He graduate from Gazi University Faculty of Economics and Administrative Sciences in 1995. He obtained his MA degree in 2001 at Ankara University. He has a Ph. D. at Ankara University Institute of Social Sciences in 2007. Since 2008, he has been working as an Associate of Professor in the Department of Public Administration at Harran University. He is currently working on City Council, Urban Rent, Crime, Housing Problem, Planning and Crime against the City.
Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir. Kuşku... more Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir. Kuşkusuz bu sorunlardan en önemlisi konut sorunudur. Konut hem göçmenlerin günlük yaşamlarının idamesi bakımından vazgeçilmez bir ihtiyaç hem de uyum sürecinin sağlıklı işlemesi için önemli bir araçtır. 2011 yılında başlayan Suriyeli göçü günümüzde ciddi bir toplumsal sorun haline dönüşmüş durumdadır. Kuşkusuz bu sorunun bir parçası da konut sorunudur. 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin sağlıklı koşullarda yaşaması için ciddi miktarda konuta ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, konut sektörünün tümüyle özel sektörün elinde olduğu Türkiye’de göçmenlere yönelik ne sosyal konutlar üretilmekte ne de kira yardımı, kira indirimi vb. düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerin barınma koşullarını ele almak, yaşadıkları konut sorununu farklı yönleriyle incelemektir. Suriyeli göçmenlerin kaldıkları konutlarda ciddi bir kalite sorunu bulunmaktadır. Depo, ardiye ya da hayvan barınakları göçmenlere kiraya verilmekte, çoğu zaman, artan kira fiyatları karşısında birden fazla aile birlikte aynı konutta yaşamak zorunda kalmaktadır. Suriyeli göçmenlerin belli bölgelerde yoğunlaştığı, kendi gettolarını oluşturdukları gözlenmektedir. Gettolaşma uyum sürecini sekteye uğratmakta olup, mekânsal olarak ayrışan göçmenler giderek kendi içine kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
İnsanların mevcut farklılıklarının ve ayrışmalarının mekâna yansıması olan mekânsal ayrışmanın ar... more İnsanların mevcut farklılıklarının ve ayrışmalarının mekâna yansıması olan mekânsal ayrışmanın ardında gelir, ırk, din, etnik kimlik, sosyal statü, eğitim vb. çeşitli etkenler bulunmaktadır. Zira mekânsal ayrışma toplumdaki sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir kavramdır. Günümüzde mekânsal ayrışmanın kentlerdeki en görünür hali kapalı konut siteleridir. Kapalı konut siteleri, üst gelir grubuna hitap eden, yalnızca bir konut olmaktan ziyade yaşam tarzı ve olanakları sunan, dışarıdan serbestçe girişin mümkün olmadığı sıkı güvenlik tedbirlerine sahip yaşam alanlarıdır. Bu çalışmada Şanlıurfa kent merkezinde yer alan VEMA kapalı konut sitesi ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, VEMA sitesi örneğinden hareketle kapalı konut sitelerinde nasıl bir ayrışma sürecinin yaşandığını ve bu ayrışmayı etkileyen sosyal, kentsel, ekonomik ve kültürel dinamikleri ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Literatürde Şanlıurfa kenti özelinde konuya ilişkin önceden yapılmış bir çalışmanın bulunmaması, söz konusu çalışmayı gerek kent gerekse de literatür için önemli kılmaktadır. Çalışma sonucunda, site sakinlerinin ortalama gelir düzeyinin Şanlıurfa kent ortalamasının oldukça üzerinde olduğu, site sakinlerinin siteyi tercih ederken 'güvenlik' kaygısıyla hareket ettiği, sitedeki sosyal donatıların sıklıkla kullanıldığı, VEMA Green Park Sitesi sakini olmanın toplumsal bir ayrıcalık kazandırdığı, site içerisinde yakın komşuluk ilişkilerinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir.
Kuşk... more Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir. Kuşkusuz bu sorunlardan en önemlisi konut sorunudur. Konut hem göçmenlerin günlük yaşamlarının idamesi bakımından vazgeçilmez bir ihtiyaç hem de uyum sürecinin sağlıklı işlemesi için önemli bir araçtır. 2011 yılında başlayan Suriyeli göçü günümüzde ciddi bir toplumsal sorun haline dönüşmüş durumdadır. Kuşkusuz bu sorunun bir parçası da konut sorunudur. 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin sağlıklı koşullarda yaşaması için ciddi miktarda konuta ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, konut sektörünün tümüyle özel sektörün elinde olduğu Türkiye’de göçmenlere yönelik ne sosyal konutlar üretilmekte ne de kira yardımı, kira indirimi vb. düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerin barınma koşullarını ele almak, yaşadıkları konut sorununu farklı yönleriyle incelemektir. Suriyeli göçmenlerin kaldıkları konutlarda ciddi bir kalite sorunu bulunmaktadır. Depo, ardiye ya da hayvan barınakları göçmenlere kiraya verilmekte, çoğu zaman, artan kira fiyatları karşısında birden fazla aile birlikte aynı konutta yaşamak zorunda kalmaktadır. Suriyeli göçmenlerin belli bölgelerde yoğunlaştığı, kendi gettolarını oluşturdukları gözlenmektedir. Gettolaşma uyum sürecini sekteye uğratmakta olup, mekânsal olarak ayrışan göçmenler giderek kendi içine kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Abstract As the number of immigrants in urban space increases, the problems they experience become visible. Undoubtedly, the most important of these problems is the housing problem. House is both an indispensable requirement for migrant to continue with their daily lives and an important tool for the healthy operation of the orientation period. The Syrian migration that had started in 2011 has turned into an important social problem in our times. A part of this problem is no doubt the housing problem. The aim of this study is to handle the conditions of housing of Syrian migrant living in Turkey, and to examine the housing problem they are experiencing in various aspects. There are severe quality problems in houses that Syrian migrants live in. Depots, warehouses or animal sheds are rented to migrants, and most of the time, more than one families are urged to live in the same house because of increasing rental prices. It is observed that Syrian migrants are concentrated in certain regions and create their own ghettos. Ghettoization interrupts the orientation process, and migrants discriminated regarding living areas are facing the hazard of retiring into their shells.
KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÇEVRE EĞİTİMİNİN ÖĞRENCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: HARRAN ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ, 2019
Çevre eğitiminin hedefleri arasında yeni bir ahlak anlayışını topluma kazandırmak,
gelecek nesil... more Çevre eğitiminin hedefleri arasında yeni bir ahlak anlayışını topluma kazandırmak, gelecek nesillere karşı sorumluluk hisseden, çevre sorunlarına karşı duyarlı yeni bir insan tipi yetiştirmek yer alır. Çevre eğitiminde amaç yalnızca bireylerin bilgi düzeyini artırmak değildir. Bunun ötesinde bireylerde çevresel tutum ve davranışlarda bir değişikliği harekete geçirmektir. Bu nedenle öğrencinin davranışlarında bir değişimin yaşanması çevre eğitiminin başarısı bakımından önemlidir. Çalışmanın amacı, üniversitede verilen çevre derslerinin öğrencilerin çevre konusundaki duyarlılığı ve davranış kalıplarını ne ölçüde etkilediğini bulmaktır. Bu amaçla Harran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü öğrencileri arasında bir anket çalışması uygulanmıştır. Tesadüfi örneklem tekniğinin kullanılacağı anket çalışmasında öğrencilerin a) çevre konularında gösterdiği duyarlılık, b) çevre eğitimi sonrası davranış kalıplarındaki değişim ölçülmeye çalışılmıştır. Anket çalışması iki farklı öğrenci grubuna uygulanmıştır. İlki, henüz çevre dersi almamış olan 1. sınıf öğrencileri iken; ikinci grup, çevre derslerini almış olan 4. sınıf öğrencileridir. Bu iki grup arasındaki karşılaştırma bize istenen sonuçları verecektir. Yapılan anket çalışması sonunda çevre eğitiminin öğrencilerin çevresel duyarlılık düzeyini artırdığı görülmüştür. Çevre eğitimi alan 4. sınıf öğrencileri bu almayan 1. sınıflara göre çevre konusunda daha duyarlıdır. Diğer taraftan, duyarlılık seviyesindeki bu olumlu değişim davranış kalıplarına yansımış değildir. Öğrencilerin çevreye yönelik hem olumlu hem de olumsuz davranışlarında ciddi benzerlikler görülmekte, çevre eğitimi almış olmak öğrencilerin davranışlarında bir fark doğurmamaktadır. Bu durum verilen çevre eğitiminin sorgulanmasına neden olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Çevre Eğitimi, Çevresel Duyarlılık, Çevre Bilinci.
Suç Korkusu, Göç ve Suriyeli Sığınmacılar: Şanlıurfa Örneği, 2018
Günümüz kentlerinde suç korkusu önemli bir sorun olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Artan yas... more Günümüz kentlerinde suç korkusu önemli bir sorun olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Artan yasa dışı göç hareketleri, yaygınlaşan ekonomik ve sosyal sorunlar bu korkunun göçmenlere yönetilmesine neden olmaktadır. Göçmenlere yönelik suç korkusunun Şanlıurfa özelinde incelendiği makalede, bir saha çalışması yer almaktadır. Suriyelilerin kentte ne ölçüde güvensizlik hissine neden oldukları, Suriyelilere karşı duyulan suç korkusunun boyutları, bu korkunun nedenleri ile duyulan bu korkunun kişisel özellikler bakımından nasıl ayrıştığı çalışmanın cevap aradığı sorular arasındadır. Yapılan saha çalışmasından elde edilen sonuçlar pek de iç acıcı değildir. Suriyeli sığınmacılar ile yerli halk arasındaki mesafe giderek açılmaktadır. İşsizlik, ücretlerde düşüş, ahlaki bozulma, artan suç oranları, kentteki kalabalık ve gürültü, başıboş gezen gençler vb. birçok konuda Suriyeli sığınmacılar suçlanmaktadır. Suriyelilerle birlikte Şanlıurfa’nın artık daha az güvenli bir kent olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Suç korkusunun Şanlıurfa’da yaygınlık kazanmasının temelinde sığınmacıların farklı davranış biçimleri, artan sosyal ve ekonomik sorunlar ile iletişim eksikliği yatmaktadır. ABSTRACT Fear of crime in Today’s cities retains its place in agenda as an important issue. Increasing illegal immigration, spreading economic and social problems cause the management of this fear to migrants. In the article which examines the fear of crime against immigrants in Sanliurfa, there is a field study. The extent to which the Syrians have a feeling of insecurity in the city, the dimensions of fear of crime against Syrians , how this fear is differentiated in terms of personal traits with reasons of this fear is among the questions that the study sought answers. The results gathered from the survey are not pleasant at all. The gap between Syrian refugees and the local people is widening gradually. Unemployment, decline in wages, moral deterioration, increased crime rates, crowded and noise in the city, straying youngsters etc. Syrian refugees have been charged in many issues, It is follow thar Şanlıurfa is a less secure city now with Syrian refugees. The main reason for the spread of the fear of crime in Şanlıurfa is the different behavioral patterns of asylum seekers, the increasing social and economic problems and the lack of communication
Şanlıurfa’da Kentsel Gelişme ve 6360 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu , 2014
Bilimler Enstitüsü tarafından yılda en az iki kez yayınlanan hakemli, bilimsel elektronik bir der... more Bilimler Enstitüsü tarafından yılda en az iki kez yayınlanan hakemli, bilimsel elektronik bir dergidir. Yayın kurulunun kararıyla "Özel Sayı" olarak da yayınlanabilir. Derginin yazım dili Türkçe ve İngilizcedir. Dergide sosyal bilimlerin her alanındaki uygulamalı ve kurumsal çalışmalara, model ve önerilere, analiz ve değerlendirmelere, nicel ve nitel araştırmalara yer verilmektedir. Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi'nin temel amacı; sosyal bilimler alanına ulusal ve uluslararası düzeyde katkıda bulunmak için, bu alanda çalışan bilim insanlarının özgün ve nitelikli eserlerini paylaşabildikleri saygın bir akademik zemin oluşturmaktır. Dergimize gönderilen makaleler yayın kurulunun yapacağı bir ön incelemeden sonra, derginin genel yayın politikasına, kapsamına ve amacına uygun bulunursa, hakem değerlendirmesi için süreç başlatılır. Yayın Kurulu, makalenin konusu ile ilgili en az iki hakemin görüşünü aldıktan sonra eserin dergide yayınlanmasına veya yayınlanmamasına karar verir. Hakemler için değerlendirme süresi 1 ay olarak belirlenmiştir. Bir ay içerisinde cevap alınamadığı takdirde yeni bir hakem belirlenir.Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi ulusal hakemli bir dergi olup yılda üç kez yayınlanmaktadır.
1990’lı yıllarda, soğuk savaşın bitişiyle birlikte, güvenliğin hem tanımı hem de içeriği değişmey... more 1990’lı yıllarda, soğuk savaşın bitişiyle birlikte, güvenliğin hem tanımı hem de içeriği değişmeye başlamıştır. Bu değişen yapı içinde çevresel güvenlik, enerji güvenliği, gıda güvenliği vb. yeni ve farklı kavramlar ortaya çıkarken, güvenlik sorunu devletin bekasından bireyin emniyetine evrilmiştir. Yoksulluk, adil olmayan gelir dağılımı, küresel ısınma, uyuşturucu kaçakçılığı vb. riskler küresel tehdit algısına ilave edilen yeni güvenlik konuları arasında yer alırken, göç de bu alana dâhil edilmiştir. Gerek klasik Real politik güvenlik algısı gerekse Kopenhag Okulu, Eleştirel Güvenlik Çalışmaları, Aberystwyth Ekolü vb. yeni ekol güvenlik anlayışları farklı biçimlerde yorumlasa da güvenlik ve göç arasındaki ilişkinin günümüzde daha hassas ve karmaşık bir hal aldığı su götürmez bir gerçektir. 1990’lardan günümüze kadar yaşanan göç hareketleri de bu durumun önünü açmaktadır. 1960-1980 arası dönemdeki düzenli işçi göçü yerini, düzensiz göçe bırakmıştır. 1990 sonrası dönemde dünyada göçün yoğunluğu ciddi bir biçimde artmıştır. 1970 yılında toplam göç eden sayısı 120 milyon iken, 2017 yılında bu rakam 258 milyona ulaşmıştır. 2019 yılında her gün 5 bin kişi ülkesini terk etmektedir. Göçmenlerin toplam dünya nüfusuna oranı ise % 3,5’tir (migrationdataportal.org, 02.10.2019). 2015 yılında dünyadaki göçmen işçi sayısı 150 milyon, göçmen öğrenci sayısı ise 4,8 milyona yaklaşmıştır (iom.int/global-migration-trends, 10.09.2019). 1990 sonrası dönemde göç çeşitlenmiştir. Emekli göçü, öğrenci göçü, mekik göçü, geçici işçi göçü vb. yeni göç tipleri ortaya çıkmıştır. Üstelik bu yeni göç tipleri, çoğu zaman, birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır. Ulus, ırk ve etnisiteye dayalı göç kabul politikaları, yerini beceri odaklı göç kabul politikalarına bırakmaktadır. Günümüzde göç; yabancı düşmanlığı, ötekileştirme, ayrışma, nefret suçları ile anılır hale gelmiştir. Avrupa’da seçim mitinglerinde göçmenlere “istilacı” demek sıradanlaşırken, yaşanan terör eylemleri göçmenleri ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline getirmektedir. Akdeniz’de boğulan her göçmen AB’nin ortak sınır politikasının sorgulanmasına neden olmaktadır. Göçün güvenlikleştirilmesi, göçmenlerin sınırda yaşadığı zorluklar, yaşanan insan hakları ihlalleri, göçmenlerin eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar, 11 Eylül sonrası Batı’da çok kültürlülüğün gözden düşüşü göçmenler için artan zorlukları bize göstermektedir.
Şanlıurfa'da Kamu Personelinin Kentsel Mekanda Ayrışma Biçimleri , 2020
Özet Mekânsal ayrışma, insanların var olan ayrışma ve farklılıklarının kentsel mekâna yansımasıdı... more Özet Mekânsal ayrışma, insanların var olan ayrışma ve farklılıklarının kentsel mekâna yansımasıdır. Mekânsal ayrışma, modern kenti karakterize eden, çok farklı biçimlere sahip ve yaygın olarak sosyal bir sorun olarak algılanan bir durumdur. Gelir seviyesi, eğitim düzeyi, dini ve etnik kimlikler, siyasi tercihler vb. onlarca etkenin rol oynadığı mekânsal ayrışma toplumdaki farklı kimlikler, önyargı ve kalıp yargılardan beslenir. Mekânsal ayrışmanın farklı bir biçiminin konu edildiği bu çalışmada amaç, Şanlıurfa'da yaşayan ve kamu kurumlarında çalışan, Şanlıurfalı olmayan memurların kentte yaşadığı ayrışma biçimleri ile bunların nedenlerini ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla bir anket çalışması uygulanmıştır. Kent merkezinde yürütülen çalışmada farklı kamu kurumlarından memurlara kent ve kent yaşamına ilişkin sorular yöneltilmiştir. Anket sonuçlarına göre Şanlıurfa'da görev yapan kamu personeli kentin sorunlarına karşı ilgisiz davranmakta, yerel medya organlarını takip etmemektedir. Memurların toplumla ilişkisi sınırlı olup, daha çok aile içi etkinliklerin ağırlıklı olduğu bir günlük yaşam sürdürmektedirler. Kırdan kente geçiş sürecinde bir tarım toplumu görünümündeki Şanlıurfa'nın sağlıksız kentleşme süreci, aşiret ve cemaate dayalı toplumsal yapısı ile kültürel ve sosyal farklılıkları memurlar için ayrıştırıcı bir sosyal çevre oluşturmaktadır. Diğer taraftan, memurların eğitim ve gelir seviyesinin yüksekliği ile ortak yaşam tarzları karşı bir ayrışma aracı olarak önümüze çıkmaktadır.
Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, 2018
Gerek coğrafi konumu gerekse tarihi mirası Türkiye’yi bir göç ülkesi haline getirmektedir. Türkiy... more Gerek coğrafi konumu gerekse tarihi mirası Türkiye’yi bir göç ülkesi haline getirmektedir. Türkiye hem göç veren hem de göç alan bir ülkedir. 1960’lı yıllarda Almanya’ya işçi gönderen Türkiye’de günümüzde binlerce kaçak işçi çalışmaktadır. Türkiye göçmenler için transit bir geçiş noktasıdır. Son göç hareketi, Suriyeli sığınmacı göçüdür. Sayıları 3 milyonu aşan Suriyeli sığınmacılar giderek kalıcı hale gelmektedir. Artan sayı ve uzayan misafirlik kimi sorunların doğmasına neden olmaktadır. Canlı bomba saldırıları, emek sömürüsü, artan işsizlik, kentle uyumsuzluk bu sorunlardan bazılarıdır. Çalışmada bu sorunlar güvenlik, ekonomi ve sosyo-kültürel etkiler olarak üç başlık halinde incelenecektir. Bu çalışmada amaç, yaşanan Suriyeli göçünün toplumsal etkilerini ortaya koymak ve bu sorunlara dair çözüm önerileri getirmektir.
Abstract Due to its geographical location as well as its historical heritage, Turkey is becoming a country of immigrants. Turkey is both an immigrant-receiving and an immigrant-sending country. Today, thousands of illegal workers are working in Turkey, who sent workers to Germany in the 1960s. Turkey is a transit point for immigrants. The recent migration flow is the migration of Syrian asylum seekers. More than 3 million Syrian asylum seekers are gradually becoming permanent in Turkey. The increasing number of these refugees and their extending guest status bring some issues. Suicide bomber attacks, abuse of labor, increasing unemployment rate, integration to the urban life are some of those issues. These issues will be covered in this study under three titles: Security, economic and socio-cultural effects. The objective of this study is to find out the social effects of the emigration from Syria and to put forward solutions for these issues.
Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların sayısı 4 milyona yaklaşmaktadır. Kısa zamanda bu kadar... more Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların sayısı 4 milyona yaklaşmaktadır. Kısa zamanda bu kadar sığınmacının Türkiye’ye gelmiş olması çok sayıda sorun ve riski beraberinde getirmektedir. Bu risklerin bir bölümü güvenlikle ilgilidir. Bu güvenlik risklerinin araştırıldığı çalışmanın amacı, bir göçün neden olabileceği güvenlik risklerini Suriyeli sığınmacılar özelinde ele almaktır. Göçün neden olduğu kısa ve uzun vadeli güvenlik risklerinin neler olduğu, bu risklerin toplum için doğurduğu tehditler, bu risklere karşı alınacak önlemler çalışmanın konularını oluşturmaktadır. Çalışmada Suriyeli göçünün ulusal güvenlik risklerinden sağlık sorunlarına kadar birçok alanda ciddi riskler oluşturduğu görülmektedir. Öncelikle terör örgütleri için Suriye’deki otorite boşluğu bir fırsattır. Türkiye’de giderek artan bir Suriye karşıtlığı gelişmekte, toplumda ayrışma belirginleşmektedir. Özellikle Suriyeli çocuk ve gençlerin yeterli eğitim almaması durumunda ileride sonuçları ağır olacak istenmeyen hadiseler ortaya çıkabilecektir. Kayıp nesil tehlikesi söz konusudur. Tüm bu istenmeyen risklerin oluşmasını önlemek için toplumsal uzlaşıya dayalı, sığınmacıları ekonomik ve sosyal üretime katacak bir uyum sürecinin başlatılması gerekmektedir. Suriyeli sığınmacılara yönelik kaygı ve risklerin doğru bir biçimde değerlendirilmesi, onlara karşı toplumdaki önyargıların azalmasına ve doğru iletişim kanallarının oluşmasına fırsat verecektir. Abstract The number of Syrian asylum seekers living in Turkey has almost reached 4 million. The fact that huge number of asylum seekers have entered in Turkey within a very short period of time brings many risks and problems. Some of these risks are related to security issues. The aim of this study is to analyze the security risks resulting from mass migration of Syrian asylum seekers. Identifying the short and long term security risks, all the threats arising from these risks for the society and measures that should be taken against these risks are the topics of this study. It is seen in the study that serious risks have arisen from the migration of Syrian asylum seekers ranging from national security risks to health problems. First of all, the lack of authority in Syria is an opportunity for terrorist organizations. Animosity against Syrians is in rise in Turkey, and dissidence in the Turkish society on this issue is becoming evident. In particular, adverse events with potentially severe consequences can occur in the future because of inability of Syrian children and adolescents having adequate education. The danger of lost generation is of question. With the purpose of preventing the occurrence of such adverse risks, a process of integration based on public consensus must be commenced to incorporate the asylum seekers into economic and social production process. Accurate evaluation of concerns and risks related to Syrian asylum seekers will allow reducing the prejudice against them in the society and establishing correct communication channels.
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 2016
Önceleri misafir olarak görülen Suriyeli sığınmacılar, Suriye'deki iç savaşın uzamasıyla birlikte... more Önceleri misafir olarak görülen Suriyeli sığınmacılar, Suriye'deki iç savaşın uzamasıyla birlikte kalıcı hale gelmektedir. Türkiye'ye sığınmacı olarak gelen yaklaşık 3 milyon Suriyeliden, özellikle barınma merkezleri dışında kalanlar, kentlerde ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar yaşamakta, yaşanan bu sorunlara bağlı olarak bir uyum sorunu ortaya çıkmaktadır. Kentle uyum sorununun Şanlıurfa özelinde ele alındığı bu çalışmada amaç, kent merkezinde yaşayan Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları sorunları tespit etmek ve bu konularda çözümler geliştirmektir. Yaşanan uyum sorunu hem Urfalılar hem de Suriyeliler için geçerlidir. Bu nedenle çalışma kapsamında, her biri 384 denekle, iki farklı anket çalışması uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar misafirliğin uzamasıyla birlikte sorunların da arttığını göstermektedir. Artan sorunları aşmanın tek yolu sağlıklı bir uyum sürecidir. Kuşkusuz uyum süreci tarafların karşılıklı anlayışını gerektiren, uzun ve sabır isteyen, karmaşık sorunlara çözüm aranan zorlu bir yol haritasıdır. Anahtar Kelimeler: Suriye, Kent, Uyum, Şanlıurfa, Göç, Sığınmacı Jel Kodları: J 15, H 75 ABSTRACT The Syrian asylum seekers, who were initially considered as guests, are now becoming permanent residents with the war taking longer than expected. Around 3 million Syrian asylum seekers, especially the ones living outside of the shelters, are facing economic, social and cultural difficulties in the cities, and are therefore having integration problems due to these difficulties. This study aims at analyzing the integration problems specifically in the city of Şanlıurfa. The main objective of the study is to determine the problems encountered by the asylum seekers living in the city center and to develop solutions to these problems. The current integration problem applies to both the residents of Urfa and the Syrian asylum seekers. Therefore, two separate surveys, each having 384 test subjects, were conducted within the scope of this study. The results obtained indicate that the problems have mounted up with the guests staying longer than they are supposed to. The only way to overcome the ever-growing problems is to develop a healthy integration process. Beyond question, integration process is a long and challenging road map which requires mutual understanding and patience from both parties Keywords: Syria, Urban, Integration, Şanlıurfa, Immigration, Asylum seeker
Özet
Suriye'de devam eden iç savaşın çevresel boyutlarını ele alan çalışma üç bölümden oluşmaktad... more Özet Suriye'de devam eden iç savaşın çevresel boyutlarını ele alan çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde çevresel güvenlik kavramı, ikinci bölümde çevresel güvenliğin içerdiği güvenlik riskleri ele alınmıştır. Son bölümde Suriye'de yaşanan iç savaş çevresel güvenlik çerçevesinden analiz edilmiştir. Suriye'deki iç savaş başlı başına bir çevresel felakettir. Suriye'deki iç savaşın siyasi nedenleri olmakla birlikte, iç savaşın başlamasında, hükümete yönelik öfkenin artmasında çevresel kökenli faktörler de etkin olmuştur. Suriye'nin artan genç nüfusu, kıt doğal kaynaklar, uzun süren kuraklık, tarıma dayalı zayıf ekonomi çatışmaların gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sayıları 5 milyona yaklaşan mülteciler ise ayrı bir çevre sorunudur. Anahtar Kelimeler: Suriye, Çevre, Çevresel Güvenlik, Mülteci
Environmental Origins of the Civil War in Syria Abstract This study on the environmental dimensions of the civil war on-going in Syria comprises three parts. The concept of environmental security is discussed in the first part, and the security risks implied by the environmental security are discussed in the second part. In the last part, the civil was experienced in Syria is analyzed in the frame of environmental security. The civil war in Syria is an environmental disaster. While the civil war in Syria has political causes, factors with roots in the environment were also effective on the start of war and on the increasing anger against the government. The increasing young population of Syria, scarce natural sources, long-lasting drought and the weak economy based on agriculture, had all played an important role in the development of conflicts. Refugees with a number reaching 5 million are another environmental problem. Key Words: Syrian, Environment, Environmental Security, Refugee
VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ , 2017
Türkiye'nin konut sorunu, Cumhuriyet kurulduğundan beri çözülememiş; kalitesiz eğitim, terör, işs... more Türkiye'nin konut sorunu, Cumhuriyet kurulduğundan beri çözülememiş; kalitesiz eğitim, terör, işsizlik gibi ülkenin kronik hale gelmiş toplumsal bir sorunudur. Konut politikalarında Toplu Konut İdaresi (TOKİ) önemli bir aktördür. 1980’li yıllarda konut kooperatiflerine kredi desteği veren İdare, günümüzde imar planı yapan, kentsel dönüşüm projeleri yürüten, kamu arsaları satan bir inşaat şirketi görüntüsü vermektedir.
TOKİ’nin ele alındığı bildiride öncelikle İdare’nin tarihsel geçmişine yer verilecektir. İkinci bölümde, uygulamada görülen aksaklıklar ve bunların nedenleri üzerinde durulacaktır. Bildiri bir değerlendirme ile tamamlanacaktır Anahtar Kelimeler: Konut, Konut sorunu, Toplu Konut İdaresi, Kentsel Rant What Kind of Housing Development Administration Abstract The housing issue is one of the chronic social issues in Turkey just like low quality education, terror and unemployment which we have been unable to solve since the foundation of the Republic of Turkey. The Housing Development Administration plays a key role in housing policies. The housing development administration used to provide credits to housing cooperatives in 1980s and it is now transformed into a Construction Company that handles zoning, oversees urban transformation projects and sells public lands.
The paper on the Housing Development Administration will first give an outline of the history of the housing development administration. The second part, on the other hand, will focus on the problems observed and lay emphasize on the reasons of these problems. A general evaluation will be the final part of the paper.
Keywords: House, Housing problem, Housing Development Administration, Urban Rent
Artık suç kavramından bağımsız, ayrı bir araştırma alanına dönüşmüş bulunan suç korkusu giderek d... more Artık suç kavramından bağımsız, ayrı bir araştırma alanına dönüşmüş bulunan suç korkusu giderek daha fazla toplumsal bir sorun haline dönüşmektedir. Suç korkusu, suç oranları azalsa bile toplumda varlığını devam ettirmektedir. Suç korkusunun kent yaşamında neden olduğu tedirginlik ve güvensizlik hissi bireylerin yaşamını zorlaştırmakta, kentsel yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Şanlıurfa’da suç korkusunun araştırıldığı çalışmada bir anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarına göre Şanlıurfa çok da güvenli bir kent değildir. Kadınlar erkeklerden daha fazla suç korkusu yaşamaktadır. Meslek grupları ve doğum yerinin farklı olması suç korkusunda farklılıklara neden olmaktadır. Ankete katılanların önemli bir bölümü polisin etkin çalışmadığı ve suç işleyenlerin gereği gibi cezalandırılmadığını düşünmektedir. Kuşkusuz bu tür olumsuzluklar suç korkusunun yayılmasına neden olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Suç, Suç Korkusu, Şanlıurfa, Kent
FEAR OF CRIME IN URBAN ENVIRONMENT -ŞANLIURFA CASE-
ABSTRACT
The fear of crime, which has turned to a research area separate from the concept of crime, is creating a social problem that is growing gradually. The fear of crime survives in the society even if the crime rates are reduced. The feelings of restlessness and being insecure caused by the fear of crime in urban life makes the lives of individuals more difficult, and result in deterioration of the quality of life. This study investigates the fear of crime felt in the city of Şanlıurfa. A survey was conducted for this purpose. According to the results of this survey, Şanlıurfa is not a safe city for its residents. Women feel more fear of crime than men in this city. On the other hand, being from a different occupational group or coming from a different birthplace may cause differences in fear of crime. Majority of the people participating in the survey think that the police are not effective on cracking down crimes in the city and the perpetrators are not punished adequately. Without a doubt, handling the problem poorly causes the fear of crime to spread around the city. Keywords: Crime, Fear of Crime, Şanlıurfa, City
Özet Bu çalışma, Şanlıurfa’da köyden kente göç eden aşiret üyelerinin aşiret ilişkilerini hangi d... more Özet Bu çalışma, Şanlıurfa’da köyden kente göç eden aşiret üyelerinin aşiret ilişkilerini hangi düzeyde terk ettiklerini, kentsel tutum ve davranışları geliştirmede ne kadar başarılı olduklarını öğrenmeyi amaçlamaktadır. Buna göre, ticaretin ve özellikle sanayinin çok cılız kaldığı, ekonomisi önemli ölçüde tarımsal üretime dayanan Şanlıurfa’da, kente göç eden aşiret üyelerinin aşiret yapısına dayanan üretim ilişkileri büyük ölçüde çözülmüştür. Ancak, kendini yeniden üreten ilişkiler içinde sosyal bir yapı olarak ve bu yapıda içkin ilişkiler bağlamında -sülaleden aşirete doğru ilişkiler gün geçtikçe zayıflamakla birlikte- varlığını sürdürmektedir. Anahtar Kelimeler: Kent, Kentlileşme, Aşiret, Göç, Şanlıurfa A Study on Urbanization Trends of the Tribe Members settled in the City: Şanlıurfa Case Abstract The purpose of this study is to investigate to what level have the tribe members migrated from villages (rural areas) to urban areas of the city of Şanlıurfa severed their ties with their tribes and to what extent they are successful in developing urban attitudes and behaviors. In this regard, because economy is substantially based on agriculture in Şanlıurfa due to the fact that the trade and particularly the industry is not developed in the city, the production relationships based on tribal structure have considerably declined for the tribe members who have migrated to the city. Keywords: City, Urbanization, Tribe, Migration, Sanlıurfa
Türkiye’deki kentleşme dinamiklerinin suça olan etkisinin ele alındığı çalışma kapsamında; ülkemi... more Türkiye’deki kentleşme dinamiklerinin suça olan etkisinin ele alındığı çalışma kapsamında; ülkemizdeki kentlerin büyüklüğü, kentleşme oranı, kentlerin gelişmişlik sırası, kentlere göre kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hâsılanın (GSYH) miktarı, kentlerin nüfus yoğunluğu ve kentlerin net göç hızları ile 2000–2006 yıllarına ait asayiş suç oranları karşılaştırılmıştır. Edinilen sonuçlara göre, Türkiye’de; büyük, kentleşme oranı yüksek, gelişmiş, GSYH’ dan daha çok pay alan, nüfus yoğunluğu yüksek, göç alan kentlerde daha çok suç işlenmektedir. Ancak bu genel tespitin yanında önemli sapmalar bulunmaktadır. Tunceli örneğinde olduğu gibi, bu niteliklerin hiçbirisine sahip olmayan bir kent ülkenin en yüksek suç oranlarına sahip olabilmektedir.
ABSTRACT The effect of urbanization dynamics on crime in Turkey is examined within the context of this study. Factors evaluated were the size of cities, urbanization rate of the cities, level of development of the cities, gross domestic product per capita (GDP) of the cities, population density of the cities, and net migration rates; these were compared with the crime rates between 2000 and 2006. According to the results obtained, in Turkey there are more crimes committed in cities that are large, have a high urbanization rate, are developed, get bigger share from the GDP, have greater population density and get more immigrants. Besides these general findings, there are important deviations. For instance, a city that does not have any of the mentioned characteristics can have the highest rate of crime commitments, such as in the case of Tunceli. Keywords: City, crime, urbanization dynamics, crime rates
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 2012
Performans esaslı bütçe ile stratejik plan bir bütünün iki yarısını oluşturmaktadır. Bir kurumun... more Performans esaslı bütçe ile stratejik plan bir bütünün iki yarısını oluşturmaktadır. Bir kurumun bütçesinin oluşturulmasında stratejik planda belirlenen stratejiler ve hedefler etkin olurken, stratejik planın uygulama sonuçlarının değerlendirilmesinde performans esaslı bütçe büyük önem taşır. Stratejik planda yer alan maliyetlendirme performans esaslı bütçe ile stratejik plan arasındaki ilk adımı oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı büyükşehir belediyeleri tarafından hazırlanan stratejik planları maliyetlendirme bakımından incelemektir. Bu amaç doğrultusunda stratejik planlar iki farklı dönem (2006-2010/ 2010-2014) halinde ele alınmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlar bize büyükşehir belediyeleri tarafından hazırlanan stratejik planların mali boyutu hakkında bilgi verecektir. ABSTRACT Performance based budgeting and strategic planning are the parts that constitute a whole. While strategies and targets set out in the strategic plan is essential in forming the budget for an organization, performance based budget is very essential for the evaluation of the implementation results of the strategic plan. Cost assessment in strategic plan is the first step between performance based budget and the strategic plan. The objective of this study is to analyze the strategic plans prepared by metropolitan municipalities in terms of cost assessment. For this reason, strategic plans were examined in two different periods (2006-2010 and 20102014). The outcome of the study will give us information on the financial aspects of the strategic plans prepared by metropolitan municipalities.
Günümüzde Özelleştirme İdaresi, önemli planlama yetkilerine sahip merkezi kamu kurumlarından biri... more Günümüzde Özelleştirme İdaresi, önemli planlama yetkilerine sahip merkezi kamu kurumlarından birisi haline gelmiştir. Bu durum artan özelleştirme uygulamalarının, rant baskısının ve yaşanan hukuki tıkanıklıkların bir sonucudur. İdare, özelleştirme kapsamındaki taşınmazları en yüksek fiyattan satma gayretindedir. Diğer taraftan, İdare’nin bu amaca yönelik olarak hazırladığı parsel ölçeğindeki imar planları, çoğu zaman, kentin plan bütünlüğünü bozucu, yapı yoğunluğunu artırıcı, kentsel altyapı hizmetlerini zorlayıcı niteliktedir. Bu çalışma, Özelleştirme İdaresi’nin neden planlama yetkilerine sahip olduğu sorusuna yanıt ararken, mevcut yetkilerin nasıl kullanıldığı ve yapılan uygulamaları da araştırmayı amaçlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Planlama, İmar Planı, Rant, Özelleştirme İdaresi
Planning Powers Vested in the Privatization Administration
The Privatization Administration has recently become one of the central public organizations with important planning powers. This is the result of increasing number of privatization practices, pressures from interest groups, and current legal obstructions. The administration is aiming to sell the properties subject to privatization with the highest amount possible. On the other hand, development plans in the parcel scale prepared by the administration for this purpose in most cases impair the integrity of urban plan, increase construction intensity and challenge urban infrastructure services. In this study, while searching an answer to the question of why the Privatization Administration has a planning authority, it is also aimed to examine how the current powers are utilized in practice as well as the current applications in this context. Key words: Planning, Development Plan, Rent, Privatization Administration
Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir. Kuşku... more Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir. Kuşkusuz bu sorunlardan en önemlisi konut sorunudur. Konut hem göçmenlerin günlük yaşamlarının idamesi bakımından vazgeçilmez bir ihtiyaç hem de uyum sürecinin sağlıklı işlemesi için önemli bir araçtır. 2011 yılında başlayan Suriyeli göçü günümüzde ciddi bir toplumsal sorun haline dönüşmüş durumdadır. Kuşkusuz bu sorunun bir parçası da konut sorunudur. 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin sağlıklı koşullarda yaşaması için ciddi miktarda konuta ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, konut sektörünün tümüyle özel sektörün elinde olduğu Türkiye’de göçmenlere yönelik ne sosyal konutlar üretilmekte ne de kira yardımı, kira indirimi vb. düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerin barınma koşullarını ele almak, yaşadıkları konut sorununu farklı yönleriyle incelemektir. Suriyeli göçmenlerin kaldıkları konutlarda ciddi bir kalite sorunu bulunmaktadır. Depo, ardiye ya da hayvan barınakları göçmenlere kiraya verilmekte, çoğu zaman, artan kira fiyatları karşısında birden fazla aile birlikte aynı konutta yaşamak zorunda kalmaktadır. Suriyeli göçmenlerin belli bölgelerde yoğunlaştığı, kendi gettolarını oluşturdukları gözlenmektedir. Gettolaşma uyum sürecini sekteye uğratmakta olup, mekânsal olarak ayrışan göçmenler giderek kendi içine kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
İnsanların mevcut farklılıklarının ve ayrışmalarının mekâna yansıması olan mekânsal ayrışmanın ar... more İnsanların mevcut farklılıklarının ve ayrışmalarının mekâna yansıması olan mekânsal ayrışmanın ardında gelir, ırk, din, etnik kimlik, sosyal statü, eğitim vb. çeşitli etkenler bulunmaktadır. Zira mekânsal ayrışma toplumdaki sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir kavramdır. Günümüzde mekânsal ayrışmanın kentlerdeki en görünür hali kapalı konut siteleridir. Kapalı konut siteleri, üst gelir grubuna hitap eden, yalnızca bir konut olmaktan ziyade yaşam tarzı ve olanakları sunan, dışarıdan serbestçe girişin mümkün olmadığı sıkı güvenlik tedbirlerine sahip yaşam alanlarıdır. Bu çalışmada Şanlıurfa kent merkezinde yer alan VEMA kapalı konut sitesi ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, VEMA sitesi örneğinden hareketle kapalı konut sitelerinde nasıl bir ayrışma sürecinin yaşandığını ve bu ayrışmayı etkileyen sosyal, kentsel, ekonomik ve kültürel dinamikleri ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Literatürde Şanlıurfa kenti özelinde konuya ilişkin önceden yapılmış bir çalışmanın bulunmaması, söz konusu çalışmayı gerek kent gerekse de literatür için önemli kılmaktadır. Çalışma sonucunda, site sakinlerinin ortalama gelir düzeyinin Şanlıurfa kent ortalamasının oldukça üzerinde olduğu, site sakinlerinin siteyi tercih ederken 'güvenlik' kaygısıyla hareket ettiği, sitedeki sosyal donatıların sıklıkla kullanıldığı, VEMA Green Park Sitesi sakini olmanın toplumsal bir ayrıcalık kazandırdığı, site içerisinde yakın komşuluk ilişkilerinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir.
Kuşk... more Kentsel mekânda göçmenlerin sayısı artıkça yaşadıkları sorunlarda görünür hale gelmektedir. Kuşkusuz bu sorunlardan en önemlisi konut sorunudur. Konut hem göçmenlerin günlük yaşamlarının idamesi bakımından vazgeçilmez bir ihtiyaç hem de uyum sürecinin sağlıklı işlemesi için önemli bir araçtır. 2011 yılında başlayan Suriyeli göçü günümüzde ciddi bir toplumsal sorun haline dönüşmüş durumdadır. Kuşkusuz bu sorunun bir parçası da konut sorunudur. 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin sağlıklı koşullarda yaşaması için ciddi miktarda konuta ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, konut sektörünün tümüyle özel sektörün elinde olduğu Türkiye’de göçmenlere yönelik ne sosyal konutlar üretilmekte ne de kira yardımı, kira indirimi vb. düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerin barınma koşullarını ele almak, yaşadıkları konut sorununu farklı yönleriyle incelemektir. Suriyeli göçmenlerin kaldıkları konutlarda ciddi bir kalite sorunu bulunmaktadır. Depo, ardiye ya da hayvan barınakları göçmenlere kiraya verilmekte, çoğu zaman, artan kira fiyatları karşısında birden fazla aile birlikte aynı konutta yaşamak zorunda kalmaktadır. Suriyeli göçmenlerin belli bölgelerde yoğunlaştığı, kendi gettolarını oluşturdukları gözlenmektedir. Gettolaşma uyum sürecini sekteye uğratmakta olup, mekânsal olarak ayrışan göçmenler giderek kendi içine kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Abstract As the number of immigrants in urban space increases, the problems they experience become visible. Undoubtedly, the most important of these problems is the housing problem. House is both an indispensable requirement for migrant to continue with their daily lives and an important tool for the healthy operation of the orientation period. The Syrian migration that had started in 2011 has turned into an important social problem in our times. A part of this problem is no doubt the housing problem. The aim of this study is to handle the conditions of housing of Syrian migrant living in Turkey, and to examine the housing problem they are experiencing in various aspects. There are severe quality problems in houses that Syrian migrants live in. Depots, warehouses or animal sheds are rented to migrants, and most of the time, more than one families are urged to live in the same house because of increasing rental prices. It is observed that Syrian migrants are concentrated in certain regions and create their own ghettos. Ghettoization interrupts the orientation process, and migrants discriminated regarding living areas are facing the hazard of retiring into their shells.
KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÇEVRE EĞİTİMİNİN ÖĞRENCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: HARRAN ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ, 2019
Çevre eğitiminin hedefleri arasında yeni bir ahlak anlayışını topluma kazandırmak,
gelecek nesil... more Çevre eğitiminin hedefleri arasında yeni bir ahlak anlayışını topluma kazandırmak, gelecek nesillere karşı sorumluluk hisseden, çevre sorunlarına karşı duyarlı yeni bir insan tipi yetiştirmek yer alır. Çevre eğitiminde amaç yalnızca bireylerin bilgi düzeyini artırmak değildir. Bunun ötesinde bireylerde çevresel tutum ve davranışlarda bir değişikliği harekete geçirmektir. Bu nedenle öğrencinin davranışlarında bir değişimin yaşanması çevre eğitiminin başarısı bakımından önemlidir. Çalışmanın amacı, üniversitede verilen çevre derslerinin öğrencilerin çevre konusundaki duyarlılığı ve davranış kalıplarını ne ölçüde etkilediğini bulmaktır. Bu amaçla Harran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü öğrencileri arasında bir anket çalışması uygulanmıştır. Tesadüfi örneklem tekniğinin kullanılacağı anket çalışmasında öğrencilerin a) çevre konularında gösterdiği duyarlılık, b) çevre eğitimi sonrası davranış kalıplarındaki değişim ölçülmeye çalışılmıştır. Anket çalışması iki farklı öğrenci grubuna uygulanmıştır. İlki, henüz çevre dersi almamış olan 1. sınıf öğrencileri iken; ikinci grup, çevre derslerini almış olan 4. sınıf öğrencileridir. Bu iki grup arasındaki karşılaştırma bize istenen sonuçları verecektir. Yapılan anket çalışması sonunda çevre eğitiminin öğrencilerin çevresel duyarlılık düzeyini artırdığı görülmüştür. Çevre eğitimi alan 4. sınıf öğrencileri bu almayan 1. sınıflara göre çevre konusunda daha duyarlıdır. Diğer taraftan, duyarlılık seviyesindeki bu olumlu değişim davranış kalıplarına yansımış değildir. Öğrencilerin çevreye yönelik hem olumlu hem de olumsuz davranışlarında ciddi benzerlikler görülmekte, çevre eğitimi almış olmak öğrencilerin davranışlarında bir fark doğurmamaktadır. Bu durum verilen çevre eğitiminin sorgulanmasına neden olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Çevre Eğitimi, Çevresel Duyarlılık, Çevre Bilinci.
Suç Korkusu, Göç ve Suriyeli Sığınmacılar: Şanlıurfa Örneği, 2018
Günümüz kentlerinde suç korkusu önemli bir sorun olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Artan yas... more Günümüz kentlerinde suç korkusu önemli bir sorun olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Artan yasa dışı göç hareketleri, yaygınlaşan ekonomik ve sosyal sorunlar bu korkunun göçmenlere yönetilmesine neden olmaktadır. Göçmenlere yönelik suç korkusunun Şanlıurfa özelinde incelendiği makalede, bir saha çalışması yer almaktadır. Suriyelilerin kentte ne ölçüde güvensizlik hissine neden oldukları, Suriyelilere karşı duyulan suç korkusunun boyutları, bu korkunun nedenleri ile duyulan bu korkunun kişisel özellikler bakımından nasıl ayrıştığı çalışmanın cevap aradığı sorular arasındadır. Yapılan saha çalışmasından elde edilen sonuçlar pek de iç acıcı değildir. Suriyeli sığınmacılar ile yerli halk arasındaki mesafe giderek açılmaktadır. İşsizlik, ücretlerde düşüş, ahlaki bozulma, artan suç oranları, kentteki kalabalık ve gürültü, başıboş gezen gençler vb. birçok konuda Suriyeli sığınmacılar suçlanmaktadır. Suriyelilerle birlikte Şanlıurfa’nın artık daha az güvenli bir kent olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Suç korkusunun Şanlıurfa’da yaygınlık kazanmasının temelinde sığınmacıların farklı davranış biçimleri, artan sosyal ve ekonomik sorunlar ile iletişim eksikliği yatmaktadır. ABSTRACT Fear of crime in Today’s cities retains its place in agenda as an important issue. Increasing illegal immigration, spreading economic and social problems cause the management of this fear to migrants. In the article which examines the fear of crime against immigrants in Sanliurfa, there is a field study. The extent to which the Syrians have a feeling of insecurity in the city, the dimensions of fear of crime against Syrians , how this fear is differentiated in terms of personal traits with reasons of this fear is among the questions that the study sought answers. The results gathered from the survey are not pleasant at all. The gap between Syrian refugees and the local people is widening gradually. Unemployment, decline in wages, moral deterioration, increased crime rates, crowded and noise in the city, straying youngsters etc. Syrian refugees have been charged in many issues, It is follow thar Şanlıurfa is a less secure city now with Syrian refugees. The main reason for the spread of the fear of crime in Şanlıurfa is the different behavioral patterns of asylum seekers, the increasing social and economic problems and the lack of communication
Şanlıurfa’da Kentsel Gelişme ve 6360 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu , 2014
Bilimler Enstitüsü tarafından yılda en az iki kez yayınlanan hakemli, bilimsel elektronik bir der... more Bilimler Enstitüsü tarafından yılda en az iki kez yayınlanan hakemli, bilimsel elektronik bir dergidir. Yayın kurulunun kararıyla "Özel Sayı" olarak da yayınlanabilir. Derginin yazım dili Türkçe ve İngilizcedir. Dergide sosyal bilimlerin her alanındaki uygulamalı ve kurumsal çalışmalara, model ve önerilere, analiz ve değerlendirmelere, nicel ve nitel araştırmalara yer verilmektedir. Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi'nin temel amacı; sosyal bilimler alanına ulusal ve uluslararası düzeyde katkıda bulunmak için, bu alanda çalışan bilim insanlarının özgün ve nitelikli eserlerini paylaşabildikleri saygın bir akademik zemin oluşturmaktır. Dergimize gönderilen makaleler yayın kurulunun yapacağı bir ön incelemeden sonra, derginin genel yayın politikasına, kapsamına ve amacına uygun bulunursa, hakem değerlendirmesi için süreç başlatılır. Yayın Kurulu, makalenin konusu ile ilgili en az iki hakemin görüşünü aldıktan sonra eserin dergide yayınlanmasına veya yayınlanmamasına karar verir. Hakemler için değerlendirme süresi 1 ay olarak belirlenmiştir. Bir ay içerisinde cevap alınamadığı takdirde yeni bir hakem belirlenir.Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi ulusal hakemli bir dergi olup yılda üç kez yayınlanmaktadır.
1990’lı yıllarda, soğuk savaşın bitişiyle birlikte, güvenliğin hem tanımı hem de içeriği değişmey... more 1990’lı yıllarda, soğuk savaşın bitişiyle birlikte, güvenliğin hem tanımı hem de içeriği değişmeye başlamıştır. Bu değişen yapı içinde çevresel güvenlik, enerji güvenliği, gıda güvenliği vb. yeni ve farklı kavramlar ortaya çıkarken, güvenlik sorunu devletin bekasından bireyin emniyetine evrilmiştir. Yoksulluk, adil olmayan gelir dağılımı, küresel ısınma, uyuşturucu kaçakçılığı vb. riskler küresel tehdit algısına ilave edilen yeni güvenlik konuları arasında yer alırken, göç de bu alana dâhil edilmiştir. Gerek klasik Real politik güvenlik algısı gerekse Kopenhag Okulu, Eleştirel Güvenlik Çalışmaları, Aberystwyth Ekolü vb. yeni ekol güvenlik anlayışları farklı biçimlerde yorumlasa da güvenlik ve göç arasındaki ilişkinin günümüzde daha hassas ve karmaşık bir hal aldığı su götürmez bir gerçektir. 1990’lardan günümüze kadar yaşanan göç hareketleri de bu durumun önünü açmaktadır. 1960-1980 arası dönemdeki düzenli işçi göçü yerini, düzensiz göçe bırakmıştır. 1990 sonrası dönemde dünyada göçün yoğunluğu ciddi bir biçimde artmıştır. 1970 yılında toplam göç eden sayısı 120 milyon iken, 2017 yılında bu rakam 258 milyona ulaşmıştır. 2019 yılında her gün 5 bin kişi ülkesini terk etmektedir. Göçmenlerin toplam dünya nüfusuna oranı ise % 3,5’tir (migrationdataportal.org, 02.10.2019). 2015 yılında dünyadaki göçmen işçi sayısı 150 milyon, göçmen öğrenci sayısı ise 4,8 milyona yaklaşmıştır (iom.int/global-migration-trends, 10.09.2019). 1990 sonrası dönemde göç çeşitlenmiştir. Emekli göçü, öğrenci göçü, mekik göçü, geçici işçi göçü vb. yeni göç tipleri ortaya çıkmıştır. Üstelik bu yeni göç tipleri, çoğu zaman, birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır. Ulus, ırk ve etnisiteye dayalı göç kabul politikaları, yerini beceri odaklı göç kabul politikalarına bırakmaktadır. Günümüzde göç; yabancı düşmanlığı, ötekileştirme, ayrışma, nefret suçları ile anılır hale gelmiştir. Avrupa’da seçim mitinglerinde göçmenlere “istilacı” demek sıradanlaşırken, yaşanan terör eylemleri göçmenleri ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline getirmektedir. Akdeniz’de boğulan her göçmen AB’nin ortak sınır politikasının sorgulanmasına neden olmaktadır. Göçün güvenlikleştirilmesi, göçmenlerin sınırda yaşadığı zorluklar, yaşanan insan hakları ihlalleri, göçmenlerin eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar, 11 Eylül sonrası Batı’da çok kültürlülüğün gözden düşüşü göçmenler için artan zorlukları bize göstermektedir.
Şanlıurfa'da Kamu Personelinin Kentsel Mekanda Ayrışma Biçimleri , 2020
Özet Mekânsal ayrışma, insanların var olan ayrışma ve farklılıklarının kentsel mekâna yansımasıdı... more Özet Mekânsal ayrışma, insanların var olan ayrışma ve farklılıklarının kentsel mekâna yansımasıdır. Mekânsal ayrışma, modern kenti karakterize eden, çok farklı biçimlere sahip ve yaygın olarak sosyal bir sorun olarak algılanan bir durumdur. Gelir seviyesi, eğitim düzeyi, dini ve etnik kimlikler, siyasi tercihler vb. onlarca etkenin rol oynadığı mekânsal ayrışma toplumdaki farklı kimlikler, önyargı ve kalıp yargılardan beslenir. Mekânsal ayrışmanın farklı bir biçiminin konu edildiği bu çalışmada amaç, Şanlıurfa'da yaşayan ve kamu kurumlarında çalışan, Şanlıurfalı olmayan memurların kentte yaşadığı ayrışma biçimleri ile bunların nedenlerini ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla bir anket çalışması uygulanmıştır. Kent merkezinde yürütülen çalışmada farklı kamu kurumlarından memurlara kent ve kent yaşamına ilişkin sorular yöneltilmiştir. Anket sonuçlarına göre Şanlıurfa'da görev yapan kamu personeli kentin sorunlarına karşı ilgisiz davranmakta, yerel medya organlarını takip etmemektedir. Memurların toplumla ilişkisi sınırlı olup, daha çok aile içi etkinliklerin ağırlıklı olduğu bir günlük yaşam sürdürmektedirler. Kırdan kente geçiş sürecinde bir tarım toplumu görünümündeki Şanlıurfa'nın sağlıksız kentleşme süreci, aşiret ve cemaate dayalı toplumsal yapısı ile kültürel ve sosyal farklılıkları memurlar için ayrıştırıcı bir sosyal çevre oluşturmaktadır. Diğer taraftan, memurların eğitim ve gelir seviyesinin yüksekliği ile ortak yaşam tarzları karşı bir ayrışma aracı olarak önümüze çıkmaktadır.
Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, 2018
Gerek coğrafi konumu gerekse tarihi mirası Türkiye’yi bir göç ülkesi haline getirmektedir. Türkiy... more Gerek coğrafi konumu gerekse tarihi mirası Türkiye’yi bir göç ülkesi haline getirmektedir. Türkiye hem göç veren hem de göç alan bir ülkedir. 1960’lı yıllarda Almanya’ya işçi gönderen Türkiye’de günümüzde binlerce kaçak işçi çalışmaktadır. Türkiye göçmenler için transit bir geçiş noktasıdır. Son göç hareketi, Suriyeli sığınmacı göçüdür. Sayıları 3 milyonu aşan Suriyeli sığınmacılar giderek kalıcı hale gelmektedir. Artan sayı ve uzayan misafirlik kimi sorunların doğmasına neden olmaktadır. Canlı bomba saldırıları, emek sömürüsü, artan işsizlik, kentle uyumsuzluk bu sorunlardan bazılarıdır. Çalışmada bu sorunlar güvenlik, ekonomi ve sosyo-kültürel etkiler olarak üç başlık halinde incelenecektir. Bu çalışmada amaç, yaşanan Suriyeli göçünün toplumsal etkilerini ortaya koymak ve bu sorunlara dair çözüm önerileri getirmektir.
Abstract Due to its geographical location as well as its historical heritage, Turkey is becoming a country of immigrants. Turkey is both an immigrant-receiving and an immigrant-sending country. Today, thousands of illegal workers are working in Turkey, who sent workers to Germany in the 1960s. Turkey is a transit point for immigrants. The recent migration flow is the migration of Syrian asylum seekers. More than 3 million Syrian asylum seekers are gradually becoming permanent in Turkey. The increasing number of these refugees and their extending guest status bring some issues. Suicide bomber attacks, abuse of labor, increasing unemployment rate, integration to the urban life are some of those issues. These issues will be covered in this study under three titles: Security, economic and socio-cultural effects. The objective of this study is to find out the social effects of the emigration from Syria and to put forward solutions for these issues.
Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların sayısı 4 milyona yaklaşmaktadır. Kısa zamanda bu kadar... more Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların sayısı 4 milyona yaklaşmaktadır. Kısa zamanda bu kadar sığınmacının Türkiye’ye gelmiş olması çok sayıda sorun ve riski beraberinde getirmektedir. Bu risklerin bir bölümü güvenlikle ilgilidir. Bu güvenlik risklerinin araştırıldığı çalışmanın amacı, bir göçün neden olabileceği güvenlik risklerini Suriyeli sığınmacılar özelinde ele almaktır. Göçün neden olduğu kısa ve uzun vadeli güvenlik risklerinin neler olduğu, bu risklerin toplum için doğurduğu tehditler, bu risklere karşı alınacak önlemler çalışmanın konularını oluşturmaktadır. Çalışmada Suriyeli göçünün ulusal güvenlik risklerinden sağlık sorunlarına kadar birçok alanda ciddi riskler oluşturduğu görülmektedir. Öncelikle terör örgütleri için Suriye’deki otorite boşluğu bir fırsattır. Türkiye’de giderek artan bir Suriye karşıtlığı gelişmekte, toplumda ayrışma belirginleşmektedir. Özellikle Suriyeli çocuk ve gençlerin yeterli eğitim almaması durumunda ileride sonuçları ağır olacak istenmeyen hadiseler ortaya çıkabilecektir. Kayıp nesil tehlikesi söz konusudur. Tüm bu istenmeyen risklerin oluşmasını önlemek için toplumsal uzlaşıya dayalı, sığınmacıları ekonomik ve sosyal üretime katacak bir uyum sürecinin başlatılması gerekmektedir. Suriyeli sığınmacılara yönelik kaygı ve risklerin doğru bir biçimde değerlendirilmesi, onlara karşı toplumdaki önyargıların azalmasına ve doğru iletişim kanallarının oluşmasına fırsat verecektir. Abstract The number of Syrian asylum seekers living in Turkey has almost reached 4 million. The fact that huge number of asylum seekers have entered in Turkey within a very short period of time brings many risks and problems. Some of these risks are related to security issues. The aim of this study is to analyze the security risks resulting from mass migration of Syrian asylum seekers. Identifying the short and long term security risks, all the threats arising from these risks for the society and measures that should be taken against these risks are the topics of this study. It is seen in the study that serious risks have arisen from the migration of Syrian asylum seekers ranging from national security risks to health problems. First of all, the lack of authority in Syria is an opportunity for terrorist organizations. Animosity against Syrians is in rise in Turkey, and dissidence in the Turkish society on this issue is becoming evident. In particular, adverse events with potentially severe consequences can occur in the future because of inability of Syrian children and adolescents having adequate education. The danger of lost generation is of question. With the purpose of preventing the occurrence of such adverse risks, a process of integration based on public consensus must be commenced to incorporate the asylum seekers into economic and social production process. Accurate evaluation of concerns and risks related to Syrian asylum seekers will allow reducing the prejudice against them in the society and establishing correct communication channels.
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 2016
Önceleri misafir olarak görülen Suriyeli sığınmacılar, Suriye'deki iç savaşın uzamasıyla birlikte... more Önceleri misafir olarak görülen Suriyeli sığınmacılar, Suriye'deki iç savaşın uzamasıyla birlikte kalıcı hale gelmektedir. Türkiye'ye sığınmacı olarak gelen yaklaşık 3 milyon Suriyeliden, özellikle barınma merkezleri dışında kalanlar, kentlerde ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar yaşamakta, yaşanan bu sorunlara bağlı olarak bir uyum sorunu ortaya çıkmaktadır. Kentle uyum sorununun Şanlıurfa özelinde ele alındığı bu çalışmada amaç, kent merkezinde yaşayan Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları sorunları tespit etmek ve bu konularda çözümler geliştirmektir. Yaşanan uyum sorunu hem Urfalılar hem de Suriyeliler için geçerlidir. Bu nedenle çalışma kapsamında, her biri 384 denekle, iki farklı anket çalışması uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar misafirliğin uzamasıyla birlikte sorunların da arttığını göstermektedir. Artan sorunları aşmanın tek yolu sağlıklı bir uyum sürecidir. Kuşkusuz uyum süreci tarafların karşılıklı anlayışını gerektiren, uzun ve sabır isteyen, karmaşık sorunlara çözüm aranan zorlu bir yol haritasıdır. Anahtar Kelimeler: Suriye, Kent, Uyum, Şanlıurfa, Göç, Sığınmacı Jel Kodları: J 15, H 75 ABSTRACT The Syrian asylum seekers, who were initially considered as guests, are now becoming permanent residents with the war taking longer than expected. Around 3 million Syrian asylum seekers, especially the ones living outside of the shelters, are facing economic, social and cultural difficulties in the cities, and are therefore having integration problems due to these difficulties. This study aims at analyzing the integration problems specifically in the city of Şanlıurfa. The main objective of the study is to determine the problems encountered by the asylum seekers living in the city center and to develop solutions to these problems. The current integration problem applies to both the residents of Urfa and the Syrian asylum seekers. Therefore, two separate surveys, each having 384 test subjects, were conducted within the scope of this study. The results obtained indicate that the problems have mounted up with the guests staying longer than they are supposed to. The only way to overcome the ever-growing problems is to develop a healthy integration process. Beyond question, integration process is a long and challenging road map which requires mutual understanding and patience from both parties Keywords: Syria, Urban, Integration, Şanlıurfa, Immigration, Asylum seeker
Özet
Suriye'de devam eden iç savaşın çevresel boyutlarını ele alan çalışma üç bölümden oluşmaktad... more Özet Suriye'de devam eden iç savaşın çevresel boyutlarını ele alan çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde çevresel güvenlik kavramı, ikinci bölümde çevresel güvenliğin içerdiği güvenlik riskleri ele alınmıştır. Son bölümde Suriye'de yaşanan iç savaş çevresel güvenlik çerçevesinden analiz edilmiştir. Suriye'deki iç savaş başlı başına bir çevresel felakettir. Suriye'deki iç savaşın siyasi nedenleri olmakla birlikte, iç savaşın başlamasında, hükümete yönelik öfkenin artmasında çevresel kökenli faktörler de etkin olmuştur. Suriye'nin artan genç nüfusu, kıt doğal kaynaklar, uzun süren kuraklık, tarıma dayalı zayıf ekonomi çatışmaların gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sayıları 5 milyona yaklaşan mülteciler ise ayrı bir çevre sorunudur. Anahtar Kelimeler: Suriye, Çevre, Çevresel Güvenlik, Mülteci
Environmental Origins of the Civil War in Syria Abstract This study on the environmental dimensions of the civil war on-going in Syria comprises three parts. The concept of environmental security is discussed in the first part, and the security risks implied by the environmental security are discussed in the second part. In the last part, the civil was experienced in Syria is analyzed in the frame of environmental security. The civil war in Syria is an environmental disaster. While the civil war in Syria has political causes, factors with roots in the environment were also effective on the start of war and on the increasing anger against the government. The increasing young population of Syria, scarce natural sources, long-lasting drought and the weak economy based on agriculture, had all played an important role in the development of conflicts. Refugees with a number reaching 5 million are another environmental problem. Key Words: Syrian, Environment, Environmental Security, Refugee
VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ , 2017
Türkiye'nin konut sorunu, Cumhuriyet kurulduğundan beri çözülememiş; kalitesiz eğitim, terör, işs... more Türkiye'nin konut sorunu, Cumhuriyet kurulduğundan beri çözülememiş; kalitesiz eğitim, terör, işsizlik gibi ülkenin kronik hale gelmiş toplumsal bir sorunudur. Konut politikalarında Toplu Konut İdaresi (TOKİ) önemli bir aktördür. 1980’li yıllarda konut kooperatiflerine kredi desteği veren İdare, günümüzde imar planı yapan, kentsel dönüşüm projeleri yürüten, kamu arsaları satan bir inşaat şirketi görüntüsü vermektedir.
TOKİ’nin ele alındığı bildiride öncelikle İdare’nin tarihsel geçmişine yer verilecektir. İkinci bölümde, uygulamada görülen aksaklıklar ve bunların nedenleri üzerinde durulacaktır. Bildiri bir değerlendirme ile tamamlanacaktır Anahtar Kelimeler: Konut, Konut sorunu, Toplu Konut İdaresi, Kentsel Rant What Kind of Housing Development Administration Abstract The housing issue is one of the chronic social issues in Turkey just like low quality education, terror and unemployment which we have been unable to solve since the foundation of the Republic of Turkey. The Housing Development Administration plays a key role in housing policies. The housing development administration used to provide credits to housing cooperatives in 1980s and it is now transformed into a Construction Company that handles zoning, oversees urban transformation projects and sells public lands.
The paper on the Housing Development Administration will first give an outline of the history of the housing development administration. The second part, on the other hand, will focus on the problems observed and lay emphasize on the reasons of these problems. A general evaluation will be the final part of the paper.
Keywords: House, Housing problem, Housing Development Administration, Urban Rent
Artık suç kavramından bağımsız, ayrı bir araştırma alanına dönüşmüş bulunan suç korkusu giderek d... more Artık suç kavramından bağımsız, ayrı bir araştırma alanına dönüşmüş bulunan suç korkusu giderek daha fazla toplumsal bir sorun haline dönüşmektedir. Suç korkusu, suç oranları azalsa bile toplumda varlığını devam ettirmektedir. Suç korkusunun kent yaşamında neden olduğu tedirginlik ve güvensizlik hissi bireylerin yaşamını zorlaştırmakta, kentsel yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Şanlıurfa’da suç korkusunun araştırıldığı çalışmada bir anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarına göre Şanlıurfa çok da güvenli bir kent değildir. Kadınlar erkeklerden daha fazla suç korkusu yaşamaktadır. Meslek grupları ve doğum yerinin farklı olması suç korkusunda farklılıklara neden olmaktadır. Ankete katılanların önemli bir bölümü polisin etkin çalışmadığı ve suç işleyenlerin gereği gibi cezalandırılmadığını düşünmektedir. Kuşkusuz bu tür olumsuzluklar suç korkusunun yayılmasına neden olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Suç, Suç Korkusu, Şanlıurfa, Kent
FEAR OF CRIME IN URBAN ENVIRONMENT -ŞANLIURFA CASE-
ABSTRACT
The fear of crime, which has turned to a research area separate from the concept of crime, is creating a social problem that is growing gradually. The fear of crime survives in the society even if the crime rates are reduced. The feelings of restlessness and being insecure caused by the fear of crime in urban life makes the lives of individuals more difficult, and result in deterioration of the quality of life. This study investigates the fear of crime felt in the city of Şanlıurfa. A survey was conducted for this purpose. According to the results of this survey, Şanlıurfa is not a safe city for its residents. Women feel more fear of crime than men in this city. On the other hand, being from a different occupational group or coming from a different birthplace may cause differences in fear of crime. Majority of the people participating in the survey think that the police are not effective on cracking down crimes in the city and the perpetrators are not punished adequately. Without a doubt, handling the problem poorly causes the fear of crime to spread around the city. Keywords: Crime, Fear of Crime, Şanlıurfa, City
Özet Bu çalışma, Şanlıurfa’da köyden kente göç eden aşiret üyelerinin aşiret ilişkilerini hangi d... more Özet Bu çalışma, Şanlıurfa’da köyden kente göç eden aşiret üyelerinin aşiret ilişkilerini hangi düzeyde terk ettiklerini, kentsel tutum ve davranışları geliştirmede ne kadar başarılı olduklarını öğrenmeyi amaçlamaktadır. Buna göre, ticaretin ve özellikle sanayinin çok cılız kaldığı, ekonomisi önemli ölçüde tarımsal üretime dayanan Şanlıurfa’da, kente göç eden aşiret üyelerinin aşiret yapısına dayanan üretim ilişkileri büyük ölçüde çözülmüştür. Ancak, kendini yeniden üreten ilişkiler içinde sosyal bir yapı olarak ve bu yapıda içkin ilişkiler bağlamında -sülaleden aşirete doğru ilişkiler gün geçtikçe zayıflamakla birlikte- varlığını sürdürmektedir. Anahtar Kelimeler: Kent, Kentlileşme, Aşiret, Göç, Şanlıurfa A Study on Urbanization Trends of the Tribe Members settled in the City: Şanlıurfa Case Abstract The purpose of this study is to investigate to what level have the tribe members migrated from villages (rural areas) to urban areas of the city of Şanlıurfa severed their ties with their tribes and to what extent they are successful in developing urban attitudes and behaviors. In this regard, because economy is substantially based on agriculture in Şanlıurfa due to the fact that the trade and particularly the industry is not developed in the city, the production relationships based on tribal structure have considerably declined for the tribe members who have migrated to the city. Keywords: City, Urbanization, Tribe, Migration, Sanlıurfa
Türkiye’deki kentleşme dinamiklerinin suça olan etkisinin ele alındığı çalışma kapsamında; ülkemi... more Türkiye’deki kentleşme dinamiklerinin suça olan etkisinin ele alındığı çalışma kapsamında; ülkemizdeki kentlerin büyüklüğü, kentleşme oranı, kentlerin gelişmişlik sırası, kentlere göre kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hâsılanın (GSYH) miktarı, kentlerin nüfus yoğunluğu ve kentlerin net göç hızları ile 2000–2006 yıllarına ait asayiş suç oranları karşılaştırılmıştır. Edinilen sonuçlara göre, Türkiye’de; büyük, kentleşme oranı yüksek, gelişmiş, GSYH’ dan daha çok pay alan, nüfus yoğunluğu yüksek, göç alan kentlerde daha çok suç işlenmektedir. Ancak bu genel tespitin yanında önemli sapmalar bulunmaktadır. Tunceli örneğinde olduğu gibi, bu niteliklerin hiçbirisine sahip olmayan bir kent ülkenin en yüksek suç oranlarına sahip olabilmektedir.
ABSTRACT The effect of urbanization dynamics on crime in Turkey is examined within the context of this study. Factors evaluated were the size of cities, urbanization rate of the cities, level of development of the cities, gross domestic product per capita (GDP) of the cities, population density of the cities, and net migration rates; these were compared with the crime rates between 2000 and 2006. According to the results obtained, in Turkey there are more crimes committed in cities that are large, have a high urbanization rate, are developed, get bigger share from the GDP, have greater population density and get more immigrants. Besides these general findings, there are important deviations. For instance, a city that does not have any of the mentioned characteristics can have the highest rate of crime commitments, such as in the case of Tunceli. Keywords: City, crime, urbanization dynamics, crime rates
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 2012
Performans esaslı bütçe ile stratejik plan bir bütünün iki yarısını oluşturmaktadır. Bir kurumun... more Performans esaslı bütçe ile stratejik plan bir bütünün iki yarısını oluşturmaktadır. Bir kurumun bütçesinin oluşturulmasında stratejik planda belirlenen stratejiler ve hedefler etkin olurken, stratejik planın uygulama sonuçlarının değerlendirilmesinde performans esaslı bütçe büyük önem taşır. Stratejik planda yer alan maliyetlendirme performans esaslı bütçe ile stratejik plan arasındaki ilk adımı oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı büyükşehir belediyeleri tarafından hazırlanan stratejik planları maliyetlendirme bakımından incelemektir. Bu amaç doğrultusunda stratejik planlar iki farklı dönem (2006-2010/ 2010-2014) halinde ele alınmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlar bize büyükşehir belediyeleri tarafından hazırlanan stratejik planların mali boyutu hakkında bilgi verecektir. ABSTRACT Performance based budgeting and strategic planning are the parts that constitute a whole. While strategies and targets set out in the strategic plan is essential in forming the budget for an organization, performance based budget is very essential for the evaluation of the implementation results of the strategic plan. Cost assessment in strategic plan is the first step between performance based budget and the strategic plan. The objective of this study is to analyze the strategic plans prepared by metropolitan municipalities in terms of cost assessment. For this reason, strategic plans were examined in two different periods (2006-2010 and 20102014). The outcome of the study will give us information on the financial aspects of the strategic plans prepared by metropolitan municipalities.
Günümüzde Özelleştirme İdaresi, önemli planlama yetkilerine sahip merkezi kamu kurumlarından biri... more Günümüzde Özelleştirme İdaresi, önemli planlama yetkilerine sahip merkezi kamu kurumlarından birisi haline gelmiştir. Bu durum artan özelleştirme uygulamalarının, rant baskısının ve yaşanan hukuki tıkanıklıkların bir sonucudur. İdare, özelleştirme kapsamındaki taşınmazları en yüksek fiyattan satma gayretindedir. Diğer taraftan, İdare’nin bu amaca yönelik olarak hazırladığı parsel ölçeğindeki imar planları, çoğu zaman, kentin plan bütünlüğünü bozucu, yapı yoğunluğunu artırıcı, kentsel altyapı hizmetlerini zorlayıcı niteliktedir. Bu çalışma, Özelleştirme İdaresi’nin neden planlama yetkilerine sahip olduğu sorusuna yanıt ararken, mevcut yetkilerin nasıl kullanıldığı ve yapılan uygulamaları da araştırmayı amaçlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Planlama, İmar Planı, Rant, Özelleştirme İdaresi
Planning Powers Vested in the Privatization Administration
The Privatization Administration has recently become one of the central public organizations with important planning powers. This is the result of increasing number of privatization practices, pressures from interest groups, and current legal obstructions. The administration is aiming to sell the properties subject to privatization with the highest amount possible. On the other hand, development plans in the parcel scale prepared by the administration for this purpose in most cases impair the integrity of urban plan, increase construction intensity and challenge urban infrastructure services. In this study, while searching an answer to the question of why the Privatization Administration has a planning authority, it is also aimed to examine how the current powers are utilized in practice as well as the current applications in this context. Key words: Planning, Development Plan, Rent, Privatization Administration
1. Uluslararası Büyükçekmece Yerel Yönetimler Kongresi, 2017
Özet
Kentleri anlamak içinde yaşadığımız toplumu ve onun sorunlarını anlamak bakımından büyük öne... more Özet Kentleri anlamak içinde yaşadığımız toplumu ve onun sorunlarını anlamak bakımından büyük önem taşımaktadır. Kenti biçimlendiren, planlayan insanlar olsa da, kentlerde insanları ve toplumları şekillendirmektedir. Kent sosyolojisi, kenti çözümlerken aslında bizi bize anlatmaktadır. Kentin tarihi, kentlerin değişen yapısı, kent kuramları, kır-kent ayrımı, gecekondulaşma, göç, sosyal uyum, toplumsal ayrışma vb. konular kent sosyolojisinin çalışma alanları olarak günlük yaşamın içindedir. Türkiye kentleşme konusunda başarılı olmuş bir ülke değildir. Plansız yapılaşmış, altyapısı yetersiz, kimliğini yitirmiş kentlerimiz kentli olmayan kimselerin yaşadığı alanlardır. Bu kadar sorunlu bir kentleşme süreci geçiren Türkiye’de, kent sosyolojisi alanında önemli bir bilgi birikiminin bulunması beklenen bir durumdur. Bu çalışmada, Türkiye’deki kent sosyolojisi literatürü üzerine bir tarama yapılacaktır. Bu sayede hem literatürde, tarihsel gelişimi içinde, yer verilen araştırma konuları hakkında bilgi sahibi olacağız hem de kentlerimizin, dolayısıyla bizim sorunlarımız hakkında bilgi edinme imkânı bulacağız. Bu tarama bize kent sosyolojisinde yıllara göre ilgi duyulan konuları, toplumsal sorunlar karşısında akademik camianın verdiği tepkileri, zamanla değişen kentsel sorunları görme imkânı verecektir. Anahtar Kelimeler: Kent, Kent Sosyolojisi, Sosyal Bilimler, Yerel Yönetim
A Literature Review on Urban Sociology in Turkey Abstract Understanding cities is highly significant for the understanding of the society we live within and its problems. Although there are individuals who form and plan the cities, cities also form individuals and societies. Urban sociology, in fact, explains us to us when analyzing the city. Issues such as history of the city, changing structures of cities, urban theories, urban-rural discrimination, spreading of “slum” neighborhoods, migration, social adaptation, social differentiation and similar are within the daily life as the study areas of urban sociology. Turkey is not a country that had succeeded in the matter of urbanization. Our cities with unplanned structuring, inadequate infrastructure and lost identities are places where non-urbanites live in. Existence of significant accumulation of knowledge in the area of urban sociology is something expected in Turkey, in which such problematic urbanization process is -being experienced. In this study, a literature review will be carried out on the urban sociology in Turkey. This way, we will obtain information both on the study subjects included in the literature within the historical development process, and on the problems of our cities, and consequently, our own problems. This scanning will allow us to see the subjects of interest in the urban sociology based on years, responses of the academic society to the social problems and the urban problems changing in time. Key Words: City, Urban Sociology, Social Sciences, Local Governments
21. Milletlerarası Türk Kooperatifçilik Sempozyumu, 2015
Türkiye’de konut politikalarının tarihsel gelişimine bakıldığında, konut kooperatiflerinin çok da... more Türkiye’de konut politikalarının tarihsel gelişimine bakıldığında, konut kooperatiflerinin çok da etkin olamadığı görülmektedir. Oysaki konut sorununun çözümünde yerel yönetimler ile konut kooperatifleri mutlaka yer alması gereken aktörlerdir. Konut sorununun asıl mağduru olan dar ve sabit gelirlilerin konut edinmesinde konut kooperatiflerine büyük iş düşmektedir. Bildirinin amacı, Konut kooperatifleri konut sorununun çözümünde neden başarılı olamadı? sorusunun cevabını bulmaktır. Toplu Konut İdaresi’nin kooperatiflere kredi sağlamak yerine doğrudan konut üretimini tercih etmesi, rant amaçlı kentsel dönüşüm projeleri, mortgage sistemiyle konut kredilerinin ticarileştirilmesi, konut kooperatiflerinin üst gelir grupları için konut üretmesi, kooperatiflerin yetersiz denetimi bu sorunun cevapları arasındadır. Anahtar Kelimeler: Konut, Konut Kooperatifleri, Belediye, TOKİ, Konut Hakkı
The Missing Player for Solution of the Housing Problem: The Housing Cooperatives
When we review the historical development of the housing policies in Turkey, we can see that housing cooperatives have not been effective at all. However, housing cooperatives and local governments are key players for the solution of the housing problem. Housing cooperatives have an important role for providing housing for the low and fixed income people who are actually the real sufferers of the housing problem. The purpose of the paper is to find an answer to the question of why the housing cooperatives have failed to solution of the housing problem. Housing Development Administration’s preference to build houses directly instead of providing loans to the housing cooperatives; urban transformation projects aiming profit; commercialization of home loans through mortgage system; building houses for upper income level group by the housing cooperatives and inadequate inspection on housing cooperatives are some of the answers for this question. Keywords: House, Housing Cooperatives, Municipality, TOKI, Right to have a house
Türkiye coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca göç yollarının üzerinde yer almıştır. Osmanlı Devl... more Türkiye coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca göç yollarının üzerinde yer almıştır. Osmanlı Devleti‟nin yıkılmasıyla anayurda dönen Balkan göçmenleri, mübadele sonrası gelen Türkler, Afganistan Savaşı ve İran Devriminden kaçanlar, Doğu Bloğunun dağılması sonrasında işsiz kalan binlerce insan için Türkiye hem bir geçiş güzergâhı hem de yeni bir yurt olmuştur. Son dış göç dalgası ise Suriyeli göçüdür. Tarih boyunca göç yaşamış olmasına rağmen Türkiye‟de ne literatürde ne de üretilen kamu politikalarında göçmenlerin uyum sorunu pek de hak ettiği ilgili görmemiştir. Göçmenlerin uyumu daha çok iskân edilmeleri ya da sosyal yardım almaları olarak algılanmış, uyum sorununun karmaşık yapısı gözden kaçmıştır. Bu bildiride göçmenlerin uyum sorunundan ne anlamamız gerektiği üzerinde durulacaktır. Göçmenlerin uyum sorununun ne olduğu, sağlıklı bir uyum sürecinin nasıl olması gerektiği bildirinin cevabını aradığı sorular arasındadır. Bir göçmenin başarılı ve üretici, toplumla uyumlu bir birey olması ya da suç işleyen ve dışlanan bir bireye dönüşmesi arasındaki farkı uyum süreci belirlemektedir. Bu nedenle göç sorununun temelinde göç edilen toplumla uyumun sağlanması yatmaktadır. Bildiride öncelikle uyum sorunu üzerine kavramsal bir çerçeve çizilecektir. Uyum sorununun ne olduğu, uyum sorununun çözümü amacıyla önerilen farklı yaklaşımlar ele alınacaktır. İkinci bölümde, uyum sorunu daha somut hale getirilecek, uyum sorununun nasıl olması gerektiği üzerinde durulacaktır. Son bölümde, Türkiye‟deki göçmen politikalarının uyum sorununu ne derece çözebildiği konusunda bir değerlendirme yapılacaktır. Suriyeli göçü ile birlikte farklı bir kültürden milyonlarca insanın göçüne maruz kalan Türkiye‟de, artık İskân Kanunu ve polisiye önlemlerle göçü önlemenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Göç İdaresi‟nin kurulmuş olması, 6458 sayılı Göç Kanunu‟nun çıkarılması değişimin zorunlu olduğunu bize göstermektedir. Kuşkusuz, Türkiye‟nin Suriyeli sığınmacı göçü karşısındaki başarısı sığınmacıların toplumla uyumu ile ölçülecektir. MIGRATION AND INTEGRATION PROBLEM ABSTRACT Turkey is located on routes of migration throughout the history due to its geographical location. Turkey has been both a temporary station and a new home for immigrants coming from Balkans returning to their homelands with the collapse of the Ottoman Empire, Turks coming with the population exchange, those running from the war in Afghanistan and Iran Revolution, and thousands of individuals who have become unemployed with the dissolution of the Eastern Block. The most recent wave of migration is the migration of Syrian refugees. While migration has been experienced throughout the history, the integration problem of refugees has received the attention it deserves neither in the literature, nor in the public policies. Integration of refugees has been seen in a perspective of the problems of settlement or social aids, and the complex structure of integration problem has been overlooked. In this article, what we should understand from the integration problem of refugees will be highlighted. What the integration problems of refugees and how should a healthy integration process be are among the questions, for which that answers are searched for in this article. The process of integration determines the difference between a refugee becoming a successful and productive individual integrated with the population or a criminal excluded from the population. Therefore, ensuring the integration with the population migrated to underlie the problem of migration. In this article, a conceptual frame of the problem of integration will be drawn in the first place. Nature of the problem of integration and different approaches suggested for the purpose of solution of integration problem will be discussed. The integration problem will be concretized in the second section, and it will be discussed how should the integration process should be. In the final section, an evaluation will be submitted related to the level of solution provided by the refugee policies in Turkey. It has been understood that it is not possible to prevent migration with the Settlement Law and security measures anymore in Turkey, which has been exposed to migration of millions of individuals from a different culture. Establishment of the Administration of Migration and passage of the Immigration Law No. 6458 shows us that a change is necessary. There is no doubt that success of Turkey against the migration of Syrian refugees will be measured with the integration of the refugees with the public. Keywords: Syria, Migration, Integration, Refugee, Asylum Seeker
Kamu yönetiminde yaşanan değişimler konut politikaları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. 1970'... more Kamu yönetiminde yaşanan değişimler konut politikaları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. 1970'lerdeki toplumcu belediyecilik anlayışı, konut üretim sürecinde konut kooperatifleri ile işbirliği yapar ve konutu bir insan hakkı olarak tanımlarken; günümüzdeki neo-liberal devlet anlayışı, konutu bir yatırım ve rant aracı olarak algılamaktadır. Konut politikalarında yaşanan bu değişimin ele alındığı bildiride, tarihi süreç içerisinde Türkiye'deki konut politikaları dört farklı dönemde incelenmiştir. Bu farklı dönemlerde devlet algısı, konut politikalarındaki aktörler, konut üretim biçimleri ve konut sorununun algılanışı birbirinden oldukça farklıdır. Bildirinin amacı devlette yaşanan değişimin konut politikaları üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Konut politikalarında yaşanan değişimi ülkede yaşanan siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel değişimden ayrı düşünmek mümkün değildir. Anahtar Kelimeler: Devlet, Yerel Yönetimler, Konut, Kamuda Değişim
From Social Housing Policies to Urban Transformation Projects: The Changing Housing Policies in Public Spaces Recent changes in the field of public administration have significant impacts on housing policies. While the local governments with populist policies in 1970s would cooperate with housing cooperatives in the process of housing development and define housing as a human right, the current neo-liberal government approach perceives housing as an investment and profit making instrument. This paper, which discusses the changes being experienced in housing policies, analyzes the housing policies in Turkey within the historical process under four different periods. Perception of state, actors in housing policies, methods of housing production, and perception of housing problem are quite different from each other in different periods. The objective of this paper is to investigate the impact of the change in the government on the housing policies. It is not possible to separate the change being experienced in housing policies from the political, social, economic and cultural changes being experienced in the country. Key Words: State, Local Government, House, Change in the Public Sector
5. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi, 2008
Özet Günümüzde gerek dünya barışı gerekse Ortadoğu’nun geleceği bakımından kilit bir öneme sahip ... more Özet Günümüzde gerek dünya barışı gerekse Ortadoğu’nun geleceği bakımından kilit bir öneme sahip olan Filistin’de yaşananlar, kentkırımın acı bir örneğidir. Filistin’de yalnızca insanlar öldürülmemekte; evler, sokaklar, pazaryerleri, hastaneler, kısacası, kenti kent yapan değerler yok edilmektedir. Filistin kentlerinde günlük yaşam, yaşanan saldırılar ve baskılarla, çoğu zaman, durma noktasına gelmektedir. Kentkırım, dini ya da etnik gerekçelerle, kenti kent yapan değerlere, kentin günlük işleyişine karşı girişilen topyekûn ve yaygın bir saldırıdır. Kentkırım, kente karşı işlenebilecek en büyük suçtur. Yapılan saldırıların etnik ve dini bir kimlik taşıması ve doğrudan kentleri hedef alması, kentkırımı kentlere yönelik diğer saldırılardan ayırmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kent, Küresel Güvenlik, Ortadoğu, Kentkırım
A NEW THREAT TO GLOBAL SECURITY: URBICIDE (PALESTINE EXAMPLE)
Abstract Nowadays, problem lived in Palestine, where has an important place with in both of the arenas world peace and the future of Middle East region, is a tragic sample of urbicide. In Palestine not only are people killed but also houses, streets, marketplaces, hospitals and in short the all of essential values of a city are destroyed. The attacks and pressures usually make the daily life in Palestine cities almost stop. Urbicide, that is a collective and mass attack relying on religious and ethical reasons, is against essential values of a city, circulation of daily activities. Urbicide is the greatest crime that can be committed against a city. Urbicide is different than all other crimes against the city, because these attacks have ethical and religious identities and their direct aim against the cities. Key Words: City, Global Security, Middle East, Urbicide
Arap Baharı sonrasında başlayan Türkiye’ye yönelik Suriyeli sığınmacı göçü giderek kalıcı hale ge... more Arap Baharı sonrasında başlayan Türkiye’ye yönelik Suriyeli sığınmacı göçü giderek kalıcı hale gelmektedir. Kuşkusuz bu göçün Türk toplumu bakımından yarattığı çok farklı olumlu/olumsuz etkiler bulunmaktadır. Sosyal medya üzerinden Suriyelileri tartışmak, tüm Suriyelileri aynı potada değerlendirmek ya da göç sürecini güvenlikleştirmek yaşanan bu sorunları çözmeyecektir. Suriyeli sığınmacı göçünün bilimsel yöntemlerin ışığında incelenmesi, bu göçün Türk toplumu bakımından doğurduğu etkilerin en doğru biçimde analiz edilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Sayıları 3,4 milyona yaklaşan Suriyeli sığınmacıların 1,6 milyonu 18 yaşından küçük iken, yaklaşık 600 bini gençlerden (15-24 yaş) oluşmaktadır. Bu nedenle Suriyeli gençler özel bir önem arz etmektedir. Suriyeli sığınmacı göçünün gelecekte nasıl bir şekil alacağı, Suriyelilerin Türk toplumundaki konumunun ne olacağı, ülke kalkınmasına ne ölçüde katkı sunacakları, Suriyelilerin yeni geldikleri topluma ne derece uyum sağlayacakları vb. soruların cevabı bu gençlerin ileride sergileyecekleri tutum ve davranışlarında saklıdır. Şanlıurfa özelinde Suriyeli gençleri ele aldığımız çalışmamızın amacı; Suriyeli gençlerin profilini ortaya çıkarmak, yaşadıkları sorunları ve beklentileri tespit etmek, belirlenen sorunlar için çözüm önerileri getirmektir. Farklı disiplinlerden akademisyenlerin bir araya geldiği çalışmada, nitel ve nicel araştırma tekniklerinin birlikte kullanıldığı karma araştırma metodu benimsenmiştir.
Konut sorunu hem farklı kavramlarla (deprem, kentsel dönüşüm, rant vb.) birlikte tarif edilebilec... more Konut sorunu hem farklı kavramlarla (deprem, kentsel dönüşüm, rant vb.) birlikte tarif edilebilecek nitelikte bir sorun alanı hem de değişen bakış açıları ve düşünsel eğilimlere göre farklı anlamlar yüklenebilecek siyasal bir eylem alanıdır. Sosyal demokrat bir iktidar döneminde ülkenin konut sorununun çözümünde önemli bir araç olarak görülen “sosyal kiralık konut” uygulaması, Thatcher dönemi İngilteresi’nde olduğu gibi, yeni-sağ bir iktidar tarafından rahatlıkla kamusal bir yük olarak algılanabilmektedir. Türkiye’de konut sorununun çözümünde yer alması gereken konut kooperatiflerinin son dönemde dışlanıyor olması da benzer bir durumdur. Konut sorununun farklı bakış açılarıyla algılanması doğal olarak farklı çözümlerin getirilmesine neden olmaktadır. Kimileri için konut sorunu dar gelirlilerin sorunu iken, kimileri çözüm olarak konut üretimini artırmayı doğru bulmaktadır. Türkiye’de son on beş yılda 8 milyona yakın konut üretilmiş, yalnızca 2018 yılında 1,4 milyon konut satılmış iken, alt gelir gruplarında kira harcaması hane halkı gelirinin neredeyse yarısına ulaşmıştır. Büyükşehirlerde yapı stokunun önemli bir bölümü gecekondulardan oluşmakta, Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın açıklamasına göre, 6,7 milyon konut yeterli teknik ölçütleri sağlayamadığı için yıkılmayı beklemektedir. Görüldüğü gibi konut sorunu hiçbir zaman çözümü basit bir sorun olmamıştır. Bu anlamda konut sorunu içinde çok sayıda değişeni barındıran, sosyal ve ekonomik boyutları olan, adil gelir dağılımı ile doğrudan ilişkili, “barınma hakkı” boyutuyla insan haklarının bir parçası sayılabilecek, depremin getirdiği risk nedeniyle güvenlik politikalarını da içeren, siyasal bakış açılarından ayrı tutulamayan toplumsal bir sorundur. Kentsel dönüşüm projeleri sırasında yaşanan mülksüzleştirme ile artan güvenlikli sitelerin kentsel mekânda neden olduğu toplumsal ayrışma konut sorununun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda, sosyal ve siyasal sonuçları da olduğunu bize göstermektedir. Türkiye 2000’li yıllarla birlikte yeni bir siyasal iktidarla tanışmıştır. Halen devam eden AKP iktidarı döneminde, her alanda olduğu gibi, konut politikalarda da önemli bir değişim yaşanmaktadır. AKP hükümetleri siyasal bir tercih yaparak inşaata dayalı büyümeyi tercih etmiş, Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) yapısında hukuken çok ciddi değişiklikler yaparak konutu finanse eden bir kamu kurumundan konut üreten bir şirkete dönüştürmüştür. Kuşkusuz inşaata dayalı büyüme yalnızca konut üretimi ile sınırlı değildir, ancak bu politikanın konut politikaları üzerinde kalıcı sonuçları olduğu açıktır. Bu çalışmanın amacı inşaata dayalı büyüme stratejisinin konut politikaları üzerindeki olumlu/olumsuz etkilerini tartışmaktır. İnşaata dayalı büyüme stratejisi konut üretimini ve konut satışlarını ciddi bir biçimde artırmıştır. Diğer taraftan, dar ve sabit gelirlilerin konuta erişiminde halen büyük sorunlar bulunmakta, derin olmayan konut kredi pazarı her gelir grubu için konut alımını mümkün kılmamaktadır. Çalışma kapsamında öncelikle 2000’li yıllarda başlayan inşaata dayalı büyüme stratejisi ele alınacak, ikinci bölümde bu stratejinin Türkiye’de konut sorunu üzerinde ne gibi etkiler doğurduğu incelenecektir.
6360 Sayılı Kanunun Onuncu Yılında Büyükşehir Belediyeleri Şanlıurfa Örneği, 2024
1950’lı yıllarda başlayan Türkiye’nin kentleşme süreci büyük ölçüde tamamlanmış durumdadır. Ülked... more 1950’lı yıllarda başlayan Türkiye’nin kentleşme süreci büyük ölçüde tamamlanmış durumdadır. Ülkede hem ekonomik ve siyasi hem de sosyo-kültürel olarak büyükşehirler belirleyici hale gelmiştir. Büyükşehir belediyelerinin artan bu önemi onların en verimli şekilde nasıl yönetilecekleri sorusunu gündeme getirmektedir. 3030 sayılı Kanunla başlayan bu arayış, 6360 sayılı Kanunla şimdilik sona ermiş görünmektedir. Bütünşehir Yasası olarak da kabul edilen 6360 sayılı Kanunla idari yapıda ciddi değişikliklere gidilmiş, büyükşehir belediyesi sayısı 30’a çıkarılmıştır. Bu çalışmanın amacı, 6360 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerin uygulamada nasıl bir etki doğurduğunu Şanlıurfa özelinde incelemektir. Şanlıurfa, 6360 sayılı Kanunla büyükşehir belediyesi haline gelmiştir. Dolayısıyla Şanlıurfa’da büyükşehir belediye yönetimi bakımından son on yılın muhasebesini yapmak, aslında 6360 sayılı Kanunun ne ölçüde başarılı olduğunu sınamak anlamına gelmektedir. Çalışmada öncelikle Şanlıurfa tarihsel gelişimine ve kentsel dinamiklerine yer verilmiştir. İkinci bölümde, 6360 sayılı Kanunun Şanlıurfa’da neden olduğu etkiler; idari ve mali yapıdaki etkiler, katılım ve siyasal alanda etkiler, kırsal alanda etkiler olmak üzere üç başlıkta ele alınmıştır.
Her insan farklı kimlikleri üzerinde taşır. Bu kimliklerin bir bölümü kolektif yapıdadır. Bu kole... more Her insan farklı kimlikleri üzerinde taşır. Bu kimliklerin bir bölümü kolektif yapıdadır. Bu kolektif kimlikler bireye hem dayanışma içinde olduğunu hissini verir hem de bir topluluğa ait olduğu yönünde bir güven duygusu aşılar. Geleneksel toplumlarda bu kolektif kimliklerden birisi de aşiret kimliğidir. Son derece sıkı bağlarla örülü, kan bağına dayalı, aidiyet gerektiren aşiretin birey üzerinde etkili olduğu aşikârdır. Şanlıurfa’da yaptığımız araştırmanın amacı, bir kolektif kimlik örneği olarak aşiret derneklerinin bireyin kimliği üzerindeki etkisini belirlemektir. Bu amaçla Melucci’nin kolektif kimlik tanımından yararlanılmıştır. Melucci’ye göre kolektif kimliğin ilişkisel, çatışma ve süreklilik adıyla, birbiriyle ilişkili, üç farklı boyutu bulunmaktadır. Bu teorik çerçeve üzerinden kentsel mekânda bir aşiret derneğinin, mensupları üzerindeki etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada Şanlıurfa’da bulunan Haltanlar Aşiret Derneği örnek olarak seçilmiştir. Derinlemesine görüşme tekniği kullanılarak yapılan saha çalışması sonunda aşiret derneğinin, aşiret mensupları arasındaki iletişimin devamlılığı bakımından önemli bir rol üstlendiği tespit edilmiştir. Derneğin bir diğer işlevi, sağladığı güven ağı sayesinde, aşiret mensuplarının sosyal ve ekonomik çıkarlarını kollamada oynadığı roldür. Siyasal patronaj ilişkilerin varlığı, aşiret derneklerini birer çıkar kollama platformuna dönüştürmektedir. Kimi aşiret mensupları aidiyet duygusu içinde derneği, kimliğinin bir parçası olarak görürken; kimi aşiret mensupları ise, çıkarlarının devamı için dernek üyeliğini bir zaruret olarak kabul etmektedir.
Each individual has different identities, some of which are collective in structure. These collective identities provide the individual with both the sense that s/he is covered with solidarity and instills the feeling of security brought by belonging to a community. One of such collective identities in traditional communities is the identity of tribe. It is obvious that tribe, which is woven with extremely tight bonds, based on blood relations and requires attachment, is effective on the individual. The purpose of our research we have conducted in Şanlıurfa is to determine the effects of tribal associations on the identities of individuals. For this purpose, Melucci’s description of collective identity was made use of. According to Melucci, collective identity has three different dimensions named relational, conflict and continuity, all of which are related to one another. It was attempted to determine the effects of tribal associations on its members within an urban environment. The Haltans Tribal Association in Şanlıurfa was selected as the sample. It was found out that the tribal association assumed a significant role as regards the continuity of communication between the members of the association as a result of the field study conducted using the depth interview technique. Another function of the association is its role in the protection of interests of the members of the tribe thanks to the safety net it provides. Presence of political patronage relationships transforms tribal associations into platforms of protection of interests. While some individuals considered the association as a part of their identities with feelings of belonging, some other members of the tribe considered association membership as a must for the continuity of their interests.
Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2024
Bu çalışma, günümüzde nüfus hareketlerinde gerçekleştiği gözlenen değişikliklerin, ortaya çıkan y... more Bu çalışma, günümüzde nüfus hareketlerinde gerçekleştiği gözlenen değişikliklerin, ortaya çıkan yeni boyutların ve biçimlerin göç kuramları üstündeki etkilerini ve bu kapsamda uluslararası göçün sürekliliğini sağlayan etkenlere odaklanan güncel bir kuramsal önerme olarak geliştirilen Göçmen İlişki Ağları Kuramı'nı incelemeyi amaçlamaktadır.
Uploads
Papers by Mithat Arman Karasu
Kuşkusuz bu sorunlardan en önemlisi konut sorunudur. Konut hem göçmenlerin günlük
yaşamlarının idamesi bakımından vazgeçilmez bir ihtiyaç hem de uyum sürecinin sağlıklı
işlemesi için önemli bir araçtır. 2011 yılında başlayan Suriyeli göçü günümüzde ciddi bir
toplumsal sorun haline dönüşmüş durumdadır. Kuşkusuz bu sorunun bir parçası da konut
sorunudur. 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin sağlıklı koşullarda yaşaması için ciddi miktarda
konuta ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, konut sektörünün tümüyle özel sektörün elinde olduğu
Türkiye’de göçmenlere yönelik ne sosyal konutlar üretilmekte ne de kira yardımı, kira indirimi
vb. düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yaşayan Suriyeli
göçmenlerin barınma koşullarını ele almak, yaşadıkları konut sorununu farklı yönleriyle
incelemektir. Suriyeli göçmenlerin kaldıkları konutlarda ciddi bir kalite sorunu bulunmaktadır.
Depo, ardiye ya da hayvan barınakları göçmenlere kiraya verilmekte, çoğu zaman, artan kira
fiyatları karşısında birden fazla aile birlikte aynı konutta yaşamak zorunda kalmaktadır.
Suriyeli göçmenlerin belli bölgelerde yoğunlaştığı, kendi gettolarını oluşturdukları
gözlenmektedir. Gettolaşma uyum sürecini sekteye uğratmakta olup, mekânsal olarak ayrışan
göçmenler giderek kendi içine kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Abstract
As the number of immigrants in urban space increases, the problems they experience become
visible. Undoubtedly, the most important of these problems is the housing problem. House is
both an indispensable requirement for migrant to continue with their daily lives and an
important tool for the healthy operation of the orientation period. The Syrian migration that
had started in 2011 has turned into an important social problem in our times. A part of this
problem is no doubt the housing problem. The aim of this study is to handle the conditions of
housing of Syrian migrant living in Turkey, and to examine the housing problem they are
experiencing in various aspects. There are severe quality problems in houses that Syrian
migrants live in. Depots, warehouses or animal sheds are rented to migrants, and most of the
time, more than one families are urged to live in the same house because of increasing rental
prices. It is observed that Syrian migrants are concentrated in certain regions and create their
own ghettos. Ghettoization interrupts the orientation process, and migrants discriminated
regarding living areas are facing the hazard of retiring into their shells.
gelecek nesillere karşı sorumluluk hisseden, çevre sorunlarına karşı duyarlı yeni bir
insan tipi yetiştirmek yer alır. Çevre eğitiminde amaç yalnızca bireylerin bilgi
düzeyini artırmak değildir. Bunun ötesinde bireylerde çevresel tutum ve
davranışlarda bir değişikliği harekete geçirmektir. Bu nedenle öğrencinin
davranışlarında bir değişimin yaşanması çevre eğitiminin başarısı bakımından
önemlidir.
Çalışmanın amacı, üniversitede verilen çevre derslerinin öğrencilerin çevre
konusundaki duyarlılığı ve davranış kalıplarını ne ölçüde etkilediğini bulmaktır. Bu
amaçla Harran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi
bölümü öğrencileri arasında bir anket çalışması uygulanmıştır. Tesadüfi örneklem
tekniğinin kullanılacağı anket çalışmasında öğrencilerin a) çevre konularında
gösterdiği duyarlılık, b) çevre eğitimi sonrası davranış kalıplarındaki değişim
ölçülmeye çalışılmıştır. Anket çalışması iki farklı öğrenci grubuna uygulanmıştır.
İlki, henüz çevre dersi almamış olan 1. sınıf öğrencileri iken; ikinci grup, çevre
derslerini almış olan 4. sınıf öğrencileridir. Bu iki grup arasındaki karşılaştırma bize
istenen sonuçları verecektir.
Yapılan anket çalışması sonunda çevre eğitiminin öğrencilerin çevresel duyarlılık
düzeyini artırdığı görülmüştür. Çevre eğitimi alan 4. sınıf öğrencileri bu almayan 1. sınıflara göre çevre konusunda daha duyarlıdır. Diğer taraftan,
duyarlılık seviyesindeki bu olumlu değişim davranış kalıplarına yansımış değildir.
Öğrencilerin çevreye yönelik hem olumlu hem de olumsuz davranışlarında ciddi
benzerlikler görülmekte, çevre eğitimi almış olmak öğrencilerin davranışlarında bir
fark doğurmamaktadır. Bu durum verilen çevre eğitiminin sorgulanmasına neden
olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Çevre Eğitimi, Çevresel Duyarlılık, Çevre
Bilinci.
göç hareketleri, yaygınlaşan ekonomik ve sosyal sorunlar bu korkunun göçmenlere yönetilmesine neden
olmaktadır. Göçmenlere yönelik suç korkusunun Şanlıurfa özelinde incelendiği makalede, bir saha çalışması
yer almaktadır. Suriyelilerin kentte ne ölçüde güvensizlik hissine neden oldukları, Suriyelilere karşı duyulan
suç korkusunun boyutları, bu korkunun nedenleri ile duyulan bu korkunun kişisel özellikler bakımından nasıl
ayrıştığı çalışmanın cevap aradığı sorular arasındadır.
Yapılan saha çalışmasından elde edilen sonuçlar pek de iç acıcı değildir. Suriyeli sığınmacılar ile yerli halk
arasındaki mesafe giderek açılmaktadır. İşsizlik, ücretlerde düşüş, ahlaki bozulma, artan suç oranları,
kentteki kalabalık ve gürültü, başıboş gezen gençler vb. birçok konuda Suriyeli sığınmacılar suçlanmaktadır.
Suriyelilerle birlikte Şanlıurfa’nın artık daha az güvenli bir kent olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Suç
korkusunun Şanlıurfa’da yaygınlık kazanmasının temelinde sığınmacıların farklı davranış biçimleri, artan
sosyal ve ekonomik sorunlar ile iletişim eksikliği yatmaktadır.
ABSTRACT
Fear of crime in Today’s cities retains its place in agenda as an important issue. Increasing illegal
immigration, spreading economic and social problems cause the management of this fear to migrants. In the
article which examines the fear of crime against immigrants in Sanliurfa, there is a field study. The extent to
which the Syrians have a feeling of insecurity in the city, the dimensions of fear of crime against Syrians ,
how this fear is differentiated in terms of personal traits with reasons of this fear is among the questions that
the study sought answers.
The results gathered from the survey are not pleasant at all. The gap between Syrian refugees and the local
people is widening gradually. Unemployment, decline in wages, moral deterioration, increased crime rates,
crowded and noise in the city, straying youngsters etc. Syrian refugees have been charged in many issues, It
is follow thar Şanlıurfa is a less secure city now with Syrian refugees. The main reason for the spread of the
fear of crime in Şanlıurfa is the different behavioral patterns of asylum seekers, the increasing social and
economic problems and the lack of communication
1990’lardan günümüze kadar yaşanan göç hareketleri de bu durumun önünü açmaktadır. 1960-1980 arası dönemdeki düzenli işçi göçü yerini, düzensiz göçe bırakmıştır. 1990 sonrası dönemde dünyada göçün yoğunluğu ciddi bir biçimde artmıştır. 1970 yılında toplam göç eden sayısı 120 milyon iken, 2017 yılında bu rakam 258 milyona ulaşmıştır. 2019 yılında her gün 5 bin kişi ülkesini terk etmektedir. Göçmenlerin toplam dünya nüfusuna oranı ise % 3,5’tir (migrationdataportal.org, 02.10.2019). 2015 yılında dünyadaki göçmen işçi sayısı 150 milyon, göçmen öğrenci sayısı ise 4,8 milyona yaklaşmıştır (iom.int/global-migration-trends, 10.09.2019). 1990 sonrası dönemde göç çeşitlenmiştir. Emekli göçü, öğrenci göçü, mekik göçü, geçici işçi göçü vb. yeni göç tipleri ortaya çıkmıştır. Üstelik bu yeni göç tipleri, çoğu zaman, birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır. Ulus, ırk ve etnisiteye dayalı göç kabul politikaları, yerini beceri odaklı göç kabul politikalarına bırakmaktadır.
Günümüzde göç; yabancı düşmanlığı, ötekileştirme, ayrışma, nefret suçları ile anılır hale gelmiştir. Avrupa’da seçim mitinglerinde göçmenlere “istilacı” demek sıradanlaşırken, yaşanan terör eylemleri göçmenleri ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline getirmektedir. Akdeniz’de boğulan her göçmen AB’nin ortak sınır politikasının sorgulanmasına neden olmaktadır. Göçün güvenlikleştirilmesi, göçmenlerin sınırda yaşadığı zorluklar, yaşanan insan hakları ihlalleri, göçmenlerin eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar, 11 Eylül sonrası Batı’da çok kültürlülüğün gözden düşüşü göçmenler için artan zorlukları bize göstermektedir.
Abstract
Due to its geographical location as well as its historical heritage, Turkey is becoming a country of immigrants. Turkey is both an immigrant-receiving and an immigrant-sending country. Today, thousands of illegal workers are working in Turkey, who sent workers to Germany in the 1960s. Turkey is a transit point for immigrants. The recent migration flow is the migration of Syrian asylum seekers. More than 3 million Syrian asylum seekers are gradually becoming permanent in Turkey. The increasing number of these refugees and their extending guest status bring some issues. Suicide bomber attacks, abuse of labor, increasing unemployment rate, integration to the urban life are some of those issues. These issues will be covered in this study under three titles: Security, economic and socio-cultural effects. The objective of this study is to find out the social effects of the emigration from Syria and to put forward solutions for these issues.
Abstract
The number of Syrian asylum seekers living in Turkey has almost reached 4 million. The fact that huge number of asylum seekers have entered in Turkey within a very short period of time brings many risks and problems. Some of these risks are related to security issues. The aim of this study is to analyze the security risks resulting from mass migration of Syrian asylum seekers. Identifying the short and long term security risks, all the threats arising from these risks for the society and measures that should be taken against these risks are the topics of this study. It is seen in the study that serious risks have arisen from the migration of Syrian asylum seekers ranging from national security risks to health problems. First of all, the lack of authority in Syria is an opportunity for terrorist organizations. Animosity against Syrians is in rise in Turkey, and dissidence in the Turkish society on this issue is becoming evident. In particular, adverse events with potentially severe consequences can occur in the future because of inability of Syrian children and adolescents having adequate education. The danger of lost generation is of question. With the purpose of preventing the occurrence of such adverse risks, a process of integration based on public consensus must be commenced to incorporate the asylum seekers into economic and social production process. Accurate evaluation of concerns and risks related to Syrian asylum seekers will allow reducing the prejudice against them in the society and establishing correct communication channels.
ABSTRACT
The Syrian asylum seekers, who were initially considered as guests, are now becoming permanent residents with the war taking longer than expected. Around 3 million Syrian asylum seekers, especially the ones living outside of the shelters, are facing economic, social and cultural difficulties in the cities, and are therefore having integration problems due to these difficulties. This study aims at analyzing the integration problems specifically in the city of Şanlıurfa. The main objective of the study is to determine the problems encountered by the asylum seekers living in the city center and to develop solutions to these problems. The current integration problem applies to both the residents of Urfa and the Syrian asylum seekers. Therefore, two separate surveys, each having 384 test subjects, were conducted within the scope of this study. The results obtained indicate that the problems have mounted up with the guests staying longer than they are supposed to. The only way to overcome the ever-growing problems is to develop a healthy integration process. Beyond question, integration process is a long and challenging road map which requires mutual understanding and patience from both parties Keywords: Syria, Urban, Integration, Şanlıurfa, Immigration, Asylum seeker
Suriye'de devam eden iç savaşın çevresel boyutlarını ele alan çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde çevresel güvenlik kavramı, ikinci bölümde çevresel güvenliğin içerdiği güvenlik riskleri ele alınmıştır. Son bölümde Suriye'de yaşanan iç savaş çevresel güvenlik çerçevesinden analiz edilmiştir.
Suriye'deki iç savaş başlı başına bir çevresel felakettir. Suriye'deki iç savaşın siyasi nedenleri olmakla birlikte, iç savaşın başlamasında, hükümete yönelik öfkenin artmasında çevresel kökenli faktörler de etkin olmuştur. Suriye'nin artan genç nüfusu, kıt doğal kaynaklar, uzun süren kuraklık, tarıma dayalı zayıf ekonomi çatışmaların gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sayıları 5 milyona yaklaşan mülteciler ise ayrı bir çevre sorunudur.
Anahtar Kelimeler: Suriye, Çevre, Çevresel Güvenlik, Mülteci
Environmental Origins of the Civil War in Syria
Abstract
This study on the environmental dimensions of the civil war on-going in Syria comprises three parts. The concept of environmental security is discussed in the first part, and the security risks implied by the environmental security are discussed in the second part. In the last part, the civil was experienced in Syria is analyzed in the frame of environmental security.
The civil war in Syria is an environmental disaster. While the civil war in Syria has political causes, factors with roots in the environment were also effective on the start of war and on the increasing anger against the government. The increasing young population of Syria, scarce natural sources, long-lasting drought and the weak economy based on agriculture, had all played an important role in the development of conflicts. Refugees with a number reaching 5 million are another environmental problem.
Key Words: Syrian, Environment, Environmental Security, Refugee
TOKİ’nin ele alındığı bildiride öncelikle İdare’nin tarihsel geçmişine yer verilecektir. İkinci bölümde, uygulamada görülen aksaklıklar ve bunların nedenleri üzerinde durulacaktır. Bildiri bir değerlendirme ile tamamlanacaktır
Anahtar Kelimeler: Konut, Konut sorunu, Toplu Konut İdaresi, Kentsel Rant
What Kind of Housing Development Administration
Abstract
The housing issue is one of the chronic social issues in Turkey just like low quality education, terror and unemployment which we have been unable to solve since the foundation of the Republic of Turkey. The Housing Development Administration plays a key role in housing policies. The housing development administration used to provide credits to housing cooperatives in 1980s and it is now transformed into a Construction Company that handles zoning, oversees urban transformation projects and sells public lands.
The paper on the Housing Development Administration will first give an outline of the history of the housing development administration. The second part, on the other hand, will focus on the problems observed and lay emphasize on the reasons of these problems. A general evaluation will be the final part of the paper.
Keywords: House, Housing problem, Housing Development Administration, Urban Rent
fazla toplumsal bir sorun haline dönüşmektedir. Suç korkusu, suç oranları azalsa bile toplumda varlığını
devam ettirmektedir. Suç korkusunun kent yaşamında neden olduğu tedirginlik ve güvensizlik hissi
bireylerin yaşamını zorlaştırmakta, kentsel yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.
Şanlıurfa’da suç korkusunun araştırıldığı çalışmada bir anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarına göre
Şanlıurfa çok da güvenli bir kent değildir. Kadınlar erkeklerden daha fazla suç korkusu yaşamaktadır.
Meslek grupları ve doğum yerinin farklı olması suç korkusunda farklılıklara neden olmaktadır. Ankete
katılanların önemli bir bölümü polisin etkin çalışmadığı ve suç işleyenlerin gereği gibi cezalandırılmadığını
düşünmektedir. Kuşkusuz bu tür olumsuzluklar suç korkusunun yayılmasına neden olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Suç, Suç Korkusu, Şanlıurfa, Kent
FEAR OF CRIME IN URBAN ENVIRONMENT -ŞANLIURFA CASE-
ABSTRACT
The fear of crime, which has turned to a research area separate from the concept of crime, is creating a
social problem that is growing gradually. The fear of crime survives in the society even if the crime rates
are reduced. The feelings of restlessness and being insecure caused by the fear of crime in urban life makes
the lives of individuals more difficult, and result in deterioration of the quality of life.
This study investigates the fear of crime felt in the city of Şanlıurfa. A survey was conducted for this
purpose. According to the results of this survey, Şanlıurfa is not a safe city for its residents. Women feel
more fear of crime than men in this city. On the other hand, being from a different occupational group or
coming from a different birthplace may cause differences in fear of crime. Majority of the people
participating in the survey think that the police are not effective on cracking down crimes in the city and
the perpetrators are not punished adequately. Without a doubt, handling the problem poorly causes the fear
of crime to spread around the city.
Keywords: Crime, Fear of Crime, Şanlıurfa, City
Abstract The purpose of this study is to investigate to what level have the tribe members migrated from villages (rural areas) to urban areas of the city of Şanlıurfa severed their ties with their tribes and to what extent they are successful in developing urban attitudes and behaviors. In this regard, because economy is substantially based on agriculture in Şanlıurfa due to the fact that the trade and particularly the industry is not developed in the city, the production relationships based on tribal structure have considerably declined for the tribe members who have migrated to the city. Keywords: City, Urbanization, Tribe, Migration, Sanlıurfa
ABSTRACT
The effect of urbanization dynamics on crime in Turkey is examined within the context of this study. Factors evaluated were the size of cities, urbanization rate of the cities, level of development of the cities, gross domestic product per capita (GDP) of the cities, population density of the cities, and net migration rates; these were compared with the crime rates between 2000 and 2006. According to the results obtained, in Turkey there are more crimes committed in cities that are large, have a high urbanization rate, are developed, get bigger share from the GDP, have greater population density and get more immigrants. Besides these general findings, there are important deviations. For instance, a city that does not have any of the mentioned characteristics can have the highest rate of crime commitments, such as in the case of Tunceli. Keywords: City, crime, urbanization dynamics, crime rates
Bu çalışma, Özelleştirme İdaresi’nin neden planlama yetkilerine sahip olduğu sorusuna yanıt ararken, mevcut yetkilerin nasıl kullanıldığı ve yapılan uygulamaları da araştırmayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Planlama, İmar Planı, Rant, Özelleştirme İdaresi
Planning Powers Vested in the Privatization Administration
The Privatization Administration has recently become one of the central public organizations with important planning powers. This is the result of increasing number of privatization practices, pressures from interest groups, and current legal obstructions. The administration is aiming to sell the properties subject to privatization with the highest amount possible. On the other hand, development plans in the parcel scale prepared by the administration for this purpose in most cases impair the integrity of urban plan, increase construction intensity and challenge urban infrastructure services.
In this study, while searching an answer to the question of why the Privatization Administration has a planning authority, it is also aimed to examine how the current powers are utilized in practice as well as the current applications in this context.
Key words: Planning, Development Plan, Rent, Privatization Administration
Kuşkusuz bu sorunlardan en önemlisi konut sorunudur. Konut hem göçmenlerin günlük
yaşamlarının idamesi bakımından vazgeçilmez bir ihtiyaç hem de uyum sürecinin sağlıklı
işlemesi için önemli bir araçtır. 2011 yılında başlayan Suriyeli göçü günümüzde ciddi bir
toplumsal sorun haline dönüşmüş durumdadır. Kuşkusuz bu sorunun bir parçası da konut
sorunudur. 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin sağlıklı koşullarda yaşaması için ciddi miktarda
konuta ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, konut sektörünün tümüyle özel sektörün elinde olduğu
Türkiye’de göçmenlere yönelik ne sosyal konutlar üretilmekte ne de kira yardımı, kira indirimi
vb. düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yaşayan Suriyeli
göçmenlerin barınma koşullarını ele almak, yaşadıkları konut sorununu farklı yönleriyle
incelemektir. Suriyeli göçmenlerin kaldıkları konutlarda ciddi bir kalite sorunu bulunmaktadır.
Depo, ardiye ya da hayvan barınakları göçmenlere kiraya verilmekte, çoğu zaman, artan kira
fiyatları karşısında birden fazla aile birlikte aynı konutta yaşamak zorunda kalmaktadır.
Suriyeli göçmenlerin belli bölgelerde yoğunlaştığı, kendi gettolarını oluşturdukları
gözlenmektedir. Gettolaşma uyum sürecini sekteye uğratmakta olup, mekânsal olarak ayrışan
göçmenler giderek kendi içine kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Abstract
As the number of immigrants in urban space increases, the problems they experience become
visible. Undoubtedly, the most important of these problems is the housing problem. House is
both an indispensable requirement for migrant to continue with their daily lives and an
important tool for the healthy operation of the orientation period. The Syrian migration that
had started in 2011 has turned into an important social problem in our times. A part of this
problem is no doubt the housing problem. The aim of this study is to handle the conditions of
housing of Syrian migrant living in Turkey, and to examine the housing problem they are
experiencing in various aspects. There are severe quality problems in houses that Syrian
migrants live in. Depots, warehouses or animal sheds are rented to migrants, and most of the
time, more than one families are urged to live in the same house because of increasing rental
prices. It is observed that Syrian migrants are concentrated in certain regions and create their
own ghettos. Ghettoization interrupts the orientation process, and migrants discriminated
regarding living areas are facing the hazard of retiring into their shells.
gelecek nesillere karşı sorumluluk hisseden, çevre sorunlarına karşı duyarlı yeni bir
insan tipi yetiştirmek yer alır. Çevre eğitiminde amaç yalnızca bireylerin bilgi
düzeyini artırmak değildir. Bunun ötesinde bireylerde çevresel tutum ve
davranışlarda bir değişikliği harekete geçirmektir. Bu nedenle öğrencinin
davranışlarında bir değişimin yaşanması çevre eğitiminin başarısı bakımından
önemlidir.
Çalışmanın amacı, üniversitede verilen çevre derslerinin öğrencilerin çevre
konusundaki duyarlılığı ve davranış kalıplarını ne ölçüde etkilediğini bulmaktır. Bu
amaçla Harran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi
bölümü öğrencileri arasında bir anket çalışması uygulanmıştır. Tesadüfi örneklem
tekniğinin kullanılacağı anket çalışmasında öğrencilerin a) çevre konularında
gösterdiği duyarlılık, b) çevre eğitimi sonrası davranış kalıplarındaki değişim
ölçülmeye çalışılmıştır. Anket çalışması iki farklı öğrenci grubuna uygulanmıştır.
İlki, henüz çevre dersi almamış olan 1. sınıf öğrencileri iken; ikinci grup, çevre
derslerini almış olan 4. sınıf öğrencileridir. Bu iki grup arasındaki karşılaştırma bize
istenen sonuçları verecektir.
Yapılan anket çalışması sonunda çevre eğitiminin öğrencilerin çevresel duyarlılık
düzeyini artırdığı görülmüştür. Çevre eğitimi alan 4. sınıf öğrencileri bu almayan 1. sınıflara göre çevre konusunda daha duyarlıdır. Diğer taraftan,
duyarlılık seviyesindeki bu olumlu değişim davranış kalıplarına yansımış değildir.
Öğrencilerin çevreye yönelik hem olumlu hem de olumsuz davranışlarında ciddi
benzerlikler görülmekte, çevre eğitimi almış olmak öğrencilerin davranışlarında bir
fark doğurmamaktadır. Bu durum verilen çevre eğitiminin sorgulanmasına neden
olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Çevre Eğitimi, Çevresel Duyarlılık, Çevre
Bilinci.
göç hareketleri, yaygınlaşan ekonomik ve sosyal sorunlar bu korkunun göçmenlere yönetilmesine neden
olmaktadır. Göçmenlere yönelik suç korkusunun Şanlıurfa özelinde incelendiği makalede, bir saha çalışması
yer almaktadır. Suriyelilerin kentte ne ölçüde güvensizlik hissine neden oldukları, Suriyelilere karşı duyulan
suç korkusunun boyutları, bu korkunun nedenleri ile duyulan bu korkunun kişisel özellikler bakımından nasıl
ayrıştığı çalışmanın cevap aradığı sorular arasındadır.
Yapılan saha çalışmasından elde edilen sonuçlar pek de iç acıcı değildir. Suriyeli sığınmacılar ile yerli halk
arasındaki mesafe giderek açılmaktadır. İşsizlik, ücretlerde düşüş, ahlaki bozulma, artan suç oranları,
kentteki kalabalık ve gürültü, başıboş gezen gençler vb. birçok konuda Suriyeli sığınmacılar suçlanmaktadır.
Suriyelilerle birlikte Şanlıurfa’nın artık daha az güvenli bir kent olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Suç
korkusunun Şanlıurfa’da yaygınlık kazanmasının temelinde sığınmacıların farklı davranış biçimleri, artan
sosyal ve ekonomik sorunlar ile iletişim eksikliği yatmaktadır.
ABSTRACT
Fear of crime in Today’s cities retains its place in agenda as an important issue. Increasing illegal
immigration, spreading economic and social problems cause the management of this fear to migrants. In the
article which examines the fear of crime against immigrants in Sanliurfa, there is a field study. The extent to
which the Syrians have a feeling of insecurity in the city, the dimensions of fear of crime against Syrians ,
how this fear is differentiated in terms of personal traits with reasons of this fear is among the questions that
the study sought answers.
The results gathered from the survey are not pleasant at all. The gap between Syrian refugees and the local
people is widening gradually. Unemployment, decline in wages, moral deterioration, increased crime rates,
crowded and noise in the city, straying youngsters etc. Syrian refugees have been charged in many issues, It
is follow thar Şanlıurfa is a less secure city now with Syrian refugees. The main reason for the spread of the
fear of crime in Şanlıurfa is the different behavioral patterns of asylum seekers, the increasing social and
economic problems and the lack of communication
1990’lardan günümüze kadar yaşanan göç hareketleri de bu durumun önünü açmaktadır. 1960-1980 arası dönemdeki düzenli işçi göçü yerini, düzensiz göçe bırakmıştır. 1990 sonrası dönemde dünyada göçün yoğunluğu ciddi bir biçimde artmıştır. 1970 yılında toplam göç eden sayısı 120 milyon iken, 2017 yılında bu rakam 258 milyona ulaşmıştır. 2019 yılında her gün 5 bin kişi ülkesini terk etmektedir. Göçmenlerin toplam dünya nüfusuna oranı ise % 3,5’tir (migrationdataportal.org, 02.10.2019). 2015 yılında dünyadaki göçmen işçi sayısı 150 milyon, göçmen öğrenci sayısı ise 4,8 milyona yaklaşmıştır (iom.int/global-migration-trends, 10.09.2019). 1990 sonrası dönemde göç çeşitlenmiştir. Emekli göçü, öğrenci göçü, mekik göçü, geçici işçi göçü vb. yeni göç tipleri ortaya çıkmıştır. Üstelik bu yeni göç tipleri, çoğu zaman, birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır. Ulus, ırk ve etnisiteye dayalı göç kabul politikaları, yerini beceri odaklı göç kabul politikalarına bırakmaktadır.
Günümüzde göç; yabancı düşmanlığı, ötekileştirme, ayrışma, nefret suçları ile anılır hale gelmiştir. Avrupa’da seçim mitinglerinde göçmenlere “istilacı” demek sıradanlaşırken, yaşanan terör eylemleri göçmenleri ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline getirmektedir. Akdeniz’de boğulan her göçmen AB’nin ortak sınır politikasının sorgulanmasına neden olmaktadır. Göçün güvenlikleştirilmesi, göçmenlerin sınırda yaşadığı zorluklar, yaşanan insan hakları ihlalleri, göçmenlerin eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar, 11 Eylül sonrası Batı’da çok kültürlülüğün gözden düşüşü göçmenler için artan zorlukları bize göstermektedir.
Abstract
Due to its geographical location as well as its historical heritage, Turkey is becoming a country of immigrants. Turkey is both an immigrant-receiving and an immigrant-sending country. Today, thousands of illegal workers are working in Turkey, who sent workers to Germany in the 1960s. Turkey is a transit point for immigrants. The recent migration flow is the migration of Syrian asylum seekers. More than 3 million Syrian asylum seekers are gradually becoming permanent in Turkey. The increasing number of these refugees and their extending guest status bring some issues. Suicide bomber attacks, abuse of labor, increasing unemployment rate, integration to the urban life are some of those issues. These issues will be covered in this study under three titles: Security, economic and socio-cultural effects. The objective of this study is to find out the social effects of the emigration from Syria and to put forward solutions for these issues.
Abstract
The number of Syrian asylum seekers living in Turkey has almost reached 4 million. The fact that huge number of asylum seekers have entered in Turkey within a very short period of time brings many risks and problems. Some of these risks are related to security issues. The aim of this study is to analyze the security risks resulting from mass migration of Syrian asylum seekers. Identifying the short and long term security risks, all the threats arising from these risks for the society and measures that should be taken against these risks are the topics of this study. It is seen in the study that serious risks have arisen from the migration of Syrian asylum seekers ranging from national security risks to health problems. First of all, the lack of authority in Syria is an opportunity for terrorist organizations. Animosity against Syrians is in rise in Turkey, and dissidence in the Turkish society on this issue is becoming evident. In particular, adverse events with potentially severe consequences can occur in the future because of inability of Syrian children and adolescents having adequate education. The danger of lost generation is of question. With the purpose of preventing the occurrence of such adverse risks, a process of integration based on public consensus must be commenced to incorporate the asylum seekers into economic and social production process. Accurate evaluation of concerns and risks related to Syrian asylum seekers will allow reducing the prejudice against them in the society and establishing correct communication channels.
ABSTRACT
The Syrian asylum seekers, who were initially considered as guests, are now becoming permanent residents with the war taking longer than expected. Around 3 million Syrian asylum seekers, especially the ones living outside of the shelters, are facing economic, social and cultural difficulties in the cities, and are therefore having integration problems due to these difficulties. This study aims at analyzing the integration problems specifically in the city of Şanlıurfa. The main objective of the study is to determine the problems encountered by the asylum seekers living in the city center and to develop solutions to these problems. The current integration problem applies to both the residents of Urfa and the Syrian asylum seekers. Therefore, two separate surveys, each having 384 test subjects, were conducted within the scope of this study. The results obtained indicate that the problems have mounted up with the guests staying longer than they are supposed to. The only way to overcome the ever-growing problems is to develop a healthy integration process. Beyond question, integration process is a long and challenging road map which requires mutual understanding and patience from both parties Keywords: Syria, Urban, Integration, Şanlıurfa, Immigration, Asylum seeker
Suriye'de devam eden iç savaşın çevresel boyutlarını ele alan çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde çevresel güvenlik kavramı, ikinci bölümde çevresel güvenliğin içerdiği güvenlik riskleri ele alınmıştır. Son bölümde Suriye'de yaşanan iç savaş çevresel güvenlik çerçevesinden analiz edilmiştir.
Suriye'deki iç savaş başlı başına bir çevresel felakettir. Suriye'deki iç savaşın siyasi nedenleri olmakla birlikte, iç savaşın başlamasında, hükümete yönelik öfkenin artmasında çevresel kökenli faktörler de etkin olmuştur. Suriye'nin artan genç nüfusu, kıt doğal kaynaklar, uzun süren kuraklık, tarıma dayalı zayıf ekonomi çatışmaların gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sayıları 5 milyona yaklaşan mülteciler ise ayrı bir çevre sorunudur.
Anahtar Kelimeler: Suriye, Çevre, Çevresel Güvenlik, Mülteci
Environmental Origins of the Civil War in Syria
Abstract
This study on the environmental dimensions of the civil war on-going in Syria comprises three parts. The concept of environmental security is discussed in the first part, and the security risks implied by the environmental security are discussed in the second part. In the last part, the civil was experienced in Syria is analyzed in the frame of environmental security.
The civil war in Syria is an environmental disaster. While the civil war in Syria has political causes, factors with roots in the environment were also effective on the start of war and on the increasing anger against the government. The increasing young population of Syria, scarce natural sources, long-lasting drought and the weak economy based on agriculture, had all played an important role in the development of conflicts. Refugees with a number reaching 5 million are another environmental problem.
Key Words: Syrian, Environment, Environmental Security, Refugee
TOKİ’nin ele alındığı bildiride öncelikle İdare’nin tarihsel geçmişine yer verilecektir. İkinci bölümde, uygulamada görülen aksaklıklar ve bunların nedenleri üzerinde durulacaktır. Bildiri bir değerlendirme ile tamamlanacaktır
Anahtar Kelimeler: Konut, Konut sorunu, Toplu Konut İdaresi, Kentsel Rant
What Kind of Housing Development Administration
Abstract
The housing issue is one of the chronic social issues in Turkey just like low quality education, terror and unemployment which we have been unable to solve since the foundation of the Republic of Turkey. The Housing Development Administration plays a key role in housing policies. The housing development administration used to provide credits to housing cooperatives in 1980s and it is now transformed into a Construction Company that handles zoning, oversees urban transformation projects and sells public lands.
The paper on the Housing Development Administration will first give an outline of the history of the housing development administration. The second part, on the other hand, will focus on the problems observed and lay emphasize on the reasons of these problems. A general evaluation will be the final part of the paper.
Keywords: House, Housing problem, Housing Development Administration, Urban Rent
fazla toplumsal bir sorun haline dönüşmektedir. Suç korkusu, suç oranları azalsa bile toplumda varlığını
devam ettirmektedir. Suç korkusunun kent yaşamında neden olduğu tedirginlik ve güvensizlik hissi
bireylerin yaşamını zorlaştırmakta, kentsel yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.
Şanlıurfa’da suç korkusunun araştırıldığı çalışmada bir anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarına göre
Şanlıurfa çok da güvenli bir kent değildir. Kadınlar erkeklerden daha fazla suç korkusu yaşamaktadır.
Meslek grupları ve doğum yerinin farklı olması suç korkusunda farklılıklara neden olmaktadır. Ankete
katılanların önemli bir bölümü polisin etkin çalışmadığı ve suç işleyenlerin gereği gibi cezalandırılmadığını
düşünmektedir. Kuşkusuz bu tür olumsuzluklar suç korkusunun yayılmasına neden olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Suç, Suç Korkusu, Şanlıurfa, Kent
FEAR OF CRIME IN URBAN ENVIRONMENT -ŞANLIURFA CASE-
ABSTRACT
The fear of crime, which has turned to a research area separate from the concept of crime, is creating a
social problem that is growing gradually. The fear of crime survives in the society even if the crime rates
are reduced. The feelings of restlessness and being insecure caused by the fear of crime in urban life makes
the lives of individuals more difficult, and result in deterioration of the quality of life.
This study investigates the fear of crime felt in the city of Şanlıurfa. A survey was conducted for this
purpose. According to the results of this survey, Şanlıurfa is not a safe city for its residents. Women feel
more fear of crime than men in this city. On the other hand, being from a different occupational group or
coming from a different birthplace may cause differences in fear of crime. Majority of the people
participating in the survey think that the police are not effective on cracking down crimes in the city and
the perpetrators are not punished adequately. Without a doubt, handling the problem poorly causes the fear
of crime to spread around the city.
Keywords: Crime, Fear of Crime, Şanlıurfa, City
Abstract The purpose of this study is to investigate to what level have the tribe members migrated from villages (rural areas) to urban areas of the city of Şanlıurfa severed their ties with their tribes and to what extent they are successful in developing urban attitudes and behaviors. In this regard, because economy is substantially based on agriculture in Şanlıurfa due to the fact that the trade and particularly the industry is not developed in the city, the production relationships based on tribal structure have considerably declined for the tribe members who have migrated to the city. Keywords: City, Urbanization, Tribe, Migration, Sanlıurfa
ABSTRACT
The effect of urbanization dynamics on crime in Turkey is examined within the context of this study. Factors evaluated were the size of cities, urbanization rate of the cities, level of development of the cities, gross domestic product per capita (GDP) of the cities, population density of the cities, and net migration rates; these were compared with the crime rates between 2000 and 2006. According to the results obtained, in Turkey there are more crimes committed in cities that are large, have a high urbanization rate, are developed, get bigger share from the GDP, have greater population density and get more immigrants. Besides these general findings, there are important deviations. For instance, a city that does not have any of the mentioned characteristics can have the highest rate of crime commitments, such as in the case of Tunceli. Keywords: City, crime, urbanization dynamics, crime rates
Bu çalışma, Özelleştirme İdaresi’nin neden planlama yetkilerine sahip olduğu sorusuna yanıt ararken, mevcut yetkilerin nasıl kullanıldığı ve yapılan uygulamaları da araştırmayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Planlama, İmar Planı, Rant, Özelleştirme İdaresi
Planning Powers Vested in the Privatization Administration
The Privatization Administration has recently become one of the central public organizations with important planning powers. This is the result of increasing number of privatization practices, pressures from interest groups, and current legal obstructions. The administration is aiming to sell the properties subject to privatization with the highest amount possible. On the other hand, development plans in the parcel scale prepared by the administration for this purpose in most cases impair the integrity of urban plan, increase construction intensity and challenge urban infrastructure services.
In this study, while searching an answer to the question of why the Privatization Administration has a planning authority, it is also aimed to examine how the current powers are utilized in practice as well as the current applications in this context.
Key words: Planning, Development Plan, Rent, Privatization Administration
Kentleri anlamak içinde yaşadığımız toplumu ve onun sorunlarını anlamak bakımından büyük önem taşımaktadır. Kenti biçimlendiren, planlayan insanlar olsa da, kentlerde insanları ve toplumları şekillendirmektedir. Kent sosyolojisi, kenti çözümlerken aslında bizi bize anlatmaktadır. Kentin tarihi, kentlerin değişen yapısı, kent kuramları, kır-kent ayrımı, gecekondulaşma, göç, sosyal uyum, toplumsal ayrışma vb. konular kent sosyolojisinin çalışma alanları olarak günlük yaşamın içindedir.
Türkiye kentleşme konusunda başarılı olmuş bir ülke değildir. Plansız yapılaşmış, altyapısı yetersiz, kimliğini yitirmiş kentlerimiz kentli olmayan kimselerin yaşadığı alanlardır. Bu kadar sorunlu bir kentleşme süreci geçiren Türkiye’de, kent sosyolojisi alanında önemli bir bilgi birikiminin bulunması beklenen bir durumdur.
Bu çalışmada, Türkiye’deki kent sosyolojisi literatürü üzerine bir tarama yapılacaktır. Bu sayede hem literatürde, tarihsel gelişimi içinde, yer verilen araştırma konuları hakkında bilgi sahibi olacağız hem de kentlerimizin, dolayısıyla bizim sorunlarımız hakkında bilgi edinme imkânı bulacağız. Bu tarama bize kent sosyolojisinde yıllara göre ilgi duyulan konuları, toplumsal sorunlar karşısında akademik camianın verdiği tepkileri, zamanla değişen kentsel sorunları görme imkânı verecektir.
Anahtar Kelimeler: Kent, Kent Sosyolojisi, Sosyal Bilimler, Yerel Yönetim
A Literature Review on Urban Sociology in Turkey
Abstract
Understanding cities is highly significant for the understanding of the society we live within and its problems. Although there are individuals who form and plan the cities, cities also form individuals and societies. Urban sociology, in fact, explains us to us when analyzing the city. Issues such as history of the city, changing structures of cities, urban theories, urban-rural discrimination, spreading of “slum” neighborhoods, migration, social adaptation, social differentiation and similar are within the daily life as the study areas of urban sociology.
Turkey is not a country that had succeeded in the matter of urbanization. Our cities with unplanned structuring, inadequate infrastructure and lost identities are places where non-urbanites live in. Existence of significant accumulation of knowledge in the area of urban sociology is something expected in Turkey, in which such problematic urbanization process is -being experienced.
In this study, a literature review will be carried out on the urban sociology in Turkey. This way, we will obtain information both on the study subjects included in the literature within the historical development process, and on the problems of our cities, and consequently, our own problems. This scanning will allow us to see the subjects of interest in the urban sociology based on years, responses of the academic society to the social problems and the urban problems changing in time.
Key Words: City, Urban Sociology, Social Sciences, Local Governments
Bildirinin amacı, Konut kooperatifleri konut sorununun çözümünde neden başarılı olamadı? sorusunun cevabını bulmaktır. Toplu Konut İdaresi’nin kooperatiflere kredi sağlamak yerine doğrudan konut üretimini tercih etmesi, rant amaçlı kentsel dönüşüm projeleri, mortgage sistemiyle konut kredilerinin ticarileştirilmesi, konut kooperatiflerinin üst gelir grupları için konut üretmesi, kooperatiflerin yetersiz denetimi bu sorunun cevapları arasındadır.
Anahtar Kelimeler: Konut, Konut Kooperatifleri, Belediye, TOKİ, Konut Hakkı
The Missing Player for Solution of the Housing Problem: The Housing Cooperatives
When we review the historical development of the housing policies in Turkey, we can see that housing cooperatives have not been effective at all. However, housing cooperatives and local governments are key players for the solution of the housing problem. Housing cooperatives have an important role for providing housing for the low and fixed income people who are actually the real sufferers of the housing problem.
The purpose of the paper is to find an answer to the question of why the housing cooperatives have failed to solution of the housing problem. Housing Development Administration’s preference to build houses directly instead of providing loans to the housing cooperatives; urban transformation projects aiming profit; commercialization of home loans through mortgage system; building houses for upper income level group by the housing cooperatives and inadequate inspection on housing cooperatives are some of the answers for this question.
Keywords: House, Housing Cooperatives, Municipality, TOKI, Right to have a house
Tarih boyunca göç yaşamış olmasına rağmen Türkiye‟de ne literatürde ne de üretilen kamu politikalarında göçmenlerin uyum sorunu pek de hak ettiği ilgili görmemiştir. Göçmenlerin uyumu daha çok iskân edilmeleri ya da sosyal yardım almaları olarak algılanmış, uyum sorununun karmaşık yapısı gözden kaçmıştır.
Bu bildiride göçmenlerin uyum sorunundan ne anlamamız gerektiği üzerinde durulacaktır. Göçmenlerin uyum sorununun ne olduğu, sağlıklı bir uyum sürecinin nasıl olması gerektiği bildirinin cevabını aradığı sorular arasındadır. Bir göçmenin başarılı ve üretici, toplumla uyumlu bir birey olması ya da suç işleyen ve dışlanan bir bireye dönüşmesi arasındaki farkı uyum süreci belirlemektedir. Bu nedenle göç sorununun temelinde göç edilen toplumla uyumun sağlanması yatmaktadır.
Bildiride öncelikle uyum sorunu üzerine kavramsal bir çerçeve çizilecektir. Uyum sorununun ne olduğu, uyum sorununun çözümü amacıyla önerilen farklı yaklaşımlar ele alınacaktır. İkinci bölümde, uyum sorunu daha somut hale getirilecek, uyum sorununun nasıl olması gerektiği üzerinde durulacaktır. Son bölümde, Türkiye‟deki göçmen politikalarının uyum sorununu ne derece çözebildiği konusunda bir değerlendirme yapılacaktır.
Suriyeli göçü ile birlikte farklı bir kültürden milyonlarca insanın göçüne maruz kalan Türkiye‟de, artık İskân Kanunu ve polisiye önlemlerle göçü önlemenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Göç İdaresi‟nin kurulmuş olması, 6458 sayılı Göç Kanunu‟nun çıkarılması değişimin zorunlu olduğunu bize göstermektedir. Kuşkusuz, Türkiye‟nin Suriyeli sığınmacı göçü karşısındaki başarısı sığınmacıların toplumla uyumu ile ölçülecektir.
MIGRATION AND INTEGRATION PROBLEM
ABSTRACT
Turkey is located on routes of migration throughout the history due to its geographical location. Turkey has been both a temporary station and a new home for immigrants coming from Balkans returning to their homelands with the collapse of the Ottoman Empire, Turks coming with the population exchange, those running from the war in Afghanistan and Iran Revolution, and thousands of individuals who have become unemployed with the dissolution of the Eastern Block. The most recent wave of migration is the migration of Syrian refugees.
While migration has been experienced throughout the history, the integration problem of refugees has received the attention it deserves neither in the literature, nor in the public policies. Integration of refugees has been seen in a perspective of the problems of settlement or social aids, and the complex structure of integration problem has been overlooked.
In this article, what we should understand from the integration problem of refugees will be highlighted. What the integration problems of refugees and how should a healthy integration process be are among the questions, for which that answers are searched for in this article. The process of integration determines the difference between a refugee becoming a successful and productive individual integrated with the population or a criminal excluded from the population. Therefore, ensuring the integration with the population migrated to underlie the problem of migration.
In this article, a conceptual frame of the problem of integration will be drawn in the first place. Nature of the problem of integration and different approaches suggested for the purpose of solution of integration problem will be discussed. The integration problem will be concretized in the second section, and it will be discussed how should the integration process should be. In the final section, an evaluation will be submitted related to the level of solution provided by the refugee policies in Turkey.
It has been understood that it is not possible to prevent migration with the Settlement Law and security measures anymore in Turkey, which has been exposed to migration of millions of individuals from a different culture. Establishment of the Administration of Migration and passage of the Immigration Law No. 6458 shows us that a change is necessary. There is no doubt that success of Turkey against the migration of Syrian refugees will be measured with the integration of the refugees with the public.
Keywords: Syria, Migration, Integration, Refugee, Asylum Seeker
Konut politikalarında yaşanan bu değişimin ele alındığı bildiride, tarihi süreç içerisinde Türkiye'deki konut politikaları dört farklı dönemde incelenmiştir. Bu farklı dönemlerde devlet algısı, konut politikalarındaki aktörler, konut üretim biçimleri ve konut sorununun algılanışı birbirinden oldukça farklıdır. Bildirinin amacı devlette yaşanan değişimin konut politikaları üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Konut politikalarında yaşanan değişimi ülkede yaşanan siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel değişimden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Anahtar Kelimeler: Devlet, Yerel Yönetimler, Konut, Kamuda Değişim
From Social Housing Policies to Urban Transformation Projects: The Changing Housing Policies in Public Spaces
Recent changes in the field of public administration have significant impacts on housing policies. While the local governments with populist policies in 1970s would cooperate with housing cooperatives in the process of housing development and define housing as a human right, the current neo-liberal government approach perceives housing as an investment and profit making instrument.
This paper, which discusses the changes being experienced in housing policies, analyzes the housing policies in Turkey within the historical process under four different periods. Perception of state, actors in housing policies, methods of housing production, and perception of housing problem are quite different from each other in different periods. The objective of this paper is to investigate the impact of the change in the government on the housing policies. It is not possible to separate the change being experienced in housing policies from the political, social, economic and cultural changes being experienced in the country.
Key Words: State, Local Government, House, Change in the Public Sector
A NEW THREAT TO GLOBAL SECURITY: URBICIDE (PALESTINE EXAMPLE)
Abstract Nowadays, problem lived in Palestine, where has an important place with in both of the arenas world peace and the future of Middle East region, is a tragic sample of urbicide. In Palestine not only are people killed but also houses, streets, marketplaces, hospitals and in short the all of essential values of a city are destroyed. The attacks and pressures usually make the daily life in Palestine cities almost stop. Urbicide, that is a collective and mass attack relying on religious and ethical reasons, is against essential values of a city, circulation of daily activities. Urbicide is the greatest crime that can be committed against a city. Urbicide is different than all other crimes against the city, because these attacks have ethical and religious identities and their direct aim against the cities. Key Words: City, Global Security, Middle East, Urbicide
Sayıları 3,4 milyona yaklaşan Suriyeli sığınmacıların 1,6 milyonu 18 yaşından küçük iken, yaklaşık 600 bini gençlerden (15-24 yaş) oluşmaktadır. Bu nedenle Suriyeli gençler özel bir önem arz etmektedir. Suriyeli sığınmacı göçünün gelecekte nasıl bir şekil alacağı, Suriyelilerin Türk toplumundaki konumunun ne olacağı, ülke kalkınmasına ne ölçüde katkı sunacakları, Suriyelilerin yeni geldikleri topluma ne derece uyum sağlayacakları vb. soruların cevabı bu gençlerin ileride sergileyecekleri tutum ve davranışlarında saklıdır.
Şanlıurfa özelinde Suriyeli gençleri ele aldığımız çalışmamızın amacı; Suriyeli gençlerin profilini ortaya çıkarmak, yaşadıkları sorunları ve beklentileri tespit etmek, belirlenen sorunlar için çözüm önerileri getirmektir. Farklı disiplinlerden akademisyenlerin bir araya geldiği çalışmada, nitel ve nicel araştırma tekniklerinin birlikte kullanıldığı karma araştırma metodu benimsenmiştir.
Bu çalışmanın amacı, 6360 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerin uygulamada nasıl bir etki doğurduğunu Şanlıurfa özelinde incelemektir. Şanlıurfa, 6360 sayılı Kanunla büyükşehir belediyesi haline gelmiştir. Dolayısıyla Şanlıurfa’da büyükşehir belediye yönetimi bakımından son on yılın muhasebesini yapmak, aslında 6360 sayılı Kanunun ne ölçüde başarılı olduğunu sınamak anlamına gelmektedir.
Çalışmada öncelikle Şanlıurfa tarihsel gelişimine ve kentsel dinamiklerine yer verilmiştir. İkinci bölümde, 6360 sayılı Kanunun Şanlıurfa’da neden olduğu etkiler; idari ve mali yapıdaki etkiler, katılım ve siyasal alanda etkiler, kırsal alanda etkiler olmak üzere üç başlıkta ele alınmıştır.
Each individual has different identities, some of which are collective in structure. These collective identities provide the individual with both the sense that s/he is covered with solidarity and instills the feeling of security brought by belonging to a community. One of such collective identities in traditional communities is the identity of tribe. It is obvious that tribe, which is woven with extremely tight bonds, based on blood relations and requires attachment, is effective on the individual. The purpose of our research we have conducted in Şanlıurfa is to determine the effects of tribal associations on the identities of individuals. For this purpose, Melucci’s description of collective identity was made use of. According to Melucci, collective identity has three different dimensions named relational, conflict and continuity, all of which are related to one another. It was attempted to determine the effects of tribal associations on its members within an urban environment. The Haltans Tribal Association in Şanlıurfa was selected as the sample. It was found out that the tribal association assumed a significant role as regards the continuity of communication between the members of the association as a result of the field study conducted using the depth interview technique. Another function of the association is its role in the protection of interests of the members of the tribe thanks to the safety net it provides. Presence of political patronage relationships transforms tribal associations into platforms of protection of interests. While some individuals considered the association as a part of their identities with feelings of belonging, some other members of the tribe considered association membership as a must for the continuity of their interests.