Onur Aykaç
1984 yılında Çorum’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı.
2002 yılında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yükseköğrenimine başladı ve adı geçen bölümden 2006 yılında mezun oldu.
Aynı yıl Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı’nda tezli yüksek lisansa başladı. 2009 yılında, Yrd. Doç. Dr. Nesîme CEYHAN danışmanlığında hazırladığı Ayhan Bozfırat’ın Hayatı, Sanatı ve Eserleri adlı tezi ile yüksek lisansını tamamladı.
Aynı yıl Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde “öğretim görevlisi” olarak akademik kariyerine başladı.
2010 yılında Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Halk Bilimi Bilim Dalı’nda doktora eğitimine başlayan Aykaç, Prof. Dr. Dilaver DÜZGÜN danışmanlığında hazırladığı Biçim ve İçerik Yönünden Ortaoyunu adlı tezi ile doktorasını tamamladı.
2016 yılı Nisan ayından beri Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı’nda “öğretim üyesi” olarak akademik çalışmalarını sürdürmektedir.
2022 yılında "Doçent" unvanını almaya hak kazanmıştır.
Phone: 0338 226 2000/4601
Address: Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Oda No: 304, Karaman/TÜRKİYE
2002 yılında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yükseköğrenimine başladı ve adı geçen bölümden 2006 yılında mezun oldu.
Aynı yıl Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı’nda tezli yüksek lisansa başladı. 2009 yılında, Yrd. Doç. Dr. Nesîme CEYHAN danışmanlığında hazırladığı Ayhan Bozfırat’ın Hayatı, Sanatı ve Eserleri adlı tezi ile yüksek lisansını tamamladı.
Aynı yıl Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde “öğretim görevlisi” olarak akademik kariyerine başladı.
2010 yılında Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Halk Bilimi Bilim Dalı’nda doktora eğitimine başlayan Aykaç, Prof. Dr. Dilaver DÜZGÜN danışmanlığında hazırladığı Biçim ve İçerik Yönünden Ortaoyunu adlı tezi ile doktorasını tamamladı.
2016 yılı Nisan ayından beri Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı’nda “öğretim üyesi” olarak akademik çalışmalarını sürdürmektedir.
2022 yılında "Doçent" unvanını almaya hak kazanmıştır.
Phone: 0338 226 2000/4601
Address: Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Oda No: 304, Karaman/TÜRKİYE
less
InterestsView All (12)
Uploads
Books by Onur Aykaç
Bu kitap, bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. “Giriş” başlığında Hz. Ali cenklerine dair genel bilgiler verildikten sonra Anadolu sahasında Baba Ravşan Destanı üzerine yapılan çalışmalar kısaca özetlenmiş, ardından destan metni Türkiye Türkçesine aktarılırken izlenen yöntem izah edilmiştir. “Birinci Bölüm”, Baba Ravşan Destanı’nın yapısal incelemesine ayrılmıştır. Destanın olay örgüsü, şahıs kadrosu, zamanı, mekânı, şekil özellikleri ve belli başlı motifleri bu bölümde izah edilmiştir. “İkinci Bölüm”, Baba Ravşan Destanı’nın ses ve biçim bilgisi özelliklerine dair tespitleri içermektedir. Destan metninden seçilen örneklerle, ses ve biçim bilgisine dair teorik veriler desteklenmiştir. Akabinde genel bir değerlendirmeyi içeren “Sonuç” ve yararlanılan materyalleri gösteren “Kaynakça” başlıkları gelmektedir. Kaynakçayı takip eden sayfalar, Baba Ravşan Destanı’nın çevriyazılı metnini ve Türkiye Türkçesine aktarılmış halini içermektedir. Çalışmamız “Sözlük” ve “Dizin” ile son bulmuştur. Bu arada söz konusu başlıklar, yazarların uzmanlıklarına göre şekillendirilmiştir. Halk bilimi sahasında çalışmalarını sürdüren Onur Aykaç, eserin giriş ve birinci bölümünü; Özbek Türkçesi ve edebiyatı alanında çalışmalarını sürdüren Fatih Öztürk ise eserin ikinci bölümünü ve destanın Özbek Türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarıldığı kısmı kaleme almıştır. Kitaptaki diğer başlıklar, her iki yazarın ortak katkısıyla tamamlanmıştır.
Bu çalışma, Yunus Emre’ye adanmış şiirlerde yer alan toplumsal eleştiri unsurlarını konu edinmektedir. Söz konusu şiirler tespit edilirken Yunus Emre için yazılmış şiirleri içeren 13 eser detaylı olarak taranmış, sonunda 24 şairin 29 şiirinde Yunus Emre’nin örnek vasıfları üzerinden günümüz toplumuna çok sayıda eleştiri yöneltildiği görülmüştür. İnceleme aşamasında, makale metninin bir antoloji hüviyetine bürünmemesi için şiirlerden uzun pasajlar alınmamış, ihtiyaç halinde ilgili şiirin sadece birkaç mısraına yer verilmiştir.
Bugüne kadar Türk edebiyatının pek çok mensubu Yunus’u konu alan edebî ürünler ortaya koymuş, onun yaşayış tarzını ve felsefesini kendince yorumlamıştır. Elinizdeki bu çalışma âşık şiirinden tekke şiirine, divan şiirinden günümüz şiirine kadar geniş bir alanda manzumeler kaleme almış şairlerin Yunus Emre’ye adadığı şiirleri kapsamaktadır.
Vefatının 700. yıl dönümü olması münasebetiyle UNESCO, 2021 yılındaki anma programlarının arasına Yunus Emre’yi de almıştır. Cumhurbaşkanlığımız da bu seneyi “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan etmiştir. Böylesine önemli bir yılda yayımlanan bu eserin, Yunus Emre çalışmalarına katkı sağlayacağı ümidini taşımaktayız.
Bu çalışmada, kendisiyle gerçekleştirilen röportajdan hareketle Ozan Nufal’ın hayat hikâyesi ortaya konulmuş, âşıklığa başlamasına vesile olan rüyası çok yönlü olarak incelenmiş, şiirleri teknik açıdan ve tematik yönden derinlemesine tetkik edildikten sonra başlıklarına göre alfabetik sırayla verilmiştir. Saim Sakaoğlu’nun dokuz kısa cümleden oluşan yazısının dışında hakkında herhangi bir çalışma yapılmayan, şiirleri hiçbir yerde yayımlanmayan, teknolojiye hâkim olmadığı için dijital kültür ortamlarında kendini ifade etme/ gösterme imkânına sahip olmayan bir âşığın ilk kez incelemeye tabi tutuluyor olması, bu çalışmanın dikkate değer tarafları arasındadır. Âşıklık geleneğinin önemli bir unsuru olan rüya meselesine yeni bir örnek sunacak olması ise bu çalışmanın öne çıkan bir başka yönüdür.
Elinizdeki bu kitabın en özgün tarafı, bugüne kadar değerlendirmeye tabi tutulmayan ortaoyunu metinlerini de içine alacak şekilde bir yapı ve içerik incelemesine yönelmiş olmasıdır. Ayrıca “estetik uzaklık kavramı” ve “gülme teorileri” üzerinden Batı tarzı tiyatro ile ortaoyununun müşterek yanlarını ortaya koyması, metinlerdeki halk kültürü unsurlarını ayrıntılı bir biçimde ele alması diğer belirgin özelliklerindendir.
Bu eserin, ortaoyunu üzerine yapılacak yeni araştırmalara kapı aralaması dileğiyle...
Papers by Onur Aykaç
Bu makalede, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e uzanan dönemde İstanbul’da yaşayan yerli seyircilerin Batılı tiyatro binalarına uyum süreçleri ele alınmış, zamanla seyirci profilinde yaşanan değişim ve dönüşüm ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf kültürü, mürşit, mürit, eşik, af dilenme.
Anahtar Kelimeler: Ortaoyunu, seyirci, uyumsuzluk teorisi, inceleme.
Elimizdeki Ali-İfrit cengi, Eski Anadolu Türkçesinin dil özellikleriyle kaleme alınmış olup bugüne kadar ulaşılabilen en uzun nüshadır. Metinde dikkati çeken en mühim nokta, başkahraman Hz. Ali’nin düşmanını alt edebilmek için gelin kılığına girmesi ve son âna kadar kimliğini gizli tutmasıdır. Bu tavır, yeri geldiğinde hile ve kurnazlığın da bir savaş taktiği olabileceğini göstermesi bakımından dikkate değerdir.
Çalışmamızda cenknâme yazma geleneği içinde Hz. Ali cenklerinin yeri ve önemi ortaya konulacak, ardından Ali-İfrit cenginin yeni tespit edilen nüshası çeşitli yönlerden incelenecektir. Ayrıca cengin Latin harflerine aktarılmış transkripsiyonlu metnine de yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Cenknâmeler, Hz. Ali, İfrit, Gazâ, Kılık Değiştirme Motifi.
Dönemin önde gelen simalarından Namık Kemal; tiyatro, roman ve şiir türlerine dair görüşlerini ifade ederken yer yer sözü halk edebiyatına getirir. Ancak bu edebiyata ait verimleri çoğu defa yetersiz bulur. Ortaoyunu ve gölge oyununu tiyatrodan saymaz; halk hikâyelerini biçim ve içerik yönünden eleştirir; hece ölçüsünü ise ahenk ve letafet yaratmaktan yoksun olmakla itham eder. Bir tek fıkra türünü kötülemez ve iddialarını/ tezlerini desteklemek için ondan yardım alır.
Bu yazıda, Namık Kemal’in edebî makalelerinde görülen halk edebiyatı unsurları ele alınmış ve bazı türler, Kemal’in gözünden değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Namık Kemal, edebî makale, halk edebiyatı, eleştiri.
Bu çalışmada Şeddâd’ın ibretlik hikâyesi bugünün okurlarıyla yeniden buluşturulacak, 40 sual kitaplarında da yer alan bu hikâyenin bilinen en uzun varyantı gün yüzüne çıkarılmış olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf, Hz. Peygamber, Şeddâd bin ‘Âd, ilahlık.
Bu çalışmada İsmet Kür, Peride Celâl, Adalet Ağaoğlu, Leyla Erbil, Gülten Akın, Selçuk Baran, Gülten Dayıoğlu, Güner Ener, Afet Ilgaz, Ayla Kutlu, Emine Işınsu, Nursel Duruel, Tomris Uyar, Sabahat Emir, Sevinç Çokum, İnci Aral, Erendiz Atasü, Feyza Hepçilingirler, Işıl Özgentürk, Feride Çiçekoğlu, Ayşe Kilimci, Jale Sancak, Yıldız Ramazanoğlu ve Elif Şafak’ın konuya dair görüşlerine müracaat edilerek sözü edilen iki polemiğe farklı bakış açıları kazandırılacaktır.
Bu kitap, bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. “Giriş” başlığında Hz. Ali cenklerine dair genel bilgiler verildikten sonra Anadolu sahasında Baba Ravşan Destanı üzerine yapılan çalışmalar kısaca özetlenmiş, ardından destan metni Türkiye Türkçesine aktarılırken izlenen yöntem izah edilmiştir. “Birinci Bölüm”, Baba Ravşan Destanı’nın yapısal incelemesine ayrılmıştır. Destanın olay örgüsü, şahıs kadrosu, zamanı, mekânı, şekil özellikleri ve belli başlı motifleri bu bölümde izah edilmiştir. “İkinci Bölüm”, Baba Ravşan Destanı’nın ses ve biçim bilgisi özelliklerine dair tespitleri içermektedir. Destan metninden seçilen örneklerle, ses ve biçim bilgisine dair teorik veriler desteklenmiştir. Akabinde genel bir değerlendirmeyi içeren “Sonuç” ve yararlanılan materyalleri gösteren “Kaynakça” başlıkları gelmektedir. Kaynakçayı takip eden sayfalar, Baba Ravşan Destanı’nın çevriyazılı metnini ve Türkiye Türkçesine aktarılmış halini içermektedir. Çalışmamız “Sözlük” ve “Dizin” ile son bulmuştur. Bu arada söz konusu başlıklar, yazarların uzmanlıklarına göre şekillendirilmiştir. Halk bilimi sahasında çalışmalarını sürdüren Onur Aykaç, eserin giriş ve birinci bölümünü; Özbek Türkçesi ve edebiyatı alanında çalışmalarını sürdüren Fatih Öztürk ise eserin ikinci bölümünü ve destanın Özbek Türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarıldığı kısmı kaleme almıştır. Kitaptaki diğer başlıklar, her iki yazarın ortak katkısıyla tamamlanmıştır.
Bu çalışma, Yunus Emre’ye adanmış şiirlerde yer alan toplumsal eleştiri unsurlarını konu edinmektedir. Söz konusu şiirler tespit edilirken Yunus Emre için yazılmış şiirleri içeren 13 eser detaylı olarak taranmış, sonunda 24 şairin 29 şiirinde Yunus Emre’nin örnek vasıfları üzerinden günümüz toplumuna çok sayıda eleştiri yöneltildiği görülmüştür. İnceleme aşamasında, makale metninin bir antoloji hüviyetine bürünmemesi için şiirlerden uzun pasajlar alınmamış, ihtiyaç halinde ilgili şiirin sadece birkaç mısraına yer verilmiştir.
Bugüne kadar Türk edebiyatının pek çok mensubu Yunus’u konu alan edebî ürünler ortaya koymuş, onun yaşayış tarzını ve felsefesini kendince yorumlamıştır. Elinizdeki bu çalışma âşık şiirinden tekke şiirine, divan şiirinden günümüz şiirine kadar geniş bir alanda manzumeler kaleme almış şairlerin Yunus Emre’ye adadığı şiirleri kapsamaktadır.
Vefatının 700. yıl dönümü olması münasebetiyle UNESCO, 2021 yılındaki anma programlarının arasına Yunus Emre’yi de almıştır. Cumhurbaşkanlığımız da bu seneyi “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan etmiştir. Böylesine önemli bir yılda yayımlanan bu eserin, Yunus Emre çalışmalarına katkı sağlayacağı ümidini taşımaktayız.
Bu çalışmada, kendisiyle gerçekleştirilen röportajdan hareketle Ozan Nufal’ın hayat hikâyesi ortaya konulmuş, âşıklığa başlamasına vesile olan rüyası çok yönlü olarak incelenmiş, şiirleri teknik açıdan ve tematik yönden derinlemesine tetkik edildikten sonra başlıklarına göre alfabetik sırayla verilmiştir. Saim Sakaoğlu’nun dokuz kısa cümleden oluşan yazısının dışında hakkında herhangi bir çalışma yapılmayan, şiirleri hiçbir yerde yayımlanmayan, teknolojiye hâkim olmadığı için dijital kültür ortamlarında kendini ifade etme/ gösterme imkânına sahip olmayan bir âşığın ilk kez incelemeye tabi tutuluyor olması, bu çalışmanın dikkate değer tarafları arasındadır. Âşıklık geleneğinin önemli bir unsuru olan rüya meselesine yeni bir örnek sunacak olması ise bu çalışmanın öne çıkan bir başka yönüdür.
Elinizdeki bu kitabın en özgün tarafı, bugüne kadar değerlendirmeye tabi tutulmayan ortaoyunu metinlerini de içine alacak şekilde bir yapı ve içerik incelemesine yönelmiş olmasıdır. Ayrıca “estetik uzaklık kavramı” ve “gülme teorileri” üzerinden Batı tarzı tiyatro ile ortaoyununun müşterek yanlarını ortaya koyması, metinlerdeki halk kültürü unsurlarını ayrıntılı bir biçimde ele alması diğer belirgin özelliklerindendir.
Bu eserin, ortaoyunu üzerine yapılacak yeni araştırmalara kapı aralaması dileğiyle...
Bu makalede, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e uzanan dönemde İstanbul’da yaşayan yerli seyircilerin Batılı tiyatro binalarına uyum süreçleri ele alınmış, zamanla seyirci profilinde yaşanan değişim ve dönüşüm ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf kültürü, mürşit, mürit, eşik, af dilenme.
Anahtar Kelimeler: Ortaoyunu, seyirci, uyumsuzluk teorisi, inceleme.
Elimizdeki Ali-İfrit cengi, Eski Anadolu Türkçesinin dil özellikleriyle kaleme alınmış olup bugüne kadar ulaşılabilen en uzun nüshadır. Metinde dikkati çeken en mühim nokta, başkahraman Hz. Ali’nin düşmanını alt edebilmek için gelin kılığına girmesi ve son âna kadar kimliğini gizli tutmasıdır. Bu tavır, yeri geldiğinde hile ve kurnazlığın da bir savaş taktiği olabileceğini göstermesi bakımından dikkate değerdir.
Çalışmamızda cenknâme yazma geleneği içinde Hz. Ali cenklerinin yeri ve önemi ortaya konulacak, ardından Ali-İfrit cenginin yeni tespit edilen nüshası çeşitli yönlerden incelenecektir. Ayrıca cengin Latin harflerine aktarılmış transkripsiyonlu metnine de yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Cenknâmeler, Hz. Ali, İfrit, Gazâ, Kılık Değiştirme Motifi.
Dönemin önde gelen simalarından Namık Kemal; tiyatro, roman ve şiir türlerine dair görüşlerini ifade ederken yer yer sözü halk edebiyatına getirir. Ancak bu edebiyata ait verimleri çoğu defa yetersiz bulur. Ortaoyunu ve gölge oyununu tiyatrodan saymaz; halk hikâyelerini biçim ve içerik yönünden eleştirir; hece ölçüsünü ise ahenk ve letafet yaratmaktan yoksun olmakla itham eder. Bir tek fıkra türünü kötülemez ve iddialarını/ tezlerini desteklemek için ondan yardım alır.
Bu yazıda, Namık Kemal’in edebî makalelerinde görülen halk edebiyatı unsurları ele alınmış ve bazı türler, Kemal’in gözünden değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Namık Kemal, edebî makale, halk edebiyatı, eleştiri.
Bu çalışmada Şeddâd’ın ibretlik hikâyesi bugünün okurlarıyla yeniden buluşturulacak, 40 sual kitaplarında da yer alan bu hikâyenin bilinen en uzun varyantı gün yüzüne çıkarılmış olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf, Hz. Peygamber, Şeddâd bin ‘Âd, ilahlık.
Bu çalışmada İsmet Kür, Peride Celâl, Adalet Ağaoğlu, Leyla Erbil, Gülten Akın, Selçuk Baran, Gülten Dayıoğlu, Güner Ener, Afet Ilgaz, Ayla Kutlu, Emine Işınsu, Nursel Duruel, Tomris Uyar, Sabahat Emir, Sevinç Çokum, İnci Aral, Erendiz Atasü, Feyza Hepçilingirler, Işıl Özgentürk, Feride Çiçekoğlu, Ayşe Kilimci, Jale Sancak, Yıldız Ramazanoğlu ve Elif Şafak’ın konuya dair görüşlerine müracaat edilerek sözü edilen iki polemiğe farklı bakış açıları kazandırılacaktır.
Bu çalışmada, Abdülhak Hamid ile ilk eşi Fatma Hanım’ın Çalıkuşu romanındaki izleri ortaya konulacaktır.
Çalışmamıza konu olan Bey Böğürek hikâyesinin bugüne kadar Anadolu’da pek çok varyantı tespit edilmiştir. Karaman varyantı ise yörede yaptığımız derleme çalışmasıyla gün yüzüne çıkarılmış ve Bey Böğürek hikâyesi külliyatı genişletilmiştir. 15 Nisan 1938 tarihinde Karaman’ın Sudurağı beldesinde dünyaya gelen İlyas Koçak, 16-17 yaşlarında çobanlık yaparken orta yaşlı bir çobandan bir kez dinleyip bir daha unutmadığı Bengiboz ile Bey Böğürek’in hikâyesini hafızasında taşıyarak bu hikâyenin Karaman varyantını günümüze ulaştıran kişi olmuştur.
Bu çalışmada Dede Korkut hikâyelerinden “Bamsı Beyrek” anlatması ile onun bir varyantı olan ve yakın zamanda Karaman’da derlediğimiz “Bengiboz ile Bey Böğürek” anlatması epizot yapıları bakımından detaylı bir incelemeye tabi tutulmuştur. Bahsi geçen iki anlatma üzerinde özellikle eylem odaklı yapısal bir inceleme gerçekleştirilmiş; bunun sonucunda söz konusu anlatının destandan halk hikâyesine, hatta halk hikâyesinden masala geçişinin izleri tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmanın sonunda “Bengiboz ile Bey Böğürek” anlatmasının tam metnine yer verilmiş olması, Karaman ağız araştırması çalışmaları için de önemli bir katkı sağlayacaktır.