Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi
Bu makalede, İzmir’de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı topluluklarının yerleşik hayat geçişleri hak... more Bu makalede, İzmir’de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı topluluklarının yerleşik hayat geçişleri hakkında belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını eleştirel biçimde değerlendirmek amaçlanmıştır. Yatırların ve Yanyatır Ocağının dedesinin kerametiyle salgın hastalığın durdurulduğu yerlere ait yerleşme anlatılarından yola çıkarak, Tahtacıların İzmir’de yerleşik hayata geçmelerinde salgın hastalıkların olası etkisi, arşiv belgelerine dayanarak araştırılmıştır. Bahsi geçen salgın hastalıkların veba olabileceği tespit edilmiş fakat ilgili nüfus kayıtları araştırıldığında, İzmir’de Tahtacıların vebadan etkilendiğine dair bir bulguya ulaşılamamıştır. İzmir’e en yakın bölge olarak Söke’de Tahtacıların veba salgınından etkilendiği tespiti, birbiriyle etkileşim halinde olan Tahtacı topluluklar arasında salgın hastalık anlatısının yayılmış olabileceğini fikrini vermiştir. Bellekte yer eden salgın anlatılarının kerametle örülü olması, Tahtacıların etraf...
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2023
Bu makalede, İzmir'de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı toplulukların yerleşik hayata geçişleri hakk... more Bu makalede, İzmir'de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı toplulukların yerleşik hayata geçişleri hakkında, belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını değerlendirmek amaçlanmıştır. Yatırların ve Yanyatır Ocağı'nın dedesinin kerametiyle salgın hastalığın durdurulduğu yerlere ait yerleşme anlatılarından hareketle, Tahtacıların İzmir'de yerleşik hayata geçmelerinde salgın hastalıkların olası etkisi, arşiv belgelerine dayanarak araştırılmıştır. Arşiv belgelerine göre İzmir'deki Tahtacıların XIX. yüzyıl başlarında yerleşikliğe geçişin başladığının tespitiyle bu dönemde İzmir'de görülen salgın hastalıklardan, konargöçer Tahtacılar arasında etkili olabilecek salgınlar değerlendirilmiştir. Bunlardan birinin veba olabileceği anlaşılmış fakat ilgili nüfus kayıtları araştırıldığında, İzmir'de Tahtacıların vebadan etkilendiğine dair bir bulguya ulaşılamamıştır. İzmir'e en yakın bölge olarak Söke'de Tahtacıların veba salgınından etkilendiği tespiti, birbiriyle etkileşim halinde olan Tahtacı topluluklar arasında salgın hastalık anlatısının yayılmış olabileceğini fikrini vermiştir. Bellekte yer eden salgın anlatılarının kerametle örülü olması, Tahtacıların etraflarını çevreleyen dünyayı nasıl kavramış olduğuna ilişkin ipuçları vermektedir. Devletin yerleşik hayata geçirme politikaları ve ormancılıkta modernleşme girişimleriyle nedeniyle geleneksel tahtacılık mesleğinin sona erişidir. Temel etkenlerin değil, salgın hastalık ve keramete ilişkin anlatıların bellekte yer etmesinin nedeni, kerametin, konargöçer olan Tahtacıların yerleşik yaşamı kabul etmelerinde kolaylaştırıcı etkisi olabilir. Tahtacılar, keramet aracılığıyla dünyanın özünün açığa çıktığı bu mekânları kendileri için yaşanır yerler haline getirmiş olmalıdır.
This chapter is about the Çelebi branch of the Bektaşi order and the persistence of the Ulusoy fa... more This chapter is about the Çelebi branch of the Bektaşi order and the persistence of the Ulusoy family as the leading sacred patrilineage of the Alevi-Bektaşi community in the Turkish republican period. In the Ottoman period, the Çelebi branch (the Ulusoy family) was formally recognized as Hacı Bektaş Veli’s hereditary successors. After the establishment of the Republic, however, the family lost its granted privileges. The displacement of the family during the republican regime was destructive, because the hierarchical order within the “path,” in other words, the old social differentiation among mürşits, dedes, and talips, became blurred. In line with this, the authority of the mürşit was dispersed among all male members of the family. The competing claims of the efendis over the sacred authority led to further struggles over succession. However, this process was also constructive because family members undertook the newly emerging forms of authority. The title of efendi gained new m...
The aim of this study is to explorehow the Alevi Bektaşi identity is constructed through the memo... more The aim of this study is to explorehow the Alevi Bektaşi identity is constructed through the memorial ceremonies of Hacı Bektaş veli on collective and individual level by different actors from the state agents to the Alevi Bektaşis who participate in the ceremonies.M.S. - Master of Scienc
This ethnographic study is on a sacred patrilineage, on the Ulusoy family members who are widely ... more This ethnographic study is on a sacred patrilineage, on the Ulusoy family members who are widely accepted by the Alevi Bektaşi communities as the descendants of the eponymous founder of the Bektaşi Order, Hacı Bektaş Veli. In line with the Shi’ite tradition, it is claimed that Hacı Bektaş Veli inherited the batin, the esoteric aspect of the knowledge and the type of spirituality of this knowledge - walaya, by genealogical chain traced back to Ahl-al Bayt, and therefore undertook an initiating and supervisory role over his adherents. As the progeny of Hacı Bektaş Veli, the Çelebis, namely the Ulusoy family, have also become the heirs of his sacred authority which was also inherited by their descendant through blood and transmigration. The Ulusoys have undertaken the role of spiritual guides and leaders of some other sacred dede (sacred guide) lineages called ocaks, as well as of the disciples of those ocaks, to regulate and supervise their life in accordance with the batin, divine kn...
This article seeks an answer to the question that how do inhabitants of the Hacıbektaş district m... more This article seeks an answer to the question that how do inhabitants of the Hacıbektaş district memorize the dergâh (dervish lodge) of Hacı Bektaş Veli for the period from 1925 to 1964, namely from the closure of the dervish lodge to the reopening of it as a museum. To this end, it is carried out oral history interviews and focused on a unique recollection of this period, i.e. the flood in Kırklar Meydanı in dergâh. The social aspect of individual memory indicates how the past has taken place in the collective memory as well. Thus, from the interviews it can be inferred that despite the fact that the closure of the dergâh brought about the loss of religious and economic functions of it and, despite the fact that as a sacred place the dergâh did not take part in the inhabitants daily life (because visit to the dergâh was not allowed), the inhabitants had still respect of and faith in the sanctity of the dergâh. For the inhabitants, the flood in Kırklar Meydanı was the opportunity to ...
Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies, 2017
Ensest, anne, baba, aile üyesi veya akraba tarafından çocuğun cinsel ya da cinselliği ima eden d... more Ensest, anne, baba, aile üyesi veya akraba tarafından çocuğun cinsel ya da cinselliği ima eden davranışlarla sözlü, sözsüz, görsel ya da fiziksel olarak istismar edilmesidir. Bu konuda yapılan çalışmalara göre ensestin failleri genellikle erkeklerdir, fakat ensest görülen ailelerde anneyi suçlamak yaygın bir eğilimdir. Bu eğilim akademik çalışmalarda da görülmektedir. Batı ülkelerinde ensest üzerine yapılan çalışmaların analizinde anneyi suçlamanın, annenin ensestteki rolü, annenin kişiliği, annenin rolleri ve ensest açığa çıkarken veya çıktıktan sonra annenin tepkisi konularında yoğunlaştığı belirtilmektedir. Anneyi suçlama ataerkil annelik anlayışının, kurumun ideoloji ve pratiklerinin bir parçasıdır. Bu nedenle makalede, feminist eleştirel söylem analizinin eşitsiz güç ilişkilerini ifşa etmek için araç olmasından yararlanarak, EBSCO ve Google Scholar veri tabanlarından erişilebilen, 2001 ve 2017 yılları arasında yayımlanmış ensesti konu edinen yirmi dört akademik metinde...
Bu makalenin amaci Bektasi tarikatinin kurucusu olarak kabul edilen Haci Bektas Veli’nin kerameti... more Bu makalenin amaci Bektasi tarikatinin kurucusu olarak kabul edilen Haci Bektas Veli’nin kerameti sonucu taslastigina inanilan bugday ve mercimek tanesi seklindeki taslarin yutulmasiyla gebe kalinmasi rituelini tohum ve toprak metaforu uzerinden inceleyerek, icerdigi yaratilis inanciyla rituelin ataerkil sistemi nasil mesrulastirdigini ve yeniden urettigini arastirmaktir. Kurulan tohum/sperm, toprak/rahim analojisi yaratilista erkege hayat verici, kadina da besleyici tasiyici rol atfeder. Dogurmak ve can vermeyi birbirinden ayiran yaratilis inanci dunyevi duzlemde monogenetik yani tekkaynakli ureme saviyla, yani dogacak olan cocugun erkegin sperminde bulundugu iddiasiyla, ilahi duzleminde ise monoteist inancla, evrenin ve insanin tek bir yaraticisi oldugunu iddiasiyla ifadesini bulur. Tanri ve erkek arasinda simgesel bir bag kurulur, hayat verme, yaratma uzerinden erkeklik babalikla iliskilendirilir ve oyle tanimlanir. Yaratilista kadini edilgen olarak konumlayan ve hayat verme gucu...
Bu makalede, Haci Bektas Veli Dergâhinin kapatildigi 1925 yilindan ve muze olarak yeniden acildig... more Bu makalede, Haci Bektas Veli Dergâhinin kapatildigi 1925 yilindan ve muze olarak yeniden acildigi 1964 yilina kadar, yani dergâhin kapali oldugu donemde, Hacibektas ilcesi halkinin hayatinda ve hafizasinda nasil ve ne bicimde yer edindigi sorusuna yanit aranmaktadir. Bu amacla, sozlu tarih calismasina basvurularak o doneme dair ilce halkinin kolektif belleginde yer etmis nadir anilardan biri olan ve dergâhin Kirklar Meydani’nda gerceklesen su baskini uzerinde durulmaktadir. Su baskini ve baskini takip eden olaylar uzerine gerceklestirilen gorusmelerin dayandigi bireysel bellek kacinilmaz olarak kisisel farkliliklari barindirmaktadir fakat bireysel bellegin toplumsal yonu, su baskinin kolektif bellekte nasil bicimlendigine isaret etmektedir. Anlatilar sadece su baskinini ve suyun temizlenisini degil, temizlik esnasinda meydana bulunan mezarlardan birinin acilmasi ve mezarda bulunan cesedin bozulmamis oldugunun gorulmesi gibi keramet olarak yorumlanan olaylari da barindirmaktadir. He...
Makale sozlu tarihin radikal potansiyelinin ne ya da neler olabilecegi sorusundan yola cikiyor ve... more Makale sozlu tarihin radikal potansiyelinin ne ya da neler olabilecegi sorusundan yola cikiyor ve sozlu tarihin tarihi, konusu, yontemi uzerine de bilgi vermeyi amacliyor. Sozlu tarihin radikal potansiyelinin soz konusu olmasi, buyuk insanlar, olaylar, kurumlar ya da toplumsal yapilar etrafinda sekillenen geleneksel tarihsel anlatilarin ya da tarihyaziminin disladigi insan, topluluk ve siniflari tarihin merkezine yerlestirerek, tarihi “asagidan yukariya” yani daha adil ve demokratik bicimde yeniden insa etme cabasindan kaynaklaniyor. Gecmisle bugun arasindaki bagin canli oldugunu ve tarihin ezilmis, dislanmis ve/veya yok sayilmislar tarafindan farkli bicimde insa edilebilecegini iddia eden bu meydan okumanin farkli bir toplum tahayyulu ve politik amaci vardir fakat sozlu tarih kendi basina toplumsal degisimin bir araci degildir.
Makale adet kanamasının farklı kuşak kadınlar tarafından nasıl deneyimlendiği, adet görme bilgisi... more Makale adet kanamasının farklı kuşak kadınlar tarafından nasıl deneyimlendiği, adet görme bilgisinin ve deneyiminin kadınlar arasında nasıl aktarıldığı/paylaşıldığı sorularını temel alarak dört kuşak aile üyesiyle yapılan derinlemesine mülakatlar etrafında şekilleniyor. Bu çalışma, büyük anneanne, anneanne, anne ve kız çocuğundan müteşekkil dört aile üyesinin deneyimin ifadeleri olarak adet görmeye yükledikleri sembolik anlamlara, bu konudaki bilgilerine, adet kanaması için kullandıkları maddi nesnelere ve adet kanaması esnasındaki pratiklerine odaklanıyor. Bilgi paylaşımının ve deneyim aktarımının genellikle anne-kız çocuğu arasında, iki kuşakla sınırlı olduğu aile üyelerinin adet kanamasını deneyimleri, mevcut erkek egemen kültür nedeniyle ortaklaşırken, dönemsel farklılıklar, kent yaşamı, eğitim seviyesi, modernleşme gibi faktörler nedeniyle birbirinden ayrılıyor. Normal bedenin adet görmeyen beden, daha doğrusu erkek bedeni olduğu kabulüyle inşa edilen adet görme adabı, kadınlar...
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi
Bu makalede, İzmir’de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı topluluklarının yerleşik hayat geçişleri hak... more Bu makalede, İzmir’de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı topluluklarının yerleşik hayat geçişleri hakkında belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını eleştirel biçimde değerlendirmek amaçlanmıştır. Yatırların ve Yanyatır Ocağının dedesinin kerametiyle salgın hastalığın durdurulduğu yerlere ait yerleşme anlatılarından yola çıkarak, Tahtacıların İzmir’de yerleşik hayata geçmelerinde salgın hastalıkların olası etkisi, arşiv belgelerine dayanarak araştırılmıştır. Bahsi geçen salgın hastalıkların veba olabileceği tespit edilmiş fakat ilgili nüfus kayıtları araştırıldığında, İzmir’de Tahtacıların vebadan etkilendiğine dair bir bulguya ulaşılamamıştır. İzmir’e en yakın bölge olarak Söke’de Tahtacıların veba salgınından etkilendiği tespiti, birbiriyle etkileşim halinde olan Tahtacı topluluklar arasında salgın hastalık anlatısının yayılmış olabileceğini fikrini vermiştir. Bellekte yer eden salgın anlatılarının kerametle örülü olması, Tahtacıların etraf...
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2023
Bu makalede, İzmir'de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı toplulukların yerleşik hayata geçişleri hakk... more Bu makalede, İzmir'de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı toplulukların yerleşik hayata geçişleri hakkında, belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını değerlendirmek amaçlanmıştır. Yatırların ve Yanyatır Ocağı'nın dedesinin kerametiyle salgın hastalığın durdurulduğu yerlere ait yerleşme anlatılarından hareketle, Tahtacıların İzmir'de yerleşik hayata geçmelerinde salgın hastalıkların olası etkisi, arşiv belgelerine dayanarak araştırılmıştır. Arşiv belgelerine göre İzmir'deki Tahtacıların XIX. yüzyıl başlarında yerleşikliğe geçişin başladığının tespitiyle bu dönemde İzmir'de görülen salgın hastalıklardan, konargöçer Tahtacılar arasında etkili olabilecek salgınlar değerlendirilmiştir. Bunlardan birinin veba olabileceği anlaşılmış fakat ilgili nüfus kayıtları araştırıldığında, İzmir'de Tahtacıların vebadan etkilendiğine dair bir bulguya ulaşılamamıştır. İzmir'e en yakın bölge olarak Söke'de Tahtacıların veba salgınından etkilendiği tespiti, birbiriyle etkileşim halinde olan Tahtacı topluluklar arasında salgın hastalık anlatısının yayılmış olabileceğini fikrini vermiştir. Bellekte yer eden salgın anlatılarının kerametle örülü olması, Tahtacıların etraflarını çevreleyen dünyayı nasıl kavramış olduğuna ilişkin ipuçları vermektedir. Devletin yerleşik hayata geçirme politikaları ve ormancılıkta modernleşme girişimleriyle nedeniyle geleneksel tahtacılık mesleğinin sona erişidir. Temel etkenlerin değil, salgın hastalık ve keramete ilişkin anlatıların bellekte yer etmesinin nedeni, kerametin, konargöçer olan Tahtacıların yerleşik yaşamı kabul etmelerinde kolaylaştırıcı etkisi olabilir. Tahtacılar, keramet aracılığıyla dünyanın özünün açığa çıktığı bu mekânları kendileri için yaşanır yerler haline getirmiş olmalıdır.
This chapter is about the Çelebi branch of the Bektaşi order and the persistence of the Ulusoy fa... more This chapter is about the Çelebi branch of the Bektaşi order and the persistence of the Ulusoy family as the leading sacred patrilineage of the Alevi-Bektaşi community in the Turkish republican period. In the Ottoman period, the Çelebi branch (the Ulusoy family) was formally recognized as Hacı Bektaş Veli’s hereditary successors. After the establishment of the Republic, however, the family lost its granted privileges. The displacement of the family during the republican regime was destructive, because the hierarchical order within the “path,” in other words, the old social differentiation among mürşits, dedes, and talips, became blurred. In line with this, the authority of the mürşit was dispersed among all male members of the family. The competing claims of the efendis over the sacred authority led to further struggles over succession. However, this process was also constructive because family members undertook the newly emerging forms of authority. The title of efendi gained new m...
The aim of this study is to explorehow the Alevi Bektaşi identity is constructed through the memo... more The aim of this study is to explorehow the Alevi Bektaşi identity is constructed through the memorial ceremonies of Hacı Bektaş veli on collective and individual level by different actors from the state agents to the Alevi Bektaşis who participate in the ceremonies.M.S. - Master of Scienc
This ethnographic study is on a sacred patrilineage, on the Ulusoy family members who are widely ... more This ethnographic study is on a sacred patrilineage, on the Ulusoy family members who are widely accepted by the Alevi Bektaşi communities as the descendants of the eponymous founder of the Bektaşi Order, Hacı Bektaş Veli. In line with the Shi’ite tradition, it is claimed that Hacı Bektaş Veli inherited the batin, the esoteric aspect of the knowledge and the type of spirituality of this knowledge - walaya, by genealogical chain traced back to Ahl-al Bayt, and therefore undertook an initiating and supervisory role over his adherents. As the progeny of Hacı Bektaş Veli, the Çelebis, namely the Ulusoy family, have also become the heirs of his sacred authority which was also inherited by their descendant through blood and transmigration. The Ulusoys have undertaken the role of spiritual guides and leaders of some other sacred dede (sacred guide) lineages called ocaks, as well as of the disciples of those ocaks, to regulate and supervise their life in accordance with the batin, divine kn...
This article seeks an answer to the question that how do inhabitants of the Hacıbektaş district m... more This article seeks an answer to the question that how do inhabitants of the Hacıbektaş district memorize the dergâh (dervish lodge) of Hacı Bektaş Veli for the period from 1925 to 1964, namely from the closure of the dervish lodge to the reopening of it as a museum. To this end, it is carried out oral history interviews and focused on a unique recollection of this period, i.e. the flood in Kırklar Meydanı in dergâh. The social aspect of individual memory indicates how the past has taken place in the collective memory as well. Thus, from the interviews it can be inferred that despite the fact that the closure of the dergâh brought about the loss of religious and economic functions of it and, despite the fact that as a sacred place the dergâh did not take part in the inhabitants daily life (because visit to the dergâh was not allowed), the inhabitants had still respect of and faith in the sanctity of the dergâh. For the inhabitants, the flood in Kırklar Meydanı was the opportunity to ...
Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies, 2017
Ensest, anne, baba, aile üyesi veya akraba tarafından çocuğun cinsel ya da cinselliği ima eden d... more Ensest, anne, baba, aile üyesi veya akraba tarafından çocuğun cinsel ya da cinselliği ima eden davranışlarla sözlü, sözsüz, görsel ya da fiziksel olarak istismar edilmesidir. Bu konuda yapılan çalışmalara göre ensestin failleri genellikle erkeklerdir, fakat ensest görülen ailelerde anneyi suçlamak yaygın bir eğilimdir. Bu eğilim akademik çalışmalarda da görülmektedir. Batı ülkelerinde ensest üzerine yapılan çalışmaların analizinde anneyi suçlamanın, annenin ensestteki rolü, annenin kişiliği, annenin rolleri ve ensest açığa çıkarken veya çıktıktan sonra annenin tepkisi konularında yoğunlaştığı belirtilmektedir. Anneyi suçlama ataerkil annelik anlayışının, kurumun ideoloji ve pratiklerinin bir parçasıdır. Bu nedenle makalede, feminist eleştirel söylem analizinin eşitsiz güç ilişkilerini ifşa etmek için araç olmasından yararlanarak, EBSCO ve Google Scholar veri tabanlarından erişilebilen, 2001 ve 2017 yılları arasında yayımlanmış ensesti konu edinen yirmi dört akademik metinde...
Bu makalenin amaci Bektasi tarikatinin kurucusu olarak kabul edilen Haci Bektas Veli’nin kerameti... more Bu makalenin amaci Bektasi tarikatinin kurucusu olarak kabul edilen Haci Bektas Veli’nin kerameti sonucu taslastigina inanilan bugday ve mercimek tanesi seklindeki taslarin yutulmasiyla gebe kalinmasi rituelini tohum ve toprak metaforu uzerinden inceleyerek, icerdigi yaratilis inanciyla rituelin ataerkil sistemi nasil mesrulastirdigini ve yeniden urettigini arastirmaktir. Kurulan tohum/sperm, toprak/rahim analojisi yaratilista erkege hayat verici, kadina da besleyici tasiyici rol atfeder. Dogurmak ve can vermeyi birbirinden ayiran yaratilis inanci dunyevi duzlemde monogenetik yani tekkaynakli ureme saviyla, yani dogacak olan cocugun erkegin sperminde bulundugu iddiasiyla, ilahi duzleminde ise monoteist inancla, evrenin ve insanin tek bir yaraticisi oldugunu iddiasiyla ifadesini bulur. Tanri ve erkek arasinda simgesel bir bag kurulur, hayat verme, yaratma uzerinden erkeklik babalikla iliskilendirilir ve oyle tanimlanir. Yaratilista kadini edilgen olarak konumlayan ve hayat verme gucu...
Bu makalede, Haci Bektas Veli Dergâhinin kapatildigi 1925 yilindan ve muze olarak yeniden acildig... more Bu makalede, Haci Bektas Veli Dergâhinin kapatildigi 1925 yilindan ve muze olarak yeniden acildigi 1964 yilina kadar, yani dergâhin kapali oldugu donemde, Hacibektas ilcesi halkinin hayatinda ve hafizasinda nasil ve ne bicimde yer edindigi sorusuna yanit aranmaktadir. Bu amacla, sozlu tarih calismasina basvurularak o doneme dair ilce halkinin kolektif belleginde yer etmis nadir anilardan biri olan ve dergâhin Kirklar Meydani’nda gerceklesen su baskini uzerinde durulmaktadir. Su baskini ve baskini takip eden olaylar uzerine gerceklestirilen gorusmelerin dayandigi bireysel bellek kacinilmaz olarak kisisel farkliliklari barindirmaktadir fakat bireysel bellegin toplumsal yonu, su baskinin kolektif bellekte nasil bicimlendigine isaret etmektedir. Anlatilar sadece su baskinini ve suyun temizlenisini degil, temizlik esnasinda meydana bulunan mezarlardan birinin acilmasi ve mezarda bulunan cesedin bozulmamis oldugunun gorulmesi gibi keramet olarak yorumlanan olaylari da barindirmaktadir. He...
Makale sozlu tarihin radikal potansiyelinin ne ya da neler olabilecegi sorusundan yola cikiyor ve... more Makale sozlu tarihin radikal potansiyelinin ne ya da neler olabilecegi sorusundan yola cikiyor ve sozlu tarihin tarihi, konusu, yontemi uzerine de bilgi vermeyi amacliyor. Sozlu tarihin radikal potansiyelinin soz konusu olmasi, buyuk insanlar, olaylar, kurumlar ya da toplumsal yapilar etrafinda sekillenen geleneksel tarihsel anlatilarin ya da tarihyaziminin disladigi insan, topluluk ve siniflari tarihin merkezine yerlestirerek, tarihi “asagidan yukariya” yani daha adil ve demokratik bicimde yeniden insa etme cabasindan kaynaklaniyor. Gecmisle bugun arasindaki bagin canli oldugunu ve tarihin ezilmis, dislanmis ve/veya yok sayilmislar tarafindan farkli bicimde insa edilebilecegini iddia eden bu meydan okumanin farkli bir toplum tahayyulu ve politik amaci vardir fakat sozlu tarih kendi basina toplumsal degisimin bir araci degildir.
Makale adet kanamasının farklı kuşak kadınlar tarafından nasıl deneyimlendiği, adet görme bilgisi... more Makale adet kanamasının farklı kuşak kadınlar tarafından nasıl deneyimlendiği, adet görme bilgisinin ve deneyiminin kadınlar arasında nasıl aktarıldığı/paylaşıldığı sorularını temel alarak dört kuşak aile üyesiyle yapılan derinlemesine mülakatlar etrafında şekilleniyor. Bu çalışma, büyük anneanne, anneanne, anne ve kız çocuğundan müteşekkil dört aile üyesinin deneyimin ifadeleri olarak adet görmeye yükledikleri sembolik anlamlara, bu konudaki bilgilerine, adet kanaması için kullandıkları maddi nesnelere ve adet kanaması esnasındaki pratiklerine odaklanıyor. Bilgi paylaşımının ve deneyim aktarımının genellikle anne-kız çocuğu arasında, iki kuşakla sınırlı olduğu aile üyelerinin adet kanamasını deneyimleri, mevcut erkek egemen kültür nedeniyle ortaklaşırken, dönemsel farklılıklar, kent yaşamı, eğitim seviyesi, modernleşme gibi faktörler nedeniyle birbirinden ayrılıyor. Normal bedenin adet görmeyen beden, daha doğrusu erkek bedeni olduğu kabulüyle inşa edilen adet görme adabı, kadınlar...
Uploads
Papers by meral salman