Sanat tarihi, estetik olanı üretirken, güzel olanı yorumlayan ve “güzel” kavramını kimi zaman çağının normları dahilinde kimi zaman ise bu normların dışına taşarak yeniden kuran eserlere tanıklık etmiştir. Değişen anlayışlar ve güzellik... more
Sanat tarihi, estetik olanı üretirken, güzel olanı yorumlayan ve “güzel” kavramını kimi zaman çağının normları dahilinde kimi zaman ise bu normların dışına taşarak yeniden kuran eserlere tanıklık etmiştir. Değişen anlayışlar ve güzellik mitinin şekil değiştirmesi geçmişteki eserlerin yeniden yorumlanışlarında, kimi zaman kasıtlı olarak oluşturulan bir anlam değişimini de yanında getirmiştir. Dünden bugüne değişen bu anlayış, şüphesiz ki estetik anlayışın da yeniden yorumlanması gerekliliğini kaçınılmaz kılar. Bu değişim farklılaşan yan anlamsal ve mitik göndergelerin geçmişten bugüne serüvenini önümüze sererken, aynı zamanda çağdaş mitlerin daha iyi anlaşılmasına olanak tanır. Çalışma, Sandro Botticelli’nin “Venüs’ün Doğuşu” tablosundan yola çıkan ve tabloda konu edinilen mitolojik karakterleri transgender bireylerle değiştirerek yapısını bozan Joel-Peter Witkin’in “Dünya ve Göğün Tanrıları” eserini söz konusu özgün eserle kıyaslamaktadır. Bu yapı bozumu neticesinde ortaya çıkan anlam değişimlerini analiz etmekte ve görsel kültürdeki anlamsal izdüşümlerini karşılaştırmaktadır. Bu yolla eserlerdeki mitik öğelerin çağdaş izdüşümleri ortaya çıkarılmış, Witkin’in eserindeki transgresif öğeleri kullanarak güzellik kavramına getirdiği yorum incelenmiştir. Bu durum bir Rönesans eseri olan “Venüs’ün Doğuşu” tablosunun döneminin normlarının dışında bir anlayışla, çıplak kadın bedeni tasvir edişindeki güzellik yorumu ve sınır ihlali ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada tüm göstergeler Barthes’ın göstergebilim analiziyle çözümlenmiş ve göstergeler görsel iletişim bağlamında yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Transgresyon, güzellik, görsel kültür, fotoğraf. THE SEMIOTIC COMPARISON OF S
This research paper investigates the use of photography as subversive image of reality. The paper seeks to understand how photography has been used to destabilise notions of identity, body and place in order to upset normative mores and... more
This research paper investigates the use of photography as subversive image of reality. The paper seeks to understand how photography has been used to destabilise notions of identity, body and place in order to upset normative mores and sensibilities. The paper asks what rules are in place to govern these transgressive potentialities in local, national and international arts policy and argues that prohibitions on the display of such transgressive acts are difficult to enforce.
Tom Six’s The Human Centipede (First Sequence) (2009) and The Human Centipede II (Full Sequence) (2011) are based on a disturbing premise: people are abducted and stitched together mouth-to-anus. The consequent combinations of faeces and... more
Tom Six’s The Human Centipede (First Sequence) (2009) and The Human Centipede II (Full Sequence) (2011) are based on a disturbing premise: people are abducted and stitched together mouth-to-anus. The consequent combinations of faeces and bloodshed, torture and degradation have been roundly vilified by the critical press. Additionally, the sequel was officially banned or heavily censored in numerous countries. This article argues that these reactive forms of suppression fail to engage with the films themselves, or the concepts (such as disgust and offense) on which those judgements are made. Six’s films are far more sophisticated than has been accounted for. These films wear their generic lineage on their grimy sleeves, contextualising conventional motifs such as the mad scientist archetype against contemporary cultural anxieties regarding the body, sex and violence. Furthermore, Six’s constructed persona exposes the interplay between commercial success, grotesquery and censoriousness as a cyclic system that can be abused. Thus, the series epitomises how repulsion can be strategically utilised. Six anticipates his detractors’ offense, and disarms them of their ability to critique his films without adding to their notoriety. The Human Centipede films demonstrate how controversy can be tactically generated to create meaning.
Sanat tarihi, estetik olanı üretirken, güzel olanı yorumlayan ve “güzel” kavramını kimi zaman çağının normları dahilinde kimi zaman ise bu normların dışına taşarak yeniden kuran eserlere tanıklık etmiştir. Değişen anlayışlar ve güzellik... more
Sanat tarihi, estetik olanı üretirken, güzel olanı yorumlayan ve “güzel” kavramını kimi zaman çağının normları dahilinde kimi zaman ise bu normların dışına taşarak yeniden kuran eserlere tanıklık etmiştir. Değişen anlayışlar ve güzellik mitinin şekil değiştirmesi geçmişteki eserlerin yeniden yorumlanışlarında, kimi zaman kasıtlı olarak oluşturulan bir anlam değişimini de yanında getirmiştir. Dünden bugüne değişen bu anlayış, şüphesiz ki estetik anlayışın da yeniden yorumlanması gerekliliğini kaçınılmaz kılar. Bu değişim farklılaşan yan anlamsal ve mitik göndergelerin geçmişten bugüne serüvenini önümüze sererken, aynı zamanda çağdaş mitlerin daha iyi anlaşılmasına olanak tanır. Çalışma, Sandro Botticelli’nin “Venüs’ün Doğuşu” tablosundan yola çıkan ve tabloda konu edinilen mitolojik karakterleri transgender bireylerle değiştirerek yapısını bozan Joel-Peter Witkin’in “Dünya ve Göğün Tanrıları” eserini söz konusu özgün eserle kıyaslamaktadır. Bu yapı bozumu neticesinde ortaya çıkan anlam değişimlerini analiz etmekte ve görsel kültürdeki anlamsal izdüşümlerini karşılaştırmaktadır. Bu yolla eserlerdeki mitik öğelerin çağdaş izdüşümleri ortaya çıkarılmış, Witkin’in eserindeki transgresif öğeleri kullanarak güzellik kavramına getirdiği yorum incelenmiştir. Bu durum bir Rönesans eseri olan “Venüs’ün Doğuşu” tablosunun döneminin normlarının dışında bir anlayışla, çıplak kadın bedeni tasvir edişindeki güzellik yorumu ve sınır ihlali ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada tüm göstergeler Barthes’ın göstergebilim analiziyle çözümlenmiş ve göstergeler görsel iletişim bağlamında yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Transgresyon, güzellik, görsel kültür, fotoğraf.