Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
KÜLTÜR MİRASIMIZ AFET RİSKLERİNE NE KADAR HAZIRLIKLI “HAYDARPAŞA GARI YANGINI” YAZARLAR 1. İsim –Unvan : Y. Doç. Dr. Zeynep Gül Ünal (İletişim sağlanacak kişi) Kurum : Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Adres : Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanlığı 34349 Yıldız İstanbul,Türkiye Tel : +90 212 383 25 98 Fax : +90 212 261 89 29 e-mail : gkarsli@yildiz.edu.tr – zgulunal@gmail.com 2. İsim –Unvan : Yüksek Mimar, Koruma Uzmanı, F.Deniz Gündoğdu Kurum : VII Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü Adres : Hobyar Mah. Büyük Postane Cad. Sümer Han No:72 Bahçekapı, Eminönü, Fatih, İstanbul, Türkiye Tel : +90 212 512 82 06 Fax : +90 212 512 57 81 e-mail : fdgundogdu@gmail.com SUMMARY Fire of Haydarpaşa Train Station has showed us once more that we have a long way to go in the process of preparing our cultural heritage against disaster risks. Turning this unfortunate event into an opportunity for our heritage, actions to be taken before, during and after a disaster in order to reduce the vulnerability of historic buildings by means of analysing similar events that have occured in the World will be explained. Furthermore, some information will be given on the Guide for the Protection of Cultural Heritage during Rehabilitations, which is being prepared by a team of international experts. This initiation has been started straight after the Haydarpaşa Fire, by ICOMOS/ICORP- International Council of Monuments and Sites/ International Council of Risk Preparedness, Turkish Committee. Data on the situation of Haydarpaşa Train Station after the fire have been studied and used by the permission of the Directorate of İstanbul Vth Regional Council for Preservation of Cultural and Natural Heritage KÜLTÜR MİRASIMIZ AFET RİSKLERİNE NE KADAR HAZIRLIKLI ? “HAYDARPAŞA GARI YANGINI” “Derin bilgi, sıkıntıyı, sıkıntı oluşmadan önce, tehlikeyi tehlike oluşmadan önce, yok olmayı yok olmadan önce sezebilmektir...” Chung ho chi The Book of Balance and Harmony 29 Kasım 2010 tarihinde Haydarpaşa Garı’nda meydana gelen yangın kültür mirasımızın afet risklerine karşı hazırlığında kat etmemiz gereken önemli mesafeler olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Bu çalışmada, “Haydarpaşa Garı Yangını” olayı üzerinden, tarihi yapıların afetlere karşı zarar görebilirliklerinin azaltılması için afet öncesinde, afet sırasında ve sonrasında yapılması gerekenler, dünyada meydana gelen benzer olaylar da incelenerek anlatılmaya çalışacaktır. Ayrıca yangının hemen sonrasında ICOMOS/ICORP Uluslararası Anıtlar Sitler Konseyi – Uluslararası Risklere Hazırlık Komitesi, Türkiye komite üyelerinin girişimleriyle başlayan ve uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından hazırlanmakta olan “Rehabilitasyon Çalışmaları Sırasında Kültür Mirası’nın Korunması” kılavuzu hakkında da bilgi verilecektir. Çalışmada, Haydarpaşa Garı’nın yangın sonrasındaki durumuna ilişkin veriler İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün değerli yardımlarıyla incelenmiş ve izinleriyle kullanılmıştır. “Haydarpaşa Garı Yanıyor” 28 Kasım 2010 öğle saatlerinde, Haydarpaşa Garı’nın onarımı devam eden çatısında çıkan yangın kısa sürede yayılmış ve söndürme çalışmaları sonuçlanana kadar, çatının denize bakan orta bölümü tamamen, sağ ve sol kanatların çatısı ise kısmen yanmıştır. Yangının ulaşmadığı katlarda ise söndürmede kullanılan su, önemli hasarlara neden olmuştur (fot. 1,2). Olaydan bir gün sonra, 29 Kasım 2010’da, İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu yapıda ayrıntılı bir inceleme gerçekleştirmiştir. İlgili Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün izni ile incelenen bu çalışmanın belgelerine göre, yangın sonucunda çatının taşıyıcı metal konstrüksiyonunun önemli bir bölümünün yüksek ısıya bağlı olarak bozulmaya uğrayarak işlevini yitirdiği, aynı etkiye bağlı olarak tuğla ve taş yapı malzemelerinde bünyesel bozulmalar meydana geldiği, ahşap yapı elemanlarının ve üst örtü kaplamalarının tamamen yok olduğu görülmektedir (fot.3-6). Yapının simgesi olan tarihi saatin de büyük ölçüde zarar gördüğü gözlenmiştir. Yapıda yangına bağlı oluşan yüksek ısının ve yangını söndürme ve soğutma çalışmaları sırasında sıkılan basınçlı suyun, birinci, ikinci ve üçüncü katlarda denize bakan pencere camlarında ve ahşap doğramalarda hasara neden olduğu da görülmektedir. Söndürme çalışmalarında kullanılan basınçlı su, döşeme ve tavanlardaki ara katmanlarda su havuzcuklarının oluşmasına ve buna bağlı rutubet sorunlarına ve özellikle de kalem işi tavan bezemelerinde bozulmalara neden olmuştur (fot.7). Söndürme çalışmalarında kullanılan ve cephe malzemesi tarafından emilen deniz suyunun içeriği de özellikle uzun vadede donma-çözünme-donma ve buharlaşma döngüleri sırasında cephe taşlarına zarar vereceği öngörülmektedir. “Haydarpaşa Garı’nın Önemi” Haydarpaşa Garı, özellikle Anadolu’dan trenle İstanbul’a gelen insanların kent ile ilk temas noktasıdır. Görkemli yapısı, konumu, demiryolu ile deniz yolunu muhteşem bir harmoni ile bütünleştiren mimarisi onu döneminin diğer tarihi yapıları arasında farklı bir noktaya koymaktadır. Mimari özelliklerine bağlı olarak edindiği somut mimari miras niteliği dışında simgesel anlamı, kullanıcılar ile yapı arasında kurulan bağ ve hafızalarda İstanbul ile örtüşen imgesi yapıyı, soyut miras değerleri açısından da eşsiz kılmaktadır. 1908 yılında hizmete açılan gar binası, Alman Neoklasik stiline sahip çelik karkas taşıyıcılı, volta döşemeli bir yapıdır (Şekil1). Her biri 21 m uzunluğunda 1100 adet suya karşı izole edilmiş ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. Özgün çatı kaplaması arduvaz olup köşe kuleleri örten konik örtüler, bulonlarla bağlanmış çelik strüktürlerle taşınmaktadır. Çatı strüktüründe ahşap makaslar da kullanılmıştır (Salman, 1994). 1917’de bir sabotaj sonucu çatısının tamamı imha olmuş, diğer bölümleri hasar görmüştür. Yanan çatı, bu dönemde eskisinden farklı bir formda imal edilen çatıdır. 1976-1983 arası geniş çaplı bir restorasyon geçirmiştir. Haydarpaşa Garı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 10.11.1979 gün 11609 sayılı kararı ile tescillenmiş, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 21.08.1997 gün 4542 sayılı kararı ile koruma grubu I olarak belirlenmiştir. Haydarpaşa Gar Binası, sadece kültür mirası olması nedeniyle değil fonksiyonu ve konumuna bağlı olarak stratejik bir öneme de sahiptir. Yapı, hem Tren Garı, hem de TCDD Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğü Ana Binası ve Haydarpaşa Gar Binası olarak kullanılmaktadır. 2009 verilerine göre, Haydarpaşa Tren Garı’ndan 25.324.000 banliyö yolcusu, 3.704.213 ana hat yolcusu taşınmıştır. Yani gün içinde yaklaşık 80.000 “geçici kullanıcı” olarak tanımlanan “yolcu” tarafından kullanılmaktadır. Yoğun saatlerde sadece ana hat yolcu sayısı 3000’i geçmekte olup, seferlerin çakıştığı saatlerde banliyö ve ana hat yolcu sayısı 5000 kişiyi aşmaktadır (www.tcdd.gov.tr). Haydarpaşa Garı’nın önemli bir ulaşım yapısı olması ve yoğun kullanımı nedeniyle, herhangi bir doğal ya da insan kaynaklı afet sırasında serviste kalacak güvenlik ve acil durum donanımlarına sahip olması büyük önem taşımaktadır. Yine “geçici kullanıcı” olarak tanımlanan ve yapının tüm niteliklerini bilmeyen yolcu sayısının fazlalığı afet sırasında özellikle can kaybının artmasına neden olabilecek negatif bir etmen olarak görülmektedir. Tüm bu veriler Haydarpaşa Garı’nın yangın, deprem vb. afetlere karşı korunması için afet meydana gelmeden önce önlem alınmasının önemini ve gerekliliğini göstermektedir. “Dünyada Tarihi Yapı ve Çevrelerde Meydana Gelen Yangınlar – Alınan Önlemler” Birçok ülke için yangın, tarihi çevre ve yapıları tehdit ve tahrip eden başlıca afetlerden biridir. Aşağıda, tarihi çevre ve yapıların yok olmasına neden olan yangınlar ve sonrasında alınan önlemler, Haydarpaşa Garı Yangını sonrasında da alınabilecek önlemlere de örnek olması açısından özetlenmiştir. 1995 Japonya Büyük Hanshin-Awaji (Kobe) Depremi ve Yangınları - Japonya Kobe’de 1995 yılında meydana gelen ve “Kobe Depremi” olarak anılan 7,3 (JMA ölçeği) şiddetindeki deprem ve tetiklediği yangınlarda, yaklaşık 5452 kişi öldü, 34.492 kişi yaralandı, 250.000 bina ise tamamen ya da kısmen yıkıldı veya yandı. Olayda meydana gelen ölümlerin %12’si depreme bağlı idi (Kobe City Profile, 2006). Kobe geleneksel konut dokusu, ahşap yapılardan oluşmaktaydı. Geleneksel yapılar ve tarihi doku, “Yapı Standartları Yasası” ve “Kent Planlama Yasası” standartlarını taşımıyordu. Gerçekte, Japonya'da Kobe Depremi’ne kadar oldukça mükemmel bir yangın söndürme sistemi olduğu düşünülmekteydi ve yangınlar felaket boyutuna ulaşmadan müdahale edilebilen olaylar arasındaydı. Kobe Depremi’nde yıkılan yapılar hemen, hemen tüm yolları bloke etti. Yangın çıkan noktalara ulaşmayı başaran itfaiye birimleri ise hidrantlara ulaşan su sisteminin deprem sırasında hasar görerek devre dışı kalması nedeniyle yangına müdahale edemediler. Sonuçta, çok sayıda afetzede enkazlarda yanarak can verdi ve geleneksel ahşap yapılar deprem sırasında yanarak yok oldu. Deprem’den kısa bir süre sonra Kobe’de, özellikle yangın ve deprem tarafından tetiklenen yangınlara karşı, “Yangın Risk Yönetimi” çalışması başlatıldı. Kyoto İtfaiye Bölümü, Başbakanlık Ofisi, Arazi, Altyapı, Taşımacılık ve Turizm Bakanlıkları ve Afetlere Karşı Kültür Mirasının Korunması Organizasyonu gibi STK’lar bu çalışma için bir araya geldiler. Hazırlanan plana göre, öncelikle yangın söndürme sistemleri güncellendi. Önemli nitelik taşıyan Kodaiji Tapınağı gibi tarihi tapınakların çevresine ve geleneksel konut dokusu içinde uygun noktalarda yeraltına büyük su tankları gömüldü. Tüm sokaklarda otomatik ya da elle devreye sokulabilen yağmurlama sistemleri kuruldu. Sokak kotunun altında kalan Kaom Nehri (Kamo-gawa) kıyısıyla bu kot arasında ulaşım sağlayan merdivenler yapıldı ve buradan sokaklara su pompalayacak pompa sistemleri oluşturuldu. Yangın söndürme hortumlarının uçlarına çocukların ve yaşlıların bile kullanabilecekleri nitelikte suyun basıncına bağlı geri tepmeyi önleyen özel tetik sistemleri kuruldu (Şekil 2). Bu sistemler, 2007 yılında tamamlandı4. Tüm bu altyapı ve teknik çalışmalar tamamlandıktan sonra mahalle gönüllüleri sistemi oluşturarak bu gönüllülere yangın önleme ve meydana gelmesi durumunda söndürme dersleri verildi. Aralıklı düzenlenen tatbikatlarla da bilgilerin güncellenmesi sağlandı (Okubo, 2010,49-59). Şu anda Japonya’da, risk altındaki kültür mirası alanlarında bu çalışmaların yaygınlaşmasına yönelik girişimler devam etmektedir. 1992, İngiltere Windsor Şatosu Yangını - Tarihi yapıların onarımları sırasında meydana gelen en önemli yangın afeti örneklerinden biri 1992 yılında İngiltere’de Windsor Şatosu’nda meydana gelen yangındır. Tarihi yapının onarımı sırasında çıkan yangın, yapının savunmasız kaldığı ve onarımlar sırasında normalden daha fazla yanıcı, parlayıcı madde barındırması nedeniyle yangın riskinin arttığı özel durumlardan biridir (Bukowski& Nuzzolese, 2009). Windsor Şatosu’nda bir aydınlatma armatürünün perdeyi yakmasıyla başlayan yangını 200 itfaiyeci, 15 saat boyunca 570 dekalitre su sıkarak söndürebilmiştir. 48 milyon dolardan fazla hasar oluşmuş ve tarihi yapının önemli bir bölümü de yangında büyük hasar almıştır (Fot 8). Bu yangının felaket düzeyine ulaşmasına yol açan ana etmenler; çalışma ortamında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmayışı, inşaat alanına erişimin engellenmiş olması ve yangın alarmı ya da otomatik söndürme sistemlerinin bulunmayışı olarak özetlenebilir (Moore, 2000). “Tarihi Çevre ve Yapılarda Afet Risk Yönetimi” Son dönemlerde dünyada yaşanan afetlerin sayısının ve etki alanın gittikçe genişlediği buna bağlı olarak afetlerde zarar gören kültür mirası sayısında da önemli artışlar olduğu görülmektedir. Bu durum kültür mirasının korunmasında ve meydana gelen zararların azaltılmasında “Tarihi Çevre ve Yapılar İçin Afet Risk Yönetimi” çalışmalarının ek kısa zamanda hazırlanarak uygulamaya konmasının büyük önem taşıdığını göstermektedir1,2,3. İstatistiklere göre “yangın” kültür mirasının en fazla zarar gördüğü afet türleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. 1992-İngiltere Windsor Şatosu Yangını, Bhutan 1998-Taktshang Tiger Nest Manastırı yangını, 2008-Güney Kore Sungnyemoon Tapınak Yangını bu durumu kanıtlayan önemli örneklerden bazılarıdır. Bir yapıda yangının çıkması durumunda öncelik, can ve mal kaybına neden olmadan ve yayılmadan yangının en kısa sürede söndürülmesidir. Tüm afet müdahale protokollerinde öncelik can kurtarılmasıdır. Bu nedenle bir afet olan yangın için de söndürmenin sağlanması amacıyla yapılacak çalışmalarda yapı tarihi bir nitelik taşısa bile bu öncelik sırası değişmez ve söndürmeye bağlı oluşacak hasarlara ilişkin endişeler birinci planda düşünülmez. Haydarpaşa Garı Yangını örneği incelendiğinde yangın söndürme çalışmalarının yapıya en az yangının kendisi kadar zarar verdiği görülür. Bu nedenle tarihi bir yapıda yangın gibi bir afetin etkilerini azaltabilmek için öncelikli olarak yapılması gereken, afetin meydana gelmesine neden olabilecek tüm sebeplerin ortadan kaldırılması, buna rağmen önlenememesi durumunda da en kısa sürede müdahale edilmesinin sağlanmasıdır. Tarihi yapılarda yangın riskinin daha yüksek olduğuna ilişkin yaygın bir inanış olmakla birlikte buna ilişkin bir kanıt yoktur (Kidd, 1995,12). Buna rağmen tüm dünyada tarihi yapılar yangına maruz kalmakta ve yok olmaktadır. Bu olaylar incelendiğinde görülen ortak temel sorunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir; Tarihi yapıların inşa edildiği tarihlerde yangına karşı koruma önlemlerine ilişkin çağdaş kodlara sahip olmamaları ve günümüzde yapı ile çevrelerin buna adapte edilmesinde yaşanan sorunlar, Tarihi yapıların onarımları sırasında kullanılması gereken tehlikeli maddelerin bilinçsiz kullanımı, yangın uyarı sistemlerinin özellikle sıcak çalışma yapıldığı ya da elektrifikasyon sistemi vb. sistemlerinin değiştirildiği risk katsayısı yüksek onarımlar sırasında devre dışında bırakılması, Tarihi yapıların onarımında çalışan ekiplerin onarımlar sırasında meydana gelebilecek yangın, kaza gibi olası acil durumlara karşı hazırlanmış acil durum müdahale prosedürlerinin olmaması ya da bu prosedürleri dikkatli takip etmemeleri, gerekli eğitim almadan çalışmaya başlamaları, Özellikle tarihi yapılarda, yapının kişisel yangın önleme sisteminin olmaması ya da yetersiz oluşu, bu müdahalenin merkezden gelmesinin beklenmesi nedeniyle zaman faktörünün hayati önem taşıdığı afet durumlarında can ve mal kaybını arttırması, Tarihi çevrelerde yol dokusunun araç trafiğine uygun olmayışı nedeniyle müdahale ekiplerinin olay yerine kentin çağdaş mahallelerine göre daha geç ulaşabilmesi, Yangın eğitimi ve bilincinin olmaması durumunda yapı kullanıcılarının da yangına müdahalede gecikmeleri, Özellikle müze, kütüphane, ulaşım yapıları gibi birçok tarihi yapının nitelikleri nedeniyle “geçici kullanıcı” adı verilen kullanıcılara hizmet vermesi, bu kullanıcıların yapıyı tanımamaları, yapıda gerekli acil durum yönlendirmelerinin olmaması gibi nedenlere bağlı olarak müdahalede gecikilmesi ya da buna katkıda bulunamamaları, - Tarihi yapılarda yeniden işlevlendirme durumunda yeni işlevin yangın risklerini arttırıcı etkisinin göz önünde bulundurulmaması, Yangına maruz kalan kültür mirasları üzerine yapılan “neden”e ilişkin araştırmalar, önleme çalışmaları sırasında yapılması gerekenler için de bir kılavuzu niteliği taşımaktadır. Yukarıda yer alan maddeler genelde tüm tarihi yapılarda karşılaşılan yangın ve buna bağlı hasar nedenleri olup bunların dikkate alınarak ve geliştirilmesi ile oluşturulacak “afet risk yönetim planı”4 zararların azaltılmasına olanak sağlayacaktır. Günümüzde bu konuda önemli yollar kateden organizasyonlar bulunmaktadır. Bu çalışmalardan en geniş uygulama alanı bulanlardan biri, NFPA-Ulusal Yangın Önleme Birliği tarafından NFPA 909 olarak adlandırılan (NPFA 909: Code for the Protection of Cultural Resource Properties-Museums, Libraries and Places Worship), Kültürel Kaynakların Korunması Yasası’dır. Bu yasa, müze, kütüphane, ibadethane ve kültürel varlıkları kapsar. Kültür varlıklarında karşılaştığımız tekil yangın güvenliği sorunlarını tanımlayarak tarihi veya kültürel işletmelerden sorumlu kişilerin etkin yangın güvenliği yöntemlerini kullanmaları konusunda yönlendirilmeleri için bir dizi öneri sunar. Bu yasa, kültür mirasının korunması için getirilmiş bir dizi yasanın birleştirilerek geliştirilmesi ile oluşturulmuştur. Kültür varlıkları ile içerdikleri mirasın kapsamlı bir yangın güvenliği programı ile yangından korunmalarını amaçlar (Moore, 2000). Günümüzde NFPA 909, birçok ülke tarafından yerel koşullara adapte edilerek uygulanmaktadır. Miras yapıların afetlere karşı korunma çalışmaları kapsamında, binaların yapım sistemleri ve uygulanan her türlü müdahaleye ilişkin teknik bilgiler özellikle müdahale aşamasında hayati önem taşımaktadır. Bu durumun öneminin bilinmesi İskoçya’da kültür varlıklarının yangına karşı korunmasında itfaiyecilerin acil durumlarda kullanımı için bir veritabanı oluşturulmasını sağlamıştır. Oluşturulan veritabanında tarihi yapının tescil bilgileri dışında; yapım sistemi, malzemeleri ve geçirdiği onarımlara ilişkin güncel teknik bilgiler yer almaktadır. Tescilli binalardaki olaylara müdahale aşamasında olay yerine gidecek personele ya basılı doküman olarak ya da araca yüklü Veri Sistemi ile yapılara ilişkin bilgi verilir. Günümüzde acil durumda müdahaleye gidilen binaya ilişkin verinin kullanılması, İtfaiye Hizmetlerinin uygulama prosedürlerinin ayrılmaz bir parçasıdır (Coull, 2007). İskoç İtfaiyesinde, tarihi yapılarla ilgili koordinasyonun sağlanması için ayrıca bir Miras Koordinatörü atanmıştır. Koordinatör her birimle ayrı, ayrı toplantı yaparak yapıların tarihi özelliği ve zayıflıklarını, yangınla savaşın getirdiği özel riskleri göz önüne alarak en uygun yöntemin kullanılmasını sağlamaktadır. İskoçya İtfaiyesi Miras Koordinatörünün her bir itfaiye birimi ile bağlantısı vardır (Coull, 2007). Son Söz Haydarpaşa Garı Yangını, kültür mirasının yangınlara karşı korumasına ilişkin uluslararası bir girişimin başlamasına da vesile oldu. Haydarpaşa Garı Yangınının hemen sonrasında, ICOMOS/ICORP Uluslararası Anıtlar Sitler Konseyi – Uluslararası Risklere Hazırlık Komitesi’nin üyelerine haber, web ortamından ulaştırıldı. Doğal ve insan kaynaklı afetler ile silahlı çatışma durumlarında kültür mirasının korunması konusunda uzmanların bir araya geldiği uluslararası komitenin üyeleri, haberin hemen sonrasında konu üzerinde fikir alışverişine başladı. ICORP başkanı Rohit Jigyasu, Herb Stovel, Dinu Bumbaru, Richard Hughes ve Z. Gül Ünal’ın web üzerinden yaptığı toplantılar sonucunda konunun ICORP üyelerinin büyük çoğunluğunun katılacağı 12-14 Aralık 2010 tarihinde Timphu Bhutan’da düzenlenen Afet Yönetimi ve Kültür Mirası Uluslararası Konferansı sırasında ele alınmasına karar verildi. ICORP üyeleri, 13 Aralık 2010 tarihinde “Haydarpaşa Garı Yangını” özel gündemi ile ICORP Başkanı Rohit Jigyasu, Kanefusa Masuda, Christopher Marrion, Robyn Riddett, Kai Weise, Richard Hughes, Stephen Kelly, Zeynep Gul Unal, Meltem Vatan, Randolph Langenbach’ın katılımlarıyla toplandı. Toplantı sonunda, ARUP’tan Yangın Strateji Uzmanı Chris Morion başkanlığında bir çalışma grubu oluşturulmasına karar verildi. Grup çalışmalarına başladı ve Ocak 2011’de “Rehabilitasyon Çalışmaları Sırasında Tarihi Yapıların Yangına Karşı Korunması” rehberinin taslağı tamamlandı. Kültür Mirasının Afet Risklerine Karşı Korunması ve Afet Risk Yönetimi çalışmalarının yaygınlık kazanarak makro ve mikro ölçekte uygulamaya geçecek yönetim planlarının oluşturulması yerine konulması imkânsız kültür değerlerimizin uzun yıllar varlıklarını sürdürmesine olanak sağlayacaktır. NOTLAR 1. 11 Aralık 1987’de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1990’lar, “Uluslararası Doğal Afet Azaltma Onyılı” olarak ilan edilmiştir. Amacı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, doğal afetlerden kaynaklanan kayıpların azaltılması için harcanan çabaların uluslararası koordinasyon içinde olmasını teşvik etmek, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin doğal afetlerin olumsuz etkilerini önlemek veya azaltmak için mevcut kapasitelerinin arttırılması ve doğal afetlerin etkilerinin azaltılması için mevcut bilim ve teknolojinin uygulanabilmesi için ana hatları oluşturmaktır (Coppola, 2007). 2. 27 Mayıs 1994’te, Japonya Yokohama’da gerçekleştirilen Doğal Afet Önleme, Hazırlık ve Hasar Azaltma Dünya Konferansı’nda, Yokohama Stratejisi’nin Harekât Planı kabul edilmiştir. Bu strateji, doğal afetlerden kaynaklanan can ve mal kaybının azaltılması yolunda yapılması gerekenler için sağlam bir çerçeve çizmesinin yanı sıra, uluslararası ortak strateji belirlenmesi, bu mücadelede gelişmekte olan ülkelere yapılacak mali, teknolojik ve bilimsel yardımın niteliği ile ilgili somut bir örnek oluşturması açısından önem taşımaktadır (Coppola, 2007). 3. Haziran 2005’te Japonya, Kobe, Hyogo’da gerçekleştirilen Risk Azaltımı Dünya Konferansı’nda, dünyada doğal tehlikelerden kaynaklanan riskin azaltılması ve dünyanın daha güvenli bir yer haline gelmesi amacıyla 10 yıllık bir plan kabul edilmiştir. 2005-2015 yılları arasında gerçekleştirilecek risk azaltımı çabalarının global bir planı olan Hyogo Faaliyet Çerçevesi’nin amacı, 2015 yılına kadar afetlerdeki can kaybının ve toplulukların, ülkelerin sosyal, ekonomik ve çevresel varlıklarının kaybının önemli ölçüde azaltılmasıdır (Coppola, 2007). 4. Afet ve risklerinin yönetimine ilişkin bazı temel tanımlar şöyledir; Afet - insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara neden olan, normal yaşamı durdurarak veya kesintiye uğratarak toplumları etkileyen ve yerel imkânlar ile baş edilemeyen her türlü doğal, teknolojik veya insan kaynaklı tüm olaylardır. Afet, bir olayın kendisi değil; bazen beklenen bazen de aniden doğurduğu bir sonuçtur (ISDR, 2010). Afet Riski - Belli bir toplumda, belli bir zamanda meydana gelebilecek olan can, mal, hizmet, sosyal yaşam gibi potansiyel afet kayıplarıdır (UNISDR, 2009). Afet Risk Yönetimi - Tehlikelerin etkilerinin ve afet olasılığının azaltılması amacıyla idari yönetmelikler, organizasyonlar, operasyonel becerileri kullanarak strateji, ilke uygulanması ve afetle başa çıkma kapasitesinin arttırılmasıdır. Afet risk yönetimi, önleme, koruma ve hazırlık için alınan önlemler ve yapılan etkinliklerle tehlikelerin kötü etkilerinden kaçınmayı veya bu etkileri azaltmayı amaçlar (UNISDR, 2009). KAYNAK - Bukowski, R. W., Nuzzolese, V. (2009) “Performance-based Fire Protection of Historical Structures”, Fire Technology, Springer Science+Media, LLC, Sayı:45, s. 23-42. - Coppola D. P. (2007) Introduction to International Disaster Management, Elsevier Inc., Oxford, London, (s.5) - Coull, M. (2008) "Scottish Historic Buildings National Fire Database Annual Report: 2007-08”, Scottish Fire Services, UK, (http://www.frsug.org/reports/). - Kadıoğlu, M., (2008) “Küresel İklim Değişikliği ve Uyum Stratejiler”, s. 69-94, Kar Hidrolojisi Konferansı, 27-28 Mart, 2008 DSİ VII. Bölge Müdürlüğü Erzurum. - Kidd, S. (1995) Heritage Under Fire:A guide to the protection of historic buildings, Fire Protection Association, London. - Kobe City Profile (2006) Pacific Disaster Center, Earthquakes and Megacities Initiative, April, 2006, emi.pdc.org/cities/CP-Kobe-April-06.pdf. - Kösebay, Y. (2010) “Yangın Sonrası Haydarpaşa Garı'na Nasıl Yaklaşılmalı?” http://kentvedemiryolu.com - Moore, W. D. (2000) “Protecting our Cultural Heritage”, NFPA Journal, Nov/Dec, FindArticles.com. 29 Jan, 2011, http://findarticles.com/p/articles/mi_qa3737/is_200011/ ai_n8926431/ - 2009 UNISDR Terminology on Disaster Risk Reduction (2009) International Strategy for Disaster Reduction, United Nations. - Okubo, Takeyuki (2010) “District extending from Kiyomizu Temple to Kodaiji Temple- Fire Disaster Mitigation Project in Historic Area around Sanneizaka”, Ritsumeikan University, Cultural Heritage Disaster Mitigation Studies, 2010. - Salman, Y. (1994) "Haydarpaşa Garı", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c.4, s.30, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul. - www.tcdd.gov.tr/upload/files/contentFiles/2010/istatistik/5 yilliktasimasonuc.pdf - http://www.haydarpasagar.com Fotoğraf Altyazıları Şekil 1 : 1908 yılında hizmete açılan gar binası, Alman Neoklasik stiline sahip çelik karkas taşıyıcılı, volta döşemeli bir yapıdır (Kaynak: TCDD Genel Müdürlüğü Haydarpaşa Arşivi ) Şekil 2: Kobe Depremi'nden sonra kentin geleneksel dokusunu yangınlara karşı korumak için hazırlanan "Kobe Yangın Risk Yönetimi Projesi (Kaynak: Okubo, Takeyuki, s.55, 2010) Fot 1-2 : Yangın sırasında büyük hasar gören ve kısmen yok olan üst örtüsü (Kaynak: İstanbul V No’lu KTVK Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi) Fot 3 : Çatı konstrüksiyonun eriyen metal taşıyıcıları (Kaynak: İstanbul V No’lu KTVK Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi) Fot 4 : Çatı konstrüksiyonunun yanan ahşap elemanları (Kaynak: İstanbul V No’lu KTVK Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi) Fot 5 : Haydarapaşa Garı çatısının yanan bölümünün yangından bir gün sonraki durumu (Kaynak: İstanbul V No’lu KTVK Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi) Fot 6 : Hasar gören üst örtü ve saat (Kaynak: Z.Gül Ünal) Fot 7 : Söndürme çalışmaları sonucunda hasar gören kalem işi tavan (Kaynak: İstanbul V No’lu KTVK Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi) Fot 8 : 1992 yılında İngiltere’de Windsor Şatosu’nda meydana gelen yangında yapının önemli bir bölümü ve içindeki orjinal mobilyalar hasar görmüştür (Kaynak: Moore, 2000). PAGE 1