Bildiriler by Mehmet Çağlayan Özkurt
26. Orta Çağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitabı, 2022
USBK 2022 İstanbul Gelişim Üniversitesi Uluslararası Uygulamalı Sosyal Bilimler Kongresi, 10-11 Mart 2022, İstanbul Bildiri Özleri Kitabı, 2022
5. Uluslararası Akademik Araştırmalar Kongresi (ICAR) Tam Metin Kitabı, 2021
Dolmabahçe Sarayı’nın inşasına, Sultan Abdülmecid Döneminde Avrupa’dan büyük borçlar alınarak 184... more Dolmabahçe Sarayı’nın inşasına, Sultan Abdülmecid Döneminde Avrupa’dan büyük borçlar alınarak 1846’da başlanmış ve sarayın inşası 1853 yılında tamamlanmıştır. Bugünkü Vodafone Park Stadyumunun olduğu yerde bulunan ve sarayın has atlarının barındırılıp, bakıldığı yapılar olan ıstabl-ı âmire bölümünün ise, yine sarayla aynı tarihte inşası tamamlanmış ve ek yapıları da tahminen 1861-1875 yılları arasında ortaya konulmuştur. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunan bir çizime göre yapının, ahır nalbanthanesi, manej (at meydanı), ahır görevlilerinin daire ve koğuşları; ahırlar, arpa ambarı, mutfak ve imalathane ile oldukça geniş bir alana yayılan, çok işlevli bir yapılar topluluğu olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu durum, yapının mevcut fotoğraflarından da kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Cumhuriyet Döneminde, 1939 yılına gelindiğinde, o dönem özellikle spor kompleksleri üzerine yaptığı çalışmalarla adını duyurmuş olan İtalyan mimar Paolo Vietti Violi, söz konusu has ahırların bulunduğu yerde bir stadyum tasarlamak üzere Türkiye’ye davet edilmiştir. İtalyan mimar, ekibine dâhil edilen iki Türk mimar Fazıl Aysu ve Şinasi Şahingiray’la birlikte söz konusu alana uygun bir stadyum planı hazırlamıştır. Stadyumun temeli 19 Mayıs 1939’da atılmış ancak II. Dünya Savaşı’na gitmekte olan siyasal ve ekonomik koşullar nedeniyle inşaat sekteye uğramıştır. Bu nedenle bu kez 19 Mayıs 1943’te yeniden bir temel atma töreni yapılmış ve hafriyat çalışmalarına başlanarak ahır binaları ortadan kaldırılmıştır. İnşaatın tamamlanmasından sonra, stada, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün soyadı verilmiştir. Stadyumun açılış maçı 27 Kasım 1947’de Beşiktaş ile İsveç’in AIK Solna takımı arasında oynanmıştır. Stadın ismi, 1952’de Demokrat Parti Döneminde siyasi nedenlerle, Midhat Paşa Stadyumu’na dönüştürülmüşse de 1974’te yeniden İnönü Stadyumu olmuştur. İstanbul’un yıllar içerisinde artan nüfusuyla doğru orantılı olarak İnönü Stadyumu’nun da kapasitesi çeşitli müdahaleler ile artırılmaya çalışılmıştır. Nihayetinde 2013 yılı Haziran ayında mevcut BJK İnönü Stadyumu yıkılarak aynı yerde yeni bir stadın inşasına başlanmış ve Vodafone Şirketi, stadyuma 2014-2015 sezonundan başlayarak on beş sezon boyunca isim sponsoru olmuş ve yeni stada önce Vodafone Arena daha sonra ise Vodafone Park isimleri verilmiştir. Yeni stadın resmi açılış töreni 10 Nisan 2016 tarihinde yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dolmabahçe, Istabl-ı Âmire, Paolo Vietti Violi, İnönü Stadyumu, Vodafone Park.
5. Uluslararası Bilimsel Çalışmalar Kongresi Tam Metin Kitabı, 2021
Fransız kökenli levanten mimar Alexandre Vallaury, 1880’lerin başında Sultan Abdülhamid Döneminde... more Fransız kökenli levanten mimar Alexandre Vallaury, 1880’lerin başında Sultan Abdülhamid Döneminde başlayan mimarlık ve ayrıca mimarlık hocalığı kariyerini, 1908’deki II. Meşrutiyet’in ilanına kadar aktif olarak sürdürmüş ve Osmanlı mimarlık tarihinin son dönemlerine damga vurmuş önemli aktörlerden biridir. Mimarın, özellikle dönemin başkenti İstanbul’un kent dokusunda bugün de varlığını sürdüren ve duyumsatan kırk kadar yapısından söz etmek mümkündür. Ancak bu estetik yapılardan bazıları, günümüze ulaşamamıştır. Bunlardan biri de mimarın bugün Taksim Meydanında The Marmara Oteli’nin yerinde bulunan ve otel inşaatı sırasında yıktırılan Osmanlı Bankası Genel Müdürlüğü lojmanına eklemiş olduğu Barok etkili, estetik bir cumbadır. Söz konusu bina hakkında yeteri kadar bilgi bulunmamakla birlikte, dört katlı binanın birinci katı ortasında yer alan cumbanın, Vallaury tarafından projelendirilerek yapıya sonradan eklendiği bilinmektedir. “Vallaury’nin Taksim Meydanına bir estetik dokunuşu” olarak adlandırılabilecek bu mimari öğenin, otel inşaatı gündeme geldiğinde, dönemin Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından “rölövesi alındıktan sonra
yıkılmasına” karar verilmiş ve söz konusu yapı bu nedenle günümüze ulaşamamıştır.
22. Uluslararası Orta Çağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Özet Kitabı, 2018
Levanten bir mimar olan Alexandre Vallaury, İstanbul’da faaliyet gösteren şekerlemeci bir ailenin... more Levanten bir mimar olan Alexandre Vallaury, İstanbul’da faaliyet gösteren şekerlemeci bir ailenin çocuğu olarak 1850 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Vallaury, Paris’te mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra, 1880’lerin başında yeniden İstanbul’a dönerek hem Sanayi-i Nefise Mektebi’nin yapılandırılmasında öncü bir rol oynamış hem de aynı okulda mimarlık hocalığı görevini uzun yıllar sürdürmüştür. Vallaury, bu görevinin yanı sıra mimarlık mesleğini icra ederek, İstanbul’un imarına damga vurmuş olan yaklaşık kırk kadar yapı projesinin de müellifi olmuştur.
XIX ve XX. Yüzyıl mimarlık tarihi çalışmaları için şimdiye dek pek az kullanılan ve İstanbul’un iktisadi yapısı hakkında önemli bilgileri barındıran bir kaynak, 1868-1938 yılları arasında Cervati Biraderler tarafından yayımlanan ve Şark Ticaret Yıllıkları olarak bilinen Annuaire Oriental serileridir. Uzun yıllar içerisinde, sürekli geliştirilerek varlığını devam ettirilebilmiş olan bu yıllıklarda, anılan yıllar arasında İstanbul’daki iktisadi faaliyetlerin ve bu faaliyetlerin üzerinde yükselen iş ve meslek yapısının evrimi, çeşitlenmesi, ekonomik düzlemde ortaya çıkan uzmanlaşma, örgütlenme ve toplumsal işbölümü boyutları hakkında bilgiler bulunmaktadır. Cervati Biraderler tarafından İstanbul’un merkezi iş alanında yapılmış olan sayımlarla ortaya çıkan firma, meslek erbabı ve işyerlerinin dökümlerinden oluşan bu yıllıklarda, dönemin mimarları da kendilerine yer bulmuştur.
Çalışmamızda, söz konusu bu yıllıklarda Alexandre Vallaury’nin tanınmış bir mimar olarak henüz ofisini açmadığı yıllardan başlayıp; pastacı ve şekerlemeci olarak faaliyet gösteren ailesinin izleri de sürülerek, Vallaury Ailesi’nin her alanda mesleki faaliyetlerini sürdürmüş olduğu adreslerin saptanması hedeflenmiştir. Söz konusu bu kayıtlardan ve Pervititch gibi dönemin tarihsel dokusu hakkında bilgi sağlayan haritalardan da yararlanılarak, yapıların bugünkü yerlerinin saptanması ve böylelikle mimar Vallaury hakkındaki literatüre ve sanat tarihine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: XIX ve XX. Yüzyıl, İstanbul, Şark Ticaret Yıllıkları, Vallaury Ailesi, Alexandre Vallaury.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2018
Büyük değişimlerin çağı olan XIX. Yüzyıl içinde, Osmanlı Türkiyesi’nde gerçekleştirilen değişimle... more Büyük değişimlerin çağı olan XIX. Yüzyıl içinde, Osmanlı Türkiyesi’nde gerçekleştirilen değişimler azımsanmayacak boyuttadır. Osmanlı toplum yapısındaki değişimin simgesi durumundaki kurumların oluşması, bu yüzyılın özelliklerinden kaynaklanır. Bu kurumların eğitim alanındaki önemli örneklerinden biri de Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi olmuştur. Okul, II. Abdülhamid Döneminde, sivil sanatçıların eğitimini sağlayacak bir güzel sanatlar yüksekokulunun kurulması düşüncesiyle, 1 Ocak 1882’de Osman Hamdi Bey’in bu kuruma müdür olarak atanmasıyla işleyişine başlamıştır. Çalışmamızın konusunu, söz konusu okulun yapılandırılmasında öncü rolü oynamış iki önemli aktör olan Osman Hamdi Bey ile Levanten kökenli mimar Alexandre Vallaury’nin, okulun yapılandırılma sürecinde yollarının nasıl kesiştiği ve birlikte nasıl çalışmış oldukları oluşturmaktadır. Söz konusu ilişkinin somut verilerle saptanarak ortaya konulmasının amaçlandığı çalışmamızda, dönemin gazeteleri, diğer yayınları ve dönem hakkındaki literatür incelenerek ikili arasındaki güçlü işbirliği ortaya konulmuştur. Buna göre, farklı dönemlerde de olsa, genç yaşlarda Paris’e giderek, dönemin en iyi güzel sanatlar okulu olarak değerlendirilen Ecole des Beaux-Arts’da eğitim görmüş olan bu iki sanatçının, sonrasında Osmanlı başkenti İstanbul’a dönerek, Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi’nin kurulmasında ve işleyişinde öncü bir rol oynamış oldukları görülmektedir. Okulun işleyişi için oluşturulan yönetmelik, bu iki öncü karakterin eğitimlerini almış oldukları Ecole des Beaux-Arts'daki eğitim sistemi ile büyük benzerlikler göstermektedir ve genel olarak okulun eğitiminde Avrupai bir sistem benimsenmiştir.
Kitap Bölümleri by Mehmet Çağlayan Özkurt
SOSYAL, BEŞERİ VE İDARİ BİLİMLER TEMEL ALANINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR - VI 2023 / 6, 2023
İstanbulun Kitabı Fatih, 2012
New Horizons in Social, Human and Administrative Sciences, 2019
The 19th century is an era in which the Ottoman Empire experienced change and transformation in l... more The 19th century is an era in which the Ottoman Empire experienced change and transformation in lots of different areas particularly as the economics, politics and culture. In the mentioned period in question, particularly following the Imperial Edict of Reorganization (Tanzimat Fermanı) which is announced in the year 1839, the transformation had become much more obvious and architecture was one of the areas which are affected by this situation. The organization of the Specialized Union of Architects (Hassa Mimarlar Ocağı) which was the “classical period institution” which started to lose its function with the empire began not to organize and fulfill the constructional activities as expected. However, that period, as we have repeatedly stated, was an era of change and transformation. The new requirements which are brought with the reorganization reforms caused the formation and appearance of the new governmental organizations and private organizations in compliance with the Western model such as the jails, banks, post offices, hotels, theaters, embassy buildings, passages and transportation structures etc. and naturally the need for the new service buildings appeared for such organizations and institutions as well. As it is stated above, the Specialized Union of Architects which had met the structural needs by means of continuing its activities within the masterapprentice relationship for long centuries in the Ottoman Empire stayed quite far from meeting such new architectural expectations. The solution which is applied in order to meet the mentioned need was to make application to the Western foreign architects and, starting from the mids of the 19th century, a foreign architecture rush started towards Istanbul. Apart from this general situation, another concrete development which caused the application of the support and assistance of the Western foreign architects for the purpose of improvement of the Pera region which contains a great foreign and Levantine population in Istanbul in particular was the Fire of Beyoğlu which occurred on the date 05th June 1879 and the massive destruction which is caused by this fire. Following the abovementioned fire which made lots of structures useless means of spreading to considerably wide area, one of the architects who came to Istanbul which was the capital of the Ottoman Empire was Italian Guglielmo Semprini.
Sosyal ve Beşerî Bilimlerde Araştırma ve Değerlendirmeler Cilt 1, 2021
Tezler by Mehmet Çağlayan Özkurt
Makaleler by Mehmet Çağlayan Özkurt
TRK Uluslararası Beşeri Bilimler ve Sanat Dergisi, 2023
İstanbul şehri bilindiği üzere, Antik Roma kentinin yedi tepe üzerine
kurulması ‚mitosuna‛ benze... more İstanbul şehri bilindiği üzere, Antik Roma kentinin yedi tepe üzerine
kurulması ‚mitosuna‛ benzetilme arayışına uygun şekilde ‚yedi tepeli‛ bir
şehir olarak tanımlanmıştır. Bu tepelerin tümü yabancı literatürde
‚Historical Peninsula‛ adı verilen Tarihi Yarımada’da yer almaktadır.
Çalışmamıza konu edilen Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii de işte bu yedi tepeden biri ve en yükseği olan altıncı tepe üzerinde 16. Yüzyılda Mimar Sinan tarafından tasarlanarak inşa edilmiştir. Söz konusu cami, inşa edildiği tarihten günümüze kadar geçirmiş olduğu birçok deprem ve yangın nedeniyle hasar almış; bu nedenle de bazen özgün görünümüne oldukça zarar veren onarımlar da geçirmek durumunda kalmıştır. Bunlar arasında özellikle, kentin genelindeki birçok tarihi yapının da zarar görmesine neden olan 1894 Depremi, yapının tarihi için ayrı bir öneme sahiptir. Söz konusu deprem sonrası ağır hasar alan Klasik Dönem Osmanlı mimarisinin bu önemli yapısının yeniden kullanılır hale getirebilmesi için dönemin birçok farklı mimarından görüş alındığı bilinmektedir. Bunlardan biri de, özellikle dönemin başkenti İstanbul’da tasarlamış olduğu yapılarla 19. Yüzyıl sonu ile 20. Yüzyıl başlarına damga vurmuş bir mimar olan Fransız kökenli levanten Alexandre Vallaury olmuştur. Vallaury, mimarlığının yanı sıra dönemin güzel sanatlar yüksekokulu durumundaki Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’ndeki mimarlık hocalığıyla tanınmaktadır. Vallaury, Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nin 1894 Depreminde aldığı hasar sonrası, üzerinden on iki yıl gibi uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen, yapıdaki hasarın tespiti ile yapıda gerçekleştirilmesi düşünülen restorasyon çalışmaları hakkında bir rapor hazırlamış ve raporunda genel itibariyle yapının yıkılan bölümlerinin yeniden ayağa kaldırılabilmesi adına teknik önerilerde bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: İstanbul, 1894 Depremi, Mihrimah Sultan Camii, Mimar
Sinan, Alexandre Vallaury.
Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi OMAD, 2016
İncelememizde, XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Tanzimat'ın ilanıyla (1839) yaşa... more İncelememizde, XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Tanzimat'ın ilanıyla (1839) yaşamış olduğu büyük değişim ve dönüşümden en çok etkilenen-ve yararlanan-kurumların başında gelen Mekteb-i Tıbbiyenin son binası olan Haydarpaşa'daki binasının yerinin belirlenmesine etki eden faktörler ele alınıp değerlendirilmeye çalışılmıştır. Haydarpaşa Mekteb-i Tıbbiye binasıyla ilgili bugüne değin yapılmış olan araştırmalarda, yapının konumunun belirlenmesine etki eden en önemli faktör olarak, dönemin siyasi gerekçelerinin etkili olduğu düşüncesi ağırlık kazanmaktadır. Bu genel kanı doğru olmakla birlikte, yine de yapının yerinin belirlenmesinde salt siyasi nedenler değil, birçok farklı fiziksel gerekçe de etkili olmuştur. Bu bağlamda yapı için seçilen konumun " stratejik önemi " ancak söz konusu faktörlerin bir arada değerlendirilmesiyle anlaşılabilir. Abstract: The factors that determine the location of the last building of the Ottoman Medical School in Haydarpasha which is one of the most important institutions that were mostly influenced –and benefited-by the Ottoman Empire's great change and conversion especially after the proclamation of the Tanzimat (1839) have been discussed and assessed in our research. In the previous research about the Haydarpasha Ottoman Medical School, it has been claimed that political contexr of that time was the most important factor having an impact on determining the location of the building. This general view is true but, apart from the political context, there also many different physical reasons that were effective in determining the location of the building. On that note, " strategic importance " of the chosen location for the building can only be understood by assessing the relevant factors together.
Arkeoloji ve Sanat, 2016
Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. Yüzyılı, siyasi, ekonomik, kültürel vd. birçok açıdan değişim ve dö... more Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. Yüzyılı, siyasi, ekonomik, kültürel vd. birçok açıdan değişim ve dönüşümün yaşandığı bir yüzyıl olmuştur. Bu yüzyılın son çeyreğinde, 1876 yılında tahta çıkan II. Abdülhamid’in padişahlığı döneminde (hd. 1876-1909), imparatorluk bir yandan “siyasal İslamcı” bir politika izlerken, diğer yandan da Batılılaşma hedeflerini sürdürmüştür. Söz konusu dönemde yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra siyasette etkili olmaya başlayan Türkçülük Akımı’nın etkisiyle, bu ideolojinin maddi ve manevi tarihsel mirasına sahip çıkmak, bu mirası korumak ve geliştirmek, Osmanlı coğrafyasındaki sanat eserlerini koruyarak, bunlara yenilerinin eklenmesini sağlamayı amaçlayan yaklaşımları gündeme getirmiştir. Bu doğrultuda, bu alanda eğitimli insan gücünü sağlamak üzere, Osman Hamdi Bey (1842-1910) öncülüğünde, farklı bölümlerden meydana gelen Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi kurulmuştur. Okulun mimarlık bölümünü şekillendiren, levanten mimar Alexandre Vallaury (1850-1921), bir yandan mimarlık mesleğini icra ederken, diğer yandan da okuldaki mimarlık hocalığı görevini, eşzamanlı olarak, yıllarca ve aralıksız sürdürmüş; 1908’de, II. Meşrutiyet’in ilanından kısa bir süre sonra da sağlık sorunlarını gerekçe göstererek hocalık görevinden istifa etmiştir.
Turkish Studies, 2021
Alexandre Vallaury was a Levantine architect and professor of architecture who was born in Istanb... more Alexandre Vallaury was a Levantine architect and professor of architecture who was born in Istanbul in 1850. After his secondary education Vallaury went to Ecole des National Beaux-Arts in Paris, one of the most important education institution in architecture, and studied there for nine years. After his education in Paris, he returned to İstanbul and started crafting his famous works which would leave his mark on Ottoman architecture. In addition to his architectural efforts, Vallaury played an important role in establishing and structuring Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi [the School of Fine Arts] thanks to his close relationship with Osman Hamdi Bey, and taught architecture at this school for twenty-five years. The nationalist tendencies brought about during the Second Constitutionalist period after 1908 shaped and ended the career of the architect. Vallaury, who, upon this development, resigned-or was forced to resign-from his position at the School of Fine Arts, chose to leave Istanbul, moved to Grasse, France and lived the rest of his life there. In the earliest monographic works relating to the the architect's life and family, the grave of the architect was searched in Feriköy Latin Catholic Graveyard in İstanbul; while finding some members of the family in this graveyard, the grave of Alexandre Vallaury was not found. In a PhD dissertation of 2014, it was stated that the architect's Grave is in Grasse, but the study did not supply any visual material about the grave. This study aims to present the visuals of the grave, and supply new information about the architect's life in his centennial anniversary of death.
Uploads
Bildiriler by Mehmet Çağlayan Özkurt
Anahtar Kelimeler: Dolmabahçe, Istabl-ı Âmire, Paolo Vietti Violi, İnönü Stadyumu, Vodafone Park.
yıkılmasına” karar verilmiş ve söz konusu yapı bu nedenle günümüze ulaşamamıştır.
XIX ve XX. Yüzyıl mimarlık tarihi çalışmaları için şimdiye dek pek az kullanılan ve İstanbul’un iktisadi yapısı hakkında önemli bilgileri barındıran bir kaynak, 1868-1938 yılları arasında Cervati Biraderler tarafından yayımlanan ve Şark Ticaret Yıllıkları olarak bilinen Annuaire Oriental serileridir. Uzun yıllar içerisinde, sürekli geliştirilerek varlığını devam ettirilebilmiş olan bu yıllıklarda, anılan yıllar arasında İstanbul’daki iktisadi faaliyetlerin ve bu faaliyetlerin üzerinde yükselen iş ve meslek yapısının evrimi, çeşitlenmesi, ekonomik düzlemde ortaya çıkan uzmanlaşma, örgütlenme ve toplumsal işbölümü boyutları hakkında bilgiler bulunmaktadır. Cervati Biraderler tarafından İstanbul’un merkezi iş alanında yapılmış olan sayımlarla ortaya çıkan firma, meslek erbabı ve işyerlerinin dökümlerinden oluşan bu yıllıklarda, dönemin mimarları da kendilerine yer bulmuştur.
Çalışmamızda, söz konusu bu yıllıklarda Alexandre Vallaury’nin tanınmış bir mimar olarak henüz ofisini açmadığı yıllardan başlayıp; pastacı ve şekerlemeci olarak faaliyet gösteren ailesinin izleri de sürülerek, Vallaury Ailesi’nin her alanda mesleki faaliyetlerini sürdürmüş olduğu adreslerin saptanması hedeflenmiştir. Söz konusu bu kayıtlardan ve Pervititch gibi dönemin tarihsel dokusu hakkında bilgi sağlayan haritalardan da yararlanılarak, yapıların bugünkü yerlerinin saptanması ve böylelikle mimar Vallaury hakkındaki literatüre ve sanat tarihine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: XIX ve XX. Yüzyıl, İstanbul, Şark Ticaret Yıllıkları, Vallaury Ailesi, Alexandre Vallaury.
Kitap Bölümleri by Mehmet Çağlayan Özkurt
Tezler by Mehmet Çağlayan Özkurt
Makaleler by Mehmet Çağlayan Özkurt
kurulması ‚mitosuna‛ benzetilme arayışına uygun şekilde ‚yedi tepeli‛ bir
şehir olarak tanımlanmıştır. Bu tepelerin tümü yabancı literatürde
‚Historical Peninsula‛ adı verilen Tarihi Yarımada’da yer almaktadır.
Çalışmamıza konu edilen Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii de işte bu yedi tepeden biri ve en yükseği olan altıncı tepe üzerinde 16. Yüzyılda Mimar Sinan tarafından tasarlanarak inşa edilmiştir. Söz konusu cami, inşa edildiği tarihten günümüze kadar geçirmiş olduğu birçok deprem ve yangın nedeniyle hasar almış; bu nedenle de bazen özgün görünümüne oldukça zarar veren onarımlar da geçirmek durumunda kalmıştır. Bunlar arasında özellikle, kentin genelindeki birçok tarihi yapının da zarar görmesine neden olan 1894 Depremi, yapının tarihi için ayrı bir öneme sahiptir. Söz konusu deprem sonrası ağır hasar alan Klasik Dönem Osmanlı mimarisinin bu önemli yapısının yeniden kullanılır hale getirebilmesi için dönemin birçok farklı mimarından görüş alındığı bilinmektedir. Bunlardan biri de, özellikle dönemin başkenti İstanbul’da tasarlamış olduğu yapılarla 19. Yüzyıl sonu ile 20. Yüzyıl başlarına damga vurmuş bir mimar olan Fransız kökenli levanten Alexandre Vallaury olmuştur. Vallaury, mimarlığının yanı sıra dönemin güzel sanatlar yüksekokulu durumundaki Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’ndeki mimarlık hocalığıyla tanınmaktadır. Vallaury, Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nin 1894 Depreminde aldığı hasar sonrası, üzerinden on iki yıl gibi uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen, yapıdaki hasarın tespiti ile yapıda gerçekleştirilmesi düşünülen restorasyon çalışmaları hakkında bir rapor hazırlamış ve raporunda genel itibariyle yapının yıkılan bölümlerinin yeniden ayağa kaldırılabilmesi adına teknik önerilerde bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: İstanbul, 1894 Depremi, Mihrimah Sultan Camii, Mimar
Sinan, Alexandre Vallaury.
Anahtar Kelimeler: Dolmabahçe, Istabl-ı Âmire, Paolo Vietti Violi, İnönü Stadyumu, Vodafone Park.
yıkılmasına” karar verilmiş ve söz konusu yapı bu nedenle günümüze ulaşamamıştır.
XIX ve XX. Yüzyıl mimarlık tarihi çalışmaları için şimdiye dek pek az kullanılan ve İstanbul’un iktisadi yapısı hakkında önemli bilgileri barındıran bir kaynak, 1868-1938 yılları arasında Cervati Biraderler tarafından yayımlanan ve Şark Ticaret Yıllıkları olarak bilinen Annuaire Oriental serileridir. Uzun yıllar içerisinde, sürekli geliştirilerek varlığını devam ettirilebilmiş olan bu yıllıklarda, anılan yıllar arasında İstanbul’daki iktisadi faaliyetlerin ve bu faaliyetlerin üzerinde yükselen iş ve meslek yapısının evrimi, çeşitlenmesi, ekonomik düzlemde ortaya çıkan uzmanlaşma, örgütlenme ve toplumsal işbölümü boyutları hakkında bilgiler bulunmaktadır. Cervati Biraderler tarafından İstanbul’un merkezi iş alanında yapılmış olan sayımlarla ortaya çıkan firma, meslek erbabı ve işyerlerinin dökümlerinden oluşan bu yıllıklarda, dönemin mimarları da kendilerine yer bulmuştur.
Çalışmamızda, söz konusu bu yıllıklarda Alexandre Vallaury’nin tanınmış bir mimar olarak henüz ofisini açmadığı yıllardan başlayıp; pastacı ve şekerlemeci olarak faaliyet gösteren ailesinin izleri de sürülerek, Vallaury Ailesi’nin her alanda mesleki faaliyetlerini sürdürmüş olduğu adreslerin saptanması hedeflenmiştir. Söz konusu bu kayıtlardan ve Pervititch gibi dönemin tarihsel dokusu hakkında bilgi sağlayan haritalardan da yararlanılarak, yapıların bugünkü yerlerinin saptanması ve böylelikle mimar Vallaury hakkındaki literatüre ve sanat tarihine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: XIX ve XX. Yüzyıl, İstanbul, Şark Ticaret Yıllıkları, Vallaury Ailesi, Alexandre Vallaury.
kurulması ‚mitosuna‛ benzetilme arayışına uygun şekilde ‚yedi tepeli‛ bir
şehir olarak tanımlanmıştır. Bu tepelerin tümü yabancı literatürde
‚Historical Peninsula‛ adı verilen Tarihi Yarımada’da yer almaktadır.
Çalışmamıza konu edilen Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii de işte bu yedi tepeden biri ve en yükseği olan altıncı tepe üzerinde 16. Yüzyılda Mimar Sinan tarafından tasarlanarak inşa edilmiştir. Söz konusu cami, inşa edildiği tarihten günümüze kadar geçirmiş olduğu birçok deprem ve yangın nedeniyle hasar almış; bu nedenle de bazen özgün görünümüne oldukça zarar veren onarımlar da geçirmek durumunda kalmıştır. Bunlar arasında özellikle, kentin genelindeki birçok tarihi yapının da zarar görmesine neden olan 1894 Depremi, yapının tarihi için ayrı bir öneme sahiptir. Söz konusu deprem sonrası ağır hasar alan Klasik Dönem Osmanlı mimarisinin bu önemli yapısının yeniden kullanılır hale getirebilmesi için dönemin birçok farklı mimarından görüş alındığı bilinmektedir. Bunlardan biri de, özellikle dönemin başkenti İstanbul’da tasarlamış olduğu yapılarla 19. Yüzyıl sonu ile 20. Yüzyıl başlarına damga vurmuş bir mimar olan Fransız kökenli levanten Alexandre Vallaury olmuştur. Vallaury, mimarlığının yanı sıra dönemin güzel sanatlar yüksekokulu durumundaki Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi’ndeki mimarlık hocalığıyla tanınmaktadır. Vallaury, Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii’nin 1894 Depreminde aldığı hasar sonrası, üzerinden on iki yıl gibi uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen, yapıdaki hasarın tespiti ile yapıda gerçekleştirilmesi düşünülen restorasyon çalışmaları hakkında bir rapor hazırlamış ve raporunda genel itibariyle yapının yıkılan bölümlerinin yeniden ayağa kaldırılabilmesi adına teknik önerilerde bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: İstanbul, 1894 Depremi, Mihrimah Sultan Camii, Mimar
Sinan, Alexandre Vallaury.