T.C.
ÇANAKKALE ONSEKĐZ MART ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ
SANAT TARĐHĐ ANABĐLĐM DALI
EKER AHMET PA A’NIN SANATI VE SANATÇI KĐ ĐLĐĞĐ
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
Tez Danı!manı
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ÜSTÜNĐPEK
Hazırlayan
Hüseyin Avni BALOĞLU
31920002
Çanakkale 6 2006
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne
............................ ait .......................... adlı
Çalı!ma, jürimiz tarafından ..........................
.........................Anabilim/Anasanat Dalında
DOKTORA / SANATTA YETERLĐLĐK / YÜKSEK
LĐSANS TEZĐ olarak kabul edilmi!tir.
(Đmza)
Ba!kan ...........................................
Akademik Ünvanı, Adı Soyadı
(Đmza)
Üye ...........................................
Akademik Ünvanı, Adı Soyadı (Danı!man)
(Đmza)
Üye ...........................................
Akademik Ünvanı, Adı Soyadı
ÖZET
Osmanlının batı resmi ile ilk teması, 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in
Đtalyan sanatçıları sarayına davet etmesi ile ba lamı tır. Duraklama ve ardından
gerileme dönemlerinde Osmanlının yava yava batıya olan siyasi üstünlüğünü
kaybetmesi sonucunda artan batı etkisi Tanzimat Dönemi ile birlikte doruk noktaya
çıkmı tır. Bu süreçte Osmanlı sarayı batı etkili resim sanatına ilgi göstermi ve
geli imini desteklemi , önce yabancı ressamlar ardından askeri okullarda yeti en
Osmanlı ressamların eserlerini satın almı tır. Đlk olarak, 1793’te kurulan
Mühendishane,i Berri,i Hümayun’da resim derslerine yer verilmi , 19. yüzyılın
ortalarından itibaren bütün askeri okullar programlarına resim dersini koyarak
Türkiye’de batılı anlamda resmin geli imine katkıda bulunmu tur.
Asker kökenli bir ressam olan 0eker Ahmet Pa a, Üsküdar’da doğmu tur. Be
ya ındayken okula ba lamı , ilkokulun ardından 14 ya ında Tıbbiye’ye devam
etmi tir. 18 ya ına geldiğinde yeteneği sayesinde Tıbbiye’de resim öğretmenliği
yardımcılığına getirilmi tir. Ba arısından dolayı, okulu bitirince Paris’e yollanmı tır.
Aynı yıllar da Süleyman Seyyid ve Osman Hamdi de Fransa’da bulunmaktadır. Bir
yandan Türk öğrenciler için Paris’te açılan Mekteb,i Osmaniye’ye devam ederken
bir yandan da
Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde Gustave Boulanger ve
Gerome’un öğrencisi olarak çalı mı tır.
Paris’ten sonra kısa bir süre Roma’da kaldıktan sonra yurda dönen 0eker
Ahmet Pa a, bir süre çe itli okullarda öğretmenlik yapmı tır. Bu sırada Türkiye’deki
ilk resim sergisini 1873 yılında Sanat Okulu’nda düzenlemi ve Sultan’ın dikkatini
çekmi tir. Ardından 1875 yılında bir resim sergisi daha düzenlemi ve bu etkinlikler
onun kariyerini olumlu yönde etkilemi tir. Elifba Kulubü’nün düzenlediği sergilerde
de katılımcı olarak yer almı , 1900 yılında Pera’da ki isel bir sergi daha
düzenlemi tir. Đstanbul Salonları adı verilen sergilerin ilk ikisine de katılmı tır. Sergi
düzenleme i i ona saray adına tablo koleksiyonu olu turma görevini de getirmi tir.
Halen Milli Saraylar’da bulunan bu eserler Gerome, Daubigny, Schreyer, Yvon,
Boulanger, Harpignies gibi sanatçılar yanında o dönemde Đstanbul’da çalı an
Guillemet ve Aivazovsky gibi sanatçıların da resimlerinden de olu maktadır.
Kısa sürelerde yükselen rütbeleriyle yaver olan 0eker Ahmet Pa a, 1895’te
Misafirin,i Ecnebiye Te rifatçısı olmu tur. Son zamanlarında resmi görevlerinden
dolayı sanat çalı malarına çok az zaman ayırabilmi tir. Bu sebeple resim
çalı malarına Mercan’daki konağının bir odasına yaptırdığı atölyesinde devam
etmi tir. 1907 yılında ölmü tür.
Sanatçı, daha çok natürmort ve manzara konuları üzerine çalı mı tır.
Natürmortlarında ağırlıklı olarak meyveleri daha az olarak da çiçekleri konu almı tır.
Bazı örneklerde de hem meyveler hem de çiçekler vardır. Ayvalar adlı eseri ise
natürmort konusunun manzara içinde verildiği deği ik bir örnektir. Manzaraları
orman manzaraları ve açık ufuklu manzaralar olarak ikiye ayrılmaktadır. Ayrıca
Talim Yapan Erler ile Tepe Üzerinde Kale ve Evler adlı resimleri ayrı bir grup olarak
da incelenebilir. Manzaralarında bazı küçük boyutlu insan ve hayvan figürleri ile
mimari ekiller yer almaktadır. Bazı örneklerde ise ceylan ve geyikler manzaranın
ana konusu olmu tur. Kendi Portresi bilinen tek figür resmidir.
0eker Ahmet Pa a, natürmortlarında renk ve ı ıktan çok kompozisyona
verdiği önem ile dikkat çekmektedir. Manzaralarında ise ı ık etkisini kullandığı
ancak ağaçların dizili i ile yine kompozisyona önem verdiği görülmektedir. Đstanbul
Resim Heykel Müzesi’nde bulunan Orman adlı eserinde resim içindeki figüre verilen
perspektif resme ayrı bir bakı açısı kazandırarak izleyende ormanın içindeymi hissi
uyandırmaktadır. Talim Yapan Erler ile Tepe Üzerinde Kale ve Evler adlı eserleri
minyatür resmi izleri ta ımaktadır. Kendi Portresi ku ağı içinde türünün
tek
örneğidir ve Osmanlı sanatçısının kendi yerini belirleme arayı ını göstermektedir.
Son dönem Osmanlı aydını ve devlet adamı 0eker Ahmet Pa a’nın resim
çalı malarındaki anlayı ıyla, çağda larınınki arasında farklılıklar bulunmaktadır.
Osman Hamdi de kültürel olaylarla ilgilenmi ve resim yapmı tır. Ancak onun
resimleri oryantalizme kar ı Osmanlı insanını savunur ve batıya alternatif bir
oryantalizm geli tirir. Süleyman Seyyid daha sanatçıya özgü bir hayat sürmü ve
resmin sorunları ile ilgilenmi tir.
ABSTRACT
The Ottoman’s first contact with western painting began with Fatih Sultan
Mehmet’s invitation Italian artists to his palace in 15th century. During the
Recession Periods, the western influence has increased which reached to its peak of
to the Tanzimat Period. Ottoman Palace has interested in western art an collected
paintings of foreign artists and then of Ottoman artists who studied painting in
military schools. Mühendishane,i Berri Hümayun (1793) is first military school to
give painting lessons and from the middle of 19th century the western painting had
been improved in Turkey by placing art lesson in all military schools’ programmes.
0eker Ahmet Pa a who is a military,originated painter was born in Uskudar.
He started school when he was five and after primary school, he enrolled to Tıbbiye
at the age of fourteen. In this school, he was promoted to a position as an art teacher
by means of his ability. As a result of his sucess, he was sent to Paris when he had
finished his school. In the same years, Süleyman Seyyid and Osman Hamdi were too
in France. In Paris while he was studying at Mekteb,i Osmani which had been
opened for Turkish students in Paris, he also studied as Gustave Bolulanger’s and
Gerome’s student in Paris Fine Art Academy.
After his return Đstanbul, 0eker Ahmet Pa a worked as a teacher in various
schools for a time. At that time, he organized his first painting exhibition in 1873 by
which he called Sultan’s attention. Later, in 1875, he organized one more painting
exhibition and these activities effected his career positively. He participate to the
exhibitions held by Elifba Art Club and in 1900, he held a personal exhibition again
in Pera. He also participated to the exhibitions of Istanbul Salons. The work of
organizing exhibitions brought him mission of collecting paintings for the Ottoman
palace. This collection which is still in National Palaces’ includes the paintings of
artists such as Gerome, Daubigny, Schreyer, Yvon, Boulanger and also artists
worked in Đstanbul in that time such as Guillemet and Aivazovsky.
0eker Ahmet Pa a who became a Yaver in a short time by taking ranks also
became Misafirin,i Ecnebiye Te rifatçısı. In the later time of his life, he could spend
little time for his art workings because of his official duties. So, he worked painting
in his work,shop that he had built in a room of his mansion in Mercan. He died in
1907.
He mostly worked still lifes and landcapes. In his still lifes, he preferred fruits
and flowers. In some examples, there are both fruits and flowers. One of his
paintings Ayvalar is a different example in which stil life subject was treated in a
landscape. His landscapes are separated into two: landacapes of forest views and
landscapes with wide horizon. Also his paintings named Talim Yapan Erler and
Tepe Üstünde Kale ve Evler can be studied as an other group. In some of his
landscapes, there are architectural forms. In some examples, gazelles and ders the are
main theme of the landscapes. His self portrait is the only known figure painting.
0eker Ahmet Pa a interested in composition rather than colour and light in his
stil lifes. In his landscapes, it can be seen that he used lihgt effect but he also gave
importance to composition again by ordering trees. The perspective given to the
figure in his painting named Orman which is in Đstanbul Resim Heykel Müzesi
creates a feeling as if the spectator is in the view. His paintings named Talim Yapan
Erler and Tepe Üstünde Kale ve Evler reflects the taste of miniature painting. His
self portrait is an example of this genre unique in his generation and it shows the
social and cultural contradictions of Ottoman artists during the westernization period.
In the late period of Ottoman as an intellectual and statesman 0eker Ahmet
Pa a is on his own. In this respect, he is different from his contemporaries. Osman
Hamdi was interested in cultural events and paints. But, his paintings defend
Ottoman people aganist Orientalism and improve an Orientalist style as an
alternative to the western orientalist paintings. Süleyman Seyyid had a life which is
more peculiar to artist and he inrerested in problems of painting.
ĐÇĐNDEKĐLER
ÖZET
i
ABSTRACT
ĐÇĐNDEKĐLER
iii
v
KISALTMALAR LĐSTESĐ
vii
RESĐMLER LĐSTESĐ
viii
ÖNSÖZ
xiv
I. GĐRĐ0
1
II. TÜRK RESMĐNĐN ĐLK DÖNEMLERĐ
5
A. Geleneksel Türk Resmi
5
1. Minyatür Resmine Kısa Bir Bakı
5
2. Duvar Resmi
8
B. Saray Çevresinde Batılı Anlamda Resim Sanatına
Yönelik Đlgi ve Yabancı Ressamlar
11
C. Mühendishane,i Berri Hümayun’da Resim Dersleri
ve Đlk Ressamlar
III. 19. YÜZYIL SANAT ORTAMINDA 0EKER AHMET PA0A
19
28
A. Askeri Okullarda Aldığı Resim Eğitimi
28
B. Paris Yılları (1860,1870)
30
1. Paris’te Resim Eğitimi
(Mekteb,i Osmani, Gerome ve Boulanger)
30
2. 1867 Paris Sergisi ve Abdülaziz
31
C. Sergiler Sürecinde 0eker Ahmet Pa a
34
1. 0eker Ahmet Pa a’nın Düzenlediği Türkiye’deki Đlk
Resim Sergileri (1873 ve 1875)
34
2. Elifba Kulübü’nün Sergisi ve 1900’de Pera Palas’ta
Düzenlediği Ki isel Sergi
49
3. Đstanbul Salonları ve 0eker Ahmet Pa a
51
D. 0eker Ahmet Pa a’nın Resmi Görevleri
54
E. Özel Hayatı
56
IV. 0EKER AHMET PA0A’NIN RESĐMLERĐ
64
A. Üslup Olarak Çözümlenmesi
64
B. Konu olarak Çözümlenmesi
71
1. Kendi Portresi ve Resimlerinde Figür
73
2. Natürmortlar
74
3. Manzaralar
75
V. DEĞERLENDĐRME VE SONUÇ
KAYNAKÇA
EKLER VE BELGELER
KATALOG
77
79
KISALTMALAR LĐSTESĐ
a.g.e. : Adı geçen eser
a.g.m.: Adı geçen makale
a.g.t. : Adı geçen tez
bkz. : Bakınız
MSÜĐRHM: Mimar Sinan Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel Müzesi
RESĐMLER LĐSTESĐ
Resim 1: Kendi Portresi, Tuval üzerine yağlıboya, 118x85 cm , MSÜĐRHM
Resim 2: Natürmort, 1891, Kağıt üzerine suluboya, 85x28x52 cm., Özel Koleksiyon
Resim 3: Güller, Tuval üzerine yağlıboya, Emel Korutürk Koleksiyonu.
Resim 4: Kadehte Güller, 1894, Tahta üzerine yağlıboya, 33x25 cm., Özel
Koleksiyon.
Resim 5: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu.
Resim 6: Çiçekli Ölüdoğa, Tuval üzerine yağlıboya, 89x70 cm., Dolmabahçe Sarayı
Resim 7: 0akayıklı Natürmort, 1894 (h. 1310), Tuval üzerine yağlıboya, 70x88 cm.,
Milli Saraylar Koleksiyonu
Resim 8: Vazoda Manolyalar, 1903, Tuval üzerine yağlıboya, 63x45 cm., Özel
Koleksiyon.
Resim 9: Çiçekler, Tuval üzerine yağlıboya, 95x65 cm., Sabancı Koleksiyonu
Resim 10: Manolya ve Meyveler,1905 Tuval üzerine yağlıboya,130x89 cm.,
MSÜĐRHM
Resim 11: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya,Özel Koleksiyon
Resim 12: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya,Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu
Resim 13: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 114x86 cm., Dolmabahçe Sarayı
Resim 14: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 89x130 cm., Ankara Resim Heykel
Müzesi
Resim 15: Natürmort,Tuval üzerine yağlıboya, 74x102 cm., Đzmir Resim Heykel
Müzesi Koleksiyonu
Resim 16: Meyveler, 1905, Tuval üzerine yağlıboya, 72x101 cm., Özel Koleksiyon.
Resim 17: Natürmort (Karpuzlu), 1901, Tuval üzerine yağlıboya, 89x116,5 cm.,
Özel Koleksiyon.
Resim 18: Natürmort, 1907, Tuval üzerine yağlıboya, 88,5x130,5 cm., MSÜĐRHM
Resim 19: Kavunlu Ölüdoğa,1887, Tuval üzerine yağlıboya, Küçüksu Kasrı
Resim 20: Karpuzlu Ölüdoğa, 1893, Tuval üzerine yağlıboya, 72,5x99,5 cm.,
Beylerbeyi Sarayı
Resim 21: Natürmort, Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu
Resim 22: Natürmort, 1903, Tuval üzerine yağlıboya,90x70 cm., Özel Koleksiyon
Resim 23: Natürmort, 1893, Tuval üzerine yağlıboya, 74x102,5 cm., MSÜĐRHM
Resim 24: Natürmort, 1904, Tuval üzerine yağlıboya, 44x61 cm., Kemal Bilginsoy
Koleksiyonu
Resim 25: Natürmort, 1879,1880, Tuval üzerine yağlıboya, 64x105 cm., MSÜĐRHM
Resim 26: Natürmort, 1896, Tuval üzerine yağlıboya, 51x61 cm., Manik Karavil
Koleksiyonu
Resim 27: Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 44x60 cm., Özel Koleksiyon
Resim 28: Kavunlar, Tuval üzerine yağlıboya, 32x40 cm., Özel Koleksiyon
Resim 29: Kavunlu Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 46x32 cm., Sabancı
Koleksiyonu
Resim 30: Kavun, 1895, Tuval üzerine yağlıboya, 43x60 cm., Özel Koleksiyon
Resim 31: Ayvalı ve Đncirli Natürmort, 1900, Tuval üzerine yağlıboya, 43,5x61 cm.,
Özel Koleksiyon
Resim 32: Natürmort, 1902, Tuval üzerine yağlıboya, 42x62 cm., Özel Koleksiyon
Resim 33: Natürmort, 1902, Tuval üzerine yağlıboya, 36,5x55,5 cm., Özel
Koleksiyon
Resim 34: Ayvalı Natürmort, 1900, Tuval üzerine yağlıboya, 39x55 cm., Özel
Koleksiyon
Resim 35: Ayvalar, Tuval üzerine yağlıboya, 38x57 cm., Özel Koleksiyon
Resim 36: Portakallı Ölüdoğa, 1896 Tuval üzerine yağlıboya, 33,5x22,5 cm.,
Dolmabahçe Sarayı
Resim 37: Natürmort,
Resim 38: Ayvalı Natürmort, Tuval üzerine yağlıboya, 129x89 cm., T. Đ Bankası
Resim Koleksiyonu
Resim 39: Talim Yapan Erler, 1897,1898, Tuval üzerine yağlıboya, 61,5x47 cm.,
MSÜĐRHM
Resim 40: Tepe Üzerinde Kale ve Evler, 1898,1899, Tuval üzerine yağlıboya,
65x46,5 cm., MSÜĐRHM
Resim 41: Erenköy’den, Tuval üzerine yağlıboya, 89x116 cm., MSÜĐRHM
Resim 42: Erenköy’den Adalar, Tuval üzerine yağlıboya, 29x112 cm., Sabancı
Koleksiyonu
Resim 43: Cami Kapısında, Fotoğraf üzerine yağlıboya, 27x23 cm., MSÜĐRHM
Resim 44: Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 140x181 cm., MSÜĐRHM
Resim 45: Kır Peyzajı, 1903, Tuval üzerine yağlıboya, 32x40 cm., Özel Koleksiyon
Resim 46: Manzara, 1886, Tuval üzerine yağlıboya, 78x100 cm., Mine ve Güven
Persentili Koleksiyonu
Resim 47: Manzara, Tuval üzerine yağlıboya, 105x71 cm., Đstanbul Askeri Müze
Resim 48: Kır Manzarası, Tuval üzerine yağlıboya, 61x90 cm., Özel Koleksiyon
Resim 49: Manzara, 1876, Tuval üzerine yağlıboya, 43x60 cm., Özel Koleksiyon
Resim 50: Manzara, 1870’ler, Tuval üzerine yağlıboya, 43x61 cm., Özel Koleksiyon
Resim 51: Kuğulu Göl, Tuval üzerine yağlıboya, 44x61 cm., Özel Koleksiyon
Resim 52: Orman Yolu, Tuval üzerine yağlıboya, 44x61 cm., Özel Koleksiyon
Resim 53: Orman, 1906, Tuval üzerine yağlıboya, 78x120 cm., MSÜĐRHM
Resim 54: Orman, 1894, Tuval üzerine yağlıboya, 63,2x43,2 cm., Sabancı
Koleksiyonu
Resim 55: Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 88x130 cm., MSÜĐRHM
Resim 56: Koruluk, Tuval üzerine yağlıboya, Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu
Resim 57: Koruluk Yolu, Tuval üzerine yağlıboya, Yahya Saim Ozanoğlu
Koleksiyonu
Resim 58: Manzara, Tuval üzerine yağlıboya, 140x175 cm., Ankara Resim Heykel
Müzesi
Resim 59: Ormanda Koyun Sürüsü, 1897, Tuval üzerine yağlıboya, 90x130 cm.,
Özel Koleksiyon
Resim 60: Tarlada Koyun Sürüsü, Tuval üzerine yağlıboya, 116x89 cm., Özel
Koleksiyon
Resim 61: Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 98x134 cm., Milli Saraylar Koleksiyonu
Resim 62: Orman ve Geyik, Tuval üzerine yağlıboya, 131x90,5 cm., MSÜĐRHM
Resim 63: Ceylan ve Orman, Tuval üzerine yağlıboya, 55x43,5 cm., Sabancı Resim
Koleksiyonu
Resim 64: Ağaçlar Arasında Karaca, 1886,1887, Tuval üzerine yağlıboya,
136,5x101 cm., MSÜĐRHM
Resim 65: Geyik Kompozisyonu, Tuval üzerine yağlıboya, Ayhan Dürrüoğlu
Koleksiyonu
Resim 66: Mehtapta Yelkenliler, 1892, Tuval üzerine yağlıboya, 115x79 cm.,
Dolmabahçe Sarayı
ÖNSÖZ
19. yüzyılın ba ından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan sürede, sanat
alanındaki amaç ve hedefleri temsil eden asker ressamlar, çağda Türk sanatı tarihi
içerisinde son derece önemli bir yere sahip olmu lardır.
Bir asker ressam olan ve eğitimini yurt dı ında tamamlayarak 19. yüzyılın
ikinci yarısında üretim sürecine giren 0eker Ahmet Pa a; batı etkilerini özümsedikten
sonra yeni ve özgün sentezlere varmı , üslup ve üretim bakımından istikrar
yakalayarak
Hüsnü Yusuf, Ferik Đbrahim Pa a, Ferik Tevfik Pa a gibi asker
ressamlar ku ağının ilk temsilcilerini a an bir sanat anlayı ını ortaya koymu tur. Bu
özellikleri Süleyman Seyyid, asker olmayan Osman Hamdi Bey ve yurt dı ı eğitimi
almayan Hüseyin Zekai Pa a ile payla an sanatçı, Türk resminin geli imi için
yaptıkları ve güçlü resim yeteneği ile ayrı bir yere sahiptir. Buna rağmen, bu güne
kadar 0eker Ahmet Pa a’yı tüm yönleri ile ele alan geni çaplı bir çalı ma meydana
getirilmemi tir. Yaptığım çalı manın bu eksiği kapatması en büyük dileğimdir.
Bu çalı mamın hazırlanması sırasında, gerek te vikleri gerekse yapıcı tenkit
ve ikazlarıyla beni yönlendiren, ilgi ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Ali
Osman Uysal’a,
danı manım Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet Üstünipek’e, Sayın
0eyda Üstünipek’e, arkada larım Alev Bayrak, Duygu Sarıçalık, Murat Soyutürk’e
ve her zaman yanımda olan aileme te ekkürü borç bilirim.
Đzmir, Haziran 2006
Hüseyin Avni BALOĞLU
I. GĐRĐ
Amaç: Bu çalı ma, çağda Türk resminin öncü isimleri arasında yer alan
0eker Ahmet Pa a’nın, bir sanatçı ve kültür adamı olarak yerini belirlemeyi
amaçlamaktadır. Döneminin önemli sanatçıları arasında yer alan 0eker Ahmet Pa a,
Osman Hamdi kadar önemsenmeyip Süleyman Seyyid’den daha çok ilgi görse de bu
güne kadar hakkında yapılanlar, düzenli ve sanatçıyı her yönüyle ele alan çalı malar
değildir. Ressam hakkındaki bilgiler kaynaklarda dağınık ve farklıdır. Bu doğrultuda
yapılan çalı malardan ilki, konu ile ilgili mevcut yazılı kaynakların kar ıla tırmalı
değerlendirmesini yapmak olmu tur. Ayrıca resimleri de çe itli müze ve
koleksiyonlara dağılmı vaziyette olduğundan çalı mada ağırlık verilecek bir diğer
nokta da sanatçının eserlerinin katalogunu olu turmak olarak belirlenmi tir.
Olu turulan katalogda yer alan resimler üslup ve konu olarak incelenmi tir. Bu
bilgiler ı ığında, 0eker Ahmet Pa a bütün özellikleri ile ele alınarak, Türk resmi ve
son dönem Osmanlı kültür hayatı içindeki yeri belirlenmeye çalı ılmı , ku ağındaki
diğer sanatçılarla arasındaki farklar ortaya koyulmu tur.
Kapsam: Bir sanatçının hayatı ve sanatçılığı incelenirken doğru sonuçlara
ula mak için yapılması gerekenlerden biri, sanatçının içinde ya adığı dönemin
toplumsal ve kültürel olaylarının titizlikle göz önünde bulundurulmasıdır. Ayrıca,
sanatçının eser verdiği sanat dalının, ya adığı toplumdaki kökeni ve geli imi de
önemlidir. Be bölüm halinde hazırlanan çalı mada bu amaçla, Giri ’ten sonra ikinci
bölümde üç alt ba lık halinde Türk resminin ilk dönemlerinden bahsedilmi tir.
Burada ilk alt ba lık olan geleneksel Türk resmi, iki alt ba lığa bölünmü ve
minyatür resmine kısa bir bakı ta, Türklerde minyatür sanatının geli imi ile
ba lanmı , Osmanlı minyatür sanatının geli imi önemli örneklerle incelenmi tir.
Ardından ikinci alt ba lıkta, Osmanlı minyatür sanatının etkisini kaybetmesiyle önem
kazanan duvar resimlerinden bahsedilmi tir. Đkinci bölümün ikinci alt ba lığında ise,
batılı anlamda resim sanatının Osmanlı topraklarındaki geli im çizgisi, Fatih Sultan
Mehmet’ten ba lanarak 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar getirilmi ve bu sürece
yabancı ressamların katkısı belirtilmi tir. Đkinci bölümün son alt ba lığında da,
Osmanlıda batılı anlamda resim sanatının geli iminde büyük katkısı olan askeri
okullardaki resim dersleri konusu i lenmi ve bu okullar sayesinde yeti en ilk Türk
ressamları üzerinde durulmu tur.
Çalı manın en önemli kısımlarından biri olan üçüncü bölümde 0eker Ahmet
Pa a’nın hayatı, 19. yüzyıl sanat ortamı ile birlikte ele alınmı tır. Askeri okullarda
aldığı resim eğitimi, Paris yılları, düzenlediği,katıldığı sergiler, resmi görevleri ve
özel hayatı bu bölümün alt ba lıklarıdır. Bu bölümde konular anlatılırken
kaynaklardan kar ıla tırma yoluna gidilmi , böylece farklı olan bilgiler bir noktada
toplanmaya çalı ılmı tır.
Sanatçının resimlerinin incelendiği dördüncü bölümde katalog kısmındaki
resimler referans alınarak üslup ve konu olarak çözümlenmeye çalı ılmı tır. Bu
çözümlemede, resimlerinin yanı sıra kaynaklarda anlatılan sanatçının hayatıyla ilgili
bazı anekdotlar da etkili olmu tur. Bölümün
ekillenmesinde ressamın bilinen
eserleri yeterlidir ancak, unu da unutmamak gerekir ki ressamın bilinmeyen bir
eserinin ortaya çıkması örneğin bilinmeyen bir nü resminin sonradan bulunacak
olması (Aldığı akademik eğitime bağlı olarak bu tip resimler yapması normaldir.
Süleyman Seyyid’in bu tip bir resmi mevcuttur) bu bölümün içeriğinin de
deği mesini sağlayacaktır.
Son bölüm, değerlendirme ve sonuç bölümdür. Burada, çalı manın bütün
bölümleri göz önünde bulundurularak sanatçı hakkında genel bir yargıya varılmaya
çalı ılmı , dönemindeki diğer sanatçılarla kıyaslama yoluna gidilmi tir.
Sanatçının eserlerinin toplandığı katalog bölümünde, resimler Kendi Portresi,
natürmortlar ve manzaralar olarak sıraya koyulmu tur. Ayrıca, resimler kendi
içlerinde sınıflandırılmı tır. Natürmortlar; çiçekli, kalabalık kompozisyonlu ve tek
meyvelerden olu acak ekilde, manzaralar ise kompozisyonlara dikkat edilerek ele
alınmı tır. Ekler ve Belgeler kısmında ise, sanatçının bilinen fotoğraflarıyla, saray
için olu turduğu tablo koleksiyonu sırasında aldığı telgrafların metinlerine yer
verilmi tir.
Yöntem: Konu, 0eker Ahmet Pa a’nın Sanatı ve Sanatçı Ki iliği olarak
belirlendikten sonra ilk yapılan konuyu tüm yönleri ile ele alan bir ana hat planı
hazırlamak olmu tur.
Ardından ana hat planındaki özel ve genel konular için bir kaynakça
olu turulma yoluna gidilmi ve bunun için literatür taraması yapılmı tır. Çe itli
zamanlarda, Đstanbul Beyazıt Kütüphanesi, Đstanbul Atıf Efendi Kütüphanesi, Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kütüphanesi, Đzmir Milli Kütüphane, T.T.K.
Kütüphanesi, Đzmir Resim Heykel Müzesi Kütüphanesi ve Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi
Kütüphanesi’nde
yapılan
çalı malarda
bibliyografya
kitapları,
ansiklopediler ve Türk resmi ile ilgili genel kaynaklar gözden geçirilmi tir. Ayrıca
internetten de faydalanılmı tır. Literatür taraması sırasında Türk resminin ilk
sanatçıları hakkında hazırlanmı , referans olarak alınabilecek Sami Yetik’in
“Ressamlarımız”, Pertev Boyar’ın “Osmanlı Đmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti
Devirlerinde Ressamlar”, Nüzhet Đslimyeli’nin “Asker Ressamlar ve Ekoller” adlı
kitaplarına ula ılmı tır. En önemli kaynaklardan biri de Mustafa Cezar’ın Sanatta
Batıya Açılı ve Osman Hamdi adlı kitabı olmu tur. Ayrıca 0eker Ahmet Pa a
hakkında yazılmı en eski iki yazı olan Hüseyin Ha im’in Osmanlı Ressamlar
Gazetesindeki makalesi ile ressamın ölümünden az sonra yayımlanmı Servet,i
Fünun dergisindeki yazı bulunarak Osmanlıca’dan Türkçe’ye çevrilmi tir. Süreli
yayınlar taranarak konu ile ilgili yayımlanmı yazılar da toplanmı tır.
Kaynak toplama giri imleri sırasında, bir yandan da 0eker Ahmet Pa a’nın
resimleri toplanmaya çalı ılmı tır. Bazı kitap ve ansiklopedilerde basılmı resimlerin
yanında, özel ve resmi koleksiyon katalogları taranarak sanatçının resimlerine
ula ılmı tır. Bu a amada ula ılan resimler, 0eker Ahmet Pa a’nındaha fazla bilinen
resimleridir. Katalog kısmında resimleri bir araya toplamak yanında, mümkün
olduğunca çok resmine yer vermek amaç edinildiğinden, katalogu geli tirmek için,
müzayedeler ve katalogu olmayan özel koleksiyonlar ara tırılmı tır. Müzayede
katalogları, internetten ve sanat galerileri ziyaret edilerek taranmı , bulunan resimler
katalog kısmına eklenmi tir. Ayrıca, gazete ve dergilerdeki müzayede haberleri
incelenerek de malzeme toplanmı tır. Katalog kısmını olu tururken iki noktada
sıkıntı ya anmı tır. Birincisi; katalog kısmına koyulacak bazı eserlerin görsellerinin
çok kalitesiz olmasıdır. Eski yayınlarda siyah beyaz, kalitesiz olarak basılmı ve bu
çalı ma yapıldığı sırada akıbetleri belli olmayan bazı resimler ancak bu ekilde
katalog kısmına dahil edilebilmi tir. Đkincisi de; çe itli kaynaklardan elde edilen
görsel malzemelerde sanatçının bazı resimlerinin imzasız olmasıdır. Bazı
kaynaklarda da yayımlanan eser hakkında hiç bir bilgi yoktur ve sadece 0eker Ahmet
Pa a’nın yaptığından bahsedilmektedir. Bu gibi durumlarda eseri yayımlayan ki i
yada kurulu a güvenilerek resimler katalog kısmına dahil edilmi tir. Ancak yinede
üphe duyulan durumlarda doğruluğun sağlaması yoluna gidilmi tir. Nitekim
Nurullah Berk’in “Türkiye’de Resim” adlı eserinde 0eker Ahmet Pa a’ya ait olarak
görülen Saray Bahçesi adlı resim aslında Hüseyin Zekai Pa a’ya aittir.
Kaynak toplama ve katalog olu turma i lemi bittikten sonra, tezin yazılma
a amasına geçilmi tir. Çalı mada en uzun ve önemli süreç olan yazma i lemi
sırasında, ana hat planı içindeki sıra takip edilmi tir. Metinler tek bir kaynağa bağlı
kalmadan farklı kaynaklar kullanılarak hazırlanmı , bilgiler diğer kaynaklar ile
kar ıla tırılmı , gerekli yerlerde de çakı an bilgiler açıklanmı tır. Yazım a aması
bitince, çalı mada son düzenlemeler yapılarak hazır hale getirilmi tir.
II. TÜRK RESMĐNĐN ĐLK DÖNEMLERĐ
A. Geleneksel Türk Resmi
1. Minyatür Resmine Kısa Bir Bakı!
Türk resim ve minyatür sanatının kaynakları, Orta Asya’ya kadar inmektedir.
8. yüzyılda, Uygur Türkleri tarafından meydana getirilen kitap ve minyatür sanatı
örnekleri, karakteristik özellikleri ile daha bu dönemde Orta Asya Türklerine ait bir
resim üslubu olduğunu göstermektedir.
Orta Asya’dan göçler yoluyla batıya doğru yayılan bu sanat, Gazne, Rey,
Ke an, Musul ve Anadolu’ya yerle mi , bu bölgelerdeki Đran, Ermeni, Bizans, Arap
kültürlerinin ve Đslamiyet’in etkisi altında kalmı tır.
Türk minyatür sanatı, Anadolu’ya Selçuklular tarafından sokulmu tur. Bu
sanatın, Anadolu’daki ilk örnekleri hakkında çok bilgi olmasa da bazı karakteristik
örnekler günümüze ula mı tır.1 Anadolu Selçukluları ve Beylikler dönemlerinde de
minyatür sanatı örnekleri verilmeye devam etmi tir. Ancak, bu dönem örnekleri,
klasik Osmanlı minyatürlerinin üslubuna hazırlık olu turacak özelliktedir.
Osmanlı’nın ilk dönemlerinde de, minyatür resmi içeren kitaplar yapılmaya
devam edilmi tir. Fatih Albümü içinde yer alan ve bir grup olu turan Mehmet Siyah
Kalem imzalı minyatürler, Anadolu dı ındaki merkezlerde 14 ve 15. yüzyıl boyunca
yapılmı ve Osmanlı sarayı tarafından toplanarak albüm haline getirilmi tir. Bozkır
hayatı ve 0amanizm hakkındaki bu resimler Uygur resmi ile bağlantılı ve Anadolu
Türk resminin ba langıcında bir a ama olarak değerlendirilmektedir.2 Çelebi Mehmet
döneminde, Amasya’da, Hacı Baba adlı hattatın yazdığı Ahmedi’nin Đskendernamesi
1 Ayrıntılı bilgi için bkz. ASLANAPA, Oktay; Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1997, s.367
2 KARAMAĞRALI, Beyhan; Muhammed Siyah Kalem’e Atfedilen Minyatürler, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 1984
içerisindeki minyatürler, 15. yüzyıl Osmanlı minyatür sanatının kalitesinin
göstergesidir ve Selçuklu Uygur üslubunu devam ettirmektedir.
II. Mehmet’in Đstanbul’u fethetmesiyle birlikte, Osmanlı sarayına bağlı bir
nakka hane kurulmu ve Osmanlı minyatür sanatının temelleri atılmı tır. Osmanlı
sarayı, bu dönemde pek çok doğulu ve batılı sanatçının bir araya geldiği bir sanat
merkezi olmu tur. Đtalya’dan sultanın bir portresini de yapan Gentile Bellini gibi
ressamların gelmesi, Osmanlı nakka larını etkilemi ve minyatür sanatında bir portre
geleneği ba lamı tır. Sinan Bey’in yaptığı Gül Koklayan Fatih Portresi bu geleneğin
erken örneklerinden birisidir. Ancak tek sayfa halinde yapılmı bu gibi örnekler
dı ında, II. Mehmet döneminde saray nakka hanesi ürünü olarak bugüne ula an
minyatürlü el yazması örneği bulunmamaktadır.
Osmanlı saray nakka hanesinde, usta,çırak ili kisi içerisinde ve ortak bir
çalı manın sonucu olarak üretilen minyatürlü el yazmalarının ilk örnekleri, II.
Beyazıd
ve
I.
Selim
dönemlerine
aittir.
Bir
hazırlık
evresi
olarak
değerlendirilebilecek bu süreçte, II. Mehmet dönemindeki batı etkisinin azaldığı ve
0iraz ve Herat gibi doğu okulları geleneklerinin ağırlık kazandığı görülmektedir.
Kanuni
Sultan
Süleyman
döneminde,
bütün
bu
farklı
etkilerin
özümsenmesiyle Osmanlı minyatürü nihayet ki iliğini bulmu tur. Osmanlı minyatürü
genel olarak tarihi konulara dayanmaktadır ve bunun da etkisiyle Đslam minyatürü
içerisinde daha gerçekçi bir üslup çizgisi ortaya koymu tur. Kanuni döneminde
üretilmi tarihi konulu erken örnekler dı ında, 16.yüzyılda gerçekle tirilen pek çok
minyatürlü yazma arasında, Nasuh el Silahi al 0ehir bi,Matraki adlı sanatçı
tarafından hazırlanan Beyan,ı Menazıl,i Sefer,i
Irakeyn’in ayrı bir yeri
bulunmaktadır. Silah ör olan ve Matrak adlı sporda (polo benzeri bir oyun) usta
olduğu için Matrakçı Nasuh denilen bu ki inin eseri, Kanuni Sultan Süleyman’ın
1534,1536 yılları arasındaki Irak ve Đran seferinde
belgelemesinden
topografyaları
olu mu tur. Kimisi çift
gördüğü yerleri resim ile
sayfa olan 128 adet minyatürde kent
figürsüz olarak betimlenmi tir. Bunlar, Osmanlı minyatüründe
manzara geleneğinin geli mesine de kaynaklık etmi tir.
Kanuni zamanında geli en orijinal portre resmi ise, tek bir nakka a
bağlanmı tır. Nigari adı ile tanınan ve Đstanbul’da doğup 1572’de 80 ya larında ölen
Haydar Reis’in aslen denizci olduğu bilinmektedir. Onun, Topkapı Sarayı’nda
bulunan 30x45 cm ölçüsüne varan büyük boy minyatürleri, çok koyu bir fon üzerine
yapılmı
olup, ba
ve yüzlerdeki ifade kuvveti ve portre benzerliği
dikkat
çekmektedir. Bununla birlikte; vücut hatları, eller ve ayaklar ihmal edilmi tir.
II. Selim ve özellikle de III. Murat dönemlerinde klasik Osmanlı
minyatürünün en olgun örnekleri verilmi tir. Dönemin en önemli sanatçısı Nakka
Osman’dır. 1582 yılında sultan III. Murat’ın oğlu Mehmet’in sünnet törenini anlatan
Surname, Nakka
Osman’ın özgün tasarımıyla Osmanlı ekonomisi, eğlencesi,
tiyatrosu üzerine hazırlanmı e siz bir belge olmu tur.
17. yüzyıla gelindiğinde, saray nakka hanesinin örgütlenmesinde bozulmanın
ba ladığı ve bununla bağlantılı olarak minyatür sanatındaki zenginliğin yok olduğu
görülmektedir. 17. yüzyıl ba ında, 16. yüzyıl sonlarından bu döneme gelen uzantılar
ile devam eden gelenek, 17. yüzyıl ikinci yarısında Avrupa’yla diplomatik ve ticari
ili kilerin hızlanmasıyla yerini deği ime bırakır. Nakka Hasan’ın minyatürlerinde,
figürlerin
kompozisyon
içerisinde
daha
büyük
olarak
değerlendirildiği
görülmektedir. Nak i’nin çalı malarında ise, batı resmi etkisiyle bazı perspektif
giri imlerinin varlığı söz konusudur.
Osmanlı’nın batılıla ma sürecine girdiği 18. yüzyılda, batılı resim anlayı ını
gelenekselliğe uygulamayı, özellikle doğa biçimlerinde ustaca ba aran nakka Levni,
Osmanlı minyatürünün son büyük ustasıdır. Levni’nin doğa ayrıntılarına ve figürlere
boyut kazandırması, boyamada tonlamalara yer vermesi; onun batı resmine yakla an
üslup özellikleridir.
Levni ile minyatür sanatının sınırları zorlanırken, aynı dönemde Osmanlı’da
ilk matbaanın kurulması, el yazmaları döneminin tamamlandığını bildiren bir
teknolojik geli me olarak dikkat çekmektedir. Buna rağmen, sarayın himayesinde
bulunmaya devam eden minyatür sanatı, 19. yüzyılın ikinci yarısında artık
üretkenliğini kaybetmi tir.
Geleneksel Osmanlı minyatür sanatı ağırlıklı olarak tarihi konulu çalı malara
dayanmakla birlikte, manzara, portre ve özellikle son dönemlerinde natürmort gibi
konuları da kapsadığı görülmektedir.3
Batılıla ma ile birlikte geleneksel biçim ve teknikler terk edilirken halk
sanatları varlığını sürdürmeye devam etmi tir. Minyatür resmine benzemeyen, ta
baskı masal kitapları içindeki naif resimler ya da cam altı resimleri, levhalara yapılan
masal
yaratıkları
ve
dinsel
ki ilikler
bu
dönemin
halk
sanatına
örnek
olu turmaktadır.4
2. Duvar Resimleri
Duraklama dönemi ile birlikte, Osmanlının batıya yüzünü dönmesi
sonucunda, 18. yüzyıl ba larından itibaren saray ve saray çevresinde batı tarzı ya am
merakı ortaya çıkmı tır. 19. yüzyıl da hız kazanan bu merak, doğal olarak Avrupa
kültürü ve sanatıyla daha yoğun olarak ilgilenilmesine yol açacaktır. Aynı yüzyıl
ortalarında, Osmanlı padi ahlarının da Đstanbul’un fethinden beri ya adıkları Türk
tarzı sarayları terk ederek, Ermeni asıllı mimarlara yaptırdıkları Dolmabahçe,
Çırağan,
Yıldız
gibi
Avrupa
tarzı
saraylara
geçmeleri
deği imi
iyice
vurgulamaktadır.
Avrupa kültürünün etkisi, mimaride olduğu kadar evlerin iç ve dı
düzenlemelerinde de farklılıklar getirmi tir. Henüz çok yaygınla mamasına rağmen,
evlerin içlerinde duvarların resimlerle süslendiği ve bahçelere heykeller koyulduğu
görülmektedir. Örneğin; II. Mahmut’un Ermeni bir ressama resmini yaptırıp resmi
3 Konu ile ilgili bkz. TANSUĞ, Sezer; Çağda! Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 2003, BĐNARK, Đsmet; “Türklerde
Resim ve Minyatür Sanatı”, Vakıflar Dergisi, S.10, 1978, s.271,290, ARSEVEN, Celal Esad; Türk Sanatı Tarihi, C.III,
Maarif Basımevi, Đstanbul,1950
4 Ayrıntılı bilgi için bkz. TANSUĞ, Sezer; a.g.e., s.79,84
dairelerin duvarlarına astırması olumlu bir geli me olarak görülse de bazı kesimler
tarafından, özellikle Arabistan’da büyük tepkiyle kar ılanmı tır. Ancak, bunun bir
geçi dönemi olduğu unutulmamalıdır. Aynı dönemde, Osmanlı tarzını yansıtan hat
ve benzeri süslemelerde evlerin dekorasyonunda kullanılıyor olmalıdır.
18. yüzyılın ikinci çeyreğinde, matbaa kullanımının yaygınla maya ba laması
ile minyatür resmi önemi ile birlikte özelliklerini de kaybetmeye ba lamı tır.
Đstanbul’da ve aynı zamanlarda Anadolu’da, duvarlarda resimler görülmeye
ba lanması da bu döneme denk gelmektedir. Minyatür resimlerinin büyütülerek
duvara uyarlanmı
ekli gibi gözüken bu resimler, Türk mimari süslemesinde yeni
bir tür olarak kar ımıza çıkmaktadır. Bunun yanında, Türk mimari süslemesinde
bitkisel motif ve kompozisyonların çok eskiden beri kullanıldığı ve 15. yüzyıldan
itibaren ortaya çıkan hatayi adlı üslubun bu türe bir prototip olu turabileceği de
söylenebilir.
Duvar resminin Osmanlı’daki geli imine bakıldığında, ilk olarak Lale Devri
dikkate alınmalıdır. Bu dönemde, Avrupai tarzda binalar yapıldığı bilinmektedir. Bu
binaların, duvarlarının da resimlerle süslenmesi yüksek ihtimal olmakla birlikte,
devrin sonunda yıkılmaları bilgi edinilmesini engellemektedir. Sadece Topkapı
Sarayı’nda, III. Ahmet’in Yemi Odası, bu devir duvar resimleri hakkında az da olsa
fikir vermektedir. Odada, duvarlar bölümlere ayrılmı , bu bölümlerde boyalarla
ni ler yapılmı , ni lerin içi de natüralist üslupta çiçekli saksı ve vazolar, meyve
sepetleri ile süslenmi tir. Resimler, renk ve üslup özellikleri bakımından 17. yüzyıla
ait Gazneli Mahmut Albümündeki natürmort tablocukların duvara aktarılmı
benzerleri olarak da görülmektedir.5
18. yüzyılın ba ından 19. yüzyılın sonuna kadar devam eden duvar resmi
geleneği, Đstanbul ve Anadolu’da farklılık göstermi tir. Đstanbul’da, III. Ahmet’in
Yemi
Odası’ndan sonra ba ka örnekler de görülmeye ba lar. Yine Topkapı
Sarayı’nda, özellikle Harem Dairesinde ve bazı kö k ve konakların duvarları
5 ARIK, Rüçhan; Batılıla!ma Dönemi Anadolu Tasvir Sanatı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları No:947, Ankara, 1988,
s. 23
resimlerle süslenmi tir. Bu resimlerde konu, çoğunlukla Boğaziçi, Kızkulesi, Haliç
gibi Đstanbul ya da hayali yerlerin manzaralarıdır. Bunların yanında, natürmortlara da
yer verilmi tir. Üslup olarak bakıldığında, resimler arasında farklılıklar olduğu
görülmektedir. Bazıları desen ve perspektif olarak oldukça ba arılıyken bazıları, daha
naif bir yakla ımı ortaya koymaktadır. Bu dönemde, Đstanbul’daki mimari faaliyetleri
gayrimüslimler yürüttüğüne göre, duvar resimlerinin de onlar tarafından yapılmı
olduğu dü ünülebilir.
Đstanbul’da Türk mimarisinin simgesi haline gelen camilerde barok, rokoko
gibi batı tarzı mimari anlayı la süslemeler yapılmı , ancak figürsüz de olsa manzara
ve resimsiz süslemelere yer verilmemi tir.
Ba kentte bu çe it bir geli im izleyen duvar resmi, Anadolu’da Ali
Miralaygil, Zileli Emin, Mehmet Hulusi gibi Müslüman sanatçıların elinden
çıkmı tır. Anadolu’nun çe itli il ve kasabalarında kö k, konak ve camilerinde
görülen resimlerde konu; manzara tasvirleri, natürmortlar, tek binalar, sembolik
motiflerden olu ur ve Đstanbul ile benzerlik gösterir. Ancak Anadolu’daki
manzaraların bir kısmı Đstanbul’u konu alması bakımından farklıdır. Bu resimlerle
ta rada bir çe it Đstanbul havası yaratılmaya çalı ılmı tır. Anadolu’daki resimler daha
naif ve batı tarzı resme daha uzak görünmektedir.
Duvar resimleri gerek Anadolu’da gerekse Đstanbul’da belirli bir üslup
birliğinden uzak görünmektedir. Bazı örnekleri minyatür resminin büyütülmü
ekli
gibi görünen ancak minyatür kurallarına uymayan bu resim tarzı, batı tarzı resmin
örneklerini
de
tamamen
yansıtmayarak
bir
geçi
a aması
olduğunu
dü ündürmektedir. Resimlerde, figürün de ancak 19. yüzyıl sonlarına doğru
görülmeye ba laması, Avrupa’dan alınan konunun önceleri yoruma uğrayarak
i lendiğinin bir kanıtıdır.6
6 Osmanlı Duvar resmiyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. ARIK, Rüçhan; a.g.e., s.3,26 TANSUĞ, Sezer; a.g.e., s.42,45
B. Saray Çevresinde Batılı Anlamda Resme Yönelik Đlgi ve Yabancı
Ressamlar
Osmanlı Sarayı’nın batı tarzı resim ile ilk teması, Fatih Sultan Mehmet
zamanında olmu tur. Güzel sanatlara ilgisi bilinen ve kendini Roma Đmparatoru
olarak kabul ettirmek isteyen Fatih, Đstanbul’un fethinden sonra Đtalya’daki Verona
ehri sanatçılarından Matteo de’Pasti ve yine Đtalyan Costanzio da Ferrara’yı
imparatorluğun ba kentine getirterek bunlara birer madalyon yaptırmı tır.7 Ancak
bundan daha önemlisi, Fatih’in usta bir ressam istemesi üzerine, siyasi gücünü de
kullanarak Venedikli sanatçı bir aileden gelen Gentile Bellini’yi Đstanbul’a
getirmesidir. Gentile Bellini, 1479 yılının Eylül ayında gelmi ve 18 ay kalmı tır.8
Đstanbul’da kaldığı bu 18 ay içinde, Fatih’in ve sarayda ya ayan pek çok ki inin
portreleri ile beraber, bazı odaların duvar süslemelerini ve ehir manzaralarını
yapmı tır. Osmanlı Đmparatoru, Bellini’den bir de madalyon yapmasını istemi tir.
Ressam, asıl i i olmayan bu görevi de ba arıyla yerine getirmi tir.
Bellini’nin Đstanbul’da çalı ması Türk nakka larını da etkilemi tir. Bu etki,
kendini minyatür resmi içinde bazı küçük ayrıntılar eklinde gösterse de, saraya bağlı
olarak resim yapan sanatçılar geleneklerden tamamen kopamamı lardır. Bu
bakımdan 1480 civarlarına tarihlenen iki ayrı Fatih portresi çe itli ki ilere atfedilse
de9 resimlerdeki yabancı tesirler kendini belli etmektedir.
Ancak bu konuda atlanmaması gereken önemli bir unsur, fetihten itibaren
batıya yönelen Osmanlı Đmparatorluğu’nda saraya sadece Avrupa’dan sanatçıların
gelmediğidir. Đstanbul’un alınmasını izleyen yıllarda Türkmenistan, Hindistan ve
Đran’dan da bir çok Doğulu ressam çağrılmı tır.
7 RABY, Julian; “Oyun Ba lıyor”, Padi!ahın Portresi, T. Đ Bankası Yayınları, Đstanbul, 2000, s.66’da
Costanzio da
Ferrara’nın Đstanbul’a gelmediğinden bahsedilir.
8 RENDA, Günsel; “Fatih Sultan Mehmet ve Sanat”, Ressam, Sultan ve Portresi, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Yayıncılık,
Đstanbul, 1999 s.7.
9 Bu portrelerden biri Fatih’i oturur biçimde gösteren resimdir ve 0iblizade Ahmed’e atfedilmi tir. Resimde, oturu tarzı
Timurlu portrelerine bağlanabilir. Ba kısmı ise Bellini’nin Fatih portrelerinden izler ta ır. Diğer portre; Costanzio’ya yada
Sinan Bey’e atfedilen büst, portredir. Yüksek çizim tekniği olduğu bilinen Costanzio’nun yapmı olmasındansa bir Đtalyan’dan
ders almı olan Sinan Bey’in bu canlılıktan yoksun resmi yapmı olması daha olasıdır
Fatih Sultan Mehmet’in ilgisinin ve saltanatı boyunca verdiği desteğin batılı
tarzda resme bir zemin olu turması beklenebilirdi. Ancak, öncelikle yabancı
ressamlara bağlı kalınması ve en önemlisi sanatsal etkinlikler için gerekli olan
ortamın geni kapsamlı hazırlanmamı olması, bu zeminin varlığını engellemi tir.
Fatih’ten sonra tahta çıkan II. Beyazıd’ın, resim sanatı konusunda babasından
tamamen zıt bir görü e sahip olduğu bilinmektedir. Đstanbul’a geldiği zaman
saraydaki portre ve resimleri satan II. Beyazıd’ın bu tutumu, onun dini görü leri ile
bağda tırılır.10 Dolayısıyla, onun döneminde saraya batılı sanatçı gelmemi , resim
sanatında doğulu bir anlayı egemen olmu tur.
II. Beyazıd’dan sonra sultan olan I. Selim, kısa süren saltanatı sırasında
büyükbabasıyla benzer bir sanat politikası izlemeye çalı mı tır. Onun zamanında,
daha öncede II. Beyazıd devrinde Đstanbul’a çağrılan ancak, gelmeyen Michelangelo
bir kez daha çağrılmı ve yine gelmemi tir.11 Tahtta kaldığı süre içinde hep sava an
I. Selim, farklı nedenlerden de olsa babası gibi batılı tarzdaki resmin geli iminde
etkili olamamı tır.
I. Selim’den tahtı devralan Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatı sırasında,
Osmanlı Đmparatorluğu en parlak dönemini ya amı tır. Siyasal alanda daha belirgin
olan bu parlaklığın ı ığı, kültür ve sanat üzerine de yayılmı tır. Mimaride ve süsleme
sanatlarında klasik devir onun zamanında olgunla maya ba lamı ve daha sonra da
devam etmi tir. Tabi ki ula ılan bu seviye, onun ki iliğiyle doğrudan alakalı bir
durum değildir. Bir çok etmen bir araya gelip yükselme döneminin ya anmasını
sağlamı tır.
Avrupa’da Muhte em olarak tanımlanan Süleyman’ı görme fırsatını batılı
sanatçılar pek fazla elde edememi lerdir. Osmanlıların gündelik ya amı hakkında
10 RABY, Julian; a.g.m., s.72
11 Namık Đsmail; Mikelanj, Milli eğitim Bakanlığı Yayınları, Đstanbul, 1994, s.24, BERK, Nurullah; Türkiyede Resim, Güzel
Sanatlar Akademisi Ne riyatı, Đstanbul, 1943, s. 12
fikir veren Moeurs et fachons des Turcs adlı bir kitap yazan Pieter Coecke van Aelst
(1502,50) bir süre Đstanbul’da bulunmu
ve Sultan Süleyman’ın eskizlerini
yapmı tır.12 Bu eskizler Kanuni Sultan Süleyman’ın Avrupa’da yapılan bir çok
portresine kaynak olmu tur. 1555,59 yılları arasında Ogier Ghislain de Busbecq adlı
imparatorluk elçisi ile Đstanbul’da bulunan ve belki de bu resmî ahsın sayesinde
Sultanı
görme fırsatını elde eden, Alman Melchior Lorichs
ise bu dönemde
Avrupa’dan gelen bir diğer sanatçıdır.13
Kanuni ile birlikte en parlak dönemini ya amı olan Osmanlı Đmparatorluğu,
17. yüzyıla gelindiğinde duraklama dönemine girmi tir. Temelleri Fatih döneminde
atılmı ve geli imini iyi tamamlamı idari bir sistem ile yönetilen devlette, padi ahlar
artık birer semboldür. Belki de kendilerinden öncekilerin
siyasi ve kültürel
ba arılarına ula amadıkları için üzerilerinde durulmayan bu dönemin padi ahları;
saray kadınları ve sadrazamların etkisi altında kalmı lardır. Kendileri zevk ve sefa
alemlerine dalmı , sarayda kendilerine ait bir dünya olu turmu lardır. Đ te böyle bir
ortamda, Osmanlı Đmparatorluğu ilk toprak kayıplarını ya amı tır. 17. yüzyılın
sonunda meydana gelen bu geli menin nedenlerini ara tırma ihtiyacı doğmu tur.
Bunun sonucunda,
Batının
bilgi ve birikiminden faydalanılmak istenmesi
batılıla ma dönemini getirmi tir.
Ancak plansız ve alt yapıdan yoksun batılıla ma hareketlerinde bazı sapmalar
da olmu tur. Öncelikle batının bilimsel ve teknolojik alandaki geli imi anla ılmaya
çalı ılsa da, ilk a amada ya am tarzına yönelik bir ilgi söz konusu olmu tur. Bu ilgi
sonucunda Avrupa’nın bu sırada siyasi ve kültürel anlamda öncü ülkesi olan
Fransa’daki aristokrat ya am tarzı Osmanlı’ya uyarlanmı ve Lale Devri denilen
süreç ya anmı tır.14 Lale Devri’nde ya anan sanatsal ve kültürel geli meler ile
matbaa gibi yenilikler dikkat çekicidir. Matbaanın Osmanlı’ya gelmesi, el
yazmalarının dönemini tamamladığını bildiren teknolojik bir geli me olarak sanatsal
12 CAPELLEN, Jürg Meyer zur,BAĞCI, Serpil; “Đhti am Çağı”, Padi!ahın Portresi, T.Đ Bankası Yayınları, Đstanbul, 2000,
s.102
13 CAPELLEN, Jürg Meyer zur,BAĞCI, Serpil; a.g.m., s.103
14 Ayrıntılı bilgi için Bkz. BERKES, Niyazi; Türkiye’de Çağda!la!ma, Y.K.Y., Đstanbul, 2003, s.42
anlamda belirleyici bir etkene de sahiptir. Aynı süreçte, Levni ile minyatür sanatının
sınırları zorlanmaktadır.
18. yüzyılın hemen ba ında padi ah olan III. Ahmet (1703,1730), 1720
senesinde, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’yi Fransa’ya göndererek detaylı bir rapor
hazırlamasını
istemi tir. Batıya olan merak sonucunda, o dönemin önemli bir
merkezine gönderilen Yirmisekiz Mehmet Çelebi, a ırmı ve gördüklerini ilgi ile
kar ılamı tır. Raporunun bazı bölümlerinde, gördüğü resimlerden de bahsetmi
olması, bu raporu inceleyecek olan Osmanlı sultanı ve saray aristokrasisinin batılı
tarzda tasvir sanatına yönelik ilgisine kaynaklık etmi olmalıdır.15
Osmanlı sarayının batılıla ma hareketlerinin bir sonucu olarak batılı tarzda
resmi tanımaya ba ladığı bu süreçte, Avrupa’nın doğuya ve farklı kültürlere ilgi
duyması, III.Ahmet döneminden itibaren bir çok ressamın Osmanlı Đmparatorluğu’na
gelmesini sağlamı tır. Çoğu saray tarafından kabul görmü olan bu ressamların en
ünlüsü ve Đstanbul’da en fazla kalanı Jean,Baptiste Van Mour’dur (1671,1757). 17.
yüzyılın sonunda genç ve maceraperest bir ressam olarak bu bilmediği topraklara
gelen Van Mour, ölümüne kadar Đstanbul’da ilgisini çeken her eyin resmini yaparak,
onların birer belge niteliği ta ımasını sağlamı tır. Fransız elçisinin himayesinde
çalı an ve Đstanbul sosyetesinin bir üyesi olmayı ba aran Van Mour, bu dönemin
a alı ya antısına da izleyici olmu tur. Tanık olduğu Patrona Halil isyanından,
Đstanbul manzaralarına kadar pek çok konuda çalı mı
olan sanatçı, Boğaziçi
ressamlarından birisidir.16
Bir diğer Boğaziçi ressamı da Antoine de Favray’dır (1706,1792).
Tesadüflerin ve yeteneğinin sayesinde, görmek istediği gizemli ba kente gelen
(1762) Favray, burada kaldığı süre içinde elçilikten elçiliğe dola mı ve onların
isteklerini yerine getirmeye çalı mı tır. Bu dönemde elçiler arasında çok yaygın olan
görevlerini
resmettirme geleneği sayesinde, Osmanlı sarayının gizemli hayatını
15 Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa Seyahatnamesi (sadele tiren: 0evket Rado), Hayat Tarih Mecmuası Yayınları,
Đstanbul, 1970, s.30
16 BOPPE, Aguste; XVIII. YY. Boğaziçi Ressamları(çev. Nevin Yücel,Cebi ), Pera Yayınları, Đstanbul, 1998, s.3,38
tanıma fırsatı bulmu tur. Favray, bu süre içerisinde Đstanbul’un bir de panoramasını
yapmı tır.17
18. yüzyıl sonunda, Sultan III.Selim döneminde Đstanbul’da bulunan ba ka bir
sanatçı da, ressam ve mimar Melling’dir. Đstanbul’da yirmi yıl kalan Melling,
Danimarka elçisinin aracılığıyla III.Selim’in kız karde i Hatice Sultan’ın hizmetine
girmi tir. Bu dönemde, Boğaziçi’nde bazı saray ve kö kler yapmı , ayrıca çok sayıda
Đstanbul görünümü çizmi tir. Aynı dönemde, azınlık halktan olan Kapıdağlı
Konstantin adlı ressamın III.Selim Portresi, resim sanatındaki yenilenme eğilimlerini
yansıtması kadar, Osmanlı sarayının yeni resim tarzına duyduğu ilginin de bir kanıtı
olarak gösterilebilir.
19. yüzyıla gelindiğinde, II. Mahmut döneminde tam anlamıyla yenilenme ve
yapılanma hareketleri ba lamı tır. Batılıla ma paralelinde sistemde yapılan
deği ikliğin ilk resmi belgesi sayılabilecek Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra ise
tiyatro, bale, çok sesli müzik ve resim sanatına yönelim artmı tır. Bu geli me, 18.
yüzyıl ba larından itibaren yoğunluk kazanan batı kültürü ile etkile imin doğal
sonucudur.
Yine aynı dönemde, artık Türk ressamları eski minyatür geleneklerinden
tamamen ayrılarak, doğa ve nesneleri gözle görüldüğü gibi perspektif kurallarına
uygun bir ekilde resimlemeye ve renkleri de aldıkları ı ığın etkilerine göre yarım
tonlar ve gölge ı ıklarla i lemeye ba lamı lardır. Bu tarihten itibaren, artık Avrupa
tekniğinde yağlı boya ve sulu boya resimlere ilgi artmı ve Türk resmi yeni bir
döneme girmi tir. II. Mahmut, yağlı boya olarak yaptırdığı portresinden kopyalar
çoğalttırarak, bu kopyaları yabancı ülkelerdeki elçiliklere ve Đstanbul’daki resmi
dairelere gönderip duvarlara asılmasını emretmi tir. II. Mahmut’un resmini Rupen
Manas adlı Ermeni bir ressam yapmı tır. Bu resmi yapan ressamın yanında Serkis
Dranyan, Civanyan, Yazmacıyan, Tuzcuyan, Köçeoğlu Kirkor gibi ba ka Ermeni
17 a.g.e., s.42,45
ressamlar örnek verilerek, 19. yüzyılda Đstanbul’da ya ayan gayrimüslimler arasında
en çok onların resim sanatına ilgi gösterdikleri birçok defa tekrarlanmı tır.18
II. Mahmut döneminde Harbiye Mektebi’ne (1835) konan resim dersleri, III.
Selim zamanında Mühendishane,i Berri,i Hümayun’un (1793) ders programında yer
alan resim dersleriyle bir bütünlük sağlamı ; Avrupa tarzı gerçekçi manzara resminin
geli mesine yardımcı olmu tur.
II. Mahmut’un ölümünden hemen sonra ilan edilen Tanzimat Fermanı, ba ta
olumlu bir adım gibi görünse de, daha sonra tartı ılacak sonuçlar vermi tir. Bu
dönemde padi ah olan Abdülmecit için Avusturyalı ressam Oddeger veya Oreker’in
1845 yılında, eski Çırağan’da kendi eserlerini sergilemesi önemli bir geli medir.19
Manzara resimlerinden olu an bu sergi sarayın bir odasında gerçekle mi ve belirli
ki ilerin görü üne açılmı tır. Yine de Đstanbul’da bilinen ilk sergidir. 1849 yılında ise
Harbiye Đdadisi yıl sonu sergisi düzenlemi ve 60,80 arası eserin yer aldığı sergi
halka açık gerçekle mi tir. Çalı malardan 16 tanesi de çerçevelenerek sergiyi gezen
padi aha sunulmu tur. Bu sergi öğrencilerin eserlerinden olu sa da o dönemde
Harbiye’de verilen resim derslerinin ciddiyeti göz ardı edilmemelidir Abdülmecit,
daha sonra Tanzimat sarayı olan Dolmabahçe’yi hızla tamamlatmı tır. Batılı tarzda
in a edilen bu sarayda, Avusturyalı ressam Schoeft kendi eserlerinden olu an küçük
bir sergi düzenlemi tir. Saray tiyatrosunda gerçekle en bu etkinliği gezen padi ah,
serginin biraz daha devam etmesini istemi tir.20 Bu sergilerden ba ka
bazı etkinlikler d
bahsedilmesi gereken
aha olmu tur. Bunlardan ilki 1863 yılında gerçekle en Sergi,i Osmani’dir.
Tarım, sanayi ürünleri ve ticaret mallarının sergilendiği bu sergide güzel sanatlara da
yer ayrılmı tır. Diğerleri; 1871, 1872 ve 1873 yıllarında düzenlenen öğrenci
18 TANSUĞ, Sezer; a.g.e.., s.39, dipnot.33
19 Bu iki sergi için bkz. CEZAR. Mustafa; “Türkiye’de Đlk Resim Sergisi”, I. Osman Hamdi Bey Kongresi, 2,5 Ekim 1990,
M.S.Ü. Yayınları, Đstanbul, 1992
20 ÖNER, Sema; “Türk Resminin Geli iminde Sarayın Yeri (1839,1923)”, 9. Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi
(Đstanbul, 23,27 Eylül 1991), C.III., Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1995, s.19
sergileridir ki bunlarda biçki,diki i leri sergilenmi tir. Yine 1872 yılında Harbiye
öğrencilerinin mezuniyet töreni ise bir resim sergisi ile renklendirilmi tir.21
Bu dönemden sonra Avrupa’ya giden öğrenci sayısında artı olması, buradaki
öğrencileri düzen içinde tutmak gerekliliğini doğurmu tur. Bu amaca hizmet için
Paris’te 1860,61 de kurulan Mekteb,i Osmani, 1874 yılına kadar görevini yerine
getirmi tir.
Sanata olan ilgisi bilinen Abdülaziz padi ah olunca; Paris’e ziyarette
bulunmu , buradaki müzeleri görmü
ve ünlü ressamların tablolarından çok
etkilenmi tir. 1867 yılındaki bu geziden ve gördüğü sanat ortamından çok etkilenen
Abdülaziz, kendisi de resim yapmaya ba lamı tır. Paris ziyareti sonrasında 0eker
Ahmed Pa a ve hocası Gerome’un tavsiyeleri ile Boulenger, Herpignie, Daubigny,
Ziem, Yvon, Gerome, Aivazovsky, Schreyer gibi isimlere ait bir koleksiyon
olu turan Abdülaziz, bunları Dolmabahçe Sarayı’nda sergiletmi tir. Çoğunluğunun
1875,1876 yılları arasında toplandığı anla ılan bu resimlerin satın alındığı firma,
dönemin Oryantalist sanat piyasasında etkili olan Goupil Sanat Galerisi’dir.
Saray ve yabancı ressamlar arasındaki ili ki bakımından, 1861,1876 yılları
arasında hükümdar Abdülaziz’in ayrıcalıklı bir yeri vardır. Sultanın sanata olan
ilgisiyle ili kili olarak saraya davet edilen yabancı ressamlar, daha çok onun
egemenlik rolünün belirtilmesinde etkili olmu lardır. Bu görevi üstlenen ressamların
ba ında, saray ar ivinin belgelerinde Sultan Abdülaziz’in Ressamı olarak adı geçen
P.D.Guillemet ve J.Von Chelebovski gelmektedir. Guillemet, 1874 yılında
Türkiye’de ilk özel desen ve resim akademisini kurmu tur. Bu akademide suluboya,
pastel ile figür, manzara, çiçek ve süsleme dersleri verilerek batı tarzı resim sanatının
geli mesinde önemli rol oynanmı tır. Sadrazam Fuat Pa a’nın çağrısı üzerine saraya
gelen Chelebovski, sadece sultan portrelerine değil, tarihi konulu çalı malara da imza
atmı tır. Bunlardan farklı olarak Türk,Yunan sava ı üzerine çalı an Alberto Pasini de
padi ahın çevresinde yer almı tır.
21 CEZAR, Mustafa; Sanatta Batıya Açılı! ve Osman Hamdi, C.II, Erol Kerim Aksoy Vakfı Yayınları No:1, 2. Baskı,
Đstanbul, 1995, s. 422,423
Bu dönemde, sarayla ili kileri son derece yoğun olan ressamlardan bir diğeri
de I.K. Aivazovsky’dir. Saray koleksiyonundaki yapıtlarında en yoğun olarak 1874,
1875 yılları görülen ressam, daha çok kendine özgü deniz manzaralarıyla
tanınmaktadır. Abdülaziz’in portrelerini yapan Aivazovsky, Abdülhamit döneminde
de sarayla ili kili olmu tur.
1873,75 yıllarında Ahmed Ali, Fransa’da gördüğü örneklerden de yola
çıkarak Đstanbul’da
sergiler düzenlemi tir. Bu etkinliği destekleyen ve ilgi ile
izleyen Abdülaziz, sonuçtan çok memnun kalmı tır. Đstanbul’da gerçekle en bu ilk
sergileri, yeti mekte olan Türk ressamları ve yabancı ressamların katıldığı pek çok
sergi izlemi tir. 1875 ,1908 arası yoğunla an bu etkinlikler için mekan olarak daha
çok Pera seçilmi tir. Sergilerin saray tarafından ilgiyle takip edildiği, saray
koleksiyonundan anla ılabilmektedir.
Abdülhamit dönemi ile birlikte, yabancı ressamlar ile saray arasında daha
önceki dönemlere göre farklı bir ili ki ba lamı tır. Önce, 1885’de Đtalyan Acquarone,
daha sonra da Fausto Zonaro saray için kadrolu ressamlık yapmı lardır.
Sarayda kadrolu olarak bulunan yabancı ressamlar, çevreleriyle sanatsal bir
etkile im içine girmi lerdir. Yaver ressamlar olan Ahmed Ali Pa a ve Halil Pa a’nın
da yardımıyla, bu etkile im canlı tutulmu tur.
1883 yılında Sanayii Nefise Mektebi’nin kurulması ve daha önceleri
Avrupa’da yeti en öğrencilerin yurda dönmeleri sonucunda, batılı tarzda çalı an
Türk ressamları sanat ortamına egemen olmaya ba lamı lardır. Ama tabi ki, bu
süreçte yurda yabancı ressamlar da gelmeye devam etmi tir. Çe itli sebeplerden
Đstanbul’da bulunan L.de Mango, Philippo Bello ve Sanayii Nefise’de hocalık yapan
Salvatore Valery ile Warnia Zarzecki bunlara örnektir.
Fatih döneminde ba layan batılı tarzda resim serüveni, daha sonraki
dönemlerde çe itli sebeplerle etkisini kaybetse de Tanzimat’tan sonra tekrar ivme
kazanmı tır. Batılıla ma hareketlerinin sonucundaki geli meler; batıda olu an doğu
merakı ve Osmanlıdaki batı ilgisi bu hareketlenmeye sebep olmu tur. Yani; doğuya
merakları yüzünden gelen ressamlar ve batılı tarzda ya am pe inde ko an padi ahlar
ortak bir noktada bulu mu lardır. Tüm bu etmenlere; önce yurt dı ında sonra da
kendi ülkelerinde eğitim alan Türk ressamları eklenince, 19.yüzyılda Türk resmi çok
yönlü bir üretim sürecine girmi tir.
C. Resim Dersinin Askeri Okullara Kabulü ve Đlk Ressamlar
Osmanlı
Đmparatorluğu’nda,
18.yüzyıl
ba ından
itibaren
yenile me
hareketlerinin ba ladığı ve diplomatik ili kilerin önem kazandığı görülmektedir.
Toprak kayıplarının önüne geçmek için askeri eğitime ağırlık verilmi ve bu yönde
yenile tirme programları uygulanmı tır. Batının yapı ve birikimi, ilkin askeri alanda
ele alınmı ve böylece Nizam,ı Cedid gibi yeni askeri kurumlar olu turulmu tur.
Doğaldır ki, yeni kurulan askeri kurumlar diğer pek çok alanı etkilemi tir. Türk
resminde batıya yönelme, bu kurumlar yoluyla, eğitim amacıyla da olsa gündeme
gelmi tir.
Batılıla ma hareketleri ile beraber toprak kayıplarını azaltmak için orduda
deği imlere gidilmesi sonucunda, Batının bilgi ve tekniğine ihtiyaç duyulmu tur. Bu
ihtiyacı kar ılamak için, Avrupa’dan getirtilen hocalardan yararlanabilmek topçuluk,
istihkam ve haritacılık konularında büyük önemi olan resim dersini, okullarda
okutmak ile mümkün olmu tur. Bu açıdan 1773’de faaliyete geçen Mühendishane,i
Bahri Hümayun’da okuyan öğrencilerin resim dersi ile bir ili kileri olduğu
bilinmektedir.22 Bununla beraber Türkiye’de programında resim dersi olduğu kesin
olarak
bilinen ilk okul, Mühendishane,i Berri Hümayun’dur.23 Ancak buradaki
resim dersi bugün akademilerde
okutulan ya da Sanayi Nefise Mektebi’nde
uygulanan dersler ile aynı içeriğe sahip değildir. Mühendishane’de bir kanunla
saptanan ve 4 yıllık eğitim süresinde sadece birinci sınıfta yer alan resim dersinin
varlığı kanunda öyle geçmektedir:
22 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.375
23 CEZAR, Mustafa; ;a.g.e, s.376
“Sınıf,ı rabi akirdanı, resm,i hatti ve imla ve erkam ve sanat,ı ressamiye ve
bazen arabiyat ve mukaddemat,ı hendese ve hesap ve ba’de françe lisanı taallüm
eylemeküzere…” 24
Mühendishane’nin ilk sınıfında gösterilen resim dersi bir ba langıçtır ve
dersin programda olması bu açıdan önemlidir. Đçerik olarak bakıldığında resim
dersinin yetersiz olduğu ve öğrencilere bir beceri kazandırmadığı görülmektedir. Bu
ekli ile uzun yıllar devam etmi ve programdaki resim dersi ile ilgili eksikliklerin
giderilmesi ancak II. Mahmut zamanında söz konusu olmu tur.
Batının bilgi ve tekniğinden faydalanmak istenmesi ile, Türk hocaların
yanında Avrupa’dan hocalar ve subaylar getirildiği daha önce de belirtilmi tir.
Avrupa’dan getirtilen bu hocalardan faydalandıkça, batı bilgi ve tekniğinin daha iyi
kavranabilmesi için öğrencilerin batı ülkelerine gidip birebir öğrenmelerinin gerekli
olduğu anla ılmı tır. Avrupa ülkelerine giden öğrenciler, hem yabancı dili daha iyi
öğrenme hem de o kültürü yakından tanıma fırsatını bulmu lardır.
Bu arada
eğitimlerini de tamamlayarak yurda dönmü lerdir.
Bu amaçla, Avrupa’ya ilk öğrenci grubu 1829 yılında yollanmı tır. II.
Mahmut’un iradesi, Hüsrev Pa a’nın istek ve çabaları ile gerçekle en yurt dı ında
öğrenci okutulması giri imi, ilk etapta 150 ki i için dü ünülmü tür. Ancak, halkın
tepkisi üzerine sadece 4 ki i gönderilmi tir.25 Fransa’ya giden bu 4 ki i; Hüseyin
Rıfkı, Ahmed, Abdüllatif ve Edhem
adlı gençlerdir. Yurt dı ı eğitimlerini
tamamlayıp geri döndüklerinde, batıda edindikleri bilgi ve birikimi kullanarak
devlete uzun seneler hizmet etmi lerdir.
Gönderilen bu ilk gruptan olumlu sonuç alınması ile birlikte, daha onlar yurda
dönmeden ba ka bir grup öğrenci Avrupa’ya gönderilmi tir. Mühendishane,i Berri
Hümayun öğrencisi 10 genç ve 2 subaydan olu an bu grup, 1834 ve 1835 yıllarında
yollanmı tır. Đngiltere’ye gönderilen bu 12 ki i, asker kökenli oldukları için yurda
24 CEZAR, Mustafa; a.g.e, s.377, dipnot.1
25 CEZAR, Mustafa; a.g.e, s.378
döndüklerinde askeri kurumlarda çalı acak ve öğretmenlik yapacaklardır. Subaylar,
Đstihkam Yarbayı Bekir ve Đstihkam Alay Emin’i Emin bey’dir. Öğrenciler ise,
Đbrahim, Dervi , Enis, Yusuf, Tahir, Süleyman, Mahmud, Arif, Ahmed ve Halil
isimli gençlerdir.26
Đngiltere’ye yollanan subaylardan olan Bekir Pa a, yurda döndükten sonra
1846 yılında Mühendishane Nazırı olarak atanmı tır. Kendisi ressam olmasa da
Mühendishane’de yaptığı çalı malar, resim sanatının ülkedeki geli imi için önemli
olmu tur. Resim dersinin etkinliğinin arttırılması için rapor hazırlaması, gravür dersi
verdirmek için Avrupa’dan hoca getirtmesi ve Hasköylü Emin, Balatlı Sami
Hasköylü Rıza gibi yetenekli gençleri okulun matbaasında çalı tırması, onun
Avrupa’da aldığı eğitimin olumlu sonuçları olarak görülmü tür.
Burada ilk ressamlarımızdan Ferik Đbrahim, Ferik Tevfik ve Hüsnü Yusuf
üzerinde durmak gerekmektedir. Batı tarzı resim yaptıkları bilinen bu üç ressam
hakkında çok az bilgi bulunmakla birlikte, eldeki bilgiler onların sanatını
değerlendirmek açısından yetersizdir.
Đngiltere’ye giden öğrenciler arsında yer alan Ferik Đbrahim Pa a (1815,
1889), Enderun’daki eğitiminden sonra Mühendishane’ye gitmi tir. Babası Nizam,ı
Cedid Yüzba ısı Konyalı Mustafa Ağa’dır. Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi
adlı eserde 1835 yılında Đngiltere’ye gittiğinden bahsedilmektedir.27 Elvah,ı
Nak iye’de ise, Viyana ya da rivayete göre Londra’ya eğitimini tamamlamak için
gönderildiği yazılmaktadır.28 Đbrahim Pa a, Abdülmecid döneminde yurda dönmü
ve Sultan Abdülmecid’e resim dersi vermi tir. Sultanın bir de portresini yapmı tır.
Elvah,ı Nak iye’de natürmortlar da yaptığından söz edilir. Askeri uradan emekli
olduktan sonra, 3 Eylül 1889’da ölmü tür. Ölümünün ardından bir çok eserini
terekesinde 0eker Ahmed Pa a’nın aldığı Elvah,ı Nak iye’de yazılıdır.
26 Aynı yerde
27 CEZAR, Mustafa; a.g.e, s.380
28 HALĐL EDHEM; Elvah6ı Nak!iye Koleksiyonu (sadele tiren. G. Elibal), Milliyet Yayınları, Đstanbul, 1970, s.33
Bir diğeri Ferik Tevfik Pa a (1819,1866), Mühendishane Nazırı Bekir
Pa a’nın arkada ıdır. O’da Ferik Đbrahim Pa a gibi önce Enderun’a sonra da
Mühendishane’ye gitmi tir. Ancak Đngiltere’ye giden grup içinde adı geçmez. Elvah,
ı Nak iye’de 1835’de Paris’e gönderildiğinden bahsedilir.29 Celal Esad Arseven ise,
Türk Sanatı Tarihi
adlı eserinde önce Londra’daki gruba katıldığını oradan da
Paris’e geçtiğini yazmaktadır.30 1866 yılında ölen Tevfik Pa a’nın çalı maları
hakkında bilgi veren Elvah,ı Nak iye’de Halil Edhem, onun 1855 depreminde zarar
gören
Bursa Ulu Camii’nin mihrap süslemelerini yaptığını, ba ka eserini
görmediğini belirtir. Sami Yetik, Ressamlarımız31 adlı kitabında, Tevfik Pa a’nın
madalyalar üzerine i lediği minyatür portrelerini görenlerden, ününü i ittiğini ve
Halil Pa a’dan da onun yetenekli bir ressam olduğunu öğrendiğini yazmı tır. Sami
Yetik ayrıca, Re at Fuat Bey’in evinde ressamın bir portresini gördükten sonra
hakkında duyduklarını onaylamakta ve Tevfik Pa a’yı kolorist ve kompozitör olarak
tanımlamaktadır. Mustafa Cezar da Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi’de özel
koleksiyonlarda ve ressama ait olması muhtemel iki resimden bahseder.32 Birincisi
V. Murad’ı genç bir adam olarak gösteren portre, ikincisi ise bir cami görünümüdür.
Đlk dönem ressamlarımızın en tanınmı ı ve en önemlisi,
Hüsnü Yusuf
Bey’dir (1817,1861). Mühendishane’de okumu ve Mühendishane öğretmenlerinden
Abdurrahman Bey ona perspektif ve gölge metotları öğretmi tir. 1849 yılında
kolağası rütbesi ile Mühendishane’ye öğretmen olarak atanmı tır. Hüsnü Yusuf Bey
ile ilgili bir makale yazan Nüzhet Đslimyeli, ressamın, mimarlık bilgisinin de olduğu
hatta Büyükdere su bentlerini onun onardığını belirtmi tir.33 Nüzhet Đslimyeli,
ressamın oğluna dayandırdığı bilgilere göre Ayasofya’nın bir maketini yaptığını ve
bunu gören Abdülmecid tarafından 1849 yılında öğrenim görmesi için Viyana’ya
yollandığı ancak tatmin olmayarak oradan Paris’e geçtiğini belirtmi tir. Sanatta
Batıya Açılı ve Osman Hamdi’de ise Hüsnü Yusuf’un Fethi Ahmet Pa a aracılığıyla
Abdülmecid’e bir tablo sunduğu ve bu sayede padi ahın beğenisini kazanarak onun
29 Aynı yerde
30 ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.136
31 YETĐK, Sami; Ressamlarımız, C.1, Marifet Basımevi, Đstanbul, 1940, s.14,16
32 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.380
33 ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “Sanat Tarihimizde Hüsnü Yusuf Beyin Yeri”, Ankara Sanat, 1 Ocak 1968, S.21, s.5,7
tarafından Avrupa’ya yollandığı orada Paris, Brüksel, Viyana, Berlin ve Đtalya’yı
dola tığı
geçmektedir.34
Yurt
dı ından
döndükten
sonra
Mühendishane’de
öğretmenliğe devam etmi ve 1861’de genç ya ta ölmü tür.
Halil Edhem Bey, Elvah,ı Nak iye’de ressam Zekai Pa a’nın evinde
Sultanahmet’i resmeden bir tablosunu gördüğünü ve oğlu Celal Bey’in de ressam
olduğunu belirtmektedir.35 Yurt dı ında kaldığı süre içinde, eğitim aldığı okullarda
çok ba arılı olan ressam, bir çok da madalya kazanmı tır. Çok sayıda eseri olması
gerektiği tahmin edilen Hüsnü Yusuf’un az sayıda eseri bilinmektedir. Bunlardan biri
ve en önemlisi aynaya bakarak yaptığı kendi portresidir. Nüzhet Đslimyeli’nin adı
geçen makalesinde belirttiğine göre bu resim, 1968 yılında Polatlı Topçu
okulundadır. Çizimler ve krokilerden olu an bazı çalı maları ise oğlu Celal Bey
tarafından Hoca Ali Rıza’ya, onun oğlu eliyle de Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’e
geçmi tir.
Resim dersinin Mühendishane programına dahil olması ve buradan mezun
olan bazı öğrencilerin Avrupa’ya yollanmasından sonra 1834 yılında Mekteb,i
Harbiye kurulmu tur. II. Mahmut’un orduda eğitimli subaylar görmek istemesi
üzerine bu amaca hizmet için kurulan Harbiye, kısa sürede kendinden önceki
Mühendishane,i Bahri Hümayun, Mühendishane,i Berri Hümayun
ve Askeri
Tıbbiye’den daha modern daha batılı bir yapıya getirilmi tir.
Batıdaki örneklerine göre kurulmaya çalı ılan Harbiye’de program da bu
yönde hazırlanmaya çalı ılmı tır. Ancak programı uygulayacak öğretmen ve ders
malzemeleri olmadığından, ayrıca öğrencilerin de yeni dersleri anlayacak seviyeye
uzun süre eri ememeleri yüzünden uygulama zaman almı tır. Bu yüzden programa
ba ta dahil olan dersler ancak 1847 yılına doğru okutulabilmi tir. Bu dersler arasında
perspektif dersi de vardır.36
34 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.381
35 Halil EDHEM; a.g.e., s.33
36 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.390, dipnot.1
Programa koyulan dersleri okutmada gecikilse bile, Selim Satı Pa a’nın
Harbiye Mekteb’i Nazırlığı (okulun komutanı, müdürü) zamanında (1837,1841)
okula atanan yeni hocaların arasında Schranz adlı bir ressamın olması olumlu bir
geli medir.
Maltalı Đspanyol,Alman asıllı gemi ve deniz ressamları ailesinin bir ferdi olan
Joseph Schranz’ın 1838 yılından itibaren Đstanbul’da oturmaya ba ladığı
anla ılmaktadır.37 Đstanbul’da ne kadar kaldığı belli olmayan J. Schranz, Harbiye ve
Harbiye Đdadisinde resim dersleri vermi tir.
Harbiye’de Shranz’la birlikte, 1846 yılında okula atanan Mösyö Gues de
resim hocalığı yapmı tır. II. Mahmut zamanında Tophane,i Amire ve Tersanede
çalı mak üzere Fransa’dan getirtilen bir mühendisin oğludur ve Đstanbul’da eğitim
görmü tür. Harbiye’de, öldüğü 1887 yılına kadar hocalık yapmı tır. Bu süre içinde
ayrıca Darülfünun ve Mahrec,i Ahkam adlı okullarda da görevde bulunmu tur.38
Harbiye’de Gues desen ve yağlı boya, Schranz suluboya derslerine girmi tir.
Asker ressamların yeti mesinde her ikisi de büyük çaba harcamı lardır. Resim
sergileme i ini de ilk defa Türkiye gündemine getiren onlar olmu tur. 1849 yılında
okulda düzenledikleri sergiye Abdülmecit’de katılmı ve sınavlara da girmi tir.
Bu arada Mühendishane’de ba layan yurt dı ına öğrenci gönderme i i
Harbiye’de de uygulanmı tır. Selim Satı Pa a zamanında 1838 yılında Viyana’ya 7
ki i,
Paris’e 3 ki i gönderilmi tir.39 Daha sonraki yıllarda yine zaman zaman
yurtdı ına öğrenci gönderilmesine devam edilmi tir.
Selim Satı Pa a’dan sonra 1841 yılında, Mühendishane hocalarından Hüseyin
Rıfat Efendi’nin oğlu Albay Emin Bey Harbiye’ye komutan ve müdür olmu tur.
37 MAHĐR, Banu; “Harbiye Mektebinin Đlk Resim Hocası Joseph Shranz Hakkında Yeni Bilgiler”, Sanat Tarihi
Ara!tırmaları Dergisi, S.10, Đstanbul, 1991, s.26
38 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.390 ve ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.130
39 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.391
Mühendishane’de okumu ve istihkam subayı olarak mezun olmu Emin Bey, 1834
yılında Londra’ya giden grupta yer almı tır. Batıda eğitim alması sebebiyle
Harbiye’deki eksik ve yanlı ları daha iyi ele alabilecek düzeyde olan Emin Bey,
öğrencilerin okutulan dersleri anlayabilmesi için iyi bir temel eğitim alması
gerektiğini tespit etmi ve bu amaçla okul iki bölüme ayrılmı tır. Mekteb,i Fünun,u
Đdadiye ve Mekteb,i Ulum,u Harbiye olarak adlandırılan bu iki bölümün
programlarının hazırlanması ve eksiklerinin giderilmesi kısa sürede tamamlanmı tır.
Harbiye’ye öğrenci yeti tirecek idadilerin kurulmasıyla Türkiye’de ilk defa
bir orta öğretim kurumu ortaya çıkmı tır (1845). Mezunları Harb okuluna girecek
olan idadiler biri Đstanbul’da diğerleri de ordu merkezlerinde olmak üzere toplam 12
yerde açılmı tır.40 Bunların içinde en erken açılanı Đstanbul Askeri Đdadisi olmu tur.
Diğer merkezlere de subaylar yollanmı , hazırlıkların tamamlanması emredilmi tir.
Ele alınan konu açısından önemli olan, resim dersinin idadi programındaki durumu
ise öyledir:
“Đdadilerde resim dersi ikinci sınıftan itibaren ba lamakta ve dört sene
süreyle yani 2, 3, 4 ve 5. sınıflarda resim dersi gösterilmekteydi. Tabii bu durum
resimöğretimibakımındanönemlisayılmasıgerekenbirnoktadır.”41
Mühendishane ve Harbiye okulları eğitim konusunda belli bir amaç takip
etmi tir. Bir taraftan Avrupa’ya öğrenci gönderilmi diğer taraftan ülkedeki eğitimin
geli mesine özen gösterilmi tir. Ancak bu amaca ula mak o kadar kolay olmamı tır.
Harb Okulu ve Askeri Đdadi öğretmenleri, Harb Okulu mezunu ve çoğunlukla
Avrupa’da
öğrenim
görmü
subaylardan
seçilmi tir.
Bunlar
asker
olarak
yeti tiklerinden hepsi iyi eğitimci olamamı lardır. Bu sebepten daha iyi öğretmenler
yeti tirmek için bir muallim sınıfı kurulması kararla tırılmı tır. Bu sınıfa yetenekli ve
en zeki öğrenciler alınacak, mezun olduktan sonra yüzba ı rütbesi ile öğretmenlik
yapmaları sağlanacaktır.
40 Ordu merkezlerine idadilerin kurulu tarihleri öyledir: 1846’da Đstanbul ve Bursa’da, 1847’de Edirne ve Manastır’da,
1848’de 0am’da, 1872’de Erzurum’da, 1875’de Bağdat’ta. Bkz. CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.393
41 Aynı yerde
Harb Okulu’ndaki bu muavin sınıf ikiye ayrılmı tır. Birinde matematikle
ilgili dersler diğerinde resimle ilgili dersler gösterilmi tir:
“Öğretmen yeti tirmek üzere kurulan iki sınıftan birinde resim öğretimi
yapılması, Harb Okulu’nda resim derslerine verilen önemin derecesiyle birlikte
geçen yüzyılın Türk ressamları arasında neden bir hayli Harb Okulu mezunu
bulunu ununsebebiniortayakoymaktadır.”42
Öğretmen yeti tirmek üzere kurulan muallim sınıfının Harb Okulu’ndaki
ömrü pek uzun olmamı ve kurulu undan 6 yıl sonra kapatılmı tır. Bir bölümü resim
öğretimine ayrılan muallim sınıfının kaldırılmasına rağmen, bu sınıfların
programında yer alan derslere kar ı ilgi azalmamı tır. Bunun örnekleri ise muavin
sınıf kurulmadan önce 1857,1858 yılı mezunları arasında piyade ressam diye bir
sınıfın bulunması ve Harbiye mezunlarının bitirme sınavlarında resim dersinin de yer
almasıdır.43 1857,1858 yıllarında
ressam piyade sınıfından dört ki i mezun
olmu tur. Bunlar; Sultanahmetli Nuri, Cihangirli Mustafa, Süleymaniyeli Necip ve
Yaylalı Salim’dir. Sultanahmetli Nuri, Süleyman Seyyid’in bir süre yaverliğini
yaptığı Osman Nuri Pa a’dır.
Askeri idadi ve rü tiyelerin artması ile orantılı olarak artan yeni öğretmen
ihtiyacı, tayin terfi olaylarının kadrolarda bo luk olu turması ve hepsinden önemlisi
öğretmenlik yapacak ki ilerin öğretecekleri konulara hakim olması gerektiğinin
anla ılması gibi sebepler öğretmenlik i inin yeniden düzenlenmesi sağlamı tır. Bu
amaçla Harb Okulu’nda, hatta idadilerde, Men e,i Muallimin adı altında ayrı bir
sınıf olu turulmu tur. Öğretmenlik yapacak subayların devam edeceği bu sınıfın
öğretim süresi 5 yıldır ve ilk yıl hariç diğer bütün yıllarda resim dersi bulunmaktadır.
Men e,i Muallimin ve Harbiye sınıflarına ait program 1877 ubatında Harb
Okulu matbaasında basılıp yayınlanmı tır. Kurulu yılı da bu tarihten birkaç ay ya
da yıl önce olması gerekmektedir.44
42 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.396
43 Aynı yerde
44 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.398
Đdadilerden mezun olan öğrencilerin devam ettiği uzmanlık sınıflarının
programlarına bakıldığında bu günkü akademilerle benzerlik gösterdiği görülmü tür.
Bu sınıfların resim bölümü Sınıf,ı Sani ve Sınıf,ı Evvel ressamlığı olarak iki kısma
ayrılmı tır.
Sınıf,ı Evvel ressamlığı sınıfı, liselere resim öğretmeni olmak isteyenler için
öğretim süresi 4 yıl olarak hazırlanmı tır. Burada okutulan dersler; Hendese,i
resmiye, menazır ve gölge, resm,i hatti, kara kalem resim, sepya ile resim, çini ile
resim, boyalı resim, kopya ve modelden resim, tabiattan resim, tasavvuri ve hayali
resim, yağlıboya resim, makine tersimatı, fenn,i te rih, fotoğrafçılık ve elbise tarihi
olmu tur.
Sınıf,ı Sani ressamlığı sınıfı ise, Askeri Rü tiyelerde öğretmen olmak
isteyenler için 2 yıl eğitim vermi tir. Hendese,i resmiye, menazır ve gölge, resm,i
hatti, kara kalem resim, sepya ile resim, çini ile resim, boyalı resim, modelden resim,
tarama, yalama ve müvedde dersleri programında yer almı tır.
1851’den itibaren özel ve resmi bütün Türk okullarında kabul edilen resim
dersleri, Sanayi,i Nefise okulu açılıp Osman Hamdi Bey’in çabaları ile bu dersi
gösterecek hocalar yeti inceye kadar diğer dersler gibi Asker öğretmenler tarafından
gösterilmi tir. Bununla beraber ülkeye bir çok komutan ve bilim adamları yeti tiren
bu kurumlar güzel sanatlar dalında da görevini yerine getirmi tir.
III. 19. YÜZYIL SANAT ORTAMINDA EKER AHMET PA A
A. Askeri Okullarda Aldığı Resim Eğitimi
Ahmet Ali, 1841 yılında ressamlar ehri olarak tabir edilen Üsküdar’da
doğmu tur. Babası Ali Efendi’dir. Eni tesi Yahya Pa a himayesinde büyümü tür.
1846 yılında daha be ya ında iken Üsküdar ilkokuluna girmi ve orada dokuz sene
eğitim görmü tür. 1855 yılında, 14 ya ında iken o zaman küçük ya ta öğrenci alan
Tıbbiye’ye, sınavı kazanarak kaydolmu tur.
Bazı kaynaklar bir sene Tıbbiye’ye devam ettikten sonra okul deği tirerek
Harbiye’ye geçtiğini savunmaktadır.45 Bu bilgiyi verenler; Ahmet Ali’nin iyi huylu,
hassas, yufka yürekli ve yardım sever ki iliğinin, acı çeken hastalara hemen ifa
bulamamak ve ölüleri kesmek gibi durumlarla çeli tiğini, ayrıca annesinin de doktor
olmasını onaylamadığını sebep olarak gösterirler. Bu görü çok somut değildir. Buna
kar ılık Tıbbiye’den mezun olduğuna dair daha kesin kanıtlar bulunmaktadır.
Pa anın ölümünden kısa süre sonra yayımlanmı
ve pa anın ya adığı döneme
yakınlıkları bakımından daha doğru bilgiler içerdikleri kabul edilebilecek iki yazı,
Ahmet Ali’nin Tıbbıye mezunu olduğunu söylemektedir.46 Ayrıca Mehmed Esad’ın
Mir’at,ı Mekteb,i Harbiye adlı, Harbiye tarihini anlatan eserinde Ahmet Ali adı
geçmemektedir.47 Bu bilgilere dayanarak Tıbbiye’den mezun olduğunu söylemek
45 Bu bilgi için bkz. DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977, s.3 ve DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet
Pa!a, T.Đ.V.D.Đ., Ankara, 1962, s.5,
ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.138, BERK, Nurullah; Sanat Konu!maları, AB
Ne riyatı, Đstanbul, 1943, s.93. GÖREN, Ahmet Kamil; “Tıbbiye’den Ayrılıp Harbiye’ye Geçen ve Buradan Mezun Olan
Ressam 0eker Ahmet Pa a [1841,1907] ve Sanatta Betimlemeye Đli kin Bir Değerlendirme”, Antik&Dekor, 1997, S.39,
s.84’de pa anın harbiyeden mezun olduğunu vurgulayarak ba lar. OZANOĞLU, Sönmez G; “0eker Ahmet Pa a ve Türkiye’de
Đlk Resim Sergisinin 110. Yılı”, Yeni Boyut, S.2/13, 1983, s. 14) 18 ya ından sonra Harbiye’ye geçtiğini söylemektedir.
46 Bkz. 0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; “0eker Ahmet Ali Pa a”, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası,
S.3, 14 Mart 1911(1 Mart 1327), s.18 ve ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, C.33, S.839, 1907(1323),
s.100.
47 Bkz. TERZĐ, Đhsan; Mehmed Esad’ın Mir’at6ı Mühendishane6i Berri Hümayun ve Mir’at6ı Mekteb6i Harbiye Adlı
Eserlerine Göre 19. Yüzyıl Türk Resmi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Doktora Tezi, Ankara,
1988, s.100,107
daha doğru olmaktadır.48 Bu okulda dört sene okumu ba arı ile mezun olarak
mülazım rütbesini hak etmi tir.
Resme olan merakının nasıl ve ne zaman ba ladığı kesin olarak
bilinmemektedir. Resim ile ilgili olduğunu gösteren ilk bilgi, 18 ya ında Tıbbiye
resim öğretmeni yardımcılığına getirilmi olduğudur.49 Kendi istek ve çabasının
yanında, Tıbbiye müfredatındaki resim ile ilgili dersler ve okuldaki muhtemel resim
hocaları da ona katkıda bulunmu olmalıdır.50
Ya ıtlarına göre ba arılı ve yetenekli bir öğrenci olan Ahmet Ali’nin bu
özellikleri kendiside güzel sanatlarla ilgilenen Abdülaziz tarafından duyulmu ve
onun tarafından eğitim ve öğretimini tamamlaması için 1861 yılında Paris’teki
Mekteb,i Osmani’ye gönderilmi tir.51 Osmanlı gençlerinin bu ehirde bir arada
okuması için açılan okula aynı yıllarda Süleyman Seyyid de kayıt olmu tur. Đlerleyen
yıllarda Osmanlı kültür hayatı için önemli bir ki i olacak olan Osman Hamdi Bey’de
daha önce 1860 yılında kendi ailesi tarafından Paris’e yollanmı tır.
48 Tıbbıyede okuduğunu söyleyen diğer kaynaklar için bkz. HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34, BOYAR, S. Pertev; Osmanlı
Đmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devirlerinde Türk Ressamları, Jandarma Basımevi, Ankara, 1948, s.38,
ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; Asker Ressamlar ve Ekoller, Asker Ressamlar Sanat Derneği Yayınları:1, Ankara, 1965, s.37,YETĐK,
Sami; a.g.e.,s.77, TOLLU, Cemal;
eker Ahmet Pa!a, Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul, 1967, s.2, ÜREN, E ref; “0eker
Ahmet Pa a”, Ülkü, S.21, 1942, s. 14. Ancak hayatının geri kalanında, doktor olduğu ve bu alanla ilgilendiği hakkında bir bilgi
de bulunmamaktadır.
49 Dipnot 1’te belirtilen yanlı lık dolayısıyla onun Harbiye’de okuduğunu söyleyenler resim öğretmeni yardımcılığını da
Harbiye’de yaptığını belirtmi lerdir. Oysa ki bu görevi Tıbbiye’de yapmı tır.
50 Bu dönemde Tıbbiye’deki resim hocaları hakkında bir bilgi yoktur. Aynı dönemde Harbiye’de okuyan Süleyman Seyyid ilk
resim derslerini Mösyö Gues ve Shranz’dan almı tır. Bu hocaların Tıbbiye’de de ders verip vermedikleri ise bilinmiyor. Mösyö
Gues, 1847’de Harbiye’nin resim öğretmenliğine getirilmi ve 40 sene bu göreve devam etmi tir.Bkz. CEZAR, Mustafa;
Sanatta Batıya Açılı! ve Osman Hamdi, C.II, s.390 ve ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.130. Harbiye’nin diğer resim
öğretmeni Shranz’ın ise 1838 yılında Đstanbul’a yerle mi tir. Ancak ne zamana kadar Đstanbul’da ya adığı ya da
Đstanbul’dayken mi öldüğü hakkında bilgi yoktur. Bkz. MAHĐR, Banu; a.g.m., s.26
51 Konu ile ilgili kaynaklarda aynı olaylar hakkında verilen tarihler genelde farklılık göstermektedir. Bu durum hicri ve rumi
tarihlerin miladi tarihe çevirisi ile ilgilidir. Bu çalı mada benzer durumlarda tarihler 0eker Ahmet Pa a ile ilgili en eski iki yazı
esas alınarak ve tarihler Türk Tarih Kurumunun tarih çeviri programı kullanılarak belirlenmi tir..
Ahmet Ali’nin Paris’e gidi yılı olarak farklı görü ler vardır. DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977, s.3,
OZANOĞLU, G. Sönmez, a.g.m., s.14, ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.138, GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m, s.85’de 1861 yılı
verilmektedir. HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34, YETĐK, Sami; a.g.e., s.77, ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; a.g.e., s.37’de ise 1862 yılı
geçmektedir. BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s. 38 ve TOLLU, Cemal; a.g.e., s. 2’de ise 1864 yılında gittiği söylenmektedir.
Paris’e gitmeden önce tablolar yapıp yapmadığı ya da yaptıysa bile onların
nerede olduğu bilinmemektedir. Ancak bazı yazarlar52 Ahmet Ali’nin ilk resimlerini
sadece Ahmet diye imzaladığını ve bu sebepten Đstanbul Resim Heykel Müzesi’ndeki
Ahmet imzalı tabloların ona ait olabileceğini söylemektedirler.
B. Paris Yılları (186161870)
1. Paris’te Resim Eğitimi (Mekteb6i Osmani, Gerome, Boulanger)
Osmanlı Đmparatorluğu, batılıla ma sürecine girdiğinde öncelikle askeri
sistemi düzenleme çabası içinde olmu tur. Modern bir ordu için modern subaylara
gerek duyulmu tur. Ancak belirli bir temel olmadan yeni bir sisteme geçilmeye
çalı ıldığı için eğitmen sıkıntısı çekilmi tir. Đlk ba larda bu sıkıntı yurtdı ından
getirilen öğretmenler yardımıyla giderilmeye çalı ılmı tır. Yabancı öğretmenlerden
sonra batılı anlamda eğitim verebilecek Türk gençleri yeti meye ba ladığında ise bu
gençlerin de batıyı ve batılıları yakından görmeleri gerektiği gerçeği ortaya çıkmı tır.
Batılı anlayı la eğitilmi Osmanlı gençlerinin, eğitimlerini daha ileri götürmeleri için
yurtdı ındaki okullara gönderilmeleri ilk defa 1835 yılında gerçekle tirilmi tir.
Önceleri Viyana, Berlin, Londra gibi merkezlere dağıtılan bu öğrenciler daha
sonra 1860,1861 yılında Paris’te kurulan Mekteb,i Osmani’de bir araya getirilmi tir.
Parasin Semtinde Viyola sokağında kiralanan bir bina kapısına Osmanlı tuğrası
asılarak okul haline getirilmi ve müdür olarak Esat Bey atanmı tır.53
Genel olarak burada okutulacak gençler idadi öğrencilerinden seçilmi tir.
Paris’teki yüksek okullarının derslerini takip edebilecek düzeyde olmayan bu
öğrenciler, Fransa’daki orta öğretim okulları seviyesinde tutulan ve Fransız
okullarının programı uygulanmaya çalı ılan Mekteb,i Osmani sayesinde kendi
yurtlarında yapacakları idadi eğitimini burada tamamlayacak ve aynı zamanda
52 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977, s. 3 ve YILDIZ, Y; “0eker Ahmet Pa a”, Türk Ansiklopedisi,
C.XXX, M.E.Basımevi, Ankara, 1981, s.246
53 Celal Esad Arseven’in babasıdır.
Fransızca’yı iyi bir ekilde öğrenme imkanı bulacaklardı. Bununla beraber öğrenciler
disiplin altına alınmaya da çalı ılıyordu.
Okulun programı incelendiğinde; matematik, fizik, kimya, tarih, beden
eğitimi ve Fransızca derslerinin yanında resm,i hatti, resm,i mücessem, menazır
(perspektif) ve resm,i taklidi gibi resim sanatına yönelik derslerin de programda yer
aldığı görülmektedir.54 Mekteb,i Osmani’nin öğretmenleri Fransızlardan seçilmi ti.
Bu öğretmenler arasında Rolrobens adında bir de resim öğretmeni vardı.55
Paris’te Mekteb,i Osmani’de okuyan Ahmet Ali bir yandan da Ecole des
Beaux,Arts’da Gerome ve Boulanger’in56 atölyelerinde resim eğitimi almaya
ba lamı tır.57
Ahmet Ali ile aynı yıllarda Paris’te bulunan Süleyman Seyyid arasında bu
ehirde ba layan bir anla mazlık olduğu bilinmektedir. Sebebi tam olarak bilinmeyen
anla mazlık uzun yıllar devam etmi tir.
2. 1867 Paris Sergisi ve Abdülaziz
1867 yılında ilk defa bir Osmanlı Padi ahı Fransa’yı ziyaret etmi tir. Bu
ziyaretin sebebi olarak da Abdülaziz’in 1867 Paris Milletlerarası Sergisini görmek ve
54 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.396
55 TERZĐ, Đhsan; a.g.t., s.113 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.396, BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.42 ve TANSUĞ, SEZER; a.g.e.,
s.366’da Rolrobens, Süleyman Seyyid’in Mekteb,i Osmani’de ki resim hocası olarak gösterilmektedir. Aynı dönemde okulda
bulunan Ahmet Ali’de bu hocadan resim
dersi almı
olmalıdır.
Ayrıca TOROS, Taha; “Süleyman Seyyid Bey”,
Antik&Dekor, S.66, 2001 s.82’de Osmanlı ar iv kayıtlarına dayanılarak Mekteb,i Osmani’nin kurulu undan kapanı ına kadar
çalı an Duber adında bir ressamdan bahsedilmektedir.
56 Jean Leon Gerome ve Gustave Boulanger akademik resim anlayı ına sahip ressamlardır ve oryantalist özellikleri ile
bilinirler. Ayrıntılı bilgi için bkz. GÖREN, Ahmet Kamil; “Jean,Leon Gerome (1824,1904)”, Antik&Dekor, S.34, s.102,107,
GÖREN, Ahmet Kamil; “Gustave Boulanger (1824,1888)”, Antik&Dekor, S.35, s.102,103 ve AKGERMAN, F. Gönül; 18506
1950 Arasında Türk Ressamların Paris’de Çalı!tıkları Atölyeler ve Hocaları, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 2001, s.129,130, 141,160
57 GÖREN, Ahmet Kamil; “Tıbbiye’den Ayrılıp Harbiye’ye Geçen ve Buradan Mezun Olan Ressam 0eker Ahmet Pa a (1841,
1907) ve Sanatta Betimlemeye Đli kin Bir Değerlendirme , Antik&Dekor, s. 85’de Çallı Ku ağı ressamlarının Paris’teki
”
hocası olan Cormon’un Süleyman Seyyid ile aynı yıllarda Cabanel’in öğrencisi olduğu söylenmekte dolayısıyla onun Süleyman
Seyyid ile yakından Gerome’un öğrencileri Osman Hamdi ve 0eker Ahmet Pa a ile de uzaktan tanı tıkları varsayılmaktadır.
gezmek istemesi öne sürülmü tür.58
Đlki 1798 yılında Fransa tarafından düzenlenen uluslararası sergilerde amaç
sanayide geli en üretime yeni pazarlar bulmak için ürünlerin tanıtılması olmu tur.
Fransa ve Đngiltere’nin öncülüğünü yaptığı sergiler önceleri ticari ve sanayi amaçlar
ta ısa da sonraları Avrupa ve Avrupa dı ı kültürlerin ileti im sağlamasında önemli
bir rol oynamı tır. Osmanlı Đmparatorluğu da Tanzimat sonrası, sanayi ve tarımsal
ürünlerini diğer ülkelere tanıtma ve ekonomik çözümler bulma arayı ı içine girmi ,
bu sebeple 1851 Londra Sergisi, 1855 Paris Evrensel Sergisi, 1862 Londra II.
Uluslararası Sergisine katılmı
ve 1863 yılında da Đstanbul’da bir sergi
düzenlemi tir.59
Osmanlı Đmparatorluğunun katıldığı sergiler arasında en önemli olanı, 1867
Paris Uluslararası Sergisidir. Bu sergi hem diğerlerine nazaran daha görkemli olmu
hem de Sultan Abdülaziz’in de katılımıyla Osmanlılar için ayrı bir önem kazanmı tır.
687.000 metre karelik bir alanı kaplayan sergi alanında 52.200 sergileyici katılmı tı
ve 4.946 sergileyiciyle Osmanlı Đmparatorluğu 3. sıradaydı.60
Osmanlılar adına altmı dört kategoride tarım, sanayi, el sanatları ve güzel
sanatlar örneklerinin yer verildiği sergide ilk kez mimari çizim, proje, yağlıboya
resim, fotoğraf, ve yontuya özel bölüm ayrılmı ayrıca bilimsel çalı malar, doğal
tarih koleksiyonları ve arkeoloji yine ilk kez bu sergide yer almı tır.61
Ahmet Ali de bu sergiye Sultan Abdülaziz’in karakalem bir portresi ile
katılmı
ve sultanın takdirini kazanmı tır.62 Osman Hamdi Bey bu sergiye 3
58 SĐLER, Abdurrahman; “1867 Paris Milletlerarası Sergisi ve Osmanlı Đmparatorluğu”, Türk Kültürü Dergisi, S.330, XVIII,
s.622, dipnot 1 ve 2
59 Bu sergiler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. GERMANER, Semra; “Osmanlı Đmparatorluğu’nun Uluslararası Sergilere
Katılımı ve Kültürel Sonuçları”, Tarih ve Toplum, S.95, 1991, s.33,40
60 GERMANER, Semra; a.g.m., s.36, dipnot 15
61 GERMANER, Semra; a.g.m., s. 36
62 Kaynaklarda bu konu hakkında yanlı veya eksik bilgiler mevcuttur. GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86’da Abdülaziz’in
karakalem portresi ve birkaç ba ka eser ile Paris’te her yıl düzenlenen 1869 salon sergisine katıldığını belirtir. OZANOĞLU,
yağlıboya resim ile katılmı tır.63 Süleyman Seyyid ise sergide yer almamı ancak
Abdülaziz onu Versailles Sarayı kar ısında çalı ırken görmü bundan memnun
olmu tur.64
Ahmet Ali’nin, 1869 ve 1870 yıllarında da Paris salon sergilerine katıldığı ve
bu arada Đstanbul’a da bir çok resim gönderdiğinden bahsedilmektedir.65 Paris’te
kaldığı süre içerisinde eğitiminde ba arı gösteren ressam, diplomasını almı ve
ardından okul yönetimi tarafından 3 aylığına Roma’ya gönderilmi tir.66 Đtalya’dan
Sönmez G; a.g.m.,s. 14’de 1867 sergisinde 0eker Ahmet Pa a’ya ait karakalem Abdülaziz portresi ve ba ka bazı resimler
olduğunu ileri sürer. DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4’de portrenin 1869 salon sergisinde te hir edildiği belirtir. BOYAR, S.
Pertev; a.g..e., s.38’de karakalem Abdülaziz portresi ve bazı resimler ile 1870 salon sergisine katıldığını söyler. Konu hakkında
doğru bilgiler ise u kaynaklarda verilmi tir: GÜVEMLĐ, Zahir; a.g.m., s.41 HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34’de 1867 sergisine
tek Abdülaziz’in karakalem portresi ile katıldığını söyler. GERMANER, Semra; a.g.m., s. 36’da serginin Osmanlı pavyonunun
müdürü Selahaddin Bey’in yazdığı (Selahaddin Bey; La Turquie a l’exposition universelle de 1867, Paris, 1867) adlı kitabına
dayanarak sergiye Abdülaziz’in karakalem portresi ile katıldığını belirtilir. Ancak, PAMUKCĐYAN, Kevork; “1867 Paris
Sergisine Katılan Osmanlı Sanatkarları”, Tarih ve Toplum, S.105, 1992, s. 36’da ise 1867 sergisi hakkında Paris’te
yayınlanmı ama tarihsiz bir kataloğa (Exposition Universelle de 1867 a Paris6Catalogue general publie par la Commission
Imperial6Oeuvres d’Art) dayanılarak 0eker Ahmet Pa a’nın Abdülaziz portresi yağlıboya eserler içinde gösterilmi tir.
63 PAMUKCĐYAN, Kevork; a.g.m., s.36
64 CEZAR, Mustafa; “Süleyman Seyyit Bey”, Türkiyemiz, S.15, 0ubat, 1975, s.15
65 BERK, Nurullah; a.g.e., s. 94, GÜVEMLĐ, Zahir; “0eker Ahmet Pa a”, Türkiyemiz, S.16, s.41 ve TOLLU, Cemal; a.g.e.,
s.2. GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m, s. 86’da salon sergilerinden sadece 1869 yılındakine katıldığı belirtilmektedir. BOYAR, S.
Pertev; a.g.e., s.38’de karakalem Abdülaziz portresi ve bazı resimler ile 1870 salon sergisine katıldığı söylenir. DÜRRÜOĞLU,
Ayhan; a.g.e, s.4’de ise 1869 yılında salon sergisinde yer aldığı söylenirken, Abdülaziz’in karakalem portresinin de bu sergide
te hir edildiği belirtilir. Aynı makalede bir yanlı lık yapılarak ressamın 1870’de Paris uluslar arası sergisine katıldığı da
söylenmektedir ki benzer bir ifade ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.139’da geçmektedir.
66 DÜRRÜOĞLU, a.g.e., s.4, OZANOĞLU, Sönmez G; a.g.m.,s. 14’de ve GÜVEMLĐ, Zahir; a.g.m., 41’de Roma’ya gittiği
söylenmektedir. Adı geçen son kaynakta bu yolculuğa Osmanlı Devleti tarafından izin verildiği vurgulanmaktadır. ARSEVEN,
Celal Esad; a.g.e., s.139, GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86, BERK, Nurullah; a.g.e., s. 94’de ise Đtalya’ya gönderildiği
belirtilir. Kaynaklara göre Roma ödülü okul tarafından verilmi tir. Ancak kesin bir ifade olmadığından okulun Mekteb,i
Osmani veya Ecole des Beaux,Arts mı olduğu anla ılamamaktadır. Ecole des Beaux,Arts’da zorlu bir yarı ma sonucu Roma
Ödülü veriliyordu ve her yıl yapılan yarı mayı kazananlar Roma’da Medici Evi’nde üç ile be yıl arasında çalı ma yapma
ansına sahip oluyorlardı. Kaynaklarda 0eker Ahmet Pa a’nın resimlerinin te hiri sebebiyle aldığı belirtilen Roma ödülü Ecole
des Beaux,Arts’ın ödülü ile tam örtü memektedir. Ecole des Beaux,Arts’ın Roma ödülü ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.
AKGERMAN, F. Gönül; a.g.t., s. 39,43
DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4’de 0eker Ahmet Pa a’nın Đtalya’dan sonra Romanya’ya gönderildiği söylenmektedir.
BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.38’de ise sadece Romanya’ya gittiği belirtilmektedir. Elde kesin veriler olmamasına rağmen o
yıllarda Pa anın Romanya’ya gitmesi çok mantıklı görünmemektedir.
tekrar Paris’e geri gelmi olan Ahmet Ali, 1870 Fransa,Prusya Sava ı’nın yarattığı
bunalım üzerine 1871 yılında arkada ları ile beraber Đstanbul’a dönmü tür.67
C. Sergiler Sürecinde eker Ahmet Pa!a
Ahmet Ali yurda dönünce ilk görevi, yüzba ılık rütbesi ile Tıbbiye
mektebinde resim öğretmenliği olmu tur. Süleyman Seyyid hakkındaki bazı
kaynaklarda68 Harbiye’nin resim öğretmeni Abraham Bey’in ölümü üzerine bu
göreve Süleyman Seyyid ile birlikte atandıkları söylense de 0eker Ahmet Pa a
hakkındaki kaynaklarda bundan bahsedilmez.69 Onun biyografilerinde bu konudaki
genel bilgi yurda döndüğünde Tıbbiye’de resim öğretmenliği ve sarayda yaverlik
yaptığı yolundadır. Ayrıca Beyazıt, Zeyrek, Kaptan Đbrahim Pa a mekteplerinde ve
Sultanahmet’teki sanayi mektebinde resim öğretmenliği yapmı
ve yabancı dil
dersleri vermi tir.
1. eker Ahmet Pa!a’nın Düzenlediği Türkiye’deki ilk Resim Sergileri
(1873 ve 1875)
Yurda döndükten bir süre sonra Ahmet Ali, çağda Türk resim sanatı için
önemli bir geli me olan Đstanbul’da resim sergisi düzenleme i ine giri mi tir. Daha
67 Kaynaklarda 0eker Ahmet Pa a’nın yurda dönü tarihi konusunda da çeli kiler vardır. HALĐL EDHEM; a.g.e., s.34’de 1869.
ARSEVEN, Celal Esad; a.g.e., s.139, ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; a.g.e.,s.37 YETĐK, Sami; a.g.e., s.77 ve ÜREN, E ref; “0eker
Ahmet Pa a”, Ülkü, S.21 1942, s. 14’de 1870. BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.38 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4
OZANOĞLU, Sönmez G; a.g.m., s.14, TOLLU, Cemal; a.g.e., s.2 ve GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86’da ise 1871 tarihi
verilmektedir.
68 TOROS, Taha; a.g.m., s.83, YETĐK, Sami; a.g.e., s.61, BOYAR, S. Pertev; a.g.e., s.42 ve ÜREN, E ref; “Ressam
Süleyman Seyyit”, Ülkü, 1 Haziran 1943, C.IV., S.41, s.6,7. Taha Toros’a göre Abraham Bey boya takımlarını Süleyman
Seyyid’e bırakarak yerine onun geçmesini istemi tir. Süleyman Seyyid bu görevi bıraktıktan sonra Kuleli Askeri Đdadisi’ne
geçmi tir.
69 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.4 ve GÖREN, Ahmet Kamil; a.g.m., s. 86’da 0eker Ahmet Pa a Tıbbiye’de öğretmenken
Süleyman Seyyid’in de Harbiye’de öğretmen olduğu söylenmekte. Ancak Süleyman Seyyid’in aralarındaki anla mazlıktan
dolayı bu görevi bıraktığı belirtilmektedir. Đkisi ayrı okullarda görevli iken Süleyman Seyyid’in hangi artlar altında görevini
bıraktığı bilinmemektedir.
önce bazı resim sergileri yapılmı olsa da bu sergi diğerlerinden daha ciddi ve daha
gerçekçi bir giri imdir.70
Sergi 1873 yılında gerçekle mi olsa da hazırlıkların çok daha önceden
ba lamı olduğu dönemin gazetelerinde çıkan yazılardan anla ılmaktadır. Konu
hakkındaki en eski haber, 19 Haziran 1871 tarihli Hakayik,ül Vekayi gazetesinde yer
almı tır ve Đstanbul’da Ahmed Ali, Ali ve Limoncu Efendi adlı ki ilerin bir sergi
açmak için giri imde bulunduklarından bahsetmektedir.71 Yazıda bu ki ilerin
görevleri ve ki ilikleri hakkında da bilgi verilmi tir. Ancak daha sonraki haberlerde
sadece Ahmed Ali’nin adı geçmektedir. Diğer iki ahıs sergi i inden ayrılmı
olmalıdır. Nitekim sergiden bir gün önce La Turquie gazetesinde çıkan yazıda;72 “Bu
serginin hazırlanması ve ba arısı için didinmi olan Sanat Okulu Resim Öğretmeni
Ahmed Efendi’ye en samimi tebriklerimizi sunmak borcumuzdur” denmesi sergiyi
Ahmed Ali’nin tek ba ına düzenlendiğine bir kanıt olu turmaktadır. Sergiyi tek
ba ına düzenlemi
olsa da ilgi çekebilmek ve bu tür bir Avrupai hareketi
muhafazakar kimselerin tepkisinden koruyabilmek için Sadrazam Ahmed Rü dü
Pa a ve Maarif Nazırı Kemal Pa a’nın himayelerine gerek duyulmu ve çıkan bir
haberde bu ki ilerin destekleri vurgulanmı tır.73
Sergi hakkında çıkan ilk haberden epey sonra 1873 yılının 0ubat ayında sergi
hakkında ilanlar da yayınlanmaya ba lamı tır. Hakayik,ül Vekayi ve Basiret
gazetelerine verilen ilan öyledir:
“San’at,ı ressamiyetin sınaiyyece derkar olan lüzumu hasebile; bu san’atı
ilerletmek için, her sene Avrupa’da müteaddit resim sergileri kü ad olunmakta
bulunduğundan; bunun Deraliye’de dahi ne r ve icrası için, Sultanahmed
Meydanı’nda kain Mekteb,i Sanayi’nin resim hocası kolağası fütuvvetlu Ahmed
Efendi, Mekteb,i mezkur salonunda resim sergisi ittihaz olunmak üzere bir mahal
intihab etmi ve sergi,i mezkura bazı ressam efendilerin dahi kendi eserleri olarak
70 0eker Ahmet Pa a’nın sergilerinden önceki sergi etkinlikleri hakkındaki ayrıntılı bilgi için bkz. sayfa 16
71 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.426
72 Aynı yerde
73 Aynı yerde
mevcudları olan resimlerini vaz’ eylemeleri me’mul bulunmu idüğünden, ol
vechile resim vaz’ına rağbet eden ressam efendiler, resimlerini beher salı ve
çar amba günleri mektebe gönderdikleri halde mumaileyh tarafından kabul ve
sergininvakt,ıkü adıdahiileridebeyanolunacağıilankılınır.”74
Bu ilandan hazırlıkların ilerlediği ancak daha tarihin belli olmadığı
anla ılmaktadır. Bundan sonra daha geni çapta devam eden ilanlara bakılırsa Ahmed
Ali, sergi ve resim sanatı üzerine ilgi uyandırmaya çalı maktadır. Bunun için de
sergide daha fazla eser te hir etmeye çalı makta ve ressamların ilgisini çekmek için
cezbedici açıklamalar koymaktadır. Ancak bu süreçte açılı
tarihi henüz
belirginle memi tir:
“San’at,ı ressamiyetin sınaiyyece derkar olan lüzumu hasebile; bu san’atı
ilerletmek için, her sene Avrupa’da müteaddit resim sergileri kü ad olunmakta
bulunduğundan; bunun Deraliye’de dahi ne r ve icrası için, Sultanahmed
Meydanı’nda kain Mekteb,i Sanayi’nin resim hocası kolağası fütuvvetlu Ahmed
Efendi, Mekteb,i mezkur salonunda resim sergisi ittihaz olunmak üzere bir mahal
intihab etmi ve sergi,i mezkura bazı ressam efendilerin dahi kendi eserleri olarak
mevcudları olan resimlerini vaz’ eylemeleri me’mul bulunmu idüğünden, ol
vechile resim vaz’ına rağbet eden ressam efendiler, resimlerini beher salı ve
çar amba günleri mektebe gönderdikleri halde mumaileyh tarafından kabul ve bu
resimlerden, zuhur edecek taliblerine satılacak olanların bahası eshabına ita olunarak,
serginin hitamı müddetine kadar satılmayan resimler dahi eshabına red ve iade
kılınacak, ve mumaileyhimin bu resimler için bilahara kaç guna ücret ve getirdikleri
resimlerin bahasını istemeye hakları olmayacağı gibi, getirib götürme mesarifi dahi
kendilerine aid bulunacak ve serginin vakt,ı kü adı dahi ileride beyan olunacak
olmağlailanaibtidarkılındı.”75
Son olarak serginin ba lamasından iki gün önce ba layan ve açılı tan bir hafta
sonraya kadar devem eden gazete ilanlarında da hiçbir ifade deği ikliği olmaz. Bu
son ilanlarda ilk ikisinden farklı olarak serginin Rumi Nisan’ın 15. Pazar günü
74 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.426,427
75 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.427,428
açılacağı, erkek ve kadınların kırk para, çocukların yirmi para giri ücreti ödeyeceği
belirtilmektedir.76
Sergiden elde edilen gelir, sanat okuluna bırakılacaktır. Belki de yine sergiye
olan ilgiyi arttırmak için verilmi bu karar Hakayik,ül Vekayi adlı gazetenin 1 Nisan
1873 tarihli sayısında bir haberde belirtilmi tir.77
Gazetelerde çıkan ilk haberden yakla ık 1 sene 10 ay kadar sonra ve uzun
çalı maların ardından sergi, 27 Nisan 1873 (15 Nisan 1289) Pazar günü Sanat
Okulu’nun bir salonunda açılmı tır.78 Açılı
hakkında yine gazetelerde küçük
haberler çıkmı tır. Bu haberlere göre açılı a bazı bakanlar, yüksek dereceli memurlar
ve Kont Vogue katılmı tır.79 Haberlerde adları geçmese de sergiye eser veren bazı
sanatçıların da açılı a katılmı olması muhtemeldir.80
Açılı a katılmamı olsalar da bir iki gün sonra Sadrazam, Hariciye Nazırı
(Dı Đ leri Bakanı) ve bazı yüksek dereceli memurlar da sergiyi ziyaret etmi tir.81
Onların arkasından Ordu Mü iri ve 0ehzade Yusuf Đzzettin’de sergiyi gezmi tir.82
Bu önemli
ahsiyetlerin yanında halktan da pek çok ki inin gezdiği
dü ünülebilecek sergi büyük bir ilgi toplamı tır. Gazetelerde serginin faydası ve
sergilenen eserler hakkında yazılar yayınlanmı tır.83 Olu an olumlu hava ileride
Đstanbul’da bir güzel sanatlar okulu açılacağı hakkında haberlere bile sebep
olmu tur.84
76 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.428
77 Aynı yerde
78 Aynı yerde
79 Aynı yerde
80 Aynı yerde
81 Aynı yerde
82 Aynı yerde
83 Aynı yerde dipnot 6,7
84 Aynı yerde
Sergide yer alan eserlerle ilgili ancak o günlerin gazetelerinde yayınlanan
haberlerden bilgi alınabilmektedir. Ancak dönemin Türk gazetecileri içinde sanat
eserleri ile ilgilenen pek olmadığı için yabancı gazetelerin yazılarında sanat eserleri
hakkında daha çok ayrıntı verilmi tir. Bununla beraber yabancı gazetelerin de
yabancı ve gayrimüslim sanatçılar üzerinde daha çok durdukları görülmektedir. Yine
de az çok resim kültürüne sahip yabancı yazarların görü lerinin Türk yazarlara
nazaran daha geçerli olacağı da kesindir.85
Đstanbul’da Fransızca yayınlanan La Turquie gazetesinde çıkan bir haberde
sergi hakkında öyle denmektedir:
“Bir kaç ürkek taslak yanında, gerçekten dikkate değer eserlerin bir araya
toplandığıbusergi
(....)
Gerçi tablo ve desenlerin sayısı henüz kabarık değilse de, bir yeni
te ebbüsün kar ıla tığı zorlukların hesaba katılması gerekir. Zira bu sergi bir ilk
te ebbüstür.
Durum ne olursa olsun, sanatçıların gayret ve rekabet duygularını tahrikten
geri kalmıyacak ve onların da te hirinden ho lanacakları böyle bir tanıtma hareketini
bu eserlere tanımak mükemmel bir fikirdir. Ümit ederiz ki, gelecek yıl birkaç
madalya,bucömertgayretlerimükafatlandırmayayetecektir.” 86
Ardından sergideki yağlıboya eserler üzerinde durulmakta ve ilk önce Mösyö
ve Madam Guillemet’den bahsedilmekte, M. Hayette, Sait Efendi, Mesut Bey’in
eserleri birkaç cümle ile tanıtıldıktan sonra Ahmed Efendi’den bahsedilmekte, ondan
sonra da M. Polombo, M. Moretti, M. Telemaque ve Hüsnü Bey’in oğlu Ali Bey’in
sergiye katıldıklarına dair açıklayıcı bir cümle gelmektedir. Daha sonra suluboya ve
karakalem eserlere geçilmektedir.87
85 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.429
86 Aynı yerde
87 Aynı yerde
Ahmet Ali Efendinin koyunları güden bir kadın çoban, Breton’un küçük
tuvallerini anımsatan tatlı tonda bir tablo, grup zamanı bir orman meydancığı vs.
eklinde birkaç eseri tanıtılmakta ve hakkında unlar söylenmektedir:
“Bu serginin ba organizatörü olup bütün ihtimamını sergiye hasretmi
bulunan ve bu vesile ile kendisine takdir borçlu olduğumuz Ahmed Efendi,
ahsiyetiyle mütenasip on be tablo göndermi ki, bunlardan bir kaçı cidden çok
güzeltuvaller” 88
Yazıda anlatıma, M. Guillemet ile devam eden yazar onu çok tutulan ve
kabiliyetli bir sanatçı olarak tanıtır. M. Guillemet’in bu sergide sultanı ayakta
gösteren oldukça ahane bir portre ile dikkat çektiğini söyler ve bundan ba ka iki
güzel portre, elinde tepsi ta ıyan bir zenci kadın ve dört natürmortu daha olduğunu
belirtir. M. Guillemet’in e i, madam H. Guillemet’de sergiye pastel ile yaptığı bir
çocuk ba ı portresi ile katılmı tır.89
Yazının devamında sergiye eser veren diğer sanatçılar hakkında bilgiler
verilmektedir. Bunlardan Kurmay Yarbay Mesut Bey sergiye biri 0ehzade Yusuf
Đzzettin Efendi’nin mükemmel bir portresi olmak üzere üç portre ve üç deniz
manzarası ile katılmı tır. Yazar portrelerden bir ba ı Watteu tarzı, bir natürmortunu
da hayranlık verici olarak nitelemi tir.90
Askeri idadi öğretmeni Sait Bey, sergiye hem yağlıboya hem de suluboya
eserler ile katılmı tır.91
M. Hayette’nin eserleri içerisinde yatan bir çıplak modele dikkat çekilmi tir.
M. Polombo’nun bir ı ık oyunu, M. Moretti ve M. Telemaque’nin deniz konulu
88 Aynı yerde
89 Aynı yerde
90 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.430
91 Aynı yerde
tabloları, Hüsnü Bey’in oğlu Ali Bey’in bir natürmortu sergide yer alan diğer
eserlerdir.92
Suluboya ve karakalem eserler arasında ilk olarak mimar Bourmance’ye yer
verilmi tir. Bourmance oldukça övüldükten sonra Port Sait Camii, Boğazda Yalı,
Hamam gibi eserlerine dikkate çekilmi tir.93
Naim Bey, ahır içini gösteren ünlü bir tabloyu karakalem ile tam bir ekilde
kopya ederek, M. Acquaroni karakalem iki portre, Madmazel V. de Stozemberg iki
portre ve Yusuf Bahaddin Efendi kur unkalem ile yapılmı küçük bir resim ile
serginin diğer katılımcıları olmu lardır.
Yazıda son olarak Sanat Okulu, Tıbbiye ve Galatasaray Sultanisi
öğrencilerinin yaptıkları resimlerden bahsedilmektedir. Burada çocuk sayılacak
ya taki öğrencilerin resimlerinin de sergilenmesi hem sergiye ilgiyi arttırmak hem de
öğrencilere resim kültürü kazandırmak amacı gütmü olmalıdır. Ya ları 10 ile 12
arasında deği en Sanat Okulu öğrencileri 5 karakalem, Tıbbiye öğrencileri ise bir çok
resim yollamı tır. Galatasaray Sultanisi öğrencilerinin yolladığı resimler ise
öğretmenleri M. Hayette tarafından seçilmi tir.94
Yazının sonunda sultan hazretlerini gösteren bir mozaiğe dikkat çekilmekte
ve sanatçısı belli olmayan mozaik ayrı bir yazıda ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.95
Üzerine yazılan yazıdan da anla ılacağı gibi sergi olumlu etkiler bırakmı ve
bazı kıpırdanmalara sebep olmu tur. Sergi devam ederken yine La Turquie
gazetesinde yayımlanan bir makale buna güzel bir örnek te kil etmektedir. Türk
kültürünü tanıyan bir yabancı tarafından kaleme alındığı dü ünülebilecek bu makale
o dönemde oldukça ilgi çekmi olmalıdır. Makale,
92 Aynı yerde
93 Aynı yerde
94 Aynı yerde
95 Aynı yerde
Ahmed Ali’nin düzenlediği
serginin uyandırdığı ilgi ve ba arının o zaman ki yansımalarını göstermesinin
yanında ilerisi için ilgililere bazı tavsiye ve istekler iletmesi bakımından da
önemlidir. Bu yazının ana fikrini belirten önemli kısımlar öyledir:
“ Sanat Okulu’nun bir salonunda açılmı olan tablo ve resim sergisinden
daha önce bahsetmi ve burada eserleriyle boy gösteren sanatçılara birkaç satır
hasretmi tik. Bu gün bu konuya avdet ediyorsak, bu avdet tenkidi açıdan ve eser
te hir edenlerin değerlerinin u veya bu olduğu meselesi ile uğra mak için değil,
sadece pratik ve faydacı açıdan Türkiye’nin sanat alanındaki geli mesinde bu
sergilerinsağladıklarıfaydayıbelirtmekiçinolacaktır.
Mümtaz bir milletin henüz muntazaman müessesele mi güzel sanatlar
sergilerine sahip olmadığını görmek, bizim için aslında sürprizdir. Oysa ki her millet
sanatveresimalanındadahabüyükbirba arıyıeldeetmekzorundadır.
Onda eksik olan renk duygusu mudur? Muhakkak ki hayır. Bir bakıma,
diğer milletlerden geride kalmadan Doğulular yol gösterici ve üstad idiler. O ahenkli
veparlakrenklikuma lar,halılar,ipeklilerbununzariförneklerideğilmidir?
Göze hitab eden ve bazı özel ihtiyaçlara cevap vermesi gereken bir sanatın
temeli olan kompozisyona gelince: Yaratma gücünün Doğu sanatçılarının noksan
bir yanı olduğunu sanmıyoruz. Nitekim imparatorluk toprakları içindeki nice yazı
sanatı harikaları, ifa kolaylıklarının, resme kabiliyetin orada ne kadar yaygın
olduğunugösterir.
O halde bizde eksik olan nedir? Bu Allah vergisi kabiliyetlerden, doğru bir
formverenkduyu uileiyice mücehhez buyaratmagücündenistifadeetmekiçinne
lazımdır? Aslında kat’i ve mantıki bir istikamet eksik. Kendi haline terkedilmi olan
kabiliyetler hiç bir fayda sağlamadan kaybolup giderler. Hatta çoğunlukla, ona
yüksek derecede sahip olanlar tarafından dahi bilinmeyen kabiliyetler... Bunlarda
noksan olan sadece gayretin desteklediği bir miktar kültürdür. Nitekim bu, insan
zekasınınengüçlüyaylarındanbiridir.”
(...)
Artık Türkiye, çekingen tarzda ayak koyduğu bu yola kararlı bir ekilde
girmelidir. 0unu iyi bilsin ki, bu kendi menfaatinedir. Yönü tamamen gösterilmi
olanbuyoldaher eyihalledecekolançalı madır.Aslasessizcegeçemiyeceğimizbu
genel dü ünceden sonra, bir kaç pratik nasihat ilave edeceğiz ki, bunlara dikkatin
çevrilmesindefaydavardır.
(...)
Çok kısa bir program dahilinde özetliyeceğimiz a ağıdaki birkaç fikri, bu
espriilevebuamacavarmakiçinuygulamakisterdik:
1,Her yılın 1 Mayıs’ında bir güzel sanatlar (resim, mimarlık, heykeltar lık,
gravürvedesen)sergisiaçılmalı.Busergibirveyaikiaysürmeli.
2,Eserleri sergilenmi
sanatçılardan layık olanlara madalya ve
mansiyonlardan meydana gelen mükafatlar vermekle görevli ve onlar için tarafsızlık
garantisinitemsiledecekbirjüritayinedilmelidir.
3,Önemlerinden dolayı sahiplerine özel lütuflar hakettirebilecek eserler
devletçe satın alınmalı ve halk müzesine konulmak üzere kabul edilmelidir. Böylece
o türlü eserleri meydana getirmek üzere harcanmı olan emekler kar ılanıp
garantilenmi olacaktır. Veyahut böyle eserler, hükümetin özel bir okulda
yeti tirmesi gereken genç sanatçılara ve öğrencilere model olarak gösterilmelidir.
Esasenbirgünhükümetinhayırhahdikkatinibufikreçekeceğiz.
Bize öyle görünüyor ki, i te bu çok basit tedbirleri almak ve sanatçıları
tatmin edecek bir yönetmeliğe bağlamak hükümete dü mektedir. Bu yolda ba arı
muhakkaktır. Türkiye’nin bu müesseseden elde edeceği avantajlar münaka a
edilemez. Hükümet,i 0ahanenin bu yola kararlı bir ekilde girmekte asla tereddüt
etmeyeceğindeneminiz.”96
Ahmet Ali’nin ilk sergisinin uyandırdığı ilgi mutlak suretle ona bir yenisi için
güven ve cesaret vermi olmalıdır. Bunun bir göstergesidir ki ilkinden hemen bir
sene sonra yeni bir sergi daha düzenlemek için çalı malara ba lamı tır.
96 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.430,431
Sergiden bir sene önce 0ark gazetesinde verilen küçük bir ilanda ikinci
serginin 1874 yılı Aralık ayında açılacağı haberi verilmektedir.97 Bu kez sergiyi
duyurmak için verilen ilanlar ilk sergide olduğu kadar çok değildir. Belki bir
öncekine büyük ilgi göstermesi belki de Fransızca yayınlanmasından dolayı yabancı
sanatçı ve izleyicilerin dikkatini daha fazla çekeceğinden sergi ilanları La Turquie
gazetesine verilmi tir. Bu gazetede verilen ‘1874’de Güzel Sanatlar Sergisi’ ba lıklı
ilan öyledir:
“Önümüzdeki1aralıktaikinciresim,heykelvemimarlıksergisiaçılacaktır.
Hatırlanacağı üzere geçensene Đstanbul’da Sanat Okulu’nun bir galerisinde
açılan bu sergi, gerçekten kıymetli, fakat sayıları oldukça az eserleri bir araya
toplamı tı.
Eserlerin azlığı, Ahmet Efendi’nin önayak olduğu bu te ebbüsün yeni bir
hareketolmasındanilerigelmekteydi.
Ümit ederiz ki, bu sene altı ay öncesinden haberdar edilen Đstanbul
sanatçıları, eserlerini yıllık sergiye göndermek için hazırlanma zamanı bulacaklar ve
ressamlar, heykeltıra lar ve mimarlar, amacı Türkiye’de güzel sanatlar zevk ve
kültürünü geli tirmek olan yeni bir müesseseye yardımlarını ula tırmakta acele
edeceklerdir.”98
Aralık ayının ba ında yapılması planlanan sergi, Kasım ayının son günlerinde
çıkan bir ilan ile ertelenmi tir. Sergi müdürü Ahmed imzası ile çıkan ilanda serginin
1875 Mayısı’nın birinci gününe ertelendiği ve bu ertelemenin ressam, heykeltıra ,
mimar ve gravürcülerin daha iyi hazırlanmaları ve daha çok eser vermeleri için bir
fırsat olacağı ayrıca mevsimden dolayı izleyicilerin de memnun kalacağı
belirtilmi tir.99
97 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.431
98 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.431,432
99 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.432
Sergi 1 Mayıs 1875’te de açılamamı ve yine gazetelere ilanlar verilerek
erteleme bildirilmi tir. Đlki 11 Mayıs 1875 yılında yayınlanan ve Sergi müdürü
Ahmed imzası ile çıkan bir grup ilanda ertelemeye hükümetin Darülfünun binasının
bir salonunu sergi için tahsis etmesi sebep gösterilmi ve serginin 1 Temmuz
1875’da açılacağı duyurulmu tur. Ayrıca ilanda sanatçıların eserlerini 1,20 Haziran
tarihlerinde serginin olacağı yere teslim etmeleri ve bu eserleri bir komisyonun
teslim alacağı bildirilmektedir.100
Đki ertelemeden sonra Đkinci Resim Sergisi 1 Temmuz 1875 tarihinde
açılmı tır. Bu sergi hakkında basında ilki kadar haber olmasa da en az onun kadar
ilgi çektiği tahmin edilmektedir.101 Darülfünun binasının kullanıma verilmesi bir
yana yine gazetede çıkan bir yazıda102 padi ahın sergi ile çok ilgilendiği, bazı
resimleri saraya götürüp incelediği ve sanatçılara mükafat vermeyi vaat ettiğinin
yazılması devletinde konuya olan yakla ımını ortaya koymaktadır.
Bu sergide de ilkinde olduğu gibi giri
ücretli olmu tur. Geliri Sanat
Okulu’na kalmak üzere çocuklardan bir kuru büyüklerden iki kuru alınmı tır.103
Bu sergi hakkında La Turquie gazetesinde çıkan iki yazı sayesinde bilgi
edinilmektedir.104 Oldukça uzun süren bu yazılarda sanatçılar, eserleri, serginin genel
durumu ve güzel sanatlar ele alınmı tır.
Sergiye 5’i Türk olmak üzere toplam 30 ki i katılmı tır. Bu be Türk; Ahmed
Ali, Ahmed Bedri, Halil (Pa a), Osman Hamdi ve Nuri Bey’dir. Sanatçıların
kimlikleri
100 Aynı yerde
101 Aynı yerde
102 Aynı yerde
103 Aynı yerde
104 Aynı yerde
hakkında
bilgi
olmadığından
Köçeoğlu
dı ındaki
sanatçılardan
hangilerinin gayrimüslim Osmanlı sanatçısı oldukları tespit edilememi tir.105 Ancak
adı geçen birkaç sanatçının daha önceki bazı sergilere katıldıkları bilinmektedir.
Sergiye katılan yabancılar unlardır106: Mösyö Abraham, M. Acquaroni, M.
Andreadis, M. Aurely, M. Bimonelli, M. Boerio, M. Bourmance, M. Durand, M.
Hayette, M. Jerichau, M. Köçeoğlu, M. Montani, M. Montrichad, M. Moretti, M.
Pascutti, M. Penel, M. Penso, M. Remy, M. Rossi de Guistiniani, M. Rupin, M.
Sakayan, Madmazel Serpasian, M. Telemaque ve M. Veisin.
Đsimleri sayılan sanatçılardan büyük kısmı yağlıboya, suluboya veya
karakalem resimleri ile sergiye katılmı , bazıları resim yanında büst ya da mimari
proje de sergilemi tir. Bazıları ise yalnızca mimari proje ya da büst sergilemi tir.107
Düzenlenen ikinci sergi olsa da yerli ya da yabancı bu kadar çok sanatçının
sergiye katılması oldukça önemli bir geli medir. Bunun yanında sergiyi anlatan
yazıda bazı olumsuzluklardan dolayı bir çok sanatçının da sergiye katılamadıklarının
vurgulanması bu sayının daha da fazla olması gerektiğini göstermektedir.108
Sergiyi anlatan yazıda sanatçılar incitilmemek için alfabetik sıraya göre ele
alınmı lardır. Ancak yazar güzel eserlerin üzerinde durarak onların haklarını da
verdiklerini söylemektedir. M. Hayette, M. Jerichau ve M. Köçeoğlu en fazla yer
ayrılan sanatçılardır.109
Ancak burada bütün sanatçılar yerine sadece Türk sanatçılar hakkındaki
satırlara yer vermek Türk sanatçılarını tanımak ve konuyu dağıtmamak açısından
daha faydalı olacaktır.
“Ahmed Ali: Serginin organizatörü Ahmed Bey bizzat kendisi yedi tane
büyük tuval te hir ederek meslekda larına iyi bir örnek vermi oldu. Sultan
105 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.433
106 Aynı yerde
107 Aynı yerde
108 Aynı yerde
109 Aynı yerde
Mahmud, Winterhalter’in bir tablosundan kopye, meyva ve çiçeklerden meydana
gelen bir tablo, Sabah Vakti, oldukça doğru tonda bir eskiz, Bilhassa gökyüzü iyi
ifade edilmi . Aynı sanatçıdan saymaya devam edelim: Irmak Geçidi
(Boulanger’den), Araplarla ilgili bir konu, Küçüksu’dan manzara, Alemdağ
ormanındanbirgörünü .
Ahmed Bedri: Muharebe (Masson’un bir tablosundan kopye). Gönderilen
kopyeler hakkındaki fikirlerimizi ifade etmek için fırsattan faydalanalım. Bir
sanatçının kendi tuvalini kompoze etme dı ında, ho una giden bir konuyu i lemesini
tamamen tabii buluyoruz. Fakat, öyle durumlarda bize öyle geliyor ki, üzerine te hir
edenin adı ve sunulan konunun yazıldığı kartonda, bu konunun u veya bu
sanatçıdanalınmı olduğunundazikredilmesigerekir.
Halil Bey: Đsviçre manzarası ve Yalakta inekler. Bu iki tablo desen
bakımındanoldukçaiyi.Fakatrenkbirazdonukveifadurumubirazçekingen.
HamdiBey:Dikkatlebakılmayadeğerüçtablogöndermi .
Bir kadın ba ı, güzel renkte, epeyce ustalıkla nakledilmi ve kudretli etkiyi
haciz bir etüd. Her kö esinde güne li bir manzara bulunan Bağdat’tan görünümler.
Bu iki tuval iyi kompoze edilmi ve iyi boyanmı ; çok iyi bir yollama. Söylemi
olduğumuzgibikadınba ıçokgüzelveonunlabirliktebulunanikimanzaradagayet
sağlamcaboyanmı .
Nuri Bey: Üç tane denize ait resim. Bunlardan biri grimsi ve donuk bir
tonda,diğerikisitamamendeği ikbirtarzdai lenmi .”110
Sergi hakkında çıkan yazılarda sergi hazırlıklarından, Ahmed Ali’nin
gayretlerinden bahsedilmekte ve dönemin sanatçılarının çalı ma ekilleri anlatılırken
bunlarla ilgili bazı fikirler de öne sürülmektedir. Đlk sergiyi ailelerin ilgisini çeken,
110 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.433,434
çerçevelenmi çocuk resimleri ile dolu bir kolej misafir odasına benzeterek ele tiren
yazar ikinci sergi için öyle demektedir:
“Bu yıl büyük ilerleme var. Eser te hir edenlerin sayısı artmı tır. Deği ik
değerlerdeki esreler, gerçi büyük takdirler haketmiyorsa da, orada iyi renklendirilmi
bir çok tuval, takdirden azade olmayan birkaç heykelcik ve birkaç madalyon ve
nihayetsahiplerininetüdlerinei aretolanmimariçalı malarvar.
Sonuç olarak, halk Üniversiteye ziyarete gidebilir ve gitmelidir de. Halkın
orada eserlere ilgi göstererek tatlı dakikalar geçireceği a ikardır. Eser sahiplerinin
haketmi olduğucesaretlendirmeyisanatçılaravermekhalkınbirçe itgörevidir.
Đstanbul’da hangi artlar altında güzel sanatların tohumlarını ekebilmenin
mümkün olacağına biraz ilerde yeniden temas edeceğiz. Đstanbul öyle bir yer ki,
orada ilham kaynaklarının hiç birisi eksik değil. Fakat kendi haline bırakılmı sanatçı
için,sanatıicraimkanları,aydınlatıcıöğütlerveçalı makolaylıklarıyok.
Üç saat boyunca incelemi olduğumuz eserleri burada gözden geçirmeye
ba lamadan önce bu sergilerin tertipçisi olan Ahmed bey’e haketmi olduğu
borcumuzu ödememiz gerekir. Majestelerinin bu yaverinin bitip tükenmez gayreti
iledir ki sanatçılar çalı malarını halkın takdirine sunabilmi lerdir. Geçen yıl bu
salonun organizasyonu için ortaya çıkan her çe it zorluğa rağmen Ahmed Bey asla
bıkmadı, Türkiye’de güzel sanatlar zevkini yerle tirmek istedi. O muhakkak
ba aracaktır.
Bu yılki sonuç 1873’te varılmı olandan mukayese edilemeyecek kadar
üstündür.Buba arıAhmedBey’icesaretlendirmelidir.Ve ayetbizburadaonakar ı
te ekkür ve tebriklerimizi bildiriyorsak, bu ekildeki davranı larımızla, eminiz ki,
eserleri Üniversitede bir araya getirilmi olan sanatçıların da fikirlerini ifade etmi ve
hislerinetercümanolmu oluyoruz.
(...)
Ümit edebiliriz ki, gelecek yıl sergilenecek tabloların sayısı daha da fazla
olacaktır. Ve bu baylar, satılan tuvallerini fırçalamak üzere zaman bulabildikleri gibi
sergiye eser yapmak içinde bulacaklardır. Onların bu alana kar ı teveccühleri
anla ılmı tır. Yeni ba layan, fakat herkesin elinden geldiği kadar desteklemek
zorunda olduğu bu artistik rönesansta pay sahibi olmaya onları kendiliğinden
bağlamayaçalı malıdır.”111
Aynı satırlarda sanatçıların Đstanbul’da ya adıkları çalı ma sorunlarına
değinen yazar bu konuda da unları söylemektedir:
“Her sanatçının çalı malarını tam bir özgürlüğe sahip olarak yapması
lazımdır. Sanatçıların hiç biri, bazı zamanlar açık havada, bazı günler kapalı bir
atelyede resim yapmaya, heykel yontmaya kendilerini mecbur kılan herhangi bir
kuralariayetetmekistemeyeceklerdir.
Buradaki an’ane ve eğitime bağlı sebepler, genellikle erkek yahut kadın
modellerin, sanatçının ailesinin bulunduğu apartmana sokulup çalı ılmasına kar ı
çıkmaktadır. Çıplaklığı etüd etme fikrinin skandal sayıldığı bir yerde, modellerlin
bizzat
kendileri
mesleklerinden
beklenilmedik
derecede,
burjuvaların
inanamayacakları kadar çekingenler. Fakat zamanın büyük bir kısmını alan artlar
içindepozvermeyihiçdetasaetmiyorlar.
Hiç bir ressam bize itiraz etmiyecektir, bundan eminiz. Bu konudaki
dü üncelerini biliyoruz. Yeni intisaplar bekleyen, dört be ki iden ibaret bir sanatçılar
nüvesinin daha imdiden te ekkül ettiğini öğrenmek bizim için sürpriz olmadı.
Bunlar on iki veya on be ki ilik bir grup oldukları zaman, sadece kendi etüdlerine
rasredilmi birlokalkiralamayaniyetediyorlar.
Büyük bir oda, mü terek bir atölye olarak kullanılacak, bir veya iki salon
modellere tahsis edilecek. Böylece modeller meraklıların veya dostların gidi geli i
ile rahatsız edilmemi olacak. Zira bu küçük mahfeli, ne bir inziva ne de bir canlı
tablolarsergisihalineçevirmeksözkonusudeğil.
111 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.434,435
Birbirlerine verecekleri, yahut çalı malarını görmek için gelen ahıslardan
alacakları fikirler, nasihatler, ele tirmeler, bu sanatçılar arasında verimli bir çalı ma,
havasının yaratılmasına yetecektir. Ve bu artlar altında yapılan bir te ebbüsün
mükemmel sonuçlar vereceğine de inanıyoruz. O artla ki, sanatçılar arasındaki
kırgınlıklarbuküçükcumhuriyettenifaktohumlarınıekmesin.
Tekrar ediyoruz: tasavvur bazılarının zihninde filiz halindedir. 0ayet
uygulama alanına konulursa bu fikrin verebileceği meyvaları yakında göreceğiz.
Bize gelince, bu çe it bir atelyenin Đstanbul’da sanat çalı malarının seviyesini
yükseltmekte yardımcı olacağı, sanat zevkini geli tireceği ve ciddiyetle etüd edilmi
eserlerinortayaçıkmasınıkolayla tıracağıkanaatindeyiz.
Temenni ettiğimiz gibi, bu erefin de gerçekle mesini, arzulanan bu
te ebbüstehaklıolunupolunmadığınıancakgelecekgünlergösterecektir.”112
2. Elifba Kulübü’nün Sergisi ve 1900’de Pera Palas’ta Düzenlediği
Ki!isel Sergi
Ahmed Ali tarafından düzenlenen iki sergiden sonra, haklarında çıkan
yazılardan da anla ılacağı üzere Đstanbul kültürel bakımdan bazı kıpırdanmalara
sahne olmu ve bu sergilerden sonra benzer etkinlikler ivme kazanmı tır.
1875 yılındaki sergiden sonra önemli bir diğer etkinlik 1880 yılında Elifba
adlı kulüp tarafından düzenlenen sergidir. Elifba Kulübü’nün (Fransızca Club de
l’ABC) nasıl ve ne zaman kuruluğu kesin olarak bilinmektedir. Ancak Ahmet Ali’nin
ikinci sergisi hakkında yayımlanmı bir yazıda113 üç be ki ilik bir ekibin kulüp
kurma fikrinde oldukları, 12,15 ki i olduklarında bir lokal tutarak ortak çalı ma
mekanı haline getirmek istediklerini belirten bir ifadeden yola çıkarak bu ki ilerin
Elifba Kulübü’nü kurdukları varsayılabilmektedir. Sergi hazırlıklarının da belirli bir
112 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.435
113 Bkz. Dipnot 66
süre almı olma ihtimali göz önünde bulundurulursa kulübün kurulu tarihinin de
sergiden bir ya da iki sene öncesine kadar inebileceği dü ünülebilir.
Üyeleri arasında Türklerin, Osmanlı gayrimüslimlerinin, yabancıların hatta
Müslüman kadınların olduğu bilinen kulübü kimlerin yönettiği bilinmemektedir.
Birinci serginin organizasyonu ile Marvokordato adlı bir Rum’un ilgilenmesi ve
Đngiltere Sefareti Papazı Washington’un adının sergi ile beraber anılması bu giri im
içinde daha çok yabancı ve gayrimüslimlerin egemen olduğu izlenimini
uyandırmaktadır.
Elifba Kulübü’nün ilk sergisi 1880 yılı Eylül ayının ilk haftasında
Tarabya’daki Rum Kız Okulu’nda açılmı tır. Katılımın 0eker Ahmet Pa a’nın
sergilerine oranla daha az olduğu dikkat çeken bu sergide Osmanlı sanatçıları olarak
Osman Hamdi Bey ve Prenses Nazlı Hanım’ın adı geçmekte bunların yanında Kirkor
Köçeoğlu, Bogos 0a ıyan ve Matmazel Serviçen de Osmanlı ressamları olarak
tanıtılmaktadır.114 Fransız elçisi Tissot, Preziosi ve oğlu Farnetti, Caruana, Mimar
Vallaury ve Madam Walker de sergiye katılan yabancı ressamlardan bazılarıdır.
Sergide bulunan eserlerin katalogu hazırlanmı ve gezenlere dağıtılmı tır. Sergi bu
özelliği ile de 0eker Ahmet Pa a’nın sergilerinden bir adım öne geçmi tir. Basın
sergiye ilgi göstermi , özellikle Osmanlıca çıkan gazetelerde bir çok Türk yazarının
tanıtıcı ve irdeleyici yazıları yayımlanmı tır.
Elifba Kulübü’nün ikinci sergisi ilkinden bir süre sonra 8 Nisan 1881’de
Tepeba ı Belediye Bahçesi içindeki kö kte açılmı tır. Đlkine göre daha fazla esere
yer verilmi tir. Giri ten iki kuru ücret alınmı ve cumartesi günleri sadece hanımlara
ayrılmı tır.
Kulübün ilk sergisinde katılımcılar arasında adı geçmeyen Ahmet Ali bu
sergide yer almı tır. Sergi hakkında o dönemde yayımlanmı bir gazete yazısında
eserleri hakkında unlar söylenmi tir:
114 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.436
“ 87 ve 88 numaralı levhalarda Ahmed Ali Bey’in iki güzel resimlerini
gördük,bui tihavericiresimlerinmanzarasıpeknefistir.Helerenklerinazar,ıdikkati
celbedecek kadar müessir olub bunların suret,i tersimi gayet müdekkikane yapılmı
vetaramalarnazaraletafetbah edecekbirmaharetleyapılmı tır.
Bu resimlerden bir siyah üzüm ve eftali ve ananas ile muhat bir Đzmir
kavununu irae ediyor. Diğeri bir yemek salonunu tezyin için ihzar olunmu iki
karpuz olub siyah biri siyah çekirdeklerile beraber gül gibi kırmızı renkte olub
lübbünü irae edecek vechile kat’ olunmu diğeri dahi beyaz üzüm ve armutların
arasındazümrütgibiolankabuğuilegörülmektebulunmu tur.”115
Sergiye katılan diğer Türk ressamlar Osman Hamdi Bey, Süleyman Seyid,
Rifat, Mahmud, Münir, Rıza adlı ki ilerdir. Gayrimüslim sanatçılar arasında ise
Kirkor Köçeoğlu, Melkon, Civanyan, Bogos 0a ıyan, Oksan ve Misak Efendiler
vardır. Yabancı sanatçılar olarak da M. Farnetti, M. Hayette, M. Tissot, M. Prizeosi,
Matmazel Jones, Madam Walker, Lady Hobart, M. Caruana, M. Sebastopoulo, M.
Oberlaender, M. Vallaury, M. Washington ve M. Dhionnet’in isimleri verilmi tir.116
Basın bu sergiye de önem göstermi ve birçok yazı yayımlanmı tır. Bu
yazılardan bazılarında sergide yer alan bazı eserlerin satıldığı bunları alanlar arasında
Türklerin de
olduğunun
bildirilmesi
Đstanbul’da
sanat
piyasası
olu maya
ba lamasının i aretlerini de vermektedir.
Düzenlediği iki ve ardından katıldığı bir sergiden sonra adı uzunca bir dönem
sergiler ile anılmayan Ahmet Ali, 1900 senesinde Pera Palas Salonunda ki isel bir
sergi açmı tır. Đstanbul ve Paris’te yapılmı eserlere yer verilmi bu sergi sayesinde
ünü daha çok yayılmı
getirilmi tir.117
115 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.525
116 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.437
117 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.440
ve sergiden sonra Sanayi,i Nefise jürisi üyeliğine
3. Đstanbul Salonları ve eker Ahmet Pa!a
1880 yılında Beyoğlu’nda kurulan Elifba Kulübü bir süre hizmet verdikten
sonra kirasını ödemediği için kapanmı
ve Đstanbul bir süreliğine bu tip
organizasyonlardan uzak kalmı tır. Ancak artık iyice hız kazan kültür etkinlikleri
çerçevesinde sanatçıların bulu acağı bir ortama ihtiyaç duyulduğundan ikinci kez
kulüp olu turmak için çalı malar yapılmı tır. 1901 yılında Sanayi,i Nefise Mektebi
Mimarlık Bölümü hocası Fransız mimar Alexandre Vallauary ve Đstanbul’da
yayımlanan Le Stamboul gazetesi müdürü Regis Delbeuf, Fransa’nın Đstanbul elçisi
Contans’ında desteğini alarak Đstanbul’un Đlk Salonu adındaki sanatçılar kulübünü
kurmu lardır.118
Kulüp ilk etkinliğini 1901 yılında gerçekle tirmi
ve Fransız tüccar
Bourdon’un Beyoğlu Passage Oriental’de bulunan konağında resim heykel sergisi
düzenlemi tir. Açılı a büyük bir kalabalık katılmı , sergiye eser veren sanatçıların
yanında Đtalyan, Fransız, Đspanyol, Rus, Polonyalı ve Yunan sanatçılar da hazır
bulunmu tur.
Adolphe Thalasso, 1901 ve 1902 sergileri hakkında özel bir eser yazmı tır.
Mustafa Cezar, Sanatta Batıya Açılı ve Osman Hamdi adlı eserinde onun sergi
hakkındaki ilk izlenimlerine yer vermi tir:
“Salondan fı kıran ilk intiba onun oryantal rengiydi. Bu renk her tarafta
hakimdi. Tuvallerinüçte ikisinde Đstanbul altınları, zümrütleri, yakutları ve safirleri ile
kendini gösteriyordu.” Bu cümleler ile sergiye katılan sanatçıları oryantalist gören
yazar bu görü ünü de u ekilde açıklamaktadır: “Bu sanatçılar milliyetleriyle,
doğum yerleriyle, memlekette uzun müddet geçen günleriyle bu oryantal tabiatı, bu
diğer ülkelerden çok deği ik olan adetleri anlamaya, onlara nüfuz etmeye ve
hissetmeye çalı mı lar ve onlara güne in renklerini bir sanat görünü ünün emrine
koymayadayananbirmetodlatercümanolmayakoyulmu lardır.”119
118 Aynı yerde
119 Aynı yerde
Yine Mustafa Cezar’ın Adolphe Thalasso’dan aktardığına göre sergiye u
sanatçılar katılmı tır. Osman Hamdi Bey, Ahmet Ali Pa a, Albay Halil Bey (Halil
Pa a) ve Adil Bey Osmanlı sanatçıları, yabancı milliyetli ama Türkiye doğumlu
levanten sanatçılar E. della Suda, M. Stefano Farnetti, Madmazel Lina Gabuzzi,
Sanayi,i Nefise Mektebi Hocaları E. Oksan Efendi, Salvator Valeri, J. Warnia,
Zarzecki ve P. Bello, uzun zamandır Türkiye’de ya ayan Fausto Zonaro ve L. de
Mango.120
Sergiye katılan eserlerin sayısı 170’i bulmaktadır. Osman Hamdi Bey bir
manzara, Adil Bey çe itli 7 tablo, Halil Pa a 6 manzara, 3 portre, Ahmet Ali Pa a ise
2 natürmort ve bir manzara ile katılmı tır.
Kulüp, 1902 senesinde aynı ki ilerin giri imleriyle bir sergi daha
düzenlemi tir. Bir önceki serginin etkili olduğu bu sergiye yerli ve yabancı 36
sanatçının katılımından belli olmaktadır. Đlk sergide olduğu gibi bu sergide de çıplak
kadın resimleri yer alması hükümet tarafından yasaklanmı tır.121
1902 yılı Nisan ayının 15’inde açılan serginin açılı ında yine büyük bir
kalabalık yer almı ve Fransız elçisi bir konu ma yapmı tır. Đki ay açık kalan sergide
yağlıboya, suluboya, pastel, karakalem resimler, heykeller ve iç mimarlık ile ilgili
sayılabilecek 325 eser te hir edilmi tir.
Osman Hamdi Bey, Ahmet Ali Pa a, Albay Halil Bey, Adil Bey, Ahmet Rıfat
Bey, Ahmet Ziya Bey, 0evket Bey, Halid Naci Bey, Kamil Bey, Mesrur Đzzet Bey, E.
Oksan Efendi, Salvator Valeri, J. Warnia,Zarzecki, P. Bello, Fausto Zonaro, L. de
Mango, Alektoridis Efendi, Madmazel Nuvart Aslan, Madmazel Anna Aslan,
Madam A. Kopello Dölorm, Mösyö Kopello, Madmazel Thalia Floras, Mösyö E. De
Fourcade, Mösyö Pol Kiz, Madmazel Hilda Gvaraçinyu, Mösyö Jorj Lemare,
Madmazel H. Pateryano, Madmazel Virjini dö Stulzenberg, J.K. Basmacidis Efendi,
Madmazel Lina Gabuzzi, Mösyö P. Canotti, Mösyö Kristidi, Madmazel D. Labella
120 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.441
121 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.442
ve Madam Desgozi sergiye katılan sanatçılardır. Osman Hamdi Bey tek eser, Ahmet
Ali Pa a 4 manzara ve 3 natürmort te hir etmi lerdir.122
Malumat adlı dergi bir sayısını bu sergiye ayırmı ve katılan sanatçılar
hakkında çok detaylı bilgiler verip sergi ele tirisi yayımlamı tır. Bu ele tiriyi yazan
ki i Cumhuriyet döneminin önemli sanat tarihçisi Celal Esad Arseven’dir. Bu yazıyı
bir Türk’ün yazması ve daha önceki sergilerde çıkan yazılardan daha nitelikli olması
dikkat çekicidir.
Kulübün son sergisi 1903 yılında yapılmı tır. Bu sergiden sonra kulübün
dağıldığı anla ılmakta ancak sebebi bilinmemektedir. Mustafa Cezar’ın aktarımına
göre Adolphe Thalasso sergilerin tekrarlanmamasından büyük üzüntü duyup bunu
Türkiye’deki kültür ve sanatsal geli imin bir nevi baltalanması olarak görmektedir.123
Nitekim kulüp kapandıktan sonra Sanayi,i Nefise öğrencilerinin sergileri dı ında 11
yıl boyunca ba ka öne çıkan sergi olmamı tır.
1903 sergisine katılım önceki sergilere nazaran daha az olmu tur. 1902
sergisine katılanlardan 22’si bu sergide yer almamı tır ve bunlar dönemin ünlü
ki ileridir. Bu ki iler arasında Ahmet Ali Pa a ve Osman Hamdi Bey’de vardır.
D. eker Ahmet Pa!a’nın Resmi Görevleri
Ahmed Ali yurda döndükten sonra kısa sürede mesleğinde sivrilmeye ve
rütbe almaya ba lamı tır. Tabii bunda mesleğinin yanında sosyal ve kültürel açıdan
temsil ettiği rol de etkili olmu olmalıdır. Ahmet Ali, Fransa’dan döndükten sonra
yüzba ı rütbesi ile öğretmenlik yaparken 1872 yılında Kolağası rütbesine terfi etmi
ve saraya yaver olmu tur (Belge 5). Bunun ardından rütbeler sırayla gelmi ve ilk
olarak 1876 yılında Binba ı olmu tur. 1877’de dördüncü rütbeden Osmanlı Ni anı ve
1879 yılında Kaymakam rütbesi almı tır. 1880’de Miralay olduktan sonra 1881’de
üçüncü 1883’te ikinci dereceden Mecidiye ni anına layık görülmü tür. 1885’de
122 Aynı yerde
123 CEZAR, Mustafa; a.g.e., s.444
Mirliva olmu ve altın ve gümü imtiyaz madalyası ile ödüllendirilmi tir. Bir sene
sonra ikinci rütbeden mücevherli Osmanlı ni anı almı tır. 1886’da iftihar ve sanayi,i
nefise madalyaları kendisine verilmi tir. 1890’da Ferik olmu tur. 1891’de birinci
rütbeden Mecidiye Ni anı sahibi olmu ve birinci ferik ve pa a unvanlarını almı tır.
Kalona Körfezi’nde karaya oturan Frederik 0arl adlı Alman zırhlısını kurtarma ve
tekrar yüzdürme i inde ba arılı olmasından dolayı tahlisiye (kurtarma) madalyası
almı tır. 1896 yılında
124
getirilmi tir.
sarayın yabancı misafirler
ile
ilgilenme
görevine
Bu görevdeyken Đstanbul’a gelen bir çok önemli misafir ve bazı
imparatorlara e lik etmi tir (Belge 7,8,9).
Ölümüne kadar bu görevde kalmı ve ya adığı müddetçe madalya ve ni an
almaya devam etmi tir.
Madalyaları arasında yukarıda belirtilenlerden ba ka Yunan muharebesi
madalyası da vardır. Altmı dan fazla madalyasından 48’i yabancı ni andır.
Bunlardan dördü mücevherli, 35’i birinci rütbeden diğerleri ise deği ik
rütbelerdendir. Yabancı ni anlardan bazıları unlardır:125:
1,Almanya
Koron de Prus,Vendes,Egli Ruj,Anhalt,Hohenzoktane,
Komandör,Miklemburg,Baviyera,Arnesti,Sakskoborg
2,Avusturya
Fransova Josef
3,Fransa
Komboç,Lejiyon Donör : birinci dereceden
4,Đtalya
Koron Ditali,Sen Moris ve Lazar
5,Japonya
Tirezör Sakre,0emsi Tali
6,Đran
Murassa 0iru Kur it
7,Rusya
Sent An,Stanikas
8,Habe istan
Mihri Süleyman
9,Belçika
Leopolt
10,Danimarka
Danelburg
124 ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, s.100.
125 Aynı yerde
11,Yunanistan
Sover
12,Hollanda
Koron de 0en
13,Hindiçini
Cohor
14,Karadağ
Donilo
15,Đsveç Norveç
Seyif
16,Siyam
Siyam,Fili Sefit
17,Bulgaristan
Aleksandr
Ahmed Ali ziyafet davet ya da Cuma günleri Selamlık merasimlerine
gitmeden önce evindeki salonunda ni anlarını sakladığı dolaptan bu ni anlarını
alarak kendi, ceketinin üzerine takarmı . Onu üniforması ile gösteren bir resimde bu
ni anların bir kısmını görmek mümkündür (Belge 1,2).
Ahmet Ali’nin saray adına gerçekle tirdiği görevlerden biri de saray için
resim koleksiyonu olu turmaya danı malık etmesidir. Saray adına 1875 ve 1876
yıllarında, Gerome ve Paris’teki Goupil Sanat Galerisinin sahibi A. Goupil ile temas
kurmu , oryantalist tarzda çalı an belirli sanatçılardan resimler alınarak bilinçli bir
koleksiyonun olu masında etkili olmu tur (Belge 10,11,12). Bu ili ki Paris ve saray
arasındaki yazı malar ile saray koleksiyonundaki resimlerden anla ılabilmektedir.126
Aslında onun resmi görevlerinde ula tığı nokta yurt dı ında eğitim almı bir
Osmanlı askeri için gayet normal bir seviyedir. Ancak bu seviyeye ula mada ona
yardımcı olan yumu ak ki iliği ve
sosyal ba arılar da göz ardı edilmemelidir.
Nitekim Ahmet Ali ile birlikte aynı yıllarda Paris’ten dönen Süleyman Seyyit’in
rütbe alması aykırı ve sert mizacı yüzünden 1895 yılında ancak gerçekle ebilmi tir.
126 0eker Ahmet Pa a Goupil arasındaki yazı malardan Goupil’in gönderdiği telgrafların belgeleri Milli Saraylar ar ivindedir.
Bu belgeler için bkz. ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006,
s.77,86, SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk
Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998
E. Özel Hayatı
Kolağası olduktan bir süre sonra yaverlik görevine de ba layan Ahmed Ali,
bu sıralarda Mercan semtinde bir kö k yaptırarak buraya ta ınmı tır. Sarayda yoğun
bir çalı ma temposu içinde olduğundan resim çalı maları için yeterli zamanı
bulamamı ancak kö kün bir odasını atölye haline getirerek tatil günlerini burada
geçirmi tir (Belge 4). Atölyesinde masanın üzerinde içinde çe itli meyvelerin
bulunduğu tabaklar her zaman hazır beklemi tir. Kı mevsiminde bile en zor bulunan
meyveleri temin edebilmi tir.
Doğaya çıkamadığından atölyesinin duvarlarında
çe itli yerlere saksılar içerisinde çok ve büyük yapraklı çiçekler koydurmu ,
yaprakların arasına da kafes içinde kanaryalar yerle tirerek doğal bir ortam
yaratmaya çalı mı tır. Atölyenin açıldığı bahçedeki havuzlar ile bahçe duvarlarındaki
sarma ıklar bu suni ortama bir parça olsun gerçeklik katmı lardır.
Hatta Ressam Halil Dikmen ile 0eker Ahmet Pa a’nın yeğeni Yahya Saim
Bey arasında geçen bir konu ma onun doğayı atölyesine nasıl ta ıdığının da bir
kanıtı niteliğindedir:
“Halil Dikmen bir gün Yahya Saim Beye: Bir ressam arkada , 0eker
Ahmet Pa anın Karaca resmini kartpostaldan yaptığını söylüyor, acaba
doğrumudur?demi .
Yahya Saim Bey bir kahkaha atmı . Halil Dikmen Saim Beye niçin
güldüğünüsoruncada, ucevabıalmı :
Gülüyorum; çünkü birincisi, Paris’te Gerom ve Gustav Boulanger’in
atölyelerinde çalı ıp (Pridorom) kazanmı bir insanın nasıl olur da kartpostaldan
resimyaptığınainanılır.
Đkincisi,resmiyapılanKaracaküçüklüğümüzdebizimengüzeleğlencemiz
olmu tu.Sizeonuanlatayım.
Bir bayram günü hepimiz salonda toplanmı tık. Pa aya karacanın
getirildiğinihaberverdiler.Pa a buhaberialıralmazbayramı falanunutarakkaracayı
atölyeye çıkardı ve derhal resmini yapmaya ba ladı. Artık bizim ne emize payan
yoktu.”127
0eker Ahmet Pa a’ya resim çalı malarında üç ki inin yardımcı olduğu
anla ılmaktadır. Sait Efendi adında biri atölyede hazırlık yapmakta, Be ir adında biri
o resim yaparken yanında bulunmakta ve Mösyö Menon fırçalarını temizlemektedir.
Pa anın e i de evde sessizliği sağlamakta, onun istediklerini yaparak çalı malara
katkıda bulunmaktadır.
0eker Ahmet Pa a resimleri bitirdikten sonra bir süre sarayın ressamlığını da
yapan Manas Efendi’ye göstererek onun fikrini almaktadır.
Ahmed Ali’nin tatlı dili, ho ki iliği, herkes tarafından sevilmesi ona 0eker
lakabının takılmasını sağlamı tır. Rivayete göre bu lakabın isminin önüne konulması
öyle olmu tur:
“Veliaht Yusuf Đzzettin Efendi, maiyetinde bulunan Ahmed Ali’yi
arkada larının eker diye seslendiğini biliyormu . Bir gün büyük bir tören sırasında
SultanAbdülaziz,yanındakilereyaverAhmed’içağırındeyinceemriduyanlarhangi
Ahmed diye duraklamı , o sırada Yusuf Đzzettin Efendi, ağzından 0eker Ahmed’i
diye kaçırınca bu padi ahın çok ho una gitmi ve pa anın adı bundan sonra 0eker
Ahmed olsun demi . Osmanlı’da bir çe it gelenek olan pa aların lakap alma i i
böyleceAhmedAliiçindegeçerlihalegelmi tir.”128
0eker lakabını almasını sağlayan özelliklerinin yanında pa a, yeri geldiğinde
de hakkını aramak için cesur ve sert bir insan olabilmektedir. Yine bir rivayete göre:
“Ser Hafiye Fehim Pa a, 0eker Ahmet Pa a’nın oğlu Đzzet Beyin
arkada ıdır. Bu sebeple sık sık Mercandaki konağa gitmektedir. Pa a bu adamdan
ho lanmadığıhalde,oğlununarkada ıolduğundanKonağagelmesinesesçıkarmaz.
127 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.7
128 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.8
31Martvak’asındaĐzzetBeyindadısınınzevciolanDr.ArifBeydı arıdaki
vaziyeti anlamak için Mercandaki konaktan dı arı çıkar. Bu esnada isyancılardan bir
grup Doktoru görerek etrafını alır. Öldürüleceğini anlayan Doktor temkinli davranır.
Ve isyancıların Alaylımısın, yoksa mekteplimisin diye sormaları üzerine sizin
doktorunuz değil miyim, diyerek onlara mektepli olduğunu unutturur ve böylece
hayatınıkurtarır.
Doktorun kendini korumak için sarfettiği gayreti Ser Hafiye Fehim Pa a
SarayaJurnalederek,haksızyereonunEdirne’yesürülmesinesebepolur.
0eker Ahmet Pa a bunun üzerine çok müteessir olur. Ve derhal saraya
gider. Ba katibin, Padi ahın sinirli olduğunu ve kimseyi kabul edemiyeceğini
söylemesi üzerine Ba katibi eliyle iten Pa a, Sultan Abdülazizin huzuruna girer ve
kordonlarını çıkarıp Tahtın önüne bıraktıktan sonra: Konağımdan masum bir insan
gazab,ı ahanenizeuğradı,fakatbigünahtır,affınıdilerimder.
Padi ah Pa anın haklı olduğunu anlar ve pekiyi Ahmet getirelim cevabını
129
verir.”
Doktor 6 ay Edirne’de kaldıktan sonra Đstanbul’a dönmü tür. Ancak bu
olaydan sonra Saraya kar ı bir soğukluk duymaya ba layan 0eker Ahmet Pa a bu
hissi ölümüne kadar hissetmi ve bir daha selamlık merasimine gitmemi tir.
0eker Ahmet Pa a’nın oğlu Đzzet Bey’in tek çocuk olmasından dolayı her
istediği yapılmı ve ımartılmı tır. Öğrenim görmesi için Almanya’ya gönderilmi tir.
Babası gibi askerlik mesleğini seçmi ve onun gibi yaverlik de yapmı tır. Geçici
koleksiyon merakı olan Đzzet Bey, resim ile de ilgilenmi ancak sanatçı sıfatı
alamamı tır. Genç Dernekler te kilatını kurmu tur.
129 Aynı yerde
0eker Ahmet Pa a, sanatçı ki iliğini konağını dö erken de kullanmı tır. Ev de
tamamen onun zevki hakim olmu tur. Haremlikten selamlığa inen merdivenin
ba ında yer alan dikine levhada çölde kız kaçırma sahnesi canlandırılmı tır. Ayrıca
yemek salonun da çini tabaklar asılmaktaydı ve duvarlar 0eker Ahmet Pa a’nın
yaptığı ayva freskleri ile süslenmi tir.
Tavla oynamayı çok seven pa anın sedefli tavlaları ve
birkaç nargilesi
varmı . Kolağası Esad ile sık sık tavla oynadıkları söylenmektedir. Tavla merakı ile
ilgili olarak onun ki iliği hakkında bilgi veren bir anekdot daha vardır:
“Nevruz geceleri, billurkaseler içinde macun verilirdi. Gene bir nevruz
gecesi 0eker Ahmet Pa a ile Yusuf Ziya Bey (Yahya Saim Beyin Babasıdır.) tavla
oynarlar, Partide Ali 0eref ve 0air Cemil Beylerde hazır bulunurlar. Tavla Partisine
ba lamadan evvel kim kaybederse onun için Cemil Bey bir tarih dü ürsün (yani bir
iirsöylesin)denir.
Partiyi 0eker Ahmet Pa a kaybeder. Cemil Bey de gözünü kapar ve iirini
söyler:
0ebi,Nevruzideyazdımbutarihi,gühardarı
Babamzorluyduzari,partiyimiri,Ziyaaldı
Etrafın Babam kelimesine çok gülmesi üzerine Pa a sinirleniyor ve
Haremekaçarakbirazsonragenegüleryüzüylegeliyor.”130
Bu anıdan anla ılacağı üzere o ki iliğine uygun olarak asla kin tutmayan ve
sevdiklerine surat asamayan bir insan olarak tanınmı tır. Ba ka bir anı ise onun
akacı yanını vurgulamaktadır:
“Konakta siyasetten bahsedilmezdi. Bir gün Mösyö Menon Yahya Saim
Beye koç resmi verir. Yahya Saim Bey de kopye ederek koçu yapar ve Pa aya
gösterir. Pa ada koçu beğenerek tashih eder. Ve aka olsun diye Manas efendiyi,
130 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.9
yazıklar olsun sen bu kadar da yapamıyorsun diye kızdırırmı . Buradan da onun
akacıtabiatıanla ılıyor.”131
Bir çok resminin Foto Sabah tarafından fotoğrafı çekilen 0eker Ahmet Pa a,
ya adığı dönemde çok ünlü olmu tur. Bu fotoğraflar i porta tezgahlarında bile
satılmı tır.
Konağında saz alemleri düzenlenir ve bu alemlere oğlu Đzzet Beyin
arkada ları, Celal Esad Arseven, Sami Yetik, 0evket Dağ ve Halil Dikmen gibi
ressamlar katılırmı . Sami Yetik resimlerini satmak için koyduğu dükkandan bir gün
kendisine bırakılmı , 0eker Ahmet Pa a’nın oğlu Đzzet Bey tarafından Mercan’daki
konağa çağrıldığını bildiren bir not almı tır. Konakta Đzzet Bey onu kar ılamı ve
babası ile tanı tırmı tır:
“Ressam 0eker Ahmet pa ayı bu ilk görü lerimin bende bıraktığı intiba
onu devrin riya ve iftira havası içinde insani hisletlerini muhafaza ederek
ya ayantemizsan’ata ıkıolarakbulu umdur.”132
Pa a hakkında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesine bir yazı yazana 0erif
Abdülkarizade Hüseyin Ha im de Pa a ile tanı ma fırsatı bulmu tur:
“Mü arrülleyh Ahmed Pa a’yı ziyaret etmek ve asar,ı aliyesini tema a
etmek üzere 8,10 sene evvel mercan’daki konağına gitmi idik. Pa a hakikaten
eker, fırçası ekerin ekeri. salondaki resimlere dair izahat ita ediyorken merhumun
lisanından sudur eyleyen cümlelerdeki halavete nazır olacak bir suretle tablolardan
nigahı i tikahın itaf eden letafet bize ekkeristan eylemi ve mü arrülleyh içimizden
eker ekerliğinisendenalmı diyeceğimizgelmi idi.”133
Ressam E ref Üren, Đzzet Bey ve 0eker Ahmet Pa a’nın resimleri ile ilgili bir
itirafta bulunmaktadır:
131 Aynı yerde
132 YETĐK, Sami; a.g.e., s.78
133 0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; a.g.e., s.21
“Yazımı 22,23 yıl evvel i lediğim ağır bir sanat suçunun itirafiyle bitirmek
istiyorum:0ekerAhmet Pa aailesiyletanı ırdık.Pa a’nınoğluĐzzetBey merhumda
babamın arkada ıydı. Đlk ressam adı olarak nasıl Rafael’i duymu sam, ilk ressam
olarak ta Đzzet Beyi görmü tüm. Yıllar geçti. Đzzet Bey görünmez oldu. Fakat,
yemek odamızın duvarlarında babasının ve kendisinin birer natürmortu asılı kaldı.
Aradan gene yıllar geçti. Ben genç bir sanayii nefise talebesi idim. Ne idiğünü
bilmediğimiz bir ‘artistik çalı ma’ diye bir ey tutturmu tuk. Evvelce belki de
beğendiğim bu iki tablo cinime gitmeye ba lamı tı. Nihayet bir gün kendimi
tutamadım, ikisini de asilerinden çatır çatır söktüm, bana yalvaran bakı larına
aldırmadan küçük küçük parçalara doğradım, üzerlerine resimlerimi yaptım... 0imdi
dünyadançekilenbubabaoğuldanafdilerim.”134
Son zamanlarında beyaz gömleğini giyer ve yoruluncaya kadar çalı ırmı .
Ak am üsteleri de dinlenmek için tercih ettiği yer Tepeba ı olurmu . Burayı çok
sevdiği Paris’e benzetir ve kendini mutlu hissedermi . Alemdağ, Bursa ve Beykoz’a
da resim yapmak için sık sık gittiği bilinmektedir.
0eker Ahmet Pa a’nın yaptığı çok sayıda resim ölümünden sonra dağılmı tır.
Bir kısmının 1910 yangınında Çırağan Sarayı ile birlikte yandığı bilinmektedir. Đzzet
Bey’in genç ölümü sebebiyle gelinine geçen bazı
resimleri ise Leopold Levy,
Nurullah Berk, Đbrahim Çallı, Halil Dikmen’in bulunduğu komisyon tarafından Milli
Eğitim Bakanlığı’nca satın alınmı tır.
0eker Ahmet Pa a, 1907 senesi Mayıs ayının 5’inde bir cumartesi günü sabah
6 sularında Tepeba ı’na gitmek için evinden çıkmı , Mahmut Pa a ba ında But
Efendi Hanının biraz yukarısında, tarakçılar önünde, kehribarcı Bosnalı Osman
Beyin dükkanı önünden geçerken fenala mı ve bu dükkana girerek bir bardak su
istemi , bir iki yudum içtikten sonra da vefat etmi tir. Hemen etraftaki eczanelerden
134 ÜREN, E ref; a.g.m., s.16
birine götürülmü , ancak geç kalınmı ve yapılan muayeneden sonra kalp krizinden
öldüğü anla ılmı tır.135
Ertesi gün cenazesi büyük bir kalabalık ile konağından kaldırılmı ikindi
vaktinde Eyüp’te Hazreti Halit’te cenaze namazı kılındıktan sonra Sokullu Mehmet
Pa a türbesi civarına defnedilmi tir. Türbesinin kapısı üzerinde “Yaveranı Hazreti
0ehriyariden; Misafirini Ecnebiyye Te rifatçısı Merhum 0eker Ahmet Pa a’nın
kabridir” yazmaktadır. Sol tarafında Tevfik Fikret’in kabri bulunmaktadır. E i Feride
Hanım da 1916 yılında öldükten sonra yanına defnedilmi tir.136
0eker Ahmet Pa a, 1882 tarihinde açılan Sanayi Nefise okulunun kurulu
a amasında Osman Hamdi’ye bazı yardım ve katkılarda bulunmu tur. Ancak okulun
kadrosunda yer almayı ı Osman Hamdi’nin figür ağırlıklı bir eğitim vermek
istemesine bağlanmı tır.137
Sanatçı, 1892 yılında kurulan Yıldız Çini Fabrikasında üretilen porselenler
için desenlerde çizmi tir.138 Ayrıca son Osmanlı sarayı olan Yıldız Sarayı’nın bazı
bölümlerinin duvar resimlerine ba ka sanatçılar ile birlikte imza atmı tır.139
Eğitimci yönü de bulunan pa a, ders vererek ya da dolaylı yollarla bir çok
genç sanatçıyı da etkilemi
olmalıdır. Öğrencileri arasında sayılabilecek ünlü
ressamlar Celal Esad Arseven, Đbrahim Çallı ve Halil Dikmen’dir.
135 ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, s.100.
136 DÜRRÜOĞLU, Ayhan; a.g.e., s.12
137 ÇOKER, Adnan; Osman Hamdi ve Mekteb6i Sanayi6i Nefise6i ahane, M.S.Ü. Yayınları, Đstanbul, 1983, s.6
138 KÜÇÜKERMAN, Önder; Dünya Saraylarının Prestij Teknolojisi Porselen Sanatı ve Yıldız Çini Fabrikası,
Sümerbank Yayınları, Đstanbul, 1987, s.68
139 TEKĐNALP, P. 0ahin; “Osmanlı’nın Son Sarayı Yıldız’ın Duvar Resimleri”, EJOS IV (Proceedings of the 11 th
Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth,Netherlands, August 23,28, 1999), No: 40, 2001, s.6
IV. EKER AHMET PA A’NIN RESĐMLERĐ
A. Üslup Olarak Çözümlenmesi
0eker Ahmet Pa a, içinde değerlendirildiği ku aktaki diğer sanatçılar gibi bir
yağlı boya ressamıdır. Bunun sebebi, aldığı eğitim yanında, resmettiği nesnelerin
ı ık, renk vb. özelliklerini bu malzeme ile daha iyi ifade edebilmesidir.
Natürmortlarının ve manzaralarının gerçeğe yakınlığını yağlı boyanın olanaklarına
borçludur.
Çalı manın katalog kısmında yer alan resimlerin tamamına yakını tuval
üzerine yağlıboyadır. Sadece Yıldız çini fabrikası için yaptığı bir natürmortta (Resim
2) kağıt üzerine suluboya malzeme kullanılmı tır. Yine eserlerinin nerdeyse hepsi
tuval üzerine yapmı tır. Bir resmi fotoğraf üzerine yağlıboyadır (Resim 43).
Ressam genelde orta ve büyük boyutlu tuvaller üzerine çalı mı tır. Katalog
kısmında boyutları bilinen resimler arasında en küçüğü 27x23 cm ebatlarındaki Cami
Kapısında’dır (Resim 43). Orta boy resimler kenarları 30,55 cm arasında deği en
tuvallere resmedilmi tir. Bazı manzara resimleri ve tek meyveleri konu aldığı
natürmortları genellikle bu boydadır. Kalabalık kompozisyonlu natürmortları daha
büyük tuvallere yapılmı tır. Bunlar arasında en büyüğü 88,5x130,5 cm ölçüleri ile
Đstanbul Resim Heykel Müzesi’ndeki 1907 tarihli Natürmort’tur (Resim 18).
Manzara resimlerini çok seven ressamın en büyük resmi 140x181 cm. ile Orman’dır
(Resim 44). En küçük manzarası ise 32x40 cm ile Kır Peyzajı’dır (Resim 45).
Sanatçının kullandığı tuvallerin biçimleri atölyesini gösteren resimden de
anla ılabilmektedir (Belge 4).
Manzaralarında çoğunlukla toprak renkleri ve ye ilin tonlarının ağırlık
kazandığı görülmektedir. Bazı resimlerinde bir e eğin semerinde, bir evin çatısında
ya da çiçeklerde kırmızı lekeler kullanarak manzaralarına ölçülü bir canlılık
getirmi tir. Açık ufuklu manzaralarında gökyüzü mavi olarak kendini belli eder.
Kuğulu Göl (Resim 51) mavi tonlarının ağırlıklı olduğu bir manzara resmi olarak
dikkat çekmektedir. Natürmortlarında ise konuda yer alan meyve ya da çiçeklerin
çe idine göre renkler tercih edilmi tir. Bu tip resimlerinde yer alan kavun, ayva,
armut gibi meyvelerin çokluğu natürmortlarında sarı ve tonlarının ağırlık
kazanmasını sağlamı tır. Yine ye il, kırmızı ve bunların tonları natürmortlarında sık
kullandığı renkler olmu tur.
Ressamın eserlerindeki ı ık,gölge etkisine bakıldığında, manzaraların bu
konuda öne çıktığı görülmektedir. Toprak rengi ve ye ilin tonları ı ığın etkisine göre
derecelendirilmi tir. Gölgeler kullanılarak ı ığın etkisi dengelenmeye çalı ılmı tır.
Bazı manzara resimlerinde, örneğin Orman (Resim 53) adlı eserinde ı ık tam ortadan
gelerek resmi ikiye ayırmaktadır. I ığın yayıldığı noktadan dı a doğru tonlar
koyula ır. Bazı manzara resimlerinde ise ı ık etkisi görülmez. Hava aydınlık
olmasına rağmen ı ığın kaynağı belli değildir ve nesneler üzerinde etki yapmaz.
0eker Ahmet Pa a’nın natürmortlarında ise ı ık etkisinden söz edilmez. Süleyman
Seyyid’in natürmortları ı ığı yansıtmakta daha ba arılıdır.
0eker Ahmet Pa a, resimlerinde ı ık ve renk etkisi ile değil de kompozisyon
ile dikkat çekmektedir. Özelikle deği ik meyveleri, çiçekleri ya da nesneleri bir araya
getirerek yaptığı natürmortlar onun bu yönünü daha açık bir
ekilde ortaya
çıkarmaktadır. Meyvelerin ya da nesnelerin yerle tirilmesindeki özen 0eker Ahmet
Pa a’nın bu konuya ne kadar dikkat ettiğinin göstergesidir. Meyveler gerek bütün
ekilde gerekse karpuz, kavun gibi meyveler bazen dilim olarak koyulsun diğer
meyveler ve nesnelerle olan uyumları pa ayı bu konuda ba arıya ula tırmaktadır.
Bazen bir kitap vazo ya da saksı bu kompozisyonun toplanmasında yardımcı unsurlar
olmu tur. Tek meyveleri ele aldığı küçük boyutlu natürmortlarında kompozisyon
daha sadedir. Çiçekli natürmortları da kompozisyon yönüyle ön plana çıkan
çalı maları arasında yer almamaktadır. Çiçekler vazo içinde ortada toplanmakta ve
bütün dikkati ortaya çekmektedir. Manzaralarında da kompozisyonlar dikkat
çekicidir. Orman manzaralarında ormanın içine doğru giden yolun tam kar ısından
bakılır, ağaçlar düzgün bir ekilde iki yana ayrılmı tır. Koyun sürülerini resmettiği üç
resminden (Resim 58,59,60) hepsinde de sürü resmin tam ortasından izleyiciye
doğru gelmektedir. Sürüler ikisinde ormanın içinden geçerken diğerinde ormanın
kenarından geçer. Buna rağmen üç resimde de bo luk doluluk oranı hayvan figürleri
ya da ağaçlar kullanılarak ba arılı bir ekilde dengelenmi tir. Bo , ağaçsız bir alanı
resmettiği manzara resimlerinde bile 0eker Ahmet Pa a, izleyiciyi yormamakta ve
dengeyi yakalamaktadır. Bazı açık ufuklu manzara resimlerinde kompozisyonu
ba arıya ula tırmak için mimari unsurlar da kullanmı tır.
Natürmortlarda, kompozisyon bakımından nesnelerin yerle tirildiği yerler
dikkate alındığında, hemen hemen hepsinin bir masa üzerinde durduğu
görülmektedir. Masalar kenarları ve kö eleri ile mekanı belirlemektedir. Güller
(Resim3) ve Kadehte Güller (Resim 4) adlı resimlerde ise mekan belli değildir.
Ayvalı Natürmort (Resim 38) ise meyvelerin ağaçta ve ağacın etrafında duruyor
olması ile ilginç bir örnek olu turmaktadır. Natürmortlarda arka fon ise tamamen
belirsizdir. Perde ya da benzeri nesneler çoğu zaman dahil edilmemi tir.. Bu
özellikleri ile ressam 1860,1870’li yıllarda Fransa’da etkin olan natürmort
geleneğinden ayrılmaktadır. Öte yandan çağda ı Süleyman Seyyid’in bazı
resimlerinde arka fonda perdeler görülebilmektedir.
Örnek olarak iki sanatçının kalabalık kompozisyonlu natürmortları ele
alındığında benzerlikler görülür. Kullanılan meyveler objeler hemen hemen aynıdır.
Süleyman Seyyid’e ait 1892 tarihli özel koleksiyonda yer alan Meyveli Natürmort ve
0eker Ahmet Pa a’nın Natürmort’u (Resim 11), kompozisyon olarak benzerler.
Ancak 0eker Ahmet Pa a resminde kompozisyonu daha ba arılı kurarken Süleyman
Seyyid, ı ığın nesneler üzerindeki etkisi ile dikkat çeker. Çiçekli natürmortlarda da
bu durum aynıdır. Tek meyvelerden olu an natürmortlarda ise kompozisyon
olmadığından Süleyman Seyyid ı ık etkisi ile ön plana çıkmaktadır. Ayrıca iki
ressamda kalabalık kompozisyonlarda kullandıkları meyve gruplarını ayrı yarı
tablolar halinde de resmetmi tir.
0eker Ahmet Pa a’nın, gerek natürmortlarında gerekse manzaralarında
kompozisyona büyük önem verdiği anla ılmaktadır. Orman manzaralarında ağaçların
olu turduğu dikey hatlar dikkat çekicidir. Ayrıca ağaçlar dikey hatları ile resimsel
mekanı tanımlayan önemli unsurlardır. Natürmortlarında ise kompozisyona verdiği
önem daha çok dikkat çeker. Mekan belli belirsiz olsa da yan yana duran nesneler
formları ve biçim ili kileri ile belli bir özenin göstergesidir. Bazen yakın formlar
bazen de zıt formlar yan yana getirilerek ba arılı kompozisyonlar olu turulmu tur.
Bu 0eker Ahmet Pa a’nın natürmortlarının genel karakterini temsil etmektedir.
Yardımcı nesneler, yani tabak, bıçak vazo, saksı, kitap, sepetler
natürmortlarda kompozisyonun olu turulmasına yardımcı olmu lardır. Meyveler
bazen sepet içinde bazen de tabaklar içinde kümelenmi tir. Uzun vazolar resmin
yüksekliğini vurgulamak için kullanılmı tır. Kitap, bıçak gibi yardımcı unsurlar da
masanın üzerine yatay biçimde bırakılarak kompozisyonun yanlara doğru açılımını
sağlamaktadır. Bu ekilde farklı nesneler bir araya getirilerek deği ik varyasyonlar
denenmi tir. Tabaklar ve sepetler içindeki kesilmi ya da bütün meyveler form olarak
sanatçıyı cezbetmi olmalıdır. Bu, deği ik geometrik ekiller yakalamaya çalı manın
bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Meyvelerin bu halde aldıkları ekiller düz bir
zemin üzerinde aldıklarından çok farklıdır.
Süleyman Seyyid de aynı yöntemi
natürmortlarında kullanmı tır. Ancak onun natürmortlarında yardımcı unsurlar da
ı ık etkisini üzerlerine çekerek resmin birer parçası olmu lardır.
Natürmortlarda kullanılan yardımcı unsurlardan olan kitaplar, aslında o
dönemde Türk resminde çok rastlanan nesneler değildir. Osman Hamdi’nin bazı
eserlerinde görülmektedir. 0eker Ahmet Pa a’nın bir natürmortunda (Resim 10) yer
alan kitapların ise bir hikayesi olduğunu Adnan Çoker öyle aktarmaktadır:
“Birisi de heves edip kullanıyor o da 0eker Ahmet Pa a. 1906 yılında yaptığı
bir natürmortta iki tane kitaba rastlanır. Nedir o kitaplar diye merak ettim, biraz daha
yakla tım resme. 1869,1870 tarihli kataloglar. Ara tırdım o zamanlar. O dönemde
Semra Germaner Paris’te etüd ediyor. Ona yazdım ve Biblioteque Nationale’de
1869,70’li yılları taramasını istedim. Gerçekten de taradı. Kar ıma 0eker Ahmet
Pa a çıkmaz mı? Oraya katılmı ve oraya katıldığı için de o katalogları almı . Onları
resmetmi 1906yılında.”140
0eker Ahmet Pa a’nın sanatını biçimlendiren temel unsurlardan biri,
Paris’teki hocaları Boulanger ve Gerome’dur. Klasik,Akademik geleneğe bağlı olan
ve oryantalist tarzda resimler yapan bu sanatçılar, 19. yüzyılın ikinci yarısında Paris
sanat ortamında Courbet, Corot, Millet gibi sanatçıların temsil ettiği realizmin ileriye
dönük üslupsal anlayı ına sahip değildirler. Bununla birlikte, Ahmet Ali’nin
tamamen hocalarının etkisinde kalmadığı ve kendine özgü bir duyarlılık geli tirdiği
görülmektedir. Bu duyarlılıkta eserlerindeki benzerlikten Corot. Courbet ve Millet
gibi ressamların etkisi olduğu anla ılmaktadır.
Aldığı akademik eğitime zıt bir tavırla doğaya çıkarak resimler yapan 0eker
Ahmet Pa a’nın böyle davranmasının sebebi duyarlı ki iliğine bağlanmaktadır.
Đstanbul’un etrafının tüm güzelliğiyle orman ve çayırlarla kaplı olu u ayrıca ye ille
mavinin bulu tuğu Boğaz kıyıları sanatçı ruhu ta ıyan bir insanın dayanamayacağı
görüntülerdir. Bu sebepten resmî görevleri artmadan doğaya çıkarak resimler yapan
0eker Ahmet Pa a, ye ilin ve kahverenginin tonlarının ağırlıklı olarak kullanıldığı
manzaralar yapmı tır. Ayrıca ağaç yapraklarındaki beyazlıklar, kırmızı çiçekler,
çatılar, beyaz bir köpek ya da siyah bir e ek resme renklilik kazandırmaktadır.
Orman manzaralarında ufuk çizgisi tamamlanmamı , diğerlerinde ortaya
çekilerek bırakılmı tır. Bazen gökteki güne bazen de ormanın içlerinden gelen ı ık
resmi tamamlamaktadır. Bazı resimlerinde boyayı kalın tabakalar halinde sürerek
(impasto) dolgun yüzeyler olu turan ressam bu sebeple nesneler üzerindeki ı ık
etkisini ba arılı bir ekilde yansıtamamı tır (Resim 52). Đmpasto kullanımı onun
aldığı klasik eğitime ters bir çalı madır. Bu yöntemin kullanılması sanatçının
aceleciliği ile alakalı olabileceği gibi farklı üslupsal arayı larla da bağlantılı olabilir.
140 YAMAN, Zeynep Yasa; “Adnan Çoker’le Söyle i”, d grubu 193361951 (sergi katalogu, ed: ELVAN, N.), Yapı Kredi
Yayınları, Đstanbul, 2004, s.55
Cemal Tollu boyanın bu tip kullanımında örneğin Orman (Resim 44) de, Courbet
etkisi olduğunu ve bu resimde impastonun spatula yardımı ile yapıldığını
söylemektedir.141
Manzaralarında kompozisyon olarak en ilginç olanı Orman (Resim 44) isimli
resmidir. Orman ve Oduncu olarak da bilinen bu resim deği ik perspektif anlayı ı ile
diğer manzara resimlerinden ayrılır. Resmin perspektifinde oduncu ve katırıyla
resmin sağ üst kö esindeki ormanın sınır çizgisi arasında oldukça belirgin ve ince bir
fark vardır. Sınır çizgisinin hem ormanın en uzak kö esi olduğu hem de uzaktaki
ağacın resimde izleyiciye en yakın nesne olduğu görülmektedir. Uzakta olması
gereken ağacının gövdesinin adama göre büyük olu u, yapraklarının izleyiciye yakın
yapraklarla aynı büyüklükte olması ve gövdesine vuran ı ık bu izlenimi
uyandırmaktadır. Diğer ağaç ise arkada kalmaktadır. Ayrıca adamın ilerlemekte
olduğu basamakların yanından ba layıp ormanın içlerine doğru ilerleyen çizgi resme
üçüncü boyutu ekler ve mekanı belirler. Ağacı yakla tıran biraz da bu çizgidir.
Akademik anlayı a ters olan bu özelliklerin normalde resmi gerçeklikten
uzakla tırması gerekmektedir. Ancak bu özellikler sayesinde oduncuyu resmin içine
yerle tirerek izleyicinin resme dı ardan değil de oduncunun gözüyle bakması
sağlanmı tır. Bu özelliği ile ormanı, orman olmayan bir dünyaya bağlayan
Courbet’ten ayrılmaktadır.142
Courbet ile 0eker Ahmet Pa a’nın manzara resimleri kar ıla tırıldığında daha
öncede söylendiği gibi benzerlikler görülmektedir. Slg. Mrs. E. Chester
Beatty/London’da bulunan 1868 tarihli Geyiklerle Waldbach adlı resimde orman
içinde su kenarında geyikler resmedilmi tir. Bu resim 0eker Ahmet Pa a’nın orman
içinde geyik ve karacaları konu ettiği resimler ile benzerlik göstermektedir. Ancak
Courbet’in resminde orman daha aydınlık ve renkler daha çe itlidir. Đki ressamın
natürmortlarına bakacak olursak yine büyük benzerlikler görürüz. Örneğin; Art
Gallery and Museum /Glasgow’da buluna 1871 tarihli Elma adlı eserinde bir elma
141 TOLLU, Cemal; a.g.e., s.6
142 BERGER, John; “0eker Ahmet Pa a’nın Bir Resmi Üstüne”(çev.Cevat Çapan), Sanat Çevresi, S.11, 1979, s.6
ortadan yarılmı bir nar ve armut resmedilmi tir. 0eker Ahmet Pa a’nın 1902 tarihli
Natürmort adlı eserinde de benzer meyveler vardır ve kompozisyon mekan hemen
hemen aynıdır. Tek fark Courbet’in resminde narın ortadan yarılmı olmasıdır.
Manzaralarında sıradı ı bir diğer örnek de Mine,Güven Persentili
Koleksiyonu’nda yer alan Manzara (Resim 46) isimli resimdir. Bir akarsu
kenarındaki Avrupa tarzı bir evi gösteren bu resim konu bakımından olduğu kadar
renklerin kullanımı ve yarattığı duygu yüklü hava ile 17. yüzyıl Hollanda resimlerini
anımsatmaktadır.
Manzaralarında yer alan ku , köpek, ördek, ceylan, geyik, e ek ve insan
figürleri resme hareketlilik katmak için koyulmu tur. Dolayısıyla tek ba larına ele
alınamazlar. Birkaç resminde büyük boyutlu ele aldığı ve konunun önüne geçen
ceylan ve geyikler ise oldukça gerçekçidir. Ayrıntılı bir ekilde i lenmi lerdir.
Ressam bu konuları doğadan çalı mı tır.
Son dönemlerinde i leri sebebiyle fazla doğaya çıkamayan ressam konağında
natürmort çalı maları yapmı tır. Atölyede çalı masına rağmen az da olsa manzara
resmi yapan ressam bu dönemdeki çalı malarını beğenmemektedir:
“Fransa’da çalı tığı Fonten Bilodan Bir Kö e unvanlı gençlik mahsülü olan tablosile
feriklik zamanına kadar meydana getirdiği eserler mukayese edilince ilk eserle son
resimlerarasındabir ahikailederinuçurumlarmevcutolduğugörülebilir.Pa azaten
bu gençlik mahsülile sonradan yaptığı resimler arasındaki farkı kendiside hissettiği
içinilkeserigözününiçindenayırmamı tır.“143
0eker Ahmet Pa a’nın tek figür resmi Kendi Portresi’dir. Kendi ku ağında
bu konuyu tek i leyen ressam olan sanatçı, bu ekilde kendi yerini belirtmek amacı
gütmektedir. Beyaz, kolalı yakalı gömleği, zarif boyunbağı siyah ceketi ve kol
düğmeleri ile Avrupai bir görüntüsü olmasına rağmen, kırmızı fesi ve bıyığı Osmanlı
143 YETĐK, Sami; a.g.e., s.79
yönünü temsil etmektedir. Bu haliyle resim bir Osmanlı aydınını anlatmaktadır. Sol
elindeki kö eli palet, sağ elindeki fırça ile tuval önünde durması da sanatçı olduğunu
vurgulamaktadır. Ki inin sanatçı kimliğini ön plana çıkarması bakımından önemlidir.
Manzaralarında Courbet’e olan yakınlığı ile tanınan 0eker Ahmet Pa a öz,portre
konusunda aynı benzerliği yakalamaz. Courbet kendi portresinde daha aykırı bir
sanatçı havası çizerken Pa a daha ağırba lıdır. Oysa 14 Ku ağı sanatçılarından Avni
Lifij kendi portresi ile resmiyetten uzak, aykırı bir sanatçı havası çimi olmasıyla
Courbet’ye daha yakındır.
0eker Ahmet Pa a, üslup olarak dönemin diğer önemli sanatçıları ile
kıyaslandığında onlarla arasında büyük farklılıklar olduğu gözlemlenmektedir.
Oryantalizmin etkisinde büyük boyutlu tablolar üzerinde çalı an Osman Hamdi
normal olarak büyük kompozisyonlar kurmu tur. Bu yönüyle 0eker Ahmet Pa a’dan
ayrılmaktadır. Resimlerinde kendine özgü bir oryantalizm yakalayan Osman Hamdi,
çok yönlü ki iliğinde sanatçılığı vermek istediği mesajlar doğrultusunda kullanmı tır.
Onun fotoğraflardan kareleyerek çalı tığı tabloları Türk insanının batılı oryantalistler
tarafından çizilmi imajını düzeltmeye yönelik çalı malardır.
0eker Ahmed Pa a, Süleyman Seyyid gibi natürmort ve manzara çalı masına
rağmen, bu konuda onun ula tığı ba arıya eri ememi tir. 0eker Ahmed Pa a’nın
eserlerindeki belirleyici özellik natürmortlarındaki kompozisyon ba arısıdır. Onun
meyveleri Seyyid Bey’inkiler gibi ayrı ayrı değil bir bütün olarak ele alındığında
anlamlıdır. Süleyman Seyyid, nesneler üzerindeki ı ığı daha iyi yansıtmı tır.
Manzaralarında da bu etki hissedilmektedir.
B. Konu Olarak Çözümlenmesi
0eker Ahmet Pa a Paris’te akademik bir resim eğitimi almı tır ve program
gereği çıplak, portre ve figür çalı mı olmalıdır. Ancak konu seçiminde aldığı
eğitimin etkisinde
kalmamı tır. Örneğin aynı atölyede eğitim gördüğü Osman
Hamdi, büyük boyutlu figürleri ile hocalarının izindedir. Süleyman Seyyid de,
ağırlıklı olarak natürmort ve manzara yapmı olsa da 0eker Ahmet Pa a’dan daha
fazla figüre hatta etüd eklinde de olsa bir çıplağa sahiptir. Buna rağmen ressamın
bilinen tek figürü Kendi Portresi’dir (Resim 1). Daha çok natürmort ve manzara
resimleri yapmı tır.
Pa anın konu seçimi iki
ekilde incelenebilir. Birincisi, resmi görevinin onu
baskı altında tutma ihtimali sonucunda tepki göreceği resimler yapmaktan kaçınması,
ikincisi duyarlı ki iliğinin kendini manzara ve natürmortlar ile ifade etme isteği. Her
ne kadar sanatçının istediğinde her konuyu ele alabileceği, sanatçılığın bir nevi
özgürlük olduğu dü ünülse de dönemin artları unutulmamalı, 0eker Ahmet Pa a,
günümüz sanatçıları ile karı tırılmamalıdır. Ancak yine de onu konu seçiminde
birinci etken resmi görevleri değil, manzara ve natürmortların onun iç yapısına daha
uygun olmasıdır. Gerome ve Boulanger atölyelerine devam ettiği sıralarda Paris’te
etkili olan Barbizon Okulu ve Courbet ile Corot’dan etkilenmi tir. Barbizon Okulu
19. yüzyılda Paris yakınlarındaki Fontainebleau Ormanı yakınındaki Barbizon
köyüne yerle mi Franzsız manzara ressamlarının olu turduğu gruptur. Doğa sevgisi
ve kültürünü yüceltmeleri, dönemin kentsel ya amına romantik bir ba kaldırı
sayılmaktadır.144 Realist akıma mensup Courbet de Fontainebleau Ormanı’nda
çalı mı tır. Courbet’in Ormanda Akarsu Ba ında Geyikler isimli resmi 0eker Ahmet
Pa a’nın Ceylan ve Orman (Resim 63) ve Ağaçlar Arasında Karaca (Resim 64) adlı
eserleri ile yakından benzerlik göstermektedir. Ayrıca Pa anın Orman (Resim 44)
adlı eserinde Courbet’ten ve Barbizon Okulu’ndan izler görülmektedir.
Natürmortlar ise hem onun ruhuna hem de çalı ma artlarına uygun bir
konudur. Yaver olduktan sonra yoğunluk nedeniyle çok sık doğaya çıkamamı ve
tatil günlerinde konağında kurduğu atölyesinde çalı mı tır. Bu nedenle doğayı
atölyesine ta ıma yoluna gitmi tir. Mevsimine uygun meyveler her zaman
atölyesindeki masa üzerinde bulunmaktadır. Atölyenin içini ve duvarlarını saksılar
ile doldurup hatta saksıların arasına da ku kafesleri koydurarak orayı bir çe it suni
bahçe haline getirmi tir. Ayrıca güzel havalarda açılan bir kapının atölyeyi havuzlu
bir bahçe ile birle tirmesi de çalı ma ortamına ayrı bir hava katmı tır.
144 GERMANER, Semra; “Barbizon Okulu”, Eczacıba!ı Sanat Ansiklopedisi, C.I, Yem Yayınları, Đstanbul, 1997, s.192
Bu çalı manın hazırlanması sırasında elde edilen ve katalog kısmında yer
verilen 0eker Ahmet Pa a resimleri arasında 37 tane natürmort vardır. Bunlardan 8
tanesinde sadece çiçekler, 5 tanesinde tek bir meyve çe idi, bir tanesinde çiçekler ve
meyveler, geri kalan 23 tanesinde ise deği ik meyvelerden olu an kompozisyonlar
konu edilmi tir. Katalog kısmında 28 adet manzara resmi bulunmaktadır. Bu
manzaralardan birinin içinde natürmorta da yer verilmi tir. Son olarak ressamın en
önemli resimlerinden biri olan Kendi Portresi de katalog kısmında yer almaktadır.
1. Kendi Portresi ve Resimlerinde Figür
0eker Ahmet Pa a’nın en önemli resimlerinden biri Kendi Portresi’dir
(Resim 1). Öz portre bir ressamın sanat ya amında ürettiği tablolar arasında en kendi
olan, kendisi ile yüzle tiği ve izleyiciye saf olarak aktardığı yüz anlatımıdır. Avrupa
sanatında Rembrandt ve Leonardo Da Vinci’nin kendi yüz ifadelerini desen olarak
çizmesi bu türün öncüsü olarak görülmektedir. Sanatçının bireysel olarak ön plana
çıkması ve özgürlüğünün izleyiciye aktarımı da Rönesans dönemi ile birlikte
gerçekle mi tir. Ressamlar bu dönemde insana yönelmi
ve onun derinliğinde
kendini aramı tır. Bu anlamda öz portre sanatçının yaratıcılığının geni lemesi ve
özgürle mesi olarak ele alınabilmektedir.
Öz portre sanatçının kimliği olarak görünse de aslında bütün eserleri onun
kimliğinin bir parçasıdır. Hangi içsel nedenlerle yapılırsa yapılsın sonuçta izleyicinin
o sanatçının benliği ile kar ıla masıdır. Benlik, bireyin öznel bütünlüğüdür ve
sanatçıyı soyut anlamda temsil etmektedir. Aynı zamanda öz portre sanatçının
kendisini sonsuzla tırma çabasının bir ürünüdür.
Batılı anlamda Türk resminde öz portre konusunda eser veren ilk sanatçı
birinci ku ak asker ressamlardan Hüsnü Yusuf’tur. 0eker Ahmet Pa a’nın öz portresi
hem Hüsnü Yusuf ile ba layan geleneğin devamcısıdır hem de sonraki ku aklara
öncüdür. Kendi ku ağı içinde de öz portre konusunu ele alan tek sanatçı da 0eker
Ahmet Pa a’dır. Osman Hamdi ise bazı resimlerinde kendini figür olarak
kullanmı tır.
Ressamın manzaralarında bazı küçük boyutlu insan ve hayvan figürlerine de
rastlanmaktadır. Resme hareketlilik getirmek için koyulan bu figürler; koyun
sürüleri, köpekler, ku lar, ördekler, ceylan,geyikler, e ekler ve insanlardır. Ceylan ve
geyik resmi yapmayı çok seven ressam, onları bazı resimlerinde konunun içine
yerle tirirken bazı resimlerde de konunun önüne çıkarmı tır. Geni bir perspektifte
bir grup askerin resmedildiği Talim Yapan Erler (Resim 39) adlı eserde üslup
bakımından minyatür resmine yakınlık varken aynı
ey konu bakımından da
söylenebilmektedir.
2. Natürmortlar
Natürmort konusu batı sanatında, burjuva kesiminin sanat ile ilgilenip, bir
piyasa olu turmaya ba laması ile önem kazanmı tır. 17. yüzyıldan itibaren de çe itli
cansız varlıkların bazen sembolik anlamlarla resmin konusu içine girmesi
yaygınla mı tır.
Türk resminde ise batı etkisinin öncesinde de natürmort denebilecek türde
resimler yapılmı tır. Figürsüz resme olan eğilimin doğurduğu bu tür, batılı anlamda
resim sanatına geçi ten sonra da kullanılmı tır. Bunun yanında Avrupa resmi için
geçerli olan durum Türk resmi için de geçerlidir. Yani natürmort sanat severler için
bir tercihtir. Örneğin; Süleyman Seyyid maa larını kurtarmak için önemli ki ilerin
evlerine i tah açıcı resimler yaptığından bahsetmektedir.
Her ne kadar 0eker Ahmet Pa a, manzara resmi yapmayı daha çok seviyor
olsa da bilinen resimleri arasında natürmortlar manzaralardan fazladır.. Ressamın
meyve ve çiçekleri konu olarak seçmesinin en önemli sebebi
her zaman
çalı ılabilecek kolay bir malzeme olmasıdır. Daha önce belirtildiği gibi resmi
görevlerinden resim çalı malarına fazla zaman ayıramayan ressam, resim yapacağı
zaman meyve ve çiçeklerden kompozisyonlar olu turarak çalı ma yoluna gitmi tir.
Özellikle son dönemlerinde natürmortlarının sayısı artmı tır.
Natürmortlarında meyveleri çiçeklerden daha çok kullanmı tır. Bunun sebebi
meyvelerin formları itibarı ile sanatçıya daha uygun bir malzeme olmalarıdır. Kö eli,
yuvarlak formlar ve bu formların üzerinde deği en ı ık oyunları sanatçının çok
sevdiği çe itlemelerdir. Kimi zaman meyveleri bir tabağın içine düzenli biçimde
koyup bir ahenk yakalamaya çalı mı , kimi zaman da öylesine masanın üzerine
bırakarak doğallığı yakalamaya çalı mı tır. Karpuz, kavun, elma, armut, incir, üzüm,
eftali ile manolyalar, güller natürmortlarında sıklıkla kullandığı meyve ve
çiçeklerdir. Sepetler, vazolar, tabaklar, bazen bir bıçak bazen bir kitap ise
kompozisyon olu turmak için kullandığı diğer nesnelerdir.
3. Manzaralar
Batı sanatında ilk kez 14. yüzyılın ikinci yarısında, manzara resmine yöneli
ve ilgi ba lamı tır. Bu tarihten itibaren geli im gösteren manzara resmi, 17. yüzyılda
Hollanda resmi ile önem kazanmı , 19. yüzyılda Romantizm ile doruğa çıkmı tır.
Bundan sonraki geli iminde Đzlenimcilik de önemli rol oynamı tır.
Türk resminde de Matrakçı Nasuh’un topografik ehir tasvirleri manzara
resimlerinin ilk örnekleri olarak değerlendirilebilir. Daha sonra Lale Devri’ne kadar
bu konu i lenmeye devam etmi tir. Lale Devri’nde batı etkisiyle birlikte manzara
önündeki figür resmi yaygınlık kazanmı tır. Ardından minyatür sanatının önemini
kaybetmeye ba lamasıyla manzara resimleri duvarlara yapılmaya devam edilmi tir.
Askeri okullarda resim dersleri verilmesiyle birlikte buralarda askeri amaçlı
yaptırılan çalı malarda da manzara resimleri ve topografik görünümler bu konunun
benimsenmesini sağlamı tır. Avrupa’ya eğitim amaçlı giden ressamlar da aldıkları
eğitim ya da etkilendikleri akım doğrultusunda bu konuyu i lemi lerdir.
0eker Ahmet Pa a, doğayı çok seven bir insandır. Atölyesinde yarattığı
bahçesinde bile bir çok manzara resmi meydana getirmi tir.
Manzara resimleri orman manzaraları ve açık ufuklu manzaralar olarak iki
ba lıkta incelenebilir. Ayrıca Tepe Üzerinde Kale ve Evler (Resim 40) ayrı olarak ele
alınmalıdır. Orman manzaralarında izleyiciyi ormanın bir kö esinden içeri doğru
baktırmak istenmektedir. Bazı orman manzaraları ise yanı zamanda açık ufukludur,
bir kö ede manzara uzanırken bir kö ede orman resmi ekillendirir (Resim 58,59).
Açık ufuklu manzaralar panoramik anlayı ta yapılmı tır. Orman manzaralarında
bazen küçük boyutlu insan ve hayvan figürlerine ya da mimari unsurlara rastlamak
mümkündür. En sevdiği hayvanlardan ceylan ve geyik de bazen konunun içinde
bazen de konuda belirleyici unsur olarak ele alınmı tır.
Tepe Üzerinde Kale ve Evler, sanatçının manzaraları arasında ayrıcalıklı bir
yere sahiptir. Tepenin eteklerinden ba layıp yukarı doğru çıkan evlerin kırmızı
çatıları ayrı bir 0eker Ahmet Pa a resmini olu turur. Bu resim, Talim Yapan Erler ile
birlikte minyatür resmi özelliği göstermesi bakımından ilginçtir. Ayrıca Dolmabahçe
Sarayı’ndaki Mehtapta Yelkenliler (Resim 66) adlı resim de sanatçının en ilginç
resimlerinden birisidir. Diğer manzaralardan ayrı olarak denizi konu edinmi tir ve
ba ka benzeri yoktur.
Sanatçının manzara resimlerini Üsküdar çevresi Bursa Alemdağ ve Beykoz
civarında yaptığı bilinmektedir. O yıllarda bu bölgeler, yerle ime açık yerler
olmadığından çayırlar ve ormanlarla kaplı olmaları muhtemeldir. Nitekim Süleyman
Seyyid’in de Üsküdar çevresinde manzara resimleri yaptığı bilinmektedir.
V. DEĞERLENDĐRME VE SONUÇ
Fatih ile ba layan batı tarzı resim sanatına yönelik ilgi, Fatih’ten sonraki
padi ahlar zamanında, 18.yüzyılın ba ına kadar çe itli duraklamalar, sapmalar ve
deği imler göstermi tir. 18. yüzyılın ba ında, Osmanlı Đmparatorluğu’nda, batıya
kar ı bir merakın olu ması sanat ve kültür ortamındaki çe itli geli melerle beraber
zaten var olan ilginin resim sanatı üzerinde tekrar yoğunla maya ba lamasını
sağlamı tır. 19. yüzyılın ba ında, askeri okullarda resim dersi okutulmaya ba laması
ile birlikte, bu açıdan yeni bir döneme girilmi tir. Yurt dı ından gelen hocalar
okullarda, sanatçılar ise sarayda çok farklı sanatsal bir ortamın doğmasına
yol
açmı lardır.
Böyle bir ortamda, 19. yüzyılın ikinci yarısında, sanat çalı malarına ba layan
0eker Ahmet Pa a, Türk resminin ekillenip geli mesinde çok önemli bir role sahip
olmu tur.
Klasik temel eğitimini tamamlayıp, Tıbbıye’ye gitmi ve hayatı bu noktada
deği mi tir. Bu okuldaki resim derslerinde, hocaları tarafından yeteneği ke fedilen,
kendisi de bu sanata kar ı ilgi duymaya ba layan 0eker Ahmet Pa a, eğitimini devam
ettirmek için Fransa’ya yollanmı tır. Bu, onun için çok yararlı olmu tur. Çünkü; o
dönemde sanatın merkezi olan Paris’te, sanatçı kendini ve sanatını geli tirme fırsatı
bulmu tur. Bu arada, Paris’te arkada ı Süleyman Seyyid ile bir anla mazlık içine
dü tüğü görülmektedir. Paris dönü ünde Đstanbul’da yeni bir ya ama ba layan
ressam, sanatçı ki iliği yanında bir kültür adamı olarak da ön plana çıkmı tır. Bu
dönemde, düzenlediği ve katıldığı sergiler yolu ile Türk resim sanatında
kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi görevini yönlendirici olarak
üslenmi tir. Bu noktada askerlik mesleğinden gelen idare ve programlama kabiliyeti
sanatçılığı ile birle erek yeni bir biçim kazanmı tır.
Sanatçı yönü, eğitimciliği ve yöneticiliğinin olu turduğu çok yönlü ki iliği
onu sanat sever Abdülaziz’in yanına çekmi onun sanat danı manı ve sarayın sanat
koordinatörü olmu tur. Bu görevi ona dönemin diğer sanatçıları arasında farklı bir
yer edinme fırsatı vermi tir. Ayrıca sarayın batı tarzı resim sanatına yakla ımında
olumlu bir katkı sağlamı tır. Ba ka bir açıdan da 0eker Ahmet Pa a’nın sanatçı
olarak geli iminde de saray destek sağlamı olmalıdır.
Resmi görevleri yanında, görev yaptığı eğitim kurumlarındaki katkıları ve
doğrudan atölyesinde yeti tirdiği ya da dolaylı yoldan etki ettiği sanatçılarla önemli
bir sanatsal potansiyelin olu masına da katkıda bulunmu tur.
Bir ressam olarak, 0eker Ahmet Pa a’nın kimi zaman naif öğeler de içeren
ve romantik bir doğa gözlemciliğine dayanan üslubu olsa da tüm aykırılıklarına
rağmen çarpıcı, taze ve az resmi olu uyla dikkat çeker. Resimleri, Süleyman Seyyid
ve Hüseyin Zekai Pa a’da olduğu gibi Türk sanatçısının kültürel birikimi ve hissiyatı
ile yeni yorumlar ve sentezler yakalayı ının birer kanıtıdır.
Birey olarak ele alındığında, 0eker Ahmet Pa a’nın batıyla doğu arasında
kalmı bir Osmanlı aydını, devlet adamı olduğu görülmektedir. Bir sanatçı olarak
resim yapsa da, Paris’ten döndükten sonra kısa süre içinde resmi görevler alması ve
bu görevlerde hızla yükselmesi onun sanatçı olarak üretkenliğini engellemi gibi
gözükmektedir. Sergi düzenlemek ve saray için resim satın almak onun kariyeri için
çok etkili olmu ve rütbelerini yükseltmi tir.
Sanat ya amı boyunca oldukça üretken olduğu dü ünülebilecek ressamın, bu
çalı manın katalog kısmında 65 resmine yer verilebilmi tir. Bu sayıdan daha fazla
esere sahip olduğu tahmin edilmektedir. Yeni eserleri ortaya çıktıkça 0eker Ahmet
Pa a hakkındaki yargılar da deği me gösterebilecektir.
Bu çalı ma; çok yönlü ki iliği ile dönemi içinde hatta daha sonrasında bile
oldukça önemli bir yere sahip olan sanatçıyı bilinen tüm belge ve yapıtları ile ele
alarak Türk resim sanatının geli im sürecinin sağlıklı bir ekilde çözümlenmesinde
yararlı olmaya çalı maktadır. Çalı manın uluslararası ve disiplinler arası boyuta
ta ınarak geli tirilmesi ile daha önemli daha doğru sonuçlara ula ılması mümkün
olsa da böyle bir giri im bu noktada amacı a maktadır.
KAYNAKÇA
ANONĐM; Yüz Senelik Türk Resmi Sergisi, Maarif Basımevi, Đstanbul, 1956
ANONĐM; “0eker Ahmet Pa a”, Türkiye’de Sanat, S.21, 1995, s.16,17
ANONĐM; “0eker Ahmet Pa a”, Anons Plastik Sanatlar Dergisi, S.34, 1994, s.12
ANONĐM; “Merhum Ahmet Ali Pa a”, Servet6i Fünun, C.33, S.839, 1907(1323),
s.100
ANONĐM; Đzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Katalogu, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 2000
ANONĐM; Portakal Müzayede Katalogu (10 Kasım 1996)
ANONĐM; Portakal Müzayede Katalogu (21 Kasım 1993)
ANONĐM; Antik A. . 236. Müzayede Katalogu (27 Kasım 2005)
ANONĐM; Portakal Sanat Galerisi 2002 Kı! Müzayedesi Katalogu
ANONĐM; Artı Mezat Geçmi!ten Günümüze Bir Kesit Sergisi Katalogu (11
Aralık 2003,10 Ocak 2004)
ANONĐM; Artı Mezat I. Müzayede Katalogu (28.11.1999)
ANONĐM; Galeri Kile, Türk Resminden Bir Kesit Sergisi Katalogu (20 Ocak,28
0ubat 2001)
AKGERMAN, F. Gönül; 185061950 Arasında Türk Ressamların Paris’de
Çalı!tıkları Atölyeler ve Hocaları, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 2001
AKSEL, Malik; Sanat ve Folklor, M.E.B. Yayınları, Đstanbul, 1971
AKSÜT, Ali Kemali; Sultan Azizin Mısır ve Avrupa Seyahati, Ahmet Sait Oğlu
Kitabevi, Đstanbul, 1944
ARIK, Rüçhan; Batılıla!ma Dönemi Anadolu Tasvir Sanatı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları No:947, Ankara, 1988
ARSAL, Oğur; Modern Osmanlı Resminin Sosyolojisi (çev. Tuncay Birkan), Yapı
Kredi Yayınları, Đstanbul, 2000 ĐSBN 975,363,669,5
ARSEVEN, Celal Esad; Türk Sanatı Tarihi, C.III, Maarif Basımevi, Đstanbul,1950
ASLANAPA, Oktay; Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1997
BA0KAN, Seyfi; Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Resim, Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1997
BA0KAN, Seyfi; Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Ak Yayınları, 1989
BERGER, John; “0eker Ahmet Pa a’nın Bir Resmi Üstüne”(çev.Cevat Çapan),
Sanat Çevresi, S.11, 1979, s.4,7
BERK, Nurullah; La Painture Turque, Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1950
BERK, Nurullah; Sanat Konu!maları, AB Ne riyatı, Đstanbul, 1943
BERK, Nurullah; “Türkiye’de Resim ve Ressamlar: 1”, Hayat Tarih Mecmuası,
C.I, S.5, 1974, s.56,62
BERK, Nurullah; “Türkiye’de Resim ve Ressamlar: 2”, Hayat Tarih Mecmuası,
C.I, S.6, 1974, s.61,67
BERK, Nurullah; Türkiyede Resim, Güzel Sanatlar Akademisi Ne riyatı, Đstanbul,
1943
BERKES, Niyazi; Türkiye’de Çağda!la!ma, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2003,
ĐSBN 975,08,0434,1
BĐNARK, Đsmet; “Türklerde Resim ve Minyatür Sanatı”, Vakıflar Dergisi, S.10,
1978, s.271,290
BOPPE, Aguste; XVIII. YY. Boğaziçi Ressamları(çev. Nevin Yücel,Cebi ), Pera
Yayınları, Đstanbul, 1998
BOYAR, S. Pertev; Osmanlı Đmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti
Devirlerinde Türk Ressamları, Jandarma Basımevi, Ankara, 1948
CAPELLEN, Jürg Meyer zur,BAĞCI, Serpil; “Đhti am Çağı”, Padi!ahın Portresi,
T.Đ Bankası Yayınları, Đstanbul, 2000, s.96,136
CEZAR, Mustafa; Sanatta Batıya Açılı! ve Osman Hamdi, Erol Kerim Aksoy
Vakfı Yayınları No:1, 2. Baskı, Đstanbul, 1995
CEZAR, Mustafa; “0eker Ahmet Pa a’nın Tertiplediği Resim Sergileri”, Sanat
Çevresi, S.11, 1979, s.8,11
CEZAR, Mustafa; “Süleyman Seyyit Bey”, Türkiyemiz, S.15, 0ubat, 1975, s.14,18
CEZAR, Mustafa; “Türkiye’de Đlk Resim Sergisi”, I. Osman Hamdi Bey Kongresi
2,5 Ekim 1990, M.S.Ü. Yayınları, Đstanbul, 1992, s.43,52
ÇAKALOĞLU, Hasan; Türk Resim Sanatında Otoportre, Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Eski ehir,
2001
ÇALI0IR, Deniz,ÖGEL; Semra; “Osmanlı Sanatında Mimesis: 0eker Ahmet
Pa a’nın Resimleri Bağlamında Bir Değerlendirme” ĐTÜ Dergisi, C.2, S.1,
2005, s.69,79
ÇETĐNTA0, Vildan; “Türk Plastik Sanatlarının Geli im Sürecinde Đstanbul’da
Açılan Sergiler (1849,1923) ve Sanata Katkıları”, Türk Dünyası Kültür ve
Sanat Sempozyumu 7,15 Nisan 2000, Süleyman Demirel Üniversitesi
Yayınları, Isparta, 2000, s. 457,467
ÇOKER, Adnan; “0eker Ahmet Pa a ve Talim Yapan Erler”, Sanat Dünyamız,
S.71, 1999, s.51
ÇOKER, Adnan; Osman Hamdi ve Mekteb6i Sanayi6i Nefise6i ahane, M.S.Ü.
Yayınları, Đstanbul, 1983
ÇORUHLU, Tülin; “Osmanlı Asker Ressamlar”, Osmanlı, C.11, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara, 1999, s.468,472 ĐSBN 975,6782,14,5 (Cilt)
ÇÖTELĐOĞLU, Aysel; “Geleneksel Osmanlı Resim Sanatından Batılı Anlamda
Tuval Resmine Geçi
Evresinde Askeri Okullar ve Asker Ressamlar”,
Osmanlı, C.11, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.473,480 ĐSBN 975,
6782,14,5 (Cilt)
DIRANAS, Muhip; “0eker Ahmet Pa a”, Güzel Sanatlar, Maarif Vekilliği
Yayınları, S.4, 1942, s.85,86
DÖNMEZOĞLU, Yelda; Türkiye Đ! Bankası Sanat Koleksiyonunda Resimleri
Bulunan Asker Ressamlar, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1995
DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, T.Đ.V.D.Đ., Ankara, 1962
DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977
EMEKÇĐLER, Leyla Ersin; eker Ahmet Pa!a, Halil Pa!a, Melek Celal Sofu’nun
Ölüdoğa, Manzara ve Portre Yağlıboya Resimlerinin Uygulamalı
Restorasyon Çalı!ma ve Yöntemleri, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1995
EPĐKMAN, Refik; “Türkiye’de Resim Sergilerinin Geli mesi”, Türk Kültürü, S.18,
1964, s.152,157
ERGÜVEN, Mehmet; Yoruma Doğru, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1992, ĐSBN
975,363,051,4
EYUBOĞLU, Bedri Rahmi,v.d.; Çağda! Türk Resminden Örnekler, Ak
Yayınları, Đstanbul, 1982
EYUBOĞLU, Bedri Rahmi; “Adsız Sanatçılarımız”, Ülkü, S.52, 1943, s.5,7
GERMANER, Semra; “1850 Sonrası Türk Resminde Kaynak ve Konular”, Osman
Hamdi Bey ve Dönemi Sempozyumu (17,18 Aralık 1992), Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, Đstanbul, 1993, s.57,68
GERMANER, Semra; “Osmanlı Đmparatorluğu’nun Uluslararası Sergilere Katılımı
ve Kültürel Sonuçları”, Tarih ve Toplum, S.95, 1991, s.33,40
GERMANER, Semra; “XIX. Yüzyıl Sanatından Đki Etkile im Örneği: Oryantalizm
ve Türk Resminde Batılıla ma”, Sanatta Etkile!im Sempozyumu, Đ
Bankası Yayınları, 2000, s.116,121 ĐSBN 975,6813,09,1
GERMANER, Semra; “Batı Tarzı Resmin Đstanbul Ya amına Katılı ı ve Yer Aldığı
Ortamlar”, 19. Yüzyıl Đstanbul’unda Sanat Ortamı, Habitat II’ye Hazırlık
Sempozyumu 14,15 Mart 1996 Bildirileri, Sanat Tarihi Derneği Yayınları,
Đstanbul, 1996, s.129,137
GERMANER, Semra; “Barbizon Okulu”, Eczacıba!ı Sanat Ansiklopedisi, C.I,
Yem Yayınları, Đstanbul, 1997, s.192, ĐSBN 975,7438,52,9
GERMANER, Semra; “Türk Resminde Plastik Dü üncenin Kaynakları”, Celal Esad
Arseven Anısına Sanat Tarihi Semineri Bildirileri, Mimar Sinan
Üniversitesi Yayınları, Đstanbul, 2000, s.173,179 ĐSBN 975,7634,47,6
GERMANER, Semra,ĐNANKUR, Zeynep; Oryantalistlerin Đstanbul’u, Đ Bankası
Kültür Yayınları, Đstanbul, 2002
GĐRAY,
Kıymet;
Sabancı
Üniversitesi
Sakıp
Sabancı
Müzesi
Resim
Koleksiyonundan Seçmeler, SSM, Đstanbul, Haziran 2002
GĐRAY, Kıymet; “Osmanlı Đmparatorluğu’nda Yağlı Boya Resim Sanatının Geli im
Çizgisi”, Osmanlı, C.11, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.437,453
ĐSBN 975,6782,14,5 (Cilt)
GĐRAY, Kıymet; Đstanbul Resim ve
Heykel Müzesi Koleksiyonu’ndan
Örneklerle Manzara, Türkiye Đ Bankası Sanat Yayınları, Đstanbul, 2000
GĐRAY, Kıymet; Türkiye Đ! Bankası Resim Koleksiyonu, Türkiye Đ Bankası
Kültür Yayınları, Đstanbul, 2000 ĐSBN 975,458,089,8
GÖREN, Ahmet Kamil; 50. Yılında Akbank Resim Koleksiyonu, Akbank Kültür
ve Sanat Kitapları, Đstanbul, 1998
GÖREN, Ahmet Kamil; “L’Ecole des Beaux,Arts”, Antik&Dekor, S.34, s.92,95
GÖREN, Ahmet Kamil; “Jean,Leon Gerome (1824,1904)”, Antik&Dekor, S.34,
s.102,107
GÖREN, Ahmet Kamil; “Gustave Boulanger (1824,1888)”, Antik&Dekor, S.35,
s.102,103
GÖREN, Ahmet Kamil; “Alexandre Cabanel (1823,1889)”, Antik&Dekor, S.37,
1996, s.56, 60
GÖREN, Ahmet Kamil; “19. yy’da Paris’te Resim Eğitimi”, Antik&Dekor, S.35,
s.94,100
GÖREN, Ahmet Kamil; “Askeri ve Sivil Okulların Türk Resim Sanatındaki Đ levi”,
Antik&Dekor, S.37, 1996, s.62,70
GÖREN, Ahmet Kamil; “Türk Resim Sanatında 19. Yüzyıl Sanatçılarının Ortak
Özellikleri”, Artist Plastik Sanatlar Dergisi, S.24, 1993, s.42,45
GÖREN, Ahmet Kamil; “19. Yüzyılın Türk Sanatçılarının Ortak Özellikleri Ve
Primitifler Darü afaka’lı Ressamlar Sorunu Üzerine”, Sanat Çevresi, S.193,
1994, s. 52,55
GÖREN, Ahmet Kamil; “Tıbbiye’den Ayrılıp Harbiye’ye Geçen ve Buradan Mezun
Olan Ressam 0eker Ahmet Pa a (1841,1907) ve Sanatta Betimlemeye Đli kin
Bir Değerlendirme”, Antik&Dekor, 1997, S.39, s.84,92
GÖREN, Ahmet Kamil; “Ahmet Pa a (0eker)”, Ya!amları ve Yapıtlarıyla
Osmanlılar Ansiklopedisi, C.I, YKY, Đstanbul, 1999, s.151,153 ĐSBN 975,
08,0072,9
GÜVEMLĐ, Zahir; Sabancı Resim Koleksiyonu, Ak Yayınları Sanat Kitapları
Dizisi: 7, Đstanbul, 1987
GÜVEMLĐ, Zahir; Resim Sanatı ve Türk Resmi, Ak Yayınları, Đstanbul, 1987
GÜVEMLĐ, Zahir; “0eker Ahmet Pa a”, Türkiyemiz, S.16, s.38,43,48
HALĐL EDHEM; Elvah6ı Nak!iye Koleksiyonu (sadele tiren. G. Elibal), Milliyet
Yayınları, Đstanbul, 1970
ĐNANKUR, Zeynep; “19. yy’ın Đkinci Yarısında Đstanbul’a Gelen Batılı Sanatçılar”,
Osman Hamdi Bey ve Dönemi Sempozyumu (17,18 Aralık 1992), Tarih
Vakfı Yurt Yayınları, Đstanbul, 1993, s.75,82
ĐSKENDER, Kemal; “Osman Hamdi Bey ve 0eker Ahmet Pa a Farkı”, Türkiye’de
Sanat, Kasım,Aralık 1992, s.30,33
ĐSKENDER, Kemal; "Đmzalı Ama Sahte Bir 0eker Ahmet Pa a'ya Kar ı Đmzasız
Ama Gerçek Bir 0eker Ahmet Pa a", GençSanat, Haziran 1997, S.34, s.18,
21
ĐSKENDER, Kemal; “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türk Resmi”, Tanzimat’tan
Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.5, Đleti im Yayınları, Đstanbul,
1985, s.1308,1318
ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; Asker Ressamlar ve Ekoller, Asker Ressamlar Sanat Derneği
Yayınları:1, Ankara, 1965
ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “Ahmet Ali Pa a”, Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi,
C.1, Ankara Sanat Yayınları:2, Ankara, 1967, s. 11,12
ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “Sanat Tarihimizde Hüsnü Yusuf Beyin Yeri”, Ankara Sanat,
, S.21, 1 Ocak 1968, s.5,7
ĐSLĐMYELĐ, Nüzhet; “0eker Ahmet Ali Pa a”, Ankara Sanat, S.4, 1966, s.9
ĐP0ĐROĞLU, M, 0.; Đslamda Resim Yasağı ve Sorunları, Đ Bankası Kültür
Yayınları, Đstanbul, 1973
KAHRAMAN, Hasan Bülent; “Eksik Tanzimat”, Hürriyet Gösteri, S.108, Kasım
1989, s. 22,24
KAHRAMAN, Hasan Bülent; Sanatsal Gerçeklikler Olgular ve Öteleri, Everest
Yayınları, Đstanbul, 2002, ĐSBN 975,289,006,7
KARAMAĞRALI, Beyhan; Muhammed Siyah Kalem’e Atfedilen Minyatürler,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1984
KARATEPE, Đlkay; Türk Ressamların Etkilendiği Batılı Ressamlar, Đstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi,
Đstanbul, 1999
KÜÇÜKERMAN, Önder; Dünya Saraylarının Prestij Teknolojisi Porselen Sanatı
ve Yıldız Çini Fabrikası, Sümerbank Yayınları, Đstanbul, 1987
MAHĐR, Banu; “Harbiye Mektebinin Đlk Resim Hocası Joseph Schranz Hakkında
Yeni Bilgiler”, Sanat Tarihi Ara!tırmaları Dergisi, S.10, Aralık 1991, s.25,
26
OZANOĞLU, Sönmez G; “0eker Ahmet Pa a ve Türkiye’de Đlk Resim Sergisinin
110. Yılı”, Yeni Boyut, S.2/13, 1983, s. 14,15
ÖGEL, Semra; “19. Yüzyılın Asker Türk Ressamları”, Türk Kültürü, S.22, 1964,
s.88,97
ÖNER, Sema; “Türk Resminin Geli iminde Sarayın Yeri (1839,1923)”, 9.
Milletlerarası Türk Sanatları Kongresi (Đstanbul, 23,27 Eylül 1991), C.III.,
Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1995, s.17,26
ÖNER, Sema; “Tanzimat Sonrası Osmanlı Saray Çevresinde Resim Sanatı”, Milli
Saraylar, TBMM Basımevi, Ankara, 1992, s.58,77
ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü Adımlarıyla Ahmet Ali
Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV. Sempozyumu
Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527,546
ÖNER, Sema; “Osmanlı Sarayı ve Yaver Ressamlar”, EJOS IV (Proceedings of the
11 th Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth,Netherlands, August 23,
28, 1999), No: 55, 2001, s.1,30
ÖNSOY, Rifat; “Osmanlı Đmparatorluğu’nun Katıldığı Đlk Uluslararası Sergiler ve
Sergi,i Umumi,i Osmani (1863 Đstanbul Sergisi)” Belleten, C.XLVII, S.185
(Ocak 1983)’den ayrıbasım, T.T.K Basımevi, Ankara, 1984, s.195,239
ÖZDEMĐR, Hüseyin; Türk Resim Sanatında Asker Ressamların Öncülük Rolü,
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek
Lisans Tezi, Đstanbul, 1994
ÖZEL, Mehmet; “0eker Ahmet Pa a ve Sanatı”, Kültür ve Sanat, Yıl: 2, S. 4, 1976,
s.108,112
ÖZKAN, Jale; Đlk Üç Türk Ressamı:
eker Ahmet Pa!a, Süleyman Seyyit,
Hüzeyin Zekai Pa!a, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1987
ÖZSEZGĐN, Kaya; “Çağda Resmimizde Etkile im Sorunu”, Türkiye’de Sanatın
Bugünü ve Yarını I. Ulusal Sanat Sempozyumu 17619 Nisan 1985,
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları: 1,2, Ankara, s.13,
20
ÖZSEZGĐN, Kaya; “0eker Ahmet Pa a Klasik Resmimizin Ulusal Nitelikli Đlk
Sanatçısıdır”, Milliyet Sanat¸ S. 110, 13 Aralık 1974, s.11,12
ÖZSEZGĐN, Kaya (metin); Mimar Sinan Üniversitesi Đstanbul Resim ve Heykel
Koleksiyonu, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1996
PAMUKCĐYAN, Kevork; “1867 Paris Sergisine Katılan Osmanlı Sanatkarları”,
Tarih ve Toplum, S.105, 1992, s. 35,27
RABY, Julian; “Oyun Ba lıyor”, Padi!ahın Portresi, T. Đ Bankası Yayınları,
Đstanbul, 2000
, s.136,164
RENDA, G,Turan EROL; Ba!langıçtan Bugüne Çağda! Türk Resim Sanatı
Tarihi, C.1, Tiglat Yayınları, Đstanbul, 1980
RENDA, Günsel; “Fatih Sultan Mehmet ve Sanat”, Ressam, Sultan ve Portresi,
Yapı Kredi Kültür ve Sanat Yayıncılık, Đstanbul, 1999, s.7,17
SELÇUK,
Mahmut;
Kendi
Empresyonizm’e),
Portreleri
Marmara
ile
Üniversitesi
Ressamlar
Sosyal
Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998
(Klasizm’den
Bilimler
Enstitüsü
SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi
Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı
Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1998
SĐLER, Abdurrahman; “1867 Paris Milletlerarası Sergisi ve Osmanlı Đmparatorluğu”,
Türk Kültürü Dergisi, S.330, XVIII, s.622,635
SĐPAHĐOĞLU, Ahmet; Kavunlu Natürmort, Ayrıntı Yayınevi, Đstanbul, 1990
0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; “0eker Ahmet Ali Pa a”, Osmanlı
Ressamlar Cemiyeti Mecmuası, S.3, 14 Mart 1911(1 Mart 1327), s.17,21
TAKTAK, Yusuf; “Osmanlı Đmparatorluğu Son Dönem Ressamları: 1 0eker Ahmet
Pa a”, Hayat Haftalık Mecmua, S.37, 1984, s.20,21
TANSUĞ, Sezer; Çağda! Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 2003
TANSUĞ, Sezer; “19. Yüzyılın Asker Ressamları, 0eker Ahmet Pa a ve Đstanbul
Resim Heykel Müzesi”, Sanat Çevresi, S.11, 1979, s.12,14
TANSUĞ, Sezer; “Ahmed Pa a”, Eczacıba!ı Sanat Ansiklopedisi, Yapı Endüstri
Merkezi Yayınları, C.1, Đstanbul, 1997, s.32,33, ĐSBN 975,7438,52,9
TANSUĞ, Sezer; “Türk Resim ve Heykel Sanatı”, Anadolu Uygarlıkları
Ansiklopedisi, C.6, Görsel Yayınları, Đstanbul, 2000, s.1119,1201
TEKĐNALP, P. 0ahin; “Osmanlı’nın Son Sarayı Yıldız’ın Duvar Resimleri”, EJOS
IV (Proceedings of the 11 th Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth,
Netherlands, August 23,28, 1999), No: 40, 2001, s.1,29
TEPECĐ, Fato ; “Türk Resminde Bir Öncü: 0eker Ahmet Pa a”, Anons Plastik
Sanatlar Dergisi, S.43, 1994, s.18,20
TEPECĐ, Fato ; “Ba langıcından Günümüze Đstanbul’da Sanat Sergileri”, Anons
Plastik Sanatlar Dergisi, S.45, 1994, s. 14,16
TERZĐ, Đhsan; Mehmed Esad’ın Mir’at6ı Mühendishane6i Berri Hümayun ve
Mir’at6ı Mekteb6i Harbiye Adlı Eserlerine Göre 19. Yüzyıl Türk Resmi,
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamı Doktora Tezi,
Ankara, 1988
TOLLU, Cemal; eker Ahmet Pa!a, Milli Eğitim Basımevi, Đstanbul, 1967
TOROS, Taha; “Süleyman Seyyid Bey”, Antik&Dekor, S.66, 2001, s.78,86
TURANĐ, Adnan; Batı Anlayı!ına Yönelik Türk Resim Sanatı, Đ Bankası Kültür
Yayınları, Ankara, 1977
TURANĐ, Adnan; “Türk Resminde Pentüral Prosedürler”, Türkiye’de Sanatın
Bugünü ve Yarını I. Ulusal Sanat Sempozyumu 17619 Nisan 1985,
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları: 1,2, Ankara, s.27,
30
ÜNAL, Serap; Türk Tual Resmi’nde Natürmort Geleneği Ara!tırması
(Cumhuriyet Öncesi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1987
ÜREN, E ref; “0eker Ahmet Pa a”, Ülkü, S.21, 1942, s. 14,16
ÜREN, E ref; “Ressam Süleyman Seyyit”, Ülkü, C.IV., S.41, 1 Haziran 1943, s.6,8
ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Üsküdarlı Ressam 0eker Ahmet Pa a ve Türk Resmindeki
Yeri”, I. Üsküdar Sempozyumu Bildirileri, C. II., Đstanbul, 2004, s.195,203
ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar
Dergisi, S.3, 2006, s.77,86
YAMAN, Zeynep Yasa; “Adnan Çoker’le Söyle i”, d grubu 193361951 (sergi
katalogu, ed: ELVAN, N.), Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2004, s.43,75
YENĐ0EHĐRLĐOĞLU, Filiz; “Sanatta Osmanlı Đmparatorluğu Fransa Etkile imi”,
Osman Hamdi Bey ve Dönemi Sempozyumu (17,18 Aralık 1992), Tarih
Vakfı Yurt Yayınları, Đstanbul, 1993, s.57,68
YETĐK, Sami; Ressamlarımız, C.1, Marifet Basımevi, Đstanbul, 1940
YILDIZ, Y; “0eker Ahmet Pa a”, Türk Ansiklopedisi, C.XXX, M.E.Basımevi,
Ankara, 1981, s.246,247
Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa Seyahatnamesi (sadele tiren: 0evket
Rado), Hayat Tarih Mecmuası Yayınları, Đstanbul, 1970
http://www.sanalmuze.org/
http://www.antikalar.com/v2/konuk/konuk0406.asp/
EKLER VE BELGELER
Belge 1
0eker Ahmet Pa a
(DÜRRÜOĞLU, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den)
Belge 2
0eker Ahmet Pa a
(ARSEVEN, Celal Esad; Türk Sanatı Tarihi, C.III, Maarif Basımevi,
Đstanbul,1950’den)
Belge 3
0eker Ahmet Pa a
(Roni Margulies Koleksiyonu)
(GÖREN, Ahmet Kamil; “Ahmet Pa a (0eker)”, Ya!amları ve Yapıtlarıyla
Osmanlılar Ansiklopedisi, C.I, YKY, Đstanbul, 1999, s.151,153’den)
Belge 4
0eker Ahmet Pa a Konağındaki atölyesinde
(0ERĐF ABDÜLKARĐZADE HÜSEYĐN HA0ĐM; “0eker Ahmet Ali Pa a”,
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası, S.3, 14 Mart 1911(1 Mart 1327), s.17,
21’den)
Belge 5
Sarayda bir aile fotoğrafı. 0eker Ahmet Pa a, kucağında Sultan II. Abdülhamid’in
ikinci oğlu Abdülkadir Efendi, orta sırada (soldan sağa) altıncı Abdülmecid Efendi,
diğer sultan ve ehzadeler
(http://www.sanalmuze.org/’den)
Belge 6
Bir sultan ile birlikte, renklendirilmi fotoğraf, 24x29,5 cm, Milli Saraylar
Koleksiyonu
(ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet Pa a”, Milli Saraylar
Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır)
Belge 7
0eker Ahmet Pa a, Misafirin,i Ecnebiye Te rifatçısı görevindeyken 1903 yılında
imparatorluğu ziyarete gelen Alman Prensleri Frederich ve Eithel ile birlikte
Dolmabahçe Sarayı rıhtımında.
(ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü Adımlarıyla Ahmet Ali
Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV. Sempozyumu
Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527,546’den)
Belge 8
0eker Ahmet Pa a ağırlamakla görevli olduğu bir yabancı ülke heyeti ile
(http://www.sanalmuze.org/’den)
Belge 9
0eker Ahmet Pa a bir resmi tören sonrasında yabancı ülke temsilcileri ile
(http://www.sanalmuze.org/’den)
Belge 10
0eker Ahmet Pa a ile Goupil arasında çekilen telgraflardan bir örnek.
Milli Saraylar Ar ivi’nde
(SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi
Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek
Lisans Tezi, Đstanbul, 1998’den)
Belge 11
Saray için Goupil’den alınan resimlerden birine ait fatura
Milli Saraylar Ar ivi’nde
(SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi
Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek
Lisans Tezi, Đstanbul, 1998’den)
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 28.1.1876
Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul
Seksen santimlik tablo derken çerçeve dahil mi. Hariç mi kastediyorsunuz
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 30.5.1876
Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul,
Albert Goupil’in ve kuryenin yola çıkmasından sonra, emrettiğiniz, istenen tabloları
öbür gün yollayacağız
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 18.11.1875
Paris,Ahmet Ali Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul,
Tablo sandıkları dün yola çıktı. Kurye aracılığıyla mektup. Bir aslan tasvirli
Gerome’umuz var.
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 20.3.18?
Paris,Ahmet Ali Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul,
Gerome, tabloya henüz ba lamadı. Sebeplerini daha önce yazdı. Mektup yolda
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 26.4.1876
Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul,
Çok büyük olasılıkla dul mirasçı, Fromentin’i geri almak için uğra acak. Satı Cuma
günü.
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 26.10.1875
Paris,Ahmet Ali Bey,Dolmabahçe,Đstanbul,
Gerome’un tablosu iki gün içinde bitecek ve Cumartesi gelecek
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 14.4.1876
Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul,
Çok güzel bir Schreyer, Fromentin satın alabilirsiniz. Fakat paraya ihtiyaç var.
Arkadan mektup geliyor.
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 20.4.1876
Yaver Ahmet Bey,
Benim adresime gelmi olan sandıkların size aktarılması için nakliyecilere emir
verdim. Schreyer’in fiyatı 16.000 frank.
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 8.10.1875
Paris,Kumandan Ahmet Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul
Bugün bir ikinci Gudin daha bulduk. Gelecek hafta diğerlerini göndereceğiz.
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 6.10.1876
Kumandan Ahmet,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul
Arkadan bir Gudin daha gönderebiliriz. Bir tane daha bulabilmek için birkaç gün
daha beklemeyi tercih ediyoruz. Cevap önemli, çünkü ona göre davranacağız.
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 19.12.1875
Paris,Sultanın Yaveri Ahmet Ali Bey,Đstanbul
Üçüncü sipari iniz olanaksız. Bekleyen çok i imiz var. Açıklayıcı mektup yolda.
Gerome
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 25.3.1875
Paris,Kumandan Ahmet Bey,Dolmabahçe Sarayı,Đstanbul
Altı tablo istiyoruz.
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393, 30.4.1876
Paris,Ahmet Ali Bey,Đstanbul
Florentin 56.000 cent. Tablonun fiyatı daha çok yükseltilebilirdi.
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393,
Paris, 7 Ekim 1875
Majesteleri Sultan
Đstanbul
Tablo Boulanger Pompei’den iç görünüm. F. 25.000
Goupil
Milli Saraylar Ar ivi, Evrak No: I,1393,
Paris, 26 Kasım 1875
Sarayın Güzel Sanatlar Direktörü
Kumandan Ahmet Ali Bey
Đstanbul
,Wahlberg, “Đsveç Limanı’nda Ağustos Gecesi”. F. 16.000
,Cormon, “Site/Manzara”,
F. 8.000
24.000
Belge 12
Saraya tablo alımında 0eker Ahmet Pa a ile Goupil arasındaki telgrafların Milli
Saraylar ar ivinde bulunan metinleri.
(SEVĐNÇ, Gülsen; Sultan Abdülaziz ve Plastik Sanatlar, Marmara Üniversitesi
Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Anabilim Dalı Yayımlanmamı Yüksek
Lisans Tezi, Đstanbul, 1998’den)
KATALOG
Resim 1
Adı: Kendi Portresi
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 118x85 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 2
Adı: Natürmort
Tarih: 1891
Malzeme ve Teknik: Kağıt üzerine suluboya
Boyutlar: 85x28x52 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Portakal Müzayede Katalog’undan (10 Kasım 1996 no:85 )
alınmı tır. Yıldız Çini Fabrikası için çalı ılmı tır.
Resim 3
Adı: Güller
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Emel Korutürk Koleksiyonu.
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 4
Adı: Kadehte Güller
Tarih: 1894
Malzeme ve Teknik: Tahta üzerine yağlıboya
Boyutlar: 33x25 cm.
Đmza: Fransızca ‘Ahmed Aly’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon.
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 5
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: 6
Bulunduğu Koleksiyon: Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu.
Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den
alınmı tır. Kaynakta da siyah beyaz olarak verilmi tir.
Resim 6
Adı: Çiçekli Ölüdoğa
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 89x70 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı
Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü
Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV.
Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527,
546’den alınmı tır.
Resim 7
Adı: 0akayıklı Natürmort
Tarih: 1894 (h. 1310)
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 70x88 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Milli Saraylar Koleksiyonu
Açıklama: Resim, ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet
Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır.
Resim 8
Adı: Vazoda Manolyalar
Tarih: 1903
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 63x45 cm.
Đmza: 6
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon.
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 9
Adı: Çiçekler
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 95x65 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu.
Açıklama: Resim, Sabancı Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 10
Adı: Manolya ve Meyveler
Tarih: 1905
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 130x89 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 11
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, TANSUĞ, Sezer; “Türk Resim ve Heykel Sanatı”, Anadolu
Uygarlıkları Ansiklopedisi, C.6, Görsel Yayınları, Đstanbul, 2000, s.1119,1201’den
alınmı tır.
Resim 12
Adı: Natürmort
Tarih: 6
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den
alınmı tır. Yazar bu resmin bir benzerinin Fransa’da Louvre Müzesi’nde olduğunu
iddia etmektedir.
Resim 13
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 114x86 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı
Açıklama: Resim, ÖZKAN, Jale; Đlk Üç Türk Ressamı: eker Ahmet Pa!a,
Süleyman Seyyit, Hüzeyin Zekai Pa!a, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1987’den alınmı tır.
Resim 14
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 89x130 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Ankara Resim Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Ankara Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 15
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 74x102 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Đzmir Resim Heykel Müzesi Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Đzmir Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır
Resim 16
Adı: Meyveler
Tarih: 1905
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 72x101 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon.
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 17
Adı: Natürmort (Karpuzlu)
Tarih: 1901
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 89x116,5 cm.
Đmza: Fransızca ‘Ahmet Aly’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon.
Açıklama: Resim, Portakal Müzayede Katalogu’ndan (21 Kasım 1993) alınmı tır.
Resim 18
Adı: Natürmort
Tarih: 1907
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 88,5x130,5 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 19
Adı: Kavunlu Ölüdoğa
Tarih: 1887
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Küçüksu Kasrı
Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü
Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV.
Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527,
546’den alınmı tır.
Resim 20
Adı: Karpuzlu Ölüdoğa
Tarih: 1893
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 72,5x99,5 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Beylerbeyi Sarayı
Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Osmanlı Sarayı ve Yaver Ressamlar”, EJOS IV
(Proceedings of the 11 th Đnternational Congress of Turkish Art, Utrecth,
Netherlands, August 23,28, 1999), No: 55, 2001, s.1,30’den alınmı tır.
Resim 21
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: ,
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Y. S. Ozanoğlu Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den
alınmı tır. Kaynakta da siyah beyazdır. Dürrüoğlu’na göre Pa a’nın yarım kalan son
natürmortudur.
Resim 22
Adı: Natürmort
Tarih: 1903
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 90x70 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 23
Adı: Natürmort
Tarih: 1893
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 74x102,5 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 24
Adı: Natürmort
Tarih: 1904
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 44x61 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Kemal Bilginsoy Koleksiyonu
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 25
Adı: Natürmort
Tarih: 1879,1880
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 64x105 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 26
Adı: Natürmort
Tarih: 1896
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 51x61 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Manik Karavil Koleksiyonu
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 27
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 44x60 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Antik A.0. 236. Müzayede (27 Kasım 2005) Katalogu’ndan
alınmı tır.
Resim 28
Adı: Kavunlar
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 32x40 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Galeri Kile Türk Resminden Bir Kesit (20 Ocak,28 0ubat 2001)
sergisi katalogundan alınmı tır.
Resim 29
Adı: Kavunlu Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 46x32 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Sabancı Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 30
Adı: Kavun
Tarih: 1895
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 43x60 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 31
Adı: Ayvalı ve Đncirli Natürmort
Tarih: 1900
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 43,5x61 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Portakal Sanat Galerisi 2002 Kı Müzayedesi Katalogu’ndan
alınmı tır.
Resim 32
Adı: Natürmort
Tarih: 1902
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 42x62 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Portakal Sanat Galerisi 21 Kasım 1993 tarihli müzayede
katalogundan alınmı tır.
Resim 33
Adı: Natürmort
Tarih: 1902
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 36,5x55,5 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Artı Mezat I. Müzayede (28.11.1999) katalogundan alınmı tır.
Resim 34
Adı: Ayvalı Natürmort
Tarih: 1900
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 39x55 cm.
Đmza: Fransızca ‘Ahmed Aly’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Artı Mezat Geçmi ten Günümüze Bir Kesit Sergisi (11 Aralık
2003,10 Ocak 2004) katalogundan alınmı tır.
Resim 35
Adı: Ayvalar
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 38x57 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 36
Adı: Portakallı Ölüdoğa
Tarih: 1896
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 33,5x22,5 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı
Açıklama: Resim, ÖNER, Sema; “Türk Resim Sanatı’nın Geli imindeki Öncü
Adımlarıyla Ahmet Ali Pa a (0eker Ahmet Pa a) ve Osmanlı Sarayı” CĐEPO XIV.
Sempozyumu Bildirileri, 18,22 Eylül 2000, T.T.K. Yayınları, Ankara, 2004, s.527,
546’den alınmı tır.
Resim 37
Adı: Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: ,
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: ,
Açıklama: Resim, Ülker Koleksiyon Serisi Çikolata kutularının üzerinde
bulunmaktadır.
Resim 38
Adı: Ayvalı Natürmort
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 129x89 cm.
Đmza: Fransızca ‘Ahmed Aly’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: T. Đ Bankası Resim Koleksiyonu
Açıklama: Resim, T. Đ Bankası Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 39
Adı: Talim Yapan Erler
Tarih: 1897,1898
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 61,5x47 cm.
Đmza: Fransızca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 40
Adı: Tepe Üzerinde Kale ve Evler
Tarih: 1898,1899
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 65x46,5 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 41
Adı: Erenköy’den
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 89x116 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 42
Adı: Erenköy’den Adalar
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 29x112 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu
Açıklama: Resim, GĐRAY, Kıymet; Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi
Resim Koleksiyonundan Seçmeler, SSM, Đstanbul, Haziran 2002’den alınmı tır.
Resim 43
Adı: Cami Kapısında
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Fotoğraf üzerine yağlıboya
Boyutlar: 27x23 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır. Müze katalogunda sanatçı adı sadece Ahmet
olarak geçer. GĐRAY, Kıymet; Đstanbul Resim ve
Heykel Müzesi
Koleksiyonu’ndan Örneklerle Manzara, Türkiye Đ Bankası Sanat Yayınları,
Đstanbul, 2000’de 0eker Ahmet Pa a olarak gösterilmi tir.
Resim 44
Adı: Orman
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 140x181 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır
Resim 45
Adı: Kır Peyzajı
Tarih: 1903
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 32x40 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, TANSUĞ, Sezer; Çağda! Türk Sanatı, Remzi Kitabevi,
Đstanbul, 2003’den alınmı tır.
Resim 46
Adı: Manzara
Tarih: 1886
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 78x100 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mine ve Güven Persentili Koleksiyonu
Açıklama: Resim, GERMANER, Semra,ĐNANKUR, Zeynep; Oryantalistlerin
Đstanbul’u, Đ Bankası Kültür Yayınları, Đstanbul, 2002’den alınmı tır.
Resim 47
Adı: Manzara
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 105x71 cm.
Đmza: Ahmet Ali imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Đstanbul Askeri Müze
Açıklama: Askeri müzenin deposundaki Ahmet Ali imzalı bu resmin 0eker Ahmet
Pa a’ya ait olma ihtimali vardır.
Resim, ÖZKAN, Jale; Đlk Üç Türk Ressamı: eker Ahmet Pa!a, Süleyman
Seyyit, Hüzeyin Zekai Pa!a, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1987’den alınmı tır.
Resim 48
Adı: Kır Manzarası
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 61x90 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.antikalar.com/v2/konuk/konuk0406.asp/ adresinden
alınmı tır.
Resim 49
Adı: Manzara
Tarih: 1876
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 43x60 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinde alınmı tır.
Resim 50
Adı: Manzara
Tarih: 1870’ler
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 43x61 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 51
Adı: Kuğulu Göl
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 44x61 cm.
Đmza: Franzsıca ‘Ahmed Aly’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, Artı Mezat Geçmi ten Günümüze Bir Kesit Sergisi (11 Aralık
2003,14 Ocak 2004) katalogundan alınmı tır.
Resim 52
Adı: Orman Yolu
Tarih: 6
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 44x61 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.antikalar.com/v2/konuk/konuk0406.asp/ adresinden
alınmı tır.
Resim 53
Adı: Orman
Tarih: 1906
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 78x120 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 54
Adı: Orman
Tarih: 1894
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 63,2x43,2 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Koleksiyonu
Açıklama: Resim, GĐRAY, Kıymet; Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi
Resim Koleksiyonundan Seçmeler, SSM, Đstanbul, Haziran 2002’den alınmı tır.
Resim 55
Adı: Orman
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 88x130 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi
Đstanbul Resim Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, ĐSKENDER, Kemal; "Đmzalı Ama Sahte Bir 0eker Ahmet
Pa a'ya Kar ı Đmzasız Ama Gerçek Bir 0eker Ahmet Pa a", GençSanat, Haziran
1997, S.34, s.18,21’den alınmı tır. Müze Katalogunda isimi bilinmeyen sanatçılara
ait bölümde olsa da, Kurul bu resmin 0eker Ahmet Pa a’ya ait olduğunu söylemi tir.
Resim 56
Adı: Koruluk
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den
alınmı tır.
Kitapta da siyah beyazdır.
Resim 57
Adı: Koruluk Yolu
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Yahya Saim Ozanoğlu Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den
alınmı tır.
Kitapta da siyah beyazdır.
Resim 58
Adı: Manzara
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 140x175 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Ankara Resim Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Ankara Resim Heykel Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 59
Adı: Ormanda Koyun Sürüsü
Tarih: 1897
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 90x130 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 60
Adı: Tarlada Koyun Sürüsü
Tarih:
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 116x89 cm.
Đmza: Fransızca ve Osmanlıca ‘Ahmet Ali’ imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Özel Koleksiyon
Açıklama: Resim, http://www.sanalmuze.org/sergiler/ adresinden alınmı tır.
Resim 61
Adı: Orman
Tarih: 6
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 98x134 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Milli Saraylar Koleksiyonu
Açıklama: Resim, ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet
Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır.
Resim 62
Adı: Orman ve Geyik
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 131x90,5 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 63
Adı: Ceylan ve Orman
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 55x43,5 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Sabancı Resim Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Sabancı Resim Koleksiyonu Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 64
Adı: Ağaçlar Arasında Karaca
Tarih: 1886,1887
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 136,5x101 cm.
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim
Heykel Müzesi
Açıklama: Resim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Đstanbul Resim Heykel
Müzesi Katalogu’ndan alınmı tır.
Resim 65
Adı: Geyik Kompozisyonu
Tarih: ,
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: ,
Đmza: ,
Bulunduğu Koleksiyon: Ayhan Dürrüoğlu Koleksiyonu
Açıklama: Resim, Dürrüoğlu, Ayhan; eker Ahmet Pa!a, Ankara, 1977’den
alınmı tır.
Resim 66
Adı: Mehtapta Yelkenliler
Tarih: 1892
Malzeme ve Teknik: Tuval üzerine yağlıboya
Boyutlar: 115x79 cm.
Đmza: Osmanlıca imzalı
Bulunduğu Koleksiyon: Dolmabahçe Sarayı
Açıklama: Resim, ÜSTÜNĐPEK, Mehmet; “Saraylı Bir Ressam: 0eker Ahmet
Pa a”, Milli Saraylar Dergisi, S.3, 2006, s.77,86’den alınmı tır.