bilimi ve kamu yönetimi disiplinlerinin konu ettiği
mekânlar karmaşık ilişkiler ağına sahiptir. Eğer bu durumu analiz edebilecek yeni teknikler arama, öğrenme çabası olmaz ve yeni şartlar içerisinde eski yöntemler kullanılırsa, disipline yönelik araştırmaların Çil’in
(2006: 219) de belirttiği gibi, indirgemecilik ve nedensellik tehlikeleri ile
karşılaşması muhtemeldir. Hatta yeni durumları derinlemesine anlamak
ve güvenilir ve geçerli veri üretmek güçleşecektir. Bu noktada farklı disiplinden gelen David Harvey ve Edward Soja gibi alanlarında öncü akademisyenlerin çalışmalarını sosyal katmanın izlerini kent coğrafyasında haritalandırarak yürüttüğünü belirtmekte fayda vardır (Çil, 2006: 219-220).
Yani kent ve kentliye ait olan siyasal, yönetsel, sosyal, mekânsal, teknik
her türlü bilgiyi uygun bir yazılım ve donanıma sahip veri tabanında,
veriler arasında ilişkiler kurarak, sorgulamalar ve çözümlemeler yapmaya olanak sağlayan teknolojiler (Üçüncü ve Karadayı, 2007: 2), bu alanın
önde gelen isimleri tarafından kullanılmaktadır. Bu noktada Türkiye’de
de kentleşme ve çevre sorunları, yerel yönetimler, kamu politikası alanlarındaki araştırmacıların ve uygulamacıların; günceli anlamalarına ve çözümlemelerine yardımcı olacak CBS’den ve benzeri teknolojik araçlardan
yararlanmalarının önemli katkılar sağlayacağı söylenebilir. Uygulamada
zaten özellikle yerel yönetim kademelerinde ekonomik, sosyal, kültürel,
idari, altyapısal vb. hizmetlerin en iyi şekilde gerçekleştirilebilmesi için
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
495
kullanılan bu gibi araçların (Üçüncü ve Karadayı, 2007: 2), bilimsel bilgi
üretimi ve paylaşımı ile eğitim için kullanmanın önünde bir engel yoktur.
Ancak konu özelinde CBS’nin odak noktaya alınması, mekânsal teknolojiler ve uygulamalar açısından tek ve en iyi aracın bu olduğu iddiasında
olunduğu gibi anlaşılmamalıdır. Zira mekânsal teknolojiler ve uygulamalara örnek olarak; “Mekânsal Bilgi Sistemleri” (Geospatial Information
System, GIS), Konuma Dayalı Hizmetler, Radyo Frekansı ile Tanımlama,
Destekli GPS, İnternet GPS, mekânsal web servisleri, mekânsal veri modelleri, çoklu gösterimli veri tabanları, Grid ve GIS teknolojilerinin paralelliği ve bütünleştirilmesi gibi farklı teknolojilerin olduğu da bilinmektedir.
Bunların tamamı “mekânsal bilişim” kavramı altında toplanmakta ve sürdürülebilir gelişimin temel taşlarını oluşturmaktadır. Dolayısıyla ülkenin
farklı kurumları ya da faaliyetleri için üretilen bilgilerin mekânla ilişkili
ve hatta mekânsal altyapılı olmasını, karar verme süreçlerinin mekânsal
bilgilerle beslenerek iyileştirilmesini ve katılımcılığın artmasını (mekânsal
yönetişim) da sağlayabilecek oldukça farklı teknolojik araçların olduğu
da unutulmamalıdır (Güney, vd., 2009: 1). Fakat sosyal bilimler açsından
disiplinler arası çalışmayı daha kolay kılacak ve temel eğitimlerinin sosyal
bilimciler ve öğrenciler açısından da daha yaygın ve kolay olacağı düşüncesiyle, bu çalışmanın konusu olarak CBS seçilmiştir.
CBS’NİN SİYASET BİLİMİ VE/VEYA KAMU YÖNETİMİ
UYGULAMALARINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
İletişim ve bilgisayar teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte bilginin önemi
ve kullanım şekli, çeşitliliği de yeni bir konuma taşınmaya başlamıştır.
Örneğin nesnelerin internetinden bahsedilen ve sensör teknolojileri ve
bilişim sistemleri yardımı ile önceden ölçülmesi, saklanması, analiz edilmesi ve paylaşılması mümkün olmayan şeyler, verilerin işlenerek anlamlı hale getirilmesi sonucunda ortaya çıkan “büyük veriler” yardımıyla
mekânların akıllı hale getirilmesini sağlamaktadır. Bu noktada “büyük
verinin” kamu sektörü açısından pek çok şeyi dönüştürmesi gerektiğinden bahsedilebilir. Ancak verilerin daha iyi yönetilmesi (elde edilmesi, depolanması, işlenerek anlamlı hale getirilmesi ve ilgili kişilere aktarılması)
için, depolanması, işlenmesi, değerlendirilmesi ve aktarılması konusunda
uzmanlaşan, iş süreçlerini takip edebilen kamu yönetimi ve politikalarına
hakim insan kaynağına olan ihtiyacın arttığı ve artacağı söylenebilir. Zira
bilgiyi kullanmanın gerek üretim, gerekse sosyal, politik ilişkilere kadar
uzanan geniş bir yelpazede artan önemi, karar verme mekanizmalarının
da bu bilginin elde edilmesine ve kullanılmasına bağımlı olması ile sonuçlanmıştır (Eraydın, 1994: 67).
496
Kısım 2
Bilişim çağı ve bilgi toplumundan bahsettiğimiz bir dönemde, bilgiye
sahip olmanın yanında teknolojinin bir takım üstünlüklerinden faydalanarak onu aktif bir şekilde kullanmak ve güncel tutmak en önemli konulardan biri olmuştur. Bilgi iletişim teknolojileri, birbirinden bağımsız
veri setlerini tek bir organizasyon içinde değerlendiren, konuyu pek çok
farklı boyutuyla inceleme ve değerlendirme olanağı sunan programlar
oluşturulmasını sağlamıştır. Bilgi teknolojilerinde yaşanan bu gelişmeler,
kamu yönetimine örgütsel yeteneklerin gelişmesi, bilgi kalitesinde artış,
örgütsel hedeflerin etkin, etkili ve ekonomik gerçekleştirilebilmesi gibi
açılardan önemli fırsatlar sunmaktadır (Tataroğlu, 2007: 48). Bu sebeplerle
genel olarak kamu yönetiminde ama özellikle de yerel yönetim birimlerinde bilişim teknolojileri araçlarını kullanmak büyük önem kazanmıştır
(Yomarlıoğlu ve Çete, 2002: 1). CBS, mevcut değişim ve dönüşümün temelindeki bilgi iletişim teknolojileri araçlarından sadece birisidir.
Bu noktada bilgi toplumuna geçiş sürecinde “Bilgi Toplumu Stratejisi
ve Eylem Planları”nda da önemi vurgulanan ve önemli bir bilişim teknoloji aracı olan CBS’nin ne olduğundan kısaca bahsetmek gerekmektedir.
CBS; coğrafi veya mekânsal koordinatlar tarafından belirlenen verileri tutan, saklayan, analiz eden ve sergileyen donanım ve yazılım kurulumudur. Planlama, sosyal gelişim, çevre koruma, kamu güvenliğinde entegrasyon, altyapı yönetimi, ulaşım planlaması, sağlık, eğitim, modelleme,
mahalli ve genel seçimlerin yönetimi gibi konularda aktif olarak kullanılan veya kullanılabilecek olan bir sistemdir. Kamu yönetiminde ve alt
disiplinlerinde CBS’nin uygulama alanı oldukça geniştir. Uygun yer seçimi, optimum güzergah belirleme, koridor belirleme, modellendirme ve
simülasyon, kaynak tahmini ve yönetimi, coğrafi bilgi üretimi, adres belirlenmesi, vergi toplama vb. pek çok alanda kullanımı geliştirilmeye uygun
bir sistemdir (Tataroğlu, 2007: 50). Girilen verilerin niteliğine ve çeşidine
göre kentsel bir alanda yaşanan değişimleri belirleme ve olası değişimleri
öngörebilme ve bunu modelleme ve görsel olarak sunabilme açısından
da oldukça önemli avantajlar sunar. Bu sebeple kamu idareleri, ellerinde
bulunan geniş bir veri yelpazesini bütünleştirmek, en az veri kaybıyla,
veriler arası en üst düzey tutarlılığı sağlama ve bu verileri operasyonel
hale getirebilmek adına, CBS gibi teknolojik araç ve gereçleri en iyi şekilde
kullanmak durumundadırlar (Todaro ve Cangel, 2011: 244).
Bu sistemin yerel yönetimler tarafından kentsel alanda kullanılan türü
“Kent Bilgi Sistemi” (KBS) olarak adlandırılır. Kent bilgi sistemi; kentsel
faaliyetlerin yerine getirilmesinde optimum kararlar verebilmek için ihtiyaç duyulan planlama, altyapı, mühendislik, temel hizmetler ve yönetimsel bilgileri hızlı ve sağlıklı bir şekilde irdelemek amacıyla oluşturul-
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
497
muş konumsal bir bilgi sistemdir (Yomarlıoğlu ve Çete, 2002: 2). Kentsel
alanda alana özgü olan istatistiksel verilerin toplanması, güncellenmesi,
değerlendirilmesi ve bu doğrultuda modeller önerilebilmesi, kurumlar
arası ilişkilerin çeşitlendirilip geliştirilebilmesi için önemli bir sistemdir.
Kentsel alanda çok çeşitli alanlarda toplanan ve dağınık olan veriler içerisinde hangi bilgilerin yapılan işler açısından önemli olduğu, bu bilgilerin nasıl organize edilebileceği ve muazzam şekilde güncellenen bilgileri
kaybetmeden işleyebilmek adına önemli bir sistemdir (Todaro ve Cangel,
2011: 248-249).
Toplumsal kalkınma sürecinde ortaya çıkan doğru, etkin ve etkili politikalar üretme gereksinimi, vatandaşların yönetimden beklentilerinin
yanında yönetime katkı verme isteklerinin de artması, kamu yönetimini
mekânsal altyapılara yönelik yeni ve köklü yapısal değişimler yapmaya
itmiştir. Bu konudaki yapısal değişikliklerin Türkiye’de 1985-1986 yılları
arasında Harita ve Kadastro Reformu (HAKAR) Projesi ile başladığı, 1988
yılında Büyük Ölçekli Haritaların Yapım Yönetmeliği, Bakanlıklar arası
Harita ve Harita İşlerini Koordinasyon Kurulu çalışmaları, 1998 yılında
Kamu-Net ve e-Türkiye çalışmaları ile gelişmeye devam ettiği söylenebilir. Daha sonrasında bilgi ve iletişim teknolojisi politikaları AB müktesebatına uygun bir şekilde ilerletilmiştir. 2004 yılında Eylem-47 ve 2005
yılında Eylem-36 ile kavramsal olarak çalışılmış ve Kamu Yönetimi Modernizasyonu-75 kodu ile uygulamaya geçilmiştir. Bu doğrultuda önemli
bir sistem olan CBS’nin kurulması görevi Büyükşehir Belediye ve Belediye Kanunları ile ilgili belediyelere verilmiştir (Güney, vd., 2009: 3). Türk
kamu yönetiminde CBS adı altında ilk kurumsal yapı ise, Devlet İstatistik
Enstitüsü’ne (DİE) bağlı olarak 1993 yılında kurulmuştur. Burada amaç;
DİE’nin gerçekleştirdiği her türlü sayım, anket ve faaliyetlerini daha hızlı,
hassas ve ekonomik olarak gerçekleştirmek ve bunun yanında veri toplama, konum analizler ve istatistikî verilerin coğrafi referanslı olarak sunum
aşamalarında CBS ile diğer teknolojileri bir arada ve etkin bir araç olarak
kullanımını sağlamaktır (Tataroğlu, 2007: 50).
Her ne kadar ulusal bilgi altyapısı oluşturma çalışmaları istenilen düzeyde koordineli bir şekilde başlatılamamışsa da Başbakanlığa bağlı olarak yürütülen ulusal bir bilgi ağı sistemi oluşturma çabaları sürmektedir.
Ancak, kaynak eksikliği ve yetişmiş insan kaynağı açığı bu konudaki iki
önemli sorundur. 2000 yılında Başbakanlık tarafından başlatılan “Ulusal
Bilgi Sistemi Projesi” içerisinde; politikalar, teknoloji, kurumlar, standartlar, veri ağları, veri tabanları, veri kaynakları, veri ve kullanıcıların sistem
bütünü içinde eşit öncelikli bir yapıda ülke geneline hizmet vermesi planlanmıştır (Tataroğlu, 2007: 51). Yani bu sistem pek çok CBS sistemi veri
498
Kısım 2
silsilesinin birbiriyle ilişkilendirilmesinden oluşan, organik ve dinamik
bir sistem olarak tasarlanmıştır.
Türkiye’de Mekânsal Bilgi Sistemlerine kurumsal bir yapı kazandırılmasında; bakanlıklar, kamu kurumları, genel müdürlükler ve yerel yönetim kuruluşlarının yetkili olduğu söylenebilir (Güney, vd., 2009: 4).
Günümüzde bu konudaki çalışmaların tam olarak başarıya ulaşması için,
Güney ve arkadaşlarının belirttiği gibi (2009: 3) mevzuat, mekânsal yönetişim ve mekânsal bilişim gibi temel konuların geliştirilmesine ve yeterli
insan kaynağının bu yönde eğitim almasına ihtiyaç vardır. Bunun yanında, CBS ve KBS sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılmasının da teşvik
edilmesi gerekmektedir.
BİR EĞİTİM VE ARAŞTIRMA ARACI OLARAK CBS
Dünyada son 25-30 yılda; bir yandan bilgi ve iletişim teknolojilerinde,
ulaşımda ve diğer birçok alanda yaşanan gelişmeler; diğer taraftan çevre,
enerji, kentleşme, güvenlik gibi alanlar oluşan ciddi sorunlar, gelişmelerin
daha yakından takibini ve bu konularda güvenilir ve geçerli veri üretimini
ve bu verilerin işlenerek politika geliştirilmesini daha elzem hale getirmiştir. Bu bağlamda, ekonomik, toplumsal, siyasi, yönetsel ve mekânsal
boyutuyla karmaşık hale gelen olguların ve gelişmelerin daha iyi ortaya
konmasına, anlaşılmasına, çözümlenmesine ve değerlendirilmesine katkı
sağlayan CBS’nin eğitim ve araştırma aracı olarak önemi de ön plana çıkmaya başlamıştır.
Tüm özellikleri ile yeryüzünde meydana gelen olayları, “nerede” sorusuna cevap verecek şekilde, konumsal olarak araştırmak, analiz etmek
ve haritalamak için geliştirilmiş, bilgisayar tabanlı bir sistem olan CBS
(Demirci, 2012), birçok verinin aynı anda kullanılabilmesi, sorgulama ve
analiz yapılabilmesi, değişik büyüklükteki alanlarda farklı ayrıntılarda
haritalar üretilebilmesi nedeniyle kullanılmaktadır. CBS aracılığıyla değişik kaynaklardan elde edilen mekâna bağlı birçok veri, birbiri ile ilişkilendirilebilmekte ve analiz edilebilmektedir (Yomralıoğlu, 2002: 48). CBS,
ilk olarak 1960’lı yıllarda Kanada’da, doğal kaynakların analiz ve envanter
çalışmalarında kullanılmış (Yomralıoğlu, 2000: 15) ve ortaya çıkışından
kısa bir süre sonra, yirminci yüzyılda insanoğlunun yaşantısını etkilemiş
olan en önemli 25 gelişme arasında sayılmıştır (Cook vd., 1994). Kullanıcı
sayısının her geçen gün arttığı CBS’nin günümüzde yaygın olarak enerji, kentleşme, bölge planlama, yerel yönetimler, arazi kullanımı, tarım,
ormancılık, ulaşım, haberleşme, sanayi, turizm, doğal kaynaklar, sağlık,
güvenlik, askeri, doğal afetler, çevre problemleri ve eğitim gibi alanlarda,
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
499
başta ilgili kamu kurumları olmak üzere, çeşitli özel sektör kuruluşları,
üniversiteler ve araştırma merkezleri tarafından kullanılmaktadır (Demirci, 2012).
CBS’nin üniversite seviyesinde eğitim amaçlı kullanımına bakıldığında ise, belli başlı disiplinlerin ön plana çıktığı görülmektedir. Günümüzde lisans ve yüksek lisans düzeyinde CBS eğitimi başta Coğrafya,
Jeodezi, Fotogrametri, Yer Bilimleri, Çevre Bilimleri, Doğal Kaynaklar,
Orman Mühendisliği, Harita Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Peyzaj
Mimarlığı, Ekoloji, Şehir ve Bölge Planlama olmak üzere, 100’ün üzerinde
farklı disiplinde araştırma ve eğitim aracı olarak kullanılmaktadır (Phoenix, 2000). Mekânsal organizasyonların yönetiminde, planlanmasında ve
mekânın çok yönlü analizlerle incelenmesinde sağlamış olduğu kolaylıklar sebebiyle CBS, birçok disiplinin araştırmalarında ve eğitim programlarında önemli bir araçtır.
CBS teknolojilerinin eğitimde kullanılması 1980’li yıllarda ABD ve Kanada gibi ülkelerde başlamıştır (Demirci, 2012). İzleyen yıllarda farklı bölümlerde CBS eğitimi gittikçe yaygınlaşmış ve birçok üniversitenin farklı
bölümlerinde müfredatın bir parçası olmuştur. Bu bağlamda 1990’ların
ikinci yarısından itibaren Avrupa üniversitelerinde CBS eğitiminde bir
standardizasyon oluşturulmaya çalışılmıştır. Bunlar, Avrupa Coğrafi Bilgi Ağı (GINIE-Geographical Information Network in Europe); Avrupa’da
Avusturya, Macaristan, Hollanda, Polonya, Portekiz, İspanya, İngiltere’nin
yanı sıra Ekvator ve ABD’den çeşitli üniversitelerin katılımıyla oluşturulan, uzaktan eğitim yöntemiyle lisans ve yüksek lisans düzeyinde CBS
eğitimi vermek amacıyla kurulan UNIGIS; Avrupalı ilgili akademisyenleri bir araya getiren GISDATA programı; Avrupa Coğrafi Bilgi Sistemleri
Laboratuvarları Birliği (AGILE) örnek olarak verilebilir. 1999’dan itibaren
Avrupa Birliği Komisyonu tarafından e-Avrupa adında bir eylem planı
oluşturulmuştur, bu program 2002 ve 2005 yıllarında iki kez yenilenmiştir (Donert, 2010). Bologna süreci kapsamında CBS eğitimine yönelik ilk
ve en kapsamlı çalışma 2007 yılında İsveç’te gerçekleştirilmiştir. Yapılan
çalışmada İsveç üniversitelerinde farklı bölümlerde okutulan CBS dersleri
arasında bir uyum ve kredi transferini sağlamak hedeflenmiş ve örnek bir
müfredat programı oluşturulmuştur (Brandt ve Arnberg, 2007). Yaparak
öğrenmeyi kolaylaştırması, mekân algısını geliştirmesi ve daha doğru ve
hızlı karar vermede etkin bir öğrenim ve öğretim aracı olması gibi nedenlerle CBS başta yükseköğretim olmak üzere kullanılmaya başlanmıştır.
CBS’nin eğitim açısından teknolojiden çok, bir öğretim yöntemi olduğu
ve derslerde sorgulamaya dayalı öğrenme ortamının oluşturulmasına katkı sağladığı konusunda yapılan birçok çalışma vardır (Wanner ve Kerski,
500
Kısım 2
1999; Lemberg ve Stoltman, 2001; Johansson, 2003; Broda ve Baxter, 2003;
Demirci ve Karaburun, 2010; Özgen ve Çakıcıoğlu, 2008; Ünlü ve Yıldırım, 2016). Eğitimde CBS’yi kullanarak, farklı yöntem ve teknikleri uygulayan öğrencilerin derslerindeki konuları daha hızlı ve kalıcı kavramakta,
araştırma ve projelerde daha başarılı olduğu belirtilmektedir (Milson, vd.,
2012). CBS’nin eğitimde kullanılması; öncelikle konunun daha doğru ve
kalıcı anlaşılmasını sağlamakla birlikte, öğrencilerin çok yönlü bilgi ve
becerilerinin gelişmesine, yaratıcı ve analitik düşünmesine ve karşılaştıkları problemlere karşı daha somut ve rasyonel çözümler üretmesine de
katkı sağlamaktadır. Özellikle yükseköğretimde farklı disiplinlerde etkin
bir eğitim aracı olarak kullanılan CBS, sadece üniversite içerisinde değil
üniversite dışında da problem odaklı araştırmaların analizinde büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bu süreçte CBS araştırmacıya; (1) araştırma materyallerinin toplanması, depolanması, sorgulanması, verilerin güncellenmesi, düzenlenmesi ve görselleştirme, (2) teorik bilgilerin güncel hayatta
uygulamasının yapılması, (3) belli soruların ve sorunların çözümüne yönelik projeler yapma konularında önemli destek vermektedir.
CBS’nin eğitim ve araştırmalarda kullanılması, öğrencilerde birçok
farklı becerilerin geliştirilmesine katkı sağlar. Bunlar arasında; analitik
düşünme, bilgisayar ve teknolojiyi kullanabilme, gözlem yaparak veriler
arasındaki karmaşık ilişkiler ağını yorumlayabilme, mekânsal analizler
yapabilme, karşılaştırma, problem çözümünde en güvenli ve en kısa yolu
bulabilme, kritik düşünme (Demirci, 2012), üniversitede okuduğu teorik
bilginin güncel yaşama uygulanması, başta kendi çevresi olmak üzere yerel, ulusal ve küresel problemleri görme gibi beceriler yer alır. Ayrıca bireysel becerilerin yanında, grup çalışmalarında da psikolojik ve sosyal deneyim kazandırarak, öğrencilerin aktif öğrenme, yaparak öğrenme, kalıcı
öğrenme, problem odaklı öğrenme gibi günümüz modern eğitim-öğretim
yöntem ve teknikleri kullanmalarına olanak sağlar.
Daha 2000’li yılların başlarında mekânsal teknolojiler ve CBS eğitimi
dünya genelinde 425 yükseköğretim kurumunda lisans düzeyinde, 79 öğretim kurumunda ise yüksek lisans düzeyinde verilmekteydi (Berdusco,
2003). Ayrıca, bu yıllarda ABD üniversitelerinde her yıl yaklaşık 50 bin öğrenci yılda en az bir CBS dersi almış ve ülkedeki yaklaşık 200 CBS sertifika programından yılda ortalama 4 bin öğrenci mezun olmuştur (Phoenix,
2000). 2010’lu yıllarda ise ABD’de her yıl yaklaşık 150 bin yükseköğretim
öğrencisi CBS eğitimi almakta ve bu öğrencilerden yaklaşık 10 bini ileri
düzeyde CBS uzmanı olmaktadır (Phoenix, 2012). Bu rakamlar günümüze
daha da artarak gelmiştir. Mekânın etkili bir biçimde idare edilebilmesine katkıda bulunan bu eğitimler, akademinin her alanında görülebileceği
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
501
gibi, aynı zamanda pek çok kurumun (ordu, adalet vs.) yürüttüğü çalışmalar için de vazgeçilmezdir. Bu fonksiyonlarından dolayı mekânı inceleyen birçok disiplin, mekâna yönelik araştırma, sorgulama, analiz etme
ve analiz sonuçlarını görselleştirmede CBS’yi yaygın olarak kullanmaya
başlamışlardır. Çünkü bu sistem sayesinde karmaşık halde bulunan birçok veri, geçmişte kullanılan yöntemlere göre daha sistematik, daha pratik ve daha hızlı bir şekilde kullanılarak ve amaca uygun doğru ve etkili
sonuçlar elde edilerek, gerek eğitimde gerekse proje çalışmalarında ciddi
kolaylıklar sağlamaktadır.
CBS, mekânın çok yönlü analizlerle incelenmesinde sağlamış olduğu
kolaylıklar sebebiyle, son 50 yıllık süreç içerisinde gerek kullanım alanları ve gerekse kullanıcılarının sayısı açısından giderek büyümüştür
(Cook vd., 1994). CBS, çalışma konusu ve kapsamı itibariyle, mekân, insan, zaman ve bunlarla ilgili değişkenleri içeren bütün bilim dalları ve
meslek gruplarının, kendi çalışmalarında bir araç olarak kullanılabilme
potansiyeline sahiptir (Turoğlu, 2011). Aslında bir politik araç olarak CBS,
yeni bir alan olmamasına rağmen son yıllarda bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle, tüm aktörlerin (politika belirleyiciler, vatandaşlar, uzmanlar
vb.) CBS’ye erişebilmeleri, konunun daha kurumsal perspektiften bakılarak bütünleşik ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Yıllarca çevre ve doğal
kaynak yönetimi alanında yaygın kullanım alanı bulurken, günümüzde
kamu politikalarının formüle edilmesinde ve uygulanmasında yeni açılımlar sağlamaktadır. Bu özelliği ile yalnızca ülkemiz gibi gelişmekte olan
ülkelerde değil, bu teknolojilerin ağırlıklı olarak kullanıldığı ABD ve Avrupa ülke uygulamalarında, kamu kurum ve kuruluşlarını CBS’yi daha
etkin bir şekilde kullanma ve daha geniş bir yelpazede geliştirme yoluna itmiştir (Greene, 2001). Ülkemizde de kamu hizmetlerinin daha hızlı,
sistemli ve planlı yürütülebilmesi ve yönetilmesinde CBS gibi bilgisayara
dayalı teknolojilerin kamu ve yerel yönetimlerde öncelikli olarak kullanılması bir zorunluluk haline gelmiştir. Bundan dolayı CBS, başta belediyeler olmak üzere, ülkemizdeki hemen hemen tüm kamu kurumlarında kullanılmaya başlanmış ve hatta Türkiye’de nispeten yeni bir alan olmasına
rağmen bu konuda kayda değer ilerleme sağlanmıştır287.
Ülkemizde yaygın olmamakla birlikte, özellikle gelişmiş ülkelerde
CBS’nin kullanıldığı disiplinler arasında siyaset bilimi ve / veya kamu
287 2003 tarihinde Amerika’da geleneksel olarak her yıl düzenlenen “Bentley Uluslararası
Başarı Ödülleri” yarışmasında 150 proje arasından “Coğrafi Bilgi Sistemleri ve e-Devlet”
kategorisinde birincilik ödülünü İSKİ’nin “İSKABİS Projesi” almıştır (www.iski.gov.tr/haberler, 2004). İstanbul Bahçelievler Belediyesi’nin gerçekleştirdiği Kent Bilgi Sistemi
(KBS), 2002 yılında Bilişim Sektörü Derneği Ödülünü almıştır (bahcelievler-bld.gov.tr/
cbs, 2003).
502
Kısım 2
yönetimi de bulunmaktadır. CBS, bu disiplinlere özellikle mekânsal boyutuyla farklı bir bakış açısı sunması, bilişim ve yönetişim sistemlerine
teknolojik destek sağlaması ve daha donanımlı bireylerin yetişmesine
yardımcı olmasının yanında; geçmişten günümüze şehirlerin gelişiminin
analiz edilmesi, yerleşmeler için uygun yer seçiminin yapılması, yerel yönetimlerde planlama modellerinin oluşturulması, sektörler arası ağ analizinin yapılması, doğal afet alanlarında risk haritalarının çıkarılması, arazi
kullanım haritalarının oluşturulması, ekonomik sektörler için uygun konumlarının belirlenmesi, yaşanabilir kentlerin planlanması ve yönetilmesi, kent bilgi sistemlerinin oluşturulması gibi daha birçok konuda eğitim
ve araştırma aracı olarak önemli katkılar sağlamaktadır.
SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ EĞİTİMİ – YENİ TEKNOLOJİLER
VE CBS
Kamu yönetimi disiplini; kuramsal, yöntemsel ve pratik anlamda çoğulcu
ve disiplinler arası bir özellik göstermektedir. Kamu yönetimi disiplininin sınırlarını belirleyen toplumsal, siyasal, iktisadi vb. koşullar ile gelişen teknolojiler sonucunda kamu yönetiminin iş yapış etkinliği ve hızı
konusunda son dönemde yaşanan gelişmeler kamu yönetimi eğitiminde
kullanılan teknik ve yöntemlerin gözden geçirilerek tartışılması gereken
bir noktaya taşımıştır (Gül, 2015:134-135). Yüksek kaliteli eğitimin nasıl
sunulabileceği konusunda diğer ülke kamu yönetimi eğitimlerinde olduğu gibi Türk Kamu Yönetimi Eğitiminde de bir takım arayışlar olmalıdır
ve vardır da. Bu arayışlar, Özgür ve Ciğercioğlu Göztepe’nin belirttiği gibi
(2015: 256-257) teorisyenler, akademisyenler ve uygulayıcılar arasındaki
ilişkinin artmasını sağlayabilecek ortak bir dil oluşturabilmeye yardımcı
yeni metodların eğitime yansıtılmasına yönelik olmalıdır. Bu noktada bu
alandaki eğitimde temel sorunların neler olduğunun tartışılması önem kazanmaktadır. Bu noktada Robert B. Denhardt (1979; 273-283) makalesinde
4 temel sorun alanından bahsetmiştir. Bunlardan ikisi olan; “kamu yönetimi öğrencilerinin teori mi pratik mi üzerinde eğitildikleri” ile “uygun
ders verme yöntemi ve uygun ders içeriklerinin neler olduğu ve kamu
yönetimi eğitmenlerinin kendi kendilerini değerlendirerek verebilecekleri
kişisel taahhütleri gözden geçirmeleri gerekliliği” üzerinde düşünülmesi
gereken başlıklardır (Özgür ve Ciğercioğlu Göztepe, 2015: 257-258). Bu
çalışmada bu problem alanları açısından önemli görülen CBS teknolojisinin; kamu yönetimi üzerinde oluşturduğu dönüşümün, kamu yönetimi
eğitimi kapsamına ne ölçüde girebildiği ve bu eğitim kapsamına girebilmesinin önemi tartışmaya açılmıştır.
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
503
Kamu yönetimi, kent yönetimi, kentleşme, kentsel büyümenin yönetilmesi ve denetimi, bölgeleme, kalkınma vb. pek çok konuda aktif olarak
kullanılan CBS’nin, bu konularda (kentleşme, kentsel ve kamusal politikalar) çalışmalar ve araştırmalar yapanlar tarafından yaygın olarak kullanıldığını söylemek güçtür. Zira mezunlarının, belli bir mekânın yönetici/
idari kademelerinde aktif olarak görev yapması beklenen “siyaset bilimi
ve / veya kamu yönetimi” gibi bölümlerde, CBS eğitimi istisnai olarak verilmektedir. Benzer biçimde, bu konuda eğitim verebilecek donanımda
akademik personel sayısının yetersiz olmasının yanında bu eğitimi verebilecek olan akademisyenlerin genellikle farklı disiplinlerden olması, disiplin içerisinde bu aracın kullanımına ya da eğitimine yönelik ihtiyacın
içselleştirilmemiş olduğuna bir işaret olarak da değerlendirilebilir.
Mutlu’nun (2009: 71) çevre sorunları disiplini özelinde yaptığı değerlendirme gibi; kentsel alanı ve çevresini, kent yönetsel alanı, Türkiye yerel
ve genel yönetimini ve siyasetini de tek bir bilimsel yaklaşımın gözüyle
incelemek mümkün ve uygun değildir. Kentsel sistemler; içerisinde toplumsal, siyasal, ekolojik, morfolojik, sosyolojik, psikolojik, tarihi, coğrafi,
iktisadi vb. pek çok farklı alanı kapsayan bir yapıda hizmet görülmeye
çalışılan kaotik bir yapıya sahiptir. Çok çeşitli insanın, yoğun ve büyük
sayılarda yaşadığı, büyük miktarlarda üretim ve tüketime konu olan bir
mekânda, çok çeşitli ihtiyaçların karşılanması gereğinin baskısı ile sürekli
değişimin yaşandığı böyle bir mekanizmanın; daha yenilikçi ve günümüze uygun yöntem, yaklaşım, teknik ve araçlarla incelenebilmesi ve farklı
araçların eğitimlerinin verilmesi gereklidir.
Mevcut durumda Türkiye’de çevre sorunları ile ilgili literatürde doğa
bilimi yaklaşımlarının, sosyal bilimler yaklaşımına üstün olduğu gibi
(Mutlu, 2009: 71); kentleşme, kentsel sorunlar ve sistemler hakkında da;
şehir bölge planlama, beşeri-iktisadi coğrafya, mimarlık fakülteleri ve yönetim bilimleri gibi disiplinlerin, kentleşme ve çevre sorunları anabilim
dalına nazaran daha baskın yaklaşımlar olduğu söylenebilir. Bunun pek
çok farklı sebebi olabileceği gibi, kentleşme ve çevre sorunları alanında,
disiplinler arası bir bakış açısının hakim olduğu bir yaklaşım, yöntem,
teknik ve araçlardan uzak kalması da önemli bir etkendir. Artık kenti okumak denilen olay tek bir bileşeni derinlemesine çözümleme ile gerçekleşmeyip, kentin bileşenlerinin birbiriyle olan ilişkisini kavramayı; tarihsel,
gündelik, işlevsel, simgesel, resmi, gündelik, sosyal, psikolojik yaşamına
dair katmanları ayrıştırarak bunların ilişkilerini anlamayı da içermektedir
(Çil, 2006: 219). Tüm bunların yanında sürekli bir değişim ve gelişme gösteren kent sistemi ve yaşadığı dönüşümleri anlamak açısından zamansal
değişim grafiğinin ve sebeplerinin incelenmesini sağlayacak tekniklerin
504
Kısım 2
kullanılması önemlidir. Bu bağlamda geliştirilmiş yeni birçok teknik içerisinde CBS ve KBS önemli araçlardan biridir.
Ancak, ABD, İngiltere ve Kanada gibi bazı gelişmiş ülkelerde neredeyse yarım asırdır eğitim amaçlı da kullanılan CBS’nin, Türkiye’de eğitim ve
araştırmalarda kullanımı, henüz oldukça yeni ve yetersizdir. Türkiye’de
coğrafya bölümlerinde yaygınlaşmaya başlamış olsa da kullanımının istenilen seviyeye ulaşıp ulaşmadığı tartışmalıdır (Demirci, 2007: 207). Buna
rağmen CBS kullanımı öğrencilerin güncel problemler üzerinde çeşitli
uygulamalar yaparak olguyu ve konuyu daha iyi anlamasını, farklı değişkenleri ilişkilendirebilmesini, becerilerini çok yönlü geliştirebilmesini
ve çeşitli iş başvurularında avantaja sahip olmalarını sağlamıştır. Güncel
konu ve sorunlarla iç içe, disiplinler arası çalışmalara açık ve proje çalışmalarına yatkınlığı arttıran bu araç, bölümden çıkan öğrencilerin uygulamada daha rahat kabul görüp, yer edinmelerine de yardımcı olmaktadır
(Demirci, 2007: 210).
İçinde bulunduğumuz çağda mekânsal bilgi teknolojilerinin nasıl bir
anahtar teknoloji olduğunun sadece mekân bilgisini kullanan kurum ve
kuruluşlar ve mekânsal bilgi sektörünün bileşenleri tarafından bilinmesi yeterli değildir. Kamu bürokrasisine, seçilmişlere, siyasetçilere ve toplumun her kesimine benimsetilmesi, sağlayacağı kazanımlarının neler
olacağının anlaşılması, bu pazarın sadece Geomatik sektörüne yönelik
olmadığı ve bu sektörle iş birliği içerisindeki tüm disiplinler ile ortak projelerin geliştirilebileceği farkındalığı artırılmalıdır (Güney vd., 2009: 5).
Bu noktada üniversitelerin bu işin neresinde olacağı oldukça önemlidir.
Çünkü sürecin içerisinde bilgi ve bilginin üretimi gibi önemli bilimsel aşamalar bulunmaktadır. Ayrıca bilginin gelecek nesillere ve topluma yayılması açısından da üniversiteler en önemli ve öncü aktörlerdendir. Bilgiyi
yönetmek ve kullanmak adına geliştirilen bu sistemlerin yaygınlaşması,
bunun için gerekli insan kaynağının oluşturulabilmesi ve üniversitelerde, pek çok disiplininin bu teknolojilerle entegre hale getirilmesi; üretilen
bilgilerin, emeklerin boşa gitmemesi ve katlanarak çoğalması daha hızlı
güncellenebilmesi adına da oldukça önemlidir.
Çalışmalarında oldukça çeşitli bilgiyi kullanan ve mekânı önemli bir
değişken olarak kabul eden disiplinlerin; geçerli ve güvenilir verileri, hızlı
bir şekilde elde etmeye, çözümlemeler ya da çıkarımlar yapmaya, öngörüler geliştirmeye ihtiyacı vardır. Bu durum özellikle bir ayağı mekânla
birebir ilgili olan kent, çevre ve yerel politikalar, kamu politikaları, siyaset
bilimi ve kamu yönetimi gibi bilim dallarını önemli derecede ilgilendirmektedir. Bu noktada siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi disiplininin
“Mekânsal Sosyal Bilim” (Spatial Social Science) olarak kabul edilmesini
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
505
gerektirecek, kent, çevre, yerel yönetim gibi önemli alt dallarının olduğu,
belirtilmesi gereken bir noktadır. Bunun dışında antropoloji, arkeoloji, suç
bilim, ekonomi, tarih, siyaset bilimi, bölge bilim, sosyoloji gibi disiplinler de mekânsal sosyal bilimler arasında sayılan disiplinlerdendir (www.
csiss.org).
Birbirinden oldukça farklı uzmanlık alanlarına ait bilgilerin, bir bütün
olarak analiz edilmesine ihtiyaç olan bir alanda, veri zenginliğini yitirmemek, emek ve zaman kaybını önlemek adına kullanılabilecek pek çok
farklı araçlardan biri olan CBS; siyasal, yönetsel, sosyal, ekonomik, tarihi,
fiziksel vb. pek çok farklı veri tabanını ve bağlamı öğretmeyi ve ilişkilendirmeyi amaç edinen bir disiplin açısından mekânsal olarak da pek
çok farklı değişkeni bir arada sunup, analiz etmeyi sağlayabilecek şekilde,
uygulamalı eğitime yardımcı bir araçtır. Bu noktada CBS ya da kentsel düzeydeki uygulaması olan Kent Bilgi Sistemleri; sosyal, mekânsal ve daha
pek çok farklı nitelikteki bilgileri, düzenli ve sistematik bir şekilde kullanabilmenin ve analizlerini yapabilmenin önemli kolaylaştırıcı ve teknik
bir yolu olarak karşımızda tartışmaya ve incelemeye açık bir konu olarak
durmaktadır.
1999 yılında Ulusal Bilim Fonu Merkezi’nin desteğiyle sosyal, davranışsal, ekonomik araştırmalar için kurulan Mekânsal Entegre Sosyal Bilimler Merkezi (The Centre for Spatially Intergrated Social Science-CSISS),
sosyal bilim araştırmalarında mekânsal analitik teknolojileri, coğrafya
temelli verilerin kullanımını teşvik etmeyi ve sosyal bilimlerdeki temel
konularda mekânsal analizi kullanan disiplinlerin kendi aralarındaki işbirliğini, ağ-bağı arttırmayı hedeflemektedir. Sosyal bilimlerde mekânsal
analizin öneminin giderek artması gerçeğinden (LeGates, 2006: 1) yola
çıkılarak kurulan böylesi bir organizasyon yapısı Türkiye’de henüz oluşmamıştır. Ancak, disiplinlerin kendilerinin bu konudaki ihtiyaçlarını tartışmaya açması ve sorgulaması önemlidir.
İçeriği gereği disiplinler arası ve mekânı konu edinen bir çalışma alanı
olarak kentsel çalışmalarda (urban studies) CBS kullanımı yaygınlaşmıştır (LeGates, 2006: 1-5). Ekonomik, sosyal, kültürel, politik ve mekânsal
boyutlarının tamamı ile her biri özgün farklı örneklem olarak karşımıza
çıkan kentler; zaman içinde değişen dönüşen, bağlam ve süreç bağımlı yapılar olması sebebiyle de araştırılması oldukça güç yapılardır. Bu özellikleri sebebiyle pek çok farklı bilim dalının üzerinde araştırma yaptığı birim
olan kentler hakkında yapılan araştırmaları, araştırmayı yapan kişilerden
bağımsız ve yeniden üretilebilir kılmak önemli bir meseledir (Gök, Levent
ve Ünlü, 2009: 181). Gök, vd. (2009) çalışmasında bilgi kuramından yola
çıkarak “kent araştırmaları merkezi” işleyişi açısından; bilginin düzenlen-
506
Kısım 2
mesi, depolanması, aktarılması, yayılması, paylaşılması, kullanılması ve
yeniden üretilmesi aşamaları açısından da CBS / KBS sisteminin faydalı
olacağını belirtir. Bunun temel sebebi, kentin tüm bağlamlarına ilişkin bilginin düzenlenmesi ve depolanması açısından oldukça işlevsel bir araç
olarak araştırmaları kolaylaştırması, sürdürülebilirliğini sağlaması ve
elde edilen tüm bilgilerin mekâna kodlanmasını sağlamasıdır.
Genel olarak bilimsel bir çalışmadan; önceden saptanmış amaçlar
çerçevesinde sistemli veri toplama ve bu verileri yine sistematik ve belli yöntem ışığında çözümlemesi beklenmektedir. Ayrıca, araştırmacının
alandan kendi topladığı veriler ile alandaki aktörler tarafından kullanılan/
hazırlanmış verileri bir arada kullanabilme, dolayısıyla bilgi bütünlüğü
oluşturma, verileri karşılaştırma ve değerlendirme gibi önemli artılar ve
avantajlar da sunması beklenebilir. Bu noktada sistemin, siyaset bilimi ve
/ veya kamu yönetimi disiplini eğitimi ve araştırmaları açsısından kullanımının sağlayabileceği avantajları daha iyi değerlendirebilmek açısından
sistemin temel girdilerinin neler olduğunu hatırlamakta ve bunun geliştirilebileceğini anımsatmakta fayda vardır.
Tablo 1: Kent Bilgi Sisteminin Temel Girdi Verileri
1.
Topoğrafik Veriler
a. Geometrik veriler
b. Tanımsal veriler
4. Doğal Kaynak İlişkili Veriler
a. Jeolojik yapı
b. Ağaçlar ve bitki örtüsü
c. Su kaynakları, su miktarı
d. İklim
2.
Tüzel Veriler
a. Taşınmazların sınır ve yüzeyi
b. Taşınmazların mülkiyet bilgileri
c. Taşınmazların değeri
5. Doğayı Etkileyen Etmenler
a. Kirlilik
b. Gürültü
c. Çevre kirletici diğer etmenler
3.
Teknik Donanım Veriler
a. Su ve kanalizasyon verileri
b. Hava gazı, doğal haz verileri
c. Telefon, telgraf, TV tesisleri
d. Enerji tesisleri
e. Trafik tesisleri
f. Sanayi tesisleri
g. Ticaret alanları
h. Konut alanları
6. Ekonomik ve Sosyal Veriler
a. Taşınmazların kullanımları
b. Taşınmazların imar bilgileri
c. Trafik ve ulaşım bilgileri
d. Sağlık hizmetleri verileri
e. Eğitim, kültür hizmet verileri
f. Nüfus bilgileri
g. İstihdam bilgileri
Kaynak: Yomarlıoğlu ve Çete, 2002: 2.
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
507
Tablo 1’de genel olarak tasnif edilen temel girdilerin yanı sıra bu araç,
kullanıcının kendi elindeki sistematik bilgiyi de temel girdi verileri olarak tanıtabilmesi ve o verileri diğer verilerle basit ve karmaşık istenilen
istatistikî karşılaştırmalar yapabilmesini mümkün kılmaktadır. Yani sistem farklı açılardan geliştirilmeye açıktır.
Yomaroğlu ve Çete’nin (2002) belirttiği gibi bu sistemle kente ait mülkiyet, planlama, hâlihazırdaki haritalar gibi grafik gösterimler başta olmak
üzere kente ve kentliye ait tanımsal nitelikteki tablo verilerini, ilişkisel veri
tabanında modelleyerek iki yönlü sorgulama yapılması da mümkündür.
Bunun yanında araştırma maliyetlerinin düşürülmesi gibi farklı avantajlar da sağlayabilecektir. Ancak bunun sağlanabilmesi, sistemin kullanımının Türkiye’de yaygınlaştırılmasına, verilerin toplanması, paylaşımı
ve kullanılmasında belli şeffaflık ve etik kuralların olmasına, en önemlisi de araştırma amaçlı kullanılacak bu sistemlerin üniversitelere temin
edilmesi (maliyet, laboratuvar, eğitim) konusunda kolaylıklar sağlanarak
hâlihazırda bu konuda ilgi, merak ve istek yaratılarak eğitmen eğitimlerinin verilmesine bağlıdır. Üniversite öğrencilerine laboratuvar ortamında
kendi alanlarında faydalanabilecekleri önemli bir araç olduğu anlatılarak,
temel eğitiminin müfredatta yer alması diğer önemli bir boyutudur. Daha
sonra farklı disiplinler ile ortak projeler üretilerek yürütülebilmesi ve
mekân konusunda ortak bir dil oluşturmak açısından önemli bir ilerleme
sağlayacağı düşünülmektedir.
Her ne kadar ülkemiz CBS/KBS uygulamalarına geç dâhil olmuş olsa
da, sistemin uygulamada kullanımının akademi ile ilişkisinin kurulması
ve bu konudaki gelişimin eş zamanlı ilerlemesi, daha geniş çapta fayda
sağlanabilmesi için bir fırsattır. Örneğin; ABD gibi gelişmiş ülkelerde bölge özellikleri, kaynakları, ulaşım, ekonomik ve kültürel dağılım, gerçek
zamanlı deprem verilerine erişim, gerçek zamanlı hava verilerine erişim
gibi uydu bağlantılı veriler ile bu konulardaki detaylı veri tabanları kullanıcılara açıktır. Bir araştırmacı kente ya da belli bir politikaya yönelik
bir proje gerçekleştirecekse, alana ait detay bilgilere ya da mevcut proje örneklerine internet üzerinden kolayca ulaşabilmektedir. Kentle ilgili
ekonomik, kültürel, kentsel, yönetsel, demografik, fiziksel vb. bilgileri değerlendirerek analiz yapabilmekte ya da kendi araştırmasını daha net bir
şekilde tasarlayabilmektedir. Bölgenin ya da alanın üç boyutlu bilgisayar
modellerini, simülasyonlarını çıkartarak daha karmaşık araştırmaları tasarlayabilmektedir (Yomaroğlu ve Çete, 2002). Tam da bu sebeple kullanım yerleri ve alanı gittikçe genişleyen böyle bir sistemin genç nesillere
öğretilerek, sisteme aşina bir şekilde mezun edilmeleri ve üniversitelerde
akademisyenlerin, özellikle de sosyal bilimcilerin yeni teknolojik sistemleri, bilimsel amaçları için kullanması teşvik edilmelidir.
508
Kısım 2
Bu sayede kamu yönetiminde ön plana çıkan “yönetişim” anlayışına
uygun bir bilimsel çalışma ortamı içerisinde, verilerin zenginliğinin arttırılması da sağlanabilecektir. Sistemi kullanan bilim insanlarının elde ettiği
veriler ve yaptığı analizler, mekân adına ar-ge çalışmaları olarak değerlendirilebilir hale gelerek, yönetişimin önemli ve aktif bir aktörü olarak
üniversitelerin sanayiye yönelik mühendislik birimlerinin yanında, sosyal
bilimlerle ilgili birimleriyle de ön plana çıkmasını sağlayacaktır.
ALAN ARAŞTIRMASI VE BULGULAR
Siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi eğitiminde CBS’nin yeri ve önemini sorgulamak amaçlı olarak bu çalışma özelinde hazırlanan anket, siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi disiplini akademik camiasına tesadüfi
örnekleme yöntemi kullanılarak gönderilmiş ve toplamda 46 geri dönüş
alınmıştır.288 Gelen yanıtlar, 35 farklı üniversitede görev yapan öğretim
elemanlarınca gönderilmiştir.289 Anketi yanıtlayan öğretim elemanlarının
23’ü 40 ve altı yaş grubunda; diğer 23’ü ise 40 yaş üstü grubundadır. Katılımcıların 15’i yardımcı doçent, 12’si doçent, 10’u profesör ve 8’i araştırma
görevlisi olup, 16’sı bilim dalını kent ve çevre bilimleri, diğer 16’sı siyaset
bilimi, 11’i yönetim bilimi, 1’i yerel yönetimler, 1’i hukuk ve bir kişi de
“diğer” olarak belirtmiştir.
Yöneltilen sorulara verilen yanıtlara göre; katılımcıların %58,7’si (27
kişi) siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi eğitiminde “kentleşme, kent
ve mekân” konularını “çok önemli” bulurken, %39,1’i (18) “önemli” bulduğunu belirtmiştir. Katılımcılardan yalnızca 1’i siyaset bilimi ve / veya
kamu yönetimi eğitiminde kentleşme, kent ve mekân konularını “kısmen
önemli olduğunu” belirtmiştir. Kent ve kentleşmeye ilişkin derslerde bilginin mekânla ilişkisinin kurulmasına ne kadar ihtiyaç olduğu konusunda
ise, yine benzer şekilde katılımcıların %58,7’si (27 kişi) “çok ihtiyaç olduğunu”, %30,4’ü (14 kişi) “ihtiyaç olduğunu”, %6,5’i (3 kişi) “kısmen ihtiyaç olabileceğini” ve %4,3’ü (2 kişi) ise “gereksiz” olduğunu belirtmiştir.
288 Anketin gönderilme tarihi (13 Temmuz 2016) ve 15 Temmuz akabinde Türkiye’nin içerisine girmiş olduğu durum sebebiyle geri dönüş sayısının beklenenin altında olduğu
belirtilmelidir. Anket, daha ileriki tarihlerde, 2 farklı zamanda önceki gönderilen maillerden farklı maillere tekrar gönderilmiş olmasına rağmen istenen düzeyde katılım
sağlanamamıştır.
289 Anketin ilk gönderildiği şeklinde kurum adı istenmemiş ancak bunun eksiliği hemen
fark edilerek gerekli düzenlemeler yapılmış ve kısa süre içerisinde anketler yenilenmiştir. Geçen sürede kaybedilen verilerden pek çoğu kişilerin anketi doldurduktan sonra
mail olarak yaptıkları geri dönüşlerden tespit edilebilmiştir. Kaybedilen 11 veri hakkında ise, gönderilen mailler üzerinden yarıdan fazlasının farklı üniversite öğretim üyesi
olduğu saptanmıştır.
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
509
Bilginin mekânla ilişkisini kuran derslerin olup olmadığı sorusuna 10
kişi böyle derslerin olmadığını belirtirken, 33 kişi ise böyle derslerin olduğunu belirtmiştir. Bu konuda bilgisi olmadığını belirten 2 kişi ve lisans
programlarının henüz olmadığını belirten 1 katılımcı vardır. Öğretim elemanlarının bilginin mekânla ilişkisinin kurulduğu dersler olarak belirttikleri dersler tekrar edilme sıklığı fazla olandan başlanarak aşağıda Tablo
2’de sıralanmıştır.
Tablo 2: SBKY Bölümlerinde bilginin mekânla ilişkinin kurulduğu belirtilen dersler
1. Kentleşme ve çevre sorunları
2. Çevre bilim ve kentleşme politikaları
3. Kentleşme ve kentsel politikalar
4. Şehircilik ve kentleşme
5. Çevre politikası ve yönetimi
6. Şehir bölge planlama (urban planning)
7. Kent tarihi
8. Kamu politikası
9. Türk yönetim/idari tarihi
10. Türk yerel yönetim sistemi
11. Yerel yönetim kuramları
12. Yerel siyaset ve yerel yönetimler
13. Kentler ve ekolojik ilkeler
14. Görsel kent sosyolojisi/kent sosyolojisi
15. Türk siyasal hayatı
16. Toplumsal cinsiyet çalışmaları
17. Medya ve siyaset
18. Kadın ve siyaset
19. Bölgesel kalkınma stratejileri
20. Kent yönetimi ve bilişim sistemi
21. İmar hukuku
22. Konut politikaları
23. Kentsel yerleşme politikaları
24. Yerleşim politikaları ve afet yönetimi
25. Kamu yönetimi
26. Kent ve hukuk
27. Afet yönetimi
28. Kamusal akıl stüdyosu
Belirtilmiş olan derslerin daha çok kent ve kentleşmeye ilişkin dersler
olduğu görülmektedir. Bu noktada kent ve kentleşmeye ilişkin derslerde
bilginin mekânla ilişkisinin ne ölçüde kurulduğu sorulduğunda; katılımcıların %43,5’i (20 kişi) böyle bir ilişkinin gerektiğinden az kurulduğunu
belirtirken, %17,4’ü (8 kişi) kurulan ilişkinin yetersiz olduğunu, %8,7’si (4
kişi) ise, çok yetersiz olduğunu belirtmiştir. Katılımcılardan yalnızca biri
bu ilişkinin gereğinden fazla kurulduğunu belirtmiştir.
Bilginin mekânla ilişkisinin kurulduğunu ya da kurulması gerektiğini
düşünen katılımcılara bu derslerde hangi tekniklerden faydalanıldığı da
sorulmuştur. Her bir katılımcıların birden fazla teknikten faydalandıkları
göz önünde bulundurularak 22’şer katılımcının oyladığı üzere çoğunlukla bu derslerde teknik olarak daha çok “Alan/teknik gezilerin” yapıldığı
ve/veya “görsel medya araçlarının” kullanıldığı belirlenmiştir. Bunu takiben 19 kişinin faydalandığını belirttiği “video” ve 12 katılımcının kullan-
510
Kısım 2
dığını belirttiği “sosyal medya” araçlarının da sıkça faydalanılan teknikler
olduğu görülmüştür. Ayrıca, 9 katılımcı “bilişim sistemleri araçlarından”
faydalandığını ve 1 kişi de “CBS veya benzeri programlardan” faydalandığını belirtmiştir. Bunların dışında 10 katılımcı sayılan tekniklerin dışında özel olarak belirtmeksizin farklı (diğer) araçlardan da faydalandığını
belirtmiştir.
Kamu yönetimi bölümlerindeki kent ve kentleşmeye ilişkin derslerde, bilginin mekânla ilişkisinin kurulmasını destekleyeceği düşünülen
CBS’nin, ders işleme teknikleri arasında yer almadığını gösteren yukarıdaki sorunun yanıtlarını destekler bir biçimde, buna yönelik bir eğitimin
verilmediği tespit edilmiştir. Katılımcıların sadece biri, bu ve buna benzer
eğitimin verildiğini belirtirken, 4 katılımcı da bu araçla bir eğitim verilip
verilmediği konusunda bilgi sahibi olmadığını belirtmiş ve bir başka katılımcı da konunun kendi bilim dalı kapsamında ilgi alanına girmediğini
belirtmiştir. Ancak geriye kalan 40 katılımcı soruyu “hayır” olarak, yani
kullanılmadığını belirten şekilde cevaplamıştır. Bu soruyu takiben CBS
vb. eğitimi verildiğini belirtenlerin yanıtlamasının istendiği takip eden
ilk soruya 7, ikincisine ise 5 kişinin cevap verdiği görülmüştür. CBS vb.
eğitiminin verilmesinin eğitim ve öğrenci etkinliğini arttırıp arttırmadığı
konusundaki düşüncesini ölçmek isteyen bu sorulardan ise gerek cevaplayan sayısının azlığı gerekse de yanıtların sınıflandırılmasında güçlü bir
cevap yoğunluğu ve yeterliliğinin oluşmaması sebebiyle yorumlanması
doğru bulunmamıştır.
Tüm katılımcılara yöneltilen Türkiye’deki siyaset bilimi ve / veya kamu
yönetimi eğitiminde CBS eğitimine ihtiyaç var mı sorusuna büyük bir çoğunluk (36 kişi) olumlu yanıt verirken aralarından 3 kişi aynı zamanda
bu eğitimin yaygın olmadığını da belirtmiştir. 2 katılımcı ise, böyle bir
eğitime gerek olmadığını belirtmiştir. Toplamda 7 katılımcı, bu eğitime
ihtiyaç olup olmadığı konusunda “emin olamadıklarını” belirtirken, bunların içinde 2 kişinin aslında “bu konu hakkında bir bilgisi olmadığını”
belirtmiştir. Ancak böyle bir eğitim verilirse hangi aşamada verilmesinin
faydalı olacağı sorusuna ise; 31 katılımcı “lisans dönemi” olarak yanıt verirken, 11’i “lisansüstünün” daha uygun olacağını ifade etmiştir. 4 kişi ise,
“diğer” seçeneğini tercih ederek görüş bildirmemiştir. Alınacak CBS vb.
eğitimin siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi mezunlarına iş bulmakta
avantaj sağlayıp sağlamayacağı konusunda ise, 29 katılımcı avantaj sağlayacağı yönünde görüş bildirirken, 5 katılımcı sağlamayacağını bildirmiş
ancak, diğer katılımcılardan 6’sı “lisans öğrencileri için değil belki ama
lisansüstü öğrenciler için avantaj sağlayabileceğini” belirtmiştir. Diğer bir
6 katılımcı ise bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiştir.
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
511
Anketin önemli sorularından olan; “bilgi ve mekân ilişkisini daha iyi
kurabilmek adına siz ne önerirdiniz?” sorusuna katılımcılardan 19’u cevap vermiştir. Bunlardan 5’i direk CBS ve kent bilgi sistemi programları
kullanımı hakkında öneriler sunmuştur. Bir katılımcı “Bilişim ve bilgisayar temelli derslerle birlikte, teknik bir ders olarak değil ancak veri tanıma, veri tanımlama, veri toplama ve işleme temel mantığının öğretileceği
bir içerikle, deneyimli ve uzmanlar tarafından, uygulama örnekleri ile birlikte bir ders verilebileceğini” belirtmiştir. Bununla birlikte aynı katılımcı;
“önemli bir araç olsa da teknik bir araç olduğu unutulmadan ve tek başına
idealize edilmeden faydalanılması gerektiğini” dile getirmiştir. Bunun dışında derslerin “google maps ve google earth ile birlikte anlatımı”, “uydu
görüntüleri yardımıyla işlenmesi” vurguları da vardır (2 katılımcı). Katılımcıların büyük bir çoğunluğu ise; “ders, uygulama ve teknik gezi, görsel
izlenim sağlanması, deneyim edinme, gözlem yapma, kent yöneticilerinin
derse katılımının sağlanması, seminerler düzenlenmesi, öğrencilere uygulamalı ödevler verilmesi” gibi görüşler bildirmişlerdir. Bunların dışında “harita ve kadastro bilgisi, planlama ve imar hukuku dersi” gibi bazı
teknik derslerin verilmesi de öneriler arasındadır. Bir katılımcı da; “bu
konuda daha geniş bir adım atılması diğer bölümlerin alanına girilmesine
sebep olabileceği için, böyle dersler tasarlanacaksa da mimarlık fakülteleri
ile ortaklaşa yapılmalı” demiştir.
Son olarak, çalışma sürecinde internet üzerinden yapılan taramalarda
kamu yönetimi ile siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümlerinde paylaşılmış olunan ders programlarında (lisans, yüksek lisans ve doktora), parmakla sayılabilecek kadar az sayıda coğrafi bilgi sistemi ya da kent bilgi
sistemine ilişkin dersler önerildiği tespit edilmiştir. Buna bir örnek Dokuz Eylül Üniversitesi’dir. Bu üniversitenin Lisans düzeyinde 8. dönemde
coğrafi bilgi sistemleri adı altında bir seçmeli dersi vardır. Bunun yanında
dersi birebir coğrafi bilgi sistemleri olarak aramada sakıncalar olabileceği
düşüncesiyle bilgisayar destekli verilen eğitimler üzerinden yapılan incelemede de bunların çoğunun “Enformatik Dersi” olarak verildiği yani,
Temel Bilgisayar Eğitimi şeklinde verilen dersler olduğu görülmüştür.
Fakat Ankara Üniversitesi’nde “Sosyal Bilimlerde Bilgisayar Uygulamalı
Analiz” (Seçmeli), Atılım Üniversitesi’nde “Kamusal Akıl Stüdyosu” gibi
farklı bazı derslere de rastlanılmıştır. Ancak genel olarak üniversitelerin
kamu yönetimi ile siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümlerinde gerek
lisans gerekse yüksek lisans ve doktora eğitimlerinde bilgisayar temelli
bilgi işleme, çözümleme, uygulama ve yorumlama için yazılım ve donanım kullanımını da içeren derslerle karşılaşılmamıştır. Bunun yanında bu
konu hakkında yapılmış ve internet ortamından erişilebilen yayınların
512
Kısım 2
çoğunun mühendislik bölümlerinde ve/veya coğrafya ve şehir bölge planlama bölümlerindeki öğretim elemanlarınca yapıldığı görülmüştür. Bu
durum yapılan anket verilerinin analizi ile de tutarlılık göstermektedir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Kamu Yönetimi bölümü mezunu olmak, herkesin bildiği gibi bir meslek
sahibi ve uzmanı olma konusundaki yetkinliği belgelememektedir. Bu sebeple de teorinin yanında uygulama alanında da temel eğitimlerinin olması oldukça önemli bir donanım ile mezun olmalarını sağlayacaktır Bu
noktada kamu yönetimi alanında verilen eğitimin geliştirilmesi gerektiği
açıktır. Bu noktada teori ile pratiğin birbirini besleyen şekilde verilmesi
hususunda önemli etkisi olabileceği düşünülen teknolojilerden biri olarak
CBS eğitiminin verilmesi, önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
CBS eğitimlerinde gerçek uygulama örneklerinin incelenerek değerlendirilebilmesi, alternatif pratik çözümler konusunda öğrencilerin analiz
yeteneğinin geliştirilebilmesi oldukça önemli bir konudur (Özgür ve Ciğercioğlu Göztepe, 2015: 268-269) ve bu eğitimin etkili bir araç olduğu
savunulabilir.
Mevcut durumda, Türkiye’de kurumsal olarak kullanımının yaygınlaşması beklenen ve istenen bu sistemi kullanan kurumlar ve kullanım
amaçları oldukça çeşitliyken, siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi bölümlerindeki öğretim elemanlarının, bu sistemden kamu kurumları kadar etkin ve aktif olarak faydalanmadığı söylenebilir. Yapılan çalışmanın
en temel bulgusu, siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi alanında; kent,
çevre, yerel yönetim gibi derslerin ve konuların mekânla ilişki kurularak
eğitiminin verilmesinin önemi hemen tüm katılımcılarca kabul edilirken,
eğitimin bu şekilde verilmediği de aynı çoğunlukla belirtilmiştir.
Verilerin konum/mekân ilişkileriyle ortaya konarak çözümlenebilmesi,
güvenli, geçerli ve işe yarar bilgi, üretimi açısından faydalanmakta geç
kalınmaması, içinde bulunduğumuz çağı yakalamak ve bir adım ileriye
taşımak adına oldukça önemlidir. Bu bağlamda, bilgiyi sözel ve grafik
olarak işlemeye ve depolamaya yarayan ve gerektiğinde hızlı ve kolay bir
şekilde bu bilgilere ulaşmayı ve kullanmayı sağlayan CBS gibi bir aracın
(Üçüncü ve Karadayı, 2007: 2), yararı ortada olduğuna ve kabul edildiğine
göre, niye yaygın olarak kullanılmadığı hususunun sorgulanması gerekir.
Dolayısıyla, siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi alanında, CBS ve KBS
gibi mekânsal bilişim araçlarının daha yaygın kullanımının teşvik edilmesi gereklidir. Örneğin, CBS ve KBS derslerinin önerilmesi için ve bu
alanda ders vermek, bu aracı derslerinde ve araştırmalarında kullanmak
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
513
isteyen bilim insanlarına gerekli olanak ve teşvikler sağlanabilir; kurum
içi eğitim fırsatları sunulabilir.
Yapılan çalışmanın bulgularına göre siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi bölümleri içerisinde ders işleme teknikleri arasında bilişim sistemlerinden faydalanma sıklığı oldukça düşükken, CBS kullanımının ondan
daha düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmanın ortaya çıkardığı
diğer bir bulgu ise, “bilginin mekânla ilişkisinin kurulması konusunda
yaşanan yetersizlik” olmuştur. Bu yetersizliğin bilişim teknolojilerinin
avantajlarının kullanılmaması ile bir ilişkisinin olabileceği sorusu üzerinde çalışılması gereken bir boyuttur. İçinde bulunduğunuz bilgi çağında
bilgisayar temelli bir aracın, bilimsel araştırmaları kolaylaştırmak ve araştırmaları daha sağlam bir temele oturtmak amacıyla kullanılmasından
daha doğal bir şey yoktur. Bu sayede kente dair araştırma yapan, analizinde mekânsal boyutun yeri ve önemi olan tüm araştırmacıların ortak
bir dil üzerinde bilgilerini geliştirme, paylaşma ve farklı açılardan analiz
ederek, tartışmaları farklı boyutlarda zenginleştirme olanağı ortaya çıkacaktır. Kente dair tüm aktörlerin üretmiş olduğu bilgilerden faydalanabilmek ve onları bir arada çözümleyebilmek, disiplinler arası araştırmaların
da önünü açabilecek, disiplinler arası çalışmaları artırabilecektir. Nitekim
katılımcılar çok büyük çoğunluğu siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi bölümlerinde CBS eğitimine ihtiyaç olduğunu belirtirken, bu aracın
kullanımına ihtiyaç olup olmadığı yönünde kuşkuları bulunan önemli bir
kitle de vardır. Dolayısıyla, bu aracın sosyal bilimlerde kullanımı üzerine yapılan çalışmalarla bu aracın kullanımının avantajları, dezavantajları
ortaya koyularak, sonuçlarının akademi içerisinde yaygınlaştırılması ve
tanıtılması gerekmektedir.
İdealize edilmiş ve disiplin açısından mükemmel bir tamamlayıcı olarak CBS kullanımını tasvir ve teşvik etmek konunun özüne uygun değildir. Bu sebeple bu sistemi kullanmanın avantajları gibi olası dezavantajlarının ele alınması gereği kabul edilmelidir. Örneğin sosyal bilimcinin
mevcut aktörlerden topladığı verilerle kendini sınırlamadan, değişken sayısını ve etkisini analizlerinde daha somut olarak kullanabilmesi bir avantaj olarak sayılabilse de, araştırmacının kente dair kendi bakış açılarıyla
veri toplama zenginliğini kaybetmesine neden olabilecek bir nedenselliğe
sebep olmaması için özen gösterilmesi ve alanın araştırmacıya sunduğu
özgünlüklerin kaybedilmemesi de önemlidir. Başka kurumlar ya da disiplinlerce elde edilmiş ve araştırmacının kullanımına sunulmuş verilerin,
araştırma kapsamında doğru, yeterli, etik bir şekilde kullanması konusu
da önemli ve tartışılması gereken bir başka boyuttur.
Siyaset bilimi ve / veya kamu yönetimi bölümleri açısından her aşamada (lisans, lisansüstü) farklı açılardan kullanan ya da öğrenene avantaj
514
Kısım 2
sağlaması beklenen bu sistemin alternatiflerinin olduğu da unutulmamalıdır. Yine sistemin sosyal bilimler, kentleşme ve çevre sorunları ya da
farklı boyutlarıyla daha rahat kullanılabilir hale getirilmesi, yine bu sistemi kullanan sosyal bilimcilerin ihtiyaçlarına göre, sistemi üreten firmalarla iletişim halinde olması ve böyle bir talebin olmasıyla mümkün olabilecektir. Bunun yanında, sosyal bilimlerin nitel önceliğini kaybetmeden,
yani fen bilimlerinde yapılan araştırma modeline kaymadan araştırmalarını yapabilmesi, veri kaynaklarının çeşitlendirilip, sisteme entegre hale
getirerek kullanabilmeleri bugün disiplin açısından gerekli ve istenen bir
durumdur. İlgili sosyal bilimcilerin, kendi araştırma desenlerinde ihtiyaç
duyduğu bilgilere göre sistemi kullanabilmeleri için sistemin geliştirilmesi de kullanım yaygınlığını artıracaktır.
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
515
KAYNAKÇA
Akdamar, E. (2017) “Akıllı Kent İdealine Ulaşmada Büyük Verinin Rolü.” Kent Kültürü
ve Yönetimi, 10 (2), Yaz, s. 200-215.
Aydoğdu, İ. B. (2013) “Bilgi Kenti: Bir Değişimin Anatomisi.” Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi, VIII (II) s. 15-26.
Berdusco, B.J. (2003) Results of a Survey of Known Higher Education Offerings in GIS.
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Manchester Metropolitan University, Manchester,
UK, http://www.institute.redlands.edu/kemp/Berdusco.htm.
Brandt, S. A. ve Arnberg, W. (2007) “A Harmonized GIS Course Curriculum for Swedish Universities.” ESRI European User Conference, HERODOT Proceedings, 25-27
September, Stockholm, Sweden.
Broda, H. ve Baxter, R. (2003) “Using GIS and GPS Technology as an Instructional
Tool.” The Social Studies, 94 (4), s. 158-160.
Cook, W.J., Collins, S., Flynn, M.K., Guttman, M., Cohen, W. ve Budiansky, S. (1994)
“25 Breakthroughs that are Changing the Way We Live and Work”. U. S. News and
World Report, 2 May, s. 46-60.
Çil, E. (2006) “Bir Kent Okuma Aracı Olarak Mekân Dizimi Analizinin Kuramsal ve
Yöntemsel Tartışması”. Megaron YTU Mim. Fak. E-Dergisi, 1 (4), s. 218- 233.
Demirci, A. (2012) Öğretmenler için CBS: Coğrafi Bilgi Sistemleri. İstanbul: Fatih Üniversitesi Yayınları.
Demirci, A. ve Karaburun, A. (2010) “Yüksek Öğretim Coğrafya Programları İçin Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Önemi”. Marmara Coğrafya Dergisi, Sayı: 21, s. 27-45.
Denhardt, R. B. (2001) “The Big Questions of Public Administration Education” Public
Administration Review,: 61 (5), s. 526-534.
Donert, K. (2010) “Aspects of GIS Education and Geography in European Higher Education”. İçinde Using Using GeoInformation in European Geography Education Proceedings (Ed: Donert, K.), IGU, HERODOT – EUROGEO.
Eraydın, A. (1994) “Mekân Organizasyonuna İlişkin Değişen Paradigmalar”. Toplum
ve Bilim Dergisi, 64-65, s. 53-74.
Gök, T., Levet, T. ve Ünlü, T.S. (2009) “Kent Araştırmaları Alanında Bir Model: Mersin
Üniversitesi.” Akdeniz Kent Araştırmaları Merkezi Planlama Dergisi, 3-4, s. 181-185.
Greene, R.W. (2001) Open Access, GIS in e-Government. USA: ESRI Press.
Gül, H. (2015) “Dünya’da Kamu Yönetimi Eğitiminin Genel Çerçevesi ve Temel Eğilimler”. İçinde Kamu Yönetimi Eğitimi Geçmişten Geleceğe Küresel ve Ulusal Perspektifler (Ed: M. Okcu, B. Parlak ve E. Akman), s. (127-160). Bursa: Ekin Yayıncılık.
Güney, C., Başaraner, M., Doğru, A. Ö., Uluğtekin, N., & Çelik, R. N. (2009) “Global
Ölçekte Ulusal Mekansal Birlikte Çalışabilirlik.” Bakanlıklararası Harita İşlerini Koordinasyon ve Planlama Kurulu (BHIKPK) I. Sempozyumu, 23-25.02.2009, Ankara.
Harvey, D. (1985) The Urbanization of Capital. Oxford, UK: Basil Blackwell.
Harvey, D. (2012) Sermayenin Mekânları, Eleştirel Bir Coğrafyaya Doğru. (Çev. B. Kıcır, D.
Koç, K. Tanrıyar ve S. Yüksel). İstanbul: Sel Yayıncılık.
Işık, O. (1994) “Değişen Toplum/Mekân Kavrayışları: Mekânın Politikleşmesi, Politikanın Mekânlaşması”. Toplum ve Bilim Dergisi, Sayı 64-65, s. 7-38.
516
Kısım 2
Johansson, T. (2003) “GIS in Teacher Education-Facilitating GIS Applications in Secondary School Geography.” ScanGIS’2003 On-line Papers, s. 285-293.
Kaygalak, İ. (2011) “Postmodern Eleştirilerin Coğrafi Düşünce ve Yeni Mekân Kavrayışları Üzerine Yansımaları.” Coğrafi Bilimler Dergisi, 9 (1), s. 1-10.
Lefebvre, H. (2014) Mekânın Üretimi (Çev. I. Ergüden). İstanbul: Sel Yayıncılık.
Lemberg, D. ve Stoltman, J.P. (2001) “Geography Teaching and New Technologies:
Opportunuties and Challenges.” Journal of Education, 181 (3), s. 63-76.
Milson, A.J., Kerski, J.J. and Demirci, A. (2012) “The World at Their Fingertips: A New
Age for Spatial Thinking.” İçinde International Perspectives on Teaching and Learning
with GIS in Secondary Schools (Ed: A.J. Milson, A. Demirci and J. J. Kerski) (s. 1-11).
New York: Springer.
Mutlu, A. (2009) “Türkiye’de Çevre Sorunları Literatürünün Baskın Niteliği ve Sosyal
Bilimler Yaklaşımının Gerekliliği.” Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi, 1(1), s.
71-82.
Özgen, N. ve Çakıcıoğlu, R.O. (2008) “Coğrafi Bilgi Sistemlerinin (CBS) Coğrafya Eğitiminde Kullanımı ve Dersin Hedeflerine Ulaşma Düzeyine Etkisi.” Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), 10 (1), s. 81-90.
Özgür, H. ve Ciğercioğlu Öztepe (2015) “Dünya’da Kamu Yönetimi Eğitiminde Karşılaşılan Sorunlar” İçinde Kamu Yönetimi Eğitimi Geçmişten Geleceğe Küresel ve
Ulusal Perspektifler (Ed: M. Okcu, B. Parlak ve E. Akman), s. (247-294). Bursa: Ekin
Yayıncılık.
Phoenix, M. (2000) “Learning with GIS.” Arcuser Online, Haziran-Eylül, s. 6-24.
Phoenix, M. (2012) “The Internationalization of ESRİ Higher Education Support.” İçinde Teaching Geographic Information Science and Technology in Higher Education, (Ed:
David J. Unwin, Kenneth E. Foote, Nicholas J. Tate ve David Dibiase). London, UK:
Wiley&Blackwell.
Tataroğlu, M. (2007) “Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) Teknolojisi ve
Etik.” Finans Politik & Ekonomik Yorumlar, 44 (513), s. 47-61.
Tekeli, İ. (2008) Göç ve Ötesi. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Tekeli, İ. (2015) “Kavramlarımızı ve Kuramlarımızı Gözden Geçirme Zamanı Geldi
Mi?” 1. Uluslararası Kent Araştırmaları Kongresi, (s. 34-58). Eskişehir.
Tekeli, İ. (2016) Dünya’da ve Türkiye’de Kent-Kır Karşıtlığı Yok Olurken Yerleşmeler İçin
Temsil Sorunları ve Strateji Önerileri. Ankara: İdeal Kent Yayınları.
Todaro, R. M. Ve Cangel, A. (2011) “Urban Geospatial Management System” İçinde
City Competitiveness and Improving Urban Subsystems: Technologies and Applications:
Technologies and Applications, (s.243-261). IGI Global.
Turoğlu, H. (2011) Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Temel Esaslar. 3. Baskı. İstanbul: Çantay
Kitapevi.
Urry, J. (1985) “Social Relations, Space and Time.” İçinde Social Relations and Spatial
Structures, (s. 20-48). London, UK: Macmillan Education.
Üçüncü, O. ve Karadayı, A. (2007) “Kentleşmede Çevre, İnsan ve Kent Bilgi Sistemleri.” TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri
Kongresi, 30 Ekim - 2 Kasım, KTÜ, Trabzon.
Kamu Yönetiminde Coğrafi Bilgi Sistemleri
517
Ünlü, M. ve Yıldırım, S. (2016) “CBS İle Oluşturulan Tematik Haritaların Kullanımının
Öğrencilerin Başarısına Etkisinin Değerlendirilmesi.” Marmara Coğrafya Dergisi,
Sayı: 33, s. 77-95.
Wanner, S. ve Kerski, J. (1999) “The Effectiveness of GIS in High School Education.”
Proceedings of the 1999 ESRI User Conference.
Yomralıoğlu, T. (2000) Coğrafi Bilgi Sistemleri: Temel Kavramlar ve Uygulamalar. İstanbul:
Seçil Ofset.
Yomralıoğlu, T. (2002) Coğrafi Bilgi Sistemleri Temel Kavramlar ve Uygulamalar. Trabzon:
Akademik Kitabevi.
http://www.csiss.org/aboutus/reports/Spatial_Social_Science.pdf, 20.05.2017
http://www.bahcelievler-bld.gov.tr/cbs, 20.5.2017.
http://www.iski.gov.tr/haberler, 20.5.2017.