Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Onur Kurulu / Honorary Board Osman KAYMAK (Samsun Valisi) Prof. Dr. Sait BİLGİÇ (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü) Av. Hüseyin DÜNDAR (Çarşamba Belediye Başkanı) Düzenleme Kurulu / Organizing Committee Doç. Dr. Bekir ŞİŞMAN (Düzenleme Kurulu Başkanı) Prof. Dr. Hasan Tahsin KEÇELİGİL Doç. Dr. Onur BEKİROĞLU Doç. Dr. Mustafa Said KURŞUNOĞLU Bilim - Danışma Kurulu / Scientific and Adjisory Board Prof. Dr. Arslan TOPAKKAYA (Erciyes Üniv.), Prof. Dr. Bünyamin AYHAN (Selçuk Üni.), Prof. Dr. Durmuş Ali ARSLAN (Mersin Üni.), Prof. Dr. Dursun Ali AKBULUT (Ondokuz Mayıs Üniv.), Prof. Dr. Ejder OKUMUŞ (Osmangazi Üni.), Prof. Dr. Emir ALİYEV (Bakü Devlet Üni.), Prof. Dr. Erkan PERŞEMBE (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Fadil HOCA (Makedonya Vizyon Üni.), Prof. Dr. Fahri SAKAL (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Fazlı ARABACI (T.C. Lyon Eğitim Ataşesi), Prof. Dr. Fethi Kerim KAZANÇ (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Hayati AKYOL (Gazi Üni.), Prof. Dr. İrfan MORİNA (Kosova Priştine Üni.), Prof. Dr. Lokman ÇİLİNGİR (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. M. Yavuz ERLER (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Mehmet EVKURAN (Hitit Üni.), Prof. Dr. Metin YASA (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Mevlüt KAYA (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Mustafa TİFTİK (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Nazim İBRAHİM (Makedonya Aziz Kiril ve Metodiy Üni.), Prof. Dr. Niyazi USTA (Ondokuz Mayıs Üni.), Prof. Dr. Oktay Ahmed AYBERG (Makedonya Aziz Kiril ve Metodiy Üni.), Prof. Dr. Refige AZİMOVA (Azerbaycan Bilimler Akademisi), Prof. Dr. Selma YEL (Gazi Üni.), Prof. Dr. Şahmurat ARIK (Kastamonu Üni.), Prof. Dr. Şenol DURGUN (Ankara Sosyal Bilimler Üni.), Prof. Dr. Şükrü BALCI (Selçuk Üni.), Prof. Dr. Talip KARAKAYA (Dumlupınar Üni.), Prof. Dr. Taşpolot SADIKOV (Kırgızistan Bişkek Sosyal Bilimler Üni.), Prof. Dr. Tevfik ERDEM (Gazi Üni.), Doç. Dr. Arshad ISLAM (Malezya Uluslararası İslam Üni.), Doç. Dr. Battal YILMAZ (Ahi Evran Üni.), Doç. Dr. Bayram ÖZER (Ondokuz Mayıs Üni.), Doç. Dr. Celil ABUZER (Harran Üni.), Doç. Dr. Enderhan KARAKOÇ (Selçuk Üni.), Doç. Dr. Ergin JABLE (Kosova Priştine Üni.), Doç. Dr. Erol TURAN (Kastamonu Üni.), Doç. Dr. Gülin ÖĞÜT EKER (Hacettepe Üni.), Doç. Dr. Hatice KUMCAĞIZ (Ondokuz Mayıs Üni.), Doç. Dr. İbrahim TURAN (Ondokuz Mayıs Üni.), Doç. Dr. İlhan AKSOY (Ondokuz Mayıs Üni.), Doç. Dr. Lokman TURAN (Atatürk Üni.), Doç. Dr. Metin UÇAR (Hitit Üni.), Doç. Dr. Mitat DURMUŞ (Kafkas Üni.), Doç. Dr. Oğuzhan SEVİM (Atatürk Üni.), Doç. Dr. Özcan GÜNGÖR (Yıldırım Beyazıt Üni.), Doç. Dr. Recep CENGİZ (Ondokuz Mayıs Üni.), Doç. Dr. Salih OKUMUŞ (Kosova Priştine Üni.), Doç. Dr. Selim EREN (Ondokuz Mayıs Üni.), Doç. Dr. Şafak NARBAY (Erzincan Üni.), Doç. Dr. Yakup COŞTU (Hitit Üni.), Doç. Dr. Yakup POYRAZ (Ondokuz Mayıs Üni.), Doç. Dr. Yusuf Ziya SÜMBÜLLÜ (Erzurum Teknik Üni.), Yrd. Doç. Dr. Hatice Karacan ÇETİN (Ondokuz Mayıs Üni.), Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal TOPÇU (Ondokuz Mayıs Üni.), Yrd. Doç. Dr. Nuh DOĞAN (Ondokuz Mayıs Üni.), Yrd. Doç. Dr. Ömer ÇAKIN (Ondokuz Mayıs Üni.), Yrd. Doç. Dr. Ömer SARAÇ (Ondokuz Mayıs Üni.), Yrd. Doç. Dr. Özgür KIRAN (Sinop Üni.), Yrd. Doç. Dr. Salih DEMİRBİLEK (Ondokuz Mayıs Üni.), Yrd. Doç. Dr. Yılmaz YURTSEVEN (Ondokuz Mayıs Üni.), Dr. Elsev BRİNA LOPAR (Kosova Prizren Üni.) Sekretarya / Secretary Araş. Gör. Dr. Fadime TİKBAŞ APAK (Ondokuz Mayıs Üni.) Çarşamba Belediyesi Kültür Yayınları: 5 ISBN : 978-605-87484-4-6 Baskı/Cilt: Ceylan Ofset (Sn. 16281) Pazar Mah. Necati Efendi Sk. No: 47 İlkadım/SAMSUN Tel: 0362 431 14 44 Yazışma Adresi: Çarşamba Belediyesi, Orta Mahallesi, Uzun Çarşı Cd. No:11, 55500 Çarşamba/SAMSUN Baskı Yeri ve Tarihi: Samsun, Aralık 2017 Yazıların hukuki sorumluluğu yazarına aittir. İÇİNDEKİLER Takdim ......................................................................................................................................... 5 Açılış Konuşmaları ..................................................................................................................... 6 Bildiri Metinleri ........................................................................................................................ 12 Ali Fuad Başgil (1893-1967): A Prıncıpled Pragmatıst / Arshad Islam ...................................... 13 Ali Fuad Başgil (1893-1967): İlkeli Bir Pragmatist/ Arshad Islam ............................................ 19 Ali Fuad Başgil’de Siyaset Felsefesi / Arslan Topakkaya .......................................................... 25 Ali Fuad Başgil’in Felsefi Görüşlerini Etkileyen Düşünürler / Arslan Topakkaya..................... 31 Ali Fuad Başgil’in Türk Dili Hakkındaki Görüşleri: Türkçenin Sorunları ve Çözüm Önerileri / Ayşe Nur Sır Dündar ................................................................................................................... 37 Maarif Şûralarındaki Görüşmelerde Ali Fuad Başgil / Bahattin Demirtaş - Fatih Özen ............ 50 Ali Fuad Başgil’in Penceresinden 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nda Anayasanın Üstünlüğü Prensibi / Batuhan Ustabulut .................................................................................... 62 Eğitimde Niteliği Artırmak İçin Bir Yol Haritası: Ali Fuad Başgil’in Eğitimle İlgili Görüşleri/ Bayram Özer ............................................................................................................................... 71 Ali Fuad Başgil’in Kaleminden Gençliğin Yeniden İnşası ve Özlü Bir Medeniyet Tasavvuru / Bekir Şişman ............................................................................................................................... 76 Bir Mütefekkirin Halka ve Halk Kültürüne Bakışı / Cafer Özdemir ......................................... 81 Ali Fuad Başgil’in Ahlak Felsefesi ve Ahlak Eksenli Toplumsal Analizleri / Cafer Sadık Yaran ....................................................................................................................... 85 Ali Fuad Başgil’in Cumhurbaşkanlığı Süreci / Çağhan Sarı ..................................................... 94 Cumhuriyet’in Müstesna Siyaset Adamı: Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil / D. Ali Arslan - Mustafa Çağlayandereli ................................................................................... 105 Ali Fuad Başgil’de Din-Toplum İlişkileri ve Laiklik / Ejder Okumuş .................................... 125 Ali Fuad Başgil’in Yaklaşımında Başarı ve İrade / Ejder Okumuş .......................................... 156 Araf’ta Bir Düşünür: Ali Fuad Başgil / Emrullah Kılıç ........................................................... 174 Türkiye’de Liberal Muhafazakâr Yöneliş ve Ali Fuad Başgil / Erol Turan - Emre Aydilek ... 182 Bir Aydin Olarak Ali Fuad Başgil’in Gözünden 1960 Darbesi / Esra Türe ............................. 196 Çok Yönlü Bir Aydın: Başgil / Fahri Sakal .............................................................................. 205 Ali Fuad Başgil’in Din Anlayışının Teolojik ve Felsefî Açıdan Değerlendirilmesi / Fethi Kerim Kazanç ................................................................................................................. 213 Totalitarizme ve Taassuba Karşı Bir Sivil Toplum Kuruluşu: Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti / Gökhan Eşel .............................................................................................................................. 245 Ali Fuad Başgil’in Fikri Çalışma Atölyesinde Düşünme, Algılama, Uygulama Boyutuyla Gençlik ve Başarı/Başarısızlık / Gülin Öğüt Eker ................................................................... 254 Ali Fuad Başgil’de Felsefî Bir Sorun Olarak İrade Özgürlüğü / Hasan Aydın ........................ 260 Ali Fuad Başgil’in Karakter Eğitimi Konusundaki Görüşlerinin Sûfî Gelenek Açısından Değerlendirilmesi / İbrahim Işıtan ........................................................................................... 272 Ali Fuad Başgil’in Fikir Dünyasında Din-Devlet İlişkileri ve Diyanet / İbrahim Turan ........ 280 Ali Fuad Başgil’e Göre Devlet Nedir? / İlhan Aksoy .............................................................. 288 Ali Fuad Başgil’in Din ve Dil Meselelerindeki Mücadele Üslûbu / İlhan Yıldız .................... 292 Hür Fikirler Mecmuasında ‘Dil Meselesi Beyannamesi’ Çerçevesinde Yapılan Tartışma ve Tekliflerin Yeni Lisan Hareketiyle Karşılaştırılması / İlknur Tatar Kırılmış ........................... 301 Hür Fikirler Mecmuası’nın Türk Düşünce Tarihindeki Yeri / İlyas Sucu ................................ 310 Ali Fuad Başgil’in Demokrasi Anlayışı / Kutay Üstün - Hakkı Büyükbaş ............................. 325 Ali Fuad Başgil’de Başarı-Mutluluk İlişkisi / Lokman Çilingir .............................................. 331 Akademya’nın ve Toplumun Beklentileri Bağlamında İlahiyat Fakülteleri: Ali Fuad Başgil’in İlahiyat Eleştirisi Üzerine Bir Analiz / Mehmet Evkuran ......................... 338 Ali Fuad Başgil’in Hayatında Ekolojik Afetlerin Etkisi ve Rolü / Mehmet Yavuz Erler ........ 347 Ali Fuad Başgil’in Düşüncesinde Gençliğin Başarısını Engelleyen Faktörlerin Felsefi Bir Çözümlemesi / Metin Yasa ..................................................................................... 359 Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil’in Türk Eğitim Hayatına Katkıları ve Önemi / Mustafa Çağlayandereli - D. Ali Arslan .................................................................................. 364 Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil’in “Din ve Lâiklik” Adlı Eserinde Atıfta Bulunduğu Âyetlerin Yorumu / Mustafa Kara ............................................................................................ 376 Ali Fuad Başgil ve Türk Aydınlanmasına Eleştirel Bakışı / Mustafa Said Kurşunoğlu .......... 392 27 Mayıs Sonrası Sivil Siyasetin Son Umudu: Ali Fuad Başgil ve Cumhurbaşkanlığı Adaylığı Süreci / Muzaffer Başkaya ........................................................................................ 401 Ali Fuad Başgil’in Türkiye’de Din, Laiklik ve Siyaset Konularına Yaklaşımı / Nazlı Murzioğlu ....................................................................................................................... 411 Dil Bilimsel Açıdan Başgil’in Türkçenin Özleştirilmesine Dair Kaygılarının Dünü ve Bugünü / Nuh Doğan ................................................................................................. 417 Gelenek ve Modernizm Arasında Bir Fikir Adamı: Ali Fuad Başgil / Ömer Saraç ................. 425 1961 Senato Seçimleri ve Ali Fuad Başgil / Önder Duman ..................................................... 430 Günümüz Gençlik Sorunlarının Çözümüne Bir Katkı Denemesi Olarak Ali Fuad Başgil / Özgür Kıran ............................................................................................................................. 439 Çağdaş İnsanın İrade Sorunu: Gençlerle Başbaşa / Pınar Çakır - Seyfullah Öztürk ............... 447 Ali Fuad Başgil’in Türkçenin Özleştirilmesine Karşı Düşünceleri ve Bu Düşüncelerinin Uyandırdığı Yankılar / Salih Demirbilek ................................................................................. 450 Türk Usulü Laiklik Şart mı? Mümkün mü? (Ali Fuad Başgil’in Düşüncelerinde Kısa Bir Yolculuk) / Selim Eren .............................................................................................. 459 Ali Fuad Başgil ve Öğüt Söylemi / Seyfullah Öztürk - Pınar Çakır ........................................ 472 Politik Liderlik ve Bir Politik Lider Olarak Ali Fuad Başgil / Süleyman Temiz ..................... 479 Ali Fuad Başgil’in Cumhurbaşkanlığına Adaylığı / Şerif Demir ............................................. 485 Ali Fuad Başgil’in Felsefe Alanında Yaptığı Çalışmalar ve Bunlarla İlgili Görüş ve Düşünceleri / Talip Karakaya ................................................................................................... 495 Kırgız Gençliğinin Yetişmesinde Yeni Bir Yol Haritası: Ali Fuad Başgil ve Gençlere Başbaşa / Taşpolot Sadikov - Altınay Saydaliyeva ................................................ 504 Modernleşmenin Muhafazakâr Dili Olarak Ali Fuad Başgil / Tevfik Erdem .......................... 509 Değerler Eğitimi Bağlamında Ali Fuad Başgil’in Gençlerle Başbaşa Adlı Eseri / Tuğba Emirhan ......................................................................................................................... 522 Ali Fuad Başgil’den Günümüze Rol Model Meselesi / Yavuz Bayram .................................. 527 Maneviyatçılık Ekseninde Ali Fuad Başgil’in Din Anlayışı / Yunus Şahbaz .......................... 536 Sempozyum Afişi ..................................................................................................................... 543 Ali Fuad Başgil and Political Struggles ALİ FUAD BAŞGİL’İN CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAYLIĞI ALİ FUAD BAŞGİL’S PRESIDENTIAL CANDIDACY Şerif Demir* 485 Özet 27 Mayıs askeri darbesi sonrasında Türk siyasi tarihinde yeni bir dönem başladı. Bu zamanda yeni bir anayasa yapıldı. Meclis ikiye ayrıldı. Anayasa Mahkemesi gibi yeni birçok kurum ihdas edildi. Fakat darbe sonrasında asıl dönüşüm siyasette yaşandı. DP kapatıldı, yöneticileri çeşitli cezalara çarptırıldı. Siyasette askerler daha aktif oldular. Yıllarca Üniversitede Anayasa Hocalığı yapmış Ali Fuad Başgil, ülkenin zor günler geçirdiği böyle bir zamanda sorumluluk üstlenerek siyasete girdi. Ali Fuad Hoca 1961 Genel seçimlerinde Adalet Partisinin listesinden Samsun’dan senatör seçildi. Adalet Partisinin seçimlerdeki başarısı halkta yeni Cumhurbaşkanının Adalet Partisinden olması gerektiği beklentilerine yol açtı. Halkın ilgisi, Adalet Partisi milletvekilleri yanı sıra Yeni Türkiye Partisi milletvekillerinin de ısrarları neticesinde Ali Fuad Başgil, Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıkladı. Ali Fuad Başgil’in Cumhurbaşkanlığına aday olması askeri çok rahatsız etti. Darbeci subaylar, Ali Fuad Hocayı ölümle tahdit edecek adaylıktan çekilmesini istediler. Hocanın bu tehditler karşısında boyun eğmediğini gören askerler, seçimlerin iptal edilerek sivil hayata geçişin ileri bir tarihi erteleneceğini söylediler. Türkiye’de demokrasinin daha gerilere gitmesine gönlü razı olmayan Ali Fuad Hoca, Cumhurbaşkanlığına adaylıktan çekilerek ülkeyi terk etti. Anahtar Kelimeler: Demokrasi, Seçim, Cumhurbaşkanlığı Abstract A new era began in Turkish political history after the military coup of May 27th. At that time a new constitution was made. Assembly divided in two parts. Many new institutions; such as the Constitutional Court were established. Hovewer, the real transformation took place in politics after the coup. The Democratic Party (DP) was closed, the executives were subjected to various punishments. Soldiers became more active in politics. Ali Fuad Başgil who had spent many years as a senior constitutional law proffesor at the university, entered into and fully engaged with politics by taking big responsibility at such a time when the country had difficults times. In the 1961 senate elections, Mr.Başgil was elected as an independent senator for Samsun province from the Justice Party list and entered the Senate of the Republic. The Justice Party’s success in the elections has led to expectations that the new president should be from the Justice Party. Mr. Başgil announced his candidacy for president as a result of people’s interest, insistence of Justice Party’s and New Turkish Party’s deputies. The military was very uncomfortable of Mr.Başgil’s presential candidacy. Putschist soldiers threatened Mr.Başgil’s life and wanted him to to withdraw from his candidacy. The soldiers, who saw that Mr.Başgil did not submit to these threats, would cancel the elections and postpone the passage of civilian life. Mr.Başgil who can’t find it in his heart to backwards of democracy, withdrew from his presidency and left the country. Key Words: Democracy, Election, Presidency * Yrd.Doç.Dr., Siirt Ünversitesi,Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, tanzimat1839@gmail.com Ali Fuad Başgil ve Siyasi Mücadeleleri 486 Giriş Ali Fuad Başgil, yurt dışında, hukuk, edebiyat ve siyaset bilimleri alanında üst düzey eğitim almış donanımlı bir anayasa hukukçusuydu. Yurda döndükten sonra kendisini gençlere adayarak günlük yazılar yazdı, kitaplar yayınladı ve yüksek öğrenimde dersler verdi. Başgil ilmi birikimlerini ülkesi ve milleti için sonuna kadar özverili bir şekilde kullanan bir Anadolu insanıydı. Başgil güncel siyaseti yakından izledi. Ülkenin demokratikleşmesi ve halkın bilinç düzeyini artırılması için çeşitli çaba ve gayretler içerisine girdi. 1946’da Demokrat Parti’nin kuruluşu ve iktidara geliş sürecinde Ali Fuad Hoca, partiye yazılarıyla destek verdi (Özdemir, 1994:166). Bazı aydınlarla birlikte 1947’de Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti’ni kurdu. Bir aydın olarak Tek partili dönemden çok partili hayata geçişte yaşanan siyasi sorunlara yönelik çözüm önerileri üretti. Ali Fuad Hoca, yazılarında ısrarla demokrasi ve laiklik vurguları yaparak demokratik bir ülkenin sahip olması gereken hukuki ve siyasi vasıflarını ortaya koydu. Zira Başgil demokratik bir yapı için hürriyet ve özgürlüğü genişletmenin üzerinde ısrarla durdu. Hoca demokrasiyi “insanlığın özlediği ideal bir devlet rejimidir; çünkü nerede ve ne durumda olursa olsun, her insanın hayat yolunu şeref ve haysiyetinin sahibi olarak yürümeğe ve benliğinin efendisi kalmağa müsavi surette ihtiyacı vardır. Demokrasi bu insan ihtiyacına ve bu gönül akışına en iyi cevap veren rejim” olarak görüyordu (Başgil, 1961:69-70). Hocaya göre bu demokrasinin en belirgin özelliği, “Memleketin hükümet işlerinde bir veya birkaç şahsın yahut bir menfaat zümresinin değil: halk içinde çıkan bir ekseriyetin reyinin ve görüşünün hâkim olmasıydı” (Başgil, 1949:25). Hoca otoriter ve baskıcı yönetimlere şiddetle karşı çıkarak her çeşit diktatörlüğü reddediyordu. Ali Fuad Başgil ve 27 Mayıs Askeri Darbesi Ali Fuad Hoca, bir teorisyen bir fikir adamı olarak toplumun önünü açacak yazılarını halkın içinde olayları bizzat gözlemleyerek yazıyordu. Hoca 27 Mayıs askeri darbesine doğru giden üniversite eylemleri ve sokaklarda meydana gelen olayları fiil ve failleriyle birlikte müşahede etme imkanına sahip oldu. 27 Mayıs olaylarında basının aktif rolünü, basının toplumu, öğrencileri ve askerleri nasıl provoke ettiğini bizzat yaşadı (Başgil, 2007:123-125). Hoca Türk siyasi hayatında zor günlerin yaşandığı 27 Mayıs arifesinde üniversite hocalarının öğrencileri nasıl yönlendirdiğini, olayların genişlemesi için profesör unvanına sahip hukuk insanlarının gösterdikleri çabaları gördü. 27 Mayıs gerçekleşmeden Başgil, Beyazıt Meydanında öğrencilerin polisle çatışmasını ve askerle kucaklaşmasını görerek, ülkenin sürüklendiği felaketi fark etti (Başgil, 2007:128129). Hoca, Türkiye’nin hızla demokratik bir zeminden koparak askeri vesayete doğru sürüklenişi üzülerek izledi. Ülkede yaşanan siyasi krizlere ve sokak eylemlerine karşı duyarsız kalamayan Ali Fuad Hoca, mevcut siyasi tıkanmanın önünü açmak için son bir çaba göstererek Demokrat Parti hükümetini ikaz etti. Cumhurbaşkanı Bayar ve Başbakan Menderes’le birlikte bazı kabine üyelerinin katıldığı toplantıda Ali Fuad Hoca, Tahkikat Komisyonu’na anayasayı aşan yetkiler verildiğini bu nedenle kanunun iade edilmesini, gençlere şiddet uygulanmayıp daha yumuşak davranılmasını, Menderes hükümetinin derhal istifa ederek kurulacak yeni kabinede CHP’li bakanlara yer verilmesini önerdi (Başgil, 2007: 137). Bu öneriler karşısında Başbakan Menderes istifaya hazır olduğunu söylerken Cumhurbaşkanı Bayar, “Tam aksine, direnmeli, kararlı olmalı ve oldukça sert tedbirlere başvurulmalı” dedi (Başgil, 2008:133). Başgil’in tavsiyelerini dinlemeyen hükümet, 27 Mayıs askeri darbesiyle yüzleşmek zorunda kaldı. Ali Fuad Hoca, 27 Mayıs’ı bir “hükümet darbesi” olarak tanımladı (Başgil, 1960:86). Başgil Hoca askerin ilk günden, “İhtilal hiçbir zümreye, hiçbir partiye karşı değildir, kardeş kanı dökülmesini önlemek için yapılmıştır” açıklamalarından Ali Fuad Başgil and Political Struggles memnuniyet duydu (Başgil, 2007:141). Hoca, öncelikle darbe sonrasında Milli Birlik Komitesi’nin, devrilen Demokrat Parti iktidarı döneminin bir muhasebesini yaparak, mevcut anayasanın değiştirilmesi gerektiğini düşünüyordu (Başgil, 1960:112). Milli Birlik Komitesi (MBK) ve üniversite hocaları ilk günden siyasi ve hukuki hatalara başladılar. Hoca’ya göre 28 Mayıs’tan itibaren gazetelerde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarına dayandırılarak, “Demokrat iktidar meşruiyetini kaybetmiştir. Çünkü Anayasayı çiğnemiştir. Bu sebeple alaşağı edilmiştir” beyannamesinin yayınlanması yanlıştı. Bu açıklamaya bir anlam veremeyen Hoca, 1924 Anayasasına aykırı kanun yapmakla bir iktidar meşruiyetini kaybederek asker tarafından devrilemezdi. Ortada ciddi bir hukuk ihlali söz konusuydu (Başgil, 2007:145-146). 27 Mayıs sonrasında herkesin darbeyi savunduğu ve eski DP iktidarını eleştirdiği bir zamanda Ali Fuad Hoca itidalli bir şekilde görüşlerini açıklamaya devam etti. Yazdığı yazılarla onurlu bir bilim insanı olarak topluma inandığı doğrular etrafında yol gösterdi. Hocanın bu onurlu duruşundan rahatsız olan askeri cunta, Hoca hakkında dava açarak hukuksuz bir şekilde Balmumcu cezaevine attılar (Özdemir, 1994:167). Özgürlük getirmek için hükümeti deviren cuntacı askerler, ülkedeki her türlü hürriyete tamamen son verdiler. Hapishanede yanına gelen öğrencilerine Ali Fuad Hoca, “27 Mayıs darbesi memleketi 50 sene geriye götürmüştür. Bugün memleket azgın dalgalı denizde sürüklenen kırık bir tekne gibidir. Su alıyor ve limon kabuğu gibi sallanıyor. İstikrarsız ve sisler içindeyiz” dedi (Cinisli, 2016:52). Haksız bir şekilde cezaevine atılan Ali Fuad Hoca, cezaevinde fazla kalmadan tahliye edildi. Fakat bu cezaevi süreci Hoca’nın psikolojini çok olumsuz etkiledi. Ali Fuad Başgil Yassıada mahkemelerinde görülen davalara şahitlik yapması için davet edildi. Hâkim, Başgil’in verdiği ifadelerden ve yaptığı hukuki yorumlardan rahatsız olarak Hoca’nın sözünü keserek “Sizi hukuki bir mütalaa almak için çağırmadık” ikazını yaptı (Yassıada, 2011: 2153). Dönemin meşhur bir Anayasa hukukçusu olan Başgil’in Yassıada’da Anayasa Davasında verdiği ifadeler darbecilerin tepkisini çekti. Çünkü Hoca’nın yorumları Savcının iddianamesini doğrudan çürütüyordu. Bu durum Yassıada da kurulan hukuki tezgâhı bozduğu için rahatsız oldular. Ali Fuad Başgil’in Siyasete Girişi 27 Mayıs askeri darbesi sonrasında siyasi hayat yeniden düzenlenmeye başlandı. Bu süreçte toplumun yarısının temsilcisi olan Demokrat Parti ve bu partiye gönül vermiş insanlar sürecin dışında tutuldular. Ülkede Kurucu Meclis oluşturuldu, bu meclis üzerinden yeni bir anayasa hazırlandı. Yeni Anayasa hazırlanma süreci, bu süreç sonrasında ortaya çıkan anayasa metninden Hoca memnun değildi. Bu sebeple Başgil, yeni anayasanın halk tarafından onaylanması için yürütülen kampanyaya destek vermedi (Başgil, 2007:157). Yeni Anayasanın halk tarafından kabul edilmesi sonrasında ülkenin genel seçimlere gitmesine karar verildi. 27 Mayıs’la kapatılan Demokrat Parti’nin siyasette bıraktığı boşluğu dolduracak halkın geleneksel değerlerine saygılı, hak ve hürriyetleri savunan yeni bir parti taleplerini karşılayacak hazırlıklar başladı. Merkez sağda yeni birçok parti hazırlığı yapıldı. Başgil, Adalet Partisi’nin kurulmasında ve programının hazırlanmasına destek verdi. Hatta bir ara Hocanın ismi Adalet Partisi’nin genel başkanlığı için seslendirildi fakat Başgil, bu teklifi sağlık sorunlarını ileri sürerek nazikçe reddetti (Bozbeyli, 2009:148). Yeni kurulan partiler seçimlere katılmaya hak kazanabilmek için hızla teşkilatlanma yarışına girdiler. Adalet Partisi de ülke genelinde teşkilatlanmasını hızla tamamlandı ve genel seçimlere katılma hakkı elde etti. Partiler yeni kadrolarla milletvekili ve senatör adaylarını belirlemeye başladılar. Adalet Partisi Samsun il teşkilatı Ali Fuad Başgil’e kendi bölgelerinden milletvekili adayı olması için teklifte bulundu. Hoca bu teklifi memnuniyetle kabul ederek Adalet Partisi Samsun listesinden senatörlüğe adaylık 487 Ali Fuad Başgil ve Siyasi Mücadeleleri 488 müracaatını yaptı. Aynı zamanda Adalet Partisi İstanbul il teşkilatı da Hoca’ya kendi listelerinden seçime katılması için teklifte bulundu (Başgil, 2007:163-164). Fakat Hoca tercihini memleketinden yana kullandı. Türkiye hızla seçime giderken, partiler seçim faaliyetlerine hız verdiler. Ali Fuad Hoca daha evvelden planlanmış bir program için yurt dışına çıktı. Hoca’nın seçimler öncesinde böyle bir tavır geliştirmesinde daha evvel tutuklanarak Balmumcu’da kaldığı hapishane ve sürekli polis tarassudu altında kalmanın verdiği endişeyle etkili oldu. Bu tarz uygulamalar Hoca’nın fıtratına aykırıydı. Ali Fuad Hoca, ülkedeki gelişmeler ve seçim mücadelelerini yakından izledi (Başgil, 2007:164-165). Seçim sürecinde Başgil, Samsun’da yayınlanan Demokratik Canik Gazetesi üzerinden yayınladığı yazılarla seçim faaliyetlerini yürüttü (Duman, 2017:5-6). Adalet Partisi (AP) seçimlerden sürpriz bir başarı kazanarak çıktı. Ali Fuad Hoca Samsun’da büyük başarı kazandı ve Samsun senatörü olarak Mecliste görev yapma hakkını elde etti. 15 Ekim 1961 Genel Seçimleri Sonrasında Ülkedeki Askeri Vesayet 15 Ekim 1961 Genel seçimleri yurtta olaysız geçti. Seçimlerde insanlar rahat bir şekilde sandığa giderek özgür iradelerine göre oylarını kullandılar. Seçimlerin gerçekleşmesi, oyların tasnifi ve ilan edilmesinde herhangi bir itiraz olmadı (Yalman, 1997:1713). Halk seçimlerde milletvekili ve senatörler için ayrı oy kullandılar. Bu oylamada milletvekili seçimlerinde nıspi seçim sistemi kullanılırken, senatörlerin belirlenmesinde çoğunluk seçim sistemi tercih edildi. Buna göre seçim sonuçları; Milletvekili Seçimlerinde CHP %36,7 Oy 173 milletvekili AP %34,7 Oy 158 CKMP %13,4 65 YTP %13,7 54 Cumhuriyet Senatosu Seçimlerinde AP %35,4 Oy 70 Senatör CHP %37,2 Oy 36 YTP %13,9 28 CKMP %13 16 Seçimlerin sonuçları darbeci askerleri memnun etmedi. Kamuoyunun genelinde ve askerler arasında seçimi İsmet İnönü liderliğindeki CHP’nin kazanacağı beklentisi vardı. Oysa seçim sonuçlarına göre ufukta bir koalisyon görünüyordu. Meclisteki milletvekili dağılımlarına göre DP’nin devamı olan partiler bu koalisyonu rahatlıkla kurabilecek çoğunluğa sahiptiler. Darbeciler DP’nin devamı bir hükümetin 27 Mayıs darbesini sorgulayarak kendilerinden hesap sormasından korkuyorlardı. Seçim sonuçlarını uzmanlar Milli Birlik Komitesi (MBK) açısından tam bir yenilgi olarak yorumladılar (Kuru, 1998: 256). Darbeci askerlerin beklentisi gerçekleşmemişti (Bozbeyli, 2009: 137). Bu sonuçlar askerler arasında farklı şekillerde yorumlanarak harekete geçilmesi sonucunu doğurdu. Öncelikle ordu içinde darbeyi destekleyen fakat MBK içinde yer almayan askerler Silahlı Kuvvetler Birliğini kurarak siyasete müdahale etmeye başladılar. Ordu içindeki gücü zayıflayan MBK, siyaset üzerindeki etkinliğini de yitirmek üzereydi. Cemal Gürsel seçim sonuçlarının kesinleşmesiyle birlikte, 18 Ekim’de basına verdiği beyanatla Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıkladı. Gürsel basın açıklamasında, “Ben başladığım işi yarım bırakmam. Gerçi istemiyorum. Sıhhatim de müsait değil ama memleketi bu dönemde bırakıp gidemem” dedi (Bölükbaşı, 2005: 307). Ali Fuad Başgil and Political Struggles Silahlı Kuvvetler Birliği mensupları (10 General ve 28 Albay), İstanbul Harp Akademilerinde toplanarak seçim sonuçlarını görüştüler. Toplantıya katılan subayların imzaladığı “21 Ekim Protokolü”ne göre; TBMM toplanmadan evvel, siyasi parti faaliyetleri yasaklanacak, seçim sonuçları kabul edilmeyecek, Milli Birlik Komitesi feshedilecek ve iktidar “ulusun gerçek ve yetenekli temsilcilerine” devredilecekti. Bu kararların uygulanması 25 Ekim’e kadar (Meclisin açılma günü) gerçekleştirilecekti฀. Asker askere sert bir nota veriyordu. Çünkü Silahlı Kuvvetler Birliğine mensup askerlere göre CHP iktidara gelecek ve askerde yönetimde varlığını sürdürecekti. Bunun yolu Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı olmasından geçiyordu. Aksi takdirde Adalet Partili bir Cumhurbaşkanını asker hiçbir şekilde kabul etmeyi düşünmüyordu (Aydemir, 2006:531). 21 Ekim Protokolü MBK üyelerini harekete geçirdi. 23 Ekim’de asker kendi içinde bir dizi toplantılar gerçekleştirdiler. Genelkurmay Başkanı Sunay, Kuvvet Komutanları, Ordu Komutanları ve Silahlı Kuvvetler Birliği’nin ileri gelenleriyle durum değerlendirmesi yaptı. Sunay, Gürsel’in Cumhurbaşkanı, İnönü’nün Başbakan olacağını, bu durumun siyasi parti liderlerine kabul ettirileceğini söyledikten sonra Silahlı Kuvvetler Birliği’nden protokolü uygulamaya koymamalarını istedi (Seyhan, 1966:158). Silahlı Kuvvetler Birliğinde Sunay’ın bu önerisine muhalefet edenler çıkmış olsa da (Aytekin, 1967: 134-135; Çelikoğlu, 2010:174-175) Sunay’ın telkinleri asker üzerinde etkili oldu. Böylece, protokolün uygulanması Genelkurmay Başkanı Sunay’ın Cumhurbaşkanı Gürsel, Başbakan İnönü olması koşuluyla önlendi (Akalın, 2000:260261; Faik, 1967: 177). Sunay’ın önerisini hayata geçirmek için siyasi parti liderlerinin ikna edilmesi gerekiyordu. Cemal Gürsel mecliste grubu bulunan siyasi parti liderlerini ve kuvvet komutanlarını Çankaya köşkünde bir toplantıya davet etti. Siyasi parti liderleri kuvvet komutanları önünde “Çankaya Protokolü” olarak anılan bir bildiriyi imzaladılar. Bu bildiriye göre siyasi partiler, Anayasa’ya karşı bir tutum belirlemeyecek, Yassıada’da alınan kararlara karşı çıkmayacak ve Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayacaktı (Toker, 1991: 308)฀. Silahların gölgesinde gerçekleşen bir toplantıda siyasi parti liderleri askere söz vermişti, fakat bu durumu kendi gruplarına anlatarak gruplarını bu kararların uygulanması için nasıl ikna edeceklerini bilmiyorlardı (Öymen, 1987: 340). Ali Fuad Başgil’in Yurda Dönüşü Seçimler sona erdikten sonra gözler seçilecek yeni Cumhurbaşkanının kim olacağı tartışmalarına çevrildi. AP’nin seçimlerden sürpriz bir başarı kazanması halkta yeni Cumhurbaşkanın AP kadrolarından seçileceği beklentisine yol açtı. AP kadrolarından meclise giren isimler arasında Cumhurbaşkanı olabilecek ilk kişi olarak akla Ali Fuad Başgil’in ismi geldi. Kamuoyunda AP’nin adayı olarak Başgil’in Cumhurbaşkanlığı adayları arasında ismi geçmeye başladı (Akis, 23 Ekim 1961:16). Halk seçim sonuçlarını kutlarken ilk günden “Cumhurbaşkanı Ali Fuad Başgil” şeklinde dövizler taşımaya başladı. Her yerde halk, ısrarlı bir şekilde Hocanın Cumhurbaşkanı olmasını talep ediyordu (Bozbeyli, 2009: 161). Kamuoyunun beklentisi, halkın ısrarı gözlerin Ali Fuad Hoca’ya çevrilmesine neden oldu. Seçimlerden sonra Başgil’in Cenevre’de basına verdiği bir demecinin Türkiye’de “Cumhurbaşkanlığına aday olacağım” şeklinde yayınlanması Türkiye’de büyük bir heyecana sebep oldu. AP’liler arasında Başgil’in, “Millet İsterse cumhurbaşkanlığını kabul ederim” dediği söyleniyordu (Kabacalı, 2004: 229). Ali Fuad Hoca henüz yurda dönmeden, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığının en güçlü adayı olarak gündem olmaya başladı. Bu durumdan askerler rahatsızlık duydular. Ordu içinde kurulmuş yeni bir oluşum olarak Silahlı Kuvvetler Birliği, Ali Fuad Başgil’in Cumhurbaşkanlığına aday olmasına tahammül gösteremiyordu. Silahlı Kuvvetler Birliği ülkeyi yöneten Milli Birlik Komitesine Ali Fuad Başgil’in adaylığına mutlaka 489 Ali Fuad Başgil ve Siyasi Mücadeleleri 490 engel olunmasını istedi. Milli Birlik Komitesi, Kâmil Karavelioğlu, Haydar Tunçkanat, Suphi Karaman’dan bir askeri komisyon kurarak Ali Fuad Başgil’in yurda dönmesi ve Cumhurbaşkanlığına aday olmasını engellemeye çalıştı. Ali Fuad Başgil, Cenevre’den 21 Ekim Pazar günü Türkiye’ye dönmek için bilet aldı. Durumdan haberdar olan Adalet Partisi İstanbul il yönetimi Hocaya coşkun bir karşılama hazırlıklarına başladı. Askeri Komisyon, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan Ali Fuad Hoca’nın Türkiye gelmesine engel olması istedi (Ulay, 1968:230). Sıkıyönetim Komutanlığı AP İstanbul İl yönetimini arayarak Hoca’nın İstanbul’a geliş tarihini tehir etmesini söyledi. Böylece Hoca’ya yönelik bu karşılama töreni engellendi (Özdemir, 1994:167)฀. Ali Fuad Hoca bir gün sonra 22 Ekim Pazartesi saat 17,30’da İstanbul’a indi. Hocanın geliş tarihi değişmesine rağmen halk havaalanında Hoca’yı coşkun bir şekilde karşılamaya geldi (Başgil, 1990: 94). Ali Fuad Hoca İstanbul’a indiği anda kendisine ilk soru olarak, “Cumhurbaşkanlığına adaylığınızı koyacak mısınız?” sorusuna muhatap oldu. Böyle bir karşılama ve soru beklemeyen Hoca, oldukça şaşkın bir haldeydi. Israrlı sorular karşısında Hoca, “Şimdilik bir şey söyleyemem. Bu akşam Ankara’ya hareket edeceğim. Orada vaziyeti gördükten sonra bir karar verebilirim” şeklinde açıklamalar yaptı (Başgil, 2007: 171-172; Özdemir, 1994: 168). Hoca’nın Türkiye gelmesine engel olamayan Askeri Komisyon, Hoca’nın Ankara’ya gitmeden İstanbul’da kalmasını sağlamaya çalıştı. Fakat başarılı olamadı. İstanbul’dan trenle Ankara’ya hareket eden Ali Fuad Hoca’nın treni Polatlı yakınlarında durduruldu. Askeri Komisyonunun bütün amacı Ali Fuad Hoca’yı Cumhurbaşkanlığı adaylığına müracaat etmemesi için Ankara gelmesine mâni olmaktı (Hekimoğlu, 1975: 200-201). Önce trende bir arızanın olduğu zannedildi fakat kısa sürede bu durumun kasıtlı yapıldığı anlaşıldı1. 23 Ekim sabahı Ankara tren garında Hoca’yı kalabalık bir halk, milletvekili ve senatör grubu karşıladı. Milletvekili ve senatörler Ali Fuad Hoca’ya, “biz seçmenlerimize söz verdik hatta yemin ettik. Cumhur reisi olarak yalnız size rey vereceğiz. Bütün arkadaşlar bunda müttefikiz. Adaylığınızı koymakta asla tereddüt etmeyiniz dediler” (Başgil, 2007:173). Hoca, Ankara’da İzmir caddesindeki Berikan oteline yerleşti. Otele Hoca’yı ziyarete kalabalık bir insan akını gelmeye başladı (Özdemir, 1994:168). Askerler Hoca’nın Ankara’ya gelmesine de mâni olamamışlardı. Ali Fuad Başgil’in Cumhurbaşkanlığına Adaylığı ve Askeri Vesayet Asker Cumhurbaşkanlığı makamı için CHP’nin de desteğini alarak Gn. Cemal Gürsel’i düşünüyordu. Fakat CHP’nin meclisteki gücü Cumhurbaşkanını belirlemek için yeterli değildi. Asker, meclisin tek aday Gn. Cemal Gürsel üzerinde uzlaşarak ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesini istiyordu. Bu nedenle Ali Fuad Hoca’nın adaylık sürecini ve siyasi faaliyetlerinden rahatsızlık duyuyordu (Ulay, 198:229). Milli Birlik Komitesi’nin Hoca’yı fiilen engelleme çabaları boşa çıktı. Hocanın kolayca vazgeçmeyeceği anlaşıldı. Asker Adalet Partisi üzerinden Ali Fuad Hoca’nın önünü kesmeye çalıştı. Milli Birlik Komitesi üyesi General Fahri Özdilek, AP Genel Merkezinde görev yapan emekli Alb. Şinasi Osma ile birlikte bir grup yetkiliyi makamına çağırdı. MBK üyeleri Sıtkı Ulay ile Sezai Okan’ın yanında Fahri Özdilek, Şinasi Osma’ya karşı oldukça kaba bir üslupla “Başgil’e Hayır” denilmesini söyledi (Öymen, 1987: 341; Kabacalı, 2004:230). Fakat bu baskılarda Ali Fuad üzerinde etkili olamadı. Seçimlerin sonucunda seçilen milletvekilleri Ankara’ya gelmeye başladılar. Adalet Partisi merkezine gelen milletvekilleri doğrudan İçişleri Bakanlığına yönlendirildiler. Bakanlıkta AP’li vekillere, Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı seçilmesi 1. Akis Mecmuası Trenin gecikmesini, “Sazlı istasyonunda vuku bulan ve dokuz vagonun yanmasıyla sonuçlanan bir yangından dolayı” diyor (Akis, 30 Ekim 1961:12). Ali Fuad Başgil and Political Struggles için imza verirseniz Meclis açılacak aksi takdirde askeri yönetime devam edilecek denildi (Bozbeyli, 2009:163). Asker varlığını ve gücünü göstererek, siyaset üzerindeki vesayetini hissettiriyor, demokrasiyi tehdit ederek kendi adaylarının seçilmesi için milletvekillerine baskı yapıyordu. Ali Fuad Hoca’nın adaylığından asker kadar rahatsız olan kendi partisinden farklı insanlar da vardı. AP’nin beklenmedik bir zafer kazanmasına şaşıran Genel Başkan R. Gümüşpala, parti içinde Başgil’in adaylığına karşı çıkarak, “Ya Başgil, Ya Ben!” diyerek Başgil yanlısı milletvekillerine ilk günden tepkisini gösterdi (Özdemir, 1994:166). Fakat Askerin yeni cumhurbaşkanının Cemal Gürsel olacak baskısı üzerine Gümüşpala geri adım atarak kesinlikle aday olmayacağını açıklamak zorunda kaldı. Parti içerisinde açıkça ifade edilmese de Başgil Hocaya karşı bazı milletvekillerinin mesafeli durdukları görülüyordu. Hoca’nın adaylığından rahatsız olan bazı basın-yayın organları, Ali Fuad Hocanın aleyhinde yayın yaparak şansının olmadığını iddia ettiler (Özdemir, 1994:169). Böylece Hocanın kamuoyunda meydana getirdiği heyecan ve umut engellenmeye çalışıldı. Fakat Mecliste grubu bulunan Adalet Partisi, Yeni Türkiye Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne mensup milletvekilleri ısrarla Hoca’dan Cumhurbaşkanlığına adaylığını resmen koymasını istiyorlardı. 120 milletvekili ortak bir metne imza atarak Hoca’yı aday gösterdiler. Hoca bu belgeye “Yukarıda yazılı ve şerefli imzaları bulunan arkadaşlarımın tercih etmiş oldukları iltifata uyarak cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul ediyor ve kendilerine teşekkür ediyorum. Bu şerefli vazifeyi elimden geldiği kadar yapmaya ve milletime layık olmaya çalışacağım. Ord.Prof.Ali Fuad Başgil 24/10/1961 saat: 16.10” şeklinde imzaladı (Özdemir,1994: 169). Hoca, gösterilen ilgi ve talep üzerine Cumhurbaşkanlığına resmen adaylığını kamuoyuna açıkladı (Başgil, 2007:175). Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Askeri Darbe Ali Fuad Hoca’nın adaylığını engellemek için farklı birçok yol deneyen Asker, artık duruma fiilen müdahale etme gereği duydu. MBK üyesi Gn. Sıtkı Ulay’ın emir subayı Bn. Sedat Gürkök, Hoca’nın kaldığı otele gelerek Hoca’yı Başbakanlığa davet etti. Ali Fuad Hoca, AP Genel Başkan vekili Tahsin Demiray, Milletvekili Şadi Pehlivanoğlu, Milletvekili Ekrem Dikmen, Milletvekili İhsan Önal’la saat 20.00’de Başbakanlık binasına gitti (Özdemir, 1994:175)฀. Hocayı Başbakanlık binasında iki Milli Birlik Komitesi üyesi Gn. Fahri Özdilek ve Gn. Sıtkı Ulay, Başbakan Yardımcısı odası önünde karşıladılar. Toplantı salonuna hocayla birlikte Tahsin Demiray’da girdi. Sohbet genel ülke meseleleri üzerinden açıldı. Fakat Askerler sözü fazla uzatmadan Hoca’ya açıkça, “Adaylığınızı geri almanız lazımdır. Gürsel Paşa’nın karşısında başka bir adaylığa asla müsaade edemeyiz” dediler. Ali Fuad Hoca, askerleri dinlerken kızarmış yüz hatları sararmaya başladı. Hoca, “Yanlış yoldasınız, Paşam. Dürüst bir seçimden sonra tutulacak yol bu değildir. Demokrasi hukuku emreder ki, seçimler her safhasında, serbest olsun, zorlanan bir seçimden hayır gelmez. Sizde seçim, dikta rejimlerinde görülen seçimdir. Sizler demokrasi yolunda yürüyeceğinizi söylediniz. İktidarı, seçimde kazananlara teslim edeceğinize söz verdiniz, hatta yemin ettiniz. Ben buna inanarak Cenevre’den kalktım geldim. Sizlere yakışan verdiğiniz sözü tutmanızdır” dedi (Başgil, 2007:179). Fahri Özdilek, “Biz de demokrasi dedik durduk ve seçimlere öyle girdik. Seçimlerden çıkan netice bu mu olmalıydı” dedi. Sıtkı Paşa, “Bizi anlamanız lazımdır. Müşkül durumdayız. Son günlerde bizim, hükümet olarak kuvvetimiz yoktur. Orduda yeni bir junta kurulmuştur. Bize bu junta dikta etmekte, talimat vermektedir. Biz bugün devlet radyosuna bile hâkim değiliz. Radyo da juntanın emrindedir. Adaylığınızı geri almanız hususunda bize talimat veren de bu juntadır. Biz size juntadan aldığımız talimatı 491 Ali Fuad Başgil ve Siyasi Mücadeleleri 492 tebliğ ediyoruz. Kabul edip etmemek size aittir. Fakat kabul etmediğiniz takdirde sizin hayatınızı garanti edemeyiz. Bunu açıkça söyleyelim. Netice yalnızca bundan da ibaret kalmayacaktır. Meclis açılmadan dağıtılacak, seçimler iptal edilecek, partiler kapatılacak ve askeri idare devam ettirilecektir. Siz, bir hukuk profesörü olarak, memleketin böyle bir akıbete düşmesine elbette razı olmazsınız” dedi (Başgil, 1990: 100-101)฀. Askerlerin anlattıkları Ali Fuad Hoca’nın canını sıktı, moralini çok bozdu. Hoca hak ve hukuk mücadelesini medeni şekilde görmeye alışmış şiddet ve kavgadan nefret eden demokrat birisiydi. Aslında hoca ölüm tehditlerine de pek aldırmıyordu fakat askerler ülkenin geleceğini tehdit ederek demokrasiye son vermekten söz ediyorlardı. Ülkesine aşık ve demokrasi idealleri için hayatı boyunca büyük hukuk mücadelesi vermiş bir dava adamı olarak Ali Fuad Hoca ülkeyi tehlikeye atacak hiçbir girişime onay veremezdi (Başgil, 2007: 181). Paşalara karşı Hoca, “Ben verdiğim sözden dönen ve imzasını yalayan namertlerden değilim. Adaylığımı geri almama imkân yoktur. Fakat benim yüzümden memleketimin söylediğiniz akıbetlere sürüklenmesine gönlüm razı olmaz. Bu vaziyet karşısında bana düşen bir iş kalmıştır, o da yarın sabahleyin senatörlükten de istifa ederek evime dönmektir” dedi (Başgil, 2007: 182). Görüşme 21.35’te tamamlandı. Görüşmeden ayrılırken Hoca’nın yüzü kıpkırmızı, gözleri gazetecilerin patlattığı flaşlarında etkisiyle fal taşı gibi açık, elleri titriyordu. Adeta ayakta durmakta zorluk çekiyordu (Akis, 30 Ekim 1961:13). Başbakanlığın kapısında bekleyen gazetecilerin ısrarlı sorularına karşı Hoca, “artık cumhurbaşkanlığı konusunu konuşmayacağım” dedi. Aynı gece Samsun Senatörü Ali Fuad Başgil, Adalet Partisi Genel başkanı Ragıp Gümüşpala ile görüşerek son gelişmeleri müzakere etmek istedi. Gümüşpala, İçişleri bakanlığına çağrılarak kötü muameleye maruz kaldıklarını, Çankaya’da askerin tehditleriyle hiçbir partinin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacaklarına yönelik protokolü imzalamaya mecbur bırakıldıklarını anlattı. Ayrıca Gümüşpala, askerin meclisin açıldığı gün Başgil Hoca’yı meclisin kapısında linç ettireceğine ilişkin duyumlar aldığını da söyledi. Gümüşpala’nın yanından ayrılırken Ali Fuad Hoca, verdiği kararın ne kadar doğru olduğunu teyit etmişti (Başgil, 2007: 188). Hoca son olarak CKMP Genel Başkanı O. Bölükbaşı’yla da görüştü. Bölükbaşı Çankaya protokolü ve askerin siyaset üzerindeki baskısını detaylı bir şekilde anlattıktan sonra Başgil’e ısrarla “Cumhur reisliği adaylığını geri alarak senatörlükte kalmanın doğru olacağı” tavsiyesinde bulundu (Bölükbaşı, 2005: 309; Özdemir, 1994:177). Fakat Hoca artık adaylıktan ve senatörlükten ayrılma kararını vermişti. Ali Fuad Hoca, Otele dönerek acele bir şekilde toplandı ve sabaha karşı 05.15’de Ankara’dan ayrıldı. İstanbul’daki evinde kimseyle görüşmeyen Ali Fuad Hoca, 27 Ekim’de bir basın açıklaması yaparak, “Ankara’da salı gecesi saat 20.00’den sabahın 04.00’a kadar yaptığım temaslar sonunda… adaylığı geri almam zarureti hasıl oldu” dedi (Özdemir, 1994:178). Böylece Başgil, sadece adaylıktan değil senatörlükten de ayrılarak Ankara’dan tamamen uzaklaşmış oldu. Başgil’in ayrıldığı sabah erkenden otele gelen bir General ile bir binbaşı, Başgil’in ayrıldığını öğrenince durumu sevinçle Genelkurmaya bildirdiler (Akis, 30 Ekim 1961: 11) Cumhurbaşkanı Seçimi 25 Ekim 1961’de yeni meclis ilk toplantısını yapmak için açıldı. TBMM açılışına gelen Gürsel, askeri üniformasıyla yemin etti. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı güne kadar TBMM’nin dışı Muhafız Alayı, içi de Silahlı Kuvvetler Birliği’nin silahlı subayları tarafından Gürsel dışında kimsenin aday olmaması için güvence altına alındı. Ali Fuad Başgil’in Ankara’dan erkenden ayrıldığından Adalet Partili vekillerin haberi yoktu. Hoca’nın istifa telgrafı henüz meclise ulaşmamıştı. Yaklaşık 125 milletvekili mecliste Ali Fuad Başgil’i aradılar. Ali Fuad Başgil’in istifa ederek Ankara’dan ayrıldığı Ali Fuad Başgil and Political Struggles anlaşılınca kimse inanamadı (Pehlivanoğlu, 2016: 23). 26 Ekim’de Meclis yeni Cumhurbaşkanını belirlemek için toplandı. Gürsel Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldığında salonda yer almadı fakat üst düzey askerî erkan tam kadro mecliste seçimi takip etti. Asker ilk turda Gürsel’in Cumhurbaşkanı seçilmesi için gerekli üçte iki çoğunluğa ulaşmak istiyordu. Bu amaçla parti liderlerinin açıkça Gürsel’den yana tavır koymaları istendi. Seçim sonuçlanana kadar kapılar dışarıdan kilitlendi. Asker seçimlerde milletvekilleri bir sürpriz yaparak Gürsel’e oy vermekten vazgeçmemeleri için tasnif bitene kadar vekillerin meclisten ayrılmasına izin vermedi (Öymen, 1987: 343). Hocaya oy vereceğine söz veren bu 125 Milletvekili Cemal Gürsel’e oy vermediler (Arcayürek, 1984: 147-148; Akis, 30 Ekim 1961:19). Oylamaya katılan 607 üyenin 434’ünün oyunu alan Gürsel, ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli oy çoğunluğuna ulaştı. Seçimleri takip eden askeri personel sonuçtan oldukça memnundu. Seçim sonucunu yüzlerce subay ayağa kalkarak coşkun alkışlarıyla kutladılar. Böylece Gürsel tek aday olarak girdiği cumhurbaşkanlığı seçiminden başarıyla çıkarak Celal Bayar’ın yerine dördüncü Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş oldu. Cumhurbaşkanı Gürsel aylar sonra basın mensuplarıyla yaptığı bir görüşmede Cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında, “Şu benim oturduğum koltukta Prof. Ali Fuad Başgil otursa idi, hemen sokaklarda sarıklılar ve fesliler dolaşmaya başlardı. Başgil bir defa milliyetçi değildi. Ümmetçidir. Araplar ile bir devlet kurmak taraftarıdır. Esasen Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni idare edemeyen bir kimse bu memleketi nasıl idare edecekti? Eğer Başgil de adaylığını koysaydı, ben yine seçilecektim. Fakat bir parça da memleket menfaatleri için kaynaşan Silahlı Kuvvetlerin de görüşüne uymak lazımdır” dedi (Bölükbaşı, 2005: 312). Sonuç Ali Fuad Başgil, kendisini Avrupa’da son derece iyi yetiştirerek Türkiye döndüğü zaman ülkesi ve halkı için çalışmaya ve çabalamaya başladı. Başgil, bir yanda ilim ve bilimle meşgul olurken diğer tarafta ülkenin sorunları üzerine ciddi mesai sarf etti. Ali Fuad Başgil’in bu çabaları siyasetçilerin dikkatini 1950 yılında çekti ve Hoca’ya siyasete girmesi yönünde telkin ve teklifler yapıldı. Fakat bu tarihte siyasete girmeyi uygun görmeyen Başgil Hoca ilmi çalışmalarını bireysel düzeyde devam ettirdi. Demokrat Parti iktidarında topluma ve siyasilere yol göstermeye devam eden Hoca, kıymetli fikirleriyle Menderes ve Bayar’a yol göstermeye çalıştı. Başgil’in tavsiyelerini göz ardı edildiğinden bu ülkede 27 Mayıs askeri darbesi yaşandı. 27 Mayıs askeri darbesi siyasi dengeleri tamamen bozdu. Seçimle gelmiş bir hükümet hukuksuz bir şekilde cebren iktidardan uzaklaştırıldı. Bu yeni dönemde askeri vesayet iktidarın üzerine kâbus gibi çöktü. Bu zor günlerde aydınlar, akademisyenler, yazarlar ve bürokratlar demokrasimiz için kötü sınavlar vererek askerlere yaranmak için çaba gösterdiler. Ali Fuad Hoca, onurlu duruşuyla doğru bildiklerini arkasında durarak gerektiğinde askeri yönetimi eleştirmekten çekinmedi. Hocanın bu cesareti hukuksuz bir şekilde Balmumcu askeri cezaevine atılmasına sebep oldu. Anayasanın kabul edilerek genel seçimlere gidilmesi Ali Fuad Hoca’da demokrasinin gelişmesi ve yeşermesi bakımından büyük bir umut doğmasına sebep oldu. Samsunlu hemşerilerinin senatörlük teklifinde bulunması üzerine Hoca, ülkenin zor günler yaşadığı bu sıkıntılı zamanda sorumluluk üstlenerek teklifi kabul etti. 15 Ekim genel seçimleriyle Samsun senatörü seçilen Ali Fuad Başgil, tamamen halkın ve milletvekillerinin ısrarlı talepleri neticesinde Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladı. Ali Fuad Başgil’in aday olduğunda kazanacağını bilen 27 Mayıs’ın darbeci subayları dönemin ruhuna uygun bir şekilde Hocayı tehdit ederek adaylıktan 493 Ali Fuad Başgil ve Siyasi Mücadeleleri 494 vazgeçirmeye çalıştılar. Ali Fuad Hoca’nın bu tehditleri umursamaması üzerine askerler ülkenin geleceğini rehin alarak demokrasiye tamamen son vermekle Hoca’ya şantaj yaptılar. Ömrünü ülkesi ve demokrasinin gelişmesine adamış bu ilim insanı, ülkesinin ve milletinin geleceğini düşünerek büyük bir özveri göstererek adaylıktan vazgeçti. Ali Fuad Hoca Cumhurbaşkanı seçilme olasılığının çok yüksek olduğu bu seçimden vazgeçerek ülkesi ve milleti için çok büyük bir fedakârlık yapmıştı. Fakat bu süreç demokrasinin gelişmesi ve ülkenin normalleşebilmesine büyük bir darbe vurdu. Kaynakça Akalın, Cüneyt (2000), Askerler ve Dış Güçler, İstanbul: Cumhuriyet Kitaplığı Akis, (23 Ekim 1961), C.XXII, S.382, s.16 Akis, (30 Ekim 1961), C.XXII, S.383, s.11-13 Arcayürek, Cüneyt (1984), Yeni Demokrasi yeni Arayışlar 1960-1965, Ankara: Bilgi Yayınevi Aydemir, Şevket Süreyya (2006), İkinci Adam 1950-1964, c.III, İstanbul: Remzi Kitapevi Aytekin, M. Emin (1967), İhtilal Çıkmazı, İstanbul: Dünya Matbaası Başgil, Ali Fuad (1961). Demokrasi Yolunda, İstanbul: Yağmur Yayınları. Başgil, Ali Fuad (1949). Demokrasi ve Hürriyet, İstanbul: Nuri Akça Matbaası. Başgil, Ali Fuad (2007). Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları, İstanbul: Yağmur Yayınları., Başgil, Ali Fuad (1960). İlmin Işığında Günün Meseleleri, İstanbul: Yağmur Yayınları. Başgil, Ali Fuad (2008). 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri, çev. C. Aydın, İstanbul: Yağmur Yayınları Başgil, Ali Fuad (1990). Ali Fuad Başgil’in Hatıraları, İstanbul: Boğaziçi Yayıncılık Bölükbaşı, Deniz (2005). Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası Osman Bölükbaşı, İstanbul: Doğan Kitap Bozbeyli, Ferruh (2009). Yalnız Demokrat, Haz. İ. Dağı-F. Uğur, İstanbul: Timaş Yayınları Cinisli, Rasim (2016). “Gerçek Bir Osmanlı Münevveri, Hocam: Ord.Prof.Dr. Ali Fuad Başgil”, Ord.Prof.Dr. Ali Fuad Başgil, Haz. C. Yımaz, Samsun: Çarşamba Belediyesi Kültür Yayınları, s.45-52 Çelikoğlu, Adnan (2010). Bir Darbeci Subayın Anıları, Haz. E. Konuksever, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları Duman, Önder (2017). “1961 Senato Seçimi ve Ali Fuad Başgil”, Ali Fuad Başgil ve Siyasi Mücadeleleri Uluslararası Sempozyumu, 13-14 Ekim, Samsun (Yayınlanmamış Sempozyum Bildirisi) Faik, Bedii (1967). İhtilalciler Arasında Bir Gazeteci, İstanbul: Dünya Yayınları Kabacalı, Alpay (2004). Bilinmeyen Yönleriyle Cumhuriyet Tarihi, İstanbul: Üç-Er Ofset Kuru, Hanife (1998). “27 Mayıs 1960 İhtilal Dönemi: İktidar-Muhalefet İlişkileri”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi¸ c. III, S.8, s.256 Hekimoğlu, Müşerref (1975). 27 Mayıs’ın Romanı, İstanbul: Çağdaş Yayınları. Seyhan, Dündar (1966). Gölgedeki Adam, İstanbul: Nurettin Uycan Matbaası Sunay, Cengiz, Türk Siyasetinde Sivil-Asker İlişkileri, Ankara: Orion Kitapevi Öymen, Örsan (1987). Bir İhtilal Daha Var…, İstanbul: Milliyet Yayınları Özdemir, Hikmet (1994). Ordunun Olağandışı Rolü, İstanbul: İz Yayıncılık. Ulay, Sıtkı (1968). Harbiye Silah Başına 27 Mayıs 1960, İstanbul: Ar Matbaası. Pehlivanoğlu, Şadi (2016). “Büyük Âlim ve Devlet Adamı; Ali Fuad Başgil”, Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, Haz. C. Yılmaz, Samsun: Çarşamba Belediyesi Kültür Yayınları, s.17-24 Toker, Metin (1991). Yarı Silahlı Yarı Külahlı Bir Ara Rejim 1960-1961, Ankara: Bilgi Yayınevi. Yalman, Ahmet Emin (1997). Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim 1922-1971, c.II, İstanbul: Pera Turizm ve Ticaret YASSIADA ZABITLARI -V ANAYASA DAVASI, (2011). C.III, Haz. E. Gürsoy Naskali, İstanbul: Kitabevi