Fransız filozof Michel Foucault ile beraber sosyal bilimlerde giderek yaygınlık kazanan heterotop... more Fransız filozof Michel Foucault ile beraber sosyal bilimlerde giderek yaygınlık kazanan heterotopya kavramı, farklı, karşıt ve öteki mekanları ifade eder. Bir şehirde ya da bir kültürün içinde normdan farklılaşanların bulunduğu mekânı tanımlayan heterotopya, kullanıcıyı "başka bir mekandaymış" gibi hissettirir. Çalışma alanı olan İstanbul, heterotopik mekanlar açısından zengin bir çalışma ortamı sağlamaktadır. Şehrin kadim bir geleneğe sahip olması, üç imparatorluğa başkentlik yapması ve farklı etnik-kültürel grupları barındırması, çeşitli heterotopya mekanlarını ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada İstanbul'un heterotopya mekanları farklı örnekler üzerinden tartışılmıştır. Farklı etnik ve dini grupların mekânı olarak Fener-Balat semti; iç göçlerin mekânsal yansıması olarak Siirt Kadınlar Pazarı; muhafazakâr grupların mekânı olarak Fatih Çarşamba Semti; kozmopolitliğin, gösteri ve yürüyüşlerin merkezi olarak İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı; bir kaçış mekânı olarak Moda ve Yeldeğirmeni ve son olarak ölülerin mekânı olarak da İstanbul'un en büyük ve en eski mezarlığı olan Karacaahmet Mezarlığı seçilmiştir. Araştırmacıların İstanbul'daki 20 yıllık deneyimlerine ve şehrin farklı bölgelerinde yürütülen saha araştırmalarına dayanarak söz konusu heterotopya mekanları belirlenmiş, daha sonra belirlenen mekanlarda katılımcı-gözlemci tekniği kullanılmıştır. Bu mekanları ziyaret edenlerin yaşadıkları deneyim, tecrübe ve algılarını ölçmek adına Google Yorumlar ve Tripadvisor isimli dijital ortamlarda yapılan yorumlar analiz edilmiş, böylece çalışmanın güvenirliliği artırılmıştır. Çalışmada, sanal ortamda yapılan yorumların, belirlenen mekanların heterotopik özelliklerini büyük ölçüde yansıttığı anlaşılmıştır.
In cities where the majority of the population resides, it is crucial to utilize space in the mos... more In cities where the majority of the population resides, it is crucial to utilize space in the most appropriate way. For this purpose, suitability analysis is a fundamental step in urban space management. Suitability analyses determine the most appropriate spatial model for future land use based on identified requirements, preferences, or predictions of specific activities. One of these models, the Analytic Hierarchy Process (AHP), is widely used among multi-criteria decision-making methods due to its simplicity, ease of use, and intelligibility. In this study, the suitability of the urban area of Denizli and its surroundings for settlement was analyzed with the Analytic Hierarchy Process method, one of the Multi-Criteria Decision Analyses (MCDA). For this purpose, the slope, aspect, elevation, land use, distance to rivers, distance to fault lines, and lithological characteristics of the region were taken into consideration, and accordingly, the settlement suitability level of the city and the adjacent area was revealed. As a result of the analysis, settlement suitability classes were determined, and these classes were classified as Unsuitable, Very Little Suitable, Less Suitable, Moderately Suitable, and Suitable. These classes were shown on a spatial scale, and their proportional distribution was calculated. As a result of the analysis, it was determined that 21% of the study area, which consists of 384.42 km² in total, is unsuitable for settlement, 23% is very little suitable, 19% is less suitable, 19% is moderately suitable, and 18% is suitable. Areas unsuitable for settlement are mostly located on the northern slopes of Akdağ, which have a high degree of slope. The land where the city of Denizli is located, on a plateau with a slight slope towards the north, is determined to be Moderately Suitable and Suitable in terms of suitability for settlement.
Şehirleşmenin önemli bir parçası olan şehirsel saçaklanma, genellikle
şehrin kenar bölgelerinde y... more Şehirleşmenin önemli bir parçası olan şehirsel saçaklanma, genellikle şehrin kenar bölgelerinde yetersiz ve düşük yoğunluklu bir banliyöleşme süreci olarak ifade edilir. Bu süreç, farklı form ve karakterlerde oluşur. Şehrin kenarında düşük yoğunluklu, doğrusal, dağınık ve sıçramalı gelişme şeklinde kendini gösterir. Şehirsel saçaklanma şehirde nüfusun artması, gelir artışı ve sarkaç ulaşım (commuting) maliyetinin azalmasıyla gelişir. Özellikle motorlu araçların yaygınlaşmasından sonra şehir sakinleri yerleşmenin dışına doğru iskân etmeye başlamasıyla saçaklanma süreci hızlanmıştır. Bunun sonucunda daha önce tarımsal faaliyetler için kullanılan araziler ve ormanlar, zamanla şehirsel alana dönüşmüştür. Bu çalışmada, böyle bir dönüşümü tecrübe eden Çorlu şehrinde saçaklanmanın nedenleri ve mekânsal sonuçları üzerinde durulmuştur. Şehirde saçaklanmanın tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu ortaya konulmuş, bu maksatla konuyla ilgili yazılmış çalışmalar, hava fotoğrafları, ortofotolar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, arazi kullanım kabiliyeti ve CORINE veri tabanı kullanılmıştır. Söz konusu veriler, ArcGIS ve TerrSet programları ile analiz edilerek şehirsel saçaklanmanın yaşandığı alanlar tespit edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, Çorlu’da şehirsel saçaklanmanın sanayileşme ve düşük yoğunluklu yerleşmelere bağlı olarak geliştiği, ulaşım güzergahları ile şekillendiği ve verimli tarım arazilerinin giderek şehirsel alanlara dönüştüğü anlaşılmıştır.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute
Ulaşım, mekânı şekillendiren ve aynı zamanda mekândan etkilenen önemli bir beşerî faaliyettir. He... more Ulaşım, mekânı şekillendiren ve aynı zamanda mekândan etkilenen önemli bir beşerî faaliyettir. Her türlü mekânsal bağlantıyı ve karşılıklı ilişkiyi kapsayan ulaşım faaliyetleri, mekânda gözle görülebilir iz bıraktığı için coğrafi görünümün de önemli bir parçasıdır. Mekânı şekillendiren ulaşım, coğrafi görünümde benzerlik ve farklılıkların oluşmasında etkin rol oynar. Bu nedenle ulaşım, coğrafyanın ilgi alanlarından biri olmuştur. Bu çalışmada Denizli’de ulaşım faaliyetlerinin yoğunluğu ve hacmi coğrafi perspektifle ortaya konulmuştur. Ulaşım sistemlerinin tarihi geçmişine kısaca değindikten sonra çeşitli kurumlardan elde edilen istatistiksel bilgilerle Denizli’nin ulaşım coğrafyası incelenmiştir. İlde yoğun bir şekilde kullanılan demiryolu, karayolu ve havayolları ulaşım sistemlerini etkileyen coğrafi faktörlere dikkat çekilmiştir. Artan ulaşım teknolojilerine rağmen fiziki faktörlerin Denizli ulaşımı üzerinde etkili olmaya devam ettiği anlaşılmıştır.
Kentler sahip olduğu doğal ve beşerî özelliklerle kendine has bir karakter ortaya koyar. Kentleri... more Kentler sahip olduğu doğal ve beşerî özelliklerle kendine has bir karakter ortaya koyar. Kentleri diğerlerinden ayrı bir kimliği olduğunu temsil eden bu karakter belirli sembollerle ifade edilir. Bu semboller içerisinde en dikkat çekeni, kentlerde faaliyet gösteren belediyelerin kullandığı kurumsal logolardır. Kentlerin görsel kimliğini temsil eden logolarda çevrede yer alan dağ, göl, akarsu, ova, bitki örtüsü gibi fiziki unsurların yanı sıra mimari yapılar, tarihi eserler, zirai ürünler gibi kentin beşerî özelliklerini yansıtan sembollere yer verilmektedir. Bu araştırmada Tokat ili bünyesinde yer alan 12 ilçe belediyesinin kurumsal logoları, fiziki ve beşerî coğrafi unsurlar bağlamında incelenmiştir. Tokat ilinde bulunan ilçe belediye logolarının kentlerin kimliğini ve fonksiyonlarını yansıtma düzeyi ele alınmıştır. Araştırma verilerine Tokat ilinde bulunan ilçe belediyelerinin resmî web sayfasından erişim sağlanmıştır. Verilerin analizinde ilçe belediyesinden uzman kişilerin görüşleri de alınarak betimsel analiz süreçleri izlenmiştir. Araştırmanın sonucunda belediye logolarında kent karakterini yansıtan akarsu, dağ, ova ve bitki örtüsü gibi fiziki özelliklerin yanı sıra camii, kule, baraj, zirai ürünler gibi beşerî coğrafya unsurlarına da rastlanmıştır.
Doğal ortam üzerinde insan etkisinin artması sonucunda doğal bozunumlar (bitki örtüsünün tahrip e... more Doğal ortam üzerinde insan etkisinin artması sonucunda doğal bozunumlar (bitki örtüsünün tahrip edilmesi, yanlış arazi kullanımı, erozyon) ve iklim değişikliği gibi çevresel sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunların giderek artış göstermesi, insanın çevre üzerindeki etkisinin belirlenmesi ve ölçülmesi problemini gündeme getirmiştir. Bu maksatla geliştirilmiş Beşerî Etki İndeksi, sınırları belirlenmiş bir alanda birden fazla parametreyi kullanarak mekân üzerinde antropojenik etkiyi ölçmeyi amaçlar. Bu çalışmada Beşerî Etki İndeksi kullanılarak Denizli ilinde antropojenik etkinin yoğunluğu ve mekânsal dağılışı analiz edilmiştir. Beşerî etki belirlenirken Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemlerinden biri olan Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda Denizli ilinin %0,3'ü çok yüksek, %2'si yüksek, %4'ü orta dereceli insan etkisi altındadır. Buna karşın il yüzölçümünün %35'inde düşük ve %59'unda çok düşük insan etkisi altında olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla Denizli'de beşerî etki yoğun olmakla birlikte belirli ve dar bir alanda faaliyet göstermiştir.
ÖZ
Türkiye-Suriye Sınırı, yakınında bulunan yerleşmeleri başta ekonomik, sosyal ve morfolojik ol... more ÖZ
Türkiye-Suriye Sınırı, yakınında bulunan yerleşmeleri başta ekonomik, sosyal ve morfolojik olmak üzere birçok bakımdan etkilemiştir. Sınırın Türkiye
tarafında yer alan Nusaybin, Kilis, Ceylanpınar, Akçakale ve Karkamış bu şehirlerden birkaçıdır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Nusaybin, kendine has
morfolojik yapısıyla diğer sınır şehirlerinden ayrılmaktadır. Sınır, Türkiye ve Suriye’nin egemenlik alanını belirlemekle kalmamış; güney, güneybatı ve
güneydoğu istikametlerinde şehrin mekânsal gelişimini sınırlamıştır.
Bu çalışma, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in mekânsal gelişimini konu edinmektedir. Şehrin son yüzyılda yaşadığı
şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen
coğrafi faktörler incelenmiştir. Özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân
kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Ayrıca son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden
bahsedilmiştir. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış
çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
Anahtar kelimeler: Nusaybin, Sınır, Mekânsal Gelişim
ABSTRACT
The border between Turkey and Syria has affected the nearby settlements in many ways, primarily in economic, social, and morphological terms. Nusaybin,
Kilis, Ceylanpınar, Akçakale, and Karkamış are a few of the cities located on the Turkish side of the border. As the subject of this study, however, Nusaybin
differs from other border cities with its unique morphological structure. The border defines Turkey and Syria’s sovereign areas and has shaped the spatial
development of Nusaybin city in the south, southwest, and southeast.
This study deals with the spatial development of Nusaybin, which turned into a border town with the foundation of the Republic of Turkey. The study
evaluates the geographical factors that have affected Nusaybin’s urbanization and spatial evolution, and mainly analyzes the effects the border between
Turkey and Syria have had on Nusaybin’s morphological landscape and urban land use from 1923 to the present. The study also talks about the effects urban
transformations have had on spatial development and population growth, using historical records, photographs, satellite images, topographical maps,
urban plans, statistical data, and studies on the subject in this context. These data have additionally been supported by field data.
Keywords: Nusaybin, border, spatial development
Öz Ortaçağ İslam dünyasının yetiştirdiği büyük düşünürlerinden biri olan İbn Haldun, 1332'de Tunu... more Öz Ortaçağ İslam dünyasının yetiştirdiği büyük düşünürlerinden biri olan İbn Haldun, 1332'de Tunus şehrinde doğdu. Hayatı boyunca birçok önemli görevde bulunan düşünür; vezirlik, kâtiplik, şeyhlik ve kadılık gibi vazifeler yaptı. Ömrünün büyük bir kısmını Mağrip, Endülüs ve Mısır'da geçirmiş, bu süre zarfında Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümüne seyahatler yapmıştır. Hayatının son yirmi dört yılını geçirdiği Kahire'de 1406 yılında vefat etmiştir. Birçok Ortaçağ âlimi gibi İbn Haldun da farklı ilimlerle meşgul olmuş; coğrafya, tarih, ekonomi, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve siyaset gibi alanlarda çeşitli görüşler ortaya koymuştur. Bu çalışmada İbn Haldun'un beşeri coğrafya ekseninde coğrafi determinizm ile ilgili görüşleri ele alınmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, İbn Haldun'un Kitâb'ül-İber adlı umumi tarihe dair eserine giriş mahiyetinde yazdığı ve çoğu zaman müstakil bir eser olarak telakki edilen Mukaddime adlı eseri coğrafi bakış açısı ile incelenmiştir. Çalışmada, ulusal ve uluslararası arası kaynaklardan faydalanılarak coğrafi determinizm akımının kısa bir tarihçesi verilerek genel bir kavramsal çerçeve oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha sonra İbn Haldun'un coğrafi determinizmle ilgili görüşleri kendisinden asırlar sonra ortaya çıkan modern coğrafyadaki determinist görüşler ile mukayese edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile birlikte 19. yüzyılın sonlarında doğru akademik coğrafya çalışmalarında bir hayli yaygın olan coğrafi determinizm fikrinin, esas itibariyle 14. yüzyılda İbn Haldun tarafından ele alındığı anlaşılmıştır. Abstract Ibn Khaldun, who is one of the world's great thinkers raised by Medieval Islam, was born in Tunis in 1332. The great thinker has made many important tasks through his life such as; vizier, clerk, sheikh and judge. He spent most of his life in Maghreb, Andalusia, Egypt and during this period, he travelled a large part of North Africa. In 1406 he died in Cairo where he spent the last twenty-four years of his life. Like many Medieval scholars, Ibn Khaldun has interested in different sciences and he has revealed various opinions in such as; geography, history, economics, philosophy, sociology, literature and politics. In this study, the geographical determinism views of Ibn Khaldun have been discussed within the scope of human geography. In this context Ibn Khaldun's Muqaddimah, which is an introduction to Kitâb'ul Iber (general history) and usually considered as an independent study, has been analyzed by geographical perspective. A brief history of the geographical determinism has been tried to fit a general conceptual framework by benefiting from national and international sources. Ibn Khaldun's ideas about geographical determinism has been tried to compare with the determinist views in modern geography that emerged hundreds of years after him. The study found out that, Ibn Khaldun already discussed the principles of geographical determinism in 14 th century, which was quite common in academic geography in 19 th century.
Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine
tab... more Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine tabi olmuştur. Sanayi Devrimi sonrasında kentler üzerinde görülen nüfus baskısı değişim ve dönüşüm hızını geometrik bir şekilde etkileyerek çarpık kentleşme, altyapı sorunları, kentsel kirlilik ve kültürel çatışma gibi sorunları beraberinde getirmiştir. Canlı bir organizmayı andıran kentler birçok coğrafi sebep doğrultusunda gelişimlerini devam ettirmişlerdir. Yaşadığımız yüzyılda kentler farklı dönüşümlere ve değişimlere uğramaktadır. Kentlerin hem sosyo-kültürel yapısını etkileyen hem de kentlerin yapısal dokusunu değiştiren faktörlerin başında kentsel dönüşüm gelmektedir. Kentsel değişim ve dönüşümlerin önemli sonuçlarından biri ise soylulaştırmadır (gentrifikasyon). Basit bir tanımla soylulaştırma; kentlerde yaşayan düşük gelirli grupların, konutların yenilenmesiyle orta ve üst gelirli gruplarla yer değiştirmesi olayıdır. Soylulaştırma süreci her ne kadar New York ve Londra gibi dünya şehirlerinde popüler olsa da, Amerika’da Minneapolis ve Philadelphia, İngiltere’de Manchester ve Glasgow gibi şehirlerin merkezlerinde de görülmektedir. Soylulaştırma kavramı çerçevesinde çalışma alanı olarak belirlenen ve nüfus büyüklüğü açısından dünyanın birçok devletinden daha kalabalık olan İstanbul’da; Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy gibi 16 ilçede kentsel dönüşüm uygulanmaktadır. Bu bağlamda gerçekleşen değişim ve dönüşüm global ölçekte yaşanan soylulaştırma olgusuna örnek teşkil etmektedir. Soylulaştırma kavramı etrafında şehir coğrafyası perspektifli bir incelemeye tabi tutulacak olan çalışma alanında yapılan kentsel dönüşümler incelenerek; yaşanan değişim, dönüşüm ve bunun sosyo-kültürel yansımaları ortaya konmuştur.
Öz Ortaçağ coğrafyacıları, İlkçağ coğrafi bilgi birikiminden istifade ederek, bu birikimi zenginl... more Öz Ortaçağ coğrafyacıları, İlkçağ coğrafi bilgi birikiminden istifade ederek, bu birikimi zenginleştir-miş ve modern döneme taşımışlardır. Bu anlamda Ortaçağ coğrafyacıları İlkçağ ve modern dönem arasında köprü vazifesi görmüşlerdir. Bu vazifeyi yapan dönemin önemli coğrafyacılarından birisi de İbn Haldun' dur. İbn Haldun coğrafya bilimini yakından ilgilendiren çevresel determinizm, yedi ik-lim bölgesi, yerleşme ve iktisat gibi konularda önemli tespitlerde bulunmuştur. Bu çalışmada, ekono-mik coğrafyanın prensipleri ile İbn Haldun'un iktisadi anlamda öne sürdüğü görüşleri incelenmiştir. Zira İbn Haldun, hem yaptığı gözlemler hem de yazılı kaynaklardan elde ettiği bilgi ve tecrübe ile be-şeri coğrafya ekseninde bazı iktisadi görüşler ortaya koymuştur. Bu görüşlere, coğrafyada önemli bir veri kaynağı olan gezi-gözlem metodu ile ulaşmış, bu anlamda kendisinden sonra gelen coğrafyacıla-rın öncüsü olmuştur. Bu bağlamda, Mukaddime isimli eseri coğrafi bakış açısı ile tahkik edilecek; İbn Haldun'un fikirleri ve modern coğrafyacıların görüşleri aynı zeminde tartışılacaktır. Çalışmada, İbn Haldun'un modern iktisadi coğrafyanın temel sayılabilecek bir takım görüşleri, modern coğrafyanın kuruluşundan – yaklaşık olarak beş asır önce – öne sürdüğü anlaşılmıştır.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017
Özet Cami, çarşı ve hamam Türk İslam şehirlerinin en önemli unsurlarıdır. Türk İslam şehirlerinde... more Özet Cami, çarşı ve hamam Türk İslam şehirlerinin en önemli unsurlarıdır. Türk İslam şehirlerinde şehrin en merkezi yerinde bu üç unsurun bir arada olması beklenir. Bunlardan tarihi hamamlar, Türk İslam mimarisinin ve sosyal hayatının simgeleri olarak günümüze kadar işlevsel özelliklerini koruyarak gelmişlerdir. Bir kısmı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ukdesinde bulunan tarihi hamamların, özel mülk olarak işletilenleri ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü ile hisseli olanları da bulunmaktadır. Türklerin hâkimiyetinde kalmış bütün şehirlerde örneklerini gördüğümüz hamamlar özellikle İstanbul, Bursa, Edirne, Isparta, Konya, Erzurum, Diyarbakır ve daha birçok şehrimizde çok sayıda bulunmaktadır. Ancak günümüze ulaşmış olan hamamların büyük çoğunluğu imparatorluk başkenti İstanbul'da ve şehrin eski dokusunun izlerinin en yoğun olduğu Fatih, Üsküdar, Beyoğlu, Eyüp ilçelerinde yer almaktadır. Her ne kadar çoğu yıkılmış ve işlevini kaybetmiş olsa da hala işlevini sürdüren, iyi korunmuş ve turizm açısından da önem taşıyan hamamlar vardır. Bu tarihi yapılara sahip çıkmak Türk İslam kültür mirasına sahip çıkmak demektir. Kültür coğrafyası açısından önemli bir simge, maddi kültürün çok önemli temsilcisi olan bu eserler, hem Türklerde şehir hayatının kendine özgü bir medeniyeti temsil ettiğine şahitlik yaparlar hem de günümüz şartlarında turizm açısından önemli bir ekonomik potansiyel oluştururlar. Yani mevcut yapılara ve işlevlerine dikkat çekmenin, kültürel anlamda olduğu gibi ekonomik anlamda da faydaları vardır ki bunların başında turizm için önemli bir çekicilik oluşturması gelir. Günümüzde gittikçe artan kültür turizmi, şehirlere ve şehirlerin geçmişe ait izlerine olan ilgiyi de arttırmıştır. Bu anlamda İstanbul'un tarihi hamamlarının günümüzdeki durumu, işlevsel özellikleri ve şehir içinde dağılışı irdelenmiştir. Ayrıca turizm açısından bir aktivite oluşturan ve ilgi çeken bu tarihi yapıların nasıl değerlendirildiği İstanbul için araştırılmıştır. Abstract The mosques, bathhouses and bazaars are the most important constructions of Turk-Islam cities. These tree constructions are supposed to be located in Turk-Islam city centers. Until now as a symbol of social life and Turk-Islam architecture, historical baths have protected their functional characteristics. Whereas General Directorate for Foundations of Turkish Republic governs them, the directorate and individuals or the directorate operates the most of them fully. These baths which are found in every cities where they governed by Turkish States are notably located in the most of cities such as İstanbul, Bursa, Edirne, Isparta, Konya, etc. Protecting these constructions are crucial for handing Turk-Islam Culture Heritage down. These heritages, an important symbol for culture geography and material culture, symbolize both unique Turkish city life and financial potential in tourism attractions. Taking attractions to these constructions and their functions has cultural meanings besides financial meanings. It also creates an important attractions in tourism activities. These constructions create an increasing potential to different tourism activities including city, culture and nostalgia tourism. This study has a focus on and attention to historical baths which are mostly devastated. Especially in this sense, Historical Turkish Baths, which create a different activity in terms of tourism and touristic attraction, will be investigated for Istanbul.
Islamic banks have, over the last few decades, become very popular in the Gulf countries and in s... more Islamic banks have, over the last few decades, become very popular in the Gulf countries and in some countries in Southeast Asia with a majority Muslim population. They are on the rise even in some western cities such as London or New York which have witnessed a significant increase in their Muslim population. In this context, it is then surprising to see that in Turkey, a country in which almost 100% of the population is Muslim, the Islamic banking system is still in its incipient stage. This study has investigated the reasons for the underdevelopment of the Islamic banking system in Turkey. We found that, due to the long period of secularism, most Turks separate religion from business and select their bank based on financial advantages, diversity of financial products and quality of service rather than based on the need to adhere to Shari'a principles. Many people also do not trust that these institutions are really Shari'a-compliant and safe. This is partly due to the customers' lack of understanding of how these banks operate and partly due to the numerous cases of bad practices reported by the media and the academic literature. We conclude that, while their assets and share will most probably increase over the next 10 years it seems very unlikely that Islamic banks will really become a sustainable alternative banking system in Turkey. The Islamic banking system will rather remain an additional or complementary banking system.
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
ÖZ
İnsan ve doğal ortam arasında birçok açıdan önemli bir etkileşim söz konusudur. Bu karşılıklı... more ÖZ
İnsan ve doğal ortam arasında birçok açıdan önemli bir etkileşim söz konusudur. Bu karşılıklı ilişki coğrafya biliminin önemli ve ana konularından birisini
teşkil eder. Bu çalışmada da insanın özellikle kıyılar üzerindeki etkisinin ne şekilde olduğu ele alınmıştır. Araştırmanın konusu olarak seçilen bölge olan
Kocaeli Platosu’ nun Karadeniz kıyılarında insanın, doğal ortam üzerinde ne gibi etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Çalışmada belirlenen 3 farklı konumdaki
beşeri faaliyetler sonucu doğal ortamda oluşan değişikliklerin neden ve sonuçları araştırma kapsamında incelenmiştir. Bölgedeki beşeri faaliyetlerin
sonucunda, kıyı topoğrafyasında önemli değişikliklerin olduğu gözlemlenmiştir. İlk olarak bu alanda taş ocağı işletmelerinin yer aldığı ve bunun kıyı
şekillenmesinde etkili olduğu belirlenmiştir. Diğer bir tespit ise literatürde doğal yollarla oluştuğu belirtilmesine karşın beşeri etki sonucunda teşekkül ettiği
düşünülen oluşumlardır. Çalışmanın temel kaynağını arazi incelemesi oluşturmaktadır. Belirlenen lokasyonlarda yapılan incelemeler, beşeri etkinin
bölgedeki etkisinin görülmesi açısından önemlidir. Yine doğrudan inceleme alanını konu alan çalışmalara yönelik literatür taraması yapılmıştır. Buna ek
olarak da bölgenin yapısal oluşumuna etki eden çalışmalara yönelik de literatür incelemesi yapılmıştır. Ayrıca bölgeye ait 1/100.000’lik jeoloji haritaları ile
1/25.000’lik topoğrafya paftalarından faydalanılarak bölgeye ait haritalar oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kıyı kullanımı, Antroposen, Kocaeli Platosu.
ABSTRACT
Interaction between humans and the natural environment has been one of the essential and prominent topic of geography science. This study deals with
this interaction. The purpose of the study is to investigate the causes and consequences of the ongoing interaction between the human and natural
environment on the Black Sea coast of the Kocaeli Plateau. For this purpose, geological and topographic maps covering the study area and the data
obtained from the field study were used as the basic material. In addition, literature review has been conducted in order to reach the records of the past in
the field. In addition, 1 / 100.000 geological maps belonging to the region and 1 / 25.000 topographical maps were used to create maps belonging to the
region. As a result of observations made on the Black Sea coast of Kocaeli Plateau, it has been understood that the natural environment and human
relations continue today as it was happened in the past.
Keywords: Anthropocene, Kocaeli Plateau, human effect on coastline.
In the educational institutions and universities, which on the top of all educational
institution... more In the educational institutions and universities, which on the top of all educational institutions, in order to process the organizations fluently and make an efficient educational term are usually depends on the information that archived by classification of the information as well as accessible and reliable information. The universities are not a static structure; they are like living organism, because there is a continuous development change in the context of spatial data and non-spatial data in each semester and every year. It refers the spatial data about new buildings, transportation networks, green space and non-spatial data about academic and administrative staff and students in the each unit. In this context, there are many systems have been developed in order to classify data and for effective usage of information according to different purposes. Geographic Information Systems (GIS) is the most common technology in those systems. GIS has a crucial role in terms of creating the spatial information of a particular area. Göztepe Campus of Marmara University has been selected as the study area. The primary objective of this study is the creation of Campus Information System of Marmara University Göztepe Campus (MÜKBİS) based on Geographical Information Systems (GIS). The study field will be examined with the geographical perspective and during the digitization process all obtained data will be transferred to GIS. In that case, information of all the elements falling in the study area will be digitized and an inventory study will be carried end of the study. In accordance with data which is obtained before, queries will be made in order to produce spatial characteristics of the study area. Moreover, with the creation of information system of the campus, the functional properties and personnel, student information of the study area will be accessed more effici,ently and safely. Key Words: Marmara University, Marmara University Campus Information Systems GIS, Göztepe Campus
While the financial world is still dominated by conventional banks, based on western economic pri... more While the financial world is still dominated by conventional banks, based on western economic principles, the number of Islamic banks is on the rise. Islamic banks have originated from colonial India as a response of the Muslims to the British who attempted to westernize their society. Other similar financial operations based on Islamic Law (Shari’a) were established in Pakistan, Malaysia and Egypt to facilitate access of rural poor to interest-free loans. However, being unprofitable, these operations did not survive for very long. Islamic banks, unlike conventional banks, are not based on interest and conduct their business in accordance with a wide array of ethical and moral issues. The modern phase of Islamic banking started in the 1970s when the Islamic Development Bank was founded in Saudi Arabia. Soon after, a number of commercial banks were established in the neighboring countries. From this core, over the last four decades, Islamic finance and banking has spread across the entire Muslim world and beyond to become a global phenomenon. This study examines the development of Islamic banking in Turkey in the wider context of global expansion. Turkey is an interesting case study because, although its population is nearly 100% Muslim, it is a secular state built on the model of Western European countries. However, lately, the moderate Islamic party in power since 2002 has shown some signs of openness towards a parallel banking system based on Islamic principles.
ABSTRACT:
This study is about the development of participation (Islamic) banks in Turkey. Islamic... more ABSTRACT: This study is about the development of participation (Islamic) banks in Turkey. Islamic banks are interest-free and comply with the Shari‘a demands. As such, they are appealing to customers with more conservative, religious views. They have become very popular in the Gulf countries and in some countries in Southeast Asia with a majority Muslim population (mainly Malaysia). Islamic banks are on the rise even in some western cities such as London or New York which have, over the last few decades, witnessed a significant increase in their Muslim population. In this context, it is then surprising to see that in Turkey, a country in which almost 100% of the population is Muslim, the Islamic Banking System is still in its incipient stage, in spite of the great economic achievements enjoyed by this country over the last decade or so and in spite of being run by a (moderately) Islamic government. This study will investigate the reasons for the underdevelopment of the Islamic banking system in Turkey by using interviews with industry executives and Islamic scholars. Keywords: Financial Geography, Islamic Finance, Participation Banks
Şehirler, tarihi süreçte yaşanan farklı siyasi ve kültürel şartlara uyum sağlayarak gelişen ve de... more Şehirler, tarihi süreçte yaşanan farklı siyasi ve kültürel şartlara uyum sağlayarak gelişen ve değişen beşerî yapılardır. Tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar çeşitli koşullar altında değişen ve gelişen şehirlerden biri de Nusaybin’dir. Nusaybin, nüfus özellikleri bakımından orta ölçekli bir yerleşme olmasına karşın, bulunduğu konum ve morfolojik yapısı itibariyle önemli bir şehirdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Dicle Bölümü’nde yer alan şehir, idari olarak Mardin iline bağlı Nusaybin ilçesinin idari merkezidir. Bir sınır şehri olan Nusaybin, 2020 yılında 86.780 kişilik nüfusuyla bölgenin önemli merkezlerinden biridir. Şehrin bulunduğu ilçenin doğusunda Şırnak, kuzeyinde Midyat, batısında Artuklu (Mardin merkez ilçesi) ile Ömerli ilçeleri ve güneyinde Suriye sınırı bulunur. Mardin il merkezine olan uzaklığı 50 km ve yüzölçümü ise 952 hektardır. “Nusaybin’de Şehirleşme ve Mekânsal Gelişim” başlığını taşıyan bu tez, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in şehirsel coğrafya özelliklerini konu edinmektedir. Şehrin tarihi süreçte yaşadığı şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen coğrafi faktörler incelenmiştir. Nüfusun şehirleşme ve mekânsal gelişime etkisi üzerinde durulmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Özellikle son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden bahsedilmiştir. Nusaybin’in şehirsel fonksiyonları ve bölgedeki merkezi rolüne temas edilmiş, şehrin genel coğrafi sorunlarına çözüm üretilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, şehrin değişen tarihi ve coğrafi şartlara nasıl uyum sağlayarak günümüze kadar geldiğini araştırmaktır. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
Ibn Khaldun, is one of the medieval geographer who serves as a bridge between antiquity and the m... more Ibn Khaldun, is one of the medieval geographer who serves as a bridge between antiquity and the modern era, was born in Tunis in 1332. The great thinker has made many important task through his life such as; vizier, clerk, sheikh and judge. He spent most of his life in Maghreb, Andalusia, Egypt and during this period, he travelled a large part of North Africa. In 1406, he died in Cairo where he spent the last twenty-four years of his life. Like many Medieval scholars, Ibn Khaldun has interested in different sciences and he has revealed various opinions in such as; geography, history, economics, philosophy, sociology, literature and politics. In the thesis, the human geography views of Ibn Khaldun have been discussed. In this context, Ibn Khaldun's Muqaddimah, which is an introduction to Kitâb’ul Iber (general history) and usually considered as an independent study, has been analyzed by geographical perspective. The subjects in Muqaddimah such as seven climate regions, geographical determinism, settlement geography, political geography and economic geography are taken by geographical perspective and they have been compared with modern geography. Ibn Khaldun's geographical ideas have been tried to compare with the views in modern geography that emerged hundreds of years after him. Therefore, the thesis focuses on the similarities and differences between Ibn Khaldun’s views and modern geography.
Fransız filozof Michel Foucault ile beraber sosyal bilimlerde giderek yaygınlık kazanan heterotop... more Fransız filozof Michel Foucault ile beraber sosyal bilimlerde giderek yaygınlık kazanan heterotopya kavramı, farklı, karşıt ve öteki mekanları ifade eder. Bir şehirde ya da bir kültürün içinde normdan farklılaşanların bulunduğu mekânı tanımlayan heterotopya, kullanıcıyı "başka bir mekandaymış" gibi hissettirir. Çalışma alanı olan İstanbul, heterotopik mekanlar açısından zengin bir çalışma ortamı sağlamaktadır. Şehrin kadim bir geleneğe sahip olması, üç imparatorluğa başkentlik yapması ve farklı etnik-kültürel grupları barındırması, çeşitli heterotopya mekanlarını ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada İstanbul'un heterotopya mekanları farklı örnekler üzerinden tartışılmıştır. Farklı etnik ve dini grupların mekânı olarak Fener-Balat semti; iç göçlerin mekânsal yansıması olarak Siirt Kadınlar Pazarı; muhafazakâr grupların mekânı olarak Fatih Çarşamba Semti; kozmopolitliğin, gösteri ve yürüyüşlerin merkezi olarak İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı; bir kaçış mekânı olarak Moda ve Yeldeğirmeni ve son olarak ölülerin mekânı olarak da İstanbul'un en büyük ve en eski mezarlığı olan Karacaahmet Mezarlığı seçilmiştir. Araştırmacıların İstanbul'daki 20 yıllık deneyimlerine ve şehrin farklı bölgelerinde yürütülen saha araştırmalarına dayanarak söz konusu heterotopya mekanları belirlenmiş, daha sonra belirlenen mekanlarda katılımcı-gözlemci tekniği kullanılmıştır. Bu mekanları ziyaret edenlerin yaşadıkları deneyim, tecrübe ve algılarını ölçmek adına Google Yorumlar ve Tripadvisor isimli dijital ortamlarda yapılan yorumlar analiz edilmiş, böylece çalışmanın güvenirliliği artırılmıştır. Çalışmada, sanal ortamda yapılan yorumların, belirlenen mekanların heterotopik özelliklerini büyük ölçüde yansıttığı anlaşılmıştır.
In cities where the majority of the population resides, it is crucial to utilize space in the mos... more In cities where the majority of the population resides, it is crucial to utilize space in the most appropriate way. For this purpose, suitability analysis is a fundamental step in urban space management. Suitability analyses determine the most appropriate spatial model for future land use based on identified requirements, preferences, or predictions of specific activities. One of these models, the Analytic Hierarchy Process (AHP), is widely used among multi-criteria decision-making methods due to its simplicity, ease of use, and intelligibility. In this study, the suitability of the urban area of Denizli and its surroundings for settlement was analyzed with the Analytic Hierarchy Process method, one of the Multi-Criteria Decision Analyses (MCDA). For this purpose, the slope, aspect, elevation, land use, distance to rivers, distance to fault lines, and lithological characteristics of the region were taken into consideration, and accordingly, the settlement suitability level of the city and the adjacent area was revealed. As a result of the analysis, settlement suitability classes were determined, and these classes were classified as Unsuitable, Very Little Suitable, Less Suitable, Moderately Suitable, and Suitable. These classes were shown on a spatial scale, and their proportional distribution was calculated. As a result of the analysis, it was determined that 21% of the study area, which consists of 384.42 km² in total, is unsuitable for settlement, 23% is very little suitable, 19% is less suitable, 19% is moderately suitable, and 18% is suitable. Areas unsuitable for settlement are mostly located on the northern slopes of Akdağ, which have a high degree of slope. The land where the city of Denizli is located, on a plateau with a slight slope towards the north, is determined to be Moderately Suitable and Suitable in terms of suitability for settlement.
Şehirleşmenin önemli bir parçası olan şehirsel saçaklanma, genellikle
şehrin kenar bölgelerinde y... more Şehirleşmenin önemli bir parçası olan şehirsel saçaklanma, genellikle şehrin kenar bölgelerinde yetersiz ve düşük yoğunluklu bir banliyöleşme süreci olarak ifade edilir. Bu süreç, farklı form ve karakterlerde oluşur. Şehrin kenarında düşük yoğunluklu, doğrusal, dağınık ve sıçramalı gelişme şeklinde kendini gösterir. Şehirsel saçaklanma şehirde nüfusun artması, gelir artışı ve sarkaç ulaşım (commuting) maliyetinin azalmasıyla gelişir. Özellikle motorlu araçların yaygınlaşmasından sonra şehir sakinleri yerleşmenin dışına doğru iskân etmeye başlamasıyla saçaklanma süreci hızlanmıştır. Bunun sonucunda daha önce tarımsal faaliyetler için kullanılan araziler ve ormanlar, zamanla şehirsel alana dönüşmüştür. Bu çalışmada, böyle bir dönüşümü tecrübe eden Çorlu şehrinde saçaklanmanın nedenleri ve mekânsal sonuçları üzerinde durulmuştur. Şehirde saçaklanmanın tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu ortaya konulmuş, bu maksatla konuyla ilgili yazılmış çalışmalar, hava fotoğrafları, ortofotolar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, arazi kullanım kabiliyeti ve CORINE veri tabanı kullanılmıştır. Söz konusu veriler, ArcGIS ve TerrSet programları ile analiz edilerek şehirsel saçaklanmanın yaşandığı alanlar tespit edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, Çorlu’da şehirsel saçaklanmanın sanayileşme ve düşük yoğunluklu yerleşmelere bağlı olarak geliştiği, ulaşım güzergahları ile şekillendiği ve verimli tarım arazilerinin giderek şehirsel alanlara dönüştüğü anlaşılmıştır.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute
Ulaşım, mekânı şekillendiren ve aynı zamanda mekândan etkilenen önemli bir beşerî faaliyettir. He... more Ulaşım, mekânı şekillendiren ve aynı zamanda mekândan etkilenen önemli bir beşerî faaliyettir. Her türlü mekânsal bağlantıyı ve karşılıklı ilişkiyi kapsayan ulaşım faaliyetleri, mekânda gözle görülebilir iz bıraktığı için coğrafi görünümün de önemli bir parçasıdır. Mekânı şekillendiren ulaşım, coğrafi görünümde benzerlik ve farklılıkların oluşmasında etkin rol oynar. Bu nedenle ulaşım, coğrafyanın ilgi alanlarından biri olmuştur. Bu çalışmada Denizli’de ulaşım faaliyetlerinin yoğunluğu ve hacmi coğrafi perspektifle ortaya konulmuştur. Ulaşım sistemlerinin tarihi geçmişine kısaca değindikten sonra çeşitli kurumlardan elde edilen istatistiksel bilgilerle Denizli’nin ulaşım coğrafyası incelenmiştir. İlde yoğun bir şekilde kullanılan demiryolu, karayolu ve havayolları ulaşım sistemlerini etkileyen coğrafi faktörlere dikkat çekilmiştir. Artan ulaşım teknolojilerine rağmen fiziki faktörlerin Denizli ulaşımı üzerinde etkili olmaya devam ettiği anlaşılmıştır.
Kentler sahip olduğu doğal ve beşerî özelliklerle kendine has bir karakter ortaya koyar. Kentleri... more Kentler sahip olduğu doğal ve beşerî özelliklerle kendine has bir karakter ortaya koyar. Kentleri diğerlerinden ayrı bir kimliği olduğunu temsil eden bu karakter belirli sembollerle ifade edilir. Bu semboller içerisinde en dikkat çekeni, kentlerde faaliyet gösteren belediyelerin kullandığı kurumsal logolardır. Kentlerin görsel kimliğini temsil eden logolarda çevrede yer alan dağ, göl, akarsu, ova, bitki örtüsü gibi fiziki unsurların yanı sıra mimari yapılar, tarihi eserler, zirai ürünler gibi kentin beşerî özelliklerini yansıtan sembollere yer verilmektedir. Bu araştırmada Tokat ili bünyesinde yer alan 12 ilçe belediyesinin kurumsal logoları, fiziki ve beşerî coğrafi unsurlar bağlamında incelenmiştir. Tokat ilinde bulunan ilçe belediye logolarının kentlerin kimliğini ve fonksiyonlarını yansıtma düzeyi ele alınmıştır. Araştırma verilerine Tokat ilinde bulunan ilçe belediyelerinin resmî web sayfasından erişim sağlanmıştır. Verilerin analizinde ilçe belediyesinden uzman kişilerin görüşleri de alınarak betimsel analiz süreçleri izlenmiştir. Araştırmanın sonucunda belediye logolarında kent karakterini yansıtan akarsu, dağ, ova ve bitki örtüsü gibi fiziki özelliklerin yanı sıra camii, kule, baraj, zirai ürünler gibi beşerî coğrafya unsurlarına da rastlanmıştır.
Doğal ortam üzerinde insan etkisinin artması sonucunda doğal bozunumlar (bitki örtüsünün tahrip e... more Doğal ortam üzerinde insan etkisinin artması sonucunda doğal bozunumlar (bitki örtüsünün tahrip edilmesi, yanlış arazi kullanımı, erozyon) ve iklim değişikliği gibi çevresel sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunların giderek artış göstermesi, insanın çevre üzerindeki etkisinin belirlenmesi ve ölçülmesi problemini gündeme getirmiştir. Bu maksatla geliştirilmiş Beşerî Etki İndeksi, sınırları belirlenmiş bir alanda birden fazla parametreyi kullanarak mekân üzerinde antropojenik etkiyi ölçmeyi amaçlar. Bu çalışmada Beşerî Etki İndeksi kullanılarak Denizli ilinde antropojenik etkinin yoğunluğu ve mekânsal dağılışı analiz edilmiştir. Beşerî etki belirlenirken Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemlerinden biri olan Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda Denizli ilinin %0,3'ü çok yüksek, %2'si yüksek, %4'ü orta dereceli insan etkisi altındadır. Buna karşın il yüzölçümünün %35'inde düşük ve %59'unda çok düşük insan etkisi altında olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla Denizli'de beşerî etki yoğun olmakla birlikte belirli ve dar bir alanda faaliyet göstermiştir.
ÖZ
Türkiye-Suriye Sınırı, yakınında bulunan yerleşmeleri başta ekonomik, sosyal ve morfolojik ol... more ÖZ
Türkiye-Suriye Sınırı, yakınında bulunan yerleşmeleri başta ekonomik, sosyal ve morfolojik olmak üzere birçok bakımdan etkilemiştir. Sınırın Türkiye
tarafında yer alan Nusaybin, Kilis, Ceylanpınar, Akçakale ve Karkamış bu şehirlerden birkaçıdır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Nusaybin, kendine has
morfolojik yapısıyla diğer sınır şehirlerinden ayrılmaktadır. Sınır, Türkiye ve Suriye’nin egemenlik alanını belirlemekle kalmamış; güney, güneybatı ve
güneydoğu istikametlerinde şehrin mekânsal gelişimini sınırlamıştır.
Bu çalışma, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in mekânsal gelişimini konu edinmektedir. Şehrin son yüzyılda yaşadığı
şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen
coğrafi faktörler incelenmiştir. Özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân
kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Ayrıca son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden
bahsedilmiştir. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış
çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
Anahtar kelimeler: Nusaybin, Sınır, Mekânsal Gelişim
ABSTRACT
The border between Turkey and Syria has affected the nearby settlements in many ways, primarily in economic, social, and morphological terms. Nusaybin,
Kilis, Ceylanpınar, Akçakale, and Karkamış are a few of the cities located on the Turkish side of the border. As the subject of this study, however, Nusaybin
differs from other border cities with its unique morphological structure. The border defines Turkey and Syria’s sovereign areas and has shaped the spatial
development of Nusaybin city in the south, southwest, and southeast.
This study deals with the spatial development of Nusaybin, which turned into a border town with the foundation of the Republic of Turkey. The study
evaluates the geographical factors that have affected Nusaybin’s urbanization and spatial evolution, and mainly analyzes the effects the border between
Turkey and Syria have had on Nusaybin’s morphological landscape and urban land use from 1923 to the present. The study also talks about the effects urban
transformations have had on spatial development and population growth, using historical records, photographs, satellite images, topographical maps,
urban plans, statistical data, and studies on the subject in this context. These data have additionally been supported by field data.
Keywords: Nusaybin, border, spatial development
Öz Ortaçağ İslam dünyasının yetiştirdiği büyük düşünürlerinden biri olan İbn Haldun, 1332'de Tunu... more Öz Ortaçağ İslam dünyasının yetiştirdiği büyük düşünürlerinden biri olan İbn Haldun, 1332'de Tunus şehrinde doğdu. Hayatı boyunca birçok önemli görevde bulunan düşünür; vezirlik, kâtiplik, şeyhlik ve kadılık gibi vazifeler yaptı. Ömrünün büyük bir kısmını Mağrip, Endülüs ve Mısır'da geçirmiş, bu süre zarfında Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümüne seyahatler yapmıştır. Hayatının son yirmi dört yılını geçirdiği Kahire'de 1406 yılında vefat etmiştir. Birçok Ortaçağ âlimi gibi İbn Haldun da farklı ilimlerle meşgul olmuş; coğrafya, tarih, ekonomi, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve siyaset gibi alanlarda çeşitli görüşler ortaya koymuştur. Bu çalışmada İbn Haldun'un beşeri coğrafya ekseninde coğrafi determinizm ile ilgili görüşleri ele alınmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, İbn Haldun'un Kitâb'ül-İber adlı umumi tarihe dair eserine giriş mahiyetinde yazdığı ve çoğu zaman müstakil bir eser olarak telakki edilen Mukaddime adlı eseri coğrafi bakış açısı ile incelenmiştir. Çalışmada, ulusal ve uluslararası arası kaynaklardan faydalanılarak coğrafi determinizm akımının kısa bir tarihçesi verilerek genel bir kavramsal çerçeve oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha sonra İbn Haldun'un coğrafi determinizmle ilgili görüşleri kendisinden asırlar sonra ortaya çıkan modern coğrafyadaki determinist görüşler ile mukayese edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile birlikte 19. yüzyılın sonlarında doğru akademik coğrafya çalışmalarında bir hayli yaygın olan coğrafi determinizm fikrinin, esas itibariyle 14. yüzyılda İbn Haldun tarafından ele alındığı anlaşılmıştır. Abstract Ibn Khaldun, who is one of the world's great thinkers raised by Medieval Islam, was born in Tunis in 1332. The great thinker has made many important tasks through his life such as; vizier, clerk, sheikh and judge. He spent most of his life in Maghreb, Andalusia, Egypt and during this period, he travelled a large part of North Africa. In 1406 he died in Cairo where he spent the last twenty-four years of his life. Like many Medieval scholars, Ibn Khaldun has interested in different sciences and he has revealed various opinions in such as; geography, history, economics, philosophy, sociology, literature and politics. In this study, the geographical determinism views of Ibn Khaldun have been discussed within the scope of human geography. In this context Ibn Khaldun's Muqaddimah, which is an introduction to Kitâb'ul Iber (general history) and usually considered as an independent study, has been analyzed by geographical perspective. A brief history of the geographical determinism has been tried to fit a general conceptual framework by benefiting from national and international sources. Ibn Khaldun's ideas about geographical determinism has been tried to compare with the determinist views in modern geography that emerged hundreds of years after him. The study found out that, Ibn Khaldun already discussed the principles of geographical determinism in 14 th century, which was quite common in academic geography in 19 th century.
Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine
tab... more Tarihi devirlerden günümüze kentler farklı sebepler doğrultusunda değişim ve dönüşüm sürecine tabi olmuştur. Sanayi Devrimi sonrasında kentler üzerinde görülen nüfus baskısı değişim ve dönüşüm hızını geometrik bir şekilde etkileyerek çarpık kentleşme, altyapı sorunları, kentsel kirlilik ve kültürel çatışma gibi sorunları beraberinde getirmiştir. Canlı bir organizmayı andıran kentler birçok coğrafi sebep doğrultusunda gelişimlerini devam ettirmişlerdir. Yaşadığımız yüzyılda kentler farklı dönüşümlere ve değişimlere uğramaktadır. Kentlerin hem sosyo-kültürel yapısını etkileyen hem de kentlerin yapısal dokusunu değiştiren faktörlerin başında kentsel dönüşüm gelmektedir. Kentsel değişim ve dönüşümlerin önemli sonuçlarından biri ise soylulaştırmadır (gentrifikasyon). Basit bir tanımla soylulaştırma; kentlerde yaşayan düşük gelirli grupların, konutların yenilenmesiyle orta ve üst gelirli gruplarla yer değiştirmesi olayıdır. Soylulaştırma süreci her ne kadar New York ve Londra gibi dünya şehirlerinde popüler olsa da, Amerika’da Minneapolis ve Philadelphia, İngiltere’de Manchester ve Glasgow gibi şehirlerin merkezlerinde de görülmektedir. Soylulaştırma kavramı çerçevesinde çalışma alanı olarak belirlenen ve nüfus büyüklüğü açısından dünyanın birçok devletinden daha kalabalık olan İstanbul’da; Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy gibi 16 ilçede kentsel dönüşüm uygulanmaktadır. Bu bağlamda gerçekleşen değişim ve dönüşüm global ölçekte yaşanan soylulaştırma olgusuna örnek teşkil etmektedir. Soylulaştırma kavramı etrafında şehir coğrafyası perspektifli bir incelemeye tabi tutulacak olan çalışma alanında yapılan kentsel dönüşümler incelenerek; yaşanan değişim, dönüşüm ve bunun sosyo-kültürel yansımaları ortaya konmuştur.
Öz Ortaçağ coğrafyacıları, İlkçağ coğrafi bilgi birikiminden istifade ederek, bu birikimi zenginl... more Öz Ortaçağ coğrafyacıları, İlkçağ coğrafi bilgi birikiminden istifade ederek, bu birikimi zenginleştir-miş ve modern döneme taşımışlardır. Bu anlamda Ortaçağ coğrafyacıları İlkçağ ve modern dönem arasında köprü vazifesi görmüşlerdir. Bu vazifeyi yapan dönemin önemli coğrafyacılarından birisi de İbn Haldun' dur. İbn Haldun coğrafya bilimini yakından ilgilendiren çevresel determinizm, yedi ik-lim bölgesi, yerleşme ve iktisat gibi konularda önemli tespitlerde bulunmuştur. Bu çalışmada, ekono-mik coğrafyanın prensipleri ile İbn Haldun'un iktisadi anlamda öne sürdüğü görüşleri incelenmiştir. Zira İbn Haldun, hem yaptığı gözlemler hem de yazılı kaynaklardan elde ettiği bilgi ve tecrübe ile be-şeri coğrafya ekseninde bazı iktisadi görüşler ortaya koymuştur. Bu görüşlere, coğrafyada önemli bir veri kaynağı olan gezi-gözlem metodu ile ulaşmış, bu anlamda kendisinden sonra gelen coğrafyacıla-rın öncüsü olmuştur. Bu bağlamda, Mukaddime isimli eseri coğrafi bakış açısı ile tahkik edilecek; İbn Haldun'un fikirleri ve modern coğrafyacıların görüşleri aynı zeminde tartışılacaktır. Çalışmada, İbn Haldun'un modern iktisadi coğrafyanın temel sayılabilecek bir takım görüşleri, modern coğrafyanın kuruluşundan – yaklaşık olarak beş asır önce – öne sürdüğü anlaşılmıştır.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017
Özet Cami, çarşı ve hamam Türk İslam şehirlerinin en önemli unsurlarıdır. Türk İslam şehirlerinde... more Özet Cami, çarşı ve hamam Türk İslam şehirlerinin en önemli unsurlarıdır. Türk İslam şehirlerinde şehrin en merkezi yerinde bu üç unsurun bir arada olması beklenir. Bunlardan tarihi hamamlar, Türk İslam mimarisinin ve sosyal hayatının simgeleri olarak günümüze kadar işlevsel özelliklerini koruyarak gelmişlerdir. Bir kısmı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ukdesinde bulunan tarihi hamamların, özel mülk olarak işletilenleri ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü ile hisseli olanları da bulunmaktadır. Türklerin hâkimiyetinde kalmış bütün şehirlerde örneklerini gördüğümüz hamamlar özellikle İstanbul, Bursa, Edirne, Isparta, Konya, Erzurum, Diyarbakır ve daha birçok şehrimizde çok sayıda bulunmaktadır. Ancak günümüze ulaşmış olan hamamların büyük çoğunluğu imparatorluk başkenti İstanbul'da ve şehrin eski dokusunun izlerinin en yoğun olduğu Fatih, Üsküdar, Beyoğlu, Eyüp ilçelerinde yer almaktadır. Her ne kadar çoğu yıkılmış ve işlevini kaybetmiş olsa da hala işlevini sürdüren, iyi korunmuş ve turizm açısından da önem taşıyan hamamlar vardır. Bu tarihi yapılara sahip çıkmak Türk İslam kültür mirasına sahip çıkmak demektir. Kültür coğrafyası açısından önemli bir simge, maddi kültürün çok önemli temsilcisi olan bu eserler, hem Türklerde şehir hayatının kendine özgü bir medeniyeti temsil ettiğine şahitlik yaparlar hem de günümüz şartlarında turizm açısından önemli bir ekonomik potansiyel oluştururlar. Yani mevcut yapılara ve işlevlerine dikkat çekmenin, kültürel anlamda olduğu gibi ekonomik anlamda da faydaları vardır ki bunların başında turizm için önemli bir çekicilik oluşturması gelir. Günümüzde gittikçe artan kültür turizmi, şehirlere ve şehirlerin geçmişe ait izlerine olan ilgiyi de arttırmıştır. Bu anlamda İstanbul'un tarihi hamamlarının günümüzdeki durumu, işlevsel özellikleri ve şehir içinde dağılışı irdelenmiştir. Ayrıca turizm açısından bir aktivite oluşturan ve ilgi çeken bu tarihi yapıların nasıl değerlendirildiği İstanbul için araştırılmıştır. Abstract The mosques, bathhouses and bazaars are the most important constructions of Turk-Islam cities. These tree constructions are supposed to be located in Turk-Islam city centers. Until now as a symbol of social life and Turk-Islam architecture, historical baths have protected their functional characteristics. Whereas General Directorate for Foundations of Turkish Republic governs them, the directorate and individuals or the directorate operates the most of them fully. These baths which are found in every cities where they governed by Turkish States are notably located in the most of cities such as İstanbul, Bursa, Edirne, Isparta, Konya, etc. Protecting these constructions are crucial for handing Turk-Islam Culture Heritage down. These heritages, an important symbol for culture geography and material culture, symbolize both unique Turkish city life and financial potential in tourism attractions. Taking attractions to these constructions and their functions has cultural meanings besides financial meanings. It also creates an important attractions in tourism activities. These constructions create an increasing potential to different tourism activities including city, culture and nostalgia tourism. This study has a focus on and attention to historical baths which are mostly devastated. Especially in this sense, Historical Turkish Baths, which create a different activity in terms of tourism and touristic attraction, will be investigated for Istanbul.
Islamic banks have, over the last few decades, become very popular in the Gulf countries and in s... more Islamic banks have, over the last few decades, become very popular in the Gulf countries and in some countries in Southeast Asia with a majority Muslim population. They are on the rise even in some western cities such as London or New York which have witnessed a significant increase in their Muslim population. In this context, it is then surprising to see that in Turkey, a country in which almost 100% of the population is Muslim, the Islamic banking system is still in its incipient stage. This study has investigated the reasons for the underdevelopment of the Islamic banking system in Turkey. We found that, due to the long period of secularism, most Turks separate religion from business and select their bank based on financial advantages, diversity of financial products and quality of service rather than based on the need to adhere to Shari'a principles. Many people also do not trust that these institutions are really Shari'a-compliant and safe. This is partly due to the customers' lack of understanding of how these banks operate and partly due to the numerous cases of bad practices reported by the media and the academic literature. We conclude that, while their assets and share will most probably increase over the next 10 years it seems very unlikely that Islamic banks will really become a sustainable alternative banking system in Turkey. The Islamic banking system will rather remain an additional or complementary banking system.
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
ÖZ
İnsan ve doğal ortam arasında birçok açıdan önemli bir etkileşim söz konusudur. Bu karşılıklı... more ÖZ
İnsan ve doğal ortam arasında birçok açıdan önemli bir etkileşim söz konusudur. Bu karşılıklı ilişki coğrafya biliminin önemli ve ana konularından birisini
teşkil eder. Bu çalışmada da insanın özellikle kıyılar üzerindeki etkisinin ne şekilde olduğu ele alınmıştır. Araştırmanın konusu olarak seçilen bölge olan
Kocaeli Platosu’ nun Karadeniz kıyılarında insanın, doğal ortam üzerinde ne gibi etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Çalışmada belirlenen 3 farklı konumdaki
beşeri faaliyetler sonucu doğal ortamda oluşan değişikliklerin neden ve sonuçları araştırma kapsamında incelenmiştir. Bölgedeki beşeri faaliyetlerin
sonucunda, kıyı topoğrafyasında önemli değişikliklerin olduğu gözlemlenmiştir. İlk olarak bu alanda taş ocağı işletmelerinin yer aldığı ve bunun kıyı
şekillenmesinde etkili olduğu belirlenmiştir. Diğer bir tespit ise literatürde doğal yollarla oluştuğu belirtilmesine karşın beşeri etki sonucunda teşekkül ettiği
düşünülen oluşumlardır. Çalışmanın temel kaynağını arazi incelemesi oluşturmaktadır. Belirlenen lokasyonlarda yapılan incelemeler, beşeri etkinin
bölgedeki etkisinin görülmesi açısından önemlidir. Yine doğrudan inceleme alanını konu alan çalışmalara yönelik literatür taraması yapılmıştır. Buna ek
olarak da bölgenin yapısal oluşumuna etki eden çalışmalara yönelik de literatür incelemesi yapılmıştır. Ayrıca bölgeye ait 1/100.000’lik jeoloji haritaları ile
1/25.000’lik topoğrafya paftalarından faydalanılarak bölgeye ait haritalar oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kıyı kullanımı, Antroposen, Kocaeli Platosu.
ABSTRACT
Interaction between humans and the natural environment has been one of the essential and prominent topic of geography science. This study deals with
this interaction. The purpose of the study is to investigate the causes and consequences of the ongoing interaction between the human and natural
environment on the Black Sea coast of the Kocaeli Plateau. For this purpose, geological and topographic maps covering the study area and the data
obtained from the field study were used as the basic material. In addition, literature review has been conducted in order to reach the records of the past in
the field. In addition, 1 / 100.000 geological maps belonging to the region and 1 / 25.000 topographical maps were used to create maps belonging to the
region. As a result of observations made on the Black Sea coast of Kocaeli Plateau, it has been understood that the natural environment and human
relations continue today as it was happened in the past.
Keywords: Anthropocene, Kocaeli Plateau, human effect on coastline.
In the educational institutions and universities, which on the top of all educational
institution... more In the educational institutions and universities, which on the top of all educational institutions, in order to process the organizations fluently and make an efficient educational term are usually depends on the information that archived by classification of the information as well as accessible and reliable information. The universities are not a static structure; they are like living organism, because there is a continuous development change in the context of spatial data and non-spatial data in each semester and every year. It refers the spatial data about new buildings, transportation networks, green space and non-spatial data about academic and administrative staff and students in the each unit. In this context, there are many systems have been developed in order to classify data and for effective usage of information according to different purposes. Geographic Information Systems (GIS) is the most common technology in those systems. GIS has a crucial role in terms of creating the spatial information of a particular area. Göztepe Campus of Marmara University has been selected as the study area. The primary objective of this study is the creation of Campus Information System of Marmara University Göztepe Campus (MÜKBİS) based on Geographical Information Systems (GIS). The study field will be examined with the geographical perspective and during the digitization process all obtained data will be transferred to GIS. In that case, information of all the elements falling in the study area will be digitized and an inventory study will be carried end of the study. In accordance with data which is obtained before, queries will be made in order to produce spatial characteristics of the study area. Moreover, with the creation of information system of the campus, the functional properties and personnel, student information of the study area will be accessed more effici,ently and safely. Key Words: Marmara University, Marmara University Campus Information Systems GIS, Göztepe Campus
While the financial world is still dominated by conventional banks, based on western economic pri... more While the financial world is still dominated by conventional banks, based on western economic principles, the number of Islamic banks is on the rise. Islamic banks have originated from colonial India as a response of the Muslims to the British who attempted to westernize their society. Other similar financial operations based on Islamic Law (Shari’a) were established in Pakistan, Malaysia and Egypt to facilitate access of rural poor to interest-free loans. However, being unprofitable, these operations did not survive for very long. Islamic banks, unlike conventional banks, are not based on interest and conduct their business in accordance with a wide array of ethical and moral issues. The modern phase of Islamic banking started in the 1970s when the Islamic Development Bank was founded in Saudi Arabia. Soon after, a number of commercial banks were established in the neighboring countries. From this core, over the last four decades, Islamic finance and banking has spread across the entire Muslim world and beyond to become a global phenomenon. This study examines the development of Islamic banking in Turkey in the wider context of global expansion. Turkey is an interesting case study because, although its population is nearly 100% Muslim, it is a secular state built on the model of Western European countries. However, lately, the moderate Islamic party in power since 2002 has shown some signs of openness towards a parallel banking system based on Islamic principles.
ABSTRACT:
This study is about the development of participation (Islamic) banks in Turkey. Islamic... more ABSTRACT: This study is about the development of participation (Islamic) banks in Turkey. Islamic banks are interest-free and comply with the Shari‘a demands. As such, they are appealing to customers with more conservative, religious views. They have become very popular in the Gulf countries and in some countries in Southeast Asia with a majority Muslim population (mainly Malaysia). Islamic banks are on the rise even in some western cities such as London or New York which have, over the last few decades, witnessed a significant increase in their Muslim population. In this context, it is then surprising to see that in Turkey, a country in which almost 100% of the population is Muslim, the Islamic Banking System is still in its incipient stage, in spite of the great economic achievements enjoyed by this country over the last decade or so and in spite of being run by a (moderately) Islamic government. This study will investigate the reasons for the underdevelopment of the Islamic banking system in Turkey by using interviews with industry executives and Islamic scholars. Keywords: Financial Geography, Islamic Finance, Participation Banks
Şehirler, tarihi süreçte yaşanan farklı siyasi ve kültürel şartlara uyum sağlayarak gelişen ve de... more Şehirler, tarihi süreçte yaşanan farklı siyasi ve kültürel şartlara uyum sağlayarak gelişen ve değişen beşerî yapılardır. Tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar çeşitli koşullar altında değişen ve gelişen şehirlerden biri de Nusaybin’dir. Nusaybin, nüfus özellikleri bakımından orta ölçekli bir yerleşme olmasına karşın, bulunduğu konum ve morfolojik yapısı itibariyle önemli bir şehirdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Dicle Bölümü’nde yer alan şehir, idari olarak Mardin iline bağlı Nusaybin ilçesinin idari merkezidir. Bir sınır şehri olan Nusaybin, 2020 yılında 86.780 kişilik nüfusuyla bölgenin önemli merkezlerinden biridir. Şehrin bulunduğu ilçenin doğusunda Şırnak, kuzeyinde Midyat, batısında Artuklu (Mardin merkez ilçesi) ile Ömerli ilçeleri ve güneyinde Suriye sınırı bulunur. Mardin il merkezine olan uzaklığı 50 km ve yüzölçümü ise 952 hektardır. “Nusaybin’de Şehirleşme ve Mekânsal Gelişim” başlığını taşıyan bu tez, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in şehirsel coğrafya özelliklerini konu edinmektedir. Şehrin tarihi süreçte yaşadığı şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen coğrafi faktörler incelenmiştir. Nüfusun şehirleşme ve mekânsal gelişime etkisi üzerinde durulmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Özellikle son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden bahsedilmiştir. Nusaybin’in şehirsel fonksiyonları ve bölgedeki merkezi rolüne temas edilmiş, şehrin genel coğrafi sorunlarına çözüm üretilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, şehrin değişen tarihi ve coğrafi şartlara nasıl uyum sağlayarak günümüze kadar geldiğini araştırmaktır. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
Ibn Khaldun, is one of the medieval geographer who serves as a bridge between antiquity and the m... more Ibn Khaldun, is one of the medieval geographer who serves as a bridge between antiquity and the modern era, was born in Tunis in 1332. The great thinker has made many important task through his life such as; vizier, clerk, sheikh and judge. He spent most of his life in Maghreb, Andalusia, Egypt and during this period, he travelled a large part of North Africa. In 1406, he died in Cairo where he spent the last twenty-four years of his life. Like many Medieval scholars, Ibn Khaldun has interested in different sciences and he has revealed various opinions in such as; geography, history, economics, philosophy, sociology, literature and politics. In the thesis, the human geography views of Ibn Khaldun have been discussed. In this context, Ibn Khaldun's Muqaddimah, which is an introduction to Kitâb’ul Iber (general history) and usually considered as an independent study, has been analyzed by geographical perspective. The subjects in Muqaddimah such as seven climate regions, geographical determinism, settlement geography, political geography and economic geography are taken by geographical perspective and they have been compared with modern geography. Ibn Khaldun's geographical ideas have been tried to compare with the views in modern geography that emerged hundreds of years after him. Therefore, the thesis focuses on the similarities and differences between Ibn Khaldun’s views and modern geography.
İstanbul metropol alanın en eski idari birimlerinden olan Üsküdar ilçesinde, doğalortam büyük ölç... more İstanbul metropol alanın en eski idari birimlerinden olan Üsküdar ilçesinde, doğalortam büyük ölçüde yerleşmeyle maskelenmiştir. İlçe sınırları dâhilinde kalanalan, bütünüyle şehirsel alan içerisinde kalmıştır. Yarım milyondan fazla insanaev sahipliği yapan Üsküdar ilçesinde dağınık halde bulunan bazı yeşil alanlar, yerleşmeninhızlı ilerleyişinden kurtulmuştur. Yeşil alan olarak değerlendirilen park,bahçe, koruluk, tarım arazileri, mezarlıklar ve diğer yeşil alanlarının durumu, buçalışmanın konusunu oluşturur. Çalışmanın temel amacı Üsküdar ilçesinde yeşilalan kullanım durumunu mekânsal açıdan araştırmaktadır. Yeşil alanların büyüklüğü,yerleşim alanı içerisindeki coğra¸ dağılışı, kişi başına düşen yeşil alan miktarıve yeşil alanların fonksiyonel özellikleri üzerinde durulmuştur.
Özet
Nüfus, beşerî hayatın en değişken yapılarından biridir. Şehirlerin mekânsal gelişiminde bu d... more Özet Nüfus, beşerî hayatın en değişken yapılarından biridir. Şehirlerin mekânsal gelişiminde bu değişken yapının etkisi büyüktür. Söz gelimi, nüfusun artmasına paralel konut ihtiyacı ortaya çıkmakta ve bu da şehirlerin morfolojik olarak genişlemesine yol açmaktadır. Konutların inşa edilmesiyle diğer fonksiyonel özelliklere sahip binalar (okul, market, cami, iş yeri vb.) da gelişmeye başlamaktadır. Dolaysıyla mekânsal gelişimde nüfus önemli bir dinamizm olarak karşımıza çıkar. Bu çalışmada nüfus ve şehirleşme ilişkisi Nusaybin şehri örneğinde ele alınmıştır. Cumhuriyet döneminde şehrin nüfus gelişimi ile yerleşmenin mekânsal gelişimi arasındaki ilişki incelenmeye çalışılmıştır. Nüfus artışına bağlı olarak Nusaybin’in şehir hüviyetine kavuşma süreci ele alınmıştır. Çalışmanın temel amacı, Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişim sürecinde nüfusun etkisini coğrafi perspektifle ortaya koymaktır. Şehirde nüfus hareketleri ve nüfus artışının mekânsal etkileri ile birlikte morfolojik sonuçları üzerinde durulmuştur. Bu amaç doğrultusunda, 1927-2019 yılları arasında yapılan nüfus ve bina sayım sonuçları, topografya haritaları, uydu görüntüleri ve konuyla ilgili literatürden istifa edilmiştir. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişiminde nüfus hareketleri ve niteliklerinin önemli bir dinamizm olduğu anlaşılmıştır.
4. International Research Congress on Social Sciences , 2019
Özet
Mukaddime, Orta Çağ’ın son coğrafyacılarından İbn Haldun tarafından Kitab’ul İber isimli dün... more Özet Mukaddime, Orta Çağ’ın son coğrafyacılarından İbn Haldun tarafından Kitab’ul İber isimli dünya tarihi eserine giriş mahiyetinde yazılmıştır. Ancak adı geçen eser için yazılan bu giriş, daha sonra müstakil bir eser halini almıştır. Birçok dile çevrilmiş olan Mukaddime coğrafya, tarih, sosyoloji ve siyaset gibi disiplinlerde çalışan sosyal bilimcilerin temel kaynaklarından biri olmuştur. Eserin bu denli ilgi görmesinin nedenlerini, hiç şüphesiz müellifin yapmış olduğu tespit ve vardığı sonuçlar ile eserin muhteva ve metodolojisinde aramak gerekir. Bu çalışmanın konusunu, Mukaddime’de kullanılan coğrafi kaynaklar teşkil eder. Bu bağlamda Mukaddime’de zikredilen ve yer yer alıntılar yapılan coğrafi kaynaklar ve bunlardan faydalanış biçimi ele alınmıştır. Eserde yer alan coğrafi bilgilerin bir kısmı daha önce yaşamış coğrafyacıların eserlerinden istifade edilerek yazılmıştır. Çalışmada bunlara örnekler verilmiştir. Çalışmanın temel amacı, Mukaddime’den önce yazılmış coğrafi eserlerin İbn Haldun’un meşhur eserine katkı ve etkisini incelemektir. Bu sayede İbn Haldun’un coğrafya görüşünün oluşumunda bu eserlerin önemine dikkat çekilmiştir. Anahtar Kelimeler: İbn Haldun, Mukaddime, Coğrafya, Coğrafyacılar, Orta Çağ
Bu bölümde Denizli ilinde bulunan şehir, kasaba ve kırsal yerleşmelerincoğrafi konumu, tarihi geç... more Bu bölümde Denizli ilinde bulunan şehir, kasaba ve kırsal yerleşmelerincoğrafi konumu, tarihi geçmişi, morfolojik ve iktisadi yapısı kısaca incelenmiştir.Kültürel coğrafyanın bir parçası olarak yerleşmelerin mekânsal hikayesive insan-çevre etkileşimi konu edilmiştir. Yerleşmelerin tarihi gelişimsürecinde coğrafi mekâna vurgu yapılmıştır. Bu bağlamda Denizli ilinde nüfusu20 bini aşan şehirler, nüfusu 5.000-20.000 arasındaki kasabalar ve sonolarak nüfusu 5 binin altında kalan kırsal yerleşmeler konu edinmiştir. Sonuçve tartışma bölümünde Denizli ilinde bulunan yerleşmelerin genel coğrafikarakterleri, ortak özellikleri ve farklılıkları üzerinde durulmuştur.
Fransız coğrafyacı Jean Gottmann’ın ifade ettiği gibi “Dünya bir beyzbol topugibi dümdüz bir yüze... more Fransız coğrafyacı Jean Gottmann’ın ifade ettiği gibi “Dünya bir beyzbol topugibi dümdüz bir yüzeye sahip olsaydı, coğrafya diye bir bilim dalı olmayacaktı(Özgüç, 2013:17).” Yani dünyadaki her yer aynı olsaydı, coğrafya bilimine ihtiyaçkalkmayacaktı (Tümertekin, 2014:4). Aynı şekilde yeryüzündeki bütün kentleraynı ve tek tip özelliklere sahip olsaydı, kent kimliği okuryazarlığından söz etmekmümkün olmayacaktı. Kent kimliği okuryazarlığına olan ihtiyaç kentlerin fiziki vebeşerî özelliklerinin farklı olmasından kaynaklanır. Kent kimliği okuryazarlığınınamacı bu farklılıkları mekânsal ölçekte kavrayabilme becerisini edinmektir.
Uploads
şehrin kenar bölgelerinde yetersiz ve düşük yoğunluklu bir
banliyöleşme süreci olarak ifade edilir. Bu süreç, farklı form ve
karakterlerde oluşur. Şehrin kenarında düşük yoğunluklu, doğrusal,
dağınık ve sıçramalı gelişme şeklinde kendini gösterir. Şehirsel
saçaklanma şehirde nüfusun artması, gelir artışı ve sarkaç ulaşım
(commuting) maliyetinin azalmasıyla gelişir. Özellikle motorlu
araçların yaygınlaşmasından sonra şehir sakinleri yerleşmenin dışına
doğru iskân etmeye başlamasıyla saçaklanma süreci hızlanmıştır.
Bunun sonucunda daha önce tarımsal faaliyetler için kullanılan
araziler ve ormanlar, zamanla şehirsel alana dönüşmüştür.
Bu çalışmada, böyle bir dönüşümü tecrübe eden Çorlu şehrinde
saçaklanmanın nedenleri ve mekânsal sonuçları üzerinde durulmuştur.
Şehirde saçaklanmanın tarihsel gelişimi ve günümüzdeki
durumu ortaya konulmuş, bu maksatla konuyla ilgili yazılmış çalışmalar,
hava fotoğrafları, ortofotolar, uydu görüntüleri, topografya
haritaları, arazi kullanım kabiliyeti ve CORINE veri tabanı
kullanılmıştır. Söz konusu veriler, ArcGIS ve TerrSet programları
ile analiz edilerek şehirsel saçaklanmanın yaşandığı alanlar tespit
edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, Çorlu’da şehirsel saçaklanmanın
sanayileşme ve düşük yoğunluklu yerleşmelere bağlı
olarak geliştiği, ulaşım güzergahları ile şekillendiği ve verimli tarım
arazilerinin giderek şehirsel alanlara dönüştüğü anlaşılmıştır.
Türkiye-Suriye Sınırı, yakınında bulunan yerleşmeleri başta ekonomik, sosyal ve morfolojik olmak üzere birçok bakımdan etkilemiştir. Sınırın Türkiye
tarafında yer alan Nusaybin, Kilis, Ceylanpınar, Akçakale ve Karkamış bu şehirlerden birkaçıdır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Nusaybin, kendine has
morfolojik yapısıyla diğer sınır şehirlerinden ayrılmaktadır. Sınır, Türkiye ve Suriye’nin egemenlik alanını belirlemekle kalmamış; güney, güneybatı ve
güneydoğu istikametlerinde şehrin mekânsal gelişimini sınırlamıştır.
Bu çalışma, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in mekânsal gelişimini konu edinmektedir. Şehrin son yüzyılda yaşadığı
şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen
coğrafi faktörler incelenmiştir. Özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân
kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Ayrıca son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden
bahsedilmiştir. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış
çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
Anahtar kelimeler: Nusaybin, Sınır, Mekânsal Gelişim
ABSTRACT
The border between Turkey and Syria has affected the nearby settlements in many ways, primarily in economic, social, and morphological terms. Nusaybin,
Kilis, Ceylanpınar, Akçakale, and Karkamış are a few of the cities located on the Turkish side of the border. As the subject of this study, however, Nusaybin
differs from other border cities with its unique morphological structure. The border defines Turkey and Syria’s sovereign areas and has shaped the spatial
development of Nusaybin city in the south, southwest, and southeast.
This study deals with the spatial development of Nusaybin, which turned into a border town with the foundation of the Republic of Turkey. The study
evaluates the geographical factors that have affected Nusaybin’s urbanization and spatial evolution, and mainly analyzes the effects the border between
Turkey and Syria have had on Nusaybin’s morphological landscape and urban land use from 1923 to the present. The study also talks about the effects urban
transformations have had on spatial development and population growth, using historical records, photographs, satellite images, topographical maps,
urban plans, statistical data, and studies on the subject in this context. These data have additionally been supported by field data.
Keywords: Nusaybin, border, spatial development
tabi olmuştur. Sanayi Devrimi sonrasında kentler üzerinde görülen nüfus baskısı değişim ve dönüşüm
hızını geometrik bir şekilde etkileyerek çarpık kentleşme, altyapı sorunları, kentsel kirlilik ve
kültürel çatışma gibi sorunları beraberinde getirmiştir. Canlı bir organizmayı andıran kentler birçok
coğrafi sebep doğrultusunda gelişimlerini devam ettirmişlerdir. Yaşadığımız yüzyılda kentler farklı
dönüşümlere ve değişimlere uğramaktadır. Kentlerin hem sosyo-kültürel yapısını etkileyen hem de
kentlerin yapısal dokusunu değiştiren faktörlerin başında kentsel dönüşüm gelmektedir. Kentsel
değişim ve dönüşümlerin önemli sonuçlarından biri ise soylulaştırmadır (gentrifikasyon). Basit bir
tanımla soylulaştırma; kentlerde yaşayan düşük gelirli grupların, konutların yenilenmesiyle orta ve
üst gelirli gruplarla yer değiştirmesi olayıdır. Soylulaştırma süreci her ne kadar New York ve Londra
gibi dünya şehirlerinde popüler olsa da, Amerika’da Minneapolis ve Philadelphia, İngiltere’de Manchester
ve Glasgow gibi şehirlerin merkezlerinde de görülmektedir. Soylulaştırma kavramı çerçevesinde
çalışma alanı olarak belirlenen ve nüfus büyüklüğü açısından dünyanın birçok devletinden
daha kalabalık olan İstanbul’da; Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy gibi 16 ilçede kentsel dönüşüm
uygulanmaktadır. Bu bağlamda gerçekleşen değişim ve dönüşüm global ölçekte yaşanan
soylulaştırma olgusuna örnek teşkil etmektedir. Soylulaştırma kavramı etrafında şehir coğrafyası
perspektifli bir incelemeye tabi tutulacak olan çalışma alanında yapılan kentsel dönüşümler incelenerek;
yaşanan değişim, dönüşüm ve bunun sosyo-kültürel yansımaları ortaya konmuştur.
İnsan ve doğal ortam arasında birçok açıdan önemli bir etkileşim söz konusudur. Bu karşılıklı ilişki coğrafya biliminin önemli ve ana konularından birisini
teşkil eder. Bu çalışmada da insanın özellikle kıyılar üzerindeki etkisinin ne şekilde olduğu ele alınmıştır. Araştırmanın konusu olarak seçilen bölge olan
Kocaeli Platosu’ nun Karadeniz kıyılarında insanın, doğal ortam üzerinde ne gibi etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Çalışmada belirlenen 3 farklı konumdaki
beşeri faaliyetler sonucu doğal ortamda oluşan değişikliklerin neden ve sonuçları araştırma kapsamında incelenmiştir. Bölgedeki beşeri faaliyetlerin
sonucunda, kıyı topoğrafyasında önemli değişikliklerin olduğu gözlemlenmiştir. İlk olarak bu alanda taş ocağı işletmelerinin yer aldığı ve bunun kıyı
şekillenmesinde etkili olduğu belirlenmiştir. Diğer bir tespit ise literatürde doğal yollarla oluştuğu belirtilmesine karşın beşeri etki sonucunda teşekkül ettiği
düşünülen oluşumlardır. Çalışmanın temel kaynağını arazi incelemesi oluşturmaktadır. Belirlenen lokasyonlarda yapılan incelemeler, beşeri etkinin
bölgedeki etkisinin görülmesi açısından önemlidir. Yine doğrudan inceleme alanını konu alan çalışmalara yönelik literatür taraması yapılmıştır. Buna ek
olarak da bölgenin yapısal oluşumuna etki eden çalışmalara yönelik de literatür incelemesi yapılmıştır. Ayrıca bölgeye ait 1/100.000’lik jeoloji haritaları ile
1/25.000’lik topoğrafya paftalarından faydalanılarak bölgeye ait haritalar oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kıyı kullanımı, Antroposen, Kocaeli Platosu.
ABSTRACT
Interaction between humans and the natural environment has been one of the essential and prominent topic of geography science. This study deals with
this interaction. The purpose of the study is to investigate the causes and consequences of the ongoing interaction between the human and natural
environment on the Black Sea coast of the Kocaeli Plateau. For this purpose, geological and topographic maps covering the study area and the data
obtained from the field study were used as the basic material. In addition, literature review has been conducted in order to reach the records of the past in
the field. In addition, 1 / 100.000 geological maps belonging to the region and 1 / 25.000 topographical maps were used to create maps belonging to the
region. As a result of observations made on the Black Sea coast of Kocaeli Plateau, it has been understood that the natural environment and human
relations continue today as it was happened in the past.
Keywords: Anthropocene, Kocaeli Plateau, human effect on coastline.
institutions, in order to process the organizations fluently and make an efficient educational
term are usually depends on the information that archived by classification of the
information as well as accessible and reliable information. The universities are not a static
structure; they are like living organism, because there is a continuous development change in
the context of spatial data and non-spatial data in each semester and every year. It refers the
spatial data about new buildings, transportation networks, green space and non-spatial data
about academic and administrative staff and students in the each unit. In this context, there
are many systems have been developed in order to classify data and for effective usage of
information according to different purposes. Geographic Information Systems (GIS) is the
most common technology in those systems.
GIS has a crucial role in terms of creating the spatial information of a particular area.
Göztepe Campus of Marmara University has been selected as the study area. The primary
objective of this study is the creation of Campus Information System of Marmara University
Göztepe Campus (MÜKBİS) based on Geographical Information Systems (GIS). The study
field will be examined with the geographical perspective and during the digitization process
all obtained data will be transferred to GIS. In that case, information of all the elements
falling in the study area will be digitized and an inventory study will be carried end of the
study. In accordance with data which is obtained before, queries will be made in order to
produce spatial characteristics of the study area. Moreover, with the creation of information
system of the campus, the functional properties and personnel, student information of the
study area will be accessed more effici,ently and safely.
Key Words: Marmara University, Marmara University Campus Information Systems
GIS, Göztepe Campus
number of Islamic banks is on the rise. Islamic banks have originated from colonial India as a response of the Muslims
to the British who attempted to westernize their society. Other similar financial operations based on Islamic Law
(Shari’a) were established in Pakistan, Malaysia and Egypt to facilitate access of rural poor to interest-free loans.
However, being unprofitable, these operations did not survive for very long. Islamic banks, unlike conventional banks,
are not based on interest and conduct their business in accordance with a wide array of ethical and moral issues.
The modern phase of Islamic banking started in the 1970s when the Islamic Development Bank was founded in
Saudi Arabia. Soon after, a number of commercial banks were established in the neighboring countries. From this
core, over the last four decades, Islamic finance and banking has spread across the entire Muslim world and beyond to
become a global phenomenon.
This study examines the development of Islamic banking in Turkey in the wider context of global expansion.
Turkey is an interesting case study because, although its population is nearly 100% Muslim, it is a secular state built
on the model of Western European countries. However, lately, the moderate Islamic party in power since 2002 has
shown some signs of openness towards a parallel banking system based on Islamic principles.
This study is about the development of participation (Islamic) banks in Turkey. Islamic banks are interest-free
and comply with the Shari‘a demands. As such, they are appealing to customers with more conservative, religious
views. They have become very popular in the Gulf countries and in some countries in Southeast Asia with a
majority Muslim population (mainly Malaysia). Islamic banks are on the rise even in some western cities such as
London or New York which have, over the last few decades, witnessed a significant increase in their Muslim
population. In this context, it is then surprising to see that in Turkey, a country in which almost 100% of the
population is Muslim, the Islamic Banking System is still in its incipient stage, in spite of the great economic
achievements enjoyed by this country over the last decade or so and in spite of being run by a (moderately)
Islamic government. This study will investigate the reasons for the underdevelopment of the Islamic banking
system in Turkey by using interviews with industry executives and Islamic scholars.
Keywords: Financial Geography, Islamic Finance, Participation Banks
“Nusaybin’de Şehirleşme ve Mekânsal Gelişim” başlığını taşıyan bu tez, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in şehirsel coğrafya özelliklerini konu edinmektedir. Şehrin tarihi süreçte yaşadığı şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen coğrafi faktörler incelenmiştir. Nüfusun şehirleşme ve mekânsal gelişime etkisi üzerinde durulmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Özellikle son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden bahsedilmiştir. Nusaybin’in şehirsel fonksiyonları ve bölgedeki merkezi rolüne temas edilmiş, şehrin genel coğrafi sorunlarına çözüm üretilmeye çalışılmıştır.
Çalışmanın amacı, şehrin değişen tarihi ve coğrafi şartlara nasıl uyum sağlayarak günümüze kadar geldiğini araştırmaktır. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
In the thesis, the human geography views of Ibn Khaldun have been discussed. In this context, Ibn Khaldun's Muqaddimah, which is an introduction to Kitâb’ul Iber (general history) and usually considered as an independent study, has been analyzed by geographical perspective. The subjects in Muqaddimah such as seven climate regions, geographical determinism, settlement geography, political geography and economic geography are taken by geographical perspective and they have been compared with modern geography. Ibn Khaldun's geographical ideas have been tried to compare with the views in modern geography that emerged hundreds of years after him. Therefore, the thesis focuses on the similarities and differences between Ibn Khaldun’s views and modern geography.
şehrin kenar bölgelerinde yetersiz ve düşük yoğunluklu bir
banliyöleşme süreci olarak ifade edilir. Bu süreç, farklı form ve
karakterlerde oluşur. Şehrin kenarında düşük yoğunluklu, doğrusal,
dağınık ve sıçramalı gelişme şeklinde kendini gösterir. Şehirsel
saçaklanma şehirde nüfusun artması, gelir artışı ve sarkaç ulaşım
(commuting) maliyetinin azalmasıyla gelişir. Özellikle motorlu
araçların yaygınlaşmasından sonra şehir sakinleri yerleşmenin dışına
doğru iskân etmeye başlamasıyla saçaklanma süreci hızlanmıştır.
Bunun sonucunda daha önce tarımsal faaliyetler için kullanılan
araziler ve ormanlar, zamanla şehirsel alana dönüşmüştür.
Bu çalışmada, böyle bir dönüşümü tecrübe eden Çorlu şehrinde
saçaklanmanın nedenleri ve mekânsal sonuçları üzerinde durulmuştur.
Şehirde saçaklanmanın tarihsel gelişimi ve günümüzdeki
durumu ortaya konulmuş, bu maksatla konuyla ilgili yazılmış çalışmalar,
hava fotoğrafları, ortofotolar, uydu görüntüleri, topografya
haritaları, arazi kullanım kabiliyeti ve CORINE veri tabanı
kullanılmıştır. Söz konusu veriler, ArcGIS ve TerrSet programları
ile analiz edilerek şehirsel saçaklanmanın yaşandığı alanlar tespit
edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, Çorlu’da şehirsel saçaklanmanın
sanayileşme ve düşük yoğunluklu yerleşmelere bağlı
olarak geliştiği, ulaşım güzergahları ile şekillendiği ve verimli tarım
arazilerinin giderek şehirsel alanlara dönüştüğü anlaşılmıştır.
Türkiye-Suriye Sınırı, yakınında bulunan yerleşmeleri başta ekonomik, sosyal ve morfolojik olmak üzere birçok bakımdan etkilemiştir. Sınırın Türkiye
tarafında yer alan Nusaybin, Kilis, Ceylanpınar, Akçakale ve Karkamış bu şehirlerden birkaçıdır. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Nusaybin, kendine has
morfolojik yapısıyla diğer sınır şehirlerinden ayrılmaktadır. Sınır, Türkiye ve Suriye’nin egemenlik alanını belirlemekle kalmamış; güney, güneybatı ve
güneydoğu istikametlerinde şehrin mekânsal gelişimini sınırlamıştır.
Bu çalışma, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in mekânsal gelişimini konu edinmektedir. Şehrin son yüzyılda yaşadığı
şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen
coğrafi faktörler incelenmiştir. Özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân
kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Ayrıca son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden
bahsedilmiştir. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış
çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
Anahtar kelimeler: Nusaybin, Sınır, Mekânsal Gelişim
ABSTRACT
The border between Turkey and Syria has affected the nearby settlements in many ways, primarily in economic, social, and morphological terms. Nusaybin,
Kilis, Ceylanpınar, Akçakale, and Karkamış are a few of the cities located on the Turkish side of the border. As the subject of this study, however, Nusaybin
differs from other border cities with its unique morphological structure. The border defines Turkey and Syria’s sovereign areas and has shaped the spatial
development of Nusaybin city in the south, southwest, and southeast.
This study deals with the spatial development of Nusaybin, which turned into a border town with the foundation of the Republic of Turkey. The study
evaluates the geographical factors that have affected Nusaybin’s urbanization and spatial evolution, and mainly analyzes the effects the border between
Turkey and Syria have had on Nusaybin’s morphological landscape and urban land use from 1923 to the present. The study also talks about the effects urban
transformations have had on spatial development and population growth, using historical records, photographs, satellite images, topographical maps,
urban plans, statistical data, and studies on the subject in this context. These data have additionally been supported by field data.
Keywords: Nusaybin, border, spatial development
tabi olmuştur. Sanayi Devrimi sonrasında kentler üzerinde görülen nüfus baskısı değişim ve dönüşüm
hızını geometrik bir şekilde etkileyerek çarpık kentleşme, altyapı sorunları, kentsel kirlilik ve
kültürel çatışma gibi sorunları beraberinde getirmiştir. Canlı bir organizmayı andıran kentler birçok
coğrafi sebep doğrultusunda gelişimlerini devam ettirmişlerdir. Yaşadığımız yüzyılda kentler farklı
dönüşümlere ve değişimlere uğramaktadır. Kentlerin hem sosyo-kültürel yapısını etkileyen hem de
kentlerin yapısal dokusunu değiştiren faktörlerin başında kentsel dönüşüm gelmektedir. Kentsel
değişim ve dönüşümlerin önemli sonuçlarından biri ise soylulaştırmadır (gentrifikasyon). Basit bir
tanımla soylulaştırma; kentlerde yaşayan düşük gelirli grupların, konutların yenilenmesiyle orta ve
üst gelirli gruplarla yer değiştirmesi olayıdır. Soylulaştırma süreci her ne kadar New York ve Londra
gibi dünya şehirlerinde popüler olsa da, Amerika’da Minneapolis ve Philadelphia, İngiltere’de Manchester
ve Glasgow gibi şehirlerin merkezlerinde de görülmektedir. Soylulaştırma kavramı çerçevesinde
çalışma alanı olarak belirlenen ve nüfus büyüklüğü açısından dünyanın birçok devletinden
daha kalabalık olan İstanbul’da; Fatih, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Kadıköy gibi 16 ilçede kentsel dönüşüm
uygulanmaktadır. Bu bağlamda gerçekleşen değişim ve dönüşüm global ölçekte yaşanan
soylulaştırma olgusuna örnek teşkil etmektedir. Soylulaştırma kavramı etrafında şehir coğrafyası
perspektifli bir incelemeye tabi tutulacak olan çalışma alanında yapılan kentsel dönüşümler incelenerek;
yaşanan değişim, dönüşüm ve bunun sosyo-kültürel yansımaları ortaya konmuştur.
İnsan ve doğal ortam arasında birçok açıdan önemli bir etkileşim söz konusudur. Bu karşılıklı ilişki coğrafya biliminin önemli ve ana konularından birisini
teşkil eder. Bu çalışmada da insanın özellikle kıyılar üzerindeki etkisinin ne şekilde olduğu ele alınmıştır. Araştırmanın konusu olarak seçilen bölge olan
Kocaeli Platosu’ nun Karadeniz kıyılarında insanın, doğal ortam üzerinde ne gibi etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Çalışmada belirlenen 3 farklı konumdaki
beşeri faaliyetler sonucu doğal ortamda oluşan değişikliklerin neden ve sonuçları araştırma kapsamında incelenmiştir. Bölgedeki beşeri faaliyetlerin
sonucunda, kıyı topoğrafyasında önemli değişikliklerin olduğu gözlemlenmiştir. İlk olarak bu alanda taş ocağı işletmelerinin yer aldığı ve bunun kıyı
şekillenmesinde etkili olduğu belirlenmiştir. Diğer bir tespit ise literatürde doğal yollarla oluştuğu belirtilmesine karşın beşeri etki sonucunda teşekkül ettiği
düşünülen oluşumlardır. Çalışmanın temel kaynağını arazi incelemesi oluşturmaktadır. Belirlenen lokasyonlarda yapılan incelemeler, beşeri etkinin
bölgedeki etkisinin görülmesi açısından önemlidir. Yine doğrudan inceleme alanını konu alan çalışmalara yönelik literatür taraması yapılmıştır. Buna ek
olarak da bölgenin yapısal oluşumuna etki eden çalışmalara yönelik de literatür incelemesi yapılmıştır. Ayrıca bölgeye ait 1/100.000’lik jeoloji haritaları ile
1/25.000’lik topoğrafya paftalarından faydalanılarak bölgeye ait haritalar oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kıyı kullanımı, Antroposen, Kocaeli Platosu.
ABSTRACT
Interaction between humans and the natural environment has been one of the essential and prominent topic of geography science. This study deals with
this interaction. The purpose of the study is to investigate the causes and consequences of the ongoing interaction between the human and natural
environment on the Black Sea coast of the Kocaeli Plateau. For this purpose, geological and topographic maps covering the study area and the data
obtained from the field study were used as the basic material. In addition, literature review has been conducted in order to reach the records of the past in
the field. In addition, 1 / 100.000 geological maps belonging to the region and 1 / 25.000 topographical maps were used to create maps belonging to the
region. As a result of observations made on the Black Sea coast of Kocaeli Plateau, it has been understood that the natural environment and human
relations continue today as it was happened in the past.
Keywords: Anthropocene, Kocaeli Plateau, human effect on coastline.
institutions, in order to process the organizations fluently and make an efficient educational
term are usually depends on the information that archived by classification of the
information as well as accessible and reliable information. The universities are not a static
structure; they are like living organism, because there is a continuous development change in
the context of spatial data and non-spatial data in each semester and every year. It refers the
spatial data about new buildings, transportation networks, green space and non-spatial data
about academic and administrative staff and students in the each unit. In this context, there
are many systems have been developed in order to classify data and for effective usage of
information according to different purposes. Geographic Information Systems (GIS) is the
most common technology in those systems.
GIS has a crucial role in terms of creating the spatial information of a particular area.
Göztepe Campus of Marmara University has been selected as the study area. The primary
objective of this study is the creation of Campus Information System of Marmara University
Göztepe Campus (MÜKBİS) based on Geographical Information Systems (GIS). The study
field will be examined with the geographical perspective and during the digitization process
all obtained data will be transferred to GIS. In that case, information of all the elements
falling in the study area will be digitized and an inventory study will be carried end of the
study. In accordance with data which is obtained before, queries will be made in order to
produce spatial characteristics of the study area. Moreover, with the creation of information
system of the campus, the functional properties and personnel, student information of the
study area will be accessed more effici,ently and safely.
Key Words: Marmara University, Marmara University Campus Information Systems
GIS, Göztepe Campus
number of Islamic banks is on the rise. Islamic banks have originated from colonial India as a response of the Muslims
to the British who attempted to westernize their society. Other similar financial operations based on Islamic Law
(Shari’a) were established in Pakistan, Malaysia and Egypt to facilitate access of rural poor to interest-free loans.
However, being unprofitable, these operations did not survive for very long. Islamic banks, unlike conventional banks,
are not based on interest and conduct their business in accordance with a wide array of ethical and moral issues.
The modern phase of Islamic banking started in the 1970s when the Islamic Development Bank was founded in
Saudi Arabia. Soon after, a number of commercial banks were established in the neighboring countries. From this
core, over the last four decades, Islamic finance and banking has spread across the entire Muslim world and beyond to
become a global phenomenon.
This study examines the development of Islamic banking in Turkey in the wider context of global expansion.
Turkey is an interesting case study because, although its population is nearly 100% Muslim, it is a secular state built
on the model of Western European countries. However, lately, the moderate Islamic party in power since 2002 has
shown some signs of openness towards a parallel banking system based on Islamic principles.
This study is about the development of participation (Islamic) banks in Turkey. Islamic banks are interest-free
and comply with the Shari‘a demands. As such, they are appealing to customers with more conservative, religious
views. They have become very popular in the Gulf countries and in some countries in Southeast Asia with a
majority Muslim population (mainly Malaysia). Islamic banks are on the rise even in some western cities such as
London or New York which have, over the last few decades, witnessed a significant increase in their Muslim
population. In this context, it is then surprising to see that in Turkey, a country in which almost 100% of the
population is Muslim, the Islamic Banking System is still in its incipient stage, in spite of the great economic
achievements enjoyed by this country over the last decade or so and in spite of being run by a (moderately)
Islamic government. This study will investigate the reasons for the underdevelopment of the Islamic banking
system in Turkey by using interviews with industry executives and Islamic scholars.
Keywords: Financial Geography, Islamic Finance, Participation Banks
“Nusaybin’de Şehirleşme ve Mekânsal Gelişim” başlığını taşıyan bu tez, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bir sınır kasabasına dönüşen Nusaybin’in şehirsel coğrafya özelliklerini konu edinmektedir. Şehrin tarihi süreçte yaşadığı şehirleşme ve mekânsal gelişim süreci, şehir coğrafyası perspektifiyle ele alınmıştır. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişimini etkileyen coğrafi faktörler incelenmiştir. Nüfusun şehirleşme ve mekânsal gelişime etkisi üzerinde durulmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze Türkiye-Suriye Sınırı’nın şehrin morfolojik görünümü ve şehir içi mekân kullanımı üzerindeki etkilerine temas edilmiştir. Özellikle son yıllarda şehirde yaşanan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin, mekânsal gelişime olan etkisinden bahsedilmiştir. Nusaybin’in şehirsel fonksiyonları ve bölgedeki merkezi rolüne temas edilmiş, şehrin genel coğrafi sorunlarına çözüm üretilmeye çalışılmıştır.
Çalışmanın amacı, şehrin değişen tarihi ve coğrafi şartlara nasıl uyum sağlayarak günümüze kadar geldiğini araştırmaktır. Bu bağlamda tarihi kayıtlar, fotoğraflar, uydu görüntüleri, topografya haritaları, imar planları, istatiksel veriler ve konuyla ilgili yapılmış çalışmalardan istifade edilmiştir. Söz konusu veriler, arazi çalışmalarıyla desteklenmiştir.
In the thesis, the human geography views of Ibn Khaldun have been discussed. In this context, Ibn Khaldun's Muqaddimah, which is an introduction to Kitâb’ul Iber (general history) and usually considered as an independent study, has been analyzed by geographical perspective. The subjects in Muqaddimah such as seven climate regions, geographical determinism, settlement geography, political geography and economic geography are taken by geographical perspective and they have been compared with modern geography. Ibn Khaldun's geographical ideas have been tried to compare with the views in modern geography that emerged hundreds of years after him. Therefore, the thesis focuses on the similarities and differences between Ibn Khaldun’s views and modern geography.
Nüfus, beşerî hayatın en değişken yapılarından biridir. Şehirlerin mekânsal gelişiminde bu değişken yapının etkisi büyüktür. Söz gelimi, nüfusun artmasına paralel konut ihtiyacı ortaya çıkmakta ve bu da şehirlerin morfolojik olarak genişlemesine yol açmaktadır. Konutların inşa edilmesiyle diğer fonksiyonel özelliklere sahip binalar (okul, market, cami, iş yeri vb.) da gelişmeye başlamaktadır. Dolaysıyla mekânsal gelişimde nüfus önemli bir dinamizm olarak karşımıza çıkar.
Bu çalışmada nüfus ve şehirleşme ilişkisi Nusaybin şehri örneğinde ele alınmıştır. Cumhuriyet döneminde şehrin nüfus gelişimi ile yerleşmenin mekânsal gelişimi arasındaki ilişki incelenmeye çalışılmıştır. Nüfus artışına bağlı olarak Nusaybin’in şehir hüviyetine kavuşma süreci ele alınmıştır. Çalışmanın temel amacı, Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişim sürecinde nüfusun etkisini coğrafi perspektifle ortaya koymaktır. Şehirde nüfus hareketleri ve nüfus artışının mekânsal etkileri ile birlikte morfolojik sonuçları üzerinde durulmuştur. Bu amaç doğrultusunda, 1927-2019 yılları arasında yapılan nüfus ve bina sayım sonuçları, topografya haritaları, uydu görüntüleri ve konuyla ilgili literatürden istifa edilmiştir. Çalışmada Nusaybin’in şehirleşme ve mekânsal gelişiminde nüfus hareketleri ve niteliklerinin önemli bir dinamizm olduğu anlaşılmıştır.
Mukaddime, Orta Çağ’ın son coğrafyacılarından İbn Haldun tarafından Kitab’ul İber isimli dünya tarihi eserine giriş mahiyetinde yazılmıştır. Ancak adı geçen eser için yazılan bu giriş, daha sonra müstakil bir eser halini almıştır. Birçok dile çevrilmiş olan Mukaddime coğrafya, tarih, sosyoloji ve siyaset gibi disiplinlerde çalışan sosyal bilimcilerin temel kaynaklarından biri olmuştur. Eserin bu denli ilgi görmesinin nedenlerini, hiç şüphesiz müellifin yapmış olduğu tespit ve vardığı sonuçlar ile eserin muhteva ve metodolojisinde aramak gerekir.
Bu çalışmanın konusunu, Mukaddime’de kullanılan coğrafi kaynaklar teşkil eder. Bu bağlamda Mukaddime’de zikredilen ve yer yer alıntılar yapılan coğrafi kaynaklar ve bunlardan faydalanış biçimi ele alınmıştır. Eserde yer alan coğrafi bilgilerin bir kısmı daha önce yaşamış coğrafyacıların eserlerinden istifade edilerek yazılmıştır. Çalışmada bunlara örnekler verilmiştir. Çalışmanın temel amacı, Mukaddime’den önce yazılmış coğrafi eserlerin İbn Haldun’un meşhur eserine katkı ve etkisini incelemektir. Bu sayede İbn Haldun’un coğrafya görüşünün oluşumunda bu eserlerin önemine dikkat çekilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İbn Haldun, Mukaddime, Coğrafya, Coğrafyacılar, Orta Çağ