Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                

Yayınlanmamış Bir Monografiden İzmir (1920-21)

Amerika'da 1910'lu yıllarda kent monografileri giderek toplumbilimsel çalışmalarının ana eksenlerinden birini oluşturur. Antropolojinin önem kazanması ve alan araştırmalarının vurgulanması toplumbilimi tarihsel boyutundan koparır ve ankete yönelik güncel mekan çalışmalarına çeker. Bu tür kent ölçekli toplumsal incelemelerin ilki Pennsylvania eyaletinin Pittsburgh kentini ele alır. Pittsburgh monografisi hayli ilgiyle karşılanmış ve tartışmalara yol açmıştır. Kentteki vergi sisteminin değiştirilmesine ve yeni bir iskan politikasının benimsenmesine neden olmuştur.

Zafer Toprak, “Yayınlanmamış Bir Monografiden İzmir (1920-21),” Üç İzmir, der: Enis Batur, İstanbul; Yapı Kredi Yayınları, 1992, s. 227-235. Yayınlanmamış Bir Monografiden İzmir (1920-21) Amerika'da 1910'lu yıllarda kent monografileri giderek toplumbilimsel çalışmalarının ana eksenlerinden birini oluşturur. Antropolojinin önem kazanması ve alan araştırmalarının vurgulanması toplumbilimi tarihsel boyutundan koparır ve ankete yönelik güncel mekan çalışmalarına çeker. Bu tür kent ölçekli toplumsal incelemelerin ilki Pennsylvania eyaletinin Pittsburgh kentini ele alır. Pittsburgh monografisi hayli ilgiyle karşılanmış ve tartışmalara yol açmıştır. Kentteki vergi sisteminin değiştirilmesine ve yeni bir iskan politikasının benimsenmesine neden olmuştur. Pittsburgh'u New York eyaletinde New York ve Syracuse; Alabama eyaletinde Birmingham, Kansas eyaletinde Topeka, Illinois eyaletinde Springfield izlemiştir. Amerika dışında ise Çekoslovakya'da Prag ve Çin'de Pekin üzerine benzer çalışmalar yapılmıştır. İlginçtir, Amerikan eğitim kurumlarının gelişkinliği nedeniyle olsa gerek, Amerikalı bilim adamları Türkiye'de de benzer çalışmalar yürütmüşlerdir. Osmanlı Devleti 1910'lu yılların sonunda çökmek üzeredir. Etnik yapısı son derece çeşnili Batı Anadolu ve İstanbul toplumbilimcilerin yakın ilgisini çekmektedir. Öte yandan bu yörelerin işgal altında oluşu ve Amerika'nın galip devletler safhında olarak bu yörelerde bilfiil bulunuşu yapılacak incelemeleri de kolaşlaştırmaktadır. Constantinople To-Day or the Pathfinder Survey of Constantinople - A Study in Oriental Social Life Amerikalı bilim adamlarının İstanbul'da yaptıkları bu tür bir alan çalışmasının ürünüdür. 418 sayfalık kitap 1922'de New York'ta The Macmillan Company tarafından basılır. Çalışma Robert College sosyoloji profesörü Clarence Richard Johnson tarafından yürütülmüştür. Kitabın önsözünü yazan Robert College başkanı (president) Galeb F. Gates İstanbulun toplumsal ve ekonomik koşullarının dökümünün son derece gerekli görüldüğünü; Tüm dünya kentleri arasında İstanbul'un kendine özgü bir yapısının olduğunu; mitolojisiyle, geleneğiyle, tarihiyle akademisyenlerin yakın ilgisini çektiğini; stratejik konumu nedeniyle tüm dünya için önem taşıdığını; Avrupa'daki yöneticileri sürekli cezbeden sorunlarıyla Orta Doğu ve dünya barışını belirleyeceğini kaydeder. Gates'e göre kenti oluşturan değişik etnik ve dinsel unsurlar İstanbul'da ortak bir kent bilinci oluşturamamış, insanlar kendi cemaatleriyle sınırlanmıştır. Oysa kent yaşamı ortak çaba ister; cemaatlerin bir araya gelip ortak çıkarlarını gözetmelerini gerektirir. İstanbul çalışmasını "Onbeşler Konseyi" (Council of Fifteen) diye bilinen grup yürütür. "İçtimai tetkikat" ya da bugünkü dille "toplumsal inceleme"nin amacı Osmanlıca şu şekilde ifade edilmiştir: "İstanbul şehrinde şerait-i hayatiyenin insaniyetkâr bir nokta-i nazardan tetkik ve tetebbuudur. Bu büyük şehirde tahsil ve terbiye, eğlenceler, sanayi, mes'uliyet-i cezaiyeyi haiz olanlar tarafından irtikab olunan ceraim (adult delinquency), muhacirler, çocuklar, zaruretzede aileler, cemaat teşkilatı hakkında malumat-ı sahiha ve tammeye destres olmaktır (erişmektir)" ... "İstanbul'da şerait-i hayatiyenin ıslahını arzu eden cemiyetlere ve eşhasa, yed-i tasarruflarındaki vakit ve nakitten azami istifade temin edebilmek üzre, bu şeraitin iyi ve fena cihetleri hakkında malumat cem' etmektir". Onbeşler Konseyi'ne yardımcı olan kuruluşlar Rober College, Constantinople College (sonradan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji), the American Board, the Near East Relief, the American Red Cross, American Chamber of Commerce, the Young Men's Christian Association. Okuyucu İzmir üzerine bir yazıda giriş olarak İstanbul'dan söz edilmesini yadırgayabilir. Hemen yanıtlayalım; basılı olan Constantinople To-Day'in bir eşi o yıllarda İzmir için yapılmış ve bugüne kadar yayınlanmamış. Bu çalışmanın daha sonra yayımlanmamasının temel nedenlerinden biri İzmir'in çok kısa bir süre sonra işgalen kurtuluşu ve toplumsal topografyasında büyük değişiklikler oluşu. Bu iki çalışma yukarıda belirttiğimiz Amerikan kentleri ile Prag ve Pekin'le birlikte dünyada kent monografilerinin ilk örnekleridir. Toplumbilim tarih için son derece önemli kaynaklardır; Türkiye üzerine yapılan alan çalışmalarının ilk örnekleridir. Yayına hazırladığımız ve yazımızın konusunu oluşturan bu alan çalışmasının adı "A Survey of some Social Conditions in Smyrna, Asia Minor"dır. Metin 1920 ve 1921 başlarında hazırlanan raporlardan oluşuyor. Kısa adı "Smyrna Social Survey" olan çalışma grubunun (survey committee) başkanı The Bektashi Order of Dervishes (Hartford, 1937) ve A Guide to Turkish Area Study (Washington, 1949) 2 adlı eserleriyle tanıdığımız J. K. Birge'dür. Sekreteryayı Miss Olive Green, muhasipliği E. O. Jacob üstlenmiştir. Dokuz bölümden oluşan metin kentle ilgili genel bilgi vermekle başlar. İzleyen sekiz bölümün başlıkları ve yazarları sırasıyla şöyledir: "Kentin Tarihi" V.L. Humeston, "Yerel Yönetim" - J.K. Birge, "Sanayi ve Çalışma Koşulları" G.C. Stearns, "Sağlık" - E. W. Rankin, "Eğlence" - Miss Sara Snell and Miss Margaret Forsythe, "Hapishaneler ve Suçluluk - S.R. Harlow", "Hayır Cemiyetleri Miss Annie E. Pinneo" ve "Eğitim" - Miss Ruth Perkins. Genel bilgiyi içeren ilk sayfalar büyük ölçüde İzmir Amerikan Konsolosluğu'ndan edinilen bilgilerle hazırlanmıştır. Nüfus ile ilgili bilgilere bir göz atalım: İzmir'in nüfusu üzerine bilgilerimiz epey dağınık. 1914 Annuaire Oriental'ine göre Aydın Vilayeti'nin toplum nüfusu 1905 sayımına göre 1.750.000. Vilayet, İzmir, Saruhan, Aydın, Denizli ve Menteşe sancaklarından oluşuyor. İzmir kent olarak vilayet merkezi. İzmir sancağı ise İzmir, Efes, Çeşme, Ödemiş, Urla, Bayındır, Tire, Foça, Menemen, Bergama kazalarını içeriyor. Annuaire göre İzmir sancağı 500.000 nüfuslu. Bunun 140.000'i Türk, 320.000'i Rum, 19.000'i Musevi, 10.000'i Ermeni ve 2000'i Ecnebi. (1) 1924-25 yıllarında yayımlanan Türk Ticaret Salnamesi' (2)ne göre Cihan Harbi öncesi kentin nüfusu 300.000. Ancak "Yunan Harbi"nden sonra bu 210.000'e düşmüş. Malul Gaziler Ticaret Salnamesi - 1927,ye göre (3) İzmir vilayeti merkez kazasıyla Urla, Ödemiş, Bayındır, Bergama, Tire, Çeşme, Sivrihisar, Foçateyn, Karaburun, Kuşadası, Kemalpaşa ve Menemen kazalarından oluşuyor. Nüfusu 462.582 Türk, 34.938 Musevi, 1711 Katolik, 242 Protestan, 27 Ecnebi olmak üzere toplam 499.499. 1927 sayımı sonuçlarına göre, İzmir Merkez, Ödemiş, Urla, Bayındır, Bergama, Tire, Çeşme, Seferihisar, Torbalı, Foçateyn, Karaburun, Kuşadası, Kemalpaşa, Menemen'den oluşan İzmir vilayetinin toplam nüfusu 531.579. İzmir merkez nüfusu ise 81.902'si erkek, 71.943'ü kadın toplam 153.845. İzmir'in nüfusu dönemin kaynaklarında bu şekilde veriliyor.(4) İzmir kenti din itibariyle 1927 sayımlarına göre % 86.18'i Müslüman, % 2,71'i katolik, % 0,18'i protestan, % 0,31'i ortodoks, % 4'ü hristiyan, % 10,53'ü museviydi. (5) Metinde yer alan Amerikan konsolosluk verilerine göre Cıhan Harbi öncesi İzmir'in nüfusu 400.000 dolayındadır. Bunun 165.000'i Türk, 155.000'i Rum (115.000'i Osmanlı uyruğu, 40.000'i Yunan uyruğu), 35.000'i Musevi, 25.000'i Ermeni ve 20.000'i yabancı. Bu son grup içersinde İtalyanlar 10.000 nüfus ile önde geliyorlar. Fransızlar 3.000, İngilizler 2.000 ile onları izliyor. Kentte Amerikalı sayısı 200 dolayında. Ancak Mütareke'den sonra İzmir'e 100.000 dolayında Rum'un geldiği kaydedilmektedir. Metinde Greek sözcüğü geçtiği için bunların İç Anadolu'dan ve Ege Adaları'ndan göçen Rumlar mı yoksa Yunanistan'dan gelen Yunanlılar mı olduğunu kestirmek zor. Kentteki ticari ve sınai uğraşlar büyük ölçüde gayr-ı Müslim'ler tarafından yürütülmekte. Türk nüfus ise genellikle resmi görevlerde çalışıyor; ırgat, hamal ya da Türk mahallesinde küçük esnaf. Rumlar bankerlik, ticari müesseselerde memur, ahçı, hizmetkar, vasıflı işgücü, tamirci ve dükkan sahibi. Ayrıca ithalat ve ihracatla da yoğun bir biçimde ilgileniyorlar. Ermeniler kuru mevya ticaretini ellerinde bulunduruyorlar. Museviler ise hırdavatçı ya da nalbur. Kentteki İngilizler ve Fransızlar büyük ihracatla uğraşıyorlar. Rapora göre kentin Avrupa ve gayr-ı Türk mahallelerinde (European or nonTurkish quarters) genelde Rumca konuşuluyor. Kentte Türklerin bir kısmı hariç hemen hemen herkes Rumca biliyor. Fransızca ise üst katmanların dili. Okumuş, güngörmüş kişiler Fransızca tekellüm ediyorlar. Ayrıca Avrupalılar ve Levantenler de Fransızca'yı tercih ediyorlar. Yabancılar ya da Levantenler resmi makamlarla da Fransızca konuşuyorlar. Bazı Hristiyanlar ve Museviler ve sınırlı sayıda Türk İngilizce de biliyor. İtalyanlar dışında İtalyaca konuşan pek az. İzmir'de yaşam tarzı rapora göre son derece "liberal"; hatta israfa varıyor. Moda açısından İzmir Paris'in bir küçük örneği. Giyim kuşam ve süse İzmirli büyük meblağ harıcıyor. Her türlü giysi, ayakkabı, tuvalet eşyası Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Amerika'dan getirtiliyor. Giriş bölümü ayrıca iklim, doğal koşullar, ithalat, ihracat, ulaştırma kolaylıkları ve bankacılık faaliyetlerini içeriyor. Cıhan Harbi öncesi İzmir'le New York arasında the Levant Line, the Austro-American Line, the Greek Trans-atlantic Line şirketlerince düzenli seferler yapıldığı; kentin demiryolu ile Afyonkarahisar, Bandırma ve Aydın, Eğridir'e bağlandığı; karayollarının çok kötü olduğu, oysa savaş sonrası çok sayıda otomobil ve kamyonun kente geldiği kaydediliyor. Osmanlı Bankası, Orient Bank, Credit Lyonnais, Atina Bankası, Selanik Bankası, Yunanistan Milli Bankası, Türkiye Milli Bankası ve Banco di Roma işgal yıllarında faaliyetlerini sürdüren bankalar. Savaşta mağlup devletler safhında yer alan Avusturya-Macaristan'ın Wiener Bank Verein'ı ve Hungarian Bank'ı tasfiye halinde. V. L. Humeston'un yazdığı "Kentin Tarihi" bölümü özgün bir çalışma sayılmaz. C. İconomos'un Etude sur Smyrne'nin bir tür özeti. Amaç zaten okuyucuya tarihsel bir giriş sunmak. Temmuz 1920 tarihini taşıyan "Yerel 4 Yönetim" J.K. Birge'ün imzasını taşıyor. İzmir yönetim açısından sorunlarla dolu. Türk yönetiminin işgal nedeniyle ismi var; cismi yok. Yunan işgal kuvvetleri ise ise etkin bir yönetim kuramamış. Bu raporun amacı Osmanlı düzeninde yerel yönetimin yerini, Belediye Meclisini, işlevini, seçim yöntemlerini, idari memurlarını, belediyenin gelirini, mahalleleri ve cemaatleri kapsamak. İstanbul'un yerel yönetimi Osman Nuri'nin çalışmalaları sonucu görece iyi biliniyor. Osmanlı'nın ikinci büyük kenti İzmir üzerine ise bilgilerimiz çok kıt. Bu rapor İzmir'in yerel yönetimini ayrıntılarıyla ele alıyor. Bu tür bilgiler genellikle vilayet salnamelerinde yer alıyor. Ancak en son Aydın Vilayet Salnamesi 1908 tarihli. 1920 İzmir yerel yönetimi üzerine basılı pek birşey yok. 159 mahalleden oluşan İzmir'in 1918 belediye geliri 126.730 Osmanlı lirası. Rapor hazırlandığı sırada belediye reisinin aylığı 35 Osmanlı lirası; genel sekreter ya da mektupçunun ki ise 20 Osmanlı lirası. Belediye hekimleri 6 ila 12 Osmanlı lirası arasında bir aylık alıyorlar. Belediye'de aylıklar 7 Osmanlı lirasına kadar iniyor. Kuşkusuz savaş enflasyonu sonrası bu aylıklar son derece yetersiz. Bu nedenle rüşvet ve bahşiş olağan seyrine devam ediyor. Bu ücretleri birazdan kaydedeceğimiz işçi ücretleriyle karşılaştırmak gerek. Mayıs 1920 tarihli "Sınai Koşullar" (Industrial Conditions) İzmir'in üretim kapasitesinin dökümünü veriyor. Önemli sayılabilecek sınai kuruluş sayısı 60 dolayında. Kentte doğrudan üretimle ilgili kişi ve şirketlerin sayısı ise 14.371. Kent istatistikleri, Ticaret Odası ve sendikaların verilerine göre belli başlı ticari ve sınai alanlarda istahdam edilen işgücü sayısı 44.424. Bunlarından 24.039'u erkek, 13.529'u kadın ve 6856'sı çocuk. Bu sayının en büyük kısmı mağaza müstahdemi: 13.400 kişi. Onu dükkanlar izliyor: 9.150. İstatistik tablolarında yer alan "stores" and "shops" sözcüklerini biz "mağaza" ve "dükkan" olarak algıladık. Dükkan daha çok perakende satışa yönelik mahalle bakkalı olsa gerek. İstatistikten ilginç bazı sayılar verelim: İzmir'in 17 sinemasında 51 kişi; 495 kahvehanesinde 2429 kişi; 43 birahanesinde 129 kişi; 226 meyhanesinde 668 kişi; 65 lokantasında 279 kişi; 329 fırınında 658 kişi; 44 hamamında 71 kişi; 67 eczanesinde 152 kişi çalışıyor. Bir bira fabrikası var: 20 kişi istihdam ediyor. Kentin 33 şarap fabrikasında 142 işçi çalışıyor. Diğer içkileri kapsayan 24 taktirhanede (distilleries) 222 çalışan var. 35 şekercide 291 işçi; 9 helvacıda 137 işçi; 8 makarna fabrikasında 44 işçi; 7 mezbahada 14 işçi; 60 zeytinyagı fabrikasında 180 işçi; 13 sabun fabrikasında 101 işçi çalışıyor. İşçi yoğunluğu en yüksek olduğu işyerleri incir ve tütün imalathaneleri: 8 tütün imalathanesinde 1500; 10 incir paketleme işyerinde 4000 kişi istihdam ediliyor. Bu iş kolları ayrıca kadın ve çocuk işgücünün yoğunlaştığı alanlar. Tütünde 1500 işgücünün 741 kadın 404'ü çocuk. İncirde ise 4000'in 2300'ü kadın 650'si çocuk. Her iki işkolunda da erkekten çok kadın istihdam ediliyor. Keza iplikte ve halıda da durum aynı: 4 iplik fabrikasında çalışan 1463 kişiden 360'ı erkek, 703'ü kadın, 400'ü çocuk. 5 halı fabrikasında ise toplam 315 işçinin 110'u erkek, 180'i kadın, 25'i çocuk. İlginçtir, savaş nedeniyle olsa gerek, sokak çöpçülerinin 137'si kadın 37'si erkek. En iyi ücret ödeyen iş kolları incir paketleme ile makarna ve sabun imalatı. Dökümhane ve makine tezgahtarları da görece yüksek ücret alıyorlar. Kadın işgücünün kazancı erkeğinkinin yarıdan azı. İncir paketlemede kız çocuklar en az bir lira, kadın işçiler bir buçuk, erkekler ise beceriye göre dört ya da daha yüksek bir gündelik alıyorlar. Kentteki dört makarna fabrikası erkek işçilerine belirli bir üretimi gerçekleştirmek koşuluyla günde üç lira ödüyor. Sabun üreticileri, düzenli bir işe sahip olmasalar da günde dört lira cıvarında kazanıyorlar. Dökümhanelerde sekiz saatlik bir işgünü için çırağa günde bir lira, ustaya iki buçuk lira ödeniyor. Lokantalarda garsonlar bahşişle yetiniyorlar. En düşük ücret ödeyen işkolları (ve aynı zamanda en ağır olan işler) debbaghane, halı fabrikaları, sigara fabrikaları, fırın, tramvay ve demiryolları. Debbağhanelerde saatlerce bulanık su içersinde, pis kokular altında havasız, izbe mekanlarda çalışanlar günde bir buçuk lira alıyorlar. Düğüm sayısına göre ücret ödenen halı fabrikalarında genç kız ve kadınlara günde 80 ila 100 kuruş arasında ücret ödeniyor. Sigara fabrikasında sigaraları kutulara yerleştiren kızlara günde 40 kuruş, tütün paketlerini doldurup ağzını kapayanlara her yüz paket için 2 kuruş ödeniyor. Bu son işte yoğun bir tempoyla günde en fazla 100 kuruş kazanılabiliyor. Erkek işçiler ise işin türüne göre günde bir ila iki lira arasında ücret alıyorlar. Tütün kumpanyalarında çalışan ve tütün balyalayan ve işleyen erkek işgücüne günde iki lira, tütünü sınıflandıran kadın işgücüne 80 ila 100 kuruş ve aynı işi yapan genç kızlara 55 ile 80 kuruş ödeniyor. Fırınlarda kötü havalandırma koşullarında günde 12 ila 14 saat arasında çalıştırılan 12-14 yaş arasındaki çocuklar ayda 14-20 lira kazanıyorlar. Aydın-İzmir ve İzmir-Kasaba demiryolları 2000'in üzerinde insan çalıştırıyor. Kasaba demiryolunda ücretler ayda 45 lirayı buluyor. Aydın demiryolunda ücretler daha düşük. Matbaa işçilerinin gündelikleri 150 kuruş. Rapor daha sonra çalışanların sağlık ve işgüvenliği sorunlarına eğiliyor. Çağdaş teknoloji ile donatılmış Oriental Carpet Company ve bir pamuklu dokuma fabrikasını ve un değirmenlerine dikkati çekiyor. Sigara fabrikası ile helva 6 imalathanelerinin de makina ile donatıldıklarını kaydediyor. Kadın ve çocuk işgücü, dinlenme ve yemekhane mekanlarının yetersizliği yazarın diğer kaygıları. Cıhan Harbi yıllarında duraksayan sendikal hareket savaş ertesi yeniden çanlanıyor. Rapor hazırlandığı sırada İzmir'de toplam 3120 üyeli 20 Rum sendikası bulunuyor. Ermeni sendikalar savaş sonrası daha yavaş toparlanıyorlar. Ermeni Zanaatkarlar Birliği 27 mesleği temsilen 193 üyeyi biraraya getiriyor. Kentte üç işbulma bürosu var. Bunlar Y.M.C.A., Yunan Yüksek Komisyonu ve Rum Memur Sendikası. İzmir sanayii "istirdat" sırasında büyük ölçüde çöküyor. İzmir ve Havalisi Asarıatika Muhipleri Cemiyeti'nin yayımladığı İzmir Rehberi'ne göre (6) Cumhuriyet'in ilan edildiği 1923 yılında İzmir'de 10 fabrika var. Bu fabrikalarda gündelikle çalışan daimi işçi sayısı 1800 kişi. Sanayi türü ise 16. On yıl içinde, yani Cumhuriyet'in onuncu yıldönümünde sanayi türü 16'dan 44'e çıkıyor. Fabrika adedi 129, buralarda çalışan işçi adedi 5000'i buluyor. Ama İzmir'in bir de mevsimlik işçisi var. Bu sayı onuncu yılda 50-60 bin tahmin ediliyor. Gerek tarım kesimi, gerek ihracat mevsimlik işçiyi İç Anadolu, Konya ve çevresinden çekiyor. Rankin'in hazırladığı sağlık raporu Eylül 1920 tarihini taşıyor. Elimizdeki metnin en uzun raporu. Temel sağlık istatistiklerini içeren inceleme doğum, ölüm, belli başlı hastalıklara yer veriyor. Tıp tarihi açısından son derece önemli olan bu veriler o günkü belediye kayıtlarından alınmış. İzmir'de 1920'de toplam 1000 yatak kapasiteli 16 hastahane ve klinik var. Rankin'e göre o günün standartlarına göre yarım milyonluk bir kentte en az 2500-3000 yatak bulunması gerekiyor. Kentin en büyük hastahanesi 1748'de kurulan Saint Charalambus Rum Hastahanesi. Bu kurum Yunan Kızıl Haçı'nın denetiminde. 400 hastayı barındırabilecek kapasitede. Hastanede 62 kişi çalışıyor. Ayrıca 22 doktor gönüllü olarak hastanede yarı zamanlı iş görüyor. 1915-1920 yılları arasında yılda ortalama 3000 hastanın parasız olarak tedavisinin yapıldığı kaydediliyor. Bu hastahanenin kliniğinde yılda 20.000 kişiye bedava bakılıyor. Raporun çok iyi şartlarda bulduğu bir diğer hastahane Türklerin yönetimindeki Belediye Hastahanesi. (It was found ta be in excellent condition). Kapısının herkesi açık olmasına rağmen hastalarının hemen hepsi Türk. Hastahanede salgın hastalıklar için ayrıca 48 yatak bulunuyor. Rapor İzmir'in diş sağlığı ile ilgili olarak kentte en kısa sürede bir dişçi okulunun açılmasını salık veriyor. Kentte Avrupa ve Amerika'dan diplomalı diş tabibi sayısı 12-15. Geri kalan 100 dolayında dişçi herhangi bir eğitimden yoksun alaylı takımı. İzmir eczaneleri ve berberlerine de değinen yazar beslenme sorununa ayrıntılarıyla yer veriyor. Ekmek, süt, dondurma, et, yumurta, sebze-mevya ana başlıklar. İzmir meyhaneleri, otel ve restoranlar, su, sokak temizliği, çöp ve pis su, konut sorunları raporda yer alan diğer belli başlı konular. Ekim 1920 tarihli "Eğlence" raporu Miss Sara Snell ve Miss Margaret Forsythe tarafından hazırlanmış. Biz "recreation" sözcüğünü "eğlence" olarak çevirdik. Belki "boş zaman değerlendirme" daha doğru bir tanım. İşgal yıllarında İzmir'de 15 sinema, 513 çayhane ve kahvehane, 226 meyhane, 43 birahane ya da bira bahçesi, 11 deniz hamamı, 8 dans salonu, 16 sosyal klüp, 6 atletizm klübü var. Koca İzmir'de park sayısı 2. Oysa aynı kentte 6 dans okulu var. Müdüriyetlerden ve yapılan sayımlardan çıkarsandığı kadarıyla bu eğlence yerlerine devam eden kadın, erkek ve çocuk oranı şöyle: Sinemalarda % 45 çocuk, % 35 erkek, % 20 kadın. Meyhaneler doğal olarak tümüyle erkek hakimiyetinde. Kahvehanelerde % 1'lik bir kadın oranı var. Birahaneler ve bira bahçelerinde erkek oranı % 97. Dans salonlarının erkek ve kadın oranları % 55 ile % 45. Dans okullarında ise erkek oranı % 75. İzmir sekenesi deniz banyosunu İstanbul'a oranla çok daha önce benimsemişe benziyor. İstanbul ne de olsa payitaht. Ulu orta denize girilemiyor. Rapor İzmir'in on deniz banyosundaki kapasiteleri veriyor. Kimilerinde çevresi kapalı ya da paravanlarla örtülü havuz var. Konak'ta kabin sayısı erkekler ve kadınlar için 32'şer. Kordon'da da 8 erkek, 8 kadın soyunma yeri var. Diğer banyolar büyüklük sırasıyla Mersinli, Ala Bey, Ayia Triada, Karataş, Salhane, Karantina ve Karakol. Rapor özellikle kaç-göç'ün etkin olduğu geleneksel yaşantıda Türk hamamının önemi vurguluyor. Hamam Osmanlı'da bir kamu alanı. Osmanlı'da gelişkin bir hamam kültürü var. İzmir sinemalarının kapasitesi 300 ila 1500 arasında değişiyor. Ancak çoğunluk 400 ila 600 kişilik. Pazar ve tatil günleri İzmir sinemalarında yer bulmak sorun oluyor. Yukarıda da belirtildiği gibi sinemaların esas müdavimi çocuklar. Şubat-Mayıs 1920 arası tutulan istatistiklere göre çocuklar müşterilerin % 45'i. Filmlerin menşei oran sırasına göre İtalyan, Fransız ve Amerikan. Mesela 1920'nin Nisan ve Mayıs aylarında gösterilen toplam 27 filmin 21'i İtalyan, 6'sı Fransız. Filmler hangi ülkeden gelirse gelsin genellikle Fransızca alt yızılı. Zaman zaman Yunanca da oluyor. İşgal yıllarında İzmir sinemalarında gösterilen filmler Yunan sansüründen geçiyor. 8 Rapor sinemanın eğitici işlevini vurguluyor. Ancak anlaşıldığı kadarıyla İtalyan filmleri eğitici olmaktan uzak. Bu filmler gençleri yozlaştırıyor; yarardan çok zarar veriyor. Fransız, İngiliz ve Amerikan filmlerinin oranı arttırılarak bu tür boş zaman değerlendirme yönteminin düzeyinin yükseltileceği vurgulanıyor. Sinemalarda genellikle filme bir piyano eşlik ediyor. Ayrıca film gösterisine sık sık bir başka gösteri ya da müzik programı ekleniyor. Bu vodvil (vaudeville) olarak niteleniyor. Cıhan Harbi öncesi İzmir'de özellikle Avusturya ve Alman müzisyenlerin ya da Fransız veya Rum yerel yeteneklerin yüksek düzeyli konserleri olmuş. Savaş yıllarında bu tür gösteriler sınırlı kalmış. Ama yine de yerel orkestra konserler vermiş ve zaman zaman Avusturya ve İstanbul'dan orkestralar gelmiş. Rapor yazıldığı sıralarda iki sinema binası sahne sanatları için kullanılmakta: İzmir Tiyatrosu (Theatre de Smyrne) ve Sporting Club. 1919-1920 kış mevsiminde bir Fransız dram kumpanyası İzmir Tiyatrosu'nda temsiller vermiş. Kentin diğer mahallelerinde avama yönelik gösteriler var. İki Türk tiyatro kumpanyasının sunduğu oyunlar genellikle hafif bulunuyor; bu tiyatroların müdavimi avam takımı. Dans İzmir'in yaşamının bir parçası. Değişik etnik unsurlar halk danslarını sık sık icra ediyorlar. Rum erkekler kahvehanelerde dansediyorlar; Yunan askerleri ordugâhta dansediyorlar; çocuklar teneffüslerde densediyorlar. Genellikle kadınlar ve erkekler ayrı ayrı oynuyorlar. Kadınlardan çok erkeklerin dans ettikleri görülüyor. Museviler ve Ermeniler sık sık Türk danslarını icra ediyorlar. Genellikle monoton bir müziğin eşliğinde, çoğu kez el çırpılarak oyunlara eşlik ediliyor. İzmir'de eski ile yeni her zaman birlikte. Modern danslara büyük bir ilgi var. Vals, foxtrot, one-step hızla yayılıyor. Klüplerin sık sık dans partileri oluyor. Yetimhane, hastahane ve okullara yönelik hayır cemiyetleri sık sık dans partileri örgütlüyorlar. Kadının toplumsallaşmasında bu partilerin ayrı bir yeri var. Ama Türk kadınları ancak özel küçük topluluklarda dans ediyorlar. Kış aylarında Kraemer Otel'de her hafta bir ya da iki kez dans partileri düzenleniyor. Bilet fiyatlarının yüksek oluşu nedeniyle ancak gelir düzeyi yüksek olanlar bu partilere katılabiliyorlar. Dans okulları ise gençlerin ayda 5 liraya dans öğretiyor. Bu okullar geceleri de açık. 15 kuruş ödeyen her erkek dans okuluna dalabiliyor. Kadınlar ise parasız. Bu okullar yerel yönetimden aldıkları izinle haftanın iki gecesi karma dans partileri düzenliyorlar. 1920 yazında iki gecelik sınırlama da kalkıyor. Böylece bunlar herkese açık dans salonlarına dönüşüyor. Rapor bu okulların geceleri de açık oluşu nedeniyle ahlâki sorun yaratabileceği kanısında. Nitekim bu salonlara yapılan gece ziyaretleri bunu kanıtlar nitelikte . Salonların gözetimi çok sınırlı olduğu için gayr-ı meşru ilişkilere de ortam sağladığı kanısı hakim. Bir diğer bölüm suç ve tutukluluk üzerine. Raporun yazarı Ralph Harlow altı bölümlük bir anket ile yola çıkıyor. Mahkemeler, erişkin suçları, hapishaneler, polis, gençlerde suçluluk ve genel sorular bölüm başlıkları. Osmanlı hapishaneleri üzerine ilginç gözlemler yer alıyor raporda. Boyunu, eli ve ayağı zincirli kimi kez duvardaki demir halkalara prangalanmış mahpuslardan gardiyanların odalarına açılan kadınlar koğuşuna değin ilginç gözlemler bunlar. (There was no separate women's prison. The women were herded into a room which was in the main prison and adjoined the quarters of the prison guards. There was free access between the room where the guards slept and the women's cell. No comment is needed on this nefarious arrangement.) Tabii bu bilgiler doğruluğu işgal yıllarındaki koşullarla orantılı. Rapor Yunan işgaliyle hapishane koşulların iyileştiğini kaydediyor. Miss A. E. Pinneo'nun hayır kurumları ve faaliyetleri ile ilgili raporu Haziran 1921'de yazılmış. Savaş nedeniyle yetim sayısında büyük artış var. Rum, Ermeni, Musevi ve Türk hayır kurumları raporda dört ana başlık. Rum hayır kurumları a) Rum Ortodoks Cemaatı Hayır Evi (The Common House of the Greek Orthodox Community), b) Fakirin Küçük Dostları (The Little Friends of the Poor), c) Ulusal Öksüzler Yurdu (The National Home Orphanage) d) Rum Yetimhanesi (The Greek Orphanage), e) Bayraklı Yetimhanesi ve f) Çocuk Yetimhanesi. Ermenilerinki a) Aşkadakinian - Fukarayı Himaye Cemiyeti b) Erkek Çocuklar Ermeni Merkez Yetimhanesi c) Vorpahinam Kız Yetimhanesi ve d) Ermeni Gençler Birliği (The Armenian Young Men's Association). a) Talmut Tora Kadınları Komitesi (Comité des Dames du Talmud Tora), b) Oyer Dahim ve c) Marbish Aroumim Musevi yetimhanelerinin adları. Türk yetimhaneleri ise a) Türk Ticaret Okulu, b) Türk Yetimhanesi- Erkek Çocuklar için ve c) Dispanser. Metinde yer alan Miss Perkins'in "Eğitim" raporu Mayıs 1921 tarihli. Yine cemaatlere göre tasnif edilmiş: Ermeni Okulları başlıklı bölüm İzmir Ermeni cemaatinin tarihçesiyle başlıyor. 1921 başlarında İzmirde dört ana okulu ya da ilk okul, sekiz orta okul ve sekiz lise bulunuyor. Liselerin üçü Mesropian, Hripsimian ve Bakırcian. 1400 öğrencinin okuduğu bu üç okul dışında katolik Nikhitarian okulu da lise tahsili veriyor. 40.000 nüfuslu Musevi Cemaati genelikle Irgat Pazarı, Karataş ve Kordon'da meskun. Ayrıca Bornova'da da Musevi'ler var. Allliance Israelite'in İzmir'de üç 10 okulu bulunuyor. Yine bu örgüte ilişkili École Populaire var. Talmud Torah ya da Musevi Yetimhanesi, Bemi-Berite Lisesi, Rabbi Serson özel okulu, Perpigual özel okulu, Mlle Segma'nın özel okulu diğer eğitim kurumları. Musevi okullarına devam eden çocuk sayısı 2250. Cemaat dışı okullarda da 750 musevi okuyor. Toplam Musevi öğrenci sayısı böylece 3000 oluyor. Oysa cemaatın 1/6'sı okul çağında olduğu düşünülürse 6500 çocuğun okula gitmesi gerekiyor. Musevilerde okullaşma oranı düşük. Türk nüfusta bu durum daha da vahim. Rapor İzmir'de Türk nüfusu 100.000 olarak kabul ediyor. 5630 öğrencisiyle Türklerde okullaşma oranı % 6. Oranın düşüklüğü biraz da savaş döneminden kaynaklanıyor. Rapor 1908 sonrası, özellikle de 1913 sonrası okula devam oranının 10.000'e yükseldiğini kaydediyor. Mütareke ile birlikte büyük bir düşüş var. Cepheye giden genç nüfusun bir kısmı geri dönmüyor. Ayrıca fakr u zarurete düşen aileler çocuklarını okuldan çekiyorlar. Birçok Türk okulu Mütareke yıllarında kapanıyor. Yine bu rapora göre İzmir'de Rum sayısı 200.000. Bunlardan 10.523'ü 15 yaş altı okul öğrencisi. 15 yaş üstü okul öğrencisi sayısı ise 2837. Böylece toplam öğrenci sayısı 13.360. Bu verilere göre 1921 başlarında Rum öğrenci sayısı Türklerin iki katının üzerinde. Bu okullar dışında İzmir'de yirmi katolik okulu bulunuyor. Bunlardan beşi İtalyan, onbeşi Fransız. Ayrıca biri kız, biri erkek, iki Amerikan okulu var; The American Collegiate Institute for Girls ve the American Collegiate Institute for Boys. The American Collegiate Institute for Boys genellikle the International College diye biliniyor. 1891'de Basmahane'de, Rev. Alexander Mac-Lachlan yönetiminde bir erkek ortaokulu (Boy's School) olarak açılmış. College Hall olarak kullanılan okul binası önce kiralanmış, sonra satın alınmış. Okulun adı değişmiş 1892'de "Boys' High School" 1897'de son şekli olan "American Collegiate Institute for Boys" olmuş. Okulun eğitim düzeyi sürekli yukarı çekilerek 1903'te Amerikan standartlarıyla kolej olarak ABD'de Massachusetts eyaletinde tescil edilmiş. (7) Okul büyüdükçe çevreye yayılmış, İzmir-Kasaba demiryolu güzergahında Meles üzerinde yeni taşınmazlar elde edilmiş. New York'lu Mr. John Steward Kennedy,nin, Miss Helen M. Gould'un ve diğer insanların bağışlarına 1910-1911'de Mr. Kennedy'in ölümü üzerine Mrs John Steward Kennedy'nin kapsamlı bağışlarıyla okula yeni bir kena ve yeterli donanım sağlanmış. 1912'de Paradiso'da, bugünkü Şirinyer'de 20 dönüm üzeri bir arsa satılan alınarak inşaata geçilmiş. 1913 sonbaharınd üç ana bina ve yeterli sayıda lojman bitirmiş. Eylül 1913'te Paradiso'da faaliyete geçmiş. Kampüs'ün resmi açılışı 15 Ocak 1914'te olmuş. Okul bir misyoner mektebi olmasına karşın sekter olmayan bir çizyide gelişmiş. Ders programı ana hatlarıyla Amerikan eğitim sistemini izlemişse de yerel koşulları da göz önünde bulundurmuş, yerel dilleri ve ihtiyaçları karşılayacak bir program izlemişti. Eğitimde kararterin önceliğini beriltilerek Hazreti İsa'nın yaşamı ve öğretisinin başarı için gerekli gücü ve saflığı içerdiğine dikkat çekilmiştir. Bu nedenle okul İncil'i ders programına almış günlük dini ibadeti vurgulamıştı. Okulun öğrencilerinin büyük ölçüde Rum ve Ermeni idi. Ancak öğrenci listelerinde Müslüman-Türk öğrencilere de rastlanıyordu. İzmir, Burdur, Manisa, Nazilli gibi yöre öğrencileri yanı sıra Trabzon, Kayseri, Adana, Çanakale gibi uzak yörelerle, Girit, İmroz, Midilli, Chio gibi adalardan ve Pire'den, hatta Kavala'dan öğrenci çekmişti. Bu okul Cumhuriyet sonrası Kızılçullu Amerikan Erkek Mektebi adını almış ve 1934'de kadar faaliyette bulunmuştu. İzmir'de Cumhuriyet ertesi de bu okulların bir kısmı sürüyor. 1933 yılında İzmir'de mevcut Türk, yabancı ve azınlık özel okullar-ana mektepleri şunlar: Darülirfan Mektebi Ravza-i İrfan Mertebi Karataş Mektebi Keçeciler Musevi Kız Mektebi Keçeciler Musevi Erkek Mektebi Musevi Yetim Mektebi Kızılçullu Amerikan Erkek Mektebi Göztepe Amerikan Kız Mektebi Alsancak Fransız Erkek Mektebi Gündoğdu Fransız Kız Mektebi Bornova Fransız Kız Mektebi Buca Fransız Kız Mektebi Kançeşme Yetim Mektebi Damdösiyon Fransız Kız Mektebi Alaybey Kız Fransız Mektebi Karşıyaka Sempolikarp Mektebi Alsancak İtalyan Erkek Mektebi Alsancak İtalyan Kız Mektebi Kordon İtalyan Kız Mektebi Göztepe İtalyan Kız Mektebi 12 Bayraklı İtalyan Kız Mektebi Osmanlı İzmiri'nin son günlerini yansıtıyor bu bilgiler. Kısa bir süre sonra İzmir'in fiziksel ve beşeri topografyasını dönüşüme uğrar. 13 Eylül 1922 günü İzmir cayır cayır yanar. Denizden bakıldığı zaman iki buçuk kimometre uzunluğundaki bir alandan duman ve alevlerin çıktığı görülür. Halk paniklemiş rıhtıma koşar ve rıhtımda demirli işgal kuvvetleri savaş gemilerine ve ticari gemilere sığınmaya çalışır. Mavnalar, yelkenliler, kayıklar lebâleb insanla doludur. Deniz cesetten geçilmez. Beş gün sonra ayın 18'inde yangın henüz söndürülememiştir. 1922 İzmir Yangını kentin fiziki ve beşeri topografyasını çökertir. Yangın sonucu 2.600.000 metre karelik dolu alan ve bu alanda bulunan 25.000 bina tamamen tahrip olur. Yangından kurtulan Türk mahalleleri hariç, şehrin dörtte üçü yok olur. Düzenli ve oldukça geniş İzmir kanalizasyon sistemi yangınla birlikte kullanılamaz hale gelir. Aynı günlerde Türk orduları İzmir'e girer ve İzmir kurtulur. Basmahane garı bitişiğindeki Amerikan Koleji de yanan binalar arasındadır. Mustafa Kemal yangın ertesi İzmir'e girdiğinde Amerikan yardım heyeti yetkilileri ile görüşerek bundan böyle İzmir'de hiçbir YMCA'ye (Young Men's Christian Association) ve Hristiyan enstitüsü ile ilgili kuruluşa izin vermiyeceğini belirtir. ____________________________________________ 1 . Annuaire Oriental - Commerce, Industrie, Administrtion, Magistrature de l'Orient, 1914, s. 1624. . İktisadi Tedkikat, Neşriyat ve Muamelat Türk Anonim Şirketi, Türk Ticaret Salnamesi, Matbaa-i Ebuüzziya, 340-341., s. 417 2 . Malul Gaziler Ticaret Salnamesi - 1927, İstanbul; Arşak Garoyan Matbaası, 1926, s. 480. 3 . Başvekalet Merkez İstatistik Müdüriyet-i Umumisi,İhsai Yıllık - Birinci cilt 1928, İstanbul; Cumhuriyet Matbaası, 1928, s. 12. 4 .İzmir ve Havalisi Asarıatika Muhipleri Cemiyeti, İzmir Rehberi, İstanbul, Resimli Ay Matbaası, 1934, s. 128. 5 . İzmir ve Havalisi Asarıatika Muhipleri Cemiyeti, İzmir Rehberi, İstanbul, Resimli Ay Matbaası, 1934, s. 152. 6 7 . "The Trusties of the International College, Smyrna, Turkey, were incorporated in 1903 under the laws of the Commonwealth of Massachusetts, United States of America, and are the ultimate nauthority in all questions relating to the general policy and interests of the College" International College Calatogue 1914-15, Smyrna, Turkey. 14