Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
BOLŞEVİK İHTİLALİ MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ ORTADOĞU DERSİ DÖNEM ÖDEVİ SAVAŞ ÇORAK TARİH BÖLÜMÜ LİSANS ÖĞRENCİSİ DÜNYA AÇISINDAN ORTADOĞU’NUN ÖNEMİ İbn-i Haldun bir ifadesinde “Coğrafya kaderdir” demektedir. Bir bölgenin coğrafi konumu o bölgenin müspet veya menfi, olumlu veya olumsuz anlamda geleceğini şekillendirir. Coğrafi konum bir değer ifade eder ve yer altı-yerüstü birçok zenginliği barındırmaktadır. Bu tür zenginlikler, uluslararası ilişkilerin belirlenmesinde rol oynayan en önemli faktör ve faktörlerdir. Uludağ Üniversitesi’nde 21-22 Ekim 2015’te, Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından organize edilen, VII. Uludağ Uluslararası İlişkiler Konferansı’nda bildiri olarak sunulmuştur. ORTADOĞU; büyük medeniyetlerin doğduğu ve kaybolduğu önemli bir coğrafyadır. Ortadoğu; medeniyetlerin mirası üzerinde bütün büyük semavî dinlerin şekillendiği manevî bir topraktır. Günümüzden bakıldığında ise adeta bütün bu manevî geleneğinden kopartılmış ve sadece petrol için hatırlanıyor gibi duran coğrafyadır. Daha da acısı, binlerce yıllık çatışmaların halen sürdüğü, sanki insanlığın kavga etmekten yorulmadığı bir bölgedir. Bir dizi karmaşık durumun iç içe geçtiği bu coğrafya, bugün de dünyanın en kritik ve en patlamaya hazır yeri olarak karşımızda durmaktadır. Bu Ortadoğu coğrafyasında sıkışmış çeşitli etnik, millî, dinî, mezhepsel kökenlere ait halklar, tarihin onlara miras bıraktığı bir yorgunluğu yaşamaktadırlar. Hepsinin kaderi burada düğümleniyor ama her biri ayrı bir kaderleri varmış gibi davranıyorlar. Dahası o kadar çok güç; gelecekleri üzerine hesap ve plan yapıyor, onlara müdahale etmek için can atıyor ki bu halklar gerçekte ne yapmak ve nereye gitmek istediklerine bir türlü kendi başlarına karar veremiyorlar. Bir türlü onlara bu fırsat verilmek istenmiyor. Özellikle de XX. yüzyılın başlarından beri artarak sürüyor bu durum devam etmektedir. Bütün büyük güçler bölgeyi denetimleri altına almak ve ellerinde tutmak için olağanüstü gayret sarf etmektedirler. Akar A. ‘‘ Büyük Ortadoğu Kuşatması’’,Timaş Yayınları,2004 İstanbul Ortadoğu, eski dünyanın tam merkezinde bulunmakla birlikte Asya ile Avrupa’nın, Asya ile Afrika’nın, Karadeniz, Akdeniz ve Hint Okyanusu’nun bağlantı yerindedir. Ortadoğu, bu konumu nedeniyle tarih boyunca önemini korumuş ve birçok mücadelenin odak noktası olmuştur. Çünkü Ortadoğu, Doğu ile Batıyı birbirine bağlayan ticaret yolları üzerinde bulunmakta; Nil, Dicle ve Fırat gibi nehirleri ve Süveyş Kanalı, Hürmüz Boğazı gibi önemli suyollarını barındırmaktadır.1 Ortadoğu tarihin her döneminde tüm dünyanın dikkatini üzerine çekmiş ve süper güçlerin hâkimiyet kurma isteklerine maruz kalmıştır. Dünyada söz sahibi olmak isteyen devletler ise bu bölgeyi ele geçirip egemenlik kurmak adına işgallerden ve bölgeyi karıştırmaktan kaçınmamışlardır. Günümüz için Ortadoğu’yu asıl önemli kılan ise 1800’lerin sonlarına doğru keşfedilen petrol olmuştur. Ortadoğu petrol aynı zamanda da doğalgaz rezervleri konusunda dünyanın en zengin bölgesi konumunda yer almaktadır.1 Orta Doğunun Coğrafi Konumu Ortadoğu terimi ilk olarak 19. Yüzyılda Britanya Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Hindistan Dairesi tarafından, bugünkü Arap yarımadası ve çevresini tarif etmek üzere kullanıldı. Ancak Ortadoğu ifadesinin genel anlamda "Hindistan ile Arap dünyası arasında kalan toprakları belirtmek için" Amerikalı denizcilerce yaygınlaştırılmış olabileceği de kabul ediliyor. Yani terim bir tür Anglo-Amerikan ortak yapımı ve her halükarda 'kendi doğrularında kalan toprakların tanımlanmasında kullanılmaya başlamış, halen de aynı kullanım devam etmektedir. Kılınç T. ‘‘Ortadoğu’dan Notlar’’,Pınar Yayınları,Haziran 2011,İstanbul Ortadoğu için yapılan en geniş tanım; Batıda; Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Somali, Etiyopya, Sudan ve Mısır'ı, Doğuda; Umman Körfezi'ne kadar uzanan bölgede Irak, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman'ı, Kuzeyde;Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini kapsamaktadır. Bu kapsama; İran, Afganistan ve Pakistan da dahil, edilmiş olup, güneyde Suudi Arabistan'dan Yemen'e uzanan Arap Yarımadası'nı çevreleyen bölge ile Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, ve Filistin'de içinde yer almaktadır. Arı T. ‘‘Geçmişten Günümüze Ortadoğu-Siyaset, Savaş ve Diplomasi’’, Alfa Basım Yayın Dağıtım Ltd. Şti., 1.Basım, Ekim 2004 Arı'nın yaptığı tanım, ABD'nin "Büyük Orta Doğu Projesi" kapsamında genişlettiği Ortadoğu tanımı ile örtüşmektedir. Ortadoğu için yaygın kullanılanı ise daha dar kapsamı olan tanımdır. Buna göre; batıda Mısır, kuzeyde Türkiye ve İran'ın yer aldığı, doğuda Umman Körfezi'ni, güneyde ise Aden Körfezi ve Yemen'i içine alan bölge, Ortadoğu olarak adlandırılmakta ve günümüzde on sekiz devletten oluşmaktadır. Evcioğlu K.‘‘Ortadoğu'daki Kaos ‘tan Küresel Kaosa’’,Umay Yayınları,2007 Ortadoğu kavramı mekân anlamında Orta Asya, Kuzey Afrika ve Batı Avrupa gibi doğrudan bir fiziki coğrafi bölgeye işaret etmemektedir. Bu daha çok batılıların kendi mekân ve siyasetlerini merkeze alarak, kendilerinden yola çıkarak oluşturdukları, siyasi ve faydacı olgular içeren, kurgusal bir isimlendirmedir. Davutoğlu, A. (2001). Stratejik Derinlik-Türkiye’nin Uluslararası Konumu. İstanbul: Küre Yayınları. Orta Doğunun Jeopolitik Konumu Jeopolitik kavramlarla ortaya koymak gerekirse, Ortadoğu kara jeopolitiği açısından Avrasya'nın kalbinde bulunan Heartlana’i merkez alan bir stratejinin Afro-Avrasya Dünya ana kıtasına yönelecek açılımının kilit bölgesini oluşturmaktadır. Böylesi bir açılımın Asya'nın doğusuna ve güneyine yönelik seyri Afro-Avrasya Ana-Kıtası merkezinden uzaklaşmayı beraberinde getirirken, Batı İstikametinde Avrupa'ya dönük açılım Atlantik okyanusu ile noktalanmaktadır. Avrasya'nın merkezinden Ortadoğu istikametinde bir stratejik yöneliş ise Afro-Avrasya ana kıtasının merkezinden çevresine yönelik her türlü açılımı mümkün kılmaktadır. Davutoğlu A. ‘‘Stratejik Derinlik 2’’, Küre Yayınları, Kasım 2003, İstanbul Körfezin zenginliklerinin dünyaya pazarlanmasında Hürmüz Körfezi ve Süveyş Kanalı da oldukça stratejik öneme sahiptir. Petrol üreticisi birçok ülkenin sınır olduğu Hürmüz Boğazı'nın uluslararası trafiğe kapanması, petrol ulaşımım tamamen felç edecek durumdadır. Körfez ülkeleri kadar, dünyanın başka ülkeleri içinde oldukça önemlidir. Bölgesel çelişkilerin yoğunlaştığı her durumda Hürmüz Boğazı, uluslararası ilişkilerin önemli bir sorunu haline gelir. ABD ve İngiltere eksenli gerçekleştirilen işgalde Hürmüz Boğazının stratejik önemi birçok bakımdan ön plana çıkmıştır. Aynı şekilde İran ile ABD arasındaki çelişkilerin daha sıklıkla gündeme gelmesi, dikkatleri yeniden körfeze yöneltmektedir. İran'ın petrol geçişini engellemek gibi bir tehditte bulunması, Hürmüz boğazının stratejik önemini ortaya koymaktadır. Çünkü körfez ülkelerinin önemli bir kesiminin Hint Okyanusu üzerinden dünyaya açılmasını sağlayan en önemli bölgedir. Bu alanda ortaya çıkabilecek olası bir kriz, dünyayı, özellikle küresel kapitalist sistem güçlerini etkileyecek düzeydedir. Ayrıca İngiltere tarafından açılan Mısır topraklarından Akdeniz'i Kızıl Denize ve oradan Hint Okyanusuna açılan Süveyş Kanalı da, bölgenin uluslararası ulaşımı bakımından önemli bir işleve sahiptir. Peköz M. ‘‘Küresel Güçlerin Ortadoğu Stratejisi’’, Kalkedon Yayıncılık, Kasım 2007,İstanbul Ortadoğu bölgesi jeopolitik ve jeoekonomik bakımdan dünyanın önemli bölgelerinden biridir. Ortadoğu’yu farklı kılan en önemli özellikleri zengin yeraltı kaynakları ve tek Tanrı’ya inanan dinlerin doğduğu bir bölge olmasıdır. Ortadoğu çeşitli uygarlıkların ortaya çıktığı, değişik sosyo-kültürlerin kaynaştığı, Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney, gelişmiş veya az gelişmiş halkların buluşmasından dolayı çatışmaların ve uyuşmazlıkların hiç eksik olmadığı bir bölgedir. Aynı zamanda Ortadoğu bölgesi Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının birleştiği, Boğazlar vasıtasıyla Karadeniz’i Akdeniz’e, Süveyş Kanalı ile de her iki denizi Hint Okyanusu’na bağlayan stratejik konumuyla bu önemini hissettirmektedir. Tarihsel süreç açısından bakıldığında Ortadoğu’nun bu jeopolitik ve jeoekonomik önemi ve yer altı zenginliklerini kendi halkından ziyade bölge dışı aktörlerin adeta ilgi odağı olmuştur. Lacoste Y. ‘‘Büyük Oyunu Anlamak, Jeopolitik: Bugünün Uzun Tarihi’’, NTV Yayınları,2008 İstanbul Orta Doğunun Kültürel Yapısı Antik dönemde Mısır, Mezopotamya, Anadolu ve İran merkezli otoriteler altında bulunan Ortadoğu, önce Büyük İskender daha sonra da Roma İmparatorluklarının eklektik imparatorluk yapılan altında büyük ölçekli bir siyasi bütünlüğe kavuşmuştur.Bu eklektik imparatorluk yapıları bölgede ortaya çıkan dinî ve kültürel akımların çevre havzalara yayılmasını kolaylık sağlanmıştır. İslam medeniyetinin doğuşu ve yayılışı ile birlikte tekrar tek bir siyasi otorite altında toplanan Ortadoğu, o günden bugüne genelde İslam medeniyet havzasının coğrafi bütünlük alanı olarak görülmüştür.Batı-merkezli tarih ve coğrafya tanımlamalarında bölgenin Doğu ve İslam ile özdeşleşmesi bu jeokültürel bütünlüğün bir yansımasıdır.Haçlı savaşları ile keskinleşen bu jeokültürel ayrım, Selçuklu-Osmanlı egemenlik dönemleri ile Türklerin de bu karşı cephenin öncüleri olarak görüldüğü bir yaklaşım biçimine dönüşmüştür.Doğu-Batı, İslam-Hıristiyan yüzleşmesinin genelde Ortadoğu ve Doğu Avrupa'da cereyan ettiği bu asırlarda Ortadoğu İslam medeniyet birikimi etrafındaki ortak jeokültürel bütünlüğün korunduğu bir havza niteliğini muhafaza etmiştir.7 Dünyanın belirli kıtasal bölgelerinde yoğunluklu olmakla birlikte, yerkürenin hemen her yerine yayılmış olan İslam nüfusu, bölgelerin sosyal ve kültürel özelliklerine bağlı olarak, politik bir kırılganlığa ve hassas bir ilişki ağına sahiptir.İslam Dünyası, kabaca tanımlandığında; "Hint Okyanusu sahilleri boyunca Endonezya’dan, batıda Basra Körfezi’ne Tanzanya'nın Güneyinden, Batıya doğru uzanarak Afrika boyunca Sudan'ın ortasından Nijerya'ya, kuzeyde Atlantik ve Akdeniz kıyılarına, Kuzey Afrika'dan Akdeniz'e, Doğuya doğru Karadeniz'in girişine, İstanbul Boğazı ve Kazakistan'ın kuzey ucuna ve daha sonra güneye doğru bir kıvrım yaparak Batı Çin ve Hindistan'ın bir kısmına kadar ve en son olarak çizginin başladığı yere varmadan önce Borneo Körfezinde kıvrım yapan daireden ibaret bir coğrafyada hüküm sürmektedir." İslam nüfusunun yaklaşık 1,2 milyarlık (veya yaklaşık olarak Çin'in nüfusu kadar) kısmı bu yarım ay şeklindeki bölgede yaşamaktadır. Bu rakamın kabaca 820 milyonu Asya'da, 315 milyonu Afrika'da, nüfusunun yaklaşık 300 milyonu jeopolitik olarak önemli Doğu Akdeniz, İran Körfezi ve Orta Asya bölgesinde yaşamaktadır. Amerikan medyasının sık sık Müslümanları Yahudi düşmanı Arap olarak tanımlamasının aksine en büyük Müslüman nüfus yoğunluğu Güney ve Güneydoğu Asya'da (Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan ve Hindistan'da) bulunmaktadır. Farklı etnik kökenleri olan büyük Müslüman ülkeler arasında İranlı Persler, Türkler (Türk soyu Azerbaycan ve diğer birkaç Orta Asya halkı da dâhil), Mısırlılar ve Nijeryalılar vardır.8 Orta Doğunun Enerji Kaynakları Günümüzde dünya toplam enerji üretiminin yüzde 87’lik payı fosil yakıtlar, yüzde 6’sı yenilenebilir kaynaklar, yüzde 7’si ise nükleer enerji tarafından karşılanmaktadır. Dünya elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık yüzde 64.5’ini fosil kaynaklar (yüzde 38.7 kömür, yüzde 18.3 doğal gaz, yüzde 7.5 petrol) gerçekleştirmektedir. Üşümezsoy Ş. ‘‘Petrol Şoku ve Yeni Ortadoğu Haritası’’, İleri Yayıncılık,2006 İstanbul Dünya petrol rezervlerinin % 67 ve doğal gaz rezervlerinin %34 ve %35'ini kapsayan Arap-İran Körfezi çevresi ve Rusya-Hazar Denizi çevresi petrol ve doğalgaz yataklarının jeolojik yapısı ve sınırları, coğrafik dağımı, bu dağılımda yaşayan halklar, bu coğrafik sahaları kapsayan devletler, yönetim biçimleri, etnik halk guruplarının ilişkileri ve çelişkileri, bu devletlerin petrol ve doğal gaz sahaları üzerindeki egemen oluş biçimleri ve imtiyazlarının hukuksal biçimi, dünya petrol şirketleri ile üretim ve dağıtım sözleşmeleri verisel tabanda elimizde olduğunda savaş arkasındaki gerçekleri daha belirgin görülmektedir.10 Orta Doğuda petrol ve doğal gaz açısından Arap-İran Körfezi çevresinde bulunan önemli ülkeler Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'dir. Bu bölge petrol bakımından dünyanın en zengin bölgesi olup, petrol rezervlerinin %67'sini ve doğal, gaz rezervlerinin %34'ü bu bölgede bulunmaktadır.Bölgedeki tüm petrol zengini Ülkeler OPEC üyesi olup, dünya petrol fiyatlarını belirlenmesinde en etkili güçtürler.Dünya petrol ve doğal gaz yönünden gittikçe bu bölgeye bağımlı olacak, önemi ve etkinliği çok daha artacaktır. Üşümezsoy Ş.ve Şen Ş. ‘‘Yeni Dünya Petrol Düzeni ve Körfez Savaşları’’,İnkılap Yayıncılık,2003 İstanbul Dünya Açısından Orta Doğunun Önemi Orta doğunun dünya devletleri açısından önemi çok büyüktür. Orta doğunun yer aldığı coğrafya, jeopolitik konumu, ekonomik önem taşıması, yeraltı zenginlikleri gibi birçok önemi bulunmaktadır. Bu sebeplerden dolayı her devletin kendi menfaatleri için belirli, kendine özgü stratejileri bulunmakta ve bunları uygulamaktadırlar. Orta doğuya hâkim olan dünyayı da kontrol etmektedir. Her devlet oraya sahip olmak ekonomik açıdan refaha ulaşmak ister ve hemen hepsinin de çeşitli stratejileri bulunur. Avrupa ve Güney Asya arasındaki deniz yolu mesafesini büyük ölçüde azaltan Akdeniz ve Kızıldeniz’i arasındaki Süveyş Kanalı, 1869 yılında faaliyete girmesinden itibaren başta Mısır olmak üzere bölgenin jeopolitik önemini arttıran bir diğer etken olmuş ve ‘’Ortadoğu’yu kontrol etmek Dünya’yı kontrol etmektir’’ prensibini Dünya’ya tekrar hatırlatan bir nitelik taşımıştır. Ayrıca Basra Körfezi’nin devasa petrol üretimini Dünya’ya açan kapı olan Hürmüz Boğazı bölgenin önemini arttıran bir diğer faktördür. Bu sebepten dolayı orta doğu dünyada önemli bir yere sahiptir. https://www.stratejikortak.com/2016/06/ortadogunun-onemi.html Erişim Tarihi: 29/11/2017 Birçok devletin orta doğu da politikası ve stratejileri bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının politikaları aşağıdaki gibidir. ABD’nin orta doğu politikası; Hammadde yönünden zengin oluşu ve kendi üretimi olan mal ve ürünlerinin ucuzluğu dıştan gelecek ithal ürünlere talebi azaltmaktaydı. Avrupa'daki ekonomik büyüme ve gümrük duvarları nedeniyle, Amerikan ihracatının yönünü Ortadoğu’ya çevirmiştir. Ateş T. ‘‘ABD Dış Politikasında Yeni Yönelimler ve Dünya’’, Ümit Yayıncılık,2004Amerika’nın Ortadoğu’daki politikaları; Soğuk Savaş döneminden devralman petrol kaynakları üzerinde denetim, Bu kaynaklardan elde edilen üretimin dünya pazarlarına kesintisiz ulaştırılması, İsrail'in varlığının sürdürülmesi, Radikal İslam'ın etkisinin azaltılması, İran ve Irak'ın çevrelenerek denetim altında tutulması, Bölge ülkelerinin kitle imha silahlarına sahip olmasının engellenmesi gibi hedefleri vardır. Talat A. ‘‘ Özel Savaş, Terör Ve Kontrgerilla’’, Tüm Zamanlar Yayınları, İstanbul 1995 Rusya’nın orta doğu politikası;Orta Asya’daki enerji arzı üzerindeki monopol konumunu korumak, Orta Asya’daki enerji kaynaklarının kendi kontrolünde olmayan alternatif boru hatlarıyla dünya pazarlarına açılmasını engellemek; bu çerçevede enerjiyi daha uygun fiyata taşıyacak yeni boru hatları inşa ederek, alternatif boru hatlarını dezavantajlı konuma düşürmek. Avrupa’daki dağıtım sistemlerinin Gazprom tarafından satın alınarak, Rus projelerine alternatif projelerin hayata geçmesinin engellenmesi. Ortadoğu bölgesinde ekonomik çıkarlarının korunması, Ortadoğu’da silah ve nükleer enerjinin kendi kontrolüne alınması, Ortadoğu’daki petrol rezervlerinin kendi hakimiyetine alarak ,petrol tüketicilerini kendilerine mecbur bırakmak, ABD ‘nin kendi etrafını çevrelemesini engellemek içinİran,Suriye ve Kafkasya’daki ülkelere silah ve diğer yardımların yapılması vs. politikaları vardır. Nogayeva A. ‘‘Orta Asya’da ABD,Rusya ve Çin:Stratejik Denge Arayışları’’,Uşak Yayınları,Ankara 2011 Çin’in orta doğu politikası;Çin’in petrol ithal ettiği ülkeler incelendiğinde oldukça geniş dağılımlı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Çin, Ortadoğu, Orta Asya ve Latin Amerika ülkelerinden petrol ithal etmektedir. Ancak ülkeye giren petrolün yüzde 51’i özellikle Suudi Arabistan, Kuveyt ve İran gibi bölge ülkelerinden temin edilmektedir. Bu nedenle Ortadoğu bölgesi Çin’in enerji kaynaklarına yönelik ürettiği dış politikada hayati bir konuma sahiptir. (Özekmekçi, 2005:3) Enerji politikası dışında bölgenin Çin açısından diğer bir önemi de Ortadoğu’nun Müslüman ülkeleri ile iyi ilişkiler kurarak Doğu Türkistan bölgesindeki ayrılıkçı Müslümanların dış desteğini kesmektir. Enerji kaynaklarına ulaşım açısından Orta Asya bölgesi de Çin için önemlidir. Bu bölgede ABD’yi jeopolitik bir rakip olarak gören Çin’in Orta Asya politikası, daha geniş stratejik yaklaşım içinde, ABD’ye karşı çok kutuplu dünyanın yaratılması çabasıdır. Özekmekçi İ. “Türkiye’nin Doğu Sınırında Yeni Bir Güç: Çin’’, Dış politika Forumu, Aralık 2005 AB’nin orta doğu politikası; AB’nin enerji için AB Komisyonu tarafından 2011 yılında yayımlanan “Energy 2020: A strategyforcompetitive, sustainableandsecureenergy” adlı belgede, yeni enerji stratejisinin aşağıda yer alan şu beş önceliğe odaklanması gerektiği ifade edilmektedir. Bu öncelikler; Enerji verimliliğine sahip bir Avrupa’yı mümkün kılmak, Gerçek bir bütünleşmiş Avrupalı enerji pazarı oluşturmak, Tüketicileri güçlendirmek ve en yüksek düzeyde emniyeti ve de güvenliği sağlamak, Avrupa’nın enerji teknolojisi ve yenilikçiliği alanlarındaki liderliğini geliştirmek ve Avrupa Birliği enerji pazarının dış boyutunu güçlendirmektir. Kısacık S. “Yüzyılda Avrupa Birliği’nin Enerji Temin Güvenliği Bağlamında Fırsatlar Ve Karşılaşılan Riskler’’, Temmuz 2012 Türkiye’nin orta doğu politikası; Türkiye haritada zengin enerji yataklarına sahip Orta Asya, Kafkasya, Karadeniz ve Ortadoğu bölgelerinin kavuştuğu noktada konuşlanmıştır. Türkiye, dünyanın ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin %71,8, petrol rezervlerinin ise %72,7’lik oranına sahip bu coğrafyada yer almasına rağmen enerji arzında dışa bağımlıdır.Önemli bir enerji tüketim ürünü olan petrol, Türkiye’de genel enerji ürünleri arasında %40’lık bir kullanım oranına sahiptir. Enerji tüketim listesinde ilk sırayı alan petrolü sınırlı üretebilen Türkiye, bu talebin, ithalat yoluyla sağlamaktadır. Petrol ithal ettiğimiz ülkelerin başında ise Suudi Arabistan, Irak, İran ve Suriye gelmektedir. Doğal gaz ise petrolün ardından ikinci en önemli enerji ürünüdür. Son yıllarda kullanım alanları artan ve çevreye daha az zararlı olan doğal gazın bu önemine karşın petrol hala önemini korumaktadır. Şatlık A. ‘‘ ABD’nin Orta Asya Politikaları’’, Gökkuba Yayıncılık, İstanbul, 2007 Petrol ve doğal gaz bağlamında büyük ölçüde dışarıya bağımlı olan Ankara bu alanlarda tedarikçi çeşitliliğine gitmek suretiyle yeni politikalar oluşturmakta ve buna uygun stratejiler geliştirmektedir. Doğusundaki bulunan zengin hidrokarbon kaynaklarının Avrupa’ya ulaştırılmasında Doğu-Batı Enerji Koridoru ve Güney Gaz Koridoru çerçevesinde anahtar bir transit bir ülke konumuna sahiptir. BTC, Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı, TANAP bu kapsamda ön planda yer alan kilit projelerdir. KantörünU.“Avrupa birliği ve Türkiye’nin enerji politikaları’’ http://www.bilgesam.org/ ErişimTarihi:28/11/2017 KAYNAKÇA Uludağ Üniversitesi’nde 21-22 Ekim 2015’te, Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından organize edilen, VII. Uludağ Uluslararası İlişkiler Konferansı’nda bildiri olarak sunulmuştur. Akar A. ‘‘ Büyük Ortadoğu Kuşatması’’,Timaş Yayınları,2004 İstanbul. Kılınç T. ‘‘Ortadoğu’dan Notlar’’,Pınar Yayınları, Haziran 2011,İstanbul. Arı T. ‘‘Geçmişten Günümüze Ortadoğu-Siyaset, Savaş ve Diplomasi’’, Alfa Basım Yayın Dağıtım Ltd. Şti., 1.Basım, Ekim 2004 Evcioğlu K. ‘‘Ortadoğu'daki Kaos'tan Küresel Kaosa’’,Umay Yayınları,2007 Davutoğlu, A. (2001). StratejikDerinlik - Türkiye’nin Uluslararası Konumu. İstanbul: Küre Yayınları. Davutoğlu A. ‘‘Stratejik Derinlik 2’’, Küre Yayınları,Kasım 2003, İstanbul Peköz M. ‘‘Küresel Güçlerin Ortadoğu Stratejisi’’, Kalkedon Yayıncılık, Kasım 2007,İstanbul Lacoste Y. ‘‘Büyük Oyunu Anlamak, Jeopolitik: Bugünün Uzun Tarihi’’, NTV Yayınları,2008 İstanbul. Üşümezsoy Ş. ‘‘Petrol Şoku ve Yeni Ortadogu Haritası’’, İleri Yayıncılık,2006 İstanbul Üşümezsoy Ş.ve Şen Ş. ‘‘Yeni Dünya Petrol Düzeni ve Körfez Savaşları’’,İnkılap Yayıncılık,2003 İstanbul https://www.stratejikortak.com/2016/06/ortadogunun-onemi.html Erişim Tarihi: 29/11/2017 Ateş T. ‘‘ABD Dış Politikasında Yeni Yönelimler ve Dünya’’, Ümit Yayıncılık,2004 Talat A. ‘‘ Özel Savaş, Terör Ve Kontrgerilla’’, Tüm Zamanlar Yayınları, İstanbul 1995 Nogayeva A. ‘‘Orta AsyadaABD ,Rusya ve Çin:Stratejik Denge Arayışları’’,Usak Yayınları,Ankara 2011 Özekmekçi İ. “Türkiye’nin Doğu Sınırında Yeni Bir Güç: Çin’’, Dış politika Forumu, Aralık 2005 Kısacık S. “Yüzyılda Avrupa Birliği’nin Enerji Temin Güvenliği Bağlamında Fırsatlar Ve Karşılaşılan Riskler’’, Temmuz 2012 Şatlık A. ‘‘ ABD’nin Orta Asya Politikaları’’, Gökkuba Yayıncılık, İstanbul, 2007 Kantörün U.“Avrupa birliği ve Türkiye’nin enerji politikaları’’ http://www.bilgesam.org/ Erişim Tarihi: 28/11/2017