Books by Turgut Kerem Tuncel
Book Chapters by Turgut Kerem Tuncel
Sovyet Sonrası Ukrayna’da Devlet, Toplum ve Siyaset - Değişen Dinamikler, Dönüşen Kimlikler (State, Society and Politics in Post-Soviet Ukraine: Changing Dynamics, Transforming Identities) , 2020
Bu bölümde, Ukrayna’nın 1991 yılı sonlarında bağımsızlığını kazanmasından sonraki 29 yıllık süre ... more Bu bölümde, Ukrayna’nın 1991 yılı sonlarında bağımsızlığını kazanmasından sonraki 29 yıllık süre zarfında iki ülke arasındaki ilişkiler,
genel Ukrayna dış politikası ve Ukrayna dış politika eliti olarak adlandıracağımız, Ukrayna dış politikası üzerine araştırma ve çalışmalarını sürdüren Ukraynalı akademisyen ve uzmanlarla diplomatların Türkiye’ye ilişkin algı ve değerlendirmeleri merkeze alınarak irdelenmektedir. Bu sayede, Ukrayna-Türkiye ilişkilerine dair Ukrayna perspektifi sunulmaya çalışılmıştır.
Sovyet Sonrası Ukrayna’da Devlet, Toplum ve Siyaset - Değişen Dinamikler, Dönüşen Kimlikler (State, Society and Politics in Post-Soviet Ukraine: Changing Dynamics, Transforming Identities) , 2020
Ukrayna millî kimlik inşa süreci kapsamında hem bir araç hem de bir sonuç olan Ukrayna ulusal tar... more Ukrayna millî kimlik inşa süreci kapsamında hem bir araç hem de bir sonuç olan Ukrayna ulusal tarih anlatısını konu edinen bu makalenin ilk kısmında, ulusal tarih anlatısının sekteye uğradığı Yanukoviç dönemi (2010-2014) dışarıda bırakılarak, 1987-2005; 2005-2010 ve 2014-2019 yılları arasında ulusal tarih anlatısının oluşturulmasına yönelik çabalar ve politikalar irdelenmektedir. İkinci kısımda ise günümüzde hâkim olan Ukrayna ulusal tarih anlatısının bir değerlendirmesi sunulmaktadır.
The Centennial of the Independence of the Three South Caucasus States: Historical Background, Contemporary Developments and Prospects of Peace and Prosperity - International Conference, 2019
What role can Tukey play in the prevention and resolution of the conflicts in the South Caucasus?... more What role can Tukey play in the prevention and resolution of the conflicts in the South Caucasus? Examining the rudiments of the Turkish foreign policy towards the post-Soviet space including the South Caucasus should provide some answers to this question. Therefore, in this paper, I will first review the Turkish foreign policy towards the post-Soviet space. Within this review, I will also summarize the ways in which Turkey has reacted to the risk and conflict situations in the South Caucasus in order to draw a general picture of Turkey’s modus operandi in such situations. Finally, upon this review, I will present my projections regarding the role that Turkey may play in the South Caucasus in the post-post-Cold War era.
Security, Stability and Cooperation in the Wider Black Sea Region (ed. Turgut Kerem Tuncel), 2018
25 Years of Turkey-Ukraine Diplomatic Relations: Regional Developments and Prospects for Enhanced Cooperation (eds. Turgut Kerem Tuncel and Ayşegül Aydıngün), 2018
Gürcistan'daki Müslüman Topluluklar: Azınlık Hakları, Kimlik, Siyaset (ed. Ayşegül Aydıngün, Ali Asker, Aslan Yavuz Şir), 2016
Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşleri konusunda gerekli yasal
düzenlemenin yapılması, Gür... more Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşleri konusunda gerekli yasal
düzenlemenin yapılması, Gürcistan’ın 1999 yılında Avrupa Konseyine
üyelik şartlarından biri olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşü esas itibarıyla Gürcistan ve Avrupa Konseyi arasında gerçekleştirilen mutabakat çerçevesinde şekillenen uluslararası hukuki bir konudur. Öte yandan, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşlerinin ahlaki, tarihsel, sosyolojik ve siyasi boyutları da vardır. Nitekim, Gürcistan’ın 2001 yılından itibaren bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeye yönelik adımlar atmaya başlamasıyla, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşleri meselesinin farklı boyutları Gürcistan toplumu ve siyasi eliti tarafından tartışılmaya başlanmıştır. Nitekim, bu tartışmalar Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüş sürecine etki eden ve bu süreci farklı oranlarda belirleyen etmenlerdir. Bu nedenle, Ahıska Türklerinin geri dönüş sürecinin bir bütünlük içerisinde anlaşılması, tüm bu boyutların ve haklarındaki tartışmaların birbirleriyle ilişkisellikleri içerisinde incelenmeleriyle mümkün olabilir.
Türkiye’de Yükselen Yahudi Karşıtlığı (Rising Anti-Semitism in Turkey), in Barış Çoban, (ed.), Me... more Türkiye’de Yükselen Yahudi Karşıtlığı (Rising Anti-Semitism in Turkey), in Barış Çoban, (ed.), Medya, Milliyetçilik, Şiddet (Media, Nationalism, Violence), İstanbul: Su. 2009.
“Panopticon’dan Pelican Bay’e: Geç Modern Zamanlar için Yeni Bir Paradigma Önerisi ve Kentsel Mek... more “Panopticon’dan Pelican Bay’e: Geç Modern Zamanlar için Yeni Bir Paradigma Önerisi ve Kentsel Mekansal Bağlamda Örneklendirme Denemesi” (From Panopticon to Pelican Bay: A Proposal of a New Paradigm for the Late Modern Times and a Trail to Illustrate at Urban Space), in Esin Candan, Nida Kamil Özbolat, and Mustafa Öziş (eds.), Bilim ve İktidar (Science and Power), Ankara: Dipnot. 2008.
Articles Published in Academic Journals by Turgut Kerem Tuncel
Öz: Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ'ın Ermen... more Öz: Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ'ın Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanması talebi ile 1988 yılında patlak veren Azeri-Ermeni çatışması, Sovyetler Birliği'nin yıkılması sonrasında iki bağımsız ülke arasında bir savaşa dönüşmüştür. 1994 yılında Bişkek'te imzalanan ve büyük çaplı çatışmaları sonlandıran ateşkes antlaşmasına kadar her iki taraftan tahminen 30.000 kişi hayatını kaybetmiş, bir milyonun üzerinde kişi yerinden olmuş ve Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ ve etrafındaki yedi bölge Ermeni güçleri tarafından işgal edilmiştir. Savaş sonrasında Karabağ ve etrafındaki yedi bölgede yaşayan Azerbaycanlı nüfus tamamen yok olmuştur, bunlar ya çatışmalarda hayatını kaybetmiş ya da Azerbaycan'ın diğer bölgelerine göç etmek zorunda kalmıştır. Bugün, Karabağ'da 150.000 civarında etnik Ermeni yaşamaktadır. Karabağ'ın etrafındaki işgal altında bulunan yedi bölge ise tamamen insansızlaştırılmıştır. 1994 yılında imzalanan ateşkes antlaşmasından bu yana geçen 22 yıllık süre zarfında yaşanan ateşkes ihlallerinde de her iki taraf da kayıplar vermiştir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir barış antlaşması henüz sağlanamamıştır ve savaş hukuki olarak (de jure) devam etmektedir. Bu rapor, 2-5 Nisan 2016 tarihlerinde meydana gelen ve şimdiden " 4 Gün Savaşı " olarak anılmaya başlayan çatışmaları, bu çatışmaların hemen sonrasında yaşanan olayları ve bunlara dair yorumları betimsel bir şekilde okuyucuya aktarmayı hedeflemektedir.
As the first 'genocide denial' case before the European Court of Human Rights (ECHR) other than t... more As the first 'genocide denial' case before the European Court of Human Rights (ECHR) other than those on the denial of Jewish Holocaust, Perinçek v. Switzerland is a case that unveils philosophical, legal and political complexities related to the subtle relationship between freedom of expression and what can be generically called hate-speech. It is a case that reveals the problem of legitimate limitation on freedom of expression that the recent trend of the legislation of memory laws brings with it. In addition, the verdict of the ECHR, and the arguments of the parties and the governments of Armenian and Turkey as the third parties in the ECHR Grand Chamber are important indicators of the current state of the Armenian-Turkish dispute that has evolved around 1915 events and the prospective developments. The final verdict of the ECHR Grand Chamber is likely to shape the future framework of the dispute. The examination of almost ten-year long legal process demonstrates that memory laws in their present form are imperfect and vulnerable to abuse. The Perinçek v. Switzerland case reveals the imprecise employment of the term genocide in popular and academic literature and discourse that results in ambiguities as well as misuses. The Case also constitutes an example of the 'genocide politics' notwithstanding the moral discourse that dominates the debates around 1915 events. Moreover, the ECHR verdict is an international document with outmost significance that serves as a corrective to the hegemonic 'myths' on the 1915 events that are effects of the employment of the 'Jewish Holocaust model'. Nevertheless, the ECHR Grand Chamber hearing displays that the Armenian side will continue impose the characterization of the 1915 events as the 'Armenian Holocaust'.
The parties of a substantial number of the present-day ethno-national conflicts base their claims... more The parties of a substantial number of the present-day ethno-national conflicts base their claims on the assertion of victimhood based on past wrong-doings. As such, understanding the roots, continuation and allegation of the victimhood claims is a compulsory step for the comprehension and the resolution of the contemporary conflicts. The sense of victimhood often grows out of the social memory of the ethnic/national groups. Social memory also helps to sustain the victim identity of the group and also utilized by the group to evidence its victimhood. Therefore, the first step to understand the dynamics of sense and claim of victimhood is the comprehension of the dynamics of social memory. This study is a lengthy review of the social memory literature. It seeks to display the major conceptualizations of social memory and the main schools, approaches and debates in the literature. Öz: Günümüzde süregiden pek çok etno-ulusal ihtilaf ve çatışmanın tarafları iddialarını geçmişte karşı karşıya kaldıkları haksızlıklardan kaynaklanan mağduriyet iddiaları üzerinden kurmaktadırlar. Bu nedenle, mağduriyet iddilarının kökenlerinin ve bu iddiaların devamlılığını sağlayan nedenlerin anlaşılması çağdaş etno-ulusal
Center for Eurasian Studies (AVİM), 2020
As the follow up an article on 27 October 2020, this article rests on a hypothetical situation an... more As the follow up an article on 27 October 2020, this article rests on a hypothetical situation and scrutinizes whether remedial secession could have been applicable to the Karabakh case even if this doctrine was legally valid doctrine and unilateral secession was a right and a norm.
*Note: This article was penned before the armistice agreement of 9 November 2020 that was signed between Azerbaijan, Armenia, and Russia.
Center for Eurasian Studies (AVİM), 2020
Few days after the launch of the campaign for the recognition of the de facto entity in Karabakh ... more Few days after the launch of the campaign for the recognition of the de facto entity in Karabakh under the hashtag # RecogniseArtsakh, officials of Armenia began arguing for the same cause by bringing the doctrine of remedial secession forward. This indicates that the Armenian side attempts to open a new front in the legal sphere. Yet, it is likely that the Armenian side will carry out not a real legal battle, but a lawfare. That is to say, the Armenian side will use legal arguments as another propaganda discourse and try to win a better position in the diplomatic field by forwarding the same sort of arguments. As such, we can expect to see an amalgam of legal arguments, propaganda, and diplomatic maneuvers.
Given the indicators that the doctrine of remedial secession will be propagated and hotly debated, it is worth analyzing this doctrine and its applicability to the Karabakh case to see if it can lay the legal grounds of the unilateral secession of the de facto entity in Karabakh and its recognition as an independent state.
Avrasya Dünyası / Eurasian World, 2020
Barış görüşmelerinin otuz yıla yakın bir süredir devam ediyor olması, üstüne üstlük son beş altı ... more Barış görüşmelerinin otuz yıla yakın bir süredir devam ediyor olması, üstüne üstlük son beş altı yıldan bu yana görece büyük çaplı sıcak çatışmalardan ve bunların artarak devam etme olasılığından bahsediliyor olması, AGİT Minsk Grubu tarafından yürütülen barış sürecinin irdelenmesi için ikna edici bir sebep olarak kabul edilmelidir. Bu makale, AGİT Minsk Grubu çerçevesinde yürütülen barış görüşmelerinin genel bir tarihsel özetini sunmayı hedeflemektedir.
The fact that peace talks have been continuing for almost thirty years, moreover that we have been speaking about large scale clashes and the possibility of their intensifying continuation for the last five-six years should be an taken as a reason convincing enough to address the peace process carried out under the auspices of the OSCE Minsk Group. This article aims to provide a general chronological account of the peace talks conducted within the framework of the OSCE Minsk Group.
Avrasya İncelemeleri Merkezi , 2020
* Bu değerlendirme yazısı, 27 Eylül 2020 tarihinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında yeniden patl... more * Bu değerlendirme yazısı, 27 Eylül 2020 tarihinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında yeniden patlak veren çatışmalar başlamadan önce kaleme alınmıştır.
12-16 Temmuz Tovuz çatışmasından iki aydan uzun bir zaman sonra, Eylül ayının sonlarına gelindiğinde, Azerbaycan-Ermenistan hattındaki gerilimin devam ettiğini görmekteyiz. Dahası bu süre zarfında gerilimi daha da artırma olasılığı olan gelişmeler de yaşanmaktadır. Böylesi bir ortamda, taraflar açık veya kapalı savaş imaları yapmaktan çekinmemektedirler. Ayrıca, AGİT Minsk Grubu’nun yürüttüğü barış süreciyle ilgili olarak da dikkat çekici ancak olumlu olduğu söylenemeyecek bazı gelişmeler söz konusudur. Bu analiz yazısı, bu süreçlerin bir özetini ve değerlendirmesini sunmayı hedeflemektedir.
Avrasya İncelemeleri Merkezi , 2020
12 Temmuz’ 2020'de Azerbaycan-Ermenistan sınır hattının kuzeyindeki Tovuz bölgesinde patlak veren... more 12 Temmuz’ 2020'de Azerbaycan-Ermenistan sınır hattının kuzeyindeki Tovuz bölgesinde patlak veren çatışmadan sonra Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, AGİT ve NATO gibi aktörlerin Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış görüşmeleri için AGİT Minsk Grubu’nu işaret etmiş olmaları, aslında çözümsüzlüğe veya gayri-barışçıl yollardan ulaşılabilecek bir çözüme işaret etmek anlamına gelmektedir.
Avrasya İncelemeleri Merkezi , 2020
Rusya Anayasası’nda gerçekleştirilecek değişiklikler, tahmin edilebileceği üzere, uluslararası ba... more Rusya Anayasası’nda gerçekleştirilecek değişiklikler, tahmin edilebileceği üzere, uluslararası basında geniş yer bulmuş, konu hakkında çok sayıda yorum ve analiz üretilmiştir. Türkiye’de ise bu konunun gereken ilgiyi gördüğünü söylemek pek mümkün değildir. Rusya Anayasası’nda yapılacak değişikliklerle ilgili olarak uluslararası basında çıkan yorumların odak noktasını halihazırdaki Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in görev süresinin 2036 yılına kadar uzamasına kapı aralayan Madde 81.3’e yapılan eklenti oluşturmuş, bu olasılığın gerçekleşmesinin Rusya içindeki ve bundan da önemlisi, küresel siyasetteki olası yansıma ve sonuçları tartışılmıştır.
Putin’in 2036 yılına kadar Rusya Cumhurbaşkanı olarak göreve devam etme ihtimalinin bazı önemli yansıma ve sonuçları olabilecektir. Ancak, bu yönde öne sürülen görüşlerin, Rusya siyasetinin yapısal niteliklerini ve bu kapsamda, yüzeyde görünenin ötesinde, Putin’in Rusya siyaseti içindeki konumunu etraflıca incelemeyen, deyim yerindeyse, genel geçer klişeler üzerinden oluşturulduğu da görülmektedir. Dolayısıyla bu konuyla ilgili öne sürülen görüşlerin bir yandan abartılı öte yandan eksik değerlendirmelerin neticesi oldukları söylenebilir. Buna ek olarak, yapılan değerlendirmelerin temel olarak Putin’in cumhurbaşkanlığı sorunsalına odaklanması, anayasada yapılan diğer önemli değişiklerin gözden kaçması gibi bir sonuca neden olmaktadır.
Avrasya İncelemeleri Merkezi , 2020
AB’nin on yeni üyeyi içine aldığı büyük genişleme hamlesinin yaşandığı 2004 yılında başlattığı “A... more AB’nin on yeni üyeyi içine aldığı büyük genişleme hamlesinin yaşandığı 2004 yılında başlattığı “Avrupa Komşuluk Politikası”nın (İng. European Neighbourhood Policy) ‘doğu boyutu’ olarak 2009 yılında hayata geçirilen “Doğu Ortaklığı”nın on bir yıllık serüveninin incelenmesi, bu girişimin tarafı olan aktörlerin dış politika yaklaşımları ve bunlar arasındaki uyum ve uyumsuzluklar, AB’nin komşuluk politikalarının güçlü, zayıf ve yer yer çelişkili yanları, üçüncü aktörlerin tepkileri gibi pek çok önemli hususun anlaşılması için faydalı olacaktır. Böylesi bir inceleme, aynı zamanda, kimi yorumcuların ‘Soğuk Savaş sonrasının sonrası’ (İng. post-post-cold war) diye adlandırdığı, içinde bulunduğumuz dönemdeki küresel siyaset ve rekabetin önemli sahalarından olan Doğu Avrupa’daki süreçlerin irdelenmesi için de bir zemin oluşturacaktır.
Uploads
Books by Turgut Kerem Tuncel
Book Chapters by Turgut Kerem Tuncel
genel Ukrayna dış politikası ve Ukrayna dış politika eliti olarak adlandıracağımız, Ukrayna dış politikası üzerine araştırma ve çalışmalarını sürdüren Ukraynalı akademisyen ve uzmanlarla diplomatların Türkiye’ye ilişkin algı ve değerlendirmeleri merkeze alınarak irdelenmektedir. Bu sayede, Ukrayna-Türkiye ilişkilerine dair Ukrayna perspektifi sunulmaya çalışılmıştır.
düzenlemenin yapılması, Gürcistan’ın 1999 yılında Avrupa Konseyine
üyelik şartlarından biri olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşü esas itibarıyla Gürcistan ve Avrupa Konseyi arasında gerçekleştirilen mutabakat çerçevesinde şekillenen uluslararası hukuki bir konudur. Öte yandan, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşlerinin ahlaki, tarihsel, sosyolojik ve siyasi boyutları da vardır. Nitekim, Gürcistan’ın 2001 yılından itibaren bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeye yönelik adımlar atmaya başlamasıyla, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşleri meselesinin farklı boyutları Gürcistan toplumu ve siyasi eliti tarafından tartışılmaya başlanmıştır. Nitekim, bu tartışmalar Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüş sürecine etki eden ve bu süreci farklı oranlarda belirleyen etmenlerdir. Bu nedenle, Ahıska Türklerinin geri dönüş sürecinin bir bütünlük içerisinde anlaşılması, tüm bu boyutların ve haklarındaki tartışmaların birbirleriyle ilişkisellikleri içerisinde incelenmeleriyle mümkün olabilir.
Articles Published in Academic Journals by Turgut Kerem Tuncel
Analytical Papers & Commentaries by Turgut Kerem Tuncel
*Note: This article was penned before the armistice agreement of 9 November 2020 that was signed between Azerbaijan, Armenia, and Russia.
Given the indicators that the doctrine of remedial secession will be propagated and hotly debated, it is worth analyzing this doctrine and its applicability to the Karabakh case to see if it can lay the legal grounds of the unilateral secession of the de facto entity in Karabakh and its recognition as an independent state.
The fact that peace talks have been continuing for almost thirty years, moreover that we have been speaking about large scale clashes and the possibility of their intensifying continuation for the last five-six years should be an taken as a reason convincing enough to address the peace process carried out under the auspices of the OSCE Minsk Group. This article aims to provide a general chronological account of the peace talks conducted within the framework of the OSCE Minsk Group.
12-16 Temmuz Tovuz çatışmasından iki aydan uzun bir zaman sonra, Eylül ayının sonlarına gelindiğinde, Azerbaycan-Ermenistan hattındaki gerilimin devam ettiğini görmekteyiz. Dahası bu süre zarfında gerilimi daha da artırma olasılığı olan gelişmeler de yaşanmaktadır. Böylesi bir ortamda, taraflar açık veya kapalı savaş imaları yapmaktan çekinmemektedirler. Ayrıca, AGİT Minsk Grubu’nun yürüttüğü barış süreciyle ilgili olarak da dikkat çekici ancak olumlu olduğu söylenemeyecek bazı gelişmeler söz konusudur. Bu analiz yazısı, bu süreçlerin bir özetini ve değerlendirmesini sunmayı hedeflemektedir.
Putin’in 2036 yılına kadar Rusya Cumhurbaşkanı olarak göreve devam etme ihtimalinin bazı önemli yansıma ve sonuçları olabilecektir. Ancak, bu yönde öne sürülen görüşlerin, Rusya siyasetinin yapısal niteliklerini ve bu kapsamda, yüzeyde görünenin ötesinde, Putin’in Rusya siyaseti içindeki konumunu etraflıca incelemeyen, deyim yerindeyse, genel geçer klişeler üzerinden oluşturulduğu da görülmektedir. Dolayısıyla bu konuyla ilgili öne sürülen görüşlerin bir yandan abartılı öte yandan eksik değerlendirmelerin neticesi oldukları söylenebilir. Buna ek olarak, yapılan değerlendirmelerin temel olarak Putin’in cumhurbaşkanlığı sorunsalına odaklanması, anayasada yapılan diğer önemli değişiklerin gözden kaçması gibi bir sonuca neden olmaktadır.
genel Ukrayna dış politikası ve Ukrayna dış politika eliti olarak adlandıracağımız, Ukrayna dış politikası üzerine araştırma ve çalışmalarını sürdüren Ukraynalı akademisyen ve uzmanlarla diplomatların Türkiye’ye ilişkin algı ve değerlendirmeleri merkeze alınarak irdelenmektedir. Bu sayede, Ukrayna-Türkiye ilişkilerine dair Ukrayna perspektifi sunulmaya çalışılmıştır.
düzenlemenin yapılması, Gürcistan’ın 1999 yılında Avrupa Konseyine
üyelik şartlarından biri olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşü esas itibarıyla Gürcistan ve Avrupa Konseyi arasında gerçekleştirilen mutabakat çerçevesinde şekillenen uluslararası hukuki bir konudur. Öte yandan, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşlerinin ahlaki, tarihsel, sosyolojik ve siyasi boyutları da vardır. Nitekim, Gürcistan’ın 2001 yılından itibaren bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeye yönelik adımlar atmaya başlamasıyla, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüşleri meselesinin farklı boyutları Gürcistan toplumu ve siyasi eliti tarafından tartışılmaya başlanmıştır. Nitekim, bu tartışmalar Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüş sürecine etki eden ve bu süreci farklı oranlarda belirleyen etmenlerdir. Bu nedenle, Ahıska Türklerinin geri dönüş sürecinin bir bütünlük içerisinde anlaşılması, tüm bu boyutların ve haklarındaki tartışmaların birbirleriyle ilişkisellikleri içerisinde incelenmeleriyle mümkün olabilir.
*Note: This article was penned before the armistice agreement of 9 November 2020 that was signed between Azerbaijan, Armenia, and Russia.
Given the indicators that the doctrine of remedial secession will be propagated and hotly debated, it is worth analyzing this doctrine and its applicability to the Karabakh case to see if it can lay the legal grounds of the unilateral secession of the de facto entity in Karabakh and its recognition as an independent state.
The fact that peace talks have been continuing for almost thirty years, moreover that we have been speaking about large scale clashes and the possibility of their intensifying continuation for the last five-six years should be an taken as a reason convincing enough to address the peace process carried out under the auspices of the OSCE Minsk Group. This article aims to provide a general chronological account of the peace talks conducted within the framework of the OSCE Minsk Group.
12-16 Temmuz Tovuz çatışmasından iki aydan uzun bir zaman sonra, Eylül ayının sonlarına gelindiğinde, Azerbaycan-Ermenistan hattındaki gerilimin devam ettiğini görmekteyiz. Dahası bu süre zarfında gerilimi daha da artırma olasılığı olan gelişmeler de yaşanmaktadır. Böylesi bir ortamda, taraflar açık veya kapalı savaş imaları yapmaktan çekinmemektedirler. Ayrıca, AGİT Minsk Grubu’nun yürüttüğü barış süreciyle ilgili olarak da dikkat çekici ancak olumlu olduğu söylenemeyecek bazı gelişmeler söz konusudur. Bu analiz yazısı, bu süreçlerin bir özetini ve değerlendirmesini sunmayı hedeflemektedir.
Putin’in 2036 yılına kadar Rusya Cumhurbaşkanı olarak göreve devam etme ihtimalinin bazı önemli yansıma ve sonuçları olabilecektir. Ancak, bu yönde öne sürülen görüşlerin, Rusya siyasetinin yapısal niteliklerini ve bu kapsamda, yüzeyde görünenin ötesinde, Putin’in Rusya siyaseti içindeki konumunu etraflıca incelemeyen, deyim yerindeyse, genel geçer klişeler üzerinden oluşturulduğu da görülmektedir. Dolayısıyla bu konuyla ilgili öne sürülen görüşlerin bir yandan abartılı öte yandan eksik değerlendirmelerin neticesi oldukları söylenebilir. Buna ek olarak, yapılan değerlendirmelerin temel olarak Putin’in cumhurbaşkanlığı sorunsalına odaklanması, anayasada yapılan diğer önemli değişiklerin gözden kaçması gibi bir sonuca neden olmaktadır.
This paper aims to present Euro-Atlantic’s evaluations about itself and the global politics by focusing on the discussions that took place during the Munich Security Conferences between 2015 and 2020, and the reports of the Conference that were published in those years. The examination reveals that significant changes, even transformations within the Euro-Atlantic camp and in the global order might be in sight.
Özet-analizin ikinci bölümünde ise, cumhurbaşkanlığı seçimlerini takip eden kısa vadeli süreçte Ukrayna’da yaşanacağı anlaşılan önemli siyasal süreçlerden bahsedilecek ve son olarak Ukrayna ile alakalı uluslararası politikaya dair bazı gözlem ve tahminler okuyucuya sunulacaktır.
Katar’dan Ukrayna’ya ilk uçak seferi. Ukraynalıların %63’ü organ bağışına taraftar. Ekonomide olumlu sinyaller. Ukrayna’da ülke içinde göç etmek zorunda kalmış yaklaşık 1.6 milyon kişi var. Donbas için uluslararası yardım. Almanya’daki Ukraynalı yasadışı göçmenler. Ukraynalılar Dünya Kongresi. Çubarov: “Kırım’la ilgili Anayasa değişiklikleri neredeyse hazır.” Gürcistan’ın eski Cumhurbaşkanı ve Odesa’nın eski Valisi Saakaşvili’nin iddiaları. Volker: Ukrayna NATO’ya üye olmaya hazır değil. Zapad 2017 Ukrayna’yı endişelendiriyor. ‘”Riskli ülke vatandaşları” için yeni sınır geçiş kuralları. AGİT’ten Ukrayna’ya uyarı. AB ve Ukrayna arasındaki ortaklık anlaşması yürürlüğe girdi.
Luhanks'ta Ukrayna televizyon ve radyolarına erişim için televizyon kulesi açılışı. Doğu Ukrayna'da İnsani Yıkım. Bankalara siber saldırı tehditti. Kiev yakınlarında gizli cephanelik. Bağımsızlık Günü'nde Kiev'de patlama. Ukrayna'nın Kuzey Kore'nin geliştirdiği füze programı ile ilgilisi olmadığı yönünde açıklama. Rusya'nın Kerç boğazını kapatmasına Ukrayna'dan tepki. ABD'den Ukrayna'ya kömür sevkiyatı. Donbas'ta ateşkes kararı. Rus birliklerinin Donbas'tan çekilmesi ile ilgili iddialar. Rusya'nın BM Barış Gücü'nün Donbas'ta konuşlanmasını engellediği iddiaları. Bağımsızlık Günü kutlamaları. Ukrayna'nın Vişegrad Dörtlüsü ile askeri ilişkilerini geliştirme çabaları. ABD'li üst düzey yetkililerin Ukrayna ile ilgili açıklamaları.
“Security, Stability and Cooperation in the Wider Black Sea Region,” which was edited by AVİM Senior Analyst Dr. Turgut Kerem Tuncel, opens up with the forewords of Teimuraz Antelava (BSEC Legal Advisor), Sven-Joachim Irmer (Head of the KAS office Turkey), and Ambassador (R) Alev Kılıç (AVİM Director). These are followed by the introduction penned by Dr. Turgut Kerem Tuncel and twelve articles written by researchers and academics from the Wider Black Sea region countries who participated in the conference on 4 December 2017.
We hope that “Security, Stability and Cooperation in the Wider Black Sea Region” will be a significant contribution for the scholarly community and the policy makers for acquiring expert views from the Wider Black Sea region.
at Middle East Technical University and AVİM in May 2015
Deadline for manuscript submissions: 15 September 2019.
The Balkans has been at the intersection of various migration routes throughout history; different peoples have left their footmarks on the Balkan soil throughout their journeys. These peoples uprooted, swallowed, or mixed with other groups, or they were assimilated by them in a process that eventually led to the emergence of new ethno-national and ethno-religious identities over time. Meanwhile, some of these peoples stayed in the Balkans and engaged in various types of interactions with indigenous peoples of the peninsula. As a result of these intense, centuries long, continuous, contingent, and casual interactions, the Balkans became one of the most ethnically diverse geographies in the world.