Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

Dünden Bugüne Türkiye-Suriye İlişkileri

Turkish Studies - International Periodical For The Languages, terature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011, p. 691-713 TURKEY DÜNDEN BUGÜNE TÜRKĠYE’NĠN SURĠYE VE ORTADOĞU POLĠTĠKASI Şerif DEMİR* ÖZET Osmanlı Devleti‟nin yıkılmasıyla birlikte yerine pek çok devlet kuruldu. Osmanlı‟nın devamı olan Türkiye ile Osmanlı‟nın mirasçılarından Suriye aynı coğrafyada uzun süreden beri komşuluk yapıyorlardı. Fakat Türkiye ile Suriye ilişkileri hiçbir zaman sağlıklı bir temel üzerine inşa edilmemiş, uzun süreli bir dostluk düzeyine ulaşmamıştı. Söz konusu ilişkilerde sürekli gerginlik, çatışma ve karşılıklı güvensizlik hâkim oldu. Türkiye I. Dünya Savaşı sonrası, verdiği ulusal mücadele ile bağımsızlığını kazanırken Suriye uzun bir süre Fransız Mandası altında kaldı. Suriyeliler bir yandan bağımsızlıkları için çaba gösterirken diğer taraftan toprak bütünlüğü için büyük bir gayret içine girdiler. I. Dünya Savaşı‟nda Arapların İngilizlerle işbirliği yapmasını Türkiye, 1939‟da Hatay‟ın Türkiye‟ye katılmasını ise Suriye kabullenemedi. Bu olaylar Türkiye ile Suriye ilişkilerinde ki güvensizlik ortamının zeminini oluşturdu. II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası gelişmeler, Türkiye ile Suriye‟yi tekrar karşı karşıya getirdi. Türkiye ABD‟nin öncülüğünü yaptığı Batı dünyasıyla ilişkiler kurarak bunları geliştirirken, Suriye Sovyetler Birliği‟ne yakın politikalar izledi. Türkiye Bağdat Paktı‟na öncülük ederek Ortadoğu‟da bir ittifak kurmaya çalışırken, Suriye Mısır‟ın öncülüğünde alternatif bir ittifak oluşturma gayretine girdi. Türkiye ve Suriye ilişkileri o kadar bozuldu ki 1957‟de her iki ülke savaşın eşiğine kadar geldi. Türkiye‟nin Kıbrıs meselesinde, uluslararası platformda Batılı müttefiklerince yalnız bırakılması, Türkiye‟yi dış politikada yeni arayışlara itti. Bunun sonucu olarak 1967 ve 1973 Arap-İsrail Savaşları‟nda Türkiye Arapların tarafında yer aldı. Bu durum Türkiye – Suriye İlişkilerini geliştirse de uzun süreli ve kalıcı bir barış ortamı sağlanamadı. Zira Suriye‟de Hafız Esad Yönetimi‟nin Arap milliyetçiliğini ön planda tutan politikaları iki ülke ilişkilerinde barışın umutlarının yeşermesine engel oldu. 1980‟li yıllarla birlikte Türkiye-Suriye arasında su ve terör sorunu ortaya çıktı. Bu kavga 1998‟e kadar devam etti. Neticede Suriye‟nin bir şekilde terörü desteklemekten vazgeçmesi ve Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad‟ın yerine Beşar Esad‟ın geçmesi iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Bugün Türkiye ve Suriye, dostluk ilişkilerini karşılıklı jestlerle tarihte görülmemiş bir seviyeye getirdiler. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Suriye, Ortadoğu, Uluslararası, Arap, ABD * Yrd. Doç. Dr., tanzimat1839@hotmail.com Siirt Üniversitesi Fen-Ed. Fak. Tarih Böl. El-mek: Şerif DEMİR 692 THE MIDDLE EAST AND SYRIA POLICY OF TURKEY FROM PAST TO PRESENT ABSTRACT With the collapse of the Ottoman Empire, many states were established. Turkey, the continuation of Ottoman, and Syria, the heirs of the Ottoman Empire had long been the neighborhood in the same geographical area. However, the relations between Turkey and Syria had never been built on a healthy foundation and had not reached the level of long-term friendship. The constant tension in the relations had been dominated by conflict and mutual distrust. Whereas Turkey won its independence with the national struggle after World War II, Syria remained under the French Mandate for a long time. On the one hand, Syrians strove for independence, and on the other hand, they made a great effort for the territorial integrity. Turkey could not accept the British co-operation of the Arabs in World War II and Syria could also not accept that Hatay joined in Turkey in 1939. These events created the ground for insecurity in the relations between Turkey and Syria. The international developments in post-World War II brought Syria and Turkey confronted again. While Turkey established relationships with the Western world led by the United States and developed these, Syrian followed policies close to the Soviet Union. Whereas Turkey tried to form an alliance in the Middle East by leading to Baghdad Pact, Syria made effort to create an alternative alliance under the leadership of Egypt. Those relations with Turkey and Syria broke down so much that both countries came to the brink of war in 1957. That Turkey was left alone in the Cyprus issue by its Western allies in the international platform led Turkey to new searches in its foreign policy. As a result, in 1967 and 1973 Arab-Israeli wars, Turkey sided with the Arabs. Although this case developed Turkey - Syria Relations, it could not be made the long-term and lasting peace. Because, the policies of Hafez al-Assad Authority which gave priority to Arab nationalism in Syria hampered the hopes of peace in the relations between the two countries. In 1980s, the terrorist and water problem appeared between Turkey and Syria. The feud continued until 1998. A new page in the relations between the two countries opened as a result of fact that Syria gave up supporting terrorism and Bashar al-Assad supplanted the Syrian President Hafez Assad. Today, Turkey and Syria brought their friendship relations to an unprecedented level in history by the mutual gestures. Key Words: Turkey, Syria, Middle East, International, Arab, U.S.A Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 693 GiriĢ Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi; Ortadoğu ile birlikte Suriye’nin de Osmanlı Devleti idaresine girmesini sağladı. Osmanlı Devleti bölgenin hassasiyeti maddi ve manevi önemi nedeniyle Suriye ve Kudüs’ün bulunduğu coğrafyaya ayrı bir önem verdi1. Bu yapı 1860’lara kadar baĢarıyla geldi. XIX. yy da, Ġngiltere ve Fransa belirgin bir Ģekilde Suriye’nin içerisinde yer aldığı Ortadoğu coğrafyasıyla ilgilenmeye baĢladılar. Bölgeyi Osmanlı’dan kopararak kontrol altına alabilmek için milliyetçiliğin bölgede yayılması için çaba gösterdiler. Milliyetçilik, misyoner eğitim kurumlarının da katkısıyla Mısır, Lübnan ve Suriye’de yayılmaya baĢladı. Özellikle Napolyon’un Mısır’ı iĢgali, milliyetçilik düĢüncesinin yayılmasına büyük katkılar sağladı. Ortadoğu ve Suriye’de, Batıdan gelen milliyetçilik düĢüncesine Osmanlı bürokrasisinin baĢarısız yönetimi eklenince XIX. yy’den itibaren bölgede huzursuzluklar yayılmaya baĢladı. 1914’te Suriye’ye olağanüstü yetkilerle gönderilen Cemal PaĢa’nın sert otoriter yönetimi bölgede rahatsızlıklara sebep oldu. Özellikle baĢarısız SüveyĢ Seferi sonrasında Cemal PaĢa, Osmanlı Devleti’nin parçalamak ve düĢmanla ittifak yapmakla suçladığı pek çok Arap aileyi son derece sert yöntemlerle cezalandırdı. Bu durum Suriye’deki Arap Toplumu’nda Osmanlıya karĢı olan bağlılığın sarsılmasına sebep oldu. Osmanlı Devletinde Arap milliyetçiliği XIX. yy ortaya çıksa da II. MeĢrutiyetten sonra bariz bir Ģekilde görülmeye baĢlandı2. Arap milliyetçiliğinin savunan birçok cemiyet kuruldu. Milliyetçilik düĢüncesi 1918’e kadar gizli bir Ģekilde yürütülmeye çalıĢıldı ve önemli bir mesafede alındı. Araplar arasında milliyetçiliğin geliĢmesinde Ġttihat ve Terakki’nin milliyetçi politikalarına karĢı duyulan tepkinin de önemli katkısı oldu. Fakat Araplar arasında milliyetçiliğin kitle halinde yaygınlaĢma süreci I. Dünya savaĢı sonrasında ortaya çıktı3. I. Dünya SavaĢı Osmanlı Devleti’ni sona erdirdi. Ġtilaf Devletleri Mondros AteĢkes ve Sevr anlaĢmalarını Osmanlıya dayatmaya kalktılar. Fakat Anadolu insanı Mustafa Kemal öncülüğünde yeni bir mücadele baĢlattı. Anadolu’dan en son iĢgal kuvveti ayrılına kadar süren mücadele baĢarıyla sonuçlandı. Mustafa Kemal ve TBMM Hükümeti, Ortadoğu ve Suriye politikasını Misak1 Osmanlı Devletinin Bölgeye hâkim olması bölgede göreceli bir istikrar dönemini başlattı. Yerel ve dini gruplara özerklikler tanındı, gayrimüslimler millet sistemi içerisinde hukuki güvence altına alındı. Yerel yöneticiler sorumluluklarını yerine getirdikleri sürece İstanbul‟un herhangi bir müdahalesiyle karşı karşıya kalmadılar. Fatih Koraş, Suriye‟de Toplumsal Yapının Dönüşümü ve Arap Milliyetçiliğinin Gelişimi 1860–2000, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, Ortadoğu Siyasi Tarihi ve Uluslararası İlişkileri Anabilim Dalı, İstanbul 2009, s. 6 2 Buna ilk örnek olarak 1908‟de Osmanlı Arap Kardeşliği Cemiyeti kuruldu. C. Ernest Dawn, Osmanlıcılıktan Arapçılığa, çev. Aydın-T. Temiz, İstanbul 1998, s. 166; Hüseyin Opruklu, Türkiye Suriye Ġlişkileri 1923-1938, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir 2006, s. 36. Cemiyet, her ne kadar Araplar arasında yardımlaşma ve kültürel dayanışmayı ön planda tutuyor gibi gözükse de bir çok yerde örgütlenerek son derece etkili bir dernek olarak kurulmuştu. Mehmet Davulcu, Faysal Döneminde Türkiye-Suriye Ġlişkileri (1918-1920), Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007, s. 50-51. Bu cemiyet, 1908–1918 Arap milliyetçiliği ve Osmanlı Devletine karşı Arap isyanlarında önemli bir yer tutmaktaydı. Ömer Kürkçüoğlu, Osmanlı Devletine Karşı Arap Bağımsızlık Hareketi (1908-1918), Ankara 1982, s. 250 3 Mehmet Derviş Kılınçkaya, Arap Milliyetçiliği ve Milli Mücadele’de Türkiye-Suriye Ġlişkileri, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1992, s. 61; Zişan Şirin Ayrancı, Türkiye Suriye Ġlişkileri, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2006, s. 18 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 694 ı Milli4 kararlarına göre belirledi5. Oysa Osmanlı’nın imzaladığı son anlaĢma olan Sevr BarıĢ anlaĢmasına göre Türkiye Suriye sınırı; Adana Türkiye’de kalırken, Mardin, Urfa, Gaziantep, Osmaniye, Ġskenderun limanı Suriye’ye bırakılıyordu6. Türkiye Lozan'la güney sınırlarını (Irak ve Hatay meselesi hariç) büyük oranda çizdi. Suriye’de Manda Yönetimi Ġngiltere, I. Dünya SavaĢı esnasında Arap Halkını Osmanlı Devleti’ne karĢı isyana ettirebilmek için çalıĢmalar içerisine girdi. Özellikle Mekke Emiri ġerif Hüseyin ile bir takım gizli anlaĢmalar yaparak, Araplara bağımsızlık vaadinde bulundu7. 1916 yılından itibaren Ġngiltere’nin tahrikleri Mekke Emiri ġerif Hüseyin’in gayretlerine rağmen, Arap Ġsyanı dar bir bölgede, sınırlı katılımla gerçekleĢti. Osmanlı Devletinin çabaları isyanın Arap Coğrafyasının tamamına yayılmasını engelledi8. Ġngiltere Araplarla bu anlaĢmaları yaparken diğer yandan da Rusya ve Fransa ile gizli Sykes-Picot anlaĢmasını gerçekleĢtirerek bölgenin kendi aralarında dağılımını ve paylaĢımını yaptı. Gizli antlaĢmaya göre Halep, Hama, Humus ve ġam’ı da kapsayan büyük bir alanın Fransız etki ve nüfuz sahası olması kararlaĢtırıldı9. Böylece Ortadoğu coğrafyasının paylaĢımı batılı ülkelerce tamamlanmıĢ oluyordu. 1917’de BolĢevik ihtilalı ile Rusya, Ġtilaf devletlerinin kendi aralarında yapmıĢ olduğu gizli anlaĢmaları ifĢa etmesi Ġngiltere’yi zor durumda bıraktı10. Araplar büyük bir hayal kırıklığı yaĢadılar. ABD’nin gizli anlaĢmaları tanımayacağını deklare etmesi üzerine, Ġngiltere ve Fransa 4 Milli Mücadeleye hazırlıkta kabul edilen Misak-ı Milli kararları; Araplara kendi kaderlerini kendilerinin belirleme imkânı tanıyordu. Madde 1: “Osmanlı Devletinin, özellikle Arap çoğunluğunun oturduğu ve 30 Ekim 1918 tarihli silah bırakışmasının imzalandığı sırada düşman ordularının işgali altında kalan kısımlarının geleceğinin, halklarının serbestçe açıklayacakları oylara göre belirlenmesi gerekli olduğundan, söz konusu silah bırakışması çizgisi içinde . . .”, Baskın Oran, “1919-1923 Dönemin Bilançosu”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, İstanbul 2001,s. 105 5 Atay Akdevelioğlu-Ömer Kürkçüoğlu, “1919-1923 Ortadoğu‟yla ilişkiler”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, İstanbul 2001, s.202; Misak-ı milliye göre Araplar kendi kaderlerini kendi oyları ile belirleyeceklerdir. İsmail Soysal "Türk-Arap İlişkileri (1918-1997)", Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. İsmail Soysal, Ankara 1999,s. 517; Cemil Koçak, “Siyasi Tarih 1923-1950”, Türkiye Tarih 4 Çağdaş Türkiye 1908-1995, edt. S.Akşin, İstanbul 1995, s 154; Oktay Zaif, "İkinci Dünya Savaşı Öncesinde Türk Dış Politikasında Meydana Gelen Siyasi Olaylar (19231939)", Altıncı Askeri Tarih Semineri Bildirileri, I, Ankara 1998, s 392 6 Baskın Oran, ,“Mondros Silah Bırakışması ve Sevres Barış Anlaşması”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, İstanbul 2001, s. 125 7 M. Davulcu, agt., s. 73-74; Özkan Yazgan, Türkiye-Suriye Ġlişkilerinde 50 Yıl (19391989), Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı, Ankara 2007, s. 4 8 M.D. Kılınçkaya, agt., s. 90 9 Zafer Sağlam, Jeopolitik, Jeoekonomik ve Jeostratejik Konumları Ġtibariyle TürkiyeSuriye Ġlişkilerinin Ġncelenmesi, Harp Akademileri Komutanlığı, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006, s. 24; Ortadoğu; limanları, Süveyş Kanalı, madenleri ve petrol yatakları ile Batı'lı ülkeler açısından vazgeçilemez hayati öneme sahip stratejik bir konumdaydı. Yaşar Canatan, Türk-Irak Münasebetleri (1926-1958), Ankara 1996, s 69; Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih, İstanbul 1982, s 561; Fransa ekonomisinin duyduğu hammadde gereksinimine için Suriye ve çevresini talep ediyordu. M.D. Kılınçkaya, agt., s. 100; Z. Şirin Ayrancı, agt., s. 19 10 H. Oprukoğlu, agt., s. 27; M. Davulcu, agt., s. 82 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 695 ortak bir bildiri ile Ortadoğu milletlerinin kendi milli devletlerini kurabileceklerini açıklamak zorunda kalmıĢlardı11. Araplar yeniden ümitlendiler. 1918’de Ġngiliz Kuvvetleri Arap birlikleriyle ġam’a girerken dört yüz yıllık Osmanlı hâkimiyetini tamamen sona erdirmiĢ oldular12. Ġngilizler 22 Ekim 1918’de Suriye, Lübnan ve Filistin’de geçici bir askeri idare kurdu. Suriye ġerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ın yönetiminde bir askeri idare kontrolüne geçti. Osmanlı Devleti I. Dünya savaĢında, Mondros AteĢkes AnlaĢması ile yenilgiyi resmi olarak kabul etti. Suriye’nin durumu hakkında AteĢkes AnlaĢmasında her hangi bir madde olmadığı gibi ne olacağı hakkında da fazla bir fikir verilmiyordu. Sadece Suriye’de bulunan Osmanlı askerlerinin en yakın Müttefik komutanlığına teslimi isteniyordu13. Faysal Suriye’de kendi hükümetini kurarak yönetimini ve otoritesini tesis etmeye baĢladı. Fakat Ġngiltere ve Fransa Suriye’nin hukuki statüsünü belirlemekte ağır davranıyorlardı. Bölgede savaĢtan kalan pek çok sosyal sorunun yanında bir de siyasal sıkıntıların varlığı Faysal’ı oldukça zor durumda bıraktı. Faysal Suriye’nin bağımsızlığı ve kendi krallığı için yoğun bir çalıĢma içerisine girdi. 1919 Paris Konferansında Faysal’ın ısrarla bağımsızlık talebi karĢılık bulmadı. SavaĢ esnasında Ġngiltere’nin Araplara yaptığı vaatler gerçekleĢmedi. Suriye’de belirsizlik ve karıĢıklık devam etti14. Paris BarıĢ Kongresi’nde birçok devletten yardım talep eden fakat arzu ettiği desteği bulamayan Faysal Suriye’ye dönerek çözümü askeri ve siyasi mücadelede aradı15. Faysal Suriye’de bir kongre toplayarak, Büyük Suriye’nin kurulması ve kendisinin kral ilan edilmesini istedi. Suriye Genel Kongresi’nde Suriye’nin bağımsızlığı Faysal’ın krallığı ilan edildi16. Bu dönemde Faysal Mustafa Kemal ile de diyaloga geçti ve bir anlaĢma imzaladı17. 1920 San Remo Konferansı’na ġerif Hüseyin oğlu Faysal’ı gönderdi. Faysal’ın ısrarla bağımsızlık isteklerine -ABD’nin konferansa katılmamasını fırsat bilen- Ġngiltere ve Fransa Ortadoğu’da manda rejimleri kurarak cevap verdiler. Ortadoğu; Ġngiltere ve Fransa arasında paylaĢıldı. Suriye, Lübnan Fransa’ya, Irak, Ürdün ve Filistin’de Ġngiliz mandası altına girdi18. Fransa’nın Suriye yönetimi uluslar arası meĢruiyet kazanırken Faysal ve Araplar bir kez daha aldatılmıĢ oluyordu19. San Remo Konferansı’nda Filistin’i Suriye topraklarından tamamen ayırdı ve Lübnan’ı da ayrı bir manda yönetimi altında Fransa’ya verdi. Hayal kırklığına uğrayan Suriyelilerin tepkisini Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarih 1914-1980, I, Ankara 1992, s. 197; M. Davulcu, agt., s. 112 12 H. Oprukoğlu, agt., s. 29 13 A. Akdevelioğlu-Ö, Kürkçüoğlu, Ortadoğu, I, s.197; Mondros Ateşkes Antlaşmasının 16. Maddesi; “Hicaz‟da, Yemen‟de, Asir‟de Suriye‟de ve Irak‟ta bulunan tüm garnizonların en yakın müttefik komutanına teslim olmaları ve tüm birliklerin Kilikya‟dan çekilmesi” ibaresi bulunmaktaydı. H. Oprukoğlu, agt., s. 64 14 M. Davulcu, agt., s. 119 15 Süleyman Tüzün, Ġki Büyük Savaş Arası Dönemde Hatay Tarihi (1918-1939), Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara 1989, s. 32 16 H. Oprukoğlu, agt., s. 85; Z. Şirin Ayrancı, agt., s. 20 17 M. Davulcu, agt., s. 141 18 A. Akdevelioğlu-Ö, Kürkçüoğlu, Ortadoğu, I, s.202; M. Davulcu, agt., s. 129; Pınar Ceylan, Türk Basınında Hatay Devleti’nin Kurulması Meselesi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2010, s. 7; Ö. Yazgan, agt., s. 5 19 F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 198; A. Akdevelioğlu-Ö, Kürkçüoğlu, Ortadoğu, I, s.202; H. Oprukoğlu, agt., s. 62 11 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 696 bastırmak amacıyla sert askeri tedbirlere müracaat eden Fransa, Temmuz 1920’de ġam’a girerek Kral Faysal’ı tahtından indirdi ve Suriye’de sıkı bir askeri idare tesis etti20. Fransa Suriye’deki kontrolü eline aldıktan sonra hâkimiyetini sağlamlaĢtırmak için Suriye’yi parçalama yoluna gitti. Öncelikle Lübnan’ı ayırdı ve Osmanlı zamanındaki topraklarını iki misline çıkararak Suriye’den tamamen kopardı. Ardından Suriye topraklarını eyaletlere bölerek federal bir siyasi yapılanmaya gitti. Fransa, Suriye üzerinde otoritesini tesis edebilmek için Dürzileri de kullandı21. Fransa Suriye’de 1920–1926 yılları arasında Ģiddetli anlaĢmazlıklar ve çatıĢmalar yaĢadı. Fransa Suriye’de yeni düzeni kurduktan sonra Milletler Cemiyetine müracaat etti. Fransa’nın Suriye Manda Yönetimi 29 Eylül 1923’te MC tarafından onaylanarak kabul edildi22. Suriyeliler 1926’da anayasayı hazırladılar. Suriye Anayasası; Lübnan’ı da içine alan bağımsız bir devlet Ģeklini öngörüyordu. Fakat Fransa, Suriyelilerin hazırladığı anayasayı veto ederek, 1930’da kendi hazırladığı yeni bir anayasayı yürürlülüğe koydu. Böylece Suriye’de Fransa’ya bağımlı bir Cumhuriyet ilan edildi23. Fakat Fransa’ya karĢı tepki ve mücadele sürdü. Ġtalya’nın HabeĢistan’a saldırması Fransa’yı Ortadoğu’da yeni bir tavır almaya itti. Fransa Suriye ve Lübnan’la iliĢkilerini yumuĢatma ve iyileĢtirme yoluna giderek yeni politikalar üretmeye baĢladı. 1936 Eylül’ünde Suriye ile ittifak anlaĢması imzaladı ve bu memleketten 3 yıl içinde çekilmeyi kabul etti24. Fakat 1939’da II. Dünya savaĢı patlak verdiğinde Fransa Meclisi hâlâ bu anlaĢmayı onaylamadığı için 1936 Suriye AnlaĢması hukuken geçerlilik kazanmadı. Bu da Suriye’nin bağımsızlık sorununu II. Dünya SavaĢı sonrasına kalmasına neden oldu25. Fransa’nın 1940’da Almanya’ya teslim olması Suriye’nin yönetim ve denetiminin Almanya’ya geçmesini sağladı. Fakat 1941’de Suriye, Fransa ve Ġngiltere’nin gayretleriyle Almanya’dan geri alındı. II. Dünya savaĢı sonrasında da Batılı devletlerin Suriye üzerindeki çatıĢmaları devam etti. Sovyetler Birliği, ABD ve Ġngiltere’nin baskılarına fazla dayanamayan Fransa 15 Nisan 1946’da askerlerini 17 Nisan 1946’da manda yönetimini sonlandırarak Suriye’nin bağımsız olmasını sağladı26. Suriye bağımsızlığının ilk yıllarında sürekli iç meseleleriyle uğraĢmıĢ ülkede bir türlü iç huzur sağlanamamıĢtı. 1945-1949 arasında nispeten sakin geçiren Suriye, 1949’dan itibaren tam karıĢıklık ve keĢmekeĢlik dönemi yaĢamaya baĢladı. Mesela dört yıl içinde üç hükümet darbesi, 21 kabine değiĢikliği, iki askeri diktatörlük kurulmuĢtu27. Hatay (Ġskenderun) Meselesi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluĢunda ve Lozan GörüĢmelerinde Misak-ı Milli hedefleri son derece önemli bir yere sahipti. Misak-ı Milli sınırları içerisinde Hatay hakkında açık bir hüküm 20 Kamuran Güren, Savaşan Dünya ve Türkiye, Ankara 1986, s. 74; F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 198; H. Oprukoğlu, agt., s. 88; S Tüzün, agt., s. 25; Z. Şirin Ayrancı, agt., s. 20 21 H. Oprukoğlu, agt., s. 90; Fransa Suriye‟de ki Dürzilere önce bağımsızlık vaat etti ve 1921‟de anlaşma yaparak bu bağımsızlığı hayata geçirdi. Kısa bir süre sonra 1922 Nisan‟ında bu anlaşmayı iptal ederek, Dürzi önderleri tuzağa düşürüp tutukladı. Bunun üzerine 1925 yazında isyan eden Dürzülerle Fransa iki yıl savaş yaptı. Neticede isyan bastırıldı ve Fransa Dürzilere karşı daha olumlu bir tavır içine girdi. F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 198 22 P. Ceylan, agt., s. 7 23 K. Gürün, Savaşan Dünya, s. 187 24 H. Oprukoğlu, agt., s. 114; Ö. Yazgan, agt., s. 11; F. Koraş, agt., s. 36 25 K. Gürün, Savaşan Dünya, s. 187; F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 199 26 F. Koraş, agt., s. 37 27 Ö. Yazgan, agt., s. 29; F. Koraş, agt., s. 44-45; Z. Şirin Ayrancı, agt., s. 25-26 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 697 bulunmamasına rağmen, Mondros AteĢkes AntlaĢması imzalandığında Hatay ve Ġskenderun iĢgal edilmemiĢ olduğu için, bu bölge Misak-ı Milli içerisinde kabul edildi28. Sakarya Meydan Muharebesi’nin baĢarıyla neticelenmesi Fransa’yı Ankara Hükümeti’ne yaklaĢtırdı. Anadolu’dan Yunanlıları çıkarmak ve Yunan iĢgaline nihaiyi darbeyi vurmak için güneydeki ordulara ihtiyaç duyan TBMM Hükümeti de barıĢın bir an önce yapılmasına taraftardı. Türkiye – Fransa arasında 1921 tarihli Ankara AnlaĢması; Türkiye-Suriye sınırının belirleme görevini üstlenecek ortak bir komisyon oluĢturulmasını kabul etti29. Hatay Fransa ile imzalanan Ankara AnlaĢması’yla Suriye’ye bırakıldı30. AnlaĢmanın 7. maddesiyle Fransa, Ġskenderun Sancağı’na özel bir idare Ģekli tanıyacaktı. Bu duruma uygun bir yapılanma içinde Ġskenderun’a farklı bir statü tanındı31. Ankara AnlaĢması Lozan BarıĢ AntlaĢması’nın 3. maddesi olarak yer aldı. Türkiye-Suriye Sınırını belirleyen en kapsamlı anlaĢma olarak Lozan’da teyit edildi. Lozan BarıĢ Konferansı’nda, Fransa ile asıl sorun borçlar meselesinde çıkmıĢ ise de bunun yanı sıra Türkiye-Suriye Sınırı’nın belirlenmesi ve Hatay Meselesi de tamamen çözülmüĢ sayılmazdı. Sadece Ankara anlaĢması Lozan’da aynen kabul görmüĢtü. Sınır meselesi bir türlü gerçekleĢmeyince her iki devlet Lozan’dan sonra diplomatik görüĢmeler devam ederek 18 ġubat 1926’da Türkiye-Suriye sınırlarını çizdiler32. Böylece Türkiye ile Fransa sadece Türkiye-Suriye sınırlarını belirlemekle kalmayıp iliĢkilerini dostluk temeline geliĢtirecek kapsamlı bir anlaĢmada mutabakat sağladılar. Ocak 1926’da Ġskenderun’un Suriye Parlamentosunda ki temsilcileri, Ġskenderun’un Suriye’den ayrılarak direk Fransa’ya bağlanma talebinde bulundu. Fransa bu talebi önce uygun görerek kabul ettiyse de Suriye Parlamentosu’nun aĢırı itirazı üzerine reddetti33. 30 Mayıs 1926 Türkiye- Fransa Dostluk ve Ġyi KomĢuluk ĠliĢkileri AnlaĢması imzalandı. AnlaĢma Sancaktaki Türklerin durumunu iyice düzelti34, Böylece Türkiye’de kabul edilen reformlar aynen sancakta da uygulanmaya baĢlandı. 14 Mayıs 1930 Suriye Anayasası’na Fransa, Ġskenderun Sancağı’nın özel durumuna iliĢkin maddeler ilave etti. Böylece Türklerin durumu anayasal güvence altına alınırken Suriye’ye de gözdağı verilmiĢ oluyordu35. 1936’da Suriye ile Fransa arasında imzalanan bağımsızlık anlaĢmasında Ġskenderun sancağı ile ilgili hiçbir madde yoktu. Fransa sancak üzerinde ki yetkilerini Suriye’ye terk ediyordu. Türkiye bu durumu kabul etmedi. Milletler Cemiyeti ve Fransa ile yapılan görüĢmeler bir sonuç P. Ceylan, agt., s. 8 Mehmet Gönlübol-Cem Sar, “1919-1938 Yılları Arasında Türk Dış Politikası”, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919-1973), Ankara 1974, s. 91 30 Hamit Pehlivanlı-Yusuf Sarınay-Hüsamettin Yıldırım, Türk Dış Politikasında Hatay (1918-1939), Ankara 2001, s. 139; Ö. Yazgan, agt., s. 7 31 Sancakta Türk Kültürünün korunması ve yaşatılması için her türlü kolaylık sağlanacaktı. Abdurrahman Melek, Hatay Nasıl Kurtuldu, İstanbul 199, s. 41; M. Gönlübol-C. Sar, agm., s. 91; Melek Fırat- Ömer Kürkçüoğlu, “Sancak (Hatay) Sorunu”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, İstanbul 2001, s. 281; H. Oprukoğlu, agt., s. 158; P. Ceylan, agt., s. 13 32 Anlaşmanın tam metni; Düstur, 3. tertip, c. VII, s. 1495-1511; M. Gönlübol-C. Sar, agm., s. 92; Ö. Yazgan, agt., s. 9 33 M. Gönlübol-C. Sar, agm., s. 92 34 H. Oprukoğlu, agt., s. 115-125; P. Ceylan, agt., s. 15; Nergis Savcı, Hatay Cumhuriyeti: Kuruluşu ve Anavatana Katılışı, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Anabilim Dalı, İstanbul 2007, s. 29 35 M. Fırat-Ö. Kürkçüoglu, “sancak, s. 282 28 29 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 698 vermeyince, Türkiye, Fransa’ya 9 Ekim 1936’da bir nota vererek Ġskenderun Sancağı’na da Suriye gibi bağımsızlık verilmesini istedi36. Milletler Cemiyeti’nde özellikle Ġngiltere’nin arabuluculuğu ile Ġskenderun Sancağı’na; içiĢlerinde tamamen bağımsız, dıĢ iĢlerinde Suriye’ye bağımlı, özerk bir statünün tanınması 1937’de kabul edildi37. Bu karar ile Hatay’ın ayrı bir siyasi varlık olduğu kabul edilmiĢ, toprak bütünlüğü teminat altına alınmıĢ oldu38. Ağustos 1938’de yapılan Hatay seçimlerinde, 40 kiĢilik Hatay parlamentosunun 22 milletvekilliğini Türkler kazandı39. 2 Eylül’de toplanan Hatay parlamentosu, bağımsızlık ilan ederek Hatay Cumhuriyeti ismini aldı. Sancaktaki yeni geliĢmeleri Fransız vali kabul etmek istemeyince Hatay’da halk bir dizi protesto gösterileri yaptı. Türkiye, Fransa’nın tavrına karĢı tepkisini Hatay sınırına 50 bin asker göndererek gösterdi. Hatay’daki siyasi geliĢmelere karĢı Türkiye’nin izlediği politika ve Almanya’nın saldırgan bir dıĢ politika içine girmesi Fransa’nın katı tavrını yumuĢatarak Fransa’yı Türkiye ile iĢbirliğine mecbur bıraktı. Neticede Hatay’daki Fransız vali değiĢerek yerine Türk vali atandı. Kısa sürede Hatay’lılar Türkiye’deki kanunları kabul ederek Anavatan’la yakın iliĢki içerisine girdiler. 29 Haziran 1939’da son kez toplanan Hatay Parlamentosu, Türkiye’ye katılma kararı aldı40. Fransa’da bu kararı kabul etmek zorunda kaldı41. Suriye Parlamentosu derhal Hatay Parlamentosunun aldığı kararı protesto ederek bunu tanımadığını açıkladı42. Fakat Hatay’ın Türkiye’ye ilhakını engelleyemedi. Suriye 1946’da bağımsızlığını kazandı43. Bağımsızlığını kazanan Suriye’nin yaptığı ilk iĢlerden birisi Hatay üzerinde hak iddia etmesiydi. Bu durumu sürekli uluslararası gündeme taĢıyarak Türkiye’ye baskı yapmaya baĢladı44. Suriye Hatay’ın Türkiye’ye ilhak etmesini bir türlü hazmedemiyordu ve kabul de etmiyordu. Suriye ile Türkiye arasında Hatay Meselesi’nin bir problem oluĢturması üzerine, 1946 yılında Irak BaĢbakanı Nuri Sait PaĢa’nın arabuluculuğuyla, iki ülke arasında bir takım görüĢmeler yapıldı. Sonunda varılan mutabakat ile Türkiye, Hatay’ı ilhakının Suriye tarafından tanınması için ısrar etmeyeceğini, Suriye’de bu sorunu resmen ileri sürmeyeceğini kabul etti45. Sorun tamamen çözülmemiĢse de geçici olarak ertelenmiĢti. Bir anlamda mesele o günlük için donduruldu. Fakat 36 M. Gönlübol-C. Sar, agm., s. 138; F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 348; M. Fırat-Ö. Kürkçüoglu, “sancak, s. 283; P. Ceylan, agt., s. 21 37 F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 348-349; A. Melek, age., s. 81; M. Gönlübol-C. Sar, agm., s. 140; M. Fırat-Ö. Kürkçüoglu, “sancak, s. 284 38 H. Pehlivanlı-Y. Sarınay- H. Yıldırım, age., s. 140 39 A. Melek, age., s. 115; M. Gönlübol-C. Sar, agm., s. 143; Seçimlerde zaten 22 Türk milletvekili aday olmuş tamamı Hatay parlamentosuna girmiştir. M. Fırat-Ö. Kürkçüoglu, “sancak, s. 289; P. Ceylan, agt., s. 85 40 M. Gönlübol-C. Sar, agm., s. 144; İsmail Soysal, "Türk-Arap İlişkileri (1918-1997)", Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. İsmail Soysal, Ankara 1999, s. 517; M. Fırat-Ö. Kürkçüoglu, “sancak, s. 290; Ö. Yazgan, agt., s. 21 41 Anlaşmanın tam metni için bknz. Düstur 3. tertip c. XX, s. 1530-1539; M. Fırat-Ö. Kürkçüoglu, “sancak”, s. 290 42 İ. Soysal, “Türk-Arap”, s. 517 43 Yirminci yüzyılın başlarından itibaren bölgede gelişen ulusçuluk hareketleri II. Dünya savaşına kadar veya hemen sonra pek çok bağımsız devlet kurularak, sömürgeci devletlerin egemenliğine son verildi. R. Uçarol, age.,s 555 44 Selçuk Gültaşlı, “Ortadoğu‟da Türkiye”, Yeni Türkiye, s. 23-24, c. II, s. 1440 45 Ömer Kürkçüoğlı, Türkiye’nin Arap Orta Doğusuna Karşı Politikası (1945-1970), Ankara 1972, s. 16 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 699 bu durum bir türlü Suriye tarafından kabul edilememiĢti. Çünkü Suriye’de en yetkili ağızlar bile zaman zaman Hatay Meselesi’ni gündeme getirmeye devam ettiler. II. Dünya SavaĢı Sonrasında Türkiye II. Dünya SavaĢı sonrasında ABD ve SSCB’nin süper güç olarak çıkması, dünyanın hızla iki kutuplu bir yapıya doğru sürüklenmesine neden oldu. Özellikle 1947’den sonra baĢlayan soğuk savaĢ dönemi kutuplar arasındaki çatıĢmayı iyice derinleĢtirdi. Türkiye 1923’ten itibaren yüzünü Batıya çevirdi. 1930'lu yılların ikinci yarısında, Avrupa'da dengeler değiĢmeye baĢladı. Ġtalya Doğu Akdeniz’de saldırgan bir tavır içine girdi46. Atatürk, Avrupa'nın genel bir savaĢa doğru yöneldiğini fark ederek47 önlemler almaya baĢladı. Bu dönemde Türkiye, uluslararası alanda barıĢ eksenli politikalar üreterek48, bölgesel paktlar kurarak sınır güvenliğini garanti altına almaya çalıĢtı. Önce Batı'da Balkan Ġttifakı, ardından Doğuda Sadabat Paktı bu anlayıĢın sonucu ortaya çıktı. Bu süreç içerisinde Türkiye Suriye ile iliĢkilerini en alt düzeyde sürdürdü. Fakat II. Dünya SavaĢı sonrası geliĢmeler, Türkiye’ye tercih yapmayı zorunlu hale getirdi49. Türkiye ABD’nin R. Uçarol, age, s 490 Türkiye Uluslararası gerginliği ileri sürerek Montreux‟de Boğazların denetim ve kontrolünü sağlamıştır. Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, İstanbul 1996, s 294; Ayrıca Hatay‟ın anavatana katılması için yapılan çalışmalar da başarı ile sonuçlanmıştır. 48 Ahmet Özgiray, "Atatürk ve Dışpolitika", Üçüncü Uluslararası Atatürk Sempozyumu, I, Ankara 1998, s 222; M. Kemal 1 Kasım 1929 yılında Mecliste “Hariciyede açık ve dürüst olan siyasetimiz bilhassa sulh fikrine müstenittir. M. Kemal ATATÜRK, Söylev ve Demeçler, Ankara 1982,I, s 361 49 19 Mart 1945'te Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Moskova büyük elçimiz Selim Serper'e 17 Aralık 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşmasını feshettiklerini bildirdi. A.Şükrü Esmer-Oral Sander" İkinci Dünya Savaşında Türk Dışpolitikası", Olaylarla Türk Dışpolitikası (1919-1995), Ankara 1996, s 185; Metin Toker, Tek Partiden Çok Partiye, Ġstanbul 1970,s.151; Celal Bayar, Günaydın, 6.7.1974; Feridun Cemal Erkin, Türk-Sovyet Ġlişkileri ve Boğazlar Meselesi, Ankara 1968 , s 214-415; C. Koçak, agm., s 173; Feroz Ahmad, Modern Türkiye'nin Oluşumu, İstanbul 1995, s 312; Eral Tellal, “1945–1960 Sovyetlerle İlişkiler” Olaylarla Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, İstanbul 2001, s 502; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 191; "-Ama, bunu siz kendi rızanızla imzaladınız!" diyen Türkiye Büyük Elçisi Selim Serper'e: Molotof, "-Biz o zaman zayıftık, Şimdi ise kuvvetliyiz" demiştir, T. Nejat, Eralp,"İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Boğazlar Sorunu İngiliz ve Amerikan Basınındaki Akisler", Beşinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri I, Ankara 1996, s.101109; Cumhuriyetin 75 Yılı, s 273; A. Suat Bilge, "Kıbrıs Uyuşmazlığı ve Türk-Sovyet İlişkileri", Olaylarla Türk Dışpolitikası (1919-1995), Ankara 1996, s 389. Sovyetlerin talepleri derhal reddedildi. İstekleri reddedilen Sovyetler, Türkiye üzerinde ağır bir baskı uygulamaya başladı. M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 193; A. S. Bilge, agm., s 389. Türkiye Sovyetler Birliği‟nden gelen tehdit karşısında yalnız kaldı. Türkiye tekrar denge politikasına geri dönmek mecburiyetinde kalmıştır. Esin Yurdusev, "1945-1989 Döneminde Türkiye ve Balkanlar", Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. İsmail Soysal, Ankara 1999, s 374; Turgay Uzun, “Türkiye‟de Çok Partili Hayata Geşiç Sürecinde Türk Dış Politikası ve Geleceğe Etkileri”, Yeni Türkiye, yay.yön. G. Eren, 23-24/II, Ankara 1998, s 1377. ABD, Sovyet baskı ve yayılmasının özelikle Ortadoğu'da tehlikeli bir durum alacağını düşünerek fikrini değiştirdi ve Türkiye ile yakından ilgilenmeye başladı. Başkan Truman, Türkiye‟den Rusya‟ya "makul, fakat sert" cevap verilmesini istedi, D. Avcıoğlu, age., s 1594; Taner Timur, Çok Partili Hayata Geçiş, İstanbul 1991, s 46. Türkiye, Sovyet notasını 22 Ağustos 1946'da ABD ve İngiltere'ye danışarak hazırlanan bir metinle reddetti. F. C. Erkin, Boğazlar , s 416-422; Hikmet Özdemir, Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul 1995, s 184; E. Tellal, agm., s 505. ABD Başkanı Truman', 12 Mart 1947'de Sovyet tehdidi karşısında, Türkiye ve Yunanistan'ın bütünlüğünün korunmasını amaçlayan Truman Doktrini ilan etti. Başkan, Senato'dan yetki istiyordu, Peter Mansfield, Osmanlı Sonrası Türkiye ve Arap Dünyası, Çev. S.Yurdakul, İstanbul 200, s 116; Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1990, Ankara 1993, s 229; Ç. Erhan, agm., s 528; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 213. Truman 46 47 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 700 öncülüğünü yaptığı liberal dünyanın yanında yer alırken, kendisini Batıya kabul ettirebilmek için dıĢ politikasında önemli değiĢikliklere gitti. Ortadoğu’nun Batı ülkeleri için bu kadar önemli olması, Türkiye’nin bölgeye daha fazla ilgi göstermesine sebep oldu. Türkiye’nin izlediği Ortadoğu politikası; Batı ülkelerinin Ortadoğu politikalarına paralel geliĢirken zaman zaman tarihi ve dini nedenlerin de etkisiyle Batı ülkelerinden farklı yönlere de sapıyordu. Genelde tutarlı ve istikrarlı bir politika ortaya koyamadı. 1947’de Filistin Meselesi BM’e geldiğinde Türkiye, Araplarla birlikte hareket ederek Filistin lehinde oy kullanırken, Filistin Meselesi 1948’de BM gündemine tekrar geldiğinde Türkiye bu sefer Batı ülkeleri ile birlikte hareket ederek olumsuz oy kullandı. Türkiye, Batı dostlarının güvenini kazanmak için 1949’da Ġsrail’i ilk tanıyan Müslüman ülke oldu50. Bu durum diğer Arap ülkeleri gibi Suriye tarafından da “Müslüman bir ülkenin vefasızlığı” olarak algılandı51. DP’nin 1950’de iktidara geliĢi, Türkiye’nin dıĢ politikasında önemli değiĢiklikler meydana getirdi. Türkiye, pasif Ortadoğu politikasını terk ederek aktif bir faaliyet içine girdi ve ikili münasebetlere büyük önem verdi52. Türkiye'nin dıĢ politikasındaki bu değiĢiklik biraz da dıĢ Ģartların zorlamasıyla oluĢtu. Batılı devletler, Sovyetlerin Ortadoğu’da daha etkili olabilmesine mani olmak için Türkiye’yi bölgede aktif politikaya sevk etmeleri bu değiĢikliğin ana nedeni olarak sayılabilir. Türkiye'nin Ortadoğu ve Suriye politikasını iki olay derinden etkiledi. Öncelikle birincisi, ġubat 1952'de Türkiye’nin NATO'ya katılması ve ikincisi; Mısır'daki iktidar değiĢikliğinin Mısır dıĢ politikasında meydana getirdiği farklılık53. Türkiye NATO'ya katılmakla, müttefiklerinin Ortadoğu'daki politikalarına ortak ve destek olmuĢtur54. DP’li DıĢ Politika yöneticileri Türkiye’nin çıkarlarını ABD’yle birlikte hareket etmekte gördüklerinden, ABD’nin her türlü Ortadoğu politikalarına sınırsız destek verdiler55. Suriye ve Bağdat Paktı "Türkiye'nin milli bütünlüğü Ortadoğu nizamı için şarttır" diyordu. E. Kongar, age., s 458 ; Ç. Erhan, agm., s 529; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 214 50 Melek Fırat - Ömer Kürkçüoğlu, "1945-1960 Arap Devletleriyle İlişkiler", Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, İstanbul 2001,s. 617; Ö. Yazgan, agt., s. 34-35 51 S Tüzün, agt., s. 27; K. Gaytancıoğlu, agt., s. 88 52 M.A. Birand-C. Dündar-B. Çaplı,, age., s 131 53 Mısır'sa Temmuz 1952'de askeri darbe ile Kral Faruk devrildi. Yerine önce General Necip ardından General Abdulnasır geldi. Bu Arap dünyasında yeni bir devir açarken, Türkiye'yi de uzun vadede olumsuz etkiler. Ahmet Emin Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, II, Haz. E.Ş. Erdinç, İstanbul 1997, s 1590; Feroz Ahmad- Bedia Turgay Ahmad, Türkiye'de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi 1945-1971, İstanbul 1976, s 99-100 ayrıca Cemal Abdul Nasır, Arap Devriminin Yöntemleri, İstanbul 1970 54 Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 49; Bölge Batı devletlerinin egemenliklerinden yeni yeni kurtulmaya başladığından, sürekli Araplar ile Batılılar arasında gerginliklere sahne olmaktadır. Türkiye her seferinde Batılı müttefiklerin yanında yer almıştır, F. Ahmad, age., s 169. Türkiye'nin bu politikasına en sert tepki Mısır'dan gelmiştir. Ama başlangıçta her iki taraf gerek Araplar, gerekse Türkiye iyi niyetli ilişki kurulmasına taraftardır, Arap Birliği Genel Sekreteri Abdurrahim Azzam Paşa Türkiye'ye gelir ve son derece samimi bir ortamda görüşmeler geçer. Cumhuriyet, 14 Haziran 1951. Nasır'da başlangıçtı Türkiye ile iyi ilişkiler kurma niyetindedir. Hatta bu amaçla Türkiye'den gazetecileri Mısır'a davet ederek, "Ortadoğu'da her şeyin kaynağı Mısır'la Türkiye arasında hüküm sürecek sevgi ve güvendir", Ahmet Emin Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, c.II, Haz. E.Ş.Erdinç, İstanbul 1997, s 1642 55 M. Fırat – Ö. Kürkçüoğlu, "1945-1960” ,s 615 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 701 Türkiye 1954 Balkan Ġttifakından sonra, ABD ve Ġngiltere’nin teĢvikiyle Ortadoğu’da da bölgesel ittifak kurma çabalarına giriĢti. Çünkü Türkiye sınırlarının güneydoğu kanadında yaĢanabilecek herhangi bir olumsuzluğun sınırlarından sızabileceğinden ve Sovyetlerin bu yolu kullanabileceğinden endiĢe ediyordu. Türkiye, ABD'nin Ortadoğu’ya verdiği önemi görerek Batı ülkelerini bölgede daha aktif hale getirmenin kendi menfaatine uygun olacağını düĢündü. Batı’yı Ortadoğu’ya çekebilmek için Türkiye BM daimi delegesi Selim Serper; Ortadoğu’daki boĢluğa dikkat çekerek, bölgenin önemini hatırlattı, bölgenin Sovyet Emperyalizmine açık olduğunu vurguladı. Serper, bu boĢluğun Batı'lı ülkelerce bir an önce doldurulması çağrısında bulundu56. ABD de bölgedeki boĢluğun farkındaydı. Ortadoğu’nun stratejik önemi üzerinde sık sık duran ABD, bu durumun kendileri için endiĢe kaynağı olduğunu da açıklamaktan çekinmiyordu57. Türkiye Arap ülkeleriyle fazla iyi olmayan iliĢkileri düzeltmek için görüĢmelere baĢladı 58. Türkiye Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu’ya inmesine engel olacak ve bölgenin Batı ile iliĢkilerini geliĢtirecek askeri temelli bir ittifak anlaĢması istiyordu. Türkiye’nin giriĢimlerine Ortadoğu ülkeleri ve Suriye soğuk yaklaĢtılar. Ortadoğu'da kurulacak bir pakta Arap ülkelerinin iĢtirak etmesi sağlanmalıydı, aksi takdirde ittifakın fazla bir anlam taĢımayacağı açıktı. Fakat Türkiye'nin Ġsrail'i tanıyan ilk ve tek müslüman ülke olması Arap devletleri tarafından henüz unutulmamıĢtı59. Türkiye'nin Batı eksenli ve Batı devletlerini destekleyen bir dıĢ politika takip etmesi, Fransa’nın elinden bağımsızlığını yeni kazanmıĢ Suriye tarafından da kaygı ile izleniyordu Suriye, Sovyetleri bir tehdit unsuru olarak algılamıyordu, o daha ziyade Ġsrail ile çatıĢma hali içersindeydi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye, Arap ülkeleri ve Suriye ile ortak bir nokta bulabileceğine inanmaktaydı. Irak BaĢbakanı Nuri Sait PaĢa Temmuz 1954'te Ġngiltere ziyaretine mukabil dönüĢünde Türkiye'yi de ziyaret etti. Türkiye ve Irak’ı birbirine yakınlaĢtıran ortak nokta Batı endeksli dıĢ politika anlayıĢıydı. Ankara Irak'a Arap devletlerinin meĢru menfaatlerine aykırı bir politika izlenmeyeceği noktasında özellikle teminat verdi60. Irak ile belli konularda bir uzlaĢma imkânı sağladı. Bu bir anlamda Türkiye'nin kurulmasını çok arzuladığı bölgesel ittifaka ilk adımdı. Kısa bir süre sonra Türkiye ile Irak 24 ġubat 1955’te "Bağdat Paktı" adını alan ittifak anlaĢmasını imzaladılar61. Türkiye 1955’te Bağdat Paktını geniĢletmek ve katılımı artırmak amacıyla Suriye, Lübnan, Ġran, Pakistan ve Irak'la görüĢmelerde bulundu. Suriye'de Pakt aleyhine gösteriler yapıldı62. Menderes Suriye’de ancak birkaç saat kalırken, ziyaret ve tam bir “sağırlar konuĢması” Ģeklinde Cumhuriyet, 19 Şubat 1954 C. Bayar, Söylev, s 102 58 Cumhuriyet, 26 Mart 1953 59 E.J. Zürcher, age.,s 343; Ç. Erhan - Ö. Kürkçüoğlu, "Filistin ",s 640 60 Cumhuriyet, 15 Temmuz 1954; Buradan kastedilen İsrail'e dolaylı da olsa paktın kapısının kapalı olduğu ve İsrail'le bir işbirliğinin yapılmayacağının garantisinin verilmesidir. M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, agm.,s 622 61 Duygu Bazoğlu Sezer, "Soğuk Savaş Dönemi ve Türkiye'nin İttifaklar Politikası", Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. İsmail Soysal, Ankara 1999, s 449; Pakt ile anlaşma metni; Düstur, 3. Tertip, c. XXXVI, 422-425; Ayın Tarihi, Şubat 1955, No: 255, s 185188; Ali Gevgilili, Yükseliş ve Düşüş, İstanbul 1987, s 92; D. Bazoğlu Sezer, agm., s 461-464; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, agm., s 623; Yuluğ Tekin Kurat, "Elli Yıllık Cumhuriyetin Dış Politikası 1923-1973", Belleten, XXXIX/154, Nisan 1975, s 285; Ö. Yazgan, agt., s.38 62 Cumhuriyet, 15 Ocak 1955 R. Uçarol, age., s 567; Y.T. Kurat, agm., s 285 56 57 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 702 geçti63. Suriye Arap milliyetçiliği yaparak, Bağdat Paktına pek olumlu bir yaklaĢım içerisine girmedi. Mısır Devlet BaĢkanı Nasır’ın Bağdat Paktına cephe alması ve Sovyetler Birliği’ne yaklaĢması, Suriye ile Mısır’ın yakınlaĢma sürecini hızlandırdı. 1956 yılından itibaren Baas Partisi öncülüğünde Suriye’de Mısır’la birleĢme fikri yaygınlık kazanmaya baĢladı. Özellikle 1956 SüveyĢ SavaĢı, hem Arapları birbirlerine daha yaklaĢtırdı, hem de onlardaki Batı aleyhtarlığını iyice artırdı. Bu yıllarda Arap dünyasında ve Suriye’de sol akımların hızlı bir yükseliĢi söz konusuydu. Sovyetler Birliği II. Dünya SavaĢından sonra Ortadoğu ile belirli bir süre ilgilenmedi. Fakat özellikle Bağdat Paktı’nın kurulması, Sovyetlerde bir politika değiĢikliğine sebep oldu. Bağdat Paktı, Türk - Sovyet iliĢkilerini olumsuz etkiledi64. Sovyetler Birliği artık Ortadoğu ile daha fazla ilgilenmesi gerektiğini düĢünerek, Ortadoğu’da doğacak fırsatları beklemeye baĢladı. Öncelikle parçalanmıĢ Ortadoğu, Sovyetlere bölgede daha fazla aktif olma imkânı tanıyordu. Sovyetler, önceleri iyi gözle bakmadıkları Nasır’ı desteklemeye baĢladılar. Bu durum zaten Batı ile kavgalı olan Nasır'ın da iĢine geliyordu65. Sovyetler Birliği Mısır’ın ardından Suriye ile iliĢkilerini geliĢtirmeye baĢladı. Sovyetlere en yakın duran ve Batıya en fazla tepkili iki ülke Suriye ve Mısır’dı. Türkiye, Bağdat Paktı ile Ortadoğu’da aktif bir politika içine girdi. Pakt Ortadoğu'da yükselen Nasır hareketine karĢı Türkiye'nin Batı adına üstlendiği bir misyon haline geldi 66. Mısır ve Suriye; Türkiye'ye karĢı öfkeli ve saldırgan bir tavır içine girdiler, Türkiye’yi "Batı emperyalizminin jandarması olmakla"67 suçladılar. ĠĢin içinde Ġngiltere'nin olması, Bağdat Paktına alternatif bir ittifak kurulmasına yol açtı. Mısır'ın öncülüğünde Suriye, Suudi Arabistan ve Yemen aralarında ortak bir blok oluĢturdular68. Ürdün ve Lübnan tarafsız kalarak her iki tarafa da mesafeli durdular. Ġsrail de hesaba katılırsa Ortadoğu dört parçaya bölündü69. Sovyet yayılmacılığına karĢı bir set çekmek amacıyla birlik ve beraberlik adına yola çıkılırken, bir anda Ortadoğu kamplara bölündü. Bağdat Paktı amacının dıĢında geliĢmelere neden olmaktaydı. Bağdat Paktına Ġsrail bile tepki gösterdi. Ġsrail'e göre Pakt; kendisine karĢı kurulmuĢ mahiyetteydi70. Ortadoğu'da bir savunma teĢkilatını baĢtan beri teĢvik ederek destekleyen ABD, bu kadar tepkiyi beklemiyordu. Bu tepkiler ABD'yi Ġngiltere gibi Pakta hemen katılmaktan vazgeçirdi71. Çünkü ABD bir yandan Arap devletlerini kazanmak isterken, diğer yandan Ġsrail'i ve Sovyetleri gücendirmemek politikası 63 Kaan Gaytancıoğlu, Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye-Suriye Ġlişkilerinin Ortadoğu Politikasına Etkisi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslar arası İlişkiler Anabilim Dalı, Edirne 2008, s.48 64 Nasuh Uslu, Türk-Amerikan Ġlişkileri, Ankara 2000, s 121 65 Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1990, Ankara 1993, s 325; Ayhan Kamel, "İkinci Dünya Savaşının Bitiminden Günümüze Kadar Türk - Sovyet İlişkileri", Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. İsmail Soysal, Ankara 1999, s 411 66 M.A.Birand-C.Dündar-B.Çaplı,, age., s 131 67 Haluk Gerger. "Türk Dış politikası (1946-1980)" CDTA, II, İstanbul 1983, s 539; Oral Sander, "Türkiye'nin Dış Politikasında Sürekliliğin Nedenleri", Türkiye'nin Dış politikası, Der. Melek Fırat, Ankara 2000, s 84 68 Fahir Armaoğlu, 1948-1988 Filistin Meselesi ve Arap Ġsrail Savaşları, Ankara 1994, s 120; Ö. Yazgan, agt., s. 38 69 F. Armaoğlu, Filistin, s 120; O. Sander, age., s 264; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “19451960”., s 625 70 M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 624; Ç. Erhan-Ö. Kürkçüoğlu, "Filistin", s 645 71 F. Armaoğlu, Filistin, s 120; E. Kongar, age., s 461; Ç. Erhan, agm., s 564; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 625; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 267 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 703 izlemekteydi72. ABD Bağdat Paktı’na doğrudan katılmasa da onu desteklemeye devam etti. 1956 Kasım ayında ABD DıĢiĢleri Bakanlığı, yayınladığı bildiri de; Bağdat Paktı üyelerinin toprak bütünlüğü ve siyasal bağımsızlığının kendi garantileri altında olduğunu, Pakta yapılacak herhangi bir saldırıyı kendilerine yapılmıĢ sayacaklarını açıkladı73. Zamanla önce ekonomik, nihayet 23 Mart 1957'de de askeri komisyonlarda yer aldı74. Bir anlamda pakta gelen tepkiler, ABD'nin katılımını geciktirmiĢ oldu. Bağdat Paktı’na Irak dıĢında Arap ülkesinin katılmaması ve katılan Müslüman ülkelerin Arap kuĢağına dahil olmaması, Paktı’n Arap desteğinden mahrum kalmasını sağladı. Bu durum Pakt’ta önemli bir eksiklik oluĢturdu. Ayrıca gelen tepkiler karĢısında ABD'nin Bağdat Paktına direk katılmaması da Pakt’ta ikinci büyük zaaf oldu75. Nasır bir anlamda baĢarılı olmuĢtu. Her ne kadar kendisinin Ortadoğu liderliği büyük darbe yiyerek amacına ulaĢamasa da, Bağdat Paktı’na da kendisinin büyük darbe vurduğu açıktı. Ortadoğu'da bölge ülkelerinin sulh ve istikrarını sağlayarak, Türkiye'nin güneydoğu kanadını emniyet altına almak için uğraĢılan Bağdat Paktı bu Ģartlar altında zaten fazla uzun ömürlü olamayacaktı76. 1957 Türkiye – Suriye Krizi Türkiye-Suriye iliĢkileri her geçen gün daha da bozuluyordu. Hatay meselesiyle baĢlayan ihtilaf, Bağdat Paktı ile artmıĢ, Türkiye’nin Batı’ya yaklaĢması Suriye’nin Sovyetlere yakın politikalar izlemesi her iki ülke arasında derin uçurumlar yarattı. 1956 SüveyĢ Buhranı sonrasında Suriye hızla Sovyetler Birliği’ne yakınlaĢtı. Ordu kademelerinde hızlı bir tasfiye gerçekleĢirken genelkurmay baĢkanlığına “komünist eğilimi” Afif Bızri getirildi. Suriye kabinesinin kuvvetli bakanlarından Savunma Bakanı Halit el-Azim, Sovyet sempatizanı olduğunu açıkça ifade etmekte ve ülkesini hızla Sovyetler Birliğine yaklaĢtırmaktaydı. Suriye Savunma Bakanı 1956’da Sovyetler Birliğini ziyaret ederek bir takım savunma amaçlı anlaĢmalar imzaladı77. Sovyetler Birliği’nin Suriye’ye askeri ve ekonomik yardım yapmasını içeren anlaĢmalar açıklandığında bu durum Türkiye tarafında endiĢe ile karĢılandı. R. Uçarol, Siyasi, s 567-568; Ç. Erhan, agm., s 564; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 267 O. Sander, age., s 268; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 267-268 74 Cumhuriyet, 20 Nisan 1956 75 Mehmet Nuri Birgi, "Dışpolitika ve Bayar", 100. Yaşında Celal Bayar'a Armağan, Haz. M.Sarol - İ.Bozdağ, İstanbul 1982, s 49 76 14 Temmuz 1958'de Irak'ta askeri bir ihtilal olur. Kral Faysal ve Başbakan Nuri Sait Paşa İktidardan düşürülür. Türkiye Ortadoğuda'ki en önemli müttefikini kaybetme endişesiyle ihtilale engel olabilecek askeri müdahaleyi düşünürse de, ABD'nin araya girmesiyle vazgeçer. Y. Canatan, age., s 151; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 632; Y.T. Kurat, agm., s 287. İsmet İnönü böyle bir müdahale ihtimaline bile sert tepki gösterir İsmet İnönü, İsmet İnönü'nün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ki Konuşmaları 1920-1973, II, Ankara 1973, s 271. Irak'ta iktidarı ele geçiren General Kasım Bağdat Paktından çekildiklerini açıklar. Lütfi Akdoğan, "Ortadoğu", Sabah, 19. Aralık 2001, s 8. Bağdat Radyosu 24 Mart 1959'da Irak'ın emperyalizmle son bağının kesildiğini söyler. Cumhuriyet, 25 Mart 1959; Doğan Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, IV, İstanbul 1979, s 1615; Y.T. Kurat, agm., s 287. Londra'da yapılan Bağdat Paktı toplantısında, Pakt merkezi Ankara olmasına ve yeni Irak rejiminin tanınmasına karar verilir. 21 Ağustos Bağdat Paktının ismi CENTO (Central Treaty Organisation - Merkezi Anlaşma Teşkilatı) olarak değiştirilir. Cumhuriyet, 20.08.1959; R. Uçarol, age, s 569; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 633; Y.T. Kurat, agm., s 287; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 307.  Mısır‟ın Süveyş Kanalını millileştirmesi Batılı ülkelerin tepkisini çekti. 1956 yılında İngiltere-Fransa ve İsrail‟in Mısır‟a saldırması üzerine başlayan savaşta Batı dünyası büyük bir prestij kaybına uğradı. 77 Ö. Yazgan, agt., s. 41 72 73 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 704 1957 yılında Ortadoğu'da yeni bir gerginlik söz konusu oldu. Suriye- ABD iliĢkileri; Suriye'nin Rusya'dan silah ve ekonomik yardım alması üzerine bozuldu78. Gergin olan iliĢkiler Suriye'nin dört Amerikan diplomatını rejimi yıkmakla suçlayarak sınır dıĢı etmesiyle tamamen koptu79. ABD, Suriye'nin komünist denetiminde olup, komĢuları için bir tehlike oluĢturduğunu açıkladı80. Türkiye bir anda Bulgaristan-Sovyetler Birliği ve Suriye tarafından yay biçiminde çevrelenerek sıkıĢtırılmıĢ olduğunu düĢündü. Türk askerleri sınır boyuna yerleĢtirilerek, askeri manevra ve tatbikatlar yapmaya baĢladılar81. Irak parlâmentoyu feshederek ülkesinde sıkıyönetim ilan etti. Türkiye ABD'nin yanında olduğunu gösterdiği gibi, Suriye'ye de üstü kapalı gözdağı vermekteydi. Suriye'nin tavrında herhangi bir değiĢiklik görülmemesi üzerine, hükümet daha da sertleĢme gereksinimi duyarak, Suriye'ye sınırı geçme tehdidinde bulundu. Mısır son derece iyi münasebetler içinde olduğu Suriye'ye sahip çıkarak, askeri malzeme yardımlarına baĢladı82. Sovyetler Birliği geliĢmelere kayıtsız kalmayarak, 10 Eylül 1957'de Türkiye'ye son derece sert ifadelerle dolu bir mektup gönderdi ve gereken tedbirleri alacağını özellikle hatırlattı83. Suriye, Türkiye'nin kendisine karĢı izlediği politikalardan duyduğu rahatsızlığı BM'e taĢıyarak, Türkiye’den Ģikâyetçi oldu84. Aynı gün KruĢçev, Amerikanın Türkiye'yi Suriye'ye karĢı kıĢkırttığını, Türkiye'nin bölgede çıkabilecek savaĢa fazla dayanamayacağını, çünkü Rusya'nın çıkarlarını korumak için gerekirse askeri kuvvet kullanabileceğini açıkladı85. Türkiye ile Sovyetler ilk defa bu denli savaĢ ihtimalinin içerisine giriyorlardı86. Sovyetlerin açıklamaları Suriye'yi cesaretlendirdi ve Türkiye'ye sınırdaki askeri tatbikata son vermesi gerektiği noktasında uyarıda bulundu87. Türk Hükümeti, Suriye'nin uyarısını reddederek, sınırdaki tedbirlerin sadece savunma amaçlı olduğunu bildirdi88. Amerika Sovyet tehditleri karĢısında, Türkiye'ye sahip çıkarak, müttefikinin yanında olduğunu ve Türkiye ile yapılan ikili anlaĢmalar gereği yardımına koĢacağını duyurdu89. Bir anda ortam fena halde kızıĢtı. Olay Ortadoğu’yu aĢarak uluslararası ciddi bir krize neden oldu. SavaĢ adeta kapıdaydı. Böyle bir savaĢta en büyük zararı Türkiye ve Suriye'nin göreceğinden Ģüphe yoktu. Konu BM'e görüĢüldü. Türkiye ve Suriye birbirlerini Ģiddetle suçladılar. BM görüĢmelerinde çeĢitli tasarılar gündeme geldi, nihayetinde meselenin taraflarca müzakere yoluyla çözülmesine karar verildi90. Bu noktada Suudi Arabistan devreye girerek Türkiye ve Suriye arasında ara buluculuk yaptı. Ġkili görüĢmeler neticesinde ortam yumuĢadı, tansiyon düĢtü ve iliĢkiler normalleĢmeye baĢladı91. Türkiye, Suriye sınırındaki askerlerini geri çekerek 78 D. Avcıoğlu, age., s 1655; O. Sander, age., s 271; Ç. Erhan, agm., s 564; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 290; Ö. Yazgan, agt., s.41 79 N. Uslu, age., s 126; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 630; K. Gaytancıoğlu, agt., s.49 80 O. Sander, age., s 271; Ö. Yazgan, agt., s. 41 81 M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 630; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 291; K. Gaytancıoğlu, agt., s. 50 82 E. J. Zürcher, age., s 343; N. Uslu, age., s 127 83 Cumhuriyet, 15 Eylül 1957; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, agm., s 630; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 292 84 M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 293 85 Cumhuriyet, 09 Ekim 1957; N. Uslu, age., s 126; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, agm., s 631; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 294 86 E. Tellal, agm., s 515 87 Cumhuriyet, 10 Ekim 1957 88 Cumhuriyet, 17 Ekim 1957 89 Cumhuriyet, 11 Ekim 1957; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 631 90 M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1945-1960”, s 631; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 298 91 D. Avcıoğlu, age., s 1656 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 705 normalleĢme sürecini hızlandırdı92. SSCB, Türkiye ile aralarında artık çatıĢma çıkma ihtimalinin olmadığını açıkladı93. BaĢbakan Menderes Suriye bunalımı konusunda; iki ülke arasında bir sorun olmadığını durumun kutuplar arası bir problemden kaynaklandığını söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin dıĢarıdan Ortadoğu'ya gelmek isteyenlere karĢı uyanık olmak ve müttefiklerini uyarmak vazifesidir, dedi. Menderes Suriye ile problemin giderilmesindeki katkılarından dolayı Suudi Arabistan hükümdarı Kral Suud’a da ayrıca teĢekkür etti94. Eisenhower Doktrini ve Mısır-Suriye BirleĢmesi 1957 yılından itibaren ABD, Ortadoğu'ya daha fazla ağırlık vererek, bölgenin sorunlarıyla daha yoğun olarak ilgilenmeye baĢladı. Eisenhower adıyla bilinen doktrin bu yeni Ortadoğu politikasının temel esaslarını belirlemekteydi. ABD, SüveyĢ Harekâtı’ndan sonra Ortadoğu'nun klasik sömürgecileri ve bölgede nüfuz sahibi Ġngiltere ve Fransa'nın etkisini kaybettiğinin farkındaydı95. Bu durum bölgede büyük bir boĢluk oluĢturmuĢtu. SüveyĢ Olayı’nın baĢından beri Mısır'a büyük destek veren Sovyetlerin yıldızı bölgede parlamakta, Sovyetlerin etkisi günden güne artmaktaydı96. Bu bölgede çıkarları olan Batılı ülkelerce büyük sıkıntılara sebep olabilecek bir durumdu. Bölgede Batı etkinliğini yeniden tesis etmek amacıyla Eisenhower Doktrini hayata geçirildi97. Doktrin, bölge ülkelerini, Sovyet nüfuz ve tesirine karĢı ekonomik ve askeri açıdan desteklemek suretiyle ABD tarafına çekmeyi hedeflemekteydi98. ABD’nin bölge için gerekirse askeri güç kullanabileceğine karar vermesi bölge dengeleri için önemli bir geliĢmeydi. Doktrin, ABD’nin Ortadoğu politikasında ciddi değiĢikliği ifade etmekteydi.99. Eisenhower Doktrini karĢısında Ortadoğu ikiye ayrıldı. Ġlk olarak Lübnan ardından Pakistan, Irak, Türkiye, Afganistan, Libya, Tunus ve Fas destek verdiklerini açıkladılar. Eisenhower Doktrine en büyük muhalefet önce Mısır ardından Suriye’den gelmekteydi100. TürkiyeSuriye bir kez daha farklı konularda farklı konumlarda yer almıĢlardı. Suriye Ortadoğu’da yalnız kalmamak, bölgede etkinliğini artırmak ve iç geliĢmelerin de katkısıyla Mısır’a birleĢme teklifinde bulundu. 1 ġubat 1958'de Mısır ve Suriye bir araya gelerek birleĢme kararı aldılar. Ġki ülke General Nasır liderliğinde BirleĢik Arap Cumhuriyetini ilan ettiler101. 28 ġubatta Yemen de onlara katıldı ve iĢbirliği büyütüldü. Türkiye, muhalif cephenin bir araya gelerek birleĢme kararı almasından hiç memnun olmasa da 11 Martta bu ortaklığı resmen Cumhuriyet, 28 Kasım 1957 N. Uslu, age., s 127 94 Adnan Menderes, Başbakan Adnan Menderes'in Meclis Konuşmaları, Haz. Faruk Sükün, Ankara 1991, s 414 95 A. Gevgilili, age., s 99; N. Uslu, age., s 125; M. Gönlübol-H. Ülman,agm., s 287 96 R. Uçarol, Siyasi, s 568; O. Sander, age., s 267; Ç. Erhan, agm., s 564; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, agm., s 629; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 287 97 R. Uçarol, Siyasi, s 568; M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 288 98 A. Gevgilili, age., s 99; N. Uslu, age., s 125 M. Gönlübol-H. Ülman, agm., s 288 99 N. Uslu, age., s 125 100 F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 504  Suriye‟de Komünistlerle Bass Partisi arasında ki iktidar mücadelesinde Komünistlerin her geçen gün güç kazanması üzerine Baas Partisi Gn. Nasır‟ı bir kurtarıcı gibi görerek birleşme teklifinde bulundular. F. Koraş, agt., s. 54 101 Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 113; E. J. Zürcher, age., s 344; R. Uçarol, Siyasi, s 569; M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, agm., s 631; Ahmet Ayhan Koyuncu, Ortadoğu’da Milliyetçilik: Hafız Esad Dönemi Suriye Örneği, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı, Afyon 2008, s. 95 92 93 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 706 tanıdı102. 14 ġubat 1958'de, Irak ve Ürdün ortak görüĢmeler yaparak birleĢme kararı aldılar. BirleĢme sonucu oluĢan yeni devletin isminin Federal Arap Devleti olduğunu ilan ettiler. Bu geliĢme Türkiye tarafından memnuniyetle karĢılandı, hatta teĢvik edildi103. Ortadoğu'da Araplar ikiye bölünmüĢtü. Mısır-Suriye ortaklığı fazla uzun ömürlü olmadı. Mısır’ın Suriye’de tam bir denetim kurması, Nasır’ın kendisine rakip olabilecek kiĢileri uzaklaĢtırması Suriye’de tepkiyle karĢılandı. Suriye’de tam bir hayal kırıklığı meydana geldi. 29 Eylül 1961’de Suriye’de birlik karĢıtlarınca yapılan ihtilal; Suriye’nin dıĢ politikasını da derinden etkiledi. Suriye, BirleĢik Arap Cumhuriyetinden ayrıldığını ilan etti. Türkiye, Ġhtilal sonrası kurulan yeni rejimi ve Suriye’nin BirleĢik Arap Cumhuriyetinden ayrılmasını “bir iç geliĢme” olarak değerlendirdi ve yeni rejimi Ürdün’den sonra tanıyan ikinci ülke oldu104. Mısır bu durumdan son derece rahatsız oldu ve Türkiye ile diplomatik iliĢkilerini 30 Eylülde kesti105. Kıbrıs Meselesi ve İsrail-Arap Savaşları 27 Mayıs 1960 ihtilalıyla birlikte, Türkiye’nin iç ve dıĢ politikasında önemli değiĢiklikler meydana geldi. Askeri yönetim DP’nin takip ettiği bütün politikaları tartıĢmaya ve eleĢtirmeye açtı. Bu değiĢim ve yapılandırma döneminde Türkiye’nin Ortadoğu ve Suriye politikası da bir kez daha göz önüne alınarak gözden geçirildi. Ġhtilal sonrası Ortadoğu’ya daha fazla önem verileceği ilk hükümet programında da yer aldı. Türk DıĢ Politikası’nda asıl kırılma Kıbrıs Meselesi’nin uluslararası bir sorun haline gelmesiyle meydana geldi. Türkiye dıĢ politikasına; Kıbrıs Sorunu’na devletlerin aldığı tavır ve pozisyona göre yeni bir Ģekil verdi. Bu anlamda Türkiye, dıĢ politikayı uluslar arası iliĢkilerinde geriye yönelik bir iç tenkide gitmiĢti. Ortadoğu politikası da yeniden gözden geçirilme gereği duyuldu. Türkiye’nin böyle bir tavır değiĢtirme gerekçesi; 1965 BM Genel Kurulu’nda Kıbrıs GörüĢmeleri’nde çok daha iyi anlaĢıldı. Çünkü Kıbrıs ile ilgili bir oylamada Türkiye (Arap ülkeleri de dahil) yalnız bırakıldı. Bütün Arap ülkeleri Türkiye’nin aleyhine oy kullandı. Bu durum Türkiye’nin mevcut dıĢ politikasında büyük hayal kırıklığı yarattı106. 1965’te tek baĢına iktidara gelen AP, daha serbest ve bağımsız bir dıĢ politika iĢaretleri vermeye baĢladı. AP hükümet programına “Arap memleketleri, meĢru davalarında Türkiye’nin anlayıĢ ve desteğine güvenebilirler”107 denilmekteydi. Burada kastedilen Ģüphesiz Ġsrail ile anlaĢmazlıklarında Türkiye’nin Araplardan yana tavır alacağı ve Ġsrail konusunda ilk defa açık tavır konulduğu gerçeğiydi. 102 Cumhuriyet, 12 Mart 1958; A. Gevgilili, age., s 102; Ö. Yazgan, agt., s. 46; Z. Şirin Ayrancı, agt., s. 113 103 A. Gevgilili, age., s 102; Melek Fırat – Ömer Kürkçüoğlu, "1960-1980 Ortadoğu‟yla İlişkiler” Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, İstanbul 2001, s 631 104 Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 137 105 M. Fırat – Ö. Kürkçüoğlu, "1960-1980” ,s 786 106 Davut Dursun “Türkiye İslam Dünyasını Neresinde?”, Yeni Türkiye, s. 23-24, c. II, s. 1410; BM genel kurulunda 47 ülke Yunan tasarısının lehinde, 54 ülke çekimser ve 4 ülke Türkiye ile beraber oy vermiştir. Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 138 107 F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 847; Mehmet Gönlübol- Ömer Kürkçüoğlu, “1965-1973 Dönemi Türk Dış Politikası”, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919-1973), Ankara 1974, s. 582; Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 140; M. Fırat – Ö. Kürkçüoğlu, "1960-1980” ,s 788 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 707 1967 Arap-Ġsrail SavaĢı’nda Türkiye açık bir Ģekilde Araplara destek verdi. Hatta savaĢ baĢlamadan evvel de Araplara verilecek açık destek diplomatik bir Ģekilde ortaya konuldu108. SavaĢ baĢlar baĢlamaz Türkiye, Amerika’nın Türkiye’deki askeri üslerden Ġsrail’e yardım götürebilme ihtimalini kapamak maksadıyla üslerin Araplara karĢı kesinlikle kullanılamayacağı ilan edildi 109. SavaĢ esnasında bir adım daha atıldı ve Ġsrail’e karĢı savaĢan Arap ülkelerinden Suriye, Mısır ve Ürdün’e yiyecek ve giyecek malzemesi yardımları yapıldı110. Türkiye uluslararası ve BM’de Filistin Meselesi’nde artık hep Araplardan yana tavır almaya baĢladı. SavaĢı Ġsrail’in kazanacağının kesinleĢmesi üzerine Türkiye, kuvvet yoluyla toprak almanın kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirtti ve 1967’de BM Genel Kurulu’nda Ġsrail’e iĢgal ettiği topraklardan çekilmesini ön gören 242 sayılı kararın alınmasında etkin rol oynadı. Türkiye’nin Arap ülkeleri lehine politikaları kısa sürede karĢılığını buldu. Suriye DıĢiĢleri Bakanı 21 ağustos 1967’de verdiği bir beyanatta “ Türkiye’nin son buhran sırasında Arap milletini gerek BM’de gerek bu teĢkilat dıĢında desteklemesi Suriye Halkında takdir ve Ģükran duyguları yaratmıĢtır... Türkiye’nin Arap devletlerinin haklı davasına devamlı destekte bulunmasının, diğer dost devletlerle birlikte bu alanda faaliyet sarf etmesinin iki memleket arasında dostluk ve komĢuluk münasebetlerine katkı olacağına inanıyoruz” dedi111. Türkiye Batı endeksli politikadan milli çıkarlara yönelik dıĢ politikaya dönmekteydi. 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında Türkiye çok yönlü politikadan tekrar Amerikan endeksli politikaya döndü. Bu durum Araplarla arasına mesafe koymasına neden oldu112. Böylece Suriye ve diğer Arap ülkelerle soğukluk meydana geldi. Fakat her iki ülke iliĢkileri istikrarlı ve düzenli bir seviyeye hiçbir zaman kavuĢmadı. 1973 Petrol Krizi sonrasında Ankara, Araplarla iliĢkilerini geliĢtirmek ve petrol sıkıntısını azaltmak için bir kez daha Ortadoğu ülkelerine yöneldi. Türkiye sadece ekonomik gerekçelerle değil siyasi nedenlerle de Arap ülkelerinin desteğine ihtiyaç duydu. Zira 1973-74 Kıbrıs Harekâtında Türkiye uluslararası alanda yalnız kalmıĢtı. Suriye’nin Türkiye’ye karĢı olumsuz tavrına rağmen Türkiye Suriye ile iliĢkileri geliĢtirmeye kararlıydı. 1973 Arap – Ġsrail savaĢında Türkiye; Mısır ve Suriye’nin siyasi destek talebine olumlu yanıt vermiĢ ve BM’de Arap ülkeleriyle birlikte hareket etmiĢti. SavaĢ esnasında ABD’nin Ġncirlik Üssü’nü kullanarak Ġsrail’e yardım göndermesine izin verilmezken Suriye’ye yardım için giden Sovyet uçaklarına Türk Hava Sahası açıldı. Türkiye her anlamda ve her açıdan iliĢkileri geliĢtirmek için çaba gösterse de fazla bir baĢarı kazanamadı. Türkiye BaĢbakan ve bakan düzeyinde Suriye’ye birçok ziyaret gerçekleĢtirdiği halde ilerlemeye sağlayamıyordu. Suriye’nin Türkiye’ye karĢı katı ve düĢmanca bir duruĢ içerisine girmesinde Hafız Esad Yönetiminin aĢırı milliyetçi tutumu da etkili oluyordu113. Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 154 M. Gönlübol-Ö. Kürkçüoğlu, agm., s. 583; Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 155; M. Fırat – Ö. Kürkçüoğlu, "1960-1980” ,s 790 110 F. Armaoğlu, Siyasi, I, s. 847 111 M. Gönlübol-Ö. Kürkçüoğlu, agm., s. 584; Ö. Kürkçüoğlu, Arap, s. 158 112 M. Fırat – Ö. Kürkçüoğlu, "1960-1980” ,s 794 113 Ö. Yazgan, agt., s. 57 108 109 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 708 Su ve Terör Sorunu Türkiye seksenli yıllarda Ortadoğu’ya ve Ġslam dünyasına verdiği önemi en üst düzeyde gösterdi114. Fakat Türkiye – Suriye iliĢkilerine terör ve su meselesi damgasını vurdu. Türkiye’nin yeterince su vermediğini ve GAP ile Suriye’nin suyunu kestiğini düĢünen ġam Hükümeti, Türkiye aleyhine yasadıĢı örgütleri destekledi. 12 Eylül 1980 askeri ihtilalınden sonra Türkiye, ısrarla ve Ģiddetle Suriye’den yasadıĢı örgütlere karĢı iĢbirliği talep ettiyse de115 Suriye bu isteği reddettiği gibi Türkiye’nin aleyhine çalıĢan örgütlere destek verdi116. 1987’de Türkiye – Suriye ararında su ve terör konusunda anlaĢarak ortak mutabakata vardıklarını açıklamıĢ olsalar da sorunların orta vadede çözülmediği anlaĢıldı117. Suriye, Türkiye’ye sürekli Ģüphe ve endiĢe ile bakmaktaydı. Türkiye’nin NATO üyesi olması ve Ġsrail’le diplomatik iliĢkilerini sürdürmesi Arap ülkelerinin baĢlıca kaygı duyulacak endiĢelerinin baĢında gelmektedir. Suriye’nin en büyük korkusu Türkiye’den akmakta olan suların kesilmesiydi. Bu korkusunun gerçekleĢmemesi için farklı yollarla Türkiye’yi sıkıĢtırmakta ve Arap âlemini Türkiye aleyhine kıĢkırtmaktaydı118. Fırat nehrinin adaletli paylaĢılmadığı iddiasını sıklıkla dile getiren Suriye, Lübnan’da doğan kendi topraklarında geçerek Hatay’a akan Asi Nehri için aynı adaleti uygulamaya yanaĢmıyordu119. Suriye, su meselesini uluslararası platforma taĢıdı. Suriye Türkiye’ye karĢı örtülü düĢmanlığa dayalı politikasını, uluslararası alanda Araplardan da destek sağlama gayreti ile açıkça yapmaya baĢladı. 8 Arap ülkesinin desteği ile 1995’te Türkiye’ye su konusunda bir nota verdi. Türkiye, Suriye’nin bu tavrını aynı dil ve daha sert bir ifadelerle illegal örgütlere verdiği desteği kesmesini isteyerek yanıtladı120. Her iki ülke arasındaki nefret ve tepki hızla savaĢ ortamına doğru sürükleniyordu. Türkiye 1998’de Suriye’yi açıktan tehdit ederek Türkiye aleyhine faaliyet gösteren yasadıĢı örgütlere verdiği desteği kesmesini istedi121. Türkiye’nin ciddiyetini gören Suriye geri adım atarak, terör konusunda iĢbirliğine gitti ve her iki ülke iliĢkilerinin normalleĢmesini sağladı. Bugün Türkiye – Suriye iliĢkileri 90’lı yıllara nazaran daha olumlu bir zeminde yürümektedir. Özellikle Hafız Esat’ın ölümü ile yerine oğlu BeĢar Esat, iliĢkilerin daha da geliĢmesine büyük katkı sağladı122. 114 1980 yılında Taif‟de yapılan İslam Zirvesine Türkiye ilk defa Başbakan düzeyinde katılarak bir ilki gerçekleştirdi. Bu Türkiye‟nin İslam ülkelerine ve Araplara verdiği değeri göstermektedir. Atay Akdevelioğlu-Ömer Kürkçüoğlu, “Ortadoğu ile İlişkiler”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, II, İstanbul 2001, s. 127 115 Melek Fırat-Ömer Kürkçüoğlu, “1980-1990, Ortadoğu ile İlişkiler”, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, II, İstanbul 2001, s. 553 116 A. Akdevelioğlu-Ö. Kürkçüoğlu, agm., II, s. 132 117 Funda Keskin, “Suriye ve Irak ile Su Sorunu”, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. İsmail Soysal, Ankara 1999, s. 533; A. Akdevelioğlu-Ö. Kürkçüoğlu, agm., II, s. 137; İ. Soysal, “Türk-Arap”, s. 519 118 A. Mehmet Kocaoğlu, “Küresel Ölçek İçinde ve Bölgesel Sorunlar Çerçevesinde „Türkiye‟nin İç ve Dış Güvenliği‟ İçin Birlik ve Bütünlük Şarttır”, Yeni Türkiye, s.23-24, c. II, Ankara 1998, s. 1509 119 S Tüzün, agt., s. 227 120 M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1980-1990”.,II, s. 559 121 S Tüzün, agt., s. 248; K. Gaytancıoğlu, agt., s.114; KKK Atilla Ateş Hatay‟da Suriye‟ye teröre verdiği desteğe yönelik sert açıklamalarıyla başlayan süreç 17 Ekim‟de İllegal örgüt liderinin Suriye‟yi terk etmesiyle sonuçlanmıştır M. Fırat - Ö. Kürkçüoğlu, “1980-1990”, II, s. 566 122 S Tüzün, agt., s. 215-218; K. Gaytancıoğlu, agt., s. 115 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 709 SONUÇ Suriye Türkiye’nin en uzun sınırı olan komĢusu, Türkiye Suriye’nin batıya açılan sınırı. Fakat Ġlk günlerden bu günlere kadar her iki ülke sağlıklı bir iletiĢim, huzurlu bir komĢuluk ve baĢarılı bir iliĢki geliĢtiremediler. Bu durumun temelinde her iki ülkenin birbirine duyduğu güvensizlik yatmaktaydı. Türkiye ile Suriye Hatay Sorunu, Ġsrail, Soğuk SavaĢ’ta karĢıt gruplar içerisinde yer almak, Bağdat Paktı, 1957 Krizi, terör ve su meselesi gibi birçok alanda ihtilaflar yaĢadılar. Türkiye iliĢkileri geliĢtirmek için çabalar gösterdi. Suriye ile sağlıklı bir dostluk oluĢturma amacıyla Bağdat Paktına davet etti, Arap-Ġsrail savaĢlarında Suriye ile Araplara destek verildi. Fakat Türkiye’nin bu çabaları dostluk temelli bir iliĢki kurulması için yeterli olmadı. Çünkü Türkiye istikrarlı ve bağımsız bir dıĢ politika izlemek yerine Batı ülkelerinin yörüngesinde zaman zaman farklılık gösteren politikalar takip etti. Suriye’nin yıllar yılı Türkiye’ye karĢı düĢmanca politikalar üretmesinde Hatay Meselesinin önemli yeri vardı. Zira Suriye Hatay’ın Türkiye’ye ait olduğunu hiçbir zaman kabullenemedi. Türkiye’nin Ġsrail’i tanıyıp, Ġsrail ile diplomatik görüĢmelerde bulunmasını varlığına karĢı bir tehdit olarak algıladı. Bu duruma karĢın Türkiye’de; ġerif Hüseyin’in Osmanlı aleyhine Ġngilizlerle yaptığı ittifakı bilinçaltında Arap ihaneti olarak değerlendirilirken, Suriye’nin Türkiye topraklarında gözü olduğu (Hatay), Suriye’nin uluslararası alanda Yunanlıların Türkiye karĢıtı tezlerine destek olduğu ve Suriye’yi Türkiye’ye karĢı terör tahriki içerisinde olmakla suçladı. Böylece her iki ülkenin birbirine bakıĢında karĢılıklı kuĢku ve güvensizlik sonuna kadar hâkim oldu. Türkiye- Suriye iliĢkileri son yıllarda belirgin bir iyileĢme içerisine girdi. Özellikle Hafız Esad’ın vefatı sonrası BeĢir Esad döneminde; komĢuluk iliĢkilerinde, ekonomik ve ticari iĢbirliğinde büyük geliĢmeler meydana geldi. Bugün Türkiye ile Suriye’nin karĢılıklı vizeleri kaldırarak toplumların kaynaĢması önündeki bir engeli daha kaldırmaları, bölgesel ve ulusal düzeyde bölgenin barıĢ ve huzur ortamına büyük katkı sağladı. KAYNAKÇA A.Süreli Yayınlar Ayın Tarihi Cumhuriyet B. Eserler AHMAD Feroz - AHMAD Bedia Turgay, Türkiye'de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi 1945-1971, Ġstanbul 1976 AHMAD Feroz, Modern Türkiye'nin OluĢumu, Ġstanbul 1995 AKDEVELĠOĞLU Atay -KÜRKÇÜOĞLU Ömer, “1919-1923 Ortadoğu’yla ĠliĢkiler”, Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, Ġstanbul 2001, s.194-212 AKDEVELĠOĞLU Atay -KÜRKÇÜOĞLU Ömer, “Ortadoğu ile ĠliĢkiler”, Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, II, Ġstanbul 2001, s.124-157 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 710 AKDOĞAN Lütfi, "Ortadoğu", Sabah, 19 Aralık 2001 ARMAOĞLU Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarih 1914-1980, c.I, Ankara 1992 ARMAOĞLU Fahir, 1948-1988 Filistin Meselesi ve Arap Ġsrail SavaĢları, Ankara 1994 ATATÜRK M. Kemal, Söylev ve Demeçler, c.I Ankara 1982 AVCIOĞLU Doğan, Milli KurtuluĢ Tarihi, c. IV, Ġstanbul 1979 AYDEMĠR ġevket Süreyya, Menderesin Dramı ?, Ġstanbul 1984 BAYAR Celal, "Bayar Yazıyor", Günaydın, 08.07.1974-07.09.1974, s. 6 BĠLGE A. Suat, "Kıbrıs UyuĢmazlığı ve Türk-Sovyet ĠliĢkileri", Olaylarla Türk DıĢpolitikası (1919-1995), Ankara 1996, s. 335-427 BĠRAND Mehmet Ali- DÜNDAR Can- ÇAPLI, Bülent, Demirkırat, Ġstanbul 1999 BĠRGĠ M.Nuri, "DıĢpolitika ve Bayar", 100. YaĢında Celal Bayar'a Armağan, Haz. M.Sarol - Ġ. Bozdağ, Ġstanbul 1982, s. 48-51 CANATAN YaĢar, Türk-Irak Münasebetleri (1926-1958), Ankara 1996 CEYLAN Pınar, Türk Basınında Hatay Devleti’nin Kurulması Meselesi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2010 CUMHURĠYETĠN 75 YILI, I, Yay. Yön. Feridun Aksın, Ġstanbul 1998 DAVULCU Mehmet, Faysal Döneminde Türkiye-Suriye ĠliĢkileri (1918-1920), Ankara Üniversitesi Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007 DAWN C. Ernest, Osmanlıcılıktan Arapçılığa, çev. Aydın-T. Temiz, Ġstanbul 1998 DURSUN Davut, “Türkiye Ġslam Dünyasını Neresinde?”, Yeni Türkiye, S. 23-24, c. II, s. 14051411Düstur 3. tertip c. VII, XX, XXXVI RALP T. Nejat, ,"Ġkinci Dünya SavaĢı Sonrasında Boğazlar Sorunu Ġngiliz ve Amerikan Basınındaki Akisler", BeĢinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri I, Ankara 1996, s.101-109 ERHAN Çağrı, "1945-1960 ABD ve NATO'yla ĠliĢkiler", Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, I, Ġstanbul 2001, s. 681-715 ERKĠN Ferudin Cemal, Türk-Sovyet ĠliĢkileri ve Boğazlar Meselesi, Ankara 1968 ESMER A. ġükrü-, SANDER, Oral, "Ġkinci Dünya SavaĢında Türk DıĢpolitikası", Olaylarla Türk DıĢpolitikası (1919-1995), Ankara 1996, s.135-185 FIRAT Melek – KÜRKÇÜOĞLU Ömer, "1960-1980 Ortadoğu’yla iliĢkiler” Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, c.I, Ġstanbul 2001 ,s 784-808 FIRAT Melek – KÜRKÇÜOĞLU Ömer, "1945-1960 Ortadoğu’yla iliĢkiler” Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, c.I, Ġstanbul 2001 ,s 615-635 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 711 FIRAT Melek – KÜRKÇÜOĞLU Ömer, “Sancak (Hatay) Sorunu, "1960-1980 Ortadoğu’yla iliĢkiler” Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, c.I, Ġstanbul 2001 ,s. 279-292 FIRAT Melek – KÜRKÇÜOĞLU Ömer, “1980-1990, Ortadoğu ile ĠliĢkiler”, Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, c.II, Ġstanbul 2001, s.551-586 GAYTANCIOĞLU Kaan, Soğuk SavaĢ Sonrası Dönemde Türkiye-Suriye ĠliĢkilerinin Ortadoğu Politikasına Etkisi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslar arası ĠliĢkiler Anabilim Dalı, Edirne 2008 GERGER Haluk, "Türk DıĢ politikası (1946-1980)" CDTA, c.II, Ġstanbul 1983, s.537-549 GEVGĠLĠ Ali, YükseliĢ ve DüĢüĢ, Ġstanbul 1987 GOLOĞLU Mahmut, Demokrasiye GeçiĢ 1946-1950, Ġstanbul 1982 GÖNLÜBOL Mehmet-ÜLMAN Haluk, "Ġkinci Dünya SavaĢından Sonra Türk DıĢ Politikası", Olaylarla Türk DıĢ Politikası (1919-1995), Ankara 1996, s.190-334 GÖNLÜBOL Mehmet – KÜRKÇÜOĞLU Ömer, “1965-1973 Dönemi Türk DıĢ Politikası”, Olaylarla Türk DıĢ Politikası (1919-1973), Ankara 1974, s.533-587 GÖNLÜBOL Mehmet - SAR Cem, “1919-1938 Yılları Arasında Türk DıĢ Politikası”, Olaylarla Türk DıĢ Politikası (1919-1973), Ankara 1974, s.3-144 GÜL Mustafa, "Ġkinci Dünya SavaĢı Sırasında Müttefikler Arasında Yapılan Önemli Toplantılarda Türkiye", Altıncı Askeri Tarih Semineri Bildirileri, c.II, Ankara 1999, s. 33-44 GÜLTAġLI Selçuk, “Ortadoğu’da Türkiye”, Yeni Türkiye, s. 23-24, c. II, s.1435-1440 GÜREN Kamuran, SavaĢan Dünya ve Türkiye, Ankara 1986 GÜREN Kamuran, Türk-Sovyet ĠliĢkileri (1920-1953), Ankara 1991 ĠNÖNÜ Ġsmet, Ġsmet Ġnönü'nün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ki KonuĢmaları 1920-1973, c.II, Ankara 1973 KAMEL Ayhan, "Ġkinci Dünya SavaĢının Bitiminden Günümüze Kadar Türk - Sovyet ĠliĢkileri", ÇağdaĢ Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. Ġsmail Soysal, Ankara 1999, s .409420 KARPAT Kemal H., Türk Demokrasi Tarihi, Ġstanbul 1996 KESKĠN Funda, “Suriye ve Irak ile Su Sorunu”, ÇağdaĢ Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. Ġsmail Soysal, Ankara 1999,s. 515-523 KILINÇKAYA Mehmet DerviĢ, Arap Milliyetçiliği ve Milli Mücadele’de Türkiye-Suriye ĠliĢkileri, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Ankara 1992 KOCAOĞLU A. Mehmet, “Küresel Ölçek Ġçinde ve Bölgesel Sorunlar Çerçevesinde Türkiye’nin Ġç ve DıĢ Güvenliği’ Ġçin Birlik ve Bütünlük ġarttır”, Yeni Türkiye, s.23-24, c. II, Ankara 1998, s.1502-1516 KOÇAK Cemil, “Siyasi Tarih 1923-1950”, Türkiye Tarih 4 ÇağdaĢ Türkiye 1908-1995, edt. S.AkĢin, Ġstanbul 1995 KONGAR Emre, 21. Yüzyılda Türkiye, Ġstanbul 1998 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Şerif DEMİR 712 KOYUNCU Ahmet Ayhan, Ortadoğu’da Milliyetçilik: Hafız Esad Dönemi Suriye Örneği, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı, Afyon 2008 KURAT Yuluğ Tekin, "Elli Yıllık Cumhuriyetin DıĢ Politikası 1923-1973", Belleten, XXXIX/154, Nisan 1975, s. 265-308 KÜRKÇÜOĞLI Ömer, Türkiye’nin Arap Orta Doğusuna KarĢı Politikası (1945-1970), Ankara 1972 KÜRKÇÜOĞLI Ömer, Osmanlı Devletine KarĢı Arap Bağımsızlık Hareketi (1908-1918), Ankara 1982 MANSFĠELD Peter, Osmanlı Sonrası Türkiye ve Arap Dünyası, Çev. S.Yurdakul, Ġstanbul 2000 MELEK Abdurrahman, Hatay Nasıl Kurtuldu, Ġstanbul 1999 MENDERES Adnan, BaĢbakan Adnan Menderes'in Meclis KonuĢmaları, Haz. Faruk Sükün, Ankara 1991 NASIRCemal Abdul, Arap Devriminin Yöntemleri, Ġstanbul 1970 OPRUKLU Hüseyin, Türkiye Suriye ĠliĢkileri 1923-1938, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġzmir 2006 ORAN Baskın, “1919-1923 Dönemin Bilançosu”, Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, c.I, Ġstanbul 2001, s.97-109 ORAN Baskın, Mondros Silah BırakıĢması ve Sevres BarıĢ AnlaĢması”, Türk DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, c.I, Ġstanbul 2001, s.113-138 ÖZDEMĠR Hikmet, Türkiye Cumhuriyeti, Ġstanbul 1995 ÖZGĠRAY Ahmet, "Atatürk ve DıĢpolitika", Üçüncü Uluslararası Atatürk Sempozyumu, c.I, Ankara 1998, s. 220–235 PEHLĠVANLI Hamit – SARINAY Yusuf – YILDIRIM, Hüsamettin, Türk DıĢ Politikasında Hatay (1918-1939), Ankara 2001 SAĞLAM Zafer, Jeopolitik, Jeoekonomik ve Jeostratejik Konumları Ġtibariyle Türkiye-Suriye ĠliĢkilerinin Ġncelenmesi, Harp Akademileri Komutanlığı, Uluslar arası ĠliĢkiler Anabilim Dalı, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul 2006 SANDER, Oral, "Türkiye'nin DıĢ Politikasında Sürekliliğin Nedenleri", Türkiye'nin DıĢ Politikası, Der. Melek Fırat, Ankara 2000, s. 71-97 SANDER, Oral, Siyasi Tarih 1918-1990, Ankara 1993 SAVCI Nergis, Hatay Cumhuriyeti: KuruluĢu ve Anavatana KatılıĢı, Ġstanbul Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Anabilim Dalı, Ġstanbul 2007 SEVER AyĢegül, Soğuk SavaĢ KuĢatmasında Türkiye, Batı ve Ortadoğu 1945-1958, Ġstanbul 1997 SEZER Duygu Bazoğlu, "Soğuk SavaĢ Dönemi ve Türkiye'nin Ġttifaklar Politikası", ÇağdaĢ Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. Ġsmail Soysal, Ankara 1999, s. 441-464 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011 Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye… 713 SOYSAL Ġsmail, "Türk-Arap ĠliĢkileri (1918-1997)", ÇağdaĢ Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. Ġsmail Soysal, Ankara 1999, s.515-523 TELLAL E. Türk, “1945-1960 Sovyetlerle ĠliĢkiler”, Olaylarla DıĢ Politikası KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olaylar, Belgeler, Yorumlar, Edt. Baskın Oran, c.I, Ġstanbul 2001, s 499-522 TĠMUR Taner, Çok Partili Hayata GeçiĢ, Ġstanbul 1991 TOKER Metin, Tek Partiden Çok Partiye, Ġstanbul 1970 TÜZÜN Süleyman, Ġki Büyük SavaĢ Arası Dönemde Hatay Tarihi (1918-1939), Hacettepe Üniversitesi, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara 1989 UÇAROL Rıfat, Siyasi Tarih, Ġstanbul 1982 US Asım, 1930-1950 Hatıra Notları, Ġstanbul 1966 USLU Nasuh, Türk-Amerikan ĠliĢkileri, Ankara 2000 UYAR Hakkı, Tek Parti Dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisi, Ġstanbul 1998 UZUN Turgay, “Türkiye’de Çok Partili Hayata GeĢiç Sürecinde Türk DıĢ Politikası ve Geleceğe Etkileri”, Yeni Türkiye, yay.yön. G. Eren, 23-24/II, Ankara 1998 ÜNAL Oğuz, Türkiye'de Demokrasinin DoğuĢu, Ġstanbul 1994 YALMAN Ahmet Emin, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, c.II, Haz. E.ġ. Erdinç, Ġstanbul 1997 YAZGAN Özkan, Türkiye-Suriye ĠliĢkilerinde 50 Yıl (1939–1989), Ankara Üniversitesi Türk Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Anabilim Dalı, Ankara 2007 YEġĠL Ahmet, Türkiye'de Çokpartili Hayata GeçiĢ, Ankara 1988 YURDUSEV Esin "1945-1989 Döneminde Türkiye ve Balkanlar", ÇağdaĢ Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Yay.haz. Ġsmail Soysal, Ankara 1999 ZAĠF Oktay "Ġkinci Dünya SavaĢı Öncesinde Türk DıĢ Politikasında Meydana Gelen Siyasi Olaylar (1923-1939)", Altıncı Askeri Tarih Semineri Bildirileri, c.I, Ankara 1998, s. 381392 ZÜRCHER Erik Jan, ModernleĢen Türkiye'nin Tarihi, Ġstanbul 1996 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011