Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Bu makalede, İzmir’de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı topluluklarının yerleşik hayat geçişleri hakkında belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını eleştirel biçimde değerlendirmek amaçlanmıştır.... more
Bu makalede, İzmir’de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı topluluklarının yerleşik hayat geçişleri hakkında belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını eleştirel biçimde değerlendirmek amaçlanmıştır. Yatırların ve Yanyatır Ocağının dedesinin kerametiyle salgın hastalığın durdurulduğu yerlere ait yerleşme anlatılarından yola çıkarak, Tahtacıların İzmir’de yerleşik hayata geçmelerinde salgın hastalıkların olası etkisi, arşiv belgelerine dayanarak araştırılmıştır. Bahsi geçen salgın hastalıkların veba olabileceği tespit edilmiş fakat ilgili nüfus kayıtları araştırıldığında, İzmir’de Tahtacıların vebadan etkilendiğine dair bir bulguya ulaşılamamıştır. İzmir’e en yakın bölge olarak Söke’de Tahtacıların veba salgınından etkilendiği tespiti, birbiriyle etkileşim halinde olan Tahtacı topluluklar arasında salgın hastalık anlatısının yayılmış olabileceğini fikrini vermiştir. Bellekte yer eden salgın anlatılarının kerametle örülü olması, Tahtacıların etraf...
Bu makalede, İzmir'de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı toplulukların yerleşik hayata geçişleri hakkında, belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını değerlendirmek amaçlanmıştır. Yatırların ve... more
Bu makalede, İzmir'de yaşayan Alevi-Kızılbaş Tahtacı toplulukların yerleşik hayata geçişleri hakkında, belleklerinde yer etmiş anlatıların, tarihsel gerçeklik için kaynak olup olamayacağını değerlendirmek amaçlanmıştır. Yatırların ve Yanyatır Ocağı'nın dedesinin kerametiyle salgın hastalığın durdurulduğu yerlere ait yerleşme anlatılarından hareketle, Tahtacıların İzmir'de yerleşik hayata geçmelerinde salgın hastalıkların olası etkisi, arşiv belgelerine dayanarak araştırılmıştır. Arşiv belgelerine göre İzmir'deki Tahtacıların XIX. yüzyıl başlarında yerleşikliğe geçişin başladığının tespitiyle bu dönemde İzmir'de görülen salgın hastalıklardan, konargöçer Tahtacılar arasında etkili olabilecek salgınlar değerlendirilmiştir. Bunlardan birinin veba olabileceği anlaşılmış fakat ilgili nüfus kayıtları araştırıldığında, İzmir'de Tahtacıların vebadan etkilendiğine dair bir bulguya ulaşılamamıştır. İzmir'e en yakın bölge olarak Söke'de Tahtacıların veba salgınından etkilendiği tespiti, birbiriyle etkileşim halinde olan Tahtacı topluluklar arasında salgın hastalık anlatısının yayılmış olabileceğini fikrini vermiştir. Bellekte yer eden salgın anlatılarının kerametle örülü olması, Tahtacıların etraflarını çevreleyen dünyayı nasıl kavramış olduğuna ilişkin ipuçları vermektedir. Devletin yerleşik hayata geçirme politikaları ve ormancılıkta modernleşme girişimleriyle nedeniyle geleneksel tahtacılık mesleğinin sona erişidir. Temel etkenlerin değil, salgın hastalık ve keramete ilişkin anlatıların bellekte yer etmesinin nedeni, kerametin, konargöçer olan Tahtacıların yerleşik yaşamı kabul etmelerinde kolaylaştırıcı etkisi olabilir. Tahtacılar, keramet aracılığıyla dünyanın özünün açığa çıktığı bu mekânları kendileri için yaşanır yerler haline getirmiş olmalıdır.
One of the historical khans in Kemeraltı Bazaar in İzmir, which has not reached our time, is the Algerian Khan. It was used as a prison in the 19th century and demolished in 1960. Until now, when and for what purpose-built for the first... more
One of the historical khans in Kemeraltı Bazaar in İzmir, which has not reached our time, is the Algerian Khan. It was used as a prison in the 19th century and demolished in 1960. Until now, when and for what purpose-built for the first time is not been determined. Also, another Algerian Khan (Old Algerian Khan) in Kemeraltı Bazaar was confused. The information gap is complete with evaluations that make it suitable for historical information based on the name of the khan and insufficient to explain the construction date and function of the khan. This article reviewed the Algerian Khan construction date, cost, and physical features determined in the Ottoman archive documents. This determination will also enable the correct dating of historical visualsources related to İzmir. The information about the Old Algerian Khan which has reached our time with its location, function, and changed name, has been revised. The importance of İzmir emphasized in the architectural, social, and cultural history by drawing attention to the relationship between Ottoman Period Algeria and İzmir.
In the 19th century, Aydin Province, whose population was constantly increasing and diversified with its increasing economic attractiveness, was in a state of development. Creating data about the populace of the region in this century is... more
In the 19th century, Aydin Province, whose population was constantly increasing and diversified with its increasing economic attractiveness, was in a state of development. Creating data about the populace of the region in this century is possible by understanding the population registration system and determining the administrative organization of the Ottoman Empire. In the 19th century, when the Ottoman Empire was in the process of modernization and centralization, the population system and administrative organization were shaped according to the political and social problems of the period, followed a variable course, and progressed with rupture and restructuring. Especially land losses, resettlement of immigrants and tribes, migrations, and wars are the most important reasons for the variable course of population data. This gap has become filled by travel books, missionary reports, and church records, which are problematic in terms of the uncertainty of preparation methods apart from the possibility of being political and biased. In this article, Ottoman 1830 and 1893 censuses and existing icmal registers- which were drawn from detailed accounts- of Aydın province made used as primary sources. These records are more objective and reliable sources because they were prepared by the government to determine the number of taxpayers and soldiers. Varied results from different registration systems and different sorting are compared. The argument that the Greek populace in İzmir and Aydin provinces is more than Turks are challenged. The city of İzmir, which was the center of Aydin province and where the Greek population was dense, was examined more closely.
Osmanlı topraklarında Batı dünyasının dinamikleriyle yeni yöntemler kullanan, siyasi, iktisadi çıkarları dini çıkarlarla buluşturan Protestan misyoner faaliyetleri, özellikle, gayrimüslim tebaa arasından devşirilen Protestan cemaatler... more
Osmanlı topraklarında Batı dünyasının dinamikleriyle yeni yöntemler kullanan, siyasi, iktisadi çıkarları dini çıkarlarla buluşturan Protestan misyoner faaliyetleri, özellikle, gayrimüslim tebaa arasından devşirilen Protestan cemaatler ortaya çıkardı. Eğitim, hayırseverlik, sağlık hizmetleri gibi yöntemlerle ilerleyen misyonerler, Rumlar arasında bekledikleri başarıyı elde edemeyince 1880'lerde İzmir'de, şehrin eğlence mekanları arasında açtıkları Smyrna Rest ile bir başarı yakaladıklarını fark ettiler. Bu makalede, Smyrna Rest adlı mekân üzerinden yenilenen Protestan Rum misyonun, sosyal ve siyasi sebep ve sonuçlarıyla anlaşılması amaçlandı. Söz konusu yeni yöntem karşısında Ortodoks Kilisesi ile Osmanlı idaresinin tepkisi sorgulandı. Osmanlı ve İngiliz arşiv belgeleri, seyyah, misyoner anlatıları ile Rum Evanjelik Cemiyeti'nin raporları değerlendirildi.
Having established a widespread consular network in the Ottoman Empire, British Empire had a significant influence on the Ottoman Empire. The Treaty of Berlin (1878) obliged the Ottoman Empire to carry at `reforms` in Anatolia and the... more
Having established a widespread consular network in the Ottoman Empire, British Empire had a significant influence on the Ottoman Empire. The Treaty of Berlin (1878) obliged the Ottoman Empire to carry at `reforms` in Anatolia and the British Empire reinforced this influence in her capacity as the controller of these reforms. In these reforms the Sultan was committed to the British government to make the reforms needed for the good governance and auspices of the Christians and other subjects in Anatolia. Ottoman Government encountered difficulties in applying reforms because of the insufficient number of trained bureaucrats and law enforcement officers and also the lack of will power to finance them. On the other hand, British Government adopted a policy to build pressure on the Ottoman Empire for the implementation of reforms through the local governors and to monitor the willingness and success of local governors via her consuls. This case brought about mutual interaction and tran...
zet Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaşımı meselesinde, büyük güçler arasında gayrimüslim unsur-lar üzerinde nüfuz kurma mücadelesi önemli bir yer tutmaktadır. Bu mücadelede, gayrimüslim unsurların ayrılıkçı hareketlerini desteklediler.... more
zet Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaşımı meselesinde, büyük güçler arasında gayrimüslim unsur-lar üzerinde nüfuz kurma mücadelesi önemli bir yer tutmaktadır. Bu mücadelede, gayrimüslim unsurların ayrılıkçı hareketlerini desteklediler. 1870'lerin sonlarında Ermeni davası, bir İngiliz davası haline geldi. İngiltere bunun için 1878 Berlin Anlaşması'na dayanarak; imparatorluğun her köşesine yerleştirdiği konsolosluk ağını kullandı. Konsoloslar bulundukları bölgedeki Erme-niler ile yakın ilişkilere girerek Ermenilere destek verdi ve Ermenilerin savunucusu, koruyucusu rolünü üstlendi. Bu makalede, Ermeni meselesi, İzmir İngiliz Başkonsolosluğunun siyasi faaliyet-leri kapsamında, konsolosluk raporları esas alınarak değerlendirildi. Abstract The struggle for influence over the non-Muslim subjects between the Great Powers had an im-portant place in the issue of sharing the Ottoman Empire They supported separatist movements among non-Muslim subj ects. Armenian question became a Bri...
Aydınoğlu Beyliği, on dördüncü yüzyıl başlarında Batı Anadolu’da kurulmuş Türk beyliklerinden biridir. Kurucusu Aydınoğlu Mehmet Bey, Birgi, Tire, Efes/Ayasuluk, Yukarı İzmirKalesini topraklarına kattı. Merkezi Birgi olan... more
Aydınoğlu  Beyliği,  on  dördüncü  yüzyıl  başlarında  Batı  Anadolu’da  kurulmuş Türk  beyliklerinden  biridir. Kurucusu  Aydınoğlu  Mehmet  Bey, Birgi,  Tire, Efes/Ayasuluk, Yukarı İzmirKalesini topraklarına kattı. Merkezi Birgi olan beylik hakkında  bilgi  edinilen  başlıca  kaynak,  on  beşinci  yüzyılda  yazılmış  olan Düstürnâme-i  Enverî  adlı  eserdir. Buna  göre Mehmet  Bey  hâkimiyeti  altındaki yerleri, beş oğlu arasında paylaştırarak her birini idareci olarak kendi bölgesine tayin  etmiştir.  Ayasuluğ  ve  Sultanhisarı'nı  büyük  oğlu  Hızır  Bey'e,  İzmir'i  Umur Bey'e,  Bodamya'yı  üçüncü  oğlu  İbrahim  Bahadır  Bey'e,  Tire'yidördüncü  oğlu Süleyman Bey'e vermiştir. En küçük oğlu İsa Bey'i de yanında alıkoymuştur. İbrahim Bahadır Bey’e verilen Bodamya’nın, günümüzde İzmir Ödemiş’teBademli olduğu genel  kabul  görmüştür.  Ancak bu iddia, Mehmet  Bey’in  ikametgahı Birgi  ile Süleyman’ın bölgesi Tire’ye  yakınlığından  dolayısorunludur.  Urla’nın  sosyal  ve iktisadi tarihine ilişkin yapılan çalışmada bölgenin, Aydınoğlu Beyliği hakimiyetine girişiyle uzun soluklu bir dönüşüm geçirdiği anlaşılmıştır. Bu dönüşümü anlama gayreti, Bodamya’nınyeri ile ilgili yeni bir tespitin de mümkün olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Bu tespite; dönemin iktisadi ve siyasi olaylarıyla İbrahim Bey’in fetih ve idari  faaliyetlerinin  yeniden  değerlendirilmesiyle  ulaşılmıştır.  Dolayısıyla  bu makale,  Urla  Yarımadası’nın  tarihi  gelişimi  yanında  Aydınoğlu  Beyliği’nin  idari yapısına,  tarihi  bir  figür  olarak  İbrahim  Bey’in  tanınmasına  katkı  sağlamayı amaçlamaktadır. Anahtar  Kelimeler: Aydınoğlu  Beyliği,  İbrahim  Bey,  Bodamya,  Urla, Tarihi Coğrafya
The Republican administration aimed to implement the political, economic and social ideals according the nation-state model, has given new impetus to the development of many Anatolian cities in the early twentieth century. Malatya was one... more
The Republican administration aimed to implement the political, economic and social ideals according the nation-state model, has given new impetus to the development of many Anatolian cities in the early twentieth century. Malatya was one of these cities. As a one of the oldest and important Anatolian city, Malatya combined military and commercial routes in itself with the geographical location that the transition from east to southward.  Malatya's geographical and historical potential has come together with the industrialization and modernization moves of the Republican era. Industrial productions have been added to traditional agricultural and textile production. The effects of industrialization have emanated on development of the service sector and reshaping of social life. In that paper, the economic developments that have occurred in Malatya during the early Republican Era were evaluated and aim to identify the impact of the economic policies of Republic on the development of the city. Malatya city itself is the source of this research with verbal and material resources. Local and national newspapers of the period, statistical yearbooks and other researches were also evaluated.
İtalya, bir İmparatorluk kurmaya ve Libya’yı ele geçirme konusunda Büyük Devletlerin çoğunun onayını almış olarak 1911 yılında Türk-İtalyan Savaşını başlattı. Libya’yı ilhak kararının Osmanlı devleti tarafından tanınmasını ve Babıâli’yle... more
İtalya, bir İmparatorluk kurmaya ve Libya’yı ele geçirme konusunda Büyük Devletlerin çoğunun onayını almış olarak 1911 yılında Türk-İtalyan Savaşını başlattı. Libya’yı ilhak kararının Osmanlı devleti tarafından tanınmasını ve Babıâli’yle müzakerelerin başlamasını isteyen İtalya, Osmanlı devletine baskı oluşturması düşüncesiyle 1912 yılı Nisan ve Mayıs aylarında On İki Ada’yı işgal etti. On İki Adanın işgalinin Osmanlı devletini barış masasına oturtmaya ikna etmeye yetmediği düşüncesiyle İmparatorluğun Adriyatik sahillerine veya Ege denizinin Anadolu sahillerine saldırılar planlamaya başladı. İtalyanların, İzmir’i topa tutma veya Çanakkale Boğazını ablukaya alma gibi tehditleri belirdi. İzmir ve çevresinde Mayıs 1912 itibariyle bir İtalyan saldırısı korkusu, paniği halk üzerinde kendisini hissettirmeye başladı. Bölgede beliren İtalyan tehdidi; Osmanlı devletinin, halkın, İzmir’de iktisadî faaliyetleri bulunan yabancı tüccar ve işletmecilerin, hatta yabancı konsoloslukların bazı tedbirlere başvurmalarına yol açtı. Bu bildiride; İzmir İngiliz Konsolosluğunun kendi Büyükelçiliğine veya Dışişleri Bakanlığına gönderdiği raporlar esas alınarak, İzmir ve çevresinde İtalyan tehdidinin yarattığı askerî, iktisadî ve sosyal etkiler ile tehditlere karşı alınan tedbirler ele alınacaktır.
Having established a widespread consular network in the Ottoman Empire, British Empire had a significant influence on the Ottoman Empire. The Treaty of Berlin (1878) obliged the Ottoman Empire to carry at `reforms` in Anatolia and the... more
Having established a widespread consular network in the Ottoman Empire, British Empire had a significant influence on the Ottoman Empire. The Treaty of Berlin (1878) obliged the Ottoman Empire to carry at `reforms` in Anatolia and the British Empire reinforced this influence in her capacity as the controller of these reforms. In these reforms the Sultan was committed to the British government to make the reforms needed for the good governance and auspices of the Christians and other subjects in Anatolia. Ottoman Government encountered difficulties in applying reforms because of the insufficient number of trained bureaucrats and law enforcement officers and also the lack of will power to finance them. On the other hand, British Government adopted a policy to build pressure on the Ottoman Empire for the implementation of reforms through the local governors and to monitor the willingness and success of local governors via her consuls. This case brought about mutual interaction and transformation in almost every area in the provinces in the particular circumstances of the Hamidian era which heralded the collapse of the empire and on the other side the process of the birth of new Turkey.  The aim of this paper is to identify the effects of interaction and transformation on the Ottoman provincial administration and administrators and to understand the development of Ottoman public administration. Local governors considered to be either friendly or hostile in the eyes of Her Majesty's consuls depending on the expectations of British politics are evaluated with the socio-economic and political issues of the time. In this research looked for an answer the question of how Anatolia's administrative, political, economic and social history was shaped. In addition, the general local governor profile of Hamidian era was derived from the consular reports covering professional character analyses of provincial administrators. The research is based on Izmir British Consul reports. 
Key words: Hamidian area, British consul, local governor, Izmir.
Peer-reviewed papers from the 1st International Conference of the Levantine Heritage Foundation (Istanbul, November 2014). Edited by Axel B. Corlu Caglar Keyder Funda Aditatar Frank Castiglione Umit Eser Vjeran Kursar Anna Lia Proietti... more
Peer-reviewed papers from the 1st International Conference of the Levantine Heritage Foundation (Istanbul, November 2014).
Edited by Axel B. Corlu
Caglar Keyder
Funda Aditatar
Frank Castiglione
Umit Eser
Vjeran Kursar
Anna Lia Proietti Ergun
Luca Orlandi
Aysin Sisman
Alyson Wharton-Durgaryan
Carole Woodall
Research Interests: