Papers by Mevzu Sosyal Bilimler Dergisi
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
The aim of the research is to reveal the effect of inclusive leadership be-haviors on the engagam... more The aim of the research is to reveal the effect of inclusive leadership be-haviors on the engagament of employees to work. The research was con-ducted with the participation of 348 teachers working in the field of special education. Leadership has an effect on different dynamics at both organiza-tional and individual levels. Especially when the positive or negative multi-level effects created by the leadership approach are considered, the impor-tance of this situation in the field of special education increases conside-rably. In organizations where an inclusive management approach is adop-ted, the high job satisfaction, organizational commitment, and tendency to exhibit organizational citizenship behaviors of employees are some of the positive effects. In addition, when an inclusive management approach is not adopted, the stress, burnout, and absenteeism experienced by employees are among the negative factors. In this context, in order to increase the observa-bility of positive effects, the field of special education points out the need for diversity management and an inclusive management approach. An inclusi-ve management approach is important in terms of retaining qualified emp-loyees in the field, encouraging them to exhibit sincere, courteous, genuine and selfless behaviors, and keeping their morale and motivation high. Wit-hin the scope of the determined purpose, it was decided that the appropria-te management for the research was quantitative and data were obtained through scale forms. A model was designed to reveal the effect of emplo-yees' perception of inclusive leadership behaviors on work engagement, and structural equation modeling was used to test the hypotheses developed based on this model. The findings of the research show that employees' per-ception of inclusive leadership behaviors has a significant and positive effect on work engagement, in other words, the perception of teachers working in the field of special education that the administrator exhibits inclusive beha-viors is a significant determinant of their work engagement.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu çalışma, Yetenekli Eller: Ben Carson Hikayesi filminin Tannenbaum'un Yıldız Modeli'ne göre üst... more Bu çalışma, Yetenekli Eller: Ben Carson Hikayesi filminin Tannenbaum'un Yıldız Modeli'ne göre üstün yetenekli bireylerin yetenek gelişimini nasıl ele aldığını incelemektedir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemi kullanılarak filmdeki olaylar, karakter gelişimi ve temalar beş temel faktör olan genel yetenek, özel yetenek, çevre, şans ve zihinsel olmayan bireysel faktörler üzerinden değerlendirilmiştir. Tannenbaum’un Yıldız Modeli, yetenekli bireylerin gelişiminde çevresel ve bireysel faktörlerin rolünü vurgulayan kapsamlı bir kuramdır. Bu bağlamda, Ben Carson’un başarı yolculuğu, özellikle ailesel ve çevresel desteklerin, içsel motivasyonun ve fırsatların değerlendirilmesinin üstün yetenekli bireylerin yeteneklerini nasıl geliştirebileceği konusundaki çıkarımlarıyla analiz edilmiştir. Filmde Carson’un yaşadığı zorluklar ve başarıları, Tannenbaum’un modelinde yer alan tüm bileşenlerin yetenek gelişimine nasıl katkıda bulunduğunu göster-mektedir. Yapılan analiz sonucunda beş temaya ulaşılmıştır. Bunlar; üstün yetenek ve bilişsel kapasite, sıradışı beceriler ve yetenek alanları, annenin etkisi ve çevre, psikolojik sağlamlık, kendini adama ve duygusal büyüme son olarak da fırsatlar ve kritik olaylar temalarıdır. Her bir temanın altında yer alan alt temalar da ortaya konmuş ve alanyazın ışığında tartışılmıştır. Araştırma sonuçları, yetenek gelişiminde Tannenbaum’un öneridiği üzere aile desteği, çevresel faktörler ve bireyin içsel motivasyonunun önemini or-taya koyarken, şansın ve fırsatların da bu süreçte kritik bir rol oynadığını vurgulamaktadır. Ayrıca araştırma sonuçlarına göre benzer durumda olan üstün yetenekli bireylerin yetenek gelişimine etki edebilecek çıkarsamalar yapılmıştır.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu araştırma, Türkiye’deki özel eğitim yöneticileri üzerine yapılmış lisansüstü tezleri tematik b... more Bu araştırma, Türkiye’deki özel eğitim yöneticileri üzerine yapılmış lisansüstü tezleri tematik bir çerçevede analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada YÖKTEZ veri tabanından erişilen 41 tez incelenmiş ; tezlerin profil özellikleri, yayımlandıkları üniversiteler, kullanılan veri toplama araçları, ana temalar, amaçlar ve sundukları öneriler doğrultusunda sistematik bir değerlendirme yapılmıştır. Bulgular, özel eğitim yöneticileriyle ilgili çalışmalarda liderlik davranışları, mesleki yeterlilik, yönetsel sorunlar, iş doyumu, örgütsel bağlılık ve mevzuat gibi başlıkların öne çıktığını göstermektedir. Tezlerin çoğunlukla yüksek lisans düzeyinde olduğu ve büyük oranda nicel araştırma yönteminin tercih edildiği tespit edilmiştir. Çalışmaların amaçları beş ana tema altında toplanmıştır. Uygulayıcılara yönelik en yaygın öneriler arasında, yöneticilerin kendilerini ve paydaşlarını geliştirecek hizmet içi eğitimlerin düzenlenmesi yer alırken, araştırmacılara farklı örneklem ve yöntemlerle yeni çalışmalar yapmaları önerilmektedir. Politika yapıcılara ise, özel eğitime yönelik sade ve anlaşılır bir mevzuatın oluşturulması, güncel yasal düzenlemeler yapılması ve çalışanların özlük haklarına ilişkin düzenlemelerin kurum yöneticilerine bırakılmaması gerektiği tavsiye edilmektedir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
The purpose of this study is to determine the opinions of students recei-ving education in resour... more The purpose of this study is to determine the opinions of students recei-ving education in resource room services regarding the effectiveness of sup-port education and the problems they encounter. This study was conducted using a case study, one of the qualitative research methods. Data in this study were collected between September 2023 and January 2024. Partici-pants were determined by purposive sampling and a total of 12 students were interviewed. The data were examined through content analysis. The themes that emerged after the analysis of the data were “physical problems, problems in practice, success and socialization”. The students receiving re-source room stated that although they were in advanced classes, many of them did not know how to read and write and generally had communica-tion problems. The students stated that they improved academically after receiving resource room, were able to cooperate with their own teachers, resource room teachers and friends, acquired problem-solving skills in mat-hematics class and began to understand what they read. It was concluded that students who resource room believed that they were valued, began to express themselves more comfortably, participated in classes, social activi-ties and games, and largely escaped peer bullying.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Sosyal ve duygusal öğrenme bireylerin duygularını fark edebilmesi, yönetebilmesi, empati kurabilm... more Sosyal ve duygusal öğrenme bireylerin duygularını fark edebilmesi, yönetebilmesi, empati kurabilmesi, karşılaştığı sorunlara akılcı çözümler bulabilmesidir. Tipik gelişim gösteren bireyler, sosyal ve duygusal becerileri arkadaş
grupları ve aile içerisinde öğrenme imkânına sahipken özel gereksinimli bireyler okul paydaşlarının, ailenin ve sosyal çevrenin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmanın temel amacı özel yetenekli, dikkat eksikliği ve hiperaktivite
bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü ve zihinsel yetersizliği olan öğrenciler ile tipik gelişim gösteren öğrencilerin sosyal duygusal öğrenme becerilerine ilişkin
mevcut durumlarını belirlemektir. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Farklı gereksinim düzeyine sahip 169 öğrenciye ulaşılmıştır. Araştırma verileri öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerini belirlemek
amacıyla geliştirilen ‘’sosyal ve duygusal öğrenme becerileri ölçeği’’ ile toplanmıştır.
Bulgular incelendiğinde özel yetenekli ve tipik gelişim gösteren öğrencilerin
sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin özel yeteneklilerin biraz yüksek olmakla birlikte birbirine yakın değerler elde ettiği görülmüştür. Ayrıca araştırma bulgularına göre araştırmaya katılan kız öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme beceri ortalamalarının erkek öğrencilere göre yüksek bulunmuştur.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
This study aims to bibliographically examine postgraduate theses on burnout among individuals wor... more This study aims to bibliographically examine postgraduate theses on burnout among individuals working in special education institutions in Türkiye. A total of 46 postgraduate theses obtained from the Council of Higher Education (YÖK) database were analyzed using document analysis, a qualitative research method. The theses were evaluated based on prede-termined inclusion and exclusion criteria. The findings revealed that the topic of burnout was predominantly addressed at the master’s level (95.66%), with a limited number of studies conducted at the doctoral (2.17%) and medical specialization (2.17%) levels. Quantitative research methods (100%) were exclusively used, with relational (54.35%) and desc-riptive survey (45.65%) designs being the most frequently employed appro-aches. Studies conducted in the fields of psychology (19.59%) and special education (15.26%) were prominent, while fewer studies were observed in areas such as public health, business administration, and rehabilitation. Among the most frequently examined variables alongside burnout were job satisfaction (11.90%), work engagement (11.90%), and self-efficacy (11.90%), reflecting a focus on individual and professional factors. When examining the geographical distribution of research, it was found that stu-dies conducted at universities in the western regions were more prevalent compared to those in the eastern regions. The study emphasizes the neces-sity of qualitative and mixed-method research to explore the contextual and multidimensional aspects of burnout. Furthermore, increasing research in underrepresented fields such as health and organizational management could provide a more comprehensive understanding of the phenomenon. This bibliographic review contributes to the existing literature while provi-ding practical recommendations for addressing burnout in special education institutions. It underscores the importance of support mechanisms tailored to the unique challenges faced by employees in this field.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal etkileşim ve iletişimde görü-lenyetersizliklerle, sınırlı,... more Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal etkileşim ve iletişimde görü-lenyetersizliklerle, sınırlı, yineleyici ilgi ve davranışlarla karakterize edilen bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Heterojen bir grubu temsil eden ve yaygın-lığı giderek artan OSB, tanılanan bazı bireylerde OSB ile aynı anda farklı tanılar bazılarında ise yalnızca OSB tanısı söz konusu olabilir. Komorbidite, bireyde aynı anda iki ya da daha fazla durumun, bozukluğun bulunmasıdır. OSB olan bireylerde komorbid psikiyatrik bozukluklar en belirsiz konular-dandır. Sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), OSB’de en çok görülen ve halen yeterince tutarlı bulgulara ulaşılamayan, tartışmalı psikiyatrik bozukluklar-dandır. OSB ve SAB’a ilişkin tartışmaların ana sorusunu “SAB’ın bir ko-morbidite mi yoksa OSB ile ilişkili özelliklerden birisi mi?”oluşturmaktadır. Bu temel sorunun yanıtı alanyazında yapılan çalışmaların azlığı, araştırma-cılar tarafından üzerinde yeterince durulmaması, OSB ve SAB semptomla-rının örtüşmesi, OSB popülasyonun heterojenliği, psikiyatrik bozuklukların içsel gözlemlere dayalı olabilmesi, nesnel ve güvenilir ölçümlerinin zorluğu, değerlendirme araçlarının sınırlılığı, uzman ve klinisyen yanlılığı gibi neden-lerle halen bulunamamaktadır. Oysa SAB’a ilişkin bilgi azlığı uygun müda-haleyi belirleme ve karar verme, yanlış ya da eksik tanılama, sosyal izolas-yon, sosyal yetersizlikler ve de bağımsızlaşmaya engel olmaktadır. Bu çalış-manın amacı OSB olan bireylerde SAB’ı “bir komorbidite mi yoksa ilişkili bir semptom mu?” sorusu odağında ele alarak alanyazındaki bilgileri, bulguları ve farklı görüşleri inceleyip mevcut tartışmaları özetlemek, bu konudaki belirsizliği gidermek ve uzmanlara, araştırmacılara, klinisyenlere bilgi ver-mektir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu araştırmanın amacı Down Sendromu olan çocukların ailelerinin da-yanıklılıklarını değerlendirme... more Bu araştırmanın amacı Down Sendromu olan çocukların ailelerinin da-yanıklılıklarını değerlendirmektir. Nitel araştırma yöntemi kullanılan çalış-mada, Down Sendromlu çocukları olan on ebeveyn ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerde çocuklara ve ailelere ilişkin demogra-fik bilgiler toplanmıştır. Ayrıca ebeveynlere üç soru yöneltilmiştir: (1) “Çocuğunuzun özellikleri nelerdir?”, (2) “Down Sendromlu bir çocuğa sahip olmanın ailenizin yaşamına olumlu ve/veya olumsuz etkileri nelerdir?”, (3) “Down Sendromlu bir çocuğa sahip olmanın kendi kişisel yaşamınıza etkile-ri nelerdir?”. Araştırmanın bulguları incelendiğinde, ebeveynlerin çocukla-rının iletişim ve sosyal beceri yetersizlikleri, öfke nöbetleri ve davranış prob-lemleri gibi zorluklarla karşılaştıklarını göstermektedir. Bununla birlikte, çocukların gelişim düzeylerine uygun olarak akademik ilerleme kaydettikleri; spor, dans gibi aktivitelerden hoşlandıkları ve fırsat verildiğinde sosyal çevrelerine uyum sağlayabildikleri belirtilmiştir. Down Sendromlu bir çocu-ğa sahip olmanın aile yaşamı üzerindeki etkilerine bakıldığında, aile içi ilişki-lerin olumsuz etkilenebildiği ve kardeşlere sahip ailelerin eğitsel süreçlerde zorlandıkları vurgulanmıştır. Bu süreçlerin aile içi anlaşmazlıklara yol açtığı ifade edilmiştir. Öte yandan, ebeveynler çocuklarıyla birlikte olmaktan mut-luluk duyduklarını, zorluklara karşı dayanıklılık geliştirdiklerini ve çocukla-rının aile ve kişisel yaşamlarında önemli bir rol oynadığını belirtmişlerdir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Matematik öğrenme güçlüğü olarak bilinen diskalkuli üzerine yapılan araştırmalar son yıllarda art... more Matematik öğrenme güçlüğü olarak bilinen diskalkuli üzerine yapılan araştırmalar son yıllarda artış göstermiş olsa da, bu konudaki toplumsal far-kındalık düzeyi hala yeterli değildir. Bu nedenle, diskalkuliye sahip bireylere yönelik toplumsal farkındalığı artırmak ve bu öğrencilerle çalışacak öğret-men ile uzmanların eğitiminde materyal olarak kullanılabilirliği değerlen-dirmek amacıyla "Amateur" (2018), "Night School" (2018) ve "Proxima" (2019) filmleri incelenmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman ince-lemesi kullanılarak gerçekleştirilen bu çalışmada, filmlerde diskalkuliye sa-hip bireylerin özellikleri, yaşadıkları sorunlar ve aldıkları eğitimlere ilişkin sahneler analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, toplam 26 sahnede diskalkuli farkındalığını artırabilecek içerikler olduğu tespit edilmiştir. Filmlerde dis-kalkuliye sahip bireylerin sayıları ters görme, saati okuyamama, sayıları an-lamlandırmada ve dört işlem yapmada zorluk yaşama gibi belirgin özellikle-ri yansıtılmıştır. Ayrıca, bu bireylerin kafa karışıklığı, odaklanamama, düşük özyeterlik ve toplumsal uyum sorunları gibi zorluklarla karşılaştıkları belir-lenmiştir. Filmlerde, diskalkuliye sahip bireylere verilen eğitimlerde ebeveyn ve öğretmen desteğinin önemine vurgu yapılmış; görsel ve dokunsal mater-yallerin kullanımı, dikkat dağıtıcı unsurların azaltılması ve özgüveni geliş-tirme çalışmalarının etkili olduğu görülmüştür. Bu bulgular, söz konusu filmlerin diskalkuli farkındalığını artırmada ve eğitim materyali olarak kullanılabilirlik açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koy-maktadır.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu araştırmada, hafif düzeyde zihin yetersizliği olan öğrencilere oku-duğunu anlama becerisi kaza... more Bu araştırmada, hafif düzeyde zihin yetersizliği olan öğrencilere oku-duğunu anlama becerisi kazandırmada KWL Strateji Öğretimi’nin etkisi incelenmiştir. Aynı zamanda, öğrencilerin bu becerileri farklı ortamlara ve kişilere genelleyebilme düzeyleri ile öğretimden bir, üç ve dört hafta sonra-sındaki beceri sürdürülebilirlikleri de değerlendirilmiştir. Araştırmaya, hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan ikisi kız, biri erkek olmak üzere üç öğrenci katılmıştır. Araştırmada tek denekli desenlerden "Denekler Arası Çoklu Yok-lama Modeli" kullanılmıştır. KWL Stratejilerinin etkisini ölçmek amacıyla, öğretim öncesi ve sonrasında öğrencilere okuma parçalarına ilişkin doğru cevap sayıları değerlendirilmiştir. Araştırma, başlama düzeyi, öğretim süre-ci, öğretim sonu değerlendirme, izleme ve genelleme aşamalarından oluş-maktadır. Araştırma sürecinde elde edilen veriler, veri kayıt formlarına kaydedilerek grafiksel analiz yoluyla analiz edilmiştir. Bulgular, KWL Stra-tejisinin hafif düzeyde zihin yetersizliği olan üç öğrencide de etkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca, öğretim sonrası yapılan genelleme oturumları ile bir, üç ve dört hafta sonraki izleme oturumlarında kazanılan becerilerin sürdürüldüğü görülmüştür.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Nizâmî-i Gencevi tarafından 1174/1176-1201 yılları arasında yazılan Hamse adlı eseri, içerdiği hi... more Nizâmî-i Gencevi tarafından 1174/1176-1201 yılları arasında yazılan Hamse adlı eseri, içerdiği hikayelerinin büyük çoğunluğun aşk üzerine olma-sı sebebiyle daha çok “romantik hikayeleri” temsil etmekte ve Maḫzenü’l-esrâr, Ḫüsrev vü Şîrîn, Leylâ vü Mecnûn, Heft Peyker, İskendernâme adlı beş mesneviden oluşmaktadır. Romantik hikayelerin iki önemli temsilcisi olan Hüsrev ü Şirin ve Leyla ile Mecnun, İslam resim sanatı içerisinde oldukça meşhur ve sıklıkla resimlenen aşk hikayeleri olarak günümüze kadar gelmiş-lerdir. Nizâmî Hamse’sinin ikinci mesnevisi olan Hüsrev ü Şirin zor bir aşkı temsil etmektedir ve hikâyeye ait bazı bölümleri el yazma nüshalar içerisin-de resmedilmiştir. Bunlar arasında Hüsrev ile Şirin’i aynı yatakta gösteren “gerdek sahnesinin” yer alması oldukça ilgi çekici bir durumdadır. Böylece, aşk hikayeleri içerisinde müstehcen sayılabilecek bir hikâyenin olması ve hikâyenin sahne içerisinde canlandırılması konunun incelenmesinin esas nedenini oluşturmuştur. Diğer taraftan, İslam resim sanatında, bu türden sahnelerin yer alması araştırmanın odak noktalarından olmuştur. Konu kapsamında araştırma için, farklı koleksiyonlara ait çok sayıda resimli Nizâmî Hamse nüshasının varlığı bilinmektedir. Bunlar arasında, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde yer alan çok sayıda resimli Nizâmî Hamsesi inceleme için yol gösterici niteliğe sahiptir. Diğer taraftan, koleksiyona ait altmıştan fazla resimli nüshanın mevcut olması sahnelerin incelenebilmesi için sınırlandırılmasını gerektirmiştir. Bu nedenle, koleksiyona ait, 1440-1500 yılları arasına tarihlendirilen nüshalardaki sahneler araştırma kapsamına alınmıştır. Böylece bu çalışma içerisinde, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüpha-nesi’ndeki 1440-1500 yılları arasına tarihlendirilen Hamse nüshalarındaki Hüsrev ve Şirin’in gerdeğini canlandıran sahneler ele alınacak ve resim-metin ilişkisi kapsamında sahnelerin kompozisyonunu oluşturan etkenler değerlendirilecektir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu araştırmanın amacı 11-15 yaş aralığındaki ortopedik engelli çocukla-rın ailede inanç eğitimler... more Bu araştırmanın amacı 11-15 yaş aralığındaki ortopedik engelli çocukla-rın ailede inanç eğitimlerinin mevcut durumlarını incelemektir. Bu sebeple mevcut durumun anlaşılmasına yönelik ortopedik engelli çocukların ebe-veynlerinin ailede inanç eğitimi verilmesi hususunda farkındalıklarının olup olmadığı, ortopedik engelli çocuklarına verdikleri inanç eğitimini yeterli bulup bulmadıkları, ailede verilen inanç eğitiminin çocukların engeliyle başa çıkmalarına yardımcı olup olmadığı, ailelerin ortopedik engelli çocuklarının inanç ile alakalı sorularına onları tatmin edecek şekilde cevap verip vere-medikleri, çocukların okulda aldıkları din eğitimlerinin inanç eğitimine kat-kısı hususundaki görüşlerini incelemeye yönelik sorular sorulmuştur. Araş-tırmada karma yöntem desenlerinden eş zamanlı/ paralel desen tercih edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutunun çalışma grubunu İstanbul Avrupa Yakası’nda ikamet eden ortopedik engelli çocukların 30 ebeveyni oluşturur-ken nicel boyutunun çalışma grubu ise bu ebeveynlerin ortopedik engelli çocuklarıdır. Nitel verilerin veri toplama aracı yarı yapılandırılmış görüşme formu, nicel verilerin ise Likert Tipi ankettir. Nitel verilerin analizinde içerik analizi yöntemi, nicel verilerin analizinde ise Likert Tipi ankete göre verilen cevapların yüzde değerleri hesaplanmıştır. Son olarak çocuklardan ve ebe-veynlerden elde edilen bulgular karşılaştırılarak yorumlanmıştır. Ebeveynle-rin çocuklarına inanç eğitimi verme hususunda farkındalıkları olduğu, aile-de verilen inanç eğitiminin çocukların engeliyle başa çıkmalarına katkı sağ-ladığı, okulda aldıkları din eğitiminin ortopedik engelli çocukların inanç eği-timine olumlu katkısı olduğu konularında çocukların ve ebeveynlerin görüş-leri paraleldir ancak ebeveynler çocukların inanç temelli sorularına tatmin edici cevaplar veremediklerini düşünürken çocuklar ebeveynlerinden farklı olarak inanç temelli sorularına ebeveynlerinin onları tatmin edici cevaplar verdiklerini düşünmektedirler. Çeşitli kurum, dernek ve sivil toplum kuru-luşları tarafından özel gereksinimli çocukların ebeveynlerinin din eğitimine fayda sağlamaya yönelik çalışmalar yapılması ailelerin bu konudaki eksiklik-lerinin giderilmesinde faydalı olacağı önerilmiştir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Göç ve iskânın yönetilmesi Osmanlı Devleti için her dönem yönetimin en önemli meselelerinden biri... more Göç ve iskânın yönetilmesi Osmanlı Devleti için her dönem yönetimin en önemli meselelerinden biri olmuştur. Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân siyasetinde ülke içi siyaset etkili olduğu gibi uluslararası müdahaleler de et-kili olmuştur. Osmanlı Devleti’nin göç yönetiminde diğer devletlerin etkisi devletin son yıllarında etkisini arttırmıştır. Osmanlı topraklarına göç eden veya Osmanlı topraklarından göç ederek başka ülkelere yerleşen göçmenle-rin sayısının milyonları bulması bu durumun başlıca nedenlerindendir. Os-manlı tebaasının çok uluslu ve çok dinli/mezhepli yapısı, göçlerin önemli bir kısmının başka ülkeler tarafından işgal edilen veya Osmanlı’dan ayrılarak bağımsızlığını kazanmış ülkelerin topraklarından gerçekleşmesi, göç edenle-rin tabiiyetleri, yabancı misyonerlerin faaliyetleri gibi sebepler, devletin göç siyasetine uluslararası müdahalelerin zeminini oluşturmuştur. Osmanlı Dev-leti, göç ve iskân siyasetini oluştururken ve uygularken sadece kendi iç di-namiklerini değil, uluslararası dengeleri de dikkate almak durumunda kal-mıştır. Bu durum Osmanlı’nın kimi zaman kendi güvenlik ve iktisadî çıkar-larından taviz vermesine, öncelikli göç ve iskân siyasetine alternatifler oluş-turmaya itmiştir. Bu bağlamda Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân siyasetine yapılan müdahaleler, bunların hangi metotlarla yapıldığı, devletin göçmen-leri yönlendirirken diğer devletlerle nasıl bir diplomasi yürüttüğü gibi soru-lara cevap bulmak için başta İngiltere ve Rusya gibi devletlerle nasıl bir dip-lomasi yürüttüğü çeşitli örnekler üzerinden ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu amaç doğrultusunda yapılan müdahaleler amaç-sonuç ilişkisi içerisinde incelenmiş, müdahaleleri gerçekleştiren kişi ve kurumlar örnek vakalar üze-rinden ortaya konulmaya çalışılmıştır. Osmanlı Devleti’nin göç siyasetinin oluşmasında uluslararası müdahalelerin ne kadar büyük bir etkisi ortaya konulmuş, müdahalelerin sadece dışarından değil çeşitli kurum ve kişilerle içeriden de yapılabildiği tespit edilmiştir. Zaman zaman uluslararası denge-leri korumak adına Osmanlı kendi çıkarlarından ve göçmenlerin isteklerin-den tavizler vermek zorunda kalmıştır.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Çalışmamızda İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinde öğrenim gören öğrencilerin, Dinî Mûsikî de... more Çalışmamızda İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinde öğrenim gören öğrencilerin, Dinî Mûsikî derslerinde elde etmeleri beklenen temel uygula-malar üzerinden kazandıkları yeterlilikleri başta olmak üzere, bu dersin ilgili fakültelerdeki öğrencilerin gerek sosyal yaşantı gerekse İlahiyat ve İslami İlimler alanında edinecekleri mesleklerde demografik, kişisel kesit, ilgi ve yeteneklerine yönelik görüşlerinin yer aldığı konu başlıkları ele alınacaktır. Dinî Mûsikî derslerinin İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerindeki öğrenciler tarafından yaşamın her alanındaki gerekliliğinin farkındalık kazanılması düşüncesi ön plana çıkmaktadır. Bu husus araştırmamızın hazırlanmasında önemli ölçüde bir etken oluşturmaktadır. Araştırmamızda, Orta Karadeniz Bölgesinde yer alan Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Hitit Üniversite-si İlahiyat Fakültesi, On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Ordu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde öğrenim gören her birimden beşi erkek beşi kadın ol-mak üzere toplam 50 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Yukarıda zikredilen fakültedeki öğrenciler ile bir anket çalışması yapılmış ve elde edilen bulgulardan hareketle ulaşılan sonuçlar uygun konu başlıkları bağlamında değerlendirilmiştir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu çalışmada sağlık çalışanlarının yaşamış olduğu presenteizmin iş per-formansına etkisinin incel... more Bu çalışmada sağlık çalışanlarının yaşamış olduğu presenteizmin iş per-formansına etkisinin incelenmesi, bu etkide iş yerinde mutluluğun aracı ro-lünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın evrenini Yozgat İl Sağlık Mü-dürlüğüne bağlı Devlet Hastanelerinde çalışan sağlık çalışanları oluşturmak-ta olup, örneklemini ise 891 sağlık çalışanı oluşturmaktadır Verilerin anali-zinde tanımlayıcı istatistikler yöntemler, güvenilirlik analizi, doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon analizi, çalışma için kurulan modeli test etmek amacıyla Process Macro model 4 regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmada presenteizmin iş performansı üzerinde anlamlı bir etki tespit edilemese de (c= 0.026, p>0.05), presenteizmin iş yerinde mutluluk üzerinde negatif etkisi (a= -0.342, p<0.001), iş yerinde mutluluğun iş performansı üzerinde pozitif yönlü etkisi olduğu (b= 0.201, p<0.001) ve presenteizmin iş performansı üzerindeki etkisinde iş yerinde mutluluğun aracı rolü olduğu belirlenmiştir (=-0.068, %95 GA [(-0.0938)-(-0,0448)]. Çalışmada tam standardize etki bü-yüklüğü -0.102, kısmi standardize etki büyüklüğü ise -0.09‘dur. Bu değerin orta etki büyüklüğü olduğu söylenebilir. Sonuç olarak, sağlık kurumlarında çalışanların presenteizm seviyelerinin azaltılması için fiziksel ve ruhsal re-habilitasyon imkanlarının arttırılması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve esnek çalışma modelinin uygulanması sağlanabilir. Bu sayede çalışanların iş performansı ve iş yerinde mutluluk seviyelerinin istenilen seviyelere çıkartılması sağlanabilir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
The aim of this study is to determine the impact of presenteeism on job performance. In the scope... more The aim of this study is to determine the impact of presenteeism on job performance. In the scope of the research, job performance has been exami-ned in terms of both contextual and task performance. This study was con-ducted with the participation of personnel responsible for ground handling services in the aviation sector. Given the determined objective, it was deci-ded that the quantitative method is suitable for the research, and data were obtained through scale forms. To assess employees' presenteeism tendencies, the "Stanford Presenteeism Scale (SPS-6)" was utilized, while the "Job Per-formance Scale" was employed to measure job performance. The findings suggest that presenteeism impacts job performance in both task and con-textual dimensions. The results demonstrate that presenteeism significantly and positively affects both areas of job performance. This study highlights the beneficial effect of presenteeism on job performance. However, this sig-nificant positive relationship between presenteeism and performance does not entirely eliminate the fact that presenteeism is seen as a problem in businesses.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu makale Bakara 2/189. ayet üzerine yapılan tefsirlerin yöntemsel bir incelemesini sunmaktadır. ... more Bu makale Bakara 2/189. ayet üzerine yapılan tefsirlerin yöntemsel bir incelemesini sunmaktadır. Ayetin tefsirinde ileri sürülen rivayetler ve farklı yorumlar, tefsirin karşı karşıya kaldığı önemli yöntemsel sorunları ve farklı bakış açılarını gözler önüne sermektedir. Çalışma, öncelikle Bakara 2/189. ayetin tefsirine dair genel bir bilgi vererek başlamaktadır. Ardından, ayet üzerinde ortaya çıkan ihtilaflar doğrultusunda tefsirde metodolojik sorunlar, yorum çeşitliliğinin nedenleri ve tefsir ilminin zorlukları analiz edilmektedir. Ayet çerçevesinde gündeme gelen metodolojik bahisler şunlardır: Tefsirde rivayetlerin hücciyeti ve yeterliliği sorunu, sebeb-i nüzul ve metin ilişkisi, zâhirî/hakiki anlam veya mecazi anlamın tercihi meselesi. Ayet, Kur’an’ın ilk muhataplarının bilgi seviyesi hakkında ve bilimin değeri hakkında farklı görüşlerin tefsir üzerindeki etkileri konusuna da bir örnektir. Ayetin tefsi-rinde gündeme gelen bir diğer mesele bilimsel tefsir tartışmalarında dayanak olarak gösterilmesidir. Ayetin bilimsel tefsir bağlamında tartışma konusu oluşu dolaylı olarak yeni bir müşkile de zemin hazırlamıştır. Ortaya çıkan yeni müşkil şudur: Kur’an’da ve özellikle diğer kutsal kitaplarda tarihi olay-lara niçin yer verilmiştir? Araştırma, tefsir ve Kur’an ilimleri eserleri ışığında ayet hakkındaki farklı görüşlerin ve tefsir problemlerinin bazı nedenlerini ortaya koymaya çalışmıştır.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Hz. Peygamber’in cemaat hakkında teşvik içerikli rivayetlerinin etkisi ve İslam ilim geleneğinin ... more Hz. Peygamber’in cemaat hakkında teşvik içerikli rivayetlerinin etkisi ve İslam ilim geleneğinin oluşumundaki etmenler ile sahâbeden itibaren ce-maatin naklettiği bilgiye güven duyulmuştur. Farklı ilim dallarında karşılık bulan cemaat kavramının hadis tarihinde “cemaat rivayet etti” formuyla pek çok eserde yer aldığı görülmektedir. Bahse konu ifadeden kastedilen cemaatin kim olduğu, hadis kitaplarında nasıl kullanıldığı ve ne gibi sonuç-lar doğurduğu soruları etrafında kurgulanan bu çalışmada, genel olarak âlimler, Mâlik b. Enes, Ahmed b. Hanbel gibi mezhep imamlarının dahil edildiği tasnifler ve günümüzdeki karşılığı ile Kütüb-i Sitte müelliflerinin cemaat olarak tanımlandığı sonucuna ulaşılmıştır. Buhârî dışında cemaatin naklettiği “ravâhü’l-cemâa ille’l-Buhârî” 28 konu ve 119 rivayet tespit edil-miş bunlardan tahâret ve salât ile ilgili 41 rivayet incelenmiştir. Kavrama yer veren çalışmalarda tasnif ve yöntemlerden kaynaklı eksik veya hatalı kullanımlar tahlil edilirken Buhârî’nin cemaatten ayrılma gerekçeleri örnek-ler etrafında analiz edilmiştir. Sened ile ilgili problemlerin dışın-da Buhârî’nin aynı konuda farklı rivayete yer verdiği, sahâbe uygulamasını, neshi veya aksi görüşü esas alarak sünnet temelli yaklaşımlar sergilediği ve fıkıh düşüncesini yansıtacak nitelikte tercihlerde bulunduğu görülmüştür.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Hz. Peygamber’den önce şehir hayatı, şirk inancının ürettiği cahiliye kültürüne göre şekillenmişt... more Hz. Peygamber’den önce şehir hayatı, şirk inancının ürettiği cahiliye kültürüne göre şekillenmiştir. Cahiliye kültürünün sosyal yapısı, toplumu hürler ve köleler şeklinde bir ayrıma tabi tutan sınıf sistemine, insani ilişkiler ise genel olarak asabiyet duygusuna göre şekillenmiştir. Şehir hayatının tamamına etki eden cahiliye kültürü, şehirdeki temizlik, güvenlik, ahlak ve mesken mahremiyeti gibi birçok alana etki ettiği gibi o şehirde yaşayan fertlerin komşuluk, akrabalık ve aile ilişkileri başta olmak üzere insani ilişkilerin bütününe etki eden en belirleyici faktör olmuştur. Hz. Peygamber’le birlikte İslam inanç esaslarına göre şekillenen şehir hayatında sosyal yapı, sınıfsal sistem yerine şehirdeki tüm insanların can, mal ve namus güvenliğini muhafaza ve temel insan haklarını güvence altına alan bir yapıya dönüşmüş, asabiyete göre şekillenen insani münasebetler ise evrensel İslam ahlakının temel ilkelerine göre düzenlenmiştir. Hz. Peygamberin güvenlik temizlik ve huzura yönelik uygulamalarıyla şehir, bir yandan tüm inanç mensuplarının insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilecekleri bir mekâna dönüşürken bir yandan da İslam medeniyetine merkezlik edebilecek bir konuma yüksel-miştir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Israel's response to the Operation Al-Aqsa Flood on October 7, 2023, which includes practices tha... more Israel's response to the Operation Al-Aqsa Flood on October 7, 2023, which includes practices that could be considered genocide and massacres, has led to serious global debates on the concept of apartheid regime. This article examines the origins of racial discrimination, which forms the back-bone of the apartheid crime, considering international conventions. Initially, considering the studies in the field of social psychology, it was understood that ethnic-based groupings are more about maximizing the distinction from other groups rather than maximum benefit. When the findings are exam-ined specifically in the context of the Israel-Palestine issue, it is understood that Israel promotes the identity of the 'accepted Jew' and discriminates against all other ethnic groups outside of this identity. Not only Palestinian Arabs but also Jews of African and Middle Eastern origin have been sub-jected to ethnic discrimination in Israel. In light of the reports prepared by international institutions and organizations, especially the United Nations, when the discrimination against Palestinians is examined, it is seen that Pal-estinians are subjected to systematic discrimination enshrined in the Israeli constitution. Palestinians face various levels of apartheid regime in three different spheres of influence: Palestinian citizens living in Israel, Palestini-ans with permanent residency living in East Jerusalem, and Palestinians struggling to live in the occupied West Bank and Gaza. Especially Palestini-ans living in East Jerusalem, the West Bank, and Gaza are subjected to al-most all the crimes defined as apartheid crimes in international conventions. Israel's land policy, the dual legal system that can be summarized as Jews and non-Jews, and various occupation policies focused on dividing and exil-ing Palestinians constitute the main backbone of apartheid crimes.
Uploads
Papers by Mevzu Sosyal Bilimler Dergisi
grupları ve aile içerisinde öğrenme imkânına sahipken özel gereksinimli bireyler okul paydaşlarının, ailenin ve sosyal çevrenin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmanın temel amacı özel yetenekli, dikkat eksikliği ve hiperaktivite
bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü ve zihinsel yetersizliği olan öğrenciler ile tipik gelişim gösteren öğrencilerin sosyal duygusal öğrenme becerilerine ilişkin
mevcut durumlarını belirlemektir. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Farklı gereksinim düzeyine sahip 169 öğrenciye ulaşılmıştır. Araştırma verileri öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerini belirlemek
amacıyla geliştirilen ‘’sosyal ve duygusal öğrenme becerileri ölçeği’’ ile toplanmıştır.
Bulgular incelendiğinde özel yetenekli ve tipik gelişim gösteren öğrencilerin
sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin özel yeteneklilerin biraz yüksek olmakla birlikte birbirine yakın değerler elde ettiği görülmüştür. Ayrıca araştırma bulgularına göre araştırmaya katılan kız öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme beceri ortalamalarının erkek öğrencilere göre yüksek bulunmuştur.
grupları ve aile içerisinde öğrenme imkânına sahipken özel gereksinimli bireyler okul paydaşlarının, ailenin ve sosyal çevrenin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmanın temel amacı özel yetenekli, dikkat eksikliği ve hiperaktivite
bozukluğu, özel öğrenme güçlüğü ve zihinsel yetersizliği olan öğrenciler ile tipik gelişim gösteren öğrencilerin sosyal duygusal öğrenme becerilerine ilişkin
mevcut durumlarını belirlemektir. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Farklı gereksinim düzeyine sahip 169 öğrenciye ulaşılmıştır. Araştırma verileri öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerini belirlemek
amacıyla geliştirilen ‘’sosyal ve duygusal öğrenme becerileri ölçeği’’ ile toplanmıştır.
Bulgular incelendiğinde özel yetenekli ve tipik gelişim gösteren öğrencilerin
sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin özel yeteneklilerin biraz yüksek olmakla birlikte birbirine yakın değerler elde ettiği görülmüştür. Ayrıca araştırma bulgularına göre araştırmaya katılan kız öğrencilerin sosyal ve duygusal öğrenme beceri ortalamalarının erkek öğrencilere göre yüksek bulunmuştur.