Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content

Mustafa Argunşah

Türkçe Sözlük’ün 12. baskısı şu anda (8 Aralık 2022) yayım aşamasına gelmiş, teknik çalışmaları devam etmektedir. Yeni baskıda 2011 yılında yapılan 11. baskıya 5.102 madde başı, 1.069 madde içi olmak üzere 6.171 yeni kelime eklenmiştir.... more
Türkçe Sözlük’ün 12. baskısı şu anda (8 Aralık 2022) yayım aşamasına gelmiş, teknik çalışmaları devam etmektedir. Yeni baskıda 2011 yılında yapılan 11. baskıya 5.102 madde başı, 1.069 madde içi olmak üzere 6.171 yeni kelime eklenmiştir. Böylece sözlükte madde başı 82 bini, madde içi ise 16 bini geçmiştir.  Bununla birlikte 9.713 yeni anlam eklenerek toplam anlam sayısı 132.334’e ulaşmıştır. 11. baskıda Türk edebiyatından seçilmiş 34.664 tanık cümle mevcutken bu üç yıllık sürede 10.708 (%30,9) yeni tanık eklenmiş ve sayı 45.372’ye ulaşmıştır.
Bu bildiride TDK Türkçe Sözlük’te devam eden veya son yıllardaki çalışmalarla çözüme kavuşturduğumuz bazı sorunlar hakkında bilgi verilecektir.
(Im)politeness research on historical texts: An interaction-based approach on the samples derived from Hamzanâme (Im)politeness research is a field of study that is not limited to politeness and impoliteness methods used in contemporary... more
(Im)politeness research on historical texts: An interaction-based approach on the samples derived from Hamzanâme

(Im)politeness research is a field of study that is not limited to politeness and impoliteness methods used in contemporary languages but is also becoming enriched with studies on the data obtained from historical texts. Research on the earlier periods of different languages provides valuable information about the development the phenomenon of linguistic politeness. Studies on different periods of Turkish, especially the Old Uyghur Turkish period, are gradually increasing. Conducting interaction-based analyzes that consider the turn structure to understand how forms of politeness are used in spoken language is of great importance for data obtained from historical texts as well as contemporary languages. However, the lack of databases created by using video or audio recordings alleviates the need for a unique method for interaction-based politeness studies in historical texts. In response to the mentioned need, this study aims to present a sample research process for interaction-based politeness analysis in dialogues obtained from historical texts. This process can be summarized as the application of (im)politeness analysis upon the preliminary analysis called the Context-Dialogue-Interaction Analysis trilogy. The trilogy is not limited to politeness research but can also be used to investigate other similar phenomena in pragmatics. In the article, some sample analyzes obtained from the work called Hamzanâmeler, belonging to the Old Anatolian Turkish period, will be presented.
CUMAN GRAMMAR SHEET WRITTEN IN LATIN IN CODEX CUMANICUS Abstract Codex Cumanicus was created by bringing two books together. The first book is a Latin-Persian-Cuman Turkish trilingual dictionary. The second book contains word lists,... more
CUMAN GRAMMAR SHEET WRITTEN IN LATIN IN CODEX CUMANICUS
Abstract
Codex Cumanicus was created by bringing two books together. The first book is a Latin-Persian-Cuman Turkish trilingual dictionary. The second book contains word lists, Chistian religious texts in verse and prose, one-leaf Cuman riddles and ona-leaf Cuman grammar written in Latin. The author, whose name we do not know, made exqlanations in this grammar by using ‘I’ to refer to himself/herself. This significant work is the first Turkish grammar written in Latin alphabet.
In the work, the plural suffix +lAr, the noun suffixes +rAk, +çI, +lIK, +sIz, the infinitive suffix -mAK, the interrogative suffix -mI and the words asru, kibi and kėz are exqlained together with their functions and examples. Then, it was followed by verb conjugation and initially, a plain fort his part of the book was given. However, in the work, only the first and second items of the five-item plan were exqlained, and when moved to the third items, the sentence was left unfinished because the page was full. It is understood that this leaf was torn from a Cuman grammar book written in Latin. The other pages of the work have not been found until today.
IS GAGAUZ LANGUAGE DYING? More than 7 thousand languages are spoken in the world. Languages that are not the language of education and communication and whose number of speakers is decreasing are dying one by one. In a work titled Atlas... more
IS GAGAUZ LANGUAGE DYING?
More than 7 thousand languages are spoken in the world. Languages that are not the language of education and communication and whose number of speakers is decreasing are dying one by one. In a work titled Atlas of the World’s Languages in Danger, UNESCO added Gagauz to the list of “endangered languages” and placed it in the “definitely endangered” group. In this paper, it will be explained whether the Gagauz language will die at the end of the 21st century.
Gagauz language has positive and negative aspects. It is certain that the language of the Gagauz people living in countries other than Moldova and Ukraine will not survive until the end of this century. There is a possibility that the language of the Gagauz people living in Ukraine may also die. However, it is difficult to say the same for the languages of the people living in Gagauzia in Moldova. Because Gagauz people live collectively in Moldova. They have an autonomous state. Native language lessons are taught in every class in schools. There is a television channel and radio broadcasting in the native language. There is an increase in the number of published books.  They also projects related to the mother tongue. Gagauz language is being researched at booth Comrat State University and Mariya Marunevich Gagauz Research Center.
In addition to these positive situations, the weak points of Gagauz language are the people’s preference for Russian, which is a more prestigious language, and the decrease in the population due to migration to other countries due to the weak economy.
In this paper, it will be explained whether the Gagauz language will die at the end of the 21st century.

Key words: Gagauz, Gagauz Yeri, Gagauz language, language death, endangered languages
Harezm Türkçesi döneminde hazırlanmış olan bu eseri, müstensih/müellifin Karahanlı Türkçesiyle yapılmış bir çevirinin Harezm sahasında istinsah edilmiş bir nüshasından kopya ettiğini, sonra da birçok kelime ve öbeğin altına aynı anlama... more
Harezm Türkçesi döneminde hazırlanmış olan bu eseri, müstensih/müellifin Karahanlı Türkçesiyle yapılmış bir çevirinin Harezm sahasında istinsah edilmiş bir nüshasından kopya ettiğini, sonra da birçok kelime ve öbeğin altına aynı anlama gelen yeni kelimeler ve söz öbekleri eklediğini belirtmiştim. Metin üzerindeki gözlemlerim sonucunda müstensih/müellifin Karahanlı Türkçesine yeterince hâkim olmadığı, Eski Türkçe ve Karahanlı Türkçesi söz varlığında bulunan bazı kelimeleri tanımadığı kanaatine vardım. Bunun en belirgin örneği ḳunçuy kelimesini metin boyunca ḳancavī olarak harekelendirmesidir. Yazar çeviride her kelime için hareke kullanmamıştır. Okuyucunun okumakta tereddüt edeceğini düşündüğü, çoğu arkaik veya kullanım sıklığı az olan kelimeleri harekelendirmekle yetinmiştir. Fakat kopya edilen kaynak metin harekesiz olduğu için kendisi de doğru okumakta tereddüt etmiş, bazen de yanılmıştır.
Bu makalede müstensihten kaynaklanan yanlış okumalar üzerinde durulacaktır.
Aslen ‘küçük metal halka’ anlamına gelen küpe kelimesi, bir taraftan kulağa takılan süs eşyasının, diğer taraftan metal halkaların örülmesiyle oluşan zırhın adı olmuştur. Biraz daha genişleyerek ‘at koşum takımının halkası’, ‘elbise’ vb.... more
Aslen ‘küçük metal halka’ anlamına gelen küpe kelimesi, bir taraftan kulağa takılan süs eşyasının, diğer taraftan metal halkaların örülmesiyle oluşan zırhın adı olmuştur. Biraz daha genişleyerek ‘at koşum takımının halkası’, ‘elbise’ vb. anlamlar da kazanmıştır.
Türkçe metinlerde kelimeyle ilk kez Tuna Bulgarlarından kalan dil yadigârlarında karşılaşılır. 7-8. yüzyıllarda ‘zırh’ anlamı taşıyan kelimeye daha sonra Kâşgarlı Mahmut’un Divanü Lügati’t-Türk adlı eserinde rastlanır. Eserde kelimenin iki anlamı bulunmaktadır: 1. Kulağa takılan süs eşyası, küpe. 2. Zırh. İkinci anlam hem tarihî hem de çağdaş Türk lehçelerinde diğerine göre daha yaygındır. Günümüz Türkiye Türkçesinde ‘zırh’ anlamı tamamen kaybolmuş, yalnız ‘kulağa takılan süs eşyası’ anlamı kalmıştır.
Bu çalışmada ele alınan küpe kelimesiyle ilgili olarak önce kelimenin yaygın anlamı üzerinde durulacaktır. Türk dilinin çağdaş yazı dillerinde bu sözcüğün biçimsel görünümü nasıldır, kavram alanı bakımından ilk vesikalardan bu yana ne gibi semantik evrelerden geçmiştir? Aşağıda bu sorulara cevap aranacaktır.
İlk kez 13. yüzyılın sonlarında yazılan Codex Cumanicus'ta görülen, Harezm-Altın Orda, Çağatay ve Ermeni Harfli Kıpçak Türkçesinde kullanılan ve çağdaş Türk lehçelerinde devam eden sagıt (> savut) kelimesi "silah, zırh, at koşumu, alet,... more
İlk kez 13. yüzyılın sonlarında yazılan Codex Cumanicus'ta görülen, Harezm-Altın Orda, Çağatay ve Ermeni Harfli Kıpçak Türkçesinde kullanılan ve çağdaş Türk lehçelerinde devam eden sagıt (> savut) kelimesi "silah, zırh, at koşumu, alet, kap vb.' anlamlarını ifade etmektedir. Kelimenin savut biçimi ile bundan türeyen isim ve fiiller Türkiye'de 1933 yılında başlayan dil devrimiyle Arapça silah kelimesine Türkçe karşılık olarak önerilmiştir. Türkçe Sözlük'te 1945, 1955, 1959 ve 1966 yılı baskılarında yer alan kelime yaygınlaşmadığı gerekçesiyle daha sonraki baskılarda yerini tekrar silah kelimesine bırakmıştır. Bu çalışmada kelimenin tarihî ve çağdaş Türk lehçelerindeki kullanımları, anlamları, varyantları ve kökeni üzerinde durulacaktır.
Salgının başladığı dönemde Güncel Türkçe Sözlük Kolu olarak bir çalışma yaptık. Türkçe Sözlük’teki salgın terimlerini çıkardık, bunların çok eksik ve bazı yanlışlıklar içerdiğini gördük. Ülke gündeminde kullanılan salgınla ilgili... more
Salgının başladığı dönemde Güncel Türkçe Sözlük Kolu olarak bir çalışma yaptık. Türkçe Sözlük’teki salgın terimlerini çıkardık, bunların çok eksik ve bazı yanlışlıklar içerdiğini gördük. Ülke gündeminde kullanılan salgınla ilgili terimleri ve İngilizce terimlere karşı teklif edilen Türkçe karşılıkları gözden geçirerek bir “Salgın Terimleri Sözlüğü” oluşturduk. Başkana da göndererek bunları basınla paylaşmak isteyip istemediğini sorduk. Başkan, H. Develi’nin yazısının Türk Dili’nde yayımlanmasını yeterli gördü. Biz de mevcut bilgilerden yararlanarak oluşturduğumuz terimleri Türkçe Sözlük’e işledik.
Durum bundan ibarettir.
Bütün arkadaşlarımla ortak hazırladığımız sözlüğün serüvenini ve sonuçları kol başkanı olarak sizlerle paylaşayım. Bir de orada tartışılmasında fayda vardır.
Meşhed 293 numaralı eser Şeyh Yusuf el-Ebâriyy oğlu Muhammed tarafından 10 Şaban 737 (14 Mart 1337) tarihinde tamamlanmıştır. Bilimsel yayımı 2019 yılında Şimşek tarafından yapılmıştır. Şimşek bu yayımla çok zor bir işi başarmış, Türk... more
Meşhed 293 numaralı eser Şeyh Yusuf el-Ebâriyy oğlu Muhammed tarafından 10 Şaban 737 (14 Mart 1337) tarihinde tamamlanmıştır. Bilimsel yayımı 2019 yılında Şimşek tarafından yapılmıştır. Şimşek bu yayımla çok zor bir işi başarmış, Türk dili tarihi bakımından çok önemli bir eseri bilim dünyasına kazandırmıştır. İki ciltten oluşan bu titiz çalışmanın ilk cildinde eseri ve yayımı tanıtan bir giriş bölümüyle tam metin, ikinci ciltte ise dizini bulunmaktadır. Üç cilt olduğu tahmin edilen Meşhed nüshasının aslının ilk iki cildi kayıptır. Mevcut yazma 38. sure olan Sad suresinden başlamakta ve sonuna kadar devam etmektedir. Arada bir yapraklık eksiği bulunan metin 77 sureyi içermektedir.
Şimşek’in bu çalışmasında bazı eksiklik ve yanlışlıklar bulunmaktadır. Bunların sayısı her bilimsel eserde olabilecek kadardır ve çalışmanın değerini asla düşürmemektedir. Alana ilgi duyan herkesin görevi bu özgün eserin daha güzel, yanlışsız ve eksiksiz olabilmesi için çaba göstermek ve katkı sağlamak olmalıdır. Gerçekten de hem söz varlığı hem de biçim bilgisi bakımından özgün olan bu eser alanımıza büyük yararlar sağlayacaktır. Eserde Şimşek’in tespit ettiği ve bir kısmının üzerinde durduğu gibi, çok sayıda tek kullanımlı (hapax) kelime bulunmaktadır. Bunların her biri üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılabilir. Ayrıca yayımcının okuma ve anlamlandırmada emin olamadığı veya tam sonuca erdiremediği için soru işareti ile bıraktığı epey sorunlu kelime vardır. Bunlara rağmen, bir taraftan Karahanlı Türkçesiyle çevrilmiş bir nüshaya dayanan bir eserden istinsah edilen çeviri bölümleri, ardından müellif/müstensihin geniş kelime hazinesinden eklediği ikinci ve üçüncü varyantlar, başka hiçbir eserde olmayan satır altı tercüme ve tefsir bölümlerinin birlikteliği sebebiyle karşımızda Türk dilinin tarihî dönemlerindeki birçok sorunu aydınlatabilme yeteneğine sahip bir eser bulunmaktadır.
Bu çalışmada, eseri incelerken tespit edilen bazı kelimelerin okunuşundaki yanlışlıklar üzerinde durulacaktır. Konunun daha iyi anlaşılması için bahsi geçen kelimelerin Eski Türkçeden başlayarak tarihî lehçelerdeki kullanımı belgelendirilecek, buna ek olarak Karahanlı ve Harezm Türkçesi Kuran çevirilerindeki paralelliklerle kelime aydınlatılmaya çalışılacaktır.
Öz Harezm Türkçesi dönemine ait dil yadigârları diğer dönemlere nazaran azdır. Son dönemde İran’ın Meşhed şehrinde, Astan-ı Kuds-i Razavi Kütüphanesinde bu tarihî lehçeyle yazılan üç Kuran tercümesi tespit edilmiştir. Bunları içerisinde... more
Öz
Harezm Türkçesi dönemine ait dil yadigârları diğer dönemlere nazaran azdır. Son dönemde İran’ın Meşhed şehrinde, Astan-ı Kuds-i Razavi Kütüphanesinde bu tarihî lehçeyle yazılan üç Kuran tercümesi tespit edilmiştir. Bunları içerisinde 293 numaralı tercüme diğerlerinden farklıdır. Daha eski bir tercüme metinden istinsah edilen bu eser, birçok yerde tarihî lehçelerde kullanılan yeni kelimeler eklenerek zenginleştirilmiştir. Ayrıca kelimelerin ve eklerin Harezm ağızlarındaki varyantları da eklenmiş, eser kısmen karşılaştırmalı gramer kitabı hâline getirilmiştir.
Eserin istinsah edildiği kaynak nüshada Arapça fülk kelimesine Türkçe karşılık olarak yalnız kimi ‘gemi’ kelimesi verilmişken büyük bir kelime hazinesine sahip olan ve Türkçenin tarihî lehçelerini çok iyi bilen müstensih/müellif hazırladığı bu nüshada kelimenin hem Harezm ağızlarındaki farklı kullanımı olan kemi hem de tarihî lehçelerde kullanılan çüng, kerāp ve cihāz karşılıklarını eklemiştir. Bu makalede, Şimşek tarafından 2019 yılında yayımlanan kitapta yanlış okunup sözlükte anlamlandırılmadan bırakılan bu üç kelime araştırılmış, tarihî ve çağdaş lehçelerden tanıklanmış, kökenleri ve anlamları üzerinde durulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Harezm Türkçesi, Kuran tercümesi, çüng, kerāp, cihāz

MEANINGS GIVEN TO THE ARABIC FULK 'SHIP' IN THE HAREZM TURKISH TRANSLATION OF THE QURAN
Abstract
Compared to other periods, the language relics belonging to Khwarezm Turkish period are relatively few. Recently, three translations of the Qur'an written in this historical dialect have been found out in the Astan-i Kuds-i Razavi Library in the city of Mashhad in Iran. Among them, the translation numbered 293 is different from the others. This work, which is copied from an older translated text, has been enriched in many places by adding new words used in historical dialects. Moreover, variants of words and suffixes in Khwarezm dialects were added, and by doing so the work was partially turned into a comparative grammar book.
Although only the word kimi (ship) 'gemi' was given as the Turkish equivalent for the Arabic word 'fülk' in the source manuscript from which the work was copied, the copyist/author who has an enormous lexical knowledge and mastery of the historical dialects of Turkish added both kemi, the different usage of the word in Khwarezm accents, and çüng, kerāp and cihaz which are the equivalents of the word in historical dialects. In this article, these three words, which were misread in the book published by Şimşek in 2019 and left without interpretation in the dictionary, were examined, substantiated from historical and contemporary dialects, and their origins and meanings were also investigated.
Keywords: Khwarezm Turkish, Qur'an Translation, çüng, kerāp, cihāz
Yaşar Şimşek tarafından 2019 yılında yayımlanan Harezm Türkçesi Kur’ân Tercümesi (Meşhed Nüshası [293 No.] adlı eser Türk dili için birçok yönüyle ilkleri barındırmaktadır. Harezm Türkçesiyle yazılmış olan bu eser tarihî lehçe... more
Yaşar Şimşek tarafından 2019 yılında yayımlanan Harezm Türkçesi Kur’ân Tercümesi (Meşhed Nüshası [293 No.] adlı eser Türk dili için birçok yönüyle ilkleri barındırmaktadır. Harezm Türkçesiyle yazılmış olan bu eser tarihî lehçe araştırmaları için önemli bir kaynak durumundadır. Eserin en önemli özelliği, Harezm Türkçesinin söz varlığı yanında eski Türk yazıtlarından eski Oğuz Türkçesine kadar birçok lehçeye ait yüzlerce kelimeye yer vermesidir. Eserde 7879 yerde Arapça bir kelimeye karşılık olarak iki veya daha çok anlam verilmiştir. Bu yönüyle eser tarihî Türk lehçeleri için âdeta eş ve yakın anlamlı kelimeler sözlüğü gibidir. Öyle ki, müellif/müstensih Karahanlı döneminde yazılmış bir Kuran çevirisinden Harezm Türkçesine uyarlayarak istinsah ettiği Kuran çevirisine bir tefsir eklemiş, bunun yanı sıra sıraladığı eş ve yakın anlamlı kelimelerle kitabını telif eser hâline getirmiştir. Metinde çok sayıda tek kullanım (hapax) da bulunmaktadır. Bunları doğru okumak ve anlamlandırmak işi eserin yayımlanmasını ve eksiksiz bir sözlüğün hazırlanmasını zorlaştırmıştır. Şimşek tarafından hazırlanan metin ve dizinde hâlâ çözümlenememiş kelimelerin bulunmasını normal karşılamak gerekir. Çünkü müellif/müstensih kendi çağında kullanılmayan birçok eskicil kelimenin yanı sıra yalnız Oğuz veya Kıpçak lehçelerinde yer alan kelimelere de yer vermiştir.
Bu çalışmada dizinde anlamlandırılmadan bırakılan veya yanlış anlamlandırılan dokuz kelime üzerinde durulmuştur. balavuz, örtügün, saḳsıḳ, sarınçġa, soġul-, suyḳır-, ṭaʿn ve yala kelimelerine verilen anlamlar düzeltilmiş; taş sarġan- olarak okunan yapının tiş sargan- olarak okunması ve “diş misvaklamak” anlamı verilmesi önerilmiştir.

Anahtar kelimeler: Harezm Türkçesi, Kuran tercümesi, anlamlandırma önerileri
Toparlı Armağanı pdf yayımıdır. Paylaşılabilir.
The Basic Verbs of Negative Emotions in 15th Century Anatolian Turkish Abstract Mental verbs are the category of verbs that express the activities of the mind such as understanding, thinking, knowing, feeling, and sensation. Emotion, on... more
The Basic Verbs of Negative Emotions in 15th Century Anatolian Turkish
Abstract

Mental verbs are the category of verbs that express the activities of the mind such as understanding, thinking, knowing, feeling, and sensation. Emotion, on the other hand, can be defined as a mental and psychological state that has good or bad characteristics and affects individuals’ lives. Every individual encounter situation that can reveal different emotional experiences throughout his/her life. Understanding and describing how these
1 Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Prof. Dr. Mustafa Argunşah danışmanlığında Fatma Boz tarafından yapılmakta olan 15. Yüzyıl Anadolu Türkçesinde Mental Fiiller adlı yüksek lisans tezinin malzemesinden üretilmiştir.
2 Prof. Dr. Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, e-posta: mustafargunsah@gmail.com orcid: 0000-0003-4439-1341
3 Yüksek Lisans Öğrencisi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, e-posta: ftmboz339@gmail.com orcid: 0000-0003-2219-6780.
Makale Gönderilme Tarihi / Article Submission Date: 16-04-2022
Makale Kabul Tarihi / Article Acceptance Date: 26-04-2022
Araştırma Makalesi / Research Article
International Journal of Humanities and Education 191
experiences are expressed is of great importance for language studies. In this research, emotion verbs used for
negative basic emotions are discussed in the 15th century, period works covering the Old Anatolian and Ottoman-
Turkish periods and showing a kind of transition period feature. All emotions that people experience is defined
around eight fundamentals emotions, namely ‘anger, grief, fear, joy, love, surprise, disgust, shame’. Among these,
unpleasant emotional experiences are named negative emotions. Negative basic emotions 'disgust, shame, fear,
and anger' are evaluated in the category of emotions that occur momentarily or intermittently and are felt when a
situation is encountered that will make that feeling felt. Moreover, it cannot be claimed that these emotions, which
arise because of certain situations and have physiological bases, are completely negative. On the other hand,
people may feel sad or depressed for a certain period in their lives. Therefore, only ‘grief’ was discussed from
negative emotions is the study, and only the verbs expressing grief are scrutinized. The verbs obtained are
classified and discussed under the following four headings according to the meaning that they present and the way
they are expressed such as ‘Verbs Expressing Crying’, ‘Verbs Expressing Grief and Hurting Someone’, ‘Verbs
Expressing Grief and Sadness’ and ‘Negative Emotive Verbs Formed through Sound’.
Key Words: 15th century Anatolian Turkish, Mental Verb, Emotive Verbs, Negative Basic Emotions.
The work named Grammatica Turcico-Latina written in 1966 in İstanbul by Alberti Bobovy, who was brought to the Ottoman country as a prisoner from Europe and adopted the name Ali Ufki after becoming Muslim, is one of the prominent studies... more
The work named Grammatica Turcico-Latina written in 1966 in İstanbul by Alberti Bobovy, who was brought to the Ottoman country as a prisoner from Europe and adopted the name Ali Ufki after becoming Muslim, is one of the prominent studies on Ottoman Turkish conducted in the 17th century. This work, whose manuscript copy is in Bodleian Library in Oxford, consists of phonetics, morphology and syntax sections. In the morphology section, verbs, nouns, adverbs, conjunctions and postpositions are handled in detail. This book, having remained unpublished until recently, was prepared for publication by Dr. Yaşar Tokay and Dr. Nurdan Besli, and the Latin parts were translated into Turkey Turkish Dr. Fafo Telatar.
When the book is compared with the original text, some deficiencies and inaccuracies are detected. A significant part of these are the words which are misread during the transfer of the Arabic letter text to the Latin alphabet and therefore misinterpreted in the translation and index. In this article, the errors detected in the work are given with their correct forms and new meanings. Sentences, words and affixes that are not included in the new publication, though found in Bobovy’s work, are also identified and these are also presented in the article. One of the issues we focus on in our study is the mistakes in the translation of Ottoman Turkish texts into Turkey Turkish. Apart from these, various errors are identified especially in the spelling of vowels. Finally, the index is examined, inconsistencies and system errors are provided together with examples.
Keywords: Alberti Bobovy, Grammatica Turcico-Latina, Ottoman Turkish, criticism
Köprülü’nün 1918’de yayımladığı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı kitabından itibaren yaygınlaşan bazı görüşler son yıllarda yeni ele geçen eserler ve çeşitli çalışmalarla epey değişmiştir. Hoca Dehhanî, Ahmet Fakih, Şeyyad İsa ve... more
Köprülü’nün 1918’de yayımladığı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı kitabından itibaren yaygınlaşan bazı görüşler son yıllarda yeni ele geçen eserler ve çeşitli çalışmalarla epey değişmiştir. Hoca Dehhanî, Ahmet Fakih, Şeyyad İsa ve Şeyyad Hamza gibi şairlerin 13. yüzyılda yaşadıklarını söyleyen Köprülü’nün bu görüşü Türk edebiyatı araştırmalarında uzun süre kabul görmüş, bugün için yanlış kabul edilen bu bilgiler ders kitaplarına kadar inmiştir. Bunlara Hekim Bereket’in Tuhfe-i Mübarizî adlı tıp kitabını da eklemek gerekir. Bu çalışmamızda önce yanlış bilgilerin kimler tarafından nasıl düzeltildiği hatırlatılacak, ardından Yunus Emre’nin çağdaşları diyebileceğimiz 13. yüzyılın ikinci yarısından 1330 yılına kadar Anadolu’da Türkçe şiir yazan şahıslar hakkında bilgi verilecektir.
Memluk sahasında 13-15. yüzyıllarda Harezm-Altın Ordu Türkçesi etkisiyle yazılan eserler değerlendirilmiş, dil özellikleri üzerinde durulmuştur.
Özet Anadolu’da Türk şiirinin kurucuları arasında önemli bir yeri bulunan Yunus Emre 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamıştır. 13. yüzyıl öncesine ait Oğuz Türklerine ait herhangi bir Türkçe belge tespit... more
Özet

Anadolu’da Türk şiirinin kurucuları arasında önemli bir yeri bulunan Yunus Emre 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamıştır. 13. yüzyıl öncesine ait Oğuz Türklerine ait herhangi bir Türkçe belge tespit edilememiştir. Bazı kaynaklar Kâşgarlı Mahmut’un ünlü eserinden hareket ederek daha 11. yüzyılda Oğuz Türkçesiyle şiirler söylendiğini ve yazıldığını belirtmiş olsalar da bunu delillendirmek şimdilik imkânsızdır. Yunus Emre’nin çağdaşı İbni Bibi’nin Farsça olarak yazdığı El-Evâmirü’l-Alâiyye fi’l-Umûri’l-Alâiyye adlı eserinin 15. yüzyılda Yazıcızade Ali tarafından yapılan çevirisinde bir meclisi tasvir edilirken söylenenler bu konuyu aydınlatmaya yetmektedir. İbni Bibi, Selçuklu sultanı Keyhüsrev bin Alaeddin Keykubad’ın mecliste Farsça şiir söylediğini, kendisinin Türk asıllı ve Oğuz sultanlarından olmasına rağmen döneminde Türkçe şiir olmadığını, çoklukla güzel Farsça söylediklerini, çünkü onların Acem diyarından Anadolu’ya geldiklerini belirtir.
Köprülü’nün günümüzden yaklaşık yüz yıl önce yayımlanan Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar ve Türk Edebiyatı Tarihi adlı kitaplarında 13. yüzyılda yaşadığını belirttiği Hoca Dehhanî, Şeyyad Hamza, Şeyyad İsa ve Ahmed Fakih’in son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalarda 14. yüzyılın ikinci yarısında hâlâ hayatta olduklarının tespit edilmesiyle Yunus Emre, 13. yüzyılın ikinci yarısında Anadolu’da şiirlerinin tamamını Türkçe yazan tek şair olarak kalmıştır. Bu araştırmalara göre, Anadolu’da ilk Türkçe şiirler Mevlana’ya aittir. Sonra Behcetü’l-Hadayık yazarı Tebrizî, ardından Sultan Veled ve Yunus Emre gelmektedir. Yunus Emre’nin Risaletü’n-Nushiyye adlı eseri Oğuz Türkçesiyle yazılan ilk mesnevi, Divan’ı ise yine bu dille yazılan ilk divandır.
Anahtar kelimeler: Yunus Emre, Oğuz Türkçesi, 13. yüzyıl Türk şiiri




TURKISH POETRY IN YUNUS EMRE’S ERA

Abstract

Yunus Emre, who has a significant place among the founders of Turkish poetry in Anatolia, lived in the second half of the 13th century and the first half of the 14th century. No material that belongs to the pre-13th century Oghuz Turks has yet been found. Although relying on Kaşgarlı Mahmud’s well-known book some sources reveal that poems in Oghuz Turkish were recited and written even in the 11th century, it is impossible to evidence this claim for now. The information provided in El-Evâmirü’l-Alâiyye fi’l-Umûri’l-Alâiyye, written in Persian by Ibn-Bibi who was contemporary with Yunus and translated by Yazıcızade Ali in the 15th century, in order to describe a gathering suffices to elucidate this issue. Ibn-Bibi asserts that the Seljuk Sultan Keyhusrev bin Alaeddin Keykubad recited Persian poems in the gathering; although he was a Turkish origin Oghuz sultan, they usually recited Persian poems and there was no Turkish poem in his time because they had come to Anatolia from the land of Persia.
With the recent research findings indicating that Hoca Dehhanî, Şeyyad İsa, Şeyyad Hamza and Ahmed Fakih, who were once claimed to live in the 13th century in the books written by Koprulu nearly a century ago and named as Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar ve Türk Edebiyatı Tarihi, were still alive in the second half of the 14th century, Yunus Emre has become the only poet writing all his poems in Turkish in the second half of the 13th century. According to these studies, the first Turkish poems in Anatolia belong to Mevlana.  He is followed by Tebrizî, the author of Behcetü’l-Hadayık, and then Sultan Veled and Yunus Emre. Yunus Emre’s work named Risaletü’n-nushiyye  is the first masnavi written in Oghuz Turkish and his Divan is the first divan written in this language.
Keywords: Yunus Emre, Oghuz Turkish, 13th Century Turkish Poem
15. yüzyıl Çağatay edebiyatının büyük yazarı Ali Şir Nevayi, yalnız Doğu Türklüğünü değil Batı Türklüğünü de derinden etkilemiştir. Onun şöhreti sağlığında yayılmaya başlamış, eserleri Türk dünyasının her köşesinde okunmuş, Osmanlı-Türk... more
15. yüzyıl Çağatay edebiyatının büyük yazarı Ali Şir Nevayi, yalnız Doğu Türklüğünü değil Batı Türklüğünü de derinden etkilemiştir. Onun şöhreti sağlığında yayılmaya başlamış, eserleri Türk dünyasının her köşesinde okunmuş, Osmanlı-Türk edebiyatında şiirlerine en çok nazire yazılan şair olmuştur. Ölümünden sonra eserlerini anlamak için Osmanlı sahasında, İran’da, Hindistan’da ve Türkistan’da Nevayi’nin eserlerinde geçen kelimeler madde başı yapılarak birçok sözlük hazırlanmıştır. Bunlardan birisi de İran coğrafyasında yaşayan bir Oğuz Türkü olan Fethali Kaçar’ın 1861 yılında yazdığı Lugat-i Etrâkiyye adlı eserdir. Çağatayca-Farsça bir sözlük olan bu eserin bilimsel yayımı Farhad Rahimi tarafından yapılmıştır.
Eser, ihtiva ettiği söz varlığı kadar imlası bakımından da önemlidir. Kacar, eserde kendi uyguladığı hareke sistemiyle ė/e/i, o/u, ö/ü ünlülerinin birbirinden ayırt edilmesini sağladığı gibi, b/p, c/ç, g/k ünsüzlerini de ayırmıştır. Yazarın bu uyarıları metnin doğru okunmasını ve anlaşılmasını sağlamıştır. Makalemizde eser tanıtılmış, özellikle imla özellikleri üzerinde durulmuş ve örnekler yorumlanmıştır.
Genel Türkçe ve Kerkük üzerine bir Önder Saatçi ile Mülakat
Harezm ve Kıpçak Türkçesinin genel özelliklerini değerlendiren bir çalışma
Ömer Seyfettin'in makalelerinden hareketle İstanbul Türkçesi ile ilgili görüşleri ele alınmıştır.
Biz bildirimizde bu önemli eserin Türkçe kısımlarında kullanılan yuvarlak ünlüler üzerinde duracağız. Ünlülerin yazımını ve kimi tereddütlü okuyuşları değerlendirmeye çalışacağız.
13. yüzyılın sonlarıyla 14. yüzyılın ilk yarısında Karadeniz'in kuzeyinde yazılmış olan Codex Cumanicus, Kıpçak Türkçesinin birçok özelliğini taşımakla birlikte kimi hususlarda Memluk Kıpçakçası metinlerinden ayrılmakta ve Ermeni Harfli... more
13. yüzyılın sonlarıyla 14. yüzyılın ilk yarısında Karadeniz'in kuzeyinde yazılmış olan Codex Cumanicus, Kıpçak Türkçesinin birçok özelliğini taşımakla birlikte kimi hususlarda Memluk Kıpçakçası metinlerinden ayrılmakta ve Ermeni Harfli Kıpçak Türkçesiyle birleşmektedir. Ayrıca, bu eserde hapax olarak birçok kelime yanında bazı kelimelerin yeni anlam ve işlevleri de tespit edilebilmektedir.
bile (birle, birlen, bilen) çekim edatı Eski Türkçeden  itibaren kullanılmaya başlanmış, Türkçenin tarihî dönemleri yanında bazı çağdaş lehçelerde çeşitli sıklıklarda kullanılmaya devam etmiştir. Bu çekim edatının Codex Cumanicus'ta bile ve birle varyantları bulunmaktadır. Tarihî lehçelerden beri taşıdığı "ile, birlikte, beraber" anlamının yanında bu eserde zarf yapma işleviyle kullanıldığı örnekler de  görülmektedir. 2015 yılında eseri yayımlarken, agır sıy bile (~ avur sı bile "onurlu, saygılı, hürmetli", comart köŋül bile "cömert gönüllü, cömert", ėminlik bile "güvenli, emin", ḫormat bile "onurlu, saygılı, hürmetli", kiçi köŋül bile "alçak gönüllü, mütevazı", korkunç bile " korkak, ürkek, çekingen", saglık bile "sağlıklı, aklı başında", togruluk bile "doğru, dürüst" vb. örneklerin sıfat; boy bile "bizzat, şahsen", ḫoş ~ ėyi bile "dürüstçe, samimi olarak", ḫoş köŋül bile "dostça, samimi olarak", söküş bile "kindarca, meydan okurcasına" vb. örneklerin de zarf işleviyle kullanıldığını ileri sürmüştük. Bugün konuyu tekrar değerlendirdiğimizde sıfat yapma işlevinin kesin olmadığı görülmektedir. Bu edatın her iki işlevi de Codex Cumanicus'un birinci defterinde tespit edilmiştir. Türkçe isim veya isim gruplarına eklenen bile / birle edatı, Farsça listede kelimelerin önüne bā/wā ön ekleri eklenerek karşılanmıştır.
Bildiride, isim veya isim gruplarını metin bağlamında sıfat veya zarflaştıran bile / birle edatının kullanıldığı örnekler Latince ve Farsçalarıyla birlikte alınacak, anlamca karşılaştırılacak ve bahsedilen iki işlevin varlığı tartışılacaktır.
Research Interests:
Place of Behcetü’l-Hadâyik in the Process of West Oghuz’s Becoming a Written Language in Anatolia In this article, information about the Oghuz, Oghuz Turkish, the development of West Oghuz language, the first poetic and prose works in... more
Place of Behcetü’l-Hadâyik in the Process of West Oghuz’s Becoming a Written Language in Anatolia

In this article, information about the Oghuz, Oghuz Turkish, the development of West Oghuz language, the first poetic and prose works in Oghuz language, and Behcetü’l-Hadâyık is provided, the language used in this mixed-language text and the East Oghuz language elements in this work are discussed, the poetic and prose elements in this work is interpreted and sample quotations are provided. What Tebrîzî says in the foreword of Behcetü’l-Hadâyık is significant for Turkish. The author stated that although in the 13th century some clergyman knew Arabic and Persian, the imams and sermons did not know these languages; on the other hand, they were quite proficient in Turkish. Since the majority of the Muslim Turkish people in Anatolia did not know Arabic and Persian at this period, Tebrîzî, considering the need for using the mother tongue of the audience, wrote the book of the sermon compiled of 41
chapters in a plain Turkish that was well-known by those people.

Keywords: West Oghuz language, mixed-language works, the first works
in Oghuz, Behcetü’l-Hadâyık.
FIVE COPIES OF THE QURAN TRANSLATION IN THE KHOREZMIAN TURKIC LANGUAGE It were A.Zeki Velidi Togan and Abdulkadir Inan, who for the first time assumed that the Karakhanid and the Khorezmian Turkic translations of the Quran might have... more
FIVE COPIES OF THE QURAN TRANSLATION IN THE KHOREZMIAN TURKIC LANGUAGE
 
It were A.Zeki Velidi Togan and Abdulkadir Inan, who for the first time assumed that the Karakhanid and the Khorezmian Turkic translations of the Quran might have been copies of a single text. Furthermore, Inan argued that translations found in Anatolia, actually, had their origin in a single text brought during the Mongol invasion. Mustafa Toker and Ali Osman Solmaz also suggested after their small-scale comparisons that some copies rested on a single text
Despite often usage of the comparative method in scientific works on Turkish texts from historical periods, it has not been used in regard to the translations of the Quran. Nevertheless, the comparative method has undeniable importance within linguistic researches. Therefore, copies of Quran translations belonging to various historical periods should be detected and their texts should be published (with critical edition) using the comparative method.
In my previous presentation, a Turkic translation of the Quran - the Anonymous Central Asian interpretation with Karakhanid and Khorezmian Turkic linguistic features TIEM 73, Rylands, the Tashkent (Uzbekistan) copy and the Hekimoghlu copy were compared and I suggested that these had their origin in a single text. Besides, I drew attention to the fact that the Tashkent and Hekimoghlu copies were, actually, the translation of the same text. This work includes three additional copies to the Tashkent and Hekimoghlu copies and all of the three copies are kept in the Astan Quds Razavi Foundation Library, Mashhad, Iran under tag numbers 293, 1007 and 2229. Some verses chosen from these five manuscripts written in Khorazmian Turkic have been compared and interpreted. In is concluded that the Tashkent, Hekimoghlu and Mashhad copies were written in the same language in different areas of West Turkestan; these three manuscripts are very close to each other in terms of phonological, morphologial and lexical materials; the true origin of all three manuscripts - the copy with the Karakhanid Turkic features TIEM 73, Rylands, the Anonymous Central Asian interpretation and the copy with Khorezmian Turkic linguistic features is the Persian-Turkish translation done during the rule of Mansur bin Nuh, which was written in early Karakhanid Turkic.

Keywords: Quran, Turkic Translations of Quran, Khorezmian Turkic, Critical Edition
Türkiye Türkçesindeki kadın, hatun, hanım, karı, bayan kelimelerinin metinlerde ortaya çıktıkları andan günümüze kadarki anlam değişmeleri incelenmiştir.
Gagauz Türkçesinin geleceği tehlike altında mı? Gagauz Türkçesi 22. yüzyıla ulaşabilecek mi? vb. soruların cevabının arandığı bir araştırma.
Anadolu'da Yazılan İlk Tıp Eserlerinin Türk Nesir Dilinin Oluşumuna Katkıları
Research Interests:
Tarihî metinler üzerinde çalışan gramerciler genellikle yazılı metinleri kullanırlar ve bunlardan elde ettikleri malzeme ile herhangi bir konuda yayın yaparlar. Metinler üzerinde çalışırken sürekli " Yazı dili bir dilin gramerini ne... more
Tarihî metinler üzerinde çalışan gramerciler genellikle yazılı metinleri kullanırlar ve bunlardan elde ettikleri malzeme ile herhangi bir konuda yayın yaparlar. Metinler üzerinde çalışırken sürekli " Yazı dili bir dilin gramerini ne derecede yansıtmaktadır? " sorusuyla karşılaşırlar. Meseleye Türkçe merkezli baktığımızda, 10. yüzyıldan başlayarak çok geniş bir coğrafyada, farklı lehçelerin yazıya aktarımında bin yıl kullandığımız Arap alfabesiyle yazılmış metinler yazıldığı dönemin dilini ne kadar temsil edebilir? Özellikle Arap alfabesinin Türkçenin ünlülerini tam olarak yansıtamaması ve kalıplaşmış imla özellikleri dolayısıyla ek uyumlarının belirlenememesi gibi zorluklarla karşılaştığımızda, günümüzdeki ses kayıt imkânlarının geçmişte olmamasına hayıflanırız. Bu yüzden de tahmin ve yorumlardan hareketle birbirinden oldukça farklılaşan metin okuma biçimleri ortaya koyarız. Tarihî dönemler içerisinde Osmanlı Türkçesi için durum biraz farklıdır. Batılı gramerciler 16. yüzyılın ilk yarısından başlayarak, özellikle 18-20. yüzyıllarda Latin alfabesini kullanarak Osmanlı Türkçesiyle ilgili çeşitli gramer kitapları yazmışlar 12 ve bu tarihî lehçenin söz varlığını tespit etmişlerdir. 23 Hatta yalnız konuşma metinlerinden oluşan müstakil çalışmalar ortaya koymuşlardır. Türkiye Türkolojisi bu önemli eserleri ancak son yıllarda keşfedebildi. Bunların keşfi, üzerinde yapılan çalışmalar ve yayımlarla Türkiye Türkçesinin tarihî dönemlerine ait birçok fonetik sorun da aydınlatılmaya başlandı. Bu aydınlanmanın en önemli kaynaklarından birisi Yavuz Kartallıoğlu tarafından hazırlanan Osmanlı Konuşma Dili adlı eserdir. Bu çalışmayla şimdiye kadar " Arapça ve Farsça söz varlığı ve tamlamalardan oluşan ağdalı bir dil " , Tanzimatçıların deyimiyle ise " üç lisandan mürekkep bir lisan " olan Osmanlıca yahut Osmanlı Türkçesinin hiç de öyle olmadığı ortaya konulmuştur. Bu eksik ve yanlış tarifler ancak yazı dilinin bir kısmı için geçerli olabilir. Hâlbuki 16. yüzyıldan itibaren ister saray ve çevresinde isterse sokakta olsun, Türkçe bugünkünden çok da farklı konuşulmuyordu. Kartallıoğlu'nun kitabını inceledikten sonra vardığımız netice şu olmuştur: Fonetik
Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz'ın adı geçen kitabı ile ilgili bir tanıtma yazısı
In this article, the mesnevi called Kıssa-yı Yusuf, which is recorded in the number 21 in retired instructor Rasim Deniz’s private library, is introduced. On first page of the Mesnevi, author’s name was given Aksarayli Mahmud. We consider... more
In this article, the mesnevi called Kıssa-yı Yusuf, which is recorded in the number 21 in retired instructor Rasim Deniz’s private library, is introduced. On first page of the Mesnevi, author’s name was given Aksarayli Mahmud. We consider that this is the person, Mahmud-ı Aksarayî, who wrote a history book in Persian, 1323, named Müsâmeretü’l-Ahbâr.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:

And 47 more

Yaşar Şimşek tarafından 2019 yılında yayımlanan Harezm Türkçesi Kur’ân Tercümesi (Meşhed Nüshası [293 No.] adlı eser Türk dili için birçok yönüyle ilkleri barındırmaktadır. Harezm Türkçesiyle yazılmış olan bu eser tarihî lehçe... more
Yaşar Şimşek tarafından 2019 yılında yayımlanan Harezm Türkçesi Kur’ân Tercümesi (Meşhed Nüshası [293 No.] adlı eser Türk dili için birçok yönüyle ilkleri barındırmaktadır. Harezm Türkçesiyle yazılmış olan bu eser tarihî lehçe araştırmaları için önemli bir kaynak durumundadır. Eserin en önemli özelliği, Harezm Türkçesinin söz varlığı yanında eski Türk yazıtlarından eski Oğuz Türkçesine kadar birçok lehçeye ait yüzlerce kelimeye yer vermesidir. Eserde 7879 yerde Arapça bir kelimeye karşılık olarak iki veya daha çok anlam verilmiştir. Bu yönüyle eser tarihî Türk lehçeleri için âdeta eş ve yakın anlamlı kelimeler sözlüğü gibidir. Öyle ki, müellif/müstensih Karahanlı döneminde yazılmış bir Kuran çevirisinden Harezm Türkçesine uyarlayarak istinsah ettiği Kuran çevirisine bir tefsir eklemiş, bunun yanı sıra sıraladığı eş ve yakın anlamlı kelimelerle kitabını telif eser hâline getirmiştir. Metinde çok sayıda tek kullanım (hapax) da bulunmaktadır. Bunları doğru okumak ve anlamlandırmak işi eserin yayımlanmasını ve eksiksiz bir sözlüğün hazırlanmasını zorlaştırmıştır. Şimşek tarafından hazırlanan metin ve dizinde hâlâ çözümlenememiş kelimelerin bulunmasını normal karşılamak gerekir. Çünkü müellif/müstensih kendi çağında kullanılmayan birçok eskicil kelimenin yanı sıra yalnız Oğuz veya Kıpçak lehçelerinde yer alan kelimelere de yer vermiştir.
Bu çalışmada dizinde anlamlandırılmadan bırakılan veya yanlış anlamlandırılan dokuz kelime üzerinde durulmuştur. balavuz, örtügün, saḳsıḳ, sarınçka, soġul-, suyḳır-, ṭaʿn ve yala kelimelerine verilen anlamlar düzeltilmiş; taş sarġan- olarak okunan yapının tiş sargan- olarak okunması ve “diş misvaklamak” anlamı verilmesi önerilmiştir.

Anahtar kelimeler: Harezm Türkçesi, Kuran tercümesi, anlamlandırma önerileri