Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
29
HARPUT İÇ KALE KAZILARINDA BULUNAN ARTUKLU
DÖNEMİ SİKKELERİ
Artuqid Era Coins That Was Found In Harput Inner Castle
Excavations
İsmail AYTAÇ*
Geliş Tarihi: 02.02.2018/Kabul Tarihi: 18.03.2018
Öz
Harput İç Kale’de, 2014 ve 2017 yılları arasında yapılan kazılarda farklı
plankarelerde bulunan benzer tiplerdeki 10 adet bakır Artuklu sikkesinin
tanıtılması; bununla beraber Artukluların sikke tasvirlerinde çağdaşı olan
devletlerden ve geçmiş uygarlıklardan nasıl etkilendikleri sorusunun sikkeler
ışığında cevaplanması makalenin amacını oluşturmaktadır. Harput İç Kale’de ele
geçirilen Artuklu sikkelerinin bir makaleye ilk kez konu olması da makalenin
önemini ortaya koymaktadır.
Makalenin giriş bölümü iki başlıktan oluşmaktadır: İlkin Harput İç Kale
kazılarının tarihçesi hakkında bilgi verilmiş, sonra Harput’ta Artukoğulları Devri
anlatılmıştır. Değerlendirme bölümünde, sikkeler üzerindeki tasvirler melek ve büst
tasvirli olarak iki grupta incelenmiş, bu tasvirlerin ne anlama geldiği farklı
yorumlar katılarak izah edilmeye çalışılmıştır. Sonuç bölümünde, sikkeler üzerindeki
yazı ve betimlemelerin ortak özellikleri, farklılıkları ele alınarak tablo ile
açıklanmıştır. Buna göre tarafımızca; 1-4 numaralı sikkeler Fahreddin Kara Arslan,
5 ve 6 numaralı sikkeler Nureddin Muhammed, 7-10 numaralı sikkeler ise
İmameddin Ebubekir Dönemlerine tarihlenmiştir.
Katalog bölümünde sikkeler kronolojik olarak yerleştirilmiştir. Sikkeler ait
oldukları döneme ve (varsa) darp yıllarına göre sıralanmıştır. Katalogda kodlar
arasındaki farklılık, 2017 yılı kazı sezonunda plankarelerin deniz seviyesine olan
yüksekliğinin temel alınmasından kaynaklanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Harput, Harput Kalesi, Kazı, Artuklular, Artuklu Sikkeleri.
Abstract
This statement focuses on presenting 10 copper Artuqid coin that was found in
different sections of Harput Inner Castle Excavations between 2014 and 2017, and
also answering how Artuqids be affected for descriptions on coins by other states
that exist past and his own period. Also, being an article subject first time of Artuqid
coins that was found in Harput Inner castle is also reveals the importance of this
article.
Prof. Dr., Harput İç Kale Kazısı Başkanı, Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel
Sanatlar Bölümü, ELAZIĞ. El-mek: iaytac@firat.edu.tr
*
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
30
Statement's intoduction title consist two parts: presenting informations about
history of Harput Inner Castle Excavations, and Artuqid Era in Harput. In the
examination title, descriptions on coins examined in groups of angel and bustdescriptioned coins, and also, meanings of coin's descriptions explained by using
different interpretations. In the result title, differencies and similarities of writings
and descriptions on coins explained with using chart. According to this, 1-4
numbered coins belongs to Fahrettin Kara Arslan era, 5 and 6 numbered coins are
belongs to Nureddin Muhammed era, and 7-10 numbered coins are belongs to
İmameddin Ebubekir era.
In the catalog section, coins are placed by cronological order. Coins sorted by
its periods and (if exist) making years. Due to the grids are based on sea-level in
2017 excavation season, there is a differencies between codes in catalogue.
Keywords: Harput, Harput Castle, Excavation, Artuqids, Artuqid Coins.
GİRİŞ
1. Harput İç Kale Kazılarının Tarihçesi
2005-2009 yılları arasında Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Müdürlüğü’nün başkanlığında, Prof. Dr. Veli Sevin’in bilimsel danışmanlığında Harput İç Kale’nin ilk dönem kazı çalışmaları yapılmıştır. Bu yıllar
arasında Urartu Sarnıcı’nda, 3. Bölgede yer alan Artuklu Sarnıcı’nda, 5.
Bölgede yer alan Orta Mahalle adasında ve iç kalenin güneyinde bulunan
konakta çalışmalar yapılmış, ardından kazılara 5 yıl ara verilmiştir1
22 Ağustos 2014 tarihinde Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi başkanlığında, Prof. Dr. İsmail Aytaç’ın bilimsel danışmanlığında kazılar yeniden başlatılmış ve buluntularla ilgili olarak bazı yayınlar gerçekleştirilmiştir
(Aytaç 2017a: 191-210).
Harput İç Kale kazıları 2015 yılında Bakanlar Kurulu kazısı statüsü
kazanmış ve kazı başkanlığı görevini Prof. Dr. İsmail AYTAÇ gerçekleştirmiştir. Bu yıla ait kazı sonuçları da yayınlanmıştır (Aytaç 2017b: 563-579).
2016 yılında, 1. Bölgede, 5. Bölgede ve Urartu Sarnıcı havalandırma boşluğu sondaj kazısı yapılmıştır.
2017 kazı sezonunda 1. Bölgede ve 2. Bölgede kazı çalışmaları yapılmıştır (Plan 1). 2014-2017 yılları arasında gerçekleştirilen kazı çalışmalarında farklı dönemlerden günlük kullanıma ait çeşitli form ve tekniklerde
yapılmış sırlı-sırsız seramik parçaları, cam, metal, kemik objeler ve takıların
yanı sıra savaş izlerini taşıyan mancınık taşları, ok uçları ve fişekler ele
geçirilmiştir.
2005-2009 yılları arasında gerçekleştirilen kazı çalışmaları için bakınız; Sevin, Sevin
ve Kalsen 2011: 103 v.d.
1
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
31
1.BÖLGE (SARAYÖNÜ)
AÇMALARI
2.BÖLGE AÇMALARI
5.BÖLGE (ORTA MAHALLE)
AÇMALARI
3.BÖLGE AÇMALARI
4.BÖLGE AÇMALARI
Plan 1: 2014-2017 sezonları arasında Harput İç Kale’de kazısı yapılan alanların
rölövesi.
2. Harput’ta Artuklular Devri
Harput, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat Bölümü içinde yer alan
bugünkü Elazığ il sınırlarının 5 km kuzeydoğusundadır. Kuzeyinde Kızıldağ,
doğusunda Hasret Dağı, güneyinde bereketli bir ova olan Uluova yer
almaktadır (Şengün 2012: 1).
Harput ve çevresi, yaşam için elverişli koşulları sayesinde bölgeye
barınan kadim halkları kucağında büyütmüştür. O kadim medeniyetler de
32
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
yaptıkları eserler sayesinde hem coğrafyayı her taşın altında bir iz bulunan
medeniyet yuvası haline getirmişler hem de eserleri koruyarak, eklemeler
yaparak günümüze kadar ulaşmasını sağlamışlardır. Bu sayede Harput ve
çevresi, barındırdığı kültür hazinelerini ve güzelliklerini bir sünger gibi
emerek tarih hafızamızı her daim zinde tutmaktadır. Harput’a gelen birçok
gezgin Harput’un bu güzelliklerine notlarında yer vermiştir. Örneğin, İngiliz
gezgin H.F. Tozer, anılarında yerli halkın cennet bahçelerinin Harput’ta
olduğuna inandığından söz etmiştir (Tozer 1881: 215).
Sarp kayalık bir zemin üzerine konumlandırılan Harput Kalesi, güvenlik
açısından korunaklı ve ovaya hâkim durumundan dolayı Urartulardan
başlayarak Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine kadar sürekli iskân
yaşamıştır (Resim 1). Bununla beraber, 2016 yılı mayıs ayında, Harput’ta
Nevruz Ormanları olarak bilinen alanda M.Ö. 2000-1850 yılları arasına ait
olduğu tahmin edilen ve Harput Kabartması olarak adlandırılan rölyefin
bulunması, Harput’un bilinen tarihini daha da geriye götürmüştür (Demir,
Abay ve Sevin 2016: VII-XVI).
Resim 1: Harput Kalesi’nin uçangöz ile çekilen görüntüsü.
11. yüzyılda Bizans’ın elinde olan Harput’un, aynı yüzyılda Türkler
tarafından kalıcı olarak ele geçirilmesi Malazgirt Savaşı’nın akabinde
olmuştur. 26 Ağustos 1071 tarihinde gerçekleşen savaşta Bizans imparatoru
IV. Romanos Diogenes (1 Ocak 1068-19 Ağustos 1071) ile Büyük Selçuklu
hükümdarı Sultan Alp Arslan (1064-25 Kasım 1072) karşı karşıya gelmiş ve
savaşı Sultan Alp Arslan kazanmıştır. Nihayetinde Türkler, Bizans’ın elinde
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
33
olan topraklara taarruz ve fetih hareketi başlatmışlardır (Ostrogorsky 1991:
319). Sultan Alp Arslan ile geniş alan bulan taarruz ve fetih hareketleri,
Sultan Melikşah (1072-1092) zamanında da hızla devam etmiştir (Yazıcı
2014: 224). Türk-İslam ordusunun komutanları, zafer halkasını genişletmek
için birbirleriyle yarış içinde olmuştur. Bu komutanlardan Çubuk Bey, 1085
yılında Bizans imparatoru I. Alexius Komnenos’un (4 Nisan 1081-15
Ağustos 1118) tercümanı ve komutanı olan Philaretos’un elinde olan Harput
ve çevresini fethetmiş, Philaretos’u da Sultan Melikşah’a teslim etmiştir
(Ardıçoğlu 1997: 49; Bezer 1997: 67-92). Bu fetihten sonra, Çubukoğulları
tarafından oluşturulan barış ortamı sayesinde Harput’a göç akını başlamıştır
(Anonim 1982: 2474-2582).
Çubuk Bey’in ve halefi Mehmed Bey’in ölümünden sonra Harput’ta
Çubukoğulları Dönemi (1085-1115) sona ermiştir. 1115 yılından itibaren
Artuk Bey’in torunu olan Belek, Harput’ta hüküm sürmeye başlamış ve
böylece burada ilk Artuklu Beyliği kurulmuştur (Ardıçoğlu 1966b: 18;
Ataoğlu 1992: 53-57).
Belek, Haçlılara karşı kazandığı zaferlerle İslam dünyasını her daim
sevince boğmuş ve bu durum onun yükselmesine vesile olmuştur. Sultan I.
Kılıç Arslan vefat edince, dul kalan eşi Ayşe Hatun ile 1113 yılında
evlenerek, Kılıç Arslan’ın oğluna da atabey olmuştur (Turan 2016: 179).
Mengücekler, Belek’in bu yükselişini engellemek amacıyla 1120 yılında
onun hâkim olduğu bölgelere saldırılar düzenlemişlerdir (Sevim 2014: 157).
Belek’in dizginlenemeyeceğini anlayan Mengücekler, Trabzon Dükü
Konstantin Gabras’tan yardım istemişlerdir. Oluşturulan askeri birlikler
Belek tarafından perişan edilmiş, esir düşen Konstantin Gabras da 30.000
dinar karşılığında serbest bırakılmıştır (Abu’l Farac 1987: 356). Belek’in, 13
Eylül 1122 tarihinde Urfa Eyaleti’nin Taftil köyünde Franklarla yaptığı
savaşta Urfa Kontu Joscelin de Courtenay ve Birecik Senyörü Galeran de
Pusiet’i zincire vurarak Harput Kalesi’nde zindana attırmasından dolayı tüm
Hıristiyanlar matem tutmuş, büyük korkuya kapılmıştır (Mateos 2000: 271
v.d.). Haçlılar, hem kendileri için aşağılayıcı olan bu durumun intikamını
almak hem de İlgazi’nin ölümü üzerine otorite boşluğuna düşen Artukluları
yok etmek için 1123 yılında Kudüs Frank Kralı II. Baudouin önderliğinde
harekete geçmişlerdir. Ancak, o da Belek’in askerleri tarafından yakalanmış
ve diğer esirler gibi Harput Kalesi’ne götürülmüştür (Kırpık 2009: 243-256;
Kalanisi 2015: 87). Turuş Meydan Muharebesi olarak geçen bu olay İslam
dünyasında sevinç ve gururla karşılık bulmuş ve Belek’e “Gazi” unvanı
verilmiştir Öztuna 1964: 124; Turan 1992: 65-70). Ayrıca Irak Selçuklu
Sultanı Mahmud, bu zaferden sonra Belek Gazi’yi Haçlılara karşı savaşan
34
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
İslam ordularının başkomutanı olarak ödüllendirmiştir (Alptekin 1992a: 402403).
Belek Gazi sefere gittiğinde, kaledeki askerlerin azlığından yararlanan
Franklar, yukarıda adları geçen esirleri kurtarmak için Harput Kalesi’ne
baskın yapmıştır. Baskın haberini alan Belek Gazi, hızla Harput’a dönmüş
ve kaleyi yeniden ele geçirerek önceden kaçan Urfa Kontu hariç diğer
esirleri güvenlikli yer olan Harran’a göndermiştir (Esir 1987a: 485; Azimi
2006: 155).) Haçlılara karşı sefer düzenledikten sonra, Menbiç’ten gelen
isyan haberi üzerine oraya doğru ilerlemiş, 1124 yılında, Menbiç’i ihata
ettiği sırada kaleden gelen bir okla şehit düşmüştür (Urfalı Mateos 2000: 277
v.d.; İbn al Adim 2011: 90). Ruhunu teslim ederken son sözleri: “Bu bütün
Müslümanlara isabet eden bir musibettir.” olmuştur (Demirkent 1987: 51).
Kudretli ve cengâver bir hükümdar olan Belek Gazi’nin şehadetinden
sonra, kendisinin erkek evladı olmadığından, hükmettiği topraklar Artuklu
beyleri arasında pay edilmiştir. Toprak paylaşımı yapan beyler, Haçlılarla
mücadelede İl Gazi, Belek Gazi ve Sökmen gibi pek etkin olamamışlardır
(Usta 2002: 357-374). Otoriteyi tek elde toplayamadıklarından dolayı enerjilerinin bir kısmını aralarında vuku bulan toprak kavgalarına harcamışlardır.
Belek Gazi’den sonra amcası İlgazi’nin oğlu Süleyman Harput’a hâkim
olmuştur (Sunguroğlu 1958: 113; Azimi 2006: 58). Süleyman’ın kısa süre
sonra ölmesiyle Harput ve çevresi, Sökmen oğlu Davud’un (Rükneddin
Davud) eline geçmiştir (Turan 1980: 153). Bu durumdan rahatsız olan ve
bölgede hak iddia eden Belek Gazi’nin eski eşi Ayşe Hatun ile Sökmen oğlu
Davud’un arası açılmıştır. Aralarına bir savaş dahi gerçekleşse de Arap emiri
Sadaka onları barıştırmıştır (Ünal 1989: 17; Metin 2013: 53). 1144 yılında
Sökmen oğlu Davud ölünce yerine oğlu Fahreddin Kara Arslan Hısn-ı Keyfa
Artukluları tahtına geçmiştir (Abu’l Farac 1987: 377). Ancak Fahreddin
Kara Arslan taht için İmameddin Zengi’nin desteğini alan kardeşi ArslanDoğmuş ile mücadele etmiştir. Fahreddin Kara Arslan, Selçuklu sultanı Mesud’dan destek görünce İmameddin Zengi de Arslan-Doğmuş’u tutmaktan
vazgeçmiştir. Böylelikle kardeşine üstün gelen Fahreddin Kara Arslan
1146’da yeniden tahta geçmiştir (Turan 2016: 205). Bu dönemde Harput,
damadı Fahreddin Kara Arslan’ın Amid seferinde olmasını fırsat bilen
Danişmendli Yağı Basan tarafından yağmalanmıştır. Yağma haberini alan
Fahreddin Kara Arslan Amid kuşatmasını sonlandırıp kayınpederine karşı
harekete geçmiştir (Kayhan 2008: 53-72). 1163 yılında Harput’un yönetimini oğlu Nasreddin’e bırakan Kara Arslan, onun bir yıl sonra ölmesiyle
büyük üzüntü yaşamıştı (Danık 2001: 11). Yönetim yeri Hısn-ı Keyfa
olmasına rağmen babası Sökmen oğlu Davud gibi zamanının çoğunu
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
35
geçirdiği Harput’ta 1174 yılında vefat etmiştir (Ardıçoğlu 1997: 60; Sunguroğlu 1958: 114).
Kara Arslan’dan sonra oğlu Nureddin Muhammed Hısn-ı Keyfa Artukluları’nın başına geçmiştir. Babası, ölmeden önce dostu Atabeg Nureddin
Mahmud’a oğlu Muhammed’i ve topraklarını emanet etmiştir. Nureddin
Mahmud da buna uymuş, hatta kardeşi Musul hükümdarı Kudbeddin
Mevdud, Hısn-ı Keyfa’ya saldırıya niyetlenince kendisi buna engel olmuştur
(Turan 1980: 165; Esir 1987b: 267).
Nureddin Muhammed, bir dönem Anadolu Selçuklu Devleti ile Eyyubileri savaşın eşiğine getirmiştir. Anadolu Selçuklu hükümdarı II. Kılıç Arslan,
kızı Selçuk(a) Hatun’u Nureddin Muhammed’le evlendirmişti2. Ancak
Nureddin daha sonra gönlünü bir şarkıcıya kaptırmıştır (Merçil 1991: 245;
Esir 1987b: 370). Nihayetinde eşine kötü davranıp onu zelil hale getirdiği
için II. Kılıç Arslan kendisine haddini bildirmek üzere yola çıkınca Nureddin
Muhammed de Selahaddin Eyyubi’ye sığınmıştır (1181), (Abu’l Farac 1987:
425 v.d.).
Nureddin Muhammed, denge siyaseti izleyerek topraklarını korumaya
çalışmıştır. Selahaddin Eyyubi’nin de niyeti muhtemelen Doğu Anadolu’da
kendisine iyice yer edinmek olmuştur. Belki de bu yüzden Nureddin Muhammed’e Amid topraklarını vermiştir3. Bu sayede Selahaddin Eyyubi, Nureddin Muhammed’in kendisine bağlılığını devam ettirmesini ve sadık
kalmasını amaçlamıştır (Sümer 1990: 37). Nureddin Muhammed’e kızıp
sefere çıkan II. Kılıç Arslan da, hem onur kırıcı bu durumu düzeltmeyi hem
de kızıyla evlenirken Nureddin Muhammed’e verdiği çeyizlik toprakları geri
almak niyetiyle (Üresin 2005: 130 v.d.) Anadolu’da birliği tesis etmeyi
amaçlamıştır (Sevim ve Merçil 2014: 550).
Selahaddin Eyyubi 1185 yılında Musul seferi için Nureddin Muhammed’den yardım istemiştir. Nureddin hasta olduğu için kendisinin yerine
kardeşi İmameddin Ebu Bekir sefere katılmıştır (Abu’l Farac 1987: 435).
Ebu Bekir Musul’dayken ağabeyi Nureddin Muhammed’in ölüm haberini
alır almaz tahtı ele geçirmek maksadıyla Hısn-ı Keyfa’ya doğru hareket
etmiş, ancak yeğeni II. Sökmen kendisinden önce davranarak onun niyetini
boşa çıkarmıştır (Sunguroğlu 1958: 115; Turan 1980: 172; Esir 1987b: 407).
Bunun üzerine Harput’a yönelen Ebu Bekir, o zamana kadar Hısn-ı KeyfaAmid Artukluları’na bağlı olan bu bölgeyi 1185’te ele geçirerek yaklaşık 49
Selçuk Hatun daha sonra devrin Abbasi halifesi ile evlenmiştir. Bakınız; Turan, 1980:
169 v.d.
3
Amid’in Hısn-ı Keyfa Artukluları’na verilmesiyle bu şube Hısn-ı Keyfa-Amid
Artukluları olarak adlandırılmıştır (Butak 1947: 11).
2
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
36
yıl devam edecek olan Harput Artukluları’nı kurmuştur (Öztuna 1964: 126;
Bulduk 2004: 61).
İmameddin Ebu Bekir 1204 yılında ölünce yerine oğlu Nizameddin
İbrahim geçmiştir. Bu hükümdar da babası gibi denge siyaseti izleyerek
Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlılığını bildirmiştir (Çelik ve Yıldırım
2013: 545-560). Ne var ki; Nizameddin İbrahim’in saltanatının ilk zamanlarında, Hısn-ı Keyfa-Amid Artuklu hükümdarı Nasırüddin Mahmud, Harput’un İmameddin Ebu Bekir tarafından bağımsız ilan edilmesine içerlemiş
olacak ki, Eyyubilerin de yardımını alarak, Harput’u yeniden Hısn-ı KeyfaAmid Artukluları’na bağlamak için yola çıkmıştır (Çetin 2016: 158; Esir
1987c: 170 v.d.). Bunun üzerine Nizameddin İbrahim de Anadolu Selçuklu
sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’ den yardım talep etmiştir. Nasırüddin Mahmud, gönderilen yardım üzerine Harput’u ele geçiremeyeceğini anlayarak
kuşatmayı kaldırmıştır (Turan 2016: 299 v.d.).
Nizameddin İbrahim 1223 yılında vefat edip yerine oğlu İzzeddin Ahmet’in4 (H. 620-631/M. 1223-1234) tahtta olduğu 1227 yılında Harput,
Celaleddin Harzemşah ve Moğollar tarafından kısa süreliğine de olsa ele
geçirilmiştir (Danık 2001: 11). İzzeddin Ahmed’in vefatından sonra ise,
genel kanaate göre Nureddin Artukşah (H. 631/M. 1234) başa geçmiş ve
kendisi Anadolu’ya sefer düzenlemek isteyen Eyyubilerle ittifak kurunca,
Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaeddin Keykubad tarafından 1234 yılında
tahttan indirilmiştir (Ardıçoğlu 1997: 78; Sunguroğlu 1958: 116). Ancak
Alaeddin Keykubad, Nureddin Artukşah’ın canını bağışlamış, hatta ona ve
yanında bulunanlara çeşitli hediyeler vermiştir (Bibi 1996: 442; Yazıcızade
2009: 599). Böylece Artuklular’ın Harput kolu son bulmuştur (Alptekin
1992b: 45-51).
Harput’ta Artuklular devrini Artuk Bey’in torunu Behram oğlu Belek
Gazi’den başlatmak yerinde olacaktır. Bu perspektiften bakıldığında Artuklular, yaklaşık 119 yıl (1115-1234) Harput’ta hüküm sürmüşlerdir. Bu zaman
dilimi içerisinde Harput, 9 yıl boyunca (1115-1124) Belek Gazi’nin kontrolünde kalmış, ardından Hısn-ı Keyfa-Amid Artukluları hükümdarlarından
sırasıyla Sökmen oğlu Davud, Fahreddin Kara Arslan ve Nureddin Muhammed buraya 61 yıl boyunca (1124-1185) hâkim olmuşlardır. Daha sonra,
Fahreddin Kara Arslan’ın oğlu İmameddin Ebu Bekir, Hısn-ı Keyfa-Amid
Artukluları’ndan bağımsız olarak Harput Artukluları’nı kurmuştur. Harput
Artukluları da yaklaşık 49 yıl sürmüş (1185-1234), son hükümdarı da Nureddin Artukşah olmuştur. Buna muvazi, hiçbir zaman tam bağımsız olamayan
Sevim ve Yücel’e göre İzzeddin Ahmed son Artuklu hükümdarıdır. Bakınız; Sevim ve
Yücel 1989: 214 v.d.
4
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
37
ve çoğu Türk devleti gibi merkezi bir devlet kuramayan Artuklular,
varlıklarını sürdürebilmek için genellikle denge siyaseti izlemiştir (Alptekin
1991: 415-418; Öztuna 1964; 123). Bununla beraber, Artuklular, Harput’ta
gerek iç kalede5 gerekse çevresinde imara önem vererek birçok eser yapmışlardır6. Mevcutları ise koruma ve onarma çabası içinde olmuşlardır7. Ayrıca,
halka her zaman iyi davranmışlar hatta vergileri bile kaldırmışlardır8. Harput
Artukluları ilmi çalışmaları da her zaman desteklemiş ve teşvik etmiştir.
Örneğin; İmameddin Ebubekir zamanında ilmi çalışmalar yapılmış ve
bilindiği kadarıyla bir eser de kendisine ithaf edilmiştir (Artuk ve Artuk
1993: 51). Aynı şekilde Melik İzzeddin Ahmed zamanında müellifi belli
olmayan el-Tenkihat ( )التنقحاتadlı eser yazılmış ve kendisine takdim
edilmiştir (Ardıçoğlu 1997: 74; Galib 1311: 22 v.d.).
DEĞERLENDİRME
Harput İç Kale kazılarında; Geç Roma, Erken Bizans, Emevi/Abbasi,
Orta Bizans, Danişmendli9, Artuklu, Anadolu Selçuklu, İlhanlı, Akkoyunlu,
Safevi ve Osmanlı Dönemlerine ait çok sayıda bakır sikke, az sayıda da
gümüş sikke ele geçirilmiştir. Bunlar arasında Bizans Dönemi sikkeleri
hakkında tarafımızca bir makale yayınlanmıştır (Aytaç 2017c: 140-153).
Harput İç Kale’de 2014 ve 2016 yılları kazı sezonlarından 4’er adet,
2017 yılı kazı sezonundan da 2 adet olmak üzere, farklı plan karelerden
toplam 10 adet Artuklu sikkesi ele geçirilmiştir.10 Sikkelerden 6 tanesi
(Sikke No: 1-6) Hısn-ı Keyfa-Amid Artukluları’na (H. 495-629/M. 11011231) aittir. Bunlar arasında 1-4 numaralı sikkeler Fahreddin Kara Arslan
Devrine (H. 539-570/M. 1144-1174), 5 ve 6 numaralı sikkeler de Nureddin
Muhammed Devrine (H. 570-581/M. 1174-1185) tarihlendirilmiştir. Diğer 4
adet figürlü Artuklu sikkesi ise (Sikke No: 7-10) Harput Artukluları (H.
581-631/M. 1185-1233) kurucusu İmameddin Ebubekir Devrine (H. 581600/M. 1185-1203) aittir (Tablo 1).
5
Harput İç Kale’de Artuklular tarafından yapıldığı düşünülen eserler için bakınız; Danık
2000: 103-111; Danık 2001: 29 v.d.; Sevin, Sevin ve Kalsen 2011: 119; Sevin, Sevin ve Aşan
2013: 789-799.
6
Harput’ta Artuklu eserleri için bakınız; Ardıçoğlu 1966a: 12-13; Aslanapa: 1989: 106;
Altun 1978: 27 v.d.; Danık 1996: 339-368.
7
Artukluların iç kalede yaptırdığı onarım faaliyetleri için bakınız; Ardıçoğlu 1939: 4148; Sunguroğlu 1958: 262 v.d.; Ardıçoğlu 1997: 72 v.d.
8
Harput Ulu Camii’ndeki vergi kitabesi bunun en güzel örneğidir. Ayrıntılar için
bakınız; Oral’dan aktaran Durukan 2005: 305-337.
9
İç Kale kazılarında bulunan Danişmendli sikkesi için bakınız; Tekin 2007: 49-51.
10
2015 yılı kazı sezonunda Artuklu sikkesi bulunmamıştır.
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
38
SİKKE
NO
BÖLGE/AÇMA
1
1.B./B-1
2
4.B./A-1
3
1. B./B-2/M-II
4
5.B./F-1/F-2
O.M.
5
3.B./A-3
6
1.B./C-1/C-2 O.
M.
7
1.B./C-3/M-I
8
3.B./A-2
9
2.B.
10
1.B./D-5/M-II
ENV./ET.
NO
Env. No:
HK/14-23
Et. No:
HK/14-60
Env. No:
HK/16-52
Env. No:
HK/16-38
Env. No:
HK/14-24
Env. No:
HK/16-46
Env. No:
HK/16-48
Et. No:
HK/14-20
Env. No:
HK/17131
Et. No:
HK/17-5
KOD
-95 cm
-3.70 m
-2.70 m
-1.30 m
-80 cm
-1.80 m
-2.25 m
ÇAP
28
mm
18
mm
22
mm
21
mm
31
mm
30
mm
23
mm
AĞIRLIK
HÜKÜMDAR
DÖNEM
10.00 gr
2.91 gr
3.10 gr
Fahreddin
Kara Arslan
H.539570/M.11441174
2.72 gr
13.85 gr
10.51 gr
Nureddin
Muhammed
H.570581/M.11741185
HISN-I
KEYFAAMİD
ARTUKLULARI
H.495629/M.110
1-1231
3.00 gr
-1.40 m
21
mm
4.25 gr
Yüzey
20
mm
4.18 gr
1439.59
m
21
mm
3.62 gr
İmameddin
Ebubekir
H.581600/M.11851203
HARPUT
ARTUKLULARI
H.581631/M.118
5-1234
Tablo 1: Katalogda yer alan sikkelerin genel tablosu.
İslam dünyasında figürlü sikkelerin kullanımı Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan zamanına (H.65-85/M.685-705) kadar devam etmiştir. Onun
yapmış olduğu son parasal reform ile sikkeler üzerinde yer alan figürler
yerini sadece yazıya bırakmıştır (Özme 1993: 14; Erkoçoğlu 2006: 171-186).
Bu durum, Müslüman-Türk beylik ve devletlerinin ortaya çıkışına kadar
devam etmiş, bu beylikler/devletler zamanında figürlü sikke kullanımı
oldukça yaygın hale gelmiştir (Sivrioğlu 2014: 50-71). Örneğin; Anadolu
Selçuklu Devleti, Zengiler, Danişmendliler ve Artuklular sıklıkla figürlü
sikke kullanmışlardır (Tekin 2009: 179-184; Hillenbrand 2005: 136). Figürlü
betimlemeler sadece sikkeler üzerinde yer almayıp, dönemin kamusal
yapılarından günlük kullanım eşyalarına kadar insan elinin değdiği birçok
eserde sevilerek kullanılmıştır11.
Orta Çağ Anadolu’sunda, Müslüman beylik ve devletler içinde en çok
sikke darbı yapan Artukluların bakır sikkeleri yoğun olmakla birlikte az da
olsa gümüş sikke örnekleri de mevcuttur (Artuk ve Artuk 1993: 9). Sikkelerinde genel olarak Yunan ve Roma tarzı ağır basarken, Bizans, Sasani,
Örnek eserler için bakınız; Altun 1978: 200 v.d; Deniz 2007: 51-76; Ünal 2007: 305320; Aytaç 2010: 506-525.
11
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
39
Orta Asya ve İslam etkileri de görülmektedir (Yapı Kredi Yayınları 1994:
24; Parlar 2005: 357-364). Bunun yanı sıra Artuklular, dönemin dini ve
siyasi rekabetine ortak olma gayesi içindedir. Bizans sikkelerinde görülen
Hıristiyanlıkla ilgili söylemlere karşı İslami söylemler eklemişlerdir. Örneğin; Bizans sikkelerinde görülen IC XC (İsa), IC XC NIKA (İsa kazanır, İsa’nın zaferine), IhSЧS XRISTЧS bASILЄЧ BASILЄ (İsa krallar kralı), ЄmmΑNOVHΛ (Tanrı bizimledir) (Tekin 1999: 35), gibi propaganda amaçlı dini
monogram ve ibarelere, karşı bir propaganda geliştirerek sikkelerinde; Fahreddin, Nureddin, İmameddin gibi unvan ve lakapların yanı sıra; Melik’ül
Ümera, Emir’ül Mü’minin, el-Adil, el-Âlim gibi dini ifadelere ve ayrıca
halife adlarına yer vermişlerdir12. Bizans’a karşı, İslam dünyasında Emevi
halifesi Abdülmelik bin Mervan zamanında da dini üstünlük anlayışı, siyasi
ve ekonomik çıkarlar üzerinde kurulmuş olan propaganda üslubu öyle
görülüyor ki diğer İslam devletlerinde de devam etmiştir (Morrison 2002: 58
v.d.; Hillenbrand 2005: 23; Eagleton ve Williams 2011: 121 v.d.).
Katalogda bulunan 10 Artuklu sikkesinden 4 tanesi (Sikke No: 1, 2, 5 ve
6) melek tasvirlidir. Artuklu sikkelerinde ana motif olarak genelde melek
figürü kullanılmaktadır (Parlar 2001: 125). 1 numaralı sikkede yer alan Victoria figürü Roma İmparatoru Constantinus I (306-337) zamanında basılan
solidusların üzerinde görülmektedir13. Sikkenin ön yüzündeki lejantta aşınma
nedeniyle belli olmayan yazılar, örnekleriyle kıyaslandığında; VICTORIA
CONSTANTINI AVG olarak görülmektedir (Poole 1875: 17; Artuk ve
Artuk 1971: 392). Yine örneklerde Victoria’nın ayakları altında bulunan SIS
yazısının Roma eyaleti Pannonia’ da bulunan Siscia darphanesinin kısaltması olup Fahreddin Kara Arslan Döneminde bu sikkenin kopyası yapılmıştır (Uykur 2010a: 300; Poole 1875: 17). Meleğin elinde tuttuğu levhada
görülen VOT XXX yazısı ise VOTA’nın kısaltılmış hali olup adak, yemin
manasında kullanılmaktadır. İmparatorlar tahta çıkış yıllarını/yıldönümlerini
kutlamak için adakta bulunurlardı (Tulay 2001: 211). Bu sebeple XXX
rakamı da imparatorun tahta çıkışının 30. yılı ya da 30. yıl dileği manasına
geldiği düşünülmektedir. Ayrıca, meleğin vahiy meleği olan Cebrail’e, elinde tuttuğu levha da dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’e benzetilmektedir (N.
Lowick’ten aktaran Spengler ve Sayles 1992: 13). 2 numaralı sikkede başı
haleli melek figürü aşınma nedeniyle tam olarak görünmemektedir. Bununla
beraber meleğin sol üst kısmındaki lejantında el-İmam ( )اﻻ مامibaresi
vardır. Aşınma nedeniyle görülemeyen devamında halife adına yer veriliyor
olabilir. 5 numaralı sikkede görülen başı haleli meleğin kolları arasında yer
12
Artuklu sikkelerinin propaganda aracı olarak darp edilmesiyle ilgili ayrıntılı bilgi için
bakınız; Uykur 2010a: 295 v.d;
13
Constantine I’in Victoria betimli sikkeleri için bakınız; Bruun 1966: 456 v.d.
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
40
alan nesne parşömen (Poole 1875: 18), tomar (Galib 1311: 7), ya da meleğin
kuyruğu (Akkaya 2011: 149) olarak yorumlanmıştır. Meleğin kanatlarından
birinin yukarı, diğerinin aşağı doğru olması yersel ve göksel bağlantının
Bizans melek ikonografisinde dünyevi ve göksel krallıkların uyumu olarak
yorumlanmaktadır (Aydın 2008: 149-170). Bu uyumun Müslüman yapısı
olan Artuklular’da da değişikliğe uğramadan devam ettiği düşünülmektedir.
Ayrıca haberci yönünün vurgulanması nedeniyle bunun Cebrail olduğu
sanılmaktadır (Uykur 2010a: 371). Sikkenin arka yüzünde ise Abbasi
halifesi Mustazi bi’Emrullah’ın (H. 566-577/M. 1170-1180) adı yer almıştır.
Katalogda yer alan melek figürlü diğer sikke 6 numaralıdır. Sikkenin ön
yüzünde meleklerin taşıdığı tahtta temsili olarak Nureddin Muhammed
betimlenmiştir. Oturuş şeklinin karizmatik bir üslubu olup beden dilinde
asilliğin, asaletin ve egemenliğin hâkim olduğu izlenimi verir. Araştırmacıların açıklamaları, hükümdarın sağ elinde tuttuğu cismin küre olduğu
konusunda ortak bir fikir oluşturmaktadır (Poole 1875: 18; Galib 1311: 8;
Artuk ve Artuk 1971: 76; Spengler ve Sayles 1992: 28). Söz konusu kürenin,
Türkler’ in cihan hâkimiyeti mefkûresini yansıtmakta olan “Kızılelma”14
ülküsünü simgesel olarak “ulaşılması amaçlanan hedefi” yansıttığı düşünülebilir. Nitekim kızıl elma, hükümdar alameti olarak görülmüş (Çoruhlu
2010: 208) ve Osmanlı Devleti zamanında da aynı anlayış devam etmiştir
(Mahir 2000: 91-98). Nureddin Muhammed’in bu denli güçlü aksedilmesinde başka örnek de Diyarbakır’da bulunan Urfa Kapısı’nın kitabesi
gösterilebilir15. İbrahim Artuk ve Cevriye Artuk’ a göre söz konusu kitabede
Nureddin Muhammed “sultan” olarak anılmaktadır (Artuk ve Artuk 1993:
18).
Antropomorfik meleklerin hükümdar tahtını taşıması, Nureddin Muhammed’in hükümdarlığına ruhani bir hava katmış, hâkimiyetini koruyucu
ve perçinleyici bir üslup oluşturmuştur. Bu bağlamda söz konusu meleklere
Hafaza melekleri yani koruyucu, gözetleyici melekler denilebilir. Nitekim
Kur’an-ı Kerim’de de insanların koruyucu meleklerinin olduğu anlatılmaktadır (Ra’d, 13/11). Yukarıda bahsi geçen Urfa Kapısı kitabesinde,
“yüksekliklerin medarı” ibaresinin geçmesi de bu göksel bağın, Nureddin
Muhammed’in hükümdarlığını muhafaza edici ve perçinleyici etkisine işareti
olarak görülebilir. Sikkenin arka yüzünde ise, Abbasi halifesi Mustazi
bi’Emrullah’ın yerine geçen Nasır-Lidinullah’ın (H. 575-622/M. 1180-1225)
adı yer almıştır.
14
15
Kızılelma için bakınız; Gökyay 2002: 559-561.
Kitabenin Türkçe metni için bakınız; Parla, 2005, 57-84.
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
41
Hükümdar tahtının ucunda yer alan saadet düğümü Anadolu’da Antik
zamandan beri kullanılagelmiştir. Antik Dönemdeki adı Herakles düğümü
olup Bizans, Beylikler ve Osmanlı Dönemlerinde sikkeler üzerinde, mimaride, süslemede sevilerek tasvir edilmiştir (Akkaya 2011: 494 v.d.).
Katalogdaki sikkelerden 5 tanesi ise (Sikke No: 3, 7-10) büst tasvirlidir.
Fahreddin Kara Arslan Dönemine ait 3 numaralı sikkede aşınmış olmasına
rağmen bir büst görülmektedir. Sikkenin ön yüzündeki Nasır-Lidinillah
ibaresi halife Nasır’ı çağrıştırsa da, Kara Arslan’a atfen dini bir yakıştırma
olarak düşünülmektedir. Zira Nasır, Fahreddin Kara Arslan 1174’ te vefat
ettikten 6 yıl sonra (1180) Abbasi halifesi olmuştur.
7-10 numaralı sikkeler Harput Artukluları’nın kurucusu İmameddin
Ebubekir Dönemine aittir. Harput’ta ilk darphanenin onun zamanında inşa
edildiği, her ne kadar darp yeri yazmasa da sikkelerinin burada basıldığı
konusunda genel kanaat vardır (Artuk ve Artuk 1993: 21; Ünal 1989: 222).
Danık’ a göre şimdiye kadar yeri tespit edilemeyen Harput darphanesi iç
kalede herhangi bir yerde ya da Artuklu Sarayı içindedir (Danık 2001: 58;
Danık 1997: 313-334), (Şekil 1).
Şekil 1: Danık’ a göre Orta Çağ’da Harput Kalesi’ndeki darphanenin bulunduğu yer
(Danık 2001: 29).
Artuklu sikkelerinde genel olarak büst tasviri vardır (Çaycı 2002: 185194). Artuklu sikkelerinde büst geleneği Grek, Roma ve Bizans, Sasani
etkisiyle oluşmuştur. Aynı zamanda Bizans ve I. Haçlı seferleri sonrasında
ortaya çıkan Hıristiyan devletçiklerle kurulan ticari ve sosyal iletişimin
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
42
ekonomik kayba uğramaması için sikkelerinde onlar gibi büst ya da portre
tasvirine de yönelmişlerdir (Uykur 2010b: 159-168). Bu tarz sikke kesimi
hâkimiyet ve siyasi otorite anlamına gelmektedir. Yukarıda bahsi geçen
Hıristiyan unsurların yanı sıra; henüz geldikleri Anadolu’da kalıcı olmaya
çalışan Artuklular ve diğer Türk beylik/devletleri, bu topraklarda yüzyıllar
önce yaşamış büyük komutan ve önderlerin hayat hikâyelerini öğrenmiş,
onların eserlerinde yer alan figür ve motiflere kendi eserlerinde yer vermişlerdir (Yapı Kredi Yayınları 2009: 103). Örneğin Artuklular, Helenistik
Dönemde Büyük İskender ve haleflerinin hükümdarlık alameti olarak
taktıkları diademi kullanmış, onlar gibi büst tasvirli sikke darp ettirmişlerdir
(Sivrioğlu 2014: 50-71). Necmeddin Alpi, Hüsameddin Timurtaş ve
İmameddin Ebubekir gibi hükümdarlar diademli büst betimli sikke darp
ettirmişlerdir. Adı unutulmayan hatta efsaneleştirilen komutan ve devlet
adamlarının sikkelerinde yer alan portreleri benimsemişler ve böylece
kendilerini onların halefi olarak tanımlamışlardır (Hillenbrand 2005: 138).
Bununla beraber, Orta Çağ İslam dünyasında Büyük İskender’e duyulan
hayranlık çok yoğun olup kendisi mukaddes bir şahıs olarak algılanmıştır
(Tekin 2002: 56-64). Öyle ki, Orta Çağ Müslüman müellifleri, Büyük
İskender’i Kur’an’da adı geçen Zülkarneyn olarak tanımlamaktadırlar (Kaşgarlı Mahmud 1985a: 90 v.d.; Kaşgarlı Mahmud 1985b: 413 v.d.; Esir 1985:
257; Taberi 1992: 832 v.d.)16. Dönemin yöneticileri de aynı kanıda olmalıdır.
Artuklu hükümdarları, ilgi duydukları ve siyaseten halefi gördükleri Büyük
İskender’i dinen de Zülkarneyn olarak benimsemelerinin neticesi olarak
sikke darbında onun diademli büst tasvirlerini taklit etmiş ya da benzerlerini
kullanmış olabilirler. Ayrıca böylesine yanlış bir bilginin Orta Çağ’da birçok
eserde anlatılması, yazarların elde ettikleri bilgilerin rivayet usulüne dayanmasından ve bilginin doğruluğunun teyit edilememesinden kaynaklanıyor
olabilir. Rivayet usulünde sözlü geleneğe bağlı olarak anlatılan hikâyeler
uzun müddet sonra kaleme alındığı için olayların ve şahısların birbirine
karışması normal görülebilir.
Yukarıda bahsi geçen sikkelerin ön yüzlerinde melek ve büst tasvirleri
yer alırken, Fahreddin Kara Arslan’a ait 4 numaralı sikkenin ön yüzünde ise
herhangi bir yazı/figür görülmemektedir.
SONUÇ
Ağırlıkları 2.72 gr / 13.85 gr, çapları 18 mm / 31 mm arasında değişen
sikkelerin hepsi bakır olup ön yüzlerinde; inci dizisi ile çevrelenmiş başı
16
Bahsi geçen müelliflerin aksine İbn Kesir, Zülkarneyn ile İskender’in aynı şahsiyet
olamayacağını; Zülkarneyn’in salih bir kul, İskender’in ise müşrik olduğunu ifade etmektedir
(İbn Kesir 1994: 172 v.d.).
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
43
haleli melek figürleri, diademli ya da miğferli hükümdar tasvirleri yer
alırken, bazen de kenarlarında Kûfi yazı karakterli lejant vardır. Arka
yüzlerinde de yine inci dizisi veya kare çerçeve ile sınırlandırılmış Kûfi yazı
karakterli lejantlarda şecere, unvan ve halife adı kullanılmıştır.
1, 2, 5 ve 6 numaralı sikkeler melek tasvirli, 3, 7-10 numaralı sikkeler
büst tasvirlidir. 4 numaralı sikke ise ön yüzü siliktir. 5-7 numaralı sikkelerde
darp yılı yazarken, 3,4, 8-10 numaralı sikkelerde darp yılı siliktir. 1 ve 2
numaralı sikkenin de darp yılı yoktur. Sikkelerin ortak yönü darp yerlerinin
belirtilmemesidir.
SİKKE DARP
NO
YERİ
—
1
DARP YILI
TASVİR HALİFE HÜKÜMDAR
—
Melek
—
2
—
—
Melek
—
3
—
Silik
Büst
—
4
—
Silik
Silik
—
5
—
H.571/M.1175
Melek
elMustazi
6
—
H.576/M.1180
Melek
el-Nasır
7
—
H.583/M.1185
Büst
el-Nasır
8
—
Silik
Büst
el-Nasır
9
—
Silik
Büst
el-Nasır
10
—
Silik
Büst
Silik
Fahreddin
Kara Arslan
H.539570/M.11441174
Nureddin
Muhammed
H.570581/M.11741185
İmameddin
Ebubekir
H.581600/M.11851203
DÖNEM
HISN-I KEYFAAMİD
ARTUKLULARI
H.495629/M.11011231
HARPUT
ARTUKLULARI
H.581631/M.11851234
Tablo 2: Katalogda yer alan sikkelerin üzerinde bulunan yazı ve betimlemeler.
Sikkelerin arka yüzleri incelendiğinde 1-4 numaralı sikkelerde halife
adları yer almazken, 5-9 numaralı sikkelerde halife adları bulunmaktadır.
Bununla beraber; Nureddin Muhammed’e ait 5 numaralı sikkede halife adı
el-Mustazi iken, aynı hükümdara ait 6 numaralı sikkede el-Mustazi’nin oğlu
el- Nasır’ın adı yazmaktadır. Nureddin Muhammed sikkelerinde iki farklı
Abbasi halifesinin olması halife değişikliği olduğu konusunda fikir
vermektedir. Nureddin Muhammed’in kardeşi ve Harput Artukluları’nın
kurucusu İmameddin Ebubekir’in 7-9 numaralı sikkelerinde halife olarak elNasır’ın adı geçmekteyken, 10 numaralı sikkede halife adı siliktir. Silik
olmasına rağmen el-Nasır yazdığı düşünülmektedir. 8-10 numaralı sikkelerin
darp yılı silik olmasına rağmen H. 583/M. 1186’da kesilmiştir. Harput
Artukluları’ndan şimdiye kadar sadece İmameddin Ebubekir’in sikkelerine
ulaşılmış, haleflerinin sikkeleri ise henüz bulunmamıştır (Tablo 2).
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
44
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi, 1-4 numaralı sikkeler Fahreddin
Kara Arslan, 5 ve 6 numaralı sikkeler Nureddin Muhammed, 7-10 numaralı
sikkeler ise İmameddin Ebubekir Dönemlerine tarihlendirilmiştir. Harput
Artukluları’nın ilk hükümdarı İmameddin Ebubekir’in kendi adına sikke
darbı yaptırması da Hısn-ı Keyfa Artukluları’ndan tamamen bağımsız
olduğunun bir göstergesidir.
Katalog dışında farklı tiplerdeki Artuklu Dönemi sikkeleri muhtelif
yerlerde yapılan resmi kazılarda ele geçmekte ve müzelerde sergilenmektedir. Ancak Harput İç Kale kazılarında şimdilik katalogda yer alan sikke
tipleri dışında farkı sikke tipleri ele geçirilmemiştir. Ayrıca, Harput İç
Kale’de yapılan kazılarda Fahreddin Kara Arslan öncesine ait Artuklu
sikkesi bulunmamıştır. Fahreddin Kara Arslan, Nureddin Muhammed ve
İmameddin Ebu Bekir gibi birbirlerinin halefi olan hükümdarlar devrinde,
hem ele geçirilen sikkeler hem de aynı dönem içerisinde yapılan inşa ve imar
faaliyetleri Artuklular Dönemindeki Harput’ta ticari ve sosyal hareketliliğin
bir göstergesidir. Özellikle Fahreddin Kara Arslan Döneminde vergilerin
kaldırılması bölge ticareti bakımından rahatlatıcı bir gelişme olarak görülmelidir. Vergi muafiyeti olasılıkla oğlu Nureddin Muhammed zamanında da
devam ettirmiştir. Nitekim genel olarak da Artuklular çağdaşı olan devletlere
göre en az vergi alan yönetim konumundadır. Bu sayede Artuklu bölgelerine
yoğun göç vardır (Alptekin 1991: 415-418)
Son olarak, Anadolu’da henüz hayat bulmuş Müslüman-Türk devlet ve
beyliklerinin, yüzlerce yıldır Anadolu’da ikamet etmiş olan Grek, Roma ve
Bizans’tan etkilenmesi olağan bir durumdur. Bu Müslüman-Türk devlet ve
beylikleri; pergel misali bir ayağı Türk-İslam örf-adetlerine dayalı olmak
suretiyle; diğer ayağını Grek, Roma ve Bizans’ın resim sanatından mimarisine kadar uzatmıştır. Söz konusu etkileşim hamuruna kendi muhayyile
gücünü de katarak bunları sentezlemiştir. Örneğin Bizans sanatında görülen
globus cruciger17 propaganda betimine karşılık, kadim Türk-İslam cihan
hâkimiyeti mefkûresi olan Kızılelma ülküsünü temsili bir kürede metafor
olarak kullanmıştır. Harput İç Kale’deki arkeolojik kazılar devam ettiği
sürece çıkarılan diğer buluntular gibi sikkelerle ilgili yayınlar da devam
edecektir.
Teşekkür
Harput İç Kale kazılarına maddi desteklerinden ötürü Kültür ve Turizm
Bakanlığına, DÖSİMM’e, Elazığ Valiliğine, Elazığ İl ve Özel İdaresine,
Fırat Üniversitesine, Elazığ Belediyesine, Elazığ İl Kültür Müdürlüğüne,
17
Dünya hâkimiyetini temsil eden haçlı küre. (Tekin 1999: 213).
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
45
Elazığ Müze Müdürlüğüne ve katalogda yer alan sikkelerin bir kısmının
okunmasında emeği geçen Dr. Adil Özme’ye teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca 2014-2017 kazı sezonlarında ekibimde yer alan uzman Sanat Tarihçi,
Arkeolog, Antropolog, Mimari Restoratör, usta ve işçi ekibine katkılarından
ve özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederim.
Kaynakça
ABU’L FARAC, Gregory (1987), Abu’l Farac Tarihi, c. 2, (Çev. Ömer Rıza
Doğrul), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
AKKAYA, Necla (2011), Mardin Müzesi’ndeki İslami Dönem Sikkelerinden
Örnekler, (Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim
Dalı, Doktora Tezi), Konya.
ALPTEKİN, Coşkun (1991), “Artuklular”, DİA, c. 3, s. 415-418.
ALPTEKİN, Coşkun (1992a), “Belek bin Behram”, DİA, c. 5, s. 402-403.
ALPTEKİN, Coşkun (1992b), “Selçuklular Zamanında Harput”, Tarih İçinde
Harput, Elazığ, s. 45-51.
ALTUN, Ara (1978), Anadolu’da Artuklu Devri Türk Mimarisi’nin Gelişmesi,
Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul.
ANONİM (1982), “Elazığ”, Yurt Ansiklopedisi Türkiye İl İl; Dünü Bugünü,
Yarını, c. 4, İstanbul, s. 2474-2582.
ARDIÇOĞLU, Nureddin (1939), “Harput Artukoğulları’na Ait Kitabeler”,
Türkiye Mecmuası, Sayı: 6, 41-48.
ARDIÇOĞLU, Nureddin (1966a), “Harput’ta Artukoğulları Devrine Ait
Eserler”, Yeni Fırat Dergisi, Sayı: 33, Elazığ, s. 12-13.
ARDIÇOĞLU Nureddin (1966b), Harput Hükümdarı Belek Gazi, Ajans-Türk
Matbaası, Ankara.
ARDIÇOĞLU, Nureddin (1997), Harput Tarihi, Yükseköğretim Kurulu
Matbaası, Ankara.
ARTUK, İbrahim-ARTUK, Cevriye (1993), Artukoğulları Sikkeleri, Sümer
Kitabevi, İstanbul.
ARTUK, İbrahim-ARTUK, Cevriye (1971), İstanbul Arkeoloji Müzeleri,
Teşhirdeki İslami Sikkeler Kataloğu, c. 1, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.
ASLANAPA, Oktay (1989), Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul.
ATAOĞLU, Remzi (1992), “Harput’ta Artuklu İdaresi”, Tarih İçinde Harput,
Elazığ, s. 53-58.
AYDIN, Sercan, Yandım (2008), “Orta Çağ’da Melekler ve Bizans Resim
Sanatında Melek Biçimsel Yahya Peygamber İmgesi”, İslam ve Hıristiyan
46
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
Sanatında Melekler, Peygamberler ve Azizler, (Ed. Sercan Yandım Aydın), İstanbul,
s. 149-170.
AYTAÇ, Gülsüm (2010), “Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ndeki
Artuklu-Selçuklu Seramikleri”, NWSA Journal Social Sciences, c. 5, Sayı: 4, s. 506525.
AYTAÇ, İsmail (2017a), “Harput İç Kalesi Kazısı 2014 Yılı Arkeolojik
Buluntuları”, Turkish Studies, c. 12, Sayı: 1, Ankara, s. 191-210.
AYTAÇ, İsmail (2017b), “Harput İç Kalesi Kazıları 2015 Yılı Çalışmaları”, 38.
Kazı Sonuçları Toplantısı, c. 3, Ankara, s. 563-579.
AYTAÇ, İsmail (2017c), “Harput İç Kale Kazılarında 2014-2015 Sezonunda
Bulunan Bizans Dönemi Sikkeleri”, NWSA Journal Social Sciences, c. 12, Sayı: 3, s.
140-153.
BEZER, Gülay Öğün (1997), “Harput’ta Bir Türkmen Beyliği Çubukoğulları”,
Belleten, c. LXI,Sayı: 230, Ankara, s. 67-92.
BRUUN, Patrick M. (1966), Roman İmperial Coinage Constantine and
Licinius AD 312-337, Vol. VII, (RIC), Spink and Son Ltd., London
BULDUK, Abdülgani (2004), El-Cezire’nin Muhtasar Tarihi, (Yay. Haz.
Mustafa Öztürk ve İbrahim Yılmazçelik), Fırat Üniversitesi, Orta-Doğu
Araştırmaları Merkezi Yayınları, Elazığ.
BUTAK, Behzad (1947), XI. XII. ve XIII. Yüzyıllarda Resimli Türk Paraları,
Pulhan Matbaası, İstanbul.
ÇAYCI, Ahmet (2002), “Artuklu Sikkelerinde Hükümdar Tasvirleri”,
Uluslararası Sanat Tarihi Sempozyumu, Prof. Dr. Gönül Öney’e Armağan 10-13
Ekim 2011 Bildiriler, İzmir, s. 185-194.
ÇELİK, Aydın-YILDIRIM, Taner (2013), “İlk İslam Fetihlerinden Beylikler
Dönemine Harput”, Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, c. 2, (Ed. Enver
Çakar), Elazığ, s. 545-560.
ÇETİN, Osman (2016), Türk-İslam Devletleri Tarihi, Emin Yayınları, Bursa.
ÇORUHLU, Yaşar (2010), Türk Mitolojisinin Ana Hatları, Kabalcı Yayınevi.,
İstanbul.
DANIK, Ertuğrul (1996), “Orta Çağ’da Harput Yüzey Araştırması 1995”, XIV.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, c. 1, Ankara, s. 339-368.
DANIK, Ertuğrul (1997), “Harput Kalesi” Vakıflar Dergisi, Sayı: XXVI,
Ankara, s. 313-334.
DANIK, Ertuğrul (2000), “Harput Artuklu Sarayı”, IV. Orta Çağ ve Türk
Dönemi Kazıları ve Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, 24-27 Nisan 2000 ,(Yay.
Haz. Yüksel Sayan), Van, s. 103-111.
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
47
DANIK, Ertuğrul (2001), Orta Çağ’da Harput, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara.
DEMİR, Bülent-ABAY, Eşref ve SEVİN, Veli (2016), “Harput Kabartması
Anadolu Uygarlıklarına Yeni Bir Katkı”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 153,
İstanbul, s. VII-XVI.
DEMİRKENT Işın (1987), Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi 1118-1146, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara.
DENİZ, Bekir (2007), “Alay Han”, Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
Ankara, s.51-76.
DURUKAN, Aynur (2005), “Harput Ulu Camii’nin Düşündürdükleri”, Dünü
ve Bugünüyle Harput, c. 1, Ankara, s. 305-337.
EAGLETON, Catherine- WİLLİAMS, Jonathan (2011), Paranın Tarihi, (Çev.
Fadime Kâhya), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
ERKOÇOĞLU, Fatih (2006). “Abdülmelik b. Mervan’ın Para Reformu”,
İSTEM Dergisi, Sayı: 8, Konya, s. 171-186.
GALİB, İsmail (1311), Meskûkât-ı Türkmaniye Kataloğu, Mehran Matbaası,
Konstantiniyye.
GÖKYAY, Orhan Şaik, (2002), “Kızılelma” DİA, c. 25, s. 559-561.
HILLENBRAND, Robert (2005), İslam Sanatı ve Mimarlığı, (Çev. Çiğdem
Kafescioğlu), Homer Kitabevi, İstanbul.
İBN BİBİ (1996), El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye (Selçukname), c.
1, (Haz. Mürsel Öztürk), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.
İBN KALANİSİ (2015), Şam Tarihine Zeyl I. ve II. Haçlı Seferleri Dönemi,
(Çev. Onur Özatağ ), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul.
İBN KESİR (1994), El Bidaye ven’n Nihaye Büyük İslam Tarihi, c. 2, (Çev.
Mehmet Keskin), Çağrı Yayınları, İstanbul.
İBNÜ’L ESİR (1985), El Kamil Fi’t Tarih Tercümesi, c. 1, (Çev. Ahmet
Ağırakça, Yunus Apaydın, Abdülkerim Özaydın v.d.), Bahar Yayınları, İstanbul.
İBNÜ’L ESİR (1987a), El-Kamil Fi’t-Tarih Tercümesi, c. 10, (Çev.
Abdülkerim Özaydın), Bahar Yayınları, İstanbul.
İBNÜ’L ESİR (1987b), El-Kamil Fi’t Tarih Tercümesi, c. 11, (Çev.
Abdülkerim. Özaydın), Bahar Yayınları, İstanbul.
İBNÜ’L ESİR (1987c) El Kamil Fi’t-Tarih Tercümesi, c. 12, (Çev. Ahmet
Ağırakça ve Abdülkerim Özaydın), Bahar Yayınları, İstanbul.
KAMAL AL DİN İbn al Adim (2011), Bugyat At-Talab Fi Tarih Halab
Selçuklularla İlgili Haltercümeleri, (Yay. Ali Sevim), Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara.
48
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
KAŞGARLI MAHMUD (1985a), Divanü Lugat’it Türk Tercümesi, c. 1, (Çev.
Besim Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
KAŞGARLI MAHMUD (1985b), Divanü Lugat’it Türk Tercümesi, c. 3, (Çev.
Besim Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
KAYHAN, Hüseyin (2008), “Fahreddin Kara Arslan Devri Artuklu Tarihi”,
Belleten, c. LXXII, Sayı: 263, Ankara, s. 53-72.
KIRPIK, Güray (2009), “Artuklu Haçlı Münasebetleri (1098-1124)”, Gazi
Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, c. 29, Sayı: 1, Ankara, s. 243-256.
LANE, Poole, Stanley (1875), Coins of the Urtuki Turkuman, Corpus Christi
College, Oxford, London.
MAHİR, Banu. (2000), “Elinde Altın Küre (Kızıl Elma) Tutan Osmanlı Sultan
Portreleri”, Uluslararası Dördüncü Türk Kültürü Kongresi Bildirileri, 4-7 Kasım,
1997, c. 2, , Ankara, s. 91-98.
MERÇİL, Erdoğan (1991), Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara.
METİN, Tülay (2013), Selçuklular Döneminde Malatya, Malatya Kitaplığı
Yayınları, İstanbul.
MORRISON, Cécile (2002), Antik Sikkeler Bilimi Nümizmatik Genel Bir Bakış,
(Çev. Zeynep Çizmeli Öğün), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul.
OSTROGORSKY, Georg (1991), Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan),
Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
ÖZEK, Ali-KARAMAN, Hayrettin, TURGUT, Ali v.d. (Çev.), (1993),
Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Diyanet Vakfı yayınları, Ankara.
ÖZME, Adil (1993), Malatya Müzesi’ndeki İslam Dönemi Sikkeleri, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Ankara.
ÖZTUNA, Yılmaz (1964), Başlangıcından Zamanımıza Kadar Türkiye Tarihi
Selçuklular ve Anadolu Beylikleri, c. 2, Hayat Kitapları, İstanbul.
PARLA, Canan (2005). “Diyarbakır Surları ve Kent Tarihi”, Metu Journal of
the Faculty of Architecure, c. 22 Sayı: 1, Ankara, s. 57-84.
PARLAR, Gündegül (2001), Anadolu Selçuklu Sikkelerinde Yazı Dışı Figüratif
Öğeler, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.
PARLAR, Gündegül (2005), “Artuklu Sikkelerinde Figüratif Unsurlar”, Dünü
ve Bugünüyle Harput, Tarih, Edebiyat, Şiir, Folklor, c. 1, Elazığ, s. 357-364.
SEVİM Ali (2014), Anadolu’nun Fethi Selçuklular Dönemi, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara.
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
49
SEVİM, Ali-MERÇİL, Erdoğan (2014), Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset,
Teşkilat ve Kültür, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
SEVİM, Ali- YÜCEL, Yaşar (1989), Türkiye Tarihi Fetih, Selçuklu ve
Beylikler Dönemi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
SEVİN, Veli-SEVİN, Necla Arslan ve KALSEN, Haydar (2011), Harput Kale
Mahallesinde Osmanlı Yaşamı, Ege Yayınları, İstanbul.
SEVİN, Veli-SEVİN, Necla Arslan ve AŞAN, Muhammet Beşir (2013),
“Harput Kalesi Arkeolojik Kazı Çalışmaları”, Geçmişten Geleceğe Harput
Sempozyumu, c. 2, (Ed. Enver Çakar), Elazığ, s. 798-799.
SİVRİOĞLU, Ulaş Töre (2014), “Orta Çağ İslam Sikkelerinde Helen, RomaBizans Etkisi”, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, c. 1, Sayı: 2, s. 50-71.
SPENGLER, William, F.-SAYLES, Wayne, G. (1992) Turkoman Figural
Bronze Coins and Their Iconography The Artuqids, Vol. 1, Lodi, Wiscoscin, Clio’s
Cabinet.
SUNGUROĞLU, İshak (1958), Harput Yollarında, c. 1, Elazığ Kültür ve
Tanıtma Vakfı Yayınları, İstanbul.
SÜMER, Faruk (1990), Selçuklular Devrinde Doğu Anadolu’da Türk
Beylikleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
ŞENGÜN, M. Taner (2012), Harput Platosu’nda Doğal Ortam İnsan İlişkileri
ve Doğal Çevre Planlaması, Korza Yayıncılık, Ankara.
TABERİ (1991), Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, c. 3, (Çev. Zakir. Kadiri
Ugan ve Ahmet. Temir), Milli Eğitim Basımevi, İstanbul.
TEKİN, Oğuz (1999), Yapı Kredi Koleksiyonu Bizans Sikkeleri, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul.
TEKİN, Oğuz (2002), “Eskiçağ’dan Orta Çağ İslam Dünyasına Miras Büyük
İskender”, Toplumsal Tarih, c. 17, Sayı: 97, İstanbul, s. 56-64.
TEKİN, Oğuz (2007), “Harput Kazısından Bir Danişmendli Sikkesi”,
Toplumsal Tarih, Sayı, 164, İstanbul, s. 49-51.
TEKİN, Oğuz (2009), “Sikke”, DİA, c. 37, s. 179-184.
TOZER, Henry Fanshawe (1881), Turkish Armenia and Eastern Asia Minor,
Green and Co, London.
TULAY, Ahmet Semih (2001), Genel Nümizmatik Sözlüğü, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul.
TURAN Osman (1980), Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, Nakışlar
Yayınevi, İstanbul.
TURAN Osman (2016), Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Yayınları,
İstanbul.
50
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
TURAN, Refik (1992), “Anadolu’nun Gazi Unvanlı İlk Türk Beyleri”, Tarih
İçinde Harput, Elazığ, s. 65-70.
URFALI MATEOS (2000), Urfalı Mateos Vekayi-Namesi (952-1136) ve Papaz
Grigor’un Zeyli (1136-1162), (Çev. Hrant D. Andreasyan), Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara.
USTA, Aydın (2002), “Artuklular ve Haçlılar (Haçlıların Bölgeye
Gelişlerinden Belek’in Ölümüne Kadar 1098-1124)”, Tarih Dergisi, c. 37, İstanbul,
s. 357-374.
UYKUR, Ramazan (2010a), Artuklu Sikkelerinde Yazı ve Süsleme
Kompozisyonu, (Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Bilim
Dalı, Doktora Tezi), Ankara.
UYKUR, Ramazan (2010b), “Artuklu Sikkelerinde Figürlü Süslemenin Dinsel
Bir İmge Olarak Vurgulandığı Kompozisyonlar”, Anadolu ve Çevresinde Orta Çağ,
c. 4, Ankara, s. 159-168.
ÜNAL, Mehmet Ali (1989), XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566), Türk
Tarih Kurumu, Yayınları, Ankara.
ÜNAL, Rahmi Hüseyin (2007), “İncir Hanı”, Anadolu Selçuklu Dönemi
Kervansarayları, Ankara, s. 305-320.
ÜREMİŞ, Ali (2005), Türkiye Selçuklularının Doğu Anadolu Politikası, Babil
Yayıncılık, Ankara.
YAPI KREDİ YAYINLARI (1994), Asya’dan Anadolu’ya İnen Rüzgâr
Beylikler Dönemi Sikkeleri, Yapı Kredi Sikke Koleksiyonu Sergileri c. 3, (Yay. Haz.
Şennur Şentürk ve Brian Johnson), İstanbul.
YAPI KREDİ YAYINLARI (2009), “Güç ve Hükümdar Sembolü Hükümdar
Portreleri”, Sikkeler Ne Anlatır? Orta Çağ Anadolu Sikkelerinde Simgeler ve Çok
Kültürlülük, (Ed. Ersel Topraktepe), İstanbul, s. 103-120.
YAZICI, Nesimi (2014), İlk Türk İslam Devletleri Tarihi, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları, Ankara.
YAZICIZADE, Ali (2009), Tevarih-i Al-i Selçuk, Selçuklu Tarihi, (Haz.
Abdullah Bakır), Çamlıca Yayınları, İstanbul.
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
51
52
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
53
54
İsmail AYTAÇ,
Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri
Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi Cilt: V, Sayı:1, Elazığ, 2018
55