Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
ABSTRACT BOOKLET ÖZET KİTAPÇIĞI РОШЮРА РЕЗЮМЕ CONGRESS SECRETARY AND CONGRESS BOOK EDITOR KONGRE GENEL SEKRETERİ VE KONGRE KİTAP EDİTÖRÜ ЕНЕРА Н ЕКРЕ АР И РЕ АК ОР КНИ И КОН ЕРЕНЦИИ Assoc. Prof. Dr. Bekir Günay Yrd. Doç. Dr. Bekir Günay А ш Dr. Fatih Özbay Kongre Sekretarya Çalışma Grubu Congress Secretariat Working Group Ра очая Ко а ии а иа а Halim Nezihoğlu Yasemin Diril Ayşegül Gökalp Dilara Mehmetoğlu Zeynep Özonur Reşat Doğruyol Aykut Yıldır 22-24 Ekim 2008 / 22-24 October 2008 / 22-24 О Bişkek / Bishkek / и я я 2008 о а CONGRESS ORGANIZATION COMMITTEE TURKEY ORGANISATION COMMITTEE KYRGYZSTAN ORGANISATION COMMITTEE Republic of Kyrgyzstan Ministry of Education and Science Kocaeli University Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu (Rector of Kocaeli University) Prof. Dr. Hasret Çomak (Vice Rector of Kocaeli University - Project Manager) Prof. Dr. Abdurrahman Fettahoğlu (Dean of Faculty of Economics and Administrative Sciences) Assist. Prof. Bekir Günay (Project Coordinator and Congress Secretary) Atatürk Alatoo University Prof. Dr. Erol Oral (Rector of Atatürk Alatoo University) Prof. Dr. Maryam Edilova (Dean of Faculty of Economics and Administrative Sciences) Dr. Osman Kadı (General Secretary) Halim Nezihoğlu (Chairman of International Relations Department) Wise Men Center for Strategic Research (BİLGESAM) Dr. Atilla Sandıklı (Bilgesam Director) Yaşar Sarı Süreyya Yiğit İskender Ormon Uulu İsmail Soygeniş Dr. Fatih Özbay (Bilgesam Research Coordinator) Yasemin Diril (Bilgesam Specialist) Aykut Yıldır (Bilgesam Assistant) Mahmud Kashgari Barskani Eastern University Prof. Dr. A.S. Ormuşev (Rector of Mahmud Kashgari Barskani Eastern University) Kays Al-Hmud KONGRE ORGANİZASYON KOMİTESİ TÜRKİYE ORGANİZASYON KOMİTESİ KIRGIZİSTAN ORGANİZASYON KOMİTESİ Kırgız Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı Kocaeli Üniversitesi Atatürk Alatoo Üniversitesi Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu (Kocaeli Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Hasret Çomak (Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı-Proje Sorumlusu) Prof. Dr. Abdurrahman Fettahoğlu (Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı) Yrd. Doç. Dr. Bekir Günay (Proje Yürütücüsü ve Kongre Sekreteri) Prof. Dr. Erol Oral (Atatürk Alatoo Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Maryam Edilova (İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı) Dr. Osman Kadı (Genel Sekreter) Halim Nezihoğlu (Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı) Yaşar Sarı Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Dr. Atilla Sandıklı (Bilgesam Başkanı) Dr. Fatih Özbay (Bilgesam Araştırma Koordinatörü) Yasemin Diril (Bilgesam Uzman) Aykut Yıldır (Bilgesam Uzman Yrd.) Süreyya Yiğit İskender Ormon uulu İsmail Soygeniş Kaşgarlı Mahmud Barskani Doğu Üniversitesi Prof. Dr. A.S. Ormuşev (Kaşgarlı Mahmud Barskani Doğu Üniversitesi Rektörü) Kays Al-Hmud ОР АНИЗАЦИОНН Е КОМИ Е ОР АНИЗАЦИОНН (К Р З ОР АНИЗАЦИОНН КОМИ Е ( РЦИ ) Ко . а ли и ив Кы ы Р или и . ( ив a) . ( ли а ы ы а а Или Ми и и А а ли и Ала оо . ш . , .Э aА ( a) . КОМИ Е АН) Э . .А Э ( ) ( А Э ) ) . ( ( ш ш , ) ) ш ( ) ш а ич и Ц (BİLGESAM) И ИИ И ш .А ( o . ( И a) ив Ма ) и а Ка а лы а и (Bilgesam) А . (Bilgesam) .А. . ( Kays Al-Hmud ш a ш ) 1 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ SCO AND OTHER REGIONAL ORGANISATIONS IN CENTRAL ASIA AKINER Shirin There are now overlapping sets of economic-security groupings. 1. How viable are these organisations? International experience shows that multilateral structures take a long time to evolve and often undergo several changes of focus and membership. Cf EU, Mercosur, ASEAN. The CA regional organisations are some 7 years old – thus relatively young. All have potential, but too early to know how they will develop. 2. SCO and RATS extend eastwards to China, EEC and CSTO westwards to Russia. Will they coexist or be competitors? For the present, CSTO and SCO are prepared to collaborate more closely and to this end, they signed a cooperation agreement in October 2007. In the longer term, the deciding factor will surely be fitness for purpose. 3. How will these organisations affect Western interests in the region? Initially they were largely ignored by Western commentators, but recently SCO has begun to attract attention - most of it hostile. For example, it has been called ‘NATO’s evil twin’. This is an unhelpful approach. Rather, there is a need to understand this organisation, to see what it is doing, how and why it is successful – and most importantly, to see is there any space for common initiatives. Attitudes are perhaps changing, though - the EU is beginning to take SCO seriously. 2 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ AKPINAR Selma, ERDOĞAN Nuray Uygarlığın doğuşundan beri insanlık tarihi her alanda büyük değişiklere sahne olmuştur. 1991’de Sovyetler birliğinin yıkılmasından sonra ideolojilerin önemi azalmış ve liberal sistem rakipsiz kalmıştır. 1980 sonlarında başlayan neo liberalizm olgusu bu dönemde çok farklı bir boyut kazanmıştır. Küreselleşmenin lideri olan ABD’nin küresel stratejisi boyutunda sermaye egemenliğine dayalı bir yapılanma sonucunda bütün dünya küreselleşmenin hedefi haline gelirken; iktisat, güvenlik ve siyaset politikaları birlikte yürütülmüştür. Dünya Ticaret Örgütü, IMF, Dünya Bankası gibi kapitalist felsefeyi yansıtan kurum ve kuruluşlar aynı zamanda küreselleşmenin de öncülüğünü üstlenmişlerdir. Dünya ekonomik sisteminde; neo liberal politikaların sonuçları 90’lı yılların başında alınmaya başlanmıştır. Küreselleşen dünyada yalnızca sermayede büyüme olmuş, sermaye ve mal hareketlerini kontrol eden ülkeler bundan en fazla yarar sağlayarak zenginliklerini ve ekonomik refahlarını artırmışlardır. Neo liberal politikalardan yararlanmayan ülkeler ise yoksullaşmıştır. Küreselleşmenin getirdiği dengesiz gelir dağılımı sonucunda zengin kuzey ile fakir güney arasındaki fark artmış, sosyal devlet ilkesi ihmal edildiğinden., toplumlarda adaletsizlik, yoksulluk ve işsizlik artmıştır. Bu çalışmada ağırlıklı olarak; küreselleşme olgusunun tarihsel gelişim süreci, küreselleşmenin ideolojisi ve teorisi olan neo liberalizm, küreselleşmenin iktisadi, siyasi ve kültürel boyutları, , küreselleşme olgusu ve liberal politikaların ulus devlet üzerindeki etkinliği, küreselleşmenin ulusal ve uluslar arası düzeyde ortaya çıkan olumlu ve olumsuz sonuçları irdelenecektir. Aynı zamanda küreselleşmenin yol açtığı sorunların nasıl giderileceği bağlamında da bilgiler verilecektir. 3 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KIRGIZİSTAN’DA DİN EĞİTİMİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI AKRAMOVA, Dilaram Kırgızistan’da din ve din eğitimi sorunu, yaygın olarak tartışılmakta ve sürekli güncelliğini korumaktadır. Ancak bu konu tartışılırken Kırgızistan’daki din olgusunun tarihi, toplumsal, ekonomik ve siyasi temellerinin iyi bilinmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Kırgızistan’da din eğitimi sorununa çözüm aranırken sayılan temellere esaslanan bir durum tespit ve değerlendirme yapılmaz ise kalıcı bir çözümün sunulması güçtür. Bu çerçevede Kırgızistan’da din eğitiminin tarihi gelişimi ve günümüzdeki durum ve etkenleri iyi bilinmesi gerekir. Günümüzde hükümetin ilgi mercileri dini eğitim veren kurumlarda mevcut olan metodoloji ve diğer sorunlarla yakından ilgilenmektedir. Bununla birlikte vatandaşların belirli bir seviyede din bilgisini kazanmaları amacı ile yasal çözümler aranmaktadır. Konu ile ilgili çözüm arayışı içerisinde çeşitli inceleme ve araştırmalar yapılmaktadır. 4 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA ÜLKELERİNİN YENİDEN YAPILANMA SÜRECİNDE ORTAYA ÇIKAN KENTSEL GERİLİMLER AKSU Barış, KANBAK Ayşegül Orta Asya ülkeleri, bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Bu süreç içerisinde, yapılanmanın gerçekleştirilmesi amacıyla ülke dışından gelen inşaat ve hizmet sektöründeki firmaların çalışmaları söz konusu Orta Asya ülkelerinin siluetini değiştirmeye başlamıştır. Ancak, fiziki olarak yenilenme gerçekleşirken toplumsal yapıda meydana gelen çözülmeler de gerilimleri beraberinde getirmeye başlamıştır. Yaşanan toplumsal travmalar sonucunda, özellikle kendi ülkelerinin yeniden inşasına gelen yabancı işçilere karşı duyulan tepki, işçilerle yerel halk arasında boyutları şiddete varan çatışmaların çıkmasına yol açmaktadır. Çalışmamızın ana amacını, toplumsal dönüşüm sonucunda ortaya çıkan gerilimlerin nedenlerinin araştırılması oluşturmaktadır. Bu bağlamda her iki tarafın yaşadığı sorunlar ve beklentileri değerlendirilerek çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır. 5 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ GELECEĞİN OTORİTESİ AÇISINDAN ULUS DEVLETLER AKSU Şener Geleceğin otoritesinin nasıl şekilleneceği, yaşamalanı-otorite ilişkisi içinde öngörülebilir. Bu öngörü için yaşamalanı-otorite ilişkisinin genel geçer ilkeleri irdelenmelidir. Bu ilkelerin yanı sıra şimdinin anlaşılması gerekir. Şimdinin anlaşılması ancak geçmişte başlayan nitel süreçlerin anlaşılmasıyla olasıdır. Dolayısıyla şimdiyi etkileyen nitel eğilimler ortaya çıkarılabilir. Bu eğilimlerden biri olan ulusçuluk ve ulus-devletler, yeni bir nitel eğilimin baskısı altındadır. Bu eğilim küreselleşmedir. Küreselleşme/ulusçuluk gerilimi de günümüzün gerilimidir. Ulus-devletler düzenini zorlayan bu gerilim bir kargaşa dönemi üretmektedir. Kargaşa dönemlerinin genel geçer ilkeleri bulunursa, bu kargaşanın sonunda nasıl bir düzen kurulacağının ipuçları bulunabilir. Yaşamalanı-otorite ilişkisinin genel geçer ilkeleri ve kargaşanın genel geçer ilkelerinin ışığında, günümüz incelendiğinde, şüphesiz ki geleceğin otoritesinin olasılıkları kavranabilir. Geleceğin otoritesini anlamak için sorunu doğru ortaya koymak ve çözüm için doğru sorular üretmek gerekir. Bütün bunlar yapıldığında, geleceğin otoritesinin edimselleşmesinin federal yapıya daha uyarlı olduğu görülmektedir. Sermayenin emeğin küreselleşmesini istemeyeceği açıktır. Dolayısıyla emeği yerelliğe mahkûm edip parçalamak için, ikinci dereceden yaşamalanlarına gereksinim duyması pek olasıdır. Bu durumda ulusdevletlerin evirilip yeni bir yapılanmayla sürmesi olanağı vardır. 6 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE CHALLENGES OF MODERNITY AMINEH M. Parvizi Sequential Industrialization refers to the sequence in time in which some societies succeeded in making the transition to industrial-based politics and society and began to close the productivity-power gap with those that initially took the lead in moving away from agricultural based politics and society. This involved state-led devolvement (socioeconomic and political modernization) by authoritarian patterns of political domination. The successful state-led catch-up development process, or socio-economic and political modernization from above, requires the creation of a political system, in which authoritarian rule is transformed through formal legal guarantees that permit the different social classes and groups to legitimately express their interests, and that places the struggle between contending political forces in a legal and constitutional framework made visible to all and guaranteeing public control over important decisions. Eighteenth century France and late nineteenth and early twentieth century Germany in Europe and Japan in Asia were successful in their attempts to catch up to the development. In the twentieth century much of the world experienced state-led industrialization or catch-up development attempts: first, those European countries, which were late to industrialize (e.g. Spain, Portugal, and Greece), and part of the so-called Third World countries (Mexico, Brazil, Argentina and Chile in Latin America; India, Turkey, South-Korea, China, Singapore, and Malaysia in Asia; South-Africa in Africa). Many Muslim countries of the Middle East, North Africa and the post-Soviet Central Eurasia (the Greater Middle East-GME) have failed to successfully transform from an agricultural to an urban industrial economy and to overcome the structural heterogeneity that is the legacy of colonialism. They maintained the same policy priorities as their former colonizers, focusing on the growth of their limited export sector and only partially modernizing their agriculture and industry. They did not succeed in creating the coherent 7 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ socio-economic structures needed for broad-spectrum development. In the greater part of the countries under study, weak and/or fragmented industrialization and modernization, and the failure to establish a sustained democracy based on a coherent and strong civil society, created a “chronic developmental crisis” in the last decades of the twentieth century. 8 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KKTC VE ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER ARIKLI Erhan 24 Nisan 2004 yılında yapılan Referandum sonrası Kıbrıs Türkü büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır. Başta ABD ve AB olmak üzere pek çok Devlet ve Uluslararası Kuruluş Kıbrıs Türklerine verdikleri sözleri tutmamış, Türk tarafı cezalandırılmaya devam ederken Rum tarafı mükafat olarak AB üyesi yapılmıştır. Bu durumda KKTC haklı davasını yurt dışında anlatabilmek için yeni Temsilcilikler açmaya çalışırken, muhtemel bir tanınma talebi halinde gerekli altyapı hazırlıklarını da yürütmeye çalışmaktadır. Bu bildiride hem bu çalışmaların bir özeti verilirken hem de bundan sonra ne yapılması gerektiği konusunda da bir takım önerilerde bulunulacaktır. 9 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ О ъ и и л ова ия о а и а в ч лов ч о и о ии. Аш .А. . . . А . , « « », « ш » » « », ш , ш . , , , , ш , . ш , . 10 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA İPEK YOLU HATTINDA EKONOMİK VE KÜLTÜREL ETKİLEŞİM ATASOY Fahri Tarihi İpek Yolu Çin’den Avrupa’ya kadar uzanan güçlü bir etkileşim güzergâhıdır. Her dönemde farklı derecede etkili olmakla birlikte, hiç önemini kaybetmemiştir. Sovyetler Birliği döneminde kapalı sistemin egemen olmasından dolayı etkisi azalmış durumda kalan İpek Yolu, son dönemlerde tekrar canlanmaya başlamıştır. Aslında canlanmaya başlayan Orta Asya devletleri ile diğer devletler arasındaki etkileşimdir. Ticaretin gelişmesi, seyahatin serbestleşmesi, iletişimin artması bu güzergâhtaki canlılığı teşvik etmektedir. Küreselleşme sürecinin de bir parçası olan bu gelişmeler yakından takip edilmelidir. Çözüm önerilerinin geliştirilebilmesi için ortaya çıkan gelişmelerin doğru tahlil edilmesi gereklidir. İpek Yolu bu gelişmelerin takip edilmesinde bir anlamda anahtar rol oynayacak ve çalışmaların çerçevesini oluşturacaktır. İpek yolu konseptine bağlı olarak geliştirilmeye çalışılan projelerin anlaşılması, ortaya çıkan sosyal hareketliliğin ve etkileşimin tahlil edilmesi bu tür çalışmalara bağlıdır. İpek yolu sadece tarihi bir ticaret yolu değil, aynı zamanda kültürler arası etkileşimin zeminidir. Bu etkileşimin farklı yansımaları vardır. Müzikten mimariye, ticaretten turizme, sanayiden enerji kaynaklarına kadar uzanan bir etkileşim ortamına zemin oluşturan güzergâh, adeta sembolik olarak ‘İpek Yolu’ adını taşımaktadır. Burada tarihi, medeniyetleri, kültürleri, milletleri, devletleri, felsefi ve bilimsel gelişmeleri, sanat tarzlarını etkileşim içinde görmek mümkündür. Bunu tarihi bağlamda olduğu gibi, bugünkü gelişmeleri ifade eden küreselleşme bağlamında ele almak mümkündür. Hazırlanacak tebliğ ile konunun bugünkü durumu özetlenecek ve önemi ortaya konacaktır. Bu bağlamda yapılacak çok şey olduğu ortadadır. Bu çalışma ile sadece küçük bir katkı sağlanacaktır. Konuya ilgi çekmek bile son derece önemlidir. 11 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ EVALUATING THE TURKISH POLICY ON CENTRAL ASIA: HAS OZAL’S VISION WON? ATEŞ Hamza, BİNGÖL Yılmaz Since the foundation of the Turkish Republic in 1923 the Turkish foreign policy had been based on Kemal Ataturk's well-known expression: "Peace at home, peace on the World". The main characteristics of this policy were not to interfere other states' internal affairs, to deny all the inheritances of the Ottoman Empire and to secure regional peace and independence of the Republic. This policy had been justified by Turkish foreign policy makers by the post-war conditions of the state and the region. It was seen impossible to follow an active foreign policy due to a weak post-war economy, an ill-armed army, fragile internal conflicts and unstable international situation. The basic problematic of Turkish Foreign Policy in Republican era has always been readjustment to secondary power status from an imperial past. The Ottoman State was still one of the Great Powers, even in its latest day. In contrast, the Turkish Republic had clearly been far from the centre of world politics. After World War II and emergence of the multi-party system in the late 1940s and early 1950s, Turkish foreign policy still resisted the general process which was leading towards democratisation of political decision-making, and the change of in the character of the state elite that went with it. It is only since the 1980s that foreign policy has moved away from the basic suppositions guiding it since the foundation of the republic. Since 1983 Turgut Özal started to change the traditional passive form of Turkish foreign policy. However this change faced a strong resistance from the professionals at the Ministry of Foreign Affairs, conservative elite and even those in the armed forces. Yet, Özal's new vision has won with the help of the new winds blowing in the youth, bureaucracy, mass media and other sects of the society. Ozal's vision can be briefly summarised as follows: "Turkey, as the only Muslim member of the 'European Club' ; Turkey, the leader of the Middle East in economic and political terms; Turkey, the 12 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ leader of the Turkic peoples in the former Soviet Union". The new vision has been an endeavour to the problem of identity crisis which Turkey had been suffering since 1920s. In other words, the identity of "Turco- Islamic Synthesis" has been chosen as new identity of state. The reflection of this identity to the domain of foreign policy is an active policy that that Turkey has experienced since 1991. The main purpose of this paper is to examine the impacts of these changes in Turkish foreign policy on the Turkish policy toward Turkic states of Central Asia since their independence in 1991 and to analyse the Turkish Policy with its targets and means in detail. The paper briefly explores main components of the Turkish policy on Central Asia and critically evaluates the degree of its success vis a vis policies of other competing regional superpowers. 13 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ AN INTERNATIONAL RISK MANAGEMENT EXERCISE: THE RHETORIC FOR WAR ON TERROR IN CENTRAL ASIA ATEŞ Hamza, BİNGÖL Yılmaz This paper argues that the language of ‘risk-management’ provides a useful vocabulary for what has happened in international arena particularly after the September 11, termed as a “war against terror”. Terrorism after all is also what might happen in future- a risk so to speak. This ‘war’ manifests many features of risk management widely practiced in disciplines like management and natural hazard research. A distinguishing characteristic of war against terrorism philosophy, like risk management, has been proactive and anticipatory in seeking to prevent an unwanted future like further terrorism. Likewise, risk management persistently monitors and reviews risks, taking action if necessary; the process is cyclical and open-ended in nature. The rhetoric as well as actions of many political leaders in the West as well as in Central Asia in terms of their campaign against terrorism perfectly meets the criteria for an international risk management. For instance, the political leaders claim that the ‘war’ on terror as lacking a ‘finite end point’. The proactive philosophy and cyclical nature of risk-management complicates efforts to gauge results: where does it end and how do we judge a non-event like ‘preventing terrorism’? Since the criteria for success in risk-management is simply avoiding harm, this standard would also appropriately apply to the ‘war’ on terrorism. These various aspects of risk-management can help to better understand one of the most important issues of the region of Central Asia. 14 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KIRGIZİSTAN KADIN KIYAFETLERİNDE MODERNLEŞME SÜRECİ VE MEDYANIN ETKİSİ AYHAN Fatma İnsanoğlu var olduğu günden bu yana hep bir değişim ve dönüşüm süreci yaşamaktadır. Uygarlıklar boyunca ulusların kaderini belirleyen farklı ölçeklerde, doğa, idari, askeri, siyasi ve kültürel alanlarda etkili olan pek çok toplumsal hareketler olmuştur ve bu sosyal olaylar da modayı etkilemiştir. Sorunun sosyolojik boyutuna bakıldığında kıyafet sorununun dini yönünün yanında tarihin her döneminde sınıfsal yönünün de daima var olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda giyim, ait olunan sınıfın bir statü göstergesi olarak önemini tarihin her döneminde muhafaza etmiştir. Toplumlarda üst sınıf, alt sınıftan daima farklı kıyafet ve sembollerle kendini ifade etmiş, zaman geçtikçe bir dönem üst sınıfa özgü giysiler bir dönem sonra alt sınıfların kıyafetleri haline gelebilmiştir. Ortaçağda tenin bronzlaşması güneş altında çalışan köylülerden dolayı alt sınıfa has bir simge olarak görülürdü. Avrupa’da soylular yüzlerini pudralarla beyazlatarak farklılıklarını ortaya koymaya çalışırlardı. Modern dünyada, tenin beyazlığı alt sınıfa mensup olmanın göstergesi haline gelmiş ve bu nedenle insanlar plaja gidemediklerinde solaryumda bronzlaşmak için çabalamışlardır. Bu çalışmada amacım, Türk cumhuriyetlerinden Kırgızistan’daki kadın kıyafetlerinde modernleşme süreci ve medyanın etkisine değinmektir. 15 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ МЕН А И Е К Р ЗО И ОРИЧЕ КО ИНАМИКЕ И ЦИ И ИЗАЦИИ AYTBAEV Abdimtalip А А , . И. А ш , , - 16 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ HOW US POLICES EVOLVED TOWARDS CENTRAL ASIA SINCE 9/11 BAL İdris US became single super power of the world in post Cold War era. In order to maintain her position US wants to control and manipulate regional as well as global balances. On the one hand US wants to control and manipulate China, Russia and India, on the other hand EU is getting more important player for world politics and US does not want to see a rival power in Europe as well as in the world. Japan and South Korea are natural allies of US in Asia while Turkey and Israel are friends of US in the Middle East. Central Asia on the other hand became a new area for competition. There are many arguments that emphasize importance of Central Asia for regional as well as world politics. Therefore, US, as a single super power interested in developments in Central Asia in Post Cold War era. US companies invested in especially oil sector and US wanted to integrate Central Asia with European Security system. US has also discouraged Kazakhstan from becoming a nuclear power. US encouraged democratic reforms in the region and their economic transformation from centrally controlled one to market economy. For US interests economic issues were occupying first place while security issues and political issues such as democratization and human rights occupying secondary place in US political agenda. On 11th of September 2001, it is usually called as 9/11, US faced with the biggest terrorist attacks in its history and terrorists used civil planes like a missile against Twin Towers and Pentagon. This has sharply affected international relations and radically changed political agenda and priorities of US foreign policy. Following these attacks US occupied Afghanistan and Iraq. International or global terrorism started to occupy fist place in international relations. How was the reflection of 9/11 on US Central Asia policies? How did US policies evolve towards Central Asia since then? How did Central Asian republics react polices of US? How did Russia and China react US polices?..., are main question that will be answered in this paper. 17 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESELLEŞMENIN DARALTTIĞI EKONOMİK ÖZGÜRLÜKLER VE HAK EROZYONLARI BALKIR Zehra Gönül, ÇOLAK Kerem, GÜLER Berfu Küreselleşmeyle birlikte uluslararası piyasalarda yaşanan şok değişiklikler, üretim aktörlerinin de değişmesine yol açmaktadır. Küreselleşen rekabet gücünün arttırılmasında, dünya devletlerine ait ekonomi politikaları ve hukuk düzenleri yapısal bir dönüşüm geçirmeye başlamışlardır. Bu sürecin en temel politikalarından biri; maliyet arttırıcı en önemli kalemlerden biri olan ekonomik hakların sınırlandırılmasıyla, ürün maliyetlerinin birbirine denklenmesidir. Emeğin küreselleşme problemleri için ekonomik özgürlüklerin daraltılması çözüm olarak sunulmaktadır. Küresel rekabete bağlı ekonomi politikaları, ekonomik hak ve özgürlükleri daraltarak; toplu sözleşmeleri, asgari ücretleri ve sosyal güvenliği bir kenara itmektedir, küreselleşmenin dayattığı tam rekabet koşullarının sağlanmasıyla; çalışanların sosyal hak ve ekonomik özgürlükleri arasındaı ters bir orantı bulunmaktadır. Tam rekabet koşullarının sağlanmasında; maliyetleri eşitlemek suretiyle, kıyaslanabilir küresel rekabet şartlarını hazırlamayı hedef alan hukuk düzeninin kullanabileceği tek kurumsal araç; ekonomik özgürlüklerin daraltılması ve sınırlandırılmasını sağlayacak, hukuksal düzenlemelerdir. Eski ve yeni ekonomilerde rekabet gücünü arttırmaya yönelik olarak uygulamaya konan tüm radikal çözümler ve haksız rekabeti önlemeyi amaçlayan maliyetlerin birbirine eşlenmesi çalışmaları; doğrudan ekonomik hak yoksunlukları yaratmaya başlamıştır. Rekabet gücünü arttırmak adına, koruma standartlarında büyük ölçüde azaltmaya gidilmesi; çalışan nüfusun sosyal güvenlik haklarını, çalışma haklarını ve iş güvencesi haklarını azaltırken; küreselleşmenin dayattığı hukuk düzeninin araçsal kullanımı; ekonomik özgürlüklerde gerilemeye neden olmakta ve daraltılan ekonomik özgürlüklerde hak erozyonlarına yol açmaktadır. 18 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ YENİ TÜRK CUMHURİYETLERİNİN KÜRESEL ORTAMDA REKABET GÜÇLERİ BAY Murat, YALÇIN Hatice, ATAYETER Coşkun, İşletmeler küreselleşmeye adım adım uluslar arası ticaret, çok uluslu işletmeler olarak geçmektedirler. Ülkeler Küreselleşmek için bloklaşma ve ekonomik entegrasyonlar’a ihtiyaç duymaktadırlar. Yeni Türk cumhuriyetleri Sovyetler birliğinden ayrıldıktan sonra yeni Pazar konumundadırlar ve bloklaşma ihtiyaçları doğmuştur. Yeni Türk cumhuriyetleri yeraltı zenginlikleri sayesinde bir çok küresel gücünde ilgi alanına girmiştir. Bu ülkelerden özellikle Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’da zengin petrol ve doğal gaz rezervleri vardır. Bu kaynakların bir kısmı işletilmekte, diğer kısmı ise işletilmeyi beklemektedir. Zengin hammadde kaynakları olan bu ülkelerin sermaye ve teknolojiye ihtiyaçları vardır. 19 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİ’NİN GEÇİŞ DÖNEMİ EKONOMİK PERFORMANSLARININ KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZİ BAYRAKTAR Yüksel, ERARSLAN Cemil Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’dan oluşan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, “Sosyalist Doğu Bloğu” nun 1990’lı yılların başında dağılması ile birlikte siyasi bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Bu da Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ni, sosyalist planlamayı terk ederek, serbest piyasa mekanizmasına dayalı bir ekonomik sisteme geçiş yapmaya yöneltmiştir. Dolayısıyla Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin, 1990’lı yıllarda, köklü bir sosyal, siyasal ve ekonomik dönüşüm yaşadığından bahsedilebilir. Bu çalışmanın amacı, 1990’lı yıllarda sosyalist sistemden serbest piyasa ekonomisine geçiş yapan, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin ekonomik performanslarını, karşılaştırmalı olarak analiz etmektir. Bu bağlamda, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin temel ekonomik göstergelerinde zaman içerisinde meydana gelen değişiklikler, karşılaştırmalı biçimde sunularak, iktisadi yapılarına ilişkin detaylı bir panoramanın çıkarılmasına çalışılacaktır. 20 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ YÜKSELEN PİYASA EKONOMİLERİNDE FİNANSAL KIRILGANLIK VE KRİZLER BAYRAKTUTAN, Yusuf Yükselen piyasa ekonomilerinde yakın geçmişte meydana gelen gelişmelere ilişkin olarak yapılacak herhangi bir analizin, en azından, su iki soruyu dikkatle değerlendirmek zorunda olduğu kabul edilmektedir: Yükselen piyasa ekonomilerindeki finansal kırılganlığın derecesi nedir ve döviz kuru rejimi ile finansal kırılganlık arasındaki bağlantı nasıldır? 1990’ların son dönemlerinde yükselen piyasalarda ortaya çıkan para krizlerinin nedenleri, yoğun tartışmaların ana temasını oluşturmuş; özellikle kriz öncesinde, Asya ülkelerinin pek çoğunun, bütçelerini dengeleme ve güçlü makroiktisadî politikalar uygulama eğiliminde oldukları vurgulanmıştır. Bazı gözlemciler, elverişli makroiktisadî koşulların, genellikle, maliye politikaları, para politikaları ve döviz kuru çıpası arasındaki uyumsuzluğun krize neden olmadığını açıkça gösterdiğini; fakat krizin, daha ziyade, yabancı yatırımcıların öngörülemeyen ve kendi kendini besleyen panikleri sonucunda oluştuğunu öne sürmüştür. Diğer bazıları ise, aksine, krizleri, özel harcamalardaki artış, reel döviz kurlarının aşırı değerlenmesi ve kötü kredilerin ve banka zafiyetlerinin desteklenmesi gibi politik hatalara bağlamıştır. Para piyasalarında yaşanan asıl sorunun döviz kurlarında görülen günlük ya da haftalık oynaklıktan kaynaklanmadığı, fakat paraların, sermaye piyasalarındaki hızlı canlanmalar nedeniyle bir seviyeden diğerine yöneldiği deveranlardan (gyrations) kaynaklandığı da bir başka görüş olarak öne sürülmekte; bu tür genişleme-daralma döngülerinin hisse senedi ve mal piyasalarının ortak özelliği haline geldiği ifade edilmektedir. Krizleri, sadece, bazı ülkelerin başından geçen finansal tecrübeler olarak dar bir perspektiften ele almak ve konuya o haliyle yaklaşmak, işi hafife indirgemek seklinde değerlendirilmektedir. Krizlerin geride bıraktığı büyük ve uzun süre kalıcı olan sosyal 21 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ maliyetler ve gelir ve refahın önemli ölçüde yeniden dağılımı, üzerinde titizlikle durulması gereken sonuçlardır. Bu çalışmada, yükselen piyasa ekonomilerinde kırılganlığın nedenleri, bu tür ekonomilerin zayıf ve güçlü yanları, krize açıklık nedenleri ve ölçütleri kavramlarından yola çıkılarak finans piyasaları, merkez bankası, söz konusu piyasa ekonomileri, iktisadî büyüme, IMF ile ilişkiler ve bankacılık konularıyla ilişkilendirilmek suretiyle incelenecektir. 22 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA ÜLKELERİNDE DIŞ BORÇ BAYRAKTUTAN Yusuf, BAYRAKTAR Yüksel İktisadi gelişme sürecinde üretim yapısını dönüştürme, üretim kapasitesi ve istihdamı geliştirme amaçları çerçevesinde ihtiyaç duyulan kaynakların yurt içinde yeterince bulunmaması, gelişmekte olan ülkeler için dış kaynak kullanımını zorunlu kılmaktadır. Sermaye birikiminin yurt içi kaynakları bakımından yeterlilik olsa bile, teknoloji, makine, ara mal ithali için dış kaynaklara başvurulacaktır. Ancak, dış kaynakların nitelik ve dinamikleri, elde edilecek yararı veya ortaya çıkacak maliyetleri değerlendirmek bakımından kritik önem taşır. Sermaye birikiminin dış kaynakları, dış borçlanma, doğrudan ve dolaylı yabancı sermaye yatırımları ile hibe ve yardımlar biçiminde sınıflandırılır. Bu çalışmada, dış borçlanma kavramı ve teorik çerçevesi ana hatlarıyla ortaya konduktan sonra, Orta Asya ülkelerinde, dış borçlanma ihtiyacının zaman içindeki seyri, dış borçların nicelik ve niteliği (kaynakları, vade yapısı, vb), borçlanma yoluyla sağlanan finansmanın kullanım alanları ve refah sonuçlarına ilişkin analizler yapılacak; bu analizler ve dünya deneyimi ışığında politika önerileri geliştirilecektir. 23 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ NATIONAL ECONOMIC MODEL: AN ALTERNATIVE TO GLOBALIZATION? BERIDZE Teimuraz This article analyzes the content of the "national" in economic relations; questions of globalization and its influence on economic sovereignty; the benefits gained by the economy; the role of the solution of national economic problems and gradual integration into the world economic system. The author raises the question of the priority of regional economic integration required for effective entry into the world economy. His theoretical reasoning is supported by an analysis of examples of economic progress in countries of the Caucasian region.i In order to assess the effectiveness of the development of small economies, the author introduces the concept of "structural effect." i An interesting and fruitful approach to an analysis of the Caucasian region is proposed by E. Ismaiov who suggests the following structure: 1. Central Caucasus—Azerbaijan, Georgia and Armenia; 2. Northern Caucasus—autonomous border entities of the Russian Federation; 3. Southern Caucasus—regions bordering on Azerbaijan, Georgia, Armenia and Turkey (Southwestern Caucasus) and the northwestern parts of Iran (Southeastern Caucasus) (see: E. Ismailov, "New Regionalism in the Caucasus: A Conceptual Approach," The Caucasus & Globalization, Journal of Social, Political and Economic Studies, Vol. 1 (1), 2006, pp. 7-25.) 24 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ YEREL YÖNETİMLER REFORM SÜRECİNE SOSYOLOJİK BİR BAKIŞ: TÜRKİYE’DE YAŞAM KALİTESİ BERİTAN Saim Can Tüm dünyada hızlı bir biçimde yayılan küreselleşme dalgasının yönetim ve yönetme stratejilerinin yeniden ele alınmasına ve bu stratejilerin köklü bir biçimde başkalaşım geçirmesine neden olduğunu görmekteyiz. Ancak meydana gelen bu dalga belirli kesimleri değil örgütsel yapıya sahip olan tüm sistemleri derinden etkilemiştir. Kaynakların etkin kullanımı, saydamlık, paydaş, katılım ve çözüm odaklı gibi küresel dünyanın sihirli kavramların yarattığı düşünsel değişimden kaçınılmaz olarak kamusal yönetim anlayışı da nasibini almıştır. Bu zihinsel reform süreci ile birlikte adı geçen sihirli sözcükler İmparatorluk ve ulus devlet felsefesinin özünü belirleyen merkeziyetçi yönetim anlayışının akıbetini 21. y.y.’da belirlemiştir. Bütün bu tartışmaların odağında hiç kuşkusuz insan yer almaktadır. İnsanoğlu yeryüzündeki diğer bileşkelere karşı soyut bir anlam kazanmamış aksine kendisi dışındaki tüm varlıklarla etkileşim içerisine girmiştir. (Başaran, 2006) İnsanoğlunun kendisi dışındaki şeylerle olan etkileşimi yaşam tatmininin (satisfaction of life) derecesiyle de yakından ilgilidir. Bireyin dış dünya ile olan etkileşimi onun yaşam tatminini ve bu da doğal olarak yaşam kalitesini (quality of life) doğrudan belirlemektedir. Evcil yaşam kalitesi kavramsalını; bireyin gereksinimlerine yanıt veren niteliklere sahip bir çevreyle olan etkileşimi sonucu ortaya çıkan algılar bütünü olarak açıklamaktadır. Bir başka ifadeyle, yaşam kalitesi gittikçe artan seviyede memnuniyete bağlıdır ve bu memnuniyet derecesi kentsel yaşama ait gereksinmeler hiyerarşisinin bir tezahürüdür. 2000 yılında sonuçlandırılan bir başka araştırmada, Türkiye’nin en büyük kentleri olan İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Gaziantep ve Antalya’da yaşayan toplam 2235 kişi yaşamdan hoşnut olmaya etki eden faktörleri; iklim şartları, kalabalıklık, konutun konfor şartları, komşu ilişkileri, sağlık 25 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ olanakları, sosyal donatı alanlarının sayısı, eğitim olanakları ve toplu ulaşım olanaklarından faydalanma şeklinde yanıtlamıştır. (Evcil, 2004) Sonuç olarak; küreselleşen ve hızla kentlileşen dünyada değişen sosyolojik yapı, toplumun yaşamdan hoşnutluğun ve tatminliğin belirleyicilerini farklılaştırmıştır. Ekonomik ya da bireysel faktörlerin aksine sosyal, çevresel ve kentsel etkilerin yaşam memnuniyeti bağlamında belirleyici olduğu söylenebilir. (Evcil, 2004) Sonuçta dünyadaki tüm farklı toplumsal yapılara rağmen bireylerin yaşam kaliteleri bağlamında kentsel hizmetlerin öncelikli olduğu varsayımı, sosyal ve siyasal katılımı destekleyerek yönetimi paydaşlara dağıtmayı ve sorunu yerinde çözerek stratejiler üretmeyi hedefleyen yerel yönetim anlayışının önemini ortaya koymaktadır. Yöntem: Çalışma verileri, Avrupa Yaşama ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı’nın 2007 yılında sonuçlandırdığı Birinci Avrupa Yaşam Kalitesi Anketi: Türkiye’de Yaşam Kalitesi araştırması, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu İletişim Direktörlüğü’nün yine 2007 yılında sonlandırdığı 75 Avrupa Kenti Arasında Yaşam Kalitesi Algılamaları başlıklı çalışması, 2006 yılında Cenevre’de gerçekleştirilen Kentler ve Yaşam Kalitesi: Küresel Zorluklar, Yerel Çözümler forumu tutanakları ve Beykent Üniversitesi Öğretim Görevlisi A. Nilay Evcil’in Yaşam Kalitesi Üzerine adlı makalesindeki istatistikler ile elde edilmiştir. Ayrıca yerel yönetimler ve Türkiye’deki reform süreci tartışmaları takip edilerek yaşam kalitesi üzerine incelenen istatistikler ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Bulgular: Eurobarometer’in araştırmasına göre, AB üyesi ülkeler için 1975-1981 yılları arasında genel olarak yaşamdan memnuniyet düzeyi en düşük İtalya, 1981-1985 yıllarında Yunanistan ve 1985 yılında da Portekiz idi. (Evcil, 2004) AB Komisyonu’nun kennte yaşamadan duyulan tatmin açısından 75 Avrupa kenti arasında Ankara 59. İstanbul ise 73. sıradadır. Kentlerinden çok memnun olduğunu söyleyen ilk üç kent Groningen (Hollanda), Krakow (Polonya) ve Leipzig (Almanya). (NTVMSNBC, 2007) İngiltere’de faaliyet gösteren Mercer Human Resource Consulting’in hazırladığı yaşam kalitesi endeksine göre dünyada yaşanacak en iyi ilk iki şehir İsviçre’nin Zürih ve Cenevre şehirleri. Endekste 225 şehir arasında Bağdat en kötüsü olarak gösterilirken İstanbul ise 108. sırada gösterilmiştir. (Hürriyet, 2006) Tartışma: Yerel belediyelerin kamusal ve finansal performasından iskana kadar pek çok 26 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ alanda araştırma ve tetkik için yıllık 120 milyar sterlinlik bir bütçeyi kontrol eden İngiliz bağımsız kamu araştırma kurumu Audit Commission’in temsilcisi Davy Jones, yaşam kalitesinin ana kriterinin mutluluk olduğunu mutluluğun ise sosyal varlığın vuku bulmasıyla gerçekleşeceğini vurgulamaktadır. Bu doğrultuda bireyin yaşam kalitesinin genel de siyasal sistemler için sürdürülebilir gelişmeyi olanaklı olacaktır. Yine Jones’e göre yaşam kalitesinin kriterleri; insan ve yerleşke, toplumsal katılım, temsil, yaşam boyu eğitim, ulaşım ve erişim, güvenlik, sağlık ve sosyal alt yapı, kültürel olanaklar, çevre ve iskan gibi kavramlardır. (Ünsal, 2006) Kısaca; mutluluk ve yaşam kalitesi gibi olguların orijini günümüz dünyasında bireyin sosyal hayata katılımı ve temsili iken bu temsilin vuku bulacağı çevresel aktörler de kentler olarak karşımıza çıkmaktadır. Önemli dünya devletlerinin yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde; bireyi ön plana çıkaran, yetkileri paydaşlara devreden, saydam, katılımcı vs. politikalarla yerel yönetimlere atıfta bulunarak problemi yerinde görme ve yine yerinde çözme felsefesini benimsemiştir. Böylelikle günümüzde yaşam kalitesini doğrudan belirlediği kuşku götürmez kentlilik bilincini yerel yönetimler aracılığı ile sağlamayı amaçlayan İsviçre, Hollanda ve Almanya gibi devletlerin, bireylerin yaşam kalitesi ölçeği doğrultusunda diğer devletleri önemli ölçüde geride bıraktığını görmekteyiz. Sonuç olarak; yaşam kalitesi ölçüsünde dünyanın en yaşanabilir şehirleri arasında kendine 108. sırada yer bulabilen İstanbul’un tarihsel ve sosyal açıdan hak ettiği değere ulaşabilmesi hiç kuşkusuz yerel yönetimler reform sürecinin desteklenmesiyle mümkün olabilecektir. Bu süreç, yalnız İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin; siyasal, ekonomik ve idari kalite ölçeğine yaşamsal katkı sağlayacaktır. 27 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA ÜLKELERİNDE MİKROFİNANS UYGULAMALARI BİRGİLİ Erhan, AKBULAEV Nurhodja Sermayenin karını arttırmanın yollarını tesis eden neoliberal iktisadi politikalar gelir dağılımındaki adaletsizliğin artmasına ve yoksulluğun derinleşerek küreselleşmesine yol açmıştır. Bu sebeple dünya genelinde değişik modellerle yoksulluğa çareler aranmaktadır. Son yıllarda gündeme gelen ve başarılı sonuçları nedeniyle finansal piyasalarda büyüme kaydeden mikrofinans kuruluşları gelişmekte olup ve hatta gelişmiş ülkelerinin de ilgi odağı olmaya başlamıştır. Günümüzde mikrofinans kuruluşları yoksulluğu azaltma mücadelesinde finansal kaynakları geleneksel bankacılıktan farklı bir yöntemle yoksullara ulaştırarak sosyal sorumluluklarını gerçekleştirmektedirler. Sınırlı yerel fon kaynaklarının verimli yerlerde kullandırılmasıyla yoksulluğun azaltılmasına yardımcı olacaktır. Bu amaç da mikrofinans kuruluşlarının finansal fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmesiyle mümkündür. Bu çalışmada gelişmekte olan Orta Asya ülkelerinde faaliyet gösteren mikrofinans kuruluşlarının çalışma sistemleri ve finansal kaynakları anlatılacak, ayrıca bu kuruluşların işlevleri ve sorunları üzerinde durulacaktır. Mikro finans kurumları incelenirken, ilk uygulama ülkesi olan Bangladeş’teki Grameen Bank Modeliyle karşılaştırılarak değerlendirilecektir. Sonuç kısmında da araştırmada saptanan sorunlara yönelik verilecek olan çözüm önerileri “Grameen Modeli” ışığı altında yapılacaktır. Çalışmada yoksullukla mücadele için geliştirilen sisteme, finansal açıdan araştırma yapılarak katkı sağlamak amaçlanmaktadır. 28 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE PROBLEMS OF REGIONAL SECURITY WITHIN THE CURRENT DEVELOPMENT OF CENTRAL ASIA BOBUSHEV Temirbek S. The problems of Regional Security of the Central Asia open a subject not only concerning the problems of stable socioeconomic development of given region and Eurasian environment on the whole, but also promote in search of further paths to international integration of the Central Asian countries. All studies of Regional Security can be combined into two main groups: 1) National Security and Natural Security. First group includes the political, military, territorial, cultural fields of security, and second group – energy, water, economic, financial securities, and others. In this given article the results of researches conducting for complex evaluation of problems with the Regional Security in context of a Regional Economy are presented, including a sociological estimation of tendencies resulting from the reasons of searching for new resource regions throughout the world, considerable focus attention of the Russia to development of the Central Asian countries, the dynamic development of the China and other factors. The key conclusions of this article are connected with determining of new contemporary approaches to Security in the Central Asian region frameworks toward the ensuring for National/Natural Security and sustainable development of civilizations in the Central Asian Societies. 29 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE PROBLEMS OF EVALUATION THE EFFECTIVENESS OF PRIVATIZATION IN THE CENTRAL ASIAN COUNTRIES BOBUSHEVA Dinara S. Economic researches in the field of an estimation of efficiency of privatization processes get special value in the countries with transition economies when the effect from privatization is expressed not only in growth of level of profitability of privatization processing, but also in preservation of economic safety of the state in strategic aspect. In given article, the results of the lead comparative analysis of structural and organizational transformations in sphere of privatization of the countries of the Central Asia in 19952007 are reflected and the estimation of problems of program privatization in the Kyrgyz Republic is provided. The basic attention is given to consideration of a problem of crisis management of enterprises in its preparation for sale to strategic investors and methods of an estimation of efficiency of organization the reforming of the enterprises within the privatization are offered. 30 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ MEDENİYETLER ÇATIŞMASI, ORYANTALİZM VE ORTA ASYA BÖLÜKBAŞI Süha In the post-September 11, 2001 period, talk about a presumed clash of civilizations, as well as war on terror have dominated the airwaves, and even daily mundane talk. Huntington’s ideas, which were already broadly refuted by the likes of Edward Said, began to be re-heated to be served to information-hungry peoples worldwide. Others, including Bernard Lewis jumped the bandwagon to point fingers to Middle Eastern societies as being inherently undemocratic, and thus very fertile grounds for terrorists. Central Asia was not spared from the conceptual mayhem that ensued with the invasion of Afghanistan. Gone were the days when Central Asian authoritarian regimes were criticized for not being democratic enough. Instead, the U.S., and to a lesser extent the EU embraced the very same authoritarian regimes for their own struggle against “terror.” The facts that they committed human rights violations, jailed innocent demonstrators for long periods without fair trials, and became more authoritarian than before did not seem to have bothered those who all-but-openly embraced the idea of a clash of civilizations. My paper will discuss these issues more at length, and focus on how these discussions impacted debate on democracy’s prospects in Central Asia. I hope to discuss whether we could talk about a new form of orientalism that is favorably disposed to the curtailment of Central Asian peoples’ liberties, for fear of a supposedly region-based religious fanaticism. I believe this refurbished orientalism has not been adequately discussed, and doing so shall contribute to our understanding of Central Asia. 31 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ YOKSULLAŞMA VE DİNDARLAŞMANIN BİR GÖSTERGESİ OLARAK KIRGIZİSTAN’DA DİN EĞİTİMİ VEREN ENFORMEL KURUMLAR CİHAN Ahmet Kırgızistan, tarihi birikim ve kültürel açıdan oldukça zengindir. Nüfus bileşenleri çok etnili bir yapıya sahiptir. Ulusal kültür geniş bir coğrafyanın tesiri altında kalmıştır. Günümüz Kırgızistan’da dini ve kültürel değerler sistemi, geçmişin birikimlerinin farklı sosyal koşullarda yeniden tezahürüdür. Kırgızistan, inanç değerler açısından, farklı dinikültürel unsurları bir arada koruyup geliştirmeye çalışmaktadır. Bu bakımdan ebruyu andıran bir nitelik taşır. Bu çalışma, 1991 yılından sonra Kırgızistan’da ortaya çıkan ekonomik kriz temelli yaygın yoksulluk ile yükselen dindarlık olgusu ve dini eğitim kurumlarındaki sayısal artışa odaklanmaktadır. Cami-mescit türü ibadet alanlarının yaygınlaşması ile dini pratikleri yerine getiren birey sayısındaki artış trendinin yoksullukla ilintisi tartışılmakta, bu trendin başkaca hangi dinamiklerden kaynaklandığı çalışmada ele alınmaktadır. Araştırma, güney Kırgızistan’da, nüfus açısından ülkedeki en büyük ikinci ve üçüncü kentler olan Oş ve Celalabat’ta gerçekleştirilmektedir. Kolhoz ve savhoz türü üretim işletmelerinin çökmesine paralel olarak yoksulluk ve dini duyarlılık eğilimlerinin Kırgızistan’ın güneyinde daha belirgin şekilde arttığı gözlemlenmektedir. 32 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TERÖR HİMAYESİ HUKUKU ÇAKIR Mustafa Bu çalışmada, uluslararası hukuktaki boşlukları veya hukuk kurallarının uygulanmasında yaşanan eksiklikleri terörizmi himaye etmeye yönelik olarak kullanmaya çalışan olgular üzerinde durulmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda insan hakları, kuvvet kullanma, karapara aklama, devlet yapılarının dışarıdan müdahalelerle değiştirilmesi gibi konular karşımıza çıkmaktadır. 33 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA, ABD VE ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ ÇAKMAK Cenap 1998 yılında kabul edilen ve 2002 yılında yürürlüğe giren Roma Statüsü ile görevine başlayan ilk sürekli nitelikli Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne şimdiye kadar 106 ülke taraf olmuştur.Ancak Orta Asya ülkeleri genel olarak bu yeni oluşuma karşı mesafeli durmayı tercih etmişlerdir. Bu çalışma, Orta Asya ülkelerinin bu mesafeli duruşunda Amerikan etkisini incelemektedir. UCM'nin kurulması ile sonuçlanan sürecin başından itibaren Mahkemeye açık bir savaş ilan eden ABD, küresel nüfuz ve askeri gücüne dayanarak mahkemeye taraf olmak isteyen ülkeler üzerinde etkili olmaya çalışmaktadır. Bu makalede bu çabaların Orta Asya ülkeleri üzerinde etkili olup olmadığı tartışılmaktadır. 34 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN ÖZENDİRİLMESİ KAPSAMINDA MİLLİ VE ULUSLARARASI DÜZENLEMELER: TÜRKİYE VE KIRGIZİSTAN ÖRNEĞİ ÇALIŞKAN Yusuf, ÇALIŞKAN Zeynep Akgül Türk ve Kırgızistan hukukunda, doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi ve yabancı yatırımcıların haklarının korunması amacıyla yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çalışmamızda, bu yasal düzenlemelerin uluslararası standartlara uyumu ve özellikle uluslararası yatırım hukukunun en önemli kaynağı olan iki taraflı yatırım anlaşmalarının çok uluslu şirketlere ve ev sahibi ülkelere getirdiği hak ve yükümlükler ve bunların ev sahibi ülkelerdeki sosyal, ekonomik ve hukuki yansımaları değerlendirilecektir. Çalışmamızda iki devletin komşu ülkelerle ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerle yapmış oldukları iki taraflı yatırım anlaşmaları örnekleri karşılaştırılarak incelenecektir. 35 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE ‘MEDENİYETLER ÇATIŞMASI’ SÖYLEMİ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE-TÜRKİ CUMHURİYETLER İLİŞKİLERİ ÇOBAN Filiz Bu çalışma Yeni Dünya Düzenini açıklamak amacıyla geliştirilen tezlerden biri olan Samuel. Huntington’ın ‘medeniyetler çatışması’ söylemini çıkış noktası alarak Soğuk Savaş sonrası dönemde Türkiye ve Türki Cumhuriyetler arasındaki ilişkileri, kimlik, kültür ve bölgesel entegrasyon kavramları çerçevesinde ele almaktadır. Huntington, Müslüman bir Ortadoğu ülkesi olarak konumlandırdığı Türkiye’nin Avrupa Topluluğuna üye olamayacağını iddia etmektedir. Çalışmada onun bu iddiasının yanı sıra “Mekke’yi reddettikten ve ardından Brüksel tarafından reddedildikten sonra, nereye bakar Türkiye? Cevap, Taşkent olabilir.” önerisini bölgedeki son gelişmelerle birlikte tartışılmaktadır. Sonuç olarak Türkiye’nin Avrupa ve Kafkasya’daki bölgesel entegrasyon ve işbirliği ilişkilerinin kimlik ve kültür perspektifinden değerlendirmesi yapılmış, bu bağlamda yeni olanaklara dikkat çekilmiştir. 36 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİNDE VE TÜRKİYE’DE KADIN İŞGÜCÜNÜN DEĞİŞEN YAPISI ÇOLAK Kerem, GÜLER Berfu F. Küreselleşme sürecinde Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde ve Türkiye’de, kadınların ekonomik faaliyetlere özellikle ücretsiz aile işçisi olarak dahil bulunması, işgücü hacmini ve işgücüne katılma oranlarını büyük ölçüde etki altına almaktadır. Kadın işgücünün istihdama katılımı incelendiğinde, tarım toplumlarında yüksek bir katılım, kentleşme ve sanayileşme geliştikçe de önce azalma sonra da artış gözlemlenmektedir. Özellikle kadının eğitim düzeyindeki artışa paralel olarak kentlerde çalışan kadın oranı artar. Bu genel eğilim; tarım sektöründe kadının üretime katılmasındaki zorunluluğa rağmen genellikle kadınların üretime katılımı “ücretsiz aile işçiliği” şeklindedir. Sanayi- hizmet alanında ise kadının işgücüne katılımı “ücretli işçilik” şeklinde olduğundan, ev ile iş mekânlarının farklı olması ve çekirdek ailenin ağır basması, kadının tarıma oranla işgücüne katılım oranını düşürürken vasıfsız kadın emekçilerin, küreselleşme sürecinde yarattığı işsizlik, yoksulluk ve sosyal dışlanmışlık olgusu kadınları küreselleşme mağdurlarının baş aktörleri haline getirir. Ücretli kadın işçilerinin daha fazla cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldığı, ücretsiz aile işçilerinin daha fazla kadın işgücünden oluştuğu bir ortamda, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde ve Türkiye’de önemli bir istihdam sorunu olarak görülmektedir. Nitelikli ya da niteliksiz kadın işgücünün yapısal değişimi ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyine göre farklılık arz etmektedir. Bu çalışmada kadın işgücünün yapısı ve cinsiyet ayrımcılığından ortaya çıkan istihdam sorunları ele alınacaktır. 37 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ 2010’LU YILLARDA ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NÜN GELECEĞİ VE TÜRKİYE ÇOMAK Hasret SSCB sonrasında enerjinin jeopolitiği, Kafkasya ve Orta Asya coğrafyasını küresel paylaşım sahası haline getirmiştir. Rusya Federasyonu, Hazar petrol ve doğal gaz akışını denetim altında tutmaya ve eski SSCB’deki etkinlik ve varlığını korumaya çalışırken; ABD de Rusya Federasyonu’nu saf dışı ederek petrol ve doğal gaz boru hattı projeleri ile bölgeye girmeye çalışmıştır. Türkiye ise uzun yıllar ihmal ederek bir politika geliştiremediği Kafkaslarda etkili olmak istemektedir. Türkiye, daha önce ikili diplomatik girişimlerle elde edemediği fırsatları 21’inci yüzyılda çok taraflı diplomasiyi akıllıca ve kurallarına uygun şekilde kullanarak elde etmelidir. Çok taraflı ilişkileri düzleminde ortaya çıkabilecek imkanları değerlendirmeli ve bu yöndeki girişimleri hedefleri arasına almalıdır. Türkiye, bölgedeki uzun dönemli etkinliğini tesis edebilmek için Şanghay İşbirliği Teşkilatı gibi bölge içi oluşumları anlayabilme, kullanabilme ve yönlendirebilme yeteneğini geliştirmelidir. Avrupa ve ABD merkezli bölgesel ve küresel güç merkezleri ile güç dengeleri ve ilişkilerini yürüten Türkiye, tarihi ve kültürel bağı olan Orta Asya ülkeleri ile Şanghay İşbirliği Teşkilatı kapsamında “yeni ekonomik ve kültürel ilişkiler” geliştirmeli ve işbirliği konularını somutlaştırmalıdır. Türkiye, Teşkilat ve üyeleri ile ilişkilerini her alanda yoğunlaştırmalı, bölgesel güçlerin rekabet alanları dışında kalmamalı ve rekabete dayalı üstünlük ilkesine göre ekonomisini yeniden gözden geçirmelidir. 38 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ İLETİŞİM VE UZLAŞIM STRATEJİLERİ: KIRGIZLARIN KÜLTÜREL KODLARININ SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ: MANAS DESTANI ÇOMAK Nebahat Akgün, YILMAZ Elgiz Çalışmamızda, seçime gittiğimiz “Manas Destanı” ikonlaşarak; zamandan zamana, mekandan mekana, yerelden evrensele, kültürel kodlarla, iletişim ortamlarında yeniden bir söylem kazanmıştır. Manas Destanı, Kırgız Türklerinin, 15. ve 16. yüzyıllarını kapsayan, yaklaşık dört yüz bin dizelik büyük bir manzum söylemidir. Dolayısıyla, bu ikonlaşmış destan, Kırgız’ların, bütün kültürel kodlarını “ aile, akrabalık, töreler, millet, bayrak, mitoloji, inanışlar, ahlâk, din, dil, adetler, gelenekler, görenekler, coğrafya, destanlar, efsaneler, maniler, koşuklar, ayinler, masallar, cinsiyet rolleri, diğer uluslarla ilişkiler, efsaneler ,… gibi” Kırgız toplumsal yaşamını aksettirirken ya da ortaya koyarken ve destan artık bir kült haline gelmiştir. Manas destanında yer alan, kültürel kodlardaki motifler, Türk kültürel kodlarında ve motiflerinde, ortak kültürel kod/motiflerde geçiş yapmışlar, iletişim ve uzlaşım sağlamışlardır. Çalışmamızda, seçtiğimiz “Manas Destanı”nda “İletişim ve Uzlaşım Stratejileri” tespit edilecektir. İletişim ve Uzlaşım Stratejilerini belirlerken ya da tespit ederken, destan çözümlemelerine yeni bir bakış açısı getirmesi bakımından, geliştirdiğimiz ve “Kırgız”ların “K” sı, en iyi manasçı olan “Keldibek” in “K”sı, iki telli yaylı saz “Komuz” un da “K”sından yola çıkarak “21-K” yönteminden yararlanacağız. “21-K” şöyledir: 3. KAHRAMAN 4. KELDİBEK 5. KÜLT 6. KOMUZ 7. KÜLTÜR 8. KOLLEKTİF 9. KARŞITLIKLAR 10. KALIPLAŞMALAR 11. KELİME OYUNLARI 12. KÖTÜLÜK 13. KARŞILAŞTIRMA 14. KRİZ 15. KAYGI 16. KESİŞME 17. KÜMELEME 18. KONUMLANDIRMA 19. KAVRAMLAR 20. KANITLAMA 21. KODLAR 21. 1.YORUMLAYICI KOD 21.2. KÜLTÜREL KOD NESNESEL KOD 21.5. RENKSEL KOD 21.6. SAYISAL KOD KOD 21.3. SİMGESEL KOD 21.4. 21.7. MİSTİK KOD 21.8. GEOMETRİK 21.9.İ ŞARETSEL KOD 21.10. MEKANSAL KOD 21.11.BİTKİSEL KOD 21.12. HAYVANSAL KOD 21.13. ADSAL KOD 21.14. MASALSAL KOD 21.15. DOĞASAL KOD 21.16. TAŞSAL KOD 39 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ MERKEZ BANKASININ TÜRKİYE’DE SERMAYE BİRİKİMİNE KATKISI DEMİRCİ, Nedret Gerek teorik yaklaşımlar, gerekse de ampirik çalışmalar ekonomik büyümenin en kritik unsurlarından birini sermaye birikiminin oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Belli bir dönemde mal ve hizmet üretme yeteneğinin/kapasitesinin en temel göstergelerinden olan sermaye birikimi, istihdam artışı ve verimlilik artışı sağlamanın ve dolayısıyla ülkelerin refahlarını artırmanın başlıca unsurlarındandır. Bu çerçevede, ülke veya firma gibi herhangi bir üretim biriminin mevcut performansını değerlendirmek ve bu üretim biriminin gelecek dönemde gösterebileceği performansı inceleyebilmek açısından sermaye birikimi düzeyinin ve zaman içerisindeki gelişiminin incelenmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin yaklaşık yarım asırlık dönemde izlemiş olduğu gelişme stratejileri ele alındığında, uygulanan araçlar farklı olmakla birlikte, iktisat politikalarının temel amaçlarından birini sermaye birikiminin hızlandırılmasının oluşturduğu görülmektedir. Sermaye birikiminin ekonomik büyüme ve sosyal gelişme süreçlerinde taşıdığı kritik öneme karşın Türkiye ekonomisinde sermaye birikiminin gelişimi üzerine sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çerçevede, bu çalışmanın temel amacı Türkiye ekonomisi genelinde MB kaynaklarının sermaye birikimini destekleme düzeyini tahmin etmek ve sermaye birikiminin son 20 yıllık dönem içerisindeki gelişimini uygulanan politikalar çerçevesinde değerlendirmektir. 40 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESELLEŞME OLGUSU VE ORTA ASYA COĞRAFYASINDA ULUS İNŞASI DOĞAN İlyas Orta Asya coğrafyasında 19.ve 20.yüzyılda yaşanan yabancı işgaller daha önce var olan dil temelli ortak paydaları tahrip etmiştir. Buna karşılık sosyalist rejim döneminde yeni ulus inşa projeleri bilerek veya bilmeyerek devreye girmiştir. Güçlü iki devlet arasında yer alan Orta Asya Bölgesinin geleceğini sağlıklı bir şekilde öngörebilmek için bazı koşulları dikkate almak gerekir. Bu bağlamda küreselleşmeyi doğru parametrelere göre anlamak ve ona göre yeni tabloyu biçimlendirmek gerekir. Türk dünyası bu tabloyu biçimlendirebildiği oranda geleceğinden emin olabilir. 41 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ Е КИ Р - КАК Е (НА ПРИМЕРЕ К Р З ИЕ Е НО И АНА) EDILOVA M., NIYAZALIYEVA K. – , . , « ». : , , , . « » – 15 . « » – , , ш , , . , ( 1996; -1993,1999; « – 2001; JICA – 2003 .), . « , . . » . : ; , ; ; ; . : ш ; ; И !» -1994: . - 42 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ И ш . – , , ш . , ( , , . .) 43 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ Е НО К Р З АНЕ И А О ОРИ Е НО EDILOVA M., NIYAZALIYEVA K. А 1991 . (31 ш ) . , , , . Э , ш . . ш . И , , , , . « . C 1990- », , , , . , , ( ) (1993, 1999), И !» (1994), (1996), JICA (2002) . . : . « 44 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ( , ( , , . .) , ш , . .). : , . . , , . . , , . о ь и , о овь . , ш ( ш , А . .). , . ш , . ш , . , 45 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ AK PARTİ HÜKÜMETİNİN ORTA ASYA POLİTİKASINA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ EFEGİL Ertan AK Parti’nin Orta Asya politikası, önceki hükümetlerin politikalarına benzerlik göstermektedir. AK Parti için, Orta Asya ve daha genelde Avrasya jeopolitiği, stratejik öneme sahip bölgedir. Bu nedenle mevcut yönetim, bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesini savunmak ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz ve Nabucco gibi projelerin hayata geçirilmesi için yoğun çaba harcamaktadır. Bu amaçla, Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan, bölge ülkelerine resmi ziyarette bulundular. Fakat mevcut yönetim, bölge politikasını radikal bir şekilde değiştirmek ve bölge ülkelerini eşit ortağı olarak görmek zorundadır. Daha somut projeler üzerine yoğunlaşması gereken Türkiye, kendi gücü ile orantılı somut projeler üzerinde durmalıdır. 46 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ DÜNYA EKONOMİSİNE ENTEGRASYON SÜRECİNDE AZERBAYCAN’DA GİRİŞİMCİLİK ELMA Dilare Dünya Ekonomisine Entegrasyon Sürecinde Azerbaycan’da Girişimcilik konulu bu çalışmada, bağımsızlık sonrası ülkedeki girişimcilik faaliyetlerinin gelişim süreci ve bu süreçte özel sektörle, kamunun (devletin) rolü incelenmiştir. Çalışmada ayrıca bölgesel ekonomik gelişim programı ve sonuçlarının analizi yanında, ülkedeki önemli girişimcilik projelerine de yer verilmiştir. Son olarak, yerel girişimcilere ülkede sağlanan imkanlarla birlikte, bu girişimcilerin önündeki mevcut problemler ve problemlerin çözüm yolları araştırılmış, konuyla ilgili görüş ve teklifler sunulmuştur. 47 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE GÜNEY KAFKASYA DEMOKRASİ, GÜVENLİK VE İŞBİRİĞİ SORUNU ELMA Fikret Günümüz dünyasında toplumsal yaşamı ve düşünce biçimlerini köklü biçimde değiştirmekte olan küreselleşme olgusu, genel olarak 1980’lerden itibaren, siyasal gelişmeler ve uluslararası sistem açısından da 1989’dan bu yana büyük bir ivme kazanmış bulunmaktadır. Bilindiği gibi, uluslararası toplum açısından 1989 sonrası sürecin önemi, eski Sovyet Bloku’nun çöküşü kadar, Orta ve Doğu Avrupa’dan Orta Asya ve Kafkaslara kadar geniş bir coğrafyada yeni ve bağımsız ulusların tarih sahnesinde yerlerini almaları ve yeni bir dünya düzeninin oluşmaya başlaması idi. Bu süreçte bahsettiğimiz bu ülkelerin demokrasi ve piyasa ekonomisine yönelmeleri, bir taraftan; “tarihin sonu” liberal demokrasilerin zaferi gibi iddiaları gündeme getirirken, öbür taraftan; Orta Asya ve Kafkasya boyutuyla ve merkezi olarak enerji konusuyla ilgili olarak “Büyük Satranç Tahtası”, “Yeni Büyük Oyun”, “Büyük Orta Asya Projesi”, “NeoAvrasyacılık” gibi teorileri de beraberinde getirmiştir. Sovyetler Birliği’nin çöküşü Orta Asya ve Kafkasları dünyanın ilgi odağı haline getirdiği gibi, aynı zamanda, uzun bir aradan sonra bu coğrafyayı dış dünyaya da açmıştır. Böylece, ABD’den, Avrupa Birliği ve Çin’e kadar bütün büyük güçlerin bir şekilde bu bölgeye yöneldikleri görülmektedir. Bölgeye bütün büyük güçlerin yönelimi ister istemez büyük çıkar çatışmalarını da beraberinde getirmektedir. Bu da, doğal olarak ilgili coğrafyanın toplumlarını pozitif veya negatif yönde etkilemektedir. Sovyetler Birliği’nin doğal mirasçısı konumundaki Rusya Federasyonu ise, “kendi arka bahçesi” ya da “doğal nüfuz alanı” olarak gördüğü bu coğrafyayı kontrolünde tutmak için çeşitli stratejiler ve politikalar uygulamakta hatta son dönemde Gürcistan örneğinde olduğu gibi, sıcak çatışma ve askeri müdahale seçeneğini bile kullanmaktan çekinmemektedir. Bölgede, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bütün bu gelişmelerin daha yoğun biçimde hissedildiği coğrafya, elbette G. Kafkasya’dır. Güney Kafkasya, Orta Asya’nın ön kapısı 48 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ olması, enerji kaynakları, boru hatları, ulaşım imkanları, farklı etnik yapısı, çatışma ve iş birliği noktalarıyla önemli ve stratejik bir konumda bulunmaktadır. Bu çalışmada, yukarıda sunmaya çalıştığımız çerçeveyle ve yakın tarihle bağlantılı olarak esasen Güney Kaskasya’nın küresel süreçte yaşamış olduğu demokratikleşme, güvenlik ve entegrasyon sorunu analiz edilecektir. 49 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ GEÇİŞ SÜRECİNDE KIRGIZİSTAN’IN MAKRO - EKONOMİK PERFORMANSI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME ERDOĞAN Seyfettin Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte bağımsızlığını ilan eden diğer birçok ülkede olduğu gibi, Kırgızistan’da da piyasa ekonomisine geçiş süreci başlamış ve liberalizasyon politikaları konusunda cesur adımlar atılmıştır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, liberalizasyon sürecinin önemli ekonomik ve toplumsal maliyetler doğurmaktadır. Bu çalışmada, ekonomik maliyetler üzerinde durulacaktır. Ekonomik maliyetlerin ortaya konması, makro ekonomik performansın değerlendirilmesi ile gerçekleştirilebilir. Bu çerçevede, enflasyon, iktisadi büyüme, döviz kuru, borç stoku (özellikle dış borç stoku) gibi temel ekonomik göstergelerdeki değişiklikler analiz edilerek çıkarsamalar yapılacaktır. Ardından geleceğe ilişkin öngörüler değerlendirilecek ve politika önerileri tartışılacaktır. 50 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TOPLUMDA MANEVİ DEĞERLER DİLİ EROĞLU, Mehmet Ali 90 Yılların başlarında olan değişim, Orta Asya toplumlarında; iktisadi, sosyal, siyasal, yapıda ciddi bir değişiklik getirmiştir. Tüm bu değişmelerle birlikte, toplumda her alanda yeni bir yapılanma oluşmaktadır. Bu çalışmamızda; uzun yıllar Sovyetler Birliği eğitim yapısı altında şekillenen bireyler. Sovyet merkezli bir sosyal dominant yapı altında şekillenen topluluklar, değişim sonrası çok önceleri kendi iç yapılarında olan manevi değerlerin tekrar farkındalığını keşfetmişlerdir. Bu değerlerin yeniden ortaya çıkması, toplumu yeniden öz değerlerine sahip topluluk yapmasında manevi değerlerin dili üzerinde durulacaktır. Toplumsal değerler bir toplumu kendi kendisine sahip çıkması gelenek - görenek - adetlerin yıllar yılı oluşmasından müteşekkildir. Oluşan bu değerlere toplumun topyekün sahip çıkması ve bu değerlerle toplumun bireyleri arasında bir biriyle kenetlenmesi, toplumun kendi arasında barış huzur ve sükun içersinde birlikte yaşadığı, anlaşabildiği bir ortak toplumsal dildir. Orta Asya topluluklarının sosyal yapıda oldukça farklı etnik grupların bir arada pek de fazla huzursuzluk çıkmadan, sulh ve sükunet içersinde yaşadıkları bilinen bir gerçektir. Bu birlikte yaşamanın bir veya bir çok ortak paydası mutlaka olacaktır. Yapılan bu çalışmadaki değerlendirmemizde manevi değerler dilinin yaklaşık son 20 yılının toplumdaki değişimi ilgi alanımızdır. 51 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TÜRKİYE’DE İL ÖZEL İDARE FAALİYETLERİNDE ŞEFFAFLIK ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI: KOCAELİ İL ÖZEL İDARESİ ÖRNEĞİ ES Muharrem, ŞENGÜL Ramazan İl özel idareleri Türkiye’nin yönetim yapısına Osmanlı döneminden miras kalmış yerel yönetim birimleridir. 1913 Tarihli geçici kanunla tüzel kişilik kazanmış olan il özel idareleri il ölçeğinde mahalli ve ortak nitelikte hizmet sunmakla yükümlü olmuşlardır. Söz konusu kanunla il özel idarelerine bırakılan görev alanlarında 1950’li yılların ikinci yarısından itibaren bakanlıkların ve genel müdürlüklerin görevlendirilmesi uygulamada görev ikilikleri yaşanmasına neden olmuş ve sorunun çözümünün ertelenmesiyle il özel idarelerinin hizmet kapasitesi zaman içinde önemli ölçüde zayıflamıştır. Merkezi yönetimin taşradaki en üst görevlisi olan valinin yönetimi altında faaliyetlerine devam eden il özel idarelerinin organik kanunu 1987 yılında değişiklik geçirmesine rağmen bu birimlerin etkinsizliği yerleşik hale gelmiştir. Yapısal ve işlevsel anlamda kan kaybının devam etmesi zaman içinde il özel idarelerinin hukuki varlığının sorgulanmasına yol açan bir faktör olmuştur. 2005 Yılındaki yerel yönetimler reformunun kapsamına il özel idareleri de dahil edilmiştir. 1913 Tarihli kanunu yürürlükten kaldırılan 5302 sayılı kanun, il özel idarelerinin geleceğine ilişkin yapılan tartışmalarda bu yönetimlerin güçlendirilmesi yönünde bir tercihi ifade etmektedir. İl özel idarelerini yapısal ve işlevsel anlamda güçlendirilmeyi amaçlayan kanun, yönetim alanında yaşanan değişimlere paralel şekilde çeşitli demokratik katılım yöntemlerine hukuki dayanak oluşturmaktadır. İl halkının il özel idare faaliyetlerine eklemlenmesine imkan veren katılım yöntemleri bu faaliyetlerin daha görünür olmasını amaçlamaktadır. Çalışmamızda 5302 sayılı kanunda öngörülen uygulamaların Kocaeli İl Özel İdaresi örneğinde il özel idare faaliyetlerinde şeffaflığın sağlanmasına yapacağı katkılar incelenmektedir. İl genel meclisi üyelerinin konu üzerindeki tutumlarını öğrenmeye yönelik alan araştırması yapılarak getirilen düzenlemelerin yerindeliği sorgulanacaktır. 52 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ КАЗА АН ЕОПО И ИКЕ ЦЕН РА НО РЕ РО ПЕК И А, РЕА ИИ И ПЕР ПЕК И АЗИИ: FAZYLOVICH Mazhitov Satar , . ш , ш , « « » ». А , , , , : . ш А , . , А ш , ш . ш , « ». , , . , , А , . , ш ш , , . - 53 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TURKEY. CAUCASUS AND THE CENTRAL ASIAN REGION: INSTABILITY AND CRISIS ATMOSPHERE? THE KARABAGH ISSUE: TEHRAN-ANKARA CONFRONTATION FIORANI Valeria Piacentini After the disintegration of the Soviet Union, the Middle Asian quadrant undoubtedly has a geo-economic and geo-energetic centrality closely linked to its geo-political and geostrategic centrality. Within this region, Turkey has been playing an active role since the “80s of the previous century. The proposed paper aims at focusing on some local political / social realities, the current attitudes, which factors make them turn, balances and unbalances. In particular, it would take into consideration Turkey’s projection to the east /north-east, as fortress and threshold to Ciscaucasia and the Eurasian region. 54 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ОЦИА Н Е Е НО О ИИ GALIEV Gali И . , .А , А ш ш . А ( ) . ш , А А . . , 55 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ЦИ И ИЗО АННО КАК МЕРА РАЗ И И ЦИ И ИЗАЦИИ GALIEV Gali , , - . Э , . ш , , - .i .И. , " " " . . . , ", " ", , " ", 56 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ MÜŞAHEDE VE SEZGİNİN BULUŞTUĞU YER: BİLİM, SANAT, ERDEM GENÇ Nurullah Bu başlık aşağıdaki değişik kavramlarla da ifade edilebilir: Ampirizmin Varlık Alanı Gözlem İle, İçten Araştırma Metodolojisinin Varlık Alanı Sezginin Buluştuğu Üst Nokta: Sosyal Bilim, Sanat Ve Etik Olgusunun Doğal Sonucu Olarak Erdem Bildiride anlatılmak istenen, deneyci metodun var oluşunun bağlı olduğu gözlem tekniğinin özellikle sosyal bilimler alanında ve insanla ilgili psiko sosyal durumlarda yetersiz kaldığı zamanlarda, içten araştırma metodu ve bu metodun temel kavramı olan sezgi ile birlikte kullanılabilecekleri hususudur. Bu birliktelik, bilimsel anlamda sosyal analizi güçlendirip bilime güçlü bir katkı sağladığı gibi, sanat kuramı ve faaliyetinin de temeli haline gelmektedir. Aynı zamanda etik değerlerin de buluşma noktası olan bu seviye bizi, etik olgusunun doğal sonucu olan erdemliliğe götürmektedir. Etik bir kavram olan erdem, insanın temel etik değerlere ve yükümlülüklere dayalı bir davranış göstermesinin ifadesidir. Gözlem alanında ortaya çıkan bilgi, aklın önderliğinde saf bilgi haline getirilir ve bilimsel kanunlara bu şekilde ulaşılır. Sosyal alanda ise, kanuna ulaşmak fizik bilimlerde olduğu kadar kolay değildir. Çünkü insanla ve çağrışımlarıyla ilgili bilgiye sadece gözlemle ve deneyle ulaşmam mümkün değildir. Burada insana bir iç bakış, bir sezgizel yaklaşım zorunla hale gelir. Duyu organlarının algılayamadığı ama insanın iç dinamizmiyle sezebileceği gerçekler, davranış alanının izahı için önemli veriler olarak karşımıza çıkabilir. Gözlem olmaksızın tek başına sezginin kullanılması da elbette sonucu eksik bırakacaktır. Gözleme dayalı ve aynı zamanda sezgiyi de kullanan bir yöntem, başka bir 57 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ifadeyle ikisini bir yerde buluşturan bir yaklaşım, insana ve onun sosyal gerçeğine dair bilgilere daha sağlıklı ulaşacaktır. Gözlemin ve sezginin buluştuğu noktada karşımıza çıkan bir önemli kavram ise erdem kavramıdır. Erdemlilik, etik gerçeğin bir parçası ve hatta sonucudur, gözlem ve sezginin desteklemesi gereken en insani husustur. Sezgi olmadan, saf gözlem alanıyla ilgili sonuçlar etik davranışı var kılmaya yetmez. Çünkü temelde neyin doğru neyin yanlış olduğu ile ilgilenen ve bu konuda temel yükümlülükler ve değerler ortaya koyan etik anlayışın, davranışa dönüşmüş hali erdemliliktir. Sanat ise, dış dünyaya dair algılamaların insan iç dünyasındaki yansımasının dışa vurumudur. Dış dünya daha çok gözlem olarak var olur sanatta. İç dünya ise gözlemle elde edile verilerin sanatkarın sezgisi ve birikimiyle birleşmesini sağlar. Kısacası sanat gözlem ve sezginin güçlü bir bileşimidir. Bu nedenle, gözlemin ve sezginin buluştuğu üst noktada karşımıza hem bilimsel gerçek, hem sanat, hem de erdem çıkmaktadır. 58 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ GENDER ISSUES IN CENTRAL ASIA GÖKALP Ayşegül On the international level, the feminist intellectual debate is highly dominated by Western scholars who are, naturally, examining the gender issue from women’s experience within liberal democracies. Western scholars became the representatives of women in other cultures, however well intentioned, their departure point is limited for examining the status of women in other cultures. In various studies before the dissolution of the Soviet Union, Central Asian women used to be considered as Russian or Soviet women. Central Asia was the “forgotten realm” of the Soviet Union, so were the Central Asian women in the study of gender. Therefore the term “independence” has a different meaning for Central Asian women and the feminist scholars who would like to examine the region, because with the collapse of the Communist Party and the dissolution of the Soviet Union not only independent states, but also new identities were formed. The newly emerged “identities” redefined the role of gender in these new states. This article will not attempt to speak on behalf of Central Asian women. The main point of the article is calling for a new methodology for studying non-Western women in general, and analyzing briefly the various problems and processes that Central Asian women faced during their journey form socialism to democratization. 59 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ SOSYAL BİLİMLER PROJESİ GÖKALP Ayşegül, ÖZONUR Zeynep Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ve İzmit Nuh Çimento İlköğretim Okulu, 2007-2008 eğitim öğretim yılı bahar döneminde ilköğretim öğrencilerine Sosyal Bilgler dersinin problem çözmeye yönelik bir ders olduğunu kanıtlamak, öğrencilerde siyasi ve sosyal terbiyenin oluşmasını ve öğrencilerin dünya sorunları hakkında düşünmelerini sağlamak, erken yaşta sorun çözmeye hazır hale gelmek ve kriz yönetimini fiili olarak yaşatarak çözüm önerileri yaratmalarını sağlamak amacıyla “Sosyal Bilimler Projesi” adı altında ortak bir proje başlattı. Okul yönetimi, sosyal bilgiler öğretmenleri ve rehber öğretmenler tarafından uygulanan kişilik testleri sonucunda seçilen öğrencilerle beraber var olan proje konusu seçeneklerinden “İsrail-Filistin Sorunu” seçildi. Katılan öğrenciler, İsrail ve Filistin temsilcileri olarak iki gruba bölündü ve barış müzakerelerinde temsil ettikleri ülkelerinin çıkarları doğrultusunda ortak çözüm önerileri geliştirmeleri beklendi. Bu makale, 14.03.2008-30.05.2008 tarihleri arasında bir öğretim üyesi, bir öğretim görevlisi, iki yüksek lisans öğrencisi, 5 lisans öğrencisi gözetiminde 11 ilköğretim öğrencisi ile gerçekleştirilen projenin şaşırtıcı sonuçlarını ortaya koyacak, doğru bir şekilde verilecek sosyal bilimler eğitiminin önemini vurgulayacak ve ileride yapılabilecek benzer çalışmalara ışık tutacaktır. 60 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ SOVYETLER BİRLİĞİ SONRASI DÖNEMDE ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİNDE SOSYAL GÜVENLİK GÜLOĞLU Tuncay Son yirmi yılda dünyada sosyal güvenlik sistemleri ciddi problemler yaşamakta bunu sonucu olarak global ölçekte sosyal güvenlikte reform arayışları ortaya çıkmaktadır. 1990’ların başında Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ise eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında yer alan Orta Asya’daki beş Türk Cumhuriyeti de liberal piyasa ekonomisine geçiş sürecini yaşamaktadır. Bu süreçte ekonomik sistemin yanında sosyal güvenlik sistemi de ciddi değişim geçirmektedir. Bu çalışmada da bu ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerindeki değişim ile bugünkü durum analiz edilmeye çalışılacak aynı zamanda nüfus projeksiyonlarından da yararlanılarak gelecekte bu alanda ortaya çıkması muhtemel sorunlar irdelenecektir. 61 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA’DA ARAYIŞ GÜNAY Bekir Arayış kelimesi, insanların kafalarında oluşumu veya yeni bir boyuta yönelmeyi ifade etmektedir. İnsanlar yaşamlarının belli evrelerinde, çocukluktan delikanlılığa geçiş sürecinde olduğu gibi arayış içine girerler. Bu arayışlar genellikle kimlik arayışlarıdır. Bu evrelerde çevredeki modeller, genetik bağlar vb. etkenler arayışları şekillendirir. Arayış sonucunda oluşan yapı veya kimlik bir önceki kimlik değildir. Saçlardan giyime, zevklere kadar her şey değişmiştir. İnsanlardaki bu arayış süreçleri toplumlardaki arayış evrelerine birebir benzerlikler göstermektedir. Yüzyıl değişimlerinde, eski sistemlerin çöküşlerinde veya varolan yapıların değişimlere ayak uyduramamalarında toplumlar yeni arayışlara yönelirler. Arayışlar bazen iç, bazen de dış etkenlerle şekillenir. Arayışları şekillendiren temel parametreler sosyal genlerdir. Sosyal genleri oluşturanlar ise tarih, din, dil ve coğrafyadır. Tebliğde arayışların şekillenmesinde genlerin etkileri incelenecektir. 1989 sonrası Orta Asya’daki değişimle birlikte başlayan ve 11 Eylül’le ivme kazanan arayışların yansımaları tahlil edilecektir. Bu yansımalar, sosyal genler, dış ve iç etkenlerin çarpan etkileri bölgede aranmaya çalışılacaktır. 20. y.y. başında bölgede benzer çöküşler yaşandı. Bu çöküntülere bölge nasıl refleksler gösterdi, değişim ve arayışlar toplumları hangi taraflara götürdü, bu yüzyılda da bölge toplumları benzer yönlere mi yönelecekler, bu arayışta ideolojilerin, dinlerin, sosyal genlerin etkileri ne kadar olacak gibi sorulara tebliğde cevap aranacak, sonuçları kongrede tartışılacaktır. 62 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ QUEST IN CENTRAL ASIA GÜNAY Bekir The word “quest” means, in ordinary people’s minds, formation or direction to a new dimension. In certain phases of their lives, as in the process of transformation of the child into man, people find themselves in a period of quest. In such phases, elements like the environmental models, genetic connections etc. shape this quest. The structure, or the identity that is constructed after this quest is not the same as the previous identity. This process of quest in human beings and the quest in societies are more less similar. In the change of centuries, during the collapse of the old systems or when people can not fit in the changes of the existing structures in the society, societies tend to be in a new quests. These quests are sometimes shaped by internal, and sometimes by external factors. The main parameters in shaping these quests are the social genes. Social genes are formed by history, religion, language and geography. This article is going to investigate the influence of the genes on shaping the quests. It will analyze the reflections of the quests that have started in Central Asia after 1989 and gained pace with September 11. These reflections, social genes, the multiplier effect of internal and external factors are going to be searched in the region. The region faced similar collapses in the beginning of the 20th century. This article is going to find answers to questions such as how the region reacted to the so-called collapses, how the society is shaped by the changes and quests, whether the societies in the region will have the same trends in this century, and how the ideologies, religions, social genes will effect this quest. The results will be discussed in the Congress. 63 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ПОИ КИ РЕ НЕ АЗИИ А C o" " . , , . , , . , . . , , .Э . , , .Э ш , . e . , , . Э . Э А ш , ш , .Э 11 1989 ш , . e 20- . Э , , , , . . , , 64 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ İNSANLIĞIN KAZANIMLARI YA DA MEDENİYET GÜNDÜZHEV, Arzu İnsanlık, bir eşi daha yaşanmamış bir maceranın içinde hayat sürmektedir. Uygarlık macerası… Bu macerada insan hem etken hem edilgen konumda. Kimi zaman insan medeniyeti şekillendirmiş, kimi zaman medeniyet insanı. Tarihçiler, insanlık tarihinin iki milyon belki üç milyon yıl öncesine dayandığını söylemektedir. Yazılı tarihimiz ise iki milyona nispeten dakika sayılabilecek kadar bir zamanı kapsar: 6000 yıl. 6000 yıllık tarihin ve medeniyetin, ilk mensupları, konukları da diyebiliriz, Sümerlerdir. Sümerler medeniyetin temelini oluşturan yazıyı ilk kullanan topluluktur. İlk siyasi yapılanmalar da Sümerlerle başlar. İlk hukuk kuralları da. Sümerlerden sonra farklı medeniyetler doğmuştur farklı coğrafyalarda. Fakat bu medeniyetler Sümerlerin insanlık kazanımlarının üzerine basarak yükselmiştir. Medeniyet taşıyıcılığını, kültürler yapmaktadır. Daha özele indiğimizde ise devletler çıkmaktadır karşımıza. Devletler, medeniyetin bağrında yetişen geçici siyasi fenomenlerdir. Devletlerin siyasi ömürlerini tamamlamaları medeniyetin ömrünü etkilemez. “Uygarlık bir harekettir, bir durum değil; bir yolculuktur, bir durgunluk değil.” Bugün medeniyet dendiğinde zihnimizde nasıl çağrışımlar yapmaktadır bu kavram? Medeniyet nedir, ne değildir? Medeniyet, kelime anlamı olarak “insanca iyi ve ferah yaşayış, adalet severlik, şehirlilik, yaşayış ve sosyal ilişkilerde, ilim, fen ve sanatta ilerleme” olarak geçmektedir. Medeniyet kavramını İngilizce olarak karşılayan ‘civilization’ kelimesi ise “kibar, nazik, ince” anlamlarına gelmektedir. Bu tanımlar bize kısaca medeniyetin ne olduğu hakkında fikir vermektedir. Medeniyetin ne olmadığı hakkında ise medeniyetin “me”sini çıkardığımızda 65 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ elde ettiğimiz “deniyet” ifadesi bizi aydınlatacaktır. Deniyet, “alçaklık, vahşet, ahlaksızlık” manalarına gelmektedir. Tam da bu noktada karşımıza şöyle bir soru çıkmaktadır: Medeniyet, epistemolojik olarak adalet severlik, insanca, iyi, ferah yaşama, ilim, sanatta ilerleme ise vahşice bir eylem olan çatışmaya nasıl taraf olabilir? Şöyle de sorabiliriz: Nasıl çatışmayla yan yana anılabilir? Medeniyetler çatışması görüldüğü gibi epistemolojik olarak mümkün değildir. Varlık felsefesi de bahsi geçen tezin geçersizliğini ilan etmektedir. Çünkü medeniyet bir harekettir, yolculuktur… O halde medeniyetler çatışması ifadesinden kasız nedir? Kültür çatışmaları mı? Kültür, bir topluluğun sahip olduğu dil, din, gelenek, adet ve değer hükümleridir. Bu cümleden olarak dünyada kaç farklı kültür olduğunu düşündüğümüzde karşımıza Huntington’ın iddia ettiği gibi sadece 6 ya da 8 kültür çıkmayacağı su götürmez bir gerçektir. Huntington, burada kültürleri analojik yöntemle sınıflama yoluna gitmiştir. Daireyi daha da daraltan Huntington, asıl çatışmanın Batı Medeniyeti ile İslam Medeniyeti (Medeniyet, kavramı Huntington’a atfen kullanılmıştır.) arasında olacağını söylemektedir. Bugün reel politik, bu durumun da mümkün olmadığını göstermektedir. Küçük bir olayda dahi çıkarları çakıştığı için birbirine muhalefet eden Batı Medeniyeti tek vücut değildir. Ayrı durum İslam Medeniyeti için de geçerlidir. Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’a müdahalesinde, bütün Batılı devletler Birleşik Devletleri desteklemediği gibi her Müslüman devlet de Amerika’ya karşı savaşa girişmemiştir. Ünlü İngiliz tarihçi ve uygarlıkların gelişmesi konularında dünya çapında otorite olan Arnold Toynbee, Yunan-Roma dünyası tarihi eğitiminin Batı tarihinden daha kolay olduğunu ifade etmektedir. Toynbee, “Yunan-Roma tarihine belli bir uzaklıktan bakıyoruz. Artık ‘tamamlanmış’ olduğundan, onu bütünlüğü içinde görebiliyoruz. Oysa sonunun ne olacağını hala bilemediğimiz, bitmemiş bir oyun olan Batı tarihimiz böyle değildir. Gelip geçici oyuncular olarak yer aldığımız kalabalık ve karışık sahneden 66 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ baktığımız zaman şu andaki genel görünümün ne olduğunu bile kestiremiyoruz.” Demektedir. Küçük bir köy halini alan dünyamızda, yanı başındaki evi yakan ateşin bir gün bütün köyü yakabileceği göz ardı edilemeyecek bir gerçekliktir. “Yalnız olduğunu bilen ve bir başkasını arayan tek varlık insandır.” Bu cümleden olarak, insanın her türlü maddi ve manevi gereksinmelerini karşılama, insanın özündeki gözelikleri ortaya çıkarıp tüm insanlığı huzura ulaştırma süreci olan “medeniyet” serüveninin yalnız tamamlanması düşünülemez. Medeniyet ittifakı, her bir ferde sorumluluk yüklemektedir. Şimdi yapılması gereken insanlığı bu sorumluluğundan haberdar etmektir. 67 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TÜRK CUMHURİYETLERİNDE EĞİTİM SİSTEMLERİNİN GELİŞİM SORUNLARI HALILOV Selahaddin Türk düşünce tarzının özgüllüğünün meydana çıkarılması, Türk dünyasında eğitimin içeriğini belirlerken, öğretim programlarını ve ders kitaplarını hazırlarken ulusal kimliğin dikkate alınmasının hangi ölçülürde önemli olması ve hangi yöntemlerle gerçekleştirilmesi temel sorunlardan biridir. İfrat doğululuk zararlı olduğu kadar, ifrat batılılık da aynı derecede zarar vericidir. Tüm sorun bu iki eğilimin en uygun nispetinin sağlanmasında odaklanmaktadır. Batıda mevcut eğitim paradigmasının değiştirilmesi ve insanileşme siyasetinin gerçekleştirilmesi teşebbüsleri ilk önce gençleri giderek artan teknikleşme ve enformasyon egemenliğinin etkisinden korumak girişimlerinden ileri gelmektedir. Vatana şuurlu sevginin (bağlılığın), ulusal bilincin ve bireysel faaliyetlerin söz konusu meseleye dahil edilmesi belli bir yetkililik seviyesini gerektirmekte ve hususi araştırma sayesinde mümkün olmaktadır, ki bu nitelikleri herkesten taleb etmemiz olanaksızdır. Yani belli bir kişi önce filosof olup sonra faaliyet gösteremez. Bir ulusun, memleketin bilimsel-felsefi bilinç konsepti milli entelektin özgürleşmesi sayesinde milli felsefeciler, bilim adamları ve öğretim görevlileri tarafından hazırlanmalı ve okullara ve geniş halk kütlelerine sunulmalıdır. Lakin söz konusu konsept bilimsel felsefi dilde değil de, sosyopolitik, şiirsel, sanatsal imajlar vasıtasıyla, edebiyatın, sanatın ve tüm iletişim araçlarının mümkün olan her imkanlarından istifade edilerek oluşmalıdır! 68 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ GLOBALIZATION, CENTRAL ASIA, AND THE FUTURE OF GLOBAL POLITICS HOPKINS Raymond F., MANSBACH Richard W. Every one of us is touched by the process called globalization. But that process is poorly understood, and its impact is a topic of fierce debate. This paper seeks to clarify what we mean by ""globalization,"" elaborate some of its positive and negative consequences, and capture the extent to which it affects the future of Central Asia and the international system more generally. The globalizing process knits people everywhere together, thereby producing worldwide interdependence and featuring the rapid and large-scale movement of persons, things, and ideas across sovereign borders. As such it may also undermine traditional norms and elites and erode national autonomy. This may be a particular danger to relatively young societies like those in Central Asia, threatening their unique traditions and cultures, reducing the authority of nation-building leaders, and “denationalizing” their economies. The result may be a backlash on the part of local elites bent on anchoring nationalism, preserving power, and reinforcing traditional normative structures linked to religion, language, and/or ethnicity. 69 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KAFKASYA'DA İŞBİRLİĞİ MODELLERİNİN TARİHİ VE BUGÜNÜ IMANOV Vügar Günümüzde Kafkasya toplumlar ve devletler arasında kanlı çatışma ve çeşitli sorunların yaşandığı bir bölgedir. Bununla beraber, tarihi süreç içinde bakıldığında bölgede istikrar ve işbirliği girişimlerinin yoğun yaşandığı dönemler gözlemlenebilir. Hatta bölge halkları bir zamanlar konfedere bir devlet içinde bulunmaya can atmışlardır. Bu tebliğde, Kafkasya'da XX. yüzyılın başlarındaki işbirliği eğilimleri, konfederasyon girişimleri (Seym), 1918-1920 yılları arasındaki bölgesel çabalar, Kafkasyalı muhacirlerin arzuları ve Sovyet modeli (Zakfederatsiya) söz konusu edilecek, sonra ise yeniden bağımsızlık döneminde bölge devletlerinin çeşitli işbirliği önerilerine değinilecektir. Mevzubahis tarihî tecrübenin ve işbirliği kalıplarının mevcut sorunlara çözüm bulmada dikkate alınması gereken bir arka plan olduğu söylenebilir. 70 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ PARTNERSHIP MODELS IN THE CAUCASUS: HISTORY AND PRESENT IMANOV Vugar Today the Caucasus is the region where bloody conflicts and various disputes are going on among societies and states. However, it can be observed intensive regional attempts for stability and partnership in the historical process. Even people locating in this region were trying to live under the confederative state. In this paper, partnership tendencies in the Caucasus at the beginning of the 20th century, attempts for the confederation state (Seim), regional conference efforts between 1918-1920 years, aspirations of the Caucasian emigrants in Europe and Soviet experience (Zakfederatsia) will be mentioned; then it will be touched on various partnership proposals and efforts of the regional states in the independent period after 1991. It can be stated that historical experience and partnership patterns in question are necessary background in finding solutions to the current problems. 71 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ EFFECTIVENESS OF PERFORMANCE APPRAISAL: ITS MEASUREMENT IN PAKISTANI ORGANIZATIONS IQBAL Muhammad Zahid, ISHAQ Hafiz Muhammad, ZAHEER Arshad This paper aims at studying the criteria for measurement of performance appraisal in perspective of Pakistani organizations. Data were collected through survey of 127 managers and employees. Overall results reveal that Pakistani public and private sector organizations do believe in measurement of PA effectiveness. However, they generally agree to all criteria for measurement of PA effectiveness but utilization and qualitative criteria are slightly preferred over quantitative criteria. 72 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ EFFECTIVENESS OF PERFORMANCE APPRAISAL: ITS OUTCOMES AND DETRIMENTS IN PAKISTANI ORGANIZATIONS ISHAQ Hafiz Muhammad, IQBAL Muhammad Zahid, ZAHEER Arshad This paper aims at studying outcomes of performance appraisal and exploring factors that can make harm to the PA effectiveness in the perspective of Pakistani public and private sector organizations. Data were collected through survey of 127 managers and employees. Overall results reveal that in Pakistani public and private sector organizations, awareness level about outcomes of effective performance appraisal is more than factors that can make harm to the effectiveness of performance appraisal. Managers have different views from employees regarding detriments to PA effectiveness whereas, regarding outcomes of PA effectiveness, male and female managers/operatives have different views. 73 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TÜRK DÜNYASINDA İLK DEMOKRATİK CUMHURİYET ÖRNEĞİ ISAYEVA Şöle I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı siyasal ortam ve Çarlık Rusyası’nda baş veren Şubat İhtilali'nden sonra Azerbaycan aydınlarının bağımsızlık çabaları 28 Mayıs 1918 tarihinde cumhuriyetin kurulmasına yol açacaktır. 23 aylık kısa süreli hakimiyeti döneminde demokratikleşme bakımından önemli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Bildiride Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin bu yönde gerçekleştirmiş oldukları çalışmalar incelenmiştir. 74 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ISLAM AND DEMOCRACY: THE CHOICES OF CENTRAL ASIA ISRAELI Rafael Conceptually, democracy posits that the people are sovereign, therefore their elected representatives have the power of legislation. In Islam, sovereignty belongs to Allah, who has already dispensed to humanity the best legal system there is - the Shari'a. Humans cannot presume to improve on the perfection of Allah. Functionally, democracy provides for a smooth transition of power, for the legitimacy of opposition, and for parliament as the supreme focus of power. In Islamic lands, power is often taken over by forces, opposition is pursued as the "enemy of the people", and the supreme power is in the hands of the dictator or the monarch, not in the elected body which does not exist or simply acts as a rubber stamp. All this will be contrasted to the Muslim minority in neighboring China, which cannot establish a state of its own, hence the current disturbances. 75 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ULUSLARARASI İŞLETME KONUSUNDA İŞE İLİŞKİN DEĞERLER: ULUSAL KÜLTÜR-EKONOMİK İDEOLOJİ ETKİLEŞİMİ JATKANBAYEV Erjan, TEMİRBEKOVA Janar Literatür araştırması kültürün şirket yönetimindeki öneminin her geçen gün arttığını göstermektedir. Bunun nedeni geçmişte yerel veya bölgesel olan pazar rekabetinin günümüzde küreselleşmesi, çok uluslu şirketlerin kurulması ve çok farklı kültürel ortamlarda iş yapma zorunluluğun doğmasıdır. Çünkü çok farklı etnik ve kültürel yapıya sahip insanların etkin biçimde çalıştırmak ancak, onların kültürlerinin bilinmesiyle mümkündür. Günümüzde giderek artan sayıda şirket, uluslararası faaliyetlere girişmekte ve küresel bir nitelik kazanmak yolunda çaba harcamaktadırlar. Buna paralel olarak, başka ülkelerin kültür ve değer sistemlerini öğrenme gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Bu eğilim, farklı kültürlerden gelen bireylerin birarada çalışmalarına imkan verecek bir evrensel şirket kültürünü oluşturma düşüncesini de ortaya çıkarmıştır. Böyle bir evrensel şirket kültürünün oluşturulması yönünde şirketlerin harcadığı çabalar geniş ölçüde iki faktörden etkilenmektedir. Bunlar ulusal kültür ve endüstrileşme oranıdır. Çalışmamızda ulusal kültür ile başka ülkelerde faaliyet gösteren şirket yönetimi arasındaki ilişkiler ve iş değerleri üzerinde ortaya çıkan üç farklı görüş tartışılmıştır. 76 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ « ЕК РОННА ЕМОКРА И » КАЗА АНЕ JATKANBAYEVA, Ayjan , «Э «Э ». » И . Э , " " « ». ш , . ш . Э . . " , " ш . 77 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ROLE OF ISLAM IN MAINTAINING THE STABILITY IN POLYCONFESSIONAL SOCIETY JOROBEKOV Jolbors Kyrgyzstan is a Central Asian country. Over seventy years it was an atheistic state. After gaining the independence and according to the Constitution as secular state all the religions were granted equal conditions. As well in 1996 Department of religion under the Government was founded in order to manage the relations between state and religions, to protect the rights and freedom religious people. This body currently in charge of religion affairs. Since the 80 % of the population is within the Islam, it plays a great role in the social life of the country. Moreover the nature of Islam religion appeals to the peace, tolerance and charity. Nowadays more than 1600 mosques, one university, 6 institutes and 41 madrasahs are functioning and prepare the specialists of Islam religion. Taken into account that Islam religion plays a significant role in maintaining peace and stability in Kyrgyzstan, Mufti administration of the Kyrgyz Republic attaches a great importance to education of highly qualified people in this sphere. Because there is a kygyz proverb “illiterate mullah spoils the religion”. Illiterate religion servicemen can not make thousands od people follow him. Secondly, Islamic religious organizations and their Mufti administration will do all the efforts to save the internal unity and friendship. Because under the globalization trends, democracy and opinions pluralism, extremist and radical organizations activeness, literacy and education are called to play a great role and very necessary. Last 10-15 years it became a tradition to pray on the such holidays as Eid al-Fitr and Eid al-Adha on the area of so-called “Old Square”, right in the center of the Bishkek capital, where Soviet parades used to be held. Because none of the mosques would be able to fit 78 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ 50-70 thousand people at once. High officials, diplomatic board and other people give a speech about the peacekeeping role of Islam in the republic and world in general, congratulate each other with the Eid prayer. Mufti of the country has the floor about peace oriented policy of Islam. All above mentioned process is shown on TV and radio online. President of the Kyrgyz Republic as person understanding the importance of Islam religion in stability and unity provided the Mufti administration and all the regional Kazy offices with computer equipment and car. Over 4500 people of Kyrgyzstan commit Haj to Mecca annually. In this regard Government manages the transport and security issues. In 21st century the whole world, global and general human values are changing. Under these circumstances Islam religion role in up keeping the stability and maintaining the peace is growing.. Gulen movement also contributes to the revival of religious and ethical ideas in the society but especially in moderate way. It enhances such values as moderation, tolerance and kindness. So, it might be regarded as a counterbalance against the rise of religious extremism and radicalism. 79 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ЕМИО ИКА И З КО О . ., . . ., .Э. ., . А- ( ЗНАК ) , , ш , , . , , ш , , . , « » « », ш , . , . ш , ш ii . . , ii . , .И. . . , 1996. 80 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ЮРК КИЕ НАРО МНО ОМИ О РЕМЕННО О КИ А : ИОННОЕ МЕН ШИН О. KADYRBAEV Alexandre Shaidatovich ш I. 1 , ш , А , , , ш ш , ш , А 2 , ш . , , 8 А ш . . , , А 12 . , , , ш 300 30 - , 12 . – , , , , , ш . 40 , . – - . 81 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ , ш . . А 1949 . , ш ш , - , 50 , А ш . А 80%, , 47% 1953 . , 7,4%, 40%. II. – , А , . XVI . ш , . XVIII ., – . XX . 1916 . - 20- . ш , 200 . 300 . ., , , . -15 . ., ) -12 . . , , . ( 10 . . – 10 82 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TO DISCIPLINE THE PUBLIC EXPENSES IN TERMS OF THE NEW ECONOMY KANTARCI Hasan Bülent, KARACAN Rıdvan The developments in Information and Communication technologies gave way to the arise of the concepts such as e-trade, e-state and new economy. That the capital, property and financial services have become unrestricted resulted inevitably in the change in economic and financial construction. Together with the development of the new economy, financial concepts of politics have been provided to appear suitable for budget discipline while transparent and facilitating to give an explanation in the public expenses as well. That the governments have used the public expenses according to their personal and political benefits resulting in increasing the budget irresponsibly caused the economical adjudication units decrease their potential execution of politics and thus be enforced to remain between the budget limits while the new economy keeps developing. New economy has been encouraging for the governments to be more responsible towards the public in terms of economic and financial issues. Through this essay are explained what effects have risen in disciplining the public expenses by the developments of new economy. 83 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KIRGIZİSTAN’DA MEYDANA GELECEK NÜFUS HAREKETLERİ VE GÖÇ POLİTİKALARININ BELİRLENMESİNDE TÜRKİYE’NİN TECRÜBELERİNDEN YARARLANMA KARA Hasan Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Kırgızistan, Orta Asya’nın küçük ülkelerinden birisidir. 2007 yılı nüfusu 5,3 milyonu bulan ülkede geniş aralıklı dilime göre nüfusun %30’unu 0-14 yaş ve %64’ünü 15-64 yaş genç ve orta yaşlı nüfus grupları oluşturmaktadır. Nüfusun büyük bölümü kırsal yerleşmelerde yaşamakta, çalışan kesimin yaklaşık yarısı tarım sektöründe istihdam edilmekte ve halkın %40’a yakını yoksulluk sınırında bulunmaktadır. Sanayileşen Batı Avrupa ve Kuzey Amerika devletleri kırsaldan kentlere göçü yıllar önce yoğun olarak, orta gelişmiş ülkeler ise bu süreci kısa zaman önce yaşamışlar veya yaşamaya devam etmektedirler. Türkiye’nin 3040 yıl öncesindeki bazı demografik özelliklerini andıran Kırgızistan’da; yakın gelecekte gelişmiş ülkelerde olduğu gibi nüfus artış hızında azalma, kırsal yerleşimlerden kentlere yoğun göç gerçeği yaşanacaktır. Sağlık, eğitim ve kültürel sahalardaki avantajlar, iş bulma, sosyal aktiviteler gibi çeşitli faktörler şehirleri cazibe merkezi haline getirecektir. Hızlı göç; kentlerin demografik yapısını bozduğu gibi, plansız, çarpık hale sokmakta ve beraberinde çeşitli sorunları ortaya çıkarmaktadır. Kırgızistan’ın coğrafi özellikleri, etnik yapısı, dünyaya açılması, sanayi merkezlerinin ortaya çıkmaya başlaması, kırsal yerleşmelerden şehirlere ve oradan da daha büyük kentlere doğru nüfus hareketlerini ve yurt dışına beyin göçünü hızlandıracaktır. Küreselleşen dünyada hak ettiği gerçek yerini almak zorunda olan Kırgızistan, yakın gelecekte oluşacak nüfus hareketleri ve göç politikaları ile ilgili yapacağı planlama ve stratejilerde, Türkiye’nin tecrübelerinden mutlaka yararlanmalıdır. Bu sayede, Türkiye’nin bazı kent ve büyük şehirlerinde yaşanan gecekondu sorunu, çarpık kentleşme, hava, su ve çevre kirliliği, orman tahribi, susuzluk, 84 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ulaşım gibi sorunları hem daha az yaşayacak, hem de bu geçiş sürecini daha başarılı ve kısa sürede tamamlayacaktır. 85 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESELLEŞEN DÜNYADA AVRUPA BİRLİĞİ'NİN ORTA ASYA STRATEJİSİ VE KIRGIZİSTAN İLE İLİŞKİLER KARLUK Rıdvan AB ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri İlişkileri kapsamında sunacağım bildirimde, Avrupa Birliği'nin Orta Asya ve Türk Cumhuriyetlerine yönelik politikaları “stratejik işbirliği” açısından analiz edildikten sonra, Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları kapsamında AB'nin Orta Asya'ya yönelik politikaları TACIS programı açısından değerlendirilecektir. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan ile ticaretin geliştirilmesine yönelik imzalanan anlaşmalar analiz edilecek, Türkiye'nin bu ilişkilerdeki rolü ve önemi vurgulanacak, 9-10 Nisan 2008 tarihlerinde AB ile Orta Asya ülkeleri Troyka toplantısında alınan kararlar ışığında taraflar arasındaki stratejik ortaklık ve enerji alanında yapılması öngörülen işbirliklerinin taraflara yararları üzerinde durulacaktır. Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerinin bu ortaklığın gerçekleştirilmesine olumlu katkıları da ihmal edilmeyecektir. 86 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE GLOBAL CONTEXT OF KNOWLEDGE AND RESEARCH KAZEMI Ali Asghar The age of internet and mass communication has created an environment in which we are compelled to think beyond conventional geographic and political boundaries. Proponents of globalism believe that we have no other choice than to conform to the requisites of a democratic culture and make use of a world language in order to express ourselves and exchange views with others. Opponents of globalization are quite sceptical about this development and warn against dangerous impacts of this trend on native cultures and languages around the globe. How far these opposite views conform to the demand for wider and deeper interactions between academics of the region with the rest of the world? On the suggestion of my distinguished friend and conference Coordinator, Professor Gunay, I would like to devote my presentation on the subject of social science researches in developing societies where foreign languages are still a severe impediment to expressing and exchanging thoughts and views in a global context. 87 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ MIDDLE ASIA AND THE AFGHAN CRISIS KORGUN Viktor G. While after September 11 the US launched the operation “Enduring Freedom” in Afghanistan, the Middle Asian states became involved into the Afghan events since the US and its NATO allies rented military bases in Uzbekistan, Tajikistan and Kyrgyzstan for indefinite time and deployed there their logistic forces which have served the military operation in Afghanistan. The participation of the Middle Asian countries in the war against the Taleban produced various internal and international consequences. First of all, they benefited economically from the arrival and deployment of the Western forces in the Middle Asia. At the same time military presence of the NATO countries in the region made an impact on the local political situation: while developing economic cooperation with these countries the USA is striving to meddle in their internal affairs. It was illustrated by well known events in the Ferghana valley in 2006, when the US pressure on Uzbekistan’s leadership forced Tashkent afterwards to push Americans out of the local military base. Moreover, having deployed its military forces in the Middle Asia USA is making attempts to press Russia in the region, which traditionally has been the area of her military and political responsibility. Under these circumstances Russia has been forced to increase efforts to strengthen her position there both in bilateral relations with the local countries and through the regional organizations – the Collective Security Treaty Organization and the Shanghai Organization of Economic Cooperation. Russia is a kea participant in both alliances. Meanwhile after Taliban’s regime had been uprooted, the Middle Asian states initiated development of political and economic relations with new Afghanistan contributing to its reconstruction. 88 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ Along with interstate relations between Middle Asia and Afghanistan there are certain ties among radical and extremist organizations in the region. For example among the militants of “Al Qaeda” there is a significant number of Islamic extremists – members of the Islamic movement of Uzbekistan headed by their leader Tahir Youldash. Thus Islamic opposition in Middle Asia wages struggle not only against the local regimes but against the government of Afghanistan and its NATO allies. That is why war on terror exceeds the bounds of Afghanistan and gains regional and even international scale and should become a highest priority in the policy of Middle Asian states. 89 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TÜRK CUMHURİYETLERİNİN EKONOMİK GELECEĞİ KÖKOCAK Abdülkadir Dünya ekonomisi farklı bir yapı ve düzen sürecine girmiştir. Küreselleşme ivmesinin etkisiyle radikal bir değişim vetiresi yaşamaktadır. Siyasal, kültürel, ekonomik ve teknolojik parametrelerin şekillendirdiği bu sürecin dünya ekonomisine yansıması yapısal, dönüştürücü ve köklü nitelikte seyretmektedir. Gelişmiş ülkelerin başını çektiği dünya ekonomisi bir taraftan, gittikçe finansal bir karakter kazanırken diğer yandan reel ekonomi, teknoloji tarafından yönetilen bir sürece dönüşmektedir. Üretim verimliliği, tüketim tarzı, istihdam kalitesi ve gelişmişlik düzeyleri artık teknolojinin yönetiminde şekillenmektedir. Kapitalist sistem tarafından formatlanan mevcut dünya ekonomik düzeni, dünya nimetlerinin paylaşımında bilgi ve teknolojiye hükmeden gelişmiş ülkeler lehine bir dağıtımda bulunmaktadır. Dolayısıyla dünya refahının önemli bir kısmı sistemin doğası gereği gelişmiş ülkeler tarafından üretilmekte ve paylaşılmaktadır. Türk cumhuriyetleri dünya ekonomik düzeni içerisinde doğal kaynakları dışında ne üretici ne de tüketici olarak kayda değer bir ağırlık taşımamaktadırlar. Üretim sektörleri itibariyle modernize olmamış bir tarımsal yapısı, henüz rüşeym aşamasında bile olmayan sanayisi ve bilgi ve teknoloji üretiminden ve tüketiminden son derece uzak sosyo-ekonomik bir karakteri vardır. Ancak bu durum sadece bu günün gerçeğini açıklar. Türk dünyasının geleceğine olumlu bakmamız için elimizde güvenilir dayanakları olan birçok gerekçe vardır. Bunlardan birincisi, dünya ekonomisinin stratejik girdisi olan enerji kaynaklarının önemli bir potansiyeli bu bölgede ve civarında bulunmaktadır. Bu durum bu ülkelere üretici ve/veya dağıtıcı olarak önemli bir rol yüklemektedir. Geleceğin zengin ekonomisini tesis etmek için enerji kaynaklarının sağlamış olduğu stratejik üstünlük ve yüksek kazanç imkânını iyi yöneten Türk cumhuriyetleri ekonomik gelişme ve yüksek refah düzeyi için kesin sonuç sağlayıcı güçlü bir destek elde edebilirler. Enerjiden 90 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ sağlanacak finansal desteğin akıllı politikalarla dünya ekonomisinin yapısal karakterine uygun şekilde değerlendirilmesi halinde bilgi ve teknoloji ağırlıklı ekonomik yapıya kavuşulması mümkün olabilecektir. İkinci güç kaynağı, aralarında kurulacak güçlü ve reel işbirliği olanağıdır. Sahip oldukları ortak varlıklar ve değerler sağlam ve reel altyapısı olan ilişkilerle bir araya getirilirse bundan elde edilecek sinerjiden hepsi birden yararlanma imkanına kavuşacaktır. Üçüncü olarak, Türkiye’nin sahip olduğu üretim tecrübesi ve birikimi bu ülkelerde farklı üretim sektörlerinin oluşumu ve gelişimine önemli bir destek sağlayacaktır. Kapitalizm kulvarına erken girmiş olmanın sağlamış olduğu deneyim ve birikimin diğer Türk cumhuriyetleri ile paylaşılması halinde tüm taraflar lehine yaşamsal sonuçlar doğurma ihtimali güçlüdür. Bu deneyim kapitalist bir sistem tarafından yönetilen dünya ekonomisi koşullarında stratejik bir avantaj sağlayacaktır. Çalışmamız, vurgulanan bu faktörleri ayrı ayrı ayrıntılı bir incelemeye tabi tutarak sağlanan verilerden Türk dünyasının ekonomik geleceğinin inşası adına yapılan analizler üzerine kurulu olacaktır. Analizler iktisat biliminin teorik ve politik yaklaşımlarını referans alacaktır. 91 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ İŞSİZLİK OLGUSU VE İSTİHDAM ARTIRICI STRATEJİLER KÖKOCAK Abdülkadir, YILMAZ Mesut, DEMİRCİ Nedret İşsizlik, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin günümüzde ve gelecekteki öncelikli sorunu durumundadır. Doğurduğu sonuçlar itibariyle hem ekonomik hem de sosyolojik ve psikolojik bir sorundur. Uluslar arası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yayımladığı raporlar işsizliğin küresel ölçekte bir tehdit olduğunu göstermektedir. İşsizliğin küresel bir boyut alması kadar önemli bir başka nokta da istihdam ile büyüme arasında iktisat teorisinde eskiden beri kurulan doğrusal ilişkinin sorgulanmaya başlanmasıdır. Dünya ve ülkemiz ekonomisi hızla büyümesine rağmen işsizlik oranları dramatik bir biçimde yükselmededir. Küresel süreç, teknolojik gelişmeler, üretim ve yatırımın yeryüzünde dağılımı, nüfus artışı, verimlilik artışı ve kamu kesiminin ekonomideki pozisyonu gibi birçok etmen işsizlik olgusunu nitelik ve nicelik olarak belirlemektedir. Ülkeler işsizlik tehdidine karşı yeni istihdam politikaları arayışları ile işsizliğin önlenmesi ve yeni istihdam artırıcı stratejiler konusunda ciddi politikalar üretme zorunluluğu ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Sorunun benimsenen kapitalist ekonomik sisteme ilişkin yanı, sisteme yönelik sorgulamaları yoğunlaştırırken teknoloji ve verimlilik faktörleri de teknik incelemelerin zorunluluğunu önplana çıkarmaktadır. Sorunun çözümünün, nedeninde aranması kuralı esasında çözüm stratejileri konusunda yol gösterici olmaktadır. Ancak her çözüm önerisinin de pratik kabiliyetinin ve uygulanabilirliğinin olması her zaman mümkün olmamaktadır. Çalışmamız özellikle belli konular üzerinde odaklanacaktır. Bunlar çözüme yönelik politik tercihler ve stratejiler, ekonomik sürecin yönetimi, sektörel yapılanmalar, istihdam artırıcı yeni perspektifler ve insan faktörünün doğru eğitimine yönelik farklı yaklaşımlardan oluşacaktır. 92 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ DAĞLIK KARABAĞ SORUNU MEHMETOĞLU Dilara Karabağ sorunu, Azerbaycan ile Ermenistan arasında oldukça uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Halen bir çözüme kavuşturulmayı bekleyen Karabağ sorunu, katliamlar, yerinden edilmeler gibi ciddi insan hakları ihlallerine sebep olmuştur. Bu bölge, Azerbaycan’ın diğer bölgeleri ile Ermenistan ve İran topraklarını kontrol edebilecek bir noktada bulunması nedeniyle jeopolitik öneme sahiptir. Uzun bir tarihe sahip olan “Karabağ Sorunu”, 1980’lerin ikinci yarısında SSCB’nin dağılma sürecine girdiği dönemde Ermenistan’ın Azerbaycan’a ait Karabağ bölgesinin dağlık kısmında yeniden hak iddia etmesiyle ortaya çıkmıştır. Ermenilerin Dağlık Karabağ üzerindeki hak iddiaları burada nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları kabulünden yola çıkmaktadır. Ermenilerin mevcut durum itibariyle Dağlık Karadağ’da çoğunluğu teşkil ettikleri bir gerçektir. 1989 sayımına göre Dağlık Karabağ nüfusunun %75’i Ermenilerden, %25’i Azerbaycanlılardan oluşmaktadır. Ancak burada Ermeni sayısının artmasının temel nedeni Rusya’nın Kafkaslarda izlediği politikadır. Ayrıca Rusya için Kafkasya politikasında Ermenistan ve genel anlamda Ermenilerin vazgeçilmez oluşu Ermenilerin Dağlık Karabağ tezini güçlendirmektedir.Diğer taraftan Azerbaycan, Dağlık Karabağ bölgesinin hukuki ve tarihi olarak kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Aslında bu bir iddiadan öte uluslararası hukuk tarafından da desteklenen bir durumdur. Ancak Azerbaycan bu konuda sadece Türkiye’nin desteğini alırken, Ermeniler Rusya başta olmak üzere bölge ülkelerinin ve Batı devletlerinin desteğini sağlamış durumdadır. Bu nedenle Ermeniler “Büyük Ermenistan” hayalinin bir parçası olarak gördükleri Dağlık Karabağ’ı bırakmak istememektedirler. 93 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ PERSON-CENTERED APPROACH: A MODE OF PEACEFUL COEXISTENCE OF DIFFERENT CIVILIZATIONS AND CULTURES MOULADOUDIS Grigoris The growing diversity, ambiguity, vagueness and the resulting feeling of insecurity, increase a desire for ultimate truths and unequivocal classifications according to “good” and “bad”. Such a situation shows the connection between political and psychosocial processes and requires the citizens of today to deal tolerantly with self and others. In this respect not only tolerance of diverse opinions, beliefs and positions is important, but equally relevant is a sensitive acceptance of one’s own personal pluralities. More specifically, mutual respect leads to a more complex solution, that is offering more responsibilities for integrating opposite interests than the traditional forms of political discourse. In our world, attempts to find the solutions for a variety of problems were always grand narratives, which ultimately have tried to reduce any complexity and thereby have denied the validity of plurality and contradictory views. The scientific outcomes from social sciences show that many of the apparent barriers are due to ignorance of cultural or religious differences rather than a rejection of the above. This ignorance, combined with the likelihood that many people have never experienced a close relationship with anyone outside their own culture, tends to widen the intercultural communication gap. Diplomatic efforts that focus on the official level are not sufficient. There is now widespread recognition by the diplomatic community that much work has to be done at a citizen level in order for official efforts to be successful. The purpose of this paper is to present Person-centered approach (P.C.A.) as an alternative proposal to deal with peaceful coexistence; especially for cross-cultural communication’s improvement among citizens and between different groups of people (cultural, religious, political). P.C.A. reinstate, value, and validate the independence and uniqueness of each citizen through direct, person to person experience. Also, P.C.A. shows possibilities to 94 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ meet the Other in smaller or larger communities in ways which further the potential of everybody involved. The building of community seems to be a definite step towards a positive way of living together; the pleasure to be in a community where the people can be together with caring concern for each other, in diverse ways rather than in sterile conformity. Such a community has far reaching implications, and the contribution of P.C.A. aimed to: a. the development of autonomy and courage, b. the development of hope and positive view towards coexistence and, c. the experience of political responsibility and relatedness. These people discover others as persons, by understanding and accepting the differing cultural and religious beliefs and views of them. Understanding overcomes many obstacles and contributes to the growth. Personal relations that have developed lead to positive actions and solving problems in a creative way. A fundamental aspect is that when one stands up for her own rights she will stand up for the others’ rights as well. When the relatedness is grasped it leads to the politically essential realization that one is not only the subject of one’s own history, but also the subject of the history of others. 95 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ КОНОМИЧЕ КИ К Р З ИА ЕРНА И РО ПЕРЕ О НО КОНОМИКЕ АНА РАЕК ОРИИ Е О РАЗ И И НА ПЕР ПЕК И MUSAEVA Jarkinay . - . ш 1991 . 1992 . 1995 . ( 2 ). 1996 . , . ш ш . (1991 .). , ш , , . ш , , , , . 96 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ , . , , ш , , - . ? И - , - ш , . . , ш ш – « ». . - - , , , , . . , , А - , « ». , , , ш , , , . ш 97 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA CUMHURİYETLERİNDE DİL, ULUSAL KİMLİK VE DEMOKRASİ MUSAOĞLU Neziha Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte bağımsızlığını kazanan Orta Asya cumhuriyetlerinin ulus-devlet kurma ve ulusal kimliklerini inşa sürecinde dil önemli bir rol oynamıştır. Ulusallaşma ve uluslaştırma amacıyla araçsallaştırılan dil, cumhuriyetlerin karma etnik yapıları, siyasal rejimlerin yapısı ve işleyişi ve ekonomik sistemin liberal dönüşümü gibi faktörlere bağlı olarak bağımsızlığın ilk aşamasındaki işlevinden ilerleyen süreç içinde uzaklaşmaya başlamıştır. Siyasal rejimlerin otoriterleşmesine paralel olarak izlenen dil politikalarında da demokratik ilke ve pratiklerden uzaklaşılmaya başlanılmıştır. Çalışmada bu dönüşüm tarihsel süreklilik içinde analiz edilecek ve dilin demokratikleşme süreci içindeki rolü değerlendirilecektir. 98 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ BAĞIMSIZLIK SONRASI AZERBAYCAN’DA SEÇİMLERİN DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ NAHMATOVA Nargiz Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’da sistemin getirmiş olduğu sözde seçimler vatandaşların seçim olgusuna güvenini sarsmıştır. Bağımsızlığına kavuşurken Azerbaycan’ın savaş durumu içinde olması bütün halkın katılabileceği demokratik seçimlerin geçirilmesini engellediği gibi, genel güveni negatif etkilemiştir. Bunlara rağmen demokratik seçimlerin geçirilmesi ve halkın motive edilmesi adına devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Sunumda Azerbaycan’da seçimler, seçim kampanyaları ve halkın teşvik edilmesi adına yapılan işler hakkında bilgi verilmekte ve 2008 Cumhurbaşkanı seçimlerine hazırlanırken yapılacak değişiklikler gösterilmeye çalışılmıştır. 99 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ : NIYAZALIYEVA K. . , , , . , ш , . И . . , , , , , . , , - . , , – – . .И – , , , 100 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ : – ш - . ш , , . 101 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ш NIYAZALIYEVA K. - , , . ., . , , , . ш ш ш . . .И . . , , ш , . . 102 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ IT and GENDER IN AFRICA NYABADE Gordon During the past decade, global communications have changed dramatically. Information and communication technologies (ICTs) are now vital components of life. For the first time, there is an opportunity for those outside the centre of power to have a say in decision-making. Now, people living in remote villages can bring their perspectives, viewpoints, and experience to the global marketplace of ideas and knowledge. The most prominent and revolutionary feature of ICTs is their ability to eliminate the barriers of time and space, which have effectively silenced millions of people. However, if Africans, and especially women and girls are to become fully integrated into the global communication revolution, they require basic level of technical knowledge. More dauntingly, they need full commitment to their development.Given the capacity of ICTs to access, transfer and apply knowledge and information to almost every aspect of human engagement, women are increasingly being recognised for their potential to carry new global knowledge base economy. The continuous growth of new technologies and their application to social, economic and political processes is creating new opportunities that could enhance quality of life. These days there is e-learning, e-commerce, e-governance and e-everything! These are new concepts that are revolutionising the continent. Unfortunately it is becoming apparent that the benefits of these new developments are not evenly distributed within countries, and between genders. Women, who form a large chunk of the rural poor and illiterate in a developing country like Kenya, face more restrictions than men in the use of ICTs. Domestic obligations and various social barriers often prevent women from grasping opportunities of new technologies, particularly if the activity involves leaving home, spending household income, or interacting with men in socially complex situations. With the high poverty levels, women are busy looking for their families, next bread, and have no time for technologies. There is also lack of interest 103 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ in investing resources directed at meeting the needs of women. The great potential of ICTs therefore, remains inaccessible to many women and girls. Similarly, the ICT profession around the world is predominantly male. In schools, the number of girls who take keen interest in tough subjects like maths, chemistry or physics is also low. A research paper, "Gender Digital Divide in Francophone Africa", indicates that the girl youth has one chance in three less than boys to benefit from the African Information Society. It is even daunting for the girl child in war torn countries. The forthcoming UN Global Forum on Youth and ICT4D in Geneva, Switzerland, will focus on actively engaging youth in debates and discussions with policy makers. Many hope girls and ICT will be one of the agendas. The African Network for Health Knowledge Management & Communication (AfriAfya) in Kenya has incorporated deliberate efforts to promote equal gender representation in all its ICT related programming. Among the most important approaches to overcome women’s access and use of ICTs is to ensure a gender perspective in ICT based projects. In addition, technologies sensitive to women’s needs should be designed. Deeper research is needed to determine the status of women in the ICT sector and the gender impact of ICT policy development, among others. Special efforts must be made for over 85 per cent of youth in Africa to establish connectivity. Given the rapid developments in wireless technology that has helped overcome distance and topography, at a reasonable cost. Though there is no consensus that ICTs have an immediate role in African development, the gender divide is a key facet. Hence, policymakers and ICT stakeholders should take the lead and consider cultural aspects of each community. It is unfortunate. Even as many countries develop their information and technology policies a gender perspective is largely absent. Lastly, the UN, policy makers, development partners and other stakeholders should put pressure on African governments to engender their ICT policies if Africa is to develop and achieve the Millennium Development Goals. 104 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ SSCB SONRASI KAZAKISTAN’IN SOSYAL VE EKONOMIK BOYUTLARIYLA GÖÇ DURUMU OKTAY Elif Yüksel 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Kazakistan’da bir süre sonra, merkezi planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçmek ve yabancı sermayeyi çekmek için kamu tekelciliğini ortadan kaldırma, özelleştirme, borçların yeniden yapılandırılması, bankacılık reformu, içeride fiyat politikalarını serbestleştirme ve ticarette liberalleşme (serbestleşme), yatırımların teşviki kanununun çıkarılması, gümrük ve vergi reformları gibi bir çok ekonomik reformlar gerçekleştirilmiştir. Reformların uygulandığı ilk yıllarda ekonomik kriz ve ortaya çıkan işsizlik bu ülkeden diğer ülkelere göçe neden olmuştur. Kruşçev’in büyük Kazak bozkırlarının tarıma açılmasını içeren “Bakir Topraklar Projesi” ile ülkeye gönderilen Rus, Belarus ve Ukraynalıların bir bölümü, yeni ekonomik koşulların zorlamasının yanı sıra, Kazak yönetiminin kamu sektöründe çalışmak için Kazakça konuşabilme mecburiyetini getirmesiyle Kazakistan dışına göç etmeye başlamışlardır. Sovyet dönemi boyunca bilim ve teknoloji çalışmalarında daha fazla rol alan Rus azınlık ve azınlıktaki diğer etnik grupların bağımsızlık sonrasında ülke dışına göç etmesi nedeni ile Kazakistan’ın vasıflı işgücünde ciddi bir kayıp söz konusu olmuştur. 1999 sonrası dönemde genel olarak dış göçler azalmış, buna karşılık ülkeye göç artmıştır. Bu durumun nedenleri arasında ekonomik reformlar yoluyla işsizliğin azalması, farklı iş imkanlarının çoğalması, iş piyasasının gelişmesi ve yüksek ücretler sonucu Kazakistan’ın bölgenin en cazip ülkesi konumuna yükselmesi sayılabilir. Özellikle Özbekistan ve Kırgızistan’da yaşanan ekonomik kriz ve Tacikistan’daki iç savaş sonrası ortaya çıkan tablo bu ülkelerden Kazakistan’a yönelik göçü tetiklemiştir. Bu çalışmada SSCB’den ayrılıp, bağımsızlığını kazandıktan sonra Kazakistan’da yaşanan dış göç ve ülkeye gerçekleşen göçün nedenleri incelenerek, bu göçlerin sosyal ve ekonomik etkileri ele alınacaktır. 105 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE SOCIAL SCIENCES IN FORMER POST-SOVIET SOVIET STATES OF MIDDLE ASIA OREKHOV Andrey Former Post-Soviet Asian countries of Middle Asia (Uzbekistan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Tajikistan, and Turkmenistan region of “(Central Asia”) can be considered as a very interesting “training ground” for sociology of social sciences and, studying of the world of Asian social sciences, this sociology is able to get a lot of original returns. Firstly, specific cultural tradition plays a significant role in the development of Asian social sciences. Speaking otherwise, Central Asian social sciences are more determinated in socio-cultural aspect than, for instance, European social sciences. Goals and ethical norms of Central Asian scholars are tied more to religion and mores: these norms in least degree are yielded to change and the influence of modernity and post-modernity. The process of research itself in the sphere of social sciences often is considered as carrying of moral obligations and debt (for in-stance, the “debt” of junior scholars with respect to senior scholars, or, the “debt” of the scholars with respect to their national state). Therefore, the first goal of Central Asian sociology of social sciences is investigation of this influence. Another point here is necessity to take into account that circumstance we have in Central Asia the variant of cross-cultural communication in social sciences. Central Asian social sciences also are considered as one of many objects of such crosscultural communication. Mentality of the modern Asian scholars is undergone active influence from the side of other cultures and mentalities, and so the changes in this mentality can deter-mine the behavior of an Asian scholar to a considerable degree. He in some way reacts to cross-cultural mental influences, on the one hand, resists to this pressure; on the other hand, he is forced to accept it. 106 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ Secondly, on the development of social sciences in Central Asia are influenced, as a rule, two factors: internal factor and external one. “Internal factor” can be interpreted as present level and “quality” of the development of social knowledge: “quality” of scholars (scientific degrees, publications, etc.) and “quality” of institutional structures inside Central Asian country (equipment of universities, size of state financing, etc.). “External factor” is usually expressed in the impact of foreign foundations and governments upon the development of national social sciences. In these countries Soros Foundation, AgaHan Foundation, Eurasia Foundation and other funds promoted a lot of programs of development in social sciences with an aim of the introduction of western standards into national science and education. However, in reality such actions very often lead to the collision of western and eastern values: non-critically learning the achievements of western social knowledge, a Central Asian scholar sometimes has lost his own “common sense” in social knowledge and his specific socio-cultural norms of connection and research. But, there is another side of medal in “external influence”. In several cases Central Asian states, learning the standards of western thinking, produced in first place,something like “mythologization” in national social science, in national history and cultural sciences. Here we have a paradox: non-critical and irrational adoption of advanced western social knowledge leads to-wards to creation “national mythos”, which are grounded on advanced western social knowledge itself! As a result, Central Asian social sciences stop to carry out their critical and rational function and become an appendage of national ideology. Thirdly, probably, Asian social sciences in most cases have enough polarized scientific stratification and more strongly in comparison, for example, with European andexpressed “Matthew effect”, North-American countries. “Matthew effect”, according to R. Merton, means: one scholar get more rewards, than his intellectual property is worthy, another scholar, on the contrary, less. Any disproportion between formal and informal statuses of a scholar in scientific community, between accumulated by him specific innovative intellectual property and rewards, got by him in 107 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ social science produces the phenomenon, as “the Matthew effect”. The differentiation among Central Asian scholars is stronger, and more famous scholars get more scientific goods than they must have. This leads to stagnation in Central Asian scientific society, the decrease of mobility, although, perhaps, it more corresponds to Central Asian scientific ethics and tradition. All above-said is very urgent for Central Asian social sciences. Central Asian scholars defend badly theirs intellectual property and grounding on this intellectual property their political and economic independency. Just recognizing themselves as independent property-owners (and feeling themselves in such role) they are able to show the movement of Central Asian social sciences in direction of “the strong social science”. If national governments can to protect the intellectual property and intellectual rights of their scholars and recognize the last persons as property-owners and equal partners, then any enforcement in regard to them will be impossible. 108 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ SSCB SONRASI AVRASYA COĞRAFYASINDAKİ NÜFUS HAREKETLERİ VE SOSYAL, SİYASİ VE EKONOMİK ETKİLERİ ÖZBAY Fatih SSCB'nin dağılması sonrasında Avrasya coğrafyasında çok hızlı nüfus hareketlenmeleri olmuştur ve halen devam etmektedir. Bu nüfus hareketleri değişen uluslararası şartlardan ve ülkelerin ekonomik yapısından kaynaklandığı gibi tamamen etnik sebeplere bağlı olarak da görülmektedir. Bu bağlamda özellikle eski SSCB cumhuriyetlerinden Rusya'ya her yıl artan bir göç dalgası vardır. Eski SSCB cumhuriyetlerinde kalan Rus azınlığın Rusya'ya göçü ve iş bulmak amacıyla yeni bağımsızlığına kavuşan cumhuriyetlerden Rusya'ya olan işçi göçleri buna örnek verilebilir. Ayrıca bölgede sayıları hızla artan Çinli göçmenler bulunmaktadır. Bunun dışında, eski anavatanlarına dönmek isteyen Kırım Tatarları ve Ahıska Türklerinin kitlesel yer değiştirmeleri olmuştur. Genellikle Rusya'ya doğru olan bu nüfus hareketleri aynı zamanda diğer bölge ülkeleri arasında da olmaktadır. Bu nüfus hareketleri beraberinde bir takım sosyal, siyasal ve ekonomik değişimlere ve sorunlara yol açmaktadır. Kayıt dışı ekonomik faaliyet, kaçak göçmenler, kayıt dışı çalışma ve yabancı düşmanlığındaki artış bunlara örnek verilebilir. 109 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KIRGIZİSTAN’DA FAALİYET GÖSTEREN KOBİ’LERİN ÜRETİM VE PAZARLAMA SORUNLARININ BELİRLENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA ÖZDEN Kenan, MAKSUDUNOV Azamat Kırgızistan’da piyasa ekonomisine geçiş sürecinde ilk sıralarda gerçekleştirilmesi gereken temel amaçlardan birisi özel sektörün geliştirilmesi ve girişimcilerin sayısının arttırılması olmuştur. Bu amaca yönelik yapılan çalışmaların sonucu, ekonominin farklı sektörlerinde faaliyet gösteren KOBİ’lerin ortaya çıkması başarılmıştır. Bilindiği gibi son 15 yılda faaliyetine başlayan KOBİ’lerin bazıları sadece yerel piyasa için değil, uluslararası piyasalara yönelik ürünler üretmeye ve ihraç etmeye başlamıştır. Ancak, dış pazarlara yönelik üretim yapan işletmelerin sayılarının daha da artması, istenilen bir durumdur. Bugüne kadar KOBİ’lerle ilgili Kırgızistan’da yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak makro çevrenin etkileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Oysa, sözkonusu işletmelerin gelişebilmeleri, onların dış piyasalara açılmasında yapılabilecek yönlendirmeler ve çalışmalar için çevresel etkilerin yanında işletme içi faktörlerin de bilinmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, çalışmanın amacı, Kırgızistan’da üretim sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin üretim ve pazarlama sorunlarının belirlenmesi ve değerlendirilmesi, mevcut sorunları çözmeye yönelik önlemlerin alınması konusunda öneriler sunmaktır. Bu amaçla bir anket formu geliştirilecek ve Kırgızistan’ın başkenti Bişkek ve çevresinde üretim sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin yöneticileri ile görüşme yapılacaktır. 2006 verilerine göre sözkonusu işletmelerin sayısı 8471’dir ve ve bunların % 20’si üretim sektöründe faaliyet göstermektedir. Üretim ve pazarlama sorunlarındaki mevcut durumun belirleneceği bu çalışmanın sonuçlarının, hem işletme yöneticileri, hem de söz konusu işletmelerin faaliyetlerine etki eden devlet kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, ticaret ve sanayi odaları açısından yararlı olacağı düşünülmektedir. 110 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE GİRİŞİMCİ VE YÖNETİCİLERİN TOPLUMSAL SORUMLULUK ÇALIŞMALARININ ÖNEMİ, SORUNLAR, ÖNERİLER ÖZKUL Metin Girişimcilik ve Yöneticilik kavramları günümüz toplumsal dönüşüm ve küreselleşme tartışmalarının merkezi kavramları arasında yer almaktadır. Liberalleşme süreciyle başlayan özel girişim inisiyatifi yükselen bir trend olarak, günümüzde, Küreselleşme süreciyle birlikte, en üst düzeye ulaşmıştır. Yaşanılan süreçler içerisinde devletlerin gittikçe ekonomik hayattan uzaklaşıp düzenleyici ve denetleyici konumda kalması, girişimci ve yöneticilerin toplumsal sorumluluk üstlenmelerini adeta zorunlu hale getirmiştir. Özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde devletin gelir ve istihdam alanlarından uzaklaşması, gelir dağılımı düzenlemelerinde etkisiz ya da iktidarların istendiğinde dahi müdahele edemez hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durumda, gelir bölüşümü, kaynak ve istihdam yetersizliği, eğitim, sağlık ve diğer toplumsal olumsuzluklar girişimci ve yöneticilerin bu alanlara yönelik toplumsal sorumluluk üstlenmesi tartışmalarını ortaya çıkartmıştır. Bildiride, küreselleşen dünya gelişmeleri ışığında çağdaş girişimci ve yöneticilerin özellikleri tanımlanıp tasvir edildikten sonra, az gelişmiş ülkelerde girişimci ve yönetici profili, bu alana yönelik sorunlar ile girişimci ve yöneticilerin toplumsal sorumluluk projeleri üretmelerinin kendi kurumları ve toplumsal yararı açısından önemi ortaya konulacaktır. Bu bağlamda Kırgızistan’ın toplumsal ve ekonomik kaynakları da bir veri olarak değerlendirilerek bazı öneriler sunulacaktır. 111 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE MODEL OF MAN OF SOCIETY AND ITS APPLICABILITY IN TURKISH SOCIETY ÖZSOY İsmail, GÖRMEZ Birol The model of economic man on which the orthodox economic thought is based, homo economicus, has been a highly contraversial subject not only among the heterodox economic schools but also among some other economic and non-economic schools. As a purely capitalist economic man in nature, it has been criticized in many aspects such as neglecting the moral values, causing externalities, instabilities and market failures leading to government intervention, an inevitable paradox to which orthodox economic thought strictly opposes. To find out some solutions to social and economic problems caused by homo economicus, many new models of economic man have been put forward by different views. But all these approaches have failed to assess the human nature, its behaviours and whole life in a holistic approach, a crucial deficiency unabling us to explain all human behaviours everywhere comprehensively. This paper deals with another already-introduced model of economic man, ‘man of society’, that is to say ‘homo societius’. This model is not an alternative neither for homo economicus and nor for other models of economic man. It has been developed as the complementary of other models’ deficient sides. Compared to other models, this model of socially responsible economic man is the most comprehensive and all-embracing approach explaining human nature and its entire life. To evaluate the enforceability of the model of man of society, a research was executed in Georgia and it was observed that many features of this model was satisfied by Georgian behaviours. Besides this research, another public survey was carried out in Turkey. This study is mainly focused on discussing the applicability of this model in Turkey by drawing on the results of the mentioned public survey. 112 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KAZAKİSTAN’DA YABANCI SERMAYE YATIRIMLARININ SOSYAL VE EKONOMİK ETKİLERİ PEHLİVAN Çağlar Yeni gelişmeler işletmeleri uluslararası ve küresel üretim yapmaya yöneltmektedir. Bu gelişmelerin dışında kalan işletmelerin rekabet etme ve yaşama şansı çok azdır. Uluslararası yatırım konusu olan doğrudan yabancı yatırımlar, yatırım yapılan ülke ekonomilerini farklı yönlerde etkilemektedirler. Ekonomik büyüme, iç yatırımlar, istihdam, ihracat, ithalat gibi değişkenler ile faiz oranları, döviz kurları, enflasyon, ödemeler dengesi, gibi finansal değişkenler doğrudan yabancı yatırımlar tarafından etkilenmektedir. Doğrudan yabancı sermaye girişi ülkedeki yatırımlar için gerekli finansal kaynak düzeyini arttırıp döviz yokluğu ve tasarruf yetersizliği gibi kalkınmanın önündeki dar boğazları azaltmaktadır. Bu baskılardaki rahatlama ile ülkedeki sermaye oluşumunun gelişmesine ve ekonomik büyümeye yardımcı olmaktadır. Bunların yanı sıra teknoloji transferi ile daha ucuz ve daha kaliteli mal ve hizmet üretimine neden olarak, tüketicilere fayda sağlamaktadır. Siyasi ve ekonomik açıdan Orta Asya’nın en istikralı ülkelerinden olan Kazakistan, sahip olduğu coğrafi konum ve doğal kaynaklar ile doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekmektedir. Rusya Federasyonu’ndan sonra Bağımsız Devletler Topluluğu’na mensup ülkeler arasında en büyük yüzölçümüne sahip olan Kazakistan, zengin petrol rezervlerine mineral ve metal kaynaklarına sahiptir. Kazakistan, diğer Türk Cumhuriyetleri arasında liberalleşmeye ve küresel ekonomiye en hızlı ayak uyduran ülkelerden olmuştur. SSCB’den ayrılıp bağımsızlığını kazandıktan sonra ülkede, diğer eski SSCB ülkeleri gibi merkezi planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçmek için çalışmalar başlatılmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek ve Rusya’ya olan bağımlılıktan kurtulabilmek için yabancı sermaye yatırımlarını ülkeye çekmek amacı ile birçok yasal düzenleme yapılmıştır. Bu çalışmada Kazakistan’daki doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile, bu yatırımların ülkenin sosyal ve ekonomik yapısına olan etkileri incelenecektir. 113 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KIRGIZİSTAN EKONOMİSİNİN YAPISAL ANALİZİ PEHLİVANOĞLU Ferhat, GÜNEŞ İsa SSCB yıkıldıktan sonra 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Kırgızistan ekonomisi temelde tarım, orman ve hayvancılığa dayanmaktadır. Merkezi planlama döneminde her ülkenin hangi ürünleri üreteceği belirleniyordu. Fakat bu planlamadan kurtulan Kırgızistan bugün 17 yıllık dönemde dışarıya et, deri, yün, halı gibi ürünlerin ihracatını yapar konuma gelmiştir. Henüz yeterli özelleştirmeyi gerçekleştiremeyen Kırgızistan coğrafi konumundaki elverişsizlikten dolayı sanayileşmede ise gerekli atılımı sağlayamamıştır. Fakat Kırgızistan ekonomisi özellikle son yıllarda turizmde gerçekleştirdiği ivmeyle isminden söz ettirmeye başlamıştır. Bu çalışmanın amacı SSCB dağıldıktan sonra ortaya çıkan ülkelerden olan Kırgızistan’ın geçiş ekonomiler içindeki yeri ve özellikle ekonomik yapısında meydana gelen dönüşümü incelemektir. Bu kapsamda özellikle ekonomik yapıda gerçekleşen dönüşüm ile bu dönüşümde Kırgızistan ekonomisinde sektörel gelişmelerin yönünün ne olduğunun incelenmesidir. Çalışmanın bir başka amacı ise, uzun süre dünya ekonomisinden uzak kalmış Kırgızistan’ın globalleşmenin ivme kazandığı günümüzde, dünya ekonomisine ne ölçüde entegre olduğunun araştırılmasıdır. 114 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE EU AND CENTRAL ASIA IN A GLOBALIZING WORLD PIRRO Ellen Central Asia remains a treasure trove of untapped resources. Many nations are seeking to increase their ties in the region, hoping to capitalize on these riches. The European Union is no exception. As the world’s largest economy, the European Union is constantly seeking to improve its world trade position and expand its interests. This paper will examine the position of the European Union vis a vis Central Asia – both politically and economically. What are its interests and concerns? What can it offer? And what is it seeking from the Central Asian Republics? What are the Central Asian nations’ interests and concerns? What are they seeking in return? And – of importance to all – how do these new initiatives fit within the global initiatives of the World Trade Organization and Globalization generally. 115 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ GABELE BÖLGESİ’NİN DOĞAL KAYNAKLARI VE ASKERİ RADAR ÜSSÜNÜN ÇEVREYE ETKİSİ QASIMOV Isa Gabele, Azerbaycan ilçeleri içerisinde doğal kaynaklarının zenginliği ve çeşitliliği bakımından özel yeri bulunan bölgelerden biridir. Burada zengin iklim kaynakları ile birlikte, orman, kireç taşı, taş çakıl, tatlı su, mineral su kaynakları da vardır. Nüfusun büyük çoğunluğunun tarım ile uğraşması ve zengin doğal ortam ekoturizmin gelişimine önemli olanak tanımaktadır. Fakat bunlara rağmen, burada faaliyet gösteren Gabele Analitik Enformasyon Merkezi (Önceki ismi Gabele RLS-Radio Lokasiya Stasyonu) arazinin doğal ortamına ve tarımın gelişimine önemli ölçüde zarar vermektedir. Merkezin faaliyeti sonucu çevreye yayılan manyetik ışınlar arazinin bütün canlılarına, aynı zamanda insanlara mühim zararlar vermektedir. 116 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ U.S. FOREIGN POLICY, AMERICAN SUPPORT FOR DEMOCRACY, AND THE ELECTION OF 2008: IMPLICATIONS FOR U.S. RELATIONS WITH THE REPUBLICS OF CENTRAL ASIA RHODES Edward Since the end of the Cold War, the American people and American political leaders have struggled to define an appropriate American role in encouraging and supporting democratic development, transition, and institutionalization around the world. Prior to September 11, 2001, American policy emphasized “engagement and enlargement” – a set of policies that included NATO enlargement and support for nongovernmental organizations and civil society. In the wake of the September 11 attacks, American policy focused on aggressively combating tyranny and terrorism as a necessary element in supporting global democratic institutions. American policies both prior to and in the wake of September 11 have resulted in very different relationships with the several republics of Central Asia. The election of 2008 necessarily represents a critical turning point in American policy. The leading candidates and their foreign policy advisors have expressed a range of views and conceptions regarding America’s appropriate role in the world and the types of pro-democracy activities in which the United States ought to engage. This paper examines and critiques these competing visions, with particular emphasis on what these visions imply for U.S. interaction with the republics of Central Asia. 117 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ FROM GRAND STRATEGY TO LIFE POLITICS: THE ROLE OF MIGRATIONS IN CENTRAL ASIA’S TRANSFORMATIONS SADRIA Modjtaba The Russian invasion of Central Asia in the 19th Century initiated a new stage of emigration and immigration, one that was intentionally conceived as a tool for social transformation. This strategy was systematically implemented by Soviet policies in CentralAsia. In the post-Soviet era, immigration and emigration have again become factors of social and economic change. This paper is an attempt to look at the continuities and discontinuities between these two periods of social transformation; and the impact of emigration and immigration in the Central Asian region. 118 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ÇİN’İN ARTAN ENERJİ İHTİYACI VE DEĞİŞEN DENGELER SANDIKLI Atilla Çin yapmış olduğu ekonomik reformlar sayesinde son yıllarda her yıl ortalama %10’lar civarında büyüdü. Ekonomideki gelişmeye paralel olarak Çin’in dünya enerji piyasalarındaki varlığı son çeyrek yüzyılda hızla arttı. 2003’te dünya kömür tüketiminin %29,2’sini, petrol tüketiminin %7’sini, doğal gaz tüketiminin %1,4’sini ve hidroelektrik tüketiminin %10,5’ini gerçekleştirir hale geldi. Gelişmiş ülkelerde enerji tüketim artış oranı ortalaması %1’ler seviyesindeyken, Çin ekonomisinde bu oran %4,5’leri aştı. Çin 1993’te ilk kez petrol ithalatçısı oldu. Çin 2003’te günlük 6,5 milyon varillik petrol tüketimi ile Japonya’yı geçti ve ABD’den sonra ikinci en büyük petrol tüketicisi oldu. Çin’in petrol ithalatına olan bağımlılığı 1993’ten itibaren her yıl arttı. Çin 1993’te günlük petrol tüketiminin yalnızca %1’lik kısmını ithal ederken, 2004’de %48’lik kısmını ithal eder duruma geldi. Gelecek çeyrek yüzyılda ise Çin’in enerji tüketim hacminin ikiye katlanacağı değerlendirilmektedir. Çin’in Enerji tüketimindeki bu artış dünya dengelerini ve güvenlik stratejilerini büyük ölçüde etkiyecektir. 21. Yüzyıl enerji yüzyılı olacak ve jeopolitik teoriler enerji kaynakları üzerine odaklanacaktır. 119 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ CHINESE GROWING NEED OF ENERGY AND CHANGING BALANCES SANDIKLI Atilla In the last quarter of the century world energy consumption has increased rapidly and the volume of consumption has doubled. It is estimated that the increase will be going on in the future. Average increase rate of world energy consumption is about 2.2 % per year. This rate is in the level of 1% in the developed countries. For raising economies like China, it is over 4.5%. Therefore it is expected that the energy consumption of China will be doubled. How will this increase in China’s energy consumption reflect into the balance of world and security strategies? Will 21st century be the century of energy? Will the energy sources be focused on geopolitical theories? High growth rates in economy and increasing living standards are the most remarkable triggers to the energy consumption. Though relatively small changes have been experienced in the usage rates of main energy sources, oil and natural gas will continue being the dominant energy sources. There is a relative increase on the usage of nuclear and renewable energy sources. While in early 2000s daily oil consumption was 75 million barrels, it is anticipated that this figure will reach 120 million barrels by 2025. In spite of crucial increase of production in the region of Hazar, western Africa and Latin America, it is assessed that there will not be significant change in the shares and effects of member states of OPEC on oil production. Oil demand growth will increase the sensitivity of the capital raising economies, which are oil importers, against price shocks. 120 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ МО О Е И О РАЗО АНИЕ SAYKAL, Eje In this article considered question to get higher vocational education among the youth of Kyrgyzstan. And the question of the quality higher education to get among the youth in the globalization The education what price-value, life of motives and placing of the youth in Kyrgyzstan. 121 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE LANDSCAPE OF PROTOCOLE IDENTITY IN THE CBR SEIFZADEH Hossein Roughly two decades after the collapse of the Soviet Union in 1991, Kubicek informs us of the welcome emergence of “a sense of common identity” in Central Asia. In a complementary manner, the main concern of this scholar is to speculate over mechanisms necessary for both invigorating and extending this welcome development across various inter-factional, domestic and regional levels in a “humanist glocalized international relations. Hence in the forthcoming paper, an attempt will be made to search for ways and mechanisms to (1) primarily avoid the collapse of the richness of cultural plurality into the fiasco of cultural cleavages in the mid-term and (2) ultimately to pave the way for a humanist globalized regionalism. Of course, the adverse events in more advanced countries of Balkan, eastern Europe, Turkey, Iraq, Pakistan, Afghanistan has enormous impact on inspiring this scholar to focus on this issue. Events in these neighboring areas have corroborated Maslow’s insight regarding the subsequence of security issues after subsistence is secured. 122 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ BAĞIMSIZLIKTAN BUGÜNE KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİ SOLAK Fahri Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında bağımsızlığını kazanan Orta Asya Cumhuriyetleri içinde, Türkiye’nin her alanda en aktif ilişki kurduğu ülkelerden biri Kırgız Cumhuriyeti’dir. 1991 Yılında bağımsızlığını kazanan Kırgızistan ile Türkiye arasında geçen sürede siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda çok yönlü ilişkiler geliştirilmiş ve aradan geçen 17 yıllık sürede bu ilişkiler hızla gelişme göstermiştir. Kırgızistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler esas itibariyle 1991 yılından itibaren oluşmaya başlamış ve Türkiye, Kırgızistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmuştur. Daha sonra 29 Ocak 1992 tarihli protokol uyarınca karşılıklı olarak Büyükelçilikler faaliyete geçirilmiştir. 23 Aralık 1991’de Kırgızistan Devlet Başkanı ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapmış ve bu ziyarette bir dizi iş birliği anlaşması imzalanmıştır. Ayrıca bu süreçte karşılıklı olarak resmi heyetler ülkeleri ziyarette bulunmuş ve çeşitli konularda çok sayıda belge imzalanmıştır. Karşılıklı üst düzey ziyaretler sonraki süreçte de devam etmiş ve günümüze kadar iki ülke arasındaki ilişkiler önemli bir sorun yaşanmadan sürdürülmüştür. Türkiye, Kırgızistan’ın tanınması, uluslararası ve bölgesel kuruluşlara katılması; üçüncü ülkelerin ve uluslararası kuruluşların destek ve yardımlarının sağlanması gibi konularda girişimlerde bulunmuş ve öncülük etmiştir. Kırgızistan ile Türkiye arasında 29 Mayıs 1991 tarihinde Ankara’da imzalanan “Ekonomik ve Ticari İşbirliğine Dair Protokol” çerçevesinde başlayan ekonomik ve ticari ilişkiler bugüne kadar artan bir hızla gelişme göstermiştir. 123 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ Türkiye 15 Ocak 1993’de imzalanan Kredi Anlaşması ile Kırgızistan’a 75 milyon dolar tutarında kredi açmış; 50 bin ton buğday hibe etmiş; Bişkek’de TİKA ofisi açılmış, 25 Aralık 1991’de Türk-Kırgız İş Konseyi kurulmuştur. Kırgızistan’da yatırım yapan Türk firmaları ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli işletmeler olup genellikle otelcilik, bankacılık, alışveriş kompleksleri, mobilya, bisküvi, çikolata, plastik sanayi, çay, şeker vb. paketleme tesisleri, perakende ticaret, taahhüt işleri alanlarında faaliyet göstermektedir. Kırgızistan ile Türkiye arasında dış ticaret ilişkisi 1992’de kurulmuş ve sonraki yıllarda giderek artış göstermiştir. 1994 yılında 19 milyon dolar olan dış ticaret hacmi, 1996’da 52 milyon dolara ulaşmıştır. 1997 yılından itibaren dış ticaret hacmi önce artış hızını kaybetmiş, 1998 Rusya krizinin Kırgızistan ithalatı üzerinde yaptığı olumsuz nedeniyle 1998 yılında dış ticaret hacmi 44 milyon dolara, 1999 yılında ise 27 milyon dolar seviyesine gerilemiştir. 2000 Yılına gelindiğinde dış ticaret hacminde artış kaydedilerek 34 milyon dolara ulaşılmış ve 2007 yılı itibariyle iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 200 milyon doları aşmıştır. İki ülke arasında teknik yardım, eğitim ve kültür alanında da çok sayıda proje ve faaliyet gerçekleştirilmiştir. Bu tebliğde, yukarıda başlıklar halinde değinilen Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinin gelişimi ele alınarak, siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel ilişkilerde gelinen nokta değerlendirilecektir. 124 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ AZERBAYCANIN BAĞIMSIZLIK SONRASI SERBEST PİYASA EKONOMİSİNE UYUM SÜRECİNDE İMF İLE İLİŞKİLERİ SÜLEYMANOV Elçin Azerbaycan’ın bağımsızlık sonrası serbest pazar ekonomisine geçiş sürecinde ve aynı zamanda ekonomik sorunların çözümünde İMF ve Dünya Bankasının desteyine ihtiyacı olmuşdur. Bağımsızlığının hemen akabinde üye olduğu bu kurumların ülkede ekonomik yapının oluşumunda önemli katkıları olmuştur. Bu sonuçları özetlersek Azerbaycan ekonomisinde ekonomik reformlar programı uygulamaya başlatılmış, enflasyon oranı bin yediyüzlerden yüzde onlara kadar azaltılmışdır. Dış ödemeler bilançosu açığı, bütçe açığı krediler vasıtasıyla önlenmişdir. Dünya Bankası çeşitli projelere ve programlara destek vermişdir. Ülkede iri hacimli bir çok yatırımlar ve reformlar gerçekleştirilmişdir. İşsizlik ve yoksulluk sorunu azaltılmışdır. Dolayısıyla Azerbaycan İMF ve Dünya Bankasıyla değeri 1,5 milyar $ olan elliye yakın proje reallaştirmişdır. Özellikle petrol gelirlerinin artdığı bu günlerde de bu kurumlarla gelecek yıllardakı işbirliyi alanları ve konuları belirlenmişdir. 125 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ GEÇİŞ EKONOMİLERİNDEKİ REFORMLARIN GİRİŞİMCİLİK VE İNSAN KAYNAKLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ŞENTURAN Şermin Piyasa ekonomisi sistemi, merkezi planlı ekonomi sisteminden çeşitli yönlerden farklılık göstermektedir. Geçiş ekonomilerindeki ülkeler evvelce uyguladıkları sistemlerde oldukça büyük değişiklikler yapmak durumunda kalmışlardır. Bu ülkelerde, geçiş sürecini kolaylaştırmak, bireyler ve işletmeler açısından piyasa ekonomisi şartlarına uyum sağlamak, köklü reformların yapılmasını gerekli kılmıştır. Sovyet sonrası ülkeler ekonomik geçiş sürecine başladıklarında, iş kayıpları beklenmekteydi. Ancak bu konudaki genel görüş, yüksek işsizlik durumunun geçici olacağı yönündeydi. Özel sektörün gelişmesi ve yeni iş alanlarının yaratılması ile işsizlik oranlarının düşeceği beklentisi vardı. Ancak gecen zaman içerisinde bu beklentinin gerçekleşmediği görülmüştür. Ekonomik geçiş süreci boyunca geçen 15 yılda işsizlik bölgede hala devam eden önemli bir problemdir. Bölgedeki tüm ülkeler bu süre içinde etkili reformlar gerçekleştirmelerine rağmen, birçok ülkede iş olanaklarının hala çok sınırlı olduğu belirtilmektedir. Ekonomik geçiş sürecindeki ülkelerde halen şu sorulara cevap aranmaktadır. Geçiş süreci işgücü piyasasını nasıl etkilemektedir? Bu konuda ülkeler ne kadar gelişme göstermişlerdir? Daha fazla ve daha nitelikli işlerin ortaya çıkarılmasındaki sınırlamalar nelerdir? Bu alanda nasıl bir politika izlenmelidir? Özel sektör tarafından yeni kurulan küçük işletmeler iş potansiyeli yaratma açısından devletin önemle üzerinde durması gereken konulardır. Sosyal güvenlik politikalarında işsizleri desteklemek için ne ölçüde etkin politikalar geliştirilirse geliştirilsin, sorunun çözümü öncelikle işletmelerin yeterli iş alanları yaratacak biçimde teşvik edilmeleridir. 126 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ RUSYA - ORTA ASYA İLİŞKİLERİ VE TÜRKİYE'NİN ORTA ASYA POLİTİKASI ŞİR Aslan Yavuz Bu çalışmada Barry Buzan’ın uluslar arası ilişkiler çalışmalarına getirdiği Bölgeler yaklaşımının ve onun uzantısı olan Bölgesel Güvenlik Yapısı Teorisi çerçevesinde Orta Asya devletleri arasına oluşmaya başlayan ortak güvenlik algılamaları değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu bağlamda eski süper güç kimliğine yeniden kavuşmaya çalışan Rusya’nın bölgedeki rolü ve Orta Asya cumhuriyetleri ile ilişkileri incelenecek, ortaya çıkan ortak güvenlik algılamasında Rusya’nın rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır. Temel amaç Orta Asya cumhuriyetleri arasında, Rusya karşısında ve onun da katkısıyla ortaya çıkan müşterek yapı Barry Buzan’ın Bölgesel Güvenlik Yapısı Teorisi çerçevesinde açıklanmaya çalışılacaktır. Temel iddiamız bölge cumhuriyetlerinin Rusya’ya yönelik politika oluşturma aşamasında müşterek bir güvenlik kimliği oluşturma yetisi kazandıkları, ancak bu kimliğin Rusya’ya karşı olmaktan ziyade Rusya’nın katılımıyla şekillenen bir yapı olduğudur. 127 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ NATO ve ORTA ASYA GÜVENLİĞİ TANRISEVER Oktay Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Orta Asya ülkeleri değişik güvenlik tehditleri ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu ülkelerin güvenlik alt yapılarının yetersiz olması ve devlet yapılarının da henüz tam olarak güçlenmemiş olması nedeniyle bu sorunları kendi kaynakları ile kontrol altına alamamışlardır. Rusya liderliğindeki CSTO ve daha sonra da Rusya ve Çin'in etkisindeki Şanghay İşbirliği Örgütü bölgenin güvenlik sorunları (özellikle Tacikistan ve Afganistan kaynaklı) karsısında etkili olmaktadır. Ancak 11 Eylül terör olaylarından sonra Orta Asya'nın güvenliği basta NATO olmak üzere Batili güvenlik örgütleri açısından da önem kazanmıştır. Bu tebliğde Orta Asya güvenliğinin NATO açısından öneminin niçin ve nasıl arttığı incelenecektir. Bu kapsamda uluslararası terörle mücadelenin yanı sıra organize suç uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi tehditlerle mücadelede NATO'nun bölge ülkeleriyle sürdürdüğü Barış İçin Ortaklık (BIO) programlarının etkinliği ele alınacaktır. Tebliğde ortaya konulacak olan ana düşünce NATO'nun bölge güvenliği açısından rolünün giderek artacağı yönündedir. 128 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ AVRUPA BİRLİĞİ, ORTA ASYA ve TÜRKİYE TAŞDEMİR Hakan Orta Asya, Avrupa ve Asya’nın kesişim bölgesinde bulunan ve iki kıtayı bir araya getiren stratejik öneme sahip bir alandır. Avrupa Birliği (AB) ise dünyanın en büyük ekonomik bütünleşmesi olup ABD’den sonraki ekonomik güçtür. Son dönemde Avrupa Birliği, siyasi bütünleşmeyi ana hedefi haline getirmiştir. Bu sebeple Avrupa Birliği, dış ilişkilere ağırlık vermektedir. Bu çerçevede Avrupa Birliği, Orta Asya ülkeleriyle çeşitli ilişkilere girmiştir. Orta Asya'daki beş ülkede, başta hafif sanayi olmak üzere, sanayinin gelişmişlik düzeyi düşük seviyededir. Bu sebeple, toplam nüfusu 55 milyonu geçen Orta Asya, Avrupa Birliği için geniş bir pazar oluşturmaktadır. Bununla bağlantılı olarak; iyi yönetim, hukuk devleti, insan hakları, demokratikleşme ve eğitim, Avrupa Birliği’nin Orta Asya ülkeleriyle tecrübelerini paylaşmak istediği ana alanlardır. Avrupa Birliği, siyasi istikrar ve refahın sağlanmasına hizmet edecek bölgesel bütünleşme için de tecrübelerini sunabilecektir. Bu konuda özellikle Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinin siyasi ve ekonomik dönüşüm süreçlerinden edinilen deneyimler aktarılabilecektir. Buna karşılık, Orta Asya ülkeleri ise Afganistan'daki terörle mücadele, Afganistan kaynaklı uyuşturucu ticaretinin önlenmesi, bölgedeki radikal güçler ve örgütlü suç faaliyetleriyle mücadele alanlarında Avrupa Birliği'yle işbirliğini yoğunlaştırmayı arzulamaktadır. Bu faktörlerden etkilenen Avrupa Birliği, 2007-2013 dönemi için öngörülen yardım programı ve belirlemiş oluğu strateji ile Orta Asya ülkeleriyle işbirliği yapmak istediği öncelikli alanları belirlemiştir. Avrupa Birliği’nin Orta Asya bölgesine olan ilgisini şu nedenlere dayandırmak mümkündür: 1. Enerji işbirliği ve güvenliği, 2. Güvenlik ve istikrar sorunları, 3. Orta Asya bölgesinde etkin olan bölgesel ve küresel aktörler ve Avrupa Birliği’nin bunlarla işbirliği yapmak istemesi. 129 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ DEĞİŞEN DENGELER IŞIĞINDA ORTA ASYA’DAKİ KÜRESEL VE BÖLGESEL GÜÇ ODAKLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME TURAN Sibel Sovyetler Birliği’nin 1991’de kendini fesh etmesiyle, Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlar’da oluşan güç boşluklarını doldurmak için bölgesel aktörler ve küresel güçler bölgede mücadeleye girmiştir. Böylelikle, bilinmezliği içinde barındıran Orta Asya coğrafyası ön plana çıkmıştır. Rusya Orta Asya’ya “Yakın Çevre Doktriniyle” yaklaşırken, ABD önceleri bölgeye fazlaca karışmamış ancak daha sonra “İpek yolu Stratejisi” yasası ile bölgeye girmeye çalışmış ve 11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan Operasyonuyla bölgeye yerleşmiştir. Zaten Çin de bölgenin. önemli bir süper gücüdür. Bu arada Türkiye ve İran’da Orta Asya Cumhuriyetleri ile göreli stratejik işbirliği olanaklarını geliştirme girişimlerine başlamış Orta Asya coğrafyasında küresel oyuncuların yanında bölgesel oyuncular da önem kazanmıştır. Bildirimizde Orta Asya Cumhuriyetlerinin neden küresel ve bölgesel güç odaklarının hedefi haline geldiği ve bu küresel güç ve bölgesel güçleri birbirine karşı oynayıp oynamayacaklarının da değerlendirilmesi yapılacaktır. 130 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESEL VE BÖLGESEL NÜKLEER GÜÇLERİN KISKACINDA ORTA ASYA TURAN Sibel, USTA Yasin Sovyetler Birliği’nin dağılması, geçmişte Sovyetlerin gölgesi altında kalan yeni oyuncuları uluslararası ilişkiler alanına eklemiştir. Orta Asya, gerek enerji kaynakları gerekse yeraltı zenginlikleriyle küresel ve bölgesel güçlerin ilgi alanını oluşturmuştur. Dünya üzerindeki enerji sorunu, nükleer enerjinin ucuz olmasından dolayı büyük güçlerin Orta Asya’ya yönelmesine neden olmuştur. Nükleer enerjinin üretilmesinde kullanılan uranyumunda, Avustralya ve Kanada dışında Orta Asya’dan, Kazakistan ve Özbekistan’dan sağlanıyor olması Orta Asya’nın gerek nükleer enerjinin gerekse nükleer silahların temini için önemli bir bölge olmasını sağlamaktadır. Orta Asya devletlerinin etrafında Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore, İran ve bölge ülkeleri üzerinde önemli bir etkisi olan ABD gibi küresel ve bölgesel güçler bulunmaktadır. Bu ülkelerin hepsi de birer nükleer güçtür. Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan Orta Asya Devletlerinin elinde bulundurduğu, nükleer enerjinin ortaya çıkmasında kullanılan yeraltı kaynakları ve nükleer silahların yapımında kullanılan gerekli maddeleri sağlayıcı ülke konumunda olmaları nedeniyle küresel ve bölgesel güçlerin Orta Asya bölgesine bakışı ve politikaları değerlendirilecektir. 131 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÖSTENCE, KIRIM YARIMADASI, GAGOUZYA'DA YAŞAYAN TÜRK KADIN SORUNLARININ KIRGIZİSTAN TÜRK KADIN SORUNLARI İLE KARŞILAŞTIRILMASI VE SONUÇLARIN ÇOCUKLARA YANSIMASI TÜRKER Seher Keçe BM tarafından yapılan bir araştırmaya göre; 1. Dünyadaki işlerin yüzde 66’sı kadınlar tarafından görülüyor. 2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak yüzde 10’una sahipler. 3. Dünyadaki mal varlığının ise yüzde birine sahipler. 4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin yüzde 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin yüzde 90’ına ve toplam mal varlığının yüzde 99’una sahipler. Bu araştırma kadın sorunları boyutunu açık şekilde ortaya çıkarıyor. Görülen kötü sonuçların ortadan kalkmasına Köstence, Kırım, Gagouzya ve Kırgızistan'da yaşayan Türk kadınlarının eğitimli olmaları bile şimdilik yeterli değildir. Kadınların en büyük sorununun maddi sorunlar ve şiddet uygulanmasıdır. Şiddetin ana kaynağı, erkeklerin aşırı içki içmeleri olduğu tespit edilmiştir. Kadınlar, geçimlerini sağlamak, çocuklarına bakmak için evlerini terk ederek her türlü işte çalışmaya mecbur bırakılmaktadır. Böylece; evlerinin, ülkelerinin ve ailelerinin korumasından yoksun kalıyor, savunmasız duruma düşüyorlar. Sürgüne yapılmış uzun bir yolculuğun yanında, yetkililerden kötü muamele görüyorlar. Sözde güvenli olan bir yere varmalarından sonra bile devam edebilen cinsel tacizle karşı karşıya kalıyorlar. Günlük hayatın her anında ve alanında kadınlar vardır. En ağır işlerde en ucuza çalışan kadınlardır. Tüm eski Sovyet bölgesinde olduğu gibi, kanalizasyondan inşaata her yerde çalışıyorlar. Bu bölgelerde kadınlara bakış açısı nedir? Anne olmanın ayrıcalığı yok mudur? Çocuklar nasıl yetişiyorlar? Annesiz, babasız büyümeye çalışan, parçalanmış ailelerde çocukların ruhsal durumları normal olabilir mi? Kısacası; kadının hayatı etrafındaki herkesi etkiler. Kadın, iyi durumda ise, erkek, genç, yaşlı, çocuk da iyidir ve sağlıklı yaşar. 132 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ AVRUPA BİRLİĞİ'NİN ORTA ASYA'YA YÖNELİK YENİ POLİTİKA ARAYIŞLARI USUL Ali Resul Avrupa Birliği aslında uzunca bir süredir Orta Asya bölgesi ile yakından ilgilenmektedir. Özellikle de AB'nin doğuya genişlemesi ve Birliğin coğrafi merkezinin doğuya kayması ile birlikte Orta Asya konusunda AB daha fazla yoğunlaşmaya başladığı görülmektedir. Bu bildiride AB'nin genişleme sonrasında Orta Asya bölgesine yönelik ne tür politikalar geliştirmeye çalıştığı ele alınmakta ve bu politikaların siyasi, ekonomik ve jeostratejik sonuçları tartışılmaktadır. 133 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTA ASYA’DA RADİKALİZM TEHDİDİ: GERÇEK Mİ? EFSANE Mİ? ÜLGER İrfan Kaya SSCB’nin dağılmasından sonra Orta Asya ismi radikal islam tehlikesi ile birlikte anılmaktadır. Araştırmanın amacı, Orta Asya’da radikal islam tehdidinin bulunup bulunmadığını incelemektir. Araştırmanın ilk bölümünde Orta Asya islamının tarihsel geçmişi ve karakteristik özellikleri incelenmektedir. Müteakip bölümlerde ise bağımsızlık sonrası evrede bölge yönetimlerinin uyguladıkları politikalar, siyasal islam düşüncesinin karakteristik özellikleri ve bölgede faaliyet gösteren radikal akımlar/partiler ele alınmaktadır. Çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Orta Asya halkları; 70 yılı kesif ateizm propogandası altında geçen komünizm dönemi olmak üzere, 150 yıl Rus idaresi altında kalmışlardır. 1991 yılında bağımsızlık kazanan Orta Asya Cumhuriyetlerinde İslam, bölge halklarının kimliğini oluşturan, onları diğerlerinden onları ayıran en önemli unsurdur. Bölgede yaşayan ortalama insan islamı, rejim karşıtı radikal bir ideoloji değil, asli kimlik unsuru olarak algılamaktadır. Mevcut koşullarda Orta Asya’da radikal islam tehlikesi bulunduğu veya bulunmadığını ileri sürmek bilimsel olarak mümkün gözükmemektedir. Bölgede radikal islam olarak nitelendirilebilecek akımlar/siyasi partiler vardır. Ancak bunlar marjinal konumdadır, güçlerini büyük ölçüde bölge yönetimlerinin uyguladığı Sovyet tipi baskıdan, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıktan almaktadır. Orta Asya’nın otoriter yönetim anlayışından ve radikalizm olabilecektir. tehlikesinden uzaklaşabilmesi ancak demokratikleşmeyle mümkün 134 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ О АР А И ЕНН ЕРЕНИ Е О И О А ИЗАЦИИ А А И И А А – - - . – . ш , ш . , , « « », », . (« , , ») , , , , . , : – , , , , , – , . , , 135 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ . , , . , . А . . , А « » . : , , , - ш – ; . 136 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TÜRKİYE VE TÜRK DÜNYASINDA ÇOCUK HAKLARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIN YARARLARI YALÇIN Hatice, BAY Murat, ATAYETER Coşkun Türkiye’de genel nüfus, büyük yaşlardan küçük yaşlara doğru genişleyen bir piramit görünümündedir. Bu yönü ile Türkiye bir çocuk ülkesidir. Dünyada kötü davranışa, şiddete, cinsel tacize, sömürüye maruz kalan çocuk sayısında sürekli artış gözlenmektedir. Orta Asya’daki kardeş ülkelerde çocuk haklarını gündeme getirmek; risk altındaki çocukları izlemek; çocuk hakları kültürünü yaygınlaştırmak amacı ile yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda üniversitelerdeki akademisyenlere ve duyarlı üniversiteli gençlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Çalışmamızda, Türkiye’de ve Türk Dünyasındaki kardeş ülkelerde çocuk hakları ve çocuk haklarının getireceği yararlar konusunda bilgiler sunulacaktır. 137 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ DUGIN’IN TÜRK CUMHURIYETLERI KONUSUNDAKI ÖNERILERI NE KADAR UYGULANDI? YALÇINKAYA Aleaddin Aleksandr Dugin, Sovyet sonrası Rusya politikalarının önemli isimlerinden biridir. Aynı zamanda bir siyasi partinin (Avrasya Partisi) genel başkanı olduğu halde, 1990’ların ortalarından günümüze, aktif politikaları etkileyen ve yönlendiren fikirleri, siyasi gücünün çok daha fazla ötesine geçmiştir. Rus Jeopolitiği’ni Avrasyacı konsept ile anlamlandırarak, 21. Yüzyıl başında Rusya’nın ekonomik, teknolojik ve bunlara bağlı olarak siyasi zafiyetini takviye etmeye çalışmıştır. Bu anlamda Çarlık ve Sovyet dönemi coğrafyasında yeniden Rus nüfuzu kurmanın felsefi altyapısını oluşturmaya çalışmıştır. Gerek Bağımsız Devletler Topluluğu gerekse Şanghay İşbirliği Örgütü gibi Rusya’nın uluslararası örgütsel ilişkilerini, Avrasyacı bir çerçevede yönlendirmeye çalışan Dugin, Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri ile Kafkasya cumhuriyetleri konusunda Moskova’nın çıkarları açısından dikkate değer önerilerde bulunmuştur. Türkiye ise bu önerilerin önemli ölçüde merkezinde bulunmaktadır. Bu tebliğde, Dugin’in 1999’da Moskova’da ilk baskısından sonra birçok dile çevrilen ve yeni baskıları yapılan “Rus Jeopolitiği: Avrasyacı Yaklaşım”daki görüşleri esas alınarak bunların Putin iktidarında ne derece uygulandığı incelenecektir. Dugin’in bu eserinden sonra aynı konuda birçok kitabı ve makaleleri yayınlanmış, önemli konularda görüşlerini daha gerçekçi hale getirdiği izlenmiştir. Bununla beraber, Bölge ve dünya gerçeklerini ikinci plana iterek, çalkantılı bir dönem Rusyasında, 1990’larda, “orta yol” siyasi düşünürü durumundaki Dugin’in Türk cumhuriyetleri ile ilgili bu eserindeki görüşlerini ve bunların ne derece uygulanabildiğini birçok sebepten dolayı müstakil bir konu olarak bu kongrede tartışmayı gerekli buluyorum. 138 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ SOVYETLER BİRLİĞİ SİYASİ TARİHİNDE İSLAM VE ATEİZM MÜCADELESİ: SOVYET DÖNEMİ KAZAK, ÖZBEK VE KIRGIZ ATEİZM LİTERATÜRÜNÜN ANALİZİ YAMAN Ali Sovyet dönemi uygulamaları her alanda ideolojik yansımalarını bulmuş, ekonomiden siyasete, kültürden dine kadar her alanda Sovyet komünizminin otoriter bakış açısını Sovyetler Birliği bünyesindeki birlik cumhuriyetlerinde veya Sovyet Blokuna dahil olan diğer ülkelerde dayatmaya çalışmıştır. Böylece yaşamın her alanının Sovyet ideolojisi doğrultusunda şekillendirilmesi ve bu ideolojinin arzuladığı Sovyet insanının yaratılması amaçlanmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte yaklaşık yetmiş yıllık bu süreç sonlanmış ve dönemin her alanda bir muhasebesinin yapılmaya çalışıldığı görülmüştür. Sovyet ideolojisinin önemli mücadele alanlarından birisi olarak karşımıza çıkan kültürel, dinsel değerlerin yerine konulmak üzere tasarlanan “bilimsel ateizm” uygulamalarına Sovyet yönetim organlarınca büyük önem verildiği görülmektedir. Sovyet sisteminin İslam, Hıristiyanlık ve diğer dinlere alternatif olarak düşündüğü kurum “bilimsel ateizm”dir. Orta Asya’da hakim din olan İslam’ın halk üzerindeki etkisini Sovyet ideolojisinin önünde bir engel olarak gören Sovyet rejimi, belli dönemlerdeki taktik kesintilerin dışında İslam dini, kurum kuralları ve onunla bağlantılı geleneklerle kıyasıya bir mücadeleye girişmiştir. Bu mücadele “bilimsel ateizm” olarak ifadelendirilen bir program çerçevesinde yapılmıştır. Bu programın uygulanmasında eğitim ve propaganda çalışmalarının önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Öyle ki eski gelenekler ve dinsel kurumların eleştirildiği, “bilimsel ateizmin” yüceltildiği çok sayıda kitaptan oluşan ve bizim “Ateizm Literatürü” olarak adlandırdığımız bir yayın türü ortaya çıkmıştır. Bu bildiride bu literatür ve bölgedeki alan çalışmalarımız doğrultusunda Orta Asya’da ateizm-din rekabeti ve bunun Sovyet siyasi tarihindeki yeri ve önemi analiz edilecektir. 139 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE'DE İSTİHDAM PİYASASINDA YAŞANAN GELİŞMELER YAPRAK Şenol Küreselleşme sürecinde etkilenen bir alan da ülkelerin istihdam durumudur. Yaşanan gelişmeler çalışma yaşamını da değiştirmekte ve işgücü yapısında da değişiklikler yaşanmaktadır. Değişen çalışma şartları de istihdam piyasası sonucu ülkelerin istihdam yapısı da değişmektedir. Çalışanların işgücüne katılım oranları, işsizlik, istihdamın sektörel dağılımı, işgücünün nitelikleri gibi durumlar da zaman içinde ortaya çıkan değişimlere bağlı olarak farklılık göstermektedir. Türkiye'de de küreselleşme sürecinde yaşanan ekonomik ve sosyal değişimlerden istihdam piyasası da etkilenmektedir. Gençlerin ve kadınların işgücüne katılım oranları yıllar içerisinde önemli değişiklikler göstermekte, işsizliğin yapısı değişmekte, işgücünün nitelikleri farklılaşmakta ve bütün bir işgücü piyasası farklılaşmaktadır. Bu çalışmada yıllar içerisinde Türkiye'de işgücü piyasasında ortaya çıkan gelişmelerin analizi yapılacak ve küreselleşme sürecinde Türkiye'deki durumla diğer ülkelerin karşılaştırması yapılarak, ortaya çıkan durum analiz edilecektir. 140 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ’NDE COĞRAFYA EĞİTİMİNİN MEVCUT DURUMU VE GELİŞME PERSPEKTİFLERİ YESNAZAROVA Uljan « қ ң қ » - « » , , ; - « ш » ш , ; , , . 141 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ HAZAR PETROLÜNÜN İRAN-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ YILDIRIM Zafer Hazar petrolüyle ilgili olarak yapılan çalışmalarda konu ağırlıklı olarak ekonomi politik ve enerji politik etrafında değerlendirilmiş, konunun siyasi yönü bu politikaların gölgesinde kalmıştır.1992’de İran’ın Azerbaycan’ı tanımasıyla başlayan ilişkiler iki ülke ilişkileri şeklinde gelişmemiştir. İlişkiler, Azeri petrolünün Batı’ya taşınmasını içeren bölgesel ve global aktörlerinde dahil olduğu, 1994’de imzalanan “Asrın Antlaşması” etrafında şekillenmiştir. İran politikasını, petrol konusunu olabildiğince sürüncemede bırakarak Batı’nın ve özellikle Amerika’nın bölgeye girmesini, diğer yandan da Azerbaycan’ın güçlenmesini engelleme etrafında şekillendirmiştir. Bunu başaramayınca da Azerbaycan’ı askeri olarak baskı altında tutarak ve Ermenistan’la ilişkilerini geliştirerek sıkıştırmaya çalışmıştır. Rusya’nın esas politika kaygısı arka bahçesinde olarak gördüğü iç denizi Batılılarla paylaşma ve özellikle Azerbaycan’ın Amerikan nüfusuna geçmesi oluşturmuştur. Bu nedenle de Hazar’ın statüsü belli olmadan petrol çıkarılmasına karşı çıkmıştır. Ancak bu politikasında başarılı olamayınca Rusya’nın Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Boris Pastuxou’nun belirttiği gibi “realiteyi tanıyarak” paylaşıma ortak olmaya çalışmıştır.Amerika ise 1992’de Bill Clinton’ın başkan seçilmesinin ardından “Dual Containment” politikası çerçevesinde İran’ın “Asrın Antlaşması”nın dışında bırakılmasını sağlamış, BTC hattının yapımı konusunda konsorsiyumdaki şirketlere ve Azerbaycan’a baskı uygulamıştır. Amerika 1994 sonrasında bölge politikasında değişikliğe giderek Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott’un 1997’de ifade ettiği gibi, “çıkar sahası” olarak gördükleri Kafkasya ve Orta Asya’yı “sorumluluk sahası” olarak ilan etmiştir. Hazar petrolüne ekonomi-politik açısında bakan Azerbaycan ise ilk önce ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmeyi ve ardından da petrol kartıyla başta Amerika olmak üzere Batılı ülkeler ile ilişkilerini geliştirmeyi ve Karabağ konusunda desteklerini almayı düşünmüştür. 142 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ İki ülke ilişkilerinin gelecekte de İran’ın Amerika ile yaşadığı gerginliğin etkisinde kalması kuvvetle muhtemeldir. İki ülke arasındaki ilişkiler de “nükleer kriz”, ve Körfez’de iki ülkenin deniz ve hava unsurları arasında zaman zaman cereyan eden tacizler, iki ülke arasındaki soğuk savaşın sıcak savaşa dönme riskinin olduğu alanları oluşturmaktadır. Bu nedenle Amerika’nın Azerbaycan’dan önemli istekleri olabilir. Bugün Aliyev İran’a yönelik ülkesinde Amerikan üssüne izin vermeyeceğini ilan etse de yarın bir kriz durumunda da aynı politikayı devam ettirebileceğini söylemek güçtür. 143 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ KIRGIZİSTAN’A TÜRKİYE’DEN GELEN DOĞRUDAN YATIRIMLARIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER YILDIZ Seyfi, AYYILDIZ Yaşar Kırgızistan’daki genel yatırım iklimi ve özellikle de yabancı yatırımların önündeki engellerin varlığı yabancı yatırımların istenen düzeyde olmamasına sebep olmaktadır. Bu nedenle zaten sermaye yetersizliği nedeni ile içerisinde bulunduğu geçiş sürecinde yabancı yatırımlara büyük ihtiyaç duyan Kırgızistan’ın acil olarak bu engelleri iyi teşhis ederek gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Geçiş sürecinde yasal yapılanmasını nispeten halletme yolunda olan Kırgızistan’ın yabancı sermayeden yeterince pay alarak bölgesinde istikrarlı ve piyasa ekonomisi kurallarına göre kalkınmasını da gerçekleştirmiş bir ülke olma isteği kısa dönemde ancak yabancı sermayeyi iyi kullanabilmesine bağlıdır. Bu çalışma ile Kırgızistan’daki Yabancı Sermaye Yatırımları ile ilgili engellerin neler olduğu konusu incelenmiş bulunmaktadır. Özellikle Türkiye’den gelen yatırımcılarla bir anket çalışması yapılmış ve Türk yatırımcılarının Kırgızistan’da karşılaştıkları engel ve zorluklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın gerek hali hazırda Kırgızistan’da yatırım yapmayı düşünen Türk firmaları ve gerekse Kırgızistan’daki politika belirleyicilerine ışık tutacağı düşünülmektedir. 144 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN ÖNEMİ VE KAZAKİSTAN VATANDAŞLARININ TÜRKİYE TÜRKÇESİ ÖĞRENME İSTEKLERİNİN NEDENLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA YILMAZ Melike Değişen ve gelişen dünyamızda Türkçenin önemi giderek artmaktadır. Taşkent te düzenlenen Uluslararası konferansta Çinli Türkolog Hacı Muhammed “Türkçe, dünya dili olma yolunda ilerliyor.” diyerek Türkçenin gelecek dünyasında önemine dikkat çekmiştir. Bu önemi kavrayan Türk Cumhuriyetleri yetkilileri bir araya gelmekte ve dil üzerine konferanslar, kongreler düzenlemektedirler. Bu kongrelerde ana amaç, öncelikle bir ortak alfabenin en kısa zamanda oluşturulması, Türkçenin bütün lehçelerini kapsayan geniş bir Türkçe sözlüğün hazırlanması, ortak bir dil oluşturulması için gerekli altyapı koşullarının incelenmesi ve bunların oluşturulması olarak özetlenebilir. Bu yazıda, Türkiye Türkçesinin dünya dilleri arasındaki yerine ve önemine değindikten sonra, Kazakistan vatandaşlarının Türkiye Türkçesini öğrenmedeki istekleri yapılan anketle ortaya konulacaktır. 145 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ THE ECONOMIC ASPECTS OF THE CHINESE - KAZAKHSTAN RELATIONS YILMAZ Mesut Kazakhstan with its advantageous geopolitical location and enormous deposits of oil and gas has become one of the main participants in the huge energy sector in the Central Asian region. Thus its neighbor China is interested in its huge raw material resources. This article demonstrates an account and analysis of current Kazakh-Chinese relations in the whole Economy. Especially, this article will focus on Energy Sector. The recent trends and challenges in the energy industry is also analyzed. The article also tries to define the dynamics of Kazakh- Chinese energy relations and look at the possible implications and involvement of the Shanghai Cooperation Organization and other regulative principles and institutions. 146 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ TÜRKİYE İLE ORTA ASYA TÜRK CUMHURİYETLERİ’NİN BEŞERİ KALKINMIŞLIK DÜZEYLERİ VE KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ YUMUŞAK İbrahim Güran Ülkelerin iktisadi gelişmişlik düzeylerini kişi başına düşen milli gelir rakamları ile değerlendirmek yeterli olmamaktadır. Bu nedenle eğitim, sağlık ve yaşam kalitesini gösteren diğer kriterlerin de dikkate alınarak değerlendirme yapılması daha doğru bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı’nın her yıl yayınladığı Beşeri Kalkınma İndeksi (Human Development Index-HDI) ülkelerin gelişmişliklerini yalnızca nicelik açısından değil aynı zamanda nitelik açısından da ölçen önemli bir göstergedir. Bildiri, Türk Cumhuriyetleri’nin beşeri kalkınmışlık düzeylerini karşılaştırmalı olarak ele alarak son on beş yıllık trendlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Türkiye’nin okur-yazarlık oranı, okullaşma oranı, ortalama yaşam süresi ve kişi başına düşen milli gelir rakamlarından elde edilen beşeri kalkınma indeks değerleri kullanılarak tablo analizleriyle gerçekleştirilecektir. Böylelikle iktisadi gelişmenin en önemli unsurlarından biri olan beşeri sermaye potansiyelleri tespit edilmiş olacaktır. Çalışmanın ön bulgusu ise, Orta alt beşeri kalkınma düzeyine sahip bu ülkelerin Türkiye hariç olmak üzere eğitim göstergeleri benzer gelir seviyesine sahip ülkelere göre oldukça yüksek olduğu, gelir ve yaşam düzeyi göstergelerinde sağlanacak bir gelişme bu ülkeleri orta üst ve hatta yüksek beşeri kalkınma düzeylerine çıkarabileceğidir. 147 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ ORTALIK ASYA DEVLETLER BİRLİĞİ FİKRİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE GERÇEKLEŞEBİLİRLİĞİ YÜCE Mehmet Nursultan Nazarbayev 18 Şubat 2005 tarihinde Kazakistan Parlamentosu’nda yaptığı ve Kazakistan televizyon kanalları tarafından naklen yayınlanan ulusa sesleniş konuşmasında “Ortalık Asya” fikrini ortaya atmış, bu fikir başta Kazakistan olmak üzere diğer Türk Cumhuriyetlerinde kamuoyunda konuşulan ve tartışılan bir konu olmuştur. Tarihi temelleri olan bu fikir gerçekleştirilebilecek bir düşünce olmakla beraber önünde çeşitli engeller bulunmaktadır. Bu engelleri iç ve dış olarak iki grupta sınıflandırmak mümkündür. Bu engeller küreselleşen dünyada gelişmekte olan bütün dünya ülkelerinin ortak sorunları durumundadır. Bu sorunları aşmak zor gibi görünse de imkânsız değildir. Önemli olan bu sorunları aşmak için ciddi bir siyasi irade ortaya koymaktır. 148 II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMCİLER KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI II. INTERNATIONAL CONGRESS OF SOCIAL SCIENTISTS ABSTRACT BOOKLET И A II. ЦИЯ ЦИ AN EMPIRICAL STUDY OF EMPLOYEE MOTIVATION AT LOWER HIERARCHAL LEVEL IN PAKISTAN TELECOMMUNICATION COMPANY LIMITED (PTCL) ZAHEER Arshad, IQBAL Muhammad Zahid, ISHAQ Hafiz Muhammad This research paper measures the motivation and satisfaction level of employees of Pakistan Telecommunication Company Limited based on Maslow’s Theory of Need and Herzberg’s Theory of Motivation. The research design for this study employs a descriptive survey method. A sample of 99 lower level employees of PTCL working as linemen at Rawalpindi and Capital District of Islamabad is selected using systematic sampling. A survey questionnaire is developed to collect data. The results indicate that the young employees are satisfied with job security and wages than the old age group. The majority of employees are not satisfied with promotion policy, bonus plan, pension plan, education policy, physical environment and provision of equipments/tools for employees. Linemen are satisfied with the supervisor’s behavior and effectiveness. PTCL employees (linemen) are satisfied at somewhat with maintenance/hygiene factors however they are not satisfied with the factors called motivators. Necessary recommendations regarding opportunity for advancement, personal growth and recognition for good work must be considered to make this huge work force more productive with the satisfaction of PTCL customers. KATILIMCILAR (Alfabetik sıra ile): PARTICIPANTS (In alphabetical order): ЧА НИКИ (По Ал ави ): AKBULAEV Nurhodja Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü AKINER Shirin, Prof. Dr. School of Oriental and African Studies AKPINAR Selma, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu AKRAMOVA Dilaram, Dr. Os Üniversitesi AKSU Barış, Öğr. Gör. Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksekokulu AKSU Şener Kocaeli Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılâp Tarihi Bölümü А .И.А , AMINEH M. Parvizi, Prof. Dr. International Institute for Asian Studies and Webster University, Netherlands ARIKLI Erhan, Dr. KKTC Bişkek Temsilcisi Аш . . . ( .А. . , А) ATASOY Fahri, Dr. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlık Koordinasyon Merkezi ATAYETER Coşkun, Prof. Dr. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ATEŞ Hamza, Doç. Dr. Kocaeli Universitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü AYHAN Fatma, Yrd. Doç. Dr. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi AYTBAEV Abdimtalip А А . И. А , AYYILDIZ Yaşar Manas Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü, Kırgızistan BAL İdris, Doç.Dr. Polis Akademisi Öğretim Üyesi BALKIR Zehra Gönül, Prof. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku ABD. Öğretim Üyesi BAY Murat, Öğr. Gör. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü BAYRAKTAR Yüksel, Araş. Gör. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü BAYRAKTUTAN Yusuf, Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü BERIDZE Teimuraz, Prof. Dr. International Black Sea University, Tbilisi, Georgia BERİTAN Saim Can Marmara Üniversitesi Doktora Öğrencisi BİNGÖL Yılmaz, Doç Dr. Kocaeli Universitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü BİRGİLİ Erhan, Doç. Dr. Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü BOBUSHEV Temirbek S., Prof. Dr. American University of Central Asia, Kyrgyzstan BOBUSHEVA Dinara S. International Ataturk Alatoo University BÖLÜKBAŞI Süha, Prof. Dr. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü CİHAN Ahmet, Prof. Dr. Nevşehir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü ÇAKIR Mustafa, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk ABD ÇAKMAK Cenap, Yrd. Doç. Dr. Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ÇALIŞKAN Yusuf, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÇALIŞKAN Zeynep Akgül Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÇOBAN Filiz, Araş. Gör. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ÇOLAK Kerem, Öğr. Gör. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Kandıra Meslek Yüksekokulu ÇOMAK Hasret, Prof. Dr. Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ÇOMAK Nebahat Akgün, Yrd. Doç. Dr. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi DEMİRCİ Nedret, Yrd. Doç. Dr. Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü DİRİL, Yasemin Kocaeli Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Doktora Öğrencisi DOĞAN İlyas, Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi EDILOVA M., NIYAZALIYEVA K. Э . .– .– . , . EFEGİL Ertan, Doç. Dr. Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ELMA Dilare, Öğr. Gör. Qafqaz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Bankacılık Bölümü ELMA Fikret, Dr. Qafqaz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı ERARSLAN Cemil, Araş. Gör. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü ERDOĞAN Nuray, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu ERDOĞAN Seyfettin, Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü EROĞLU, Mehmet Ali Fatih Üniversitesi Türk Dili Bölümü ES Muharrem, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü FAZYLOVICH Mazhitov Sattar , Director Ch. Ch. Valikhanov Institute of History and Ethnology Ministry of Education and Science of the Republic of Kazakhstan FIORANI Valeria Piacentini, Prof. Dr. Chair of History and Institutions of the Muslim World Faculty of Political Sciences – Catholic University of the Sacred Heart, Milan, Italy Director of the Research Centre on the Southern System and Wider Mediterranean GALIEV Gali, Prof. Dr. Başkurdistan Sosyal Teknoloji Üniversitesi, Rusya Federasyonu GENÇ Nurullah, Prof. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü GÖKALP Ayşegül, Öğr. Gör Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü GÖRMEZ Birol, Araş. Gör. Fatih Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü GÜLER Berfu F., Öğr. Gör. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku ABD. GÜLOĞLU Tuncay, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü GÜNAY Bekir, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü GÜNDÜZHEV Arzu Johann Wolfgang Goethe Universitaet Frankfurt, Almanya GÜNEŞ İsa, Araş. Gör. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü HALILOV Selaheddin, Prof. Dr. President of “East-West Research Center” Head and Professor of the Department Philosophy and Social and Political Sciences HOPKINS Raymond F., Prof. Dr. Swarthmore College, Department of Political Science, USA IQBAL Muhammad Zahid, Dr. Allama Iqbal Open University Islamabad, Pakistan ISAYEVA Şöle, Doç. Dr. Qafqaz Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü, Bakü, Azerbaycan ISHAQ Hafiz Muhammad, Assist. Prof. Federal Urdu University of Arts, Science and Technology, Islamabad, Pakistan ISRAELI Rafael, Prof. Dr. Hebrew University of Jerusalem, Israel JATKANBAYEV Erjan, Prof. Dr. Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi JATKANBAYEVA Ayjan, Doç. Dr. Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi JOROBEKOV Jolbors, Doctor of political sciences, Professor J. Balasagyn Kyrgyz National University А ( . ., . . ., ., А) , KADYRBAEV Alexandre Shaidatovich, Prof. Dr. Institute of Oriental studies of Russian Academy of Sciences, Moscow, Russia KANBAK Ayşegül, Öğr. Gör. Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksekokulu KANTARCI Hasan Bülent, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü KARA Hasan, Yrd. Doç. Dr. Uşak Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü KARACAN Rıdvan, Öğr. Gör. Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu KARLUK Rıdvan, Prof. Dr. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü KAZEMI Ali Asghar, Prof. Dr. Professor of Law and International Relations, Iran KORGUN Viktor G., Prof. Dr. Institute of Oriental Studies, Russian Academy of Sciences, Moscow, Russia KÖKOCAK Abdülkadir, Yrd. Doç. Dr. Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü MAKSUDUNOV Azamat, Araş. Gör. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü MANSBACH Richard W., Prof. Dr. Iowa State University, Department of Political Science, USA MEHMETOĞLU Dilara, Araş. Gör. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü MOULADOUDIS Grigoris, Assoc. Prof. Dr. ASPETE, School of Pedagogical and Technological Education, Thessaloniki, Greece .А. . . ., . А А MUSAOĞLU Neziha, Yrd. Doç. Dr. Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü NAHMATOVA Nargiz, Öğr. Gör. Qafqaz Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü, Bakü, Azerbaycan NIYAZALIYEVA K. .– NYABADE, Gordon Go Fishnet Youth Project, Kenya OKTAY Elif Yüksel, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Gebze Meslek Yüksekokulu OREKHOV Andrey, Assoc. Prof. Dr. People’s Friendship University of Russia, Moscow, Russian Federation ÖZBAY Fatih, Dr. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) ÖZDEN Kenan, Doç. Dr. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ÖZKUL Metin, Prof. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü ÖZONUR Zeynep Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ÖZSOY İsmail, Prof. Dr. Fatih Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü PEHLİVAN Çağlar, Öğr. Gör. Kocaeli Üniversitesi Gebze Meslek Yüksekokulu PEHLİVANOĞLU Ferhat, Araş. Gör. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü PIRRO Ellen, Adjunct Prof. Dr. Iowa State University, Department of Political Science, USA QASIMOV Isa, Doç. Dr. Qafqaz Üniversitesi, Bakü, Azerbaycan RHODES Edward, Prof. Dr. Rutgers University, Department of Political Science, USA А Ы . ( А .Э. А) , SADRIA Modjtaba, Prof. Dr. Aga Khan University in the United Kingdom, Institute for the Study of Muslim Civilizations, London, UK SANDIKLI Atilla, Dr. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Başkanı SAYKAL Eje Kırgızistan SEIFZADEH Hossein, Prof. Dr. University of Tehran, Iran SOLAK Fahri, Yrd. Doç. Dr. Marmara Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü SÜLEYMANOV Elçin Qafqaz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye ve Kredi Bölümü ŞENGÜL Ramazan, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü ŞENTURAN Şermin, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi İşletme ve Sosyal Bilimler Enstitüsü ŞİR Aslan Yavuz, Uzman Global Strateji Enstitüsü TANRISEVER Oktay, Doç. Dr. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü TAŞDEMİR Hakan, Doç. Dr. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü TEMIRBEKOVA, Janar Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi İİBF, Doktora Öğrencisi TURAN Sibel, Prof. Dr. Trakya Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü TÜRKER Seher Keçe Emekli Eğitimci USTA Yasin Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü USUL Ali Resul, Yrd. Doç. Dr. Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ÜLGER İrfan Kaya, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü А И А А А - И А И YALÇIN Hatice, Öğr. Gör. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu YALÇINKAYA Aleaddin, Prof. Dr. Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü YAMAN Ali, Yrd. Doç. Dr. Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü YAPRAK Şenol, Yrd. Doç. Dr. Afyon Kocatepe Üniversitesi Bayat Meslek Yüksekokulu Müdürü YESNAZAROVA Uljan, Prof. Dr. Al-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi İİBF, Kazakistan YILDIRIM Zafer, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü YILDIZ Seyfi, Yrd. Doç. Dr. Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü YILMAZ Elgiz, Araş. Gör. Dr. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi YILMAZ Melike Süleyman Demirel Üniversitesi Kazakistan YILMAZ Mesut, Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi Kazakistan YUMUŞAK İbrahim Güran, Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü YÜCE Mehmet, Doç. Dr. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü ZAHEER Arshad Foundation University, Rawalpindi, Pakistan