Sultan Süleyman’ın Macaristan’da vefat ettiği yerde, 1566’da kuşatılan Zigetvar kalesi civarında, 16. yüzyıl Osmanlı topçularına ilişkin, eski taktik yöntemlere işaret eden arkeolojik bulgular ve pek çok olgu ortaya çıktı. Bunlar arasında...
moreSultan Süleyman’ın Macaristan’da vefat ettiği yerde, 1566’da kuşatılan Zigetvar kalesi civarında, 16. yüzyıl Osmanlı topçularına ilişkin, eski taktik yöntemlere işaret eden arkeolojik bulgular ve pek çok olgu ortaya çıktı. Bunlar arasında namlusu olmayan bir top ve pek çok top mermisi de bulunuyor. Bunların birlikte incelenmesi, kuşatmaya ilişkin bugüne kadar çözülememiş şu çelişkiyi de çözmemize yardım edebilir: Dünyanın o zamanki en hazırlıklı ordusuna sahip olan ve taarruz eden Osmanlılar, çadırlarını neden ateş hattına kurdular? Savunmanın atış menzilini yanlış hesaplayarak vahim bir komuta hatası mı yaptılar? Arkeolojik bulguların arkeometalürjik incelemelerine dayanarak dönemin kaynakları ve en yeni arkeolojik gözlemler yardımıyla öncelikle bu temel soruna cevap bulmaya çalışıyoruz. Bu sorunun açıklığa kavuşturulması, o dönemin savaş meydanı ve kuşatma karargahının tanınmasına ve Sultan Süleyman ve Zirinyi’nin kısmi definlerinin yapıldığı yerin belirlenmesine de büyük oranda katkıda bulunacaktır. Zigetvar’daki 16. yüzyıla ait bir topun çelik döküm hammaddesi teknoloji tarihi bakımından da ilginç sorular ortaya atmaktadır. Çünkü bugünkü bilgilerimize göre 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar Avrupa’da bu tür silahlar üretilmiyordu.
Arkeometalürjik incelemeler ve kaynakların incelenmesi sırasında, savunma hattındakilerin, savaş sırasında daha büyük bir menziline sahip top ya da kuşatma yapanlar için süpriz olabilecek teknik bir yenilik veya silah kullandıklarına dair herhangi bir veri bulamadık. Buna ek olarak saha gözlemlerine dayanarak Temetői Dűlő’de gözlemlenen siper çukuru kalıntısı ve Sultan’ın, Turbék şapelinin etrafında var olduğu düşünülen otağının kaleye olan uzaklığı ve konumu gösteriyor ki, Sultan’ın askerlerinin, kaleyi savunanların atış menzilinin dışında kalan dağ yamacında konuşlanması için bir sürü yer bulunuyordu. Fakat arazi şartları nedeniyle başkumandanın, orduyu geniş bir alana yayılan bataklık bölgenin uzaktaki bir kıyısına mı yerleştireceği yoksa kısmen atış menzili içinde kalmasına rağmen kaleye yakın olan adacıkları kullanarak kuşatma için gerekli yürüyüş yolunu kısaltıp kısaltmayacağı konusunda karar vermesi gerekiyordu. Büyük bir tecrübeye sahip olan Sadrazam Sokullu, bataklıktaki arazi koşulları nedeniyle, kısmen atış menzilinin içinde kalan adacıklarda konuşlanmaya karar verir ve böylece çadırların her biri dikkatlice, topların atış menzilinin dışında kurulur. Arkeometalürjik incelemelerin sonuçları, Osmanlı tarafında görülen teknolojik üstünlük yanında, Zigetvar’ın 1566’daki kuşatmasının taktik açıdan iyi organize edilmiş olduğuna ve tutarlı bir şekilde idare edildiğine işaret eder. Yani vahim bir hata, düşman toplarının, topçularının uzaklığının yanlış hesaplanması diye bir şey söz konusu değildir.