Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

V1 V2 V1 V1 V1 ?: - Sessiz + Y: Ies - CH, SH, X, S, SS: +es - Have - Has

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 35

PRESENT TENSES PAST TENSES FUTURE TENSES

Simple (+) I You We They + V1


(+) ALL SUBJECTS + V2
(+) ALL SUBJECTS + WİLL + V1

She He It + V’s
(-) ALL SUBJECTS + WON’T + V1

(?) WİLL + ALL SUBJECTS + V1 ?

( - ) I You We They + DON’T + V1


(-) ALL SUBJECTS + DİDN’T + V1

She He It + DOESN’T + V1
Be Going To

(?) Do + I , You , We , They + V1


(?) DİD + ALL SUBJECTS + V1 ?
Does + She He It + V1

Continuous (+) I + am + Ving


(+) I She He It + Was + Ving
(+) ALL SUBJECTS + WİLL BE+
She He It + Is + Ving
They We You + Were + Ving
V’ing
We They You + Are + Ving

( - ) I + am not + Ving
(-) I She He It + Was not + Ving
(-) ALL SUBJECTS + WON’T BE +
She He It +. Is not + Ving
They We You + Were not + Ving
V’ing
We They You + Are not + Ving

(?) WİLL + ALL SUBJECTS + BE


(?) Am + I + Ving
(?) Was + I She He It + Ving
V’ing?
Is + She He It + Ving
Were + They We You + Ving
Are + We They You + Ving

Perfect (+) I You We They + Have + V3


(+) ALL SUBJECTS + Had + V3
(+) ALL SUBJECTS + WİLL HAVE+
She He It + Has + V3 V3

(-) I You We They + Haven’t + V3


(-) ALL SUBJECTS + Hadn’t + V3
(-) ALL SUBJECTS + WON’T HAVE
She He It + Hasn’t + V3
+ V3

(?) WİLL + ALL SUBJECTS +


(?) Have + I You We They + V3
(?) Had + ALL SUBJECTS + V3 ? HAVE V3
Has + She He It + V3

Perfect Continuous (+) I You We They + Have Been + (+) ALL SUBJECTS + Had Been+ (+) ALL SUBJECTS + WİLL HAVE
V3
Ving
BEEN+ Ving
She He It + Has Been + V3

(-) ALL SUBJECTS + WON’T HAVE


(-) I You We They + Haven’t (-) ALL SUBJECTS + Hadn’t Been BEEN + VİNG
Been + V3
+ Ving

She He It + Hasn’t Been + V3


(?) WİLL + ALL SUBJECTS +
HAVE BEEN + Ving

(?) Have + I You We They + Been (?) Had Been + ALL SUBJECTS +
+ V3
Ving ?
Has + She He It + Been + V3

PRESENT TENSES PAST TENSES HEPSİ BİTMİŞ FUTURE TENSES

Simple Geniş zaman Geçmiş zaman ( bitmiş ) Gelecek zaman


She/He/It : V’s ( + only ) Only (+) : V2 S + will + V1

+s +ed Plan (anlık) / Prediction (kanıtsız)


-sessiz + y : ies -e : +d
+shall

-ch, sh, x, s , ss : +es -sessli + sessiz : sessiz x 2 + ed


+promise

-have - has -sessiz + y : +ied

Frequentlies
Continuous Şimdiki zaman -yapıyordum BİTMİŞ -yor olacağım : devam eder
S + was/were + Ving (hepsinde) S + will Be + Ving (hepsinde)
Am/Is/Are + Ving (hepsinde)

+ing

- ee : + ing

- e

- sesli + sessiz : sessiz x 2 +ing

Perfect
Söyleme amacı : etkisi sürüyor
Geçmişinde Geçmişi AMA BİTMİŞ X ‘ de Yapmış olacağım : bitmiş
Spesi k zaman yok, varsa : Zaman Sadece sıralı cümlelerde
henüz bitmemiş
S + will + have + V3

V3 Past simple’la farkı : zaman henüz


S + HAD + V3

bitmemiş, sonucum değişebilir.


‘d diye yazılır : Wouldda aynı
karıştırma V3’ten tanı
BEEN HAVE / HAS + V3

Yet , already , just , ever , never..


Gone (ordayım ) /been (bulundum)

Perfect Continuous
Geçmişte başladı şu an devam Geçmişin geçmişinde devam eden Gelecekteki bir an veya durumda ,
ediyor eylemler ama BİTMİŞ şunu şu kadardır yapıyor olacağım

Ving Present perfect ile cok benzer : S + HAD + BEEN + Ving S + will + Have + been + Ving
amaç etkisiyse PP , amaç ilse PPC
Past Perfect ile farkı :ikiside
BEEN geçmişte bitmiş ancak Past Perfect
I’ll have been driving for 2
hours tomorrow 2PM.
HAVE / HAS + BEEN + V ing 2. Olaydan bağımsız, Past perfect
Cont 2. Olay sırasında devam
ediyormus.

Past cont ile çok benzer

1 ) Present Simple Tense (Geniş zaman)

Nerelerde kullanıyor ?
-Rutin alışkanlıklarımızda veya her zaman olan olaylarda

-Her zaman doğru olan şeylerde (Ronaldo comes from Brazil)

Gramma rules :

Subject + - ?

I , You , We, They V1 Don’t + V1 Do + Subject + V1


fi
fi
He, She , It V’s Doesn’t + V1 Does + Subject + V1

Have + s : “have’s” olmaz , “Has” olur

+S yaparken dikkat et ! sonu ; (sonu d veya t ile bitiyorsa +es olunca ız diye okunur)

ünsüz + y : y düşer +ies

Ch , s , sh , x, ss : +es

Go / Do : +es

Adverbs Of Frequency ( sıklık zar arı ) : her zaman +to be (subject + do/does) den sonra , verb’den önce
kullanılır,

Hjgju

0——————————————————-%50——————————————————100%
Never-rarely/seldom-hardly ever-not often- sometimes/occasionally- often/frequently-usually/normally-always

-Sometimes ve usually cümlenin başında ve sonunda kullanılabilir

Expressions of Frequency (ifade zar arı) : cümle sonunda


Everyday , once a week , twice a year..

… a forthnight : 2 haftada …

As often as I can : mümkün olduğunca sık

3) Simple Past Tense ( Geçmiş Zaman)

Nerelerde kullanıyoruz?
• Geçmişte olmuş bitmiş anlık ve kısa eylemler

• Adverbs of frequency kullanabilirsin

• Geçmişte birbirini izleyen olayları anlatırken veya hikayelerde kullanılır

• Geçmişteki alışkanlıklar anlatılırken : used to

Gramma rules :
Subject + - ?

All subject V2 Didn’t V1 Did / (not) + subject + V1

Düzenli illere “-ed” ekleme:


Sonu ;
• “-e” ise “+d” ekle (liked)

• kelimelerin sonu bir sesli+ bir sessiz ile bitiyorsa : son harf tekrarlar + “-ed” (stopped)

! İstisna : bir sesli + y/w/x ile bitiyorsa sadece “-ed” (played)

• Sessiz harf + “y” ile bitiyorsa “y” düşer “-ied” gelir (cry - cried)

Sadece sonu t veya d ile biten kelimeler ed diye okunur

4) Simple future tense : Will / won’t

Nerelerde kullanıyoruz?
PLAN :
• Konuşma anında karar vererek yapılan gelecek planları

• Geleceğe dair verilen sözler

• Tekli er (genelde shall ile ) shall i drive?

PREDİCTİON: Bir durumla ilgili kanıtsız tahmin - predictions (optimist pessimist gibi düşün) : bildiğimiz bir şey ,
tahmin , veya kir hakkında olabilir.

-I think / I dont think / I’m sure den sonra will gelir wont gelmez.

Öneride / tekli erde / ricada bulunurken (will you have tea? / will you stop? )

fl
fi
fi
fl
fl
fl
• İ think / I don’t think / ım sure / i believe / im afraid / i hope / I suppose - ile başlayan cümlelerde her zaman will
olur / wont olmaz

• Subject’ll diye de yazılabilir

Gramma rules :

Subject + - ?

I , You , We , They , He , She , İt Subject + will + V1 Subject + won’t + V1 Will + subject + V1

Zamanlar
• İn a ….. : …. içinde

• Soon : yakında

• Maybe / perhaps / probably

“Be going to “ PLANS AND PREDİCTİONS

Nerelerde kullanıyoruz?
• Kesin olarak planlanmış gelecek zamanlardan bahsederken : intention

• Kesin kanıtlı tahminlerde

Gramma rules:
Subject + - ?

I Am + going to + V1 Am not + going to + V1 Am + Subject+ going to + V1

You , we , they Are + going to + V1 Are not + going to + V1 Are + subject + going to + V1

She , He , It İs + going to + V1 İs not +going to + V1 İs + Subject + going to + V1

Be going to / present continuous / will : plan farkı


“Be going to” ile plan yaparken bunu sadece kendi açından kesin olarak düşünmüş olabilirsin ama present
continounsta sadece kendi açından değil ,daha kesin bir plan vardır, kesinliği sadece senin isteğinle ve sana bağlı
değildir ayrıca daha yakındaki planlardır . Will’le yapılan planlar ise zaten o an verilen kararlardır.

5) Present Simple Continous Tense ( Şimdiki zaman )


Nerelerde kullanıyoruz?
• Şu an gerçekleşen şeylerde

• Şu an olmayan ama şu sıralar olmakta olan geçici aktiviteler : ( im living with friends until I nd a place of my own)

• Yakın zaman planlarında

• Bir resimde neler oldugunu ifade ederken

Gramma rules :
Subject + - ?

I Am + Ving Am not + Ving Am + Subject + Ving


fi
He , She , It İs + Ving İs (Not) + Ving İs + Subject + Ving

You , We , They Are + Ving Are (not) + Ving Are + Subject + Ving
-ing ekleme , sonu;

- “-ee” : + ing : ( seeing )

- 1 sesli 1 sessiz : sessiz harften bir tane daha + ing : (stopping)

! Sessiz harf eğer y / w /x ise : +ing (playing)

- “-e” ile bitiyorsa e düşer, ing gelir (smoking)

STATE VERBS : Şunlar +ing almaz - şimdiki zaman anlamı için present simple gibi cümle kur

Duygusal durumları yansıtan astonis
iller

● to lovea

● to like

● to hate

● to dislike

● to mind
 Beş duyu organıyla ilgili iller

● to want
 ● to feel

● to care
 ● to hear
 Diğer iller

● to fear (korkmak)
 ● to see
 ● to look ( benzemek )

● to wish (dilemek)
 ● to smell
 ● to be

● to prefer
 ● to taste ● to have ( sahip olmak
● to appreciate (takdir etmek)
 to sound (ses çıkarmak to belon
● to surprise (şaşırmak to ow
to adore (tapmak to possess (sahibim
nee to contain (içermek, barındırmak
Datest : nefret etmek to cos
Envy : gıpta etmek to seem (gözükmek
Desire: arzulamak, isteme to matter (önemsemek
Forgive : affetmek , bağışlamak to depend (bağımlı olmak
to weigh (tartmak
to resemble (benzemek
Mental durumları yansıtan iller
 to Involve (dahil etmek
● to notice
 İmpres
● to know
 Fikir beyan ederken kullanılan Concern: ilgilendirmek , ilgili
● to remember
 iller
 olmak ( bu mektup … ilgili) ,
● to imagine (hayal etmek)
 ● to nd
 ilgilenmek , umursamak, concern
● to understand
 ● to think
 somebody… dersen : bu beni
● to recognise (tanımak)
 ● to suppose
 endişelendiriyo demek
● to forge ● to consider (düşünmek)
 İnclude
to realize (fark etmek ● to believe
 Consist of: oluşmak
to deserve (hak etmek ● to doubt (şüphelenmek)
 Refuse
to gues ● to assume (sanırım advic
• Satisf to expec
• Lack : bir şeye yeterince sahip to agre
olamamak, eksiklik (lack the to promis
skill : yetenekten yoksun Agree
• Owe : borçlu olmak (hem gerçek Disagree
hem manevi) Mea
Bazıları ing alır ama anlamı değişir, durum değil activity olur
• To see : görmek / anlamak : V - Buluşmak : Ving

• To smell : kokmak :V - koklamak : Ving

• Taste : tat : V - tadına bakmak : Ving

• Have : sahip olmak : V - şu an olan geçirilen, yapılan bir şey anlamında: Ving

• Think : bence : V - düşünmek : Ving

• Look : görünmek : V - bakmak : Ving

• Feel : hissetmek : V - sağlık durumu açısından hisleri söylerken : Ving

• To be : olmak anlamında : V - davranmak : Ving

fi
fi
d

fi
e

fi
s

fi
fi

4) Past Continous Tense ( geçmiş zamandaki devam eden eylemler )

Nerelerde Kullanıyoruz?
• Geçmişte devam eden eylemleri anlatırken kullanırız, past tense’e göre daha uzun süren eylemlerdir
(yapıyordum, ediyordum)

• Geçmişe dair durumlarda, açıklamalarda (it was quiet, shining)

• Geçmişteki hava olaylarında (it was raining)

• Geçmişte kesin planlanan olaylarda (he was going to meet that morning)

• Geçmişte sürekli yapılıp can sıkan durumlar (always, continently)

• When ve while farkı ; while dan sonra her zaman present cont gelir.

Gramma rules:

Subject + - ?

I, She , He , It Was + V ing Was not + Ving Was + subject + Ving

You, We, They Were + V ing Were not + Ving Were + subject + Ving

Past time frequencyleri :


• That summer : o yaz

• Then : o zaman

• From 3 to 5 …. (yesterday)… : Dün 3 ten 5 e kadar

• At …(number)… o’clock

• That time yesterday : Dün bu zamanlar

• When x happened : x olduğunda

• At that time : o sırada

• That time : o zaman

• Between 7 and 8 yesterday : Dan 7 ile 8 arası

Simple Past ve Past Continuous farkı


———————————l————————l————Past Cont——————l————now——
Simple Past

İkiside geçmişte bitmiş olaylardır ancak Simple past geçmişteki kısa anlık olaylardır (geldim gittim vs) , past
continuous ise devam eden olaylardır.

Zaman zar arı pastta eylemin başlangıç veya bitiş saatini, past contta ise o sırada eylemin devam ettiğini
gösterir.

Geçmişe dair soru sorduğunda ; past cont. İle soruyorsan o anda ne yaptığını, S. Past ile soruyorsan o andan
önce veya sonra ne yaptığını sormuş olursun.

-what did you do when you saw the accident ? + I called police

-what were you doing when the accident happened ? + I was shopping

6) FUTURE CONTİNUOUS TENSE ( -yor olacağım , - yor olacak..)

7) Present Perfect Tense (şimdiki zamanla bağlantılı geçmiş zaman)

Nerelerde Kullanıyoruz?

Amir hoca ;

- bir şey geçmişte olmuş bitmiş ama zamanını


hatırlıyorsan past simple, hatırlamıyorsan
Present Perfect Tense.

- Geçmişte çok kısa süre önce olmuşsa Present


Perfect tense.
fl
- Geçmişe dair anlatmak istediğimiz şeyde; bir şeyin söylenme amacının zamandan çok , o şeyin sonuçlarının
olup olmadığı olduğu durumlarda kullanırız.

- Bu cümlelerde genellikle geçmişteki spesi k zamanları kullanmayız ama kullanmak istiyorsakta o zaman dilimi
henüz bitmemiş olmalıdır yani bizim o cümledeki şeyi zamanından dolayı değiştirebilme şansımız vardır.

(İ have seen this movie twice this year, all my life, today..) ama mesela last year dersen past simple ile demen
lazım onu değiştirme şansın yok.

- Geçmişte başlayıp geçmişte biten şeyler içinde, bitmemiş şeyler içinde kullanabiliriz ama geçmişte biten
şeylerin etkileri şimdiye kadar sürdüğü için bu tense kullanırız

Ör: I’ve nished my homework (ödevimi geçmişte bitirdim ama ödevim şu an hazır)

- Geçmişteki deneyimler içinde kullanırız. ( I’ve played in 6 months)

Gramma rules:
Subject + - ?

I, You , We , They Have + V3 Have not + V3 Have + S + V3

She, He , It Has + V3 Has not + V3 Has + S + V3

Gone x Been
• Gone ile bir cümle yapacaksak o kişi mutlaka hala gittiği yerde veya dönmemiş olmalı yoksa gitmek
eylemi olmuş bitmiş ise artık bunun bu anla hıcbır bağlantısı olamayacağından “past simple”
kullanırdık.

• Birisi gitmiş dönmüş ise bununla ilgili yakın zamanlardaysak “been” kullanırız.

Have you ever gone to Paris ? Have you ever been to Paris? Çünkü şu an orda değil, geçmişte edip
gitmediğini soruyorum ama past simple ile değil çünkü o hala hayatta, giderek bu durumu değiştirebilir…

Not : Simple Past ile farkı


Günün zamanlarında mesela zaman zarfım sabahsa ve cümlemi present perfect ile kuruyorsam cümleyi kurduğum
an kesin hala sabahtır. Süre henüz bitmemiştir. Ama past simple’la soruyorsam ben baska bir bölümdeyimdir. O
süre bitmiştir.

- türkçe karşılıkları aynı olsa da birisi yakın zamanda olmuştur ve etkisi sürüyordur , past simple tense’de ise
belkide 20 yıl önceki bir olay bile anlatılıyor olabilir ve etkisinin sürüp sürmediğini bilemeyiz.

Zaman zar arından “Last … , yesterday “ sadece past simple da olur çünkü eylem kesin bitmiş olur.

- ( i’ve worked at this hospital for ten years - 10 yıldır bu hastanede çalışıyorum

İ worked at this hospital for ten years - bu hastanede 10 yıl çalıştım )

- ( I lost my key ( geçmişte kaybettim şu an belkide buldum) I have lost my key (geçmişte kaybettim hala kayıp)

Zaman zar arı


• Yet : henüz / daha ( “-“ sadece olumsuz cümlede ve olumlu / olumsuz soru cümle kalıbıyla “?” ve her zaman
cümle sonu)

• Already

• Ever

• Never

• Just

• Just before : biraz önce

• This morning : bu sabah

• Twice this week : bu hafta 2 kere

• For two days : 2 gündür

• For ages : çağlar boyunca

• For …………. : …….. boyunca

• Since…… :………’dan beri

• So far/ up to the present/ till now: şu ana kadar

• Recently : son zamanlarda , yakın zamanlarda

• Lately : “

• This morning , ….. , ….

• Today

fi
fl
fl
fi
Şunlar olumsuz cümle kalıbıyla kullanılamaz ;
• Already : Çoktan / zaten (verb’den önce)

• Always : hep her zaman

• Just : az önce (sadece olumlu “+” ve verb’den önce)

• Just before : az önce

• Ever : hiç - Sadece soru cümlelerinde “?”

• Never : hiç asla - olumsuzluk anlamı katar ama sadece olumlu yapıyla “+”

8) Past Perfect Tense ( mıştı , mişti’li geçmiş zaman)

Nerelerde Kullanıyoruz?
• Geçmişe dair sıralı cümlelerde geçmişinde geçmişini anlatırken

• Bu tense cümleye geçmişten önceki geçmiş anlamı verdiği için cümleleri yaparken before aftera gerek
yok, bazen before after kullanacaksak past perfect’e gerek kalmayabilir.

( Mesela : when i came home , my father had left = my father left home before i came )

- ama bu her zaman geçerli değil . Geçmişinde geçmişindeki cümleyi söylemekteki kastımız, bir tecrübe
bir deneyimi ortaya koymaksa past perfect şart

( Mesela : i never ate pizza before I moved to Italy - I had never eaten pizza before I moved to Italy )

• Bu tensin present perfect ile farkı şu : present perfect etkisi hala bitmemiş ama burada etkisi bitmiş
hatta değişmiş

• Subject’d diye yazılır ama would’un kısaltması da böyle. Verb’in zamanına göre ne oldugunu anla.

• Bunda da already just never vs kullanabilirsin.

Subject + - ?

I , You , We , They , He , Had + V3 Had (not) + V3 Had + S + V3


She , It

9) FUTURE PERFECT TENSE : gelecekte bir tarih belirtilir ve o tarihte tamamlanmış olması
beklenen eylemler için kullanılır. Dilimize tam çevirisi, “Yapmış olacağım, gitmiş olacağım.”
şeklindedir.

I will have studied before go to school

10) Present perfect continuous ( yapmaktaydı , etmekteydi )

Nerelerde Kullanılır?
Geçmişte başlayıp hala devam eden olaylarda

(bunların genellikle Present Perfect ile farkı yok : i’ve worked at this hospital for ten years - I’ve been
working at this hospital for ten years)

Geçici aktivitelerde kullanılır

State verbs’ler -ing alamadığı için onları present perfect ile kullan

Gramma rules ?

Subject + - ?

I , You , We , They Have been + Ving Haven’t been + Ving Have + Subject + been + Ving

He, She, İt Has been + Ving Hasn’t been + Ving Has + Subject + been + Ving
Present Perfect ile farkı:
-Eylemi söyleme amacımız etkisi veya sonucu ise present perfect ,eylemi yapmaktaki asıl amacımızdan
bahsetmiyorsak sadece eylemi yaptığımızı veya yapmadığımızı söylüyorsak PPC.

-present perfectte eylem bitmiştir.

-eğer hala zorlanıyorsan ile bak. Fiil 1 anlık bi şey mi devam edebilecek bir şey mi. Mesela evlenmek
present cont ile kullanılamaz cunku evlenmek 1 anlık olan bi şeydir veya prefer..

-work ve live iki yapıyla da aynı anlamı verir.

Never, ever, sometimes, once, twice, three times, always, rarely, yet, just gibi zar arı Present


Perfect Continuous Tense’de kullanamazsınız.

11) Past Perfect Continuous ( Geçmişte devam edip bitmiş olan mış’lı-mis’li zaman)

Nerelerde Kullanıyoruz?
Geçmişinde geçmişinde devam eden eylemler. Bu tense’i geçmişte olan bi şeyden daha önce
başlamış ama 2. Action sırasında devam eden şeyleri anlatmakta kullanıyoruz.

Past cont. tense ile bazen birbiri yerine kullanılabiliyor ancak


Past Perfect Cont. ‘lu cümlede since / for varsa bu cümle yerine Past Cont kullanamazsın

Anlam aynı gibi ama söylenme amacı farklı yinede çok net değil..

-ikiside geçmişteki uzun eylemlerdir ancak Past Continuous’ta 2. Eylem tam olurken olan bir şeyi
anlatıyoruz, Past Perfect Continuous’ta ise o eylemden önce olan uzun süren bir şeyi anlatıyoruz.

(I was studying when the doorbell rang : kapı çalınırken ders calısıyordum/ kapı dersimi böldü

I had been studying before the doorbell rang : kapı Çalmadan önce ders calısıyordum belki
devam ettim belki etmedim ama o anda geçmişte başlayıp devam eden bir eylemim vardı

Past Perfect Tens ile farkı : Past perfect geçmişin geçmişinde devam etmiş ve tamamlanmış
eylemlerdir , Past perfect cont ise geçmişte başlamış devam etmiş ancak yarıda kesilmiş eylemlerdir.
AMA İKİSİDE BİTMİŞTİR.

-we had been for a bike ride when we bumped into Paul ( Paulla çarpışmadan önce bisiklete
binmiştik-bitmişti)

-we had been for a bike riding when we bumped into Paul) Paulla çarpıştığımda bisiklet
sürüyordum.

When/while : olurken

Before : olmadan önce

(İkiside iki tense ile kullanılabilir)

Gramma rules ?

Subject + - ?

I , You , We , They , He , Had been + Ving Had not been + Ving Had + S + been + Ving
She , it

12) FUTURE PERFECT CONTİNUOUS TENSE : Gelecekte belirtilen bir tarih itibariyle bir şeyin
ne kadar sürmüş olacağını anlatmak için kullanılır.

(Yarın saat 2 de , 2 saattir araba kullanıyor olacağım : I will have been driving car for 2 hours
tomorrow 2 pm)
fi
fl
Bu tense ile kullanılabilen zaman zamanlar

At a speci c time Next November, we will have been living in this house for 15 years.

Before another action By the time the guests arrive, I will have been cooking all day.

By this …. Day / by next month /by2025

This week

Next summer

For + period of time

ÇOĞU STATİVE VERB KULLANAMAYIZ Know believe realize love hate prefer own belong..
bunları FUTURE PERFECT ile kullan

TO - FOR

1) SEBEP VERİRKEN
TO / ın order to - V1

So that / in order that - sentences

FOR - NOUN - Ving

2) PREPESİTİON OLARAK KULLANILIRSA : (mesela phrasel verblerden sonra ki to


prepesitiondur)
TO - NOUN / PRONOUN / V+ ing

3) function : özellik : bir şeyin özel bir özelliğinde bahsederken


For - Ving ( chairs for sitting)

4) destination : to
fi
5) To me : my opinion ( bana göre )
For me : bir şeyin bana etkisinden bahsederken - benim için

AT
TİMES
• Saatlerde
• Günün bazı bölümlerinde ( noon, night , midnight)
• Weekend
• Resmi tatiller - festival periods (christmas, easter)
• Yemek vakitleri ( breakfast brunch lunch dinner )
LOCATİON
• Amacın konum bildirmekse her yer
TRANSPORTATİON
• Airport
• İstasyonlarda
• Aktivitelerde (parti , konser vb

İN
TİMES
• Günün bölümleri (morning, afternoon , evening)
• Ay > Mevsim > Yıl > YY.
• Süreçler ( be here in 2 hours)
• İn she twenties , in late thirties
• Do you believe IN
• İn the past, future , in progress
LOCATİON
• Amaç bir şeyin içinde oldugunu söylemekse veya o şey küçük kapalı bir şeyse (box, park ,
garden, car)
• Şehir , Ülke , Kasaba , Köy , Okyanus , Pasi k , Gökyüzü , Dünya , Uzay ,
• Building : Shop , Museum
TRANSPORTATİON
• Kişisel Transportlarda (car ,
• Taxi

• Şehrin şu kısmında (yönsel olarak)
• Binanın .. katında
LOCATİON
• Bir şeyin üzerinde olduğunu
——-ON vurguluyorsan
TİMES TRANSPORTATİON
• Günler • Kişisel olmayan transportlarda : ( train ,
• Gün + zaman dilimi ( friday morning) bus , plane,ship ..)
• Belirli tarihler (1st Apr) • bicyle
• İçinde day geçen günler (new years
day , valentines day )
• Yönler
• Websitelerde ( on ebay)

BY

By kullanılması gereken cümlelerin sorusu HOW.

Kattığı anlamlar
“ -erek, - arak “ :
fi
• Verblere -ing ekliyceksin ( by driving )

• Nounlarda şunlar olabilir;

- Transportation ( ile, vasıtasıyla) : Eğer nasıl geldiğini soruyorlarsa transportlarda by ile cevap vermek
zorundasın ( by plain , by train..)

Vasıtasıyla anlamında eş anlamlısı through

- Communication : iletişimle ilgili şeylerde ( by mail, by text..)

- Locations (yakınında) : 2 şeyin arasında veya yakınında ise close to ve near gibi by the box diyebilirsin.
( leyla is by the ahmet)

- By someone ( .. tarafından ) : ( she was called by me)

İtibariyle : (By 2000, I’ve moved in America)

E kadar : …’e kadar.

Until ile farkı : ikisi de …’e kadar anlamı katıyor ama olay o noktaya kadar devam edicekse until, gelecekteki bir
eylemin sadece kaça kadar sonuclanabileceği vs bahsediyosan by.

(İ have to nish homework by 5 - 5 e kadar Ödev yapmak zorunda değilsin sadece teslim tarihinden bahsediyosun
ama i have to do homework until 5 dersen 5 e kadar ödev yapıcam anlamında olur)

HOW SORUSUNU CEVAPLARKEN NOUNLARDA WİTH İLE FARKI ?


Zaten Verblerde İng ekleyerek by ile cevap veriyorsun ama nounlar için genelde

-body parts (with my nger ..)

- tools , enstrument ( with map, with a fork, microwave.. )


ARRİVE İN - ARRİVE AT
Arrive at : building , stations vb

Arrive in : cities , countries vb

NOT : Next , Last , This , Every varsa At , İn , On kullanamazsın

NOT : Zaman küçükten büyüğe sıralanır : at 9 o'clock in the morning on Tuesday

THEN : AFTER THAT / AFTER / LATER


Then ve after that aynı anlamda ve kullanımı çok basit , türkçedeki gibi sonra anlamında : odamı temizledim
sonra okula gittim : i cleaned my room then /after that i went school

After (dan sonra ) ise çok farklı . Afterdan sonra söylediğin şey 2. Hareket olmuyor , önce yapılan şey oluyor. : i
cleaned my room after i went school ( okula gittikten sonra odamı topladım )

Later : sadece zaman dilimleriyle .

AT FİRST : BEFORE THAT / BEFORE / AGO


Before that ve at rst aynı anlamda ve kullanımı çok basit . Türkçedeki gibi önce anlamında , önce olan cümleyle
kullancaksın . / önce olan cümlenin sonunda veya basında kullanabilirsin : At rst I cleaned my room , I went
school ( önce odamı temizledim sonra okula gittim )

Before (dan önce) ise tek başına farklı. Before’dan sonra kullanılan cümleye ‘den önce anlamı katar : i cleaned my
room before i went school

Ago : zaman dilimlerinde

ALTHOUGH : olmasına rağmen demektir. Cümlenin başında veya ortasında kullanabilirsin . She couldnt sleep
although she was very tired.

Some….. (+) (?)


Any….. ( - ) , ( ? ). bazen (+) cumle kalıbında doesnt matter anlamında kullanılır.
No… (+)

fi
fi
fi
fi
Most : ( çoğu ) + plural noun / uncountable noun
Most books , most water

Most of (çoğu) + determiner (my, the, these ..) + plural noun / uncountable noun

Be + Mostly (adverb) : çoğunlukla

It was mostly, family at the wedding

We are mostly focusing on the position of adverbs.

The most ( en .. ) + adj + noun

Relative (Adjectives) Clauses - sıfat cümleciği


Cümlede ki bir nouns hakkında extra bilgi verirken bu yolu seçeriz.

A. De ning (NECESSARY) : tanımlama

ESSENTİAL İNFORMATİON , çıkaramazsın


B. Non de ning (UNNECESERRAY) : değiştirme

(No comma)
Verdiğin extra bilgiye cümlenin ihtiyacı yoksa, extra
bilgi kısmını çıkardığında cümle bozulmuyorsa extra
bilginin başına ve sonuna (,) koy.

-virgulden sonraki clauses tüm cümleyi de niteleyebilir

-Dr. Smith , who lives next door, is a retired surgeon


( burada zaten Dr Smith’in kim olduğu belli)

-Frank went to study in Boston, where same of the


worlds best unis based. ( Capital city , everbody
knows)

Who (he) : İnsanı niteler.

-İki cümlenin ortak noktası özne olmalıdır, böyle olduğu için genelde 2. cümlede özne olmaz.

Whom (him) : insanı niteler.

-2. Nitelenen cümlede özne varsa whom kullan. (People)_____(B) B subject ise bosluk whom.

Which (it- ona) : cansız varlık , hayvan, situation, sentence


Whose ( possession - belongs) : insan, cansızlar , hayvanlar için ama sahiplik bildirirse.

-2. Cümledeki ortak nokta (its, his, her, my, your, our, their ) sahiplik zamirleri ise kullanılabiliyorsa
yani, boşluğun B tarafındaki kelimeyi bunlarla kullanabiliyorsan boşluk whose’dur.

Ör: I know the boy whose brother is a doctor.

Relative Adverbs
Where (there) : Yerleri nitelerken.

-bazen yer ismi gibi gözükmese de where gelebilir, where nitelenen şeye -de -da anlamı katar.
Translate yapıp anlamı check yap.

When : zaman

Why : reason görürsen.

-noun clauses’ta böyle değil

That : SADECE DEFİNİNGTE - NON DEFİNİNGTE KULLANAMAZSIN, YANİ;

-nitelenen şey özel isim olmıycak , (,) olmıycak.

fi
fi
Who ,Whom , Which yerine de ning clause da kullanabilirsin.

Less formal

Boş bırakmak : SADECE DEFİNİNGTE- NON DEFİNİNGTE KULLANAMAZSIN

-özel ismi nitelemiycen , (,) olmıycak,

Whom, which , that geliyorsa ve bu cümlelerdeki illeri yapan subjectsler baskaysa boşta
bırakabilirsin ( ____ (B) , B özne olcak)

Where and whose asla Cümleden cıkartılamaz

Relative Clausesların Preposition’larla kullanımı


A. Kurallı ( at in on mantıga göre ama cumle ıcınde at ın on kullanılmıs mı dıkkat et)

Where : at in on mantıga göre.
When :

- In which
In which

- On which
On which

- At which
At which
Why : for which


B. Kuralsız : tamamen sen belirliyceksin bu yuzden bılmen lazım

-It ____ we are interested is about canser : interested in ile birlikte kullanıldığı için in which.

-the boy ____ we are proud won at match : proud of old için of whom

Passive
Öznenin belli olduğu cümleler aktif cümlelerdir. Böyle cümlelerde Subject , to be , V, Object ve cümlenin gramerini
belirlemesin. Bunları belirledikten sonra aktif cümledeki nesne, pasif cümledeki aktife dönüşür;

Cümlenin ögelerini ve tense’ini belirle, nesneyi özne yap, Be + V3 ekle.

Nesnesi olmayan cümle pasif yapılamaz.

Be’yi cümlenin tenseine göre karar ver. Mesela present tense’in pasi ni yapıyosan present tensete be nedir diye
düşünerek yaz.

-passive cümlelerde ili yapan kişi önemli değildir önemli olan ilin yapılıyor veya yapılmıyor oluşudur

-“by …. “ özneyi bu şekilde cümle sonu belirtebilirsin ama edilgen cümleye özne şart değil

-intransitive yani object alamayan iller yüklem olduğunda nesne almaz, dikkat et (yüzülmek, uyunulmak, gitmek,
gelmek)

Not : Daha formal yerlerde say, tell, understand, report, expect, believe, think , know , nd ile yapılan
cümlelere dikkat etmek gerekiyor.Bunları 2 yolla passive cevirebilirsin ama 2 cümle varmış gibi düşün ama
söylenen inanılan vs yapılan şeyi passive yapma

1) It ıs said, believed vb. + that + clause :

• everybody knows he was rich - it is known that he was rich

2) the subject of the clause (He / the man vb) + is said, believed … + to +v in nitive or perfect in nitive

- İçinde any, anybody, anything bulunan olumsuz cümleler passive'e çevrilirken any‘ler no‘ya çevrilir.

- nobody ve no one ile başlayan cümleler 2 şekilde pasif yapılır ;

Nobody can lift this rock. (Bu kayayı hiç kimse kaldıramaz.)
- The rock can't be lifted ( by anybody). (Bu kaya hiç kimse tarafından kaldırılamaz.)
- The rock can be lifted by nobody. (Bu kaya hiç kimse tarafından kaldırılamaz.)
Olumlu halinde by… şart

fi
fi
fi

fi
fi
fi
fi


fi
fi
eğer cümle

1) Present Simple aktif ise pasi ;


(+/-) Object ( yeni Subject ) + am / is / are (Not) + V3 + by Subject
(?) Am/İs/Are + Object + V3
2) Present Continouns aktif ise pasi ;
(+/-) Object + am/is/are being (not) + V3 + by Subject
(?) am/is/are (not) + Object + beeing + V3

3) Simple Past Tense aktif ise pasi ;


(+/-) Object + was/were (not) + V3
(?) Was/Were + Object + V3
4) Past Continious Tense aktif ise pasi :
(+/-) Object + was/were + being + V3
(?) Was/Were + Object + being + V3

5)Present Perfect Tense aktif ise pasi ;


(+/-) Object + Have/Has + been + V3
(?) Have/Has + Object + Been + V3
6) Present Perfect Countinuous Tense : yoktur
(+/-) Object + have/has + been + V3ing
(?) Have / Has + Object + Been + V

Past Perfect Tense aktif ise pasi :


(+/-) Object + had + been + V3
Past Perfect cont Tense aktif ise pasi : yoktur

Will ‘li gelecek zaman aktif ise pasi :


(+/-) Object + will + be + V3
(?) will + Object + be + V3 ?

Be going to future ise pasi :


(+/-) Object + Am/is/are going to + be + v3

Future Continuous Tense aktif ise pasi :


(+/-) Object + will + be + being + V3
(?)
Future Perfect Tense aktif ise pasi :
(+/-) Object + will + have + been + V3
(?)

Future Perfect Continuous Tense aktif ise pasi : yoktur

Modallı aktif (can, could, may, might, should, must, will, would..) ise ;
(+/-) Object + modal + be + v3

MODALLAR
Fiillerden önce kullanılır

Özneye göre çekimlenmez , her zaman yalınlardır

Olumsuzunda tense eklenmez , modallara +not ekle

Hepsinin past formu olmayabilir o zaman past tenselerle birlikte kullanabilirsin ( i should have told you ,
i might have come)

CAN + v1 / BE ABLE TO
• Ability
• Request
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
• suggestions
• Permission (izin istemek) : could daha formal
• o ers
• possibility : genel olasılık / ihtimal ( it can rain a lot in Trabzon)

Present

Can daha strong meaning : impossible


veya de nitely anlamı katıyor

Could daha “maybe”


Past

Could + have + V3


• çıkarım : Bunlarda sadece olumsuz olarak cümle kurulcak (She cant be 25, she looks older )

————Past——————

Could : genel yeteneklerde
Be able to : spesi k olaylardaki yeteneklerde

(İ could run fast : genel oldugunu şöyle anla “İf we know one time”

sabah aksam uyurken uyanıkken vs )


(Nerde ne zaman ne oldgunu bildiğimiz şeyler)

“Managed to” geçmişteki da spesi k olaylarda


kullanılabiliyor


———Present————
Can / Be able to

——-Future——
Be able to : genel yeteneklerde

Could / Can : spesi k yeteneklerde

MAY : sadece “i" ve “we” ile kullanılır.

- “Can” kadar kesin değil ve daha kibarlık olsun diye

MİGHT / MİGHT (NOT) : Çok aşırı emin olmadığımız , varsayımsal tahminlerimizde ( she might be home)

-might yerine can kullanma ama could kullanabılırsın.

- Kesinlikle emin olduğumuz şeylerde must kullanırız ( they must be having a party, music is very loud)

-might/must/cant + Be + Gerund (Ving)

“Can” ile aynı anlamdadır ancak “Can” daha çok şimdiki zamana ve geniş zamana odaklanırken “be
able to” her zamana göre çekimlenerek kullanılabilir ,

özellikle gelecek zamanda çok işe yarar. (ör : “he’s going to can…” , “she will can..” diyemeyiz / “she
will be able to meet”) ( “Can”in gelecek zaman anlamı verdiği cümlelerde vardır : i can arrive 5 oclock)

- Gelecek zamanda hem -meli/malı hemde -ebilmek anlamı için should/might/must’tan sonra be able
to kullanmalısın. ( i might be able to x this problem : bu sorunu çözüyor olabilimeliyim)

BE ALLOWED TO

Obligation

SHOULD / OUGHT TO ( çok eski) : meli/malı


-yükümlülüklerden bahsederken 3

ff
fi
fi
fi
fi
fi
-birine öneri verirken

-arkadaş gibi tavsiyede bulunurken

-bazen varsayımlarda-çıkarımlarda/beklentilerde ve yeteneklerde kullanılır (it should be open )

MUST : meli / malı (should ile aynı sadece anlamı daha güçlü)
-yükümlülüklerden bahsederken 7 (konuşmacının görüşünü içeren bir sorumluluk olabilir)

Shall - öneri, teklif, istek

-çoğunlukla sorularda ,gelecek zamanla ilgili olarak sadece “i” , “we” için kullanılır , çok resmidir.

Need to / needn’t to : ihtiyacı olmak

HAVE/HAS TO : zorunda olmak


-have /has got to ‘ da aynı anlamda ama burada sahiplik olup olmadığını cümlenin devamını okuyarak
anlaman gerekiyor .

-must ile bazen aynı anlamlarda kullanılabilir ama aralarında küçük bir fark vardır . Daha public kurallarda
have to kullanılır. Kişisel yükümlülüklerde must kullanılır. / Must ile kurulan cümlelerde bazen duygular ve
dilekler içerebilir ( ör : i must buy my sister a birthday card)

-kitapta must ve have to’nun aynı anlamlarda kullanıldığını ama have to nun daha yaygın olduğunu
söylüyor bu yüzden eğer karıştırırsan have to kullan.

? -must ve “have to” nun soru kalıbı aynıdır : Do i have to do what you say ? / Must I …? yaygın değil

-“have to” her zaman ile çekimlenebilir ama “must’ın” geçmiş zamanı yok , had to kullan

“-“ have/has to’ nun olumsuzu “mustn’t” dır. Must bir şeyi yapmamasını önerme anlamında değil emir
verme kipi yasaklama gibidir. Dont have to öneri anlamındadır. (You musnt go:dont go / you dont have to
go: istiyosan git ama gitmek zorunda değilsin bence gitme)

USED TO / DIDNT USE TO + Bare ınfınıtıve : past habits ve artık yok


-I used to smoke

-I used to have short hair

-Gloves used to be very cheap

I am used to + NOUN / Ving : …. alışkınım ( now )


-I am used being the tallest person in the room

-I was used to playing in the garden

.. get used to + Pronoun / Ving / Noun : …. alışmak


-you will get used to teaching online

-I’m getting used to the smell


EİTHER / NEİTHER / BOTH

EİTHER : İKİSİNDEN BİRİSİ MÜMKÜN


NEİTHER : İKİSİDE DEĞİL
BOTH : İKİSİDE

1) EİTHER..OR / NEİTHER..NOR ( çok formal) ( Neither ile aynı cümlede olumsuz bir ek
kullanma ama either ile kullanabilirsin)
I can buy either the 7- inc tablet or 10-inc tablet

She is neither French nor Belgian

2) Yalın kullanımları:
Either + singular noun
Neither + singular noun
Both + plural noun
-Can we have out next lesson on the 15th or the 16th ?

Either day is okay with me

Neither day is possible for me

Both days are perfect for me.

-She is not Belgian and she is not French either.

-He cant pay in person and he cant pay online either.

Either / neither + of + singular verb

3) Either / neither / both + OF + Plural Pronoun (them, us , ours, theirs..)


4) Either / neither / both + OF + Determiner (My, your, his, her, its, our, their, these, those,
the) + plural noun
-Neither of your resumes looks good

5) either + side = both sides


6) agree with negative statement / plural statement
SO/NEİTHER : Birisinin söylediği bir şey senin içinde aynıysa kullanıyorsun.

(Benım ıkı cocugum var - aa benımde öyle )

Önce senin için geçerli olan cümlenin + veya - oluşuna bak.

• Pozitif ise SO + cümlenin tensine göre am/will/have/…+ I

• Negatif ise NEİTHER + cümlenin tensine göre auxiliary + I (dikkat et auxiliary’e not koyma)

Neither yerine NOR’da kullanılıyor

-bazen cümlenin yapısı olumlu ama anlamı olumsuz olur o zaman da neither kullan. (She never
wears jean - neither does she)

• Pozitif negatif olduguna bakmadan söylenen cümle aynen senin içinde geçerliyse S +
Auxiliary + either

Ör: İ didnt sleep well last night

-Neither did I

-I didnt either

Ör : I could sleep well last night

-So could I

-I could either

Diğer
What's she like ? ( karakteri nasıl)

What does she look like ? (dış görünüşü nasıl)

Who does she look like ? (o kime benzer)

Would you mind ?


Mümkünse ? Mümkün olabildiğince… demektir.

Would you mind : - if + past simple

: - Ving

( Would u mind moving your car ? Request : please move your car

Would u mind if I opened the window? Request : can I open the window )

Become - Get - Go - Turn

Become - get (olmak - başlamak- dönüşmek TANSFORMATİON ) :


insanların duygu , ziksel değişimleri - doğal ve sosyal değişikliklerden bahsederken ama
söylenen şey ondan önce öyle değilmiş ( get crazy - deli oldu , değildi)
Become daha formal
Become involved : dahil olmak
Become clear : açık olmak
Become ill : hasta olmak
Become famous
Become - get pregnant
Get better
Get worse
Get used to

Go : renkler + kötü değişimler


Go white
Go wrong
Go bad
Go blind

Turn : renkler + hava

Construction - structure - framework - form - composition - fabric


Structure : yapı ( gramatic structure , salary structure , social structure , body structure)
Framework : bir toplumun inanç kir kural çerçevesi gibi ( the report provides a framework for
further research)
Form : genelde bir sanat çalışmasının veya yazının çeşidi derken
Fabric : bir toplum veya organizasyonun yapısından bahsederken dokusu derken

Whats ve who ile başlayan sorular


Mesela (what’s something you are really scared of ? ) bu tarz what ile başlayan sorulara noun veya Ving ile cevap
verebilirsin. Mesela touch snake diyemezsin . To touching snake demelisin.

Who ( who is someone you are very proud of? ile başlayan sorulara ise ya Noun yada V ile cevap verirsin . İng
koyamazsın

See eye to eye about … : aynı kirde olmak

We have our ups and downs : iniş çıkış

MAKE OR DO ? 

İkisi de yapmak anlamında ama make
daha çok yapılan şey sonucu ortaya bi şey
cıkıyorsa kullanılır, do ile kullanılan MAKE
kelimelerde ise önemli olan onu soyut şeylerde

yapmaktır.Ama bunun cok net bi ayrımı Parayla ilgili şeyler

yok,istisnaları var . Belli kalıpları var İlişkilerde, iletişimlerde

Bir şeyin neyden yapıldığından bahsederken

gerisini ezberliycen öğrencen.


DO
fi
fi
fi
-görev , obligations
-belli olmayan işlerde (so somethiing, do
-tekrarlayan rutin işler, daily
anything, do that..) 


Houseworklerle genelde do kullanılıyor ( do the ironing, do the washing up, do the shopping,
do housework, do the vacuuming , do cooking.. )

Sporlarda ( do the sport, exercise , yoga , meditation..)

Okulla alakalı şeylerde (do course, a test/exam, homework, research …)

İşle alakalı şeylerde ( do business ( iş yapmak ), , report, project , do a job, do a task , do an


activity , do an interview..)

makyaj güzellik işlerinde ( do hair, nails , make up..)

Make :
-make a progress
-make a choise
-make sure
-make a mistake
-make a friend
-make a noise
-make an excuse (bahane üretmek)
-make plans , prediction
-make a payment
-make YouTube videos
-make agreements
-make a promise
-make a pro t
-make a decision
-make a joke

GERUND - INFINITIVE
Bazen cümlede birden fazla il vardır ve anlam kafanı karıştırır. İngilizcede cümledeki ili,
gerund veya in nitive ekleriyle il görevinden alıp subject veya object yapıyoruz. Fiil
olarak kalmıyor. Bunları 3 şekilde bilebiliyoruz ilk ikisi mantıksal gerisi ezber.

1) ÇEVİRİ YÖNTEMİ 

-mesi,-ması

Gerund : V+ing -dığı,-diği

Fiile cümlede kattığı anlamlar ; -arı,-eri

-erek,-arak,-ırak,-ireki

-yor

-meyi,-mayı

-mek,-mak

fi
fi
fi
fi
fi
In nitive : TO + V1 -mek , -mak

Kattığı anlamlar; -ecek , -acak

-mek, -mak için 


Pasif cümlelerde : gerund : be+ing V3


In nitive : to be +v3

She hates being called as fat


Ali was tghough to be killed 


To ‘nun arkasından V+ing gelir mi?


• Look forward to - V ing

• Object to (itiraz etmek)

• Be close to ( mek mak üzere olmak) : she was close to getting marrying.

• Be used to /be getting used to/ get used to (alışkın olmak)

Bazı iller hem gerund hem to ile ilimsi olabilir ama anlamı değişir.
Gerund ( V+ ing) In nitive ( to + V1)

Remember Yaptığın bir şeyi hatırlamak - memorylerle ilgili Yapacağın bir şeyi hatırlamak (unutmak) daha cok
sorumluluklarda görevlerde
Try Denemek ( you should try taking pills for your Çalışmak , çabalamak (you try to do best)
headace )
Stop Bir şeyi yapmayı bırakmak Bir şeyi yapmak için durmak

Need Anlam pasif olur ayrıca pasif yapmaya gerek kalmaz. bir şeyi yapmaya ihtiyaç duymak
(The house needs cleaning.. ) being yazmana gerek
yok
Regret Yaptığın bir şeyden pişmanlık duymak Üzülmek, üzgün hissetmek, birinin duymak
istemeyeceği bir şeyi söylerken kullanılır. Ve cok
resmidir. (Iregret to say you performance wasnt
good)
Mean Anlamına gelmek (bazı sorumluluklar ve sonucları ) It Kastetmek, demek istemek

means being father (I didnt mean to hurt you)


Go on Değişiklik yapmadan aynı şeye devam etmek ( Im Değişiklik yaparak bir şeye devam etmek ( I’m going
going on taking video) on to shop)
Like Yapmaktan hoşlandığın şeyler için Yapılması görev olan şeylerden bahsederken
Forget yaptığın bir şeyi unutmak memoriylerle ilgili Yapacağın bir şeyi unutmak

2) BAZI KURALLAR YUKARIDAKİ It’s no use / It’s no good (…değmez)


KULLANIMI ENGELLER dan sonra Gerund (Ving)
İyelik eklerinden sonra (my,your, İt’s no use considering this issue

our,their,its,his,her) her zaman Gerund It’s worth’den sonra Gerund (Ving)


gelir İts worth dying for Turkey

My going makes you sad


Spend / waste (time or money..)
Tüm prepositionlardan sonra Gerund
(in,on,at,about,for,from,by,of,witho I spend my time cleaning my room

ut,after,before..) Gerund By kalıbından sonra Gerund


We are talking about improving system

fi
fi
fi
fi
fi
Have fun / Have a good time, nice Superlative yapıların (the rst, second,
time , enjoy dan sonra Gerund best , last ..) arkasından to
We had a good time playing some card The best thing to do

games

Para kazanma yolları Tüm zarf ve sıfatların arkasından To


Some people make money collecting of İts easy to solve

-sıfat ve zarfın basına HOW gelirse Gerund

cartoon

How easy solving this problem

Cant help / cant stand Gerund

İ cant stand sitting outsite


Something, anything, anywhere , nothing
Go ile her zaman To kullanıldığı sonrasında to
sanılıyor ama go+activity oluyorsa İ have nothing to do..

Gerund olur. Can u advice somewhere me to relax

Running, shing , eating , shopping

Do you mind / would you mind’ dan (Adj + enough ) To + V (adj kadar)
sonra (bir Sakıncası var mı demek) This city has enough historical places to
Gerund
visit .

Too + Adjective (aşırı , çok adj ) To + V


She is too fast to run

To
It + be + Adj + noun + to +V
Pasif yapıların arkası her zaman TO It’s a good movie to watch

olacak.
Ali is known to be single
After question word + to +V
Decide what to wear 


BARE INFINITIVE NEDİR?


Bazı yapıların arkasından Verb to veya gerund almaz yalın gelir.

-modallar (have to .. hariç)

-would rather (tercih etmek)

-help

Adjectives

Adjectives ( SIFAT) + Noun ( place, person , thing)

Not : Adj’ler bazen Linking Verbslerle de kullanılabilir çünkü onlar iş oluş hareket bildirmez.
Cümledeki anlamına bak. (Mesela taste hem tadına bakmak hem tat anlamında oluyor, sen tat
anlamında olanı adj ile kullanabilirsin. Bu yüzden her cümledeki anlama bakman lazım)

Ör : she looks careful ( kız dikkatli görünüyor )

She is looking carefully ( kız dikkatlice bakıyor)

Not: Adj her zaman ismin tam önüne gelmek zorunda değil.

The boy is hardworking

Bir il sıfat olabilir mi ?


V+ed : ( Boiled milk : kaynamış süt )

fi
fi
fi
Ving : ( Boiling milk : kaynayan süt)

Bir Adj aldığı eke göre etkileyen veya etkilenen olur.

+ed : etkilenen (bored, amazed , interested..)

+ing : etkileyen ( boring, amazing, intresting..)

Adverbs
Adverb (zarf) + VERB / ADJECTİVE / ADVERB / SENTENCES..

Adverbs of manner (how somebody does something : durum bildiren zar ar ) :

-genelde verb veya durumdan sonra gelir: slowly, touchfuly

Adverb of degree : ( how much : derece bildirenler) : very quiet , rather

-extremely, incredibly,very vb adj veya adv ile onların öncesinde kullanılır

-much, a lot genellikle verblerle ve onlardan sonra

-a little, a bit adj veya verblerle ( verb + a bit , a bit + adj)

Adv of frequency : (sıklık zar arı )

“ “ place ( yer bildiren zar ar ) : here , up, there

“ “ sentences : actually , still , frankly


“ “ time : yet , still, already , now

Focusing adverbs : only , even, also ..

(Auxiliary + even + verb) : ı didnt even tired

Nasıl adverbs yapabilir


1) Orjinal
2) Fake : adj + ly
(le-y) (ful+ly), y (düşer) + ily

-her gördüğün sonu ly adverb değildir. ( ugly , lovely)

-ly takısını her zaman eklemek adverbs yapmaz anlamı değişebilir. Bunları ezberle..

• Fast-fast

• Good-well

• Hard - hard ( hardly neredeyse hiç)

• Late - late (lately : son zamanlarda)

• High - high (oldukça , epeyce)

• Low low

• Near near

• Little little

• Direct

• Wrong

• Pretty

• Straight

• Early

• Far

• Much

• Enough

3) İn a/an ……… manner/way : ….. bir şekilde


4) Prepesition (at,it,on..) + adj
fl
fl
fl
Late : geç / lately : son zamanlarda
İn the end : sonunda / at the end : bir şeyin sonunda
Hard : zor / hardly : neredeyse hiç
Especially : özellikle (ı love all fruit especially banana) / specially : özel (all clothes
specially made for her)
Nearly (neredeyse) / near (yakın)


Pekiştirme
So that / Such that : boylece / sın diye

So : Öyle ki

1) So + adj/adv + that : my mom speaks English so well that you think that she is British

2) So + Adj + a/an + single noun + That : she is so beautiful a girl that you can fall in love

3) So + Many / Much / Few / Little + ……. + That : he has so much money that he can buy
everyting

Such

1) Such + a/an + Adj + single noun + that : she is such a beautiful girl that..

2) Such + Adj + plural noun / uncountable noun + that : he bought such cheap computers
that..

4) such + A/an + single noun + that : he has such a dog that ..

5) Such + a little / a lot of / a few …. That : I know such a lot of information that…

COMPARATİVE 


1) Adjectives Comparative
1 hecelilerde : +er (shorter)

Sonu sesli+sessiz : sessiz x2 + er

Sonu -ed ile bitiyorsa başına more / less

2 ve daha fazla hecelilerde basına more


less

-Sonu sessiz + y : y düşer +ier

(Not) as …..ADJ…..as

2) Adverbs Comparative
Sonu -ly ile bitiyorsa: more/less

(Not) as….adverb…as

Özel haller : ( comp + superlative için )


Good / well - better - best

Bad - worse - worst

Far - further - furthest

Badly - worse - worst

Not :

THAN OBJECT PRONOUN

AS … AS SUBJECT PRONOUN + AUXİLİARY

THE SAME AS

The same as : tamamen aynı olan şeyler için (her dress is the same as mine)

SUPERLATİVES

THE + MOST + ADJ + IN + GRUP EST EKLEME KURALLARI COMP. AYNI


LEAST
-EST


Countable nouns : basına a/an , çoğulsa


da sonuna “s” alabilen isimlerdir

Student

Cellphone

Shoe

Sıvı şeyleri tutan kaplar (cup, bottle, glass,


carton, can..)

Uncountable : single olunca basına a/an


alamayan, plural olunca sonuna s
alamayan ısımler
Furniture ( mobilya ismi genel olarak unc.. oil,ketchup, ham, soup, honey,rain,snow,
ama mobilya çeşitleri countable )
cream)

Money ( para çeşitleri countable)


Materials (wood, glass, plastic, stone, silver,
Clothe ( giysi çeşitleri countable
meral, doth,wool,paper,ice,cotton)

Time , news
Taneli yapılar (rice, our, sugar, soil, powder,
Hair, cash
sand, chalk , wheat,corn)

feelings (anger , love , safety)


Abstract (love, music, art, noise, help, work,
Creamy & liquids substances (juice, water , homework,literature,power,knowledge)

milk , alcohol, tea, lemonde, wine , yoghurt, Evidence, bread cheese coal paper butter


Too much + uncountable noun or after verb

Too many + plural countable noun

A lot of (+) : uncountable + countable

A lot : no noun ( he talks a lot)

Plenty of (+) + noun : more than enough (plenty of time)

Little + uncountable noun

Few + plural countable noun

Any (+noun/negatif verb ) : - anlam katar , hiç yok demek

No + noun /verb

None ( yok demek) yalnız kullanılır

Too ( more than what is needed / wanted ) + a adjective :


- olumlu Cümlede kullanılsa da negatif bir anlam katar

- bazı yerlerde uygun olsa da kullanılmaz too good olmaz- really , too funny olmaz - so

Enough ( yeterince ) : + , -
Enough + noun
verb ( no obj) + enough
( - ) anlamı için : (not) - Adj/Adv - Enough

ARTİCLES KULLANIMI

A/AN : Her hangi ve bir tane olan ama spesifik olmayan şeyler için kullanılır (asla
özel olmayacak) ,

-sayılabilen isimlerden şeylerden önce kullanılmalıdır.

-sıfatların tek basına önüne gelmez ama sıfat tamlamalarının gelir.

-what’tan sonra gelen exclamationslardan önce ( what a pitty)

-expressions of frequency ( a forthnight, in a day..)

-mesleklerden önce

-Sayıların önünde (a hundred, a thousand)

-Hız miktar sıklık yat

fi
fl
-bazı hastalıkların önünde ( a headache, a stomache )

THE :
• Daha önce bahsedilen şeylerden 2. kez bahsederken

• (Unique : benzersiz) Neyden bahsettiğin açıkça belliyse, herkesçe biliniyosa (tekil çoğul /
sayılabilir sayılamaz önemsiz) ( a pencil her hangi bi kalem , the pencil bu kalem)

• Yer şehir cinema tiyatro (ülkeler için tek basına kullanılmaz ama sonunda stetes, republic vs
varsa)

• Sıfatlar basına the alarak ısımlesır (poor - the poor (fakirler) asla sonuna s getirme.

• Uluslarda ( the Turkish, the British..)

Sonu sh, ch, ss, ese ile bitenlerin sonuna s gelmez. (The english, the dutch, the Chinese) eğer
sonu bunlarla biltmiyorsa s getirebilirsin (the greeks , the turks, the argentinians, the poles..)
-bazı milletlerin özel adları olabilir bunları the olmadan sonuna s getirerekte kullanabilirsin.(The
polish : poles , Brazilians, italians , greeks..) o milletteki bir kişiden bahsediyorsan basına a/an de
gelebilir.

-her türlü milletten olan kelimeleri basında the olmadan adj + people olarak kullanabılırsın.
(English people)

• Süperlativelerin basında

• Bir hayvan ve bitki türünün tamamından bahsederken (the lion are so powerfull animals, i like
the rose)

• Tek olduguna inanılan şeyler için ( the god , moon, sun)

• Doğa hava durumu zamanla alakalı şeylerde (the past, the future, the weather , the rain…)

• Dağlar (sıra dağlarsa(birden çok) ) deniz nehir okyanus adaların basında

• Belirli sayılar ( the rst , the second..)

• Müzik aletleri ve icatlarla ( the telephone, the radio , the piano )

• Tüm aile anlamında soyadların önunde ( the kartals..)

• Only end beginning… basına

• Gazetelerin isimleri önünde ( the newyork times)

Oyun ve spor dalları the almaz ( the football, the bridge)

No Articl
No article yani ‘’a, an ya da the’’ article kelimelerinden hiçbirini almayan isimler olarak
adlandırılır. ( çoğul ve sayılamayan isimler) Bu isimleri aşağıda sırayla sıralıyoruz.

• Dil, ders ve spor isimleri (english lesson • Renklerin aktivitele
basına the alır , derslerden kasıt math • Resmi tatiller
falan) • Tv programlarından bahsederken tv basına
• Yol ve cadde isimler hiçbişi gelmez
• Üniversite isimler • İlk ismi özel isim olan yerler (an airport -
• Ulaşım aracı isimleri (i came to by bus) atatürk airport)
• Zaman, gün ve ay isimler • Şehir ve özel insan isimler
• Havaalanı isimler • Şirket ve dükkan isimler
• Ülke ve kıta isimler • Yemek öğünleri ( eğer özel bi yemekten
• Göl şelal bahsediyosan mesela the dinner was

fi
i

amazing , özel bi yemek dünkü o yüzden • Prepesition + home,work,school,church


the alır) varsa 

• Before, next , last ..+ day,week.

Plurals
Sayılamayan şeyler her zaman tekildir bu yüzden verb + s ( water comes )

Bazı kelimeler ( özellikle sonu -ics ile biten ) çoğul gibi görünür ama tekildir. ( mathematics , politics,
athletics / hastalıklar ))

News : tekil

Şirket isimleri her zaman tekil , +s bile alsa

Paralar her zaman tekil ( 5 hundred dollars isn’t a very large sum of money.

Every / no ile başlayan kelimeler tekil gibi v+s alır .

IF CLAUSES
IF’LI CUMLE OLURSA RESULT KESİN VE HEP Present Simple - Present -If the wind belows, the trees
0 AYNI OLUR
Simple move.

-BİLİMSEL VEYA KİŞİSEL BİR GERÇEKLİK -If İ drink at night, I cant sleep

OLABİLİR
-If you put stone in the water , it
MİSS OBVİOUS sinks.

-If I have time, I work out (zamanın


oldugunda egzersiz yaparım)

1 IFLI OLASI MÜMKÜN POSSİBLE GERÇEK Present Tenses - Any -If we dont leave soon, we will
DURUMLAR OLURSA, RESULTTA OLABİLİR Future Meaning ( WİLL, miss our train

MÜMKÜN CAN COULD MAY -If I’m late for work again, I might
MIGHT, GOING TO ) lose my job

-If I have time, I will work out


(zamanım olursa egzersiz yapcam)

2 GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN OLMAYAN Past Simple / Past Cont - -If I won the lottery , I would buy a
İMKANSIZ VARSAYIMSAL ŞEYLERDE
Would /Could/ Might mension

-HAYAL KURDUGUN ŞEYLER GİBİ DÜŞÜN


-If İ were shorter, I would wear
-BAZEN ÖNERİ VERME ANLAMINDA DA heels more

-If I had time , I would work out


(zamanım hiç yok ama olsaydı spor
yapardım)
3 GEÇMİŞTEKİ GERÇEKLEŞMEYEN Past Perfect / Past -If I had studied harder , I would
ŞEYLERDEN BAHSEDERKEN PİŞMANLIK
Perfect Continuous - have passed my exam

-SÖYLEDİĞİN ŞEYİN TAM TERŞİ OLMUŞTUR


Would/Could/Mıght + -If I have had time, I would have
RESULT GEÇMİŞTE HAVE + v3 worked out (zamanım yoktu keşke
olsaydı spor yapardım)
4 GEÇMİŞTE OLMUŞ ŞEYİN DEĞİŞMESİ IF Past Perfect / Past -If you had put your coat on , you
HALİNDE SONUC ŞİMDİ
Perfect Continuous + wouldn’t be sick

Would + Infınıtıve -If you hadn’ t taken the job, we


(3 te geçmişte şöyle olsaydı geçmişte söyle would be travelling together

olurdu diyoduk burada geçmişte şöyle olsaydı IF Past Simple / Past


şu an şöyle olurduk diyoruz.)
Cont + Would / Could / If I lived closer to you , I would
PAST ACTİON - PRESENT RESULT
Mıght + HAVE + V3 have come

OR
If I lived in UK , I would have
PRESENT CONDITION - PAST RESULT
bought car.
(2 de şöyle olsaydı böyle olsaydı şu an şu
olurdu diyoduk diye hayal kuruyo gibi burada
da varsayımsal cümle başta sonuç geçmişte)

2’de : ingilterede yaşasaydım 1 sene içinde


araba alırdım diyoduk burda şöyle oluyo
ingilterede yaşasaydım arabamı almıştım.

Would / Wouldn’t + Infınıtıve ‘in i i cümleler dısındaki kullanımı : hayali


şeylerden bahsederken kullanırız. My ideal holiday would be in the Bahamas.

0 1 2 3

If I drive, we get there faster If I drive, we will get there If I drove, we would get there If I had driven, we could have
faster faster gotten there faster.
Bazen yürüme bazen Spesi k bi durum var yarına Arabamız yok ama eğer Gideceğim yere trenle 30 dk
arabayla gitme durumu var. bir plan yapıyorum. Saat 4 e olsaydı daha hızlı giderdik. geç geldim. Eğer arabayla
Tabikide arabayla daha hızlı tren var ve bunu söylerken gelseydim daha hızlı gelirdim
gidiyoruz.
saat 1. Arabayla gidersek diyorum.
daha hızlı dıyorum.

Future time clauses :

Her şartlı cümleyi if ile kurmak azorunda değilsin. Bazen şu tarz kelimelerde olabilir;

As soon as

Until

İn case : (-se,-sa diye) it s possible that this will happen ( dont walk too near the
river in case you fall in / in case ı come earlıer, my mom always cooks earlier. )

İn case of : noun ( noun / gerund)

So that / in order that ……. : ……. sin diye , olması için.

He opened the window so that the wind could come in : Rüzgar içeri girebilsin diye
pencereyi açtı.
fi
fl
I’m studying English every day so that my english can improve : İngilizcem gelişsin
diye her gün İngilizce çalışıyorum.

unless : if not demek (medikçe madıkça)

-if you dont wait us,… = unless you wait us…

• Bu kalıplardan sonra istediğin present tense kullanabilirsin.

If : only if demektir ama cümleleri devrik yapar ama if only : keşke demektir.

Even if : -se,-sa bile

On condition that

Providing that : şartıyla

Provided that

-on condition that you have done your homework, we will take you to the park.

İn the event that : şartıyla / sonrasında cümle gelir

İn the event of : şartıyla / sonrasında asla cümle gelmez , isim isim tamlaması veya
ilimsi gelir.

So long as

As long as : Müddetçe

Supposing that

Supposed that : varsayalımki, farzedelimki

Genelde type 2 veya 3 le kullanılır.

But for

If it weren’t for : mezse mazsa Bunlar arkasından cumle almaz

İf it hadn’t been for : eğer olmasaydı

With / without

Other wise

Or else : aksi takdirde.

-you had to study hard other wise you would have studied same class again.

Şu an için i erde bu seviye yeterli mix için hakkı 25 in son 5 dk ve if2 izle.

REPORTED SPEECH

DIRECT SPEECH : Birisinin konusmasını oldugu gibi aktarıyorsun. Tense ve


subject değişimlerine ihtiyacın yok.

fi
fl
She said (that) ‘I love you’

Say and tell arasındaki fark :


Say + - Something (genelde söylenen şey)

- To +someone

Tell + Subject pronouns (kime söylendiği)

Her zaman söyledi dememize gerek yok bazende;


Tavsiye etti : advise + Sbj

Rica etti : ask + Sbj

Uyardı : warn + Sbj

Tehdit etmek : threaten + Sbj

Önermek : o er / suggest + Something ( suggesttan sonra Ving- o erdan sonra to


+ something )

Reddetmek : refuse + to something

Bilmek istedi : wanted to know

Merak etmek : wonder

Indicate : bahsetme anma + to Sbj

INDIRECT (REPORTED) SPEECH : Söylenen şeyi 1 tense geriye alıcaksın


-Eğer söylenen şeyin geçerliliği doğruluğu hala devam ediyorsa onun tensini çevirmesende
çevirsende geçerli

(“I live in the UK”- She said that she lives in the UK)
-Eğer gelecekle ilgili bir şey söylenmiş ama söylenen şey aktarıldığında daha hala
gerçekleşmemişse bunun tense’ini değişmene gerek yok ama değişsende olur, ikisi de geçerli

( “I am ying to Canada Next week - He told me that he is ying to Canada next week )
-Eğer aktardığımız şeyi söyleyen bunu sürekli söylüyorsa said yerine present simple yani says ve
say ile atrabailirsin.

(He says he loves me)


-Yes / No ile cevap verilecek soruları reported ederken öncelikle soruyu bana soyledi (yani said
or told me) olarak değil , asked + subject (kime sordugunu belirtmek zorunlu değil) olarak
aktarıyoruz + if/weather (ikisi aynı şey) + Subject + Verb. Devamında yine 1 tense geri atmayı
unutma. Sonuna soru işareti konmaz ve reported ederken subjecti basa alıp soru kalıbı yapmana
gerek yok çünkü sormuyorsun, sana sorulan bir soruyu anlatıyorsun.

(“ are u a student at this uni?” She asked (me) if/weather I was a student at this university

-Where, What , When, How, Why, Which ile sorulan soruları reported ederken de aynısını
yapıyoruz tek fark if/weather yerine Question Word koyuyoruz + zaman zar arını cevirme.

(“Why cant you work on Mondays?” - She asked me why I couldn’t work on Mondays )

-Who/What ile sorulan soruları reported ederken who’dan sonra subject kullanılmaz.

(Who will be at your party? - She asked me who would be at my party?)

-Emir cümlelerini reported ederken Tell + Subject + To + base verb

(Turn around and raise your hands! - My mom told me to turn around and raise my hands)

Bazen emirleri aktarırken bana söyledi değil emretti de (ordered) diyebiliriz

fl
ff
fl
fl
ff
-Henüz söylemediğimiz söylemeyi planladığımız şeyleri söylerken tabiki daha söylemediğimiz
için said/told kullanmayız ve söyleyeceğimiz şeyi bir tense geçmişle çekimlemeyiz ve zaman
zar arını da değiştirmeyiz.

Mesela (I will say / I say / I have said that I am breaking up with him )

-Reported edilen cümlenin aktarılmasıyla söylenmesi arasında önemli bir süre farkı yoksa veya
genel durumlardan zik kurallarından bahsediyorsak cümleyi aktarırkan zaman tenseini
çevirmeyiz.

(He saw a UFO today - He said that he saw a UFO today)

( The Earth circles around the Sun - She said that the earth circles around the Sun)

-I ı / whenli while’lı cümleleri report ederken tense çevirmeyiz + zaman zar arını da
cevirmiyoruz

Present Simple Tense


Past Simple Tense

I eat an apple He told me that he ate an apple


Present Continuous Tense
Past Countinuous Tense

“I am eating an apple” He said that he was eating an apple


Present Perfect Tense
Past Perfect Tense

I have eaten an apple He said that he had eaten and apple


Present Perfect Continuous Tense
Past Perfect Cont Tense

I have been eating an apple He told me that he had been eating an apple
Past Simple
Past Perfect Tense

I ate an apple He said that he had eaten and apple


Past Continuous Tense
Past Perfect Continuous Tense

I was eating an apple He said that he had been eating an apple


Past Perfect Same

Past Perfect Continuous Tense Same

Future simple (will)


Would

I will eat an apple He said that he would eat an apple


Future Continuous
Would be Ving

I will be eating an apple He told me that he would be eating an apple


Future Perfect
Would have V3

I will have eaten an apple He said that he would have eaten an apple
Future Perfect Continuous

Can Could

May (permission) Might

May (possibility Could

Must (obligation) Had to

Be going to
Was going to

I am going to eat an apple He told me that he was going to an apple


Have to Had to

Could Could

Should Should
fl
fl
fi
fl
Would Would

Might Might

Must (Speculitaion ) Must

Yesterday The day before / the previous day

now then

today That day

tonight That night

tomorrow The following day / the day after

next The following / after

Last The previous / before

ago Before

At the moment At that moment

this That

there Those

here There

Phrasel verbs

Keep on / continue / carry on / go on / move on


devam etmek
-we are plan to keep the house on over the summer

-the rain kept on all night


Account for / explain …
…. ile açıklanmaktadır

-The di erences in achievement between the pupils are Açıklamak

partly accounted for by di erences in age Oluşturmak


Get rid of /give up / abandon / leave / quit
Bırakmak , vazgecmek
-Try and get rid of your visitors before I get there

-we got rid of all the old furniture


Cut down
Azaltmak
-We need to cut the article down to 1 000 words.

-the doctor told him to cut down to his drinking


keep up with

+somebody : Biriyle iletişimde olmak ( How many of your old


school friends do you keep up with? )

+something : ayak uydurmak : ( She likes to keep up with


the latest fashions.)
Look down on : She looks down on people who haven't Tepeden bakmak
been to college.
look up to Birine hayran olmak , saygı duymak
ff
ff
Phrasel verbs

Set up / establish
Genellikle yeni bi iş kurarken (her anlamda ) şirket , barikat
-set up a business
Make up
Make up for (something) / compensate

1) Makyaj
-tela etmek : After all the delays, we were anxious to make
2) Oluşturmak ( women make up %56 of class / We need up for lost time. Her enthusiasm makes up for her lack of
one more person to make up a team.)
experience.

3) Make up with somebody : Arkadaşla barışmak

Bring up Çocuk yetiştirmek

Cactus-cacti

Fungus-fungi

Phenomenon - phenomena (fenomen)

https://www.gallaudet.edu/tutorial- Criterion - criteria (kriter)

Focus-foci (odak)

and-instructional-programs/english- Crisis - crises (kriz)

center/grammar-and-vocabulary/ Thesis - theses (tez)

Alga-algae (yosun)

verbs/irregular-verb-list/ Alumna - alumnae (mezun kız öğrenci)

forgive Alumnus - alumni (mezun erkek öğrenci)

Analysis - analyses (tahlil)

Apparatus - apparatuses (aparat)

Axis - axes (eksen)

Bacterium - bacteria

Sonu f’se , f-s olur ve + es Basis - bases (temel)

Shelf - shelves
Wife - wives

Wolf - wolves
Bureau - bureaus (Büro, çalışma masası)

Thief - thieves
Datum - data

Leaf - leaves
Die - dice (zar)

Calf - calves (buzağı


Curriculum - curricula (müfredat)

Half - halves : yarımlar


Elf - elves : cin peri

Knife - knives
Embargo - embargoes (ambargo, yasaklama)

Sheaf (demet) - sheaves (demetler)


Ellipsis - ellipses (eksilti

Formula - formulas (formul)

Genus - genera (family sınıf, cins)

Bazı istisnalar : Hypothesis - hypotheses (hipotez,varsayım)

Roof - roofs
İndex - indexes : indeks , işaret , ibre

Cli - cli s
Scarf - scarves

Safe - safes ( kasalar)

Belief (inanç) - beliefs


https://www.abcingilizce.net/2015/10/irregular-nouns-
Chief - chiefs (başkanlar)
ingilizce-duzensiz-cogul-isimler.html

Bazı kelimelerin özeldir:


Man - men
Bazı isimlerin tekil ve çoğulları aynı
Quiz - quizzes
Sheep

Woman - women
Aircraft

Diagnosis (teşhis-tanı) diagnoses


Fish

Person - people
Deer

Mouse - mice
Salmon

Tooth - teeth
bison

Foot - feet
Series

Goose (kaz) - geese

Ox (öküz) - oxen
Bazı isimler hep çoğuldur tekili yoktur
Louse (bit) - lice
Trousers- pantalon
Child- children
Spectacles –gözlük
Life- lives

ff
fi
ff

Glasses-gözlük
Sun glasses –güneş gözlüğü
Shorts- Şort
Scissors / shears –makas
Jeans-kot pantalon
Tongs – maşa
Binoculars- dürbün
Cattle-sığır
Darts
Eyes : gö
Shoes
Tights : tay
Specie
Athletic
Linguistics : dilbili
Pyjamas
Remains (kalıntı)
Clothes çamaşır)
Outdoors : dışarısı
Goods : mal
News : haber
Archives : arşiv

You might also like