Suluca Karahöyük, Kapadokya’nın merkezinde konumlanan büyük (220 x 250 x 20 m) bir höyüktür. Kazısı 12 yıl (1967-1978) süren yerleşimin sadece iki sezonuna ait raporları ve bazı kısa (brief) raporları (1969- 1976) yayınlanmış, bunlarda...
moreSuluca Karahöyük, Kapadokya’nın merkezinde konumlanan büyük (220 x 250 x 20 m) bir höyüktür. Kazısı 12 yıl (1967-1978) süren yerleşimin sadece iki sezonuna ait raporları ve bazı kısa (brief) raporları (1969- 1976) yayınlanmış, bunlarda eser gruplarının çoğu hakkında bilgi paylaşılmamıştır. Bunlar arasında andironlar da vardır. Envanter kayıtlarına göre yerleşimin V. tabakasında bulunduğunu öğrendiğimiz iki tipteki andiron, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bunlardan birisi antropomorfik (Tip 1), diğeri teriomorfiktir (Tip 2). Bu tipler Anadolu ve çevre kültür bölgelerinde uzun bir zaman sürecinde farklı biçim özelliklerinde görülmüştür. Bunların bulunduğu kültürel bağlam ve işlevleri yazının en spesifik problemidir. Kazı verileri kısıtlı olduğundan eserlerin bu bağlamı analojik karşılaştırma yöntemiyle yapılmış ve otoritelerin yorumları tartışılmıştır.
Andironlar, taşınabilir ocak unsuru olarak tanımlanan ve taşıma ve yer değiştirme pratiğine sahip olduğundan dolayı, ev içinde ve dışında, ayrıca göç/seyahat ve kırsal bölgelerde kullanılmıştır. Üzerinde basit veya karmaşık bezeme olan andironların (özellikle de at nalı biçimli olanların, burada Tip 1) aslında dini unsur taşıdığı kabul edilmiştir. Özellikle gövdesinin bir kısmı “yüz” tasviri içerenler, bu yorumda etkili olmuştur; bazılarının ibadet odasında (veya yapılarında) açığa çıkmış olması, bu önerileri desteklemiştir. Öte yandan bu tip andironların mutfak, depo ve dokuma odası gibi farklı mekanlarda da bulunuyor olması, görüşleri çakıştırmıştır. Suluca Karahöyük’te andironların keşfedildiği yapı ve bağlam bilgisine sahip olmasak da yerleşimin V. tabakasında kült objesi olarak tanımlanan başka eserler de vardır. Bu belirsizlik ve genel tartışmalar dikkate alınarak buradaki andironların günlük kullanıma hizmet ettiğini, ayrıca, toplumun inanç anlayışını yansıtan birer sembolik maksat taşıdıklarını düşünebiliriz. At nalı formuna sahip andiron (Tip 1), daha çok Erken Transkafkasya Kültürü (Kura-Aras) alanıyla karşılaştırma olanağı sunmaktadır; bu formun morfolojisi büyük ölçüde değişerek Erken Tunç Çağı (ETÇ) sonrasında varlığını sürdürmüştür. Suluca Karahöyük’ün parmak baskılı iki göz çukuruna sahip formun en yakın benzerleri Orta Anadolu’da, buradaki yerleşimlerin ETÇ II-III ve Orta Tunç Çağı’na geçiş evrelerinde bulunmuştur ve tarihlendirme için iyi bir referanstırlar. Formu itibariyle teriomorfik görünüme sahip andironlar (Tip 2), Obeyd dönemi itibariyle Mezopotamya’dan Ege’ye dek yayılmıştır. Diğer andiron ile aynı tabakada bulunmuş olması ve aynı dönemde birçok karşılaştırma konteksti bulunması sayesinde aynı dönem aralığına tarihlenmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
Anahtar Kelimeler: Anadolu, Suluca Karahöyük, ETÇ, Ocak, Andiron, Antropomorfik, Teriomorfik