Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Mustafa DURDU
  • Karamanoglu Mehmetbey University, Faculty of Literature, Department of History, Karaman
Bugünkü Karaman iline bağlı olan Ermenek ilçesi, tarih öncesi çağlardan beri önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Karamanoğulları Beyliği’nin ilk merkezlerinden olan Ermenek, dağlık bir bölgede ve ulaşımı zor bir mevkide bulunmasına... more
Bugünkü Karaman iline bağlı olan Ermenek ilçesi, tarih öncesi çağlardan
beri önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Karamanoğulları Beyliği’nin ilk
merkezlerinden olan Ermenek, dağlık bir bölgede ve ulaşımı zor bir mevkide
bulunmasına rağmen, Osmanlı devrinde de çoğu zaman İçel sancağının merkezi olmuş bir kazadır. 1840’lı yıllarda İçel sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Ermenek’te 1847-1848 yılları arasında frengi ve çiçek gibi bazı salgın hastalıklar zuhur etmiştir. Osmanlı Arşivi belgelerine baktığımızda konu ile ilgili olarak birtakım önlemlerin alındığını görüyoruz. Bu konuda hassas olan Osmanlı Hükümeti’nin bölgede ortaya çıkan salgına yönelik aldığı önlemler, salgının boyutları ve salgın hastalıklardan etkilenenlerin durumu bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. Bölgede yaşayan insanların maddi durumları iyi olmadığından dolayı, ilaç tedariki için ihtiyaç duyulan para, devlet tarafından karşılanmıştır. Bununla ilgili yapılan yazışmaların içeriği de, çalışmamızda yer alacaktır.
Bugün Kuzey Makedonya'da bulunan İştip (Štip), Osmanlı devrinde Türklerin yaşadığı önemli bir Rumeli kazasıdır. Bu makalede, Osmanlı Arşivinde bulunan ve yabancı arşivlerden temin edilen 191 numaralı İştip şeriye sicilindeki veriler... more
Bugün Kuzey Makedonya'da bulunan İştip (Štip), Osmanlı devrinde Türklerin yaşadığı önemli bir Rumeli kazasıdır. Bu makalede, Osmanlı Arşivinde bulunan ve yabancı arşivlerden temin edilen 191 numaralı İştip şeriye sicilindeki veriler temel kaynak olarak alınmıştır. Bununla birlikte nüfus defterleri ve diğer resmî arşiv vesikalarından da yararlanılmıştır. Adı geçen şeriye sicilindeki tereke kayıtları ve vergileri ihtiva eden ferman ve buyruldular üzerine yoğunlaşılmıştır. Bununla birlikte diğer belge türleri de incelenmiştir. Şeriye sicilinde yer alan belge türlerinin çoğu, ferman ve buyruldu suretleri ile tereke kayıtları ve bazı ilamlardan oluşmaktadır. Müslümanlarla gayrimüslimlerin birlikte yaşadığı İştip kazasının ayanı olan Ali Ağa, Mora asilerine yapılan sefer sırasında şehit düşmüştür. Defterde yer alan terekeler içinde kıymeti en yüksek ve çeşitliliği en zengin olanı Ali Ağa'nın terekesidir. Bunun dışında ayan vekili ile askerî ve sivil şahıslara ait terekeler de mevcuttur. İştip'te evler genelde tek ve iki katlı olup kiremit örtülüdür. Kasabada çeşitli esnaf ve zanaatkâr dükkânları mevcuttur. Çarşı ve arastada önemli toplumsal mekânlardır. Esnaflar içinde gayrimüslimlerin varlığı da dikkat çekmektedir. Kırsal kesimde Evlâd-ı Fâtihan olarak da bilinen Yörük köyleri yoğunluktadır. Halkın geçim kaynağı ziraat ve hayvancılıktır. Rumeli eyaletine bağlı Köstendil sancağı içinde bulunan İştip kazası, ayaniyye, ilâniyye, imdâd-ı hazariyye gibi avarız türü vergilerin yanında Mora isyanı sebebiyle düzenlenen seferler için bazı ek vergilere muhatap olmuştur. Bunun yanında, İştip Mahkemesi'nin bazı muameleler karşılığında çeşitli adlar altında aldığı harçlar da kaza halkının giderlerini oluşturmaktadır.
Kumanova, bugünkü Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ne bağlı bir yerleşim yeridir. 1831 yılında, modern anlamda ilk nüfus sayımının yapıldığı Kumanova kazası, bu tarihte Osmanlı ülkesi içerisinde Rumeli Eyaleti, Köstendil Sancağı’na bağlı bir... more
Kumanova, bugünkü Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ne bağlı bir yerleşim yeridir. 1831 yılında, modern anlamda ilk nüfus sayımının yapıldığı Kumanova kazası, bu tarihte Osmanlı ülkesi içerisinde Rumeli Eyaleti, Köstendil Sancağı’na bağlı bir yerleşim yeridir. Çalışmamızın ana kaynakları, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, Osmanlı Arşivinde bulunan NFS.d. kataloğundaki 15 Ocak 1831 (1 Şaban 1246) tarihli 5699, 5700 ve 5702 numaralı Müslüman, reaya ve yabancılara ait üç adet nüfus defteridir. Müslüman defterindeki nüfus, askerliğe elverişli olup olmamasına göre sabi, tuvana ve müsinn olarak üç gruba ayrılmıştır. Ayrıca askerîler de belirtilmiştir. Reaya defterindeki nüfus ise cizye mükelleflerinin niteliğine göre 10 yaş ve üzeri için ednâ, evsat, a’lâ ve muaf olarak dört gruba ayrılmıştır. Yabancı defterinde ise Kumanova’ya sonradan gelen Müslüman ve reayanın nüfus kaydı bulunmaktadır. Bu çalışmada, bölgede yaşayan yerli ve yabancı nüfusun yaş, isim, unvan, meslek ve resmî görevleri gibi nitelikleri analiz edilerek Kumanova kaza merkezinin demografik, sosyal ve ekonomik yapısı incelenmiştir.
Cizye defterleri, bir yerleşim yerinde sâkin cizye mükellefi gayrimüslim ve Kıptîler hakkında veriler sunan önemli vesikalardır. Bu makalede, Osmanlı Arşivinde bulunan Maliye Nezareti Varidat Muhasebesi Cizye Defterleri fonundaki 932... more
Cizye defterleri, bir yerleşim yerinde sâkin cizye mükellefi gayrimüslim ve Kıptîler hakkında veriler sunan önemli vesikalardır. Bu makalede, Osmanlı Arşivinde bulunan Maliye Nezareti Varidat Muhasebesi Cizye Defterleri fonundaki 932 numaralı cizye defterine göre, Edirne eyaleti içerisindeki Ferecik kazasında sâkin cizye mükellefi Kıptî ve reayanın demografik, sosyal ve iktisadî durumları analiz edilmiştir. Buna göre Ferecik kazasında yerli ve yabancı toplam 3602 cizye mükellefi reaya ile 146 cizye mükellefi Kıptî yaşamaktadır. Reaya ve Kıptî mükelleflerin kahir ekseriyeti 11-30 yaş aralığındadır. Her iki kesimin de çekirdek tipi bir aile yapısına sahip oldukları görülmüştür. Ödedikleri cizye sınıfına göre, mükelleflerin orta seviyede bir gelire sahip oldukları anlaşılmıştır. Makalede adı geçen cizye defterinden başka nüfus defterleri ve diğer bazı kaynaklardan da istifade edilmiştir.
Öz Arnavutluk, Osmanlı yönetiminden önce feodal beyler ve senyörler tarafından idare edilen bir coğrafyadır. Bölge Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra, Rumeli eyaletine bağlanmıştır. Zamanla Arnavutluk bölgesinde çeşitli sancaklar... more
Öz Arnavutluk, Osmanlı yönetiminden önce feodal beyler ve senyörler tarafından idare edilen bir coğrafyadır. Bölge Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra, Rumeli eyaletine bağlanmıştır. Zamanla Arnavutluk bölgesinde çeşitli sancaklar kurulmuş ve doğrudan yönetim başlamıştır. XVIII. asırdan itibaren merkezî otoritenin zayıflamaya başlamasıyla birlikte yerel güç odakları kendi hakimiyet alanlarında resmiyette devlete bağlı olsa da fiiliyatta özerk olan yapılar kurmuşlardır. Sultan II. Mahmud döneminin sonlarına doğru Arnavutluk'ta başına buyruk hareket eden ve devlete karşı gelen paşalar ve derebeyleri ortadan kaldırılarak merkezî otorite tesis edilmiştir. Fakat Tanzimat'ın getirdiği askerî, malî ve mülkî düzenlemeler, Osmalı ülkesinin diğer bölgelerinde olduğu gibi Arnavutluk'ta da rahatsızlıklar oluşturmuş ve bazı isyanlara sebebiyet vermiştir. 1843 ve 1844 yıllarında da bu tür lokal isyanlar ve diğer eşkiyalık hareketleri bölgenin asayişini sarsmıştır. Yeni vergi modelinin hayata geçirilmesi ve ardından kuraya dayalı zorunlu askerlik sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte 1847 yılında Toskalık olarak bilinen Güney Arnavutluk'ta geniş katılımlı bir ayaklanma başgöstermiştir. Yeni düzenlemelerden rahatsız olan köylüler ve dağlıların başlattığı ve çıkarları zedelenen eski Arnavut derebeyleri ve reislerinin bazen açıktan, çoğu zaman el altından desteklediği bu isyan, devleti yaklaşık bir yıl uğraştırmıştır. İsyanın liderleri arasında eski bir tımarlı sipahi olan Göleka adı öne çıkmıştır. İsyan bastırıldıktan sonra yeni düzenlemeler yürürlüğe girmiştir. Bu makalede 1847 Toskalık isyanının sebepleri, devletin aldığı tetbirler ve isyanın bastırılmasında uygulanan yöntemler, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında incelenerek bir sonuca ulaşılacaktır. Makalede arşiv belgeleri dışında araştırma türü kitap ve makalelerden de yararlanılmıştır.
ÖZ 1804 yılında başlayan ve 1816'ya kadar devam eden Sırp isyanları neticesinde Sırbistan'a özerklik idaresi verilmiş ve böylece Sırbistan Emareti (Prenslik) kurulmuştur. Sırbistan, özerkliği elde ettikten sonra, bağlı olduğu Osmanlı... more
ÖZ 1804 yılında başlayan ve 1816'ya kadar devam eden Sırp isyanları neticesinde Sırbistan'a özerklik idaresi verilmiş ve böylece Sırbistan Emareti (Prenslik) kurulmuştur. Sırbistan, özerkliği elde ettikten sonra, bağlı olduğu Osmanlı Devleti'nden yeni haklar elde etme yoluna gitmiştir. Avrupa'nın ve Rusya'nın da desteğini alan Sırp yönetimi, öncelikle Sırbistan'da kale harici yerlerde bulunan Osmanlı askerlerinin çekilmesini temin etmiştir. Sırbistan'da mukim Müslümanların da ülkeyi terk etmeleri için her türlü girişimde bulunmuş ve büyük ölçüde muvaffak olmuştur. Sırbistan yönetimi, son olarak, Sırbistan'da Belgrad başta olmak üzere diğer kalelerde yer alan Osmanlı askerlerinin de ülkeyi terk etmelerini istemiş ve bunda da başarılı olmuştur. Böylece Sırbistan fiilen bağımsız bir ülke hâline gelmiştir. Bu çalışmada, Sırbistan Emareti'nin istekleri karşısında Osmanlı hükümetinin tutumu ve izlediği politika, Başbakanlık Osmanlı arşiv belgelerine göre irdelenmiş, Sırbistan yönetimi ile olan ilişkiler sebep-sonuç prensibine uygun olarak ele alınmış ve bir sonuca varılmıştır.
Toskalık olarak bilinen Güney Arnavutluk'ta Tanzimat'ın vergi ve askerlik ile ilgili yeni uygulamalarından rahatsız olan Arnavut bey ve ileri gelenlerinin tahrikleri ile 1847 yılında bir isyan zuhur etmiştir. İsyan bastırıldıktan sonra... more
Toskalık olarak bilinen Güney Arnavutluk'ta Tanzimat'ın vergi ve askerlik ile ilgili yeni uygulamalarından rahatsız olan Arnavut bey ve ileri gelenlerinin tahrikleri ile 1847 yılında bir isyan zuhur etmiştir. İsyan bastırıldıktan sonra yakalanan asiler, İstanbul'da Tersane-i Amire'de suçlarının derecesine göre kürek cezalarına çarptırılmıştır. Cezalarını tamamlayanlar da Anadolu'nun muhtelif yerlerine sürülmüşlerdir. İsyanda tahrikçi oldukları gerekçesi ile bir kısım Arnavut bey ve ileri gelenleri de Konya'da zorunlu iskâna tabi tutulmuştur. İleri gelenlerin memleketleri ile ilişkilerini tamamen kesmek ve temelli olarak Konya'da yerleşmelerini temin etmek maksadıyla memleketlerinde bulunan mülklerinin sattırılması yoluna gidilmiştir. Ayrıca memleketlerinde kalan ailelerinin de Konya'ya gönderilmeleri için harekete geçilmiştir. Bu konuda, Rumeli Müşiriyeti ve Yanya Valiliği ile Bâbıâlî arasında yoğun bir yazışma trafiği yaşanmıştır. Aileler, yanlarında memurlar olduğu hâlde Anadolu'ya doğru yola çıkarılmıştır. Fakat güzergâh üzerinde kolera salgını sebebiyle ailelerin bir süre Tırhala ve Yenişehir'de tutulmaları kararlaştırılmıştır. Daha sonra, bazı aileler de Selanik'e götürülmüştür. Konya'da bulunan Arnavut ileri gelenleri ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bulunan diğer sürgünler, sık sık dilekçeler takdim ederek memleketlerine dönmek istediklerini ifade etmişlerdir. Bâbıâlî, yaklaşık üç yıl sonra, Güney Arnavutluk ile ilgili politika değişikliğine gitmiş ve Tepedelenli Ali Paşa'nın torunu İsmail Paşa'yı Yanya'ya vali olarak tayin etmiştir. Daha sonra, ilk etapta hâlâ Selanik, Tırhala ve Yenişehir'de bulunan ailelerin memleketlerine dönmelerine izin verilmiş, kısa bir süre sonra da Konya'da bulunan ileri gelenlere af çıkmıştır. Böylece 1851 yılına gelindiğinde Arnavut ileri gelenleri, memleketlerine dönmüşlerdir. Bu makalede yukarıda bahsedilen hadiseler, devletin bu konudaki politikası ve sürgünlerin sosyal ve psikolojik durumları, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında analiz edilerek bir sonuca ulaşılacaktır.