Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
AYRIBASIM / OFFPRINT Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü 40. Kuruluş Yılı Armağanı ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ISBN 978-605-85730-7-9 2014 Ankara Her hakkı saklıdır. / All rights reserved. Hazırlayanlar Hasan Kasapoğlu Mehmet Ali Yılmaz Grafik-Tasarım Mustafa Horuş Kapak Tasarım Ufuk Çetinkaya Bilgin Kültür Sanat Yayınları Sertifika No. 20193 Selanik 2 Cd. No: 68/10 06640 Kızılay/ANKARA Telefon: 0 (312) 419 85 67 - Faks: 0 (312) 419 85 68 www.bilginkultursanat.com bilginkultursanat@gmail.com Baskı ve Cilt ANKARAOFSET BASIN MATBAACILIK Büyük San. 1. Cad. Necatibey İşhanı No.93/43-44 İskitler-Ankara Tel. 384 50 63 (Pbx) 384 50 64 Fax. 384 50 56 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI İçindekiler Önsözler Hikmet Koçak (Atatürk Üniversitesi Rektörü)............................................................................................ VII Dilaver Düzgün (Edebiyat Fakültesi Dekanı)...............................................................................................IX Mehmet Karaosmanoğlu (Arkeoloji Bölümü Başkanı)................................................................................XI Sunuş Hasan Kasapoğlu & Mehmet Ali Yılmaz...................................................................................................XIII Kazı Çalışmaları Tomris Bakır Kaleköy Kazıları 1978-1981............................................................................................................................1 Abdullah Yaylalı – Vecihi Özkaya – Nurettin Öztürk Kyzikos İlk Dönem Kazıları...........................................................................................................................13 Nurettin Koçhan Sos Höyük 1987 Yılı Kazı Çalışmaları..........................................................................................................31 Hamza Gündoğdu Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı Kazıları 1994-1996....................................................................................45 Cevat Başaran – Büşra Elif Kasapoğlu 1995 Yılı Skepsis Aşağı Kent ve Nekropolisi Kurtarma Kazısı Üzerine Yeni Değerlendirmeler.................51 Mehmet Işıklı – Mustafa Erkmen – Gülşah Altunkaynak 2002 Yılı Pulur Sondajı..................................................................................................................................63 Mehmet Karaosmanoğlu – Halim Korucu – Mehmet Ali Yılmaz Altıntepe Urartu Kalesi Kazı ve Onarım Çalışmaları 2003-2013...............................................................77 Cevat Başaran Parion Kazı ve Sondaj Çalışmaları 2005-2013............................................................................................97 Cevat Başaran – Büşra Elif Kasapoğlu Parion Güney Nekropolisi 2005-2013.........................................................................................................117 Ertuğ Ergürer – Mustafa Yıldızlı Parion Roma Tiyatrosu 2006-2013.............................................................................................................139 Vedat Keleş – Alper Yılmaz Parion Roma Hamamı 2006-2013..............................................................................................................159 Vedat Keleş – Ersin Çelikbaş Parion Yamaç Yapısı 2008-2013..................................................................................................................175 III ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Cevat Başaran – Hasan Kasapoğlu Parion Odeionu 2010-2013.........................................................................................................................193 Nurettin Öztürk – Berna Kavaz – Gencay Güloğlu – M. Kayhan Murat Zeytinliada Meryemana Manastırı.............................................................................................................209 Nurettin Koçhan – Korkmaz Meral İkinci Dönem Kyzikos Kazıları 2006-2013.................................................................................................229 Korkmaz Meral – Ahmet Cüneydi Has Kyzikos Kenti Sur Duvarları ve Limanları..................................................................................................255 Vedat Keleş – Ersin Çelikbaş – Alper Yılmaz Paphlagonia Hadrianaupolis’i.....................................................................................................................271 Hüseyin Yurttaş – Haldun Özkan – Zerrin Köşklü-Muhammet Lütfü Kındığılı Kemah Kalesi Kazıları 2011-2012...............................................................................................................291 Altan A. Çilingiroğlu – Mehmet Işıklı 25. Yılında Ayanis Kalesi Kazıları-Dün, Bugün ve Gelecek.......................................................................309 Lorenzo D’alfonzo – Hatice Ergürer Güney Kapadokya’da Demir Çağı’na Işık Tutacak Bir Arkeolojik Yerleşimin Keşfi: Kınık Höyük...........325 Rainer M. Czichon – Mehmet Ali Yılmaz Vezirköprü/Oymaağaç (Nerik?) Projesi......................................................................................................339 Birol Can – Nihat Erdoğan Dara, Bizans-Sasani Sınırında Bir Garnizon Kenti ve Kazıları ...............................................................347 Birol Can – Michael Hoff Antıochia Ad Cragum, Batı Dağlık Kilikya’da Bir Roma Kenti ve Kazıları..............................................373 Yüzey Araştırmaları Nurettin Koçhan Kyzikos 1989-1996 Kazı Dönemi Yüzey Araştırmaları..............................................................................393 Vecihi Özkaya Erzurum/Horasan Aliçeyrek Köyü Arkeolojik Kalıntıları .........................................................................403 Cevat Başaran 1997, 1999 ve 2002 Yılları Kuzey Troas Bölgesi Yüzey Araştırmaları.......................................................419 Mehmet Karaosmanoğlu – Mehmet Işıklı – Rabia Akarsu Erzurum ve Pasinler Ovaları Yüzey Araştırması Çalışmaları...................................................................431 Ali Yalçın Tavukçu – Zerrin Aydın Tavukçu Bozcaada – Tenedos Araştırmaları: Sonuç.................................................................................................441 Ahmet Ali Bayhan Yüzey Araştırmaları (2000-2004) Işığında Ortaçağ ve Sonrasında Adıyaman’ın Mimari Mirasının Genel Bir Değerlendirmesi......................................................................465 Mehmet Karaosmanoğlu – Mehmet Işıklı – Eyüp Caner Erzincan-Altıntepe ve Çevresi Yüzey Araştırmaları...................................................................................505 Süleyman Çiğdem – Hüseyin Yurttaş – Haldun Özkan Gümüşhane – Bayburt illeri Yüzey Araştırmaları......................................................................................515 IV ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Nurettin Öztürk – Ayhan Girgin – Gencay Güloğlu – Abdullah Leygara Myrina – Gryneion Antik Kentlerinin Yüzey Araştırmaları......................................................................531 Ali Yalçın Tavukçu - Zerrin Aydın Tavukçu Alaşehir – Philedelphia Yüzey Araştırmaları: İlk Sezon.............................................................................547 Mehmet Yavuz – Ali Yalçın Tavukçu – Tekin Doğan Doğukapı – Akyaka – Kars – Sarıkamış – Erzurum - Tercan Eski Rus Demir Yolu Hattı ve Mimari Yapılanması...................................................................................569 Christine Chataigner – Ayşegül Akın – Oğuz Aras Kuzey Doğu Anadolu Obsidyen Kaynaklarının Tespitine Yönelik Yüzey Araştırmaları..........................589 Kitap Tanıtımları Mustafa Yıldızlı Cevat Başaran, Anadolu Mimari Bezemeleri-Roma Çağı Lotus Palmet Örgesi.......................................607 Ahmet Tercanlıoğlu Nurettin Koçhan, Hellenistik Çağ Anadolu Mimarisinde Lotus-Palmet ve Yumurta Bezekleri..............609 Fevziye Eker Mehmet Karaosmanoğlu, Anadolu Mimari Bezemeleri- Roma Çağı Yumurta Dizisi.............................610 Mustafa Yıldızlı Cevat Başaran, Arkeolojiye Giriş................................................................................................................611 İsmail Akkaş Cevat Başaran, Anadolu Kompozit Başlıkları............................................................................................613 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş, Erzurum Hacı Ali Ağa Medresesi Vakfiyesi...................................................................614 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş, XVIII. Yüzyıl Vakfiyelerinde Erzurum ve Bir Vakfiye Örneği......................................615 İsmail Akkaş Cevat Başaran, Geçmişten Günümüze Bayramiç Tarihi, Coğrafyası ve Arkeolojisi................................616 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş-Haldun Özkan, Tarihi Erzurum Çeşmeleri ve Su yolları.......................................................................................................................................................618 Fevziye Eker Mehmet Karaosmanoğlu, Mitoloji ve Ege’nin Tanrıları.............................................................................619 Ceyda Can Mehmet Işıklı-Birol Can (Ed.) Doğudan Yükselen Işık Anadolu Arkeolojisine Katkılar-Atatürk Üniversitesi 50. Yıl Armağanı...................................................620 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş-Haldun Özkan- Zerrin Köşklü- Şerife Tali- Demet OkuyucuGül Geyik- Muhammet Kındığılı, Yolların, Suların ve Sanatın Buluştuğu Şehir Erzurum.....................621 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş, Bektaş ve Derviş Ağaların Hayratı Erzurum ve Civarında Yaptırdığı Eserler.............622 V ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Ahmet Yuka Haldun Özkan, Öşkvank Manastırı (Öşk/Çamlıyamaç Manastırı)..........................................................623 Mehmet Ali Özdemir Mehmet Işıklı-Erhan Mutlugün-Mine Artu (ed.), Geçmişten Geleceğe Armağan....................................624 Ahmet Tercanlıoğlu Nurettin Koçhan, Kyzikos Tarihi ve Mimari Kalıntıları............................................................................626 Umut Parlıtı Mehmet Işıklı, Doğu Anadolu Erken Transkafkasya Kültürü -Çok Bileşenli Gelişkin Bir Kültürün Analizi..............................................................................................628 Ahmet Yuka Süleyman Çiğdem, Tarih, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırmaları I- Eski Çağ’dan Orta Çağ’a Gümüşhane......................................................................................................630 Ahmet Yuka Hüseyin Yurttaş-Haldun Özkan, Tarih, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırmaları II- Orta Çağ’dan Günümüze Gümüşhane..................................................................................................631 Özgür Marangoz Nurettin Öztürk, Erdek Zeytinliada Meryemana Manastırı.....................................................................632 Mustafa Yıldızlı Cevat Başaran, Antik Troas’ın Parlayan Kenti Parion...............................................................................633 Ahmet Yuka Haldun Özkan, Haho Manastırı.................................................................................................................635 Özgür Marangoz Nurettin Öztürk, Erzurum Müzesi Cam Eserleri.......................................................................................636 Özgür Marangoz Nurettin Öztürk, Kars Müzesi Cam Eserleri..............................................................................................638 VI ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ÖNSÖZ Ülkemizin eğitim ve akademik anlamda ilklerine imza atan, bilimin ve kültürün Anadolu’ya yayılmasında önemli bir görev üstlenen üniversitemizin bu misyonu, hemen her alanda olduğu gibi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bilimleri için de geçerlidir. Üniversite kuran Üniversite unvanına sahip üniversitemiz birçok üniversitede Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri’nin kurulmasında da her zaman çok etkin bir rol oynamıştır. Öyle ki bugün ülke sınırları içerisindeki hemen her müzede Atatürk Üniversitesi mezunu bir Arkeolog ya da Sanat Tarihçiye, hemen her Üniversitedeki Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümlerinde de Atatürk Üniversitesi kökenli bir akademisyene rastlamanız mümkündür. Tam 40 yıl önce temelleri atılan bu köklü bilim dalları bugün arkeoloji dünyasında benimsenmiş bir “Erzurum Arkeoloji Ekolü”nün var olmasının haklı gururunu taşımakla beraber Türk Arkeolojisi’nin kurumsallaşması ve Arkeoloji camiasında Türk Arkeolojisi’nin önemli bir noktaya taşınmasında büyük bir pay sahibidir. Arkeoloji biliminin bölgemizde gelişmesine kuruluş aşamasından itibaren destek veren üniversitemiz, henüz Arkeoloji bölümü dahi kurulmadan önce, bölgemizdeki ilk arkeolojik kazılar olan Anadolu ve Doğu Anadolu Prehistoryasının şekillenmesinde birer kilometre taşı niteliğindeki Güzelova, Karaz ve Pulur kazılarını hem maddi, hem de manevi olarak desteklemiştir. Arkeoloji ve Sanat Tarihi bilimlerine olan bu olumlu bakış süreci devamında 1973 yılında Arkeoloji Bölümü, 1977 yılında ise Sanat Tarihi Bölümü kurulmuştur. 1982-1983 eğitim ve öğretim yılında, “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü” adı altında birleştirilen bu iki bölümün 1999 yılında tekrar Arkeoloji Bölümü ve Sanat Tarihi Bölümü olarak başlıkta ayrı ancak dayanışma ve beraberlikte bir olarak faaliyetlerini devam ettirmişlerdir. Bugün ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine birçok merkezde gerçekleştirilen kazı ve yüzey araştırmalarıyla ülke arkeolojisinde bölgesellikten ziyade ulusal bir rol üstlenen üniversitemiz Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri akademisyenleri Türk Arkeolojisine olan 40 yıllık katkı ve emeklerini bu yayında özetleyerek bilim dünyasının hizmetine sunmuşlardır. Bu iki bölümün kuruluşlarının 40. yılına ithaf edilen “Armağan Kitabı” aslında hem üniversitemizin, hem de bu bölümlerin zengin geçmiş ve birikimin küçük bir göstergesi niteliğindedir. Prof.Dr. Hikmet KOÇAK Atatürk Üniversitesi Rektörü VII ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ÖNSÖZ Arkeoloji, antik çağlardan kalan maddi kalıntıları inceleyerek insanlığın kültürel gelişimi ve değişimini araştıran bir bilim dalıdır. Bulunan her şeyin geçmişi aydınlatacak bir ipucu değerinde olduğunu bilen arkeolog bir kuyumcu titizliğiyle çalışır. Bu da sabır ve emek demektir. Türkiye’nin sahip olduğu arkeolojik potansiyel dünya ülkelerini kıskandıracak seviyededir. Doğal bir laboratuvar olan ülkemizdeki zengin malzeme, kurumsal ve akademik seviyede yapılacak çalışmalarla hak ettiği değeri bulacaktır. 1973 yılında Fakültemiz bünyesinde kurulan Arkeoloji bölümü, ilk günden bu yana çalışmalarını titiz bir şekilde yürütmektedir. Doktoralarını yurt dışında tamamlayıp Arkeoloji bölümünün kurucu misyonunu üstlenen o dönemin genç ve heyecanlı bilim insanları günümüzde Türkiye arkeolojisinin önde gelen isimleri konumundadırlar. İlk yıllarda başlayan Anadolu’nun ve bölgenin arkeolojik geçmişini araştırmaya yönelik çalışmalar bugün Türkiye’nin dört bir yanında devam etmektedir. Kuşaktan kuşağa aktarılarak devam eden bu heyecanlı ve hummalı çalışmalar birçok platformda üniversitemizi onurlandırmaktadır. Edebiyat Fakültesi bünyesinde Arkeoloji bölümüyle kardeş bölüm olarak faaliyetlerini yürüten Sanat Tarihi Bölümü de bu başarıda pay sahibidir. Edebiyat Fakültesi olarak her yıl desteklemekten kıvanç duyduğumuz “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Günleri” adlı paneller ve genç araştırmacıların gerçekleştirdikleri çalıştaylar, bu iki bölümün ortak çalışmalarının en güzel örnekleridir. Arkeoloji Bölümünün 40. yılına armağan olarak hazırlanan bu çalışma da bu ortaklığın ve köklü birikimin meyvesidir. Anadolu Arkeolojisine katkı sağlayacak nice kırk yıllar diler, çalışmada emeği geçen herkesi tebrik ederim. Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN Edebiyat Fakültesi Dekanı IX ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI ÖNSÖZ Geçmişi binlerce yıl öncesine giden Anadolu toprakları insanlık tarihinin gelişimine önemli katkılarda bulunmuş, insanlar ilk kez burada dağ kutsal alanlarını kurmuşlar, ilk anıtsal yapılarını inşa etmişlerdir. Birbirinin devamı niteliğindeki bu birikim zamanımıza dek yeniliklerle sürdürülmüştür. Farklı coğrafi yapıdaki Anadolu toprakları yeni kültürlerin oluşmasını sağlamış ve sürekli yenilenerek bugüne kadar gelmişlerdir. Yeryüzünde binlerce yılın birikimi olan kültür varlıklarına ilgi Avrupa’da Aydınlanma çağıyla başlamış ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki kültür varlıklarının yağmalanması sonucu Avrupa ve Amerika’daki Müzelerin temeli oluşmuştur. Bunun ardından Avrupa’da Arkeoloji bir bilim olarak gelişir. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk koruma ve kazılar ise 19. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1931 yılında, Atatürk’ün önerisiyle Türk Tarih Kurumu’nun kurulmasının ardından, 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde ilk Arkeoloji Bölümü, 1936 yılında da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü açılmıştır. Bunların ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesindeki Arkeoloji Bölümünün temelleri, 1973 yılında Almanya’da Klasik Arkeoloji alanında doktoralarını tamamlayarak yurda dönen, Dr. Fahri IŞIK, Dr. Tomris BAKIR, Dr. Güven BAKIR, Dr. Abdullah YAYLALI ile Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi alanında Dr. Hayat ERKANAL’ın görev almasıyla atılır. Bölümün başında Fransa’da Sanat Tarihi alanında doktorasını tamamlayan Doç. Dr. Rahmi Hüseyin ÜNAL bulunmaktadır. Dr. Hayat Erkanal 1975-1976 eğitim öğretim dönemi sonunda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesine döner. Bölüme daha sonra İngiltere’de Protohistorya ve Ön Asya alanında doktorasını tamamlayan Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU ve Avusturya’da Klasik Arkeoloji alanında doktorasını tamamlayan Dr. Erol ATALAY katılır. 1975-1976 eğitim-öğretim yılında ilk öğrencilerini ön kayıtla alan Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji konularının yanı sıra Anadolu Arkeolojisi ağırlıklı ve Türk-İslam Sanatları konularını içeren bir program uygular. 1977 de Doç.Dr. Fahri IŞIK Bölüm Başkanı olur. Prof.Dr. Fahri IŞIK’ın Akdeniz Üniversitesine geçmesinin ardından 1991 yılında bölüm başkanı Prof.Dr. Zafer BAYBURTLUOĞLU olur. 1977-1978 eğitim öğretim yılında ilk öğrencilerini alan Sanat Tarihi Bölümünde Bölüm Başkanı Prof.Dr. Rahmi Hüseyin ÜNAL’ın yanı sıra Dr. Zafer BAYBURTLUOĞLU, Dr. Hamza GÜNDOĞDU ve Asistan Selçuk MÜLAYİM ile ardından Asistan Abdüsselam ULUÇAM bulunmuştur. Bu iki bölüm, 1982-1983 eğitim öğretim yılında YÖK kararıyla Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü olarak birleştirilir. Bu birliktelik 1999 yılına kadar sürer. İlk mezunlarını 1978 - 1979 yılında veren Arkeoloji Bölümü, şu an iki profesör, dört doçent, dört yardımcı doçent ve sekiz araştırma görevlisiyle hizmet verirken, Sanat Tarihi Bölümünde iki Profesör üç yardımcı doçent ve bir araştırma görevlisi bulunmaktadır. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Sanat Tarihi Bölümünde lisans eğitiminin yanı sıra yüksek lisans ve doktora eğitimi de verilmektedir. XI ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Bölümlerimiz bünyesindeki öğretim üyelerinin başkanlığında, 1978 yılında, Doç.Dr. Tomris BAKIR Başkanlığında ve Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU’nun yardımcılığında Elazığ-Kaleköy’de ilki gerçekleştirilen kazılar ve araştırmalar, çeşitli zamanlarda ve Türkiye’nin dört bir köşesinde başarıyla uygulanmıştır. Bugün halen devam eden kazılar ve araştırmalar ise; 2002 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla Prof.Dr. Mehmet KARAOSMANOĞLU’na başkanlığı verilen Erzincan-Altıntepe kazısı, 2005 yılında başlayan Prof. Dr. Cevat BAŞARAN başkanlığındaki Çanakkale-Parion kazısı, 2006 yılından beri devam eden Doç. Dr. Nurettin KOÇHAN başkanlığındaki Balıkesir-Kyzikos kazısı ve 2013’te başlayan Doç.Dr. Mehmet IŞIKLI başkanlığındaki Van-Ayanis kazıları ile Doç.Dr. Nurettin ÖZTÜRK başkanlığındaki Antalya-Myra-Andriake kazılarıdır. Ayrıca Doç.Dr. Birol CAN Antalya-Antiochia ad Cragum kazısının başkan yardımcılığını sürdürürken, Yrd.Doç.Dr. Ali Yalçın TAVUKÇU başkanlığında Manisa-Alaşehir’de yüzey araştırmaları yapılmaktadır. Öte yandan Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Hüseyin YURTTAŞ da Erzincan-Kemah Kalesi kazılarına başkanlık etmektedir. Arkeoloji Bölümü olarak, kuruluşumuzun 40. yılını, uzun yıllar birlikte çalıştığımız Sanat Tarihi Bölümü’nün katılımıyla gerçekleşen bu kitapla ölümsüzleştirmek istedik. Bu kitabın basılmasında, maddi ve manevi desteklerini esirmeyen Üniversitemiz Rektörü Sayın Prof.Dr. Hikmet KOÇAK’a ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN’e teşekkür ederiz. Ayrıca kitabın oluşmasında emeği geçen mesai arkadaşlarımıza ve Bölümümüzden ayrılarak başka Üniversitelerde görevlerini sürdüren akademisyenlere ve emekli olan hocalarımıza katkılarından dolayı teşekkürü borç biliriz. Prof.Dr. Mehmet KARAOSMANOĞLU Arkeoloji Bölümü Başkanı XII ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI SUNUŞ Atatürk Üniversitesi; Atatürk’ün 1937’de dile getirdiği ancak 20 yıl sonra gerçekleşen bir rüya… Üç büyük ilimiz dışında, Anadolu’da kurulan ilk üniversitelerden biri, ülkemizin 7. üniversitesi ve Cumhuriyetin en büyük eğitim kurumlarından biri olma ayrıcalığını taşıyan Atatürk Üniversitesi 1957 yılında kurulmuştur. Yaklaşık 60 yıllık eğitim-öğretim misyonunun yanı sıra bölge üniversitesi olarak hizmet vermiş olan Atatürk Üniversitesi, bilimsel ve sosyal projeleriyle her platformda adını taçlandırmaya devam etmektedir. Ülkemizdeki üniversitelere bakıldığında Fen bilimleri üniversitelerin vitrini gibi görülmektedir. Ancak Atatürk Üniversitesi için bu durumun biraz farklı olduğunu söylemek mümkündür. Üniversitemiz Bünyesinde Temmuz 1973’te kurulan Arkeoloji Bölümü, öncülük ettiği kazı ve araştırmalar ile birbirinden değerli akademisyenleriyle adını duyurmayı başarmıştır. Arkeoloji camiasında halen “Erzurum Ekolü” olarak anılmaya devam eden Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümünün kurucu hocalarından Emekli Prof. Dr. Tomris BAKIR kuruluş sürecinin heyecanını şu ifadelerle anlatmaktadır: “1973 Haziran sonlarında altı yıl süren doktora eğitimimi tamamlayıp Heidelberg’den Ankara’ya döndükten sonra, mecburi hizmetimden dolayı tayinim için baş vurduğum Milli Eğitim Bakanlığı, “..Üniversitelerde boş kadro yok sizi Bodrum Arkeoloji Müzesine uzman olarak atayalım..” demişti. Bu teklifi kabul etmedim ve yeni kurulan Üniversitelerin araştırılmasını önerdim. Bir hafta sonra Bakanlıktan beni çağırdılar ve Erzurum Atatürk Üniversitesi sizi kabul ediyor dediler. 3 Temmuz 1973 günü Ankara’dan otobüse binerek, 14 saatlik yolculuktan sonra Erzurum’a geldim. Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Profesör Hüseyin Sesli ile görüşmek için odasına gittim. Fakültede henüz Arkeoloji Bölümü olmadığını ve benim tayinimle birlikte bu bölümü kurabileceklerini söyledi. Erzurum’da ilk günüm böyle başladı. Bana misafirhanede yer gösterdiler, “yarın göreve başlayın” dediler. Ertesi gün Fakülteye geldiğimde, Fakülte binasının alt katında bir oda gösterdiler ve işte burası Arkeoloji Bölümünün odası dediler. Odaya girdim. Bir masa, bir koltuk ve masanın üzerinde yuvarlak, plastik, şeffaf bir kutuda toplu iğneler vardı. Masaya oturdum. Perdesiz pencereye baktım ve düşünmeye başladım: Nasıl bir program yapmalıydım? Arkeoloji Bölümünü kurmak için nelere gereksinim vardı? Çantamdan not defterimi ve kalemimi çıkarıp yazmaya başladım: Acilen kitap siparişi… XIII ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Derslerde kullanılacak slaytları oluşturmak için donanımlı bir fotoğraf laboratuvarı… Tek başıma yürütemeyeceğim için Dekanlıktan ve Rektörlükten Bölüm için kadro talebi… İlk iki gereksinim o zamanki rektör Profesör Kemal Bıyıkoğlu’nun desteği ile hemen işleme girdi. Almanya’da Wassmuth Yayınevi ile anlaşıp, yüzlerce kitap siparişlerini verdik. Kısa süre sonra 91 adet periyodik yayın (çoğu ilk sayıdan itibaren) ve çok sayıda kitap kolilerle geldi. Fotoğraf laboratuvarını da oluşturduk. Kadro talebi zaten kabul edilmişti ve askerlik görevlerini tamamlayan Fahri Işık, Abdullah Yaylalı, Güven Bakır, Erol Atalay (kendisini 1988 yılında kaybettik), Hayat Erkanal ve Altan Çilingiroğlu birbiri ardı sıra bölüme katıldılar. Hepimizin kadrosu Dr. Asistan olduğu için, Bölüm Başkanı olarak Sanat Tarihi Profesörü Rahmi Hüseyin Ünal atanmıştı. Aramızdan Fahri Işık kısa sürede doçent olup Bölüm Başkanlığını üstlendi. 1975/1976 ders yılında, rektörlük sürpriz bir kararla size öğrenci alacağız dedi. Ders programlarını oluşturduk. Ne de olsa genç, dinamik ve heyecanlı bir kadromuz vardı. Gece-gündüz ve hafta sonları fotoğraf laboratuvarında bizzat çalışıp, dersler için zengin bir slayt arşivi oluşturduk. Kasım 1975 tarihinde Üniversite eğitime başladığında bize de 65 öğrenci kayıt yaptırmıştı. Bu öğrenciler kurmuş olduğumuz zengin kütüphanemizin de desteği ile başarılı bir şekilde eğitimlerini tamamladılar ve sonradan çoğu Müzeler Teşkilatında kariyer yaptı.” Artık lokomotif hareket etmişti… 1977-1978 eğitim öğretim yılında Sanat Tarihi Bölümü kurulmuştu. Aynı doğrultuda çalışmalarını sürdüren iki bölüm, YÖK kararıyla 1982-1983 eğitim öğretim yılında Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü olarak aynı çatı altında birleşmiştir. 1999 yılına kadar devam eden bu birlikteliğin ardından iki bölüm yeniden ayrılarak akademik çalışmalarına devam etmiştir. “Birimsel” olarak ayrılsalar da “Bilimsel” olarak faaliyetlerine devam eden bölümlerimiz günümüze değin bu birlikteliği her yıl düzenledikleri “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Günleri” organizasyonuyla göstermektedirler. İlk dönem ve onu izleyen süreç mezunlarının bir çoğu akademisyenliği tercih ederek bugün ülkemiz üniversitelerindeki arkeoloji bölümlerinin bir çoğunda kurucu misyon üstlenmiştir. Bu nedenle Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü “bölümler kuran bölüm” sıfatıyla anılmaya değerdir. 1978 yılında başlayan Kaleköy kurtarma kazılarının akabinde Sos Höyük, Patara ve Kyzikos bölümümüzün ilk kazıları olmasının yanında, Türk Arkeolojisi için önemli kazı projeleridir. Aynı süreçte bölüm öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmaları bölgenin arkeolojik ve kültürel varlıklarının belirlenmesine de öncülük etmiştir. Erzurum Arkeoloji Ekolünün ikinci ve üçüncü kuşak akademisyenleri Atatürk Üniversitesi’nin yanı sıra bugün ülkemizin birçok üniversitesinde çalışmalarına devam etmektedir. Bu hocalar doğudan batıya birçok bölgede devam eden arkeolojik kazı ve yüzey araştırmaları ile arkeoloji camiasında önemli işlere imza atmaya devam etmektedirler. Anadolu Arkeolojisinde 40 yıllık bir sürece tanıklık eden ve gelişiminde önemli bir yere sahip olan bölümümüz, bu potansiyelini, çeşitli tarihlerde çatısı altında görev yapmış ve hala Anadolu Arkeolojisi için önemli isimler olan bilim insanlarına borçludur. Bu düşünceden hareketle, Üniversitemiz Arkeoloji Bölümü bünyesinde başlayan veya devam eden kazı ve araştırma projelerinin yer aldığı bu çalışma sadece bölümümüzün prestiji açısından değil, Arkeoloji biliminin her kesimini ilgilendiren bir kaynak olması açısından da önemlidir. Çalışma içerisinde kuruluş döneminden itibaren Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümleri bünyesinde başlayan veya devam eden kazı çalışmaları birinci bölümü oluştururken, ikinci bölümde yüzey araştırmalarına, üçün bölümde ise bölümler bünyesinde çıkarılan yayınlara yer verilmiştir. Bölümlerde yer alan yazılar kendi içerisinde çalışmanın başladığı tarihe göre sıralanmıştır. Kitabın içeriği gereği, katılımcıların çalışmaları, herhangi bir XIV ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI hakem kurulu değerlendirmesine tabi tutulmamıştır. Bu yüzden makalelerdeki tüm tanımlama, örnekleme, karşılaştırma, yorum, yargı, değerlendirme, görsel seçimi vb. bilimsel ve teknik içerikten doğrudan yazarlar sorumludur. Bu çalışmanın hayata geçmesinde öncelikle Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hikmet KOÇAK, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN, Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Mehmet KARAOSMANOĞLU’na maddi ve manevi destekleri, sundukları fırsatlar ve Arkeoloji bilimine olan olumlu ve gelişimci bakış açılarından dolayı sonsuz minnettarlığımızı sunarız. Bununla birlikte bölümümüzün 40 yıllık serüvenine şahitlik eden ve yayınlarıyla bu çalışmaya katkıda bulunan değerli akademisyenlere ve çalışma arkadaşlarımıza da bölümüz adına teşekkür ederiz. Ayrıca tüm çalışmaların yayın standardına uygun hale getirilmesi aşamasında yardımlarını esirgemeyen yüksek lisans öğrencileri Hüseyin DÜLGER, Mustafa YILDIZLI, Gülşah ÖZTÜRK, İsmail AKKAŞ ile lisans öğrencisi Halil ÖZKAN’a emeklerinden dolayı teşekkür ederiz. Bu çalışma, Atatürk Üniversitesi’ne ve onun bünyesinde 40 yıllık saygınlığıyla Arkeoloji Bölümü’ne hizmet edenlere “Saygı Duruşu”dur. Hasan KASAPOĞLU & Mehmet Ali YILMAZ Erzurum 2014 XV PARİON TİYATROSU 2006-2013 H. Ertuğ ERGÜRER* Mustafa YILDIZLI** Vitruvius tiyatroların mümkün olan en sağlıklı yere inşa edilmesi gerektiğini, bunun oyunu izleyenler için çok önemli olduğuna vurgu yapmıştır1. Ferrero2 ise tiyatro yeri :”…o kentin morfolojisi ile aralarında yakından bağlantı olan dinsel ve geleneksel etkenler göz önüne alınarak seçilirdi.” Demiştir. Parion Tiyatrosunun yeri konusundaki seçimin tüm etkenlerini şu an anlayamasak da, genel açıdan bakıldığında Parion tiyatrosu, Anadolu’daki tiyatroların büyük çoğunluğu gibi arazi eğiminden yararlanılarak kentin merkezi olarak düşündüğümüz bölümde ve topografik özellikler düşünüldüğünde kentin en uygun yerine inşa edilmiştir (Resim 1). Özellikle seyircilerin oyunu izlediği cavea bölümünün doğuya bakması, doğru bir seçim yapıldığını, güneşin olumsuz etkilerinden daha az etkilenildiğini göstermektedir. Parion Tiyatrosunda 2006- 2013 yılları arasında sahne binasında, sahne binası ve orkestra arasında yapılan Geç Dönem duvarında, caveanın bir bölümünde çalışılmıştır3. Kazı çalışmalarının ilk yıllarında, tüm yapı malzemesini tiyatronun oturma sıraları ve sahne binasından alan Geç Dönem duvarının bir kısmı açığa çıkartılmıştır (Resim 2) 4 . Kuzey-güney yönünde uzanan 210 cm. genişliğindeki bu duvarın, 110x50 cm.’ lik payandalarla desteklendiği anlaşılmıştır (Resim 2). Duvarın güneyde devam ettiği; ancak kuzeyde kesintiye uğradığı görülmektedir (Resim 3). * ** 1 2 3 4 Yrd. Doç. Dr., Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Karaman/TÜRKİYE, ertiara@ yandex.com.tr Arkeolog, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Klasik Arkeoloji Bilim Dalı, Yüksek Lisans, Erzurum/TÜRKİYE, yildizlimustafa46@gmail.com Vitruvius, V, III: 1 Ferrero 1990, 19 Başaran 2009, 53- 55; Başaran 2010, 396- 398; Başaran 2011, 285- 287; Başaran ve diğ., 2012, 26- 28; Başaran ve diğ. 2013, 350, 351; Ergürer 2013, 77- 86; Başaran ve diğ. 2014, 400,401 Ergürer 2013, 77- 86, Bu yayında ilk yıl çalışmaları ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. 139 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Sonraki kazı döneminde çalışmalar daha çok sahne binasında sürdürülmüştür. Bu çalışmalarda ortaya çıkan mimari kalıntıları Geç Dönem duvarından sahne arkasına kadar sırasıyla şöyledir. A- 1 Nolu Moloz Taş Duvar: İlk kez 2010 yılı çalışmalarında tespit edilmiştir (Resim 3). Sahne binasına paralel olarak devam eden, doğusunda 10 x 48, 5 cm boyutunda pişmiş toprak künklerle yapılmış kanal (Resim 3, 7, 8) bulunan duvarın genişliği, 66 cm, uzunluğu 27 m’ dir. Doğusundaki sahne binasında bulunan geçişlerle aynı doğrultuda geçişlere sahiptir. Bu da bize sahne binasıyla olan bağını göstermektedir. Bununla birlikte bu bağın yapının ilk evrelerine mi yoksa daha sonraki evresine mi ait olduğunu söylemek şu an mümkün değildir. Bulunduğu bölüm, yani sahne binasına önünde paralel olması, batısında bir merdiven bulunması proscaenenium duvarı olma ihtimalini akla getirmektedir. Maalesef Geç Dönem duvarı, sahne ve orkestra arasındaki bağlantıyı görmemizi engellemekte ve 1 nolu duvarın işlevini tam olarak anlamamızı zorlaştırmaktadır. Sahne binası ve orkestra bağlantısı henüz görülmese de orkestra ve Geç Dönem duvarı çevresinde kazılar devam ettikçe proscaenenium bölümü hakkında daha net bilgi vermek mümkün olacaktır. B- 2 Nolu Moloz Taş Duvar: Sahne binasının güney girişinin hemen yanından 1 nolu duvara doğru dik bir şekilde yapılmıştır (Resim 3, 4, 5). Sahne binası planına bakıldığında bu duvarın hemen karşısında kemerli bir bölümün caveaya doğru çıkıntı yaptığı görülmektedir (Resim 3, 6). Çok azı açığa çıkartılsa da orijinalde aynı mimari uygulamanın simetrik olarak 2 nolu duvarın arkasında da olduğu görülmektedir (Resim 5). 2 nolu duvarın yapılmasıyla bu bölümün planı değiştirilmiş ve üzerindeki mermer plaka kaplı bölüme destek oluşturmuştur (Resim 4, 5). C- Sütun Sırası: Sahne binası ile 1 nolu duvar arasına yerleştirilen bu sütunların altına kareye yakın yeşil sabun taşından yapılan basit altlıklar yerleştirilmiştir (Resim 3, 4, 7). Bu sütunlar burada 1 nolu duvarla birlikte zeminin yükseltilmesinde kullanılıp burada bir hyposkaenium5 oluşturulması mümkündür. 1 nolu duvar anlatılırken de ihtimaller üzerinde durulmuştur ancak bazı bölümlerin Geç Dönem duvarı etkisiyle görülememesi net bir kanıya varmamızı engellemektedir. Sütunların ölçülerinde belli bir standart yoktur, kimi sütunun alt bölümüne, kimi üst bölümüne aittir. Kuzeyde kemerli bölüme yakın sütun dizisi bozulmuş burada sütunların sayısı çoğaltılmıştır. Burada bulunan sütunların birinde Dor başlığı bulunmuştur (Resim 6). Bu sütun başlığı yanında devşirme olarak kullanılan başka Dor üst yapı elemanları da çalışmalar sırasında tespit edilmiştir. Dor mimarisi elemanlarının tiyatronun yapım evreleriyle mi yoksa başka bir yapıyla mı ilişkili olduğu kazı çalışmaları devam ettikçe netlik kazanacaktır D- Taş Kanal: 2010 yılında zemin seviyesine inildiğinde künklerle sütunlar arasında bulunmuştur (Resim 3, 7, 8). Devşirme taşlar kullanılarak yapılmış ve sahne binasının ana girişi altındaki büyük kanala bağlanmıştır. Kanalın yapımında kullanılan taşların birinin üzerinde çok kaliteli bir işçiliğe sahip girlandlar ve Silen maskı kabartması bulunmuştur (Resim 8). Bu da bize kanalın yapının ikinci evresinden sonra6 yapılmış olabileceğini göstermektedir. İşlevi konusunda net bir kanıya varamadığımız kanalın su gösterileri ile ilgili bir düzenleme için yapılmış olması muhtemeldir7. Yukarıda genel özellikleri ile değerlendirdiğimiz moloz taş duvarlar, sütunlar, pişmiş toprak ve taş kanallar, mimari özellikleri ve birbirleriyle olan bağlantılarıyla, tiyatronun yapım evreleri ve işlevleri hakkında bazı ipuçları vermektedir. Bununla birlikte kesin sonuçlara ulaşmak için biraz daha zamana ihtiyaç vardır. 5 6 7 Sear 2006, 7, “Grek Mimarisinde hyposkenion olarak adlandırılan sahne altındaki alan”. Keleş 2008, 54, Mimari buluntular bezeme yoluyla Severiuslar Dönemine tarihlenmiştir. Ferrero, MS 4- 5. yüzyılda tiyatrolarda su oyunları için caveada, orkestrada ve sahne binasında bazı değişikliklerin yapıldığını belirtmiştir (Ferrero 1990, 162); Sear 2006, 44; Özdilek 2012, 303 140 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI E- Sahne Binası: Tiyatronun diğer bölümlerine göre daha fazla kazı çalışması yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasında scaenae fronsu taşıyan podyum, onun yan girişleri ve arkasında postscaeniumun büyük bir bölümü açığa çıkartılmıştır. Sahne binasının kapladığı alan yaklaşık 17x42 m’dir. Çalışmalar sırasında açığa çıkartılan bölümler şunlardır: 1. Scaenae Frons: Kazı çalışmalarının çok erken dönemlerinden itibaren scaenae fronsu taşıyan podyum bölümünün kazısı devam etmektedir. Bu podyum bölümü iki yanında aşağıda açıklanan versura8 bölümlerinden ve ortada aralarında geçişlerin bulunduğu iki dikdörtgen bölümden oluşmaktadır (Resim 3, 3 ve 4 nolu bölümler). Bu dikdörtgen bölümlerden kuzeydeki 3.90x 7.88 m (3 nolu), güneydeki 3.90x 7.93 m’ dir (4 nolu). Bu iki dikdörtgen bölümün tam ortasında bulunan merkez geçişin genişliği 1.60 m, yanlarda bulunan küçük geçişlerin genişliği ise 1.20 m’ dir. Merkez kapının zemini kesme taşlarla yapılmış ve zeminin de altında kanal bulunmaktadır. Bu podyumun taş işçiliği oldukça gösterişli ve etkileyicidir. Podyumun büyük bölümünde taşlarda rüstik bosaj kullanılmış ve bu çok güçlü bir etki yaratmıştır9. Bu rüstik bosajlı blokların üstünde düz yüzeyli taşlar yerleştirilmiştir (Resim 9). Bunun daha sonraki bir değişimden mi kaynaklandığını söylemek şu an zordur. Bununla birlikte bu değişimin podyumun kemerli bölümü ile bağlanan bölümünde de görmek mümkündür (Resim 6). Cavea cephesine bakan bölümünde de bir anda yüksek rüstik boşajın terkedilip düz yüzeyli taşların kullanıldığı görülmüştür. Elimize geçen bazı yazıtlar (Resim 20) yapının ilk kez Flaviuslar döneminde yapılmış olabileceğini göstermektedir. Daha sonra yapı MS. 2. yüzyıl 2. yarısı- MS. 3. yüzyıl başları arasında yenilenmiştir. Anadolu’ da tiyatroların genelinde farklı dönemlerde yapılan benzer onarımlar ve kapsamlı değişimler söz konusudur. Bunlar bazen deprem gibi felaketlerden bazen de Ferrero’ nun belirttiği gibi değişen beğenilerden kaynaklanmaktadır10. Daha kesin verilere ulaşmadan net bir şey söylemek mümkün olmasa da, yukarıda bahsedilen taş işçiliğindeki bu belirgin değişim dönem farklılığından kaynaklanıyor olabilir. Scaenae fronsu taşıyan podyumun caveaya doğru iki yanında çıkıntı yaptığı görülmektedir (Resim 3, 12). Versura olarak adlandırılabilecek bu çıkıntı yapan bölümlerden, güneydekinin önü 2 nolu duvarla kapatılmıştır. Kuzeydeki bölüm ise planını ve içyapısını tamamen korumuştur. Bu bölümde bulunan 3 girişin birbirinden farklı mimariye sahip oldukları görülmektedir. Kuzey girişi 164 cm genişliğinde, 285 cm yüksekliğinde ve 147 cm derinliğindedir. Girişin cephesinde oluşturulan kemer yatay ancak içte eğim verilerek tek taştan oluşturulmuş ve kuzey cepheden bakıldığında diğer bloklarla birlikte güçlü bir mimarinin göstergesi olmaktadır. Bu girişin altına eklenen kapı eşiği ve taş yüzeyine yapılan uygulamalar, bu bölümün kapalı olduğunu göstermektedir. Burada yer alan eşiğin hemen güneyinde ise orijinal zemine ait kanal tespit edilmiştir. Versura bölümünün içinde doğu oda ile bağlantılı giriş 125 cm genişliğinde, 240 cm yüksekliğinde ve 125 cm derinliğindedir. Bu giriş diğer bölümlerden farklı olarak kemerli değil düz bir kesme taş ile kapatılmıştır. Bu girişin bağlandığı oda tam bir simetriye sahip değildir (Resim 3- 12). Odanın kuzey cephesi 478 cm, doğu cephesi 380 cm, içe kavisli güney cephesi 490 cm ve girişin bulunduğu batı cephesi 188 cm’dir. Bu odanın doğusunda bir giriş daha olduğu büyük ihtimalle plan değişikliği nedeniyle kapatıldığı görülmektedir (Resim 13, Dış Kısım- Doğudan Bakış). Versuranın sahne binasına bakan bölümü ise 172 cm genişliğinde, 229 cm yüksekliğinde ve doğudaki girişten itibaren 257 cm derinliğindedir. Bu bölümdeki kemer ise birbirine paralel 7 dikey taştan oluşturulmuştur (Resim 6). Bu farklı mimariye sahip bölüm hem kapalı bir oda hem de bir geçiş olarak kullanılmıştır. 8 9 10 Sear 2006, 9, Sear, Versura kelimesinin sahne binasının 2 yanındaki büyük giriş bölümlerini belirtmek için kullanıldığını söylemiştir. Bunun yanında sahnenin köşelerinde çıkıntı yapan bölümler içinde kullanılmıştır. Ferrero, MS. 1- 2. yüzyılda tiyatroların cavea ve sahne binalarının alçak bölümlerine sertlik ve şiddet etkisi yaratan büyük taşların yerleştirildiğinden ve MS. 2- 3. yüzyılda sert ve güçlü görünümlü rüstik boşajların yoğun kullanıldığından bahsetmektedir (Ferrero 1990, 58); Duvar işçiliği açısından Parion Tiyatrosu podyumu Sagalassos, Myra ve Limyra tiyatroları ile benzerlik göstermektedir. (Ferrero 1990, 221, res. 74, 75, 76; Chase 2002, 79, 80) Ferrero 1990, 11 141 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Scaenae Frons bölümünün podyum dışındaki en önemli parçalarından biri 2013 yılı çalışmalarında bulunmuştur. Kemerli versura bölümünün üzerinde, tiyatronun üst yapısına ait ilk in-situ kalıntılara rastlanmıştır (Resim 6). Üst yapının taşıyıcıları olan postamentler ve arasındaki parapetlerin üzerine geç dönem Geç Dönem duvarının bir kısmı oturmaktadır. Bu bölümde ele geçen postamentlerin yüksekliği 148 cm, genişliği 76 cm, parapetlerin yüksekliği 121 cm, uzunluğu da 151 cm’dir. Bulunan bloklar sayesinde yapının ilk katının yüksek postamentler üzerine oturtulduğu anlaşılmıştır. Scaenae Fronsa ait yukarıda açıklanan in-situ kalıntıların yanında kazı çalışmalarında çok sayıda üst yapı elemanı açığa çıkartılmıştır. Şüphesiz bu mimari kalıntılar içinde en önemlileri kabartmalı alınlığa ait olan parçalardır. İlk kez 2008 yılı çalışmalarında postscaeniumun bölümünde bulunmuşlardır. Devam eden çalışmalarda bir köşe parçası dışında tüm parçaları ele geçmiştir (Resim 10). Gösterişli cepheye ait bu alınlık, 7 farklı parçalanın bir araya getirilmesiyle oluşmaktadır. Mimari açıdan benzer örneklerini başka kentlerde de11 görebildiğimiz bu uygulama “kırık alınlık” olarak adlandırılmaktadır12. Bu özel mimari anlayışın yanında alınlığın en önemli özelliği üzerinde bulunan kabartmalardır. Bu kabartmalar içinde en etkileyici olanı Demeter (Ceres) figürünün işlendiği alınlık köşe parçasıdır (Resim 10). Bu köşe parçasının cephe bölümünde bir yunus balığı ve önünde Capricorn olarak adlandırılan keçi başlı ve ayaklı, balık gövdeli mitolojik yaratık işlenmiştir. Köşe parçasında Demeter frizinin devamı gibi işlenen diğer mermer blokta ise tanrıça ile mücadele eden bir erkek ve köpek figürü vardır. Alınlığın merkezinde ise en solda Aphrodite devamında Athena, Artemis, quadriga üzerinde Persephone ve Hades, onların önünde de onlara yol gösteren Hermes işlenmiştir. Demeterin tam karşısında bulunması gereken bölüm kayıptır; ancak köpekli figürün karşısında bulunan blokta ise yine köpekli bir erkek figürü bulunmaktadır. Figür diğerinden farklı olarak elinde mızrağı ile ileri doğru hamle yaparken görülmektedir. Tüm bu figürler bir araya getirildiğinde, örneklerini daha çok lahitler13 ve seramikler14 üzerinde gördüğümüz, bunun yanında Hieropolis tiyatrosunda da15 işlenmiş bir sahnenin, Persephone’nin Hades tarafından kaçırılması sahnesinin işlendiği anlaşılmaktadır (Resim 10). Bu parçaların bir araya getirilmesiyle oluşan büyük merkez alınlığın yanında, kabartmalı ve bitkisel bezemeli küçük bir alınlıkta podyumun önünde, kuzeydeki küçük kapının yakınında ele geçmiştir (Resim 11). Sahne binasında farklı bölümlerde olsa da kabartmalı süsleme öğelerinin Anadolu’da, Hierapolis, Nysa, Perge ve Side’ de de olduğunu bilmekteyiz16. Az sayıda tiyatroda bu tip bir özelliğin bulunması Parion Tiyatrosunun önemini göstermektedir. 2.Postscaenium: Podyum ve doğudaki dış duvar arasında kalan ve oyuncuların kulisi olarak kullanılan postscaenium, birbiri ile bağlantılı üç bölümden oluşmaktadır (Resim 3, 12, 14). Bu planıyla Anadolu Roma Tiyatrolarından daha çok erken tarihli Aegae, Assos, Iassus tiyatroları ile benzerlik göstermektedir17. Bu bölümler, podyumun ve dış duvarın cephesinde bulunan yeşil sabun taşından yapılmış payandalarla birbirinden ayrılmaktadır. Bu payandalar arasında kalan merkez bölümün uzunluğu 8.72 cm, kuzey bölümün uzunluğu 8.97 cm ve güney bölümün uzunluğu 9.16 cm dir. Tüm bölümlerin genişliği yaklaşık 4.00 m’ dir. Merkez ve güneydeki bölüme daha sonradan kapatılan ve tiyatro dışından geçişi sağlayan girişler eklenirken (Resim 3). Kuzeyde geçiş, bölümün kuzeyine eklenen farklı bir giriş ile sağlanmıştır. Bu bölümde, güneydeki gibi bir duvar yerine giriş eklenmesi, postscaenium bölümünün simetriğini bozmuştur. 11 12 13 14 15 16 17 Milet Agora Kapısı (Lyttelton 1974, 257, 258: plate 173); Efes Tiyatrosu (Bieber 1961, 218, fig. 735); Aspendos Tiyatrosu (Bieber 1961, 209, fig. 705); Perge Severius Çeşmesi (Türkmen 2007, lev. 2: 1); Nysa Tiyatrosu (Kadıoğlu 2006, tafel 56). Can 2005, 98. Koch 1978, fig.1,4, 5 LIMC IV/ 1, 1988, 214, 215 Çubuk 2008, 132- 133 Çubuk 2008, 14 Sear 2006, 325, 330, 339 142 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Parion Tiyatrosu, korunan mimari kalıntıları yanında, farklı buluntularıyla da dikkat çekmektedir. Tiyatroda ele geçen eserlerin büyük bölümünü, seramikler ve sikkeler oluşturmaktadır. Tiyatroda yoğun olarak bulunan Çandarlı seramikleri yanında, pişirme kapları, amphoralar, kabartmalı seramikler, maşrapalar, testiler, kandiller ve Bizans Dönemi seramikleri görülmektedir (Resim 15). Tiyatroda bulunan yaklaşık 800 sikkenin büyük çoğunluğu MS. 4. yüzyıla aittir, bunların içinden, güney küçük kapı içinde mimari kalıntıların arasında toplu olarak bulunan 300’ e yakın sikkede diğer önemli sikke grubudur. Bu sikkelerin tanımlanabilenlerinin büyük çoğunluğu I. Leo (457- 464) dönemine aittir. Bu sikkelerin dışında birinci ve ikinci tabakalarda Bizans Dönemi sikkeleri de ele geçmiştir (Resim 16). Mimari kabartmaların dışında bağımsız plastik eser sayısı oldukça azdır; ancak bunlar çok özel eserlerdir. Bu eserler içinde şüphesiz en göze çarpanı 2012 yılında bulunan Triton heykelidir (Resim 17). Bunların dışında metal ve cam eserler (Resim 18), pişmiş toprak figürünler ve kemik eserler de (Resim 19) kazı çalışmalarında bulunmuştur. Bu buluntular genel olarak değerlendirildiğinde tiyatroda, MS. 2. yüzyıldan, MS. 12. yüzyıla kadar tarihlenen çok sayıda eser ele geçmiştir18. Mimari bölümleri, var olan kalıntıları ve buluntularıyla anlattığımız Parion Roma Tiyatrosu, farklı dönemdeki değişikliklerle uzun süre kullanılmıştır. Bu kullanımın tümü tabi ki tiyatro olarak olmamıştır. Şimdiye kadar elimize geçen yazıtlar19 (Resim 20) ve eserler bize yapının ilk kez Flaviuslar Döneminde yapıldığını, sonrasında MS. 2. yüzyıl 2. yarısı- MS. 3. yüzyıl başlarında büyük bir değişim geçirdiğini20, sonrasında en azından MS. 4. yüzyıl ortalarına kadar kullanıldığını göstermektedir. Bu evrelerin sonrasında, tiyatroda büyük tahribatı yaratan Geç Dönem duvarı yapılmıştır. Geç Dönem duvarı için net bir veri olmasa da kentte diğer yapıların MS.5. yüzyıl başlarıyla birlikte insan eliyle tahrip olduğu, bloklarının taşındığı ve MS. 7. yüzyıla kadar çöplük haline geldikleri görülmüştür. Aynı dönem ve sonrasında tiyatronun bazı bölümlerinin sökülüp bu duvarda kullanılmış olması mümkündür. Yapıya en son eklemeler ise Geç Dönem duvarına dikey bir şekilde yerleştirilen, bulunan seramikler ve sikkeler yardımıyla 10-12. yüzyıla tarihlenebilecek eklentilerdir. Kısaltmalar ve Kaynakça Başaran 2009 Başaran, C., “B. Tiyatro(Vedat Keleş)”, Parion 2007, 30. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 30. Kazı Sonuçları Toplantısı 1, 2009, 53- 55. Başaran 2010 Başaran, C., “C. Tiyatro (Akın Temür)”, Parion 2008 Kazıları, 31. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 31. Kazı Sonuçları Toplantısı 1, 2010, 396- 398. Başaran 2011 Başaran, C., “C. Tiyatro Çalışmaları (Ş. Dilek Ful, M. Bayram)”, Parion 2009 Yılı Kazı ve Restorasyon Çalışmaları, 32. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 32. Kazı Sonuçları Toplantısı 1, 2011, 285- 287. Başaran- vd. 2012 Başaran, C.-Keleş, V.-Kasapoğlu, H.-Ergürer, H. E., “5. Tiyatro Çalışmaları (H. Ertuğ Ergürer- M. Serkan Genç)”, Parion 2010 Yılı Kazı ve Restorasyon Çalışmaları, 33. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 33. Kazı Sonuçları Toplantısı 1, 2012, 26- 28. 18 19 20 Eser grupları içinde heykeltıraşlık eserleri, Cevat Başaran, sikkeler Vedat Keleş ve Kasım Oyarçin, seramikler H. Ertuğ Ergürer, Alper Yılmaz ve Umut Büyüme, pişmiş toprak figürinler Hasan Kasapoğlu, metal eserler Ersin Çelikbaş, cam eserler Büşra Elif Kasapoğlu, kemik objeler İsmail Akkaş tarafından Parion Tiyatrosu için hazırlanan ayrı bir çalışmada ve tezlerde ayrıntılı bir şekilde değerlendirilecektir. Yazıtlar Parion Tiyatrosu için hazırlanan bir kitapta ayrıntılı olarak Mustafa Hamdi Sayar tarafından değerlendirilecek. Yukarıda kazı bilgileriyle de açıkladığımız Parion Tiyatrosunda, Roma öncesine tarihleyebileceğimiz herhangi bir düzenleme ya da in-situ kalıntı şu ana kadar bulunamamıştır. Bu ayrıntı düşünüldüğünde Parion tiyatrosunu Bieber’in Roma Dönemi içinde yapılan 1. Grup tiyatroları içinde değerlendirilebiliriz. (Bieber 1961, 190) 143 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Başaran- vd. 2013 Başaran, C.-Keleş, V.-Kasapoğlu, H.-Ergürer, H. E., 3. Tiyatro(H. Ertuğ Ergürer), Parion 2011 Kazı ve Restorasyon Çalışmaları, 34. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 34. Kazı Sonuçları Toplantısı 2, 2013, 350- 351. Başaran- vd. 2014 C. Başaran, V. Keleş, Ş. D. Ful, H. Kasapoğlu, H. E. Ergürer, “Parion 2012 Kazı ve Restorasyon Çalışmaları”, Kazı Sonuçları Toplantısı 35- 3, 2014, 398- 414 Bieber 1962 Bieber, M., The History of The Greek and Roman Theater, 1962. Can 2005 Can, B., “Antoninler Dönemi Baroğu Işığında Aspendos Tiyatrosu Bezemeleri”, ADALYA VIII, 2005, 89-120. Chase 2002 Chase, R. G., Ancient Hellenistic and Roman Amphitheatres, Stadiums and Theatres, 2002. Çubuk 2008 Çubuk, N., Hieropolis Tiyatro Kabartmaları, 2008. Ergürer 2013 Ergürer, H. E., “D. Tiyatro”, Antik Troas’ın Parlayan Kenti, PARİON, 1997- 2009 Yılları Yüzey Araştırmaları, Kazı ve Restorasyon Çalışmaları, 2013, 77- 86. Ferrero 1990 Ferrero, D. B., Batı Anadolu’nun Eski Çağ Tiyatroları, Çev. E. Özbayoğlu, 1990. Kadıoğlu 2006 Kadıoğlu, M., Die Scaenae frons des Theaters von Nysa am Mäander, Forschungen in Nysa am Mäander, Band 1, 2006. Keleş 2008 Keleş, V., “İlk Bulgular ışığında Parion Tiyatrosu”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi 128, 2008, 45-56. Koch 1978 Koch, G., “The Walters Persephone Sarcophagus”, The JWalt 37, 1978, 74-83. LIMC Lexicon Iconographicum Mythologiae Classicae (LIMC) IV/ 1. Lyttelton 1974 Lyttelton, M., Baroque Architecture in Classical Antiquity, 1974. Özdilek 2012 Özdilek, B., “Rhodiapolis Örneğinde: Tiyatro Sahne Binalarında Anlama- Tanımlama- Değerlendirme Sorunları ve Çözümleri ile Ulaşılan Sonuçlardaki Doğruluk Riskleri Üzerine Kuramsal-Yöntemsel Bir Çalışma”, Uluslar arası Genç Bilimciler Buluşması I, Anadolu Akdenizi Sempozyumu, Sempozyum Bildirileri, 2012. Sear 2006 Sear, F., Roman Theatres, An Arcitectural Study, 2006. Türkmen 2007 Türkmen, M., Pamphylia ve Kilikia’da Severuslar Dönemi Mimari Bezemesi, (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi), 2007. Vitruvius Vitruvius, Mimarlık Üzerine On Kitap, Çev: S. Güven, 2005. 144 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 1- Arazi eğimine göre kurulan tiyatronun doğudan görünümü Resim 2- Geç Dönem duvarı 145 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Resim 3- Tiyatronun genel görünümü Resim 4- Sahne binası ve sütun dizisinin güneyden görünümü 146 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 5- Güneydeki Versura’nın taş duvarla kapatılan girişi Resim 6- Dor sütun başlığı, ikinci kata ait in-situ podyum 147 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Resim 7- Sütun dizisi ve taş kanal Resim 8- Taş kanal üzerinde ele geçen silen maskı 148 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 9- Rüstik bosajlı duvar ve üzerinde düz yüzeyli taşlar Resim 10- Kabartmalı merkez alınlık 149 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Resim 11- Kabartmalı küçük alınlık Resim 12- Tiyatronun Planı 150 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 13- Kuzeydeki Versura’nın doğusundaki odanın kapatılan girişi Resim 14- Postscaenium 151 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Resim 15- Seramikler 152 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 16- Sikkeler 153 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Resim 17- Mimari kabartmalar ve Triton heykeli 154 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 18- Metal ve Cam Eserler 155 PARİON TİYATROSU 2006-2013 Resim 19- Pişmiş Toprak Figürinler ve Kemik Eserler 156 ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI Resim 20- Flaviuslar Dönemine ait yazıtlı sütun 157