Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
T.C. ÇANAKKALE ONSEKĐZ MART ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ SANAT TARĐHĐ ANABĐLĐM DALI EKER AHMET PA A’NIN SANATI VE SANATÇI KĐ ĐLĐĞĐ YÜKSEK LĐSANS TEZĐ Tez Danı!manı Yrd. Doç. Dr. Mehmet ÜSTÜNĐPEK Hazırlayan Hüseyin Avni BALOĞLU 31920002 Çanakkale 6 2006 Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne ............................ ait .......................... adlı Çalı!ma, jürimiz tarafından .......................... .........................Anabilim/Anasanat Dalında DOKTORA / SANATTA YETERLĐLĐK / YÜKSEK LĐSANS TEZĐ olarak kabul edilmi!tir. (Đmza) Ba!kan ........................................... Akademik Ünvanı, Adı Soyadı (Đmza) Üye ........................................... Akademik Ünvanı, Adı Soyadı (Danı!man) (Đmza) Üye ........................................... Akademik Ünvanı, Adı Soyadı ÖZET Osmanlının batı resmi ile ilk teması, 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in Đtalyan sanatçıları sarayına davet etmesi ile ba lamı tır. Duraklama ve ardından gerileme dönemlerinde Osmanlının yava yava batıya olan siyasi üstünlüğünü kaybetmesi sonucunda artan batı etkisi Tanzimat Dönemi ile birlikte doruk noktaya çıkmı tır. Bu süreçte Osmanlı sarayı batı etkili resim sanatına ilgi göstermi ve geli imini desteklemi , önce yabancı ressamlar ardından askeri okullarda yeti en Osmanlı ressamların eserlerini satın almı tır. Đlk olarak, 1793’te kurulan Mühendishane,i Berri,i Hümayun’da resim derslerine yer verilmi , 19. yüzyılın ortalarından itibaren bütün askeri okullar programlarına resim dersini koyarak Türkiye’de batılı anlamda resmin geli imine katkıda bulunmu tur. Asker kökenli bir ressam olan 0eker Ahmet Pa a, Üsküdar’da doğmu tur. Be ya ındayken okula ba lamı , ilkokulun ardından 14 ya ında Tıbbiye’ye devam etmi tir. 18 ya ına geldiğinde yeteneği sayesinde Tıbbiye’de resim öğretmenliği yardımcılığına getirilmi tir. Ba arısından dolayı, okulu bitirince Paris’e yollanmı tır. Aynı yıllar da Süleyman Seyyid ve Osman Hamdi de Fransa’da bulunmaktadır. Bir yandan Türk öğrenciler için Paris’te açılan Mekteb,i Osmaniye’ye devam ederken bir yandan da Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde Gustave Boulanger ve Gerome’un öğrencisi olarak çalı mı tır. Paris’ten sonra kısa bir süre Roma’da kaldıktan sonra yurda dönen 0eker Ahmet Pa a, bir süre çe itli okullarda öğretmenlik yapmı tır. Bu sırada Türkiye’deki ilk resim sergisini 1873 yılında Sanat Okulu’nda düzenlemi ve Sultan’ın dikkatini çekmi tir. Ardından 1875 yılında bir resim sergisi daha düzenlemi ve bu etkinlikler onun kariyerini olumlu yönde etkilemi tir. Elifba Kulubü’nün düzenlediği sergilerde de katılımcı olarak yer almı , 1900 yılında Pera’da ki isel bir sergi daha düzenlemi tir. Đstanbul Salonları adı verilen sergilerin ilk ikisine de katılmı tır. Sergi düzenleme i i ona saray adına tablo koleksiyonu olu turma görevini de getirmi tir. Halen Milli Saraylar’da bulunan bu eserler Gerome, Daubigny, Schreyer, Yvon, Boulanger, Harpignies gibi sanatçılar yanında o dönemde Đstanbul’da çalı an Guillemet ve Aivazovsky gibi sanatçıların da resimlerinden de olu maktadır. Kısa sürelerde yükselen rütbeleriyle yaver olan 0eker Ahmet Pa a, 1895’te Misafirin,i Ecnebiye Te rifatçısı olmu tur. Son zamanlarında resmi görevlerinden dolayı sanat çalı malarına çok az zaman ayırabilmi tir. Bu sebeple resim çalı malarına Mercan’daki konağının bir odasına yaptırdığı atölyesinde devam etmi tir. 1907 yılında ölmü tür. Sanatçı, daha çok natürmort ve manzara konuları üzerine çalı mı tır. Natürmortlarında ağırlıklı olarak meyveleri daha az olarak da çiçekleri konu almı tır. Bazı örneklerde de hem meyveler hem de çiçekler vardır. Ayvalar adlı eseri ise natürmort konusunun manzara içinde verildiği deği ik bir örnektir. Manzaraları orman manzaraları ve açık ufuklu manzaralar olarak ikiye ayrılmaktadır. Ayrıca Talim Yapan Erler ile Tepe Üzerinde Kale ve Evler adlı resimleri ayrı bir grup olarak da incelenebilir. Manzaralarında bazı küçük boyutlu insan ve hayvan figürleri ile mimari ekiller yer almaktadır. Bazı örneklerde ise ceylan ve geyikler manzaranın ana konusu olmu tur. Kendi Portresi bilinen tek figür resmidir. 0eker Ahmet Pa a, natürmortlarında renk ve ı ıktan çok kompozisyona verdiği önem ile dikkat çekmektedir. Manzaralarında ise ı ık etkisini kullandığı ancak ağaçların dizili i ile yine kompozisyona önem verdiği görülmektedir. Đstanbul Resim Heykel Müzesi’nde bulunan Orman adlı eserinde resim içindeki figüre verilen perspektif resme ayrı bir bakı açısı kazandırarak izleyende ormanın içindeymi hissi uyandırmaktadır. Talim Yapan Erler ile Tepe Üzerinde Kale ve Evler adlı eserleri minyatür resmi izleri ta ımaktadır. Kendi Portresi ku ağı içinde türünün tek örneğidir ve Osmanlı sanatçısının kendi yerini belirleme arayı ını göstermektedir. Son dönem Osmanlı aydını ve devlet adamı 0eker Ahmet Pa a’nın resim çalı malarındaki anlayı ıyla, çağda larınınki arasında farklılıklar bulunmaktadır. Osman Hamdi de kültürel olaylarla ilgilenmi ve resim yapmı tır. Ancak onun resimleri oryantalizme kar ı Osmanlı insanını savunur ve batıya alternatif bir oryantalizm geli tirir. Süleyman Seyyid daha sanatçıya özgü bir hayat sürmü ve resmin sorunları ile ilgilenmi tir. ABSTRACT The Ottoman’s first contact with western painting began with Fatih Sultan Mehmet’s invitation Italian artists to his palace in 15th century. During the Recession Periods, the western influence has increased which reached to its peak of to the Tanzimat Period. Ottoman Palace has interested in western art an collected paintings of foreign artists and then of Ottoman artists who studied painting in military schools. Mühendishane,i Berri Hümayun (1793) is first military school to give painting lessons and from the middle of 19th century the western painting had been improved in Turkey by placing art lesson in all military schools’ programmes. 0eker Ahmet Pa a who is a military,originated painter was born in Uskudar. He started school when he was five and after primary school, he enrolled to Tıbbiye at the age of fourteen. In this school, he was promoted to a position as an art teacher by means of his ability. As a result of his sucess, he was sent to Paris when he had finished his school. In the same years, Süleyman Seyyid and Osman Hamdi were too in France. In Paris while he was studying at Mekteb,i Osmani which had been opened for Turkish students in Paris, he also studied as Gustave Bolulanger’s and Gerome’s student in Paris Fine Art Academy. After his return Đstanbul, 0eker Ahmet Pa a worked as a teacher in various schools for a time. At that time, he organized his first painting exhibition in 1873 by which he called Sultan’s attention. Later, in 1875, he organized one more painting exhibition and these activities effected his career positively. He participate to the exhibitions held by Elifba Art Club and in 1900, he held a personal exhibition again in Pera. He also participated to the exhibitions of Istanbul Salons. The work of organizing exhibitions brought him mission of collecting paintings for the Ottoman palace. This collection which is still in National Palaces’ includes the paintings of artists such as Gerome, Daubigny, Schreyer, Yvon, Boulanger and also artists worked in Đstanbul in that time such as Guillemet and Aivazovsky. 0eker Ahmet Pa a who became a Yaver in a short time by taking ranks also became Misafirin,i Ecnebiye Te rifatçısı. In the later time of his life, he could spend little time for his art workings because of his official duties. So, he worked painting in his work,shop that he had built in a room of his mansion in Mercan. He died in 1907. He mostly worked still lifes and landcapes. In his still lifes, he preferred fruits and flowers. In some examples, there are both fruits and flowers. One of his paintings Ayvalar is a different example in which stil life subject was treated in a landscape. His landscapes are separated into two: landacapes of forest views and landscapes with wide horizon. Also his paintings named Talim Yapan Erler and Tepe Üstünde Kale ve Evler can be studied as an other group. In some of his landscapes, there are architectural forms. In some examples, gazelles and ders the are main theme of the landscapes. His self portrait is the only known figure painting. 0eker Ahmet Pa a interested in composition rather than colour and light in his stil lifes. In his landscapes, it can be seen that he used lihgt effect but he also gave importance to composition again by ordering trees. The perspective given to the figure in his painting named Orman which is in Đstanbul Resim Heykel Müzesi creates a feeling as if the spectator is in the view. His paintings named Talim Yapan Erler and Tepe Üstünde Kale ve Evler reflects the taste of miniature painting. His self portrait is an example of this genre unique in his generation and it shows the social and cultural contradictions of Ottoman artists during the westernization period. In the late period of Ottoman as an intellectual and statesman 0eker Ahmet Pa a is on his own. In this respect, he is different from his contemporaries. Osman Hamdi was interested in cultural events and paints. But, his paintings defend Ottoman people aganist Orientalism and improve an Orientalist style as an alternative to the western orientalist paintings. Süleyman Seyyid had a life which is more peculiar to artist and he inrerested in problems of painting. ĐÇĐNDEKĐLER ÖZET i ABSTRACT ĐÇĐNDEKĐLER iii v KISALTMALAR LĐSTESĐ vii RESĐMLER LĐSTESĐ viii ÖNSÖZ xiv I. GĐRĐ0 1 II. TÜRK RESMĐNĐN ĐLK DÖNEMLERĐ 5 A. Geleneksel Türk Resmi 5 1. Minyatür Resmine Kısa Bir Bakı 5 2. Duvar Resmi 8 B. Saray Çevresinde Batılı Anlamda Resim Sanatına Yönelik Đlgi ve Yabancı Ressamlar 11 C. Mühendishane,i Berri Hümayun’da Resim Dersleri ve Đlk Ressamlar III. 19. YÜZYIL SANAT ORTAMINDA 0EKER AHMET PA0A 19 28 A. Askeri Okullarda Aldığı Resim Eğitimi 28 B. Paris Yılları (1860,1870) 30 1. Paris’te Resim Eğitimi (Mekteb,i Osmani, Gerome ve Boulanger) 30 2. 1867 Paris Sergisi ve Abdülaziz 31 C. Sergiler Sürecinde 0eker Ahmet Pa a 34 1. 0eker Ahmet Pa a’nın Düzenlediği Türkiye’deki Đlk Resim Sergileri (1873 ve 1875) 34 2. Elifba Kulübü’nün Sergisi ve 1900’de Pera Palas’ta Düzenlediği Ki isel Sergi 49 3. Đstanbul Salonları ve 0eker Ahmet Pa a 51 D. 0eker Ahmet Pa a’nın Resmi Görevleri 54 E. Özel Hayatı 56 IV. 0EKER AHMET PA0A’NIN RESĐMLERĐ 64 A. Üslup Olarak Çözümlenmesi 64 B. Konu olarak Çözümlenmesi 71 1. Kendi Portresi ve Resimlerinde Figür 73 2. Natürmortlar 74 3. Manzaralar 75 V. DEĞERLENDĐRME VE SONUÇ KAYNAKÇA EKLER VE BELGELER KATALOG 77 79 KISALTMALAR LĐSTESĐ a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m.: Adı geçen makale a.g.t. : Adı geçen tez bkz. : Bakınız MSÜĐRHM: Mimar Sinan Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi RESĐMLER LĐSTESĐ Resim 1: Kendi Portresi, Tuval üzerine yağlıboya, 118x85 cm , MSÜĐRHM Resim 2: Natürmort, 1891, Kağıt üzerine suluboya, 85x28x52 cm., Özel Koleksiyon Resim 3: Güller, Tuval üzerine yağlıboya, Emel Korutürk Koleksiyonu. Resim 4: Kadehte Güller, 1894, Tahta üzerine yağlıboya, 33x25 cm., Özel Koleksiyon. Resim 5: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu. Resim 6: Çiçekli Ölüdoğa, Tuval üzerine yağlıboya, 89x70 cm., Dolmabahçe Sarayı Resim 7: 0akayıklı Natürmort, 1894 (h. 1310), Tuval üzerine yağlıboya, 70x88 cm., Milli Saraylar Koleksiyonu Resim 8: Vazoda Manolyalar, 1903, Tuval üzerine yağlıboya, 63x45 cm., Özel Koleksiyon. Resim 9: Çiçekler, Tuval üzerine yağlıboya, 95x65 cm., Sabancı Koleksiyonu Resim 10: Manolya ve Meyveler,1905 Tuval üzerine yağlıboya,130x89 cm., MSÜĐRHM Resim 11: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya,Özel Koleksiyon Resim 12: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya,Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu Resim 13: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 114x86 cm., Dolmabahçe Sarayı Resim 14: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 89x130 cm., Ankara Resim Heykel Müzesi Resim 15: Natürmort,Tuval üzerine yağlıboya, 74x102 cm., Đzmir Resim Heykel Müzesi Koleksiyonu Resim 16: Meyveler, 1905, Tuval üzerine yağlıboya, 72x101 cm., Özel Koleksiyon. Resim 17: Natürmort (Karpuzlu), 1901, Tuval üzerine yağlıboya, 89x116,5 cm., Özel Koleksiyon. Resim 18: Natürmort, 1907, Tuval üzerine yağlıboya, 88,5x130,5 cm., MSÜĐRHM Resim 19: Kavunlu Ölüdoğa,1887, Tuval üzerine yağlıboya, Küçüksu Kasrı Resim 20: Karpuzlu Ölüdoğa, 1893, Tuval üzerine yağlıboya, 72,5x99,5 cm., Beylerbeyi Sarayı Resim 21: Natürmort, Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu Resim 22: Natürmort, 1903, Tuval üzerine yağlıboya,90x70 cm., Özel Koleksiyon Resim 23: Natürmort, 1893, Tuval üzerine yağlıboya, 74x102,5 cm., MSÜĐRHM Resim 24: Natürmort, 1904, Tuval üzerine yağlıboya, 44x61 cm., Kemal Bilginsoy Koleksiyonu Resim 25: Natürmort, 1879,1880, Tuval üzerine yağlıboya, 64x105 cm., MSÜĐRHM Resim 26: Natürmort, 1896, Tuval üzerine yağlıboya, 51x61 cm., Manik Karavil Koleksiyonu Resim 27: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 44x60 cm., Özel Koleksiyon Resim 28: Kavunlar, Tuval üzerine yağlıboya, 32x40 cm., Özel Koleksiyon Resim 29: Kavunlu Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 46x32 cm., Sabancı Koleksiyonu Resim 30: Kavun, 1895, Tuval üzerine yağlıboya, 43x60 cm., Özel Koleksiyon Resim 31: Ayvalı ve Đncirli Natürmort, 1900, Tuval üzerine yağlıboya, 43,5x61 cm., Özel Koleksiyon Resim 32: Natürmort, 1902, Tuval üzerine yağlıboya, 42x62 cm., Özel Koleksiyon Resim 33: Natürmort, 1902, Tuval üzerine yağlıboya, 36,5x55,5 cm., Özel Koleksiyon Resim 34: Ayvalı Natürmort, 1900, Tuval üzerine yağlıboya, 39x55 cm., Özel Koleksiyon Resim 35: Ayvalar, Tuval üzerine yağlıboya, 38x57 cm., Özel Koleksiyon Resim 36: Portakallı Ölüdoğa, 1896 Tuval üzerine yağlıboya, 33,5x22,5 cm., Dolmabahçe Sarayı Resim 37: Natürmort, Resim 38: Ayvalı Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 129x89 cm., T. Đ Bankası Resim Koleksiyonu Resim 39: Talim Yapan Erler, 1897,1898, Tuval üzerine yağlıboya, 61,5x47 cm., MSÜĐRHM Resim 40: Tepe Üzerinde Kale ve Evler, 1898,1899, Tuval üzerine yağlıboya, 65x46,5 cm., MSÜĐRHM Resim 41: Erenköy’den, Tuval üzerine yağlıboya, 89x116 cm., MSÜĐRHM Resim 42: Erenköy’den Adalar, Tuval üzerine yağlıboya, 29x112 cm., Sabancı Koleksiyonu Resim 43: Cami Kapısında, Fotoğraf üzerine yağlıboya, 27x23 cm., MSÜĐRHM Resim 44: Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 140x181 cm., MSÜĐRHM Resim 45: Kır Peyzajı, 1903, Tuval üzerine yağlıboya, 32x40 cm., Özel Koleksiyon Resim 46: Manzara, 1886, Tuval üzerine yağlıboya, 78x100 cm., Mine ve Güven Persentili Koleksiyonu Resim 47: Manzara, Tuval üzerine yağlıboya, 105x71 cm., Đstanbul Askeri Müze Resim 48: Kır Manzarası, Tuval üzerine yağlıboya, 61x90 cm., Özel Koleksiyon Resim 49: Manzara, 1876, Tuval üzerine yağlıboya, 43x60 cm., Özel Koleksiyon Resim 50: Manzara, 1870’ler, Tuval üzerine yağlıboya, 43x61 cm., Özel Koleksiyon Resim 51: Kuğulu Göl, Tuval üzerine yağlıboya, 44x61 cm., Özel Koleksiyon Resim 52: Orman Yolu, Tuval üzerine yağlıboya, 44x61 cm., Özel Koleksiyon Resim 53: Orman, 1906, Tuval üzerine yağlıboya, 78x120 cm., MSÜĐRHM Resim 54: Orman, 1894, Tuval üzerine yağlıboya, 63,2x43,2 cm., Sabancı Koleksiyonu Resim 55: Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 88x130 cm., MSÜĐRHM Resim 56: Koruluk, Tuval üzerine yağlıboya, Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu Resim 57: Koruluk Yolu, Tuval üzerine yağlıboya, Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu Resim 58: Manzara, Tuval üzerine yağlıboya, 140x175 cm., Ankara Resim Heykel Müzesi Resim 59: Ormanda Koyun Sürüsü, 1897, Tuval üzerine yağlıboya, 90x130 cm., Özel Koleksiyon Resim 60: Tarlada Koyun Sürüsü, Tuval üzerine yağlıboya, 116x89 cm., Özel Koleksiyon Resim 61: Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 98x134 cm., Milli Saraylar Koleksiyonu Resim 62: Orman ve Geyik, Tuval üzerine yağlıboya, 131x90,5 cm., MSÜĐRHM Resim 63: Ceylan ve Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 55x43,5 cm., Sabancı Resim Koleksiyonu Resim 64: Ağaçlar Arasında Karaca, 1886,1887, Tuval üzerine yağlıboya, 136,5x101 cm., MSÜĐRHM Resim 65: Geyik Kompozisyonu, Tuval üzerine yağlıboya, Ayhan Dürrüoğlu Koleksiyonu Resim 66: Mehtapta Yelkenliler, 1892, Tuval üzerine yağlıboya, 115x79 cm., Dolmabahçe Sarayı ÖNSÖZ 19. yüzyılın ba ından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan sürede, sanat alanındaki amaç ve hedefleri temsil eden asker ressamlar, çağda Türk sanatı tarihi içerisinde son derece önemli bir yere sahip olmu lardır. Bir asker ressam olan ve eğitimini yurt dı ında tamamlayarak 19. yüzyılın ikinci yarısında üretim sürecine giren 0eker Ahmet Pa a; batı etkilerini özümsedikten sonra yeni ve özgün sentezlere varmı , üslup ve üretim bakımından istikrar yakalayarak Hüsnü Yusuf, Ferik Đbrahim Pa a, Ferik Tevfik Pa a gibi asker ressamlar ku ağının ilk temsilcilerini a an bir sanat anlayı ını ortaya koymu tur. Bu özellikleri Süleyman Seyyid, asker olmayan Osman Hamdi Bey ve yurt dı ı eğitimi almayan Hüseyin Zekai Pa a ile payla an sanatçı, Türk resminin geli imi için yaptıkları ve güçlü resim yeteneği ile ayrı bir yere sahiptir. Buna rağmen, bu güne kadar 0eker Ahmet Pa a’yı tüm yönleri ile ele alan geni çaplı bir çalı ma meydana getirilmemi tir. Yaptığım çalı manın bu eksiği kapatması en büyük dileğimdir. Bu çalı mamın hazırlanması sırasında, gerek te vikleri gerekse yapıcı tenkit ve ikazlarıyla beni yönlendiren, ilgi ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Ali Osman Uysal’a, danı manım Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet Üstünipek’e, Sayın 0eyda Üstünipek’e, arkada larım Alev Bayrak, Duygu Sarıçalık, Murat Soyutürk’e ve her zaman yanımda olan aileme te ekkürü borç bilirim. Đzmir, Haziran 2006 Hüseyin Avni BALOĞLU I. GĐRĐ Amaç: Bu çalı ma, çağda Türk resminin öncü isimleri arasında yer alan 0eker Ahmet Pa a’nın, bir sanatçı ve kültür adamı olarak yerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Döneminin önemli sanatçıları arasında yer alan 0eker Ahmet Pa a, Osman Hamdi kadar önemsenmeyip Süleyman Seyyid’den daha çok ilgi görse de bu güne kadar hakkında yapılanlar, düzenli ve sanatçıyı her yönüyle ele alan çalı malar değildir. Ressam hakkındaki bilgiler kaynaklarda dağınık ve farklıdır. Bu doğrultuda yapılan çalı malardan ilki, konu ile ilgili mevcut yazılı kaynakların kar ıla tırmalı değerlendirmesini yapmak olmu tur. Ayrıca resimleri de çe itli müze ve koleksiyonlara dağılmı vaziyette olduğundan çalı mada ağırlık verilecek bir diğer nokta da sanatçının eserlerinin katalogunu olu turmak olarak belirlenmi tir. Olu turulan katalogda yer alan resimler üslup ve konu olarak incelenmi tir. Bu bilgiler ı ığında, 0eker Ahmet Pa a bütün özellikleri ile ele alınarak, Türk resmi ve son dönem Osmanlı kültür hayatı içindeki yeri belirlenmeye çalı ılmı , ku ağındaki diğer sanatçılarla arasındaki farklar ortaya koyulmu tur. Kapsam: Bir sanatçının hayatı ve sanatçılığı incelenirken doğru sonuçlara ula mak için yapılması gerekenlerden biri, sanatçının içinde ya adığı dönemin toplumsal ve kültürel olaylarının titizlikle göz önünde bulundurulmasıdır. Ayrıca, sanatçının eser verdiği sanat dalının, ya adığı toplumdaki kökeni ve geli imi de önemlidir. Be bölüm halinde hazırlanan çalı mada bu amaçla, Giri ’ten sonra ikinci bölümde üç alt ba lık halinde Türk resminin ilk dönemlerinden bahsedilmi tir. Burada ilk alt ba lık olan geleneksel Türk resmi, iki alt ba lığa bölünmü ve minyatür resmine kısa bir bakı ta, Türklerde minyatür sanatının geli imi ile ba lanmı , Osmanlı minyatür sanatının geli imi önemli örneklerle incelenmi tir. Ardından ikinci alt ba lıkta, Osmanlı minyatür sanatının etkisini kaybetmesiyle önem kazanan duvar resimlerinden bahsedilmi tir. Đkinci bölümün ikinci alt ba lığında ise, batılı anlamda resim sanatının Osmanlı topraklarındaki geli im çizgisi, Fatih Sultan Mehmet’ten ba lanarak 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar getirilmi ve bu sürece yabancı ressamların katkısı belirtilmi tir. Đkinci bölümün son alt ba lığında da, Osmanlıda batılı anlamda resim sanatının geli iminde büyük katkısı olan askeri okullardaki resim dersleri konusu i lenmi ve bu okullar sayesinde yeti en ilk Türk ressamları üzerinde durulmu tur. Çalı manın en önemli kısımlarından biri olan üçüncü bölümde 0eker Ahmet Pa a’nın hayatı, 19. yüzyıl sanat ortamı ile birlikte ele alınmı tır. Askeri okullarda aldığı resim eğitimi, Paris yılları, düzenlediği,katıldığı sergiler, resmi görevleri ve özel hayatı bu bölümün alt ba lıklarıdır. Bu bölümde konular anlatılırken kaynaklardan kar ıla tırma yoluna gidilmi , böylece farklı olan bilgiler bir noktada toplanmaya çalı ılmı tır. Sanatçının resimlerinin incelendiği dördüncü bölümde katalog kısmındaki resimler referans alınarak üslup ve konu olarak çözümlenmeye çalı ılmı tır. Bu çözümlemede, resimlerinin yanı sıra kaynaklarda anlatılan sanatçının hayatıyla ilgili bazı anekdotlar da etkili olmu tur. Bölümün ekillenmesinde ressamın bilinen eserleri yeterlidir ancak, unu da unutmamak gerekir ki ressamın bilinmeyen bir eserinin ortaya çıkması örneğin bilinmeyen bir nü resminin sonradan bulunacak olması (Aldığı akademik eğitime bağlı olarak bu tip resimler yapması normaldir. Süleyman Seyyid’in bu tip bir resmi mevcuttur) bu bölümün içeriğinin de deği mesini sağlayacaktır. Son bölüm, değerlendirme ve sonuç bölümdür. Burada, çalı manın bütün bölümleri göz önünde bulundurularak sanatçı hakkında genel bir yargıya varılmaya çalı ılmı , dönemindeki diğer sanatçılarla kıyaslama yoluna gidilmi tir. Sanatçının eserlerinin toplandığı katalog bölümünde, resimler Kendi Portresi, natürmortlar ve manzaralar olarak sıraya koyulmu tur. Ayrıca, resimler kendi içlerinde sınıflandırılmı tır. Natürmortlar; çiçekli, kalabalık kompozisyonlu ve tek meyvelerden olu acak ekilde, manzaralar ise kompozisyonlara dikkat edilerek ele alınmı tır. Ekler ve Belgeler kısmında ise, sanatçının bilinen fotoğraflarıyla, saray için olu turduğu tablo koleksiyonu sırasında aldığı telgrafların metinlerine yer verilmi tir. Yöntem: Konu, 0eker Ahmet Pa a’nın Sanatı ve Sanatçı Ki iliği olarak belirlendikten sonra ilk yapılan konuyu tüm yönleri ile ele alan bir ana hat planı hazırlamak olmu tur. Ardından ana hat planındaki özel ve genel konular için bir kaynakça olu turulma yoluna gidilmi ve bunun için literatür taraması yapılmı tır. Çe itli zamanlarda, Đstanbul Beyazıt Kütüphanesi, Đstanbul Atıf Efendi Kütüphanesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kütüphanesi, Đzmir Milli Kütüphane, T.T.K. Kütüphanesi, Đzmir Resim Heykel Müzesi Kütüphanesi ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Kütüphanesi’nde yapılan çalı malarda bibliyografya kitapları, ansiklopediler ve Türk resmi ile ilgili genel kaynaklar gözden geçirilmi tir. Ayrıca internetten de faydalanılmı tır. Literatür taraması sırasında Türk resminin ilk sanatçıları hakkında hazırlanmı , referans olarak alınabilecek Sami Yetik’in “Ressamlarımız”, Pertev Boyar’ın “Osmanlı Đmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devirlerinde Ressamlar”, Nüzhet Đslimyeli’nin “Asker Ressamlar ve Ekoller” adlı kitaplarına ula ılmı tır. En önemli kaynaklardan biri de Mustafa Cezar’ın Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi adlı kitabı olmu tur. Ayrıca 0eker Ahmet Pa a hakkında yazılmı en eski iki yazı olan Hüseyin Ha im’in Osmanlı Ressamlar Gazetesindeki makalesi ile ressamın ölümünden az sonra yayımlanmı Servet,i Fünun dergisindeki yazı bulunarak Osmanlıca’dan Türkçe’ye çevrilmi tir. Süreli yayınlar taranarak konu ile ilgili yayımlanmı yazılar da toplanmı tır. Kaynak toplama giri imleri sırasında, bir yandan da 0eker Ahmet Pa a’nın resimleri toplanmaya çalı ılmı tır. Bazı kitap ve ansiklopedilerde basılmı resimlerin yanında, özel ve resmi koleksiyon katalogları taranarak sanatçının resimlerine ula ılmı tır. Bu a amada ula ılan resimler, 0eker Ahmet Pa a’nındaha fazla bilinen resimleridir. Katalog kısmında resimleri bir araya toplamak yanında, mümkün olduğunca çok resmine yer vermek amaç edinildiğinden, katalogu geli tirmek için, müzayedeler ve katalogu olmayan özel koleksiyonlar ara tırılmı tır. Müzayede katalogları, internetten ve sanat galerileri ziyaret edilerek taranmı , bulunan resimler katalog kısmına eklenmi tir. Ayrıca, gazete ve dergilerdeki müzayede haberleri incelenerek de malzeme toplanmı tır. Katalog kısmını olu tururken iki noktada sıkıntı ya anmı tır. Birincisi; katalog kısmına koyulacak bazı eserlerin görsellerinin çok kalitesiz olmasıdır. Eski yayınlarda siyah beyaz, kalitesiz olarak basılmı ve bu çalı ma yapıldığı sırada akıbetleri belli olmayan bazı resimler ancak bu ekilde katalog kısmına dahil edilebilmi tir. Đkincisi de; çe itli kaynaklardan elde edilen görsel malzemelerde sanatçının bazı resimlerinin imzasız olmasıdır. Bazı kaynaklarda da yayımlanan eser hakkında hiç bir bilgi yoktur ve sadece 0eker Ahmet Pa a’nın yaptığından bahsedilmektedir. Bu gibi durumlarda eseri yayımlayan ki i yada kurulu a güvenilerek resimler katalog kısmına dahil edilmi tir. Ancak yinede üphe duyulan durumlarda doğruluğun sağlaması yoluna gidilmi tir. Nitekim Nurullah Berk’in “Türkiye’de Resim” adlı eserinde 0eker Ahmet Pa a’ya ait olarak görülen Saray Bahçesi adlı resim aslında Hüseyin Zekai Pa a’ya aittir. Kaynak toplama ve katalog olu turma i lemi bittikten sonra, tezin yazılma a amasına geçilmi tir. Çalı mada en uzun ve önemli süreç olan yazma i lemi sırasında, ana hat planı içindeki sıra takip edilmi tir. Metinler tek bir kaynağa bağlı kalmadan farklı kaynaklar kullanılarak hazırlanmı , bilgiler diğer kaynaklar ile kar ıla tırılmı , gerekli yerlerde de çakı an bilgiler açıklanmı tır. Yazım a aması bitince, çalı mada son düzenlemeler yapılarak hazır hale getirilmi tir. II. TÜRK RESMĐNĐN ĐLK DÖNEMLERĐ A. Geleneksel Türk Resmi 1. Minyatür Resmine Kısa Bir Bakı! Türk resim ve minyatür sanatının kaynakları, Orta Asya’ya kadar inmektedir. 8. yüzyılda, Uygur Türkleri tarafından meydana getirilen kitap ve minyatür sanatı örnekleri, karakteristik özellikleri ile daha bu dönemde Orta Asya Türklerine ait bir resim üslubu olduğunu göstermektedir. Orta Asya’dan göçler yoluyla batıya doğru yayılan bu sanat, Gazne, Rey, Ke an, Musul ve Anadolu’ya yerle mi , bu bölgelerdeki Đran, Ermeni, Bizans, Arap kültürlerinin ve Đslamiyet’in etkisi altında kalmı tır. Türk minyatür sanatı, Anadolu’ya Selçuklular tarafından sokulmu tur. Bu sanatın, Anadolu’daki ilk örnekleri hakkında çok bilgi olmasa da bazı karakteristik örnekler günümüze ula mı tır.1 Anadolu Selçukluları ve Beylikler dönemlerinde de minyatür sanatı örnekleri verilmeye devam etmi tir. Ancak, bu dönem örnekleri, klasik Osmanlı minyatürlerinin üslubuna hazırlık olu turacak özelliktedir. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde de, minyatür resmi içeren kitaplar yapılmaya devam edilmi tir. Fatih Albümü içinde yer alan ve bir grup olu turan Mehmet Siyah Kalem imzalı minyatürler, Anadolu dı ındaki merkezlerde 14 ve 15. yüzyıl boyunca yapılmı ve Osmanlı sarayı tarafından toplanarak albüm haline getirilmi tir. Bozkır hayatı ve 0amanizm hakkındaki bu resimler Uygur resmi ile bağlantılı ve Anadolu Türk resminin ba langıcında bir a ama olarak değerlendirilmektedir.2 Çelebi Mehmet döneminde, Amasya’da, Hacı Baba adlı hattatın yazdığı Ahmedi’nin Đskendernamesi 1 Ayrıntılı bilgi için bkz. ASLANAPA, Oktay; Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1997, s.367 2 KARAMAĞRALI, Beyhan; Muhammed Siyah Kalem’e Atfedilen Minyatürler, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1984 içerisindeki minyatürler, 15. yüzyıl Osmanlı minyatür sanatının kalitesinin göstergesidir ve Selçuklu Uygur üslubunu devam ettirmektedir. II. Mehmet’in Đstanbul’u fethetmesiyle birlikte, Osmanlı sarayına bağlı bir nakka hane kurulmu ve Osmanlı minyatür sanatının temelleri atılmı tır. Osmanlı sarayı, bu dönemde pek çok doğulu ve batılı sanatçının bir araya geldiği bir sanat merkezi olmu tur. Đtalya’dan sultanın bir portresini de yapan Gentile Bellini gibi ressamların gelmesi, Osmanlı nakka larını etkilemi ve minyatür sanatında bir portre geleneği ba lamı tır. Sinan Bey’in yaptığı Gül Koklayan Fatih Portresi bu geleneğin erken örneklerinden birisidir. Ancak tek sayfa halinde yapılmı bu gibi örnekler dı ında, II. Mehmet döneminde saray nakka hanesi ürünü olarak bugüne ula an minyatürlü el yazması örneği bulunmamaktadır. Osmanlı saray nakka hanesinde, usta,çırak ili kisi içerisinde ve ortak bir çalı manın sonucu olarak üretilen minyatürlü el yazmalarının ilk örnekleri, II. Beyazıd ve I. Selim dönemlerine aittir. Bir hazırlık evresi olarak değerlendirilebilecek bu süreçte, II. Mehmet dönemindeki batı etkisinin azaldığı ve 0iraz ve Herat gibi doğu okulları geleneklerinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, bütün bu farklı etkilerin özümsenmesiyle Osmanlı minyatürü nihayet ki iliğini bulmu tur. Osmanlı minyatürü genel olarak tarihi konulara dayanmaktadır ve bunun da etkisiyle Đslam minyatürü içerisinde daha gerçekçi bir üslup çizgisi ortaya koymu tur. Kanuni döneminde üretilmi tarihi konulu erken örnekler dı ında, 16.yüzyılda gerçekle tirilen pek çok minyatürlü yazma arasında, Nasuh el Silahi al 0ehir bi,Matraki adlı sanatçı tarafından hazırlanan Beyan,ı Menazıl,i Sefer,i Irakeyn’in ayrı bir yeri bulunmaktadır. Silah ör olan ve Matrak adlı sporda (polo benzeri bir oyun) usta olduğu için Matrakçı Nasuh denilen bu ki inin eseri, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534,1536 yılları arasındaki Irak ve Đran seferinde belgelemesinden topografyaları olu mu tur. Kimisi çift gördüğü yerleri resim ile sayfa olan 128 adet minyatürde kent figürsüz olarak betimlenmi tir. Bunlar, Osmanlı minyatüründe manzara geleneğinin geli mesine de kaynaklık etmi tir. Kanuni zamanında geli en orijinal portre resmi ise, tek bir nakka a bağlanmı tır. Nigari adı ile tanınan ve Đstanbul’da doğup 1572’de 80 ya larında ölen Haydar Reis’in aslen denizci olduğu bilinmektedir. Onun, Topkapı Sarayı’nda bulunan 30x45 cm ölçüsüne varan büyük boy minyatürleri, çok koyu bir fon üzerine yapılmı olup, ba ve yüzlerdeki ifade kuvveti ve portre benzerliği dikkat çekmektedir. Bununla birlikte; vücut hatları, eller ve ayaklar ihmal edilmi tir. II. Selim ve özellikle de III. Murat dönemlerinde klasik Osmanlı minyatürünün en olgun örnekleri verilmi tir. Dönemin en önemli sanatçısı Nakka Osman’dır. 1582 yılında sultan III. Murat’ın oğlu Mehmet’in sünnet törenini anlatan Surname, Nakka Osman’ın özgün tasarımıyla Osmanlı ekonomisi, eğlencesi, tiyatrosu üzerine hazırlanmı e siz bir belge olmu tur. 17. yüzyıla gelindiğinde, saray nakka hanesinin örgütlenmesinde bozulmanın ba ladığı ve bununla bağlantılı olarak minyatür sanatındaki zenginliğin yok olduğu görülmektedir. 17. yüzyıl ba ında, 16. yüzyıl sonlarından bu döneme gelen uzantılar ile devam eden gelenek, 17. yüzyıl ikinci yarısında Avrupa’yla diplomatik ve ticari ili kilerin hızlanmasıyla yerini deği ime bırakır. Nakka Hasan’ın minyatürlerinde, figürlerin kompozisyon içerisinde daha büyük olarak değerlendirildiği görülmektedir. Nak i’nin çalı malarında ise, batı resmi etkisiyle bazı perspektif giri imlerinin varlığı söz konusudur. Osmanlı’nın batılıla ma sürecine girdiği 18. yüzyılda, batılı resim anlayı ını gelenekselliğe uygulamayı, özellikle doğa biçimlerinde ustaca ba aran nakka Levni, Osmanlı minyatürünün son büyük ustasıdır. Levni’nin doğa ayrıntılarına ve figürlere boyut kazandırması, boyamada tonlamalara yer vermesi; onun batı resmine yakla an üslup özellikleridir. Levni ile minyatür sanatının sınırları zorlanırken, aynı dönemde Osmanlı’da ilk matbaanın kurulması, el yazmaları döneminin tamamlandığını bildiren bir teknolojik geli me olarak dikkat çekmektedir. Buna rağmen, sarayın himayesinde bulunmaya devam eden minyatür sanatı, 19. yüzyılın ikinci yarısında artık üretkenliğini kaybetmi tir. Geleneksel Osmanlı minyatür sanatı ağırlıklı olarak tarihi konulu çalı malara dayanmakla birlikte, manzara, portre ve özellikle son dönemlerinde natürmort gibi konuları da kapsadığı görülmektedir.3 Batılıla ma ile birlikte geleneksel biçim ve teknikler terk edilirken halk sanatları varlığını sürdürmeye devam etmi tir. Minyatür resmine benzemeyen, ta baskı masal kitapları içindeki naif resimler ya da cam altı resimleri, levhalara yapılan masal yaratıkları ve dinsel ki ilikler bu dönemin halk sanatına örnek olu turmaktadır.4 2. Duvar Resimleri Duraklama dönemi ile birlikte, Osmanlının batıya yüzünü dönmesi sonucunda, 18. yüzyıl ba larından itibaren saray ve saray çevresinde batı tarzı ya am merakı ortaya çıkmı tır. 19. yüzyıl da hız kazanan bu merak, doğal olarak Avrupa kültürü ve sanatıyla daha yoğun olarak ilgilenilmesine yol açacaktır. Aynı yüzyıl ortalarında, Osmanlı padi ahlarının da Đstanbul’un fethinden beri ya adıkları Türk tarzı sarayları terk ederek, Ermeni asıllı mimarlara yaptırdıkları Dolmabahçe, Çırağan, Yıldız gibi Avrupa tarzı saraylara geçmeleri deği imi iyice vurgulamaktadır. Avrupa kültürünün etkisi, mimaride olduğu kadar evlerin iç ve dı düzenlemelerinde de farklılıklar getirmi tir. Henüz çok yaygınla mamasına rağmen, evlerin içlerinde duvarların resimlerle süslendiği ve bahçelere heykeller koyulduğu görülmektedir. Örneğin; II. Mahmut’un Ermeni bir ressama resmini yaptırıp resmi 3 Konu ile ilgili bkz. TANSUĞ, Sezer; Çağda! Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 2003, BĐNARK, Đsmet; “Türklerde Resim ve Minyatür Sanatı”, Vakıflar Dergisi, S.10, 1978, s.271,290, ARSEVEN, Celal Esad; Türk Sanatı Tarihi, C.III, Maarif Basımevi, Đstanbul,1950 4 Ayrıntılı bilgi için bkz. TANSUĞ, Sezer; a.g.e., s.79,84 dairelerin duvarlarına astırması olumlu bir geli me olarak görülse de bazı kesimler tarafından, özellikle Arabistan’da büyük tepkiyle kar ılanmı tır. Ancak, bunun bir geçi dönemi olduğu unutulmamalıdır. Aynı dönemde, Osmanlı tarzını yansıtan hat ve benzeri süslemelerde evlerin dekorasyonunda kullanılıyor olmalıdır. 18. yüzyılın ikinci çeyreğinde, matbaa kullanımının yaygınla maya ba laması ile minyatür resmi önemi ile birlikte özelliklerini de kaybetmeye ba lamı tır. Đstanbul’da ve aynı zamanlarda Anadolu’da, duvarlarda resimler görülmeye ba lanması da bu döneme denk gelmektedir. Minyatür resimlerinin büyütülerek duvara uyarlanmı ekli gibi gözüken bu resimler, Türk mimari süslemesinde yeni bir tür olarak kar ımıza çıkmaktadır. Bunun yanında, Türk mimari süslemesinde bitkisel motif ve kompozisyonların çok eskiden beri kullanıldığı ve 15. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan hatayi adlı üslubun bu türe bir prototip olu turabileceği de söylenebilir. Duvar resminin Osmanlı’daki geli imine bakıldığında, ilk olarak Lale Devri dikkate alınmalıdır. Bu dönemde, Avrupai tarzda binalar yapıldığı bilinmektedir. Bu binaların, duvarlarının da resimlerle süslenmesi yüksek ihtimal olmakla birlikte, devrin sonunda yıkılmaları bilgi edinilmesini engellemektedir. Sadece Topkapı Sarayı’nda, III. Ahmet’in Yemi Odası, bu devir duvar resimleri hakkında az da olsa fikir vermektedir. Odada, duvarlar bölümlere ayrılmı , bu bölümlerde boyalarla ni ler yapılmı , ni lerin içi de natüralist üslupta çiçekli saksı ve vazolar, meyve sepetleri ile süslenmi tir. Resimler, renk ve üslup özellikleri bakımından 17. yüzyıla ait Gazneli Mahmut Albümündeki natürmort tablocukların duvara aktarılmı benzerleri olarak da görülmektedir.5 18. yüzyılın ba ından 19. yüzyılın sonuna kadar devam eden duvar resmi geleneği, Đstanbul ve Anadolu’da farklılık göstermi tir. Đstanbul’da, III. Ahmet’in Yemi Odası’ndan sonra ba ka örnekler de görülmeye ba lar. Yine Topkapı Sarayı’nda, özellikle Harem Dairesinde ve bazı kö k ve konakların duvarları 5 ARIK, Rüçhan; Batılıla!ma Dönemi Anadolu Tasvir Sanatı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları No:947, Ankara, 1988, s. 23 resimlerle süslenmi tir. Bu resimlerde konu, çoğunlukla Boğaziçi, Kızkulesi, Haliç gibi Đstanbul ya da hayali yerlerin manzaralarıdır. Bunların yanında, natürmortlara da yer verilmi tir. Üslup olarak bakıldığında, resimler arasında farklılıklar olduğu görülmektedir. Bazıları desen ve perspektif olarak oldukça ba arılıyken bazıları, daha naif bir yakla ımı ortaya koymaktadır. Bu dönemde, Đstanbul’daki mimari faaliyetleri gayrimüslimler yürüttüğüne göre, duvar resimlerinin de onlar tarafından yapılmı olduğu dü ünülebilir. Đstanbul’da Türk mimarisinin simgesi haline gelen camilerde barok, rokoko gibi batı tarzı mimari anlayı la süslemeler yapılmı , ancak figürsüz de olsa manzara ve resimsiz süslemelere yer verilmemi tir. Ba kentte bu çe it bir geli im izleyen duvar resmi, Anadolu’da Ali Miralaygil, Zileli Emin, Mehmet Hulusi gibi Müslüman sanatçıların elinden çıkmı tır. Anadolu’nun çe itli il ve kasabalarında kö k, konak ve camilerinde görülen resimlerde konu; manzara tasvirleri, natürmortlar, tek binalar, sembolik motiflerden olu ur ve Đstanbul ile benzerlik gösterir. Ancak Anadolu’daki manzaraların bir kısmı Đstanbul’u konu alması bakımından farklıdır. Bu resimlerle ta rada bir çe it Đstanbul havası yaratılmaya çalı ılmı tır. Anadolu’daki resimler daha naif ve batı tarzı resme daha uzak görünmektedir. Duvar resimleri gerek Anadolu’da gerekse Đstanbul’da belirli bir üslup birliğinden uzak görünmektedir. Bazı örnekleri minyatür resminin büyütülmü ekli gibi görünen ancak minyatür kurallarına uymayan bu resim tarzı, batı tarzı resmin örneklerini de tamamen yansıtmayarak bir geçi a aması olduğunu dü ündürmektedir. Resimlerde, figürün de ancak 19. yüzyıl sonlarına doğru görülmeye ba laması, Avrupa’dan alınan konunun önceleri yoruma uğrayarak i lendiğinin bir kanıtıdır.6 6 Osmanlı Duvar resmiyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. ARIK, Rüçhan; a.g.e., s.3,26 TANSUĞ, Sezer; a.g.e., s.42,45 B. Saray Çevresinde Batılı Anlamda Resme Yönelik Đlgi ve Yabancı Ressamlar Osmanlı Sarayı’nın batı tarzı resim ile ilk teması, Fatih Sultan Mehmet zamanında olmu tur. Güzel sanatlara ilgisi bilinen ve kendini Roma Đmparatoru olarak kabul ettirmek isteyen Fatih, Đstanbul’un fethinden sonra Đtalya’daki Verona ehri sanatçılarından Matteo de’Pasti ve yine Đtalyan Costanzio da Ferrara’yı imparatorluğun ba kentine getirterek bunlara birer madalyon yaptırmı tır.7 Ancak bundan daha önemlisi, Fatih’in usta bir ressam istemesi üzerine, siyasi gücünü de kullanarak Venedikli sanatçı bir aileden gelen Gentile Bellini’yi Đstanbul’a getirmesidir. Gentile Bellini, 1479 yılının Eylül ayında gelmi ve 18 ay kalmı tır.8 Đstanbul’da kaldığı bu 18 ay içinde, Fatih’in ve sarayda ya ayan pek çok ki inin portreleri ile beraber, bazı odaların duvar süslemelerini ve ehir manzaralarını yapmı tır. Osmanlı Đmparatoru, Bellini’den bir de madalyon yapmasını istemi tir. Ressam, asıl i i olmayan bu görevi de ba arıyla yerine getirmi tir. Bellini’nin Đstanbul’da çalı ması Türk nakka larını da etkilemi tir. Bu etki, kendini minyatür resmi içinde bazı küçük ayrıntılar eklinde gösterse de, saraya bağlı olarak resim yapan sanatçılar geleneklerden tamamen kopamamı lardır. Bu bakımdan 1480 civarlarına tarihlenen iki ayrı Fatih portresi çe itli ki ilere atfedilse de9 resimlerdeki yabancı tesirler kendini belli etmektedir. Ancak bu konuda atlanmaması gereken önemli bir unsur, fetihten itibaren batıya yönelen Osmanlı Đmparatorluğu’nda saraya sadece Avrupa’dan sanatçıların gelmediğidir. Đstanbul’un alınmasını izleyen yıllarda Türkmenistan, Hindistan ve Đran’dan da bir çok Doğulu ressam çağrılmı tır. 7 RABY, Julian; “Oyun Ba lıyor”, Padi!ahın Portresi, T. Đ Bankası Yayınları, Đstanbul, 2000, s.66’da Costanzio da Ferrara’nın Đstanbul’a gelmediğinden bahsedilir. 8 RENDA, Günsel; “Fatih Sultan Mehmet ve Sanat”, Ressam, Sultan ve Portresi, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Yayıncılık, Đstanbul, 1999 s.7. 9 Bu portrelerden biri Fatih’i oturur biçimde gösteren resimdir ve 0iblizade Ahmed’e atfedilmi tir. Resimde, oturu tarzı Timurlu portrelerine bağlanabilir. Ba kısmı ise Bellini’nin Fatih portrelerinden izler ta ır. Diğer portre; Costanzio’ya yada Sinan Bey’e atfedilen büst, portredir. Yüksek çizim tekniği olduğu bilinen Costanzio’nun yapmı olmasındansa bir Đtalyan’dan ders almı olan Sinan Bey’in bu canlılıktan yoksun resmi yapmı olması daha olasıdır Fatih Sultan Mehmet’in ilgisinin ve saltanatı boyunca verdiği desteğin batılı tarzda resme bir zemin olu turması beklenebilirdi. Ancak, öncelikle yabancı ressamlara bağlı kalınması ve en önemlisi sanatsal etkinlikler için gerekli olan ortamın geni kapsamlı hazırlanmamı olması, bu zeminin varlığını engellemi tir. Fatih’ten sonra tahta çıkan II. Beyazıd’ın, resim sanatı konusunda babasından tamamen zıt bir görü e sahip olduğu bilinmektedir. Đstanbul’a geldiği zaman saraydaki portre ve resimleri satan II. Beyazıd’ın bu tutumu, onun dini görü leri ile bağda tırılır.10 Dolayısıyla, onun döneminde saraya batılı sanatçı gelmemi , resim sanatında doğulu bir anlayı egemen olmu tur. II. Beyazıd’dan sonra sultan olan I. Selim, kısa süren saltanatı sırasında büyükbabasıyla benzer bir sanat politikası izlemeye çalı mı tır. Onun zamanında, daha öncede II. Beyazıd devrinde Đstanbul’a çağrılan ancak, gelmeyen Michelangelo bir kez daha çağrılmı ve yine gelmemi tir.11 Tahtta kaldığı süre içinde hep sava an I. Selim, farklı nedenlerden de olsa babası gibi batılı tarzdaki resmin geli iminde etkili olamamı tır. I. Selim’den tahtı devralan Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatı sırasında, Osmanlı Đmparatorluğu en parlak dönemini ya amı tır. Siyasal alanda daha belirgin olan bu parlaklığın ı ığı, kültür ve sanat üzerine de yayılmı tır. Mimaride ve süsleme sanatlarında klasik devir onun zamanında olgunla maya ba lamı ve daha sonra da devam etmi tir. Tabi ki ula ılan bu seviye, onun ki iliğiyle doğrudan alakalı bir durum değildir. Bir çok etmen bir araya gelip yükselme döneminin ya anmasını sağlamı tır. Avrupa’da Muhte em olarak tanımlanan Süleyman’ı görme fırsatını batılı sanatçılar pek fazla elde edememi lerdir. Osmanlıların gündelik ya amı hakkında 10 RABY, Julian; a.g.m., s.72 11 Namık Đsmail; Mikelanj, Milli eğitim Bakanlığı Yayınları, Đstanbul, 1994, s.24, BERK, Nurullah; Türkiyede Resim, Güzel Sanatlar Akademisi Ne riyatı, Đstanbul, 1943, s. 12 fikir veren Moeurs et fachons des Turcs adlı bir kitap yazan Pieter Coecke van Aelst (1502,50) bir süre Đstanbul’da bulunmu ve Sultan Süleyman’ın eskizlerini yapmı tır.12 Bu eskizler Kanuni Sultan Süleyman’ın Avrupa’da yapılan bir çok portresine kaynak olmu tur. 1555,59 yılları arasında Ogier Ghislain de Busbecq adlı imparatorluk elçisi ile Đstanbul’da bulunan ve belki de bu resmî ahsın sayesinde Sultanı görme fırsatını elde eden, Alman Melchior Lorichs ise bu dönemde Avrupa’dan gelen bir diğer sanatçıdır.13 Kanuni ile birlikte en parlak dönemini ya amı olan Osmanlı Đmparatorluğu, 17. yüzyıla gelindiğinde duraklama dönemine girmi tir. Temelleri Fatih döneminde atılmı ve geli imini iyi tamamlamı idari bir sistem ile yönetilen devlette, padi ahlar artık birer semboldür. Belki de kendilerinden öncekilerin siyasi ve kültürel ba arılarına ula amadıkları için üzerilerinde durulmayan bu dönemin padi ahları; saray kadınları ve sadrazamların etkisi altında kalmı lardır. Kendileri zevk ve sefa alemlerine dalmı , sarayda kendilerine ait bir dünya olu turmu lardır. Đ te böyle bir ortamda, Osmanlı Đmparatorluğu ilk toprak kayıplarını ya amı tır. 17. yüzyılın sonunda meydana gelen bu geli menin nedenlerini ara tırma ihtiyacı doğmu tur. Bunun sonucunda, Batının bilgi ve birikiminden faydalanılmak istenmesi batılıla ma dönemini getirmi tir. Ancak plansız ve alt yapıdan yoksun batılıla ma hareketlerinde bazı sapmalar da olmu tur. Öncelikle batının bilimsel ve teknolojik alandaki geli imi anla ılmaya çalı ılsa da, ilk a amada ya am tarzına yönelik bir ilgi söz konusu olmu tur. Bu ilgi sonucunda Avrupa’nın bu sırada siyasi ve kültürel anlamda öncü ülkesi olan Fransa’daki aristokrat ya am tarzı Osmanlı’ya uyarlanmı ve Lale Devri denilen süreç ya anmı tır.14 Lale Devri’nde ya anan sanatsal ve kültürel geli meler ile matbaa gibi yenilikler dikkat çekicidir. Matbaanın Osmanlı’ya gelmesi, el yazmalarının dönemini tamamladığını bildiren teknolojik bir geli me olarak sanatsal 12 CAPELLEN, Jürg Meyer zur,BAĞCI, Serpil; “Đhti am Çağı”, Padi!ahın Portresi, T.Đ Bankası Yayınları, Đstanbul, 2000, s.102 13 CAPELLEN, Jürg Meyer zur,BAĞCI, Serpil; a.g.m., s.103 14 Ayrıntılı bilgi için Bkz. BERKES, Niyazi; Türkiye’de Çağda!la!ma, Y.K.Y., Đstanbul, 2003, s.42 anlamda belirleyici bir etkene de sahiptir. Aynı süreçte, Levni ile minyatür sanatının sınırları zorlanmaktadır. 18. yüzyılın hemen ba ında padi ah olan III. Ahmet (1703,1730), 1720 senesinde, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’yi Fransa’ya göndererek detaylı bir rapor hazırlamasını istemi tir. Batıya olan merak sonucunda, o dönemin önemli bir merkezine gönderilen Yirmisekiz Mehmet Çelebi, a ırmı ve gördüklerini ilgi ile kar ılamı tır. Raporunun bazı bölümlerinde, gördüğü resimlerden de bahsetmi olması, bu raporu inceleyecek olan Osmanlı sultanı ve saray aristokrasisinin batılı tarzda tasvir sanatına yönelik ilgisine kaynaklık etmi olmalıdır.15 Osmanlı sarayının batılıla ma hareketlerinin bir sonucu olarak batılı tarzda resmi tanımaya ba ladığı bu süreçte, Avrupa’nın doğuya ve farklı kültürlere ilgi duyması, III.Ahmet döneminden itibaren bir çok ressamın Osmanlı Đmparatorluğu’na gelmesini sağlamı tır. Çoğu saray tarafından kabul görmü olan bu ressamların en ünlüsü ve Đstanbul’da en fazla kalanı Jean,Baptiste Van Mour’dur (1671,1757). 17. yüzyılın sonunda genç ve maceraperest bir ressam olarak bu bilmediği topraklara gelen Van Mour, ölümüne kadar Đstanbul’da ilgisini çeken her eyin resmini yaparak, onların birer belge niteliği ta ımasını sağlamı tır. Fransız elçisinin himayesinde çalı an ve Đstanbul sosyetesinin bir üyesi olmayı ba aran Van Mour, bu dönemin a alı ya antısına da izleyici olmu tur. Tanık olduğu Patrona Halil isyanından, Đstanbul manzaralarına kadar pek çok konuda çalı mı olan sanatçı, Boğaziçi ressamlarından birisidir.16 Bir diğer Boğaziçi ressamı da Antoine de Favray’dır (1706,1792). Tesadüflerin ve yeteneğinin sayesinde, görmek istediği gizemli ba kente gelen (1762) Favray, burada kaldığı süre içinde elçilikten elçiliğe dola mı ve onların isteklerini yerine getirmeye çalı mı tır. Bu dönemde elçiler arasında çok yaygın olan görevlerini resmettirme geleneği sayesinde, Osmanlı sarayının gizemli hayatını 15 Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa Seyahatnamesi (sadele tiren: 0evket Rado), Hayat Tarih Mecmuası Yayınları, Đstanbul, 1970, s.30 16 BOPPE, Aguste; XVIII. YY. Boğaziçi Ressamları(çev. Nevin Yücel,Cebi ), Pera Yayınları, Đstanbul, 1998, s.3,38 tanıma fırsatı bulmu tur. Favray, bu süre içerisinde Đstanbul’un bir de panoramasını yapmı tır.17 18. yüzyıl sonunda, Sultan III.Selim döneminde Đstanbul’da bulunan ba ka bir sanatçı da, ressam ve mimar Melling’dir. Đstanbul’da yirmi yıl kalan Melling, Danimarka elçisinin aracılığıyla III.Selim’in kız karde i Hatice Sultan’ın hizmetine girmi tir. Bu dönemde, Boğaziçi’nde bazı saray ve kö kler yapmı , ayrıca çok sayıda Đstanbul görünümü çizmi tir. Aynı dönemde, azınlık halktan olan Kapıdağlı Konstantin adlı ressamın III.Selim Portresi, resim sanatındaki yenilenme eğilimlerini yansıtması kadar, Osmanlı sarayının yeni resim tarzına duyduğu ilginin de bir kanıtı olarak gösterilebilir. 19. yüzyıla gelindiğinde, II. Mahmut döneminde tam anlamıyla yenilenme ve yapılanma hareketleri ba lamı tır. Batılıla ma paralelinde sistemde yapılan deği ikliğin ilk resmi belgesi sayılabilecek Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra ise tiyatro, bale, çok sesli müzik ve resim sanatına yönelim artmı tır. Bu geli me, 18. yüzyıl ba larından itibaren yoğunluk kazanan batı kültürü ile etkile imin doğal sonucudur. Yine aynı dönemde, artık Türk ressamları eski minyatür geleneklerinden tamamen ayrılarak, doğa ve nesneleri gözle görüldüğü gibi perspektif kurallarına uygun bir ekilde resimlemeye ve renkleri de aldıkları ı ığın etkilerine göre yarım tonlar ve gölge ı ıklarla i lemeye ba lamı lardır. Bu tarihten itibaren, artık Avrupa tekniğinde yağlı boya ve sulu boya resimlere ilgi artmı ve Türk resmi yeni bir döneme girmi tir. II. Mahmut, yağlı boya olarak yaptırdığı portresinden kopyalar çoğalttırarak, bu kopyaları yabancı ülkelerdeki elçiliklere ve Đstanbul’daki resmi dairelere gönderip duvarlara asılmasını emretmi tir. II. Mahmut’un resmini Rupen Manas adlı Ermeni bir ressam yapmı tır. Bu resmi yapan ressamın yanında Serkis Dranyan, Civanyan, Yazmacıyan, Tuzcuyan, Köçeoğlu Kirkor gibi ba ka Ermeni 17 a.g.e., s.42,45 ressamlar örnek verilerek, 19. yüzyılda Đstanbul’da ya ayan gayrimüslimler arasında en çok onların resim sanatına ilgi gösterdikleri birçok defa tekrarlanmı tır.18 II. Mahmut döneminde Harbiye Mektebi’ne (1835) konan resim dersleri, III. Selim zamanında Mühendishane,i Berri,i Hümayun’un (1793) ders programında yer alan resim dersleriyle bir bütünlük sağlamı ; Avrupa tarzı gerçekçi manzara resminin geli mesine yardımcı olmu tur. II. Mahmut’un ölümünden hemen sonra ilan edilen Tanzimat Fermanı, ba ta olumlu bir adım gibi görünse de, daha sonra tartı ılacak sonuçlar vermi tir. Bu dönemde padi ah olan Abdülmecit için Avusturyalı ressam Oddeger veya Oreker’in 1845 yılında, eski Çırağan’da kendi eserlerini sergilemesi önemli bir geli medir.19 Manzara resimlerinden olu an bu sergi sarayın bir odasında gerçekle mi ve belirli ki ilerin görü üne açılmı tır. Yine de Đstanbul’da bilinen ilk sergidir. 1849 yılında ise Harbiye Đdadisi yıl sonu sergisi düzenlemi ve 60,80 arası eserin yer aldığı sergi halka açık gerçekle mi tir. Çalı malardan 16 tanesi de çerçevelenerek sergiyi gezen padi aha sunulmu tur. Bu sergi öğrencilerin eserlerinden olu sa da o dönemde Harbiye’de verilen resim derslerinin ciddiyeti göz ardı edilmemelidir Abdülmecit, daha sonra Tanzimat sarayı olan Dolmabahçe’yi hızla tamamlatmı tır. Batılı tarzda in a edilen bu sarayda, Avusturyalı ressam Schoeft kendi eserlerinden olu an küçük bir sergi düzenlemi tir. Saray tiyatrosunda gerçekle en bu etkinliği gezen padi ah, serginin biraz daha devam etmesini istemi tir.20 Bu sergilerden ba ka bazı etkinlikler d bahsedilmesi gereken aha olmu tur. Bunlardan ilki 1863 yılında gerçekle en Sergi,i Osmani’dir. Tarım, sanayi ürünleri ve ticaret mallarının sergilendiği bu sergide güzel sanatlara da yer ayrılmı tır. Diğerleri; 1871, 1872 ve 1873 yıllarında düzenlenen öğrenci 18 TANSUĞ, Sezer; a.g.e.., s.39, dipnot.33 19 Bu iki sergi için bkz. CEZAR. Mustafa; “Türkiye’de Đlk Resim Sergisi”, I. Osman Hamdi Bey Kongresi, 2,5 Ekim 1990, M.S.Ü. Yayınları, Đstanbul, 1992 20 ÖNER, Sema; “Türk Resminin Geli iminde Sarayın Yeri (1839,1923)”, 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi (Đstanbul, 23,27 Eylül 1991), C.III., Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1995, s.19 sergileridir ki bunlarda biçki,diki i leri sergilenmi tir. Yine 1872 yılında Harbiye öğrencilerinin mezuniyet töreni ise bir resim sergisi ile renklendirilmi tir.21 Bu dönemden sonra Avrupa’ya giden öğrenci sayısında artı olması, buradaki öğrencileri düzen içinde tutmak gerekliliğini doğurmu tur. Bu amaca hizmet için Paris’te 1860,61 de kurulan Mekteb,i Osmani, 1874 yılına kadar görevini yerine getirmi tir. Sanata olan ilgisi bilinen Abdülaziz padi ah olunca; Paris’e ziyarette bulunmu , buradaki müzeleri görmü ve ünlü ressamların tablolarından çok etkilenmi tir. 1867 yılındaki bu geziden ve gördüğü sanat ortamından çok etkilenen Abdülaziz, kendisi de resim yapmaya ba lamı tır. Paris ziyareti sonrasında 0eker Ahmed Pa a ve hocası Gerome’un tavsiyeleri ile Boulenger, Herpignie, Daubigny, Ziem, Yvon, Gerome, Aivazovsky, Schreyer gibi isimlere ait bir koleksiyon olu turan Abdülaziz, bunları Dolmabahçe Sarayı’nda sergiletmi tir. Çoğunluğunun 1875,1876 yılları arasında toplandığı anla ılan bu resimlerin satın alındığı firma, dönemin Oryantalist sanat piyasasında etkili olan Goupil Sanat Galerisi’dir. Saray ve yabancı ressamlar arasındaki ili ki bakımından, 1861,1876 yılları arasında hükümdar Abdülaziz’in ayrıcalıklı bir yeri vardır. Sultanın sanata olan ilgisiyle ili kili olarak saraya davet edilen yabancı ressamlar, daha çok onun egemenlik rolünün belirtilmesinde etkili olmu lardır. Bu görevi üstlenen ressamların ba ında, saray ar ivinin belgelerinde Sultan Abdülaziz’in Ressamı olarak adı geçen P.D.Guillemet ve J.Von Chelebovski gelmektedir. Guillemet, 1874 yılında Türkiye’de ilk özel desen ve resim akademisini kurmu tur. Bu akademide suluboya, pastel ile figür, manzara, çiçek ve süsleme dersleri verilerek batı tarzı resim sanatının geli mesinde önemli rol oynanmı tır. Sadrazam Fuat Pa a’nın çağrısı üzerine saraya gelen Chelebovski, sadece sultan portrelerine değil, tarihi konulu çalı malara da imza atmı tır. Bunlardan farklı olarak Türk,Yunan sava ı üzerine çalı an Alberto Pasini de padi ahın çevresinde yer almı tır. 21 CEZAR, Mustafa; Sanatta Batıya Açılı! ve Osman Hamdi, C.II, Erol Kerim Aksoy Vakfı Yayınları No:1, 2. Baskı, Đstanbul, 1995, s. 422,423 Bu dönemde, sarayla ili kileri son derece yoğun olan ressamlardan bir diğeri de I.K. Aivazovsky’dir. Saray koleksiyonundaki yapıtlarında en yoğun olarak 1874, 1875 yılları görülen ressam, daha çok kendine özgü deniz manzaralarıyla tanınmaktadır. Abdülaziz’in portrelerini yapan Aivazovsky, Abdülhamit döneminde de sarayla ili kili olmu tur. 1873,75 yıllarında Ahmed Ali, Fransa’da gördüğü örneklerden de yola çıkarak Đstanbul’da sergiler düzenlemi tir. Bu etkinliği destekleyen ve ilgi ile izleyen Abdülaziz, sonuçtan çok memnun kalmı tır. Đstanbul’da gerçekle en bu ilk sergileri, yeti mekte olan Türk ressamları ve yabancı ressamların katıldığı pek çok sergi izlemi tir. 1875 ,1908 arası yoğunla an bu etkinlikler için mekan olarak daha çok Pera seçilmi tir. Sergilerin saray tarafından ilgiyle takip edildiği, saray koleksiyonundan anla ılabilmektedir. Abdülhamit dönemi ile birlikte, yabancı ressamlar ile saray arasında daha önceki dönemlere göre farklı bir ili ki ba lamı tır. Önce, 1885’de Đtalyan Acquarone, daha sonra da Fausto Zonaro saray için kadrolu ressamlık yapmı lardır. Sarayda kadrolu olarak bulunan yabancı ressamlar, çevreleriyle sanatsal bir etkile im içine girmi lerdir. Yaver ressamlar olan Ahmed Ali Pa a ve Halil Pa a’nın da yardımıyla, bu etkile im canlı tutulmu tur. 1883 yılında Sanayii Nefise Mektebi’nin kurulması ve daha önceleri Avrupa’da yeti en öğrencilerin yurda dönmeleri sonucunda, batılı tarzda çalı an Türk ressamları sanat ortamına egemen olmaya ba lamı lardır. Ama tabi ki, bu süreçte yurda yabancı ressamlar da gelmeye devam etmi tir. Çe itli sebeplerden Đstanbul’da bulunan L.de Mango, Philippo Bello ve Sanayii Nefise’de hocalık yapan Salvatore Valery ile Warnia Zarzecki bunlara örnektir. Fatih döneminde ba layan batılı tarzda resim serüveni, daha sonraki dönemlerde çe itli sebeplerle etkisini kaybetse de Tanzimat’tan sonra tekrar ivme kazanmı tır. Batılıla ma hareketlerinin sonucundaki geli meler; batıda olu an doğu merakı ve Osmanlıdaki batı ilgisi bu hareketlenmeye sebep olmu tur. Yani; doğuya merakları yüzünden gelen ressamlar ve batılı tarzda ya am pe inde ko an padi ahlar ortak bir noktada bulu mu lardır. Tüm bu etmenlere; önce yurt dı ında sonra da kendi ülkelerinde eğitim alan Türk ressamları eklenince, 19.yüzyılda Türk resmi çok yönlü bir üretim sürecine girmi tir. C. Resim Dersinin Askeri Okullara Kabulü ve Đlk Ressamlar Osmanlı Đmparatorluğu’nda, 18.yüzyıl ba ından itibaren yenile me hareketlerinin ba ladığı ve diplomatik ili kilerin önem kazandığı görülmektedir. Toprak kayıplarının önüne geçmek için askeri eğitime ağırlık verilmi ve bu yönde yenile tirme programları uygulanmı tır. Batının yapı ve birikimi, ilkin askeri alanda ele alınmı ve böylece Nizam,ı Cedid gibi yeni askeri kurumlar olu turulmu tur. Doğaldır ki, yeni kurulan askeri kurumlar diğer pek çok alanı etkilemi tir. Türk resminde batıya yönelme, bu kurumlar yoluyla, eğitim amacıyla da olsa gündeme gelmi tir. Batılıla ma hareketleri ile beraber toprak kayıplarını azaltmak için orduda deği imlere gidilmesi sonucunda, Batının bilgi ve tekniğine ihtiyaç duyulmu tur. Bu ihtiyacı kar ılamak için, Avrupa’dan getirtilen hocalardan yararlanabilmek topçuluk, istihkam ve haritacılık konularında büyük önemi olan resim dersini, okullarda okutmak ile mümkün olmu tur. Bu açıdan 1773’de faaliyete geçen Mühendishane,i Bahri Hümayun’da okuyan öğrencilerin resim dersi ile bir ili kileri olduğu bilinmektedir.22 Bununla beraber Türkiye’de programında resim dersi olduğu kesin olarak bilinen ilk okul, Mühendishane,i Berri Hümayun’dur.23 Ancak buradaki resim dersi bugün akademilerde okutulan ya da Sanayi Nefise Mektebi’nde uygulanan dersler ile aynı içeriğe sahip değildir. Mühendishane’de bir kanunla saptanan ve 4 yıllık eğitim süresinde sadece birinci sınıfta yer alan resim dersinin varlığı kanunda öyle geçmektedir: 22 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.375 23 CEZAR, Mustafa; ;a.g.e, s.376 “Sınıf,ı rabi akirdanı, resm,i hatti ve imla ve erkam ve sanat,ı ressamiye ve bazen arabiyat ve mukaddemat,ı hendese ve hesap ve ba’de françe lisanı taallüm eylemeküzere…” 24 Mühendishane’nin ilk sınıfında gösterilen resim dersi bir ba langıçtır ve dersin programda olması bu açıdan önemlidir. Đçerik olarak bakıldığında resim dersinin yetersiz olduğu ve öğrencilere bir beceri kazandırmadığı görülmektedir. Bu ekli ile uzun yıllar devam etmi ve programdaki resim dersi ile ilgili eksikliklerin giderilmesi ancak II. Mahmut zamanında söz konusu olmu tur. Batının bilgi ve tekniğinden faydalanmak istenmesi ile, Türk hocaların yanında Avrupa’dan hocalar ve subaylar getirildiği daha önce de belirtilmi tir. Avrupa’dan getirtilen bu hocalardan faydalandıkça, batı bilgi ve tekniğinin daha iyi kavranabilmesi için öğrencilerin batı ülkelerine gidip birebir öğrenmelerinin gerekli olduğu anla ılmı tır. Avrupa ülkelerine giden öğrenciler, hem yabancı dili daha iyi öğrenme hem de o kültürü yakından tanıma fırsatını bulmu lardır. Bu arada eğitimlerini de tamamlayarak yurda dönmü lerdir. Bu amaçla, Avrupa’ya ilk öğrenci grubu 1829 yılında yollanmı tır. II. Mahmut’un iradesi, Hüsrev Pa a’nın istek ve çabaları ile gerçekle en yurt dı ında öğrenci okutulması giri imi, ilk etapta 150 ki i için dü ünülmü tür. Ancak, halkın tepkisi üzerine sadece 4 ki i gönderilmi tir.25 Fransa’ya giden bu 4 ki i; Hüseyin Rıfkı, Ahmed, Abdüllatif ve Edhem adlı gençlerdir. Yurt dı ı eğitimlerini tamamlayıp geri döndüklerinde, batıda edindikleri bilgi ve birikimi kullanarak devlete uzun seneler hizmet etmi lerdir. Gönderilen bu ilk gruptan olumlu sonuç alınması ile birlikte, daha onlar yurda dönmeden ba ka bir grup öğrenci Avrupa’ya gönderilmi tir. Mühendishane,i Berri Hümayun öğrencisi 10 genç ve 2 subaydan olu an bu grup, 1834 ve 1835 yıllarında yollanmı tır. Đngiltere’ye gönderilen bu 12 ki i, asker kökenli oldukları için yurda 24 CEZAR, Mustafa; a.g.e, s.377, dipnot.1 25 CEZAR, Mustafa; a.g.e, s.378 döndüklerinde askeri kurumlarda çalı acak ve öğretmenlik yapacaklardır. Subaylar, Đstihkam Yarbayı Bekir ve Đstihkam Alay Emin’i Emin bey’dir. Öğrenciler ise, Đbrahim, Dervi , Enis, Yusuf, Tahir, Süleyman, Mahmud, Arif, Ahmed ve Halil isimli gençlerdir.26 Đngiltere’ye yollanan subaylardan olan Bekir Pa a, yurda döndükten sonra 1846 yılında Mühendishane Nazırı olarak atanmı tır. Kendisi ressam olmasa da Mühendishane’de yaptığı çalı malar, resim sanatının ülkedeki geli imi için önemli olmu tur. Resim dersinin etkinliğinin arttırılması için rapor hazırlaması, gravür dersi verdirmek için Avrupa’dan hoca getirtmesi ve Hasköylü Emin, Balatlı Sami Hasköylü Rıza gibi yetenekli gençleri okulun matbaasında çalı tırması, onun Avrupa’da aldığı eğitimin olumlu sonuçları olarak görülmü tür. Burada ilk ressamlarımızdan Ferik Đbrahim, Ferik Tevfik ve Hüsnü Yusuf üzerinde durmak gerekmektedir. Batı tarzı resim yaptıkları bilinen bu üç ressam hakkında çok az bilgi bulunmakla birlikte, eldeki bilgiler onların sanatını değerlendirmek açısından yetersizdir. Đngiltere’ye giden öğrenciler arsında yer alan Ferik Đbrahim Pa a (1815, 1889), Enderun’daki eğitiminden sonra Mühendishane’ye gitmi tir. Babası Nizam,ı Cedid Yüzba ısı Konyalı Mustafa Ağa’dır. Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi adlı eserde 1835 yılında Đngiltere’ye gittiğinden bahsedilmektedir.27 Elvah,ı Nak iye’de ise, Viyana ya da rivayete göre Londra’ya eğitimini tamamlamak için gönderildiği yazılmaktadır.28 Đbrahim Pa a, Abdülmecid döneminde yurda dönmü ve Sultan Abdülmecid’e resim dersi vermi tir. Sultanın bir de portresini yapmı tır. Elvah,ı Nak iye’de natürmortlar da yaptığından söz edilir. Askeri uradan emekli olduktan sonra, 3 Eylül 1889’da ölmü tür. Ölümünün ardından bir çok eserini terekesinde 0eker Ahmed Pa a’nın aldığı Elvah,ı Nak iye’de yazılıdır. 26 Aynı yerde 27 CEZAR, Mustafa; a.g.e, s.380 28 HALĐL EDHEM; Elvah6ı Nak!iye Koleksiyonu (sadele tiren. G. Elibal), Milliyet Yayınları, Đstanbul, 1970, s.33 Bir diğeri Ferik Tevfik Pa a (1819,1866), Mühendishane Nazırı Bekir Pa a’nın arkada ıdır. O’da Ferik Đbrahim Pa a gibi önce Enderun’a sonra da Mühendishane’ye gitmi tir. Ancak Đngiltere’ye giden grup içinde adı geçmez. Elvah, ı Nak iye’de 1835’de Paris’e gönderildiğinden bahsedilir.29 Celal Esad Arseven ise, Türk Sanatı Tarihi adlı eserinde önce Londra’daki gruba katıldığını oradan da Paris’e geçtiğini yazmaktadır.30 1866 yılında ölen Tevfik Pa a’nın çalı maları hakkında bilgi veren Elvah,ı Nak iye’de Halil Edhem, onun 1855 depreminde zarar gören Bursa Ulu Camii’nin mihrap süslemelerini yaptığını, ba ka eserini görmediğini belirtir. Sami Yetik, Ressamlarımız31 adlı kitabında, Tevfik Pa a’nın madalyalar üzerine i lediği minyatür portrelerini görenlerden, ününü i ittiğini ve Halil Pa a’dan da onun yetenekli bir ressam olduğunu öğrendiğini yazmı tır. Sami Yetik ayrıca, Re at Fuat Bey’in evinde ressamın bir portresini gördükten sonra hakkında duyduklarını onaylamakta ve Tevfik Pa a’yı kolorist ve kompozitör olarak tanımlamaktadır. Mustafa Cezar da Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi’de özel koleksiyonlarda ve ressama ait olması muhtemel iki resimden bahseder.32 Birincisi V. Murad’ı genç bir adam olarak gösteren portre, ikincisi ise bir cami görünümüdür. Đlk dönem ressamlarımızın en tanınmı ı ve en önemlisi, Hüsnü Yusuf Bey’dir (1817,1861). Mühendishane’de okumu ve Mühendishane öğretmenlerinden Abdurrahman Bey ona perspektif ve gölge metotları öğretmi tir. 1849 yılında kolağası rütbesi ile Mühendishane’ye öğretmen olarak atanmı tır. Hüsnü Yusuf Bey ile ilgili bir makale yazan Nüzhet Đslimyeli, ressamın, mimarlık bilgisinin de olduğu hatta Büyükdere su bentlerini onun onardığını belirtmi tir.33 Nüzhet Đslimyeli, ressamın oğluna dayandırdığı bilgilere göre Ayasofya’nın bir maketini yaptığını ve bunu gören Abdülmecid tarafından 1849 yılında öğrenim görmesi için Viyana’ya yollandığı ancak tatmin olmayarak oradan Paris’e geçtiğini belirtmi tir. Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi’de ise Hüsnü Yusuf’un Fethi Ahmet Pa a aracılığıyla Abdülmecid’e bir tablo sunduğu ve bu sayede padi ahın beğenisini kazanarak onun 29 Aynı yerde 30 ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.136 31 YETĐK, Sami; Ressamlarımız, C.1, Marifet Basımevi, Đstanbul, 1940, s.14,16 32 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.380 33 ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “Sanat Tarihimizde Hüsnü Yusuf Beyin Yeri”, Ankara Sanat, 1 Ocak 1968, S.21, s.5,7 tarafından Avrupa’ya yollandığı orada Paris, Brüksel, Viyana, Berlin ve Đtalya’yı dola tığı geçmektedir.34 Yurt dı ından döndükten sonra Mühendishane’de öğretmenliğe devam etmi ve 1861’de genç ya ta ölmü tür. Halil Edhem Bey, Elvah,ı Nak iye’de ressam Zekai Pa a’nın evinde Sultanahmet’i resmeden bir tablosunu gördüğünü ve oğlu Celal Bey’in de ressam olduğunu belirtmektedir.35 Yurt dı ında kaldığı süre içinde, eğitim aldığı okullarda çok ba arılı olan ressam, bir çok da madalya kazanmı tır. Çok sayıda eseri olması gerektiği tahmin edilen Hüsnü Yusuf’un az sayıda eseri bilinmektedir. Bunlardan biri ve en önemlisi aynaya bakarak yaptığı kendi portresidir. Nüzhet Đslimyeli’nin adı geçen makalesinde belirttiğine göre bu resim, 1968 yılında Polatlı Topçu okulundadır. Çizimler ve krokilerden olu an bazı çalı maları ise oğlu Celal Bey tarafından Hoca Ali Rıza’ya, onun oğlu eliyle de Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’e geçmi tir. Resim dersinin Mühendishane programına dahil olması ve buradan mezun olan bazı öğrencilerin Avrupa’ya yollanmasından sonra 1834 yılında Mekteb,i Harbiye kurulmu tur. II. Mahmut’un orduda eğitimli subaylar görmek istemesi üzerine bu amaca hizmet için kurulan Harbiye, kısa sürede kendinden önceki Mühendishane,i Bahri Hümayun, Mühendishane,i Berri Hümayun ve Askeri Tıbbiye’den daha modern daha batılı bir yapıya getirilmi tir. Batıdaki örneklerine göre kurulmaya çalı ılan Harbiye’de program da bu yönde hazırlanmaya çalı ılmı tır. Ancak programı uygulayacak öğretmen ve ders malzemeleri olmadığından, ayrıca öğrencilerin de yeni dersleri anlayacak seviyeye uzun süre eri ememeleri yüzünden uygulama zaman almı tır. Bu yüzden programa ba ta dahil olan dersler ancak 1847 yılına doğru okutulabilmi tir. Bu dersler arasında perspektif dersi de vardır.36 34 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.381 35 Halil EDHEM; a.g.e., s.33 36 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.390, dipnot.1 Programa koyulan dersleri okutmada gecikilse bile, Selim Satı Pa a’nın Harbiye Mekteb’i Nazırlığı (okulun komutanı, müdürü) zamanında (1837,1841) okula atanan yeni hocaların arasında Schranz adlı bir ressamın olması olumlu bir geli medir. Maltalı Đspanyol,Alman asıllı gemi ve deniz ressamları ailesinin bir ferdi olan Joseph Schranz’ın 1838 yılından itibaren Đstanbul’da oturmaya ba ladığı anla ılmaktadır.37 Đstanbul’da ne kadar kaldığı belli olmayan J. Schranz, Harbiye ve Harbiye Đdadisinde resim dersleri vermi tir. Harbiye’de Shranz’la birlikte, 1846 yılında okula atanan Mösyö Gues de resim hocalığı yapmı tır. II. Mahmut zamanında Tophane,i Amire ve Tersanede çalı mak üzere Fransa’dan getirtilen bir mühendisin oğludur ve Đstanbul’da eğitim görmü tür. Harbiye’de, öldüğü 1887 yılına kadar hocalık yapmı tır. Bu süre içinde ayrıca Darülfünun ve Mahrec,i Ahkam adlı okullarda da görevde bulunmu tur.38 Harbiye’de Gues desen ve yağlı boya, Schranz suluboya derslerine girmi tir. Asker ressamların yeti mesinde her ikisi de büyük çaba harcamı lardır. Resim sergileme i ini de ilk defa Türkiye gündemine getiren onlar olmu tur. 1849 yılında okulda düzenledikleri sergiye Abdülmecit’de katılmı ve sınavlara da girmi tir. Bu arada Mühendishane’de ba layan yurt dı ına öğrenci gönderme i i Harbiye’de de uygulanmı tır. Selim Satı Pa a zamanında 1838 yılında Viyana’ya 7 ki i, Paris’e 3 ki i gönderilmi tir.39 Daha sonraki yıllarda yine zaman zaman yurtdı ına öğrenci gönderilmesine devam edilmi tir. Selim Satı Pa a’dan sonra 1841 yılında, Mühendishane hocalarından Hüseyin Rıfat Efendi’nin oğlu Albay Emin Bey Harbiye’ye komutan ve müdür olmu tur. 37 MAHĐR, Banu; “Harbiye Mektebinin Đlk Resim Hocası Joseph Shranz Hakkında Yeni Bilgiler”, Sanat Tarihi Ara!tırmaları Dergisi, S.10, Đstanbul, 1991, s.26 38 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.390 ve ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.130 39 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.391 Mühendishane’de okumu ve istihkam subayı olarak mezun olmu Emin Bey, 1834 yılında Londra’ya giden grupta yer almı tır. Batıda eğitim alması sebebiyle Harbiye’deki eksik ve yanlı ları daha iyi ele alabilecek düzeyde olan Emin Bey, öğrencilerin okutulan dersleri anlayabilmesi için iyi bir temel eğitim alması gerektiğini tespit etmi ve bu amaçla okul iki bölüme ayrılmı tır. Mekteb,i Fünun,u Đdadiye ve Mekteb,i Ulum,u Harbiye olarak adlandırılan bu iki bölümün programlarının hazırlanması ve eksiklerinin giderilmesi kısa sürede tamamlanmı tır. Harbiye’ye öğrenci yeti tirecek idadilerin kurulmasıyla Türkiye’de ilk defa bir orta öğretim kurumu ortaya çıkmı tır (1845). Mezunları Harb okuluna girecek olan idadiler biri Đstanbul’da diğerleri de ordu merkezlerinde olmak üzere toplam 12 yerde açılmı tır.40 Bunların içinde en erken açılanı Đstanbul Askeri Đdadisi olmu tur. Diğer merkezlere de subaylar yollanmı , hazırlıkların tamamlanması emredilmi tir. Ele alınan konu açısından önemli olan, resim dersinin idadi programındaki durumu ise öyledir: “Đdadilerde resim dersi ikinci sınıftan itibaren ba lamakta ve dört sene süreyle yani 2, 3, 4 ve 5. sınıflarda resim dersi gösterilmekteydi. Tabii bu durum resimöğretimibakımındanönemlisayılmasıgerekenbirnoktadır.”41 Mühendishane ve Harbiye okulları eğitim konusunda belli bir amaç takip etmi tir. Bir taraftan Avrupa’ya öğrenci gönderilmi diğer taraftan ülkedeki eğitimin geli mesine özen gösterilmi tir. Ancak bu amaca ula mak o kadar kolay olmamı tır. Harb Okulu ve Askeri Đdadi öğretmenleri, Harb Okulu mezunu ve çoğunlukla Avrupa’da öğrenim görmü subaylardan seçilmi tir. Bunlar asker olarak yeti tiklerinden hepsi iyi eğitimci olamamı lardır. Bu sebepten daha iyi öğretmenler yeti tirmek için bir muallim sınıfı kurulması kararla tırılmı tır. Bu sınıfa yetenekli ve en zeki öğrenciler alınacak, mezun olduktan sonra yüzba ı rütbesi ile öğretmenlik yapmaları sağlanacaktır. 40 Ordu merkezlerine idadilerin kurulu tarihleri öyledir: 1846’da Đstanbul ve Bursa’da, 1847’de Edirne ve Manastır’da, 1848’de 0am’da, 1872’de Erzurum’da, 1875’de Bağdat’ta. Bkz. CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.393 41 Aynı yerde Harb Okulu’ndaki bu muavin sınıf ikiye ayrılmı tır. Birinde matematikle ilgili dersler diğerinde resimle ilgili dersler gösterilmi tir: “Öğretmen yeti tirmek üzere kurulan iki sınıftan birinde resim öğretimi yapılması, Harb Okulu’nda resim derslerine verilen önemin derecesiyle birlikte geçen yüzyılın Türk ressamları arasında neden bir hayli Harb Okulu mezunu bulunu ununsebebiniortayakoymaktadır.”42 Öğretmen yeti tirmek üzere kurulan muallim sınıfının Harb Okulu’ndaki ömrü pek uzun olmamı ve kurulu undan 6 yıl sonra kapatılmı tır. Bir bölümü resim öğretimine ayrılan muallim sınıfının kaldırılmasına rağmen, bu sınıfların programında yer alan derslere kar ı ilgi azalmamı tır. Bunun örnekleri ise muavin sınıf kurulmadan önce 1857,1858 yılı mezunları arasında piyade ressam diye bir sınıfın bulunması ve Harbiye mezunlarının bitirme sınavlarında resim dersinin de yer almasıdır.43 1857,1858 yıllarında ressam piyade sınıfından dört ki i mezun olmu tur. Bunlar; Sultanahmetli Nuri, Cihangirli Mustafa, Süleymaniyeli Necip ve Yaylalı Salim’dir. Sultanahmetli Nuri, Süleyman Seyyid’in bir süre yaverliğini yaptığı Osman Nuri Pa a’dır. Askeri idadi ve rü tiyelerin artması ile orantılı olarak artan yeni öğretmen ihtiyacı, tayin terfi olaylarının kadrolarda bo luk olu turması ve hepsinden önemlisi öğretmenlik yapacak ki ilerin öğretecekleri konulara hakim olması gerektiğinin anla ılması gibi sebepler öğretmenlik i inin yeniden düzenlenmesi sağlamı tır. Bu amaçla Harb Okulu’nda, hatta idadilerde, Men e,i Muallimin adı altında ayrı bir sınıf olu turulmu tur. Öğretmenlik yapacak subayların devam edeceği bu sınıfın öğretim süresi 5 yıldır ve ilk yıl hariç diğer bütün yıllarda resim dersi bulunmaktadır. Men e,i Muallimin ve Harbiye sınıflarına ait program 1877 ubatında Harb Okulu matbaasında basılıp yayınlanmı tır. Kurulu yılı da bu tarihten birkaç ay ya da yıl önce olması gerekmektedir.44 42 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.396 43 Aynı yerde 44 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.398 Đdadilerden mezun olan öğrencilerin devam ettiği uzmanlık sınıflarının programlarına bakıldığında bu günkü akademilerle benzerlik gösterdiği görülmü tür. Bu sınıfların resim bölümü Sınıf,ı Sani ve Sınıf,ı Evvel ressamlığı olarak iki kısma ayrılmı tır. Sınıf,ı Evvel ressamlığı sınıfı, liselere resim öğretmeni olmak isteyenler için öğretim süresi 4 yıl olarak hazırlanmı tır. Burada okutulan dersler; Hendese,i resmiye, menazır ve gölge, resm,i hatti, kara kalem resim, sepya ile resim, çini ile resim, boyalı resim, kopya ve modelden resim, tabiattan resim, tasavvuri ve hayali resim, yağlıboya resim, makine tersimatı, fenn,i te rih, fotoğrafçılık ve elbise tarihi olmu tur. Sınıf,ı Sani ressamlığı sınıfı ise, Askeri Rü tiyelerde öğretmen olmak isteyenler için 2 yıl eğitim vermi tir. Hendese,i resmiye, menazır ve gölge, resm,i hatti, kara kalem resim, sepya ile resim, çini ile resim, boyalı resim, modelden resim, tarama, yalama ve müvedde dersleri programında yer almı tır. 1851’den itibaren özel ve resmi bütün Türk okullarında kabul edilen resim dersleri, Sanayi,i Nefise okulu açılıp Osman Hamdi Bey’in çabaları ile bu dersi gösterecek hocalar yeti inceye kadar diğer dersler gibi Asker öğretmenler tarafından gösterilmi tir. Bununla beraber ülkeye bir çok komutan ve bilim adamları yeti tiren bu kurumlar güzel sanatlar dalında da görevini yerine getirmi tir. III. 19. YÜZYIL SANAT ORTAMINDA EKER AHMET PA A A. Askeri Okullarda Aldığı Resim Eğitimi Ahmet Ali, 1841 yılında ressamlar ehri olarak tabir edilen Üsküdar’da doğmu tur. Babası Ali Efendi’dir. Eni tesi Yahya Pa a himayesinde büyümü tür. 1846 yılında daha be ya ında iken Üsküdar ilkokuluna girmi ve orada dokuz sene eğitim görmü tür. 1855 yılında, 14 ya ında iken o zaman küçük ya ta öğrenci alan Tıbbiye’ye, sınavı kazanarak kaydolmu tur. Bazı kaynaklar bir sene Tıbbiye’ye devam ettikten sonra okul deği tirerek Harbiye’ye geçtiğini savunmaktadır.45 Bu bilgiyi verenler; Ahmet Ali’nin iyi huylu, hassas, yufka yürekli ve yardım sever ki iliğinin, acı çeken hastalara hemen ifa bulamamak ve ölüleri kesmek gibi durumlarla çeli tiğini, ayrıca annesinin de doktor olmasını onaylamadığını sebep olarak gösterirler. Bu görü çok somut değildir. Buna kar ılık Tıbbiye’den mezun olduğuna dair daha kesin kanıtlar bulunmaktadır. Pa anın ölümünden kısa süre sonra yayımlanmı ve pa anın ya adığı döneme yakınlıkları bakımından daha doğru bilgiler içerdikleri kabul edilebilecek iki yazı, Ahmet Ali’nin Tıbbıye mezunu olduğunu söylemektedir.46 Ayrıca Mehmed Esad’ın Mir’at,ı Mekteb,i Harbiye adlı, Harbiye tarihini anlatan eserinde Ahmet Ali adı geçmemektedir.47 Bu bilgilere dayanarak Tıbbiye’den mezun olduğunu söylemek 45 Bu bilgi için bkz. DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977, s.3 ve DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, T.Đ.V.D.Đ., Ankara, 1962, s.5, ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.138, BERK, Nurullah; Sanat Konu!maları, AB Ne riyatı, Đstanbul, 1943, s.93. GÖREN, Ahmet Kamil; “Tıbbiye’den Ayrılıp Harbiye’ye Geçen ve Buradan Mezun Olan Ressam 0eker Ahmet Pa a [1841,1907] ve Sanatta Betimlemeye Đli kin Bir Değerlendirme”, Antik&Dekor, 1997, S.39, s.84’de pa anın harbiyeden mezun olduğunu vurgulayarak ba lar. OZANOĞLU, Sönmez G; “0eker Ahmet Pa a ve Türkiye’de Đlk Resim Sergisinin 110. Yılı”, Yeni Boyut, S.2/13, 1983, s. 14) 18 ya ından sonra Harbiye’ye geçtiğini söylemektedir. 46 Bkz. 0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; “0eker Ahmet Ali Pa a”, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası, S.3, 14 Mart 1911(1 Mart 1327), s.18 ve ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, C.33, S.839, 1907(1323), s.100. 47 Bkz. TERZĐ, Đhsan; Mehmed Esad’ın Mir’at6ı Mühendishane6i Berri Hümayun ve Mir’at6ı Mekteb6i Harbiye Adlı Eserlerine Göre 19. Yüzyıl Türk Resmi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Doktora Tezi, Ankara, 1988, s.100,107 daha doğru olmaktadır.48 Bu okulda dört sene okumu ba arı ile mezun olarak mülazım rütbesini hak etmi tir. Resme olan merakının nasıl ve ne zaman ba ladığı kesin olarak bilinmemektedir. Resim ile ilgili olduğunu gösteren ilk bilgi, 18 ya ında Tıbbiye resim öğretmeni yardımcılığına getirilmi olduğudur.49 Kendi istek ve çabasının yanında, Tıbbiye müfredatındaki resim ile ilgili dersler ve okuldaki muhtemel resim hocaları da ona katkıda bulunmu olmalıdır.50 Ya ıtlarına göre ba arılı ve yetenekli bir öğrenci olan Ahmet Ali’nin bu özellikleri kendiside güzel sanatlarla ilgilenen Abdülaziz tarafından duyulmu ve onun tarafından eğitim ve öğretimini tamamlaması için 1861 yılında Paris’teki Mekteb,i Osmani’ye gönderilmi tir.51 Osmanlı gençlerinin bu ehirde bir arada okuması için açılan okula aynı yıllarda Süleyman Seyyid de kayıt olmu tur. Đlerleyen yıllarda Osmanlı kültür hayatı için önemli bir ki i olacak olan Osman Hamdi Bey’de daha önce 1860 yılında kendi ailesi tarafından Paris’e yollanmı tır. 48 Tıbbıyede okuduğunu söyleyen diğer kaynaklar için bkz. HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34, BOYAR, S. Pertev; Osmanlı Đmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devirlerinde Türk Ressamları, Jandarma Basımevi, Ankara, 1948, s.38, ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; Asker Ressamlar ve Ekoller, Asker Ressamlar Sanat Derneği Yayınları:1, Ankara, 1965, s.37,YETĐK, Sami; a.g.e.,s.77, TOLLU, Cemal; eker Ahmet Pa!a, Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul, 1967, s.2, ÜREN, E ref; “0eker Ahmet Pa a”, Ülkü, S.21, 1942, s. 14. Ancak hayatının geri kalanında, doktor olduğu ve bu alanla ilgilendiği hakkında bir bilgi de bulunmamaktadır. 49 Dipnot 1’te belirtilen yanlı lık dolayısıyla onun Harbiye’de okuduğunu söyleyenler resim öğretmeni yardımcılığını da Harbiye’de yaptığını belirtmi lerdir. Oysa ki bu görevi Tıbbiye’de yapmı tır. 50 Bu dönemde Tıbbiye’deki resim hocaları hakkında bir bilgi yoktur. Aynı dönemde Harbiye’de okuyan Süleyman Seyyid ilk resim derslerini Mösyö Gues ve Shranz’dan almı tır. Bu hocaların Tıbbiye’de de ders verip vermedikleri ise bilinmiyor. Mösyö Gues, 1847’de Harbiye’nin resim öğretmenliğine getirilmi ve 40 sene bu göreve devam etmi tir.Bkz. CEZAR, Mustafa; Sanatta Batıya Açılı! ve Osman Hamdi, C.II, s.390 ve ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.130. Harbiye’nin diğer resim öğretmeni Shranz’ın ise 1838 yılında Đstanbul’a yerle mi tir. Ancak ne zamana kadar Đstanbul’da ya adığı ya da Đstanbul’dayken mi öldüğü hakkında bilgi yoktur. Bkz. MAHĐR, Banu; a.g.m., s.26 51 Konu ile ilgili kaynaklarda aynı olaylar hakkında verilen tarihler genelde farklılık göstermektedir. Bu durum hicri ve rumi tarihlerin miladi tarihe çevirisi ile ilgilidir. Bu çalı mada benzer durumlarda tarihler 0eker Ahmet Pa a ile ilgili en eski iki yazı esas alınarak ve tarihler Türk Tarih Kurumunun tarih çeviri programı kullanılarak belirlenmi tir.. Ahmet Ali’nin Paris’e gidi yılı olarak farklı görü ler vardır. DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977, s.3, OZANOĞLU, G. Sönmez, a.g.m., s.14, ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.138, GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m, s.85’de 1861 yılı verilmektedir. HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34, YETĐK, Sami; a.g.e., s.77, ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; a.g.e., s.37’de ise 1862 yılı geçmektedir. BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s. 38 ve TOLLU, Cemal; a.g.e., s. 2’de ise 1864 yılında gittiği söylenmektedir. Paris’e gitmeden önce tablolar yapıp yapmadığı ya da yaptıysa bile onların nerede olduğu bilinmemektedir. Ancak bazı yazarlar52 Ahmet Ali’nin ilk resimlerini sadece Ahmet diye imzaladığını ve bu sebepten Đstanbul Resim Heykel Müzesi’ndeki Ahmet imzalı tabloların ona ait olabileceğini söylemektedirler. B. Paris Yılları (186161870) 1. Paris’te Resim Eğitimi (Mekteb6i Osmani, Gerome, Boulanger) Osmanlı Đmparatorluğu, batılıla ma sürecine girdiğinde öncelikle askeri sistemi düzenleme çabası içinde olmu tur. Modern bir ordu için modern subaylara gerek duyulmu tur. Ancak belirli bir temel olmadan yeni bir sisteme geçilmeye çalı ıldığı için eğitmen sıkıntısı çekilmi tir. Đlk ba larda bu sıkıntı yurtdı ından getirilen öğretmenler yardımıyla giderilmeye çalı ılmı tır. Yabancı öğretmenlerden sonra batılı anlamda eğitim verebilecek Türk gençleri yeti meye ba ladığında ise bu gençlerin de batıyı ve batılıları yakından görmeleri gerektiği gerçeği ortaya çıkmı tır. Batılı anlayı la eğitilmi Osmanlı gençlerinin, eğitimlerini daha ileri götürmeleri için yurtdı ındaki okullara gönderilmeleri ilk defa 1835 yılında gerçekle tirilmi tir. Önceleri Viyana, Berlin, Londra gibi merkezlere dağıtılan bu öğrenciler daha sonra 1860,1861 yılında Paris’te kurulan Mekteb,i Osmani’de bir araya getirilmi tir. Parasin Semtinde Viyola sokağında kiralanan bir bina kapısına Osmanlı tuğrası asılarak okul haline getirilmi ve müdür olarak Esat Bey atanmı tır.53 Genel olarak burada okutulacak gençler idadi öğrencilerinden seçilmi tir. Paris’teki yüksek okullarının derslerini takip edebilecek düzeyde olmayan bu öğrenciler, Fransa’daki orta öğretim okulları seviyesinde tutulan ve Fransız okullarının programı uygulanmaya çalı ılan Mekteb,i Osmani sayesinde kendi yurtlarında yapacakları idadi eğitimini burada tamamlayacak ve aynı zamanda 52 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977, s. 3 ve YILDIZ, Y; “0eker Ahmet Pa a”, Türk Ansiklopedisi, C.XXX, M.E.Basımevi, Ankara, 1981, s.246 53 Celal Esad Arseven’in babasıdır. Fransızca’yı iyi bir ekilde öğrenme imkanı bulacaklardı. Bununla beraber öğrenciler disiplin altına alınmaya da çalı ılıyordu. Okulun programı incelendiğinde; matematik, fizik, kimya, tarih, beden eğitimi ve Fransızca derslerinin yanında resm,i hatti, resm,i mücessem, menazır (perspektif) ve resm,i taklidi gibi resim sanatına yönelik derslerin de programda yer aldığı görülmektedir.54 Mekteb,i Osmani’nin öğretmenleri Fransızlardan seçilmi ti. Bu öğretmenler arasında Rolrobens adında bir de resim öğretmeni vardı.55 Paris’te Mekteb,i Osmani’de okuyan Ahmet Ali bir yandan da Ecole des Beaux,Arts’da Gerome ve Boulanger’in56 atölyelerinde resim eğitimi almaya ba lamı tır.57 Ahmet Ali ile aynı yıllarda Paris’te bulunan Süleyman Seyyid arasında bu ehirde ba layan bir anla mazlık olduğu bilinmektedir. Sebebi tam olarak bilinmeyen anla mazlık uzun yıllar devam etmi tir. 2. 1867 Paris Sergisi ve Abdülaziz 1867 yılında ilk defa bir Osmanlı Padi ahı Fransa’yı ziyaret etmi tir. Bu ziyaretin sebebi olarak da Abdülaziz’in 1867 Paris Milletlerarası Sergisini görmek ve 54 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.396 55 TERZĐ, Đhsan; a.g.t., s.113 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.396, BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.42 ve TANSUĞ, SEZER; a.g.e., s.366’da Rolrobens, Süleyman Seyyid’in Mekteb,i Osmani’de ki resim hocası olarak gösterilmektedir. Aynı dönemde okulda bulunan Ahmet Ali’de bu hocadan resim dersi almı olmalıdır. Ayrıca TOROS, Taha; “Süleyman Seyyid Bey”, Antik&Dekor, S.66, 2001 s.82’de Osmanlı ar iv kayıtlarına dayanılarak Mekteb,i Osmani’nin kurulu undan kapanı ına kadar çalı an Duber adında bir ressamdan bahsedilmektedir. 56 Jean Leon Gerome ve Gustave Boulanger akademik resim anlayı ına sahip ressamlardır ve oryantalist özellikleri ile bilinirler. Ayrıntılı bilgi için bkz. GÖREN, Ahmet Kamil; “Jean,Leon Gerome (1824,1904)”, Antik&Dekor, S.34, s.102,107, GÖREN, Ahmet Kamil; “Gustave Boulanger (1824,1888)”, Antik&Dekor, S.35, s.102,103 ve AKGERMAN, F. Gönül; 18506 1950 Arasında Türk Ressamların Paris’de Çalı!tıkları Atölyeler ve Hocaları, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 2001, s.129,130, 141,160 57 GÖREN, Ahmet Kamil; “Tıbbiye’den Ayrılıp Harbiye’ye Geçen ve Buradan Mezun Olan Ressam 0eker Ahmet Pa a (1841, 1907) ve Sanatta Betimlemeye Đli kin Bir Değerlendirme , Antik&Dekor, s. 85’de Çallı Ku ağı ressamlarının Paris’teki ” hocası olan Cormon’un Süleyman Seyyid ile aynı yıllarda Cabanel’in öğrencisi olduğu söylenmekte dolayısıyla onun Süleyman Seyyid ile yakından Gerome’un öğrencileri Osman Hamdi ve 0eker Ahmet Pa a ile de uzaktan tanı tıkları varsayılmaktadır. gezmek istemesi öne sürülmü tür.58 Đlki 1798 yılında Fransa tarafından düzenlenen uluslararası sergilerde amaç sanayide geli en üretime yeni pazarlar bulmak için ürünlerin tanıtılması olmu tur. Fransa ve Đngiltere’nin öncülüğünü yaptığı sergiler önceleri ticari ve sanayi amaçlar ta ısa da sonraları Avrupa ve Avrupa dı ı kültürlerin ileti im sağlamasında önemli bir rol oynamı tır. Osmanlı Đmparatorluğu da Tanzimat sonrası, sanayi ve tarımsal ürünlerini diğer ülkelere tanıtma ve ekonomik çözümler bulma arayı ı içine girmi , bu sebeple 1851 Londra Sergisi, 1855 Paris Evrensel Sergisi, 1862 Londra II. Uluslararası Sergisine katılmı ve 1863 yılında da Đstanbul’da bir sergi düzenlemi tir.59 Osmanlı Đmparatorluğunun katıldığı sergiler arasında en önemli olanı, 1867 Paris Uluslararası Sergisidir. Bu sergi hem diğerlerine nazaran daha görkemli olmu hem de Sultan Abdülaziz’in de katılımıyla Osmanlılar için ayrı bir önem kazanmı tır. 687.000 metre karelik bir alanı kaplayan sergi alanında 52.200 sergileyici katılmı tı ve 4.946 sergileyiciyle Osmanlı Đmparatorluğu 3. sıradaydı.60 Osmanlılar adına altmı dört kategoride tarım, sanayi, el sanatları ve güzel sanatlar örneklerinin yer verildiği sergide ilk kez mimari çizim, proje, yağlıboya resim, fotoğraf, ve yontuya özel bölüm ayrılmı ayrıca bilimsel çalı malar, doğal tarih koleksiyonları ve arkeoloji yine ilk kez bu sergide yer almı tır.61 Ahmet Ali de bu sergiye Sultan Abdülaziz’in karakalem bir portresi ile katılmı ve sultanın takdirini kazanmı tır.62 Osman Hamdi Bey bu sergiye 3 58 SĐLER, Abdurrahman; “1867 Paris Milletlerarası Sergisi ve Osmanlı Đmparatorluğu”, Türk Kültürü Dergisi, S.330, XVIII, s.622, dipnot 1 ve 2 59 Bu sergiler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. GERMANER, Semra; “Osmanlı Đmparatorluğu’nun Uluslararası Sergilere Katılımı ve Kültürel Sonuçları”, Tarih ve Toplum, S.95, 1991, s.33,40 60 GERMANER, Semra; a.g.m., s.36, dipnot 15 61 GERMANER, Semra; a.g.m., s. 36 62 Kaynaklarda bu konu hakkında yanlı veya eksik bilgiler mevcuttur. GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86’da Abdülaziz’in karakalem portresi ve birkaç ba ka eser ile Paris’te her yıl düzenlenen 1869 salon sergisine katıldığını belirtir. OZANOĞLU, yağlıboya resim ile katılmı tır.63 Süleyman Seyyid ise sergide yer almamı ancak Abdülaziz onu Versailles Sarayı kar ısında çalı ırken görmü bundan memnun olmu tur.64 Ahmet Ali’nin, 1869 ve 1870 yıllarında da Paris salon sergilerine katıldığı ve bu arada Đstanbul’a da bir çok resim gönderdiğinden bahsedilmektedir.65 Paris’te kaldığı süre içerisinde eğitiminde ba arı gösteren ressam, diplomasını almı ve ardından okul yönetimi tarafından 3 aylığına Roma’ya gönderilmi tir.66 Đtalya’dan Sönmez G; a.g.m.,s. 14’de 1867 sergisinde 0eker Ahmet Pa a’ya ait karakalem Abdülaziz portresi ve ba ka bazı resimler olduğunu ileri sürer. DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4’de portrenin 1869 salon sergisinde te hir edildiği belirtir. BOYAR, S. Pertev; a.g..e., s.38’de karakalem Abdülaziz portresi ve bazı resimler ile 1870 salon sergisine katıldığını söyler. Konu hakkında doğru bilgiler ise u kaynaklarda verilmi tir: GÜVEMLĐ, Zahir; a.g.m., s.41 HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34’de 1867 sergisine tek Abdülaziz’in karakalem portresi ile katıldığını söyler. GERMANER, Semra; a.g.m., s. 36’da serginin Osmanlı pavyonunun müdürü Selahaddin Bey’in yazdığı (Selahaddin Bey; La Turquie a l’exposition universelle de 1867, Paris, 1867) adlı kitabına dayanarak sergiye Abdülaziz’in karakalem portresi ile katıldığını belirtilir. Ancak, PAMUKCĐYAN, Kevork; “1867 Paris Sergisine Katılan Osmanlı Sanatkarları”, Tarih ve Toplum, S.105, 1992, s. 36’da ise 1867 sergisi hakkında Paris’te yayınlanmı ama tarihsiz bir kataloğa (Exposition Universelle de 1867 a Paris6Catalogue general publie par la Commission Imperial6Oeuvres d’Art) dayanılarak 0eker Ahmet Pa a’nın Abdülaziz portresi yağlıboya eserler içinde gösterilmi tir. 63 PAMUKCĐYAN, Kevork; a.g.m., s.36 64 CEZAR, Mustafa; “Süleyman Seyyit Bey”, Türkiyemiz, S.15, 0ubat, 1975, s.15 65 BERK, Nurullah; a.g.e., s. 94, GÜVEMLĐ, Zahir; “0eker Ahmet Pa a”, Türkiyemiz, S.16, s.41 ve TOLLU, Cemal; a.g.e., s.2. GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m, s. 86’da salon sergilerinden sadece 1869 yılındakine katıldığı belirtilmektedir. BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.38’de karakalem Abdülaziz portresi ve bazı resimler ile 1870 salon sergisine katıldığı söylenir. DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e, s.4’de ise 1869 yılında salon sergisinde yer aldığı söylenirken, Abdülaziz’in karakalem portresinin de bu sergide te hir edildiği belirtilir. Aynı makalede bir yanlı lık yapılarak ressamın 1870’de Paris uluslar arası sergisine katıldığı da söylenmektedir ki benzer bir ifade ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.139’da geçmektedir. 66 DÜRRÜOĞLU, a.g.e., s.4, OZANOĞLU, Sönmez G; a.g.m.,s. 14’de ve GÜVEMLĐ, Zahir; a.g.m., 41’de Roma’ya gittiği söylenmektedir. Adı geçen son kaynakta bu yolculuğa Osmanlı Devleti tarafından izin verildiği vurgulanmaktadır. ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.139, GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86, BERK, Nurullah; a.g.e., s. 94’de ise Đtalya’ya gönderildiği belirtilir. Kaynaklara göre Roma ödülü okul tarafından verilmi tir. Ancak kesin bir ifade olmadığından okulun Mekteb,i Osmani veya Ecole des Beaux,Arts mı olduğu anla ılamamaktadır. Ecole des Beaux,Arts’da zorlu bir yarı ma sonucu Roma Ödülü veriliyordu ve her yıl yapılan yarı mayı kazananlar Roma’da Medici Evi’nde üç ile be yıl arasında çalı ma yapma ansına sahip oluyorlardı. Kaynaklarda 0eker Ahmet Pa a’nın resimlerinin te hiri sebebiyle aldığı belirtilen Roma ödülü Ecole des Beaux,Arts’ın ödülü ile tam örtü memektedir. Ecole des Beaux,Arts’ın Roma ödülü ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. AKGERMAN, F. Gönül; a.g.t., s. 39,43 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4’de 0eker Ahmet Pa a’nın Đtalya’dan sonra Romanya’ya gönderildiği söylenmektedir. BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.38’de ise sadece Romanya’ya gittiği belirtilmektedir. Elde kesin veriler olmamasına rağmen o yıllarda Pa anın Romanya’ya gitmesi çok mantıklı görünmemektedir. tekrar Paris’e geri gelmi olan Ahmet Ali, 1870 Fransa,Prusya Sava ı’nın yarattığı bunalım üzerine 1871 yılında arkada ları ile beraber Đstanbul’a dönmü tür.67 C. Sergiler Sürecinde eker Ahmet Pa!a Ahmet Ali yurda dönünce ilk görevi, yüzba ılık rütbesi ile Tıbbiye mektebinde resim öğretmenliği olmu tur. Süleyman Seyyid hakkındaki bazı kaynaklarda68 Harbiye’nin resim öğretmeni Abraham Bey’in ölümü üzerine bu göreve Süleyman Seyyid ile birlikte atandıkları söylense de 0eker Ahmet Pa a hakkındaki kaynaklarda bundan bahsedilmez.69 Onun biyografilerinde bu konudaki genel bilgi yurda döndüğünde Tıbbiye’de resim öğretmenliği ve sarayda yaverlik yaptığı yolundadır. Ayrıca Beyazıt, Zeyrek, Kaptan Đbrahim Pa a mekteplerinde ve Sultanahmet’teki sanayi mektebinde resim öğretmenliği yapmı ve yabancı dil dersleri vermi tir. 1. eker Ahmet Pa!a’nın Düzenlediği Türkiye’deki ilk Resim Sergileri (1873 ve 1875) Yurda döndükten bir süre sonra Ahmet Ali, çağda Türk resim sanatı için önemli bir geli me olan Đstanbul’da resim sergisi düzenleme i ine giri mi tir. Daha 67 Kaynaklarda 0eker Ahmet Pa a’nın yurda dönü tarihi konusunda da çeli kiler vardır. HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34’de 1869. ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.139, ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; a.g.e.,s.37 YETĐK, Sami; a.g.e., s.77 ve ÜREN, E ref; “0eker Ahmet Pa a”, Ülkü, S.21 1942, s. 14’de 1870. BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.38 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4 OZANOĞLU, Sönmez G; a.g.m., s.14, TOLLU, Cemal; a.g.e., s.2 ve GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86’da ise 1871 tarihi verilmektedir. 68 TOROS, Taha; a.g.m., s.83, YETĐK, Sami; a.g.e., s.61, BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.42 ve ÜREN, E ref; “Ressam Süleyman Seyyit”, Ülkü, 1 Haziran 1943, C.IV., S.41, s.6,7. Taha Toros’a göre Abraham Bey boya takımlarını Süleyman Seyyid’e bırakarak yerine onun geçmesini istemi tir. Süleyman Seyyid bu görevi bıraktıktan sonra Kuleli Askeri Đdadisi’ne geçmi tir. 69 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4 ve GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86’da 0eker Ahmet Pa a Tıbbiye’de öğretmenken Süleyman Seyyid’in de Harbiye’de öğretmen olduğu söylenmekte. Ancak Süleyman Seyyid’in aralarındaki anla mazlıktan dolayı bu görevi bıraktığı belirtilmektedir. Đkisi ayrı okullarda görevli iken Süleyman Seyyid’in hangi artlar altında görevini bıraktığı bilinmemektedir. önce bazı resim sergileri yapılmı olsa da bu sergi diğerlerinden daha ciddi ve daha gerçekçi bir giri imdir.70 Sergi 1873 yılında gerçekle mi olsa da hazırlıkların çok daha önceden ba lamı olduğu dönemin gazetelerinde çıkan yazılardan anla ılmaktadır. Konu hakkındaki en eski haber, 19 Haziran 1871 tarihli Hakayik,ül Vekayi gazetesinde yer almı tır ve Đstanbul’da Ahmed Ali, Ali ve Limoncu Efendi adlı ki ilerin bir sergi açmak için giri imde bulunduklarından bahsetmektedir.71 Yazıda bu ki ilerin görevleri ve ki ilikleri hakkında da bilgi verilmi tir. Ancak daha sonraki haberlerde sadece Ahmed Ali’nin adı geçmektedir. Diğer iki ahıs sergi i inden ayrılmı olmalıdır. Nitekim sergiden bir gün önce La Turquie gazetesinde çıkan yazıda;72 “Bu serginin hazırlanması ve ba arısı için didinmi olan Sanat Okulu Resim Öğretmeni Ahmed Efendi’ye en samimi tebriklerimizi sunmak borcumuzdur” denmesi sergiyi Ahmed Ali’nin tek ba ına düzenlendiğine bir kanıt olu turmaktadır. Sergiyi tek ba ına düzenlemi olsa da ilgi çekebilmek ve bu tür bir Avrupai hareketi muhafazakar kimselerin tepkisinden koruyabilmek için Sadrazam Ahmed Rü dü Pa a ve Maarif Nazırı Kemal Pa a’nın himayelerine gerek duyulmu ve çıkan bir haberde bu ki ilerin destekleri vurgulanmı tır.73 Sergi hakkında çıkan ilk haberden epey sonra 1873 yılının 0ubat ayında sergi hakkında ilanlar da yayınlanmaya ba lamı tır. Hakayik,ül Vekayi ve Basiret gazetelerine verilen ilan öyledir: “San’at,ı ressamiyetin sınaiyyece derkar olan lüzumu hasebile; bu san’atı ilerletmek için, her sene Avrupa’da müteaddit resim sergileri kü ad olunmakta bulunduğundan; bunun Deraliye’de dahi ne r ve icrası için, Sultanahmed Meydanı’nda kain Mekteb,i Sanayi’nin resim hocası kolağası fütuvvetlu Ahmed Efendi, Mekteb,i mezkur salonunda resim sergisi ittihaz olunmak üzere bir mahal intihab etmi ve sergi,i mezkura bazı ressam efendilerin dahi kendi eserleri olarak 70 0eker Ahmet Pa a’nın sergilerinden önceki sergi etkinlikleri hakkındaki ayrıntılı bilgi için bkz. sayfa 16 71 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.426 72 Aynı yerde 73 Aynı yerde mevcudları olan resimlerini vaz’ eylemeleri me’mul bulunmu idüğünden, ol vechile resim vaz’ına rağbet eden ressam efendiler, resimlerini beher salı ve çar amba günleri mektebe gönderdikleri halde mumaileyh tarafından kabul ve sergininvakt,ıkü adıdahiileridebeyanolunacağıilankılınır.”74 Bu ilandan hazırlıkların ilerlediği ancak daha tarihin belli olmadığı anla ılmaktadır. Bundan sonra daha geni çapta devam eden ilanlara bakılırsa Ahmed Ali, sergi ve resim sanatı üzerine ilgi uyandırmaya çalı maktadır. Bunun için de sergide daha fazla eser te hir etmeye çalı makta ve ressamların ilgisini çekmek için cezbedici açıklamalar koymaktadır. Ancak bu süreçte açılı tarihi henüz belirginle memi tir: “San’at,ı ressamiyetin sınaiyyece derkar olan lüzumu hasebile; bu san’atı ilerletmek için, her sene Avrupa’da müteaddit resim sergileri kü ad olunmakta bulunduğundan; bunun Deraliye’de dahi ne r ve icrası için, Sultanahmed Meydanı’nda kain Mekteb,i Sanayi’nin resim hocası kolağası fütuvvetlu Ahmed Efendi, Mekteb,i mezkur salonunda resim sergisi ittihaz olunmak üzere bir mahal intihab etmi ve sergi,i mezkura bazı ressam efendilerin dahi kendi eserleri olarak mevcudları olan resimlerini vaz’ eylemeleri me’mul bulunmu idüğünden, ol vechile resim vaz’ına rağbet eden ressam efendiler, resimlerini beher salı ve çar amba günleri mektebe gönderdikleri halde mumaileyh tarafından kabul ve bu resimlerden, zuhur edecek taliblerine satılacak olanların bahası eshabına ita olunarak, serginin hitamı müddetine kadar satılmayan resimler dahi eshabına red ve iade kılınacak, ve mumaileyhimin bu resimler için bilahara kaç guna ücret ve getirdikleri resimlerin bahasını istemeye hakları olmayacağı gibi, getirib götürme mesarifi dahi kendilerine aid bulunacak ve serginin vakt,ı kü adı dahi ileride beyan olunacak olmağlailanaibtidarkılındı.”75 Son olarak serginin ba lamasından iki gün önce ba layan ve açılı tan bir hafta sonraya kadar devem eden gazete ilanlarında da hiçbir ifade deği ikliği olmaz. Bu son ilanlarda ilk ikisinden farklı olarak serginin Rumi Nisan’ın 15. Pazar günü 74 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.426,427 75 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.427,428 açılacağı, erkek ve kadınların kırk para, çocukların yirmi para giri ücreti ödeyeceği belirtilmektedir.76 Sergiden elde edilen gelir, sanat okuluna bırakılacaktır. Belki de yine sergiye olan ilgiyi arttırmak için verilmi bu karar Hakayik,ül Vekayi adlı gazetenin 1 Nisan 1873 tarihli sayısında bir haberde belirtilmi tir.77 Gazetelerde çıkan ilk haberden yakla ık 1 sene 10 ay kadar sonra ve uzun çalı maların ardından sergi, 27 Nisan 1873 (15 Nisan 1289) Pazar günü Sanat Okulu’nun bir salonunda açılmı tır.78 Açılı hakkında yine gazetelerde küçük haberler çıkmı tır. Bu haberlere göre açılı a bazı bakanlar, yüksek dereceli memurlar ve Kont Vogue katılmı tır.79 Haberlerde adları geçmese de sergiye eser veren bazı sanatçıların da açılı a katılmı olması muhtemeldir.80 Açılı a katılmamı olsalar da bir iki gün sonra Sadrazam, Hariciye Nazırı (Dı Đ leri Bakanı) ve bazı yüksek dereceli memurlar da sergiyi ziyaret etmi tir.81 Onların arkasından Ordu Mü iri ve 0ehzade Yusuf Đzzettin’de sergiyi gezmi tir.82 Bu önemli ahsiyetlerin yanında halktan da pek çok ki inin gezdiği dü ünülebilecek sergi büyük bir ilgi toplamı tır. Gazetelerde serginin faydası ve sergilenen eserler hakkında yazılar yayınlanmı tır.83 Olu an olumlu hava ileride Đstanbul’da bir güzel sanatlar okulu açılacağı hakkında haberlere bile sebep olmu tur.84 76 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.428 77 Aynı yerde 78 Aynı yerde 79 Aynı yerde 80 Aynı yerde 81 Aynı yerde 82 Aynı yerde 83 Aynı yerde dipnot 6,7 84 Aynı yerde Sergide yer alan eserlerle ilgili ancak o günlerin gazetelerinde yayınlanan haberlerden bilgi alınabilmektedir. Ancak dönemin Türk gazetecileri içinde sanat eserleri ile ilgilenen pek olmadığı için yabancı gazetelerin yazılarında sanat eserleri hakkında daha çok ayrıntı verilmi tir. Bununla beraber yabancı gazetelerin de yabancı ve gayrimüslim sanatçılar üzerinde daha çok durdukları görülmektedir. Yine de az çok resim kültürüne sahip yabancı yazarların görü lerinin Türk yazarlara nazaran daha geçerli olacağı da kesindir.85 Đstanbul’da Fransızca yayınlanan La Turquie gazetesinde çıkan bir haberde sergi hakkında öyle denmektedir: “Bir kaç ürkek taslak yanında, gerçekten dikkate değer eserlerin bir araya toplandığıbusergi (....) Gerçi tablo ve desenlerin sayısı henüz kabarık değilse de, bir yeni te ebbüsün kar ıla tığı zorlukların hesaba katılması gerekir. Zira bu sergi bir ilk te ebbüstür. Durum ne olursa olsun, sanatçıların gayret ve rekabet duygularını tahrikten geri kalmıyacak ve onların da te hirinden ho lanacakları böyle bir tanıtma hareketini bu eserlere tanımak mükemmel bir fikirdir. Ümit ederiz ki, gelecek yıl birkaç madalya,bucömertgayretlerimükafatlandırmayayetecektir.” 86 Ardından sergideki yağlıboya eserler üzerinde durulmakta ve ilk önce Mösyö ve Madam Guillemet’den bahsedilmekte, M. Hayette, Sait Efendi, Mesut Bey’in eserleri birkaç cümle ile tanıtıldıktan sonra Ahmed Efendi’den bahsedilmekte, ondan sonra da M. Polombo, M. Moretti, M. Telemaque ve Hüsnü Bey’in oğlu Ali Bey’in sergiye katıldıklarına dair açıklayıcı bir cümle gelmektedir. Daha sonra suluboya ve karakalem eserlere geçilmektedir.87 85 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.429 86 Aynı yerde 87 Aynı yerde Ahmet Ali Efendinin koyunları güden bir kadın çoban, Breton’un küçük tuvallerini anımsatan tatlı tonda bir tablo, grup zamanı bir orman meydancığı vs. eklinde birkaç eseri tanıtılmakta ve hakkında unlar söylenmektedir: “Bu serginin ba organizatörü olup bütün ihtimamını sergiye hasretmi bulunan ve bu vesile ile kendisine takdir borçlu olduğumuz Ahmed Efendi, ahsiyetiyle mütenasip on be tablo göndermi ki, bunlardan bir kaçı cidden çok güzeltuvaller” 88 Yazıda anlatıma, M. Guillemet ile devam eden yazar onu çok tutulan ve kabiliyetli bir sanatçı olarak tanıtır. M. Guillemet’in bu sergide sultanı ayakta gösteren oldukça ahane bir portre ile dikkat çektiğini söyler ve bundan ba ka iki güzel portre, elinde tepsi ta ıyan bir zenci kadın ve dört natürmortu daha olduğunu belirtir. M. Guillemet’in e i, madam H. Guillemet’de sergiye pastel ile yaptığı bir çocuk ba ı portresi ile katılmı tır.89 Yazının devamında sergiye eser veren diğer sanatçılar hakkında bilgiler verilmektedir. Bunlardan Kurmay Yarbay Mesut Bey sergiye biri 0ehzade Yusuf Đzzettin Efendi’nin mükemmel bir portresi olmak üzere üç portre ve üç deniz manzarası ile katılmı tır. Yazar portrelerden bir ba ı Watteu tarzı, bir natürmortunu da hayranlık verici olarak nitelemi tir.90 Askeri idadi öğretmeni Sait Bey, sergiye hem yağlıboya hem de suluboya eserler ile katılmı tır.91 M. Hayette’nin eserleri içerisinde yatan bir çıplak modele dikkat çekilmi tir. M. Polombo’nun bir ı ık oyunu, M. Moretti ve M. Telemaque’nin deniz konulu 88 Aynı yerde 89 Aynı yerde 90 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.430 91 Aynı yerde tabloları, Hüsnü Bey’in oğlu Ali Bey’in bir natürmortu sergide yer alan diğer eserlerdir.92 Suluboya ve karakalem eserler arasında ilk olarak mimar Bourmance’ye yer verilmi tir. Bourmance oldukça övüldükten sonra Port Sait Camii, Boğazda Yalı, Hamam gibi eserlerine dikkate çekilmi tir.93 Naim Bey, ahır içini gösteren ünlü bir tabloyu karakalem ile tam bir ekilde kopya ederek, M. Acquaroni karakalem iki portre, Madmazel V. de Stozemberg iki portre ve Yusuf Bahaddin Efendi kur unkalem ile yapılmı küçük bir resim ile serginin diğer katılımcıları olmu lardır. Yazıda son olarak Sanat Okulu, Tıbbiye ve Galatasaray Sultanisi öğrencilerinin yaptıkları resimlerden bahsedilmektedir. Burada çocuk sayılacak ya taki öğrencilerin resimlerinin de sergilenmesi hem sergiye ilgiyi arttırmak hem de öğrencilere resim kültürü kazandırmak amacı gütmü olmalıdır. Ya ları 10 ile 12 arasında deği en Sanat Okulu öğrencileri 5 karakalem, Tıbbiye öğrencileri ise bir çok resim yollamı tır. Galatasaray Sultanisi öğrencilerinin yolladığı resimler ise öğretmenleri M. Hayette tarafından seçilmi tir.94 Yazının sonunda sultan hazretlerini gösteren bir mozaiğe dikkat çekilmekte ve sanatçısı belli olmayan mozaik ayrı bir yazıda ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.95 Üzerine yazılan yazıdan da anla ılacağı gibi sergi olumlu etkiler bırakmı ve bazı kıpırdanmalara sebep olmu tur. Sergi devam ederken yine La Turquie gazetesinde yayımlanan bir makale buna güzel bir örnek te kil etmektedir. Türk kültürünü tanıyan bir yabancı tarafından kaleme alındığı dü ünülebilecek bu makale o dönemde oldukça ilgi çekmi olmalıdır. Makale, 92 Aynı yerde 93 Aynı yerde 94 Aynı yerde 95 Aynı yerde Ahmed Ali’nin düzenlediği serginin uyandırdığı ilgi ve ba arının o zaman ki yansımalarını göstermesinin yanında ilerisi için ilgililere bazı tavsiye ve istekler iletmesi bakımından da önemlidir. Bu yazının ana fikrini belirten önemli kısımlar öyledir: “ Sanat Okulu’nun bir salonunda açılmı olan tablo ve resim sergisinden daha önce bahsetmi ve burada eserleriyle boy gösteren sanatçılara birkaç satır hasretmi tik. Bu gün bu konuya avdet ediyorsak, bu avdet tenkidi açıdan ve eser te hir edenlerin değerlerinin u veya bu olduğu meselesi ile uğra mak için değil, sadece pratik ve faydacı açıdan Türkiye’nin sanat alanındaki geli mesinde bu sergilerinsağladıklarıfaydayıbelirtmekiçinolacaktır. Mümtaz bir milletin henüz muntazaman müessesele mi güzel sanatlar sergilerine sahip olmadığını görmek, bizim için aslında sürprizdir. Oysa ki her millet sanatveresimalanındadahabüyükbirba arıyıeldeetmekzorundadır. Onda eksik olan renk duygusu mudur? Muhakkak ki hayır. Bir bakıma, diğer milletlerden geride kalmadan Doğulular yol gösterici ve üstad idiler. O ahenkli veparlakrenklikuma lar,halılar,ipeklilerbununzariförneklerideğilmidir? Göze hitab eden ve bazı özel ihtiyaçlara cevap vermesi gereken bir sanatın temeli olan kompozisyona gelince: Yaratma gücünün Doğu sanatçılarının noksan bir yanı olduğunu sanmıyoruz. Nitekim imparatorluk toprakları içindeki nice yazı sanatı harikaları, ifa kolaylıklarının, resme kabiliyetin orada ne kadar yaygın olduğunugösterir. O halde bizde eksik olan nedir? Bu Allah vergisi kabiliyetlerden, doğru bir formverenkduyu uileiyice mücehhez buyaratmagücündenistifadeetmekiçinne lazımdır? Aslında kat’i ve mantıki bir istikamet eksik. Kendi haline terkedilmi olan kabiliyetler hiç bir fayda sağlamadan kaybolup giderler. Hatta çoğunlukla, ona yüksek derecede sahip olanlar tarafından dahi bilinmeyen kabiliyetler... Bunlarda noksan olan sadece gayretin desteklediği bir miktar kültürdür. Nitekim bu, insan zekasınınengüçlüyaylarındanbiridir.” (...) Artık Türkiye, çekingen tarzda ayak koyduğu bu yola kararlı bir ekilde girmelidir. 0unu iyi bilsin ki, bu kendi menfaatinedir. Yönü tamamen gösterilmi olanbuyoldaher eyihalledecekolançalı madır.Aslasessizcegeçemiyeceğimizbu genel dü ünceden sonra, bir kaç pratik nasihat ilave edeceğiz ki, bunlara dikkatin çevrilmesindefaydavardır. (...) Çok kısa bir program dahilinde özetliyeceğimiz a ağıdaki birkaç fikri, bu espriilevebuamacavarmakiçinuygulamakisterdik: 1,Her yılın 1 Mayıs’ında bir güzel sanatlar (resim, mimarlık, heykeltar lık, gravürvedesen)sergisiaçılmalı.Busergibirveyaikiaysürmeli. 2,Eserleri sergilenmi sanatçılardan layık olanlara madalya ve mansiyonlardan meydana gelen mükafatlar vermekle görevli ve onlar için tarafsızlık garantisinitemsiledecekbirjüritayinedilmelidir. 3,Önemlerinden dolayı sahiplerine özel lütuflar hakettirebilecek eserler devletçe satın alınmalı ve halk müzesine konulmak üzere kabul edilmelidir. Böylece o türlü eserleri meydana getirmek üzere harcanmı olan emekler kar ılanıp garantilenmi olacaktır. Veyahut böyle eserler, hükümetin özel bir okulda yeti tirmesi gereken genç sanatçılara ve öğrencilere model olarak gösterilmelidir. Esasenbirgünhükümetinhayırhahdikkatinibufikreçekeceğiz. Bize öyle görünüyor ki, i te bu çok basit tedbirleri almak ve sanatçıları tatmin edecek bir yönetmeliğe bağlamak hükümete dü mektedir. Bu yolda ba arı muhakkaktır. Türkiye’nin bu müesseseden elde edeceği avantajlar münaka a edilemez. Hükümet,i 0ahanenin bu yola kararlı bir ekilde girmekte asla tereddüt etmeyeceğindeneminiz.”96 Ahmet Ali’nin ilk sergisinin uyandırdığı ilgi mutlak suretle ona bir yenisi için güven ve cesaret vermi olmalıdır. Bunun bir göstergesidir ki ilkinden hemen bir sene sonra yeni bir sergi daha düzenlemek için çalı malara ba lamı tır. 96 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.430,431 Sergiden bir sene önce 0ark gazetesinde verilen küçük bir ilanda ikinci serginin 1874 yılı Aralık ayında açılacağı haberi verilmektedir.97 Bu kez sergiyi duyurmak için verilen ilanlar ilk sergide olduğu kadar çok değildir. Belki bir öncekine büyük ilgi göstermesi belki de Fransızca yayınlanmasından dolayı yabancı sanatçı ve izleyicilerin dikkatini daha fazla çekeceğinden sergi ilanları La Turquie gazetesine verilmi tir. Bu gazetede verilen ‘1874’de Güzel Sanatlar Sergisi’ ba lıklı ilan öyledir: “Önümüzdeki1aralıktaikinciresim,heykelvemimarlıksergisiaçılacaktır. Hatırlanacağı üzere geçensene Đstanbul’da Sanat Okulu’nun bir galerisinde açılan bu sergi, gerçekten kıymetli, fakat sayıları oldukça az eserleri bir araya toplamı tı. Eserlerin azlığı, Ahmet Efendi’nin önayak olduğu bu te ebbüsün yeni bir hareketolmasındanilerigelmekteydi. Ümit ederiz ki, bu sene altı ay öncesinden haberdar edilen Đstanbul sanatçıları, eserlerini yıllık sergiye göndermek için hazırlanma zamanı bulacaklar ve ressamlar, heykeltıra lar ve mimarlar, amacı Türkiye’de güzel sanatlar zevk ve kültürünü geli tirmek olan yeni bir müesseseye yardımlarını ula tırmakta acele edeceklerdir.”98 Aralık ayının ba ında yapılması planlanan sergi, Kasım ayının son günlerinde çıkan bir ilan ile ertelenmi tir. Sergi müdürü Ahmed imzası ile çıkan ilanda serginin 1875 Mayısı’nın birinci gününe ertelendiği ve bu ertelemenin ressam, heykeltıra , mimar ve gravürcülerin daha iyi hazırlanmaları ve daha çok eser vermeleri için bir fırsat olacağı ayrıca mevsimden dolayı izleyicilerin de memnun kalacağı belirtilmi tir.99 97 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.431 98 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.431,432 99 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.432 Sergi 1 Mayıs 1875’te de açılamamı ve yine gazetelere ilanlar verilerek erteleme bildirilmi tir. Đlki 11 Mayıs 1875 yılında yayınlanan ve Sergi müdürü Ahmed imzası ile çıkan bir grup ilanda ertelemeye hükümetin Darülfünun binasının bir salonunu sergi için tahsis etmesi sebep gösterilmi ve serginin 1 Temmuz 1875’da açılacağı duyurulmu tur. Ayrıca ilanda sanatçıların eserlerini 1,20 Haziran tarihlerinde serginin olacağı yere teslim etmeleri ve bu eserleri bir komisyonun teslim alacağı bildirilmektedir.100 Đki ertelemeden sonra Đkinci Resim Sergisi 1 Temmuz 1875 tarihinde açılmı tır. Bu sergi hakkında basında ilki kadar haber olmasa da en az onun kadar ilgi çektiği tahmin edilmektedir.101 Darülfünun binasının kullanıma verilmesi bir yana yine gazetede çıkan bir yazıda102 padi ahın sergi ile çok ilgilendiği, bazı resimleri saraya götürüp incelediği ve sanatçılara mükafat vermeyi vaat ettiğinin yazılması devletinde konuya olan yakla ımını ortaya koymaktadır. Bu sergide de ilkinde olduğu gibi giri ücretli olmu tur. Geliri Sanat Okulu’na kalmak üzere çocuklardan bir kuru büyüklerden iki kuru alınmı tır.103 Bu sergi hakkında La Turquie gazetesinde çıkan iki yazı sayesinde bilgi edinilmektedir.104 Oldukça uzun süren bu yazılarda sanatçılar, eserleri, serginin genel durumu ve güzel sanatlar ele alınmı tır. Sergiye 5’i Türk olmak üzere toplam 30 ki i katılmı tır. Bu be Türk; Ahmed Ali, Ahmed Bedri, Halil (Pa a), Osman Hamdi ve Nuri Bey’dir. Sanatçıların kimlikleri 100 Aynı yerde 101 Aynı yerde 102 Aynı yerde 103 Aynı yerde 104 Aynı yerde hakkında bilgi olmadığından Köçeoğlu dı ındaki sanatçılardan hangilerinin gayrimüslim Osmanlı sanatçısı oldukları tespit edilememi tir.105 Ancak adı geçen birkaç sanatçının daha önceki bazı sergilere katıldıkları bilinmektedir. Sergiye katılan yabancılar unlardır106: Mösyö Abraham, M. Acquaroni, M. Andreadis, M. Aurely, M. Bimonelli, M. Boerio, M. Bourmance, M. Durand, M. Hayette, M. Jerichau, M. Köçeoğlu, M. Montani, M. Montrichad, M. Moretti, M. Pascutti, M. Penel, M. Penso, M. Remy, M. Rossi de Guistiniani, M. Rupin, M. Sakayan, Madmazel Serpasian, M. Telemaque ve M. Veisin. Đsimleri sayılan sanatçılardan büyük kısmı yağlıboya, suluboya veya karakalem resimleri ile sergiye katılmı , bazıları resim yanında büst ya da mimari proje de sergilemi tir. Bazıları ise yalnızca mimari proje ya da büst sergilemi tir.107 Düzenlenen ikinci sergi olsa da yerli ya da yabancı bu kadar çok sanatçının sergiye katılması oldukça önemli bir geli medir. Bunun yanında sergiyi anlatan yazıda bazı olumsuzluklardan dolayı bir çok sanatçının da sergiye katılamadıklarının vurgulanması bu sayının daha da fazla olması gerektiğini göstermektedir.108 Sergiyi anlatan yazıda sanatçılar incitilmemek için alfabetik sıraya göre ele alınmı lardır. Ancak yazar güzel eserlerin üzerinde durarak onların haklarını da verdiklerini söylemektedir. M. Hayette, M. Jerichau ve M. Köçeoğlu en fazla yer ayrılan sanatçılardır.109 Ancak burada bütün sanatçılar yerine sadece Türk sanatçılar hakkındaki satırlara yer vermek Türk sanatçılarını tanımak ve konuyu dağıtmamak açısından daha faydalı olacaktır. “Ahmed Ali: Serginin organizatörü Ahmed Bey bizzat kendisi yedi tane büyük tuval te hir ederek meslekda larına iyi bir örnek vermi oldu. Sultan 105 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.433 106 Aynı yerde 107 Aynı yerde 108 Aynı yerde 109 Aynı yerde Mahmud, Winterhalter’in bir tablosundan kopye, meyva ve çiçeklerden meydana gelen bir tablo, Sabah Vakti, oldukça doğru tonda bir eskiz, Bilhassa gökyüzü iyi ifade edilmi . Aynı sanatçıdan saymaya devam edelim: Irmak Geçidi (Boulanger’den), Araplarla ilgili bir konu, Küçüksu’dan manzara, Alemdağ ormanındanbirgörünü . Ahmed Bedri: Muharebe (Masson’un bir tablosundan kopye). Gönderilen kopyeler hakkındaki fikirlerimizi ifade etmek için fırsattan faydalanalım. Bir sanatçının kendi tuvalini kompoze etme dı ında, ho una giden bir konuyu i lemesini tamamen tabii buluyoruz. Fakat, öyle durumlarda bize öyle geliyor ki, üzerine te hir edenin adı ve sunulan konunun yazıldığı kartonda, bu konunun u veya bu sanatçıdanalınmı olduğunundazikredilmesigerekir. Halil Bey: Đsviçre manzarası ve Yalakta inekler. Bu iki tablo desen bakımındanoldukçaiyi.Fakatrenkbirazdonukveifadurumubirazçekingen. HamdiBey:Dikkatlebakılmayadeğerüçtablogöndermi . Bir kadın ba ı, güzel renkte, epeyce ustalıkla nakledilmi ve kudretli etkiyi haciz bir etüd. Her kö esinde güne li bir manzara bulunan Bağdat’tan görünümler. Bu iki tuval iyi kompoze edilmi ve iyi boyanmı ; çok iyi bir yollama. Söylemi olduğumuzgibikadınba ıçokgüzelveonunlabirliktebulunanikimanzaradagayet sağlamcaboyanmı . Nuri Bey: Üç tane denize ait resim. Bunlardan biri grimsi ve donuk bir tonda,diğerikisitamamendeği ikbirtarzdai lenmi .”110 Sergi hakkında çıkan yazılarda sergi hazırlıklarından, Ahmed Ali’nin gayretlerinden bahsedilmekte ve dönemin sanatçılarının çalı ma ekilleri anlatılırken bunlarla ilgili bazı fikirler de öne sürülmektedir. Đlk sergiyi ailelerin ilgisini çeken, 110 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.433,434 çerçevelenmi çocuk resimleri ile dolu bir kolej misafir odasına benzeterek ele tiren yazar ikinci sergi için öyle demektedir: “Bu yıl büyük ilerleme var. Eser te hir edenlerin sayısı artmı tır. Deği ik değerlerdeki esreler, gerçi büyük takdirler haketmiyorsa da, orada iyi renklendirilmi bir çok tuval, takdirden azade olmayan birkaç heykelcik ve birkaç madalyon ve nihayetsahiplerininetüdlerinei aretolanmimariçalı malarvar. Sonuç olarak, halk Üniversiteye ziyarete gidebilir ve gitmelidir de. Halkın orada eserlere ilgi göstererek tatlı dakikalar geçireceği a ikardır. Eser sahiplerinin haketmi olduğucesaretlendirmeyisanatçılaravermekhalkınbirçe itgörevidir. Đstanbul’da hangi artlar altında güzel sanatların tohumlarını ekebilmenin mümkün olacağına biraz ilerde yeniden temas edeceğiz. Đstanbul öyle bir yer ki, orada ilham kaynaklarının hiç birisi eksik değil. Fakat kendi haline bırakılmı sanatçı için,sanatıicraimkanları,aydınlatıcıöğütlerveçalı makolaylıklarıyok. Üç saat boyunca incelemi olduğumuz eserleri burada gözden geçirmeye ba lamadan önce bu sergilerin tertipçisi olan Ahmed bey’e haketmi olduğu borcumuzu ödememiz gerekir. Majestelerinin bu yaverinin bitip tükenmez gayreti iledir ki sanatçılar çalı malarını halkın takdirine sunabilmi lerdir. Geçen yıl bu salonun organizasyonu için ortaya çıkan her çe it zorluğa rağmen Ahmed Bey asla bıkmadı, Türkiye’de güzel sanatlar zevkini yerle tirmek istedi. O muhakkak ba aracaktır. Bu yılki sonuç 1873’te varılmı olandan mukayese edilemeyecek kadar üstündür.Buba arıAhmedBey’icesaretlendirmelidir.Ve ayetbizburadaonakar ı te ekkür ve tebriklerimizi bildiriyorsak, bu ekildeki davranı larımızla, eminiz ki, eserleri Üniversitede bir araya getirilmi olan sanatçıların da fikirlerini ifade etmi ve hislerinetercümanolmu oluyoruz. (...) Ümit edebiliriz ki, gelecek yıl sergilenecek tabloların sayısı daha da fazla olacaktır. Ve bu baylar, satılan tuvallerini fırçalamak üzere zaman bulabildikleri gibi sergiye eser yapmak içinde bulacaklardır. Onların bu alana kar ı teveccühleri anla ılmı tır. Yeni ba layan, fakat herkesin elinden geldiği kadar desteklemek zorunda olduğu bu artistik rönesansta pay sahibi olmaya onları kendiliğinden bağlamayaçalı malıdır.”111 Aynı satırlarda sanatçıların Đstanbul’da ya adıkları çalı ma sorunlarına değinen yazar bu konuda da unları söylemektedir: “Her sanatçının çalı malarını tam bir özgürlüğe sahip olarak yapması lazımdır. Sanatçıların hiç biri, bazı zamanlar açık havada, bazı günler kapalı bir atelyede resim yapmaya, heykel yontmaya kendilerini mecbur kılan herhangi bir kuralariayetetmekistemeyeceklerdir. Buradaki an’ane ve eğitime bağlı sebepler, genellikle erkek yahut kadın modellerin, sanatçının ailesinin bulunduğu apartmana sokulup çalı ılmasına kar ı çıkmaktadır. Çıplaklığı etüd etme fikrinin skandal sayıldığı bir yerde, modellerlin bizzat kendileri mesleklerinden beklenilmedik derecede, burjuvaların inanamayacakları kadar çekingenler. Fakat zamanın büyük bir kısmını alan artlar içindepozvermeyihiçdetasaetmiyorlar. Hiç bir ressam bize itiraz etmiyecektir, bundan eminiz. Bu konudaki dü üncelerini biliyoruz. Yeni intisaplar bekleyen, dört be ki iden ibaret bir sanatçılar nüvesinin daha imdiden te ekkül ettiğini öğrenmek bizim için sürpriz olmadı. Bunlar on iki veya on be ki ilik bir grup oldukları zaman, sadece kendi etüdlerine rasredilmi birlokalkiralamayaniyetediyorlar. Büyük bir oda, mü terek bir atölye olarak kullanılacak, bir veya iki salon modellere tahsis edilecek. Böylece modeller meraklıların veya dostların gidi geli i ile rahatsız edilmemi olacak. Zira bu küçük mahfeli, ne bir inziva ne de bir canlı tablolarsergisihalineçevirmeksözkonusudeğil. 111 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.434,435 Birbirlerine verecekleri, yahut çalı malarını görmek için gelen ahıslardan alacakları fikirler, nasihatler, ele tirmeler, bu sanatçılar arasında verimli bir çalı ma, havasının yaratılmasına yetecektir. Ve bu artlar altında yapılan bir te ebbüsün mükemmel sonuçlar vereceğine de inanıyoruz. O artla ki, sanatçılar arasındaki kırgınlıklarbuküçükcumhuriyettenifaktohumlarınıekmesin. Tekrar ediyoruz: tasavvur bazılarının zihninde filiz halindedir. 0ayet uygulama alanına konulursa bu fikrin verebileceği meyvaları yakında göreceğiz. Bize gelince, bu çe it bir atelyenin Đstanbul’da sanat çalı malarının seviyesini yükseltmekte yardımcı olacağı, sanat zevkini geli tireceği ve ciddiyetle etüd edilmi eserlerinortayaçıkmasınıkolayla tıracağıkanaatindeyiz. Temenni ettiğimiz gibi, bu erefin de gerçekle mesini, arzulanan bu te ebbüstehaklıolunupolunmadığınıancakgelecekgünlergösterecektir.”112 2. Elifba Kulübü’nün Sergisi ve 1900’de Pera Palas’ta Düzenlediği Ki!isel Sergi Ahmed Ali tarafından düzenlenen iki sergiden sonra, haklarında çıkan yazılardan da anla ılacağı üzere Đstanbul kültürel bakımdan bazı kıpırdanmalara sahne olmu ve bu sergilerden sonra benzer etkinlikler ivme kazanmı tır. 1875 yılındaki sergiden sonra önemli bir diğer etkinlik 1880 yılında Elifba adlı kulüp tarafından düzenlenen sergidir. Elifba Kulübü’nün (Fransızca Club de l’ABC) nasıl ve ne zaman kuruluğu kesin olarak bilinmektedir. Ancak Ahmet Ali’nin ikinci sergisi hakkında yayımlanmı bir yazıda113 üç be ki ilik bir ekibin kulüp kurma fikrinde oldukları, 12,15 ki i olduklarında bir lokal tutarak ortak çalı ma mekanı haline getirmek istediklerini belirten bir ifadeden yola çıkarak bu ki ilerin Elifba Kulübü’nü kurdukları varsayılabilmektedir. Sergi hazırlıklarının da belirli bir 112 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.435 113 Bkz. Dipnot 66 süre almı olma ihtimali göz önünde bulundurulursa kulübün kurulu tarihinin de sergiden bir ya da iki sene öncesine kadar inebileceği dü ünülebilir. Üyeleri arasında Türklerin, Osmanlı gayrimüslimlerinin, yabancıların hatta Müslüman kadınların olduğu bilinen kulübü kimlerin yönettiği bilinmemektedir. Birinci serginin organizasyonu ile Marvokordato adlı bir Rum’un ilgilenmesi ve Đngiltere Sefareti Papazı Washington’un adının sergi ile beraber anılması bu giri im içinde daha çok yabancı ve gayrimüslimlerin egemen olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Elifba Kulübü’nün ilk sergisi 1880 yılı Eylül ayının ilk haftasında Tarabya’daki Rum Kız Okulu’nda açılmı tır. Katılımın 0eker Ahmet Pa a’nın sergilerine oranla daha az olduğu dikkat çeken bu sergide Osmanlı sanatçıları olarak Osman Hamdi Bey ve Prenses Nazlı Hanım’ın adı geçmekte bunların yanında Kirkor Köçeoğlu, Bogos 0a ıyan ve Matmazel Serviçen de Osmanlı ressamları olarak tanıtılmaktadır.114 Fransız elçisi Tissot, Preziosi ve oğlu Farnetti, Caruana, Mimar Vallaury ve Madam Walker de sergiye katılan yabancı ressamlardan bazılarıdır. Sergide bulunan eserlerin katalogu hazırlanmı ve gezenlere dağıtılmı tır. Sergi bu özelliği ile de 0eker Ahmet Pa a’nın sergilerinden bir adım öne geçmi tir. Basın sergiye ilgi göstermi , özellikle Osmanlıca çıkan gazetelerde bir çok Türk yazarının tanıtıcı ve irdeleyici yazıları yayımlanmı tır. Elifba Kulübü’nün ikinci sergisi ilkinden bir süre sonra 8 Nisan 1881’de Tepeba ı Belediye Bahçesi içindeki kö kte açılmı tır. Đlkine göre daha fazla esere yer verilmi tir. Giri ten iki kuru ücret alınmı ve cumartesi günleri sadece hanımlara ayrılmı tır. Kulübün ilk sergisinde katılımcılar arasında adı geçmeyen Ahmet Ali bu sergide yer almı tır. Sergi hakkında o dönemde yayımlanmı bir gazete yazısında eserleri hakkında unlar söylenmi tir: 114 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.436 “ 87 ve 88 numaralı levhalarda Ahmed Ali Bey’in iki güzel resimlerini gördük,bui tihavericiresimlerinmanzarasıpeknefistir.Helerenklerinazar,ıdikkati celbedecek kadar müessir olub bunların suret,i tersimi gayet müdekkikane yapılmı vetaramalarnazaraletafetbah edecekbirmaharetleyapılmı tır. Bu resimlerden bir siyah üzüm ve eftali ve ananas ile muhat bir Đzmir kavununu irae ediyor. Diğeri bir yemek salonunu tezyin için ihzar olunmu iki karpuz olub siyah biri siyah çekirdeklerile beraber gül gibi kırmızı renkte olub lübbünü irae edecek vechile kat’ olunmu diğeri dahi beyaz üzüm ve armutların arasındazümrütgibiolankabuğuilegörülmektebulunmu tur.”115 Sergiye katılan diğer Türk ressamlar Osman Hamdi Bey, Süleyman Seyid, Rifat, Mahmud, Münir, Rıza adlı ki ilerdir. Gayrimüslim sanatçılar arasında ise Kirkor Köçeoğlu, Melkon, Civanyan, Bogos 0a ıyan, Oksan ve Misak Efendiler vardır. Yabancı sanatçılar olarak da M. Farnetti, M. Hayette, M. Tissot, M. Prizeosi, Matmazel Jones, Madam Walker, Lady Hobart, M. Caruana, M. Sebastopoulo, M. Oberlaender, M. Vallaury, M. Washington ve M. Dhionnet’in isimleri verilmi tir.116 Basın bu sergiye de önem göstermi ve birçok yazı yayımlanmı tır. Bu yazılardan bazılarında sergide yer alan bazı eserlerin satıldığı bunları alanlar arasında Türklerin de olduğunun bildirilmesi Đstanbul’da sanat piyasası olu maya ba lamasının i aretlerini de vermektedir. Düzenlediği iki ve ardından katıldığı bir sergiden sonra adı uzunca bir dönem sergiler ile anılmayan Ahmet Ali, 1900 senesinde Pera Palas Salonunda ki isel bir sergi açmı tır. Đstanbul ve Paris’te yapılmı eserlere yer verilmi bu sergi sayesinde ünü daha çok yayılmı getirilmi tir.117 115 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.525 116 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.437 117 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.440 ve sergiden sonra Sanayi,i Nefise jürisi üyeliğine 3. Đstanbul Salonları ve eker Ahmet Pa!a 1880 yılında Beyoğlu’nda kurulan Elifba Kulübü bir süre hizmet verdikten sonra kirasını ödemediği için kapanmı ve Đstanbul bir süreliğine bu tip organizasyonlardan uzak kalmı tır. Ancak artık iyice hız kazan kültür etkinlikleri çerçevesinde sanatçıların bulu acağı bir ortama ihtiyaç duyulduğundan ikinci kez kulüp olu turmak için çalı malar yapılmı tır. 1901 yılında Sanayi,i Nefise Mektebi Mimarlık Bölümü hocası Fransız mimar Alexandre Vallauary ve Đstanbul’da yayımlanan Le Stamboul gazetesi müdürü Regis Delbeuf, Fransa’nın Đstanbul elçisi Contans’ında desteğini alarak Đstanbul’un Đlk Salonu adındaki sanatçılar kulübünü kurmu lardır.118 Kulüp ilk etkinliğini 1901 yılında gerçekle tirmi ve Fransız tüccar Bourdon’un Beyoğlu Passage Oriental’de bulunan konağında resim heykel sergisi düzenlemi tir. Açılı a büyük bir kalabalık katılmı , sergiye eser veren sanatçıların yanında Đtalyan, Fransız, Đspanyol, Rus, Polonyalı ve Yunan sanatçılar da hazır bulunmu tur. Adolphe Thalasso, 1901 ve 1902 sergileri hakkında özel bir eser yazmı tır. Mustafa Cezar, Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi adlı eserinde onun sergi hakkındaki ilk izlenimlerine yer vermi tir: “Salondan fı kıran ilk intiba onun oryantal rengiydi. Bu renk her tarafta hakimdi. Tuvallerinüçte ikisinde Đstanbul altınları, zümrütleri, yakutları ve safirleri ile kendini gösteriyordu.” Bu cümleler ile sergiye katılan sanatçıları oryantalist gören yazar bu görü ünü de u ekilde açıklamaktadır: “Bu sanatçılar milliyetleriyle, doğum yerleriyle, memlekette uzun müddet geçen günleriyle bu oryantal tabiatı, bu diğer ülkelerden çok deği ik olan adetleri anlamaya, onlara nüfuz etmeye ve hissetmeye çalı mı lar ve onlara güne in renklerini bir sanat görünü ünün emrine koymayadayananbirmetodlatercümanolmayakoyulmu lardır.”119 118 Aynı yerde 119 Aynı yerde Yine Mustafa Cezar’ın Adolphe Thalasso’dan aktardığına göre sergiye u sanatçılar katılmı tır. Osman Hamdi Bey, Ahmet Ali Pa a, Albay Halil Bey (Halil Pa a) ve Adil Bey Osmanlı sanatçıları, yabancı milliyetli ama Türkiye doğumlu levanten sanatçılar E. della Suda, M. Stefano Farnetti, Madmazel Lina Gabuzzi, Sanayi,i Nefise Mektebi Hocaları E. Oksan Efendi, Salvator Valeri, J. Warnia, Zarzecki ve P. Bello, uzun zamandır Türkiye’de ya ayan Fausto Zonaro ve L. de Mango.120 Sergiye katılan eserlerin sayısı 170’i bulmaktadır. Osman Hamdi Bey bir manzara, Adil Bey çe itli 7 tablo, Halil Pa a 6 manzara, 3 portre, Ahmet Ali Pa a ise 2 natürmort ve bir manzara ile katılmı tır. Kulüp, 1902 senesinde aynı ki ilerin giri imleriyle bir sergi daha düzenlemi tir. Bir önceki serginin etkili olduğu bu sergiye yerli ve yabancı 36 sanatçının katılımından belli olmaktadır. Đlk sergide olduğu gibi bu sergide de çıplak kadın resimleri yer alması hükümet tarafından yasaklanmı tır.121 1902 yılı Nisan ayının 15’inde açılan serginin açılı ında yine büyük bir kalabalık yer almı ve Fransız elçisi bir konu ma yapmı tır. Đki ay açık kalan sergide yağlıboya, suluboya, pastel, karakalem resimler, heykeller ve iç mimarlık ile ilgili sayılabilecek 325 eser te hir edilmi tir. Osman Hamdi Bey, Ahmet Ali Pa a, Albay Halil Bey, Adil Bey, Ahmet Rıfat Bey, Ahmet Ziya Bey, 0evket Bey, Halid Naci Bey, Kamil Bey, Mesrur Đzzet Bey, E. Oksan Efendi, Salvator Valeri, J. Warnia,Zarzecki, P. Bello, Fausto Zonaro, L. de Mango, Alektoridis Efendi, Madmazel Nuvart Aslan, Madmazel Anna Aslan, Madam A. Kopello Dölorm, Mösyö Kopello, Madmazel Thalia Floras, Mösyö E. De Fourcade, Mösyö Pol Kiz, Madmazel Hilda Gvaraçinyu, Mösyö Jorj Lemare, Madmazel H. Pateryano, Madmazel Virjini dö Stulzenberg, J.K. Basmacidis Efendi, Madmazel Lina Gabuzzi, Mösyö P. Canotti, Mösyö Kristidi, Madmazel D. Labella 120 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.441 121 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.442 ve Madam Desgozi sergiye katılan sanatçılardır. Osman Hamdi Bey tek eser, Ahmet Ali Pa a 4 manzara ve 3 natürmort te hir etmi lerdir.122 Malumat adlı dergi bir sayısını bu sergiye ayırmı ve katılan sanatçılar hakkında çok detaylı bilgiler verip sergi ele tirisi yayımlamı tır. Bu ele tiriyi yazan ki i Cumhuriyet döneminin önemli sanat tarihçisi Celal Esad Arseven’dir. Bu yazıyı bir Türk’ün yazması ve daha önceki sergilerde çıkan yazılardan daha nitelikli olması dikkat çekicidir. Kulübün son sergisi 1903 yılında yapılmı tır. Bu sergiden sonra kulübün dağıldığı anla ılmakta ancak sebebi bilinmemektedir. Mustafa Cezar’ın aktarımına göre Adolphe Thalasso sergilerin tekrarlanmamasından büyük üzüntü duyup bunu Türkiye’deki kültür ve sanatsal geli imin bir nevi baltalanması olarak görmektedir.123 Nitekim kulüp kapandıktan sonra Sanayi,i Nefise öğrencilerinin sergileri dı ında 11 yıl boyunca ba ka öne çıkan sergi olmamı tır. 1903 sergisine katılım önceki sergilere nazaran daha az olmu tur. 1902 sergisine katılanlardan 22’si bu sergide yer almamı tır ve bunlar dönemin ünlü ki ileridir. Bu ki iler arasında Ahmet Ali Pa a ve Osman Hamdi Bey’de vardır. D. eker Ahmet Pa!a’nın Resmi Görevleri Ahmed Ali yurda döndükten sonra kısa sürede mesleğinde sivrilmeye ve rütbe almaya ba lamı tır. Tabii bunda mesleğinin yanında sosyal ve kültürel açıdan temsil ettiği rol de etkili olmu olmalıdır. Ahmet Ali, Fransa’dan döndükten sonra yüzba ı rütbesi ile öğretmenlik yaparken 1872 yılında Kolağası rütbesine terfi etmi ve saraya yaver olmu tur (Belge 5). Bunun ardından rütbeler sırayla gelmi ve ilk olarak 1876 yılında Binba ı olmu tur. 1877’de dördüncü rütbeden Osmanlı Ni anı ve 1879 yılında Kaymakam rütbesi almı tır. 1880’de Miralay olduktan sonra 1881’de üçüncü 1883’te ikinci dereceden Mecidiye ni anına layık görülmü tür. 1885’de 122 Aynı yerde 123 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.444 Mirliva olmu ve altın ve gümü imtiyaz madalyası ile ödüllendirilmi tir. Bir sene sonra ikinci rütbeden mücevherli Osmanlı ni anı almı tır. 1886’da iftihar ve sanayi,i nefise madalyaları kendisine verilmi tir. 1890’da Ferik olmu tur. 1891’de birinci rütbeden Mecidiye Ni anı sahibi olmu ve birinci ferik ve pa a unvanlarını almı tır. Kalona Körfezi’nde karaya oturan Frederik 0arl adlı Alman zırhlısını kurtarma ve tekrar yüzdürme i inde ba arılı olmasından dolayı tahlisiye (kurtarma) madalyası almı tır. 1896 yılında 124 getirilmi tir. sarayın yabancı misafirler ile ilgilenme görevine Bu görevdeyken Đstanbul’a gelen bir çok önemli misafir ve bazı imparatorlara e lik etmi tir (Belge 7,8,9). Ölümüne kadar bu görevde kalmı ve ya adığı müddetçe madalya ve ni an almaya devam etmi tir. Madalyaları arasında yukarıda belirtilenlerden ba ka Yunan muharebesi madalyası da vardır. Altmı dan fazla madalyasından 48’i yabancı ni andır. Bunlardan dördü mücevherli, 35’i birinci rütbeden diğerleri ise deği ik rütbelerdendir. Yabancı ni anlardan bazıları unlardır:125: 1,Almanya Koron de Prus,Vendes,Egli Ruj,Anhalt,Hohenzoktane, Komandör,Miklemburg,Baviyera,Arnesti,Sakskoborg 2,Avusturya Fransova Josef 3,Fransa Komboç,Lejiyon Donör : birinci dereceden 4,Đtalya Koron Ditali,Sen Moris ve Lazar 5,Japonya Tirezör Sakre,0emsi Tali 6,Đran Murassa 0iru Kur it 7,Rusya Sent An,Stanikas 8,Habe istan Mihri Süleyman 9,Belçika Leopolt 10,Danimarka Danelburg 124 ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, s.100. 125 Aynı yerde 11,Yunanistan Sover 12,Hollanda Koron de 0en 13,Hindiçini Cohor 14,Karadağ Donilo 15,Đsveç Norveç Seyif 16,Siyam Siyam,Fili Sefit 17,Bulgaristan Aleksandr Ahmed Ali ziyafet davet ya da Cuma günleri Selamlık merasimlerine gitmeden önce evindeki salonunda ni anlarını sakladığı dolaptan bu ni anlarını alarak kendi, ceketinin üzerine takarmı . Onu üniforması ile gösteren bir resimde bu ni anların bir kısmını görmek mümkündür (Belge 1,2). Ahmet Ali’nin saray adına gerçekle tirdiği görevlerden biri de saray için resim koleksiyonu olu turmaya danı malık etmesidir. Saray adına 1875 ve 1876 yıllarında, Gerome ve Paris’teki Goupil Sanat Galerisinin sahibi A. Goupil ile temas kurmu , oryantalist tarzda çalı an belirli sanatçılardan resimler alınarak bilinçli bir koleksiyonun olu masında etkili olmu tur (Belge 10,11,12). Bu ili ki Paris ve saray arasındaki yazı malar ile saray koleksiyonundaki resimlerden anla ılabilmektedir.126 Aslında onun resmi görevlerinde ula tığı nokta yurt dı ında eğitim almı bir Osmanlı askeri için gayet normal bir seviyedir. Ancak bu seviyeye ula mada ona yardımcı olan yumu ak ki iliği ve sosyal ba arılar da göz ardı edilmemelidir. Nitekim Ahmet Ali ile birlikte aynı yıllarda Paris’ten dönen Süleyman Seyyit’in rütbe alması aykırı ve sert mizacı yüzünden 1895 yılında ancak gerçekle ebilmi tir. 126 0eker Ahmet Pa a Goupil arasındaki yazı malardan Goupil’in gönderdiği telgrafların belgeleri Milli Saraylar ar ivindedir. Bu belgeler için bkz. ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86, SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998 E. Özel Hayatı Kolağası olduktan bir süre sonra yaverlik görevine de ba layan Ahmed Ali, bu sıralarda Mercan semtinde bir kö k yaptırarak buraya ta ınmı tır. Sarayda yoğun bir çalı ma temposu içinde olduğundan resim çalı maları için yeterli zamanı bulamamı ancak kö kün bir odasını atölye haline getirerek tatil günlerini burada geçirmi tir (Belge 4). Atölyesinde masanın üzerinde içinde çe itli meyvelerin bulunduğu tabaklar her zaman hazır beklemi tir. Kı mevsiminde bile en zor bulunan meyveleri temin edebilmi tir. Doğaya çıkamadığından atölyesinin duvarlarında çe itli yerlere saksılar içerisinde çok ve büyük yapraklı çiçekler koydurmu , yaprakların arasına da kafes içinde kanaryalar yerle tirerek doğal bir ortam yaratmaya çalı mı tır. Atölyenin açıldığı bahçedeki havuzlar ile bahçe duvarlarındaki sarma ıklar bu suni ortama bir parça olsun gerçeklik katmı lardır. Hatta Ressam Halil Dikmen ile 0eker Ahmet Pa a’nın yeğeni Yahya Saim Bey arasında geçen bir konu ma onun doğayı atölyesine nasıl ta ıdığının da bir kanıtı niteliğindedir: “Halil Dikmen bir gün Yahya Saim Beye: Bir ressam arkada , 0eker Ahmet Pa anın Karaca resmini kartpostaldan yaptığını söylüyor, acaba doğrumudur?demi . Yahya Saim Bey bir kahkaha atmı . Halil Dikmen Saim Beye niçin güldüğünüsoruncada, ucevabıalmı : Gülüyorum; çünkü birincisi, Paris’te Gerom ve Gustav Boulanger’in atölyelerinde çalı ıp (Pridorom) kazanmı bir insanın nasıl olur da kartpostaldan resimyaptığınainanılır. Đkincisi,resmiyapılanKaracaküçüklüğümüzdebizimengüzeleğlencemiz olmu tu.Sizeonuanlatayım. Bir bayram günü hepimiz salonda toplanmı tık. Pa aya karacanın getirildiğinihaberverdiler.Pa a buhaberialıralmazbayramı falanunutarakkaracayı atölyeye çıkardı ve derhal resmini yapmaya ba ladı. Artık bizim ne emize payan yoktu.”127 0eker Ahmet Pa a’ya resim çalı malarında üç ki inin yardımcı olduğu anla ılmaktadır. Sait Efendi adında biri atölyede hazırlık yapmakta, Be ir adında biri o resim yaparken yanında bulunmakta ve Mösyö Menon fırçalarını temizlemektedir. Pa anın e i de evde sessizliği sağlamakta, onun istediklerini yaparak çalı malara katkıda bulunmaktadır. 0eker Ahmet Pa a resimleri bitirdikten sonra bir süre sarayın ressamlığını da yapan Manas Efendi’ye göstererek onun fikrini almaktadır. Ahmed Ali’nin tatlı dili, ho ki iliği, herkes tarafından sevilmesi ona 0eker lakabının takılmasını sağlamı tır. Rivayete göre bu lakabın isminin önüne konulması öyle olmu tur: “Veliaht Yusuf Đzzettin Efendi, maiyetinde bulunan Ahmed Ali’yi arkada larının eker diye seslendiğini biliyormu . Bir gün büyük bir tören sırasında SultanAbdülaziz,yanındakilereyaverAhmed’içağırındeyinceemriduyanlarhangi Ahmed diye duraklamı , o sırada Yusuf Đzzettin Efendi, ağzından 0eker Ahmed’i diye kaçırınca bu padi ahın çok ho una gitmi ve pa anın adı bundan sonra 0eker Ahmed olsun demi . Osmanlı’da bir çe it gelenek olan pa aların lakap alma i i böyleceAhmedAliiçindegeçerlihalegelmi tir.”128 0eker lakabını almasını sağlayan özelliklerinin yanında pa a, yeri geldiğinde de hakkını aramak için cesur ve sert bir insan olabilmektedir. Yine bir rivayete göre: “Ser Hafiye Fehim Pa a, 0eker Ahmet Pa a’nın oğlu Đzzet Beyin arkada ıdır. Bu sebeple sık sık Mercandaki konağa gitmektedir. Pa a bu adamdan ho lanmadığıhalde,oğlununarkada ıolduğundanKonağagelmesinesesçıkarmaz. 127 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.7 128 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.8 31Martvak’asındaĐzzetBeyindadısınınzevciolanDr.ArifBeydı arıdaki vaziyeti anlamak için Mercandaki konaktan dı arı çıkar. Bu esnada isyancılardan bir grup Doktoru görerek etrafını alır. Öldürüleceğini anlayan Doktor temkinli davranır. Ve isyancıların Alaylımısın, yoksa mekteplimisin diye sormaları üzerine sizin doktorunuz değil miyim, diyerek onlara mektepli olduğunu unutturur ve böylece hayatınıkurtarır. Doktorun kendini korumak için sarfettiği gayreti Ser Hafiye Fehim Pa a SarayaJurnalederek,haksızyereonunEdirne’yesürülmesinesebepolur. 0eker Ahmet Pa a bunun üzerine çok müteessir olur. Ve derhal saraya gider. Ba katibin, Padi ahın sinirli olduğunu ve kimseyi kabul edemiyeceğini söylemesi üzerine Ba katibi eliyle iten Pa a, Sultan Abdülazizin huzuruna girer ve kordonlarını çıkarıp Tahtın önüne bıraktıktan sonra: Konağımdan masum bir insan gazab,ı ahanenizeuğradı,fakatbigünahtır,affınıdilerimder. Padi ah Pa anın haklı olduğunu anlar ve pekiyi Ahmet getirelim cevabını 129 verir.” Doktor 6 ay Edirne’de kaldıktan sonra Đstanbul’a dönmü tür. Ancak bu olaydan sonra Saraya kar ı bir soğukluk duymaya ba layan 0eker Ahmet Pa a bu hissi ölümüne kadar hissetmi ve bir daha selamlık merasimine gitmemi tir. 0eker Ahmet Pa a’nın oğlu Đzzet Bey’in tek çocuk olmasından dolayı her istediği yapılmı ve ımartılmı tır. Öğrenim görmesi için Almanya’ya gönderilmi tir. Babası gibi askerlik mesleğini seçmi ve onun gibi yaverlik de yapmı tır. Geçici koleksiyon merakı olan Đzzet Bey, resim ile de ilgilenmi ancak sanatçı sıfatı alamamı tır. Genç Dernekler te kilatını kurmu tur. 129 Aynı yerde 0eker Ahmet Pa a, sanatçı ki iliğini konağını dö erken de kullanmı tır. Ev de tamamen onun zevki hakim olmu tur. Haremlikten selamlığa inen merdivenin ba ında yer alan dikine levhada çölde kız kaçırma sahnesi canlandırılmı tır. Ayrıca yemek salonun da çini tabaklar asılmaktaydı ve duvarlar 0eker Ahmet Pa a’nın yaptığı ayva freskleri ile süslenmi tir. Tavla oynamayı çok seven pa anın sedefli tavlaları ve birkaç nargilesi varmı . Kolağası Esad ile sık sık tavla oynadıkları söylenmektedir. Tavla merakı ile ilgili olarak onun ki iliği hakkında bilgi veren bir anekdot daha vardır: “Nevruz geceleri, billurkaseler içinde macun verilirdi. Gene bir nevruz gecesi 0eker Ahmet Pa a ile Yusuf Ziya Bey (Yahya Saim Beyin Babasıdır.) tavla oynarlar, Partide Ali 0eref ve 0air Cemil Beylerde hazır bulunurlar. Tavla Partisine ba lamadan evvel kim kaybederse onun için Cemil Bey bir tarih dü ürsün (yani bir iirsöylesin)denir. Partiyi 0eker Ahmet Pa a kaybeder. Cemil Bey de gözünü kapar ve iirini söyler: 0ebi,Nevruzideyazdımbutarihi,gühardarı Babamzorluyduzari,partiyimiri,Ziyaaldı Etrafın Babam kelimesine çok gülmesi üzerine Pa a sinirleniyor ve Haremekaçarakbirazsonragenegüleryüzüylegeliyor.”130 Bu anıdan anla ılacağı üzere o ki iliğine uygun olarak asla kin tutmayan ve sevdiklerine surat asamayan bir insan olarak tanınmı tır. Ba ka bir anı ise onun akacı yanını vurgulamaktadır: “Konakta siyasetten bahsedilmezdi. Bir gün Mösyö Menon Yahya Saim Beye koç resmi verir. Yahya Saim Bey de kopye ederek koçu yapar ve Pa aya gösterir. Pa ada koçu beğenerek tashih eder. Ve aka olsun diye Manas efendiyi, 130 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.9 yazıklar olsun sen bu kadar da yapamıyorsun diye kızdırırmı . Buradan da onun akacıtabiatıanla ılıyor.”131 Bir çok resminin Foto Sabah tarafından fotoğrafı çekilen 0eker Ahmet Pa a, ya adığı dönemde çok ünlü olmu tur. Bu fotoğraflar i porta tezgahlarında bile satılmı tır. Konağında saz alemleri düzenlenir ve bu alemlere oğlu Đzzet Beyin arkada ları, Celal Esad Arseven, Sami Yetik, 0evket Dağ ve Halil Dikmen gibi ressamlar katılırmı . Sami Yetik resimlerini satmak için koyduğu dükkandan bir gün kendisine bırakılmı , 0eker Ahmet Pa a’nın oğlu Đzzet Bey tarafından Mercan’daki konağa çağrıldığını bildiren bir not almı tır. Konakta Đzzet Bey onu kar ılamı ve babası ile tanı tırmı tır: “Ressam 0eker Ahmet pa ayı bu ilk görü lerimin bende bıraktığı intiba onu devrin riya ve iftira havası içinde insani hisletlerini muhafaza ederek ya ayantemizsan’ata ıkıolarakbulu umdur.”132 Pa a hakkında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesine bir yazı yazana 0erif Abdülkarizade Hüseyin Ha im de Pa a ile tanı ma fırsatı bulmu tur: “Mü arrülleyh Ahmed Pa a’yı ziyaret etmek ve asar,ı aliyesini tema a etmek üzere 8,10 sene evvel mercan’daki konağına gitmi idik. Pa a hakikaten eker, fırçası ekerin ekeri. salondaki resimlere dair izahat ita ediyorken merhumun lisanından sudur eyleyen cümlelerdeki halavete nazır olacak bir suretle tablolardan nigahı i tikahın itaf eden letafet bize ekkeristan eylemi ve mü arrülleyh içimizden eker ekerliğinisendenalmı diyeceğimizgelmi idi.”133 Ressam E ref Üren, Đzzet Bey ve 0eker Ahmet Pa a’nın resimleri ile ilgili bir itirafta bulunmaktadır: 131 Aynı yerde 132 YETĐK, Sami; a.g.e., s.78 133 0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; a.g.e., s.21 “Yazımı 22,23 yıl evvel i lediğim ağır bir sanat suçunun itirafiyle bitirmek istiyorum:0ekerAhmet Pa aailesiyletanı ırdık.Pa a’nınoğluĐzzetBey merhumda babamın arkada ıydı. Đlk ressam adı olarak nasıl Rafael’i duymu sam, ilk ressam olarak ta Đzzet Beyi görmü tüm. Yıllar geçti. Đzzet Bey görünmez oldu. Fakat, yemek odamızın duvarlarında babasının ve kendisinin birer natürmortu asılı kaldı. Aradan gene yıllar geçti. Ben genç bir sanayii nefise talebesi idim. Ne idiğünü bilmediğimiz bir ‘artistik çalı ma’ diye bir ey tutturmu tuk. Evvelce belki de beğendiğim bu iki tablo cinime gitmeye ba lamı tı. Nihayet bir gün kendimi tutamadım, ikisini de asilerinden çatır çatır söktüm, bana yalvaran bakı larına aldırmadan küçük küçük parçalara doğradım, üzerlerine resimlerimi yaptım... 0imdi dünyadançekilenbubabaoğuldanafdilerim.”134 Son zamanlarında beyaz gömleğini giyer ve yoruluncaya kadar çalı ırmı . Ak am üsteleri de dinlenmek için tercih ettiği yer Tepeba ı olurmu . Burayı çok sevdiği Paris’e benzetir ve kendini mutlu hissedermi . Alemdağ, Bursa ve Beykoz’a da resim yapmak için sık sık gittiği bilinmektedir. 0eker Ahmet Pa a’nın yaptığı çok sayıda resim ölümünden sonra dağılmı tır. Bir kısmının 1910 yangınında Çırağan Sarayı ile birlikte yandığı bilinmektedir. Đzzet Bey’in genç ölümü sebebiyle gelinine geçen bazı resimleri ise Leopold Levy, Nurullah Berk, Đbrahim Çallı, Halil Dikmen’in bulunduğu komisyon tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’nca satın alınmı tır. 0eker Ahmet Pa a, 1907 senesi Mayıs ayının 5’inde bir cumartesi günü sabah 6 sularında Tepeba ı’na gitmek için evinden çıkmı , Mahmut Pa a ba ında But Efendi Hanının biraz yukarısında, tarakçılar önünde, kehribarcı Bosnalı Osman Beyin dükkanı önünden geçerken fenala mı ve bu dükkana girerek bir bardak su istemi , bir iki yudum içtikten sonra da vefat etmi tir. Hemen etraftaki eczanelerden 134 ÜREN, E ref; a.g.m., s.16 birine götürülmü , ancak geç kalınmı ve yapılan muayeneden sonra kalp krizinden öldüğü anla ılmı tır.135 Ertesi gün cenazesi büyük bir kalabalık ile konağından kaldırılmı ikindi vaktinde Eyüp’te Hazreti Halit’te cenaze namazı kılındıktan sonra Sokullu Mehmet Pa a türbesi civarına defnedilmi tir. Türbesinin kapısı üzerinde “Yaveranı Hazreti 0ehriyariden; Misafirini Ecnebiyye Te rifatçısı Merhum 0eker Ahmet Pa a’nın kabridir” yazmaktadır. Sol tarafında Tevfik Fikret’in kabri bulunmaktadır. E i Feride Hanım da 1916 yılında öldükten sonra yanına defnedilmi tir.136 0eker Ahmet Pa a, 1882 tarihinde açılan Sanayi Nefise okulunun kurulu a amasında Osman Hamdi’ye bazı yardım ve katkılarda bulunmu tur. Ancak okulun kadrosunda yer almayı ı Osman Hamdi’nin figür ağırlıklı bir eğitim vermek istemesine bağlanmı tır.137 Sanatçı, 1892 yılında kurulan Yıldız Çini Fabrikasında üretilen porselenler için desenlerde çizmi tir.138 Ayrıca son Osmanlı sarayı olan Yıldız Sarayı’nın bazı bölümlerinin duvar resimlerine ba ka sanatçılar ile birlikte imza atmı tır.139 Eğitimci yönü de bulunan pa a, ders vererek ya da dolaylı yollarla bir çok genç sanatçıyı da etkilemi olmalıdır. Öğrencileri arasında sayılabilecek ünlü ressamlar Celal Esad Arseven, Đbrahim Çallı ve Halil Dikmen’dir. 135 ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, s.100. 136 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.12 137 ÇOKER, Adnan; Osman Hamdi ve Mekteb6i Sanayi6i Nefise6i ahane, M.S.Ü. Yayınları, Đstanbul, 1983, s.6 138 KÜÇÜKERMAN, Önder; Dünya Saraylarının Prestij Teknolojisi Porselen Sanatı ve Yıldız Çini Fabrikası, Sümerbank Yayınları, Đstanbul, 1987, s.68 139 TEKĐNALP, P. 0ahin; “Osmanlı’nın Son Sarayı Yıldız’ın Duvar Resimleri”, EJOS IV (Proceedings of the 11 th Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth,Netherlands, August 23,28, 1999), No: 40, 2001, s.6 IV. EKER AHMET PA A’NIN RESĐMLERĐ A. Üslup Olarak Çözümlenmesi 0eker Ahmet Pa a, içinde değerlendirildiği ku aktaki diğer sanatçılar gibi bir yağlı boya ressamıdır. Bunun sebebi, aldığı eğitim yanında, resmettiği nesnelerin ı ık, renk vb. özelliklerini bu malzeme ile daha iyi ifade edebilmesidir. Natürmortlarının ve manzaralarının gerçeğe yakınlığını yağlı boyanın olanaklarına borçludur. Çalı manın katalog kısmında yer alan resimlerin tamamına yakını tuval üzerine yağlıboyadır. Sadece Yıldız çini fabrikası için yaptığı bir natürmortta (Resim 2) kağıt üzerine suluboya malzeme kullanılmı tır. Yine eserlerinin nerdeyse hepsi tuval üzerine yapmı tır. Bir resmi fotoğraf üzerine yağlıboyadır (Resim 43). Ressam genelde orta ve büyük boyutlu tuvaller üzerine çalı mı tır. Katalog kısmında boyutları bilinen resimler arasında en küçüğü 27x23 cm ebatlarındaki Cami Kapısında’dır (Resim 43). Orta boy resimler kenarları 30,55 cm arasında deği en tuvallere resmedilmi tir. Bazı manzara resimleri ve tek meyveleri konu aldığı natürmortları genellikle bu boydadır. Kalabalık kompozisyonlu natürmortları daha büyük tuvallere yapılmı tır. Bunlar arasında en büyüğü 88,5x130,5 cm ölçüleri ile Đstanbul Resim Heykel Müzesi’ndeki 1907 tarihli Natürmort’tur (Resim 18). Manzara resimlerini çok seven ressamın en büyük resmi 140x181 cm. ile Orman’dır (Resim 44). En küçük manzarası ise 32x40 cm ile Kır Peyzajı’dır (Resim 45). Sanatçının kullandığı tuvallerin biçimleri atölyesini gösteren resimden de anla ılabilmektedir (Belge 4). Manzaralarında çoğunlukla toprak renkleri ve ye ilin tonlarının ağırlık kazandığı görülmektedir. Bazı resimlerinde bir e eğin semerinde, bir evin çatısında ya da çiçeklerde kırmızı lekeler kullanarak manzaralarına ölçülü bir canlılık getirmi tir. Açık ufuklu manzaralarında gökyüzü mavi olarak kendini belli eder. Kuğulu Göl (Resim 51) mavi tonlarının ağırlıklı olduğu bir manzara resmi olarak dikkat çekmektedir. Natürmortlarında ise konuda yer alan meyve ya da çiçeklerin çe idine göre renkler tercih edilmi tir. Bu tip resimlerinde yer alan kavun, ayva, armut gibi meyvelerin çokluğu natürmortlarında sarı ve tonlarının ağırlık kazanmasını sağlamı tır. Yine ye il, kırmızı ve bunların tonları natürmortlarında sık kullandığı renkler olmu tur. Ressamın eserlerindeki ı ık,gölge etkisine bakıldığında, manzaraların bu konuda öne çıktığı görülmektedir. Toprak rengi ve ye ilin tonları ı ığın etkisine göre derecelendirilmi tir. Gölgeler kullanılarak ı ığın etkisi dengelenmeye çalı ılmı tır. Bazı manzara resimlerinde, örneğin Orman (Resim 53) adlı eserinde ı ık tam ortadan gelerek resmi ikiye ayırmaktadır. I ığın yayıldığı noktadan dı a doğru tonlar koyula ır. Bazı manzara resimlerinde ise ı ık etkisi görülmez. Hava aydınlık olmasına rağmen ı ığın kaynağı belli değildir ve nesneler üzerinde etki yapmaz. 0eker Ahmet Pa a’nın natürmortlarında ise ı ık etkisinden söz edilmez. Süleyman Seyyid’in natürmortları ı ığı yansıtmakta daha ba arılıdır. 0eker Ahmet Pa a, resimlerinde ı ık ve renk etkisi ile değil de kompozisyon ile dikkat çekmektedir. Özelikle deği ik meyveleri, çiçekleri ya da nesneleri bir araya getirerek yaptığı natürmortlar onun bu yönünü daha açık bir ekilde ortaya çıkarmaktadır. Meyvelerin ya da nesnelerin yerle tirilmesindeki özen 0eker Ahmet Pa a’nın bu konuya ne kadar dikkat ettiğinin göstergesidir. Meyveler gerek bütün ekilde gerekse karpuz, kavun gibi meyveler bazen dilim olarak koyulsun diğer meyveler ve nesnelerle olan uyumları pa ayı bu konuda ba arıya ula tırmaktadır. Bazen bir kitap vazo ya da saksı bu kompozisyonun toplanmasında yardımcı unsurlar olmu tur. Tek meyveleri ele aldığı küçük boyutlu natürmortlarında kompozisyon daha sadedir. Çiçekli natürmortları da kompozisyon yönüyle ön plana çıkan çalı maları arasında yer almamaktadır. Çiçekler vazo içinde ortada toplanmakta ve bütün dikkati ortaya çekmektedir. Manzaralarında da kompozisyonlar dikkat çekicidir. Orman manzaralarında ormanın içine doğru giden yolun tam kar ısından bakılır, ağaçlar düzgün bir ekilde iki yana ayrılmı tır. Koyun sürülerini resmettiği üç resminden (Resim 58,59,60) hepsinde de sürü resmin tam ortasından izleyiciye doğru gelmektedir. Sürüler ikisinde ormanın içinden geçerken diğerinde ormanın kenarından geçer. Buna rağmen üç resimde de bo luk doluluk oranı hayvan figürleri ya da ağaçlar kullanılarak ba arılı bir ekilde dengelenmi tir. Bo , ağaçsız bir alanı resmettiği manzara resimlerinde bile 0eker Ahmet Pa a, izleyiciyi yormamakta ve dengeyi yakalamaktadır. Bazı açık ufuklu manzara resimlerinde kompozisyonu ba arıya ula tırmak için mimari unsurlar da kullanmı tır. Natürmortlarda, kompozisyon bakımından nesnelerin yerle tirildiği yerler dikkate alındığında, hemen hemen hepsinin bir masa üzerinde durduğu görülmektedir. Masalar kenarları ve kö eleri ile mekanı belirlemektedir. Güller (Resim3) ve Kadehte Güller (Resim 4) adlı resimlerde ise mekan belli değildir. Ayvalı Natürmort (Resim 38) ise meyvelerin ağaçta ve ağacın etrafında duruyor olması ile ilginç bir örnek olu turmaktadır. Natürmortlarda arka fon ise tamamen belirsizdir. Perde ya da benzeri nesneler çoğu zaman dahil edilmemi tir.. Bu özellikleri ile ressam 1860,1870’li yıllarda Fransa’da etkin olan natürmort geleneğinden ayrılmaktadır. Öte yandan çağda ı Süleyman Seyyid’in bazı resimlerinde arka fonda perdeler görülebilmektedir. Örnek olarak iki sanatçının kalabalık kompozisyonlu natürmortları ele alındığında benzerlikler görülür. Kullanılan meyveler objeler hemen hemen aynıdır. Süleyman Seyyid’e ait 1892 tarihli özel koleksiyonda yer alan Meyveli Natürmort ve 0eker Ahmet Pa a’nın Natürmort’u (Resim 11), kompozisyon olarak benzerler. Ancak 0eker Ahmet Pa a resminde kompozisyonu daha ba arılı kurarken Süleyman Seyyid, ı ığın nesneler üzerindeki etkisi ile dikkat çeker. Çiçekli natürmortlarda da bu durum aynıdır. Tek meyvelerden olu an natürmortlarda ise kompozisyon olmadığından Süleyman Seyyid ı ık etkisi ile ön plana çıkmaktadır. Ayrıca iki ressamda kalabalık kompozisyonlarda kullandıkları meyve gruplarını ayrı yarı tablolar halinde de resmetmi tir. 0eker Ahmet Pa a’nın, gerek natürmortlarında gerekse manzaralarında kompozisyona büyük önem verdiği anla ılmaktadır. Orman manzaralarında ağaçların olu turduğu dikey hatlar dikkat çekicidir. Ayrıca ağaçlar dikey hatları ile resimsel mekanı tanımlayan önemli unsurlardır. Natürmortlarında ise kompozisyona verdiği önem daha çok dikkat çeker. Mekan belli belirsiz olsa da yan yana duran nesneler formları ve biçim ili kileri ile belli bir özenin göstergesidir. Bazen yakın formlar bazen de zıt formlar yan yana getirilerek ba arılı kompozisyonlar olu turulmu tur. Bu 0eker Ahmet Pa a’nın natürmortlarının genel karakterini temsil etmektedir. Yardımcı nesneler, yani tabak, bıçak vazo, saksı, kitap, sepetler natürmortlarda kompozisyonun olu turulmasına yardımcı olmu lardır. Meyveler bazen sepet içinde bazen de tabaklar içinde kümelenmi tir. Uzun vazolar resmin yüksekliğini vurgulamak için kullanılmı tır. Kitap, bıçak gibi yardımcı unsurlar da masanın üzerine yatay biçimde bırakılarak kompozisyonun yanlara doğru açılımını sağlamaktadır. Bu ekilde farklı nesneler bir araya getirilerek deği ik varyasyonlar denenmi tir. Tabaklar ve sepetler içindeki kesilmi ya da bütün meyveler form olarak sanatçıyı cezbetmi olmalıdır. Bu, deği ik geometrik ekiller yakalamaya çalı manın bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Meyvelerin bu halde aldıkları ekiller düz bir zemin üzerinde aldıklarından çok farklıdır. Süleyman Seyyid de aynı yöntemi natürmortlarında kullanmı tır. Ancak onun natürmortlarında yardımcı unsurlar da ı ık etkisini üzerlerine çekerek resmin birer parçası olmu lardır. Natürmortlarda kullanılan yardımcı unsurlardan olan kitaplar, aslında o dönemde Türk resminde çok rastlanan nesneler değildir. Osman Hamdi’nin bazı eserlerinde görülmektedir. 0eker Ahmet Pa a’nın bir natürmortunda (Resim 10) yer alan kitapların ise bir hikayesi olduğunu Adnan Çoker öyle aktarmaktadır: “Birisi de heves edip kullanıyor o da 0eker Ahmet Pa a. 1906 yılında yaptığı bir natürmortta iki tane kitaba rastlanır. Nedir o kitaplar diye merak ettim, biraz daha yakla tım resme. 1869,1870 tarihli kataloglar. Ara tırdım o zamanlar. O dönemde Semra Germaner Paris’te etüd ediyor. Ona yazdım ve Biblioteque Nationale’de 1869,70’li yılları taramasını istedim. Gerçekten de taradı. Kar ıma 0eker Ahmet Pa a çıkmaz mı? Oraya katılmı ve oraya katıldığı için de o katalogları almı . Onları resmetmi 1906yılında.”140 0eker Ahmet Pa a’nın sanatını biçimlendiren temel unsurlardan biri, Paris’teki hocaları Boulanger ve Gerome’dur. Klasik,Akademik geleneğe bağlı olan ve oryantalist tarzda resimler yapan bu sanatçılar, 19. yüzyılın ikinci yarısında Paris sanat ortamında Courbet, Corot, Millet gibi sanatçıların temsil ettiği realizmin ileriye dönük üslupsal anlayı ına sahip değildirler. Bununla birlikte, Ahmet Ali’nin tamamen hocalarının etkisinde kalmadığı ve kendine özgü bir duyarlılık geli tirdiği görülmektedir. Bu duyarlılıkta eserlerindeki benzerlikten Corot. Courbet ve Millet gibi ressamların etkisi olduğu anla ılmaktadır. Aldığı akademik eğitime zıt bir tavırla doğaya çıkarak resimler yapan 0eker Ahmet Pa a’nın böyle davranmasının sebebi duyarlı ki iliğine bağlanmaktadır. Đstanbul’un etrafının tüm güzelliğiyle orman ve çayırlarla kaplı olu u ayrıca ye ille mavinin bulu tuğu Boğaz kıyıları sanatçı ruhu ta ıyan bir insanın dayanamayacağı görüntülerdir. Bu sebepten resmî görevleri artmadan doğaya çıkarak resimler yapan 0eker Ahmet Pa a, ye ilin ve kahverenginin tonlarının ağırlıklı olarak kullanıldığı manzaralar yapmı tır. Ayrıca ağaç yapraklarındaki beyazlıklar, kırmızı çiçekler, çatılar, beyaz bir köpek ya da siyah bir e ek resme renklilik kazandırmaktadır. Orman manzaralarında ufuk çizgisi tamamlanmamı , diğerlerinde ortaya çekilerek bırakılmı tır. Bazen gökteki güne bazen de ormanın içlerinden gelen ı ık resmi tamamlamaktadır. Bazı resimlerinde boyayı kalın tabakalar halinde sürerek (impasto) dolgun yüzeyler olu turan ressam bu sebeple nesneler üzerindeki ı ık etkisini ba arılı bir ekilde yansıtamamı tır (Resim 52). Đmpasto kullanımı onun aldığı klasik eğitime ters bir çalı madır. Bu yöntemin kullanılması sanatçının aceleciliği ile alakalı olabileceği gibi farklı üslupsal arayı larla da bağlantılı olabilir. 140 YAMAN, Zeynep Yasa; “Adnan Çoker’le Söyle i”, d grubu 193361951 (sergi katalogu, ed: ELVAN, N.), Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2004, s.55 Cemal Tollu boyanın bu tip kullanımında örneğin Orman (Resim 44) de, Courbet etkisi olduğunu ve bu resimde impastonun spatula yardımı ile yapıldığını söylemektedir.141 Manzaralarında kompozisyon olarak en ilginç olanı Orman (Resim 44) isimli resmidir. Orman ve Oduncu olarak da bilinen bu resim deği ik perspektif anlayı ı ile diğer manzara resimlerinden ayrılır. Resmin perspektifinde oduncu ve katırıyla resmin sağ üst kö esindeki ormanın sınır çizgisi arasında oldukça belirgin ve ince bir fark vardır. Sınır çizgisinin hem ormanın en uzak kö esi olduğu hem de uzaktaki ağacın resimde izleyiciye en yakın nesne olduğu görülmektedir. Uzakta olması gereken ağacının gövdesinin adama göre büyük olu u, yapraklarının izleyiciye yakın yapraklarla aynı büyüklükte olması ve gövdesine vuran ı ık bu izlenimi uyandırmaktadır. Diğer ağaç ise arkada kalmaktadır. Ayrıca adamın ilerlemekte olduğu basamakların yanından ba layıp ormanın içlerine doğru ilerleyen çizgi resme üçüncü boyutu ekler ve mekanı belirler. Ağacı yakla tıran biraz da bu çizgidir. Akademik anlayı a ters olan bu özelliklerin normalde resmi gerçeklikten uzakla tırması gerekmektedir. Ancak bu özellikler sayesinde oduncuyu resmin içine yerle tirerek izleyicinin resme dı ardan değil de oduncunun gözüyle bakması sağlanmı tır. Bu özelliği ile ormanı, orman olmayan bir dünyaya bağlayan Courbet’ten ayrılmaktadır.142 Courbet ile 0eker Ahmet Pa a’nın manzara resimleri kar ıla tırıldığında daha öncede söylendiği gibi benzerlikler görülmektedir. Slg. Mrs. E. Chester Beatty/London’da bulunan 1868 tarihli Geyiklerle Waldbach adlı resimde orman içinde su kenarında geyikler resmedilmi tir. Bu resim 0eker Ahmet Pa a’nın orman içinde geyik ve karacaları konu ettiği resimler ile benzerlik göstermektedir. Ancak Courbet’in resminde orman daha aydınlık ve renkler daha çe itlidir. Đki ressamın natürmortlarına bakacak olursak yine büyük benzerlikler görürüz. Örneğin; Art Gallery and Museum /Glasgow’da buluna 1871 tarihli Elma adlı eserinde bir elma 141 TOLLU, Cemal; a.g.e., s.6 142 BERGER, John; “0eker Ahmet Pa a’nın Bir Resmi Üstüne”(çev.Cevat Çapan), Sanat Çevresi, S.11, 1979, s.6 ortadan yarılmı bir nar ve armut resmedilmi tir. 0eker Ahmet Pa a’nın 1902 tarihli Natürmort adlı eserinde de benzer meyveler vardır ve kompozisyon mekan hemen hemen aynıdır. Tek fark Courbet’in resminde narın ortadan yarılmı olmasıdır. Manzaralarında sıradı ı bir diğer örnek de Mine,Güven Persentili Koleksiyonu’nda yer alan Manzara (Resim 46) isimli resimdir. Bir akarsu kenarındaki Avrupa tarzı bir evi gösteren bu resim konu bakımından olduğu kadar renklerin kullanımı ve yarattığı duygu yüklü hava ile 17. yüzyıl Hollanda resimlerini anımsatmaktadır. Manzaralarında yer alan ku , köpek, ördek, ceylan, geyik, e ek ve insan figürleri resme hareketlilik katmak için koyulmu tur. Dolayısıyla tek ba larına ele alınamazlar. Birkaç resminde büyük boyutlu ele aldığı ve konunun önüne geçen ceylan ve geyikler ise oldukça gerçekçidir. Ayrıntılı bir ekilde i lenmi lerdir. Ressam bu konuları doğadan çalı mı tır. Son dönemlerinde i leri sebebiyle fazla doğaya çıkamayan ressam konağında natürmort çalı maları yapmı tır. Atölyede çalı masına rağmen az da olsa manzara resmi yapan ressam bu dönemdeki çalı malarını beğenmemektedir: “Fransa’da çalı tığı Fonten Bilodan Bir Kö e unvanlı gençlik mahsülü olan tablosile feriklik zamanına kadar meydana getirdiği eserler mukayese edilince ilk eserle son resimlerarasındabir ahikailederinuçurumlarmevcutolduğugörülebilir.Pa azaten bu gençlik mahsülile sonradan yaptığı resimler arasındaki farkı kendiside hissettiği içinilkeserigözününiçindenayırmamı tır.“143 0eker Ahmet Pa a’nın tek figür resmi Kendi Portresi’dir. Kendi ku ağında bu konuyu tek i leyen ressam olan sanatçı, bu ekilde kendi yerini belirtmek amacı gütmektedir. Beyaz, kolalı yakalı gömleği, zarif boyunbağı siyah ceketi ve kol düğmeleri ile Avrupai bir görüntüsü olmasına rağmen, kırmızı fesi ve bıyığı Osmanlı 143 YETĐK, Sami; a.g.e., s.79 yönünü temsil etmektedir. Bu haliyle resim bir Osmanlı aydınını anlatmaktadır. Sol elindeki kö eli palet, sağ elindeki fırça ile tuval önünde durması da sanatçı olduğunu vurgulamaktadır. Ki inin sanatçı kimliğini ön plana çıkarması bakımından önemlidir. Manzaralarında Courbet’e olan yakınlığı ile tanınan 0eker Ahmet Pa a öz,portre konusunda aynı benzerliği yakalamaz. Courbet kendi portresinde daha aykırı bir sanatçı havası çizerken Pa a daha ağırba lıdır. Oysa 14 Ku ağı sanatçılarından Avni Lifij kendi portresi ile resmiyetten uzak, aykırı bir sanatçı havası çimi olmasıyla Courbet’ye daha yakındır. 0eker Ahmet Pa a, üslup olarak dönemin diğer önemli sanatçıları ile kıyaslandığında onlarla arasında büyük farklılıklar olduğu gözlemlenmektedir. Oryantalizmin etkisinde büyük boyutlu tablolar üzerinde çalı an Osman Hamdi normal olarak büyük kompozisyonlar kurmu tur. Bu yönüyle 0eker Ahmet Pa a’dan ayrılmaktadır. Resimlerinde kendine özgü bir oryantalizm yakalayan Osman Hamdi, çok yönlü ki iliğinde sanatçılığı vermek istediği mesajlar doğrultusunda kullanmı tır. Onun fotoğraflardan kareleyerek çalı tığı tabloları Türk insanının batılı oryantalistler tarafından çizilmi imajını düzeltmeye yönelik çalı malardır. 0eker Ahmed Pa a, Süleyman Seyyid gibi natürmort ve manzara çalı masına rağmen, bu konuda onun ula tığı ba arıya eri ememi tir. 0eker Ahmed Pa a’nın eserlerindeki belirleyici özellik natürmortlarındaki kompozisyon ba arısıdır. Onun meyveleri Seyyid Bey’inkiler gibi ayrı ayrı değil bir bütün olarak ele alındığında anlamlıdır. Süleyman Seyyid, nesneler üzerindeki ı ığı daha iyi yansıtmı tır. Manzaralarında da bu etki hissedilmektedir. B. Konu Olarak Çözümlenmesi 0eker Ahmet Pa a Paris’te akademik bir resim eğitimi almı tır ve program gereği çıplak, portre ve figür çalı mı olmalıdır. Ancak konu seçiminde aldığı eğitimin etkisinde kalmamı tır. Örneğin aynı atölyede eğitim gördüğü Osman Hamdi, büyük boyutlu figürleri ile hocalarının izindedir. Süleyman Seyyid de, ağırlıklı olarak natürmort ve manzara yapmı olsa da 0eker Ahmet Pa a’dan daha fazla figüre hatta etüd eklinde de olsa bir çıplağa sahiptir. Buna rağmen ressamın bilinen tek figürü Kendi Portresi’dir (Resim 1). Daha çok natürmort ve manzara resimleri yapmı tır. Pa anın konu seçimi iki ekilde incelenebilir. Birincisi, resmi görevinin onu baskı altında tutma ihtimali sonucunda tepki göreceği resimler yapmaktan kaçınması, ikincisi duyarlı ki iliğinin kendini manzara ve natürmortlar ile ifade etme isteği. Her ne kadar sanatçının istediğinde her konuyu ele alabileceği, sanatçılığın bir nevi özgürlük olduğu dü ünülse de dönemin artları unutulmamalı, 0eker Ahmet Pa a, günümüz sanatçıları ile karı tırılmamalıdır. Ancak yine de onu konu seçiminde birinci etken resmi görevleri değil, manzara ve natürmortların onun iç yapısına daha uygun olmasıdır. Gerome ve Boulanger atölyelerine devam ettiği sıralarda Paris’te etkili olan Barbizon Okulu ve Courbet ile Corot’dan etkilenmi tir. Barbizon Okulu 19. yüzyılda Paris yakınlarındaki Fontainebleau Ormanı yakınındaki Barbizon köyüne yerle mi Franzsız manzara ressamlarının olu turduğu gruptur. Doğa sevgisi ve kültürünü yüceltmeleri, dönemin kentsel ya amına romantik bir ba kaldırı sayılmaktadır.144 Realist akıma mensup Courbet de Fontainebleau Ormanı’nda çalı mı tır. Courbet’in Ormanda Akarsu Ba ında Geyikler isimli resmi 0eker Ahmet Pa a’nın Ceylan ve Orman (Resim 63) ve Ağaçlar Arasında Karaca (Resim 64) adlı eserleri ile yakından benzerlik göstermektedir. Ayrıca Pa anın Orman (Resim 44) adlı eserinde Courbet’ten ve Barbizon Okulu’ndan izler görülmektedir. Natürmortlar ise hem onun ruhuna hem de çalı ma artlarına uygun bir konudur. Yaver olduktan sonra yoğunluk nedeniyle çok sık doğaya çıkamamı ve tatil günlerinde konağında kurduğu atölyesinde çalı mı tır. Bu nedenle doğayı atölyesine ta ıma yoluna gitmi tir. Mevsimine uygun meyveler her zaman atölyesindeki masa üzerinde bulunmaktadır. Atölyenin içini ve duvarlarını saksılar ile doldurup hatta saksıların arasına da ku kafesleri koydurarak orayı bir çe it suni bahçe haline getirmi tir. Ayrıca güzel havalarda açılan bir kapının atölyeyi havuzlu bir bahçe ile birle tirmesi de çalı ma ortamına ayrı bir hava katmı tır. 144 GERMANER, Semra; “Barbizon Okulu”, Eczacıba!ı Sanat Ansiklopedisi, C.I, Yem Yayınları, Đstanbul, 1997, s.192 Bu çalı manın hazırlanması sırasında elde edilen ve katalog kısmında yer verilen 0eker Ahmet Pa a resimleri arasında 37 tane natürmort vardır. Bunlardan 8 tanesinde sadece çiçekler, 5 tanesinde tek bir meyve çe idi, bir tanesinde çiçekler ve meyveler, geri kalan 23 tanesinde ise deği ik meyvelerden olu an kompozisyonlar konu edilmi tir. Katalog kısmında 28 adet manzara resmi bulunmaktadır. Bu manzaralardan birinin içinde natürmorta da yer verilmi tir. Son olarak ressamın en önemli resimlerinden biri olan Kendi Portresi de katalog kısmında yer almaktadır. 1. Kendi Portresi ve Resimlerinde Figür 0eker Ahmet Pa a’nın en önemli resimlerinden biri Kendi Portresi’dir (Resim 1). Öz portre bir ressamın sanat ya amında ürettiği tablolar arasında en kendi olan, kendisi ile yüzle tiği ve izleyiciye saf olarak aktardığı yüz anlatımıdır. Avrupa sanatında Rembrandt ve Leonardo Da Vinci’nin kendi yüz ifadelerini desen olarak çizmesi bu türün öncüsü olarak görülmektedir. Sanatçının bireysel olarak ön plana çıkması ve özgürlüğünün izleyiciye aktarımı da Rönesans dönemi ile birlikte gerçekle mi tir. Ressamlar bu dönemde insana yönelmi ve onun derinliğinde kendini aramı tır. Bu anlamda öz portre sanatçının yaratıcılığının geni lemesi ve özgürle mesi olarak ele alınabilmektedir. Öz portre sanatçının kimliği olarak görünse de aslında bütün eserleri onun kimliğinin bir parçasıdır. Hangi içsel nedenlerle yapılırsa yapılsın sonuçta izleyicinin o sanatçının benliği ile kar ıla masıdır. Benlik, bireyin öznel bütünlüğüdür ve sanatçıyı soyut anlamda temsil etmektedir. Aynı zamanda öz portre sanatçının kendisini sonsuzla tırma çabasının bir ürünüdür. Batılı anlamda Türk resminde öz portre konusunda eser veren ilk sanatçı birinci ku ak asker ressamlardan Hüsnü Yusuf’tur. 0eker Ahmet Pa a’nın öz portresi hem Hüsnü Yusuf ile ba layan geleneğin devamcısıdır hem de sonraki ku aklara öncüdür. Kendi ku ağı içinde de öz portre konusunu ele alan tek sanatçı da 0eker Ahmet Pa a’dır. Osman Hamdi ise bazı resimlerinde kendini figür olarak kullanmı tır. Ressamın manzaralarında bazı küçük boyutlu insan ve hayvan figürlerine de rastlanmaktadır. Resme hareketlilik getirmek için koyulan bu figürler; koyun sürüleri, köpekler, ku lar, ördekler, ceylan,geyikler, e ekler ve insanlardır. Ceylan ve geyik resmi yapmayı çok seven ressam, onları bazı resimlerinde konunun içine yerle tirirken bazı resimlerde de konunun önüne çıkarmı tır. Geni bir perspektifte bir grup askerin resmedildiği Talim Yapan Erler (Resim 39) adlı eserde üslup bakımından minyatür resmine yakınlık varken aynı ey konu bakımından da söylenebilmektedir. 2. Natürmortlar Natürmort konusu batı sanatında, burjuva kesiminin sanat ile ilgilenip, bir piyasa olu turmaya ba laması ile önem kazanmı tır. 17. yüzyıldan itibaren de çe itli cansız varlıkların bazen sembolik anlamlarla resmin konusu içine girmesi yaygınla mı tır. Türk resminde ise batı etkisinin öncesinde de natürmort denebilecek türde resimler yapılmı tır. Figürsüz resme olan eğilimin doğurduğu bu tür, batılı anlamda resim sanatına geçi ten sonra da kullanılmı tır. Bunun yanında Avrupa resmi için geçerli olan durum Türk resmi için de geçerlidir. Yani natürmort sanat severler için bir tercihtir. Örneğin; Süleyman Seyyid maa larını kurtarmak için önemli ki ilerin evlerine i tah açıcı resimler yaptığından bahsetmektedir. Her ne kadar 0eker Ahmet Pa a, manzara resmi yapmayı daha çok seviyor olsa da bilinen resimleri arasında natürmortlar manzaralardan fazladır.. Ressamın meyve ve çiçekleri konu olarak seçmesinin en önemli sebebi her zaman çalı ılabilecek kolay bir malzeme olmasıdır. Daha önce belirtildiği gibi resmi görevlerinden resim çalı malarına fazla zaman ayıramayan ressam, resim yapacağı zaman meyve ve çiçeklerden kompozisyonlar olu turarak çalı ma yoluna gitmi tir. Özellikle son dönemlerinde natürmortlarının sayısı artmı tır. Natürmortlarında meyveleri çiçeklerden daha çok kullanmı tır. Bunun sebebi meyvelerin formları itibarı ile sanatçıya daha uygun bir malzeme olmalarıdır. Kö eli, yuvarlak formlar ve bu formların üzerinde deği en ı ık oyunları sanatçının çok sevdiği çe itlemelerdir. Kimi zaman meyveleri bir tabağın içine düzenli biçimde koyup bir ahenk yakalamaya çalı mı , kimi zaman da öylesine masanın üzerine bırakarak doğallığı yakalamaya çalı mı tır. Karpuz, kavun, elma, armut, incir, üzüm, eftali ile manolyalar, güller natürmortlarında sıklıkla kullandığı meyve ve çiçeklerdir. Sepetler, vazolar, tabaklar, bazen bir bıçak bazen bir kitap ise kompozisyon olu turmak için kullandığı diğer nesnelerdir. 3. Manzaralar Batı sanatında ilk kez 14. yüzyılın ikinci yarısında, manzara resmine yöneli ve ilgi ba lamı tır. Bu tarihten itibaren geli im gösteren manzara resmi, 17. yüzyılda Hollanda resmi ile önem kazanmı , 19. yüzyılda Romantizm ile doruğa çıkmı tır. Bundan sonraki geli iminde Đzlenimcilik de önemli rol oynamı tır. Türk resminde de Matrakçı Nasuh’un topografik ehir tasvirleri manzara resimlerinin ilk örnekleri olarak değerlendirilebilir. Daha sonra Lale Devri’ne kadar bu konu i lenmeye devam etmi tir. Lale Devri’nde batı etkisiyle birlikte manzara önündeki figür resmi yaygınlık kazanmı tır. Ardından minyatür sanatının önemini kaybetmeye ba lamasıyla manzara resimleri duvarlara yapılmaya devam edilmi tir. Askeri okullarda resim dersleri verilmesiyle birlikte buralarda askeri amaçlı yaptırılan çalı malarda da manzara resimleri ve topografik görünümler bu konunun benimsenmesini sağlamı tır. Avrupa’ya eğitim amaçlı giden ressamlar da aldıkları eğitim ya da etkilendikleri akım doğrultusunda bu konuyu i lemi lerdir. 0eker Ahmet Pa a, doğayı çok seven bir insandır. Atölyesinde yarattığı bahçesinde bile bir çok manzara resmi meydana getirmi tir. Manzara resimleri orman manzaraları ve açık ufuklu manzaralar olarak iki ba lıkta incelenebilir. Ayrıca Tepe Üzerinde Kale ve Evler (Resim 40) ayrı olarak ele alınmalıdır. Orman manzaralarında izleyiciyi ormanın bir kö esinden içeri doğru baktırmak istenmektedir. Bazı orman manzaraları ise yanı zamanda açık ufukludur, bir kö ede manzara uzanırken bir kö ede orman resmi ekillendirir (Resim 58,59). Açık ufuklu manzaralar panoramik anlayı ta yapılmı tır. Orman manzaralarında bazen küçük boyutlu insan ve hayvan figürlerine ya da mimari unsurlara rastlamak mümkündür. En sevdiği hayvanlardan ceylan ve geyik de bazen konunun içinde bazen de konuda belirleyici unsur olarak ele alınmı tır. Tepe Üzerinde Kale ve Evler, sanatçının manzaraları arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Tepenin eteklerinden ba layıp yukarı doğru çıkan evlerin kırmızı çatıları ayrı bir 0eker Ahmet Pa a resmini olu turur. Bu resim, Talim Yapan Erler ile birlikte minyatür resmi özelliği göstermesi bakımından ilginçtir. Ayrıca Dolmabahçe Sarayı’ndaki Mehtapta Yelkenliler (Resim 66) adlı resim de sanatçının en ilginç resimlerinden birisidir. Diğer manzaralardan ayrı olarak denizi konu edinmi tir ve ba ka benzeri yoktur. Sanatçının manzara resimlerini Üsküdar çevresi Bursa Alemdağ ve Beykoz civarında yaptığı bilinmektedir. O yıllarda bu bölgeler, yerle ime açık yerler olmadığından çayırlar ve ormanlarla kaplı olmaları muhtemeldir. Nitekim Süleyman Seyyid’in de Üsküdar çevresinde manzara resimleri yaptığı bilinmektedir. V. DEĞERLENDĐRME VE SONUÇ Fatih ile ba layan batı tarzı resim sanatına yönelik ilgi, Fatih’ten sonraki padi ahlar zamanında, 18.yüzyılın ba ına kadar çe itli duraklamalar, sapmalar ve deği imler göstermi tir. 18. yüzyılın ba ında, Osmanlı Đmparatorluğu’nda, batıya kar ı bir merakın olu ması sanat ve kültür ortamındaki çe itli geli melerle beraber zaten var olan ilginin resim sanatı üzerinde tekrar yoğunla maya ba lamasını sağlamı tır. 19. yüzyılın ba ında, askeri okullarda resim dersi okutulmaya ba laması ile birlikte, bu açıdan yeni bir döneme girilmi tir. Yurt dı ından gelen hocalar okullarda, sanatçılar ise sarayda çok farklı sanatsal bir ortamın doğmasına yol açmı lardır. Böyle bir ortamda, 19. yüzyılın ikinci yarısında, sanat çalı malarına ba layan 0eker Ahmet Pa a, Türk resminin ekillenip geli mesinde çok önemli bir role sahip olmu tur. Klasik temel eğitimini tamamlayıp, Tıbbıye’ye gitmi ve hayatı bu noktada deği mi tir. Bu okuldaki resim derslerinde, hocaları tarafından yeteneği ke fedilen, kendisi de bu sanata kar ı ilgi duymaya ba layan 0eker Ahmet Pa a, eğitimini devam ettirmek için Fransa’ya yollanmı tır. Bu, onun için çok yararlı olmu tur. Çünkü; o dönemde sanatın merkezi olan Paris’te, sanatçı kendini ve sanatını geli tirme fırsatı bulmu tur. Bu arada, Paris’te arkada ı Süleyman Seyyid ile bir anla mazlık içine dü tüğü görülmektedir. Paris dönü ünde Đstanbul’da yeni bir ya ama ba layan ressam, sanatçı ki iliği yanında bir kültür adamı olarak da ön plana çıkmı tır. Bu dönemde, düzenlediği ve katıldığı sergiler yolu ile Türk resim sanatında kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi görevini yönlendirici olarak üslenmi tir. Bu noktada askerlik mesleğinden gelen idare ve programlama kabiliyeti sanatçılığı ile birle erek yeni bir biçim kazanmı tır. Sanatçı yönü, eğitimciliği ve yöneticiliğinin olu turduğu çok yönlü ki iliği onu sanat sever Abdülaziz’in yanına çekmi onun sanat danı manı ve sarayın sanat koordinatörü olmu tur. Bu görevi ona dönemin diğer sanatçıları arasında farklı bir yer edinme fırsatı vermi tir. Ayrıca sarayın batı tarzı resim sanatına yakla ımında olumlu bir katkı sağlamı tır. Ba ka bir açıdan da 0eker Ahmet Pa a’nın sanatçı olarak geli iminde de saray destek sağlamı olmalıdır. Resmi görevleri yanında, görev yaptığı eğitim kurumlarındaki katkıları ve doğrudan atölyesinde yeti tirdiği ya da dolaylı yoldan etki ettiği sanatçılarla önemli bir sanatsal potansiyelin olu masına da katkıda bulunmu tur. Bir ressam olarak, 0eker Ahmet Pa a’nın kimi zaman naif öğeler de içeren ve romantik bir doğa gözlemciliğine dayanan üslubu olsa da tüm aykırılıklarına rağmen çarpıcı, taze ve az resmi olu uyla dikkat çeker. Resimleri, Süleyman Seyyid ve Hüseyin Zekai Pa a’da olduğu gibi Türk sanatçısının kültürel birikimi ve hissiyatı ile yeni yorumlar ve sentezler yakalayı ının birer kanıtıdır. Birey olarak ele alındığında, 0eker Ahmet Pa a’nın batıyla doğu arasında kalmı bir Osmanlı aydını, devlet adamı olduğu görülmektedir. Bir sanatçı olarak resim yapsa da, Paris’ten döndükten sonra kısa süre içinde resmi görevler alması ve bu görevlerde hızla yükselmesi onun sanatçı olarak üretkenliğini engellemi gibi gözükmektedir. Sergi düzenlemek ve saray için resim satın almak onun kariyeri için çok etkili olmu ve rütbelerini yükseltmi tir. Sanat ya amı boyunca oldukça üretken olduğu dü ünülebilecek ressamın, bu çalı manın katalog kısmında 65 resmine yer verilebilmi tir. Bu sayıdan daha fazla esere sahip olduğu tahmin edilmektedir. Yeni eserleri ortaya çıktıkça 0eker Ahmet Pa a hakkındaki yargılar da deği me gösterebilecektir. Bu çalı ma; çok yönlü ki iliği ile dönemi içinde hatta daha sonrasında bile oldukça önemli bir yere sahip olan sanatçıyı bilinen tüm belge ve yapıtları ile ele alarak Türk resim sanatının geli im sürecinin sağlıklı bir ekilde çözümlenmesinde yararlı olmaya çalı maktadır. Çalı manın uluslararası ve disiplinler arası boyuta ta ınarak geli tirilmesi ile daha önemli daha doğru sonuçlara ula ılması mümkün olsa da böyle bir giri im bu noktada amacı a maktadır. KAYNAKÇA ANONĐM; Yüz Senelik Türk Resmi Sergisi, Maarif Basımevi, Đstanbul, 1956 ANONĐM; “0eker Ahmet Pa a”, Türkiye’de Sanat, S.21, 1995, s.16,17 ANONĐM; “0eker Ahmet Pa a”, Anons Plastik Sanatlar Dergisi, S.34, 1994, s.12 ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, C.33, S.839, 1907(1323), s.100 ANONĐM; Đzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Katalogu, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2000 ANONĐM; Portakal Müzayede Katalogu (10 Kasım 1996) ANONĐM; Portakal Müzayede Katalogu (21 Kasım 1993) ANONĐM; Antik A. . 236. Müzayede Katalogu (27 Kasım 2005) ANONĐM; Portakal Sanat Galerisi 2002 Kı! Müzayedesi Katalogu ANONĐM; Artı Mezat Geçmi!ten Günümüze Bir Kesit Sergisi Katalogu (11 Aralık 2003,10 Ocak 2004) ANONĐM; Artı Mezat I. Müzayede Katalogu (28.11.1999) ANONĐM; Galeri Kile, Türk Resminden Bir Kesit Sergisi Katalogu (20 Ocak,28 0ubat 2001) AKGERMAN, F. Gönül; 185061950 Arasında Türk Ressamların Paris’de Çalı!tıkları Atölyeler ve Hocaları, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 2001 AKSEL, Malik; Sanat ve Folklor, M.E.B. Yayınları, Đstanbul, 1971 AKSÜT, Ali Kemali; Sultan Azizin Mısır ve Avrupa Seyahati, Ahmet Sait Oğlu Kitabevi, Đstanbul, 1944 ARIK, Rüçhan; Batılıla!ma Dönemi Anadolu Tasvir Sanatı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları No:947, Ankara, 1988 ARSAL, Oğur; Modern Osmanlı Resminin Sosyolojisi (çev. Tuncay Birkan), Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2000 ĐSBN 975,363,669,5 ARSEVEN, Celal Esad; Türk Sanatı Tarihi, C.III, Maarif Basımevi, Đstanbul,1950 ASLANAPA, Oktay; Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1997 BA0KAN, Seyfi; Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Resim, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1997 BA0KAN, Seyfi; Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Ak Yayınları, 1989 BERGER, John; “0eker Ahmet Pa a’nın Bir Resmi Üstüne”(çev.Cevat Çapan), Sanat Çevresi, S.11, 1979, s.4,7 BERK, Nurullah; La Painture Turque, Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1950 BERK, Nurullah; Sanat Konu!maları, AB Ne riyatı, Đstanbul, 1943 BERK, Nurullah; “Türkiye’de Resim ve Ressamlar: 1”, Hayat Tarih Mecmuası, C.I, S.5, 1974, s.56,62 BERK, Nurullah; “Türkiye’de Resim ve Ressamlar: 2”, Hayat Tarih Mecmuası, C.I, S.6, 1974, s.61,67 BERK, Nurullah; Türkiyede Resim, Güzel Sanatlar Akademisi Ne riyatı, Đstanbul, 1943 BERKES, Niyazi; Türkiye’de Çağda!la!ma, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2003, ĐSBN 975,08,0434,1 BĐNARK, Đsmet; “Türklerde Resim ve Minyatür Sanatı”, Vakıflar Dergisi, S.10, 1978, s.271,290 BOPPE, Aguste; XVIII. YY. Boğaziçi Ressamları(çev. Nevin Yücel,Cebi ), Pera Yayınları, Đstanbul, 1998 BOYAR, S. Pertev; Osmanlı Đmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devirlerinde Türk Ressamları, Jandarma Basımevi, Ankara, 1948 CAPELLEN, Jürg Meyer zur,BAĞCI, Serpil; “Đhti am Çağı”, Padi!ahın Portresi, T.Đ Bankası Yayınları, Đstanbul, 2000, s.96,136 CEZAR, Mustafa; Sanatta Batıya Açılı! ve Osman Hamdi, Erol Kerim Aksoy Vakfı Yayınları No:1, 2. Baskı, Đstanbul, 1995 CEZAR, Mustafa; “0eker Ahmet Pa a’nın Tertiplediği Resim Sergileri”, Sanat Çevresi, S.11, 1979, s.8,11 CEZAR, Mustafa; “Süleyman Seyyit Bey”, Türkiyemiz, S.15, 0ubat, 1975, s.14,18 CEZAR, Mustafa; “Türkiye’de Đlk Resim Sergisi”, I. Osman Hamdi Bey Kongresi 2,5 Ekim 1990, M.S.Ü. Yayınları, Đstanbul, 1992, s.43,52 ÇAKALOĞLU, Hasan; Türk Resim Sanatında Otoportre, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Eski ehir, 2001 ÇALI0IR, Deniz,ÖGEL; Semra; “Osmanlı Sanatında Mimesis: 0eker Ahmet Pa a’nın Resimleri Bağlamında Bir Değerlendirme” ĐTÜ Dergisi, C.2, S.1, 2005, s.69,79 ÇETĐNTA0, Vildan; “Türk Plastik Sanatlarının Geli im Sürecinde Đstanbul’da Açılan Sergiler (1849,1923) ve Sanata Katkıları”, Türk Dünyası Kültür ve Sanat Sempozyumu 7,15 Nisan 2000, Süleyman Demirel Üniversitesi Yayınları, Isparta, 2000, s. 457,467 ÇOKER, Adnan; “0eker Ahmet Pa a ve Talim Yapan Erler”, Sanat Dünyamız, S.71, 1999, s.51 ÇOKER, Adnan; Osman Hamdi ve Mekteb6i Sanayi6i Nefise6i ahane, M.S.Ü. Yayınları, Đstanbul, 1983 ÇORUHLU, Tülin; “Osmanlı Asker Ressamlar”, Osmanlı, C.11, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.468,472 ĐSBN 975,6782,14,5 (Cilt) ÇÖTELĐOĞLU, Aysel; “Geleneksel Osmanlı Resim Sanatından Batılı Anlamda Tuval Resmine Geçi Evresinde Askeri Okullar ve Asker Ressamlar”, Osmanlı, C.11, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.473,480 ĐSBN 975, 6782,14,5 (Cilt) DIRANAS, Muhip; “0eker Ahmet Pa a”, Güzel Sanatlar, Maarif Vekilliği Yayınları, S.4, 1942, s.85,86 DÖNMEZOĞLU, Yelda; Türkiye Đ! Bankası Sanat Koleksiyonunda Resimleri Bulunan Asker Ressamlar, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1995 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, T.Đ.V.D.Đ., Ankara, 1962 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977 EMEKÇĐLER, Leyla Ersin; eker Ahmet Pa!a, Halil Pa!a, Melek Celal Sofu’nun Ölüdoğa, Manzara ve Portre Yağlıboya Resimlerinin Uygulamalı Restorasyon Çalı!ma ve Yöntemleri, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1995 EPĐKMAN, Refik; “Türkiye’de Resim Sergilerinin Geli mesi”, Türk Kültürü, S.18, 1964, s.152,157 ERGÜVEN, Mehmet; Yoruma Doğru, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1992, ĐSBN 975,363,051,4 EYUBOĞLU, Bedri Rahmi,v.d.; Çağda! Türk Resminden Örnekler, Ak Yayınları, Đstanbul, 1982 EYUBOĞLU, Bedri Rahmi; “Adsız Sanatçılarımız”, Ülkü, S.52, 1943, s.5,7 GERMANER, Semra; “1850 Sonrası Türk Resminde Kaynak ve Konular”, Osman Hamdi Bey ve Dönemi Sempozyumu (17,18 Aralık 1992), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Đstanbul, 1993, s.57,68 GERMANER, Semra; “Osmanlı Đmparatorluğu’nun Uluslararası Sergilere Katılımı ve Kültürel Sonuçları”, Tarih ve Toplum, S.95, 1991, s.33,40 GERMANER, Semra; “XIX. Yüzyıl Sanatından Đki Etkile im Örneği: Oryantalizm ve Türk Resminde Batılıla ma”, Sanatta Etkile!im Sempozyumu, Đ Bankası Yayınları, 2000, s.116,121 ĐSBN 975,6813,09,1 GERMANER, Semra; “Batı Tarzı Resmin Đstanbul Ya amına Katılı ı ve Yer Aldığı Ortamlar”, 19. Yüzyıl Đstanbul’unda Sanat Ortamı, Habitat II’ye Hazırlık Sempozyumu 14,15 Mart 1996 Bildirileri, Sanat Tarihi Derneği Yayınları, Đstanbul, 1996, s.129,137 GERMANER, Semra; “Barbizon Okulu”, Eczacıba!ı Sanat Ansiklopedisi, C.I, Yem Yayınları, Đstanbul, 1997, s.192, ĐSBN 975,7438,52,9 GERMANER, Semra; “Türk Resminde Plastik Dü üncenin Kaynakları”, Celal Esad Arseven Anısına Sanat Tarihi Semineri Bildirileri, Mimar Sinan Üniversitesi Yayınları, Đstanbul, 2000, s.173,179 ĐSBN 975,7634,47,6 GERMANER, Semra,ĐNANKUR, Zeynep; Oryantalistlerin Đstanbul’u, Đ Bankası Kültür Yayınları, Đstanbul, 2002 GĐRAY, Kıymet; Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonundan Seçmeler, SSM, Đstanbul, Haziran 2002 GĐRAY, Kıymet; “Osmanlı Đmparatorluğu’nda Yağlı Boya Resim Sanatının Geli im Çizgisi”, Osmanlı, C.11, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.437,453 ĐSBN 975,6782,14,5 (Cilt) GĐRAY, Kıymet; Đstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu’ndan Örneklerle Manzara, Türkiye Đ Bankası Sanat Yayınları, Đstanbul, 2000 GĐRAY, Kıymet; Türkiye Đ! Bankası Resim Koleksiyonu, Türkiye Đ Bankası Kültür Yayınları, Đstanbul, 2000 ĐSBN 975,458,089,8 GÖREN, Ahmet Kamil; 50. Yılında Akbank Resim Koleksiyonu, Akbank Kültür ve Sanat Kitapları, Đstanbul, 1998 GÖREN, Ahmet Kamil; “L’Ecole des Beaux,Arts”, Antik&Dekor, S.34, s.92,95 GÖREN, Ahmet Kamil; “Jean,Leon Gerome (1824,1904)”, Antik&Dekor, S.34, s.102,107 GÖREN, Ahmet Kamil; “Gustave Boulanger (1824,1888)”, Antik&Dekor, S.35, s.102,103 GÖREN, Ahmet Kamil; “Alexandre Cabanel (1823,1889)”, Antik&Dekor, S.37, 1996, s.56, 60 GÖREN, Ahmet Kamil; “19. yy’da Paris’te Resim Eğitimi”, Antik&Dekor, S.35, s.94,100 GÖREN, Ahmet Kamil; “Askeri ve Sivil Okulların Türk Resim Sanatındaki Đ levi”, Antik&Dekor, S.37, 1996, s.62,70 GÖREN, Ahmet Kamil; “Türk Resim Sanatında 19. Yüzyıl Sanatçılarının Ortak Özellikleri”, Artist Plastik Sanatlar Dergisi, S.24, 1993, s.42,45 GÖREN, Ahmet Kamil; “19. Yüzyılın Türk Sanatçılarının Ortak Özellikleri Ve Primitifler Darü afaka’lı Ressamlar Sorunu Üzerine”, Sanat Çevresi, S.193, 1994, s. 52,55 GÖREN, Ahmet Kamil; “Tıbbiye’den Ayrılıp Harbiye’ye Geçen ve Buradan Mezun Olan Ressam 0eker Ahmet Pa a (1841,1907) ve Sanatta Betimlemeye Đli kin Bir Değerlendirme”, Antik&Dekor, 1997, S.39, s.84,92 GÖREN, Ahmet Kamil; “Ahmet Pa a (0eker)”, Ya!amları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.I, YKY, Đstanbul, 1999, s.151,153 ĐSBN 975, 08,0072,9 GÜVEMLĐ, Zahir; Sabancı Resim Koleksiyonu, Ak Yayınları Sanat Kitapları Dizisi: 7, Đstanbul, 1987 GÜVEMLĐ, Zahir; Resim Sanatı ve Türk Resmi, Ak Yayınları, Đstanbul, 1987 GÜVEMLĐ, Zahir; “0eker Ahmet Pa a”, Türkiyemiz, S.16, s.38,43,48 HALĐL EDHEM; Elvah6ı Nak!iye Koleksiyonu (sadele tiren. G. Elibal), Milliyet Yayınları, Đstanbul, 1970 ĐNANKUR, Zeynep; “19. yy’ın Đkinci Yarısında Đstanbul’a Gelen Batılı Sanatçılar”, Osman Hamdi Bey ve Dönemi Sempozyumu (17,18 Aralık 1992), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Đstanbul, 1993, s.75,82 ĐSKENDER, Kemal; “Osman Hamdi Bey ve 0eker Ahmet Pa a Farkı”, Türkiye’de Sanat, Kasım,Aralık 1992, s.30,33 ĐSKENDER, Kemal; "Đmzalı Ama Sahte Bir 0eker Ahmet Pa a'ya Kar ı Đmzasız Ama Gerçek Bir 0eker Ahmet Pa a", GençSanat, Haziran 1997, S.34, s.18, 21 ĐSKENDER, Kemal; “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türk Resmi”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.5, Đleti im Yayınları, Đstanbul, 1985, s.1308,1318 ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; Asker Ressamlar ve Ekoller, Asker Ressamlar Sanat Derneği Yayınları:1, Ankara, 1965 ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “Ahmet Ali Pa a”, Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi, C.1, Ankara Sanat Yayınları:2, Ankara, 1967, s. 11,12 ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “Sanat Tarihimizde Hüsnü Yusuf Beyin Yeri”, Ankara Sanat, , S.21, 1 Ocak 1968, s.5,7 ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “0eker Ahmet Ali Pa a”, Ankara Sanat, S.4, 1966, s.9 ĐP0ĐROĞLU, M, 0.; Đslamda Resim Yasağı ve Sorunları, Đ Bankası Kültür Yayınları, Đstanbul, 1973 KAHRAMAN, Hasan Bülent; “Eksik Tanzimat”, Hürriyet Gösteri, S.108, Kasım 1989, s. 22,24 KAHRAMAN, Hasan Bülent; Sanatsal Gerçeklikler Olgular ve Öteleri, Everest Yayınları, Đstanbul, 2002, ĐSBN 975,289,006,7 KARAMAĞRALI, Beyhan; Muhammed Siyah Kalem’e Atfedilen Minyatürler, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1984 KARATEPE, Đlkay; Türk Ressamların Etkilendiği Batılı Ressamlar, Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1999 KÜÇÜKERMAN, Önder; Dünya Saraylarının Prestij Teknolojisi Porselen Sanatı ve Yıldız Çini Fabrikası, Sümerbank Yayınları, Đstanbul, 1987 MAHĐR, Banu; “Harbiye Mektebinin Đlk Resim Hocası Joseph Schranz Hakkında Yeni Bilgiler”, Sanat Tarihi Ara!tırmaları Dergisi, S.10, Aralık 1991, s.25, 26 OZANOĞLU, Sönmez G; “0eker Ahmet Pa a ve Türkiye’de Đlk Resim Sergisinin 110. Yılı”, Yeni Boyut, S.2/13, 1983, s. 14,15 ÖGEL, Semra; “19. Yüzyılın Asker Türk Ressamları”, Türk Kültürü, S.22, 1964, s.88,97 ÖNER, Sema; “Türk Resminin Geli iminde Sarayın Yeri (1839,1923)”, 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi (Đstanbul, 23,27 Eylül 1991), C.III., Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1995, s.17,26 ÖNER, Sema; “Tanzimat Sonrası Osmanlı Saray Çevresinde Resim Sanatı”, Milli Saraylar, TBMM Basımevi, Ankara, 1992, s.58,77 ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV. Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527,546 ÖNER, Sema; “Osmanlı Sarayı ve Yaver Ressamlar”, EJOS IV (Proceedings of the 11 th Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth,Netherlands, August 23, 28, 1999), No: 55, 2001, s.1,30 ÖNSOY, Rifat; “Osmanlı Đmparatorluğu’nun Katıldığı Đlk Uluslararası Sergiler ve Sergi,i Umumi,i Osmani (1863 Đstanbul Sergisi)” Belleten, C.XLVII, S.185 (Ocak 1983)’den ayrıbasım, T.T.K Basımevi, Ankara, 1984, s.195,239 ÖZDEMĐR, Hüseyin; Türk Resim Sanatında Asker Ressamların Öncülük Rolü, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1994 ÖZEL, Mehmet; “0eker Ahmet Pa a ve Sanatı”, Kültür ve Sanat, Yıl: 2, S. 4, 1976, s.108,112 ÖZKAN, Jale; Đlk Üç Türk Ressamı: eker Ahmet Pa!a, Süleyman Seyyit, Hüzeyin Zekai Pa!a, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1987 ÖZSEZGĐN, Kaya; “Çağda Resmimizde Etkile im Sorunu”, Türkiye’de Sanatın Bugünü ve Yarını I. Ulusal Sanat Sempozyumu 17619 Nisan 1985, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları: 1,2, Ankara, s.13, 20 ÖZSEZGĐN, Kaya; “0eker Ahmet Pa a Klasik Resmimizin Ulusal Nitelikli Đlk Sanatçısıdır”, Milliyet Sanat¸ S. 110, 13 Aralık 1974, s.11,12 ÖZSEZGĐN, Kaya (metin); Mimar Sinan Üniversitesi Đstanbul Resim ve Heykel Koleksiyonu, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1996 PAMUKCĐYAN, Kevork; “1867 Paris Sergisine Katılan Osmanlı Sanatkarları”, Tarih ve Toplum, S.105, 1992, s. 35,27 RABY, Julian; “Oyun Ba lıyor”, Padi!ahın Portresi, T. Đ Bankası Yayınları, Đstanbul, 2000 , s.136,164 RENDA, G,Turan EROL; Ba!langıçtan Bugüne Çağda! Türk Resim Sanatı Tarihi, C.1, Tiglat Yayınları, Đstanbul, 1980 RENDA, Günsel; “Fatih Sultan Mehmet ve Sanat”, Ressam, Sultan ve Portresi, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Yayıncılık, Đstanbul, 1999, s.7,17 SELÇUK, Mahmut; Kendi Empresyonizm’e), Portreleri Marmara ile Üniversitesi Ressamlar Sosyal Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998 (Klasizm’den Bilimler Enstitüsü SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998 SĐLER, Abdurrahman; “1867 Paris Milletlerarası Sergisi ve Osmanlı Đmparatorluğu”, Türk Kültürü Dergisi, S.330, XVIII, s.622,635 SĐPAHĐOĞLU, Ahmet; Kavunlu Natürmort, Ayrıntı Yayınevi, Đstanbul, 1990 0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; “0eker Ahmet Ali Pa a”, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası, S.3, 14 Mart 1911(1 Mart 1327), s.17,21 TAKTAK, Yusuf; “Osmanlı Đmparatorluğu Son Dönem Ressamları: 1 0eker Ahmet Pa a”, Hayat Haftalık Mecmua, S.37, 1984, s.20,21 TANSUĞ, Sezer; Çağda! Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 2003 TANSUĞ, Sezer; “19. Yüzyılın Asker Ressamları, 0eker Ahmet Pa a ve Đstanbul Resim Heykel Müzesi”, Sanat Çevresi, S.11, 1979, s.12,14 TANSUĞ, Sezer; “Ahmed Pa a”, Eczacıba!ı Sanat Ansiklopedisi, Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, C.1, Đstanbul, 1997, s.32,33, ĐSBN 975,7438,52,9 TANSUĞ, Sezer; “Türk Resim ve Heykel Sanatı”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, C.6, Görsel Yayınları, Đstanbul, 2000, s.1119,1201 TEKĐNALP, P. 0ahin; “Osmanlı’nın Son Sarayı Yıldız’ın Duvar Resimleri”, EJOS IV (Proceedings of the 11 th Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth, Netherlands, August 23,28, 1999), No: 40, 2001, s.1,29 TEPECĐ, Fato ; “Türk Resminde Bir Öncü: 0eker Ahmet Pa a”, Anons Plastik Sanatlar Dergisi, S.43, 1994, s.18,20 TEPECĐ, Fato ; “Ba langıcından Günümüze Đstanbul’da Sanat Sergileri”, Anons Plastik Sanatlar Dergisi, S.45, 1994, s. 14,16 TERZĐ, Đhsan; Mehmed Esad’ın Mir’at6ı Mühendishane6i Berri Hümayun ve Mir’at6ı Mekteb6i Harbiye Adlı Eserlerine Göre 19. Yüzyıl Türk Resmi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Doktora Tezi, Ankara, 1988 TOLLU, Cemal; eker Ahmet Pa!a, Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul, 1967 TOROS, Taha; “Süleyman Seyyid Bey”, Antik&Dekor, S.66, 2001, s.78,86 TURANĐ, Adnan; Batı Anlayı!ına Yönelik Türk Resim Sanatı, Đ Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1977 TURANĐ, Adnan; “Türk Resminde Pentüral Prosedürler”, Türkiye’de Sanatın Bugünü ve Yarını I. Ulusal Sanat Sempozyumu 17619 Nisan 1985, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları: 1,2, Ankara, s.27, 30 ÜNAL, Serap; Türk Tual Resmi’nde Natürmort Geleneği Ara!tırması (Cumhuriyet Öncesi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1987 ÜREN, E ref; “0eker Ahmet Pa a”, Ülkü, S.21, 1942, s. 14,16 ÜREN, E ref; “Ressam Süleyman Seyyit”, Ülkü, C.IV., S.41, 1 Haziran 1943, s.6,8 ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Üsküdarlı Ressam 0eker Ahmet Pa a ve Türk Resmindeki Yeri”, I. Üsküdar Sempozyumu Bildirileri, C. II., Đstanbul, 2004, s.195,203 ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86 YAMAN, Zeynep Yasa; “Adnan Çoker’le Söyle i”, d grubu 193361951 (sergi katalogu, ed: ELVAN, N.), Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2004, s.43,75 YENĐ0EHĐRLĐOĞLU, Filiz; “Sanatta Osmanlı Đmparatorluğu Fransa Etkile imi”, Osman Hamdi Bey ve Dönemi Sempozyumu (17,18 Aralık 1992), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Đstanbul, 1993, s.57,68 YETĐK, Sami; Ressamlarımız, C.1, Marifet Basımevi, Đstanbul, 1940 YILDIZ, Y; “0eker Ahmet Pa a”, Türk Ansiklopedisi, C.XXX, M.E.Basımevi, Ankara, 1981, s.246,247 Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa Seyahatnamesi (sadele tiren: 0evket Rado), Hayat Tarih Mecmuası Yayınları, Đstanbul, 1970 http://www.sanalmuze.org/ http://www.antikalar.com/v2/konuk/konuk0406.asp/ EKLER VE BELGELER Belge 1 0eker Ahmet Pa a (DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den) Belge 2 0eker Ahmet Pa a (ARSEVEN, Celal Esad; Türk Sanatı Tarihi, C.III, Maarif Basımevi, Đstanbul,1950’den) Belge 3 0eker Ahmet Pa a (Roni Margulies Koleksiyonu) (GÖREN, Ahmet Kamil; “Ahmet Pa a (0eker)”, Ya!amları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.I, YKY, Đstanbul, 1999, s.151,153’den) Belge 4 0eker Ahmet Pa a Konağındaki atölyesinde (0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; “0eker Ahmet Ali Pa a”, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası, S.3, 14 Mart 1911(1 Mart 1327), s.17, 21’den) Belge 5 Sarayda bir aile fotoğrafı. 0eker Ahmet Pa a, kucağında Sultan II. Abdülhamid’in ikinci oğlu Abdülkadir Efendi, orta sırada (soldan sağa) altıncı Abdülmecid Efendi, diğer sultan ve ehzadeler (http://www.sanalmuze.org/’den) Belge 6 Bir sultan ile birlikte, renklendirilmi fotoğraf, 24x29,5 cm, Milli Saraylar Koleksiyonu (ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır) Belge 7 0eker Ahmet Pa a, Misafirin,i Ecnebiye Te rifatçısı görevindeyken 1903 yılında imparatorluğu ziyarete gelen Alman Prensleri Frederich ve Eithel ile birlikte Dolmabahçe Sarayı rıhtımında. (ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV. Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527,546’den) Belge 8 0eker Ahmet Pa a ağırlamakla görevli olduğu bir yabancı ülke heyeti ile (http://www.sanalmuze.org/’den) Belge 9 0eker Ahmet Pa a bir resmi tören sonrasında yabancı ülke temsilcileri ile (http://www.sanalmuze.org/’den) Belge 10 0eker Ahmet Pa a ile Goupil arasında çekilen telgraflardan bir örnek. Milli Saraylar Ar ivi’nde (SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998’den) Belge 11 Saray için Goupil’den alınan resimlerden birine ait fatura Milli Saraylar Ar ivi’nde (SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998’den) Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 28.1.1876 Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul Seksen santimlik tablo derken çerçeve dahil mi. Hariç mi kastediyorsunuz Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 30.5.1876 Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul, Albert Goupil’in ve kuryenin yola çıkmasından sonra, emrettiğiniz, istenen tabloları öbür gün yollayacağız Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 18.11.1875 Paris,Ahmet Ali Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul, Tablo sandıkları dün yola çıktı. Kurye aracılığıyla mektup. Bir aslan tasvirli Gerome’umuz var. Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 20.3.18? Paris,Ahmet Ali Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul, Gerome, tabloya henüz ba lamadı. Sebeplerini daha önce yazdı. Mektup yolda Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 26.4.1876 Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul, Çok büyük olasılıkla dul mirasçı, Fromentin’i geri almak için uğra acak. Satı Cuma günü. Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 26.10.1875 Paris,Ahmet Ali Bey,Dolmabahçe,Đstanbul, Gerome’un tablosu iki gün içinde bitecek ve Cumartesi gelecek Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 14.4.1876 Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul, Çok güzel bir Schreyer, Fromentin satın alabilirsiniz. Fakat paraya ihtiyaç var. Arkadan mektup geliyor. Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 20.4.1876 Yaver Ahmet Bey, Benim adresime gelmi olan sandıkların size aktarılması için nakliyecilere emir verdim. Schreyer’in fiyatı 16.000 frank. Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 8.10.1875 Paris,Kumandan Ahmet Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul Bugün bir ikinci Gudin daha bulduk. Gelecek hafta diğerlerini göndereceğiz. Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 6.10.1876 Kumandan Ahmet,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul Arkadan bir Gudin daha gönderebiliriz. Bir tane daha bulabilmek için birkaç gün daha beklemeyi tercih ediyoruz. Cevap önemli, çünkü ona göre davranacağız. Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 19.12.1875 Paris,Sultanın Yaveri Ahmet Ali Bey,Đstanbul Üçüncü sipari iniz olanaksız. Bekleyen çok i imiz var. Açıklayıcı mektup yolda. Gerome Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 25.3.1875 Paris,Kumandan Ahmet Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul Altı tablo istiyoruz. Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 30.4.1876 Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul Florentin 56.000 cent. Tablonun fiyatı daha çok yükseltilebilirdi. Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, Paris, 7 Ekim 1875 Majesteleri Sultan Đstanbul Tablo Boulanger Pompei’den iç görünüm. F. 25.000 Goupil Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, Paris, 26 Kasım 1875 Sarayın Güzel Sanatlar Direktörü Kumandan Ahmet Ali Bey Đstanbul ,Wahlberg, “Đsveç Limanı’nda Ağustos Gecesi”. F. 16.000 ,Cormon, “Site/Manzara”, F. 8.000 24.000 Belge 12 Saraya tablo alımında 0eker Ahmet Pa a ile Goupil arasındaki telgrafların Milli Saraylar ar ivinde bulunan metinleri. (SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998’den) KATALOG Resim 1 Adı: Kendi Portresi Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 118x85 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 2 Adı: Natürmort Tarih: 1891 Malzeme ve Teknik: Kağıt üzerine suluboya Boyutlar: 85x28x52 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Portakal Müzayede Katalog’undan (10 Kasım 1996 no:85 ) alınmı tır. Yıldız Çini Fabrikası için çalı ılmı tır. Resim 3 Adı: Güller Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Emel Korutürk Koleksiyonu. Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 4 Adı: Kadehte Güller Tarih: 1894 Malzeme ve Teknik: Tahta üzerine yağlıboya Boyutlar: 33x25 cm. Đmza: Fransızca ‘Ahmed Aly’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon. Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 5 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: 6 Bulunduğu Koleksiyon: Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu. Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den alınmı tır. Kaynakta da siyah beyaz olarak verilmi tir. Resim 6 Adı: Çiçekli Ölüdoğa Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 89x70 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV. Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527, 546’den alınmı tır. Resim 7 Adı: 0akayıklı Natürmort Tarih: 1894 (h. 1310) Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 70x88 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Milli Saraylar Koleksiyonu Açıklama: Resim, ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır. Resim 8 Adı: Vazoda Manolyalar Tarih: 1903 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 63x45 cm. Đmza: 6 Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon. Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 9 Adı: Çiçekler Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 95x65 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu. Açıklama: Resim, Sabancı Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 10 Adı: Manolya ve Meyveler Tarih: 1905 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 130x89 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 11 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, TANSUĞ, Sezer; “Türk Resim ve Heykel Sanatı”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, C.6, Görsel Yayınları, Đstanbul, 2000, s.1119,1201’den alınmı tır. Resim 12 Adı: Natürmort Tarih: 6 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den alınmı tır. Yazar bu resmin bir benzerinin Fransa’da Louvre Müzesi’nde olduğunu iddia etmektedir. Resim 13 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 114x86 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı Açıklama: Resim, ÖZKAN, Jale; Đlk Üç Türk Ressamı: eker Ahmet Pa!a, Süleyman Seyyit, Hüzeyin Zekai Pa!a, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1987’den alınmı tır. Resim 14 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 89x130 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Ankara Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Ankara Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 15 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 74x102 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Đzmir Resim Heykel Müzesi Koleksiyonu Açıklama: Resim, Đzmir Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır Resim 16 Adı: Meyveler Tarih: 1905 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 72x101 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon. Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 17 Adı: Natürmort (Karpuzlu) Tarih: 1901 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 89x116,5 cm. Đmza: Fransızca ‘Ahmet Aly’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon. Açıklama: Resim, Portakal Müzayede Katalogu’ndan (21 Kasım 1993) alınmı tır. Resim 18 Adı: Natürmort Tarih: 1907 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 88,5x130,5 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 19 Adı: Kavunlu Ölüdoğa Tarih: 1887 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Küçüksu Kasrı Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV. Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527, 546’den alınmı tır. Resim 20 Adı: Karpuzlu Ölüdoğa Tarih: 1893 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 72,5x99,5 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Beylerbeyi Sarayı Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Osmanlı Sarayı ve Yaver Ressamlar”, EJOS IV (Proceedings of the 11 th Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth, Netherlands, August 23,28, 1999), No: 55, 2001, s.1,30’den alınmı tır. Resim 21 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: , Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den alınmı tır. Kaynakta da siyah beyazdır. Dürrüoğlu’na göre Pa a’nın yarım kalan son natürmortudur. Resim 22 Adı: Natürmort Tarih: 1903 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 90x70 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 23 Adı: Natürmort Tarih: 1893 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 74x102,5 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 24 Adı: Natürmort Tarih: 1904 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 44x61 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Kemal Bilginsoy Koleksiyonu Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 25 Adı: Natürmort Tarih: 1879,1880 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 64x105 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 26 Adı: Natürmort Tarih: 1896 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 51x61 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Manik Karavil Koleksiyonu Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 27 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 44x60 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Antik A.0. 236. Müzayede (27 Kasım 2005) Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 28 Adı: Kavunlar Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 32x40 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Galeri Kile Türk Resminden Bir Kesit (20 Ocak,28 0ubat 2001) sergisi katalogundan alınmı tır. Resim 29 Adı: Kavunlu Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 46x32 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu Açıklama: Resim, Sabancı Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 30 Adı: Kavun Tarih: 1895 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 43x60 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 31 Adı: Ayvalı ve Đncirli Natürmort Tarih: 1900 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 43,5x61 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Portakal Sanat Galerisi 2002 Kı Müzayedesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 32 Adı: Natürmort Tarih: 1902 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 42x62 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Portakal Sanat Galerisi 21 Kasım 1993 tarihli müzayede katalogundan alınmı tır. Resim 33 Adı: Natürmort Tarih: 1902 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 36,5x55,5 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Artı Mezat I. Müzayede (28.11.1999) katalogundan alınmı tır. Resim 34 Adı: Ayvalı Natürmort Tarih: 1900 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 39x55 cm. Đmza: Fransızca ‘Ahmed Aly’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Artı Mezat Geçmi ten Günümüze Bir Kesit Sergisi (11 Aralık 2003,10 Ocak 2004) katalogundan alınmı tır. Resim 35 Adı: Ayvalar Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 38x57 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 36 Adı: Portakallı Ölüdoğa Tarih: 1896 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 33,5x22,5 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV. Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527, 546’den alınmı tır. Resim 37 Adı: Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: , Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: , Açıklama: Resim, Ülker Koleksiyon Serisi Çikolata kutularının üzerinde bulunmaktadır. Resim 38 Adı: Ayvalı Natürmort Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 129x89 cm. Đmza: Fransızca ‘Ahmed Aly’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: T. Đ Bankası Resim Koleksiyonu Açıklama: Resim, T. Đ Bankası Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 39 Adı: Talim Yapan Erler Tarih: 1897,1898 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 61,5x47 cm. Đmza: Fransızca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 40 Adı: Tepe Üzerinde Kale ve Evler Tarih: 1898,1899 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 65x46,5 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 41 Adı: Erenköy’den Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 89x116 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 42 Adı: Erenköy’den Adalar Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 29x112 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu Açıklama: Resim, GĐRAY, Kıymet; Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonundan Seçmeler, SSM, Đstanbul, Haziran 2002’den alınmı tır. Resim 43 Adı: Cami Kapısında Tarih: , Malzeme ve Teknik: Fotoğraf üzerine yağlıboya Boyutlar: 27x23 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Müze katalogunda sanatçı adı sadece Ahmet olarak geçer. GĐRAY, Kıymet; Đstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu’ndan Örneklerle Manzara, Türkiye Đ Bankası Sanat Yayınları, Đstanbul, 2000’de 0eker Ahmet Pa a olarak gösterilmi tir. Resim 44 Adı: Orman Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 140x181 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır Resim 45 Adı: Kır Peyzajı Tarih: 1903 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 32x40 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, TANSUĞ, Sezer; Çağda! Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 2003’den alınmı tır. Resim 46 Adı: Manzara Tarih: 1886 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 78x100 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mine ve Güven Persentili Koleksiyonu Açıklama: Resim, GERMANER, Semra,ĐNANKUR, Zeynep; Oryantalistlerin Đstanbul’u, Đ Bankası Kültür Yayınları, Đstanbul, 2002’den alınmı tır. Resim 47 Adı: Manzara Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 105x71 cm. Đmza: Ahmet Ali imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Đstanbul Askeri Müze Açıklama: Askeri müzenin deposundaki Ahmet Ali imzalı bu resmin 0eker Ahmet Pa a’ya ait olma ihtimali vardır. Resim, ÖZKAN, Jale; Đlk Üç Türk Ressamı: eker Ahmet Pa!a, Süleyman Seyyit, Hüzeyin Zekai Pa!a, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1987’den alınmı tır. Resim 48 Adı: Kır Manzarası Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 61x90 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.antikalar.com/v2/konuk/konuk0406.asp/ adresinden alınmı tır. Resim 49 Adı: Manzara Tarih: 1876 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 43x60 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinde alınmı tır. Resim 50 Adı: Manzara Tarih: 1870’ler Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 43x61 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 51 Adı: Kuğulu Göl Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 44x61 cm. Đmza: Franzsıca ‘Ahmed Aly’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, Artı Mezat Geçmi ten Günümüze Bir Kesit Sergisi (11 Aralık 2003,14 Ocak 2004) katalogundan alınmı tır. Resim 52 Adı: Orman Yolu Tarih: 6 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 44x61 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.antikalar.com/v2/konuk/konuk0406.asp/ adresinden alınmı tır. Resim 53 Adı: Orman Tarih: 1906 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 78x120 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 54 Adı: Orman Tarih: 1894 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 63,2x43,2 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu Açıklama: Resim, GĐRAY, Kıymet; Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonundan Seçmeler, SSM, Đstanbul, Haziran 2002’den alınmı tır. Resim 55 Adı: Orman Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 88x130 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, ĐSKENDER, Kemal; "Đmzalı Ama Sahte Bir 0eker Ahmet Pa a'ya Kar ı Đmzasız Ama Gerçek Bir 0eker Ahmet Pa a", GençSanat, Haziran 1997, S.34, s.18,21’den alınmı tır. Müze Katalogunda isimi bilinmeyen sanatçılara ait bölümde olsa da, Kurul bu resmin 0eker Ahmet Pa a’ya ait olduğunu söylemi tir. Resim 56 Adı: Koruluk Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den alınmı tır. Kitapta da siyah beyazdır. Resim 57 Adı: Koruluk Yolu Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den alınmı tır. Kitapta da siyah beyazdır. Resim 58 Adı: Manzara Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 140x175 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Ankara Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Ankara Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 59 Adı: Ormanda Koyun Sürüsü Tarih: 1897 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 90x130 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 60 Adı: Tarlada Koyun Sürüsü Tarih: Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 116x89 cm. Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır. Resim 61 Adı: Orman Tarih: 6 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 98x134 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Milli Saraylar Koleksiyonu Açıklama: Resim, ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır. Resim 62 Adı: Orman ve Geyik Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 131x90,5 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 63 Adı: Ceylan ve Orman Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 55x43,5 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Resim Koleksiyonu Açıklama: Resim, Sabancı Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 64 Adı: Ağaçlar Arasında Karaca Tarih: 1886,1887 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 136,5x101 cm. Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Resim 65 Adı: Geyik Kompozisyonu Tarih: , Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: , Đmza: , Bulunduğu Koleksiyon: Ayhan Dürrüoğlu Koleksiyonu Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den alınmı tır. Resim 66 Adı: Mehtapta Yelkenliler Tarih: 1892 Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya Boyutlar: 115x79 cm. Đmza: Osmanlıca imzalı Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı Açıklama: Resim, ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır.