ÖZET Anadolu'da Türk Süsleme Sanatları içerisinde ayrı bir önem taşıyan ahşap tavan göbeklerini, Ankara Cami ve Mescitlerinin günümüze ulaşabilmiş seçkin eserlerinde görmek mümkündür. Ankara kent merkezindeki 12. yüzyılın sonuna... more
ÖZET Anadolu'da Türk Süsleme Sanatları içerisinde ayrı bir önem taşıyan ahşap tavan göbeklerini, Ankara Cami ve Mescitlerinin günümüze ulaşabilmiş seçkin eserlerinde görmek mümkündür. Ankara kent merkezindeki 12. yüzyılın sonuna tarihlenen bir, 15.yüzyıl'a ait üç, 17.-18. yüzyıldan sekiz, 20. yüzyıldan ise üç adet olmak üzere toplam on beş adet caminin sanat değerine sahip tavan göbeği olduğu anlaşılmaktadır. Bu cami ve mescitlere dair çeşitli yayınlardaki kısa bilgiler dışında, bu konuyla ilgili doğrudan bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızda tavan göbeklerimizin yer aldığı bu on beş adet cami ve mescidin her birinin kısa mimari tanımı yanında, esas itibariyle tavan göbeklerinin süslemeleri ve diğer özellikleri detaylı bir şekilde tanıtılacaktır. Ayrıca Ankara'daki cami ve mescitlerde yer alan tavan göbeklerinin tespit edilmesi, yapım ve süsleme özelliklerinin tahlil edilerek sanat tarihi bakımından irdelenmesi ve Türk Sanatı itibariyle yerinin belirlenmesi hedeflenmektedir.
Trabzon İli Osmanlı Camilerinde her biri sanat değeri taşıyan 57 ahşap minber tespit edilmiştir. Bölgede bulunan camilerin bir kısmı araştırmacılar tarafından incelenmiş olmakla birlikte, bazı yapılar hakkında hiçbir bilgi bulunmaz.... more
Trabzon İli Osmanlı Camilerinde her biri sanat değeri taşıyan 57 ahşap minber tespit edilmiştir. Bölgede bulunan camilerin bir kısmı araştırmacılar tarafından incelenmiş olmakla birlikte, bazı yapılar hakkında hiçbir bilgi bulunmaz. Ayrıca yapılan çalışmalarda yapıların kısaca tanıtıldığı görülür. Bu çalışmalarda minberlere neredeyse değinilmemiştir. Türk Sanat Tarihi açısından önem arz eden bu minberlerin yeterince incelenip tanıtılmadığını düşündüğümüz için Trabzon İli Camilerinde Ahşap Minberler başlıklı çalışmaya yöneldik. Öncelikle konunun kapsam ve içeriğinin belirlenmesi açısından ilgili yayınlar taranmış, kütüphane ve arşivlerde çalışmalar yapılarak konuyla ilgili bilgiler toplanmıştır. Daha sonra eserler yerinde incelenerek sistematik bir düzende katalogda tanıtılmış, karşılaştırma ve değerlendirme bölümünde ise bütün eserlerin öncelikle kendi içinde, daha sonra Anadolu Selçuklu, Erken, Klasik ve bölge dışındaki Geç Osmanlı ayrıca Karadeniz Bölgesi minberleriyle benzer ve ayrılan yanları ortaya konularak Türk Sanat Tarihindeki yeri belirlenmeye çalışılmıştır. Bir tanesi 15.yüzyıldan, iki tanesi 18.yüzyıldan 52 tanesi 19.yüzyıldan, iki tanesi 20.yüzyıldan olmak üzere 57 minber incelenmiştir. Bu minberler gerek elemanları bakımından gerekse motif ve kompozisyon itibariyle yapıldıkları dönem özelliklerini taşımakla birlikte, yöresel üslupları da barındırmaktadır.
ÖZ 1461 yılında fethedilmesi ile beraber imar faaliyetlerine başlanan Trabzon' da en erken tarihli ahşap minber Orta Hisar Fatih Camisine aittir. Bu minber dışında il genelinde bulunan diğer minberler çoğunlukla 19. yüzyılda yapılmıştır.... more
ÖZ 1461 yılında fethedilmesi ile beraber imar faaliyetlerine başlanan Trabzon' da en erken tarihli ahşap minber Orta Hisar Fatih Camisine aittir. Bu minber dışında il genelinde bulunan diğer minberler çoğunlukla 19. yüzyılda yapılmıştır. Ayrıca malzemenin bolluğundan dolayı gerek mimaride gerekse el sanatlarında ahşap kullanımı Trabzon ilinde yoğun bir şekilde görülmektedir. Trabzon İli Osmanlı Camilerinde yüzeyinde natürmort desenleri olan dokuz minber bulunmaktadır. Minberlerin üçü Dernekpazarı, ikisi Çaykara, ikisi Hayrat, biri Maçka ve biri de Of ilçesindedir. Tamamı ahşap olan bu minberler geç dönem özellikleri yanında geleneksel özellikleri de barındıran küçük boyutlu köy minberleridir. Bu minberlerden yalnızca bir tanesinin kitabesi vardır ve M.1811 tarihlidir. Diğer minberler ise süsleme programına göre camisiyle aynı tarihe ya da benzer diğer minberlere göre tarihlendirilmiştir. Buna dayanarak altısının 19. yüzyılın başında, ikisinin ise yüzyıl sonunda yapıldığı düşünülmektedir. İncelenen minberler, elemanları bakımından klasik minberlerden ayrılırken süsleme özellikleri bakımından dönem özelliklerini fazlasıyla yansıtmaktadır. Minberlerin hepsinde oyma tekniği kullanılmıştır. Minber yüzeylerinde görülen natürmortlardan her birisi birer pano niteliğindedir. Altı minberde natürmort desenleri aynalıkta, iki minberde kapı kanatlarında, bir minberde ise köşk yüzeylerindedir. Natürmort desenlerinin hepsinde bir vazodan, ibrikten ya da kâseden çıkan çiçekler görülür. Bu çiçeklerin çoğu lale olmakla birlikte bazı kompozisyonlarda lale ile birlikte üzüm salkımı ve papatyaya da rastlanmaktadır. Bir natürmortta ise diğerlerinden farklı olarak vazodan çıkan akant yaprakları görülmektedir. Ayrıca natürmort için ayrılmış yüzeyler çiçeklerle ve yapraklarla boşluk kalmayacak şekilde doldurulmuştur. Bu çalışmada her bir minberin süsleme ve teknik özellikleri detaylı bir biçimde tanıtılacaktır. Ayrıca Trabzon' da yüzeylerinde natürmort deseni işlenmiş minberlerin özellikleri tahlil edilerek sanat tarihi ve Türk Sanatı bakımından yerinin belirlenmesi hedeflenmektedir.
Tüm hakları saklıdır. Copyright sahibinin izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının, elektronik, mekanik ya da fotokopi ile basımı, yayımı, çoğaltılması ve dağıtımı yapılamaz.
FOUNTAIN DEPICTIONS ON THE MURALS OF YOZGAT BUILDINGS Fountain architecture has a very important place in Ottoman culture. The most important reason for this is the importance attached to water by Islam and the provision of a source of... more
FOUNTAIN DEPICTIONS ON THE MURALS OF YOZGAT BUILDINGS Fountain architecture has a very important place in Ottoman culture. The most important reason for this is the importance attached to water by Islam and the provision of a source of water to people is considered to be one of the best charities. In addition, the Hadith "Providing water is the most virtuous Sadaqah" is also quite encouraging. As a matter of fact, even today, we come across fountain architecture as one of the top forms of charity. Constituting one of the important building blocks for the development of civic texture in Ottoman architecture, fountains were constructed as separate units or within various building complexes while they were also constructed along roads, in open spaces and countryside. Our study encompasses a total of three fountain depictions on Yozgat Murals. Başçavuşoğlu Mosque hosts two of them while the other one is located in Nizamoğlu Mansion. Although it is known based on the literature that many fountains were present in Yozgat city, only a few of them still survive. These murals to be examined within our study are quite significant as they depict the city of Yozgat when they were designed and inform us about the works that are no longer present. Although there is no study directly discussing Yozgat Fountains, various pieces of literature refer to the existing and annihilated fountains but the absence of any study on fountain depictions on murals has encouraged us to conduct this study. Our study aims to depict fountains on murals and evaluate them in comparison with the existing fountains in Yozgat.
İslam sanatı ve mimarisinde kullanılan Arapça ve Farsça kökenli bazı terimlerin Türkçede farklı anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. "Maşrabiye" kelimesi de bu terimlerden birisidir. İslam coğrafyasında ortaya çıkmış ve uygulanmış olan... more
İslam sanatı ve mimarisinde kullanılan Arapça ve Farsça kökenli bazı terimlerin Türkçede farklı anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. "Maşrabiye" kelimesi de bu terimlerden birisidir. İslam coğrafyasında ortaya çıkmış ve uygulanmış olan maşrabiye aslında mimari bir ögenin adıyken Türk Sanat Tarihi literatüründe bir çeşit ahşap tekniği olarak bilinmektedir. Bu tekniğin adı Arapçada hart )خرط( olarak bilinmektedir. Arapça bir kelime olan hart sözcüğünün Türkçedeki karşılığı tornadır. İngilizce ise bu teknik lathe (torna) olarak geçmektedir. Maşrabiye, tüm Batı kökenli kaynaklarda mimari bir eleman olarak bilinmekte ve birkaç farklı tanımı bulunmaktadır. Bu tanımlardan hiçbirinde maşrabiyenin bir ahşap tekniği olduğundan söz edilmemektedir. Bu çalışmanın amacı, mimari bir eleman olan maşrabiyenin kökeni, özellikleri, İslam sanatındaki yeri, Sanat Tarihi literatürüne ne zaman girdiği ayrıca İslam sanatında kullanımı ve gelişimi hakkında detaylı bilgi sunmaktır. Bunun yanında kelime olarak terminolojimizde yer almayan ancak Türk sanatında uygulanmış eserlerin oldukça fazla olduğu "hart tekniği" hakkında bilgi vererek literatürümüze "maşrabiye tekniği" olarak geçmiş bu tekniğe Türkçe bir karşılık sunarak sanat tarihi terminolojisine katkı sağlamaktır.
Ion cymatium, i.e. egg end dart, is a molding which is shaped by full or half vertical oval forms aligned alternately and between them; pointy leaves resembling dart ends are placed. Generally the patterns used in Byzantine art assume the... more
Ion cymatium, i.e. egg end dart, is a molding which is shaped by full or half vertical oval forms aligned alternately and between them; pointy leaves resembling dart ends are placed. Generally the patterns used in Byzantine art assume the formal characteristics of Roman art instead of its architectural tradition. One of these patterns, ion cymatium has been modified in structure as well as in form. In Byzantine art, it has assumed the form of “egg within parentheses” or “almond within parentheses”. It shows us that ion cymatium has emerged from the strict formal rules of Roman art and assuming a more flexible form, has adapted itself to the Byzantine art. Ion cymatium found on moldings or echinus in Hellenistic and Roman art is observed mostly on architectural and liturgical works (arch ornaments, capitals, templon architraves etc.) and ivory works, wall paintings and mosaics of Late Roman and Early Byzantine art. In this study, the formal characteristics of the samples of ion cymatium in Late Roman Early Byzantine art will be addressed.
Key Words: Ion cymatium, Early Byzantine Art, egg and dart, pattern
A related issue addressed in this research is whether or not these handmaids in the Jacob story, who are depicted in Christian art as playing important roles and holding crucial positions in the family, are biblically more important to... more
A related issue addressed in this research is whether or not these handmaids in the Jacob story, who are depicted in Christian art as playing important roles and holding crucial positions in the family, are biblically more important to both the narrative and the family than has traditionally been recognized. Because of the importance of the historical context, the story of Zilpah and Bilhah is a remarkable myth for females and may be viewed as a master archetype of the age-old infertility problem. This raises of the question of how handmaids were defined in the Bible. In the study, examples of Christian art were included with the Bible commentary. Consequently, identifying the handmaids is only possible by following the chronological sequence of events in Genesis. This study also shows the identify of handmaids in the biblical book of Genesis. Besides the Bible, rabbinic sources were also investigated in detail. It is possible that children may have increased the status of women in Genesis but this is only true of women who already had status to speak of.
Öz: Ülkemizin kültürel değerlerini korumaya ve sonraki nesillere aktarmaya yönelik farkındalık düzeyi, geçmişe göre gelişme göstermiştir. Ancak henüz yeterli seviyelere ulaşılmadığı açıktır. Bu durumu sık sık karşılaştığımız kaçak kazı ve... more
Öz: Ülkemizin kültürel değerlerini korumaya ve sonraki nesillere aktarmaya yönelik farkındalık düzeyi, geçmişe göre gelişme göstermiştir. Ancak henüz yeterli seviyelere ulaşılmadığı açıktır. Bu durumu sık sık karşılaştığımız kaçak kazı ve definecilik haberleri göstermektedir. Özellikle somut kültürel mirasımızın korunmasında ve Tarihî eser kaçakçılığının önlenmesinde devletin aldığı önlemlerin yetersizliği gözlem-lenmektedir. Doğal olarak bu konuda halkın bilinç düzeyinin artırılması, koruyucu önlemler arasında en etkili yoldur. Somut kültürel değerlerin korunmasında milli değerlere olan bilinç düzeyi de önem arz etmektedir. Bu çalışmada elde edilecek sonuçların ortaöğretim düzeyinde toplumun kültür varlıklarına yönelik bilinç düzeyini belirleme ve artırmaya yönelik yapılacak planlamalara temel teşkil etmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın ana kaynağını uygulanan anketler oluşturmaktadır. Ortaöğretim öğrencilerinde belirli bir düzeye sahip olmakla birlikte, somut ve somut olmayan kültürel değerleri koruma ve aktarma konusunda işlevsel bir bilinç olmadığı görülmüştür. Yapılan değerlendirmeler sonucunda bilinçli bir farkındalığın oluşturulması için okul dışında yapılacak etkinliklerin oldukça faydalı olacağı düşünülmektedir. Abstract: In comparison with the past, there is progress in the level of awareness concerning the protection of Turkey's cultural heritage and its transmission to future generations. However, this progress has still not reached the expected level. News of illegal treasure hunting is an example of this situation. A lack in the state's precautions taken concerning the protection of the physical evidence of cultural heritage and in the prevention of historical artifacts smuggling can be observed. Increasing the social awareness of people is, of course, the most efficient and cheapest way to ensure protective precautions. The level of awareness of national values is also important in the protection of the physical evidence of examples of cultural heritage. The aim of this study is that the data provided will provide a basis for determination and and an improvement in awareness of cultural values at the level of secondary school students. The basic evidence employed in this study were questionnaires. Although secondary students have some knowledge, it was found they do not have a functional awareness of the importance of the protection and the transmission to future generations of both tangible and intangible cultural values. As a result of the evaluation of these findings, it is thought that activities outside the schools would be very helpful in order to create an increased awareness.
The subject of this study is the Early Byzantine Period Illuminated Theological Manuscripts. The primary aim of this study is to identify and classify the themes of Early Byzantine Period illuminated theological manuscripts, analyzing and... more
The subject of this study is the Early Byzantine Period Illuminated Theological Manuscripts. The primary aim of this study is to identify and classify the themes of Early Byzantine Period illuminated theological manuscripts, analyzing and comparing their styles accordingly, presenting the production materials and determining their place of production. During the museum and library research the Quedlinburg Itala (Ms. Theol. Lat. fol. 485 / LDAB 8476), Ashburnham Pentateuch (Ashburnham Pentateuch MS nouv. acq. lat. 2334 / LDAB 8110), Rabbula Gospel (Rabbula Gospels Cod. Plut. I,56 / LDAB 115232), Paris Syrian Bible (The Syriac Bible of Paris Cod. syr. 341 / LDAB 115270), St. Augustus Gospel (Cambridge, Corpus Christi College 286 / LDAB 7481), British Library Cannon Tables (London, British Library Add MS 5111 / LDAB 7151)and Cotton Genesis (Lond.Cotton Otho B.IV / LDAB 3242) were analyzed at the outset under the title of Early Byzantine Period Illuminated Theological Manuscripts. The Rossano Gospels (Codex Purpureus Rossanensis / LDAB 2990), Sinope Gospel (Codex Purpureus Sinopensis Paris, Suppl. Gr. 1226 / LDAB 2902) and Vienna Genesis (Vindob. Theol. gr. 31 / LDAB 3078) were addressed separately under the title of Early Byzantine Period Purpura Codices. Analyses revealed that presence of the biblical illuminations in Orthodox Byzantine, and even the depiction of the Old Testament scenes without referring to the New Testament as in the Vienna Genesis manuscript samples, is of high importance in terms of the relationship developed between a belief that has just been institutionalized and tradition. The fact that Jewish art bearing traces of Hellenistic culture caused the Old Testament plots to be used in Christian themes contains some scientific data with regards to the fact that it shows how geographically, and historically different cultures are articulated.