Ege Univesity
Classical Archeology
2017 yılında yüksek lisans eğitimimin ders aşamasında almış olduğum Turizmin Temel İlkeleri isimli derste yaptığım seminer sunumudur.
1986’da İtalya’da başlayan ve 1989 yılı itibariyle uluslararası boyuta ulaşan Slow Food bugün 160 ülkede binlerce üyesiyle dünyaya daha kaliteli bir yaşam sunuyor. Slow Food soframızdan gezegenimize uzanan yolda yok olmakla karşı karşıya... more
1986’da İtalya’da başlayan ve 1989 yılı itibariyle uluslararası boyuta ulaşan Slow Food bugün 160 ülkede binlerce üyesiyle dünyaya daha kaliteli bir yaşam sunuyor. Slow Food soframızdan gezegenimize uzanan yolda yok olmakla karşı karşıya olan yüzlerce besinin devamlılığını sağlarken ekolojik sistemi de koruyor. 1980’lerde gündeme gelen sürdürülebilirlik de benzer hedefleri taşıyor. Yaşayabileceğimiz yeni bir dünya yok ve kendimizden öte gelecek nesillerin her geçen gün daha fazla kirlenen ve hızlanan bu dünyada hayatlarını nasıl sürdürebileceğini düşünmek zorundayız. Turizmin dünya genelinde en büyük hizmet sektörlerinden biri olduğunu biliyoruz. Ancak bu hizmet sektörünün çevreye mümkün olan en az zararı vermesini sağlamak adına sürdürülebilir turizmin ilke ve amaçlarını uygulamalıyız.
Çalışmamızda gelecek nesillerin sosyal, kültürel, çevresel ve ekonomik yaşamını ön planda tutarak Slow Food ve sürdürülebilir turizmi bir araya getirdik. Geleceği korumaya yönelik bu iki farklı alanın birlikte sağladıkları yararları araştırmayı ve ortaya çıkan sonuçların ilerleyen yıllarda göz önünde bulundurulmasını, buradan yola çıkarak yeni bir alternatif turizm hareketi sunmayı amaçladık.
Araştırma alanı olarak Germiyan köyünü, araştırma yöntemi olarak ise yarı yapılandırılmış görüşme ve yapılandırılmamış gözlem tekniklerini kullandık. Çalışma grubu için seçtiğimiz kişileri amaçlı örneklem yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi ile belirledik. Germiyan’ın yerel halkından 8 kişi ve Çeşme’den köyde Slow Food hareketlerine öncülük eden 2 kişi ile 2 haftalık süreçte çalışmamızı yürüttük. Yapılandırılmamış gözlem tekniğini ise Beşinci Germiyan Festivali ve görüşmeler esnasında kullandık.
Slow Food’un turizme ve günlük yaşama etkisini araştırdığımız bu çalışmanın bulgularına dayanarak Slow Food’un uygulandığı yerde olumlu yönde değişikliklere sebebiyet verdiği sonucuna vardık. Hareketin Germiyan’da başarısız olma sebepleri de elde ettiğimiz sonuçlar arasında yer aldı.
Beginning in Italy in 1986 and reaching an international dimension as of 1989 Slow Food now has thousands of members in 160 countries and offers a higher quality life for the world. Slow Food protects hundreds of tastes from extinction while doing that it also protects the ecosystem. We don’t have another world to live so we should think how the next generation could live in a world, which is getting more polluted and more deteriorating each day. We know that tourism is one of the largest service industries in the World but we should not let this industry harm the environment. To be able to do that we should exert the principals and the objectives of sustainable tourism.
In this study, we brought Slow Food and sustainable tourism together while giving particular importance to next generations’ social, cultural, economic life. Researching the mutual benefits of these two different fields on protecting the future, we aimed to submit a new type of a sustainable tourism movement based on these results
Our Research place was Germiyan village and our research methods were semi-structured interview and unstructured observation technique. We collected data from 8 residents of the village and 2 persons from Cesme who leaded the slow food movement in Germiyan. We completed this research in 2 weeks. We used unstructured observation technique in 5th Germiyan Festival.
Basing on results of our study, which we researched the effect of Slow Food in tourism and daily life we concluded that Slow Food has a positive impact on places where it is applied. We also had a conclusion on why Slow Food movement failed in Germiyan village.
Çalışmamızda gelecek nesillerin sosyal, kültürel, çevresel ve ekonomik yaşamını ön planda tutarak Slow Food ve sürdürülebilir turizmi bir araya getirdik. Geleceği korumaya yönelik bu iki farklı alanın birlikte sağladıkları yararları araştırmayı ve ortaya çıkan sonuçların ilerleyen yıllarda göz önünde bulundurulmasını, buradan yola çıkarak yeni bir alternatif turizm hareketi sunmayı amaçladık.
Araştırma alanı olarak Germiyan köyünü, araştırma yöntemi olarak ise yarı yapılandırılmış görüşme ve yapılandırılmamış gözlem tekniklerini kullandık. Çalışma grubu için seçtiğimiz kişileri amaçlı örneklem yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi ile belirledik. Germiyan’ın yerel halkından 8 kişi ve Çeşme’den köyde Slow Food hareketlerine öncülük eden 2 kişi ile 2 haftalık süreçte çalışmamızı yürüttük. Yapılandırılmamış gözlem tekniğini ise Beşinci Germiyan Festivali ve görüşmeler esnasında kullandık.
Slow Food’un turizme ve günlük yaşama etkisini araştırdığımız bu çalışmanın bulgularına dayanarak Slow Food’un uygulandığı yerde olumlu yönde değişikliklere sebebiyet verdiği sonucuna vardık. Hareketin Germiyan’da başarısız olma sebepleri de elde ettiğimiz sonuçlar arasında yer aldı.
Beginning in Italy in 1986 and reaching an international dimension as of 1989 Slow Food now has thousands of members in 160 countries and offers a higher quality life for the world. Slow Food protects hundreds of tastes from extinction while doing that it also protects the ecosystem. We don’t have another world to live so we should think how the next generation could live in a world, which is getting more polluted and more deteriorating each day. We know that tourism is one of the largest service industries in the World but we should not let this industry harm the environment. To be able to do that we should exert the principals and the objectives of sustainable tourism.
In this study, we brought Slow Food and sustainable tourism together while giving particular importance to next generations’ social, cultural, economic life. Researching the mutual benefits of these two different fields on protecting the future, we aimed to submit a new type of a sustainable tourism movement based on these results
Our Research place was Germiyan village and our research methods were semi-structured interview and unstructured observation technique. We collected data from 8 residents of the village and 2 persons from Cesme who leaded the slow food movement in Germiyan. We completed this research in 2 weeks. We used unstructured observation technique in 5th Germiyan Festival.
Basing on results of our study, which we researched the effect of Slow Food in tourism and daily life we concluded that Slow Food has a positive impact on places where it is applied. We also had a conclusion on why Slow Food movement failed in Germiyan village.
Bu çalışma Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Yüksek Lisans seminer dersi için ödev olarak hazırlanmıştır (Temmuz, 2020). Yararlanılan kaynaklar: Akurgal, E. (1979). Erythrai. İzmir: Tifset A.Ş. Akurgal, E. (2014). Anadolu Kültür... more
Bu çalışma Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Yüksek Lisans seminer dersi için ödev olarak hazırlanmıştır (Temmuz, 2020). Yararlanılan kaynaklar:
Akurgal, E. (1979). Erythrai. İzmir: Tifset A.Ş.
Akurgal, E. (2014). Anadolu Kültür Tarihi. Ankara: Phoenix Yayınevi.
Aykurt, A. (2010). “Late Bronze Age Pottery from Çeşme – Bağlararası”. OLBA XVIII, 1-63.
Caymaz, T. (2006). “Urla Yarımadası’nda Bir Yerleşme: Germiyan Yalısı-Küçük Ada”, in Studies in Honour of Hayati Erkanal: Cultural Reflections, Öktü Erkanal (ed.), İstanbul: Homer Kitabevi.
Gezgin, İ. (2012). Alacaat’tan Alaçatı’ya: Rüzgârlı Bir Köyün Hikayesi. İstanbul: Sel Yayıncılık.
Gezgin, İ. (2019). Çeşme-Alaçatı: Arkeoloji, Tarih, Kent, Kimlik. İzmir: Yakın Kitabevi.
Şahoğlu, V & Erkanal, H. & Böyükulusoy, Ü. Ç. & Erbil, Y. (2011). ÇeşmeBağlararası 2010 Yılı Kazıları. 33. Kazı Sonuçları Toplantısı 4. Cilt, 489-508.
Şahoğlu, V. & Böyükulusoy, Ü. Ç. & Erbil, Y. & Erkanal, H. & Tuğcu, İ. (2014). 2012 Yılı Çeşme-Bağlararası Kazıları. Anadolu/Anatolia Dergisi 40, 179-194.
Şahoğlu, V. & Çayır, Ü. & Gündoğan, Ü. & Tuğcu, İ. (2018). Çeşme-Bağlararası: Batı Anadolu Sahil Kesiminde Bir Tunç Çağı Yerleşimi. Anadolu/Anatolia Dergisi 44, 371-389.
Akurgal, E. (1979). Erythrai. İzmir: Tifset A.Ş.
Akurgal, E. (2014). Anadolu Kültür Tarihi. Ankara: Phoenix Yayınevi.
Aykurt, A. (2010). “Late Bronze Age Pottery from Çeşme – Bağlararası”. OLBA XVIII, 1-63.
Caymaz, T. (2006). “Urla Yarımadası’nda Bir Yerleşme: Germiyan Yalısı-Küçük Ada”, in Studies in Honour of Hayati Erkanal: Cultural Reflections, Öktü Erkanal (ed.), İstanbul: Homer Kitabevi.
Gezgin, İ. (2012). Alacaat’tan Alaçatı’ya: Rüzgârlı Bir Köyün Hikayesi. İstanbul: Sel Yayıncılık.
Gezgin, İ. (2019). Çeşme-Alaçatı: Arkeoloji, Tarih, Kent, Kimlik. İzmir: Yakın Kitabevi.
Şahoğlu, V & Erkanal, H. & Böyükulusoy, Ü. Ç. & Erbil, Y. (2011). ÇeşmeBağlararası 2010 Yılı Kazıları. 33. Kazı Sonuçları Toplantısı 4. Cilt, 489-508.
Şahoğlu, V. & Böyükulusoy, Ü. Ç. & Erbil, Y. & Erkanal, H. & Tuğcu, İ. (2014). 2012 Yılı Çeşme-Bağlararası Kazıları. Anadolu/Anatolia Dergisi 40, 179-194.
Şahoğlu, V. & Çayır, Ü. & Gündoğan, Ü. & Tuğcu, İ. (2018). Çeşme-Bağlararası: Batı Anadolu Sahil Kesiminde Bir Tunç Çağı Yerleşimi. Anadolu/Anatolia Dergisi 44, 371-389.
- by Burcu Demir and +1
- •
- Ionia, Arkeoloji, Çeşme, Bağlararası
Geçmişi prehistorik çağlara kadar dayanan İstanbul’un binlerce yıllık tarihi birçok medeniyeti içinde barındırmaktadır. Efsanelere konu olan kuruluş hikâyesi ise MÖ 7. yüzyılda Megaralı Byzas ile başlamaktadır. Anlatıya göre doğal bir... more
Geçmişi prehistorik çağlara kadar dayanan İstanbul’un binlerce yıllık tarihi birçok medeniyeti içinde barındırmaktadır. Efsanelere konu olan kuruluş hikâyesi ise MÖ 7. yüzyılda Megaralı Byzas ile başlamaktadır. Anlatıya göre doğal bir liman ve verimli arazilere sahip stratejik bir noktanın gözden kaçırılması sonucu boğazın diğer yakasında bulunan verimsiz toprakların tercih edilmesinin Byzas tarafından yadırgandığı bilinmektedir. Bu durum Byzas’ın Anadolu yakasında konumlanmış Khalkedon'u (Kadıköy) "körler ülkesi" olarak nitelendirmesine sebep olmuştur. Böylece kentin temellerini Apollon kâhini tarafından öğütlenen yerde körler ülkesinin karşısına kurmuştur (Kurt, 2021).Yüzyıllar sonrasında Byzas tahtını Roma İmparatorluğu’na bırakmıştır. MS 4. yüzyıla gelindiğinde I. Konstantinus (306-307) ile birlikte İstanbul için yeni bir çağ açılmıştır. Nova (Yeni) Roma burada inşa edilmiştir. Hıristiyanlığın resmi din olmasıyla önemi artan şehir, ikiye bölünen Roma İmparatorluğu’nda Doğu Roma’ya başkentlik etmiştir. 1453 yılında onlarca Roma imparatoruna ev sahipliği yapan şehir, Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesine geçmiştir ve imparatorluğun yeni başkenti olmuştur. Cumhuriyetin ilanına kadar onlarca Osmanlı padişahları tarafından
yönetilen İstanbul başkent unvanını kaybetse de kozmopolit yapısından ödün vermeyerek ticaretin, sanatın ve kültürün kalbi olmaya devam etmiştir. Binlerce yıllık bu miras sayesinde İstanbul, farklı kültürlere ev sahipliği yapma fırsatına sahip olmuştur. Özellikle Osmanlı Döneminde saray ve çevresinde gelişen kültürel yapının bir kısmı günümüze ulaşmayı başarmıştır. “Bir sanatın yükselmesi, devlet kademesinin de onunla ilgilenmesi sayesinde olur.” (istanbultarihi.ist). Osmanlı padişahları tarafından İslam sanatları başta olmak üzere sanatsal faaliyetlerin desteklendiğini ve onlar tarafından da icra edildiğini İstanbul’un her köşesinde görmek mümkündür. Zaman zaman yok olmaya yüz tutan bu kültürel mirasın bir kısmı koruma altına alınıp geleceğe aktarılmaktadır.
Haziran 2023 itibarı ile Somut Olmayan Kültürel Miras İl Envanteri’ne İstanbul’dan 29 unsur kayıtlı durumdadır. Kitabın sınırlılıkları gereği bu örneklerin tamamına burada yer vermek mümkün değildir. Bu bölümde, Osmanlı ve İstanbul kimliklerini en iyi yansıttığını düşündüğümüz ve turistik çekim güçlerinin yüksek olduğuna inandığımız on unsur tanıtılacaktır.
yönetilen İstanbul başkent unvanını kaybetse de kozmopolit yapısından ödün vermeyerek ticaretin, sanatın ve kültürün kalbi olmaya devam etmiştir. Binlerce yıllık bu miras sayesinde İstanbul, farklı kültürlere ev sahipliği yapma fırsatına sahip olmuştur. Özellikle Osmanlı Döneminde saray ve çevresinde gelişen kültürel yapının bir kısmı günümüze ulaşmayı başarmıştır. “Bir sanatın yükselmesi, devlet kademesinin de onunla ilgilenmesi sayesinde olur.” (istanbultarihi.ist). Osmanlı padişahları tarafından İslam sanatları başta olmak üzere sanatsal faaliyetlerin desteklendiğini ve onlar tarafından da icra edildiğini İstanbul’un her köşesinde görmek mümkündür. Zaman zaman yok olmaya yüz tutan bu kültürel mirasın bir kısmı koruma altına alınıp geleceğe aktarılmaktadır.
Haziran 2023 itibarı ile Somut Olmayan Kültürel Miras İl Envanteri’ne İstanbul’dan 29 unsur kayıtlı durumdadır. Kitabın sınırlılıkları gereği bu örneklerin tamamına burada yer vermek mümkün değildir. Bu bölümde, Osmanlı ve İstanbul kimliklerini en iyi yansıttığını düşündüğümüz ve turistik çekim güçlerinin yüksek olduğuna inandığımız on unsur tanıtılacaktır.