TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI BAĞLAMINDA MÜŞTERİ MUHASEBESİ
Geliş Tarihi (ReceievedDate) 19.03.2018
Kabul Tarihi (Accepted Date) 06.05.2018
Fahri ÖZSUNGUR1
Özet
Müşteri muhasebesi işletmenin kârlılığı, yönetim hedeflerini gerçekleştirebilmesi, sürekliliğin
sağlanması için gereklidir. Pazarda rekabet gücünü sürekli kılmak isteyen her işletme müşteri muhasebesi için
gerekli tüm bilgileri sağlıklı şekilde edinmeli ve stratejisini bu bilgilere göre belirlemelidir. Bu çalışmada,
işletmeler için müşteri muhasebesinin gerekliliği düşünülerek tüketici davranışları bağlamında ele alınmıştır.
Tüketici davranışları bağlamında müşteri muhasebesi, iktisadi insan teorisi, müşterinin işletmeye ve ürüne olan
bağlılığı, müşteri kârlılık analizi, müşteri değeri ve muhasebe bilgi sistemi kalitatif ve kantitatif yöntemler
düşünülerek incelenmiştir. Sonuç olarak müşteri muhasebesinin sadece müşteri kârlılığından oluşmadığı ve bu
nedenle de her işletmenin müşteri muhasebe sistemi için kendi stratejisini oluşturması gerektiği sonuçlarına
varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tüketici Davranışı, Müşteri Muhasebesi, Müşteri Kârlılık Analizi, Müşteri
Bölümlemesi, Müşteri Gizli Bölgesi
CUSTOMER ACCOUNTANCY IN THE CONTEXT OF CONSUMER BEHAVIOR
Abstract
The profitability of a client accountant is necessary to maintain management objectives and ensure
continuity. Any business that wants to keep its competitiveness in the market constantly must acquire all the
necessary information for customer accountability and determine its strategy accordingly. In this study,
consumer behavior was considered in the context of the necessity of customer accountancy for businesses. In the
context of consumer behavior have been examined with qualitative and quantitative methods evaluating with
customer accounting, homo- economicus theory, customer commitment to the business and product, customer
profitability analysis, customer value and accounting information system. As a result it is concluded that
customer accountability does not consist solely of customer profitability, and for this reason each of enterprise
has to establish its own strategy for the customer accounting system.
Key Words: Customer Behavior, Customer Accountability, Customer Profitability Analysis, Customer
Segmentation, Customer Secret Zone
GİRİŞ
İşletme kârlılığını artırmak ve pazarda tutunmayı hedefler. Bu durumun sağlanması ise
işletmenin izleyeceği stratejilerle mümkündür. Özellikle rekabetin yüksek olduğu pazarlarda
tutunabilmek, maliyetlerin girdi ve çıktıların ötesinde yapılacak bazı muhasebe işlem ve stratejilerine
bağlıdır. Tüketicilerin, insanlığın ilk tarihinden bu yana bitmek bilmeyen tüketme arzusu ve ihtiyaçları
doğrultusunda bir işletme stratejisi geliştirmeyi gerektirmektedir. Bu bağlamda, müşteri boyutunun
geliştirilecek stratejilerde göz önünde bulundurulması gerekir. Pazar payı, müşteri kazanma, müşteriyi
elde tutma, müşteri tatmini, müşteri kârlılığı işletmenin hedeflenen pazar ve müşteri bölümlerini
etkilemektedir (Kaplan ve Norton, 1996: 67). İşletme ve müşteri faydası için, ekonominin temel
öğelerinden olan insanın davranışlarının ekonomik analizi gerekmektedir. Bu çalışma ile mevcut ve
potansiyel müşterilerle ilgili müşteri kazanma, müşteri şikayetlerinin en uygun şekilde yönetilebilmesi,
müşteriyi elde tutma, hizmet kalitesinin artırılarak farklılık yaratma, müşteri tatmini, müşteri kârlılığı
işletmenin hedeflenen pazar ve müşteri bölümlerinin müşteri muhasebesinde gerçekçi verilerle analiz
edilmesi konularını içeren tüketici davranışları açısından müşteri muhasebesinde izlenebilecek yolların
belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla gerçekleştirilen çalışmada alanyazın taraması yöntemi
benimsenmiştir.
1. Kavramsal Çerçeve
Müşteri muhasebesinin tüketici davranışları bağlamında incelenebilmesi için tüketici, tüketim,
müşteri, müşteri muhasebesi kavramlarının bilinmesi gereklidir.
1
Doktora Öğrencisi, Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü (ticaretsicili@gmail.com)
609
1.1.Tüketici Kavramı
Tüketici; ürünlerin fiyatları veya kalitesi ya da her ikisi arasında seçim yapan, tatmine bağlı ve
bir süreyle sınırlı olmaksızın istek ve ihtiyaçları olan kişi ve organizasyondur. Bu tanımdan da
anlaşılacağı üzere bir gerçek kişi ya da organizasyonun tüketici sayılabilmesi için belirli bir zaman
sınırı olmaksızın ihtiyacının bulunması gerekir. Tüketici bir mal ya da hizmet satın alırken o mal ya da
hizmetin fiyatını, kendi bütçesini düşünür. Tüketim ya da satın alma ihtiyacının doğması ile satın alma
karar sürecine giren tüketici davranış biçimini bazı etkenlere göre yönlendirir.
1.2.Tüketim Kavramı
Tüketim iktisadi, sosyal, psikolojik, fizyolojik kaynakların organik ya da hukuksal varlıklarca
harcanmasıdır. Tüketim, bir harcama ve tüketme eylemi olduğuna göre bireylerin tüketimi dünyaya
hakimiyetleri nedeniyle önemlidir. Harcamak, kullanmak, bitirmek eylemleri ile gerçekleştirilen
kaynakların harcanması tüketicilerin doğasında vardır. Tüketici, kısıtlı gelir zorunluluğu altında
faydasını maksimuma çıkarmayı hedefler. Bu durum marjinal faydanın dengelenmesini ifade eder. II.
Gossen Kanunu en ideal şekilde elde etme ve harcama için yeterlidir. Ancak bu maksimum toplam
fayda anlamına gelmez (Backhaus, 2011: 382). Birey, kazanmış olduğu parayı çeşitli zevkler arasında
dağıtırsa ve her bir zevk için harcadığı son para birimini aynı ağırlıkta olacak şekilde belirlerse,
hayatın zevkini maksimum düzeyde elde eder (Gossen, 1983: 108; Negishi, 1989: 320).
1.3.Müşteri Kavramı
Müşteri, bir işletmenin mal ya da hizmetlerinden doğrudan fayda sağlayan kişi ve
organizasyondur. İşletmelerin ürettikleri mal ve hizmetlerden dolaylı olarak etkilenen bireyler ya da
gruplar da vardır. Ancak bu dolaylı etkileşim, birey ya da organizasyonu müşteri yapmaz. Dolaylı
etkileşim içinde olan ya da başkaca tüketiciler müşteri adayıdır. Müşterileri, iç ve dış müşteriler olarak
ayrıma tabi tutmak mümkündür. Bir işletmeye organik bağ ile bağlı olan çalışan ve paydaşlar iç
müşteriye, organik bir bağ ile bağlı olmayan distribütörler, tedarikçiler ve mal ya da hizmeti nihai
olarak tüketen müşteriler dış müşteriye örnek olarak verilebilir (Vavra, 2002: 29). Müşterileri mal ya
da hizmete gösterdikleri davranışlara ve beklentilerine göre sadık, kararsız, hassas/ duygusal vb.
şeklinde de ayırmak mümkündür.
1.4.Müşteri Muhasebesi Kavramı
Müşteri muhasebesi, fayda- maliyet analizi niteliği taşıyan hesaplar bütünüdür (Duman, 2012:
95). İşletmeler, mal ve hizmetlerini müşterilere arz eder, müşteriler vasıtasıyla büyümelerini
gerçekleştirebilmektedirler. Fayda- maliyet analizi, bir projenin değerlendirilmesi ya da bir yatırım
kararının alınmasında işletme yöneticilerine bilgi sağlar. Sosyal fayda- maliyet analizi, yatırım
program ya da projesinin sosyal fayda ve maliyet açısından tanımlanması, ölçülmesi, ve
karşılaştırılmasıdır (Campbell ve Brown, 2003: 1). Fayda- maliyet analizi hangi yolun daha iyi
olduğunu tespite yardımcı olur. Bu analiz belirli adımlarla gerçekleşir: Mevcut konuların belirlenmesi,
alternatiflerin belirlenmesi, varsayımların açığa çıkarılması, her alternatif projenin etkilerinin
listelenmesi, bu etkilerin sayısal verilerle ifade edilmesi, miktarı belirtilmemiş etkiler, bugünkü değeri
elde etmek için gelecek verilerin iskontosu, belirsizliğin ölçümü ve ortaya çıkarılması, fayda ve
maliyetlerin karşılaştırılması, proje sonrası yönetim (Zerbe Jr. ve Bellas, 2006: 3).
2.Teorik Yaklaşımlar
Müşteri davranışlarına teorik yaklaşımlarla anlam kazandırmaya çalışan birçok görüş
mevcuttur. Bu görüşler aşağıda açıklandığı üzere, müşteri muhasebesi bağlamında ekonomik analizde
belirleyici olmaktan çok yardımcı olmaya çalışmaktadır.
2. 1. Fayda Teorisi (Utility Theory)
Nicholas Bernoulli, John von Neumann ve Oskar Morgenstern tüketici karar verme modeli
üzerine çalışan ekonomistlerdendir. Morgenstern ve Neumann tüketici karar verme modelini fayda
teorisi (Utility Theory) olarak adlandırmışlardır. Bu teori tüketici beklentilerini ön plana
çıkarmaktadır. Tüketicilerin satın alma kararı ile elde edecekleri fayda ve getiri bu modelleme
açısından önemlidir. Bu modele göre kompleks alternatifler karşısında kararsız kalan tüketici nasıl bir
yol izlemelidir? Bu sorunun cevabını Peter C. Fishburn, tercih sırası ve sayılabilir kümelerle
610
açıklamaya çalışmıştır. Fishburn, bir küme oluşturarak bu küme içindeki alternatif elemanlardan “x”,
“y” ve “z” elemanlarını seçmiştir. Bu elemanlar içinde x≤ y ve y ≤ z ise, kişi x’ in z’ ye tercih
edilmemesi gerektiği düşüncesi kişiyi kuvvetli şekilde etkileyecektir (Fishburn, 1968: 337; Fishburn,
1970: 9). Yani, x malı y malına göre daha az tercih ediliyor ve y malı da z malına göre daha az tercih
ediliyorsa tüketici faydası matematiksel bir bağıntı ile x malının z malına karşı tercih edilmemesi
gerektiği düşüncesi ortaya çıkar. Bu durumda x malının faydası y malı ve dolayısı ile z malının
faydasına göre tercih edilebilirlik açısından daha az varsayılır.
2. 2. Sınırlı Rasyonellik ve Doygunluk Teorisi
Sınırlı rasyonellik insanın karmaşık olaylar karşısında ve karar verme sürecinde zihninin
sınırlı olmasından, bilişsel sınırlılık durumundan hareket eder. Bu görüş Simon tarafından ileri
sürülmüştür. Tüketicinin olası çözümler içinde en iyi sonuç yerine tatmin edici ve uygun sonucun
karar verme stratejisi olarak benimsenmesi sınırlı rasyonellik görüşü ile bağdaşan doygunluk
(satisficing) kavramını akla getirmektedir (Simon, 1997: 295).2 Bu kavram ekonomi, yapay zeka ve
sosyolojiyi içermektedir. Tüketici, özel bir arayış içine girmesi durumunda seçeneklerin çokluğu ile
karşılaşabilir. Bu durumda tüketici, yeterli düzeyde ihtiyacı karşılayan mal ya da hizmeti tercih
edecektir (Simon, 1997: 291). Sınırlı rasyonellik ve doygunluk, tüketicinin aradığı yeterli tatmin
düzeyini yakalayacağı zamana kadar bilgi topladığını ve yeterli tatmine ulaştığında ise bilgi toplama
işlemini sona erdirdiği görüşünü içerir. Tüketici maksimum faydaya ulaşmak yerine yeterli fayda
düzeyine ulaşmayı tercih eder. Ancak Simon’ un yeterli tatmin derecesinde tüketici davranışlarının
sona ereceğine ilişkin görüşü karmaşık bir doğaya sahip, ihtiyaçları sürekli farklılaşan tüketiciler için
gerçeği karşılamak anlamında eksik kalmaktadır.
2. 3. Beklenti Teorisi (Prospect Theory)
Beklenen fayda teorisine alternatif olarak geliştirilen, Daniel Kahneman ve Amos Tversky
tarafından ileri sürülen bu teori, karar vermenin beklenti ve riziko arasında seçim yapma durumu ile
açıklanabilir. Bu teoride, beklenen fayda teorisinin belirsizlik durumunda karar verme ve tercih
konusunu çözmeye yeterli olmayacağı görüşü hakimdir (Kahneman ve Tversky, 1979: 263).
Kahneman ve Tversky’ ye göre beklenen fayda teorisinde, getirinin faydası olasılık ve beklentilerle
ölçülür.
2. 4. Müşteri Davranışı Teorisi
Analitik Bilişsel Yaklaşım teorisi adı verilen bu teori Howard tarafından geliştirilmiştir.3
Müşteri davranışı teorisinde farazi yapıyı açıklamaya yarayan algısal ve öğrenmeye dayalı yapıdan
bahsetmek mümkündür. Müşteri davranışı; güdülenme, çeşitli alternatif hareket türleri ve karar
aracıları ile oluşur. Müşteri, bir ürünü satın alırken bilişsel süreçle elde ettiği bilgiler içinde yer alan
markalar ya da duyguların oluşturduğu set içinden bir seçim yaparak karar sürecine girer (Baker, 2001:
82; Howard ve Ostlund, 1973: 241).
2. 4. 1. Algısal Yapı
Algısal yapı, kişinin gerçekleşen olaylar karşısında çevreden topladığı bilgileri içselleştirip
muhakemeye tabi tutmasıdır. Müşteri, satın almak istediği mal ya da hizmet ile ilgili bir bilgi
edindiğinde zihinde algı süzgecinden geçirme aşamasına gelir. Zihin, edinilen tüm bilgileri imkanlar
ve istek doğrultusunda bir araya toplar. Bu aşamadan sonra müşteri, satın almaya yönelik algısını
oluşturmak adına bilgiye olan yatkınlık ve hassasiyetini değerlendirir, algısal önyargılar ve geçmiş
yaşantılar bu algıyı etkiler.
*Bilgiye duyarlılık: Müşterinin bilgi akışında kontrol aşamasıdır. Müşteri, satın alacağı mal ya
da ürünlerle ilgili topladığı bilgilerden hangisine duyarlılık göstereceğini bilişsel olarak derecelendirir.
*Algısal önyargı (Perceptual Bias): Bilgideki değişim ya da bozulma müşterinin satın alma
davranışını etkiler. Özellikle mal ya da hizmetle ilgili önyargıların oluşmasına neden olur.
*Bilgiyi arama: Müşteri, tüketim sürecinde tercih yapmak için bilgi toplar.
2
3
Bu kelime tatmin ve yeterlilik (satisfy- suffice) kavramlarının birleşmesi ile Herbert A. Simon tarafından oluşturulmuştur.
Bu teori, Howard ve Sheth Modeli olarak da adlandırılmaktadır.
611
2. 4. 2. Öğrenmeye Dayalı Yapı
Güdü: Müşteri özel veya genel bazı amaçları gerçekleştirmek için tüketim sürecine girer.
Düşünceler Seti (Evoked Set): Müşterinin amaçlarını gerçekleştirmesi ve tatmini için marka
ya da ürüne dair araştırma kabiliyetidir. Howard ve Sheth, markaların müşteriler tarafından öğrenilen
bir yapı olduğu ve çeşitli markaların müşterilerin amaçlarını farklı şekillerde tatmin edeceği görüşünü
savunmuştur.
Karar aracıları (Decision Mediators): Müşterinin satın alma tercihinde rol oynayan düşünsel
ve bilişsel kurallar bireyin karar aracılarıdır.
Yatkınlıklar (Predispositions): Müşterinin markalar arasında yapacağı tercih, markaya olan
yatkınlık derecesi.
Engelleyici Faktörler (Inhibitors): Ekonomik, zamansal, kurumsal, hukuksal engeller tüketim
tercihini engelleyebilir. Sınırlı kaynaklar çevresel engelleyici bir faktör olup
Tatmin: Müşterinin satın alma kararı ile edineceği tatmin derecesi sonraki satın lma kararlarını
etkileyecektir (Sheth, 2011: 108; Howard ve Sheth, 1969: 470 vd.).
Tüm bu etken ve aşamalardan sonra müşterinin satın alma ile elde ettiği gerçek sonuç,
beklenen sonuçtan büyük ya da eşitse müşteri tatmin olacaktır. Ancak, gerçek sonuç beklenen
sonuçtan küçük olursa müşteri tatmin edilmemiş olacaktır (Howard ve Sheth, 1969: 475).
2. 7. Tüketici Karar Verme Modeli
Tüketici karar verme modeli diğer adıyla Engel, Kollat ve Blackwell modeli, tüketicinin satın
alma sürecinde nasıl karar aldığı ile ilgilenir. Süreç tüketicinin satın alma eyleminin bir süreç içinde
meydana geldiğini göstermektedir. Şekil 1’ de de görüleceği üzere tüketici, problemin meydana
gelmesi ve tanınması ile alternatifleri araştırıp değerlendirir. Değerlendirdiği alternatifler arasında bir
seçim yapan tüketici, seçim yaptığı ürün hakkında bir fikir ve tecrübe sahibi olur. Bu aşamadan sonra
satın alma sonrası değerlendirme süreci başlar. Satın alma sürecinin karar verme ve süreç odaklı
incelenmesi, davranışın nedenlerini açıklamaya yetmemektedir. Tüketicinin bu süreç içinde
gerçekleştirdiği davranışların işletme bağlamında iktisadi sonuçlarının değerlendirilmesi ve muhasebe
analizinin gerçekleştirilmesi bu teori ile mümkün görülmemektedir. Tüketici, salt sürece ve karara
odaklanan bir yapıya sahip değildir. Tüketici, dış çevreden, sosyo-ekonomik gelişmelerden ve başkaca
birçok faktörden etkilenir. Ayrıca, tüketici satın alma sürecini bazı zorunlu aşamalar sonucunda
gerçekleştirmeyebilir. Özellikle, zorunlu ve lüks malların tüketiminde alternatiflerin araştırılması ya da
değerlendirilmesine yönelik bir sürece girilmeyebilir.
Şekil 1: Engel, Kollat ve Blackwell tüketici karar verme modeli
Kaynak: Engel vd., 1978: 86; Smith ve Wertheimer, 1996: 258
2. 8. Davranışçı Yaklaşım
1920’ de Watson tarafından geliştirilen bu metot, tüketici davranışlarının önceden
öngörülebileceği düşüncesinden hareket etmektedir. Watson’ a göre yeşil kurbağa fizyolog için ne ise;
üretici, mağaza ve reklam acentesi için de tüketici odur (Buckley, 1989: 137). Watson’ un bu sözü
“The consumer is to the manufacturer, the department stores and the advertising agencies, what the
green frog is to the physiologist” şeklindedir. Watson’ a göre, insan organik bir makinedir ve
davranışlar dış olaylardan öğrenilir. Kazanç, fayda, hizmet ve ürünlere yatkınlık bağlamında yapılacak
doğrudan ölçümler; davranışçı yaklaşımın odaklandığı konulardır (DiClemente ve Hantula, 2003:
590).
612
John B. Watson, davranışçı yaklaşımını şu cümleleri ile ifade etmiştir:
“Psychology as the behaviorist views it is a purely objective experimental branch of natural
science. Its theoretical goal is the prediction and control of behavior. Introspection forms no essential
part of its methods, nor is the scientific value of its data dependent upon the readiness with which they
lend themselves to interpretation in terms of consciousness. The behaviorist, in his efforts to get a
unitary scheme of animal response, recognizes no dividing line between man and brute. The behavior
of man, with all of its refinements and complexity, forms only a part of the behaviorist’s total scheme
of investigation (Watson, 1913: 158; Watson, 1994: 253; Watson vd., 2009: 11).”
Bu ifadelerde dikkat çeken temel unsurlar: objektif (objective), deneysel (experimental), doğa
bilimi (natural science), öngörü (prediction), davranış kontrolü (control of behavior), hayvan ve insan
(man and brute). Tüm parçalar birleştirildiğinde Watson’ un davranışçı yaklaşımına göre;
taşımaktadır
Gözlenebilir davranışlardaki değişimler temel alınmıştır
Zihinsel süreç reddedilmiştir
Davranışın kaynağı (insan ya da hayvan) değil davranışın kendisi önem
Davranış ölçülebilir.
Davranışçı yaklaşımda gözlenebilir değişimler, zihinsel süreçten ve iç gözlemsellikten
(introspective) bağımsızdır. Uyarıcı ve tepkilerle ortaya çıkan sonuç ile birey davranışlarına anlam
yüklenir (Bellack vd., 1990: 5).
Davranışçı yaklaşımı destekleyici çalışmalar Edward C. Tolman, Clark L. Hull, Burrhus F.
Skinner tarafından benimsenen Yeni Davranışçılık (Neobehaviorism) ile devam etmiştir. Bu teori ile
hayvanlar üzerinde yapılan deneyler ile insan davranışlarının çözülmeye çalışılması hedeflenmiştir.
Yapılan deneyler, elde edilen sonuçlar, olaylar karşısında zaman, mekan ve başkaca faktörler
karşısında karmaşık davranışlar sergileyebilen insanın davranışlarını ölçmeye yetmemiştir. İnsanoğlu,
etrafını çevreleyen etkenler yığını altında doğru karar vermeye çalışır. Deneysel ölçümler, insan
davranışlarını anlamaya yetmeyecektir. Özellikle tüketici davranışları, ekonomik, sosyal ve daha bir
çok faktörden etkilenen karmaşık eylemlerden oluşur. Teori, müşteri algısının iktisadi sonuçları
konusunda bir kısım değerlere ulaşabilme konusunda yardımcıdır. Ancak, müşteri muhasebesinde
algısal sonuçlara odaklanmak işletmenin kârlılığında tek yöndür.
2. 9. Sosyal Psikoloji Modeli
The Theory of the Leisure Class isimli kitapla sosyal psikoloji modelini ileri süren Veblen;
sosyal sınıf ve üye olunan gruplar içinde varlığını devam ettirebilmek adına grubun etkisi altında
yapılan tüketim eylemlerinden bahsetmiştir (Veblen, 1994: 33). Grubun, üyelerine tüketim bağlamında
yaptığı etki Veblen’ in incelediği konular arasındadır. Tüketicinin, özellikle gösterişçi tüketimin
(Conspicuous Consumption) etkisi altında olduğu savunulmaktadır. Alkollü ve narkotik ürünlerin
pahalı olması bu ürünleri saygı duyulan ve soylu bir konuma getirir. Birçok insan zenginliğe özenir,
bunun için çekişmeye girer, ünlü ve zengin kişileri kendisine örnek alır. Ünlülerin isimleri verilmiş
ürünler tüketicinin ilgisini çeken ve onda istek uyandıran markalar haline gelir. Bu durum, sosyal
statüler arasındaki farklılıkların ve bu statülerdeki insanların birbiri ile olan çekişmelerinin
nedenlerindendir. Veblen’ e göre insanlar, tabi olduğu sosyal sınıftaki yerini sağlamlaştırmak, başka
sosyal sınıfa ait olmaya çalışmak, kendini ön plana çıkarmak için olağanüstü aktivitelerini, satın aldığı
pahalı ürünleri, gezdiği yerleri diğer insanlarla paylaşır. Tüketicinin davranışlarını sosyal psikoloji
modeli ile inceleyen Veblen, bu davranışların mülkiyet, sahiplik ve sosyal sınıflardan etkilendiği
görüşünü savunmaktadır (Veblen, 1994: 14). Sosyal psikoloji, sınıf ve statünün insan davranışlarına
etki eden faktörler arasında yer almasına karşın, iktisadi analiz ve muhasebe bilgi sistemi içinde
değerlendirmeye alınacak faktörleri çözümlemede özellikle maliyet hesaplamasında etkin değildir.
İktisadi İnsan Teorisi
Homo Economicus teorisinin doğuşu John Stuart Mill’ in Essays on Some Unsettled
Questions of Political Economy, Principles of Political Economy adlı eserleri ile gerçekleşmiştir (Mill,
1844: 137; Pell ve Staveren, 2009: 223). İlk baskısı 1939 yılında yayınlanmış olan “The End of
613
Economic Man” adlı eseri ile Peter Ferdinand Drucker, “Beyond Economic Man” adlı eseri ile Harvey
Leibenstein, “The End of Economic Man?” adlı eseri ile David Marsden, “Beyond Economic Man:
Feminist Theory and Economics” adlı eseri ile Marianne A. Ferber ve Julie A. Nelson iktisadi insan
teorisine katkılar sunmuşlardır (Persky, 1995: 221).
Firmalar ve hane halkı, bu teorinin mikroekonomi bağlamında iki temel öğesidir. Teori; hane
halkının fayda ve tatmin maksimizasyonu, firmaların ise kâr maksimizasyonu ve maliyet
minimizasyonu varsayımına dayanmaktadır (Leibenstein, 1977: 183). Müşteri muhasebesinin
yönetimi, işletmenin muhasebe bilgi sisteminin işleyişi tüketici ve müşterilerin davranışlarının
ekonomik yansımalarının tespitine bağlıdır. Bu bağlamda, iktisadi insan teorisinin müşteri
muhasebesinde esas alınması gerekmektedir. Fayda, doygunluk, beklenti, davranış, algısal yapı,
öğrenme, karar verme, sosyal psikoloji müşteri muhasebesi bağlamında işletmenin kârlılığı açısından
önemli olsa da, bu faktör ve eylemlerin ekonomik katkılarının tespiti gerekir. Bu nedenle çalışmamız,
anılan faktörlerin nihai iktisadi etkilerine işaret eden iktisadi insan teorisi bağlamında
değerlendirilmiştir.
3.1. Müşteri Bağlılığı Yönetimi
Müşteri bağlılığı yönetimi, müşteriyi elde tutma ve kazanmayı amaç edinmiş faaliyetleri
içeren işlemsel bir olgu değil, süreçtir. Bu süreç işletmenin müşteri ile ilişkilerinin düzenlenmesinde,
müşteri ihtiyaç ve arzularına daha yakın olmayı hedeflemede ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde
önemli bir rol oynar. Bu anlamda, müşteri şikayet, alışkanlık ve algısının mal ve işletme anlamında
gözetilmesi gerekir. Müşteriye yönelik teslim politikaları, ürün iadesinde müşterilere sağlanan
ayrıcalıklar, stok yönetiminin müşteri talepleri düşünülerek gerçekleştirilmesi müşteri bağlılığı
yönetiminde izlenecek yol için önemlidir.
3.1.1. Müşteri Şikayetleri
Müşteri şikayeti, satın aldığı mal ya da hizmetle ilgili beklentilerin karşılanmadığını gösteren
memnuniyetsizliklerin işletmeye ve pazara aktarılmasıdır. Müşteri şikayeti, işletme için hediyedir
(Møller, 1996: 14). Zira, müşteri şikayeti işletmenin stratejik yönetim kararlarını, ürünlerinin özellik
ve fiyatını ya da şikayete konu olayın gözden geçirilmesini sağlayacaktır. Burada şikayetin gerçek ya
da yanıltıcı olmasının gözden geçirme ile sağlanacak faydaya olan etki bağlamında bir etkisi
olmayacaktır. Ancak gerçek olmayan yanıltıcı şikayetler işletmeye zaman kaybettirecektir. Yine de
belirtmek gerekir ki, gözden geçirme ile olası bir olumsuz imajın önüne geçilmesi ihtimali ile
kaybedilen zaman kıyaslandığında gözden geçirme ve müşteri için zaman kaybetme tercih edilmelidir.
Zira müşteri bir tüketici ve her şeyden önce duyguları ile davranan bir insandır. Bireyi etkileyen
psikolojik ve sosyal faktörler düşünüldüğünde işletmeyi yanıltan bir müşteri, işletmenin bu konuya
zaman ayırması ile kendiliğinden ya da bağlı olunan grupların sosyal baskısı ile pişmanlık duyabilir.
3.1.2. Müşterilerin Harcama Alışkanlıklarına Göre Sınıflandırılması
Müşterilerin harcama alışkanlıklarının belirlenmesi, algılanan değerlerin belirlenmesi ile daha
mümkün hale gelir. Algılanan değer satıcı- alıcı ilişkisinde iki türlüdür. İlki satıcının algıladığı değer,
ikincisi ise alıcının algıladığı değerdir. Bu anlamda tedarikçi ve diğer aracılar gözetilmeksizin müşteri
ile işletme arasında iki türlü değer algısının olduğu söylenebilir.
3.1.3 Müşterinin Algıladığı Değerin Belirlenmesi
Müşteri aynı zamanda bir tüketici olarak satın almak istediği, arzuladığı mal ya da hizmet için
bir beklenti içindedir. Beklenti mal ya da hizmetle ilgili olabileceği gibi, satın alma işlemi ve işletme
ile de ilgili olabilir. Fayda ve maliyet arasındaki fark (Day, 1994: 38), ödenen karşılığında ne
alındığının algılanması (Sirohi vd., 1998: 228), işletmenin sunduğu ile tüketicinin ortaya koyduğu
fayda değeri algısı (Woodall, 2003:21), fayda ile maliyet arasındaki orantı (Khalifa, 2004: 647) gibi
tanımlar müşterinin algıladığı değer için yapılabilir. Müşteriler satın alma işlemi ile risk almakta,
zaman harcamakta, harcama kısıtı altında gelirlerinin belirli bir bölümünden vazgeçmekte, psikolojik
ve sosyal açıdan bazı konum ve durumlarını feda etmektedirler. Bu nedenle müşterinin algıladığı
değer, bir mal ya da hizmetin satın alınması için almayı düşündüğü ile satın alma uğruna feda ettikleri
ve katlandıkları karşısında elde ettiği faydadır (Schechter, 1984: 12; Zeithaml, 1988: 14). Zeithaml,
algılanan değer için dört farklı anlam belirlemiştir (Zeithaml, 1988: 13):
614
Değer düşük ücrettir
Değer bir kişinin üründen ne beklediği ile ilgilidir
Değer, yapılan ödeme karşısında elde edilen kalitedir
Değer, verilenler karşısında elde edilenlerdir.
Müşteri elde ettiği faydaları, satın alma aşamasında verdikleri ve katlandıkları ile satın alma
sonrasında elde ettikleri arasında orantısal bir ilişki ile ortaya çıkarır. Bu nedenle müşterinin algıladığı
değer ancak satın alma sonrasında ölçülebilir. Müşteri, satın alma aşamasında fiyat, kalite, harcanacak
zaman, alınacak risk, edinilmiş tecrübe gibi unsurlarla değer tahmininde bulunabilir. Ancak bu tahmin
satın almanın zaman dilimi, mevcut ekonomik ve sosyal koşullar, aile, psikoloji gibi etkenler nedeni
ile bireyi doğru sonuçlara götürmeyebilir.
Müşterinin algıladığı değerin belirlenmesi, müşterinin işletmenin mal ya da hizmetini satın
almaktan sağladığı faydanın ortaya çıkarılmasını sağlayacağından, müşteri muhasebesi ve pazarlama
stratejileri için önemlidir.
Müşteri değeri stratejileri; uygun pazarlama hedeflerinin ortaya konulması, geniş endüstri
ortamında hedeflenmiş özel bir Pazar biriminin seçilmesi, karşılaştırmalı rekabet üstünlüğü sağlayacak
bir değer önerisinin oluşturulması, müşteri ihtiyaçlarını anlama ve vaad edilmiş değeri temin etme
yeteneğinin geliştirilmesinden oluşur (Slater, 1997: 164). İşletmeler, müşteri muhasebesi yaparken
müşteri değerini tespit edebilmeli, kaynaklarını müşterinin algıladığı değeri maksimum düzeye
çekebilmek adına kullanabilmelidir. Böylelikle, müşterinin mal ya da hizmet satın alımı sonrası
algıladığı değer ve elde ettiği fayda konusundaki memnuniyet ve tatmini ile pazardaki statü korunmuş
olacak bu da işletmenin ileriye dönük kârlılığını artıracaktır. Zira sosyal sistem içinde en iyi reklam,
müşteri memnuniyetinin yayılması ile gerçekleştirilen kulaktan kulağa reklamdır (word of mouth
advertising). Kulaktan kulağa reklam, işletmenin reklam giderlerini azaltır, kârlılığını artırır ve
işletmenin müşterilerdeki algısına pozitif değer ekler (Arndt, 1967: 8; Batra vd., 2006: 361).
3.1.4. Satın Alma Alışkanlıkları
Tüketici kârlılığını artırabilmek için tüketici alışkanlıklarının ölçülmesi gerekir. Promosyon ve
harcama alışkanlıklarının müşteri kârlılığı üzerinde pozitif etkisi vardır (Nguyen vd., 2015: 212).
Ancak, harcama ve saın alma alışkanlıklarının düşük marjda gerçekleşmesi bu etkiyi negatife
çevirebilir. Bu bağlamda satın alma alışkanlıklarının belirlenmesi ve işletme için ne gibi bir değerde
katkı sağlayacağının belirlenmesi gerekir. Ayrıca, ürün iadesi politikasının da geliştirilmesi
gerekebilir. Müşterilerin işletme ve ürün ile ilgili algıları ya da başkaca faktörler satın alma
alışkanlıklarını ortaya çıkarır. Ürün hakkındaki tatmin her zaman ürünü satın aldıktan sonraki ihtiyaç
giderimi olmayabilir. Güvende olma düşüncesi tüketicide bir algı oluşturur. Oluşan bu algıdan, satın
alma davranış ve eğilimi etkilenir. Güven algısının sağlanmadığı ürün hakkındaki satın alma eğilimi
negatif etkileneceğinden, satın alma alışkanlığı da negatif yönlü olacaktır. Ancak, bu durumun
istisnaları da vardır. Zira sosyal baskı, aile, referans gruplar gibi faktörler güven algısı sağlanmadığı
halde bireyi tüketime itebilir.
3.1.5. Teslim Politikaları
Zaman/ hız işletmeler için önemli bir rekabet boyutudur. Teslimi en önce yapan rekabet
yarışında öndedir. Siparişlerin zamanında teslimi müşteri odaklı hareket etmenin temel prensipleri ile
ilgilidir.
Hızlı ürün teslimi ve ürüne bağlı hizmetlerde hızlılık: Ürün teslimi ile müşterifirma ilişkisi her zaman sonlanmaz. Özellikle ürüne bağlı garanti yükümlülüğü, işletme ile
müşteri ilişkilerinde süreklilik yaratır. Bu durumda müşteri ürünle ilgili yaşayabileceği olası
sorunlarda olabildiğince hızlı şekilde işletmeye ulaşmak ve üründe yaşanan sorunlarla ilgili
yardım isteyebilir.
Siparişleri yerine getirme ve teslimde hızlılık: Ürünler sipariş üzerine
üretilebilir. Üretim aşamasındaki hızlılık ve müşteriye teslimdeki hızlılık rekabet gücü
açısından önemlidir.
Vadeye bağlı siparişlerde zamanında teslim: Sipariş üzerine üretilen ürünler
müşterinin ya da işletmenin belirleyeceği bir vadeye bağlanabilir. Belirlenen vadede teslim,
615
işletmenin verilen söze riayet ettiği anlamını taşır. Bu durum işletmeye güvenilirlik imajı
kazandırır.
Müşteri ihtiyaçlarına göre en uygun zamanda teslim yapmak: Sipariş üzerine
ürün teslimi vadeye bağlanmamış olsa da bazen müşteri özellikleri işletme tarafından bilinir.
Müşterilerin ihtiyaçlarının hangi zaman aralığında karşılanacağı bilindiğinde ihtiyaç temini ve
teslimi bu zaman aralığına göre belirlenebilir. Kargo tesliminin bazı müşteri çevrelerince
işyeri adreslerine hafta sonları gelmesi ihtiyacı hasıl olabilir. Bir kargo işletmesi müşterilerinin
toplam ihtiyaçlarını gözeterek, ihtiyaca en uygun zaman diliminde teslim gerçekleştirebilir.
3.1.6. Ürün İadesi
Müşteri satın alacağı mal ya da hizmeti sadece ihtiyacı olduğu için satın almaz. Müşteriyi bu
ürüne sevk eden güven, telkin, sosyal baskı, arzu, istek, zorunluluk gibi bazı faktörler vardır. Bu
faktörlerden biri ürün iadesi ile müşterinin ürüne, işletmeye ve markaya olan güveninin sağlanmasıdır.
Güven insanın yaşamı boyunca arzu ettiği, tükenmek bilmeyen bir duygudur. İstem dışı gelişen olaylar
dışında çoğunlukla bu duygu bilinçaltında yer aldığı için müşteri karar alma mekanizması bu
duygudan etkilenir.
Ürün iadesi, işletme için kabullenme, müşteri için güvendir. Bu bağlamda, işletmelerin ürün
iadesi politikaları geliştirmesi müşteri kârlılığı için önemlidir. Müşteri ürün iadelerinde sağlanan
kolaylıklar müşterinin bir sonraki satın alımlarını pozitif yönde etkiler.
U (iade) it = −Ri
(1)
U (elde tutmak) it = µ it + it + € it
(2)
µ it Ξβ̍ Xi
(3)
Ürün kaleminin iadesine ilişkin faydayı temsil eden U (iade) it, müşteriye göre değişen ve
negatif olarak nitelendirilen müşteri iade maliyetini temsil etmektedir. µ it müşteri ve işletme için satın
alma zamanı olarak bilinen fayda belirleyicidir. Uygun alım satım işlemi it, ekonomik hata bileşeni €
it olarak gösterilmiştir.
Uk it = Ri+ µ it + it + € it
(4)
Ürünü elde tutmaya ilişkin fayda 0’ dan büyük olursa (U it˃ 0) müşteri ürünü elde tutacaktır.
Diğer durumda ise müşteri ürünü iade edecektir. Bu formülasyondan (a) ürün siparişi verilmez, (b)
sipariş verilir ve iade edilir, (c) ürün siparişi ve ürünü elde tutma sonuçları elde edilebilir (Kumar ve
Shah, 2015: 170).
k
3.1.7. Stok Yönetimi
Stok yönetimi, ürünlerin stoklanması ve bilgi ağı ile prensipli bir çalışma sürecini ifade eder.
Stoklama, ürünlerin uygun yerleştirilmesinden çok daha öte bir yönetim sürecidir. Özellikle şube
şeklinde çalışan işletmelerin iletişim ağı ile sürekli yenilenen geri bildirimlerin kaydı müşteri kârlılığı
açısından önemlidir. Siparişle başlayan alım satım ilişkisi, ürünün müşteriye teslimi sürecine kadar
devam eder. Bu bağlamda müşteriye verilen bilgilerin doğru ve gerçek zamanlı olması gerekir. Doğru
stok yönetimine sahip işletmelerde stoktaki ürünlerin eksilmesi sisteme anlık işlenir (Orlando vd.,
2011: 17). Aynı şekilde, bir şubede olmayan ürün için müşteriye hangi şubede olduğu bilgisinin de
doğru bir şekilde verilmesi gerekir. Müşteri profili ve satın alıma ilişkin geçmiş bilgilerin stok
yönetimi ile eş düzeyde yürütülmesi işletme kârlılığını artıracaktır. Zira, müşterilerin bölge, yaş,
cinsiyet gibi verilere göre hangi ürünlere talepkâr olup olmadıkları bu şekilde tespit edilebilir. Şubeler
arası iletişimin stok yönetimi ile eş düzeyde yürütülmesi işletmenin ürünlerinin hızlı ve doğru
müşterilere yönlendirilmesini sağlayacağından rekabet gücünü de artırır. İşletmenin X şubesine A
ürününü talep eden onlarca müşteri olmasına rağmen, bu ürün o şubeye gelmiyorsa müşteri işletmenin
ürününden negatif etkilenir.
Stok yönetiminde gerçek veriler, doğru ürün yerleştirme/ hiyerarşi olması gerektiği gibi,
hızlılık da müşteri kârlılığı için önemlidir. Stokta yer alan ürünün hiyerarşik düzeninde yaşanabilecek
olası karışıklık ya da bilgi eksikliği ürüne olan ilgiyi azaltacaktır. Aynı şekilde, X şubesinde olmayan
bir ürünün Y şubesinden getirileceği konusunda müşteriye verilen bilgilerin doğruluğu, ürün
616
teslimatındaki hızlılık, verilen bilgilere uygun ürünün teslim edilmesi, olası aksaklıkların oluşan
sorunla müşteri ile eş zamanlı paylaşılması stok yönetiminin başarısını ve müşterinin ürün, marka ve
işletmeye olan bağlılık, güvenini sağlayacaktır.
3.2. Müşteri Kârlılık Segmenti Analizi
Bu analiz, Pazar segmenti ve müşteri grubu temeli üzerinde yapılacak analizlerle ortaya
çıkarılabilir. Pazarlama maliyetleri, müşteri bölümlemesi, müşteri değeri bu analiz içinde
değerlendirilebilir.
3.2.1. Pazarlama Maliyetleri
Pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ürünün teslim, hizmetin ise gerçekleştirilme
anına kadar geçen sürede işletme tarafından yapılan harcamalar, pazarlama maliyetleridir. Sipariş
alma, sipariş yönetimi, üretim öncesi mamul ve pazar araştırmaları da pazarlama maliyeti içinde
değerlendirilmelidir. Ürünün pazara sunulması, reklam, stoklama, tutundurma, satış ve dağıtım gibi
faaliyetler sonucunda ortaya çıkan maliyetler dönem gideridir. Zira, anılan harcamalar
gerçekleştirildikleri dönemde tüketilirler (Tracy, 2006: 231).
Pazarlama maliyetleri etkilerini uzun dönemli gösteren, faaliyetlerin etkinliğinin ölçümünün
zor olduğu, elde edilen fayda ile kayıpların kıyasının güç olduğu, her işletme için farklılıklar arz eden
maliyetlerdir. Pazarlama maliyeti aynı zamanda işletmenin mal ya da hizmetle ilgili planını da ortaya
koyar. Bu bağlamda, izlenen stratejinin izlerini bu maliyetlerde bulmak mümkündür. Bu nedenle
pazarlama faaliyetleri ile maliyetler arasında nitelik olarak gerçek bir ilişki olmalıdır. Faaliyetin özüne
aykırı pazarlama harcamaları, faaliyetlerin etkinliğinin ve verimin ölçümünü daha da zorlaştırabileceği
gibi işletmeye mali açıdan büyük kayıplar getirebilir. Ancak, pazarlama faaliyetleri ile maliyet
arasında gerçek bir bağ olması durumunda yapılan harcamaların birer batak olduğunu söylemek
mümkün değildir. Zira tutundurma, ürün tanıtımı, müşteri memnuniyeti, reklam gibi faaliyetler işletme
imajını, ürünü ve markayı geniş bir kitleye yayma ya da yeni müşteriler elde etme anlamında
işletmeye pozitif değer sağlar. Ayrıca, müşterilerin ve müşteri adaylarının algıladıkları değerlerin
belirlenmesi için de pazarlama faaliyetleri gereklidir. Uzun dönemli etki gösterecek bu çalışmalar
tutundurma stratejilerinin gelişmesine de katkı sağlar. Pazarlama faaliyetleri, müşteri ve tüketicilerle
ilişkinin oluşmasını, korunmasını ve gelişmesini sağlayan iletişim aracıdır.
Pazarlama faaliyetlerinin işletmeye katkılarının sayısal olarak belirlenmesi için yapılan
harcamaların tespiti ve işletmeye katkılarının ölçülmesi gerekir. Ölçümün yapılabilmesi maliyetlerin
sınıflandırılması ile mümkün hale gelebilir. Bu anlamda pazarlama maliyetleri temel olarak sabit,
değişken, direkt, indirekt maliyetler olarak sınıflandırılabilir (Kazmi, 2007: 65). Pazarlama maliyet
analizi (satış hasılatından pazarlama maliyetlerinin çıkarılması) ile satış ya da pazarlamada elde edilen
kârlılık tespit edilir. Bu analiz, yapılmış harcama ile başarılı satışların karşılaştırılmasına yardımcı olur
(Pride ve Ferrell, 2014: 49). Ancak, görüleceği üzere bu sınıflandırma ya da hesaplama müşteri
anlamında kârlılık tespitine yarar sağlamaz. Bu nedenle, müşteriler için yapılan harcamaların ayrıntılı
şekilde tespit edilmesi ve pazarlama maliyetleri içindeki yerinin belirlenmesi gerekir. Ayrıca
pazarlama maliyetlerinde, müşteriler için geliştirilecek fiyatlama stratejileri de göz önünde
tutulmalıdır. Rakip işletmelerin pazarlama stratejileri müşteri bağlamında irdelenmelidir. Müşteri
bağlamında rakip işletmelerin irdelenmesi, pazarda farklılık oluşturma için önemlidir. Özellikle
bağlılık ilişkisi zayıf müşteriler, araştıran tüketici olmaları nedeniyle farklılık oluşturan işletme, marka
ve ürüne eğilim gösterirler.
3.2.2. Müşteri Bölümlemesi
Müşteri bölümlemesi, farklı pazar stratejileri oluşturabilmek için müşterilerin özelliklerine
göre homojen gruplara ayrılmasıdır (Collica, 2011: 3). Bir işletmenin müşteri kârlılığı ve müşteri
muhasebesi bağlamında amaçlarının gerçekleştirilebilmesinde bu bölümlemenin yapılması önemlidir.
Müşteri bölümlemesi için öncelikle müşteri ihtiyaçları tespit edilmelidir. Müşteri ihtiyaçlarını
karşılamak için içine girdiği satın alma karar sürecinde fiyata karşı duyarlı olabilir. Bazı müşteriler de
fiyat duyarlılığına sahip değildir. Fiyata duyarlılık yanında işletmenin hitap ettiği müşterinin gelir
seviyeleri de düşünülmelidir. Pazar, rakiplerin aynı türdeki ürünle hedeflediği müşteriler
617
düşünüldüğünde işletmenin bu pazarın neresinde olduğu, özellikle üretilen ürün ile verilen hizmetin
hangi müşterilere hitap ettiği tespit edilmelidir.
Müşteri bölümlemesinde müşteri davranışları da gözlenmelidir. Müşterinin önceliklerinin
davranışlarına etkisi araştırılmalıdır. Müşteri mevcut ürünlerle ilgili beklenti içinde olabilir. Bu
nedenle müşterilerin işletme ürününün mevcut özellikleri ile pazarda yer alan aynı nitelikteki diğer
ürünlerdeki öncelikleri belirlenmelidir. Ürün bağlamında kalite, garanti, iade, şekil, marka gibi müşteri
beklentileri ve öncelikleri işletmenin ürünleri ile kıyaslanmalıdır.
Müşteri kârlılığı ölçülebilmelidir. Değer ekleyen ya da değer kaybettiren müşteriler tespit
edilmelidir. Gelir ve harcama dengesi düşünüldüğünde, her bir müşterinin işletmeye katkısı ya da
işletme için meydana getirdiği kayıp belirlenmelidir. Özellikle gelir artıran müşteri grupları tespit
edildiğinde ürüne ait geri beslemelerinin ne olduğu da belirlenmelidir. Yine, işletme için kayıp olan
müşteriler de aynı şekilde düşünülmelidir. Ancak, kayıp olan müşterilerin kulaktan kulağa reklamdan
dolayı işletmenin kazanılan müşterilere oranla daha fazla etkileneceği unutulmamalıdır. Bunun nedeni,
ürünün satın alınmasındaki karar sürecinin vazgeçmeden daha zor olmasıdır.
3.2.3. Müşteri Değeri
Müşteri değeri işletmenin kıymetli bir varlığıdır (Cravens vd., 1997: 497). İşletmenin müşteri
ile ilişkisinin yönü, buna bağlı varlıkların değerinin yönünü belirler. Müşteri sadakati, müşteri
odaklılığı ve ilişki pazarlaması ile ilgilidir. Müşteri değerinin analizi ile işletmeye pozitif değer olarak
kazandırılması müşteri değer yönetimi ile mümkündür. Müşteri değer yönetiminde işletmeler değer
yaratmazlar, değer önermesi (value proposition) gerçekleştirirler (Barnes vd., 2009: 8). Çünkü,
müşteri değerinde esas olan müşteridir. Müşteri odaklı analizler neticesinde ortaya çıkan değer ilgili
işletme tarafından önerilir (Kurtuldu, 2005: 111). Müşteri değer yönetiminin özelliklerini aşağıdaki
şekilde saymak mümkündür:
Müşteri ilişkilerinin piyasa değeri olarak esas alınması
Müşteri odaklılık
Müşteri yaşam süresi değerinin (customer lifetime value) ölçülmesi ve müşteri
bilgi yönetimi (customer value management)
Müşteri ilişkilerine portföy yaklaşımı
Müşteri ilişkili sürece odaklanma
İşletme değeri ile müşteri ilişkileri odaklı etkiler arasındaki bağlantı
İş modelinde müşterinin rolünün esas alınması (Weinstein ve Johnson, 1999:
53; Hax, 2010: 33; Doligalski, 2015: 2)
İşletme ile müşteri arasındaki ilişkiler fiyat, ürün, promosyon, tedarik gibi stratejiler ile
geliştirilebilir. Müşteri değeri toplam faydadan fiyat ve finansal olmayan müşteri maliyetlerinin
çıkarılması sonucunda oluşan değer olarak da karşımıza çıkabilir. Bu durum işletmenin varlık
likiditesini ve kârlılığını sağlar. Ancak, zorunlu ihtiyaçların müşterilere temini durumunda başka
alternatifi olmayan müşterilerin bu durumlarından yararlanmamak gerekir. Müşterilerin tekel
işletmelerden sağlaması zorunlu ihtiyaçları nedeni ile müşteri odaklılıktan uzaklaşmak gelecek
dönemler için ani müşteri kayıplarına neden olabilir. Zamanın işletme ve müşteriler için ne getireceği
önceden kesin olarak öngörülemeyeceği için, müşteri odaklı yaklaşımda işletmenin avantajlı yönlerine
ağırlık vermek stratejide yanılmalara neden olabilir. Bu durumun getirebileceği en kötü sonuçlardan
biri de marka değerinin negatif yönde ve ani düşüş yaşamasıdır. İşletmenin kârlılık hedefli
planlamalarının bu bağlamda temkinli yapılması gerekir.
Bir işletmenin en önemli varlığı ve temeli müşterisidir. Bir işletmenin sürekliliği, kârlılık
ömrünün uzunluğu işletmenin müşterileri ile olan ilişkilerinin sağlamlığına, sürekliliğine ve başarısına
bağlıdır. Müşteri yaşam süresi değerinin ölçülmesi (CLV) ve müşteri bilgi yönetimi (CVM) bu
sürekliliği sağlayıcı bilgilerin edinilmesin sağlar. CLV ile CVM sıkı bir ilişki içindedir. CVM ile
sağlanan bilgiler CLV analizinde kullanılabilir. CLV analizinde, işletmeye ait geçmiş verilerden
yararlanılır. CLV, müşterilerin kümülatif nakit akışları- indirilmiş ağırlıklı ortalama sermaye maliyetimüşterinin tüm yaşam süresi (Birçok durumda 3 yıldır) şeklinde açıklanır (Kumar, 2008: 15). Üç yıl,
618
Grupta ve Lehman tarafından iki nedene dayandırılmıştır: (a) ürün ömrü, (b) kârın % 80’ inin üç yıl
içinde gelmesi (Gupta ve Lehmann, 2008: 3 vd.).
Ölçümün yapılması için bazı verilere ve formülasyona ihtiyaç vardır. Bu formülasyonu
aşağıdaki şekilde vermek mümkündür:
Şekil 2. Müşteri Yaşam Süresi Hesabı
Kaynak: Kumar, 2008: 16
Müşteri ilişkilerine portföy yaklaşımı, müşterilere tek bir işletmeye bağlı bireyler olarak
yaklaşmaz. Zira, her işletmenin müşterilerini değerlemesi farklıdır. Bu nedenle her müşteri pazar
içinde yer alan aday müşterilerdir. Müşterilerin gruplanması ve bölümlenmesi işletme için önemlidir.
Müşterilerin ürünlere bakış açılarının daha detaylı incelenmesi bölümleme ve gruplama ile daha
mümkün hale gelmektedir. Bölümlemenin doğru yapılması, mal ve marka hakkındaki algıların ve
işletme kârlılığını olumsuz ya da olumlu etkileyen faktörlerin neler olduğunun daha detaylı ve doğru
anlaşılmasını sağlayacaktır. Her müşterinin, her müşteri grubunun, her sosyal sınıf içinde yer alan
müşterinin bireysel ve sosyal davranışları aynı ürüne aynı türden olmayabilir. Bu konuma coğrafya,
kültür, grup baskıları, aile gibi faktörler etki edebilmektedir. Bu nedenle, mal ya da fiyat
farklılaştırması, pazar stratejileri geliştirilirken portföy yaklaşımı ile müşterilere farklı pencerelerden
bakmak gerekir.
3.3. Müşteri Kârlılık Analizi (Customer Profitability Analysis)
Müşteri kârlılık analizi işletmenin müşterilerinden elde ettiği hasılat ile potansiyel müşteriler
için gerçekleştirilen faaliyetler sonucu ortaya çıkan maliyetler arasındaki farktır. Kârlılık analizi ile
elde edilecek veriler önemli olmakla birlikte, gerçek verileri alabilmek için maliyetlerin detaylı bir
sınıflandırmaya tabi tutulması gerekir. Sayısal veriler tespit edildikten sonra ortaya çıkan tablo tek
başına değerlendirilmemelidir. Zira müşterilerin, sosyal ve psikolojik etki altında kalan bireyler
olduğu unutulmamalıdır.
Müşteri, her arzu ettiği sonucu gerçekleştirmeyebilir. Bu nedenle beklentileri arzu edilen ve
kabul edilen olarak ikiye ayırabiliriz. Arzu edilen ile gerçekleştirilen netice arasındaki farka ise
tolerans bölgesi adı verilir (Pride ve Ferrell, 2014: 432). Ben bu farka müşteri gizli bölgesi adını
veriyorum. Müşteri gizli bölgesi dememin nedeni, istekleri yönlendiren arzuların her zaman açığa
çıkarılmaması, çoğunlukla gizli kalmasıdır. İstek bir şeye duyulan eğilim, arzu, niyet, talep,
gereksinim duyulan ihtiyacın karşılanması arzusudur (T. D. K. , 2015). İstek ruh biliminde; taşkınlık,
öfke ve ihtiyaçların giderilmesi isteğinden oluşan üç ilkeden biridir (Platon, 1999: 436). Bu anlamda
ihtiyaçlar içsel ve dışsal faktörlerden gelen uyarılarla birer ihtiyaca dönüşür. Müşteri tatminine ait
doğru verilere ulaşabilmek müşteri ihtiyaçlarını doğru olarak tespit ve müşteri gizli bölgesi odaklı
çalışmalar ile mümkündür. Müşteri çoğu kez arzu ettiği sonucu sosyal, ekonomik ya da başkaca
nedenlerle gerçekleştiremez. İstek vardır, ancak arzu bu yönde değildir. Müşteri odaklı yaklaşımda bu
farkın ortaya çıkarılması ve buna göre alternatif ürün seçenekleri yoluna gidilmesi gerekebilir.
619
Müşteri değeri işletmenin bir varlığı olduğuna göre sayısal olarak bu değerin tespiti gerekir.
Müşteri Kârlılık Analizine Sayısal Yaklaşım bu amaca hizmet eder. Müşteri kârlılığını sayısal olarak
tespit edebilmek için bazı verilere ihtiyaç vardır.
Satışlar
Satılan Malların Maliyeti
Harcamalar
Vergiler
Borçlular Hesabı
Envanter
Duran Varlıklar
Faizsiz Cari Borçlar
Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti
Yukarıda sayılan kalemler ile bir işletmenin müşteri kârlılık analizi yapılabilir.
Satışlar
Satılan Malların Maliyeti
Müşteri X= 11. 000
Müşteri X= Satışların % 20’ si
Müşteri Y= 9. 000
Müşteri Y= Satışların % 25’ i
Müşteri Z= 5. 000
Müşteri Z= Satışların % 10’ u
Harcamalar
Vergiler
Müşteri X= Satışların % 30’ U
30’ U
Müşteri Y= Satışların % 20’ Si
Tüm Müşteriler İçin Vergi Öncesi Kârın %
Müşteri Z= Satışların % 25’ İ
Borçlular Hesabı
Konsolide Borçlular Hesabı=
Envanter
8. 000
Konsolide Envanter= 6. 000
Borçlular Hesabı Her Müşteri İçin= (Her
Müşteri Satışının Toplam Satışa Oranı) X Konsolide
Borçlular Hesabı
Her Müşteri İçin Envanter= (Her Müşteri İçin
Satılan Malların Toplam Satılan Mallara Oranı) X
Konsolide Envanter
Duran Varlıklar
Faizsiz Cari Borçlar
Konsolide Duran Varlıklar=
30. 000
Konsolide Üretim Zamanı=
2000 Saat
Konsolide Cari Borçlar= 9. 000
Cari Borçlar Tüm Müşteriler Arasında Eşit
Olarak Paylaştırılmaktadır.
Müşteri X İçin Üretim Zamanı= 1400 Saat
Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyeti= %
Müşteri Y İçin Üretim Zamanı= 400 Saat
10
Müşteri Z İçin Üretim Zamanı= 200 Saat
Müşteri Duran Varlık Değeri= (Her Müşteri
İçin Üretim Zamanının Konsolide Üretim Zamanına
Oranı) X Konsolide Duran Varlıklar
Tablo 1. Müşteri Kârlılık Analizi Verileri
Kaynak: Malekian, 2009: 61
620
Müşteri X
Müşteri Y
Müşteri Z
Satışlar
11000
9000
5000
Satılan Malların
Maliyeti
2200
2250
500
Harcamalar
3300
1800
1250
Vergiden Önceki
Kâr
5500
4950
3250
Vergiler
1650
1485
975
Faaliyet Kârı
3850
3465
2275
Borçlular Hesabı
3520
2880
1600
Envanter
2667
2727
606
Duran Varlıklar
21000
6000
3000
Toplam
27187
11607
5206
Faizsiz Cari
Borçlar
3000
3000
3000
Tahsis Edilmiş
Sermaye
24187
8607
2206
2419
861
221
1431
2604
2054
Sermaye
Maliyeti % 10
Ekonomik Kâr
Tablo 2. Müşteri Kârlılık Analizi Tablosu
Kaynak: Malekian, 2009: 62
“X”, yukarıdan da anlaşılacağı üzere satışları ve faaliyet kârı en yüksek müşteridir. Ancak
ekonomik kârlılığı en yüksek olan müşteri ise “Y” dir. Bu durum, satışların ya da faaliyet kârının
yüksekliğinin ekonomik kârlılık üzerinde tek başına belirleyici olmadığını göstermektedir. Bu nedenle,
her bir kalem her müşteri için ayrı ayrı değerlendirmeli, yapılacak harcamaların nihai ekonomik kâra
etkisi analiz edilmelidir.
3.3.1. Muhasebe Bilgi Sistemi ve Kârlılık İlişkisi Yönetimi
Muhasebe bilgi sistemi, işletme yönetiminin işletme faaliyetlerini kontrol altında tutabilmek
ve bunları denetleyebilmek, edinilen bilgiler ile geleceğe ilişkin faaliyet planlaması yapabilmek adına
varlıklar üzerindeki görevlerinin yerine getirilebilmesi için ortaya konulan bilgiler toplamı sistemidir.
Verilerin toplanması, işlenmesi, biriktirilmesi, rapor haline getirilmesi ve bu sürecin kontrol altında
tutulması muhasebe bilgi sisteminin aşamalarını oluşturur.
Bir işletmenin kârlılığı tespit edilirken, işletme kârı katkısı ile birlikte müşteriye yüklenebilir
maliyetlerin de hesaplanması gerekir. Müşteriye yüklenebilir maliyet; sipariş süreci, satış ziyaretleri,
olağan teslime ilişkin, acil ya da isteğe bağlı teslime ilişkin, kredi tahsilat maliyetleri toplamı ile
belirlenebilir (Drury, 2004: 434).
Müşteri ilişkilerine odaklanma, kullanımı sonucunda işletmenin gelir dengesine pozitif değer
katan haklar ile işletmeye ticari ve/ veya başkaca (marka değeri, kalite algısı, hukuki güven vb.)
faydalar sağlayan üstünlükleri beraberinde getirir. Bu da müşteri muhasebesi anlamında müşteri
ilişkilerinin maddi olmayan duran varlıklar olduğuna açık bir delildir (Neuhausen ve Schlank, 2007:
254).
Müşteri kârlılığının artırılması ve korunmasında mevcut müşteriler üzerine odaklanma
yanında bu müşterilerin tercihlerinin işletmenin ürünleri üzerindeki eğilimlerinin nedenlerinin
araştırılması gerekir. Mevcut müşterilerle ilişkiler korunurken, bu müşterilere bağlı başkaca
müşterilerin işletmeye kazandırılması sorunu ortaya konulmalıdır. Zira her müşteri dahil olduğu sosyal
621
sınıf içinde grup ya da gruplara bağlıdır. Mevcut müşteriler ile olan ilişkilerin geliştirilmesi, bağlı
müşterilere ulaşmayı kolaylaştırır. Örnek olarak, bankaların kredi kartı almış müşterilerine, getireceği
her müşteri için hediye teklifi sunması verilebilir. İnternet üzerinde gerçekleştirilen sigorta
sözleşmelerinin gerçekleştirilmesinde, önerilen ve işletmeye kazandırılan her müşteri için belirli
oranlarda indirim sözü verilmesi de bir başka örnektir. İşletme bu şekilde hem mevcut müşterisine
kazanımda bulundurarak müşterisini kaybetmemekte hem de müşterileri vasıtasıyla indirim ya da
hediye oranındaki kayıpla yeni müşteriler edinmektedir. Böylece kayıp olarak görünen fayda kontrol
altında tutulduğunda, müşteri kazanmak için gerçekleştirilecek faaliyet harcamalarına kıyasla daha
küçük oranlarda olabilir. Zira, müşteri ziyaretleri, indirimler, reklam gibi harcamalar işletme için daha
büyük finansal kayıplara neden olabilir. Bu anlamda, mevcut müşteriler üzerinden gerçekleştirilen
iletişim ağı genişletme çalışmaları işletmeye müşteri muhasebesi anlamında pozitif değer
sağlayacaktır.
3.3.2 Kasadaki Parayı Kullanma (Lapping)
Müşteri muhasebesinde müşteri ile ilişkilerin yönetimi tahsilatlar açısından da önemlidir.
İşletmenin kasasına girecek olan paraların vadeli satışlar yoluyla müşteriler bağlamında, tahsilatın
doğru zamanda kasaya girmesi işletmenin sürekliliği ve nakit akışı anlamında önemlidir.
Müşterilerden tahsilatın geç alındığı gösterilerek kasadaki paranın kullanılması, kullanılan para kadar
fayda kaybına neden olacaktır. Muhasebe kayıtları manipüle edilen işletme, muhasebe alt
sistemlerinde yaşayabileceği sorunların yanı sıra müşteri ile olan ilişkilerde de kayıplar
yaşayabilecektir (Gelinas ve Dull, 2009: 392). Siparişlerini verip ürününü teslim alan müşteriler
belirlenen vadede borçlarını ilgili işletmeye ödemelerine rağmen, işletme kasasında oluşan olası bir
uyuşmazlığın müşteriye yansıtılması işletme için olumsuz imaja neden olur. Müşteriler, tüketecekleri
ürünlerin güvenli olmasını isterler. Bunun nedeni ürünle ilgili yaşanacak olası uyuşmazlıklarda
karşılarında bir muhatap bulabilme arzusudur. Bu arzu, özünde tüketme olan bireyin satın alma ve
karar sürecine etki eden önemli bir güdüdür.
3.4. Organizasyonda Orantılı Odaklaşma
Organizasyonda odaklaşma, stratejinin belirli bir faktörde yoğunlaşmasını ifade eder. Yüksek
kalite, düşük maliyet, esneklik ve müşteri ihtiyaçlarına cevap verebilme organizasyonda odaklaşma
faktörlerine örnek verilebilir (Nieto- Rodriguez, 2012: 9). Faktörler üzerinde odaklanma öncesinde
yöneticiler yatay ve dikey organizasyonel yapıyı düşünmelidir (Gardner, 2004: 43). Organizasyon,
şeffaf olmalıdır (Cochran, 2006: 36). Odaklanma, avantajlı olduğu kadar riskler de içerir. En önemli
risk, bilinçsiz odaklanmadır. Kalıplara bağlı kalmak, organizasyonun yatay ve dikey yapılanmasının
bu odaklanma ile yaşayacağı sorunlar, bu sorunların üretime yansımaları planlama öncesi
düşünülmelidir. Organizasyonda odaklaşma bu şekilde gerçekleştirilebilir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
İşletmenin kârlılık hedeflerinin müşteri yönlü gerçekleştirilebilmesi için müşteri muhasebesi
önemlidir. Pazar payı, müşteri kazanma, müşteriyi elde tutma, müşteri tatmini, müşteri kârlılığı
işletmenin hedeflenen pazar ve müşteri bölümlerinin müşteri muhasebesinde gerçekçi verilerle analiz
edilmesi gerekir. Ürün iadesi, teslim, stok yönetiminin müşteri lehine düşünülmesi ve bilgi akışını
sağlayan bilişim sisteminin de bu unsurlar gözetilerek kurulması müşteri muhasebesi açısından
önemlidir. Müşteri değerinin salt sayısal verilerden oluşmadığı düşünüldüğünde, muhasebe bilgi
sistemleri ile edinilen bilgilerin karar vermede tek başına yeterli olmadığı düşünülerek hareket
edilmelidir. Bu bağlamda sayısal verilerdeki sapmalar müşteri muhasebe işlemlerinde daha detaylı
incelemelere tabi tutulmalıdır. Ayrıca müşteri muhasebesinin salt müşteri kârlılığından oluşmadığı
düşünüldüğünde, her işletmenin müşteri muhasebe sistemi için kendi stratejisini oluşturması
işletmenin sürekliliği, pazarda istikrarın sağlanması ve rekabet gücünün artırılabilmesi için gereklidir.
Müşteri muhasebesinin strateji olarak benimsenmesi; müşteriyi elde tutma, yeni müşteriler
kazanma, müşteri şikayetlerinin en iyi şekilde yönetilerek işletmenin insanlara sunmuş olduğu hizmet
kalitesini yükseltmek, müşterilerin harcama alışkanlıklarının sınıflandırılması ile alıcı ve satıcının
algıladıkları değerlerin tespiti, satın alma alışkanlıklarının tespiti ile müşteri karlılığını artırmak, teslim
politikalarında ürün tesliminde hızlılık, hizmet kalitesinin artırılması, siparişlerin zamanında yerine
getirilmesi, vadeye bağlı siparişlerin zamanında teslimi, müşterilerin ihtiyaçlarına göre en uygun
622
zamanda teslim politikaları geliştirmek, ürün iadesi ve stok yönetiminde müşteri tatminini sağlamak,
pazarlama maliyetleri, müşteri bölümlemesi, müşteri değeri analizlerinden oluşan müşteri karlılık
segmenti analizlerini şirket ve müşteri ilişkisinde maksimum faydayı sağlamak, müşteri karlılık analizi
ile işletmenin müşterilerinden elde ettiği hasılat ile potansiyel müşteriler için gerçekleştirilen
faaliyetler sonucu ortaya çıkan maliyetler arasındaki farkın tespiti konularında işletmelere yardımcı
olması açısından önemlidir.
KAYNAKÇA
Arndt, J. (1967). Word of Mouth Advertising: A Review of the Literature, New York: Advertising Research Foundation.
Backhaus, J. G. (2012). Handbook of the History of Economic Thought: Insights on the Founders of Modern Economics,
Springer Science & Business Media.
Baker, M. J. (2001). Marketing: Critical Perspectives on Business and Management, Taylor & Francis Group: Routledge.
Barnes, C., Blake, H., Pinder, D. (2009). Creating and Delivering Your Value Proposition: Managing Customer Experience
for Profit, Kogan Page Publishers.
Batra, R., Myers, J. G., Aaker, D. A. (2006). Advertising Management, Pearson Education India.
Bellack, A. S., Hersen, M., Kazdin, A. E. (1990). Behavior Modification and Therapy, 2nd ed., Plenum Press.
Buckley, K. W. (1989). Mechanical Man: John Broadus Watson and the Beginnings of Behaviorism, The Guilford Press,
New York.
Campbell, H. F., Brown, R. P. C. (2003). Benefit-Cost Analysis: Financial and Economic Appraisal Using Spreadsheets,
Cambridge University Press.
Cochran, C. (2006). Becoming a Customer-focused Organization, Paton Professional.
Collica, R. S. (2011). Customer Segmentation and Clustering Using SAS Enterprise Miner, Second Edition, SAS.
Cravens, D. W., Greenley, G., Piercy, N. F., Slater, S. (1997). Integrating Contemporary Strategic Management Perspectives,
Long Range Planning, 30 (4), 493-506.
Day, G. S. (1994), The Capabilities of Market-Driven Organizations, Journal of Marketing, 58 (4), 37-52.
Diclemente, D. F., Hantula, D. A. (2003). Applied Behavioral Economics And Consumer Choice, Journal of Economic
Psychology, 24 (5), 589–602.
Doligalski, T. (2015). Internet-Based Customer Value Management: Developing Customer Relationships Online, Springer.
Drury, C. (2004). Management and Cost Accounting, Thomson Learning EMEA.
Duman, H.. (2012). Stratejik Yönetim Aracı Olarak Müşteri Muhasebesi, Nobel.
Engel, F. J., Blackwell, R. D., Kollat, D. T. (1978). Consumer Behaviour, Hinsdale, 3. Baskı, Dryden Press.
Fishburn, P. C. (1968). Utility Theory, Management Science, Theory Series, 14 (5), 335-378.
Fishburn, P. C. (1970). Utility Theory for Decision Making, RAC.
Gardner, R. (2004). The Process-focused Organization: A Transition Strategy for Success, ASQ Quality Press.
Gelınas, U., Dull, R. (2008). Accounting Information Systems, South- Western Cengage Learning
Gossen, H. H. (1983). The Laws of Human Relations and the Rules of Human Action Derived Therefrom, (Çev. Rudolph C.
Blitz), MIT Press.
Gupta, S., Lehmann, D. (2005). Managing Customers as Investments: The Strategic Value of Customers in the Long Run,
Pearson Education.
Hax, A. C. (2010). The Delta Model: Reinventing Your Business Strategy, Springer.
Howard, J. A., Ostlund, L. E. (1973). Buyer Behavior: Theoretical and Empirical Foundations, Alfred A. Knopf.
Howard, J. Anderson, S., Jagdish N. (1969). The Theory of Buyer Behaviour, Wiley Marketing Series.
Kahneman, D., Tversky, A. (1979). Prospect Theory: An Analysis of Decision under Risk, Econometrica, 47 (2), 263-291.
Kaplan, S. Robert, Norton, David P. (1996). The Balanced Scorecard: Translating Strategy Into Action, Harvard Business
Press.
Kazmi, S. H. H. (2007). Marketing Management, Excel Books.
623
Khalifa, A. S. (2004). Customer Value: A Review of Recent Literature and An Integrative Configuration, Management
Decision, 42 (5), 645-666.
Kumar, V. (2008). Customer Lifetime Value: The Path to Profitability, Now Publishers Inc.
Kumar, V., Shah, D. (2015). Handbook of Research on Customer Equity in Marketing, Edward Elgar Publishing.
Kurtuldu, H. S. (2005). Konfeksiyon Sektöründe Müşteri Sadakatine Etki Eden Faktörler, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 20 (2): 109-120.
Leibenstein, H. (1977). Beyond Economic Man: Economics, Politics, and the Population Problem, Population and
Development Review, 3 (3), 183-199.
Malekian, R. (2009). Customer Loyalty: Cost vs. Benefits - A Quantitative Approach, Shareholder Value Consultants, Inc.
Mill, J. S. (1844). Essays on Some Unsettled Questions of Political Economy, John W. Parker.
Møller, C. (1996). A Complaint is a Gift: Using Customer Feedback as a Strategic Tool, Berrett-Koehler Publishers.
Neuhausen, B. S., Schlank, R. (2007). CCH Accounting for Business Combinations, Goodwill, and Other Intangible Assets,
CCH.
Negishi, T. (1989). History of Economic Theory, Elsevier.
Nguyen, B., Simkin, L., Canhoto, A. I. (2015). The Dark Side of CRM: Customers, Relationships and Management,
Routledge.
Nıeto- Rodrıguez, A. (2012). The Focused Organization: How Concentrating on a Few Key Initiatives Can Dramatically
Improve Strategy Execution, Gower Publishing, Ltd.
Orlando, K., Frueh, D., D’ Angelo, P., Dean, L. (2011). SAN Storage Performance Management Using Tivoli Storage
Productivity Center, IBM Redbooks.
Pell, J., Staveren, I. V. (2009). Handbook of Economics, EE.
Persky, J. (1995). Retrospectives: The Ethology of Homo Economicus, The Journal of Economic Perspectives, 9 (2), 221231.
Platon (1999). Devlet (çev. S. Eyüboğlu- M. A. Cimcoz), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul.
Pride, W. M., Ferrell, O. C. (2014). Marketing, South- Western Cengage Learning.
Schechter, L. (1984), A Normative Conception of Value, Progressive Grocer, Executive Report, 12-14.
Sheth, J. N. (2011). Models of Buyer Behavior: Conceptual, Quantitative, and Empirical, Maketing Classics.
Simon, H. A. (1997). Models of Bounded Rationality, Vol. 3, The MIT Press, Massachusetts.
Sirohi, N., Mclaughlin, E. W., Wittink, D. R. (1998), A model of consumer perceptions and store loyalty intentions for a
supermarket retailer, Journal of retailing, 74 (2), 223-245.
Slater S. F. (1997). Developing A Customer Value-Based Theory of The Firm, Journal of the Academy of Marketing Science,
25 (2), 162-167.
Smith, M. C., Wertheimer, A. I. (1996). Social and Behavioral Aspects of Pharmaceutical Care, CRC Press.
Tacy, J. A. (2006). Accounting Workbook For Dummies, Wiley Publishing.
Watson, J. B. (1913). Psychology as the Behaviorist Views it, Psychological Review, 20 (2), 158-177
Watson, J. B. (1994). Psychology as the Behaviorist Views it, Psychological Review, 101 (2), 248-253
Watson, J. B., Tolman, E. C., Titchener, E. B., Lashley, K. S., Thorndike, E. L. (2009). Behaviorism: Classic Studies, IAP.
Weinstein, A., Johnson, W. C. (1999). Designing and Delivering Superior Customer Value: Concepts, Cases, and
Applications, CRC Press.
Woodall, T. (2003), Conceptualising 'Value for the Customer': An Attributional, Structural and Dispositional Analysis,
Academy of Marketing Science Review, 2003 (12), 1-41
Vavra, T. G. (2002). Customer Satisfaction Measurement Simplified: A Step-by-step Guide for ISO 9001:2000 Certification,
ASQ Quality Press.
Veblen, T. (1994). The Theory of The Leisure Class, Dover- Thrift Editions.
Zeithaml, V. A. (1988). Consumer Perceptions of Price, Quality and Value: A Means- End Model and Synthesis of Evidence,
Journal of Marketing, 52, 2-22.
Zerbe Jr., R. O., Bellas, A. S. (2006). Primer for Benefit-cost Analysis, Edward Elgar Publishing.
624