UKRAYNA
Editörler
İsmail Aydıngün
Valeriy Morkva
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
Ankara ♦ 2024
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI 571
TÜRK DÜNYASI, TARİH VE KÜLTÜR COĞRAFYASI SERİSİ: 1
UKRAYNA
Editörler
İsmail Aydıngün
Valeriy Morkva
İnceleyiciler
Hakan Kırımlı
Yuliya Biletska
Yayına Hazırlayan
Aynur Yavuz Akengin
1. Baskı: Ankara, 2024
ISBN: 978-975-17-5781-4
Kapak ve Sayfa Tasarımı
Tuğçe Açıkgöz - Recep Yalçın
Kapak Fotoğrafı
Vıdubıtskıy Manastırı, Kıyiv. (1070’lerde kurulan Manastır, tarihî
kroniklerin yazımında önemli bir yere sahip olmuştur.)
Atatürk Araştırma Merkezi
Genel Ağ: atam.gov.tr
E-Mağaza Genel Ağ: emagaza-atam.ayk.gov.tr
Baskı ve Hazırlık
KD Karton Dijital Matbaacılık ve Baskı Hizmetleri Ltd. Şti.
Sertifika No: 44423
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bu eserin bütün yayın,
tercüme ve iktibas hakları Atatürk Araştırma Merkezine aittir.
İÇİNDEKİLER
Ön Söz
İsmail Aydıngün - Valeriy Morkva ......................................................... VII
Dünya Tarihi Perspektifinden Ukrayna
Oleksandr Halenko ..................................................................................... 1
6. Yüzyılda Karadeniz’in Kuzeyi: Türkler, Slavlar, Germenler
Abdullah Üstün......................................................................................... 55
Pax Hazarica ve Rûslar: 9. Yüzyılda Rûslar için Bir Çekim Merkezi
Olarak Hazar Memleketi
Erman Şan ................................................................................................ 89
Ukrayna ve Orta Doğu Avrupa’nın Tarihinde 1654 Pereyaslav
Konseyi
Viktor Horobets ...................................................................................... 123
17. Yüzyılda Kırım Hanlığı’nın Kuzey Siyaseti
Sait Ocaklı .............................................................................................. 161
Zaporog Siçi’nin Tasfiyesi ve Kırım Hanlığı
Ufuk Aykol ............................................................................................. 195
Osmanlı Devleti ve Ukrayna: Hetman Petro Doroşenko’nun Bab-ı Ali
ile İlişkileri (1667-1678)
Murat Yaşar ............................................................................................ 217
Bohdan Hmelnitskiy ve Oğlu Yuriy’in Hetmanlık Dönemlerinde
Osmanlı-Ukrayna (Kozak) İlişkileri
Muhammet Şen....................................................................................... 245
Ukrayna’da Kilise: Bağımsızlığa Giden Yüz Yıllık Yol (20. Yüzyılın
Başındaki Ukrayna Devrimi’nden 21. Yüzyılın Başındaki RusyaUkrayna Savaşı’na Kadar)
Nataliia Shlikhta ..................................................................................... 269
İmparatorluklar Yıkılırken: Birinci Dünya Savaşı Sonrasında
Ukrayna’nın Bağımsızlık Mücadelesi (1917-1921)
Valeriy Morkva ...................................................................................... 317
Ukrayna ve Ukrayincenin Tarihî Kökenleri Işığında Rus Çarlık ve
Sovyet Ruslaştırma Politikaları
Valeriy Morkva ...................................................................................... 373
Ukrayna’da Turuncu Devrim, Avromeydan ve Toplumsal-Siyasal
Dönüşüm
Turgut Tuncel ......................................................................................... 435
1991-2022 Arasında Ukrayna: Devlet, Toplum, Birey
Heorhii Kasyanov ................................................................................... 497
Kırım Aslında Kime Ait? Kırım Tatarlarının ‘Yerli Halk’ Statüsünü
Elde Etme Taleplerinin Normatif Açıdan Değerlendirilmesi
Filiz Tutku Aydın ................................................................................... 553
Tarihî, Siyasi ve Sosyolojik Gerçekler Işığında Rusya
Federasyonu’nun Ukrayna’yı İşgaline Dair Farklı Anlatıların
Analizi: “Nazisizleştirme”, “Silahsızlandırma” ve “Rusların
Korunması”
Ayşegül Aydıngün .................................................................................. 603
Uluslararası Hukuk Bağlamında Rusya-Ukrayna Savaşı ve İhtilafın
Tarihsel Kökenleri
Onur Uraz - Fatih Dönmez ..................................................................... 637
1994 Kırım Krizinden 2014-2022 Rusya-Ukrayna Savaşı’na:
Jeopolitik, İnşacılık, İç Politika ve Putin Dörtgeninde Savaşın Analizi
Sezai Özçelik .......................................................................................... 683
Rusya - Ukrayna Savaşı
İbrahim Muradov .................................................................................... 733
Dizin ....................................................................................................... 773
ÖN SÖZ
1991’de, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Doğu Avrupa,
Kafkaslar ve Orta Asya’da on beş yeni devlet ortaya çıktı ve Türkiye
birkaç yeni komşu devlet kazandı. Bu komşulardan biri de Türkiye
Cumhuriyeti tarafından 16 Aralık 1991’de bağımsızlığı tanınan 1 Ukrayna
idi. Bununla birlikte, sadece otuz yıl önce bağımsız bir Ukrayna devletinin
ilanı, Ukrayna’nın Türkiye için daha önce var olmayan yeni bir komşu
olduğu anlamına gelmez. Aslında bu ülke insanlarıyla birlikte bin yılı
aşkın uzun bir geçmişe sahiptir. Ukrayna ve Ukrayinler, sadece Türkiye
Cumhuriyeti’nin değil, Osmanlı Devleti, Kırım Hanlığı ve uzun süre
Avrasya bozkırlarında yaşamış birçok Türk halkının da komşusuydu.
Ukrayna ile ‘Türk Dünyası’ 2 arasındaki ilişkilerin tarihi de çok
eskilere dayanmaktadır ve elbette 1991 yılında başlamamıştır. Kıyiv
knezlerinin Kıpçak Türkleriyle askerî ve evlilik ittifakları gibi tarihte bu
ilişkilerin çok çeşitli örneklerini görebiliriz: 17. yüzyılın ortalarında
Ukrayna Hetmanlık Devleti, Kırım Hanlığı ve Osmanlı Devleti ile
diplomatik ilişkilere sahipti; Osmanlı Devleti, Moskova iktidarına karşı
çıkan ve 1709 Poltava Muharebesi’nden sonra ana vatanını terk etmek
zorunda kalan Hetman İvan Mazepa’ya sığınma olanağı vermişti; 1774’te,
Rusya’nın Zaporog Siçi’ni yok etmesinden sonra Ukrayna Kazaklarının
bir kısmı Osmanlı Devleti’ne yerleşmişti; Birinci Dünya Savaşı’nın
sonunda Rusya’da yaşanan devrim sırasında yeniden ilan edilen
Ukrayna’nın bağımsızlığı, 1918 yılında Osmanlı Devleti tarafından
tanınmış ve bu dönemde iki ülke arasında diplomatik ilişkiler kurulmuştu.
Moskova tarafından boyun eğdirilen Ukrayna, tamamen
Moskova’ya bağlı Sovyet Ukraynası şeklinde varlığını sürdürdü. Resmî
1
S. V. Vidnyanskıy ve A. Yu. Martınov, “Nezalejna Ukrayina i zarubijnıy svit”, Entsıklopediya İstoriyi Ukrayinı,
“Ukrayina-Ukrayintsi”, Kitap 2. Naukova Dumka, Kıyiv 2019, s. 458.
Türk/Türki halklarla uzun süreli ilişkiler döneminde Ukrayinceye Türkçe kökenli birçok kelime geçmiştir. Son
zamanlarda belki de en bilinen örnek, dünyanın birçok diline çevirisi yapılmadan giren, Ukrayna sivil toplumunun
demokratik hak ve özgürlüklerini korumada başkaldırısını ifade eden ve Ukrayna’nın yakın tarihinde çok önemli yeri
olan ‘Maydan’ (Meydan) kelimesidir.
2
VIII İSMAİL AYDINGÜN - VALERİY MORKVA
olarak Sovyet Ukrayna, 1945 yılında Birleşmiş Milletler’in kurucu
devletlerinden birisi olmasına rağmen fiilen her yönüyle kontrol edilen ve
Moskova’dan yönetilen, SSCB’nin ayrılmaz bir parçasıydı 3 . Bu hâliyle
Ukrayna, uluslararası siyasetin bağımsız bir aktörü konumundan çıktı.
Sovyet rejiminin krizi -tıpkı diğer Sovyet cumhuriyetleri gibiUkrayna’nın bağımsız bir devlet statüsünü yeniden kazanmasına olanak
sağladı.
Yukarıda belirtildiği gibi Ukrayna, Türkiye’nin eski bir
komşusudur ancak Türkiye’de hâlâ yeterince tanınmamaktadır. 17.
yüzyılın ortalarından itibaren Ukrayna’yı özümsemeye başlayan Rus
İmparatorluğu, Ukrayin kimliğini ortadan kaldırmaya çalışmış ve
yürüttüğü asimilasyon ve Ruslaştırma politikası birkaç yüzyıl boyunca
durmamıştır. Uluslararası arenada Ukrayna, Rusya’nın yalnızca bir
parçası gibi görünüyor, Sovyetler Birliği de dünyada Rusya’yla
özdeşleştiriliyordu.
20. yüzyılda emperyal merkezin zayıflamasıyla birlikte Ukrayna
iki kez bağımsızlık şansı yakaladı. İlk şans, 1917’de, Romanov
Monarşisi’nin devrilmesiyle ortaya çıktı. Ukrayna Devleti birkaç yıllığına
restore edildi ancak daha sonra Rus Bolşeviklerin Ukrayna Devleti’ne
karşı silahlı saldırısının bir sonucu olarak Moskova, Ukrayna üzerindeki
siyasi kontrolü yeniden sağladı. İkinci şans, 1991’de, Ağustos darbe
girişiminin bir sonucu olarak, Moskova’daki merkezî hükûmetin
Sovyetler Birliği’nin çöküşünü engelleyemediği zaman geldi. Otuz yılı
aşkın bir süredir Ukrayna bağımsız bir devlet ve bağımsız bir uluslararası
hukuk öznesi olarak varlığını sürdürmesine karşın Rus emperyal zihniyeti
bu gerçeği hâlâ kabullenememiştir. 2014’te, Kırım’ın işgaliyle başlayan,
Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı başlatılan ve hâlen süren savaş bu
durumun en somut göstergesidir.
3
Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kravçuk’a, 1992’de, Batı Avrupa’ya yaptığı bir ziyarette ev sahibi ülkenin lideri
‘Ukrayna, Rusya’nın hangi bölgesindedir?’ sorusunu sormuştur. Bu soru, Rusya ve Ukrayna’nın ayrılmaz bir bütün
olduğu bakış açısının sadece Ruslara özgü olmadığını, Batılıların da Ukrayna’nın bağımsızlığının geçici olduğunu
düşündüklerini göstermektedir. Bk. Taras Kuzio, Ukraine: State and Nation Building, Routledge, Londra & New
York 1998, s. 200.
ÖN SÖZ IX
Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya’nın, 24 Şubat 2022’de, Ukrayna’ya
karşı sebepsiz yere topyekûn saldırısının başlamasıyla en yüksek
noktasına gelmiştir. Ancak şu anki durum itibariyle savaşın Moskova’nın
planladığından farklı bir seyir izlemekte olduğu söylenebilir. Dünya,
Ukrayna’nın Rusya’nın bir parçası olmadığının, “başka bir Rusya”
olmadığının, kendi tarihi, dili, ulusal kimliği ve kültürel gelenekleri olan
tamamen ayrı bir ülke olduğunun giderek daha fazla farkına varmaktadır.
Bugünlerde Ukrayna ile Rusya arasında devam eden savaş, başka
gerekçelerin yanı sıra tarih için de yapılan bir savaştır. Orta Çağ’da,
Kıyiv’de Rûs adı ile kurulmuş çok etnili devletin mirasına sahip çıkmak
her iki taraf için hayati önem taşıyor. Bilindiği gibi bu devlet, 9. yüzyılda
ortaya çıkmış ve diğer Orta Çağ devletleri gibi bünyesinde birçok Slav,
Baltık ve Fin kökenli halkı, bölgeyi ve ülkeyi birleştirmiştir. Bu farklı
halkları ve ülkeleri birleştiren birkaç temel nokta şunlardır: 1) İçinde
yaşadıkları devletin ismi- Rûs, 2) Ortak yönetici hanedan – Rürikoviçler,
3) Bizans’tan gelen ortak Ortodoks dini, 4) Bizanslı Kiril ve Metodios
vaiz kardeşler tarafından Slav halkları için geliştirilen ve Batı
Avrupa’daki Latince gibi sadece dinî törenlerde ve yüksek edebiyatta
kullanılan ortak kutsal dil, Kilise Slavcası.
Kıyiv merkezli Eski Rûs Devleti konusunda günümüz Rus ve
Ukrayin tarih yazımının yaklaşımları sadece farklı değil, birbirine zıttır.
Doğal sebeplerden dolayı uzun zamandır hem Rus İmparatorluğu’nda hem
de bu imparatorluğun devamı olan Sovyetler Birliği’nde sadece
Moskova’nın resmî tarih versiyonu yazılıyor ve duyuluyordu. Bu
versiyona göre, 9. yüzyılda Rûs/Rûs halkı ve 19-20. yüzyıllarda Rus/Rus
halkı aynı şeydir. Ukrayna tarih yazımında ise 9. yüzyılın Ruslarıyla -hatta
17. yüzyılın Rusları- ve 20. yüzyılın Ruslarının aynı halk/millet
olmadığı vurgulanır. 18. yüzyıla kadar hem Avrupa hem de Osmanlı
kaynaklarında iki etnonim, Rus ve Moskof kullanılırdı. İkisi de farklı
ülkeyi/halkı belirtiyordu (o zamana kadar Rûs, Kıyiv etrafında günümüz
Ukrayna topraklarını ifade ediyordu). Böylelikle, erken dönem ‘Rûs’ ve
günümüz ‘Rus’u birbirinden ayırmak için erken dönemden bahsederken
‘Rus’ yerine ‘Rûs’, ‘Kıyiv Rûs Devleti’ kullanılmaktadır.
X İSMAİL AYDINGÜN - VALERİY MORKVA
Ukrayince ve Rusça özel isim, etnonim, terim ve yer adlarının yazımı
üzerine bir nоt
Ukrayna’nın uzun bir süre Moskova’ya bağımlı olması nedeniyle,
çoğu Ukrayin özel/coğrafi isim, diğer dillerde genel olarak Rusça
telaffuzuna göre yazılıyordu (örneğin, Kiev, Harkov, Lvov, Donbass,
Bogdan Hmelnitskiy, Mihail Gruşevskiy, Vladimir Zelenskiy vb.).
Ukrayna bağımsızlığını kazandıktan sonra, Ukrayin isimlerinin doğru
transliterasyonu son derece önemli hâle gelmiştir. Buna göre kitaptaki
Ukrayin adların/terimlerin/yer-kişi adlarının yazımı Ukrayince fonetik
normlarına uygun olarak yazılmış ve Ukrayince telaffuzu en iyi
yansıtacak biçim kullanılmıştır. Burada öncelik Türkiye’de yerleşik yazım
biçimine değil Ukrayinceye verilmiştir. (örneğin, Kıyiv, Harkiv, Lviv,
Donbas, Bohdan Hmelnıtskıy, Mıhaylo Hruşevskıy, Volodımır
Zelenskıy). Kitaptaki Rusça özel adlar Rusçanın gramer normlarına
uygun olarak çevrilmiştir.
Bir diğer önemli nokta, Ukrayincede Ukraynalı kelimesinin etnik
anlamda mı yoksa sivik anlamda mı kullanıldığı konusu, ikisine ayrı
kelimeler bulunmaması nedeniyle muğlak kalmaktadır. Ukraynalı terimi
kimi zaman ‘etnik Ukraynalıları’ kimi zaman ise ‘Ukrayna vatandaşı’nı
ifade etmektedir. ‘Ukraynalı’ ve ‘Ukrayin’ olmak üzere iki terim arasında
ilki, etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Ukrayna vatandaşlarını
belirtmektedir. Ukrayna tek etnili bir ülke olmadığından ve birçok
Ukrayna vatandaşı farklı etnik kökenlere (Ruslar, Kırımlılar, Polonyalılar,
Almanlar, Macarlar vb.) sahip olduğundan, ülkeye adını veren
Ukrayna’nın en büyük etnik grubu için ‘Ukrayin’ teriminin/etnoniminin ve buna göre de bu etnik grubun kullandığı dil Ukrayince- kullanılması
daha doğrudur. Bir başka anlatımla, ‘Ukrayin’ terimi/etnonimi, Ukrayna
ulusunun çoğunluğunu oluşturan etnik Ukrayin halkının adıdır.
‘Ukraynalı’ teriminden ise vatandaşlık bağıyla Ukrayna devletine bağlı
olanlar anlaşılmalıdır. Buna göre kitapta Ukraynalı ve Ukrayin
terimlerinden ilki sivil/vatandaşlık, ikincisi etnik anlamda kullanılmıştır.
ÖN SÖZ XI
Ukrayince harf/seslerinin transliterasyon tablosu
Ukrayince
harf
Türkçe sesi
Мм
m
Аа
A
Нн
n
Бб
B
Оо
o
Вв
v
Пп
p
Гг
h
Рр
r
Ґґ
g
Сс
s
Дд
d
Тт
t
Ее
e
Уу
u
Єє
ye
Фф
f
Жж
j
Хх
h
Зз
z
Цц
ts
Ии
ı
Чч
ç
Іі
i
Шш
ş
Її
yi
Щщ
şç
Й
y
Ь
ʼ
Кк
k
Юю
yu, yumuşak
ünsüzlerden
sonra ü
Лл
l
Яя
ya
Dünyanın devam etmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nı izlediği
bu dönemde, Ukrayna hakkında bir kitabın yayımlanması özellikle
zamana uygun görünüyor. Bu kitap, Türkiye’deki okurlara Karadeniz’in
kuzeyindeki komşumuz Ukrayna’yı daha yakından tanıtmanın yanı sıra
Ukrayna’da son yıllarda yaşanan gelişmeleri tarihsel arka planın ışığında
XII İSMAİL AYDINGÜN - VALERİY MORKVA
anlatmayı amaçlamaktadır. Günümüzde Ukrayna tarihinin Rus emperyal
yorumları hâlâ oldukça yaygın olsa da Türk okuyucuya Ukrayna tarihinin
önemli olaylarına ilişkin Rus emperyal anlatılarıyla çarpıtılmamış bir
Ukrayin perspektifi iletebilmek son derece önemlidir. Ukrayna’yı Türk
okuyucuya tanıtma/anlatma amacında olan bu kitap, Ukraynalı ve Türk
bilim insanlarının ortak çalışmalarının sonucudur.
İsmail Aydıngün
Valeriy Morkva
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR,
GERMENLER
ABDULLAH ÜSTÜN *
Özet
Bu çalışma, 6. yüzyılda Karadeniz’in kuzeyini tarihsel olarak gözlemlemeyi
amaçlamaktadır. Temelde Roma edebiyatı sayesinde mümkün olabilen bu
gözlem, iki boyutlu bir niteliğe sahiptir. Birincisi bütüncül değil kesintili bir
şekilde artsüremsel (kronolojik) ve eşsüremsel (senkronik) parçalardan
oluşmaktadır. İkincisi buradaki güçleri Roma İmparatorluğu topraklarındaki,
Balkanlar ve belli oranda Kafkaslardaki etkinlikleri üzerinden takip etme gereğini
doğurur. Diğer taraftan arkeolojik kaynaklar, odağın bu mekânda toparlanması
adına katkı sunabilmektedir. Bu çerçevede Hun Hükümdarlığının çözülme
sürecinden (5. yüzyılın ikinci yarısı) 6. yüzyılın sonlarına ulaşan gelişmeler
izlenmeye çalışılacaktır. Herhangi bir ampirik iddiası olmayan bu çalışma Türk,
Slav, Germen olarak kategorize edilebilen siyasal-askerî güçlerin etkinliklerini
takip etmeye odaklanmaktadır. Üç katmanlı olarak tasarlanan metin, önce 6.
yüzyıl yazarlarının tasavvurlarındaki Kuzey Karadeniz’e ait izlere temas etmekte,
ardından edebi kaynakların niteliği gereği Roma merkezli kalsa da uluslararası
konjonktürü betimlemeye çalışmakta ve son olarak Karadeniz’in kuzeyindeki
gelişmeleri ve buradaki güçlerin diğer coğrafyalardaki etkinliklerini zamansal
akış içinde derleyip sunmayı denemektedir.
Anahtar Kelimeler: Karadeniz’in kuzeyi, 6. yüzyıl, Romalılar, Türkler, Slavlar,
Germenler.
* Dr. Öğr. Üyesi, Ege Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü. E-posta: abdullah.ustun@ege.edu.tr
ORCID 0000-0003-0977-4902
56 ABDULLAH ÜSTÜN
THE NORTH OF THE BLACK SEA IN THE 6TH CENTURY:
TURKS, SLAVS, GERMANS
Abstract
This study aims at a historical observation on the north of the Black Sea during
the 6th century. This observation, made possible mainly by Roman literature, has
a two-dimensional character. In the first, it consists of chronological and
synchronic fragments, not holistic. In the second, it gives rise to the need to
follow the forces there through its activities in the territory of the Roman Empire,
in the Balkans and a certain extent in the Caucasus. On the other hand,
archaeological sources can contribute to the recovery of focus in this space. In
this context, the developments that reach the end of the 6th century from the
dissolution of the Hunnic empire (the second half of the 5th century) will be tried
to be monitored. This study, which does not have any empirical claims, focuses
on following the activities of the political-military forces that can be categorized
as Turkic, Slavic and Germanic. Designed as a three -layer text, the text first
comes into contact with the traces of the Northern Black Sea in the imaginations
of the 6th century writers, then tries to describe the international conjuncture, even
though it remains based on Roma-centric due to literary sources, and it tries to
compile and present the developments north of the Black Sea and the activities of
the forces located here in other geographical regions.
Key words: North of the Black Sea, 6th Century, Roman Empire, Turks, Slavs,
Germans.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 57
GİRİŞ
Avrupa, Ön Asya ve Kuzey Afrika tarihinin 6. yüzyıldaki
şekillenmesinin bir boyutunu Roma 1 İmparatoru I. Iustinianus’un (527565) politikaları renovatio imperii oluşturmaktadır. Söz konusu
politikaların merkezinde siyasal çözülmenin gerçekleşmiş olduğu
imparatorluğun Batı yarısında egemenliğin yeniden kurulması yer
almaktadır. Kuzey Afrika’da Vandallarla, İtalya’da Ostrogotlarla
savaşmayı, dolayısıyla askerî birlikleri bu cephelere sevk etmeyi ve
tutmayı gerekli kılan bu politika, aynı zamanda imparatorluğu doğuda
öncelikle Sasaniler, kuzeyde -Tuna hattında- özellikle Türk ve Slav
güçleri karşısında görece savunmasız bırakmıştır. Diğer taraftan Roma
İmparatorluğu, Sasani Hükümdarlığı, Avar ve Türk Kağanlıkları ve
bölgenin diğer siyasi/askerî aktörleri arasında çeşitli stratejik denklemlere,
ittifaklara, karşı ittifaklara ortam hazırlamıştır. Romalıların gerek
Kafkasya ve Tuna hatlarındaki gerek Kırım’daki Bosphorus 2 etrafında
gerçekleşen mücadelesi, Karadeniz’in kuzeyini gözlemleme imkânı
sağlayan edebi verilerin çerçevesini oluşturmaktadır. Bu çerçeveyi
coğrafyadaki siyasi görünümlü Hıristiyanlaşma talebi karşısında
imparatorluğun tavrı gibi hususlar renklendirmektedir.
Iustinianus devrinden önce veya sonra da imparatorluğun sınırları
boyunca savunma gerekliliklerinin ön plana çıktığı bir mücadele sürüp
gitmektedir. Tarihsel gözlem adına bu mücadelenin öne çıkan
boyutlarından birini, imparatorluğun Tuna sınırındaki komşusu Hun
Hükümdarlığının 5. yüzyılın ikinci yarısındaki çözülme sürecini takip
1
Çalışmada, Aydınlanma dönemi kavramsallaştırması olan “Bizans”” yahut en azından 476 sonrası için İtalya’da bir
imparatorun yokluğunda tutarlı olmayan “Doğu Roma” adlandırması değil kendi metinlerinde kendilerini
tanımladıkları biçimle “Roma İmparatorluğu” -Imperium Romanum- kullanılacaktır. Alan yazınında, örneğin
Iustinianus devrine ait Corpus Iuris Civilis’in “Roma hukuku” olarak tanımlanmasında görülebileceği gibi bu tarz bir
kullanım da tercih edilebilmektedir. Bu konuda bir tartışma için bk. Anthony Kaldellis, Bizans: Roma Diyarında
Etnisite Ve İmparatorluk, Karakarga, İstanbul 2020.
2
Bosphorus Krallığı, 3. yüzyılda Karadeniz’in kuzey-batı kıyılarına ve Kırım’a kadar erişen Got göçünden sonra 5.
yüzyılın ortasına kadar varlığını sürdürmüş görünmektedir. Lakin ardından Hun/Bulgarların eline geçtiği
anlaşılmaktadır. Bölgede yeniden Roma egemenliğinin tesis edilmesi ve 6. yüzyıla ait diğer gelişmeler metinde ele
alınacaktır. ed. Oliver Nicholson, The Oxford Dictionary of Late Antiquity, C 1, Oxford University Press, Oxford
2018, s. 432. (Bundan sonra ODLA I veya II)
58 ABDULLAH ÜSTÜN
eden gelişmeler oluşturmaktadır 3 . Söz konusu çözülme Tuna’dan
Kafkasların kuzeyine uzanan coğrafyada farklı siyasi/askerî güçlerin
belirmesine ortam hazırlamış gibi görünmektedir 4. Bu durum bir yandan
imparatorluğu Hun Hükümdarlığı ile geliştirdiği ilişki sayesinde Tuna
sınırlarını güvence altına alabilme imkânından yoksun bırakırken diğer
yandan yerel güçlerin tarihsel gözlemini çeşitlendirme olanaklarını
zenginleştirmiştir. Böylelikle coğrafyanın “Hun” 5 , Bulgar, Avar gibi
Türk; Sclaven (Sclaveni), Ant (Anti/Antes) gibi Slav; Gepid, Got gibi
Germen olarak kategorize edilebilen -bu çalışma adına- siyasi/askerî
aktörlerini bu çeşitlilikte izleme imkânı doğmaktadır 6 . Çalışmada,
yaklaşık olarak doğudan batıya Don (Tanais), Dinyeper (Daneper), Tuna
(Danuba/Hister) 7 nehirleriyle sıralanabilecek uzamsal çerçevede 6.
yüzyıldaki gelişmeler dönemin uluslararası konjonktürü bağlamında
sunulmaya çalışılacaktır.
1. Beşerî ve Fizikî Coğrafya Üzerine Notlar
Günümüzdeki siyasal veya diğer sınırların ve coğrafi bilgi
düzeyinin geçerli olmadığı Geç Antik Çağ/Erken Orta Çağda,
3
Priscus Fragman 35 = Turhan Kaçar, Priscus Fragmenta et Excerpta: Attila ve Bizans Tarihi, Alfa Yayınları,
İstanbul 2020, s. 203-205. Aşağıda çözülme sürecinin yansımaları daha çok örnekle ele alınacaktır.
Michael Whitby, “The Balkans and Greece 420-602”, şurada: Averil Cameron vd. (ed.), The Cambridge Ancient
History XIV Late Antiquity: Empire and Successors, A.D. 425–600, Cambridge University Press, New York
2000, C 14. s. 712.
5
Hun adlandırması bir yüzyıl önce çözülen Hun Hükümdarlığından bağımsız olarak, Marcellinus Comes, Malalas,
Procopius, Agathias ve Menandrus gibi 6. yüzyıl Roma dönemi kaynaklarında Bulgar, Sabir, Kuturgur ve
Uturgurları kapsayan bir şemsiye kavram olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma, ilgili kayıtta hangi grubun kastedildiği
belirsizlik taşıdığı durumlar için bu kavramı tırnak içinde (“”) gösterecektir.
6
Türk, Slav, Germen kategorileri esas olarak dilsel bir çerçeve görünümündedir. Ancak 6. yüzyıl için kaynaklarda
Hun, Bulgar, Avar, Gepid ve Got olarak adlandırılanların konuştukları/kullandıkları dil hakkında fikir verebilecek
metinler günümüze ulaşmamıştır. Temelde Latince ve Yunanca edebiyatta onlar için yer verilen kimi onomastik
unsurlar ve sonraki devirlere ait metinler, dilleri hakkındaki çıkarımların çerçevesini oluşturduğu anlaşılmaktadır.
İlave olarak bu yaklaşımla uyumsuz olarak Hun, Bulgar, Avar ve Türk için çağdaş alan yazınında muhtemelen
Wenskus’un da etkisiyle ‘Bozkır halkları’ ve/veya ‘Göçebe (nomad) halklar’ kavramsallaştırılması hâlâ tercih
edilebilmektedir.
7
Bu çalışmada tarihi onomastik unsurlar için günümüz Türkçesinde yaygın olarak kullanıldığı düşünülenler için
Türkçe diğerleri için Latince biçimler kullanılacaktır. Metinde kullanılan isimlerle 6. yüzyıldaki hangi kavramın
kastedildiğini göstermek için kaynakların güncel edisyonlarında kullanılan formları, ilk kez kullanıldıkları yerde
parantez içinde verilecektir. Tarihî adlar için herhangi bir özdeşleştirme iddiası taşımayan bu kullanımın amacı
metnin okunmasını kolaylaştırmaktır. Zira mesela toponimler için Antik Çağ coğrafya bilgisi ile günümüz arasında
oldukça derin farklılıklar söz konusu olabilmektedir. Örneğin Iordanes Hazar Denizi’nin (Caspium mare) okyanusla
(oceanus) birleştiğini kabul etmektedir. İlave olarak, Sclavenler (Sclaveni), Bulgarlar (Bulgari), Gotlar (Gothi) gibi
kavramları -bu çalışma adına temelde siyasi/askerî yapıları tanımlamak amacıyla kullanılacaklardır- günümüzdeki
kimlikler ile özdeşleştirmek anakronik riskler barındırır. Sonuçta bu çalışmanın gündemini, günümüzden yaklaşık
1400 yıl öncesi oluşturmaktadır. Kimi ayrıntılar için bir sonraki bölüme bakılabilir.
4
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 59
Karadeniz’in kuzeyini gözlemlemeyi borçlu olduğumuz o dönemin
yazarları tarafından nasıl tasavvur edildiğine değinmek söz konusu
farklılaşmayı örneklendirmek adına yerinde olacaktır. 6. yüzyıl
yazarlarından Iordanes üzerinden örneklendirildiğinde coğrafya hakkında
şöyle bir fotoğraf karşımıza çıkar: Don ve Azak (Maeotis) Denizi, Avrupa
ile Asya arasındaki sınırı oluşturmaktadır 8 . Don aynı zamanda bu
havalideki buz tutmayan tek nehir, Dinyeper ise bir bataklıktan doğan,
yarısına kadar su içilebilen ve taşımacılığa elverişli bir nehirdir. İki nehrin
arası tehlikeli bataklıklar ve ormanlarla kaplıdır 9.
Don, Dinyeper ve Tuna arasında uzanan alan 6. yüzyılın ortalarına
ait anlatılarda 10 beşerî coğrafya olarak çeşitlilik arz eden bir nitelik
sergilemektedir. Karadeniz sahili itibarıyla muhtemelen Don Nehrinin
aşağı mecrasında doğuya doğru Sabirler 11 onların batısında Dinyeper’in
aşağı mecrasıyla Kırım arasında yaylak ve kışlakları arasında göç eden
Altziagirler (Altziagiri) onların kuzeyinde Bulgarlar bulunmaktadır 12 .
Ayrıca Don Nehri’nin ve Azak Denizi’nin batısında Kuturgur doğusunda
ise Uturgurların yaşadığı kaydedilmektedir 13.
Dinyeper ile Dinyester arasında Karadeniz’e uzanacak şekilde
Antlar, bataklıklar ve şehirler için ormanların bulunduğu belirtilen
Dinyester’in batısında Sclavenler yer almaktadır 14 . Ukrayna’nın
8
Iordanes Getica 32; Geç Antik Çağ çerçevesinde bakıldığında bir yüzyıl önce de sınırın bu deniz ve akarsu
tarafından belirlendiği tasavvuruna tanık olmak mümkündür. Orosius Historia Adversus Paganos I. 2. 4. Avrupa
kavramı/kimliği için modern dönemde yüklenen içerik Antik Çağda geçerli değildir. Günümüze ulaşan edebi
kaynakların ait oldukları kültürle de bağlantılı olarak Romalılık, ki buna zamanla Hıristiyanlık da eşlik eder, değer
atfedilen kavramlar olarak dolaşımdadırlar.
9
Iordanes Getica 45-46.
10
Iordanes Getica 30-37; Procopius de Bellis VIII. 3.5-6.30.
11
Procopius (de Bellis II. 29. 15) Kafkasların kuzey- kuzey-batısında Alanlar ve Abhazlar (Abasgoi)ların
bulunduğunu onlarında ötesinde Sabirlerin (Sabeiroi) yurdu olduğunu ifade eder, Kafkasya’nın kuzeyinde olduğunu
tekrarlar (de Bellis VIII. 11. 23.). Burada kimi diğer Hun kabileleriyle birlikte yaşadığını (de Bellis VIII. 3. 5.) ve
kalabalık bir halk olduğunu, pek çok önderin yönetimi altında bölündüğünü belirtir (de Bellis VIII. 11. 22.). Bu
veriler topluca, Procopius’un tasavvurunda, kalabalık ve pek çok önder tarafından yönetilen bir halk olarak Sabirler
için Kafkasya lokalizasyonunun güney sınırını ifade ettiğini düşündürtmektedir. Procopius ile aynı tarihlerde eserini
kaleme alan Iordanes’in kaydının Sabirlerin yayılım alanının batı sınırına işaret ettiği benimsenirse bu alanın Don
havalisiyle kesişmesi mümkün görünmektedir.
12
Iordanes Getica 35-37.
13
Procopius de Bellis VII. 18. 14 ve 18; Agathias Historiae V. 11. 2.
14
Iordanes Getica 32-34; Abdullah Üstün, “Scythia as Reflected by Iordanes (Jordanes): A Scene from the Sixth
Century”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C 35, S. 1, İzmir 2020, s. 303-317. Ant ve Sclavenlerin birbirine yakınında
yaşamları için bk. Procopius de Bellis VII. 40. 5.
60 ABDULLAH ÜSTÜN
batısındaki V.-VII. yüzyıllara tarihlenen arkeolojik buluntu alanları, erken
Slavlarla ilişkilendirilmektedir. Bu durum edebi kaynaklarda Sclavenler
ve Antlar gibi Slav olarak kategorize edilen grupların anılmasıyla
uyumludur 15 . Söz konusu edebi-arkeolojik veri uyumluluğunun Orta
Dinyeper, Dinyester ve Aşağı Tuna’ya kadar uzandığı, dolayısıyla aşağıda
(3. bölümde) ayrıntıları verilecek Slavların 6. yüzyıldaki kuzey-güney
yayılımının-göçünün Balkanlara yerleşimi kapsayacak şekilde izlerinin
takip edilebildiği görüşü ileri sürülmüştür 16.
Karadeniz’in kuzeyinde beşerî coğrafyanın söz konusu
şekillenmesinde 5. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Hun Hükümdarlığının
çözülme süreciyle Tuna havalisinden Azak Denizi havalisine yöneldiği
kaydedilen 17 göç tesir etmiş olmalıdır. Ogur, Saragur ve Onogurların
Karadeniz’in kuzey-doğusuna ulaşan yayılımı yine yaklaşık olarak bu
süreçte gerçekleşmiştir 18. Ardından en geç 6. yüzyılın başlarında Sabirler
ve yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avarlar Kuzey-doğu Karadeniz’de
belirir ve onları Türkler (Türk Kağanlığı) takip eder 19. Herhangi bir göç
anlatısında adları doğrudan anılmayan 5. yüzyılın sonlarına doğru
Bulgar 20, 6. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Uturgur ve Kuturgurlar
edebi kaynaklarda coğrafyanın unsurları olarak belirirler. Hun
Hükümdarlığının çözülme sürecini takip eden gelişmelere Karadeniz’in
kuzey-batısında Antların ve Sclavenlerin yine bir göç anlatısından
bağımsız olarak kaynaklarda yer alması eşlik eder 21.
15
Marija Gimbutas, The Slavs, Praeger Publishers, New York-Washington 1971, s. 80. Söz konusu buluntu alanları;
Dinyeper’in batısındaki kolu Teteriv nehrinden başlayarak Güney-doğu Polonya’ya kadar uzan Jitomır batı ve
Dinyeper ile Prut arasında yayılan Pen’kivka doğu olarak gruplandırılmaktadır. Ayrıntılar için bk. a.g.e., s. 80 vd.
16
İstoriya Ukrainskoy SSR, C 1, Akademiya Nauk Ukrainskoy SSR, Kiev 1981, s. 277 vd.
17
Priscus Fragman 68 (Kaçar, a.g.e., s. 264-265) = Iordanes Getica 263.
18
Priscus Fragman 30 = Kaçar, a.g.e., s. 194-195. Ogur metinde Urogoy (Οὔρωγοι) olarak geçmektedir.
19
Avarlar ve Türk Kağanlığıyla ilgili edebi kaynaklardaki erken kayıtlar için örneğin: Agathias Historiae I. 3. 4.;
Menandrus Fragman 4.2. = R.C. Blockley, The History of Menander the Guardsman, Cairns, Liverpool 1985, s.
44-47; Menandrus Fragman 10.1. = Blockley, a.g.e., s. 110 vd.
20
Marcellinus Comes Chronica a. 498-499.1 = Brain Croke, The Chronicle of Marcellinus, Australian Association
for Byzantine Studies, Sydney 1995, s. 32
21
Söz konusu edebi kaynakların parça-bütün bağlamında abartıya kaçan bir geçerlilik eleştirisi için bk. Florin Curta,
“The North-Western Region of The Black Sea During the 6th and Early 7th Century Ad”, Ancient West & East, C
7 (2008), s. 151, 176.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 61
Kırım yarımadasındaki varlıkları daha açık bir şekilde
gözlemlenebilen 22 ve Germen bir grup olarak kategorize edilen Gotlar 23
coğrafyanın unsurlar arasındadır. Kırım Kerç (Bosphorus), Chersonesus
(Sivastopol yakınlarında), Kepoi, Phanagourus gibi kentlere ev sahipliği
yapmaktadır. Son ikisinin komşuları tarafından yağmalanıp tahrip edildiği
bildirilen bu kentler 6. yüzyılın ortaları itibarıyla Roma İmparatorluğu
egemenliğindedirler. Chersonesus’un Roma İmparatorluğunun bölgedeki
sınırını oluşturduğu ve bu şehir ile Kerç arasındaki her şeyin “Hun”ların
elinde olduğu kaydedilmektedir. Chersonesus’un yirmi günlük,
Chersonesus’dan Tuna Nehri’nin ağzına ise on günlük bir yolculuk
mesafesinin olduğu notunun düşülmesi, Kırım sahillerindeki şehirlerin
ulaşım olanaklarına işaret etmektedir 24 . Yine bu şehirler arasında
Chersonesus, Asya’dan gelen ürünler için bir pazar olarak ve Kerç de
“Hun”lar ile Romalılar arasında alışverişin yapıldığı bir şehir olarak
ticaret yönleriyle vurgulanmıştır 25.
2. Uluslararası Konjonktür
Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan halklara ait metinlerin elimize
ulaşmaması bölgeyi, 6. yüzyıl ve öncesi için daha pek çok coğrafyada,
örneğin Avrupa’nın genelinde olduğu gibi Roma edebiyatı metinlerinden
gözlemleme zorunluluğunu doğurmaktadır 26. Roma dışı dünya hakkında
malumat sunan edebi kaynakların bağlamını genelde Roma
İmparatorluğuyla olan siyasi-askerî-diplomatik ilişkiler oluşturmaktadır.
Bu bağlam kuzey Karadeniz’deki herhangi bir dönemi artsüremli
22
Procopius de Bellis VIII. 5. 7-8, 17.; de Aedificiis III. 7. 12; M. B. Şçukin, Gotskiy Put Gotı, Rim i
Çernyahovskaya Kultura, Filologiçeskiy Fakultet Sankt- Peterburgskogo Gosudarstvennogo Universiteta, SanktPeterburg 2005., s. 451-452. Procopius, Mangup’a lokalize edilen Doru (Δόρυ) havalisinde yaşayan Got grubunun
sayısının üç bine yakın olduğunu da kaydetmektedir. Procopius de Aedificiis III. 7. 13-14.
23
Procopius bu Gotların, Tetraxitai olarak adlandırdığını belirtmektedir. Procopius de Bellis VIII. 5. 5.
24
Procopius de Bellis I. 12. 7-8. ve VIII. 5. 26-29.; Alexander A. Vasiliev, The Goths in Crimea, The Mediaeval
Academy of America, Cambridge 1936, s. 70 vd. Curta, a.g.m., s. 150’de Procopius’un Chersonesus’dan Tuna’nın
ağzına kadar olan mesafe hakkında verdiği bilgiyi kendinden önceki kaynaklardan aldığını ileri sürmektedir.
25
Iordanes Getica 36; Malalas Chronographia 18.14. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 250. Arkeolojik verilerle birlikte
Kırım kentleri, limanları ve ticari potansiyelleri üzerine bir tartışma bk. A. İ Aybabin, “Vizantiyskiye Portı v Krımu
v IV-VII vv.”, Bosporskiye İssledovaniya, C 33, Simferopol 2016.
26
Beş ve altıncı yüzyıllarda Latince hazırlanmış orta ve batı Avrupa’daki kimi Germen krallıklarına ait kanunlar
‘yerel’ metinler adına bir istisna olarak değerlendirilebilir. Bu kanunların Roma İmparatorluğu mirasıyla ilişkisi ve
genel olarak mahiyet ve muhtevaları hakkında bir referans için: ODLA II, s. 885-886. Bu kanunların daha sonra
yayınlanmış olanlarla birlikte Slav ve Germen tarihi üzerine bir okuma aracı olarak kullanımları için ise Karol
Modzelewski, Barbarların Avrupası, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2011’e bakılabilir.
62 ABDULLAH ÜSTÜN
(kronolojik) ve eşsüremli (senkronik) bütünlük içinde takip etmek adına
sorunlara yol açabilmektedir. Diğer taraftan doğal olarak siyasi, askerî ve
diplomatik süreçleri gözlemlemek adına daha elverişli bir ortam
hazırlamaktadır. Konjonktürün Roma İmparatorluğu adına geliştirdiği
ilişkiler üzerindeki belirleyiciliği, onların Roma metinlerine yansımalarını
sağlamaktadır. Kısaca daha öncesinde olduğu gibi 6. yüzyılda da Avrupa,
Ön Asya ve Kuzey Afrika için uluslararası konjonktür, temelde Roma
İmparatorluğu metinlerden gözlemlenmektedir ve bu metinlerde bağlam
genelde imparatorluk ve ilişki ağları çerçevesinde kalmaktadır 27.
Bu sınırlılıklarla 6. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun doğusunda
Sasani Hükümdarlığı, güney-doğusunda Arabistan, kuzey-doğusunda
Kafkasya ve kuzey-batısında, yaklaşık olarak Tuna’nın kuzeyinde, yerel
siyasi/askerî güçlerinin içinde olduğu bir manzara söz konusudur.
Sasaniler, imparatorluğun doğu hattındaki yaklaşık üç yüzyıllık rakibi
olmakla birlikte aralarındaki ilişkiler birbirleriyle savaşmanın yanında,
örneğin Kafkasya’dan güneye, kendilerine yahut imparatorluğa
yönelebilecek tehditler için ittifak kurmayı da kapsar 28 . Romalılar ile
Sasaniler 6. yüzyılda her biri yaklaşık yirmi yıl süren iki uzun soluklu
savaş yapmışlardır. Bunlardan ilki Roma İmparatorluğu’nun aynı
zamanda İtalya’da Ostrogot Krallığına karşı savaştığı 540-561 yılları,
ikincisi 572-591 yılları arasında gerçekleşmiştir 29 . Bu çerçevede
Romalıların doğu sınırının kuzey-doğusunda Karadeniz ve Kafkasya ve
güney-doğusunda Arabistan havalisinin siyasi/askerî güçleri Sasani-Roma
rekabet denkleminin unsurları olarak belirmektedirler. Kuşkusuz bu
güçlerin, bu çalışma adına, Kafkasya’dakilerin kendi aralarındaki
mücadeleler de bu denklemin şekillenmesi, değişimi, gelişimi üzerinde
belirleyici olabilmektedir.
27
Roma İmparatorluğunun diplomatik ilişkilerinden istihbarat faaliyetlerini uzanan çerçevede diğer güçlerle ilgili
süreçleri yönetimi için bk. A. D. Lee, Information and Frontiers Roman Foreing Relations in Late Antiquity,
Cambridge University Press, Cambridge 1993.
28
Prsicus Roma-Sasani ittifakının aynı zamanda İran’ın doğusundan gelebilecek tehditleri de kapsadığına işaret
etmektedir. Priscus Fragman 31 = Kaçar, a.g.e., s. 196-197.
29
Arnold Hugh Martin Jones, The Later Roman Empire 284-602, University of Oklahoma Press, Norman 1964, s.
287-288, 305.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 63
Roma İmparatorluğu bu yüzyıl içinde, Karadeniz’in orta ve
güney-batısı, güneyi ve Iustinianus döneminde, Lazica’yi (veya Colchis,
yaklaşık Batı Gürcistan) kapsayacak şekilde güney-doğusuna hâkim
olacaktır. Kırım yarımadasındaki Kerç’in imparatorluğa bağlanmasıyla
yüzyılın ortasına doğru Karadeniz üzerindeki Roma egemenliği
perçinlenmektedir 30 . Karadeniz’in kuzey-doğusundaki güçlerin ürettiği
tehlike Sabir örneğinde görüldüğü 31 gibi imparatorluğun sadece kuzeydoğu sınırını değil Anadolu’nun içlerine (örneğin Cappadocia) uzanabilen
bir potansiyele sahip olabilmektedir. Yine de kaynakların sunumunda
Roma egemenlik alanı için öne çıkan tehdidi Karadeniz’in kuzeydoğusunda değil kuzey-batısında etkin olan güçler oluşturmaktadır.
İmparatorluk ordularının Sasani ve Vandal-Ostrogot mücadelesiyle
meşgul olmasının Balkan hattında meydana getirdiği görece savunmasız
ortamda, söz konusu tehdit Tuna Nehri’nin boyunca kendini
hissettirebilmektedir. Tuna nehrinin aşağı mecrasında, kuzey-doğusundaGepid ve onların batısındaki komşuları Lombardlar Romalıların Balkan
denkleminin unsurları arasındadır 32 . Kuzey-batı hattı İmparatorluğun
buradaki sınırının aşınması 33 ve Balkanlarda Slav yerleşiminin -her ne
kadar tartışmalı olsa da- 34 bu yüzyıla indirilen başlangıcı gibi sonuçları
üretmiştir. Bu gelişmelerin mekânsal derinliği de Ukrayna’nın içlerine
kadar erişebilmektedir. Örneğin 559 yılında, yukarıda (1.de) değinildiği
gibi Azak Denizi’nin batısına lokalize edilen Kutugurların Balkanları kat
eden seferi, Belisarius tarafından İstanbul (Constantinopolis) önlerinde
durdurulabilmiştir 35.
Böylelikle Karadeniz’in kuzeyi bir yandan Kafkasya’nın güneyine
diğer yandan daha yoğun gözlemlenebilecek şekilde Tuna’nın güneyine
yönelen tehditleri üreten güçlerin yer aldığı bir coğrafya olarak
belirmektedir. Bunun yanında Kerç etrafından dönen mücadeleler yahut
30
Procopius de Bellis I. 12. 8. ve VIII. 5. 26; de Aedificiis III. 7. 12.
Malalas Chronographia XVI. 17. = E. Jeffreys vd., The Chronicle of John Malalas, Australian Association for
Byzantine Studies, Melbourne 1986, s. 227.
32
Curta, a.g.e., s. 54-55.
33
Lee, a.g.e., s. 66.
34
Slav, Antae, Sclaveni kavramları etrafındaki tartışmalar ve Balkanlara yayılımla birlikte altıncı yüzyılı kapsayan
tarihsel süreçler hakkında geleneksel ve yeni yaklaşımların bir özeti için bk. ODLA II, s. 1396-1397.
35
Agathias Historiae V. 11. 6 vd.
31
64 ABDULLAH ÜSTÜN
Kuturgur-Uturgur savaşları gibi olaylar için doğal olarak merkezi
konumdadır 36 . Bu durum karşısında Roma İmparatorluğu diplomasisi,
bölgesel güçler arasında müttefikler seçerek ve onlarla kendisine
yönelebilecek saldırıları engellemeyi içeren antlaşmalar yaparak
sınırlarının güvenliğini sağlama yöntemine başvurabilmektedir. İkinci
yüzyıla kadar inen foederati (foedus) olarak adlandırılan antlaşmalarla
genelde, bu güçlere yıllık ödemeler yapmayı ve önderlerine magister
militum unvanını vermeyi, kimi örneklerde imparatorluk topraklarında
yerleşim hakkı tanımayı içeren uygulamalar 6. yüzyılda da
gözlemlenmektedir 37. Roma İmparatorluğu’nun Karadeniz’in kuzeyindeki
güçlerle ödemeler yaparak ittifaklar kurma yahut kendi topraklarına iskan
etme uygulamalarının tarihsel süreç içinde aşağıda (3.1 ve 3.2.de)
sunulacak Uturgur, Kuturgur ve Avarlarla ilişkilerinde örnekleri
bulunmaktadır: Iustinianus, Kuturgur akınını (yak. 557/558)
engellemedikleri için Uturgurları antlaşmaya sadık kalmamakla ve
kendilerine yapılan ödemeleri hakketmemekle itham etmektedir 38 .
İmparatorluk ile Avarlar arasında akdedilen 574/575 Kışındaki
antlaşmada Romalıların yapılacağı yıllık ödemeler 80 bin solidi olarak
belirlenir, 582 yılındaki antlaşmayla bu rakam teyit edilir, 585 Baharında
yapılan antlaşmada ise ödeme 100 bin solidiye çıkarılır 39 . Roma
İmparatorluğuna iskân etme örneğini ise daha girift bir olay akışı içinde
gözlemlemek mümkündür: 551 yılında Kuturgurların Roma topraklarına
akın yapması üzerine Iustinianus tarafından kışkırtılan Uturgurlar,
Kuturgulara savaş açar ve onları mağlup eder, Iustinianus ardından
mağlup Kuturgurların aileleriyle birlikte Balkanlara yerleşmesini
onaylar 40.
36
Karadeniz’in kuzeyindeki veya burayla bağlantılı olup Tuna ve Kafkasya’nın güneyine sarkan olayların bir
dökümü için bk. bölüm 3.1. ve 3.2.
Altıncı yüzyıl yazarlarından Procopius Latinlerin savaşta yapılan antlaşmayı “foedera” olarak adlandırdıklarını
kaydetmektedir. Procopius de Bellis VIII. 5. 14.; Jones, a.g.e., s. 611-613; Stephen Mitchell, Geç Roma
İmparatorluğu Tarihi (284-641), Türk Tarih Kurumu, Ankara 2016, s. 586; Pohl, a.g.e., s. 22-23.
38
Agathias Historiae V. 24. 3-5.
39
Samuel Szadeczky-Kardoss, “Avarlar”, şurada: ed. Denis Sinor, Erken İç Asya Tarihi, İletişim, İstanbul 2003, s.
285, 287.
40
Procopius de Bellis VIII. 18. 18-24 ve 19. 8-22; PLRE IIIB, s. 1111-1112. Curta, a.g.m., s.150’de bu gelişmeleri
540 yılına tarihlemektedir.
37
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 65
Söz konusu ittifaklar ve antlaşmaların kapsamı sadece müttefik
bölgesel gücün etrafındakilerle sınırlı değildir. Romalılar doğuda
Sasaniler ile savaşırlarken de bölgedeki diğer güçlerle geliştirdiği benzer
ilişkilerle bu savaşta kendine destek aramış veya mevcut ittifakların bu
mücadeleye destek sunmasını beklemiştir. 41 Diğer taraftan diplomatik
ilişkiler dönemin Roma dünyasının bu çalışma adına yukarıda sunulan
coğrafi alanının dışına taşabilmektedir. 5. yüzyılın sonlarında İran’daki
Mazdek kalkışması esnasında tahtan indirilen (496) Sasani hükümdarı
Kavad (Cavades) doğu komşusu, Orta Asya’nın güney-batısındaki
Eftalitlere sığınır ve onlardan aldığı destekle ayaklanmayı bastırır (498499). Sasaniler daha sonra ise 6. yüzyılın ortalarında Moğolistan’da
kuruluşunun ardından hızlı bir şekilde egemenlik alanını genişleten Türk
Kağanlığı ile kurduğu ittifak ile Eftalitleri yıkmışlardır (557-561).
Böylelikle Sasanilerin doğu komşusu olan Türk Kağanlığı, bu sefer Roma
İmparatorluğu ile Sasanilere karşı ittifak kurabilmektedir 42. İlave olarak
daha önce değinildiği üzere Romalıları ile Sasaniler her ikisinin de sınırı
olan Kafkasya’dan yönelebilecek tehditlere karşı kendi aralarında
ittifaklar kurabilmektedirler 43. Dolayısıyla dönemin güçlerinin diplomatik
ilişkileri konjonktürün belirlediği koşullara duyarlı, çok yönlü ve girift bir
ilişki ağı görüntüsü vermektedir. Bu çerçevede 6. yüzyıl yazarı
Agathias’ın 44 Sasani-Roma mücadelesinde kolayca taraf değiştirebildiğini
belirttiği Sabirler için bu tavırları nedeniyle geliştirdiği küçümseyici dil,
söz konusu durumla uyumlu değildir. Zira görüldüğü üzere durumsal
davranış geliştirme sadece Sabirler için geçerli değildir.
41
Lee, a.g.e., s. 105, 119-120, 132.
Menandrus Fragman 10. 1. = Blockley, a.g.e., s. 116-117; Menandrus Fragman 13. 5. = Blockley, a.g.e., s. 146147; Denis Sinor, “[Kök] Türk İmparatorluğunun Kuruluşu ve Yıkılışı”, şurada: ed. Denis Sinor, Erken İç Asya
Tarihi, İletişim, İstanbul 2003, s. 405, 407-408.
43
Jones, a.g.e., s. 231, 304; Hassan, a.g.y., s. 146 Mitchell, a.g.e., s. 184-185, 592 (Roma tarafının yaptığı
ödemelerin kaynakların sunumuyla açıklama önerisi); Sinor, a.g.y., s. 404.
44
Agathias Historiae IV.13.7.
42
66 ABDULLAH ÜSTÜN
3. Siyasi, Askerî ve Diplomatik Gelişmeler 45
3.1. Hun Hükümdarlığının Çözülmesinden Avar Kağanlığına: Ademi
Merkeziyet Devri
Hun Hükümdarlığının çözülme sürecinde Hunların Azak
havalisindeki tebaalarından Akatzirlerin 5. yüzyılın üçüncü çeyreğinde
Karadeniz’in kuzey-doğusunda beliren Saragurların saldırılarına maruz
kaldıkları ve mağlup edildikleri kaydedilmiştir 46 . Sasani hükümdarı I.
Kavad (Cavades 488-551) Kafkasya’ya yapacağı sefer için Romalılarla
antlaşma yapmayı teklif eder. İmparator Anastasius (491-518), her iki güç
için de ortak tehdide karşı yapılan bu seferi destekler ve Sasanilere yıllık
39 bin nomismata ödeme yapmayı kabul eder (505). 6. yüzyılın
başlarından itibaren Saragurlarla aynı konumda Sabirlerin belirmesi de
bölgedeki bir mücadeleyi gerekli kılmalıdır 47 . Sabirlerin etkinlikleri
hakkında açık bir bilgiye Roma İmparatorluğuna doğu sınırı üzerinden
düzenledikleri sefer sayesinde erişilmektedir. Sabirler bu seferde (515516), Hazar Kapılarını (Kaspias Pulas) aşarak orta Anadolu’ya uzanırlar,
ardından yurtlarına geri dönerler 48 . Güney Kafkasya’da Romalılar ile
Sasaniler arasındaki mücadelelerde adlarının 6. yüzyılın ortasına kadar
anılıyor oluşu Kuzey-doğu Karadeniz’de bir güç olarak varlıklarının
devamlılığı adına fikir sunabilmektedir. Romalılar ile Sasaniler arasında
bir boyutuyla Lazica’ya hâkim olmayı kapsayan söz konusu mücadelede
Sabirler yahut “Hunlar” adıyla tanımlanan bölgenin diğer güçleri
45
Bu çalışmada yer verilen tarihlendirmeler için Pohl, Curta, Venning ve Hassan’ın artsüremli tablo ve çalışmaları
(çelişkili tarihler için aynı sıra takip edilmek suretiyle) esas alınmıştır: Walter Pohl, The Avar: A Steppe Empire in
Central Europe (567-822), Ithaca, New York 2018, s. XIII-XIX; Florin Curta, Southeastern Europe in the
Middle Ages, Cambridge University Press, Cambridge 2006, XII-XIII; Timoty Venning, A Chronology of the
Byzantine Empire, Palgrave Macmillan, New York 2006, s. 78-142; Ümit Hassan, “Siyasi Tarih: Açıklamalı Bir
Kronoloji”, şurada: yay. haz. Sina Akşin, Türkiye Tarihi, C 1, Cem Yayınevi, İstanbul 1997, s. 144-151. Bu
yayınların sıralanan bölümlerine ayrıca atıf yapılmayacaktır.
46
Priscus Fragman 30 = Kaçar, a.g.e., s. 194-195.
47
İstvan Vasary, Eski İç Asya’nın Tarihi, Ötüken, İstanbul 2007, s. 197.
48
Malalas Chronographia XVI. 17 = Jeffreys vd., a.g.e., s. 227; Mallas’da Sabir Hunları ve Comes gibi diğer kimi
kaynaklar da sadece Hun olarak tanımlanan bu grup hakkında bir tartışma için bk. Berk Ulubeli, Ioannes Malalas
Kronografyası ve Türk Tarihi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
İzmir 2022., s. 77 vd. Malalas ilk seferden on beş yıl sonra aynı güzergahtan yaklaşıp bu sefer güney Anadolu’ya
yönelen bir başka Sabir seferini daha haber vermektedir. Bu sefer ve tartışması için bk. Ulubeli, a.g.t., s. 105 vd.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 67
durumsal davranarak Romalılar ile de Sasaniler ile de ittifak kurdukları
görünümünü sunmaktadırlar 49.
Yukarıda belirtildiği gibi Hun Hükümdarlığının çözülme
sürecinde
Roma
İmparatorluğunun
Balkan
sınırını
da
istikrarsızlaştırmıştır. Söz konusu çözülme sürecinde Dacia’da (Tuna
nehrinin kuzey-doğusu yaklaşık olarak çağdaş Romanya’da) Gepid
krallığı belirmiştir. Eskinden Hun egemenliğindeki unsurlardan bir diğeri
olan Ostrogotlar, Orta Tuna’dan (Pannonia/yaklaşık çağdaş Batı
Macaristan) Roma İmparatorluğu’nun Balkanlardaki topraklarına
geçmiştir. Daha sonra (488) Amal Theodoricus’un önderliğinde (471-526)
batıya yönelecek bu grup İtalya’da Ostrogot krallığını kuracaktır 50. Orta
Tuna’da, diğer bir ifadeyle Gepidlerin batısında ise Herul ve Süeblerin
ardından Lombardların etkinlikleri gözlemlenecektir 51. 5. yüzyılın son on
yılında yine eski Hun Hükümdarlığı Tuna sınırlarından doğu Balkanlara
derinlemesine ilerleyen Bulgarlar savaşta bir Roma komutanını öldürürler
(493) 52 beş yıl sonra (498) bu bölgeye yeni bir seferler düzenlerler.
Romalılar Bulgarlara karşılık vermek için on beş bin kişilik bir askerî
birliğin yer aldığı ve lojistik için beş yüz yirmi arabanın tahsis edildiği bir
sefer düzenlerler lakin başarısız olurlar (499) 53. Bir sonraki (502) Bulgar
akınında kendilerine karşı koyacak Roma birliklerinin yokluğunda Doğu
Balkanlar yağmalanır 54 . İmparator Anastasius’un Bulgar tehdidi
karşısında diğer bir önlemi İstanbul’un batısında Karadeniz ile Marmara
arasında uzanan Uzun Sur’u inşa ettirmesi ve surun savunması için yeni
bir komutanlık ihdas etmesidir 55.
49
Malalas Chronographia 17. 9.- 10. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 233-235; Procopius de Bellis II. 30.28; VIII. 16. 8.;
Agathias Historiae IV. 13. 7.
PLRE II ‘Theodoricus 7’
51
Herwing Wolfram, The Roman Empire and Its Germanic People, University of California Press, Berkeley
1997, s. 279-281.
52
Marcellinus Comes Chronica a. 493.2 = Croke, a.g.e., s. 31; Okan Çekil, Marcellinus Comes Kronografyası Ve
Türk Tarihi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2020, s. 96-97.
53
Marcellinus Comes Chronica a. 498-499.1 = Crook, a.g.e., s. 32; Iordanes Romana 356 = van Nuffelen vd.,
a.g.e., s. 206;
54
Marcellinus Comes Chronica a. 502 = Crook, a.g.e., s. 33.
55
Uzun Sur yahut Anastasius Suru olarak adlandırılan 58 kilometre uzunluğundaki duvar yaklaşık 505 yılında
yapılmış ve Iustinianus devrinde 540 yılında restore edilmiştir. Mitchell, a.g.e., s. 180; ODLA II, s. 1577-1578.
50
68 ABDULLAH ÜSTÜN
Doğrudan Karadeniz’in kuzeyindeki gelişmeleri gözlemleme
imkânına, Anastasius’un halefi I. Iustinus’un (518-527) buradaki
güçlerden “Hun”ların önderi Zilgibis’e hediyeler göndermesi sayesinde
ulaşılmaktadır (522 ?) 56 . Bu muhtemelen Roma-Sasani mücadelesi
denklemi adına atılmış bir adımdır. Zira bu esnada Sasani hükümdarı
Kavad, oğlu Hüsrev’in (Chosroes) I. Iustinus tarafından hami olarak evlat
edinilmesini talep eder lakin muhtemelen imparatorlukta veraset hakkı
doğuracağı endişesiyle bu talep imparator tarafından geri çevrilir 57. İlave
olarak Babası Sasani yanlısı Zamnaxes’in ölümü ardından Lazica tahtına
çıkan Ztathius, Sasani ittifakından ayrılıp Romalılar ile ittifak kurmayı
tercih eder. İstanbul’u devlet protokolüyle ziyaret eder ve vaftiz olur, bu
süreci Lazica’nın Hıristiyanlaşması takip eder 58.
Antlar büyük bir orduyla Tuna’yı aşarak Roma topraklarına
saldırır lakin Romalılar tarafından bozguna uğratılırlar (523) 59 . Aynı
dönemde imparatorluğun güney-doğu sınırında Apamea’ya kadar
uzanacak başarılı bir Saracen akını icra edilir, Iustinus bu akın karşısında
diplomasiye başvurur ve Saracenler ile barışı yapmaları ve onlar
tarafından esir alınan iki komutanının fidyesini ödemeleri için elçiler
gönderir 60 . Lazica kralının Romalıların dini Hıristiyanlığa geçişinden
sonra, Kavad Iberia (yaklaşık orta ve doğu Gürcistan) kralı
Gourgenes’den Sasanilerin dini Mecûsîliğe ihtida etmesini talep eder
(526). Bunun üzerine kral, Iustinus’a başvurur ve Roma
İmparatorluğu’nun Iberia’yı Sasanilere terk etmeyeceği güvencesini
almak ister. Iustinus, Iberialılara bu güvenceyi verir ve bir görevliyi yüklü
miktarda para ile Kerç’e göndererek oradaki “Hun”lardan Iberialılara
destek verecek bir ordu temin etmeye çalışır. Ancak Romalıların
Kırım’dan elleri boş dönmesi üzerine Iustinus bir komutanını kimi “Hun”
56
Malalas Chronographia 17. 10. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 234; Zilgibis için bk. PLRE IIB, s. 1203-1204.
Procopius de Bellis I. 11. 1-25.; Mitchell, a.g.e., s. 184, dn. 258.
Procopius de Bellis I. 12. 3.; Malalas Chronographia 17. 9.- 10. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 233-235.
59
Procopius de Bellis VII. 40. 4-5; PLRE IIA ‘Germanus 4’
60
Procopius de Bellis I. 17. 43-45. Apamea’ya Suriye’de Hama yakınlarındadır. Saracen, Arabistan kabilelerini bir
bütün olarak adlandırmak için Roma edebiyatında kullanılan bir şemsiye kavramdır.
57
58
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 69
askerlerle birlikte İberia’ya yollar lakin Sasaniler karşısında başarısız
olurlar ve Iberia soyluları Lazica’ya sığınır 61.
Roma İmparatorluğunu otuz sekiz yıl yönetecek (527-565)
Iustinianus’un tahta çıkmasının ardından Sasanilerle savaş yeniden başlar
(528). Kırım havalisindeki “Hun”ların hükümdarı Grod, İstanbul’da vaftiz
edilir ve Kerç de dahil olmak üzere bölgedeki Roma topraklarını
koruyacağı vaadiyle kendisine verilen hediyelerle ülkesine döner. Lakin
Kerç yakınlarındaki ülkesine dönünce eski inançlarına karşı aldığı tavır,
ölümüne yol açacak bir tepkiyle karşılanır. Ölüm haberini duyan
Iustinianus Gotlardan toplanan bir birliğin de yer aldığı Roma kuvvetlerini
bölgeye sevk eder ve savaşta bu grubu mağlup eder 62.
Saracenler yaptıkları yeni akında Roma İmparatorluğunun
doğudaki önemli kentlerinden Antakya’nın surlarına kadar ilerlerler, bu
durum imparatorluk adına doğu sınırındaki savunma sorununa da işaret
etmektedir (529) 63. Aynı dönemde Bulgarlar Doğu Balkanlar’ı (Thraciae)
yağmalarlar bir Roma komutanını öldürür, bir diğerini mağlup eder ve
birini de esri alırlar. 530 yılında düzenleyecekleri Balkan akının da ise beş
yüz kayıp verirler ve mağlup olurlar 64 . Bu sene Iustinianus hanesinden
Chilbudius’u Doğu Balkan komutanlığına getirmesiyle Tuna hattında,
yaklaşık üç yıl boyunca Romalıların üstünlük sağladıkları bir ara dönem
yaşandığı kaydedilmiştir 65 . Chilbudius’un komutasındaki bu süreçte
“Hun” (Bulgar), Sclaven ve Antların Tuna’yı aşarak imparatorluk
topraklarını yaptıkları akınlar engellenir, hatta Roma askerleri nehrin
kuzeyine geçerek bu grupların yayıldıkları alanlara hücumlar düzenler ve
orada yaşayanlardan esirler alırlar.
Romalılar Kuzey Afrika’da Vandallara karşı düzenleyecekleri
sefere (533-534) başlamadan önce doğu sınırının güvenliği adına
Sasanilerle -ismiyle müsemma olmayan- ‘Ebedi Barışı’ teyit ederler.
61
Procopius de Bellis I. 12. 4-7, 9-11; Mitchell, a.g.e., s. 198’de bu gelişmeleri Romalıların dini siyaseti ile
ilişkilendirmektedir.
62
Malalas Chronographia 18.14. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 250-251. Grod için bk. PLRE IIIA, s. 557-558.
63
Malalas Chronographia 18. 32. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 259; Mitchell, a.g.e., s. 200-201.
64
Marcellinus Comes Chronica a. 530 = Croke, a.g.e., s. 43; Çekil, a.g.t., s. 101 vd.
65
Procopius de Bellis VII. 14. 1-6.; PLRE IIIA, s. 286-287; Mitchell, a.g.e., s. 407.
70 ABDULLAH ÜSTÜN
İstanbul’da Nika isyanı (532 Ocak) ve Kavad’ın halefi olarak tahta çıkan
I. Hüsrev’in (531-579) iç karışıklıklarla uğraşması Roma-Sasani
antlaşmasına ortam hazırlayan unsurlar arasındadır. Antlaşmaya göre
Lazica Romalıların, Iberia Sasanilerin egemenliğinde olacak, Sasanilere
11 bin libra altın ödenecek, Romalılar sınır güvenliğini, Anastasius
devrinden beri çatışma konusu olan Dara’dan değil Constantina’dan
komuta edeceklerdir 66. Vandal seferine çıkan Roma ordusunda Sinnion ve
Balas adındaki kendi komutanlarının emrinde altı yüz kişilik “Hun” birliği
yer alır 67.
Vandal galibiyetinin ardından Ostrogot seferine çıkan (535) Roma
ordusuna, 537 yılında çoğunluğu Tuna Nehri’nin yukarısında yaşadığı
belirtilen “Hun” ve Slavlardan oluşan bin altı yüz süvari de katılır 68. Bu
örnekler Kuzey Karadeniz’deki güçlerin Romalılar ile ilişki biçiminde
sadece mücadelenin değil ittifakların da olduğunun imparatorluğun batı
hattındaki yansımalarıdır. Mücadele tarafında dönecek olursak “Hunlar”
Balkanlara yaptıkları yeni akında (539/540), Adriyatik Denizi’nden
İstanbul’un banliyölerine kadar sistemli bir yağma yaparlar, akının bir
kolu Thermopylae’a (orta-doğu Yunanistan) kadar uzanır, bir diğer kolu
Selanik havalisine ve Gelibolu yarımadasına erişir ve buradaki suru
aşamayı başarır 69 . Aynı dönemde Sasaniler etkili bir şekilde
imparatorluğun doğu bölgesi boyunca ilerler ve Syria’yı (yaklaşık Batı
Suriye) ele geçirirler. Romalılar için temel dezavantaj Ostrogotlara karşı
mücadele eden birliklerin ve Belisarius gibi komuta kademesinin İtalya’da
bulunmasıdır 70, İtalya’dan doğu sınırına erişim zaman almıştır. İtalya’daki
mücadelenin gereklilikleri Romalıları Lazica gibi kimi kayıplara rağmen
Sasanilerle beş yıllık bir ateşkes yapma durumunda bırakmış olmalıdır
(545) 71.
66
Procopius de Bellis I. 22. 2-8.; Mitchell, a.g.e., s. 201.
Procopius de Bellis III. 11. 11-12.; Balas için bk. PLRE IIIA, s. 169; Sinnion için bk. PLRE IIIB, s. 1156.
Procopius de Bellis V. 27. 2.
69
Procopius de Bellis II. 4. 4-11. Gelibolu (Thracia Chersones’i) suru yaklaşık 8,5 km uzunluğunda yarımadanın bir
tarafından diğerine uzanabilmektedir. Bu sur 478 depreminde tahrip olan 50 kuleye sahiptir. Iustinianus devrinde
güçlendirilen surun izleri Kavakköy’ün batısında günümüze ulaşmıştır. Procopius de Aedificiis IV. 10, 1-17.; ODLA
II, s. 1587.
70
Procopius de Bellis II. 4. 13-14.
71
Procopius de Bellis II. 28. 6-11; Jones, a.g.e., s. 288.
67
68
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 71
Karadeniz’in kuzeyindeki Gotlar Iustinianus’a kendilerine bir
piskopos göndermesi için elçiler yollar. Iustinianus büyük bir hevesle bu
talebi kabul eder (547-548) 72. Altıncı yüzyılın ilk yarısı tamamlanmadan
ilki “Hunlar” (544) ikincisi Slavlar (549) tarafından Batı Balkanlara iki
sefer daha düzenlenir 73 . Üç bin kişinin katıldığı Slav seferi ile Got
filosunun Dalmatia’yı (yaklaşık çağdaş Hırvatistan) yağmalaması aynı
dönemdedir. Slavlar ertesi yıl (550) İstanbul’un batısındaki Uzun Sur’a
uzanan bir sefer düzenlerler ve en geç bu tarihlerde Gepid ve
Lombardlarla temas kurarlar 74.
Lombardlarla Romalılar arasındaki bir yakınlaşmadan korkan
Gepidler, Kuturgurlar ile ittifak kurmak isterler (551). Kuturgurlar bu
talebe olumlu karşılık verir ve on iki bin askerden oluşan bir orduyu
Gepidlere gönderir. Lakin Gepidler, planladıklarından daha erken gelen
bu birliği Roma topraklarına yönlendirir ve onları teknelerle Roma
sınırlarına taşırlar. Kuturgurlar Roma topraklarını yağmalar, bunun
üzerine Iustinianus Uturgurlar’ı yıllık olarak kendilerine yapılan
ödemelere rağmen Kuturgur tehditlerinin önüne geçmemeleri nedeniyle
suçlar. Iustinianus’un bu kışkırtması üzerine Uturgurlar önce Kırım
Gotlarıyla ittifak kurarlar, Sandilchus’un 75 komutasında bir orduyla Don
Nehri’nin batısına geçerek Kuturgur topraklarına sefer düzenlerler. Uzun
bir savaştan sonra Kuturgur ordusunu bozguna uğratırlar, kadınlarını ve
çocuklarını köleleştirirler. Iustinianus yurtlarından kaçan iki bin
Kuturgura eşleri ve çocuklarıyla birlikte imparatorluk topraklarında -doğu
Balkanlar’da- yerleşeme hakkı tanır 76. Sandilchus, mağlup Kuturgurların
imparatorluğa yerleştirilmesini protesto etmek için İstanbul’a elçi
gönderir, Iustinianus bu tepkiyi ona sunduğu hediyelerle yatıştırır 77 .
Sasanilerin Lazica’ya sefer düzenledikleri sırada (557 Sonbaharı),
72
Procopius de Bellis VIII. 4. 9-13.
Procopius de Bellis VII.11.15-16, 29. 1-3; Mitchell, a.g.e., s. 602.
Procopius de Bellis VII. 38. 1-23.; Wolfram, a.g.e., s. 303; Whitby, a.g.y., s. 716.
75
Procopius “Sandil (Σανδίλ)”, Agathias ve Menandrus ise “Sandilhos (Σάνδιλχος)” olarak kaydetmiştir. 551-559
yıllarında Uturgurların hükümdarı (ὁ τῶν Οὐτιγούπων βασιλεύς/Procopius de Bellis VIII.19.8.). PLRE IIIA, s.
1111-1112.
76
Procopius de Bellis VIII. 18. 13-24., 19. 6-7. Sığınmacılar arasında daha önce Vandal seferine katıldığı ifade
edilen Sinnion önderliğindeki grup da yer almaktadır. PLRE IIIB, s. 1156.
77
Procopius de Bellis VIII. 19. 8-22.
73
74
72 ABDULLAH ÜSTÜN
Iustinianus
Kuturguların
Doğu
Balkanlara
akın
yapmayı
planlayabileceklerini değerlendirerek Uturgurları, bir kez daha
Kuturgurlar ile savaşmaya kışkırtır (yaklaşık 557/558). Sandilchus’a
elçiler göndererek ısrarcı bir şekilde talebini yeniler ve eğer Kuturguları
mağlup ederlerse onların önderi Zabergan’a yapmakta olduğu yıllık
ödemeleri kendisine göndereceğini vaat eder. Sandilchus Kuturgurlar ile
Uturgurların farklı önderler tarafından yönetilseler bile dilleri ve kültürleri
bir akrabalar olduklarını lakin onların atlarını ele geçireceklerini
böylelikle Kuturgurların Romalılar için tehdit oluşturamayacağını ifade
ederek savaşmaktan kaçınır 78.
Sabir, Bulgar, Kuturgur, Slavların akınları; Gotlar, Kuturgur,
Uturgurların biriyle mücadelesi; Zilgibis ve Grod önderliğindeki
güçlerinse diplomatik ilişkileri sayesinde gözlemlenen Karadeniz’in
kuzeyindeki unsurlar arasında, yüzyılın ikinci yarısının başlarında Avarlar
da yerini alır. Avarların Kuzey-doğu Karadeniz’de gözlemlenmesini
sağlayan erken gelişme (Aralık 557/Ocak 558) Candich başkanlığında bir
elçilik heyetini İstanbul’a göndermeleri, diğer bir ifadeyle diplomatik
temastır 79 . Aynı dönemde Zabergan önderliğinde Kuturgurlar Tuna
Nehri’ni geçerek veba salgınının yeniden baş gösterdiği İstanbul’a kadar
ilerler (Mart 559), akının Yunanistan’a ilerleyen kolu Thermopylae’da
durdurulur, üçüncü kol ise Gelibolu’ya yönelir ve Germanus
komutasındaki Romalılar tarafından püskürtülür 80. Ardından Kuturgurlar
ile Uturgurların kendi aralarındaki savaş başlar. Dönemin yazarlarından
Agathias, kimi ayrıntılarını paylaştığı bu savaşa Iustinianus’un Uturgurları
Kuturgurlara mücadeleye teşvik etmesinin yol açtığını ifade etmektedir.
Zira Kuturgurlar imparatorluğun Balkanlardaki topraklarını hedef alan
78
Menandrus Fragman 2 = Blockley, a.g.e., s. 42-45. Blockley, Menandrus’un Sasanilerin Lazica seferi ile
muhtemel Kuturugur tehdidi karşısında Iustinianus’un Uturgurlarla çözüm üretme çabalarını eşsüremli olarak
göstermesine rağmen, Utugurlar ile Romalılar arasındaki diplomatik teması 559 yılı sonrasına, Agathias’ın yukarıda
sunulan Kuturgur-Uturgur savaşı sonrasına, tarihlendirmektedir. Blockley, a.g.e., s. 251 son not 8. KuturgurUturgurlar arasındaki olayların başka ve karışık bir kurgusu için bk. A. Ahmetbeyoğlu, "Bulgarları Oluşturan
Boylardan Kutrigurlar ve Utigurlar", Tarih Dergisi, S 51, İstanbul 2010, s. 10-16.
79
Malalas Chronographia 18. 125. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 296; Menandrus Fragman 5. 1. = Blockley, a.g.e., s. 4849. Candich için bk. PLRE IIIA, s. 269.
80
Agathias Historiae V.11.5-V.12.1.5.; Malalas Chronographia XXVII.129 = Jeffreys vd., a.g.e., s. 297. Malalas,
bu olayda Kuturgurları anmayıp, akını “Hun”ların ve Slavların yaptığını ifade etmesiyle Agathias ve Menandrus’dan
ayrışır. Tartışma için bz. Ulubeli, a.g.t., s. 116-121.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 73
yukarıda değinilmiş seferleri düzenlemektedirler ve Iustinianus
Romalıların bölgedeki müttefiki olan Uturgurlardan aralarındaki
antlaşmaların gereği olarak bu seferleri önlemek için Kuturgurlara
mücadele etmelerini beklemektedir. Sandilchus bu sefer savaşmayı kabul
eder ve her iki tarafı da olabildiğince yıpratan bir harp başlar 81. Dönemin
edebiyatında, aralarındaki bu savaştan sonra her iki grubun bağımsız
hareketine denk gelinmez.
Hun çözülme süreci ve akabinde Karadeniz’in kuzeyine uzanacak
şekilde yayılan yeni siyasal/askerî güçler Roma topraklarına sefer
düzenleme ve yerleşme, Romalılarla ittifak kurarak ordularına katılma
faaliyetlerinin dışında imparatorluğunun iç mücadelelerinde de yer
almışlardır. Gotlar ve Bulgarların rol aldığı, Zeno’un imparatorluğunda
Issauria kliğinden kaynaklanan gerilim ortamında Theodoricus Strabo
(481) ve Anastasius’un imparatorluğunda Monofizitlerle Kalkedoncular
arasındaki gerilim ortamında Vitalianus (513-514) isyanları bunlara örnek
gösterilebilir 82.
3.2. Avar Kağanlığından Türk Kağanlığına: Yeniden Birlik Mi?
6. yüzyılın ikinci yarısının başlarında Avarlar, Karadeniz’in
kuzey-doğusunda belirmelerinin 83 ardından batı yönünde Tuna Nehri’ne
kadar ilerleyeceklerdir. Bu süreçte (yak. 559-561), Onogur, Zali, Sabir ve
Antlar örneğinde belirtildiği 84 gibi, Kırım yarımadası hariç 85 Karadeniz’in
kuzeyindeki güçlere hükmettikleri anlaşılmaktadır. Böylelikle Türk
Kağanlığının kuzey-doğuda belirmesine kadar Karadeniz’in kuzeyinde
81
Agathias Historiae V.12.6-7. V. 24. 2. vd.
Strabo (PLRE IIB “Theodoricus 5”) için: Marcellinus Comes Chronica a. 481 = Croke, a.g.e., s. 28, tartışma için
bk. Çekil, a.g.t., s. 94-95.; Vitalianus (PLRE IIB “Vitalianus 2”) için: Iordanes Romana 357-359; Marcellinus
Comes Chronica a. 514.1., 515.4-5, 516; Malalas Chronographia 16.16. = Jeffreys vd., a.g.e., s. 225-227, tartışma
için Ulubeli, a.g.t., s. 67-79.
83
Önce Ogur, Onogur, Saragur ardından Sabir ve son olarak da Avarların Karadeniz’in kuzey-doğusuna uzanan
alandaki faaliyetlerinin altıncı yüzyıl kaynaklarına yansıması, Priscus’un 460li yıllara ait kaydında bu grupların
göçleri hakkındaki anlatımıyla uyumludur. Priscus Avarların’ın Sabileri, Sabirlerin ise Ogur, Onogor, Saragurları
yayılım alanlarından çıkardıkları bu nedenler sonuncular buraya geldiklerini kaydetmiştir. Priscus Fragman 30 =
Kaçar, a.g.e., s. 194-195. Yukarıda ele alındığı gibi altıncı yüzyılda ise önce Sabirler, ardından burada görüldüğü
üzere Avarlar Kuzey-doğu Karadeniz’de belirtmektedirler.
84
Menandrus Fragman 5. 2-3 = Blockley, a.g.e., s. 48-51; Szadeczky-Kardoss, a.g.y., s. 284; Pohl, a.g.e., s. 48.
85
Vasiliev, a.g.e., s. 73.
82
74 ABDULLAH ÜSTÜN
egemenliğin monopolleştiği izlenimi uyanmaktadır 86 . Avarların batıya
yönelmesi Tük Kağanlığının Roma İmparatorluğuyla 560lı yıllardan
itibaren kurduğu diplomatik, 570li yıllardan itibaren askerî faaliyetlerle
bölgeye nüfuz etmesiyle ilişkili görünmektedir 87 . Roma yazarlarının 88
anlattığına göre imparatorlukla temas kuran Türk Kağanlığı önderleri,
Avarları kendi tebaaları olarak görmekte ve onların kendi
egemenliklerinden firar ettiklerini iddia etmektedirler.
Bayan 89 Avar Kağanlığında tahta çıkar (560-582), yaklaşık aynı
dönemde Gepidlere karşı ittifak kuracağı Lombardların kralı Alboin
(560/561-572) olur. İlk Türk Kağanlığı elçilik heyeti Roma
İmparatorluğu’na ulaşır (562/563) ve Romalılardan Avarlarla ittifak
kurmamalarını talep ederler. Elçiliğin bir diğer gündemini daha önce
Sasaniler üzerinden yapılması planlanan ipek ticaretinin onlar tarafından
geri çevrilmesi üzerine doğrudan Roma pazarına ulaştırma çabası
oluşturmuş olmalıdır 90 . Bu dönemde Romalılar ile Sasaniler arasında
“Hun”, Alan yahut Kafkaslardan yönelebilecek diğer güçlerin Roma
İmparatorluğuna ulaşmasına Sasanilerin engel olması, Romalıların da
bölgeye yahut Sasani sınırlarının herhangi bir başka hattına Sasanilere
karşı askerî birlik göndermemelerini karara bağlayan bir antlaşma
yapılır 91.
Avarların Franklara karşı Orta Avrupa’ya uzanan seferi (562) kral
I. Sigibert tarafından Elbe nehri yakınlarında püskürtülür. Avarların
86
Szadeczky-Kardoss, a.g.y., s. 287. 560lar sonrasında Avarların ilgisinin Karadeniz’i kuzeyi dışarda kalacak şekilde
doğu ve güney-doğu Avrupa yöneldiği ve önleyici olarak kabul ettiği Ant seferi hariç bu bölgeye nüfuz etmeye
çalıştıklarının gözlemlenemediği iddiasına dayanan karşı görüş için bk. Pohl, a.g.e., s. 50 ve s. 423 son not 152.
Lakin Karadeniz’in kuzey-doğusuna nüfuz eden Türk Kağanlığı dışında bölgede bağımsız hareket eden bir güç de
gözlemlenememektedir.
87
Evagrius Historia Ecclesiastica V. 1.; Vasiliev, a.g.e., s. 74-76., Wolfram, a.g.e., s. 304.
88
Menandurus Fragman 4.2. = Blockley, a.g.e. s., 44-47; Simocattes Historiae VII. 7.
89
Baianus (Βαϊανός) PLRE IIIA, s. 167-169. Bayan’ın kağanlık dönemi “561?-582/585” olarak verilmektedir.
90
Sinor, a.g.y., s. 405-406. Chavannes, dönemin aynı zamanda bir mübadele aracı olan ipeğin Hint Okyanusu
üzerinden deniz, Orta Asya üzerinden karayoluyla Sasani ve Romalı pazarına ulaşmakta olduğunu belirtir. Bu
durumda aracılar Hint Okyanusu denizcileri yahut Orta Asya halklarının tüccarlarıdır. Yukarıda zikredilen olay Türk
Kağanlığının Eftalitlere ve dolayısıyla ipek ticaretinin aktörleri Soğdlara hâkim olmalarının ardından gelişmektedir.
Anlaşıldığı kadarıyla Soğd tüccarlar yeni hakimleri Türk Kağanlığından Sasanilere ve onların üzerinden Romalılarla
ipek ticareti yapabilmek için Sasanilerle antlaşma yapılmasını talep etmişlerdir. Edouard Chavannes, Batı Türkleri,
Selenge, İstanbul 2007, s. 296.
91
Menandrus Fragman 6. 1. str. 315-320 = Blockley, a.g.e., s. 70-71 ve s. 255-256, son not 49. Özellikle
antlaşmanın ödeme ile birlikte kimi diğer ayrıntıları için; Mitchell, a.g.e., s. 185, dn. 260.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 75
Karadeniz’in
kuzey-batısından
Romalılara
gönderdikleri
elçi,
imparatorluğa yerleşme talebini müzakere eder (563), Romalılar
imparatorluk topraklarının işgaline yol açabileceğini değerlendirerek
Avarların yerleşme taleplerini geri çevirirler 92 . II. Iustinus’un Roma
İmparatorluğu tahtına çıkışının (Kasım 565) hemen sonrasında Targitius
önderliğindeki Avar elçilik heyeti İstanbul’a gelir, imparator Avarlara
ödeme yapmayı ve hediye vermeyi reddeder 93. Buna rağmen muhtemelen
Türk Kağanlığının tehdidi nedeniyle 94 Avarlar sefer rotası olarak Roma
İmparatorluğunu değil Frank Krallığını belirlerler ve ikinci kez orta
Avrupa’ya sefere çıkarlar ve bu seferde başarılı olurlar (566). Bunun
üzerine Frank kralı Sigibert onlara buğday unu, sebze, koyun ve sığır gibi
gıda tedariki sağlar ve onlarla ittifak kurar 95. Bu yıl ayrıca Romalıların
desteğiyle Gepidlerin Lombardları mağlup etmesi ve 566-567 Kışında
Gepidlere karşı Lombardlardan gelen talep üzerine Avar-Lombord
ittifakının kurulması gerçekleşir 96. Bu ittifakın sonra Lombardlar Gepidler
karşısından belirleyici bir zafer kazanır, Gepid kralı bu savaşta ölür ve
Gepid toprakları Avarların eline geçer. Ertesi senenin (568) baharında
Lombardlar Pannonia’daki topraklarından ayrılarak, Romalıların
Ostrogotlara karşı verdikleri uzun mücadele sonunda geri kazandığı
İtalya’nın kuzeyine yönelirler, ardından Avarlar Karpatların batısına
geçerek Orta Tuna’ya doğru yayılırlar ve Lombard topraklarını ele
geçirirler. Avarlar, bu yayılımlarında bölgeye Slav tebaalarını da
getirirler 97.
Türk Kağanlığının Maniakh başkanlığındaki elçilik heyeti 568
yılının sonunda İstanbul’a ulaşır, 569-571 yıllarında Zemarchus
başkanlığındaki Roma elçilik heyeti Batı Türk Kağanlığını -İstemi 98
92
Menandrus Fragman 5. 4. = Blockley, a.g.e., s. 50-53.
Menandrus Fragman 8. = Blockley, a.g.e., s. 92-97; Targitius (Ταργίτης/Targites – Ταργίτιος/Targitios) için bk.
PLRE IIIB, s. 1217.
94
Pohl, a.g.e., s. 57-60.
95
Menandrus Fragman 11 = Blockley, a.g.e., s. 126-129 ve s. 267, son not 151.; Gregorius Historia Francorum IV.
29.
96
Menandrus Fragman 12. 1-2. = Blockley, a.g.e., s. 128-131.
97
Paulus Diaconus Historia Langobardorum II. 6. ve 26; Wolfram, a.g.e., s. 284-285.
98
Her ne kadar metinde İstemi olarak gösterilmişse de Menandrus’un fragmanları sayesinde haberdar olunan bu
ismin -Sizabulus/Silzibulus (Σιζάβουλος/Σιλζίβουλος)- tarihselleştirilmesi tartışmalıdır. Marquart (1903) ve
Stein’inden (1919) itibaren Batı Türk Kağanı İstemi ile özdeşleştirilmiş olmakla birlikte Sinor, Türk Kağanlığı
93
76 ABDULLAH ÜSTÜN
kağanı- ziyaret eder 99. Romalılar Avarlar karşısında zafer kazanır (570),
Avarlar buna dört yıl sonraki (574) zaferleriyle karşılık vereceklerdir 100.
Avarlarla Romalılar arasındaki Romalıların yıllık 80 bin solidi ödemeyi
kabul ettiği yeni bir antlaşma (574/575 Kışı) imzalanır 101. Bu zafer 572
yılında başlayan ve yirmi yıl sürecek olan Roma-Sasani savaşı nedeniyle,
bölgedeki Roma birliklerinin doğuya kaydırıldığı bir ortamda gerçekleşir.
Roma İmparatorluğu ile Türk Kağanlığı arasındaki kısa süreli dostluğun
Sasaniler ile Romalılar arasında gerileme yol açtığı ve söz konusu uzun
soluklu savaşı tetiklediği iddia edilmiştir 102 . Savaşın erken dönemi
Sasanilerin başarılarıyla gelişir, örneğin orta-doğu hattında stratejik
öneme sahip Dara’yı ele geçirirler. Bunun üzerine Romalılar Sasanilere
yapacakları 45 bin solidilik ödeme karşılığında bir yıl süreli bir ateşkes
elde ederler 103.
Roma-Avar antlaşmaları ise İmparatorluğun Türk Kağanlığıyla
gerilim yaşamasına yol açar. Nitekim Batı Türk Kağanlığı’nın yeni
hükümdarı Türkşad’a 104 gönderilen Valentianus başkanlığında Roma
elçilik heyetine Türkşad, Avarlarla yaptıkları antlaşma nedeniyle tepki
gösterir. Diplomatik boyutta kalmayan bu gerilim sonucunda, Türk
Kağanlığı tebaaları Uturgurlar ile birlikte Roma egemenliğindeki Kerç’i
ele geçirirler (576-577) ve Chersonesus yakınlarına kadar ilerlerler.
Böylelikle Türk Kağanlığı yaklaşık Dinyeper’e doğru uzanan alanda
elçilik heyeti başkanı olan Maniah’ın bağlı olduğu önderin yani Sizabulus’un kağanlıktaki statüsünü -dört kağanın
üstü şeklinde- Romalılara abartarak sunmasından kaynaklanan hatalı bir özdeşleştirme de söz konusu olabileceğine
işaret eder. Menandrus onun hakkında Türk Kağanlığın Sogdia’yı kapsayan bölümüne hükmetmesi, Eftalitlere sefer
düzenlemesi, kağanlığın varsıllıklarına zarar veren Avarları intikam almakla tehdit etmesi, Sogdların talebi üzerine
ipek ticareti için önce Sasani hükümdarı Hüsrev’e ardından Romalılara elçilik heyeti göndermesi, Romalılarla ittifak
kurması gibi hususları kaydetmektedir. Menandrus Fragman 4.2. = Blockley, a.g.e., s. 44-47; Menandrus Fragman
19.1. = Blockley, a.g.e., s. 172-173; PLRE IIIA, s. 1163-1164; Sinor, a.g.y., s. 406-407 ve 409-410.; Gyula
Moravcsik, Byzantinoturcica, C 2, Budapeşte 1958, s. 275; Blockley, a.g.e., s. 262, son not 112.
99
Menandrus Fragman 10. 1.-5 = Blockley, a.g.e., s. 110-127.
100
Menandrus Fragman 15. 2-3. = Blockley, a.g.e., s. 148-151; Evagrius Historia Ecclesiastica V. 11.; Pohl, a.g.e.,
s. 76-78.
101
Antlaşmanın Tiberius’un caesar olması merkezinde tarihlendirmesi ve diğer sorunları hakkında bir tartışma için
bk. Pohl, a.g.e., s. 78 ve 429 son not 34.
102
Alexander A. Vasiliev, Bizans İmparatorluğu Tarihi, Alfa Yayınları, İstanbul 2016, s. 204 ve dip not 116.
Savaşın diğer nedenlerini de kapsayan bir açıklama için bk. Mitchell, a.g.e., s. 593.
103
Evagrius Historia Ecclesiastica V. 10.; Menandrus Fragman 18. 2. = Blockley, a.g.e., s. 158-159.
104
Menandrus’un fragmanlarında geçen bu antroponim, Turksa(n)thus (Τούρξαθος ayrıca Τούρξανθος) olarak
kaydedilmiştir, Türkçe karşılık olarak, örneğin Sinor tarafından, Türkşad önerilmiştir. Menandrus tarafından
İstemi’nin (Sizabulus) oğlu, Tardu’nun kardeşi ve kağanlığın sekiz hükümdarın biri olduğu kaydedilmiştir. PLRE
IIIA, s. 1333; Sinor, a.g.y., s. 408; Moravcsik, a.g.e., s. 269.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 77
yayılmış yerel grupları kontrolü altına almakla kalmamış, bu gruplardan
Uturgurlar ile birlikte Roma egemenliğindeki Kerç’i de kendi
egemenliğine katmış ve Kırım’ın ortasına kadar ilerlemiş olmaktadır 105.
Iustinianus döneminde bu bölgede inşa edildiği kaydedilen 106 surlar en
azından Kerç’i bu seferden korumak için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
İlgili dönemle ilgili zengin sayılabilecek tarihsel tanıklığa sahip
olunmasına rağmen 550li yılların başlarından itibaren yaklaşık otuz yıl
boyunca kaynaklarda herhangi bir Slav akınından bahsedilmez 107 .
Yunanistan seferlerinin ilk büyük dalgası gerçekleştirmeleriyle (578) Slav
akınlarıyla ilgili verilerle yeniden karşılaşılmaya başlanır108. Roma ordusu
doğu sınırında Sasanilerle mücadele etmektedir, bu nedenle Tiberius
tarafından Bayan Slavlarla savaşmak için kışkırtılır. Zaten Bayan, Slav
önderi Dauritas’a Avar egemenliğine girmesi talebini geri çevirdiği için
düşmanlık beslemektedir. Böylelikle Romalıların lojistik desteğiyle
Avarlar, Tuna’nın kuzeyindeki Slav yerleşimlerine tahrip edici bir sefer
düzenlerleler 109. Romalılarla ittifakın ardından Avarlar Gepid topraklarını
ele geçirmeleri nedeniyle kendi hakları olarak gördükleri Roma şehri
Sirmium’u kuşatırlar, ele geçirmeleri üç yılı bulur (579-582) 110 . Avar
kağanı Bayan ile Roma imparatoru Tiberius arasında Romalıların yıllık
ödemelerinin 80 bin solidide bırakıldığı ve Romalıların aksattığı
ödemeleri kapsayan yeni bir barış anlaşması imzalanır (582) 111 . Bu
tarihten sonra Bayan’ın oğullarından biri Avar kağanı olur (yak. 583- yak.
602/620), yaklaşık aynı dönemde (582-602) Roma İmparatorluğu tahtında
Avarlar ile bu antlaşmayı imzalayan Mauricius bulunmaktadır.
105
Menandrus Fragman 19. 1.-2 ve 21. 2. str. 21-22= Blockley, a.g.e., s. 170-179 ve 224-225; Evagrius Historia
Ecclesiastica V. 1. Vasiliev’e göre 575 yılında yayınlanan Novella’da Kerç ve Chersonesus’a vergi muafiyeti
tanınmış olması her iki şehrinde bu tarihte (575) Roma egemenliğinde olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.
Alexander A. Vasiliev, The Goths in Crimea, The Mediaeval Academy of America, Cambridge 1936, s. 74-76.
Kerç’deki Roma askeri birliği hakkında bk. Jones, a.g.e., s. 661.
106
Procopius de Aedificiis V. 2. 1-5.
107
Curta, a.g.e., s. 58; Pohl, a.g.e., s. 151-152.
108
Menandrus Fragman 20. 2. str. 153-155 = Blockley, a.g.e., s. 190-191. Tartışma için bk. Pohl, a.g.e., s. 80-81.
109
Menandrus Fragman 21 = Blockley, a.g.e., s. 192-195.
110
Menandrus Fragman 25.1. = Blockley, a.g.e., s. 216-223.
111
Simocattes Historiae I. 3. 11-13.
78 ABDULLAH ÜSTÜN
Türk Kağanlığında iç karışıklıklar yaşanır (yak. 582/583),
Tarniakh, Kotzagir ve Zabender gruplarından yaklaşık on bin kişi
kağanlıktan kaçarak Avarlara katılırlar (yak. 583) 112. Slav akınlarının yeni
bir dalgası imparatorluğun Balkan eyaletlerini vurur (583/584),
Yunanistan bu akınların giderek artan bir şekilde hedefi olur. Roma
İmparatorluğu Avar Kağanlığına ödeme yapmayı reddedince Avarlar
Belgrad, Viminacium ve Augusta’yı ele geçirirler, Roma elçilisinin kağan
nezdindeki temasları başarısız olur (584 Sonbaharı) 113 . İkinci bir
imparatorluk misyonu kağanlığa yapılan ödemelerin 80 bin solidi olarak
belirlendiği bir anlaşmada mutabık kalırlar (585 İlkbaharı). Bir buçuk yıl
kadar sonra imparatorluğa sığınmış Avar rahip Bookolabras’ın
kışkırtmasıyla Mauricius Avar elçisi Targitius’u tutuklar, Avarlar
Balkanlardaki kimi yerlere (Aquis, Bononia, Ratiaria, Apiaria,
Durostorum, Zaldapa, Pannasa, Tropaeum Traiani ve Marcianopolis) akın
düzenlerler ve yağmalarlar, Avarların önderliğinde Slavların Selanik
kuşatması ise başarısız olur (586 Sonbaharı). Avar-Roma mücadelesi bir
sonraki sene devam eder, Romalılar genelde bu Avar seferini
püskürtmekte başarılı olur. Lakin ardından Avarlar Slavlarla birlikte
Patras’ı (Kuzey-batı Mora) ve diğer Yunanistan şehirlerini ele geçirir ve
Yunanistan’da yerleşmeye başlarlar (587/588) 114.
Yaklaşık yirmi yıl süren, Romalıları askeri birliklerini doğu
cephesinde bulundurmaya zorlayan dolayısıyla Balkan sınırında yeterince
birlik bulundurmayı engelleyen ve Romalıların üstünlüğüyle sonuçlanan
Roma-Sasani savaşından sonra, yeni Sasani hükümdarı II. Hüsrev (590628) ile Mauricius arasında bir barış imzalanır (591) 115. Böylelikle Roma
İmparatorluğu için odağına Avar sorununu alma ortamı oluşur ve artık
imparatorluk, aşağıda görüleceği üzere savunma savaşlarının yanında
saldırı savaşları da yapmaya başlar. Kısa süreli ateşkes yahut barış
süreçleri dışında Mauricius’un ölümüne kadar devam eden Roma
112
Simocattes Historiae VII. 8. 16-17; Türk Kağanlığındaki gelişmelere uzanan boyutuyla bu göç olayının tartışması
ve tarihlendirilmesi için bk. Pohl, a.g.e., s. 92-93, 264-265.
Simocattes Historiae I. 4. 3-9.
114
Simocattes Historiae I. 7.; Pohl, a.g.e., s. 96.
115
Simocattes Historiae V. 15. 2.
113
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 79
hücumlarının hedefinde Avarlar kadar onların egemenliğindeki Aşağı
Tuna Slavları da yer alır 116 . Romalıların hücumu başlamadan Slavlar
Belgrad’a (Singidunum) yeni bir akın yaparlar, Avarlar Marmara
Ereğlisi’nde (Heraclea) Romalılara karşı zafer kazanır, Roma komutanı
Priscus’u Çorlu’da (Tzurullon) kuşatırlar ve Avarlar ile Romalılar
arasındaki antlaşma yenilenir (592) 117 . Aynı yıl Bavarialılar Slavlara
(Sclabi) karşı sefer düzenlerler ve zafer kazanırlar 118. Ertesi sene Aşağı
Tuna’nın kuzeyindeki Slavlara karşı Priscus komutasındaki Roma seferi
düzenlenir, Ardagast ve Musocius’a tabi Slavlar karşısında zaferler
kazanılır 119 . Lakin Slavların Doğu Bulgaristan’daki üç yerleşime
(Zaldapa, Scopi ve Aquae) akınına engel olunamaz, Romalılar
imparatorun kardeşi Petrus komutasında Slavlara karşı yeni bir sefer
düzenlerler (594) ve Peiragastus önderliğindeki grubu mağlup etmelerine
rağmen seferin sonunda Helibacius (Iolamita) nehrinde Slavlara mağlup
olurlar 120.
Yeniden bölgedeki Roma ordularının komutanlığına getirilen
Priscus, Avarlara karşı bir sefer düzenler, Belgrad’da çatışma yaşanır
lakin imparatorluk donanması şehri korumayı başarır, bunun üzerine Avar
akını Balkanların batısına yönelir (595) 121 . Bavarialıların Slavlara
hücumuna Avaralar karşı hücumla cevap verir ve ordularını bozguna
uğratırlar (595) 122. Tuna nehri boyunca on sekiz aylık bir barış dönemi
yaşanır (596/597). Bu süreçte Avarlar Orta Avrupa’ya akın yapar, 597
Sonbaharında ise yeniden Tuna boyunca sefer düzenlerler ve Kuzey-batı
116
Curta, a.g.e., s. 67. Simocattes’in sorunlu zaman dizimi nedeniyle Romalıların Avarları öncelikli sorun olarak
tanımlaması ve aksiyon geliştirmesinin 592 yılı mı yoksa 595 yılı itibarıyla mı geçerli olduğu tartışmalıdır.
Szadeczky-Kardoss’un da belirtiği gibi 592 daha olası görünmektedir. Szadeczky-Kardoss, a.g.y., s. 287-288;
Whitby, a.g.y., s. 721.
117
Simocattes Historiae VI. 2.
118
Paulus Diaconus Historia Langobardorum IV. 7.
119
Simocattes Historiae VI. 7. 1-4 ve 9. 1-13. Ardagast için bk. PLRE IIIA, s. 106; Musocius için bk. PLRE IIIB, s.
906. Bu maddede “Musocius”un bir antroponim değil unvan olma ihtimali kaydedilmiştir.
120
Simocattes Historiae VII. 4. 13.; Pohl, a.g.e., s. 177-179; Anna Kotlowska vd., “The image of Slavs in the Work
of Theophylact Simocatta” şurada: ed. J. Lux, B. Štular, K. Zanier, Slovani naša dediščina/Our Heritage: The
Slavs, Vestnik XXVII, Zavod za varstvo kulturne dediščine Slovenije, Ljubljana 2018, s. 25. Peiragastus için bk.
PLRE IIIB, s. 988.
121
Simocattes Historiae VII. 12. 1.
122
Paulus Diaconus Historia Langobardorum IV. 10.
80 ABDULLAH ÜSTÜN
Karadeniz kıyısındaki Tomi (Constanta) yakınlarında kışlarlar 123 . Bir
sonraki yıl Doğu Balkanlarda savaş olur ve Iatrus’da Roma ordusu yenilir,
Avarlar Drizipera’yı (Lüleburgaz yakınlarında) ele geçirir lakin orduda
verem salgını baş gösterir. Bu ortamda Romalılar ile Avarlar arasında;
Avarlara yapılan yıllık ödemenin 120 bin solidiye çıkarılmasının,
Avarların da Slavlara karşı mücadele etmesinin karara bağlandığı,
Tuna’nın Avar-Roma sınırı olarak benimsendiği bir antlaşmayla barış
sağlanır 124 . Türk Kağanı Tardu Roma İmparatorluğuna kendini “yedi
iklimin hükümdarı” olarak gösterdiği mektubu ileten elçileri gönderir.
Romalılar Priscus komutasında Avar topraklarına derinlemesine girerek
savaşı yeniden başlatırlar ve Avarlara otuz bin kayıp verdir ve mağlup
ederler (599) 125 . Avarlar, Lombard ve Franklarla barış yaparlar (600).
Avar, Slav ve Lombardlar Istria’ya akın düzenlerler (602) 126 . Apsikh
önderliğindeki Avarlar Antları mağlup ederler, Roma ordusu eş zamanlı
olarak Aşağı Tuna’nın kuzeyindeki Slavlara hücum eder 127. Romalıların,
ordunun Slav topraklarında kışlaması planı orduda isyana yol açar ve
Phocas önderliğindeki ayaklanma Mauricius’un öldürülmesi ve kendisinin
tahta çıkmasıyla sonuçlanır. Böylelikle Roma’nın Tuna’nın kuzeyine
uzanan karşı saldırı stratejisi de sonlanmış olur.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Yukarıda (3.1 ve 3.2) önemli bir kısmı Balkanlarda gerçekleşen
olaylar kronolojik olarak sunulmuştur. Roma İmparatorluğu’nun
Balkanlardaki topraklarında gerçekleşen söz konusu olayalar iki
boyutuyla Karadeniz’in kuzeyiyle bağlantılıdır. Birincisi, Karadeniz’in
kuzeyindeki güçler tarafından üretilmiş yahut onlarla ilişkili
olabilmektedir ve yoğunlukla Balkanların doğusunda, Karadeniz tarafında
meydana gelirler 128. İkincisi, Karadeniz’in kuzeyindeki güçlerin özellikle
Balkanlarda gözlemlediğimiz bu askerî faaliyetleriyle ele geçirdikleri
123
Simocattes Historiae VII. 13-15.
Simocattes Historiae VII. 14.7-15.14.
Simocattes Historiae VIII. 2-3.
126
Paulus Diaconus Historia Langobardorum IV. 27.
127
Simocattes Historiae VIII. 6. 1.
128
Curta, a.g.e., s. 53.
124
125
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 81
varsıllıkların, kendi topraklarındaki toplumların sosyal ve ekonomik
dönüşümleri üzerine tesir ettiği değerlendirilmektedir 129 . Procopius,
Iustinianus devrinde Balkanlarda altı yüzden fazla askeri yapının inşa
edildiğini veya bakım ve onarımdan geçirildiğini, bu rakamın
imparatorluğun Asya’daki tüm topraklarında yapılanlardan sekiz kat daha
fazla olduğunu kaydetmektedir 130 . İmparatorluğun söz konusu imar
faaliyetine ihtiyaç duyması, Tuna’nın kuzeyindeki güçlerin akınlarının
siyasi-askeri etkisini belirginleştirmektedir. İlave olarak Balkan
eyaletlerinden vergi toplama güçlükleri yahut buradaki kimi eyaletleri için
vergi muafiyetleri hakkındaki Roma kanunları, bir yandan akınların
bölgeye olan iktisadi etkisini diğer yandan akınları düzenleyenler
tarafından buradaki varsıllıkları ele geçirdiklerini gösteriyor olmalıdır 131.
Ayrıca bu olaylar, her ne kadar örneğin yüzyılın ikinci yarısındaki askerî
harekâtların baş aktörü olarak gözlemlenen Avarlar için geçerli olmasa da
Balkanlardaki demografik dönüşüme, Slavlaşma, sürecine de işaret
etmektedir 132 . Ancak çatışma durumu Kardeniz’in kuzeyindeki güçlerin
aynı zamanda, yukarıda örneklendirildiği gibi Roma ordularının birlikleri
arasında yer alması adına bir engel oluşturmamaktadır. Dolayısıyla
uluslararası ilişkiler boyutuyla zaman zaman batıda Avrupa’nın -örneğin
Frank Krallığı- doğuda Asya’nın -örneğin Türk Kağanlığı- içlerine doğru
derinleşen bir mekâna yayılmış güçler arasında çok yönlü bir ilişki ağı
resmi oluşmaktadır. Kuzey Karadeniz için bu çerçeve temelde, günümüze
ulaşan edebi kaynakların yazarları olan Roma entelektüellerinin
perspektifine bağımlıdır.
Doğrudan Karadeniz’in kuzeyinde gözlemlenen gelişmeler,
siyasal-askerî boyutuyla Hun Hükümdarlığının çözülme sürecinden Avar
Kağanlığının oluşum sürecine kadar geçen dönemde farklı güçleri
barındıran bir görünüm sergilemektedir. 6. yüzyılın ikinci yarısında Avar
129
İstoryia Ukrainskoy SSR, s. 283 vd.; Whitby, (a.g.y., s. 715-716.) Slavların, Romalıların yanı sıra Avarlar ve
Bulgarlara karşı mücadele etmelerinin onlar arasında sosyal ve siyasal dönüşüme yol açmış olabileceğine işaret
etmektedir.
130
Procopius de Aedificiis IV.
131
Curta, a.g.e., s. 44-45, 60.
132
Wolfram, a.g.e., s. 307’de 6. ve 7. yüzyıllardaki Slav yayılımının kalıcılığını Baltık Denizi’nden Mora
Yarımadası’na uzanan bir ölçekte sunar. Ayrıca bk. a.g.e., s. 304.
82 ABDULLAH ÜSTÜN
ve Türk Kağanlıklarının dâhil olmasıyla yenilenen, siyasal bağlamda ise
monopolleşen bir görünüme evrilmektedir. Çeşitliliğin toplumsal-dilsel
alan için de geçerliliğini koruduğu kabul edilebilir. Şöyle ki Kerç ve
Chersonesus gibi Kırım’ın sahil şehirlerindeki Roma egemenlik alanında
Yunanca ve/veya Latince; yarımadadaki Gotlar ise Germen dillerini
kullanıyor olmalılardır. Kuzey-doğu Karadeniz’de Ogur, Onogur, Saragur,
Sabir, Uturgur ve Türk Kağanlığının; ortada Bulgar ve Kuturgurların
bulunması, Avarların ise Don’dan Tuna’ya yayılımı Türk (Altay)
dillerinin varlığının işareti olarak değerlendirilebilir. Karadeniz’in kuzeybatısında Antlar ve Sclavenlerin yer alması Slav dillerinin kullanımını
gösterdiği düşünülebilir. Diğer taraftan Karadeniz’in kuzeyi için sıralanan
şehirler kent yaşamını 133, Altziagirler hayvancılığın ve özellikle arkeolojik
veriler tarımsal üretimin kanıtları olarak okunabilir 134. Bunun yanında en
azından Kırım yarımadasındaki kentleri ve yarımadanın Got sakinleri
arasında Hıristiyanlığın yayıldığı, bölgenin diğer gruplarının hiç değilse
elitleri tarafından bu dine ilgi gösterildiği gözlemlenmektedir. Bu durum,
edebi kaynakların bölgedeki diğer toplulukların farklı inançlarını belirtmiş
olmasıyla beraber değerlendirildiğinde bölgenin çok dinli yapısına, dinsel
olarak da çeşitliliğe, işaret etmekte olduğu değerlendirilebilir.
Karadeniz’in kuzeyini odağına alacak çalışmalar için bu dönemin
edebi kaynaklarının temelde Romalıların metinleri olmaları nedeniyle
verilerin; Roma-merkezci doğası, bölgenin koşullarını kavrama ve bilgiye
erişim olanakları, bütünlük içinde değil kesitler hâlinde anlatılar sunması
gibi durumlar oluşmaktadır. Bu nedenle siyasal alanın aktörlerini ve
aralarındaki ilişkileri tespit etme, olayları tarihlendirme ve taraflarını
belirleme boyutlarında dahi sorunlar oluşabilmektedir. Arkeolojik
verilerin ise tarihlendirme, kimliklendirme ve parça bütün ilişkisi yönüyle
nicelik sorunları Kuzey Karadeniz’in tarihsel gözlemi ve açıklamaları
adına sınırlılıklar baskısını yer yer açmazlara taşıyan bir ortam
oluşturmaktadır. Yine de bu çalışmada seçmeci bir yaklaşımla
örneklendirilmeye çalışılan edebi veriler üzerine yapılacak analizlerin,
133
134
A. İ Aybabin, “Vizantiyskiye Portı v Krımu v IV-VII vv.”, Bosporskiye İssledovaniya, C 33, Simferopol 2016.
Curta, a.g.e., s. 56-58.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 83
bölge tarihini daha çok bilinir kılma potansiyelini taşıdığı ifade edilebilir.
Zira Romalı yazarlar tarafından kaleme alınmış olmaktan kaynaklanan tek
yönlülüğe rağmen, 6. yüzyıl edebiyatının görece zenginliği ve çeşitliliği
veri analizi adına fırsatlar sunmaktadır.
84 ABDULLAH ÜSTÜN
KAYNAKÇA
Ahmetbeyoğlu, Ali, “Bulgarları Oluşturan Boylardan Kutrigurlar ve
Utigurlar”, Tarih Dergisi, S 51, İstanbul 2010, s. 1-19.
Agathias Historiae bk. Frendo, Joseph D.; Keydell, Rudolfus.
Aybabin, A. İ, “Vizantiyskiye Portı v Krımu v IV-VII vv.”, Bosporskiye
İssledovaniya, C 33, Simferopol 2016, s. 186-209.
Blockley, Roger C., The History of Menander the Guardsman, Cairns,
Liverpool 1985.
Croke, Brain, The Chronicle of Marcellinus, Australian Association for
Byzantine Studies, Sydney 1995.
Chavannes, Edouard, Batı Türkleri, Selenge, İstanbul 2007.
Curta, Florin, Southeastern Europe in the Middle Ages, Cambridge
University Press, Cambridge 2006.
Curta, Florin, “The North-Western Region of The Black Sea During the
6th and Early 7th Century Ad”, Ancient West & East, C 7, 2008, s. 149185.
Çekil, Okan, Marcellinus Comes Kronografyası Ve Türk Tarihi, Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, İzmir 2020.
Dewing, H. B., Procopius with an English Translation, Harvard
University Press, Cambridge-London 1968-1979.
Evagrius Historia Ecclesiastica bk. Whitby, Michael.
Foulke, Dudley (trc.), Edward Peters (ed.), History of the Lombards
Paul the Deacon, University of Pennsylvania Press, Philadelphia 1974.
Frendo, Joseph D., Agathias The Histories, Walter de Gruyter, BerlinNew York 1975.
Gimbutas, Marija, The Slavs, Praeger Publishers, New York-Washington
1971.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 85
Gregorius Historia Francorum bk. Thorpe, Lewis.
Iordanes Getica bk. Mommsen, Theodor; Nuffelen, Peter Van vd.
Iordanes Romana bk. Mommsen, Theodor; Nuffelen, Peter Van vd.
İstoriya Ukrainskoy SSR, C 1, Akademiya Nauk Ukrainskoy SSR, Kiev
1981.
Jeffreys, Elizabeth, Michael Jeffreys, Roger Scott, Brian Croke, The
Chronicle of John Malalas, Australian Association for Byzantine
Studies, Melbourne 1986.
Jones, Arnold Hugh Martin, The Later Roman Empire 284-602,
University of Oklahoma Press, Norman 1964.
Jones, A.H.M., J. R. Martindale, ve J. Morris, (ed.), The Prosopography
of the Later Roman Empire, Cambridge University Press, Cambridge
2006-2011. (=PLRE)
Hassan, Ümit, “Siyasi Tarih: Açıklamalı Bir Kronoloji”, Türkiye Tarihi,
C 1, yay. haz. Sina Akşin, Cem Yayınevi, İstanbul 1997.
Kaçar, Turhan, Priscus Fragmenta et Excerpta: Attila ve Bizans
Tarihi, Alfa Yayınları, İstanbul 2020.
Kaldellis, Anthony, The Wars of Justinian Prokopios, Hackett
Publishing Company Inc., Indianapolis: 2014.
Kaldellis, Anthony, Bizans: Roma Diyarında Etnisite Ve İmparatorluk,
Karakarga, İstanbul 2020.
Keydell, Rudolfus, Agathiae Myrinaei Historiarum libri quinque,
Walter de Gruyter, Berolini 1967.
Kotlowska, Anna, Lukasz Rozycki, “The image of Slavs in the Work of
Theophylact Simocatta” şurada: ed. J. Lux, B. Štular, K. Zanier, Slovani
naša dediščina/Our Heritage: The Slavs, Vestnik 27, Zavod za varstvo
kulturne dediščine Slovenije, Ljubljana 2018.
Lee, A. D., Information and Frontiers Roman Foreing Relations in
Late Antiquity, Cambridge University Press, Cambridge 1993.
86 ABDULLAH ÜSTÜN
Malalas Chronographia bk. Thurn, Ioannes; Jeffreys, Elizabeth vd.
Marcellinus Comes Chronica bk. Croke, Brain.
Menandrus Fragman bk. Blockley, Roger C.
Mitchell, Stephen, Geç Roma İmparatorluğu Tarihi (284-641), Türk
Tarih Kurumu, Ankara 2016.
Modzelewski, Karol, Barbarların Avrupası, İş Bankası Kültür Yayınları,
İstanbul 2011.
Mommsen, Theodor, Iordanis Romana et Getica, Apud Weidmannos,
Berolini 1882.
Moravcsik, Gyula, Byzantinoturcica, C 2, Akademie-Verlag, Berlin
1958.
Nicholson, Oliver, ed., The Oxford Dictionary of Late Antiquity,
Oxford University Press, Oxford 2018. (=ODLA).
Nuffelen, Peter Van, Lieve Van Hoof, Romana and Getica Jordanes,
Liverpool University Press, Liverpool 2020.
Paulus Diaconus Historia Langobardorum bk. Foulke, Dudley vd. edited
by Edward Peters
PLRE II ve III bk. A.H.M. Jones, J.R. vd. ed.
Pohl, Walter, The Avar: A Steppe Empire in Central Europe (567822), Ithaca, New York 2018.
Priscus Fragman bk. Kaçar, Turhan.
Procopius de Aedificiis bk. Dewing, H. B.
Procopius de Bellis bk. Dewing, H. B.; Kaldellis, Anthony.
Simocattes Historiae bk. Whitby, Michael vd.
Sinor, Denis, “[Kök] Türk İmparatorluğunun Kuruluşu ve Yıkılışı”,
şurada: ed. Denis Sinor, Erken İç Asya Tarihi, İletişim, İstanbul 2003.
6. YÜZYILDA KARADENİZ’İN KUZEYİ: TÜRKLER, SLAVLAR, GERMENLER 87
Szadeczky-Kardoss, Samuel, “Avarlar”, şurada: ed. Denis Sinor, Erken
İç Asya Tarihi, İletişim, İstanbul 2003.
Şçukin, M. B., Gotskiy Put (Gotı, Rim i Çernyahovskaya Kultura),
Filologiçeskiy Fakultet Sankt-Peterburgskogo Gosudarstvennogo)
Universiteta, Sankt-Peterburg 2005.
Thorpe, Lewis, Gregory of Tours; The History of the Franks, Penguin,
Baltimore 1974.
Thurn, Ioannes, Chronographia Ioannis Malalae, Walter de Gruyter,
Berolini 2000.
Ulubeli, Berk, Ioannes Malalas Kronografyası ve Türk Tarihi, Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, İzmir 2022.
Üstün, Abdullah “Scythia as Reflected by Iordanes (Jordanes): A Scene
from the Sixth Century”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C 35, S 1, İzmir
2020, s. 297-332.
Vasary, İstvan, Eski İç Asya’nın Tarihi, Ötüken, İstanbul 2007.
Vasiliev, Alexander Alexandroviç, The Goths in Crimea, The Mediaeval
Academy of America, Cambridge 1936.
Venning, Timoty, A Chronology of the Byzantine Empire, Palgrave
Macmillan, New York 2006.
Whitby, Michael, Mary Whitby, The History of Theophylact Simocatta,
Claredon Press-Oxford University Press, Oxford- New York 1986.
Whitby, Michael, The Ecclesiastical History of Evagrius Scholasticus,
Liverpool University Press, Liverpool 2000.
Whitby, Michael, “The Balkans and Greece 420-602”, şurada Averil
Cameron vd. (ed.), The Cambridge Ancient History XIV Late
Antiquity: Empire and Successors, A.D. 425–600, Cambridge
University Press, New York 2000, C 14. s. 701-730.
Wolfram, Herwing, The Roman Empire and Its Germanic People,
University of California Press, Berkeley 1997.