T.C.
BEYKENT ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME YÖNETİMİ ANA BİLİM DALI
İŞLETME YÖNETİMİ BİLİM DALI
ÖRGÜTLERDE ÇATIŞMA
(Sunum)
Hazırlayan:
Yasin Serhat ŞEN
İstanbul, 2012
ÖRGÜTLERDE ÇATIŞMA
Hazırlayan: Yasin Serhat ŞEN
ÖZET
Örgütsel çatışma günümüz örgütleri için önemli bir konudur. Bireysel ya da grup
problemleri ya da farklı örgütler arasındaki sorunlardan dolayı işle ilgili faaliyetlerde
kesintiler olabilmekte ya da sorunlar meydana gelebilmektedir. Bu nedenle çatışma
yönetimi, örgütler için her zaman önemli bir çalışma sahasıdır.
Bu çalışma; Beykent Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Yönetimi
Yüksek Lisans Programı, Örgütsel Davranış dersi için hazırlanmış olup; örgütlerin sıklıkla
karşılaştığı çatışma kavramı incelenmiş, öncelikle çatışmanın nedenleri, çözüm teknikleri,
yararları teorik açıdan ele alınmıştır. Çatışmanın bireyler ve örgütler üzerinde yarattığı
etkiler de araştırılarak detaylı bilgi verilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çatışma, örgütsel çatışma.
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa No:
ÖZET............................................................................................................................ i
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... ii
TABLOLAR LİSTESİ .............................................................................................. iv
ŞEKİLLER LİSTESİ ................................................................................................ vi
1. GİRİŞ ...................................................................................................................... 1
2. ÖRGÜTSEL ÇATIŞMA KAVRAMI VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ .................. 2
2.1. Örgütsel Çatışma Kavramı ................................................................................ 2
2.2. Çatışmanın Örgütlerdeki Yeri ile İlgili Yaklaşımlar ......................................... 3
2.2.1. Geleneksel Görüş ........................................................................................ 3
2.2.2. Davranışçı Görüş ........................................................................................ 4
2.2.3. Etkileşimci Görüş ....................................................................................... 4
2.3. Çatışmaya Yol Açan Sebepler ........................................................................... 5
2.3.1. Bireysel Sebepler ........................................................................................ 6
2.3.1.1. Kişilik Farklılıkları ............................................................................... 6
2.3.1.2. Statü ve Rol Farklılıkları ...................................................................... 7
2.3.1.3. Değer Yargısı, Tutum ve Beklenti Farklılıkları ................................... 7
2.3.2. Örgütsel Sebepler........................................................................................ 8
2.3.2.1. Kaynakların Sınırlılığı .......................................................................... 8
2.3.2.2. İşlerin Bağımlılığı ................................................................................ 8
2.3.2.3. Örgütsel Büyüklük ............................................................................... 9
2.3.2.4. Amaç Farklılıkları .............................................................................. 10
2.3.2.5. Yönetsel Sorunlar ............................................................................... 10
2.3.2.6. Yöneticilik Tarzı ................................................................................ 11
2.3.3. İletişimle ilgili Sebepler ............................................................................ 11
2.4. Örgütsel Çatışma Türleri ................................................................................. 12
2.4.1. Çatışmaya Taraf Olanlarla İlgili Sınıflandırma ........................................ 12
ii
2.4.1.1. Bireysel Çatışmalar ............................................................................ 13
2.4.1.2. Bireyler Arası Çatışmalar ................................................................... 13
2.4.1.3. Bireyler ve Gruplar Arasındaki Çatışmalar........................................ 14
2.4.1.4. Gruplar Arası Çatışmalar ................................................................... 14
2.4.1.5. Örgütler Arası Çatışmalar .................................................................. 15
2.4.2. Çatışmanın Örgüt İçindeki Yerine Göre Sınıflandırma ............................ 16
2.4.2.1. Dikey Çatışmalar ................................................................................ 16
2.4.2.2. Yatay Çatışmalar ................................................................................ 16
2.4.3. Niteliğine Göre Çatışmalar ....................................................................... 16
2.4.3.1. Fonksiyonel Çatışmalar ...................................................................... 17
2.4.3.2. Fonksiyonel Olmayan Çatışmalar ...................................................... 17
2.4.4. Ortaya Çıkma Şekilleri Bakımından Örgütsel Çatışmalar........................ 17
2.4.4.1. Potansiyel Çatışmalar ......................................................................... 17
2.4.4.2. Algılanan Çatışmalar .......................................................................... 17
2.4.4.3. Hissedilen Çatışmalar......................................................................... 18
2.4.4.4. Açık Çatışmalar .................................................................................. 18
2.5. Çatışma Süreci ................................................................................................. 18
2.5.1. Potansiyel Muhalefet Aşaması ................................................................. 19
2.5.2. Kavrama-Kişiselleştirme Aşaması............................................................ 19
2.5.3. Davranış Aşaması ..................................................................................... 19
2.5.4. Sonuç Aşaması.......................................................................................... 20
2.6. Çatışma Yönetimi ............................................................................................ 21
2.7. Çatışmalarla Başa Çıkma Yöntemleri ............................................................. 22
2.7.1. Hâkimiyet ve Baskı................................................................................... 23
2.7.2. Uzlaşma .................................................................................................... 23
2.7.3. Problem Çözme ........................................................................................ 23
2.7.4. Uyma......................................................................................................... 24
2.7.5. Kaçınma .................................................................................................... 24
2.7.6. Üçüncü Kişinin Müdahalesi- Hakeme Başvurma ..................................... 24
2.7.7. Örgütsel Önlemler Alma........................................................................... 25
2.7.8. Kaynakların Arttırılması ........................................................................... 25
2.7.9. Üst Hedefler Belirleme ............................................................................. 26
2.7.10. Oylama Yöntemi ..................................................................................... 26
2.7.11. Meşgul Etme Yöntemi ............................................................................ 26
iii
2.8. Örgüt ve Birey Açısından Çatışmanın Sonuçları ............................................ 27
2.8.1. Olumlu Sonuçları ...................................................................................... 27
2.8.2. Olumsuz Sonuçları.................................................................................... 28
3. SONUÇ .................................................................................................................. 29
KAYNAKÇA ............................................................................................................ 30
iv
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa No:
Tablo 2. 1. Örgütsel Çatışma Türleri ......................................................................... 12
v
ŞEKİLLER LİSTESİ
Sayfa No:
Şekil 2. 1. Örgütsel Çatışma Düşüncesinin Gelişimi ................................................... 5
Şekil 2. 2. Örgütsel Çatışmaya Yol Açan Etkenler ...................................................... 6
Şekil 2. 3. Çatışma Sürecinin İşleyişi ........................................................................ 18
Şekil 2. 4. Çatışma Sürecinde Davranış Tarzları ....................................................... 20
vi
1. GİRİŞ
Küreselleşen
dünyanın
değişmeyen
tek
gerçeğinin
değişim
olduğu
anımsanırsa; bireylerde ve işletmelerde farklılıkların artması sonucu çatışmaların
kaçınılmazlığı gerçeği bir kez daha önemini göstermektedir. Değişim ve çatışma,
genel anlamda ürkütücü kavramlar olarak algılanır. İşletmelerde çatışma kaçınılmaz
olduğuna göre yapılması gereken asıl iş, çatışmanın olumlu sonuçlarını işletmenin
yararına kullanabilmek ve olumsuz sonuçlarının da yıpratıcı etkilerini en aza
indirebilmeye çalışmaktır.
Çatışma toplumsal yaşamın bir parçasıdır. Bireysel değerler, inançlar ve
algılardaki farklılıkların, kısacası değişimin doğal bir sonucu olarak anlaşmazlık ve
uzlaşmazlıkların yaşanması kaçınılmazdır. Çatışma, sadece insanlara özgü bir olgu
değildir. Tüm canlılar, yaşamlarını devam ettirebilmek için çevreleri ile mücadele
etmek, yeri geldiğinde çatışmak zorundadır.
Çatışma sonucunun olumlu ya da olumsuz olması, çatışmanın nasıl
yönetildiğine bağlıdır. Çatışmanın fark edilmesi, analiz edilmesi ve yönetilmesi
konusunda en büyük pay, yöneticilere düşmektedir. Çatışmanın var olması o örgütün
yaşadığı, değiştiği ve geliştiğinin bir göstergesidir. Önemli olan çatışmanın, örgütün
geleceğine hizmet edecek şekilde yönetilmesidir.
Bu çalışma son zamanlarda sıkça görülen örgütsel çatışma kavramını
incelemek üzere gerçekleştirilmiştir.
Çalışmada; Örgütsel çatışma kavramı, çatışmanın örgütlerdeki yeri ile ilgili
yaklaşımlar, çatışmaya yol açan sebepler, örgütsel çatışma türleri, çatışma süreci,
çatışma yönetimi, çatışmalarla başa çıkma yöntemleri ve çatışmanın örgüt ve birey
açısından sonuçları incelenmiştir.
1
2. ÖRGÜTSEL ÇATIŞMA KAVRAMI VE ÇATIŞMA YÖNETİMİ
2.1. Örgütsel Çatışma Kavramı
Çatışma, tüm canlıların yaşamları boyunca karşılaştıkları bir durumdur.
Canlılar yaşamlarını sürdürürken ya da faaliyetlerini devam ettirirken bir takım
engellerle yüzleşerek bunlarla başa çıkmak zorunda kalmaktadır. Ortaya çıkan
engeller, çeşitli sıkıntıların yaşanmasına neden olmakta ve çatışma durumu ortaya
çıkmaktadır. Bu durum, insanlar için psikolojik ve fiziksel anlamda gerginlik
yaratmaktadır. Çatışmanın günümüzde çok sayıda yazar tarafından ifade edilmiş
tanımı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
Çatışmanın sözlük anlamı uyuşmazlık, zıtlaşma ve savaş olmasına rağmen
çatışmanın kesin bir tanımını yapmak zordur. Genel olarak çatışma, rekabet ile
rakipleri yok etme arasındaki sınırlar içindeki mücadeledir (Güzel, 2010, 7).
Birçok şekilde ifade edilebilen bir kavram olan çatışma, sadece ekonomik
çıkar uyuşmazlıkları sonucu değil, duygusal gerilimler yaşanması sonucunda da
ortaya çıkabilmektedir. Çatışma, en az iki birey arasında gerçekleşen kısıtlı zaman,
mekân ve kaynak kullanımı üzerine odaklanan anlaşmazlık hallerinde kendini
göstermektedir. Hem hisleriyle, hem de mantıksal düşüncesiyle hareket edebilen
bireyler ihtiyaçlarını veya isteklerini gidermek amacıyla, kısıtlı imkânları paylaşma
ya da kullanma konusunda fikir birliğine varamadığı için çatışmalar yaşanmaktadır
(Barutçugil, 2004: 484).
Örgütsel çatışma, örgüt içerisinde, iki veya daha fazla kişi ya da grup arasında
kıt kaynakların paylaşılması veya faaliyetlerin dağılımı ile yine bu kişi veya gruplar
arasındaki statü, amaç, değer, ya da algı farklılıklarından kaynaklanan anlaşmazlık
veya uyuşmazlık şeklinde de tanımlanabilir (Şimşek, 2002: 288).
2
Genel bir söylemle örgütsel çatışma (Çolak, 2007, 37);
İki veya daha fazla kişi arasındaki menfaat zıtlığı veya iki veya daha fazla
kişi veya grubun; hedefler, istekler, amaçlar veya güdüler sürecinin temelde
birbirine uyumlu olmaması,
Bir seçeneği tercih etmede bireyin ya da grubun güçlükle karşılaşması ve
bunun sonucu olarak karar verme mekanizmasının bozulması,
Bireyler ve grupların birlikte çalışma sorunlarından kaynaklanan ve normal
faaliyetlerin durmasına veya karışmasına neden olan olaylar,
İki veya daha fazla birey ya da grup arasındaki çeşitli kaynaklardan doğan
anlaşmazlık, uyuşmazlık, zıtlaşma veya birbirine ters düşmesi şeklinde
tanımlanmaktadır.
Tüm bunlara ek olarak bir iletişim türü olarak da nitelendirilen çatışmanın, az
sayıda birey arasında meydana gelmekle birlikte, toplumsal yaşamı önemli ölçüde
etkileyen, geniş kitlelerin taraf olduğu anlaşmazlık hali olarak yorumlandığı da
görülmektedir.
Machiavelli,
Hobbes,
Weber
gibi
birçok
düşünür,
çıkar
uyuşmazlıklarının bireysel anlamda çatışmaya neden olacağını ve bunun toplumsal
ilişkileri etkileyeceğini ifade etmiştir (Şamdan, 2008, 3).
2.2. Çatışmanın Örgütlerdeki Yeri ile İlgili Yaklaşımlar
Örgütsel çatışma ile ilgili değişik dönemlerde farklı yaklaşımlar olmuştur.
Çatışma bir dönem sakınılması gereken bir dönem ise kaçınılmaz olarak
tanımlanmıştır. Ancak her dönemde de yönetimin önemli bir olgusu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
2.2.1. Geleneksel Görüş
Fayol, Weber, Gulick ve Taylor bu yaklaşımı temsil eden başlıca bilim
adamlarıdır. Bu görüşü savunanların çatışma çözme konusundaki genel tutumu, örgüt
yapısının, üyelerin çatışmasını önleyecek biçimde kesin sınırlarla belirlenmesi
olmuştur.
3
Çatışma düşüncesi, insanların zihinlerinde daha çok saldırganlık tartışma,
tehlike, düşmanlık, savaş vb. biçimlerde yerleşmiştir. Sonuçta çatışma, insanlarca her
zaman arzu edilmeyen ve ortaya çıktığında hemen çözülmesi gereken bir durum
olarak nitelendirilmiştir. Geleneksel yaklaşım, çatışmanın yaratıcılık, verimlilik,
değişim ve gelişme yönünü dikkate almayıp, örgütsel açıdan kaçınılması gereken
yıkıcı ve bozucu olma yönünü ele almıştır. Bu yaklaşıma göre çatışma, kaçınılması
gereken bir durumdur. Yöneticinin görevi arzu edilmeyen çatışmayı hemen ortadan
kaldırmaktır. Çünkü geleneksel yaklaşıma göre, çatışma, örgüt süreçlerinin işleyişini
olumsuz etkilemekte ve performansın düşmesine neden olmaktadır (Güzel, 2010, 9).
2.2.2. Davranışçı Görüş
Davranışçı görüş, çatışmanın karmaşık örgütlerin doğaları gereği olduğuna
inanır ve doğal karşılar. Bu görüş, bütün çatışmaların yıkıcı olmadığını, grup
çatışmalarının
toplumsal
amaçları
sağlamaya
katkıda
bulunduğuna
inanır.
Davranışçıların çatışma görüşü onun tam anlamıyla benimsenmesi olarak
açıklanabilir. Bu görüşü paylaşan Bennis ve arkadaşları, çatışmanın örgütteki
bireyler ve gruplar arası ayrımlaşmadan kaynaklandığını, çatışmanın ortadan
kaldırılmasının bu ayrımın yok edilmesi anlamına geleceğini, bunun da örgütsel
ortamda olanaksız olduğunu ileri sürmektedirler.
Örgütte çalışan bireyleri birer sosyal insan olarak gören, insan davranışları ve
ilişkilerine önem veren bu yaklaşım, geleneksel yaklaşımın aksine çatışma olgusunu,
örgütsel yaklaşımın bir parçası olarak kabul etmiştir. Görüş farklılıkları hayatın
dinamizmidir ve örgütlerde çatışma doğal ve kaçınılmazdır. Dolayısıyla, çatışmadan
faydalanılarak örgütsel performansa katkı sağlamanın yolları aranmalıdır. Yönetici
çatışmayı rekabete dönüştürüp işletmeye yarar sağlamalıdır. Çatışmalar kötü değildir
iyi yönetilirse çıkar sağlanır. Burada görev yöneticiye düşmektedir (Güzel, 2010, 910).
2.2.3. Etkileşimci Görüş
Bu görüş çatışmanın kesinlikle gerekli olduğunu kabul eder hatta zaman
zaman çatışmayı teşvik eder. Bu yaklaşım, çatışma yönetimini, uzlaşma yöntemleri
4
kadar onun yönetilmesini içine alacak şekilde tanımlar ve çatışmanın yönetilmesini
bütün idarecilerin temel bir sorumluluğu olarak görür. Gerçekte yapıcı çatışmalar,
yaratıcılık kıvılcımını kaybetmiş ya da ilgisizliğin çabuk yayılan oranlara ulaşmış
olduğu bazı örgütlerde arzu edilebilir (Güzel, 2010, 10).
Modern yaklaşıma göre, örgütlerde çatışmaların varlığı kaçınılmazdır. Çatışmanın
azlığı örgütlerde durgunluğa ve verim düşüklüğüne neden olur. Çatışma
şiddetlendiğinde ise işgörenler arasında işbirliği azalır, iletişim kesilir, husumet ve
düşmanlık artar, işler tıkanır ve karar verme süreci zayıflar ya da durma noktasına
gelir (Güzel, 2010, 10).
Şekil 2. 1. Örgütsel Çatışma Düşüncesinin Gelişimi
2.3. Çatışmaya Yol Açan Sebepler
Çatışmaya neden olan etkenler 3 aşamada incelenebilmektedir. Bunlar;
bireysel sebepler, örgütsel sebepler ve iletişimle ilgili sebeplerdir (Şamdan, 2008,
36).
5
Şekil 2. 2. Örgütsel Çatışmaya Yol Açan Etkenler
2.3.1. Bireysel Sebepler
Örgütsel çatışmaların ana unsurunu bireyler oluşturmaktadır. Bireylerin kendi
içlerinde çatışma (bireysel çatışma) yaşamasıyla birlikte, karşılıklı etkileşimden
dolayı, bulundukları grupta veya örgütte de zamanla çatışmalar yaşanmaktadır. Bu
durumda bireyler, örgütsel çatışmalarda etken olmaktadır. Kişilik farklılıkları ve
statü ve rol farklılıkları örgütsel çatışmaya yol açan etkenler olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ayrıca; değer yargısı, tutum ve beklenti farklılıkları da bir diğer etken
olarak ele alınmaktadır (Şamdan, 2008, 36).
2.3.1.1. Kişilik Farklılıkları
Organizasyonlarda görev yapan personelin kişisel farklılıkları da önemli
çatışma nedenlerinden biridir. Personelin, despotluk, saldırganlık, müsamahakârlık
vb. gibi kişisel özellikleri çatışmanın ortaya çıkıp çıkmamasında önemli rol oynar.
İnsanların duygu, düğünce ve davranış bakımından farklı olmaları örgüt içerisinde
çatışmalara neden olabilir. Örgütlerde çalışanlar değişik çevrelerden geldikleri için
çok farklı özellikler taşırlar. Bu bireyler arasında kişilik çekişmeleri her zaman
görülebilen bir çatışma şekli olarak kendini gösterir. Bireyler örgütlere girerken bir
taraftan kendi arzu ve gereksinimlerini karşılamaya çalışırken, diğer taraftan örgütün
gereklerini ve isteklerini yerine getirmeye çalışırlar. Kişilerin amaçları ve istekleri,
örgüt amaçları ve örgütte çalışan diğer kişilerin ihtiyaçları ile ters düşebilir (Güzel,
2010, 12-13).
6
2.3.1.2. Statü ve Rol Farklılıkları
Organizasyonlarda belirli kişi veya gruplar kendi statülerini başkalarından
farklı ve daha fazla prestiji olan bir statü olarak görebilir. Aynı şekilde başkaları da
belirli kişileri (veya grupları) prestij sahibi olarak görebilir. Statü anlayışındaki bu tür
farklılıklar algı ve haberleşmeyi etkileyerek bir çatışma nedeni olabilir. Örneğin
bilgisayar uzmanları kendi statülerini en yüksek statü olarak kabul edebilir veya
üretim bölümü mensuplar› kendilerini daha yüksek bir statüye sahip kabul
edebilirler.
İşindeki rolden memnun olmayan, rol belirsizliği yaşayan birey hem kendi
içinde görevine karşı, hem de beraber çalıştığı insanlara karşı bir çatışma
yaşayacaktır. Bu iki çatışma arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmaya göre birey eğer
yüksek bir güven duygusuna sahipse çatışmayı sadece içinde yaşayacaktır. Ancak
güven zayıfsa bu çatışmayı diğer arkadaşları arasındaki ilişkilerine de yansıtacaktır
(Çolak, 2007, 53-54).
2.3.1.3. Değer Yargısı, Tutum ve Beklenti Farklılıkları
Örgütsel amaçlara ulaşılması için örgüt çalışanlarından benzer davranışların
sergilenmesi ve aynı hedeflere odaklanmaları beklenmektedir. Fakat bireylerin sahip
olduğu
birbirinden
farklı
değer
yargıları,
tutumlar
ve
beklentiler
bunu
güçleştirmektedir. Dolayısıyla örgütsel bir çatışmayla karşılaşmak kaçınılmaz
olmaktadır.
Farklı değer yargıları ve tutumlara sahip olan bireyler, kendilerinden
sergilemeleri istenen davranışlardan uzak bir görünüm içinde olduklarında sorunlar
açıkça gözlenmektedir. Üstlerin sıkı denetimine karşılık bireylerin gevşek
davranması, emirlere uymaması çatışmalar için uygun bir ortama zemin
hazırlamaktadır. Bu duruma bireylerin beklentilerindeki farklılıklar da destek
olmaktadır. Beklenti farklılıkları, diğer bireylerle, içinde bulunulan grupla veya
örgütün bütünüyle olan ilişkilerde ortaya çıkmaktadır. Eğer birey, örgütsel süreçte
gerçekleşmesi zor olan beklentiler içindeyse veya beklentileri kendisinden yapması
istenenlerle çelişiyorsa örgütsel çatışmalar meydana gelmektedir (Şamdan, 2008, 38).
7
2.3.2. Örgütsel Sebepler
Örgütler, karmaşık yapıları olan, birçok unsurun farklılık gösterdiği
yapılardır. Bu yapı içinde birçok etken, sorunlar yaşanmasına neden olmakta, bu
sorunlar ise çatışmaya dönüşebilmektedir. Kaynakların sınırlılığı, işlerin bağımlılığı,
örgütsel büyüklük gibi etkenler örgütsel çatışmaya yol açabilmektedir. Bu etkenlerle
birlikte amaç farklılıkları, yönetsel sorunlar ve yöneticilik tarzı da örgütsel etken
olarak çatışma yaşanmasına neden olabilmektedir (Şamdan, 2008, 38).
2.3.2.1. Kaynakların Sınırlılığı
Örgütler insan, makine, materyal ve para kaynaklarından meydana
gelmişlerdir. Bu kaynaklar belirli mal ve hizmetlerin üretilmesine tahsis
edilmişlerdir. Çeşitli rolleri yerine getirmek üzere bir araya gelmiş bulunan ve belirli
alanlarda uzmanlaşmış olan departmanlar görevlerini daha etkin yerine getirmek ve
hedeflerine eksiksiz biçimde ulaşabilmek için bu kaynaklara gereksim duyarlar.
Kendilerine tahsis edilen kaynaklar aslında oldukça sınırlıdır. Amaç bu sınırlı
kaynakların tahsisinden daha büyük bir pay alabilmektir. Çoğu çatışmaların
kaynağında bu temel sebep mevcuttur. Daha çok kaynağa (para, materyal ve insan
gücüne) sahip olan bölüm daha güçlü ve yetkili bir duruma gelmektedir. Bazı
çatışmalar aynı kaynağı iki departmanın birlikte kullanmak zorunda olmalarından
doğmaktadır (Güzel, 2010, 15-16).
2.3.2.2. İşlerin Bağımlılığı
Örgütlerde hiçbir bölüm işleri bağımsız bir şekilde sürdürememektedir.
Bölümler, birbirlerinin
uzmanlık
alanıyla ilgili
bilgiye, tecrübeye ihtiyaç
duymaktadır. Karşılıklı bilgi alışverişinde aksaklıklar çıkması bölümleri zor durumda
bırakabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, üretim bölümünde meydana gelen
aksaklık, tüketici taleplerinin yeterince karşılanamaması nedeniyle pazarlama
bölümünü zor durumda bırakabilmektedir. Karşılıklı bağımlılıktan dolayı böyle bir
durumda, iki bölüm arasında üretim süreci, pazarlama teknikleri gibi konularda
çatışmalar yaşanabilmektedir.
8
Ancak, örgütsel çatışmalarda bağımlılık her zaman karşılıklı (eşit oranda)
olmamaktadır. Tek taraflı bağımlılık olarak adlandırılan, iki birey, grup ya da
bölümden birinin diğerine daha çok bağımlı olduğu da görülmektedir. Bu durumda,
bağımlı taraf ve bağımsız taraf ayrımları ortaya çıkmakta ve işlerinde karşı tarafa
daha çok bağımlılık hisseden bağımlı taraf baskıcı bir tutum sergilemekte ve çatışma
yaşanma olasılığı artmaktadır (Şamdan, 2008, 39).
2.3.2.3. Örgütsel Büyüklük
Örgüt yapısı büyüyüp genişledikçe, amaçlarda açıklık azalır; ilişkiler daha
formal bir nitelik kazanır; çok sayıda basamaktan geçen bilginin değişikliğe uğrama
ihtimali artar, her uzman kendi alanını korumaya çalışır. Bu eğilimler de çatışma
ihtimalini arttırır.
1953 yılında Tennesse Valley Authority'de yapılan bir çalışma, büyük
örgütlerde çatışmanın daha fazla olduğunu göstermiştir. Araştırmacılar, küçük
örgütlerin hedeflere ulaşma araçlarının daha özel, daha açık ve daha belirli olduğunu
belirlemişlerdir. Hedeflerin açık ve iyi bilinmesi ise karışıklığı azaltmaktadır. Bu
araştırmanın yanı sıra, 6 örgütün 250 ayrı örgütsel birimi üzerinde yapılan geniş bir
çalışma, yukarıdaki bulguların tersine büyüklük-çatışma ilişkisini desteklememiştir.
Bu çalışma ile daha önceki çalışma arasındaki temel ayrılık şöyle özetlenebilir.
Büyüklük, çatışmayı canlandırabilmekte fakat çatışmanın önemi ve yoğunluğu
denetimi genellikle güç olan diğer değişimler tarafından etkilenmektedir.
Örgütün büyüklüğü ile çatışma düzeyi arasında bir paralellik vardır. Örgüt
büyüdükçe, örgütü amaçlara ulaştıracak araçlar daha karmaşıklaşmakta hiyerarşik
basamaklar artmakta, yeni uzmanlıklar, rol ve statüler ortaya çıkmakta ve bütün
bunlar da örgütte çatışmanın artmasına elverişli koşulları oluşturmaktadır. Küçük
örgütlerde, örgütün amaçları sade ve anlaşılır, bu amaca götürecek araçlar karmaşık
olmadığı gibi, hiyerarşik kademe, uzmanlık miktarı fazla değildir. Böylece örgütler
küçüldükçe atışma ortamı azalmaktadır (Dişbudak, 2011, 30).
9
2.3.2.4. Amaç Farklılıkları
Her birey çeşitli tutum, değer ve amaca sahiptir. Çalışanların sahip oldukları
değerler ve amaçlar örgüt değer ve amaçları ile örtüşmediğinde çatışmaların çıkması
kaçınılmazdır. Amaçların gerçekleştirilmesinde bireyler engelle karşılaştıklarında
çatışmayla karşı karşıya kalabilirler. Diğer taraftan amaçların açık ve net olarak
belirlenmemesi de örgütte çatışmaya neden olabilmektedir. Örgütteki kişi ve
grupların farklı amaçlar taşımaları çatışma kaynağı olabilmektedir. Bazen her birim
örgütsel başarıyı kendi bölümünün amacının gerçekleşmesine bağlamakta, örgütsel
amacın gerçekleşmesinde diğer bölümlerin katkılarını göz ardı etmektedirler. Bazen
de farklı birimlerin amaçları birbirleriyle çelişebilmektedir. Örneğin; finansman
departmanı kaynak maliyetini azaltmaya çalışırken, pazarlama departmanı satışların
artması için vadeli satışlarda vadelerin uzatılmasını isteyebilecektir. Üst ve astlar
arasındaki fikir ayrılıkları da çatışmaya neden olan bir başka etkendir. Örgüt içinde
birey ve grupların çeşitli uyaranları farklı şekilde algılamaları da çatışmaya neden
olan faktörlerdendir (Sütlü, 2007, 9).
2.3.2.5. Yönetsel Sorunlar
Yönetsel sorunlar, örgüsel çatışmaların yaşanmasında etkili olan önemli
unsurlardan biridir. Örgüt içinde bireylerin görev ve sorumluluklarının tam ve açık
bir biçimde belirlenmemesi, yetki sınırlarının belirsiz olması, ast-üst ilişkilerindeki
düzensizlikler vb. durumlar yönetsel sorun olarak nitelendirilmektedir. Üstesinden
gelinemeyen bu gibi etkenlerin yarattığı sorunlar, örgütsel çatışmaların yaşanmasında
etkili olmaktadır.
Birden fazla bireyin yâda grubun aynı konuyla ilgilenmesi durumunda, işle
ilgili konumda belirsizliğin giderilememesi yönetsel bir sorun olarak örgütsel
çatışmaya yol açmaktadır. Dolayısıyla burada önemli olan, örgütün belirsizlik
ortamından uzak tutulması gerektiğidir (Koçel, 2003, 670).
10
2.3.2.6. Yöneticilik Tarzı
Her yöneticinin kendine has bir yönetim tarzı olabilir. Eğer yönetici ile astları
arasında bu biçimin algılanması konusunda farklılıklar varsa bu çatışmaya neden
olabilir. Onun için bir yöneticinin bir örgüte geldiğinde ilk yapması gereken
şeylerden birisi, astlarına kendi yönetim anlayışını açıklamaktır. Belli bir yöneticiyle
çalışan astlar belli bir zaman sonra yöneticinin çeşitli konulardaki görüşlerini ve
karar alma yöntemlerini öğrendiklerinden en az çatışma ile işlerini yürütmeye
çalışırlar. Yöneticilik biçimini bilmeyen bir yöneticiyle çalışmak çatışma durumlarını
bütün iyi niyetli çalışmaya rağmen arttırabilir (Eren, 2001, 534).
2.3.3. İletişimle ilgili Sebepler
Bireyler arasında iletişimde yaşanan sorunlar, örgütsel çatışmaların önemli bir
nedenini oluşturmaktadır. Sağlıklı bir iletişimin olmayışı, görev ve sorumlulukların
yeterince
anlaşılmasını
güçleştirmekte
ve
beklentilerin
gerçekleştirilmesini
engellemektedir. Örgütsel çatışmaya yol açan iletişimle ilgili etkenler olarak, bilgi
alışverişinde aksaklıklar, iletişim kanallarındaki sorunlar ve anlam karmaşası
gösterilmektedir.
Örgütün işleyişi ile ilgili kararlar, genellikle örgütün üst kademesinde
bulunan yöneticiler tarafından alınır. Örgütün alt kademesinde bulunan personelin,
alınan bu kararlara karşı fikir bildirme ve açıklama getirme yetkileri yoktur. Bu
açıdan bakıldığında, mesajlar, örgütün tepesinden aşağıya doğru tek yönlü iletişim
şeklinde ulaştırılır. Hâlbuki alt kademelerde çalışan personelin alınan kararlarla ilgili
söz söyleme haklarının olması gerekir. İletişim süresince çift yönlü bilgi akışının
sağlanamaması sonucu oluşacak tek yönlü iletişim çatışmanın temel kaynağını
oluşturur.
Örgüt birimleri arasında günlük bilgi akışını sağlayan iletişimde aksamalar,
amaçların bütün birimlere iyi anlatılamamasına bu da birimler arasında farklılaşma
ve değişik değer yargıları oluşmasına neden olarak çatışmalara neden olur (Güzel,
2010, 15).
11
2.4. Örgütsel Çatışma Türleri
Örgütsel çatışma kavramının türlerine, çeşitli kaynaklarda, benzerlikleri
bulunmakla birlikte, bazı farklılıkları da içerecek şekilde yer verilmektedir. Koçel,
örgütsel çatışma kavramını işlevsellikleri, ortaya çıkma şekilleri, tarafları, örgüt
içindeki yerleri bakımından ve diğer çatışmalar olmak üzere dört türde ele almıştır
(Koçel, 2003, 665). Koçel’in belirttiği örgütsel çatışma türleri, konunun
anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla öncelikle tablo halinde gösterilmiştir.
Tablo 2. 1. Örgütsel Çatışma Türleri
ÖRGÜTSEL ÇATIŞMA TÜRLERİ
Tarafları Bakımından Örgütsel
Çatışmalar
Çatışmanın Örgüt İçindeki
Yerine Göre Sınıflandırma
Niteliğine Göre Çatışmalar
Ortaya Çıkma Şekilleri
Bakımından Örgütsel Çatışmalar
Bireysel Çatışmalar
Bireyler Arasındaki Çatışmalar
Bireyler ile Gruplar Arasındaki
Çatışmalar
Gruplar Arasındaki Çatışmalar
Örgütler Arasındaki Çatışmalar
Dikey Çatışmalar
Yatay Çatışmalar
Fonksiyonel Çatışmalar
Fonksiyonel Olmayan Çatışmalar
Potansiyel Çatışmalar
Algılanan Çatışmalar
Hissedilen Çatışmalar
Açık Çatışmalar
2.4.1. Çatışmaya Taraf Olanlarla İlgili Sınıflandırma
Örgütsel çatışma kavramının bir diğer ele alınış şekli ise, tarafları bakımından
örgütsel çatışmalardır. Bu üçüncü tür örgütsel çatışma şekline, bireysel çatışmalar,
bireyler arası çatışmalar, bireyler ile gruplar arası çatışmalar, gruplar arası çatışmalar
ve örgütler arası çatışmalar olmak üzere beş alt tür olarak yer verilmektedir (Koçel,
2003, 666).
12
2.4.1.1. Bireysel Çatışmalar
Kişinin kendi içinde bir çatışma yaşaması; karar vermede, hareket tarzını
seçmede ya da herhangi bir fiili yerine getirmede zorlanmasını ifade eder. Bireyin
karar alternatifleri arasında seçim yapamaması, karar vermekte güçlük çekmesi
sonucu ortaya çıkan çatışmadır. Kişisel çatışma, istenen birden çok eşdeğer nesneden
ya da istenmeyen birden çok eşdeğer nesneden birini; istenen dururken istenmeyen
eşdeğer nesnelerden birini seçmek zorunda kalındığında ortaya çıkan ikircikliktir. Bu
tür çatışma bireyin gerçekleştirdiği faaliyetler ile ilgilidir.
Bireyin kendi içindeki çatışma, kendisinden ne beklendiğini bilemediği, ya da
aynı anda farklı ve çelişkili şeyler beklendiği veya yapabileceğinden daha fazlasının
beklendiği (aşırı rol yükleme) durumlarında ortaya çıkar. Çatışma belirsizlikten
doğuyorsa,
kişi
karşılaştığı
sorun
durumunda,
geçmiş
deneyimlerinden
yararlanabiliyorsa çatışma ihtimali azalacaktır. Diğer yandan sorun fazla karmaşık
değilse aynı şekilde çatışma ihtimali düşük olacaktır (Güzel, 2010, 21).
2.4.1.2. Bireyler Arası Çatışmalar
Bireylerarası çatışmayı çözmede sonuçlarına dayalı olarak dört stratejinin var
olduğu görülmektedir (Çolak, 2007, 46-47):
a. Kaybedelim - Kaybedin Stratejisi: Bu strateji sonuçları nedeniyle hiçbir
kimseyi tatmin etmez.
b. Kazanalım - Kazanın Stratejisi: Çatışmayı çözümlemede birey ve örgüt
açısından en uygun yaklaşım olarak, kazanalım-kazanın stratejisi göze
çarpmaktadır. Enerji ve yaratıcılık karşı tarafa zarar vermekten çok,
sorunların çözümüne yönelmiştir. Çatışma durumunda olan tarafların
ihtiyaçları tatmin edilmiş ve her iki tarafta bunun olumlu sonuçlarını
almaktadırlar.
c. Kazanalım - Kaybedin stratejisi: Bu tür bir strateji rekabetin yoğun olduğu
toplumlarda doğa1 bir strateji olarak görülebilir. Çatışma durumunda
13
taraflardan biri kazanmak için elindeki güçleri en etkin bir biçimde
kullanırken, karşı tarafın yenilmesini içtenlikle istemektedir.
d. Kazan - Kazan Stratejisi: Çatışmalar genellikle bir tarafın kaybetmesiyle
sonuçlanır. Ancak unutulmamalıdır ki bu durumların bir çoğunda tarafların
hepsi kazanabilir. Köklü alışkanlıkların yeniden ele alınması, olumlu bakış
açısı, yapıcı motivasyon, dürüst bilgi paylaşımı ve güven içeren yeni bir
çatışma yönetimi yaklaşımı ile başarılı bir kazan-kazan davranışı ortaya çıkar.
Bu durum çatışmaların olumlu etkilerinin görüldüğü durumdur.
2.4.1.3. Bireyler ve Gruplar Arasındaki Çatışmalar
Örgütsel çatışmanın, tarafları bakımından bir diğer ele alınış şekli ise, bireyler
ile gruplar arasında meydana gelen çatışmalardır. İhtiyaçlar, beklentiler, amaçlar vb.
konularda gruplar ile kişiler arasında uyuşmazlık olduğunda bu tip çatışmalar ortaya
çıkabilmektedir.
Grupların, bireyleri belli kuralları kabul edip uygulamaları için zorlamaları da
çatışmalara neden olmaktadır. Ayrıca, bireylerin grup çıkarlarını benimsememesi de
böyle bir çatışmanın yaşanmasına zemin hazırlamaktadır. Bunda bireylerin gruptan
beklentileri ile grubun bireylerden beklentileri arasındaki farklılıklar etkili
olmaktadır (Koçel, 2003, 668).
Bireyler ile grup arasındaki uyuşmazlık, farklılık ve anlaşmazlık gibi
olumsuzlukların giderilememesi durumunda grup içinde sorunlar artmakta ve yapısal
olarak grubun çözülmesi gerçekleşmektedir. Böyle bir ortamda ise, güven duygusu
kaybolmakta ve grup dış etkiler karşısında savunmasız kalmaktadır. Bununla birlikte
işbirlikçi çalışma anlayışının azalması da söz konusu olmakta ve grup ile bireyler
arasında ayrışmaların olumsuz etkisi örgüt geneline yayılmaktadır.
2.4.1.4. Gruplar Arası Çatışmalar
Örgütlerde bulunan grupların içinde yer alan üyelerle grup arasında bir
uyumsuzluk olması halinde ortaya çıkan çatışma grup içi çatışmadır. Gruplar arası
14
çatışmalar ise aynı bölüm yöneticisine bağlı olan grupların birbirleri ile mücadeleye
girmeleri sonucu ortaya çıkmaktadır. En çok rastlanan çatışma tipi budur ve yönetimi
de zordur. Yönetici hakem rolü izlese bile bu durum grupların hoşuna gitmezse
örgütün geneli etkilenebilir. Sosyal örgütlerde çatışmanın birçok örnekleri
yaşanmaktadır. Örneğin, pazarlama ve satış bölümlerindeki sorumlular çeşitli
mamuller satmak ve sürekli değişen mamul karması oluşturmak isterler. Öte yandan
imalat bölümündekiler daha az mamulü daha çok miktarlarda üretmek isterler.
Çünkü bu anlayış yaşamlarını kolaylaştıracaktır. Örgütler çatışmaya karşın
yaşamışlar ve yaşayacak ve gelişeceklerdir. Gruplar, çatışmayı yaşayacak ve
çatışmayı yönetmeyi öğreneceklerdir ve öğrenmek zorundadırlar. Örgütlerin temel
taşı olan grupları tanımak ve yaşadıkları sorunları öğrenmek yoluyla yaşam
kolaylaşır. Bireyler, gruplar, örgütler yarınlarına güvenle bakarlar. Gruplar arası
çatışmanın azaltılmasında farklı yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin başarılı
olabilmesinin temelinde örgütün yeniden tasarlanması yatmaktadır Çatışmaya neden
olan sorun birden fazla birimi ilgilendirse de sorunun çözümünü bir grup bulmaktadır
(Dişbudak, 2011, 13).
2.4.1.5. Örgütler Arası Çatışmalar
Örgüt içindeki gruplar arası çatışma olgusu birçok bakımlardan kurumlar
arası çatışmadan ayrılamaz. Bir ekonomik sistem içinde açık sistem olan kurumların
birbirleriyle çatışma içine girmeleri kaçınılmazdır. Rekabet, işletme-sendika
çatışmaları bunlara örnek gösterilebilir. Çatışma yazını, genellikle kurumlar arası
çatışma nedenleri üzerinde durmaktan çok bunların çözüm yolları üzerinde
odaklanmış ve pazarlık yöntemi (kimin ne kadar kazanacağı) temel tutum olarak
önerilmiştir.
Burada bir örgütün kendi dışında bulunan diğer örgütlerle olan çatışmaları
söz konusudur. İki rakip işletmenin birbiriyle çatışması ya da bir işçi sendikası ile bir
işletmenin uyguladığı çeşitli personel politikaları yüzünden görüş ayrılıklarına
düşmeleri bu tarz çatışmalara örnektir (Eren, 2001: 552).
15
2.4.2. Çatışmanın Örgüt İçindeki Yerine Göre Sınıflandırma
Örgütsel çatışmalar, örgüt içinde birbirinden farklı veya birbirine benzer
mevkilerde çalışan bireyler arasındaki anlaşmazlık, uyuşmazlık veya farklılık gibi
nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Örgüt içindeki yerleri bakımından örgütsel
çatışmalar olarak yapılan bu ayrıma göre yatay çatışma ve dikey çatışma olmak üzere
iki alt tür ele alınmaktadır (Şamdan, 2008).
2.4.2.1. Dikey Çatışmalar
Dikey çatışma, örgüt içerisinde ast-üst durumundaki kişi ya da kademeler
arasında ortaya çıkan bir çatışma türü olarak ifade edilebilir (Şimşek, 2003: 285).
Çatışmanın kurum içindeki yer ve seviyesi onun dikey ya da yatay bir çatışma olup
olmadığını belirler. Dikey çatışma, bir örgütte ast-üst durumundaki kişi veya
basamaklar arasında gerçekleşir. Üstlerin astları çok sıkı biçimde kontrol etmek
istediklerinde ve astların da bu duruma direnç gösterdiklerinde ortaya çıkar. Dikey
çatışma, yetersiz iletişimden, amaç çatışmasından, bilgi ve değerlerle ilgili
uyuşmazlıklardan, çalışanın performansıyla ilgili sorunlardan vb. doğabilir (Güzel,
2010, 26).
2.4.2.2. Yatay Çatışmalar
Aynı hiyerarşik düzeyde bulunan kişi veya kademeler arasında yaşanan
çatışmalardır. Çalışma arkadaşları arasında yaşanan veya bir işletmenin üretim ve
satış bölümleri arasında yaşanan çatışmalar, yatay çatışmalardır. Bu tür çatışmalar,
amaç uyumsuzluklarından, kıt kaynaklardan ve kişiler arası ilişki problemlerinden
kaynaklanmaktadır. Yatay iletişimin az olması, bölümler arası ortaya çıkan
sorunların çözümlenmesi, koordinasyonun sağlanması veya örgütsel işleyişin
hızlandırılmasını engeller (Çolak, 2007, 44).
2.4.3. Niteliğine Göre Çatışmalar
Niteliğine göre çatışmalar fonksiyonel ve fonksiyonel olmayan çatışmalar
olmak üzere iki ayrı bölümde incelenmektedir.
16
2.4.3.1. Fonksiyonel Çatışmalar
Fonksiyonel olan çatışmalar, amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesine katkıda
bulunan çatışmalardır. Bu tür çatışmalar organizasyondaki farklı sorunların ortaya
çıkmasını ve yöneticilerin dikkatine sunmayı sağlar. Ayrıca örgüte canlılık
kazandıracak yeniliklerin ve değişimlerin gerçekleştirilmesini kolaylaştırır (Sütlü,
2007, 21).
2.4.3.2. Fonksiyonel Olmayan Çatışmalar
Fonksiyonel olmayan çatışmalar ise; örgütü amaçlarına ulaşmaktan alıkoyan
veya bu amaçlara ulaşmaya katkı sağlamayan çatışmalardır. Bu açıdan bir çatışmanın
fonksiyonel olup olmaması yönetimin çatışma sürecini değerlendiriş tarzına bağlıdır
(Sütlü, 2007, 21).
2.4.4. Ortaya Çıkma Şekilleri Bakımından Örgütsel Çatışmalar
Literatürde yer alan bir başka örgütsel çatışma ayrımı ise, ortaya çıkma
şekilleri bakımından örgütsel çatışmalardır. Bu tür çatışmalar, potansiyel çatışmalar,
algılanan çatışmalar, hissedilen çatışmalar ve açık çatışmalar olmak üzere dört alt
başlıkta incelenmektedir (Koçel, 2003, 666).
2.4.4.1. Potansiyel Çatışmalar
Örgüt içindeki sınırlı kaynaklar için rekabet, gruplar ve bireyler arasındaki
amaç farklılıkları, işlevsel bağımlılık, yetersiz bilgi alışverişi gibi durumlar
potansiyel çatışma için zemin hazırlarlar.
2.4.4.2. Algılanan Çatışmalar
Algılama; fiziksel bir objenin veya bir durumun içsel dürtüler veya çevresel
uyarıcılar, önceden edinilmiş deneyimler ve tutumlar göz önüne alınarak kavranması
17
sürecidir. Algılanan çatışmada tarafların birbirlerini yanlış anlamalarıyla ortaya çıkan
bir durum vardır. Algılama farklılıklarıyla ortaya çıkan bir çatışma türüdür.
2.4.4.3. Hissedilen Çatışmalar
Hissedilen çatışma, çatışma halindeki tarafların olaylar karşısındaki hislerini
ifade etmektedir. Örneğin, taraflar kızgın, kırgın, endişeli ya da patlamaya hazır
olabilir. Bu çatışma türünde birey ya da gruplar açık bir şekilde çatışmaya girmezler.
2.4.4.4. Açık Çatışmalar
Çatışma durumunun fiilen ortaya çıkması durumunu anlatır. Burada söz veya
eylemsel olarak güce dayalı bir çatışma söz konusudur.
2.5. Çatışma Süreci
Örgütlerde çatışma Robbins'e göre, bir süreç olarak ele alındığında;
potansiyel uyuşmazlıklar, kavrama ve kişiselleştirme, davranış ve sonuçlar olarak 4
aşamada gelişir:
Şekil 2. 3. Çatışma Sürecinin İşleyişi
18
2.5.1. Potansiyel Muhalefet Aşaması
Çatışma sürecinin işleyişinde, potansiyel muhalefet olarak adlandırılan birinci
aşamada, en az birinin var olması durumunda çatışmaya yol açabilecek üç koşul söz
konudur. Bunlar; iletişim, yapı ve kişisel değişkenler şeklinde sıralanmaktadır.
İletişim, bilginin yeterli düzeyde olmayışı, iletilerin doğru anlaşılmaması ve anlamsal
güçlük çekilmesi gibi nedenlerden dolayı çatışmaya neden olabilen bir koşuldur.
Yapı ise, bir diğer koşul olarak örgütün aşırı büyüklüğü, faaliyetlerin tekdüzeliği,
kısıtlayıcı liderlik, bencil ödül sistemi gibi sorunları barındırdığından çatışmaya
neden olabilmektedir. Bu aşamada, çatışma yaşanmasına neden olabilen koşullardan
sonuncusu ise kişisel değişkenlerdir. Kişisel değişkenler, bireylerin birbirinden farklı
kişilik özellikleri, değer yargıları, amaçlar vb. farklılıklardan dolayı çatışmaya yol
açan bir diğer koşul olarak belirtilmektedir. Bu koşullar, doğrudan çatışmaya neden
olmamakta, fakat çatışmaların yaşanması olasılığını artırmaktadır. (Robbins, 1991,
226-229).
2.5.2. Kavrama-Kişiselleştirme Aşaması
Kavrama-kişiselleştirme aşaması, çatışma sürecinin işleyişinde ikinci aşama
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu aşamada, bireylerin potansiyel muhalefet
aşamasındaki koşulları algılayıp, karşı tarafa bir tepki göstermesiyle çatışma
yaşanması söz konusu olmaktadır. Ancak, bu aşamada, bireylerin hislerine hakim
olması, tepkilerini gizlemesi yada sakinlikleri nedeniyle çatışmaların yaşanması
olasılığı azalmaktadır. Aksi bir durumda ise, bireyler birbirlerine karşı tepkilerini
kızgınlık, engelleme, muhalefet etme gibi değişik şekillerde göstermekte ve sorunlar
çatışmaya dönüşmektedir (Robbins, 1991, 229).
2.5.3. Davranış Aşaması
Bireylerin, birbirlerinin hareketlerini kısıtlayıcı ve amaçlarına ulaşmayı
engelleyici faaliyetlerde bulunması, çatışma sürecinin üçüncü aşaması olan davranış
aşamasına geçildiğini göstermektedir. Davranış aşamasının en belirgin özelliği
bireylerin faaliyetlerinin bilinçli olmasıdır. Bu aşamada çatışma, açıkça ortaya
çıkmaktadır (Robbins, 1991, 229).
19
Şekil 2. 4. Çatışma Sürecinde Davranış Tarzları
Şekilde de görüldüğü gibi, davranış aşamasında, işbirlikçi olmayan ve iddialı
bir yaklaşımı benimseyen çatışma tarafları, rekabetçi davranış tarzını uygulamakta ve
üstünlüklerini korumayı amaçlamaktadır. Faaliyetlerine işbirlikçi ve iddialı bir
yaklaşımla yön veren çatışma tarafları ise, çatışmanın karşı tarafıyla ortaklaşa
hareket etmektedir, yani işbirliği tarzını model almaktadır. Bir diğer davranış tarzı
olan kaçınma, çatışmanın diğer tarafına karşı üstünlüğü bulunmayan, iddiasız olan ve
işbirlikçi bir anlayışta olmayan, çatışma taraflarınca benimsenmektedir. Uyum tarzı,
iddiasız bir konumda bulunan fakat, çatışmanın diğer tarafıyla işbirliği yaparak
uygulanan bir davranış tarzıdır. Çatışma sürecinde, taraflarca benimsenebilen son bir
davranış tarzı da, uzlaşmacı tarzdır. Bu davranış tarzı, çatışmada bütün tarafların
karşılıklı anlayışla ortaklaşa hareket etmesi şeklinde kendini göstermektedir.
2.5.4. Sonuç Aşaması
İlk iki aşama sonrası açıkça bir çatışmaya dönüşen davranışlar, iki şekilde
değerlendirilmekte ve sonuca bağlanmaktadır. Son aşamada, çatışmaların performans
artırıcı bir etkide bulunduğu anlaşılmışsa, bu tür sonuçlar işlevsel sonuç olarak
adlandırılmaktadır. Ancak, sonuç aşamasında eldeki veriler, performansın düşüş
gösterdiğini belirtiyorsa, bu gibi sonuçlar işlevsel olmayan sonuç olarak ifade
edilmektedir (Robbins, 1991, 233-235).
20
2.6. Çatışma Yönetimi
Çatışma yönetimi, uzlaşmazlığı belirli bir yönde sonuca yöneltebilmek için
çatışmaya taraf olanların ya da üçüncü bir tarafın bir dizi eylemde ve karşı eylem de
bulunmasıdır. Burada atılan adımlar sonunda elde edilecek sonuç olumlu, barışçıl ve
uzlaşmacı olabileceği gibi karşı tarafa üstünlük kurmaya yönelik de olabilir.
Çatışmayı çözümleme ise çatışma yönetiminden faklı olarak çatışmanın taraflar
arasında uzlaşma ya da anlaşma ile sonuçlanmasını içerir. Çatışmayı çözümleme
sürecinde aşamalar çeşitli kaynaklarda farklı biçimlerde sıralanmakla birlikte genel
olarak aşağıda da belirlenen eylem basamakları önerilebilir (Dişbudak, 2011, 36):
1. Kızgınlığı kontrol altına almak: Taraflar sağlıklı düşünemeyecek kadar
kızgın ise ve duygularını kontrol edemiyorsa uzlaşma sağlanamaz.
2. Karşı tarafa yaklaşmadan önce bir kez daha düşünmek: Çatışma durumu
iki tarafı da nasıl etkilemektedir? Çatışmada iki taraf için de çıkarlar ve
değerler nelerdir? Taraflardan birinin diğerine ilişkin önyargıları ve
varsayımları nelerdir? Söz konusu çatışma durumunu yönetmede en iyi
yaklaşım nedir? İşbirliği yapılacaksa, bunu başlatmak için en uygun yer ve
zaman nedir? Gibi sorulara anlamlı bir biçimde cevap bulmak çatışma
yönetiminde esastır.
3. Olumlu bir hava oluşturmak: Karşı tarafı uzlaşmaya-konuşmaya davet
etmek, iyi niyet taşıdığını karşı tarafa göstermek, karşı tarafı dikkate
aldığınızı ve önemsediğinizi göstermek gibi hususları içermektedir.
4. Temel bazı kurallara dikkat etmek: Karşı tarafı dikkatle dinlemek ve
sözünü kesmemek, durumu iyileştirmek için çalışmak, sakinliği korumak gibi
davranışları gerektiren bir dizi kuralları içermektedir.
5. Sorunu tartışarak tanımlamak: Taraf için önemli olan hususları ortaya
koymak ve duyguları paylaşmak esastır. Yine bu süreç; etkili konuşmak ve
dinlemek, gereksinim ve çıkarları belirlemek, gerekiyorsa değerleri,
varsayımları ve kaygıları paylaşmak, ortaya çıkan yeni algı ve anlayışı
gözden geçirmek hususlarında dikkat edilmeyi içerir.
6. Olası çözümler için beyin fırtınası yapmak: Tarafların gereksinim ve
çıkarlarının tatmin olabilmesi için düşünceleri açıkça ortaya koymak,
21
düşüncelere açık olmak, sen yerine daima biz sözcüğünün kullanılmasında
duyarlık göstermek gibi konuları içeren bir süreçtir.
7. Olası çözümleri değerlendirmek ve uygun çözümleri belirlemek:
Geliştirilecek çözümlerde; her iki taraf için de kabul edilebilirlik, gerçekçi ve
gerçekleştirilebilir olmaları, belirli ve dengeli olmaları esasları dikkate
alınırsa çözümler için ana hususlar belirlenmiş olunur.
8. Çözümlerin işlerliğini izlemek: Belirli bir süre sonra çözümlerin işleyip
işlemediğini kontrol etmek, işlemiyorsa yukarda sayılan basamakları
tekrarlayarak yeniden gözden geçirmek işletmede çıkabilecek çatışmaların
örgüt amaçları çerçevesinde yönetilmesini kolaylaştıracaktır.
2.7. Çatışmalarla Başa Çıkma Yöntemleri
Çatışmaların çözümünde birden fazla yöntem uygulanmaktadır. Ancak hangi
çatışmada hangi yöntemin uygulanacağı, çatışmanın iyi bir şekilde analiz edilmesini
gerektirir. Analiz ederken şu sorulara yanıt aranması gerekir (Dişbudak, 2011, 39):
1) Çatışmanın nedeni olan anlaşmazlığın ortaya çıkış sebebi nedir?
2) Çatışma kimleri kapsamaktadır?
3) Anlaşmazlığı başlatan gizli nedenler nelerdir?
4) Çatışma hangi evrededir?
5) Çatışma nasıl bir gelişim göstermiştir?
6) Taraflar çatışmanın çözümüne ilişkin nasıl bir tutum sergilemektedirler?
7) Çatışmanın büyümesi ihtimali söz konusu ise bu duruma neden olan faktörler
nelerdir?
8) Olası bir çözüm sonucunda hangi tarafın ne tür bir kazancı ve kaybı
olacaktır?
9) Birden fazla çözüm seçeneği var mıdır?
10) Örgütsel koşullar için hangi çözüm yöntemi uygundur?
Çatışmalarla başa çıkmada genellikle şu yöntemler kullanılır:
22
2.7.1. Hâkimiyet ve Baskı
Çatışan taraflardan birinin, kendisinin nispeten daha güçlü olduğuna inanarak
kendi çözüm yollarını diğer tarafa kabul ettirme çabasıdır. Bu çatışma sonucunda
(sindirilen taraf) işi yavaşlatma, dikkatsizlik, hataların artması ortaya çıkar, işbirliği
azalır ve üretimin etkinliği düşer. Astları ile anlaşmazlık içinde olan bir üst'ün
kendini haklı çıkarma ve karşısındakini ezmesi için çatışma durumunu bir kazanma
kaybetme mücadelesine çevirmesi ve sonuçta gücünü kullanarak kendini haklı
çıkarması baskı yönetimidir. Yöneticinin bu yola sık sık başvurması sonucunda,
personel üzerinde motivasyon ve moral bozukluğu oluşabilir. Bu yöntem örgütlerde
çatışmayı gideren bir yöntem olmasına rağmen, etkisi uzun süreli değildir. Çünkü
burada güç kullanılarak davranışların bastırılması söz konusudur (Dişbudak, 2011,
41).
2.7.2. Uzlaşma
Uzlaşma yöntemi, çatışma içinde bulunan tarafların kendi istek ve
amaçlarından fedakârlıkta bulunmalarım içerir. Bu yöntemde kazanan veya kaybeden
taraf yoktur. Çatışma içinde bulunan taraflar, verebilecekleri bedeli verip,
alabilecekleri avantajları aldıklarına karar verdikleri zaman çatışma çözülmüş ya da
bastırılmış olur. Uzlaşma yöntemi çatışmayı tam anlamıyla çözmeyip, tarafların belli
bir zaman sonra çatışma ortamına girmelerine yol açabilir. Bu yöntemde orta noktada
anlaşmaya varan taraflar açısında kazanma ya da kaybetme söz konusu olmadığı için,
bu yöntemle taraflarca ulaşılan çözüm iki tarafın birlikte yaşamalarına olanak
verecek kadar çatışmanın bulunduğu ortalama bir çözümdür (Sütlü, 2007, 36).
2.7.3. Problem Çözme
Yönetici çatışan tarafları yüz yüze getirerek kendisinin de katkısı ile konunun
açık olarak ve ayrıntılı bir biçimde tartışılmasını sağlar. Taraflar bir anlaşmaya
varıncaya kadar bu tür açık tartışmalar devam eder. Özellikle haberleşme ve bilgi
eksikliğinden kaynaklanan çatışmalar için bu yol etkilidir. Ancak tarafların çok farklı
değer yargılarına sahip oldukları durumlarda bu yolun sonuç vereceği şüphelidir. Bu
stratejinin diğerlerinden ayırıcı öğeleri karşılaşma ve problem çözmedir. Tarafların
23
bir araya gelerek açık bir iletişimle yanlış anlaşılmalar ortadan kaldırılır ve
çatışmanın gerçek nedenleri irdelenir karşılıklı güven ve açıklığın hâkim olduğu bir
iletişim, problem çözmenin ön koşulu olarak kabul edilir (Dişbudak, 2011, 46).
2.7.4. Uyma
Uyma, husumet ve iş ilişkilerindeki olumsuz gelişmeleri önleyici etkin bir
yaklaşım olabilir. Fakat çatışma kaynağının görev başarısı ile doğrudan ilişkisi
olmaması gerekir. Örneğin, iki kişinin politik inanç, dinsel kanaatleri ve ahlak
değerleri farklı olursa ve bu farklılıklar üzerinde çoğu kez tartışmaya giriyorlarsa, bu
konuları konuşmamak daha anlamlı olur. Fakat çekilme etkin sonuçlar oluşturduğu
gibi uymanın etkinliğini, eşgüdüm sorunlarına ve ortak başarı konularındaki
sorunları sürekli karşılıklı görüşmeyi önlemek anlayışı, önemli ölçüde azaltacaktır
(Çolak, 2007, 65-66).
2.7.5. Kaçınma
Örgütsel
çatışmaların
çözümlenmesi
amacıyla
kaçınma-bağlanmama
yöntemini uygulayan yöneticiler, daha büyük risklerle karşılaşmamak için çatışmaya
müdahale etmemeyi tercih etmektedir. Çünkü bu yöntemin uygulandığı örgütlerde
çatışmaların kendiliğinden son bulacağı düşünülmektedir. Ancak, kimi zaman da
çatışmalara müdahale edilmemesi daha büyük çapta çatışmaların yaşanmasına neden
olmaktadır.
Örgüt içinde önemsiz çatışmaların yaşandığı durumlarda başvurulabilen
kaçınma-bağlanmama yönteminde, çatışmaların çözümlenmesi amacıyla, verilecek
kararların geciktirilmesi söz konusu olmaktadır. Ayrıca, bu yöntem uzun süreli
kullanıldığında çatışmalara süreklilik kazandırmakta ve örgütsel faaliyetler kesintiye
uğramaktadır. Diğer bir deyişle bu yöntem geçici çözüm üretmektedir (Koçel,
2003:674).
2.7.6. Üçüncü Kişinin Müdahalesi - Hakeme Başvurma
Örgütsel
çatışmaya
neden
olan
taraflar,
kendi
aralarında
anlaşma
sağlayamazlarsa, çatışmaya taraf olmamış üçüncü bir kişinin yardımıyla çözüme
24
ulaşmaya çalışmaktadır. Hakeme başvura olarak adlandırılan bu yöntemde, üçüncü
taraf (hakem), çatışmanın her iki tarafının da üstü konumundadır. Burada hakem
rolünü bir grup da üstlenebilmektedir. Nesnelliğine güvenilen hakemler, çatışmanın
taraflarını dinleyerek bir değerlendirme yapmakta ve kararını vermektedir. Buchanan
ve Huczynski, hakeme başvurma yönteminin, uzlaştırma yönteminden beklenen
çözümlerin sağlanamaması durumunda kullanılabileceğini belirtmektedir. Bu
yöntemin gönüllü ya da zorunlu olarak uygulanabileceğini ifade eden Buchanan ve
Huczynski’nin, mahkemedeki çözüm arayışına benzettiği hakeme başvurma
yönteminde, hakem rolündeki birey ya da grup, çatışmanın bütün tarafları için
bağlayıcı çözümler üretmeye çalışmaktadır ve dolayısıyla çatışma tarafları alınan
kararlara uymakla yükümlüdür (Şamdan, 2008, 49).
2.7.7. Örgütsel Önlemler Alma
Bu yöntemde ya çatışan tarafların görev, yetki ve sorumlulukları yeniden
belirlenerek karşılıklı ilişkileri azaltılmakta ya da çatışan tarafların görev yerleri
değiştirilerek birbirlerini görme ve iş ilişkilerinde bulunma olanakları ellerinden
alınmaktadır. Birinci yöntemde görev tanımlarını gözden geçirme çatışmayı
azaltacak nitelikte bir reorganizasyona gitme söz konusudur. İkinci yöntemde ise
çalışanların görev yerleri değiştirilmekte ve örgüt yapısında herhangi bir değişiklik
yapılmadan sadece kadrolamada görev veya rollerde değişmeler yapılmaktadır
(Sütlü, 2007, 42).
2.7.8. Kaynakların Arttırılması
İktisadi bir varlık olan örgütlerde kaynaklar, her zaman istenildiği ölçüde
kullanılamamaktadır. Örgütlerin kaynakları çoğu zaman kıttır. Böyle durumlarda,
gerek finansal açıdan, gerekse insan kaynakları, hammadde vb. kaynaklar açısından,
yetersizlik söz konusu olduğunda, paylaşılamayan kaynaklar nedeniyle örgütte
çatışma ortamı belirmektedir.
Örgütün elinde bulundurduğu kaynakların yetersizliği söz konusu olduğunda,
kaynaklar artırılarak örgütsel çatışmanın tarafı olan birey, grup ya da bölümlerin
ihtiyaçları karşılandığından çatışma çözüme kavuşturulmuş olmaktadır. Aksi halde,
25
her birey, grup ya da bölüm kaynaklardan kendi menfaatleri doğrultusunda
yararlanmaya çalışmakta ve kaynakların paylaşımı sorunu örgütsel bir çatışmaya
dönüşmektedir (Şamdan, 2008, 48-49).
2.7.9. Üst Hedefler Belirleme
Sorun çözmenin geliştirilmiş şekli ya da tamamlayıcısı olarak düşünülür. Üst
hedef çatışan tarafların tek tek sahip oldukları hedeflerden üstün bir niteliğe sahiptir
ve ulaşılması için, tarafların kendi örgütsel hedeflerini bir kenara bırakmalarını
gerektirir. Üst hedefler oluşturma yönteminin uygulanması, ortak bir hedefin
tanımlanması ve çatışan tarafların bu hedefe diğer tarafın yardımı olmaksızın
ulaşamayacaklarını görmesi ile başlar. Bunun sonucunda, çatışan taraflar, hedefi elde
etmek için işbirliğine giderler. Üst hedefler oluşturma, sorun çözme ile birlikte en
etkin çatışma çözüm yöntemlerinden biri olmakla birlikte her çatışmalı durumda
başvurulacak bir önlem değildir. Özellikle çatışmaların kıt kaynaklara da-yandığı ve
taraflardan birinin kazancının diğerinin kaybına neden olduğu durumlarda, çözüm
sağlamayacaktır. İletişim bozukluklarından doğan çatışmalarda etkindir (Dişbudak,
2011, 47).
2.7.10. Oylama Yöntemi
Çatışmaya taraf olanlar bir topluluk önünde bir araya getirilerek fikirlerini
açıklamalarına fırsat verilir. Sonra da tarafları dinleyen topluluk arasında oylama
yapılır ve oylamada çoğunluğun kararı uygulanır. Bu yöntemin başarılı olabilmesi
için, karar verecek olan topluluğun objektif hareket edeceğine çatışmanın her iki
tarafının da inanması ön şarttır. Bu yöntemde, oylamada görevli bulunan topluluk
sorunların çözümünde nesnel (objektif) davranamayacağı gibi söz konusu sorunlara
gereken önemi de vermeyebilir ve duygusal davranabilir. Bu nedenle, çözüm bazen
kuruluşun yararına gerçekleşmeyebilir (Sütlü, 2007, 43).
2.7.11. Meşgul Etme Yöntemi
Örgütsel çatışmaları çözümleyici yöntemlerden bir diğeri olan meşgul etme
yönteminin temeli, çatışmaya taraf olan bireylerin her anını bir işle ilgilenerek
26
geçirmesine dayanmaktadır. Eren’e göre, taraflara mevcut işlerinin yanı sıra fazladan
iş
verip
boş
vakit
kalmayacak
şekilde
onları
çalıştırarak
çatışmalar
çözümlenebilmektedir. Ancak, bu yöntem kalıcı çözümler ortaya koyamamakta ve
çatışmaların tamamen ortadan kaldırılması söz konusu olmamaktadır. Örgüt
çalışanlarının çatışma ortamından uzak kalmasını sağlamaya yönelik olan bu yöntem,
örgütsel çatışmanın şiddetinin azaltılmasına yardımcı olmaktadır. Kısa süreli bir
çözüm getiren meşgul etme yöntemini uygulayan yöneticiler, çatışmaları kabul
edilebilir bir düzeye getirmeyi amaçlamaktadır (Şamdan, 2008, 49-50).
2.8. Örgüt ve Birey Açısından Çatışmanın Sonuçları
Örgütlerde yaşanan çatışmaların hem örgüt hem de birey üzerinde bir takım
etkileri bulunmaktadır. Bu etkiler olumlu ve olumsuz olmak üzere iki ayrı başlık
altında incelenebilmektedir.
2.8.1. Olumlu Sonuçları
Örgütsel
çatışmaların,
gerçekleşme
olasılığının
bulunması
ve/veya
gerçekleşmesi sırasında nesnel bir biçimde gözlemlenerek analiz edilmesi ve
sanılanın aksine olumlu etkiler de yaratabileceğinin ortaya koyulması, örgütün
faaliyetleri üzerinde olumlu etkiler bırakmaktadır. Örgütsel çatışmaların örgütün
faaliyetleri üzerinde yarattığı olumlu etkilerden bazıları aşağıdaki gibidir (Güzel,
2010, 27):
1. Daha iyi ilişkilerin oluşturulması,
2. Psikolojik olgunluk,
3. Bireyin kendine saygısının geliştirilmesi,
4. Bireysel gelişim,
5. Etkililiğin ve verimliliğin geliştirilmesi,
6. Problemlerin farkına varmak ve problemleri tanımak,
7. Daha iyi çözümler oluşturmak,
8. Örgütsel değişimi sağlamak,
9. Monotonluğu azaltmak,
10. Ahenkli bir takım çalışmasının oluşturulması.
27
2.8.2. Olumsuz Sonuçları
Çatışmaların
örgütsel
faaliyetler
üzerinde
olumsuz
etkiler
yarattığı
bilinmektedir. Bir örgütte çatışmaların yarattığı olumsuz etkilerin bilinmesi, gerek
sosyal, gerekse ekonomik yönden örgütün aynı çatışmaları tekrar yaşamasını
engelleyebilmektedir. Örgütsel çatışmaların yarattığı olumsuz etkilerin aşağıdaki gibi
olduğu vurgulanmaktadır (Dişbudak, 2011, 34):
1. Örgütsel çatışma, bireylerin ruh ve beden sağlıklarını bozabilir.
2. Çatışma
düşmanlık
ve
saldırganlık
hislerinin
yoğunlaşmasına
ve
somutlaşmasına sebep olabilir.
3. Yıpratıcı mücadeleler örgüte zaman ve kaynak kaybettirebilir
4. Çatışma, örgütü amaçlarından saptırabilir.
5. Çatışma,
tarafların
kendilerini
diğerlerinden
amaçlarını
da
örgütün
amaçlarından üstün görmelerine yol açabilir.
6. Çatışma, bireylerin morallerini ve iş tatminlerini düşürerek örgütün
etkinliğine ve verimliliğine olumsuz etki edebilir.
7. Çatışma, insanların güven duygularının kaybolmasına sebep olabilir.
8. Tarafları yoran bir mücadele; işyerinde zaman, emek ve paranın boşa
harcanmasına yol açabilir.
9. Çatışma, stres ve işten bıkkınlığa neden olabilir.
10. Çatışma, örgütte iletişimin azalmasına ve iletişimde bozukluklara neden
olabilir.
11. Çatışma, örgüte bağlılık ve adanmışlığın azalmasına neden olabilir.
12. Çalışanlar, aralarında oluşan iletişimin anlamını kendi gereksinmelerine göre
çarpıtabilir.
13. Bölümler
ya
da
takımlar,
üstünlük
karmaşasını
yaşamaya
eğilim
gösterebilirler; yaptıklarını hep doğru, karşı bölümün ya da takımın
yaptıklarını hep yanlış görebilirler, güçlerini ve başarılarını abartabilirler,
çalışanlarının düşünmelerini kısıtlayabilirler.
28
3. SONUÇ
Örgütlerde çok sayıda farklı özelliklere sahip personelin aynı çatı altında, bir
arada çalışmasından dolayı çatışmaların ortaya çıkması son derece doğaldır.
Örgütlerde ortaya çıkan çatışmalar, birey ya da grupların kendi içinde, aralarında ya
da örgütte çeşitli nedenlerle kaynaklanan anlaşmazlık, uyuşmazlık ve zıtlaşma
durumu olarak tanımlanabilir. Çatışmaya neden olan etkenler arasında en çok
üzerinde durulanlar; kıt kaynakların paylaşılması, örgüt içi iletişimde meydana gelen
aksaklıklar, statü farklılıkları, rollerdeki, yetki ve sorumluluklardaki belirsizlik ve
karışıklıklar, ödüllendirme ve teşvik sistemleri, organizasyonun büyüklüğü, görevler
arası karşılıklı bağımlılıklar, yönetim biçimlerinin farklı olması ve bireyin
davranışından kaynaklanan etkenler olarak sıralanabilir.
Örgütlerde yukarıda belirtilen nedenlerle ortaya çıkan çatışmalar iş görenlerin
örgüt
amaç
ve
hedeflerine
karşı
olumsuz
tutum
geliştirmelerine
neden
olabilmektedir. Yaşanan çatışmalar, çalışan personel üzerinde baskılara neden
olacak; bu durumda personelin tutum ve davranışları olumsuz yönde etkilenecektir.
Ayrıca çatışma çatışmaya taraf olan personel üzerinde baskılara neden olabilmekte
ve kişinin üstündeki bu baskılar çeşitli davranış bozukluklarına yol açabilmektedir.
29
KAYNAKÇA
Barutçugil, İ. (2004). Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi. İstanbul: Kariyer
Yayınları.
Çolak, M. (2007). Örgütlerde Çatışmanın Yönetiminde Gücün Kullanımı ve Bir
Araştırma. Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi.
Dişbudak, T. (2011). Örgütlerde Çatışma Yönetimi: Bankacılık Sektöründe Kocaeli
Örneği. Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi.
Eren, E. (2001). Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi. İstanbul: Beta Yayınları.
Güzel, H. M. (2010). Yüksek Öğretim Kurumlarında Örgütsel Çatışma ve Yönetimi.
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi.
Koçel, T. (2003). İşletme Yöneticiliği. İstanbul: Beta Basım Yayım.
Robbins S. P. (1991). Örgütsel Davranışın Temelleri, Çev. S. Ayşe Öztürk,
Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Sütlü, T. (2007). Örgütsel Çatışma ve İşgören Üzerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi,
Marmara Üniversitesi.
Şamdan, A. İ. (2008). Örgütsel Çatışma ve Çözümlenme Yöntemleri: Bir Araştırma.
Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi.
Şimşek, M. Ş. (2002). Yönetim ve Organizasyon. Konya: Günay Ofset.
30