V1 V2 V1 V1 V1 ?: - Sessiz + Y: Ies - CH, SH, X, S, SS: +es - Have - Has
V1 V2 V1 V1 V1 ?: - Sessiz + Y: Ies - CH, SH, X, S, SS: +es - Have - Has
V1 V2 V1 V1 V1 ?: - Sessiz + Y: Ies - CH, SH, X, S, SS: +es - Have - Has
She He It + V’s
(-) ALL SUBJECTS + WON’T + V1
She He It + DOESN’T + V1
Be Going To
( - ) I + am not + Ving
(-) I She He It + Was not + Ving
(-) ALL SUBJECTS + WON’T BE +
She He It +. Is not + Ving
They We You + Were not + Ving
V’ing
We They You + Are not + Ving
Perfect Continuous (+) I You We They + Have Been + (+) ALL SUBJECTS + Had Been+ (+) ALL SUBJECTS + WİLL HAVE
V3
Ving
BEEN+ Ving
She He It + Has Been + V3
(?) Have + I You We They + Been (?) Had Been + ALL SUBJECTS +
+ V3
Ving ?
Has + She He It + Been + V3
Frequentlies
Continuous Şimdiki zaman -yapıyordum BİTMİŞ -yor olacağım : devam eder
S + was/were + Ving (hepsinde) S + will Be + Ving (hepsinde)
Am/Is/Are + Ving (hepsinde)
+ing
- ee : + ing
- e
Perfect
Söyleme amacı : etkisi sürüyor
Geçmişinde Geçmişi AMA BİTMİŞ X ‘ de Yapmış olacağım : bitmiş
Spesi k zaman yok, varsa : Zaman Sadece sıralı cümlelerde
henüz bitmemiş
S + will + have + V3
Perfect Continuous
Geçmişte başladı şu an devam Geçmişin geçmişinde devam eden Gelecekteki bir an veya durumda ,
ediyor eylemler ama BİTMİŞ şunu şu kadardır yapıyor olacağım
Ving Present perfect ile cok benzer : S + HAD + BEEN + Ving S + will + Have + been + Ving
amaç etkisiyse PP , amaç ilse PPC
Past Perfect ile farkı :ikiside
BEEN geçmişte bitmiş ancak Past Perfect
I’ll have been driving for 2
hours tomorrow 2PM.
HAVE / HAS + BEEN + V ing 2. Olaydan bağımsız, Past perfect
Cont 2. Olay sırasında devam
ediyormus.
Nerelerde kullanıyor ?
-Rutin alışkanlıklarımızda veya her zaman olan olaylarda
Gramma rules :
Subject + - ?
+S yaparken dikkat et ! sonu ; (sonu d veya t ile bitiyorsa +es olunca ız diye okunur)
Ch , s , sh , x, ss : +es
Go / Do : +es
Adverbs Of Frequency ( sıklık zar arı ) : her zaman +to be (subject + do/does) den sonra , verb’den önce
kullanılır,
Hjgju
0——————————————————-%50——————————————————100%
Never-rarely/seldom-hardly ever-not often- sometimes/occasionally- often/frequently-usually/normally-always
… a forthnight : 2 haftada …
Nerelerde kullanıyoruz?
• Geçmişte olmuş bitmiş anlık ve kısa eylemler
Gramma rules :
Subject + - ?
• kelimelerin sonu bir sesli+ bir sessiz ile bitiyorsa : son harf tekrarlar + “-ed” (stopped)
• Sessiz harf + “y” ile bitiyorsa “y” düşer “-ied” gelir (cry - cried)
Nerelerde kullanıyoruz?
PLAN :
• Konuşma anında karar vererek yapılan gelecek planları
PREDİCTİON: Bir durumla ilgili kanıtsız tahmin - predictions (optimist pessimist gibi düşün) : bildiğimiz bir şey ,
tahmin , veya kir hakkında olabilir.
-I think / I dont think / I’m sure den sonra will gelir wont gelmez.
Öneride / tekli erde / ricada bulunurken (will you have tea? / will you stop? )
fl
fi
fi
fl
fl
fl
• İ think / I don’t think / ım sure / i believe / im afraid / i hope / I suppose - ile başlayan cümlelerde her zaman will
olur / wont olmaz
Gramma rules :
Subject + - ?
Zamanlar
• İn a ….. : …. içinde
• Soon : yakında
Nerelerde kullanıyoruz?
• Kesin olarak planlanmış gelecek zamanlardan bahsederken : intention
Gramma rules:
Subject + - ?
You , we , they Are + going to + V1 Are not + going to + V1 Are + subject + going to + V1
• Şu an olmayan ama şu sıralar olmakta olan geçici aktiviteler : ( im living with friends until I nd a place of my own)
Gramma rules :
Subject + - ?
You , We , They Are + Ving Are (not) + Ving Are + Subject + Ving
-ing ekleme , sonu;
STATE VERBS : Şunlar +ing almaz - şimdiki zaman anlamı için present simple gibi cümle kur
Duygusal durumları yansıtan astonis
iller
● to lovea
● to like
● to hate
● to dislike
● to mind
Beş duyu organıyla ilgili iller
● to want
● to feel
● to care
● to hear
Diğer iller
● to fear (korkmak)
● to see
● to look ( benzemek )
● to wish (dilemek)
● to smell
● to be
● to prefer
● to taste ● to have ( sahip olmak
● to appreciate (takdir etmek)
to sound (ses çıkarmak to belon
● to surprise (şaşırmak to ow
to adore (tapmak to possess (sahibim
nee to contain (içermek, barındırmak
Datest : nefret etmek to cos
Envy : gıpta etmek to seem (gözükmek
Desire: arzulamak, isteme to matter (önemsemek
Forgive : affetmek , bağışlamak to depend (bağımlı olmak
to weigh (tartmak
to resemble (benzemek
Mental durumları yansıtan iller
to Involve (dahil etmek
● to notice
İmpres
● to know
Fikir beyan ederken kullanılan Concern: ilgilendirmek , ilgili
● to remember
iller
olmak ( bu mektup … ilgili) ,
● to imagine (hayal etmek)
● to nd
ilgilenmek , umursamak, concern
● to understand
● to think
somebody… dersen : bu beni
● to recognise (tanımak)
● to suppose
endişelendiriyo demek
● to forge ● to consider (düşünmek)
İnclude
to realize (fark etmek ● to believe
Consist of: oluşmak
to deserve (hak etmek ● to doubt (şüphelenmek)
Refuse
to gues ● to assume (sanırım advic
• Satisf to expec
• Lack : bir şeye yeterince sahip to agre
olamamak, eksiklik (lack the to promis
skill : yetenekten yoksun Agree
• Owe : borçlu olmak (hem gerçek Disagree
hem manevi) Mea
Bazıları ing alır ama anlamı değişir, durum değil activity olur
• To see : görmek / anlamak : V - Buluşmak : Ving
• Have : sahip olmak : V - şu an olan geçirilen, yapılan bir şey anlamında: Ving
fi
fi
d
fi
e
fi
s
fi
fi
Nerelerde Kullanıyoruz?
• Geçmişte devam eden eylemleri anlatırken kullanırız, past tense’e göre daha uzun süren eylemlerdir
(yapıyordum, ediyordum)
• Geçmişte kesin planlanan olaylarda (he was going to meet that morning)
• When ve while farkı ; while dan sonra her zaman present cont gelir.
Gramma rules:
Subject + - ?
You, We, They Were + V ing Were not + Ving Were + subject + Ving
• Then : o zaman
• At …(number)… o’clock
İkiside geçmişte bitmiş olaylardır ancak Simple past geçmişteki kısa anlık olaylardır (geldim gittim vs) , past
continuous ise devam eden olaylardır.
Zaman zar arı pastta eylemin başlangıç veya bitiş saatini, past contta ise o sırada eylemin devam ettiğini
gösterir.
Geçmişe dair soru sorduğunda ; past cont. İle soruyorsan o anda ne yaptığını, S. Past ile soruyorsan o andan
önce veya sonra ne yaptığını sormuş olursun.
-what did you do when you saw the accident ? + I called police
-what were you doing when the accident happened ? + I was shopping
Nerelerde Kullanıyoruz?
Amir hoca ;
- Bu cümlelerde genellikle geçmişteki spesi k zamanları kullanmayız ama kullanmak istiyorsakta o zaman dilimi
henüz bitmemiş olmalıdır yani bizim o cümledeki şeyi zamanından dolayı değiştirebilme şansımız vardır.
(İ have seen this movie twice this year, all my life, today..) ama mesela last year dersen past simple ile demen
lazım onu değiştirme şansın yok.
- Geçmişte başlayıp geçmişte biten şeyler içinde, bitmemiş şeyler içinde kullanabiliriz ama geçmişte biten
şeylerin etkileri şimdiye kadar sürdüğü için bu tense kullanırız
Ör: I’ve nished my homework (ödevimi geçmişte bitirdim ama ödevim şu an hazır)
Gramma rules:
Subject + - ?
Gone x Been
• Gone ile bir cümle yapacaksak o kişi mutlaka hala gittiği yerde veya dönmemiş olmalı yoksa gitmek
eylemi olmuş bitmiş ise artık bunun bu anla hıcbır bağlantısı olamayacağından “past simple”
kullanırdık.
• Birisi gitmiş dönmüş ise bununla ilgili yakın zamanlardaysak “been” kullanırız.
Have you ever gone to Paris ? Have you ever been to Paris? Çünkü şu an orda değil, geçmişte edip
gitmediğini soruyorum ama past simple ile değil çünkü o hala hayatta, giderek bu durumu değiştirebilir…
- türkçe karşılıkları aynı olsa da birisi yakın zamanda olmuştur ve etkisi sürüyordur , past simple tense’de ise
belkide 20 yıl önceki bir olay bile anlatılıyor olabilir ve etkisinin sürüp sürmediğini bilemeyiz.
Zaman zar arından “Last … , yesterday “ sadece past simple da olur çünkü eylem kesin bitmiş olur.
- ( i’ve worked at this hospital for ten years - 10 yıldır bu hastanede çalışıyorum
- ( I lost my key ( geçmişte kaybettim şu an belkide buldum) I have lost my key (geçmişte kaybettim hala kayıp)
• Already
• Ever
• Never
• Just
• Lately : “
• Today
fi
fl
fl
fi
Şunlar olumsuz cümle kalıbıyla kullanılamaz ;
• Already : Çoktan / zaten (verb’den önce)
• Never : hiç asla - olumsuzluk anlamı katar ama sadece olumlu yapıyla “+”
Nerelerde Kullanıyoruz?
• Geçmişe dair sıralı cümlelerde geçmişinde geçmişini anlatırken
• Bu tense cümleye geçmişten önceki geçmiş anlamı verdiği için cümleleri yaparken before aftera gerek
yok, bazen before after kullanacaksak past perfect’e gerek kalmayabilir.
( Mesela : when i came home , my father had left = my father left home before i came )
- ama bu her zaman geçerli değil . Geçmişinde geçmişindeki cümleyi söylemekteki kastımız, bir tecrübe
bir deneyimi ortaya koymaksa past perfect şart
( Mesela : i never ate pizza before I moved to Italy - I had never eaten pizza before I moved to Italy )
• Bu tensin present perfect ile farkı şu : present perfect etkisi hala bitmemiş ama burada etkisi bitmiş
hatta değişmiş
• Subject’d diye yazılır ama would’un kısaltması da böyle. Verb’in zamanına göre ne oldugunu anla.
Subject + - ?
9) FUTURE PERFECT TENSE : gelecekte bir tarih belirtilir ve o tarihte tamamlanmış olması
beklenen eylemler için kullanılır. Dilimize tam çevirisi, “Yapmış olacağım, gitmiş olacağım.”
şeklindedir.
Nerelerde Kullanılır?
Geçmişte başlayıp hala devam eden olaylarda
(bunların genellikle Present Perfect ile farkı yok : i’ve worked at this hospital for ten years - I’ve been
working at this hospital for ten years)
State verbs’ler -ing alamadığı için onları present perfect ile kullan
Gramma rules ?
Subject + - ?
I , You , We , They Have been + Ving Haven’t been + Ving Have + Subject + been + Ving
He, She, İt Has been + Ving Hasn’t been + Ving Has + Subject + been + Ving
Present Perfect ile farkı:
-Eylemi söyleme amacımız etkisi veya sonucu ise present perfect ,eylemi yapmaktaki asıl amacımızdan
bahsetmiyorsak sadece eylemi yaptığımızı veya yapmadığımızı söylüyorsak PPC.
-eğer hala zorlanıyorsan ile bak. Fiil 1 anlık bi şey mi devam edebilecek bir şey mi. Mesela evlenmek
present cont ile kullanılamaz cunku evlenmek 1 anlık olan bi şeydir veya prefer..
11) Past Perfect Continuous ( Geçmişte devam edip bitmiş olan mış’lı-mis’li zaman)
Nerelerde Kullanıyoruz?
Geçmişinde geçmişinde devam eden eylemler. Bu tense’i geçmişte olan bi şeyden daha önce
başlamış ama 2. Action sırasında devam eden şeyleri anlatmakta kullanıyoruz.
Anlam aynı gibi ama söylenme amacı farklı yinede çok net değil..
-ikiside geçmişteki uzun eylemlerdir ancak Past Continuous’ta 2. Eylem tam olurken olan bir şeyi
anlatıyoruz, Past Perfect Continuous’ta ise o eylemden önce olan uzun süren bir şeyi anlatıyoruz.
(I was studying when the doorbell rang : kapı çalınırken ders calısıyordum/ kapı dersimi böldü
I had been studying before the doorbell rang : kapı Çalmadan önce ders calısıyordum belki
devam ettim belki etmedim ama o anda geçmişte başlayıp devam eden bir eylemim vardı
Past Perfect Tens ile farkı : Past perfect geçmişin geçmişinde devam etmiş ve tamamlanmış
eylemlerdir , Past perfect cont ise geçmişte başlamış devam etmiş ancak yarıda kesilmiş eylemlerdir.
AMA İKİSİDE BİTMİŞTİR.
-we had been for a bike ride when we bumped into Paul ( Paulla çarpışmadan önce bisiklete
binmiştik-bitmişti)
-we had been for a bike riding when we bumped into Paul) Paulla çarpıştığımda bisiklet
sürüyordum.
When/while : olurken
Gramma rules ?
Subject + - ?
I , You , We , They , He , Had been + Ving Had not been + Ving Had + S + been + Ving
She , it
12) FUTURE PERFECT CONTİNUOUS TENSE : Gelecekte belirtilen bir tarih itibariyle bir şeyin
ne kadar sürmüş olacağını anlatmak için kullanılır.
(Yarın saat 2 de , 2 saattir araba kullanıyor olacağım : I will have been driving car for 2 hours
tomorrow 2 pm)
fi
fl
Bu tense ile kullanılabilen zaman zamanlar
At a speci c time Next November, we will have been living in this house for 15 years.
Before another action By the time the guests arrive, I will have been cooking all day.
This week
Next summer
ÇOĞU STATİVE VERB KULLANAMAYIZ Know believe realize love hate prefer own belong..
bunları FUTURE PERFECT ile kullan
TO - FOR
1) SEBEP VERİRKEN
TO / ın order to - V1
4) destination : to
fi
5) To me : my opinion ( bana göre )
For me : bir şeyin bana etkisinden bahsederken - benim için
AT
TİMES
• Saatlerde
• Günün bazı bölümlerinde ( noon, night , midnight)
• Weekend
• Resmi tatiller - festival periods (christmas, easter)
• Yemek vakitleri ( breakfast brunch lunch dinner )
LOCATİON
• Amacın konum bildirmekse her yer
TRANSPORTATİON
• Airport
• İstasyonlarda
• Aktivitelerde (parti , konser vb
İN
TİMES
• Günün bölümleri (morning, afternoon , evening)
• Ay > Mevsim > Yıl > YY.
• Süreçler ( be here in 2 hours)
• İn she twenties , in late thirties
• Do you believe IN
• İn the past, future , in progress
LOCATİON
• Amaç bir şeyin içinde oldugunu söylemekse veya o şey küçük kapalı bir şeyse (box, park ,
garden, car)
• Şehir , Ülke , Kasaba , Köy , Okyanus , Pasi k , Gökyüzü , Dünya , Uzay ,
• Building : Shop , Museum
TRANSPORTATİON
• Kişisel Transportlarda (car ,
• Taxi
• Şehrin şu kısmında (yönsel olarak)
• Binanın .. katında
LOCATİON
• Bir şeyin üzerinde olduğunu
——-ON vurguluyorsan
TİMES TRANSPORTATİON
• Günler • Kişisel olmayan transportlarda : ( train ,
• Gün + zaman dilimi ( friday morning) bus , plane,ship ..)
• Belirli tarihler (1st Apr) • bicyle
• İçinde day geçen günler (new years
day , valentines day )
• Yönler
• Websitelerde ( on ebay)
BY
Kattığı anlamlar
“ -erek, - arak “ :
fi
• Verblere -ing ekliyceksin ( by driving )
- Transportation ( ile, vasıtasıyla) : Eğer nasıl geldiğini soruyorlarsa transportlarda by ile cevap vermek
zorundasın ( by plain , by train..)
- Locations (yakınında) : 2 şeyin arasında veya yakınında ise close to ve near gibi by the box diyebilirsin.
( leyla is by the ahmet)
Until ile farkı : ikisi de …’e kadar anlamı katıyor ama olay o noktaya kadar devam edicekse until, gelecekteki bir
eylemin sadece kaça kadar sonuclanabileceği vs bahsediyosan by.
(İ have to nish homework by 5 - 5 e kadar Ödev yapmak zorunda değilsin sadece teslim tarihinden bahsediyosun
ama i have to do homework until 5 dersen 5 e kadar ödev yapıcam anlamında olur)
ARRİVE İN - ARRİVE AT
Arrive at : building , stations vb
After (dan sonra ) ise çok farklı . Afterdan sonra söylediğin şey 2. Hareket olmuyor , önce yapılan şey oluyor. : i
cleaned my room after i went school ( okula gittikten sonra odamı topladım )
Before (dan önce) ise tek başına farklı. Before’dan sonra kullanılan cümleye ‘den önce anlamı katar : i cleaned my
room before i went school
ALTHOUGH : olmasına rağmen demektir. Cümlenin başında veya ortasında kullanabilirsin . She couldnt sleep
although she was very tired.
fi
fi
fi
fi
Most : ( çoğu ) + plural noun / uncountable noun
Most books , most water
Most of (çoğu) + determiner (my, the, these ..) + plural noun / uncountable noun
(No comma)
Verdiğin extra bilgiye cümlenin ihtiyacı yoksa, extra
bilgi kısmını çıkardığında cümle bozulmuyorsa extra
bilginin başına ve sonuna (,) koy.
-İki cümlenin ortak noktası özne olmalıdır, böyle olduğu için genelde 2. cümlede özne olmaz.
-2. Nitelenen cümlede özne varsa whom kullan. (People)_____(B) B subject ise bosluk whom.
-2. Cümledeki ortak nokta (its, his, her, my, your, our, their ) sahiplik zamirleri ise kullanılabiliyorsa
yani, boşluğun B tarafındaki kelimeyi bunlarla kullanabiliyorsan boşluk whose’dur.
Relative Adverbs
Where (there) : Yerleri nitelerken.
-bazen yer ismi gibi gözükmese de where gelebilir, where nitelenen şeye -de -da anlamı katar.
Translate yapıp anlamı check yap.
When : zaman
fi
fi
Who ,Whom , Which yerine de ning clause da kullanabilirsin.
Less formal
Whom, which , that geliyorsa ve bu cümlelerdeki illeri yapan subjectsler baskaysa boşta
bırakabilirsin ( ____ (B) , B özne olcak)
- In which
In which
- On which
On which
- At which
At which
Why : for which
-It ____ we are interested is about canser : interested in ile birlikte kullanıldığı için in which.
-the boy ____ we are proud won at match : proud of old için of whom
Passive
Öznenin belli olduğu cümleler aktif cümlelerdir. Böyle cümlelerde Subject , to be , V, Object ve cümlenin gramerini
belirlemesin. Bunları belirledikten sonra aktif cümledeki nesne, pasif cümledeki aktife dönüşür;
Be’yi cümlenin tenseine göre karar ver. Mesela present tense’in pasi ni yapıyosan present tensete be nedir diye
düşünerek yaz.
-passive cümlelerde ili yapan kişi önemli değildir önemli olan ilin yapılıyor veya yapılmıyor oluşudur
-“by …. “ özneyi bu şekilde cümle sonu belirtebilirsin ama edilgen cümleye özne şart değil
-intransitive yani object alamayan iller yüklem olduğunda nesne almaz, dikkat et (yüzülmek, uyunulmak, gitmek,
gelmek)
Not : Daha formal yerlerde say, tell, understand, report, expect, believe, think , know , nd ile yapılan
cümlelere dikkat etmek gerekiyor.Bunları 2 yolla passive cevirebilirsin ama 2 cümle varmış gibi düşün ama
söylenen inanılan vs yapılan şeyi passive yapma
2) the subject of the clause (He / the man vb) + is said, believed … + to +v in nitive or perfect in nitive
Nobody can lift this rock. (Bu kayayı hiç kimse kaldıramaz.)
- The rock can't be lifted ( by anybody). (Bu kaya hiç kimse tarafından kaldırılamaz.)
- The rock can be lifted by nobody. (Bu kaya hiç kimse tarafından kaldırılamaz.)
Olumlu halinde by… şart
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
eğer cümle
Modallı aktif (can, could, may, might, should, must, will, would..) ise ;
(+/-) Object + modal + be + v3
MODALLAR
Fiillerden önce kullanılır
Hepsinin past formu olmayabilir o zaman past tenselerle birlikte kullanabilirsin ( i should have told you ,
i might have come)
CAN + v1 / BE ABLE TO
• Ability
• Request
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
fi
• suggestions
• Permission (izin istemek) : could daha formal
• o ers
• possibility : genel olasılık / ihtimal ( it can rain a lot in Trabzon)
Present
• çıkarım : Bunlarda sadece olumsuz olarak cümle kurulcak (She cant be 25, she looks older )
————Past——————
Could : genel yeteneklerde
Be able to : spesi k olaylardaki yeteneklerde
(İ could run fast : genel oldugunu şöyle anla “İf we know one time”
———Present————
Can / Be able to
——-Future——
Be able to : genel yeteneklerde
MİGHT / MİGHT (NOT) : Çok aşırı emin olmadığımız , varsayımsal tahminlerimizde ( she might be home)
- Kesinlikle emin olduğumuz şeylerde must kullanırız ( they must be having a party, music is very loud)
“Can” ile aynı anlamdadır ancak “Can” daha çok şimdiki zamana ve geniş zamana odaklanırken “be
able to” her zamana göre çekimlenerek kullanılabilir ,
özellikle gelecek zamanda çok işe yarar. (ör : “he’s going to can…” , “she will can..” diyemeyiz / “she
will be able to meet”) ( “Can”in gelecek zaman anlamı verdiği cümlelerde vardır : i can arrive 5 oclock)
- Gelecek zamanda hem -meli/malı hemde -ebilmek anlamı için should/might/must’tan sonra be able
to kullanmalısın. ( i might be able to x this problem : bu sorunu çözüyor olabilimeliyim)
BE ALLOWED TO
Obligation
ff
fi
fi
fi
fi
fi
-birine öneri verirken
MUST : meli / malı (should ile aynı sadece anlamı daha güçlü)
-yükümlülüklerden bahsederken 7 (konuşmacının görüşünü içeren bir sorumluluk olabilir)
-çoğunlukla sorularda ,gelecek zamanla ilgili olarak sadece “i” , “we” için kullanılır , çok resmidir.
-must ile bazen aynı anlamlarda kullanılabilir ama aralarında küçük bir fark vardır . Daha public kurallarda
have to kullanılır. Kişisel yükümlülüklerde must kullanılır. / Must ile kurulan cümlelerde bazen duygular ve
dilekler içerebilir ( ör : i must buy my sister a birthday card)
-kitapta must ve have to’nun aynı anlamlarda kullanıldığını ama have to nun daha yaygın olduğunu
söylüyor bu yüzden eğer karıştırırsan have to kullan.
? -must ve “have to” nun soru kalıbı aynıdır : Do i have to do what you say ? / Must I …? yaygın değil
-“have to” her zaman ile çekimlenebilir ama “must’ın” geçmiş zamanı yok , had to kullan
“-“ have/has to’ nun olumsuzu “mustn’t” dır. Must bir şeyi yapmamasını önerme anlamında değil emir
verme kipi yasaklama gibidir. Dont have to öneri anlamındadır. (You musnt go:dont go / you dont have to
go: istiyosan git ama gitmek zorunda değilsin bence gitme)
1) EİTHER..OR / NEİTHER..NOR ( çok formal) ( Neither ile aynı cümlede olumsuz bir ek
kullanma ama either ile kullanabilirsin)
I can buy either the 7- inc tablet or 10-inc tablet
2) Yalın kullanımları:
Either + singular noun
Neither + singular noun
Both + plural noun
-Can we have out next lesson on the 15th or the 16th ?
• Negatif ise NEİTHER + cümlenin tensine göre auxiliary + I (dikkat et auxiliary’e not koyma)
-bazen cümlenin yapısı olumlu ama anlamı olumsuz olur o zaman da neither kullan. (She never
wears jean - neither does she)
• Pozitif negatif olduguna bakmadan söylenen cümle aynen senin içinde geçerliyse S +
Auxiliary + either
-Neither did I
-I didnt either
-So could I
-I could either
Diğer
What's she like ? ( karakteri nasıl)
: - Ving
( Would u mind moving your car ? Request : please move your car
Would u mind if I opened the window? Request : can I open the window )
Who ( who is someone you are very proud of? ile başlayan sorulara ise ya Noun yada V ile cevap verirsin . İng
koyamazsın
MAKE OR DO ?
İkisi de yapmak anlamında ama make
daha çok yapılan şey sonucu ortaya bi şey
cıkıyorsa kullanılır, do ile kullanılan MAKE
kelimelerde ise önemli olan onu soyut şeylerde
Houseworklerle genelde do kullanılıyor ( do the ironing, do the washing up, do the shopping,
do housework, do the vacuuming , do cooking.. )
Make :
-make a progress
-make a choise
-make sure
-make a mistake
-make a friend
-make a noise
-make an excuse (bahane üretmek)
-make plans , prediction
-make a payment
-make YouTube videos
-make agreements
-make a promise
-make a pro t
-make a decision
-make a joke
GERUND - INFINITIVE
Bazen cümlede birden fazla il vardır ve anlam kafanı karıştırır. İngilizcede cümledeki ili,
gerund veya in nitive ekleriyle il görevinden alıp subject veya object yapıyoruz. Fiil
olarak kalmıyor. Bunları 3 şekilde bilebiliyoruz ilk ikisi mantıksal gerisi ezber.
1) ÇEVİRİ YÖNTEMİ
-mesi,-ması
-erek,-arak,-ırak,-ireki
-yor
-meyi,-mayı
-mek,-mak
fi
fi
fi
fi
fi
In nitive : TO + V1 -mek , -mak
• Be close to ( mek mak üzere olmak) : she was close to getting marrying.
Bazı iller hem gerund hem to ile ilimsi olabilir ama anlamı değişir.
Gerund ( V+ ing) In nitive ( to + V1)
Remember Yaptığın bir şeyi hatırlamak - memorylerle ilgili Yapacağın bir şeyi hatırlamak (unutmak) daha cok
sorumluluklarda görevlerde
Try Denemek ( you should try taking pills for your Çalışmak , çabalamak (you try to do best)
headace )
Stop Bir şeyi yapmayı bırakmak Bir şeyi yapmak için durmak
Need Anlam pasif olur ayrıca pasif yapmaya gerek kalmaz. bir şeyi yapmaya ihtiyaç duymak
(The house needs cleaning.. ) being yazmana gerek
yok
Regret Yaptığın bir şeyden pişmanlık duymak Üzülmek, üzgün hissetmek, birinin duymak
istemeyeceği bir şeyi söylerken kullanılır. Ve cok
resmidir. (Iregret to say you performance wasnt
good)
Mean Anlamına gelmek (bazı sorumluluklar ve sonucları ) It Kastetmek, demek istemek
fi
fi
fi
fi
fi
Have fun / Have a good time, nice Superlative yapıların (the rst, second,
time , enjoy dan sonra Gerund best , last ..) arkasından to
We had a good time playing some card The best thing to do
games
cartoon
Do you mind / would you mind’ dan (Adj + enough ) To + V (adj kadar)
sonra (bir Sakıncası var mı demek) This city has enough historical places to
Gerund
visit .
To
It + be + Adj + noun + to +V
Pasif yapıların arkası her zaman TO It’s a good movie to watch
olacak.
Ali is known to be single
After question word + to +V
Decide what to wear
-help
Adjectives
Not : Adj’ler bazen Linking Verbslerle de kullanılabilir çünkü onlar iş oluş hareket bildirmez.
Cümledeki anlamına bak. (Mesela taste hem tadına bakmak hem tat anlamında oluyor, sen tat
anlamında olanı adj ile kullanabilirsin. Bu yüzden her cümledeki anlama bakman lazım)
Not: Adj her zaman ismin tam önüne gelmek zorunda değil.
fi
fi
fi
Ving : ( Boiling milk : kaynayan süt)
Adverbs
Adverb (zarf) + VERB / ADJECTİVE / ADVERB / SENTENCES..
-ly takısını her zaman eklemek adverbs yapmaz anlamı değişebilir. Bunları ezberle..
• Fast-fast
• Good-well
• Low low
• Near near
• Little little
• Direct
• Wrong
• Pretty
• Straight
• Early
• Far
• Much
• Enough
Pekiştirme
So that / Such that : boylece / sın diye
So : Öyle ki
1) So + adj/adv + that : my mom speaks English so well that you think that she is British
2) So + Adj + a/an + single noun + That : she is so beautiful a girl that you can fall in love
3) So + Many / Much / Few / Little + ……. + That : he has so much money that he can buy
everyting
Such
1) Such + a/an + Adj + single noun + that : she is such a beautiful girl that..
2) Such + Adj + plural noun / uncountable noun + that : he bought such cheap computers
that..
5) Such + a little / a lot of / a few …. That : I know such a lot of information that…
COMPARATİVE
1) Adjectives Comparative
1 hecelilerde : +er (shorter)
(Not) as …..ADJ…..as
2) Adverbs Comparative
Sonu -ly ile bitiyorsa: more/less
(Not) as….adverb…as
Not :
THE SAME AS
The same as : tamamen aynı olan şeyler için (her dress is the same as mine)
SUPERLATİVES
Student
Cellphone
Shoe
Time , news
Taneli yapılar (rice, our, sugar, soil, powder,
Hair, cash
sand, chalk , wheat,corn)
milk , alcohol, tea, lemonde, wine , yoghurt, Evidence, bread cheese coal paper butter
No + noun /verb
- bazı yerlerde uygun olsa da kullanılmaz too good olmaz- really , too funny olmaz - so
Enough ( yeterince ) : + , -
Enough + noun
verb ( no obj) + enough
( - ) anlamı için : (not) - Adj/Adv - Enough
ARTİCLES KULLANIMI
A/AN : Her hangi ve bir tane olan ama spesifik olmayan şeyler için kullanılır (asla
özel olmayacak) ,
-mesleklerden önce
fi
fl
-bazı hastalıkların önünde ( a headache, a stomache )
THE :
• Daha önce bahsedilen şeylerden 2. kez bahsederken
• (Unique : benzersiz) Neyden bahsettiğin açıkça belliyse, herkesçe biliniyosa (tekil çoğul /
sayılabilir sayılamaz önemsiz) ( a pencil her hangi bi kalem , the pencil bu kalem)
• Yer şehir cinema tiyatro (ülkeler için tek basına kullanılmaz ama sonunda stetes, republic vs
varsa)
• Sıfatlar basına the alarak ısımlesır (poor - the poor (fakirler) asla sonuna s getirme.
Sonu sh, ch, ss, ese ile bitenlerin sonuna s gelmez. (The english, the dutch, the Chinese) eğer
sonu bunlarla biltmiyorsa s getirebilirsin (the greeks , the turks, the argentinians, the poles..)
-bazı milletlerin özel adları olabilir bunları the olmadan sonuna s getirerekte kullanabilirsin.(The
polish : poles , Brazilians, italians , greeks..) o milletteki bir kişiden bahsediyorsan basına a/an de
gelebilir.
-her türlü milletten olan kelimeleri basında the olmadan adj + people olarak kullanabılırsın.
(English people)
• Süperlativelerin basında
• Bir hayvan ve bitki türünün tamamından bahsederken (the lion are so powerfull animals, i like
the rose)
• Doğa hava durumu zamanla alakalı şeylerde (the past, the future, the weather , the rain…)
No Articl
No article yani ‘’a, an ya da the’’ article kelimelerinden hiçbirini almayan isimler olarak
adlandırılır. ( çoğul ve sayılamayan isimler) Bu isimleri aşağıda sırayla sıralıyoruz.
• Dil, ders ve spor isimleri (english lesson • Renklerin aktivitele
basına the alır , derslerden kasıt math • Resmi tatiller
falan) • Tv programlarından bahsederken tv basına
• Yol ve cadde isimler hiçbişi gelmez
• Üniversite isimler • İlk ismi özel isim olan yerler (an airport -
• Ulaşım aracı isimleri (i came to by bus) atatürk airport)
• Zaman, gün ve ay isimler • Şehir ve özel insan isimler
• Havaalanı isimler • Şirket ve dükkan isimler
• Ülke ve kıta isimler • Yemek öğünleri ( eğer özel bi yemekten
• Göl şelal bahsediyosan mesela the dinner was
fi
i
Plurals
Sayılamayan şeyler her zaman tekildir bu yüzden verb + s ( water comes )
Bazı kelimeler ( özellikle sonu -ics ile biten ) çoğul gibi görünür ama tekildir. ( mathematics , politics,
athletics / hastalıklar ))
News : tekil
Paralar her zaman tekil ( 5 hundred dollars isn’t a very large sum of money.
IF CLAUSES
IF’LI CUMLE OLURSA RESULT KESİN VE HEP Present Simple - Present -If the wind belows, the trees
0 AYNI OLUR
Simple move.
-BİLİMSEL VEYA KİŞİSEL BİR GERÇEKLİK -If İ drink at night, I cant sleep
OLABİLİR
-If you put stone in the water , it
MİSS OBVİOUS sinks.
1 IFLI OLASI MÜMKÜN POSSİBLE GERÇEK Present Tenses - Any -If we dont leave soon, we will
DURUMLAR OLURSA, RESULTTA OLABİLİR Future Meaning ( WİLL, miss our train
MÜMKÜN CAN COULD MAY -If I’m late for work again, I might
MIGHT, GOING TO ) lose my job
2 GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN OLMAYAN Past Simple / Past Cont - -If I won the lottery , I would buy a
İMKANSIZ VARSAYIMSAL ŞEYLERDE
Would /Could/ Might mension
OR
If I lived in UK , I would have
PRESENT CONDITION - PAST RESULT
bought car.
(2 de şöyle olsaydı böyle olsaydı şu an şu
olurdu diyoduk diye hayal kuruyo gibi burada
da varsayımsal cümle başta sonuç geçmişte)
0 1 2 3
If I drive, we get there faster If I drive, we will get there If I drove, we would get there If I had driven, we could have
faster faster gotten there faster.
Bazen yürüme bazen Spesi k bi durum var yarına Arabamız yok ama eğer Gideceğim yere trenle 30 dk
arabayla gitme durumu var. bir plan yapıyorum. Saat 4 e olsaydı daha hızlı giderdik. geç geldim. Eğer arabayla
Tabikide arabayla daha hızlı tren var ve bunu söylerken gelseydim daha hızlı gelirdim
gidiyoruz.
saat 1. Arabayla gidersek diyorum.
daha hızlı dıyorum.
Her şartlı cümleyi if ile kurmak azorunda değilsin. Bazen şu tarz kelimelerde olabilir;
As soon as
Until
İn case : (-se,-sa diye) it s possible that this will happen ( dont walk too near the
river in case you fall in / in case ı come earlıer, my mom always cooks earlier. )
He opened the window so that the wind could come in : Rüzgar içeri girebilsin diye
pencereyi açtı.
fi
fl
I’m studying English every day so that my english can improve : İngilizcem gelişsin
diye her gün İngilizce çalışıyorum.
If : only if demektir ama cümleleri devrik yapar ama if only : keşke demektir.
On condition that
Provided that
-on condition that you have done your homework, we will take you to the park.
İn the event of : şartıyla / sonrasında asla cümle gelmez , isim isim tamlaması veya
ilimsi gelir.
So long as
As long as : Müddetçe
Supposing that
But for
With / without
Other wise
-you had to study hard other wise you would have studied same class again.
Şu an için i erde bu seviye yeterli mix için hakkı 25 in son 5 dk ve if2 izle.
REPORTED SPEECH
fi
fl
She said (that) ‘I love you’
- To +someone
(“I live in the UK”- She said that she lives in the UK)
-Eğer gelecekle ilgili bir şey söylenmiş ama söylenen şey aktarıldığında daha hala
gerçekleşmemişse bunun tense’ini değişmene gerek yok ama değişsende olur, ikisi de geçerli
( “I am ying to Canada Next week - He told me that he is ying to Canada next week )
-Eğer aktardığımız şeyi söyleyen bunu sürekli söylüyorsa said yerine present simple yani says ve
say ile atrabailirsin.
(“ are u a student at this uni?” She asked (me) if/weather I was a student at this university
-Where, What , When, How, Why, Which ile sorulan soruları reported ederken de aynısını
yapıyoruz tek fark if/weather yerine Question Word koyuyoruz + zaman zar arını cevirme.
(“Why cant you work on Mondays?” - She asked me why I couldn’t work on Mondays )
-Who/What ile sorulan soruları reported ederken who’dan sonra subject kullanılmaz.
(Turn around and raise your hands! - My mom told me to turn around and raise my hands)
fl
ff
fl
fl
ff
-Henüz söylemediğimiz söylemeyi planladığımız şeyleri söylerken tabiki daha söylemediğimiz
için said/told kullanmayız ve söyleyeceğimiz şeyi bir tense geçmişle çekimlemeyiz ve zaman
zar arını da değiştirmeyiz.
Mesela (I will say / I say / I have said that I am breaking up with him )
-Reported edilen cümlenin aktarılmasıyla söylenmesi arasında önemli bir süre farkı yoksa veya
genel durumlardan zik kurallarından bahsediyorsak cümleyi aktarırkan zaman tenseini
çevirmeyiz.
( The Earth circles around the Sun - She said that the earth circles around the Sun)
-I ı / whenli while’lı cümleleri report ederken tense çevirmeyiz + zaman zar arını da
cevirmiyoruz
I have been eating an apple He told me that he had been eating an apple
Past Simple
Past Perfect Tense
I will have eaten an apple He said that he would have eaten an apple
Future Perfect Continuous
Can Could
Be going to
Was going to
Could Could
Should Should
fl
fl
fi
fl
Would Would
Might Might
now then
ago Before
this That
there Those
here There
Phrasel verbs
Set up / establish
Genellikle yeni bi iş kurarken (her anlamda ) şirket , barikat
-set up a business
Make up
Make up for (something) / compensate
1) Makyaj
-tela etmek : After all the delays, we were anxious to make
2) Oluşturmak ( women make up %56 of class / We need up for lost time. Her enthusiasm makes up for her lack of
one more person to make up a team.)
experience.
Cactus-cacti
Fungus-fungi
Focus-foci (odak)
Alga-algae (yosun)
Bacterium - bacteria
Shelf - shelves
Wife - wives
Wolf - wolves
Bureau - bureaus (Büro, çalışma masası)
Thief - thieves
Datum - data
Leaf - leaves
Die - dice (zar)
Knife - knives
Embargo - embargoes (ambargo, yasaklama)
Roof - roofs
İndex - indexes : indeks , işaret , ibre
Cli - cli s
Scarf - scarves
Woman - women
Aircraft
Person - people
Deer
Mouse - mice
Salmon
Tooth - teeth
bison
Foot - feet
Series
Ox (öküz) - oxen
Bazı isimler hep çoğuldur tekili yoktur
Louse (bit) - lice
Trousers- pantalon
Child- children
Spectacles –gözlük
Life- lives
ff
fi
ff
Glasses-gözlük
Sun glasses –güneş gözlüğü
Shorts- Şort
Scissors / shears –makas
Jeans-kot pantalon
Tongs – maşa
Binoculars- dürbün
Cattle-sığır
Darts
Eyes : gö
Shoes
Tights : tay
Specie
Athletic
Linguistics : dilbili
Pyjamas
Remains (kalıntı)
Clothes çamaşır)
Outdoors : dışarısı
Goods : mal
News : haber
Archives : arşiv