Çağdaş Yönetim Bilimleri Dergisi
Journal of Contemporary Administrative
Science
Cilt: 8 , Sayı: 1
Volume: 8 , Number: 1
Nisan 2021, 249 - 273
Nisan 2021, 249 - 273
ISSN: 2564-7490
Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre
İncelenmesi 1
(1) Ayça Kaya2, (2) Türkan Argon 3
Öz
Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin öğrenme çevikliğine yönelik görüşlerinin kişisel değişkenlere bağlı olarak
değişip değişmediğini belirlemektir. Betimsel tarama modelinde olan araştırma, Sakarya ili Adapazarı ilçesindeki
resmi ve özel ilkokul, ortaokul ve liselerde çalışan, tabakalı-basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenen 1218
öğretmen üzerinde yürütülmüştür. Araştırma verilerinin toplamasında “Öğrenme Çevikliği Ölçeği”; analizde ise
parametrik analizler kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin kişisel değişkenlerinden cinsiyet,
kurum türü, branş, mesleki kıdem ve okuldaki çalışma süreleri öğretmenlerin öğrenme çevikliğine yönelik
görüşlerinde anlamlı fark ortaya koyarken; medeni durum, okul türü, mezun olunan fakülte, sendika üyeliği ve
maaş memnuniyeti anlamlı fark oluşturmamıştır. Araştırma sonuçları doğrultusunda geliştirilen önerilerden
bazıları şu şekildedir: Türkiye’de çeviklik ve öğrenme çevikliği ile ilgili yapılmış kısıtlı araştırmalar olsa da bu
araştırmalar eğitim camiasında yürütülmemiştir. Bu yönüyle yapılan araştırma, öğrenme çevikliğini
öğretmenlerin görüşleriyle birleştiren ilk çalışmadır. Bu bağlamda bu araştırmanın eğitim örgütlerinin diğer
paydaşlarıyla da gerçekleştirilmesi çok boyutlu değerlendirmeye ışık tutması açısından önemlidir. Ayrıca bu
araştırma sonuçları ve Türkiye’nin diğer bölgelerinde MEB’e bağlı okullarda ve YÖK’e bağlı üniversitelerde
gerçekleştirilecek araştırma sonuçları dikkate alınarak uygulamalar yapılması, eğitim kalitesinde dolayısıyla
öğrenci başarısında artışı beraberinde getirecektir.
Anahtar kelimeler: Öğrenme çevikliği, Zihinsel çeviklik, İnsan ilişkileri çevikliği, Değişim çevikliği, Sonuçlara
Odaklanma Çevikliği
Study of the Views of Teachers regarding Learning Agility depending on Individual
Variables
Abstract
The objective of this study is to ascertain whether the views of teachers regarding learning agility varies
depending on personal variables. Study, conducted in descriptive survey model, has been pursued with 1218
teachers who have been determined via segmented-simple random sampling and have been working at state and
private primary, middle and high schools located in Adapazarı District of Sakarya, Turkey. The data have been
collected via “Learning Agility Scale” while it has been analyzed through parametric tools. The outcomes of the
study suggest that the individual variables like sex, institution type, teaching subject, professional seniority and
year of service at school exert a significant difference in the views of teachers regarding learning agility. However,
variables like marital status, level of school, the faculty of graduation, membership to unions and wage
satisfaction do not exert a significant difference. Some other suggestions developed based on the outcomes of
the study are as follows: Though there are few studies conducted on agility and learning agility in Turkey, none
of these studies has been conducted at education sector. Thus, this study stands out as the first study combining
agility with teacher views. This study, within this framework, is significantly crucial in that it leads to multidimensional evaluations as it has been conducted with the other stakeholders of the educational institutions.
Keywords: Learning agility, Mental agility, People agility, Change agility, Result agility
Gönderim Tarihi (Received): 30.11.2020
Kabul Tarihi (Accepted): 25.01.2021
1 Bu makale EYFOR-XI 2020 kongresinde bildiri olarak sunulmuştur. Ayrıca bu araştırma, Ayça KAYA tarafından Prof.Dr.
Türkan ARGON danışmanlığında, BAİBÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde 2019’da kabul edilen doktora tezinden üretilmiştir.
Araştırma Makalesi: Etik Kurul İzin Belgesi (Kurul Adı: Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimlerde İnsan
Araştırmaları Etik Kurulu Tarih: 13.12.2018 Sayı No: 2018/279)
2 Dr. Öğr. Üyesi, Haliç Üniversitesi, aycabagmenkaya@halic.edu.tr, ORCID: 0000-0001-7510-7708
3 Prof. Dr., Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, turkanargon@hotmail.com, ORCID: 0000-0002-0744-8647
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Giriş
Bireylere 21. yüzyıl becerilerini kazandırmak için sürekli gelişimi kılavuz edinerek çağın gereklerine
uygun bilgiyi edinmek günümüzde bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu zorunluluğu karşılayacak en
önemli kanal eğitimdir. Dolayısıyla toplumun amaçlarına uygun ve nitelikli insan kaynağını oluşturmak
için eğitim sisteminin bu doğrultuda yapılanması kaçınılmaz olmuştur. Eğitim sisteminde toplumun
amaçlarına uygun insan kaynağını yetiştirmek ise kaliteli öğretmenlerden geçmektedir. Uluslararası
Öğrenme ve Araştırma Anketi (TALIS, 2013) de başarılı olarak addedilen eğitim sistemlerinin,
öğretmenleri iyi yetiştirdiğini ve sonra da onlara geniş özerklik tanıdığını ifade etmiştir (Schleicher,
2015). Buna karşın Türkiye’de öğretmenlerin mesleki özerklik düzeyleri OECD ülkeleri arasında en
düşük sıralardadır (OECD, 2011). Oysa öğretmenlerin mesleki özerkliğe sahip olmaları, mesleki
anlamdaki gelişimlerinde oldukça önemlidir. Özellikle mesleki gelişimde başat rol oynayan öğrenme
isteği, öğretmenin öğrenme çevikliğinin de belirleyici olup hızla değişen dünyada uzun vadeli başarı için
bugün zorunlu hale gelmiştir (Spreitzer, McCall ve Mahoney, 1997). Öğrenme çevikliği kavramının tam
olarak anlaşılabilmesi için öncelikle çeviklik kavramına değinmek gerekmektedir.
İlk kez 1990’lı yıllarda öne sürülen çeviklik kavramı, örgütlerin değişen ihtiyaçlara yönelik hızlı bir
biçimde yanıt vermeleri ve bu değişime uyum sağlamaları anlamında kullanılmıştır (Cegarra-Navarro,
Soto-Acosta ve Wensley, 2016). 2000’li yıllarda ise kavramın kapsamı biraz daha genişletilerek karmaşık
olayları etkili bir şekilde yönetebilmeyi de içermiştir (Bakan, Sezer ve Kara, 2017). DeVor, Graves ve
Mills’e (1997) göre çeviklik, sürekli değişim gösteren ortamda karlı bir şekilde çalışabilme yeteneği olup
değişim ortamında en iyi işi ortaya çıkarmak amacını, en az süre ve hareketle gerçekleştirebilme
kapasitesini göstermektedir. Yıldız’a (2018) göre ise çeviklik hızlı olmayı, yeniliklere uyum
sağlayabilmeyi ve teknolojiden yararlanarak kaynakları en verimli biçimde kullanabilmeyi içeren bir
kavramdır. 21. yüzyılda iş dünyasından sonra eğitim alanında da tartışılmaya başlanan bu kavram,
öğrenmeye istekli olma ve bunu yapma yeteneğini karşılayan temel kavramlardan biridir. Ayrıca
öğrenme çevikliği, ilk kez karşılaşılan koşullar altında, başarılı bir şekilde öğrenmeyi gerçekleştirmek
anlamını da taşımaktadır (Eichinger ve Lombardo, 2004). Bireysel anlamın ötesinde başarılı bir şekilde
öğrenmeyi gerçekleştiren örgütlerin ayırt edici özellikleri arasında olan, liderlik yeteneklerini
tanımlama, geliştirme ve dağıtma becerisi (Barner, 2006) gibi özellikler de çeviklikle bağlantılıdır.
Dolayısıyla örgütlerin çeviklik derecesi bir anlamda örgütteki paydaşların çevik olmasıyla ilintilidir.
Öğrenme çevikliği konusunda yüksek insan sermayesine sahip olan örgütlerin başında ise okullar
gelmektedir. Zira okullar, bireyler üzerinde doğrudan etkiler bırakarak tüm toplumu etkileyebilme
gücüne sahiptirler. Bu durum, okulların temel dinamiklerinden olan öğretmenlerin ne kadar nitelikli
olduğu ile de ilgilidir. Çünkü yeterli niteliklere sahip olan kaliteli bir öğretmen, aynı zamanda
öğrenmeye karşı daha istekli olacak; dolayısıyla deneyiminin olmadığı alanlara bu sayede uyum
sağlayarak, belirsizlik durumlarında yüksek performans gösterebilecek diğer bir deyişle, öğrenme
çevikliğinde üst düzeye çıkacaktır.
Son dönemde yapılan araştırmalar (Charan, 2005; De Meuse, Dai, Hallenbeck ve Tang, 2008; Eichinger
ve Lombardo, 2004; Gravett ve Caldwell, 2016; Hewitt, 2005; Howard, 2017; Korn Ferry, 2016; Parsons
ve MacCallum, 2019) öğrenme çevikliğinin, yüksek potansiyelliğin bir göstergesi olduğunu
göstermektedir. Öğrenme çevikliği insanın bulunduğu konumdan bir üst kademeye çıktığında kritik bir
hal almaya başlayabilmektedir. Bu araştırmanın da önemini ortaya koyan Türkiye’de öğrenme
çevikliğine dair çalışmaların yapılmamış olması, Türkiye’nin kavrama verdiği değeri bir nebze de olsa
ortaya koymaktadır. 2018 yılında göreve gelen Milli Eğitim Bakanı sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk, göreve
gelir gelmez yapmış olduğu açıklamalarında, Türk Eğitim Sistemi’ndeki problemlerin farkında olduğunu
ve kendisinin, öğretmenleri, bakanlık makamında temsil eden bir birey olarak çalışacağını söylemiştir
(Selçuk, 2018). Selçuk (2018) konuşmasında ayrıca, öğrencilerin diploma odaklı eğitim-öğretim
faaliyetlerine katılmak istediğini, ancak bunun yanlış olduğunu ve onların angarya, hamallık olarak
tanımladığı üniversite döneminde çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunma ve ücretsiz olarak şirketlerde
çalışmalarının, kendilerine deneyim kazandıracağını ve bu deneyimlerin diplomadan daha kıymetli
250
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
olduğu vurgusunu yapmıştır. Selçuk’un (2018) da değindiği gibi, bireyin deneyim kazanması, sonraki
hayatını daha kolay idame ettirebilmesi noktasında büyük öneme sahiptir. Çünkü iyi ya da kötü
deneyim yaşayan kişi, bir sonraki problem durumunda ne yapacağını bilmese dahi, öğrenme çevikliği
sayesinde yılmayacak ve problemlerine çözüm aramaya çalışacaktır. Türk Eğitim Derneği genel müdürü
Atabay’ın (2017) da ifade ettiği gibi, deneyim kazanmış bir insan, deneyim sahibi olmadığı konuda da
problem çözme yeteneğini konuşturur ve çözüme ulaşır. Tüm bu özellikler birlikte düşünüldüğünde
öğretmenin öğrenme çevikliğinin yüksek olması, MEB tarafından beklenilen bir durumdur.
Öğrenme Çevikliğinin Boyutları
Öğrenme çevikliği ile ilgili yaygın olarak kabul gören zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği, değişim
çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği olmak üzere 4 boyut vardır (Allen, 2016; Beck ve LengnickHall, 2016; Catenacci-Francois, 2018; DeMeuse, Dai ve Hallenbeck, 2010; DeRue, Ashford ve Myers,
2012; Gravett ve Caldwell, 2016; Howard, 2017; Lombardo ve Eichinger, 2000; Prange, 2016; Sims ve
Tao, 2017; Yockey, 2015). Bu boyutlar aşağıda irdelenmiştir:
Zihinsel Çeviklik: Dünya’da iş gücü değişmektedir. Dolayısıyla bireyler, bireylerin oluşturduğu örgütlerin
değişen koşullarına yanıt verebilmeleri için bazı becerilere sahip olması gerekmektedir. Geçtiğimiz
yüzyılda ayakta kalabilen örgütlerin ortak özellikleri; yeni kavramları öğrenme yeteneği, örgüt içinde
bir öğrenme topluluğu oluşturma yeteneği ve bilgiyi yönetebilme yeteneğidir (Kucia ve Gravett, 2014).
Bu özellikleri kullanabilen örgütler, gücünü koruyarak ayakta kalabilmeyi başarabilmenin yanında
çalışanlarını da güçlendirerek öğrenmeye karşı etkili bir güdü oluşturabilirler. Başkalarını öğrenme ve
büyütme konusunda güçlendirmek, şimdi ile gelecek arasında bağlantı kurarak kişisel ve profesyonel
gelişmeyi motive eden bir sinerji yaratır (Joiner ve Josephs, 2007). Ayrıca örgütlerin karmaşık
durumlarla karşı karşıya kaldığı zamanlar da olabilmektedir. Teknolojinin sürekli gelişmesi, kriz
durumlarının ortaya çıkması, farklılık yaratacak yeterli işgücünün olmaması gibi durumlar bunlardan
sadece bazılarıdır. Bu durumların üstesinden gelmek, örgüt için pek de kolay değildir ve zihinsel çevikliği
gerektirir. Zira karmaşık durumlar rahat olmak, akıllı ve zeki olmaktan çok daha fazlasını gerektirir
(Howard, 2017). Weller’e (2013) göre, zihinsel çevikliği yüksek olan bireyler daima meraklıdır ve
bağlantılar ararlar. Bu bireyler, sürekli yeni bilgiler öğrenirler; öğrenmelerini her zaman aktarırlar ve
uygularlar. Öğrenme adeta onların varlıklarının bir parçasıdır.
Öğrenme, yapılması gereken bir etkinlik olarak düşünülebilir. Bu sebeple eğitim, okul sistemlerini,
bugün ortaya çıkan durgun statüko ortamından, değişimi benimsemeye ve geleceğe doğru ilerlemeye
hazırlanan bir zihniyete doğru hareket ettirme kavramına odaklanmalıdır (Schlechty, 2001). Bu noktada
eğitimciler, farklı öğrenenlerin öğrenme stillerini iyi anlamalı ve yorumlamalıdır. Kinestetik, işitsel,
görsel ve kişilerarası öğrenme stilleri (Gardner, 1993), dilsel ve mantıksal zekalardan farklıdır ve
günümüzün küresel, teknolojik ortamında daha önemli hale gelmektedir. Tam da bu sebeple bireyler
mevcut koşulların ötesinde düşünerek zihinsel çevikliklerini her geçen gün yenilemek, diri tutmak ve
güncellemek durumundadır (Erakkuş, Başören ve Abimbola, 2016). Çünkü geleceğin eğitim dünyasında
her geçen gün yeni bilgileri öğrenmeye açık olmak ve bu bilgileri hayata geçirebilmek için eğitimcilerin,
öğrenenlerin öğrenme stillerine uygun bir yapılanmaya girmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Öğrenenlerin
farklı öğrenme stillerine uygun bir eğitim modeli ile küreselleşen dünyanın teknolojik donanımına sahip
bireyler yetiştirmek önemlidir. Bu da zihinsel çevikliği yüksek olması beklenen eğitimciler ile mümkün
olabilir. Problemlere yeni bir bakış açısıyla çözüm üretebilmek, belirsiz ve karmaşık durumlarla
rahatlıkla başa çıkabilmek, diğerlerine düşüncelerini açıklayabilmek gibi özellikler zihinsel çevikliği
yüksek bireylerin farklı öğrenme stillerine sahip öğrenenleri anlamasında kolaylaştırıcılık sağlayan
etkenler olabilir. Bu özellikleri etkin kullanarak öğrenenleri geleceğe hazırlamanın mümkün olduğu
söylenebilir.
İnsan İlişkileri Çevikliği: Gravett ve Caldwell (2016) Amerika genelinde farklı sektörlerde yürüttükleri
araştırmalarında insan ilişkileri çevikliğinin, kendini tanıma ve ilişki kurma yeteneği açısından
251
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
günümüzde örgütlerde yaşamsal öneme sahip olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmaya göre bugünün
çalışma ortamındaki çoğu etkileşim; güvene dayalı ilişkiler kurmak, zorlayıcı bir vizyon oluşturmak, zor
kararlar vermek ve duyurmak, zor ve hoş olmayan görevleri devretmek, değişimi etkilemek, kötü
performans veya davranışla yüzleşmek, işlevsel olmayan takımlarda birlik duygusunu, fikir birliğini ve
iş birliğini geliştirmek ve çatışmayı iş birliğine dönüştürmek için yüksek bir çevikliği gerektirmektedir.
İyi düzenlenmiş bir okulda, temel denetim güveni, bu etkinliklerin sürdürüldüğü durumlara ve bu
etkinliklerin sürdürülmesine bağlıdır. Öğretmen, kişisel olarak otoriteyi uygulamak zorunda olduğu
durumları en aza indirir (Dewey, 1938). Öğrencileri öğrenim süreci boyunca meşgul eden ve
etkileşimde tutan işbirlikçi etkinlikler gerçekleştirerek, etkinliği öğrenci davranışını kontrol eden etmen
haline getirir. Öğretmenin öğrenci davranışlarını değiştirmede etkin bir rol alması gerekli hale gelirse,
bu durumu güç göstermek ya da sergilemek için değil, adil ve grubun çıkarına en uygun şekilde
gerçekleştirmeye çalışır. Çünkü sosyal kontrolün birincil kaynağı, tüm bireylerin katkıda bulunma ve
hepsinin sorumluluk hissettiği bir sosyal girişim olarak yapılan işin doğasıyla ilgilidir (Dewey, 1938). Tüm
paydaşların sorumluluk bilincine sahip oldukları bir ortam yaratarak, bireylere sorumlulukları yerine
getirme yeteneklerine bağlı olarak, bireyden bireye farklılık gösteren özgürlükler verilebilir. Bireyler
olgunlaştıkça ve entelektüel olarak büyüdükçe, öğrencilerin çalıştıkları bağlam ve sınırlar, geribildirim
yoluyla genişlemeye başlar. İşlemler ve talep edilen eylemler, işbirlikçi öğrenme deneyimlerine
dönüşmeye başlayacak ve sonuçta, yüksek beklentilerle birlikte özgürlükler, öz-değerlendirme ve
kontrolün gücüne yol açacaktır.
Değişim Çevikliği: Cashman (2013) değişim çevikliğini; denemekten keyif alma ve değişimin rahatsızlığı
ile etkin bir şekilde ilgilenme olarak tanımlamıştır. Weller'e (2013) göre, değişimdeki yüksek yetkinliğe
sahip olanlar ilk önce durumları araştırmaktadır. İlk kez ortaya çıkan durumları araştırarak, yeni bakış
açıları kazanmakta ve örgütsel değişimin sıcaklığını yakalayabilmektedirler. Değişim çevikliğinde yüksek
yetkinlik sahibi bireyler oldukça başarılıdır ve karmaşık ortamlarda gelişebilirler (Yockey, 2015). Diğer
bir deyişle her türlü ortamda değişime karşı kendilerini hazırlayabilirler. Bu ortamlardan biri de eğitim
sistemidir. Zira eğitim sistemi gittikçe değişmekte ve değişimle birlikte bireyler üzerindeki baskılar da
aynı oranda artış göstermektedir.
Geleneksel eğitimde bireyler, sorunun deneyim eksikliğinden kaynaklı olduğunu anlamamaktadır; fakat
sorun temelde deneyim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Dewey (2011), eğitimde başarıya ulaşmak
için bireylerin günlük hayatlarında işlerine yarayacak bilgilerin okullarda öğretilmesi, okul ortamının dış
dünyadan bağımsız olmak yerine dış dünya ile bütünleşik ve benzer olması, bireylerin bilgiyi almak
zorunda olan pasif alıcılar olma yerine öğrenme ortamındaki aktivitelerin direk uygulayıcısı olmaları,
bireysel özgürlük ilkesi çerçevesinde eğitimin şekillenmesi gerektiğini savunur. Bu anlamda okul
ortamları, güven ve açıklık ilkeleriyle bütünleşik olmalıdır (Celep ve Kaya, 2016). Ancak son yıllarda
Türkiye’de siyasi anlamda batı olarak tabir edilen Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde Dewey’in
sözünü ettiği eğitim türünden hızla uzaklaşma söz konusudur (Nussbaum, 2009). Bunun nedeni bu tür
eğitimin her ne kadar üretimde faydası olsa da büyük zaman ve para gerektirmesidir. Batı bu tür
eğitimden uzaklaşırken, Asya ülkelerinin deneyime bağlı eğitime yaklaşmaları uluslararası (Uluslararası
Öğrenci Değerlendirme Programı [PISA] vb.) sınavlardaki başarı sıralamalarından da anlaşılabilir.
Deneyim yoluyla öğrenme, eğitimin kilidi ise öğrenmeyi öğrenmenin de bu kilidin anahtarı olduğu
söylenebilir. Öğrenmeyi öğrenmek hem öğrenciler hem de öğretmenler için geçerli bir kavramdır.
Okulların, gereksinim duydukları örgütlenme türleri haline gelmesi için öncelikle, eğitim liderlerinin
kendilerini bilgi-iş örgütlerinde lider ve çalışan olarak düşünmeleri gerekmektedir. Kendilerini,
öğrenciler için bilgi icat etmeyi amaçlayan öncü örgütlerin liderleri olarak görmelidirler. Böylece bilgiiş dünyasında ve bilgi temelli bir toplumda çalışmak için bilmeleri gerekenleri öğreneceklerdir
(Schlechty, 1990).
Sonuçlara Odaklanma Çevikliği: Sorun çözebilme, bireylerin yeni sınırların üstesinden gelmelerine izin
veren ve gereksinim duydukları bir özelliktir. Gravett ve Caldwell'e göre (2016) problem çözme, tek tek
veya başkalarıyla birlikte uygun çözümler üretmek ve uygulamak için problemleri tanımlamak anlamına
252
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
gelmektedir. Mevcut durumun bilincine sahip olmak, bireyin hedef koymasını sağlar. Bu durumsal
farkındalık, okulun işleyişine dair ayrıntıların ve azınlıkların farkında olma ve bilgiyi mevcut ve
potansiyel problemleri ele almak için kullanma becerisidir (Bernstein, 1999). Karar vermek için mevcut
bilgileri kullanmak, ilerlemenin anahtarıdır. Veri toplama yoluyla elde edilen sonuçlar bireylere ve
örgütlere yön vermektedir. Eğitimde ise standartlaştırılmış testler veri toplama sürecinde bir temel
haline gelmiştir. Sonuçlara odaklanma çevikliği, birden fazla uygulanabilir çözüm üretme ile değişkenler
ve parametreler içinden en iyi seçeneği seçme yeteneğidir (Gravett ve Caldwell, 2016). Bu durumda
standartlaştırılmış testler, eğitimcinin karar verme sürecine rehberlik etmek için kullandığı bilgi noktası
konumundadır.
Sonuçlara odaklanma çevikliği, insanların zorlu ya da yeni koşullara rağmen sonuç alma ve başkalarına
ilham verme kabiliyeti ile başkalarına güven oluşturan bir varlığı tanımlar. Bu bireyler, diğerlerinin de
performanslarının artması için mücadele ederler. Çünkü takımın motivasyonunun ne denli önemli
olduğunu bilirler. Ayrıca kişisel olarak da ulaşmak istedikleri hedefe doğru kitlenirler ve istedikleri şeyi
elde etmenin kendilerine bağlı olduğunun farkındadırlar. Bu durumda başarısızlıkla sonuçlanan bir
eylemin sorumluluğunu üstlenerek yılmadan yeni bir çıkış yolu ararlar. Çünkü iddialı yapıları sayesinde
bir takımda olduklarında herkesin daha çok çalışması için ellerinden geleni yapacaklarını bilirler.
Araştırmanın Amacı ve Önemi
Öğretmenlerin öğrenme çevikliğinin yüksek olması, MEB tarafından beklenilen bir durum olmakla
birlikte Seferoğlu (2004), öğretmenlerin bu tür özelliklere sahip olmaları için onlara kendilerini
geliştirme fırsatı sunulması gerektiğini savunmaktadır. Türk Eğitim Sistemi’nde sürekli değişim
meydana gelmesi, sistemin sınav odaklı olması, öğrencilerin-öğretmenlerin-velilerin ve okulun merkezi
sınavlara karşı stres içerisinde olması, öğretmenlere gelişim fırsatı vermemekte, aksine
motivasyonlarını düşürmektedir. Motivasyon ise öğretim başarısında büyük öneme sahiptir (Özdemir,
Kartal ve Yirci, 2014). Bilhassa yöneticiler tarafından motive edilen öğretmenler, kendilerini
geliştirebilecek, deneyimleri olmadığı alanlara dahi kendilerini kolaylıkla kanalize edebilecek ve
başarının artmasına katkıda bulunabileceklerdir. Bu sebeple, Türk Eğitim Sistemi’nde öğretmenlerin
öğrenme çevikliğini arttırma amacıyla, çeşitli değişkenler açısından motive edilmeleri gerekmektedir.
Bu doğrultuda yapılan araştırma ile öğretmenlerin öğrenme çevikliğine yönelik görüşlerinin kişisel
değişkenlere bağlı olarak değişip değişmediği belirlenmiştir.
Yöntem
Araştırmanın Deseni
Betimsel tarama modelinde tasarlanan araştırmada var olan durumun ya da olgunun özellikleri, doğru
bir şekilde tasvir edilerek resmedilmesi amaçlanmıştır. Amaç, sebep-sonuç ilişkisine odaklanmaktan
çok, verilen bir durumda var olan değişkenleri tanımlamak ve bu değişkenler arasındaki ilişkileri
betimlemektir (Johnson ve Christensen, 2014). Bu doğrultuda araştırmada öğretmenlerin öğrenme
çevikliği düzeyleri, kişisel değişkenlere göre incelenmiştir.
Evren Örneklem
Araştırmanın çalışma evreni 2018-2019 öğretim yılında Sakarya ili Adapazarı ilçesinde bulunan resmi
ve özel ilkokul, ortaokul ve liselerde görevli 3896 öğretmenden; örneklem ise tabakalı-basit tesadüfi
örnekleme ile belirlenen toplam 1218 öğretmenden oluşmaktadır. Sınırları belirli olan evrende, alt
tabakaların veya alt grupların bulunduğu durumlarda tabakalı örnekleme kullanılmaktadır (Shoukri,
2018). Bu doğrultuda, önce Adapazarı ilçe merkezinde bulunan özel ve resmi okullardan ilkokul,
ortaokul ve lise şeklinde üç ayrı tabaka yapılmıştır. Uygulanan veri toplama araçlarından 1218’i
kullanılabilir olup, analizleri yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin %68,5’i kadın, %31,5’i
erkek; %71,7’si evli, %28,3’ü bekâr; %38,3’ünün ilkokulda, %27,3’ünün ortaokulda, %34,4’ünün ise
253
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
lisede görev yaptığı; büyük çoğunluğunun %23,3 oranı ile 1-5 yıllık mesleki kıdeme sahip olduğu olduğu
belirlenmiştir. Katılımcıların %20,5’i sınıf öğretmeni, %63,3’ü sözel branş, %8,8’i sayısal branş, %7,4’ü
yetenek branşında öğretmenlik yapmaktadır. Büyük çoğunluğu %63,3 oranı ile 1-5 yıldır aynı okulda
çalışmakta, %59,9’u ise eğitim fakültesi mezunudur. %69,8’inin sendika üyesi olmadığı, %53,3’ünün
maaşından kısmen memnun olduğu belirlenmiştir. Ayrıca katılımcıların %61’i resmi okulda, %39’u ise
özel okulda görev yapmaktadır.
Veri Toplama Araçları
Araştırmada veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu ve Öğrenme Çevikliği Ölçeği kullanılmıştır.
Öğretmenlerin cinsiyet, medeni durum, kurum türü, okul türü, branş, mesleki kıdem, okuldaki çalışma
süresi, mezun olunan fakülte, sendika üyeliği ve maaş memnuniyetine yönelik sorular kişisel bilgi
formunda yer almaktadır. Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ile ilgili görüşlerini tespit etmek amacıyla
kullanılan Öğrenme Çevikliği Ölçeği, Gravett ve Caldwell (2016) tarafından geliştirilmiş; Kaya (2019)
tarafından Türk kültürüne uyarlanmıştır. Orijnal ölçek toplam 25 madde ve 4 boyuttan (zihinsel çeviklik,
insan ilişkileri çevikliği, değişim çevikliği, sonuçlara odaklanma çevikliği) meydana gelmektedir.
Sonuçlara odaklanma çevikliği 7 maddeden, diğer üç boyut ise 6’şar maddeden oluşmaktadır. Bu
maddelerden 5, 9 ve 20. maddeler ters puanlanmıştır. Ölçek 5’li Likert tipindedir. Ölçeğin iç tutarlık
katsayısını ifade eden Cronbach Alpha katsayısı α=.98 şeklinde belirtilmiştir. Kaya (2019) tarafından
Türk kültürüne uyarlanan ölçeğin dil eşdeğerliği için geri çeviri ile dilsel eşdeğer form çalışması; yapı
geçerliği için AFA ve DFA yapılmış, Cronbach Alpha katsayısı (α)= .92 olarak hesaplanmış; madde toplam
korelasyon katsayılarının .66 ile .49 arasında değiştiği görülmüştür.
Verilerin Analizi
Verilerin analizinde kişisel değişkenler için frekans ve yüzde kullanılmış; verilerin dağılımında ise
çarpıklık ile basıklık değerleri incelenmiştir. Çarpıklık ve basıklık katsayılarının -1.96 ve +1.96 arasında
olması verilerin normal dağılımına işaret etmektedir (Can, 2014). Bu araştırmada ise çarpıklık
(Skewness): - ,59 ve basıklık (Kurtosis): + ,98 olarak tespit edilmiş; verilerin normal dağılım gösterdiği
kabul edilerek parametrik testler uygulanmıştır. Bu doğrultuda kişisel değişkenlere göre görüşler
arasında anlamlı fark olup olmama durumunu belirlemede t Testi ile tek yönlü Varyans Analizi (ANOVA)
kullanılmıştır. Araştırmanın anlamlılık düzeyinin .05 olarak alınmasına karar verilmiştir. Araştırmanın
örneklemini oluşturan ilkokul, ortaokul ve liselerde çalışan öğretmenlerin öğrenme çevikliği ile ilgili
görüşlerini belirlemek için kullanılan veri toplama aracına yönelik verilerin puanlanmasında “1,00–1,79
(kesinlikle katılmıyorum), 1,80–2,59 (katılmıyorum), 2,60–3,39 (kararsızım), 3,40–4,19 (katılıyorum) ve
4,20–5,00 (kesinlikle katılıyorum)” aralıkları kullanılmıştır.
Bulgular
Araştırmadan elde edilen bulgular, kişisel değişkenlere göre (cinsiyet, medeni durum, kurum türü, okul
türü, branş, mesleki kıdem, okuldaki çalışma süresi, mezun olunan fakülte, sendika üyeliği, maaş
memnuniyeti) aşağıda sırasıyla verilmiştir.
Öğretmenlerin Kişisel Değişkenlerine Göre Öğrenme Çevikliğine Yönelik Görüşlerine
Ait Bulgular
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ve alt boyutları ile ilgili görüşlerinin kişisel değişkenlerine göre anlamlı
fark gösterip göstermediğini belirlemek için yapılan analizler sonucu ulaşılan bulgular, tablolar halinde
sunulmuştur.
Cinsiyet değişkenine ilişkin yapılan t Testi sonucu Tablo 1’de sunulmuştur.
254
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Tablo 1.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının cinsiyet değişkenine göre t Testi
sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve Alt Boyutları
Zihinsel Çeviklik
İnsan İlişkileri Çevikliği
Değişim Çevikliği
Sonuçlara Odaklanma Çevikliği
Öğrenme Çevikliği Toplam
Cinsiyet
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
n
834
384
834
384
834
384
834
384
834
384
̅
𝐗
3,53
3,57
4,13
4,04
3,24
3,31
3,92
4,03
3,70
3,72
SS
0,41
0,43
0,51
0,54
0,47
0,48
0,45
0,45
0,31
0,33
t
-1,766
sd
1216
p
0,07
2,720
1216
0,00**
-2,281
1216
0,02*
-3,622
1216
0,00**
-1,419
1216
0,15
**p<0.01, *p<0.05
Tablo 1’e göre, kadın öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ile zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği,
değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyutlarına yönelik görüşlerinin ortalamalarının
sırasıyla 5 üzerinden x̅= 3,70; 3,53; 4,13; 3,24; 3,92 ile “sık sık” düzeyinde olduğu; değişim çevikliği
boyutunun ise “ara sıra” düzeyinde olduğu görülmektedir. Benzer biçimde erkek öğretmenlerin de
genel öğrenme çevikliği ile zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği, değişim çevikliği ve sonuçlara
odaklanma çevikliği alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin ortalaması ise 5 üzerinden sırasıyla x̅= 3,72; 3,57;
4,04; 3,31; 4,03 ile “sık sık” düzeyinde; değişim çevikliği boyutu ise “ara sıra” düzeyindedir. Elde edilen
bulgular öğretmenlerin genel öğrenme çevikliğinde ve alt boyutlarında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri
çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği) yüksek düzeyde; ancak değişim çevikliği boyutunda orta
düzeyde benzer görüş sergilediklerini göstermektedir. Buna göre, kadın öğretmenler ile erkek
öğretmenlerin çeviklik düzeylerinin nispeten birbirlerine yakın olduğu söylenebilir. Ancak bu sonucun
rastlantısal olup olmadığını anlamak için p değerlerine bakılmalıdır. Buna göre Tablo 1’de öğrenme
çevikliği boyutuna ait p değerinin toplam ölçekte ,15 olup, bu değerin .05 değerinden daha büyük
olduğu, dolayısıyla öğretmenlerin öğrenme çevikliğine ait görüşleri arasında cinsiyete göre anlamlı bir
fark olmadığı söylenebilir.
Tablo 1’e göre, kadın ve erkek öğretmenlerin insan ilişkileri çevikliği (t=2,270; p=0,00<0,01), değişim
çevikliği (t=-2,281; p=0,02<0,05) ve sonuçlara odaklanma çevikliği (t=-3,622; p=0,00<0,01) alt
boyutlarına ait ortalama puanlarının arasında anlamlı fark olduğu görülmektedir. Kadın öğretmenlerin
insan ilişkileri çevikliği alt boyut puan ortalaması ( x̅ =4,13) erkek öğretmenlerden ( x̅ =4,04) daha
büyüktür. Buna karşın kadın öğretmenlerin değişim çevikliği ile sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyut
puan ortalamaları (sırasıyla x̅=3,24; x̅=3,92) erkek öğretmenlerden (x̅=3,31; x̅=4,03) istatistiksel olarak
daha küçüktür. Ulaşılan p değerleri dikkate alındığında öğretmenlerin insan ilişkileri çevikliğine dair
görüşlerinde cinsiyete göre anlamlı farkın kadınlar lehine olduğu; değişim çevikliği ve sonuçlara
odaklanma çevikliğine dair görüşlerinde cinsiyete göre farklılığın ise erkekler lehine olduğu
görülmektedir.
Medeni Durum değişkenine ilişkin yapılan t Testi sonucu Tablo 2’de gösterilmiştir.
Tablo 2.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının medeni durum değişkenine göre t
Testi sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve Alt Boyutları Medeni Durum
Evli
Zihinsel Çeviklik
Bekar
Evli
İnsan İlişkileri Çevikliği
Bekar
n
873
345
873
345
255
̅
𝐗
3,54
3,54
4,11
4,10
SS
0,41
0,43
0,50
0,56
t
-0,087
sd
1216
p
0,93
0,102
1216
0,91
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Değişim Çevikliği
Sonuçlara Odaklanma Çevikliği
Öğrenme Çevikliği Toplam
Evli
Bekar
Evli
Bekar
Evli
Bekar
873
345
873
345
873
345
3,26
3,25
3,96
3,93
3,71
3,70
0,48
0,46
0,45
0,46
0,32
0,33
0,549
1216
0,58
1,104
1216
0,27
0,569
1216
0,57
p>0.05
Tablo 2’ye göre, evli öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeği ile zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği,
değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin ortalamasının
sırasıyla x̅= 3,71; 3,54; 4,11; 3,26; 3,96 değerleri ile “sık sık”, “sık sık”, “sık sık”, “ara sıra”, “sık sık”
düzeyinde olduğu görülmektedir. Bekar öğretmenlerin de öğrenme çevikliği ölçeği ile zihinsel çeviklik,
insan ilişkileri çevikliği, değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyutlarına ilişkin
görüşlerinin ortalamaları sırasıyla x̅= 3,70, 3,54; 4,10; 3,25; 3,93 değerleri ile “sık sık, “sık sık”, “sık sık”,
“ara sıra”, “sık sık” düzeyindedir. Elde edilen bulgulara göre, öğretmenlerin genel öğrenme çevikliğinde
ve alt boyutlarında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği) yüksek
düzeyde; ancak değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde benzer görüş sergiledikleri söylenebilir. Diğer
bir ifade ile medeni durum değişkeni öğretmenlerin hem öğrenme çevikliği hem de alt boyutlarının
puan ortalamaları arasında anlamlı fark oluşturmamıştır (p>0.05).
Kurum Türü değişkenine ilişkin yapılan t Testi sonucu Tablo 3’te sunulmuştur.
Tablo 3.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının kurum türü değişkenine göre t
Testi sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve Alt Boyutları Kurum Türü
Resmi okul
Zihinsel Çeviklik
Özel okul
Resmi okul
İnsan İlişkileri Çevikliği
Özel okul
Resmi okul
Değişim Çevikliği
Özel okul
Resmi okul
Sonuçlara Odaklanma Çevikliği
Özel okul
Resmi okul
Öğrenme Çevikliği Toplam
Özel okul
**p<0.01
n
743
475
743
475
743
475
743
475
743
475
̅
𝐗
3,47
3,66
3,97
4,32
3,13
3,46
3,86
4,11
3,59
3,88
SS
0,39
0,43
0,52
0,45
0,45
0,43
0,45
0,42
0,30
0,26
t
-7,870
sd
1216
p
0,00**
-12,018
1216
0,00**
-12,891
1216
0,00**
-9,926
1216
0,00**
-16,698
1216
0,00**
Tablo 3 incelendiğinde, resmi okulda görev yapan öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeği ile alt
boyutlar olan zihinsel, insan ilişkileri, değişim ve sonuçlara odaklanma çevikliklerine yönelik
görüşlerinin ortalamalarının sırasıyla x̅= 3,59; 3,47; 3,97; 3,13; 3,86 değerleri ile değişim çevikliğinde
“ara sıra”, diğer değişkenlerde ise “sık sık” düzeyinde olduğu görülmektedir. Bu bulgulara göre resmi
okulda görev yapan öğretmenlerin genel öğrenme çevikliğinde ve alt boyutlarında (zihinsel çeviklik,
insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği) yüksek düzeyde; ancak değişim çevikliği
boyutunda orta düzeyde benzer görüş sergiledikleri söylenebilir. Özel okulda görev yapan
öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeği ile zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği, değişim çevikliği ve
sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin ortalamasının sırasıyla x̅= 3,88; 3,66;
4,32; 3,46; 4,11 değerleri ile insan ilişkileri çevikliğinin “her zaman” düzeyinde, diğer boyutlar ve genel
ölçekte ise “sık sık” düzeyinde olduğu görülmektedir. Buna göre öğretmenlerin genel öğrenme
çevikliğinde ve alt boyutlarında (zihinsel çeviklik, değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği)
yüksek düzeyde; ancak insan ilişkileri çevikliği boyutunda çok yüksek düzeyde benzer görüş
sergiledikleri söylenebilir. Bu bulgulardan hareketle aynı kurumda görev yapan öğretmenlerin zihinsel
256
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
çeviklik düzeylerine ait görüşlerinin hemen hemen birbirine yakın olduğu düşünülebilir. Başka bir
deyişle öğretmenler yeni bilgileri araştırmada, problemlere farklı bakış açıları geliştirmede ve
düşüncelerini diğerlerine açıklayabilmede benzer düşüncelere sahiptirler.
Tablo 3’e göre, resmi ve özel okullarda görev yapan öğretmenlerin, öğrenme çevikliği (t=-16,698;
p=0,00<0,01), zihinsel çeviklik (t=-7,870; p=0,00<0,01), insan ilişkileri çevikliği (t=-12,018;
p=0,00<0,01), değişim çevikliği (t=-12,891; p=0,00<0,01) ve sonuçlara odaklanma çevikliği (t=-9,926;
p=0,00<0,01) alt boyutlarına ait ortalama puanları arasında anlamlı fark olduğu görülmektedir. Özel
okulda görev yapan öğretmenlerin sırasıyla öğrenme çevikliği, zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği,
değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği puan ortalamaları (x̅=3,88; x̅=3,66; x̅=4,32; x̅=3,46;
x̅=4,11), resmi okullarda görev yapan öğretmenlerden (x̅=3,59; x̅=3,47; x̅=3,97; x̅=3,13; x̅=3,86) daha
yüksektir.
Okul Türü değişkenine ilişkin yapılan Varyans Analizi sonucu Tablo 4’te gösterilmiştir.
Tablo 4. Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının okul türü grubu
değişkenine göre varyans analizi sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği
ve Alt Boyutları
Zihinsel Çeviklik
İnsan İlişkileri Çevikliği
Değişim Çevikliği
Sonuçlara Odaklanma
Çevikliği
Öğrenme Çevikliği
Toplam
Okul Türü
n
İlkokul
Ortaokul
Lise
İlkokul
Ortaokul
Lise
İlkokul
Ortaokul
Lise
İlkokul
Ortaokul
Lise
İlkokul
Ortaokul
Lise
467
332
419
467
332
419
467
332
419
467
332
419
467
332
419
̅
𝐗
3,54
3,55
3,53
4,11
4,06
4,13
3,26
3,27
3,26
3,93
3,95
3,99
3,70
3,69
3,72
SS
sd
F
p
0,42
0,42
0,42
0,50
0,54
0,52
0,47
0,46
0,49
0,49
0,43
0,43
0,32
0,33
0,32
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
0,08
0,92
1,76
0,17
0,03
0,96
1,68
0,18
0,40
0,67
p>0,05
Tablo 4’e göre ilkokul, ortaokul ve lisede görev yapan öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ve alt
boyutları olan zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği ortalamaları
3,40-4,19 arasında “sık sık” düzeyinde; değişim çevikliği alt boyutuna ait ortalamaların ise sırasıyla
(x̅=3,26; x̅=3,27; x̅=3,26) ile “ara sıra” düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Bu bulguya göre öğretmenlerin
genel öğrenme çevikliği ve alt boyutlarında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara
odaklanma çevikliği) yüksek düzeyde; ancak değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde benzer görüş
sergiledikleri söylenebilir. Tablo 4 incelendiğinde okul türü açısından öğrenme çevikliği ve alt boyut
puan ortalaması arasında anlamlı fark gözlenmemiştir (p>0,05). Elde edilen bu bulguya göre
öğretmenlerin çalıştıkları okul türüne göre öğrenme çevikliği düzeyleri değişmemektedir. Diğer bir
deyişle ilkokul, ortaokul veya lisede çalışma durumları öğretmenlerin öğrenme çevikliği düzeylerine
etki etmemektedir.
Branş değişkenine yönelik yapılan Varyans Analizi sonucu Tablo 5’de gösterilmiştir.
257
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Tablo 5.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının branş türü değişkenine göre
varyans analizi sonuçları
Öğrenme Çevikliği
Ölçeği ve Alt Boyutları
Branş
n
̅
𝐗
SS
sd
Sınıf Öğr.
250
3,52
0,41
3
Sözel B.
771
3,54
0,42
1214
Zihinsel Çeviklik
Sayısal B.
107
3,55
0,38
1217
Yetenek B.
90
3,57
0,47
Sınıf Öğr.
250
4,13
0,48
3
Sözel B.
771
4,12
0,52
1214
İnsan İlişkileri Çevikliği
Sayısal B.
107
3,93
0,53
1217
Yetenek B.
90
4,07
0,56
Sınıf Öğr.
250
3,27
0,43
3
Sözel B.
771
3,25
0,48
1214
Değişim Çevikliği
Sayısal B.
107
3,23
0,47
1217
Yetenek B.
90
3,35
0,48
Sınıf Öğr.
250
3,95
0,47
3
Sonuçlara Odaklanma
Sözel B.
771
3,96
0,45
1214
Sayısal B.
107
3,98
0,47
1217
Çevikliği
Yetenek B.
90
3,94
0,44
Sınıf Öğr.
250
3,71
0,30
3
Öğrenme Çevikliği
Sözel B.
771
3,71
0,32
1214
Toplam
Sayısal B.
107
3,66
0,32
1217
Yetenek B.
90
3,72
0,34
**p<0.01 (1=Sınıf Öğretmeni; 2= Sözel Branş; 3=Sayısal Branş; 4=Yetenek Branşı)
F
p
Fark
0,26
0,85
4,65
0,00**
1,27
0,28
0,20
0,89
0,85
0,46
3-1
3-2
Tablo 5’e göre sınıf öğretmenleri, branşı sözel, sayısal ve yetenek olan öğretmenlerin genel öğrenme
çevikliği ile zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyut
ortalamaları 3,40-4,19 arasında “sık sık” düzeyinde; değişim çevikliği alt boyutuna ait ortalamaları ise
2,60-3,39 arasında “ara sıra” düzeyindedir. Bu bulguya göre öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ve
alt boyutlarında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği) yüksek
düzeyde; ancak değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde benzer görüş sergiledikleri söylenebilir.
Tablo 5’e göre, branş değişkeni açısından insan ilişkileri çevikliği alt boyut puan ortalaması arasında
anlamlı fark gözlenmiştir (F(3,1214)=4,65, p=0,00<0,01). Gözlenen anlamlı farkın hangi gruplar arasında
olduğunu tespit etmek için yapılan Scheffe testi sonucunda farkın sayısal branş, sözel branş ve sınıf
öğretmeni puan ortalamaları arasında tespit edilmiştir. Buna göre, branşı sayısal olan öğretmenlerin
insan ilişkileri çevikliği alt boyut puan ortalaması (x̅=3,93), sınıf öğretmenleri (x̅=4,13) ve sözel branş
( x̅ =4,12) öğretmenlerinin puan ortalamasından istatistiksel olarak daha düşüktür. Elde edilen bu
bulguya göre sayısal branştaki öğretmenlerin insan ilişkileri çevikliği ile ilgili görüşleri sözel branşta olan
öğretmenlerden ve sınıf öğretmenlerinden daha düşük düzeydedir.
Mesleki Kıdem değişkenine yönelik yapılan Varyans Analizi sonucu Tablo 6’da gösterilmiştir.
Tablo 6.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının mesleki kıdem grubu
değişkenine göre varyans analizi sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve Mesleki
Alt Boyutları
Kıdem
1-5 yıl
Zihinsel
6-10 yıl
Çeviklik
11-15 yıl
̅
𝐗
n
284
268
263
3,55
3,53
3,48
258
SS
sd
F
p
Fark
0,43
0,43
0,40
4
1213
1217
2,76
0,02*
1-3
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
16-20 yıl
196
21 ve üzeri yıl
207
1-5 yıl
284
6-10 yıl
268
İnsan
11-15 yıl
263
İlişkileri Çevikliği
16-20 yıl
196
21 ve üzeri yıl
207
1-5 yıl
284
6-10 yıl
268
Değişim
11-15 yıl
263
Çevikliği
16-20 yıl
196
21 ve üzeri yıl
207
1-5 yıl
284
6-10 yıl
268
Sonuçlara Odaklanma
11-15 yıl
263
Çevikliği
16-20 yıl
196
21 ve üzeri yıl
207
1-5 yıl
284
6-10 yıl
268
Öğrenme Çevikliği Toplam
11-15 yıl
263
16-20 yıl
196
21 ve üzeri yıl
207
**p<0.01, *p<0.05 (1=1-5 yıl 3=11-15 yıl, 5=21 ve üzeri yıl)
3,57
3,59
4,11
4,14
4,07
4,11
4,07
3,18
3,22
3,26
3,33
3,37
3,92
4,00
3,93
3,95
3,99
3,68
3,71
3,67
3,73
3,74
0,41
0,42
0,52
0,51
0,54
0,49
0,53
0,48
0,45
0,48
0,47
0,46
0,49
0,43
0,46
0,41
0,47
0,31
0,30
0,35
0,32
0,32
4
1213
1217
0,91
0,45
4
1213
1217
6,67
0,00**
4
1213
1217
1,73
0,14
4
1213
1217
2,31
0,05
1-5
Tablo 6’ya göre 1-5 yıl, 6-10 yıl, 11-15 yıl, 16-20 yıl, 21 ve üzeri yıl mesleki kıdemli öğretmenlerin genel
öğrenme çevikliği, zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyut
ortalamaları 3,40-4,19 arasında “sık sık” düzeyinde; değişim çevikliği alt boyutuna ait ortalamalar ise
2,60-3,39 arasında “ara sıra” düzeyindedir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin genel öğrenme
çevikliğinde ve alt boyutlarında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma
çevikliği) yüksek düzeyde; ancak değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde benzer görüş sergiledikleri
söylenebilir.
Tablo 6’ya göre, mesleki kıdem açısından zihinsel çeviklik alt boyut puan ortalaması arasında anlamlı
fark gözlenmiştir (F(4,1233)=2,76, p=0,02<0,05). Gözlenen anlamlı farkın kaynağını bulmak amacıyla
yapılan Scheffe testi sonucunda 1-5 yıl kıdem ile 11-15 yıl kıdem grubundaki öğretmenlerin puan
ortalamaları arasında olduğu görülmüştür. Buna göre, 1-5 yıl kıdemli öğretmenlerin zihinsel çeviklik alt
boyut puan ortalaması ( x̅ =3,55), 11-15 yıl kıdemli öğretmenlerin puan ortalamasından ( x̅ =3,48)
istatistiksel olarak daha yüksektir. Mesleki kıdem açısından değişim çevikliği alt boyutunda da anlamlı
fark gözlenmiştir (F(4,1233)=6,67, p=0,00<0,01). Gözlenen bu anlamlı farkın hangi gruplar arasında
olduğunu tespit etmek için yapılan Scheffe testi sonucunda 1-5 yıl kıdem ile 21 ve üzeri yıl kıdem
grubundaki öğretmenlerin puan ortalamaları arasında olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, 1-5 yıl
kıdemli öğretmenlerin değişim çevikliği alt boyut puan ortalaması (x̅=3,18), 21 yıl ve üzerindeki kıdemli
öğretmenlerin puan ortalamasından (x̅=3,37) istatistiksel olarak daha düşüktür.
Okuldaki Çalışma Süresi değişkenine yönelik yapılan Varyans Analizi sonucu Tablo 7’de gösterilmiştir.
Tablo 7.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının okuldaki çalışma süresi grubu
değişkenine göre varyans analizi sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve
Alt Boyutları
Zihinsel
Çeviklik
Okuldaki
Çalışma Süresi
1-5 yıl
6-10 yıl
n
771
258
259
̅
𝐗
3,53
3,55
SS
sd
F
p
0,42
0,42
4
1213
1,20
0,30
Fark
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
11-15 yıl
109
16-20 yıl
43
21 ve üzeri yıl
37
1-5 yıl
771
6-10 yıl
258
İnsan İlişkileri
11-15 yıl
109
Çevikliği
16-20 yıl
43
21 ve üzeri yıl
37
1-5 yıl
771
6-10 yıl
258
Değişim
11-15 yıl
109
Çevikliği
16-20 yıl
43
21 ve üzeri yıl
37
1-5 yıl
771
6-10 yıl
258
Sonuçlara Odaklanma
11-15 yıl
109
Çevikliği
16-20 yıl
43
21 ve üzeri yıl
37
1-5 yıl
771
6-10 yıl
258
Öğrenme Çevikliği Toplam
11-15 yıl
109
16-20 yıl
43
21 ve üzeri yıl
37
**p<0.01, *p<0.05 (1=1-5 yıl 2=6-10 yıl, 5=21 ve üzeri yıl)
3,56
3,57
3,66
4,11
4,13
4,12
4,00
3,91
3,21
3,37
3,30
3,28
3,39
3,94
4,02
3,97
3,87
3,96
3,68
3,76
3,73
3,67
3,72
0,41
0,41
0,51
0,52
0,52
0,50
0,47
0,55
0,47
0,46
0,48
0,48
0,47
0,47
0,41
0,42
0,52
0,55
0,32
0,30
0,31
0,31
0,38
1217
4
1213
1217
1,94
0,10
4
1213
1217
6,45
0,00**
4
1213
1217
1,88
0,11
4
1213
1217
2,80
0,02*
1-5
1-2
Tablo 7’ye göre 1-5 yıl, 6-10 yıl, 11-15 yıl, 16-20 yıl, 21 ve üzeri yıl mesleki kıdemli öğretmenlerin genel
öğrenme çevikliği ile zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyut
ortalamaları 3,40-4,19 arasında “sık sık” düzeyinde; değişim çevikliği alt boyutuna ait ortalamalar ise
2,60-3,39 arasında “ara sıra” düzeyindedir. Bu bulguya göre öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ve
alt boyutlarında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği) yüksek
düzeyde; ancak değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde benzer görüş sergiledikleri söylenebilir.
Tablo 7 incelendiğinde okuldaki çalışma süresi açısından genel öğrenme çevikliği puan ortalaması
arasında anlamlı fark gözlenmiştir (F(4,1233)=2,80, p=0,02<0,05). Gözlenen anlamlı farkın hangi gruplar
arasında olduğunu tespit etmek için yapılan Scheffe testi sonucunda 1-5 yıl ile 6-10 yıllık okul
tecrübesindeki öğretmenlerin puan ortalamaları arasında olduğu görülmüştür. Buna göre, 1-5 yıl
okulda çalışan öğretmenlerin zihinsel çeviklik alt boyut puan ortalaması (x̅=3,68), 6-10 yıl okulda çalışan
öğretmenlerin puan ortalamasından ( x̅ =3,76) istatistiksel olarak daha düşüktür. Okuldaki çalışma
süresi, değişim çevikliği alt boyut puan ortalaması arasında da anlamlı fark oluşturmuştur (F(4,1233)=6,45,
p=0,00<0,01). Anlamlı farkın hangi gruplar arasında olduğunu tespit için yapılan Scheffe testi
sonucunda 1-5 yıl ile 21 yıl ve üzeri yıldır okulda çalışan öğretmenlerin puan ortalamaları arasında
olduğu görülmüştür. Buna göre, 1-5 yıldır okulda çalışan öğretmenlerin değişim çevikliği alt boyut puan
ortalaması ( x̅ =3,21), 21 yıl ve üzeri okulda çalışan öğretmenlerin puan ortalamasından ( x̅ =3,39)
istatistiksel olarak daha düşüktür. Elde edilen bulgulara göre, 1-5 yıl arası okulda çalışan öğretmenlerin
zihinsel çeviklik ile ilgili görüşleri, 6-10 yıl arası okulda çalışan öğretmenlerin görüşlerinden daha
düşüktür.
Mezun Olunan Fakülte değişkenine ilişkin yapılan Varyans Analizi sonucu Tablo 8’de gösterilmiştir.
Tablo 8.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının mezun olunan fakülte türü
değişkenine göre varyans analizi sonuçları
260
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve
Mezun Olunan Fakülte
Alt Boyutları
Eğitim Fakültesi
Zihinsel
Fen/Edebiyat Fak.
Çeviklik
Diğer
Eğitim Fakültesi
İnsan İlişkileri
Fen/Edebiyat Fak.
Çevikliği
Diğer
Eğitim Fakültesi
Değişim
Fen/Edebiyat Fak.
Çevikliği
Diğer
Eğitim Fakültesi
Sonuçlara Odaklanma
Fen/Edebiyat Fak.
Çevikliği
Diğer
Eğitim Fakültesi
Öğrenme Çevikliği Toplam
Fen/Edebiyat Fak.
Diğer
p>0,05
n
729
344
145
729
344
145
729
344
145
729
344
145
729
344
145
̅
𝐗
3,53
3,56
3,54
4,08
4,16
4,12
3,26
3,24
3,30
3,94
3,99
3,93
3,69
3,73
3,71
SS
sd
F
p
0,42
0,43
0,39
0,52
0,51
0,51
0,48
0,45
0,49
0,47
0,43
0,44
0,33
0,31
0,31
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
0,52
0,59
2,80
0,06
0,96
0,38
1,78
0,16
1,18
0,30
Tablo 8’e göre eğitim fakültesi, fen/edebiyat fakültesi ve diğer fakültelerden mezun olan öğretmenlerin
genel öğrenme çevikliği, zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt
boyut ortalamaları 3,40-4,19 arasında “sık sık” düzeyinde; değişim çevikliği alt boyutuna ait ortalamalar
ise 2,60-3,39 arasında “ara sıra” düzeyindedir. Buna göre öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ve alt
boyutlarında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği) yüksek
düzeyde; ancak değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde benzer görüş sergiledikleri söylenebilir. Tablo
8 incelendiğinde mezun olunan fakülte türü açısından öğrenme çevikliği ve alt boyut puan
ortalamalarının arasında anlamlı fark gözlenmemiştir (p>0,05). Elde edilen bulgular doğrultusunda,
öğretmenlerin öğrenme çevikliği düzeylerinin mezun oldukları fakülteye göre farklılaşmadığı
söylenebilir. Başka bir ifadeyle öğretmenlerin öğrenme çevikliği ile ilgili görüşleri eğitim fakültesi,
fen/edebiyat fakültesi ya da diğer fakültelerden mezun olma durumlarına göre değişmemekle birlikte;
benzer yönde ve yüksek düzeyde görüş bildirmişlerdir. Ancak değişim çevikliği ile ilgili görüşleri orta
düzeydedir.
Sendika Üyeliği değişkenine ilişkin yapılan t Testi analizi sonucu Tablo 9’da gösterilmiştir.
Tablo 9.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının sendika üyeliği değişkenine göre t
Testi sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve
Alt Boyutları
Zihinsel Çeviklik
İnsan İlişkileri Çevikliği
Değişim Çevikliği
Sonuçlara Odaklanma Çevikliği
Öğrenme Çevikliği Toplam
Sendika Üyeliği
Üye
Üye değil
Üye
Üye değil
Üye
Üye değil
Üye
Üye değil
Üye
Üye değil
n
368
850
368
850
368
850
368
850
368
850
p>0.05
261
̅
𝐗
3,53
3,54
4,06
4,12
3,27
3,26
3,96
3,95
3,69
3,71
SS
t
sd
p
0,40
0,43
0,54
0,51
0,46
0,48
0,46
0,46
0,32
0,32
-0,449
1216
0,65
-2,015
1216
0,04
0,300
1216
0,76
0,454
1216
0,65
-0,751
1216
0,45
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Tablo 9’a göre sendika üyesi olan öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ile zihinsel çeviklik, insan
ilişkileri çevikliği, değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin
ortalaması sırasıyla x̅= 3,69; 3,53; 4,06; 3,27; 3,96 değerleri ile “sık sık” düzeyindedir. Benzer şekilde
sendika üyesi olmayan öğretmenlerin de genel öğrenme çevikliği ile zihinsel çeviklik, insan ilişkileri
çevikliği, değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin
ortalaması sırasıyla x̅= 3,71, 3,54; 4,12; 3,26; 3,95 değerleri ile “sık sık” düzeyindedir. Bu bulgulara göre
sendikaya üye ya da değil, tüm öğretmenlerin yüksek düzeyde benzer görüş sergiledikleri söylenebilir.
Ancak değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde benzer görüş sergilemişlerdir. Tablo 9 incelendiğinde
sendika üyeliği değişkeninin öğretmenlerin hem öğrenme çevikliği hem de alt boyutlarının puan
ortalamaları arasında anlamlı fark oluşturmadığı görülmektedir (p>0.05).
Maaş Memnuniyeti değişkenine ilişkin yapılan Varyans Analizi sonucu Tablo 10’da gösterilmiştir.
Tablo 10.
Öğretmenlerin öğrenme çevikliği ölçeğine ait ortalama puanlarının maaştan memnun olma
değişkenine göre varyans analizi sonuçları
Öğrenme Çevikliği Ölçeği ve
Alt Boyutları
Maaş Memnuniyeti
Memnunum
Kısmen memnunum
Memnun değilim
Memnunum
İnsan İlişkileri Çevikliği
Kısmen memnunum
Memnun değilim
Memnunum
Değişim
Kısmen memnunum
Çevikliği
Memnun değilim
Memnunum
Sonuçlara Odaklanma Çevikliği Kısmen memnunum
Memnun değilim
Memnunum
Öğrenme Çevikliği Toplam
Kısmen memnunum
Memnun değilim
p>0,05
Zihinsel
Çeviklik
n
194
649
375
194
649
375
194
649
375
194
649
375
194
649
375
̅
𝐗
3,59
3,53
3,53
4,12
4,11
4,08
3,31
3,25
3,25
3,98
3,96
3,94
3,74
3,70
3,69
SS
sd
F
p
0,43
0,42
0,41
0,54
0,51
0,52
0,48
0,46
0,49
0,47
0,46
0,45
0,33
0,32
0,31
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
2
1215
1217
1,63
0,19
0,67
0,51
1,18
0,30
0,35
0,70
1,41
0,24
Tablo 10’a göre maaşından memnun olan, kısmen memnun olan ve memnun olmayan öğretmenlerin
genel öğrenme çevikliği, zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği alt
boyut ortalamaları 3,40-4,19 arasında olup “sık sık” düzeyinde; değişim çevikliği alt boyutuna ait
ortalamalar ise 2,60-3,39 arasında “ara sıra” düzeyindedir. Buna göre öğretmenlerin genel öğrenme
çevikliği ve alt boyutları ile ilgili görüşlerinde orta ve yüksek düzeyde benzerlik olduğu düşünülebilir.
Tablo 10, maaştan memnun olma durumu açısından incelendiğinde öğrenme çevikliği ve alt boyut puan
ortalamaları arasında anlamlı fark gözlenmemiştir (p>0,05). Elde edilen bulgulara göre, öğretmenlerin
maaşlarından memnun olma ya da olmama durumuna göre öğrenme çevikliği ile ilgili görüşleri
değişmemektedir.
Tartışma, Sonuç ve Öneriler
Türk Eğitim Sistemi’nde öğretmenlerin öğrenme çevikliğini arttırma amacıyla, çeşitli değişkenler
açısından motive edilmeleri gerektiği giriş bölümünde belirtilmiştir. Öğretmenlerin kişisel değişkenleri
de bu etmenlerden biridir. Nitekim araştırma, öğretmenlerin kişisel değişkenlerinden cinsiyet, kurum
türü, branş, mesleki kıdem ve okuldaki çalışma süreleri değişkenlerinin öğretmenlerin öğrenme
çevikliğine yönelik görüşlerinde anlamlı fark ortaya koyarken; medeni durum, okul türü, mezun olunan
262
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
fakülte, sendika üyeliği ve maaş memnuniyeti anlamlı fark oluşturmadığını ortaya koymuştur. Bulgular
ayrıntılı incelendiğinde araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:
Öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ve öğrenme çevikliği alt boyutlarından zihinsel çeviklik
boyutuna ait görüşleri cinsiyete göre anlamlı fark göstermezken; insan ilişkileri çevikliği, değişim
çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliğine ait alt boyutlarda anlamlı fark göstermiştir. İnsan ilişkileri
çevikliği ile ilgili görüşleri kadınların; değişim çevikliği ve sonuçlara odaklanma çevikliği ile ilgili görüşleri
de erkeklerin lehinedir. Bu bulgular, erkekler ve kadınlar için genel öğrenme çevikliği puan
ortalamalarının arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı yönündeki araştırmalarla (De Meuse,
Dai ve Hallenbeck, 2010; Lombardo ve Eichinger, 2004) örtüşmektedir. Öte yandan alanyazında,
kadınların öğrenme çevikliği ile ilgili görüşlerinin erkeklerden biraz daha yüksek olduğu yönünde
araştırmalar da vardır (Ibarra ve Obodaru, 2009). Kadınların başkalarına karşı daha uyumlu olduğu,
diğerlerinden daha fazla şey öğrendiği ve ortalama olarak erkeklerden çok daha fazla insan ilişkileri
becerilerinin olduğu bilinmektedir (Ibarra ve Obodaru, 2009). Ayrıca kadınların kişilerarası beceriler
konusunda erkeklerden daha olumlu algılama eğiliminde olmaları, erkeklerden daha yüksek puan
almasını olası kılmaktadır (Dai, De Meuse ve Tang, 2013). Yapılan diğer araştırmalarda da bu
araştırmayla paralel sonuçlara ulaşılarak kadın öğretmenlerin iletişim becerilerinin erkeklerden daha
yüksek algıya sahip oldukları ifade edilmiştir (Şeker, 2000; Ceylan, 2007; Özerbaş, Bulut ve Usta, 2007;
Nacar ve Tümkaya, 2011). Öte yandan erkeklerin zihinsel çeviklik ve değişim çevikliği düzeylerinin
kadınlara göre daha yüksek çıktığı görülmüştür (De Meuse, Dai, Eichinger, Page, Clark ve Zewdie, 2011).
Bunun nedeninin erkeklerin kadınlara göre değişen koşullara daha çabuk uyum sağlamaları olarak
düşünülebilir. Ayrıca sonuçlara odaklanma çevikliği yüksek olan erkekler, zor şartlar altında başarılı
sonuçlar elde eden, başkalarına normalin ötesinde performans göstermeleri için ilham veren ve
başkalarına güven verecek bir duruş sergileyen bireylerdir (Allen, 2016; Korn/Ferry, 2011). Bu anlamda
erkekler kadınlara göre zorlu ya da yeni koşullara rağmen sonuç almaya odaklanmakta ve başkalarına
güven oluşturmaya çalışmaktadırlar (Yockey, 2015). Dolayısıyla erkek öğretmenlerin kadın
öğretmenlere göre eğitim örgütlerinde gerçekleşen hızlı değişimlere daha kolay ayak uyduracağı,
sonuca odaklanarak mantıklı bir şekilde problemlere yaklaşacağı, sorunların çözümünde derinlemesine
çözüm yolları arayacağı ve problem çözme yaklaşımı işe yaramazsa değişime kolayca uyum sağlayarak
yeniden denemekten keyif alacağı söylenebilir. Diğer taraftan kadın öğretmenlerin erkeklere göre
kendilerini iyi tanıyarak deneyimlerinden daha çok ders çıkardığı ve başkalarının fikirlerini
önemseyerek onlara karşı daha yapıcı davrandıkları sonucuna ulaşılabilir.
Öğretmenlerin kurum türü değişkeni açısından öğrenme çevikliklerine yönelik görüşleri resmi ya da
özel okullarda görev yapma durumlarına göre anlamlı fark göstermiştir. Buna göre hem genel öğrenme
çevikliği hem de alt boyutlarının tamamında (zihinsel çeviklik, insan ilişkileri çevikliği, değişim çevikliği
ve sonuçlara odaklanma çevikliği) özel okulların lehine anlamlı fark bulunmuştur. Özel okulda görev
yapan öğretmenlerin resmi okulda görev yapan öğretmenlere göre öğrenme çevikliği görüşlerinin daha
yüksek düzeyde olumlu olması, çalışma koşullarının farklılığından kaynaklanabilir. Nitekim Türkiye’de
özel okulda görev yapan öğretmenler sözleşmeli olarak çalışmakta, bu okullarda daimî statüde bir
kadroda olmayıp performansları göz önüne alınarak çalışmaya devam etmektedir (Argon ve Kaya,
2016). Dolayısıyla bu okullardaki öğretmenler, yönetimsel nedenlerle işlerini koruyabilmek adına
kendilerini geliştirmek, yüksek lisans-doktora yapmak istemektedirler. Eğitimciler Birliği Sendikası’nın
(Eğitim-Bir-Sen, 2016) araştırması da öğretmenlerin üçte ikisinin lisansüstü eğitim yapmak istediğini,
bu sayede kişisel ve mesleki olarak gelişimlerinin destekleneceğini düşündüklerini belirtmektedir.
Lisansüstü eğitim, bu öğretmenleri yeni öğretim yöntem teknikleriyle tanıştırıp, sınıf ortamında
kullanmalarını sağlamakta, böylece eğitimin, öğrencinin ve öğretmenin kalitesinde artış meydana
gelebilmektedir. Dolayısıyla öğretmenlere yeterli destek sağlanması, onların kendilerini geliştirerek
öğrenmeye açık olmalarını sağlamaktadır. Ayrıca özel okul öğretmenlerinin işlerini kaybetmeye yönelik
kaygıları resmi okulda görev yapan öğretmenlere göre daha yüksektir (Karaköse ve Kocabaş, 2006). Bu
durumda özel okul öğretmenleri kendilerini sürekli güncellemek, farklı eğitimler alarak bilgi
birikimlerini zenginleştirmek ve değişen koşullar karşısında öğrenmeye istekliliklerini arttırmak
263
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
durumundadırlar (Erakkuş, Başören ve Abimbola, 2016). Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin
%32’lik kısmının lisansüstü eğitim almış öğretmenlerden oluşması (Memişoğlu ve Kaya, 2016),
lisansüstü eğitimin bu öğretmenlerin öğrenme çevikliklerinin önemli bir belirleyicisi olduğu düşüncesini
doğurmaktadır. Zira özel okul öğretmenleri, bulundukları koşullar gereği 21. yüzyıl becerilerini ve
yetkinliklerini sağlayamadıkları takdirde o okuldaki işlerini kaybedebilmektedirler. Dolayısıyla
kendilerini geliştirecek ortamlar bulmaları ve insanlarla iletişimlerini güçlendirecek yollar keşfetmeleri
gerekmektedir. Bunun için de deneyimlerinden dersler çıkararak yaşam boyu öğrenmeyi ilke haline
getirmiş olmaları muhtemeldir. Nitekim Allen’e (2016) göre çevikliği yüksek olan bireylerin sahip
olduğu özellikler; doğru dersleri öğrenerek bu öğrenmeyi yeni durumlara uygulamak, gelişimsel
faaliyetlerin peşinde koşmak, yeni fikir veya yöntemlerle ilgili açık fikirli olmak, performansları ile ilgili
başkalarından geribildirim almak, özeleştiri yaparak kendi performansını objektif olarak
değerlendirebilmek, deneyimlerden pratik sonuçlar çıkarmak, güçlü/zayıf yönlerinin farkında olmak ve
denemeye istekli olarak güvenirliği kanıtlamak şeklindedir. Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin
belirtilen bu özelliklerinin daha fazla ön planda olduğu düşünülebilir. Bununla birlikte resmi okullarda
görev yapan öğretmenlerin, özel okullarda görev yapanlara göre çalışma ortamlarının yetersiz düzeyde
olduğu bilinmektedir (TEDMEM, 2014). Yeterli nitelikte çalışma ortamına sahip olmayan resmi okul
öğretmenleri, kendilerini geliştirecek fırsatlara ulaşmakta güçlük çekebilirler. Bunun yanı sıra Balyer’in
(2013) araştırmasında da belirttiği gibi bazı müdürler, lisansüstü eğitimi desteklerken bazıları bu yönde
olumsuz davranışlar sergileyebilmektedir. Belirtilen gerekçeler doğrultusunda resmi okullarda görev
yapan öğretmenlerin öğrenme çeviklikleri daha düşük düzeyde çıkmış olabilir. Diğer yandan Türkiye’de
öğrenme çevikliği ile ilgili araştırmalar, genel olarak özel sektör ve eğitim alanı dışında
gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmanın amaçlarından biri de eğitim alanında bilhassa öğretmenlerin
öğrenme çevikliğine dair alanyazına katkı sağlamaktır. Resmi okullarda öğrenme çevikliği kavramı
henüz konuşulmazken, Özgür Boza Okulları (2019), vizyonlarının öğrenme çevikliği yüksek liderler
oluşturmak olduğunu ifade etmiştir. Bu bulgu da öğrenme çevikliği noktasında özel okulların resmi
okullardan daha ileri bir anlayışa sahip olmalarının açık örneğidir.
Branş değişkenine göre öğretmenlerin görüşleri genel öğrenme çevikliği ve alt boyutlardan zihinsel,
değişim ve sonuçlara odaklanma çevikliklerinde anlamlı fark oluşturmazken; insan ilişkileri çevikliği
boyutunda anlamlı fark ortaya çıkarmıştır. Anlamlı fark; sınıf öğretmenleri ile sayısal branş arasında
sınıf öğretmenleri; sözel branş ve sayısal branş arasında sözel branş öğretmenleri lehinedir. Bu durum
sayısal branş öğretmenlerinin alanları gereği daha analitik düşünmelerinden kaynaklanabilir. Oysa
insan ilişkileri çevikliğine sahip bireyler, diğerleriyle yapıcı ilişkiler kurarak duyuşsal alanda daha önde
olurlar. Bu anlamda sözel branş öğretmenleri ile sınıf öğretmenlerinin insanlarla bir arada olmakla ilgili
düşünceleri daha ılımlı olabilir. Mercan ve Eğit’in (2014) araştırması da bunu desteklemektedir. Zira bu
araştırmaya göre sözel branştaki öğretmenler sayısal branştakilere göre, insancıl düşünmeyle ilgili daha
pozitif bakış açısı sergilemektedir. Gündoğan ve Kılıç’a (2017) göre de sınıf öğretmenleri öğrencileriyle
sınıfta daha fazla zaman geçirmekte; sınıfın doğal lideri olarak hem öğrencilerine hem de çevresine
güven verip, samimi yaklaşan tutum sergilemektedirler. Ayrıca sözel branş öğretmenleri Türkçe,
Edebiyat, Felsefe, Tarih vb. alanlarda uzmanlaşmaktadır ve sözel alanlarda uzmanlaşan öğretmenlerin
öğrenmeye karşı isteklilik düzeyleri, diğer ifadeyle yaşam boyu öğrenme eğilimi algıları diğer branşlara
göre daha yüksek düzeydedir (Ayaz, 2016). Sözel branş öğretmenleri, alanları gereği daha fazla
insanlarla iletişim kurma eğilimindedirler. Dolayısıyla insan ilişkileri çevikliği onların işlerinin bir parçası
olarak görülebilir. Benzer şekilde sınıf öğretmenleri de çalıştıkları ilkokul kademesi ve yaş düzeyi
itibariyle hem hitap ettikleri öğrenci grubuna hem de veli grubuna yönelik olarak iletişim kanallarını
açık tutarlar. Özellikle okulun paydaşlarıyla iş birliği kurarak çalışırlar. Bu da insan ilişkileri çevikliklerini
arttırmaları gerektiren bir durum olabilir. Erden ve Altun (2008) çalışmalarında etkileşime yatkın
bireylerin çevrelerine duyarlı oldukları, insan ilişkilerinde sürprizlere yer verdikleri ve karşılarındakilerin
duygularını anlamaya dayalı iletişim içerisinde olduklarını belirtirken, sayısal yeteneğe sahip bireylerin
analitik düşünmeye yatkın olabildikleri gibi içe dönük davranışlar da sergileyebildikleri ifade edilmiştir.
Mercan ve Eğit’in (2014) çalışmasında da öğrenciyi anlama ve öğrenmeye isteklilik noktasında
matematik branşı öğretmenleri daha düşük puan almıştır. Bu durumda insan ilişkileri çevikliği
264
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
konusunda sayısalcı öğretmen ortalamalarının diğer branşlardan daha düşük olması sonucunun
alanyazınla örtüştüğü ortaya çıkmaktadır.
Öğretmenlerin kıdem değişkeni genel öğrenme çevikliği ve alt boyutlardan insan ilişkileri ile sonuçlara
odaklanma çevikliği görüşlerinde anlamlı fark oluşturmazken; zihinsel ve değişim çevikliği alt
boyutlarında anlamlı fark gözlenmiştir. Zihinsel çeviklik boyutunda fark 1-5 yıl ile 11-15 yıl mesleki
kıdem arasında, 1-5 yıl mesleki kıdemli öğretmenlerin lehine; değişim çevikliği boyutunda 1-5 yıl ile 21
ve üzeri yıl mesleki kıdeme sahip öğretmenler arasında, 21 yıl ve üzeri olanlar lehinedir. Semerci (2003)
de mesleki deneyimi 1-10 yıl arasındaki öğretmenlerin öğrenmeye karşı istekliliklerinin 21 ve üzeri yıl
olan öğretmenlerden daha yüksek olduğunu belirtmektedir. Buradan hareketle, mesleki kıdem arttıkça
öğrenmeye ve yeni bilgiler edinmeye olan istekliliğin azaldığı söylenebilir. Zira Roland’a (2009) göre
öğretmenler deneyim edindikçe, farkında olmadan kendilerini tekrar etmekte, otomatikleşmekte,
yeniliklere karşı direnç göstermektedirler. Oysa öğretmenlerin bilgi edinmede istekli olmaları,
dünyadaki gelişmelere ayak uydurmaları, özetle belirsizliklerle mücadele edebilmede yetkinliğe
ulaşmaları önemlidir (Nartgün ve Soysal, 2018). Mesleğe yeni başlamış olan öğretmenlerin olayları
daha çok sorgulayan, yeni bilgiler öğrenmeye açık ve hatalarından dersler çıkararak öğrenmeye istekli
olmaları arzu edilen bir sonuçtur. Bununla birlikte mesleğin görece olarak ortalarında kıdeme sahip
öğretmenlerin de zihinsel çeviklik düzeylerini devam ettirmeleri beklenmektedir. Ancak en verimli
sayılabilecek kıdem aralıklarına sahip olan öğretmenlerin deneyimlerinden öğrenmeyerek kendilerini
zorlayan görevlerden kaçmaları düşündürücüdür. Yılmaz ve Altınkurt (2011) da öğretmenlerin
birçoğunun yeniliklere uyum sağlamayarak kendisini geliştirmekten kaçtığını, mezun oldukları bilgiyle
mesleklerini sürdürmeye devam ettirdiklerini belirtmektedir. Sarısoy (2016) buna neden olarak,
sistemin öğretmenleri kendilerini geliştiren ya da geliştirmeyen şeklinde herhangi bir ayrıma gitmemesi
ve emekliliğe kadar herhangi bir şekilde öğretmeni öğrenme stresinin içine sokmaması olarak
göstermektedir. Hatta öğrenme odaklı ve kendini yenileyen öğretmene diğer meslektaşları tarafından
başlarına iş çıkarmayla ilgili alttan mesaj verildiğini belirtmektedir. Oysa zihinsel çeviklik, bir bireyin
karmaşıklık ve belirsizlik durumlarında rahat hissetmesi, sorunları dikkatlice incelemesi, meraklı olması
ve farklı kavramlar arasında yeni bağlantılar kurabilmesini gerektirmektedir (Lim, Yoo, Kim ve Brickell,
2017). Bununla birlikte 1-5 yıl kıdemli öğretmenlerin değişim çevikliğine dair görüş puanları, 21 ve üzeri
yıl kıdemli öğretmenlerin görüşlerine ait puan ortalamalarından daha düşüktür. Benzer şekilde
Eichinger ve Lombardo’nın (2004) araştırmasında da 21-30 yaş aralığındaki mesleki kıdemi düşük olan
öğretmenlerin değişim çevikliği düzeylerinin, 51 ve üzeri yaştaki mesleki kıdemi yüksek olan
öğretmenlerden daha düşük olduğunu belirtmiştir. Bu bulgu alanyazınla örtüşmektedir. Bu sonuç, arzu
edilen bir sonuç olmamakla birlikte, mesleğin sonlarına gelmiş öğretmenler adına olumlu bir
gelişmedir. Çünkü öğretmenlik mesleği deneyim yoluyla öğrenilen, deneyimlerden öğrendikleriyle
kendini sürekli geliştirme olanakları yaratan bir meslektir. Bu anlamda mesleğinde uzun yıllardır çalışan
öğretmenlerin kendilerini değişen koşullara uyarlamaları, yeni bilgileri araştırmaktan ve öğrenmekten
keyif almaları muhtemeldir. Ayrıca bu durum mesleki kıdemi daha fazla olan öğretmenlerin
deneyimlerinin verdiği etkiyle hatalarından öğrenmek için daha fazla çaba sarf etmeleriyle ve yeni
şeyleri öğrenmede en iyi yaklaşımın ne olduğunu bilmeleriyle açıklanabilir. Zira İhtiyaroğlu (2014)
öğretmenin kıdeminin ve deneyiminin onun mesleki etkililiğini arttıran faktörler olduğunu ifade
etmektedir. Ancak beklenen, mesleğe yeni başlamış öğretmelerin de değişim çevikliği düzeylerinin
yüksek olmasıdır. Meslekte yeni sayılabilecek kıdeme sahip olan öğretmenlerin yeterli deneyimi
olmamasından kaynaklanabilecek bu durum, değişen koşullara uyum göstermelerini de
zorlaştıracaktır. Bu bulgu mesleğe yeni başlamış öğretmenlerin yeni bir bakış açısıyla problemleri
düşünerek karmaşıklık ve belirsizlik durumlarda değişim karşısında zorlanma yaşadıkları (Yockey, 2015)
şeklinde de açıklanabilir.
Değişimin sürekli yaşandığı eğitim örgütlerinde mesleki kıdemi düşük genç öğretmenlerin küresel
dünyanın hızına yetişebilmeleri için kendilerini değişime uyarlamaları ve yeniliklere açık olmaları
beklenmektedir. Ancak araştırma bulgusu bunu desteklememekte ve bu da eğitim örgütleri açısından
endişe verici bir durumu uyandırmaktadır. Nitekim Sarısoy (2018) Türkiye’nin de dahil olduğu TALIS
265
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
(Uluslararası Öğrenme ve Öğretme Araştırması) anketinin sonuçlarına göre öğretmenlerin dörtte
birinin son 18 ayda herhangi bir öğrenme çalıştayına/etkinliğine katılmadıklarını belirtmiştir. Öte
yandan artık neredeyse meslekten emekli olma yaşına gelmiş deneyimli öğretmenlerin değişim
çevikliği düzeylerinin yüksek çıkması da olumlu olarak nitelendirilebilecek bir gelişmedir. Çünkü
öğrenme çevikliği, bireyin örgütteki uzun vadeli başarısının temel bileşeni olarak görülmektedir
(Lombardo ve Eichinger, 2004). Bu bulgu öğretmenlerin değişime uyum göstermelerinin, sürekliliğin ve
başarının sağlanması açısından değerli olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Nitekim Van Velsor, Moxley
ve Bunker’a (2004) göre, öğrenme çevikliği yüksek olan bireyler hatalarından ders alırlar ve bundan
dolayı başarısızlıkla karşı karşıya kalmazlar. Öğretmenlerin mesleki kıdemleri söz konusu olunca akla
tükenmişlik düzeyleri de gelmektedir. Mesleki tükenmişlik, insanların işten kaynaklanan stresle baş
edememe durumları ya da bu tür bir durumla karşılaştıkları zaman ne yapmaları gerektiğini
bilmemeleridir (Beemsterboer ve Baum, 1984). Tükenmişlik olumsuz bir duygudur (Kavla, 1998) ve
öğretmenlerde tükenmişliğe neden olabilecek stres yaratan durumlar okul imkanları (kaynak
yetersizliği, teknolojik imkanların yetersizliği vb.); okul yönetimi (sürekli denetlenme, teşvik etmeme
vb.); öğretmenlik mesleği (mesleğin sıkıcı-yorucu olması, toplumsal statüsünün düşük olması vb.);
meslektaşlar (rekabet, hırs, dedikodunun yaygın olması vb.); öğrenciler (disiplinsiz/sorun davranışlar,
akademik yetersizlik vb.); veliler (yoğun talep-beklentiler, öğretmenin işine karışma vb.) ve kişisel
nedenlerden (kendine zaman ayıramama, işine son verilme korkusu vb.) kaynaklanmaktadır (Aydın ve
Kaya, 2016). Belirtilen durumlar öğretmenlik mesleğinin dayanıklılık gerektiren zorlu bir meslek
olduğunu göstermektedir. Öğretmenler mesleğin gerektirdiği zorluklara dayanarak performanslarını
sergilemek durumundadırlar (Argon ve Kaya, 2017). Tükenmişlik sendromu yaşayan bireylerin ise
verimlerinin düştüğünden söz edilebilir. Örmen (1993) de genç ve tecrübesiz çalışanların, tecrübeli
çalışanlara nazaran daha kolay tükenmişlik sendromu yaşayabildiklerini belirtmektedir. Dolayısıyla bu
araştırma bulgularının tükenmişlikle de ilgili olabileceği düşünülmelidir. Mesleki kıdemi yüksek olan
bireylerin tükenmişlik düzeylerinin daha az olduğu düşünülürse araştırma sonuçları daha anlaşılabilir
olabilir. Ancak bazı araştırmalar öğrenmeye dair görüşlerin mesleki kıdemlere bağlı olarak farklılık
göstermediğini belirtmektedir. Örneğin Ayaz (2016) mesleki kıdemin yaşam boyu öğrenmede bir
farklılık oluşturmadığını belirtmektedir
Öğretmenlerin okullarında çalışma süreleri değişkenine göre görüşleri genel öğrenme çevikliği ve
değişim çevikliğinde alt boyutunda anlamlı fark ortaya çıkarmıştır. Öğretmenlerin genel öğrenme
çevikliğine yönelik görüşleri arasındaki anlamlı fark 6-10 yıl ile 1-5 yıl arasında, 6-10 yıldır okulda çalışan
öğretmenlerin lehinedir. Değişim çevikliği alt boyutunda ise anlamlı fark 1-5 yıl ile 21 ve üzeri yıldır
okulda çalışan öğretmenlerin görüşleri arasında, 21 yıl ve üzeri yıldır okulda çalışan öğretmenler
lehinedir. Bunun nedeni, okullarında daha uzun yıllardır çalışan öğretmenlerin çalışma ortamlarında
düşüncelerini daha rahat ifade etmelerinden kaynaklı olabilir. Çünkü aynı okulda yıllardır çalışan
öğretmenlerin kendilerini daha rahat hissetmeleri ve bunu da iletişim becerilerine yansımaları doğaldır
(Nacar ve Tümkaya, 2011). Korn/Ferry (2011) ve Allen’e (2016) göre zihinsel çevikliği yüksek bireyler
düşüncelerini başkalarına açıklayabilmekte zorlanmazlar. Nitekim çevik olmak isteyen bir eğitim örgütü
daha doğal ve esnek bir yapıda olmalı, işleyişte süreçleri güncellemede daha çabuk hareket etmelidir.
Eğitim örgütlerindeki öğretmenlerin örgütsel çevikliği kolaylaştıran bir çalışma ortamında ve ikliminde
olması, kendi çeviklik düzeylerini de olumlu etkileyecektir (Doğan ve Baloğlu, 2018). Bu görüşten
hareketle öğretmenlerin zihinlerini harekete geçirecek öğrenme ortamlarının oluşması önemlidir.
Okula yeni başlayan öğretmenlere uygulanabilecek oryantasyon programları ile çalışma ve öğrenme
ortamlarına daha çabuk uyum göstermeleri sağlanabilir. 1-5 yıl arası okulda çalışan öğretmenlerin
zihinsel çeviklik düzeylerinin düşük çıkmasına neden olan bir başka durum da bu öğretmenlerin
okullarına karşı yeterli düzeyde güven oluşturamamaları olabilir. Zira örgüt ikliminde psikolojik
güvensizlik varsa bireylerin öğrenme çeviklikleri de düşük olmaktadır (Catenacci-Francois, 2018). Ayrıca
Kaysi ve Gürol (2016) öğretmenlerin mesleğe başladıktan sonra heyecanlarının ve öğrenme
istekliliklerinin azaldığını belirtmektedir. Buna neden olarak da öğretmenlerin okullarını hayal ettikleri
gibi bulmadıklarının etkisi olduğunu ifade etmişlerdir. Yine benzer şekilde 1-5 yıldır aynı okulda çalışan
öğretmenlerin değişim çevikliği ile ilgili görüşleri 21 yıl ve üzeri aynı okulda çalışan öğretmenlerden
266
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
daha düşüktür. Bunun sebebi deneyimli öğretmenlerin aynı okulda uzun yıllardır çalışmış olmanın
verdiği bir güvenle hareket etmeleri olabilir. Nitekim Bozkuş, Taştan ve Turhan (2015) öğretmenlerin
aynı okulda görev yapmaları sonucunda okullarına karşı aidiyet geliştirdiklerini ve paydaşlarını daha iyi
tanıdıklarını belirtmektedir. Öğretmenler, küreselleşen dünyadaki gelişen ve değişen koşulları
algılayarak uyum sağlamalıdır (Kamat ve Sardessai, 2012). Bu nedenle 1-5 yıldır aynı okulda çalışan
öğretmenlerin değişen koşullara uyum sağlamakta zorlandığı, yeni bir okulun ortamına uyum
göstermek için daha fazla zamana ihtiyaç duydukları düşünülebilir.
Öğretmenlerin genel öğrenme çevikliği ve tüm alt boyutlarına yönelik görüşleri medeni durum (evlibekar), okul türü (ilkokul-ortaokul-lise), mezun olunan fakülte (eğitim fakültesi-fen/edebiyat fakültesidiğer fakülteler), sendika üyesi olma ve maaşlarından memnuniyetleri değişkenlerine göre anlamlı fark
göstermemiştir. Medeni durum değişkeni açısından Mercan ve Eğit’in (2014) araştırması da benzer
sonuçlara ulaşmıştır. Öğretmenlerin mesleklerine karşı öğrenmeye açık olma noktasında evli ve evli
olmayan öğretmenler arasında anlamlı fark bulunmaması, evli veya bekar olmaları durumunun
öğrenme çevikliği düzeylerini etkilememesi ile açıklanabilir. Buna sebep olarak öğretmenlerin
mesleklerini icra ederken öğrenme çevikliği düzeylerini kullanmada medeni durumlarına bağlı olarak
hareket etmedikleri gösterilebilir. Öğrenme çevikliği göstergelerine bakıldığında bu kişiler yeni
deneyimlerle ilgili tutkulu olma eğilimindedir ve bilinmeyeni keşfetmeye isteklidir. Ayrıca hedeflere
ulaşma becerisine odaklanarak başkaları hakkında derinlemesine bilgi edinmeye isteklidirler ve farklı
çevrelere veya kültürlere kolayca adapte olabilirler. Problemleri benzersiz veya özgün bir şekilde
çözmeye karşı yetenekleri vardır (Knegtmans, 2018). Tüm bu çeviklik becerilerinin kişilerin karakteristik
özellikleri olduğu ve medeni durumlarına bağlı olarak değişmeyeceği söylenebilir. Zira öğrenme
çevikliğinin teorik temeli, insanların öğrenme şeklindeki bireysel bir fark olarak kendi kendine
düzenlenen öğrenmeye dayanmaktadır (Rose, Loewenthal ve Greenwood, 2005). Bu da öğretmenlerin
benzer düzeyde görüş bildirmeleriyle açıklanabilir.
Okul türü değişkeni incelendiğinde ise öğretmenlerin çalıştığı kademe ne olursa olsun öğrenme
çevikliğine yönelik görüşlerinin benzerlik gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bunun nedeni öğretmenlerin
çalıştıkları okul türü ne olursa olsun öğrenme çevikliği yetkinliğine sahip olmaları gerektiği ile
açıklanabilir. Nitekim öğrencinin bulunduğu okul türü değişkenlik gösterse de öğretmenin her yaş
grubuna yönelik olarak kendini geliştirmesi, problemleri ele alış biçimini ve çözüm yollarını öğrenmesi
önemlidir. Her okul türünün kendi içinde farklı dinamikleri olmakla birlikte öğretmen, mesleğini
profesyonel bir meslek olarak sürdürmekle yükümlüdür. Zira öğretmenlik mesleğinin profesyonel bir
meslek olduğu alanyazında ifade edilmiştir (Cerit, 2012; Tosun ve Bayram, 2017). Dolayısıyla mesleğini
icra ederken o yaş grubunun özelliklerine göre sorunlara yaklaşması gerek öğrencilerle gerek
meslektaşlarıyla iş birliği içinde olması, daha verimli ve etkili olabilmek için fırsatlar sunması ve
öğrenmeye karşı açık olması sorumluluklarının gereğidir. Çünkü öğretmenlik mesleğini layıkıyla yerine
getiren bir öğretmen, öğrencilerini nitelikli yetiştirmeyi hedefleyerek araştırmalar yapar ve kendisini
yenileme ihtiyacı duyar (Ünal ve Akay, 2017). Bu nedenle farklı kademelerde görev yapan
öğretmenlerin öğrenme çevikliği ile ilgili benzer düşüncelere sahip olması doğal kabul edilebilir.
Alanyazında öğretmenlerin öğrenme çevikliğine dair görüşlerinin okul türüne göre incelemesine
rastlanmamıştır. Bununla birlikte Ayaz’ın (2016) yaşam boyu öğrenmeyle ilgili çalışmasında, lise
öğretmenlerinin diğer kademelerdeki öğretmenlere göre daha düşük yaşam boyu öğrenme puanına
sahip olmaları bulgusu, bu araştırma ile dolaylı olarak benzerlik göstermektedir. Zira öğrenme çevikliği,
yaşam boyu öğrenmeyle olumlu ilişkiye sahiptir.
Mezun olunan fakülte değişkeni de öğretmenlerin görüşlerinde anlamlı fark oluşturmamıştır.
Öğretmen yetiştiren eğitim fakülteleri mezunlarının ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğinin
belirlenmesi oldukça güç olduğu gibi mezunların hangilerinin bu özellikleri ne ölçüde taşıdığını tespit
etmek de güçtür (Karaca, 2008). Gürbüz ve Kışoğlu (2007) fen edebiyat fakültesi mezunu olup
öğretmen olmak için tezsiz yüksek lisans yapan öğrenciler ve eğitim fakültesinde eğitim gören
öğrencilerle yapmış oldukları çalışmalarında, öğrencilerin fakültelerine göre öğretmenlik mesleğine
267
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
dair görüşlerinde anlamlı bir fark tespit edememişlerdir. Yapılan bu çalışmanın alanyazınla
desteklendiği söylenebilir. Terzi ve Tezci (2007) ise eğitim fakültesinde öğrenim gören öğretmen
adayları üzerinde yaptıkları araştırmalarında katılımcıların öğretmenlik mesleğine karşı yüksek
derecede olumlu tutum sergilediklerini bulmuş ve öğretmen adaylarının bu tutumlarının onların
mesleklerinde başarılı olmalarına vesile olacağını yorumlamışlardır. Eğitim fakültelerinde öğrenim
gören öğretmen adayları başarılı şekilde mezun olabilmek için programlarında yer alan pedagojik
formasyon derslerini geçmek zorundadırlar. Fen edebiyat fakültelerinde eğitim gören öğrenciler de
öğretmen olmayı istemeleri durumunda, belirli şartları sağlıyorlarsa, eğitim fakültelerinden bu dersleri
alabilir ve öğretmen olmaya hak kazanabilirler (Dünya Bankası, 2011; ÖSYM, 2009; YÖK, 2007). Bu
durum kamuoyunda ciddi endişelere neden olmaktadır (Tosun ve Bayram, 2017). Ancak Tosun ve
Bayram (2017) yapmış oldukları çalışmalarında eğitim fakültesi öğrencilerinin bu duruma karşı
çıktılarını, bunun aksine pedagojik formasyon alan öğrencilerin, kendi durumlarını da göz önünde
bulundurarak, fen edebiyat fakültesi mezunlarının da iyi öğretmen olabileceklerini düşündüklerini
tespit etmişlerdir. Fen edebiyat fakültesi veya eğitim fakülteleri mezunu olan öğretmenlerin aldıkları
eğitim temelli derslerin farklılık göstermemesi de araştırmanın bulgularını anlamlı hale getirdiği
söylenebilir. Ancak Varkey GEMS Vakfı’nın (2013) raporuna göre eğitim fakültesinden mezun öğretmen
adaylarının fen edebiyat fakültesinden mezun adaylara göre mesleki algıları daha yüksektir. Bu
durumla araştırma sonuçları kıyaslandığında, sonuçların alan yazındaki bazı çalışmalarla desteklendiği
bazı çalışmalarla desteklenmediği söylenebilir.
Sendika üyesi olma değişkenine göre öğretmenlerin öğrenme çevikliğine ilişkin görüşlerinin
değişmediği görülmektedir. Eğitim sendikaları öğretmenlere yararlı olmak ve onları destekleyen
politikalar üretmek amacı gütmelidir. Ayrıca öğretmenlerin çalışma koşullarında iyileştirme ve
geliştirme sağlayarak dayanışmayı ilke edinmeyi amaçlamalıdır (Köybaşı, Uğurlu ve Arslan, 2016). Bu
amaç Türkiye’de layıkıyla gerçekleşmiyor olsa da gelişmiş ülkelerde sendikalara bakıldığında okullarda
daha yaygın ve güçlü etkileri olan örgütler olduğu görülmektedir (Argon ve Sipahioğlu, 2015). Ancak
Türkiye’de eğitim sendikalarının öğretim uygulamaları üzerindeki pasif etkisi, tartışma konusudur. Zira
Varkey GEMS Vakfı’nın (2013) araştırması da eğitim sendikalarının etkisinin en az olduğu ülkeler
arasında Türkiye gösterilmektedir. Bu sebeple araştırma bulgularında, öğretmenlerin sendika üyesi
olup olmamalarının öğrenme çevikliğine dair görüşlerinde bir farklılık oluşturmadığı düşünülebilir.
Hazzan ve Dubinsky’ye (2014) göre de çeviklik her grupta, her insanda, her örgütte ve kısacası her yerde
istenilen bir özelliktir. Dolayısıyla öğretmenlerin sendikaya üye olsun ya da olmasın benzer düşüncelere
sahip olması olağan kabul edilebilir.
Son değişken olan maaş memnuniyeti değişkenine göre de öğretmenlerin öğrenme çevikliğine ilişkin
görüşleri değişmemektedir. Öğretmenler genel öğrenme çevikliği ve alt boyutlarına ilişkin olarak
yüksek düzeyde görüş bildirirken; sadece değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde görüş
bildirmişlerdir. Değişim çevikliği boyutunda orta düzeyde katılım göstermelerine neden olarak;
öğretmenlerin ekonomik sebeplerle alanlarındaki değişimleri izleyememeleri, kendilerini yenileyecek
isteklilikte olmamaları ve bu doğrultuda girişimde bulunmamaları gösterilebilir (Doğan, 2004).
Türkiye’de devlet okullarında kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin birbirinden farklı maaş
almamaları durumu söz konusuyken; özel okullarda da kıdem farkından kaynaklı öğretmenlere
birbirinden çok farklı maaşlar verilebilmektedir. Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin maaş
memnuniyetine bağlı olarak öğrenme çevikliğine dair görüşlerinde farklılık gözlenmemesi sevindirici
bir durum olarak değerlendirilebilir. Daha az ücret almalarına rağmen öğretmenlerin öğrenmeye olan
ilgilerinde farklılıklar gözlenmemesi, öğretmenlerin maaşı dikkate alarak eğitim-öğretim yapmadıkları
anlamına da gelebilir. Ancak öğretmen maaşları iyileştirilerek sağlık güvencesi ve sosyal güvence
gözetilmeli; ödenen maaşlarla öğretmenlere verilen hizmetlerin denk olmasına dikkat edilmelidir
(Argon ve Sipahioğlu, 2015). Zira maddi beklenti olmaksızın mesleki becerilerini artırmak amacıyla
verilen her türlü çaba, öğretmenin işini daha ustaca yapmasını sağlayacaktır (Argon ve Çelik Yılmaz,
2018). Elbette ki bu durum sadece maddiyatla ilgili değildir. Öğretmenlerin kendilerini psikolojik olarak
rahat hissettikleri bir ortamda eğitim-öğretim yapmaları da verimli olmaları bakımından son derece
268
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
önemlidir. Ancak De Meuse, Dai, Hallenbeck ve Tang (2008) öğrenme çevikliğinde öğrenenin yaşadığı
ortam, ailesel ya da kültürel yapısı, ekonomik durumu, iş ortamı, lideri ile kurduğu ilişki, öğrencilerinden
ve liderinden beklentisi, yaptığı iş karşılığında aldığı ücret gibi argümanların etkisinden söz
edilmektedir. Bu durum genel çalışanlara yönelik olduğundan, öğretmenlik mesleğinin özveriden
kaynaklı bir meslek olması itibarı ile diğer mesleklerden farklı bir yapıya sahip olmasından
bahsedilebilir.
Araştırma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde, öğretmenlerin öğrenme çevikliklerinin yüksek
olması ve kendilerini destekleyen bir okul ikliminde bulunmaları, aynı zamanda öğrencilerinin de
düşünme ve eyleme geçme biçimlerini etkileyecektir. Sürekli yenilenme, değişme, uyum sağlama ve
şeffaflık gibi kavramlar bu okulların daha canlı topluluklar olmasını ve çalışanların daha adaletli bir
ortamda çalışmalarını destekleyecektir. Çocukları yaşama hazırlayan okulların kuşkusuz bu özelliklere
sahip olması gerekmektedir. Görüldüğü gibi bunun yollarından biri öğrenme çevikliği yüksek
öğretmenler topluluğunun bir araya gelerek, okulların amaçlarını gerçekleştirme düzeylerini üst düzeye
çıkarmalarını sağlamaktan geçmektedir. Dolayısıyla öğretmenlerin öğrenme çevikliklerine etki eden
kişisel değişkenlerin farklı çalışmalarla da güçlendirilerek ortaya konması son derece önem arz
etmektedir.
Araştırmanın sonuçları doğrultusunda geliştirilen öneriler şöyledir: Öğretmenlerin öğrenme çevikliğine
ilişkin görüşlerinin ortalama olarak yüksek düzeyde benzerlik göstermesi olumlu olmakla birlikte bu
seviyelerin artması açısından öğretmenlerin değişen koşullara uyum sağlayabilmeleri ve sürekli
güncellenmeleri için yönetimsel olarak desteklendikleri okul ortamlarının sağlanması gerekmektedir.
Bunun için de nitelikli ve liyakatle göreve gelmiş olan okul yöneticilerine ihtiyaç vardır. Eğitim
fakültelerinin bu durumu dikkate alarak ihtiyaca yönelik nitelikli insan kaynağını yetiştirecek politikalar
ortaya koyması önerilebilir. Öğretmenlerin değişim çevikliği düzeylerinin nispeten düşük olması
Türkiye’de sıklıkla değişen eğitim politikalarının sağlam bir zemine oturtulması gerekliliğini ortaya
çıkarmıştır. Bunun için de öğretmenlere istikrarlı bir şekilde eğitim olanakları sunulmalı ve bu
eğitimlerden yararlanmaları için uygun koşullar sağlanmalıdır. Bu bağlamda MEB ile YÖK’ün iş birliği
yaparak yaşam boyu öğrenmeyi hedefleyen projeleri hayata geçirmesi beklenmektedir.
Kaynakça
Allen, J. (2016). Conceptualizing learning agility and investigating its nomological network.
Unpublished Doctoral Dissertation, Florida International University, U.S.A.
Argon, T. ve Çelik Yılmaz, D. (2018). Mesleki profesyonellik ile öğretmen liderliğine yönelik öğretmen
algıları arasındaki İlişki. 27. Uluslararası Eğitim Bilimleri Kongresi Kongre Kitabı (ss. 1565-1577).
Ankara: Pegem Akademi.
Argon, T. ve Kaya, A. (2016). Özel okullarda insan kaynağı yönetimi işlevlerinden yönlendirme işlevinin
okul yöneticilerine göre değerlendirilmesi. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 5(2), 140152.
Argon, T. ve Sipahioğlu, M. (2015). Eğitim sendika yönetici ve üyelerinin MEB insan kaynakları yönetimi
uygulamalarına ilişkin görüşleri. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 11(2), 315-334.
Atabay, S. (2017). Eğitim ve iş dünyasının gündemindeki yeni kavram: Öğrenme çevikliği. 30.12.2018
tarihinde http://www.hurriyet.com.tr/egitim/ogrenme-cevikligi-40336331 sitesinden alınmıştır.
Ayaz, C. (2016). Öğretmenlerin yaşam boyu öğrenme eğilimlerinin bazı değişkenler açısından
incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Bartın Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bartın.
Aydın, B. ve Kaya, A. (2016). Sources of stress and methods of coping with stress for teachers working
at private schools. Universal Journal of Educational Research, 4(12A), 186-195, ISSN:2332 3213
(Online), DOI: 10.13189/ujer.2016.041324.
Bakan, İ., Sezer, B. ve Kara, C. (2017). Bilgi yönetiminin örgütsel çeviklik ve örgütsel atalet üzerindeki
etkisi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 7(1),
117-138.
269
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Balyer, A. (2013). Okul müdürlerinin öğretim kalitesi üzerindeki etkileri. Kuram ve Uygulamada Eğitim
Yönetimi, 19(2), 182-214.
Barner, R. (2006). Bench strength: Developing the depth and versatility of your organizations leadership
talent. Contributors. New York. NY: AMACOM.
Beck, T. E. and Lengnick-Hall, C. A. (2016). Resilience capacity and strategic agility: Prerequisites for
thriving in a dynamic environment. In Resilience Engineering Perspectives (Volume 2), pp. 61-92.
CRC Press.
Beemsterboer, J. and Baum, B. H. (1984). Burnout definitions and health care management. Social
Work in Health Care, 10(1), 97-109.
Bernstein, R. (1999). Should you be the boss?. Instructor-Primary, 108(6), 33-35.
Bozkuş, K., Taştan, M. ve Turhan, E. (2015). Öğretmenlerin öğretmen liderliğine ilişkin algıları ve
beklentileri. Journal of Human Sciences, 12(1), 298-326.
Can, A. (2014). SPSS ile nicel veri analizi. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.
Cashman, K. (2013). The five dimensions of learning-agile leaders. Retrieved January 6, 2018, from
http://www.forbes.com/sites/kevincashman/2013/04/03/the-five-dimensions-of
learningagile-leaders/
Catenacci-Francois, L. (2018). Learning agility in context: engineers’ perceptions of psychologically safe
climate on performance. Doctoral Dissertation, Columbia University, U.S.A.
Cegarra-Navarro, J., Soto-Acosta, P. ve Wensley, A. K.P. (2016). Structured knowledge processes and
firm performance: The role of organizational agility. Journal of Business Research, 69(5), 1544–
1549.
Celep, C. ve Kaya, A. (2016). Yirmi birinci yüzyılda bilgi paylaşım kültürünü geliştirme. Eğitime Dönüş ekitap, 350-356, Ankara: EYUDER Yayınları.
Cerit, Y. (2012). Okulun bürokratik yapısı ile sınıf öğretmenlerinin profesyonel davranışları arasındaki
ilişki. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 18(4), 497-521.
Ceylan, G. (2007). Öğretmen-öğrenci etkileşimin sınıf atmosferine etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Charan, R. (2005). Ending the CEO succession crisis. Harvard Business Review, 83(2), 72-81.
Dai, G., De Meuse, K. P., & Tang, K. Y. (2013). The role of learning agility in executive career success:
The results of two field studies. Journal of Managerial Issues, 25(2), 108-131.
DeMeuse, K. P., Dai, G., Hallenbeck, G. and Tang, K. (2008). Global talent management: Using learning
agility to identify high potentials around the world. Los Angeles: Korn/Ferry International.
DeMeuse, K. P., Dai, G. and Hallenbeck, G. S. (2010). Learning agility: A construct whose time has come.
Consulting Psychology Journal: Practice and Research, 62(2), 119.
De Meuse, K. P., Dai, G., Eichinger, R. W., Page, R. C., Clark, L. P. and Zewdie, S. (2011, January). The
development and validation of a self-assessment of learning agility. In Society for Industrial and
Organizational Psychology Conference, Chicago, Illinois.
DeRue, D. S., Ashford, S. J. and Myers, C. G. (2012). Learning agility: In search of conceptual clarity and
theoretical grounding. Industrial and Organizational Psychology, 5(3), 258-279.
DeVor, R., Graves, R. and Mills, J. (1997). Agile manufacturing research: Accomplishments and
opportunities. IIE Transactions, 29(10), 813-823.
Dewey, J. (1938). Experience in education. New York, NY: Touchstone.
Doğan, İ. (2004). Toplum ve eğitim sorunları üzerinde felsefi ve sosyolojik tahliller (1.Basım). Ankara:
Pegem Akademi Yayıncılık.
Doğan, O. ve Baloğlu, N. (2018). Örgütsel çeviklik ve bazı eğitim kurumlarındaki yansımaları. 13.
Uluslararası Eğitim Yönetimi Kongresi Kongre Kitabı, e-kitap e-ISBN: 978-605-4561-66-7 (ss. 100109).
Dünya Bankası (2011). Türkiye’de temel eğitimde kalite ve eşitliğin geliştirilmesi: Zorluklar ve
seçenekler. USA: WorldBank.
Eğitim-Bir-Sen. (2016). Öğretmenlik mesleği ve mesleğin statüsü. Ankara: Eğitimciler Birliği Sendikası.
Eichinger, R. W. and Lombardo, M. M. (2004). Learning agility as a prime indicator of potential. Human
Resource Planning, 27, 12-16.
270
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Erakkuş, Ö., Başören, M. T. ve Abimbola, O. (2016). Özel okul yöneticilerinin öğretmen eğitiminden
beklentileri üzerine nitel bir araştırma. Karaelmas Eğitim Bilimleri Dergisi, 4(2), 104-115.
Erden, M. ve Altun, S. (2008). Öğrenme stilleri. İstanbul: Morpa Yayınları.
Gardner, H. (1993). Frames of mind: The theory of multiple intelligences (6th ed.). New York, NY: Basic
Books.
Gravett, L. S. and Caldwell, S. A. (2016). Learning agility: The impact on recruitment and retention. New
York, NY: Palgrove Macmillan.
Gündoğan, A. ve Kılıç, Z. (2017). Sınıf öğretmeni adaylarının liderlik ve öğretmen liderliğine ilişkin
görüşleri. Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10, 389-408.
Gürbüz, H. ve Kışoğlu, M. (2007). Tezsiz yüksek lisans programına devam eden fen-edebiyat ve eğitim
fakültesi öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları (Atatürk Üniversitesi örneği).
Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 9(2), 71-83.
Hazzan, O. and Dubinsky, Y. (2014). Agile anywhere: Essays on agile projects and beyond. Springer
International Publishing.
Hewitt Associates. (2005). The top companies for leaders. The Journal of the Human Resource Planning
Society, 28(3), 18-23.
Howard, D. (2017). Learning agility in education: analysis of pre-service teacher's learning agility and
teaching performance. Doctoral Dissertation, Tarleton State University.
Ibarra, H. and Obodaru, O. (2009). Women and the vision thing. Harvard Business Review, 87, 62–70.
İhtiyaroğlu, N. (2014). Okul ikliminin öğretmen etkililiği ve öğrenci okul bağlılığı ile ilişkisinin
incelenmesi. Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Johnson, B. and Christensen, L. (2014). Eğitim araştırmaları: nicel, nitel ve karma yaklaşımlar (Çev edt:
S. B. Demir). Ankara: Eğiten Kitap.
Joiner, B. and Josephs, S. (2007). Leadership agility: Five levels of mastery for anticipating and initiating
change. San Francisco, CA: Jossey-Bass.
Kamat V. and Sardessai S. (2012). Agile practices in higher education: A case study. IEEE Proceedings
Agile India 2012 Conference in Bangalore 17-19 Feb 2012 pp. 48-55.
Karaca, E. (2008). Eğitimde kalite arayışları ve eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılması.
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21(21), 61-80.
Karaköse, T. ve Kocabaş, İ. (2006). Özel ve devlet okullarında öğretmenlerin beklentilerinin iş doyumu
ve motivasyon üzerine etkileri. Eğitimde Kuram ve Uygulama, 2(1), 3-14.
Kaya, A. (2019). Öğrenme çevikliği, öğretmen kalitesi ve öğretmenin okulda kalma tutumuna yönelik
öğretmen görüşleri. Doktora Tezi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Bolu.
Kavla, İ. (1998). Hemşirelerde iş doyumu ile tükenmişlik ilişkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz
Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Kaysi, F. ve Gürol, A. (2016). Öğretmenlik mesleğine yönelik öğretmen görüşlerinin değerlendirilmesi.
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 5(2), 230-240.
Knegtmans, R. (2018). Learning agility can be more important than experience. Cornersone
International
Group.
Retrieved
from
https://www.cornerstonegroup.com/2018/08/23/learning-agility/
Korn Ferry (2016). Korn Ferry assessment of leadership potential: Research guide and technical manual.
Retrieved from http://static.kornferry.com/media/sidebar_ downloads/KFALP-TechManual- JUNE-2016.pdf
Köybaşı, F., Uğurlu, C. T. ve Arslan, C. (2016). Öğretmenlerin sendikal örgütlenmeye ilişkin görüşleri.
Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(3), 101-123.
Kucia, J. F. and Gravett, L. (2014). Leadership in balance: New habits of the minds. New York, NY:
Palgrave MacMillan.
Lim, D. H., Yoo, M. H., Kim, J. and Brickell, S. A. (2017). Learning agility: The nexus between learning
organization, transformative learning and adaptive performance. Adult Education Research
Conference. 16.12.2018 tarihinde http://newprairiepress.org/ aerc/2017/papers/28 sitesinden
alınmıştır.
271
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Lombardo, M. M. and R. W. Eichinger (2000). High potentials as high learners. Human Resource
Management, 39, 321-330.
Lombardo, M. and Eichinger, R. (2004). Learning agility as a prime indicator of potential. Human
Resource Planning, 27, 12-15.
Memişoğlu, S. P. ve Kaya, A. (2016). Private school teachers’ metaphoric perception of concepts of
supervision and supervisor, Iclel 2016 Conference Proceeding Book, pp. 833-846. Accession
Number: WOS:000392658100097, ISBN: 978-605-66495-1-6 (index ISI Web of Science).
Mercan, S. I. ve Eğit, M. (2014). Öğretmenlerin branş tutum ilişkisi. Uluslararası Türk Eğitim Bilimleri
Dergisi, 2(2), 224-241.
Nacar, F. S. ve Tümkaya, S. (2011). Sınıf öğretmenlerinin iletişim ve kişilerarası problem çözme
becerilerinin incelenmesi. İlköğretim Online, 10(2), 493-511.
Nartgün, Ş. N. ve Soysal M. N. (2018). Öğretmen adaylarının bireysel yenilikçilik düzeyleri ve yaşam
boyu öğrenme eğilimleri. 13. Uluslararası Eğitim Yönetimi Kongresi, e-kitap e-ISBN: 978-6054561-66-7 (p. 213).
Nussbaum, M. (2009). Tagore, dewey, and the immenent demise of liberal education. In H. Siegel, The
Oxford Handbook Philosophy of Education. Oxford Press.
OECD (2011). Building a high-quality teaching profession: Lessons from around the world. Paris:
Organisation for Economic Co-operation and Development.
Örmen, U. (1993). Tükenmişlik duygusu ve yöneticiler üzerinde bir uygulama. Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
ÖSYM (2009). 2009 Booklet of student selection and placement system candidates preferences for
higher education programs. Ankara: Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezi.
Özerbaş, M. A., Bulut, M. ve Usta, E. (2007). Öğretmen adaylarının algıladıkları İletişim becerisi
düzeylerinin İncelenmesi. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), 8(1),
123-135.
Özdemir, T. Y., Kartal, S. E. ve Yirci, R. (2014). Okul müdürlerinin öğretmenleri motive etme yaklaşımları.
Turkish Journal of Educational Studies, 1(2), 190-215.
Özgür Boza Okulları (2019). Vizyon ve misyon. 01.04.2019 tarihinde https://ozgurbozaokullari.k12.tr/
kurumsal/hakkimizda/ sitesinden alınmıştır.
Parsons, D. and MacCallum, K. (Eds.). (2019). Agile and lean concepts for teaching and learning:
bringing methodologies from ındustry to the classroom. Springer.
Prange, C. (2016). Engaging with complex environments: Why agility involves more than running hard.
International Journal of Complexity in Leadership and Management, 3(3), 182-197.
Roland, B. (2009). Öğretme yürekleriyle öğrensinler. (Çev: Ayşın Akyor). İstanbul: İKÜ Yayınevi.
Rose, T., Loewenthal, D. and Greenwood, D. (2005). Counseling and psychotherapy as a form of
learning: Some implications for practice. British Journal of Guidance & Counseling, 33, 441-456.
Sarısoy, B. (2016). Olmuş öğretmen mi? Öğrenen öğretmen mi?. 31.03.2019 tarihinde
http://ogrenmeyoldasi.com/olmus-ogretmen-mi-ogrenen-ogretmen-mi/ sitesinden alınmıştır.
Schlechty, P. C. (2001). Shaking up the school house: How to support and sustain educational
innovation. San Francisco, CA: Jossey-Bass.
Schleicher, A. (2015). Schools for 21st-century learners: Strong leaders, confident teachers, innovative
approaches. Paris: Organisation for Economic Co-operation and Development.
Seferoğlu, S. S. (2004). Öğretmen yeterlilikleri ve mesleki gelişim. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim,
58, 40-45.
Selçuk, Z. (2018). Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk öğretmenlere hitap etti. 2018 tarihinde
https://www.youtube.com/watch?v=y2TW1B-pISU sitesinden alınmıştır.
Semerci, Ç. (2003). Eğitim sisteminde öğreticilerin kalitesi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
13(2), 203-210.
Shoukri, M. M. (2018). Analysis of correlated data with SAS & R. CRC.
272
Kaya, A. ve Argon, T. (2021). Öğretmenlerin Öğrenme Çevikliği ile İlgili Görüşlerinin Kişisel Değişkenlere Göre İncelenmesi. Çağdaş Yönetim
Bilimleri Dergisi, 8 (1), 249- 273.
Sims, L. and Tao, J. (2017). What are the best practices for measuring learning agility, cognitive ability,
and personal inventory and how are companies currently using them?
https://hdl.handle.net/1813/74494
Spreitzer, G. M., McCall, M. W. Jr. and Mahoney, J. D. (1997). Early identification of international
executive potential. Journal of Applied Psychology, 82, 6-29.
Şeker, A. (2000). Sınıf Öğretmenlerinin iletişim becerileri ile sınıf atmosferi arasındaki ilişkinin çeşitli
değişkenler açısından incelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Konya.
TEDMEM (2014). Öğretmen gözüyle öğretmenlik mesleği. Rapor Dizisi: 3, Ankara: TED.
Terzi, A. R. ve Tezci, E. (2007). Necatibey Eğitim Fakültesi öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine İlişkin
tutumları. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 52, 593-614.
Tosun, F. Ç. ve Bayram, A. (2017). Farklı öğretmenlik programına devam eden öğretmen adaylarının
öğretmenlik mesleğine yönelik algıları. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13(1), 110123.
Ünal, K. ve Akay, C. (2017). Öğretmenlik mesleği ve yaşam boyu öğrenme: öğretmen adayları
penceresinden. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13(3), 821-838.
Van Velsor, E., Moxley, R. and Bunker, K. (2004). The leadership development process. In C.D.
McCauley and E. Van Velsor (Eds.), The center for creative leadership handbook of leadership
development (pp. 204 – 233). San Francisco: Josey- Bass.
Varkey GEMS Foundation. (2013). Teacher Status Index. London.
Yıldız, T. (2018). Çalışmaya tutkunluk, iş özellikleri, kişilik tipleri, işkoliklik, stratejik çeviklik ve başarı
hedef yöneliminin örgütsel bağlılığa etkisi üzerine bir araştırma. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Arel
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Yılmaz, K. ve Altınkurt, Y. (2011). Öğretmen adaylarının Türk eğitim sisteminin sorunlarına ilişkin
görüşleri. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 8(1), 942-973.
Yockey, S. D. (2015). Creation and validation of a research-oriented learning agility measure. Western
Illinois University.
YÖK (2007). Faculties of teacher training and education (1982-2007). Ankara: Yükseköğretim Kurumu.
Weller, D. (2013). Learning agility-5 factors.
Etik Kurul İzin Belgesi
Araştırmada veri toplama araçlarının örneklem kapsamındaki katılımcılara uygulanabilmesi için gerekli
yasal izinler Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimlerde İnsan Araştırmaları Etik Kurulu
(Protokol No: 2018/279) ile Sakarya Milli Eğitim Müdürlüğü’nden (Sayı: 29065503-44-E.25131972)
alınmıştır. Ankete katılımda gönüllülük esas alınmıştır. Bütün alıntılar kaynak gösterilerek ve atıfta
bulunarak yapılmıştır.
273