Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

Şili Halkı, Tarihini Mezardan Çıkarıyor

http://issuu.com/hariciye/docs/ocak-2012

Şili Halkı, Tarihini Mezardan Çıkarıyor Deniz Emiroğulları (denizemirogullari@gmail.com) Fakat acı çektim mi? Acı çekmedim. Sadece halkımın acı çekmesinden ötürü acı çekiyorum. (Pablo Neruda) Şili halkının kör tarihi, 1973 yılında Augusto Pinochet’nin Allende hükümetini devirerek, 1990 yılına kadar çeşitli kısıtlamalar, daha doğrusu diktatörlükle başa geçmesi ile başlar. Diğer bir deyişle, 1973 Şili Askeri Darbesi, Şili halkının kaderinde kilit nokta olarak yer alır ve bizim bu kaderi anlayabilmemiz için Allende hükümetini, Augusto Pinochet diktatörlüğünü ve Pablo Neruda’nın Şili tarihindeki yerini kısaca incelememiz gerekir. Salvador Allende: Şili’nin İlk Sosyalist Başkanı Allende, Şili tarihinde sosyalist ideolojisiyle ve bu ideolojiyi baz alarak yaptığı reformlarla tanınır. Marksizm’i benimseyen Salvador Allende, partisi Birleşik Halkçı Parti ile birlikte, 1970 yılında %36’lık bir oy oranıyla Şili hükümetinin başına geldi ve başa geçtiği günden itibaren halk arasındaki sınıf farklılıklarını ekonomik reformlarla ortadan kaldırmaya çalıştı. Üst tabakanın sahibi olduğu tüm mallara el koyarak bu malları devletleştirme çabaları, üst sınıfın tepkisini toplasa da Allende’nin bu sayede Şili ekonomisini %8.6 oranında büyüttüğü yadsınmaz bir gerçek. Özellikle ABD’nin, neredeyse tümüne, sahip olduğu Şili maden kaynaklarını devletleştirme girişimi ABD’nin tepkisini çekmekle kalmayıp, bir nevi hükümetinin ve kendi hayatının sonunu hazırladı. Ancak bu başarı ertesi sene devam etmedi ve 1972’deki %140’lık enflasyon, yıkıcı sonuçlar doğurdu. Yiyecek sıkıntısı baş gösterdi ve karaborsacılık yaygınlaştı. 1971 ve 1972 yılları boyunca bakır fiyatlarının düşmesi, ihracatın neredeyse tamamı bakır olan Şili ekonomisine ağır bir darbe daha vurdu.1 Fakat bu ekonomik gerilemeye rağmen, 1973 seçimlerinde Allende oyunu %43’e çıkararak muhalif kesimin korkularının artmasına sebep oldu. Bu korku, muhaliflerinin savaşı siyasi arenaya taşıması ile birlikte (Muhafazakârlar, milliyetçiler ve Hıristiyan demokratlar birleşerek Demokratik Koalisyon kurdular.2) gözle görülür bir hale geldi ve Şili’de yavaş yavaş siyasi krizler baş gösterdi. İşte bu krizlerin asıl kırılma noktası, 22 Ağustos 1973’te gerçekleşti. Bu tarihte Hıristiyan demokratlar ile muhafazakârların kontrolündeki Şili Meclisi, bir bildirge ile Şili demokrasisinin kırılmakta olduğunu kabul etti. Meclisin aldığı kararda Allende’nin anayasayı delmekte olduğu iddia ediliyor ve Allende bir diktatörlük kurmaya çalışmakla suçlanıyordu. Sorunu çözmek ve demokrasiyi yeniden işler kılmak için ordunun yönetime el koyması isteniyordu.3 Bu bildiriden sonra Şili’nin tarihi asla eskisi gibi olmayacaktı. Allende’nin tüm ‘’sınıf eşitliği’’ çabaları Amerika’nın özellikle CIA’in Pinochet’yi desteklemesiyle tepetaklak oldu. Dönemin ABD başkanı Nixon, CIA şefi Richard Helms’e bir not göndererek Salvador Allende’nin başkanlığının ABD için kabul edilemez olduğunu bildirdi4 ve CIA’in hükümeti düşürme planlarına başlamasını emretti. Yukarıda da söylediğim gibi Allende yaptığı iki hamle ile kendi sonunu hazırladı. Bunlardan biri, ABD’nin sahip olduğu madenleri devletleştirmesi; diğeri ise Pinochet’ni silahlı kuvvetlerin başkomutanlığına getirmesi idi. Allende’nin muhalifleri ABD’nin baskısıyla Şubat 1972’de Allende’ye danışma koşulu koydu ve Allende’nin bundan sonraki siyasi yörüngesini ancak parlamentonun izniyle belirlemesini sağladı. Bunun yanında, hükümetin başına geldiği günden beri Allende’nin rakiplerini her açıdan destekleyen CIA, Nixon’un emri ile askeri darbe yoluyla hükümeti düşürme planlarını hazırladı ve başardı. General Pinochet ve Şili’nin Kara Sayfaları Bilindiği gibi, Şili’nin kara tarihi, General Pinochet dönemi ile başlar. 11 Eylül 1973 tarihinde, Pinochet önderliğindeki birlikler, Şili’nin siyasi karışıklığından faydalanarak, başbakanlık sarayı La Moneda’yı havadan bombalamaya başladı. Bu ilk saldırıdan sonra da, kara birlikleri saraya girdiler ve bu saldırı ne yazık ki Salvador Allende’nin hayatına mal oldu. Fakat 2011 yılının mayısına kadar Allende’nin nasıl bir yolla hayatını kaybettiği tartışma konusuydu. Böyle bir saldırıdan sağ çıkmak çoğu kesim için imkânsızken, Allende taraftarları onun intihar ettiği düşüncesine sıkıca bağlanmışlardı ve haklı çıktılar. 2011 Mayısı’nda Allende’nin mezarı açıldı ve adli tıp ekiplerince kalıntıları incelendi. Şili Adli Tıp Kurumu Başkanı Patricio Bustos, ‘’Ölümüne bir kurşun yarasıyla neden olduğu belirlendi ve bu da intihar demek oluyor.’’ ifadesini kullandı.5 İşte bu intihardan sonra Pinochet’nin önünde hiçbir engel kalmamıştı. Hükümeti yerle bir eden darbesinden sonra, 1974 yılında, anayasayı yok sayarak ve parlamentoyu kapatarak kendini cumhurbaşkanı ilan etti ve 17 yıl sürecek olan diktatörlüğünü başlattı. Askeri yönetim döneminde, Allende rejiminin üç binden fazla taraftarının öldürüldüğü tasfiye harekâtlarının, binlerce kişinin tabi tutulduğu işkencelerin ve yine binlerce kişinin sürülmesi emrini veren Pinochet’ydi.6 Kuzey Şili’de toplama kampları oluşturuldu. İzlediği politikayı, ülkesini komünizmin eşiğinden kurtarmak için sürdürdüğünü her zaman açıkça belirten Pinochet, yine de başta olduğu dönemde Şili’nin ekonomik ve siyasi istikrarını sağlamayı başardı. Devletleştirilen madenler ABD’ye verildi ve liberal ekonomi yeniden ipleri eline aldı. Allende döneminde kesilen kredi yardımı, Pinochet’nin başa geçmesiyle yeniden başladı. (Bu yardımlar yine ABD’dendi.) Evet; Allende’nin kaldırmaya çalıştığı tüm eşitsizlikler daha belirgin biçimde ortaya çıktı fakat ekonomi sabit bir ilerleyiş kaydetti. Kısa süren bu istikrar sayesinde, Allende hükümeti karşıtları bir tarafa, birçok Şili vatandaşını yanına aldı ve muhaliflerine olan sert yaptırımlarını asla durdurmadı. O zaman Pinochet’yi nerede, ne durdurdu? Bu sorunun cevabı için 1988 yılına gitmemiz gerekiyor. 1988’de, başında bulunduğu askeri yönetimin çıkardığı anayasa çerçevesinde, Pinochet iktidarının devamı için bir referandum düzenledi ve kaybetti. 1990’da gönülsüz olarak cumhurbaşkanlığını bıraktı.7 Bu sayede siyasi arenadan çekilen Pinochet, 1998 yılında Genelkurmay Başkanlığı’nı da bıraktı ve İspanya’nın yargılama süreci başlatmasıyla Londra’da tutuklanana kadar da dokunulmazlığından yararlandı. 2001 yılında Pinochet’nin insan hakları ihlallerini gizlemeye yönelik suçlardan mahkeme önüne çıkarılmasına karar verildi ve eski diktatör altı haftalığına ev hapsine alındı.8 Bu tarihten sonrası, Pinochet için kendini aklama dönemi başlayacak fakat o her şeyden önce ‘’insanlık’’ haklarını katlettiğinden Şili halkının gözünde hiçbir zaman affedilmeyecek ve bundan sonrasında kanlı diktatör olarak anılacaktı. Pablo Neruda “Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: Yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.’’ der “Ağır Ölüm’’de Pablo Neruda. Onun ölüm dozu neydi peki? Son günlerde Şili halkı da bu soruya cevap arıyor işte, O’nun ölümünü sorgulamak istiyor. Tarihi geriye sarmamız gerekirse, Pablo Neruda, Nobel ödüllü başarılı bir şair olmasının yanında, Pinochet diktatörlüğünün muhaliflerinin simgesiydi. Salvador Allende’nin yakın arkadaşı olan Neruda, Şili Komünist Partisi’ne 1945 yılında dâhil oldu. Milletvekili oldu, cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu.9 Yaşamı boyunca, hiçbir zaman cumhurbaşkanı seçilemese de, kendi ülkesinden sürülme uğruna, komünist partinin üyeliğini ve hukukçuluğunu sürdürdü. General Pinochet iktidarı ele geçirdiğinde ise, yukarıda söylediğim gibi, rejimin en önde ve en sıkı muhalifi oldu. Bu darbeyi gerçekleştirenler için her zaman ‘’vatan haini’’ sıfatını kullandı. Pinochet’nin gözünde büyük bir tehdit oluşturmuş olacak ki, darbeden sonra hükümet tarafından Santiago’daki evi yağmalandı ve gözaltına alındı. Bu gözaltından 12 gün sonra ise Pablo Neruda’nın kanserden öldüğü açıklandı ve işte bugün, Şili halkı, cesaretini toplayıp bu ölüme inanmadığını açıklıyor. Peki, neden 38 yıl sonra? Sanıyoruz ki bunun da tek cevabı, General Pinochet. Diktatörlüğü döneminde, yaptığı bütün işkenceler, işlenilen tüm cinayetler ve sürgünler hep ordusu tarafından gizlendi ve Şili halkı bunların acısıyla yaşamaya çalışırken Neruda’nın ölümünü sorgulamadı, daha doğrusu sorgulayamadı. Fakat şimdi, Pinochet’nin ölümünden sonra kara sayfasını kapamışken, Şilili komünistler Allende gibi Neruda’nın mezardan çıkarılmasını istiyor. Çünkü Neruda’nın eski şoförü Manuel Araya Osario, darbeden 12 gün sonra ajanların Pinochet’nin emriyle, klinikte yatarken Neruda’ya zehir enjekte ettiğini söylüyor.10 O dönemde kanser tedavisi gören Neruda’nın şoförü, ölümden önce her şeyin normal olduğunu ifade ederken, doktorun O’na zehir enjekte ettiğinden emin. Çünkü Araya, aynı zamanda Neruda’nın öldüğü gün hastane yatağından kendisini ve eşini arayarak doktorun kendisine bir ilaç enjekte ettiğini söylediğini belirtiyor.11 Bu iddiaların ne kadar doğru olduğunu öğrenmek için Şili Komünist Partisi’nin talebi ile Allende’nin ölümünü soruşturan yargıç Mario Carroza, bu kez Neruda’nın mezarını açacak. Kalıntılar neyi gösterir bilemiyoruz fakat Şili halkı, bu kanlı diktatörün bir cinayetine daha inanıyor gibi gözüküyor. Son dönemlerinde bile yaptıklarından pişmanlık duymadığını belirten ve özür dilemeyen Pinochet, ölümünden sonra devlet törenine layık görülmemiş ve ölümüyle tarihin kara bir sayfasını kapamıştı. Her insan kendi kaderini yazar der çoğu kimse. Sizce bu üç isim kaderin kendilerine verdiği rolü mü oynadı; yoksa kendi kaderlerini kendileri mi yarattılar? İşin aslı kendi kaderlerini yarattıklarından yanayım ben. Allende, tam manasıyla başarılı olsa da olmasa da Şili halkının gözünde çok değerli; Pinochet’nin ölümü ise birçok insana ‘’nihayet’’ dedirtti. Böyle anılmayı, sanıyoruz ki, kimse istemez fakat Pinochet yaptıklarıyla adeta bunu istemiş gibi. Pablo Neruda’ya gelirsek; ilerdeki günlerde açılacak mezarı O’nun tamamlanmamış kaderini açığa çıkaracak gibi gözüküyor. REFERANSLAR 1973’teki Şili Darbesi, 28 Kasım 2007, http://www.webhatti.com/tarih/69087-1973-deki-sili-darbesi.html(Erişim Tarihi: 14 Aralık 2011) gös.yer gös.yer 20.000 Belge, ABD’nin Pinochet Darbesine Yardımını Doğruluyor, 21 Kasım 2010, https://lahy.wordpress.com/category/sili/page/2/ (Erişim Tarihi: 15 Aralık 2011) EURONEWS. Salvador Allende’nin İntihar Ettiği Kesinleşti, 20 Temmuz 2011, http://tr.euronews.net/2011/07/20/salvador-allende-nin-intihar-ettigi-kesinlesti/ (Erişim Tarihi: 15 Aralık 2011) Portre: Augusto Pinochet., 10 Aralık 2006, http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2006/12/061210_pinochet_obit.shtml (Erişim Tarihi: 15 Aralık 2011 gös.yer. gös.yer Pinochet’e Muhalefetin Bedeli, 08 Aralık 2011 http://www.birgun.net/cultures_index.php?news_code=1323353961&day=08&month=12&year=2011 (Erişim Tarihi: 17 Aralık 2011) Neruda’nın Ölümü Araştırılacak, 03 Haziran 2011, http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/06/110603_neruda_investigation.shtml(Erişim Tarihi: 18 Aralık 2011) Pinochet’e Muhalefetin Bedeli, gös.yer.