ATATÜRK ARAŞTIRMA
MERKEZİ DERGİSİ
CİLT: XII
TEMMUZ 1996
Sayı: 35
MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ TÜRK BASININDA
WILSON PRENSİPLERİ
Yrd. Doç. Dr. MEHMET ŞAHİNGÖZ
VAHDET KELEŞYILMAZ
Giriş
Mütareke devri yakın tarihimizde, Türk aydınının içine düştüğü fikir
ayrılığının had safhaya ulaştığı, ekalliyetlerin içinde bulunduğu ihanetin
tescil edildiği, fırsat düşkünü mütegallibelerin hüküm sürdüğü ve ülke
geneline gaflet, kargaşanın hâkim olduğu bir dönemdir. Mustafa Kemal
Paşa bu vaziyeti Nutuk'ta şu şekilde tasvir etmektedir; "Muhasım dev
letler Osmanlı devlet ve memleketine maddeten ve manen tecavüz ha
linde; imha ve taksimata karar vermişler. Padişah ve halife olan zat,
hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka birşey düşünmüyor. Hü
kümeti de aynı halde. Farkında olmadığı halde başsız kalmış olan millet,
zulmet ve müphemiyet içinde tecelliyata muntazır... Ordu, ismi var cismi
yok bir halde... Komutan ve subaylar... karanlık felaket uçurumu ke
narında dimağları çare-i halas aramakla meşgul...1
Mustafa Kemal Paşa teslimiyetçi olarak vasıflandırdığı Türk aydın ve
idarecilerinin kurtuluş yolu olarak ortaya koydukları çareleri ise şu şe
kilde tasnif etmektedir; "Birincisi, İngiliz himayesini talep etmek. İkin
cisi, Amerika mandasını talep etmek. Bu iki nevi karar sahipleri, Osmanlı
Devleti'nin bir kül halinde muhafazasını düşünenlerdir... Üçüncü karar,
mahallî halas çarelerine matufdur".2
Mustafa Kemal Paşa kendi kararını ise şu şekilde ifade etmektedir:
"Efendiler ben bu kararların hiçbirinde isabet görmedim. Çünkü bu ka
rarların isabet ettiği bütün deliller ve mantıklar çürüktü, esassız idi...
Efendiler bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hakimiyet-i milliye'ye müstenit, bilakaydüşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis
etmek".3
Görüldüğü gibi Millî Mücadele döneminde tam bağımsızlığı (istiklal-i
1 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Ankara, 1989, s. 7.
2 Nutuk, s. 8.
3 Nutuk, s. 8-9.
358
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
tamme) en üst seviyede düşünen kişi Mustafa Kemal Paşa'dır. Buna kar
şılık kurtuluş Önerileri içerisinde manda ve himaye meselesi en çok tar
tışılan konu olmuştur.4 İtalyan, Fransız ve İngiliz himayesinin de tar
tışıldığı bu dönemde hakim olan ve ön plana çıkan fikir Amerikan
mandasıdır. Bununla birlikte Türkiye’de Bolşevik rejimini tatbik etme ça
balarının da mevcut olduğunu gözardı etmemek gerekir.
Wilson Prensipleri ve Amerikan Kamuoyunun Görüşü
Türk aydınının Amerikan mandasını tercih edişindeki temel sebep, bu
ülkenin "Türkiye’nin toprak bütünlüğünü" sağlayacağı yönündeki
yaygın kanaattir.5 Buna ilaveten Amerika Birleşik Devletleri Başkanı
Thomas Woodrow Wilson'un 8 Ocak 1918'de Amerikan Kongresi'ne sun
duğu 14 maddelik barış programı Türk aydınları üzerinde Amerika'ya
karşı büyük bir sevgi ve umudun doğmasına yol açmıştı.6 Ayrıca ay
dınlar arasında Amerikan mandasının, Avrupa'nın ekalliyetler lehine yap
tığı müdahalelere son vereceği7 şeklinde yanlış bir kanaatin oluştuğunu
görmekteyiz.
Bu meseleye iki ülke açısından baktığımızda, Türk-Amerikan mü
nasebetlerinin 8 çok yeni olduğunu görmekteyiz.9 Amerika'nın Nisan
1917'de I. Dünya Savaşı'na girmesiyle Türkiye ile olan ilgisi başlamış
olmakla birlikte Türkiye hakkındaki görüşleri açık ve net değildir. Uzun
süre Monroe Doktrini'ni tatbik etmek suretiyle yalnızlık politikasını takip
eden A.B.D.’nin bu politikadan sıyrılarak Avrupa'ya açılması Türkiye’yi
siyasî anlamda olumlu yönde etkilemiştir. Ancak daha sonraki dö
nemlerde A.B.D.'nin istikrarlı bir politika takip etmediği görülmektedir.
4 Mütareke dönemi Türk aydınını farklı kurtuluş çareleri düşünmeye sevkeden sebepler kı
saca "Ne pahasına olursa olsun Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak çabası, Mondros Mü
tarekesi sonrası meydana gelen işgal hareketlerinin (özellikle İzmir'in işgali) doğurduğu ümit
sizlik ortamı" şeklinde Özetlenebilir. Bu konuda geniş bir tasnif ve tahlil için bkz, (Kadir Kasalak,
Mİ11İ Mücadelede Manda ve Himaye Meselesi, Ankara, 1993, s. 39-71).
5 Sabahattin Selek, Anadolu İhtilali, İstanbul, 1976, s, 277.
6 SELEK, s. 459.; İzzet Öztoprak, Kurtuluş Savaşı'ndaTürk Basını, Ankara, 1981, s, 80.
7 Halide Edip, Türkün Ateşle İmtihanı, 1962, s. 18. ; Halide Edip'in Mustafa Kemal Paşa'ya
yazdığı 10 Ağustos 1919 tarihli mektup için bkz. (Nutuk, s. 64).
8 Türk-Amerikan münasebetleri için bkz. (Lelang J. Gordon, Amerikan Relations with Turkey
1830- 1930, Philidelphia, 1932; John Novo, Amerikan İnterest and Policies In the Middle East
1890-1939, Minnepolis, 1963 ; Harry Howard, The Partİtion of Turkey, A. Diplomatic Hİstory
1913-1923, New York, 1966.; Paul C. Helmreİch, From Paris to Serves, The Partitİon of The Ottoman Empire At The Peace Conferance of 1919-1920, Ohİo, 1924.; George F. Kennan, American
Dİplomacy 1920-1956, New York, 1953.; Allan Nevis - S. Henrys Commagen, Amerika Birleşik
Devletleri Tarihi, (Çev; Halil İnancık), İstanbul, 1961.; Orhan Köprülü, "Türk-Amerikan Mü
nasebetleri", Belleten, s. 200, 1987, s. 927-947.; Cemal Kutay, Türk Milli Mücadelesinde Ame
rika, İstanbul, 1979.
9 İlk Osmanlı-Amerikan münasebetleri ticaret alanında başlamış ve gelişme göstermiştir, İlk
olarak 1797 yılında Amerikan ticaret gemisi İzmir'e, ilk savaş gemisi de 1800 yılında İstanbul'a
ziyaret amacıyla gelmiştir. Navarin olayından (1827) sonra her iki devlet ilişkilerini sıklaştırmış
ve 7 Mayıs 1830 tarihinde ilk "Ticaret ve Dostluk Anlaşması"m imzalamışlardır, A.B.D, ilk
daimî temsilciliğini maslahatgüzarlık düzeyinde 1831 yılında İstanbul’da açmıştır.
WILSON PRENSİPLERİ
359
Wilson prensipleriyle ortaya çıkan barış şartları esasında Misak-ı Millî
ile tamamen uyum sağladığı halde, Başkan Wilson, Paris Barış Kon
feransımda müttefiklerin etkisi altında kalarak kendi prensiplerinden vaz
geçmek zorunda kalmıştır.10 Mustafa Kemal Paşa da 28 Aralık 1919 ta
rihinde Ankara Ziraat Mektebi'nde yaptığı konuşmada: "İtilaf
Devletlerinin baskısı ile Wilson prensiplerinin Türkiye'nin lehine olan 12.
maddesi ile ilgili yükümlülüklerinin gözden uzak tutulduğunu ve tat
bikatından kaçınıldığını" " açıkça ifade etmektedir.
1919 yılı başlarında A.B.D. Dışişleri Bakanlığı’nın Wîlson'a sunduğu
rapor şu şekilde idi, "Trakya'da Midye-Enez çizgisinden Sakarya nehrine
kadar olan ve Boğazları da içine alan bölgede milletlerarası statüye bağlı
bir İstanbul Devleti kurmak, bunun yanısıra Orta Anadolu'da bağımsız
bir Türkiye Devleti'nin yaşamasına imkan vermek".'2
Diğer taraftan Türkiye'de incelemelerde bulunan King-Crane 13 ve Harbourd 14 heyetleri Boğazlar bölgesinde kurulması düşünülen devlet ile Ermeniler'in yaşadıkları bölgeleri de içine alacak şekilde bütün Türkiye'nin
Amerikan mandası altına alınması görüşünü tavsiye etmişlerdir.
Amerikan kamuoyunun yakın doğu meselesine karşı gösterdiği ilgi
1919 ve 1920 yılı başlarında devam etmiştir. Ocak 1920 sayısında ko
nuya geniş yer ayıran ASIA dergisi meselenin çeşitli açılardan in
celenmesine imkan sağlamış, dergide yer alan yazılar Amerikan ka
muoyunun değişik kesimlerinin farklı bakış açılarını ortaya koymuştur.
A.B.D.'nin bölgede kararlı bir tutum izlemesinin ve manda yönetimleri
kurulmasının yararlarından söz eden Önerilerin yanısıra İslam birliği teh
didine karşı İslam ülkelerindeki milliyetçi akımlardan yararlanabileceği
yolundaki ilgi çekici önerilerde bulunuluyordu.15 Dergide, "Türk'ün
Dünya Görüşü" adıyla bir makale neşreden Herbert Adam Gibbons
"Doğu Avrupa ve Asya'da yeni bir düzenin kurulması için bize düşen gö
revi azim ve iyi niyetle yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır" diyerek yazısının devamında Ermeni ve Rumlar'ın des10 SELEK, s. 457.
11 Salahi R, Sonyel, Minorİties And The Destruction of The Ottoman Empire, Turkish Hİstorical Prinüng House, Ankara, 1993, s. 329.; Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, Ankara, 1981,
s. 7.
12 SELEK, s. 457.
13 Bu heyet C, R. Crane ve H. C. King'ten müteşekkil olup A. H. Lybyer, G. Montgomery ve
W. Yale de heyette müşavir olarak yer almışlardır. Bu heyet "The American Section of the In
ternational Commîssion on Mandates in Turkey (Türkiye Mandaları Hakkında Milletlerarası Ko
misyonun Amerika Şubesi)" İsmiyle bilinmektedir. Bu konuda geniş bilgi için bkz. (Harry N. Howard, The Kİng Commission: An American Inquiry In The Middle East, Beİrut: Khayats, 1963.
14 Bu konuda bkz. Mine Sümer (Erol), "Wilson Prensipleri Cemiyetinin Amerikan Cum
hurbaşkanı Wilson’a Gönderdiği Muhtıra, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. III, 1966, s. 4-5.;
Fethi Tevetoğlu, "Milli Mücadelede Mustafa Kemal Paşa - General Harbord Görüşmesi", Türk
Kültürü Dergisi, Yıl VII, S. 77, Mart 1969.; "Türkiye'de Kurulmak îstenen Amerikan Mandası
(General James G. Harbord’un Gizli Raporu), BTTD, C. VI, S. 33, Haziran 1970, s. 11-14.
15 Osman Ulugay, Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı, İstanbul, 1974, s. 61.
360
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
teklenmesi gerektiğini savunmaktadır?6 ASIA Dergisi'nin yayın müdürü
Louis D. Froelick ise, "Manda Yönetimi Üzerinde Dururken Dü
şündüklerimiz" başlıklı makalesinde Amerikan mandasının üs
tünlüklerinden bahsederek Anadolu ve Türk insanının mukadderatı ile il
gili olarak şu iddialarda bulunuyordu; "İstanbul, muhtemelen uluslararası
bir yönetime bırakılacaktır. Türk'ün bunca yıldan sonra Avrupa'dan çı
kartılması kesinleşmiş gibidir. Türkler'in ana yurtları olan Anadolu'ya
yerleşecekleri ve Bursa ya da Konya'yı başkent yapacakları sa
nılmaktadır. Bu durumda Sultan'm da aynı zamanda Halife ünvanını ta
şıması ve tüm İslam aleminin ruhani lideri durumunda bulunması Fransa
ve Büyük Biritanya'yı bir hayli düşündürmektedir." 17
Esasında Wilson'un Amerika'ya malî yük getirebilecek her tür manda
girişiminden uzak durmaya çalışmasına rağmen i8, müttefiklerin arzusu
ve Ermenilerin taleplerine boyun eğerek 19 Boğazlar ve Kafkasya’da ku
rulmuş olan Ermenistan üzerinde bir manda sistemini tesis etmeyi plan
lamış ve bunun tatbikini düşünmüştür.20
Wilson Prensipleri Cemiyeti
Mondros Mütarekesi sonrasında kurulan cemiyetlerden biri de "Wilson
Prensipleri Cemiyeti"dir. 4 Aralık 1918 tarihinde İstanbul’da faaliyete
başlayan21 WPC’nin kurucuları Halide Edip, Celalettin Muhtar, Ali Kemal
ve Hüseyin Avni Bey'dir22 İlk idare heyetinde ise şu isimler yer al
maktaydı; Halide Edip, Refik Halit, Ali Kemal, Hüseyin ve Ragıp Nureddin.23
16ULUGAY, s. 62.
17ULUGAY,s. 65.
18 Paul C. Helmreich, Serv Entrikaları (Çev: Şerif Erol), İstanbul, 1996, s. 49.
19 Hakİmiyet-i Milliye gazetesi Ermeniler'in bu yöndeki taleplerine değişik sayılarında yer
vermektedir. Chicago Tribüne gazetesine dayanarak verilen bir haberde "Ermeniler'in Büyük Er
menistan'ı teşkil için harici kuvvetlere istinad etmek arzusunda olduklarını, her altı Ermeni'ye bir
Amerikalı temin etme şartı ile Amerika'dan 300.000 kişilik kuvvet İstediklerini ve bu taleplerini
de Hristİyanlık hissiyatına bağladıklarından" bahsedilmektedir, bkz. (Hakimiyet-i Milliye, 2
Ağustos 1336, No: 52.) Esasında Ermeniler'e yardım meselesi, müttefiklerin San Remo Konferansı'nın 20 Nisan 1920 tarihli toplantısında konuşulmuş ve "... Amerika'nın Ermenistan için
10.000 veya daha fazla insanla 4-5 milyon Sterlin verebileceği..." şeklinde görüşler dile ge
tirilmiştir, bkz, (Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, İstanbul, 1967, s. 242.)
20 Mine Erol, Türkiye'de Amerikan Mandası Meselesi 1919-1920, Giresun, 1977, s. 16,
21 Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar, Ankara, 1991, s. 154.; Cemiyetin
kuruluş tarihini T. Z. Tunaya 4 Ocak 1919 olarak göstermektedir, bkz. (T. Zafer Tunaya, Tür
kiye'de Siyasi Partiler, İstanbul, 1952, s. 445.). Halide Edib ise hatıratında cemiyetin 1918 yılı
Kasım ayında kurulduğunu belirtmektedir, (bkz. Halide Edİb, Türk'ün Ateşle İmtihanı, s. 22).
Vakit gazetesinin cemiyetin kuruluş ve faaliyeti ile İlgili habere (bkz. Vakit, 6 Kanun-ı evvel 1334
(1918), No: 403) dayanan Tevetoğlu'nun tespitinin doğruluğu kuvvetle muhtemeldir,
22 TUNAYA, s. 445-446.; EROL, s. 35.
23 Dahiliye nezaretine sunulan dilekçede Faaliyet Heyeti üyeleri; Ati ve İkdam gazeteleri baş
yazarı Celal Nuri (İleri), Akşam gazetesi başyazarı Necmettin Sadık (Sadak), Zaman gazetesi
başyazarı Cevat, Sabah gazetesi başyazarı Ali Kemal, Yeni Gazete başyazarı Mahmud Sadık,
Vatan gazetesi başyazarı Ahmet Emin (Yalman) ve Yeni Gün gazetesi başyazarı Yunus Nadi
(Abalıoğlu) beylerden oluşuyordu. (TEVETOĞLU, s. 156-157.)
WILSON PRENSİPLERİ
361
Dönemin önemli gazetelerinin başyazar ve sahipleri, Cemiyetin ileri
gelen üyeleri arasında yer almaktaydı. Bu durum başlangıçta Cemiyeti’n
Türk basını tarafından desteklendiği yönünde bir kanaatin oluşmasına
sebep olmuşsa da, özellikle Söz ve Serbesti gibi gazetelerin, Cemiyeti
şiddetli bir şekilde protesto etmeleri, söz konusu havanın kısa zamanda
kaybolmasına yol açmıştır.
WPC'nin beyannamesi incelendiğinde tek dayanaklarının Wilson Pren
sipleri ve A.B.D. olduğu görülmektedir. Cemiyet mensuplarının
A.B.D.'de mevcut olan kozmopolit idare ve eşitlik anlayışının Türkiye'de
de uygulanmasını istedikleri ortaya çıkmaktadır. Beyannamelerinde bu
amaçları şu iki temele dayandırılmaktadır:
a) Türkiye'nin ihtisasa dayanan bir hükümet sistemine kavuşması, sağ
lam ve emin bir şekilde gelişmesi, Türkiye'nin dünyada itibarlı bir mevki
elde edebilmesi buna bağlıdır.
b) Türkiye'de devlet hayatında millet ve din ayrımının ortadan kal
dırılması ve bütün vatandaşların güven ve mutluluğunun sağlanacağı bir
ortam yaratılması.24
Cemiyet mensuplarının ilk icraatlarından biri 5 Aralık 1918'de Wilson'a gönderdikleri muhtıra olmuştur.25 Muhtırada, Amerika'nın müt
tefikleri ile Türkiye arasında arabuluculuk yapması isteniyordu. Ame
rika'nın rehberliği ile ordusuz bir Türkiye’nin varlığı kabul ediliyor ve
Türk hükümetinin şeklen mevcudiyetine rıza gösteriliyordu. WPC men
suplarının böylesine temelsiz bir düşünce içerisinde olmalarının se
bebini, Türk milletinin kendisinin istikrarlı bir rejim kurmak suretiyle
ilerleyebileceği inancında olmadıklarına bağlamak mümkündür. Onlara
göre geçici gördükleri Amerikan mandası sona erdiğinde bünyesindeki
çeşitli unsurlarla kaynaşmış hür, müstakil, müreffeh bir Türkiye ortaya
çıkacaktır. Halide Edip, Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği 10 Ağustos
1919 tarihli mektupta da26 aynı görüş ve ideallere yer vermiş, özellikle
Amerikan mandasının gerçekleşmesi ile ekalliyetlerin Avrupa destekli
ayaklanmalarına son verilebileceği görüşünü savunmuştur.
24 EROL, s. 38. Beyannamenin tam metni için bkz. (Tunaya, s. 446-447.; TEVETOĞLU, s.
160).
25 Mine Erol (Sümer), "Wilson Prensİpleri'nin Amerika Cumhurbaşkanı Wilson'a Gönderdiği
Muhtıra". Tarih Araştırmaları Dergisi, C, III, S. 4-5, Ankara 1966, s. 237-245, Muhtırada İm
zaları olan şahıslar şunlardır: Halide Edib, Yunus Nadİ, Ahmed Emin, Celal Muhtar, Velid Ebu
Ziya, Ali Kemal, Celal Nuri, Necmeddin Sadık, Mahmud Sadık, M. Cemal ve imzası okunamayan
iki şahıs.
26 Nutuk, s, 64-66.
362
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
Basında Wilson Prensipleri Meselesi
Wilson prensipleri meselesi, mütarekeden sonra WPC'nin kurulmasına
ve böylece "Amerikan Mandası" lehinde propaganda yapılmasına zemin
hazırlayan mühim bir konu olmakla İstanbul'da önemli münakaşalara da
yol açmış, bilhassa basının gündeminde yer almıştır.
Amerikan mandası savunucularının büyük bir kısmı İstanbul'da top
lanmış aydın kesimdi. Dolayısıyla Wilson Prensipleri meselesi daha çok
İstanbul basınında taraftar bulmuş ve tartışılmıştır. Ancak İstanbul ba
sınında özellikle Alemdar, Peyam ve İstanbul gibi İngiliz mandası ta
raftarı gazeteler de mevcuttur. Amerikan mandası taraftarlarının müstakil
bir yayın organı olmamakla birlikte, başmuharrir ve gazete sahibi ya
zarlar, mensubu oldukları gazetelerinden istifade etmişlerdir.
Mütareke imzalandıktan sonra Osmanlı Devleti yetkilileri ve hatta biz
zat mütarekeyi imzalayan Osmanlı Heyeti'nin Başkanı Hüseyin Rauf Bey
de dahil olmak üzere pek çok aydın tarafından, mütarekenin akdini mü
teakip meydana gelen haksız işgal ve müdahaleler karşısında serzenişte
bulunurken, hak aranırken, haksızlıklar dile getirilirken Wilson Pren
siplerime ve bu prensiplerin Osmanlı Devleti'nin Türklerle meskun kı
sımlarının Türkler'in elinde kalmasını gerektiren maddelerine atıfta bu
lunulması da son derece tabii bir hal olarak değerlendirilebilir. Wilson
Prensiplerimin 27 doğrudan doğruya Türkiye’yi ilgilendiren 12. maddesi
ise şöyledir;
"Osmanlı İmparatorluğumda Türkler’e emin bir egemenlik hakkı ta
nımak gereklidir. Bununla beraber, Türkler'in hakimiyeti altında bulunan
diğer milliyetler mensuplarına da serbest bir gelişme imkanı verilmelidir.
Çanakkale Boğazı milletlerarası güvence altında bütün milletlerin ge
milerine ve ticaret ulaşımına açık bulundurulmalıdır".28
Bu maddeyi ilk defa tahlile tabii tutanlardan biri de Prens Sa
bahattin’dir. Prens Sabahattin ve arkadaşları Cenevre'de bir ar ay a gelerek
bir beyanname yayınlamışlar ve 12. madde hakkında özetle şu yorumu
yapmışlardır:
"Bu prensip, İngiliz kıtalarının işgal ettikleri Türk topraklarını terk et
meleri ve burada oturan insanların kendi mukadderatlarını kendilerinin
27 14 maddeden meydana gelen Wilson Prensipleri'nin tam metni için bkz. (Herbert Hoover,
The Ordeal of Woodrow Wilson, New York, 1952.; Laurance Evans, United States Policy and The
Partition of Turkey (1914-1924), Baltimore, 1965.; Encycİopedia Britanİca, IX.; Fahir Armaoğlu,
2O.yy. Siyasi Tarihi (1914-1990), C. I, Ankara 1992.; Mine Erol, Türkiye'de Amerikan Mandası,
Giresun, 1972.)
28 Harry N. Howard, Turkey the Straits and U. S. Policy, London, 1974, s, 46.
WILSON PRENSİPLERİ
363
tayin etmeleri şartı ile devamlı bir anlaşmanın temelini teşkil etmektedir.
Osmanlı siyasi birliğini muhafaza etmeleri şartı ile, azınlıklar ileride ku
racakları muhtariyetin şeklini seçebilirler".
Beyannamenin tümü incelendiğinde hakim olan ana fikrin şu olduğu
dikkati çekmektedir. Gayri Türk unsurların muhtariyeti kabul edilmelde
birlikte, söz konusu muhtariyetin Osmanlı siyasi birliği dahilinde yani bir
çeşit "Osmanlı Federalizmi" şeklinde olması istenmektedir.29
Abdullah Cevdet, Wilson Prensipleri'ne daha farklı bir bakış açısıyla
yaklaşmaktadır. Abdullah Cevdet'in Wilson Prensiplerini kabullenişi ve
bu kabulle birlikte yaptığı yorum, O’nu müstakil bir "Kürdistan'ın" ku
rulmasına götürmektedir.30
Millî Mücadele dönemi basınının önemli simalarından Ahmet Emin de
makalelerinde Wilson Prensipleri'ni yorumlamış ve ulaştığı sonuç
"Manda" fikri olmuştur. Amerikan mandasını isteyen Vakit gazetesi baş
yazarı Ahmet Emin (Yalman) Amerikan mandasını isteyen WPC henüz
kurulmamışken başladığı seri makaleleriyle bu konunun alt yapısını
oluşturduğu ve Cemiyet kurulduktan sonra da bu yoldaki propagandasını
ısrarla sürdürdüğü görülmektedir ki, merkezi İstanbul'daki Zaman mat
baası olmak üzere teşkil olunan Cemiyet'e zemin hazırlayan yazılarından
dolayı sadece milliyetçi çevrelerin değil, Fransız ve İngiliz dostu ga
zetecilerin de şiddetli tenkit ve saldırılarına maruz kalması oldukça ma
nidardır.
Basında Amerikan himayesini en fazla savunan Ahmet Emin daha
WPC kurulmadan önce yazdığı makalelerinde Türk Milleti'nin Ame
rika'yı tercih edişinde gerekli gördüğü sebepleri özetle şu şekilde sı
ralamaktadır31;
" - Amerika’nın iktisadi menfaatler elde etmek gayesinde olmaması,
- Amerika'nın Türkiye'ye uzaklığı ve tarafsızlığı,
- Türkiye'de yaşayan bütün unsurlar üzerinde güven uyandırması,
- Maddi ve manevi güce sahip Amerika'nın koyduğu prensipler ile
bütün dünyanın takdirini kazanması,
- Amerika'nın himayesi ile Türkiye aleyhine olabilecek haksız kış
kırtmaların sona ereceği inancı"
29 EROL, Türkiye'de Amerikan... s, 32. Beyannamenin İngilizce metni için bkz. (Aynı eser, s.
117).
30 Şükrü Hanioğlu, Dr. Abdullah Cevdet, İstanbul, 19 , s, 315-321.; Abdulah Cevdet'in bu
konuyla ilgili makaleleri için bkz. ("Wilson'un Büyük Sözleri", Serbesti, Kanun~ı sani 1919.; "İn
saniyet Fikrinin GAlebesi", İnkıkıb-ı Beşer, 18 Teşrin-i sani 1335,; "Milletler ve İnsanlık", Jin,
21 Recep 1338).
31 Ahmed Emin, "İstikbal Düşünceleri 1", Vakit, 30 Teşrin-İ sani 1334 (1918), No: 397.
364
MEHMET Ş AHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
Ahmet Emin'e göre mesele yalnızca ülkenin kalkınması için Amerikan
yardımının teminidir. Tek hal çaresi olarak gördüğü Amerikan himayesi
sağlandığı takdirde istiklal hakkının elde edileceği, Türkiye'nin geleceği
için kuvvetli ve yararlı bir yardımın sağlanmış olacağı inancındadır.32
Ahmet Emin WPC'nin kuruluşundan sonra neşrettiği makalesinde ise,
Amerikan yardımının Türk istiklalinin kaybı manasına gelmemesi ge
rektiğini ısrarla savunmuştur. MWPC'ni oluşturan kimseler bir yabancı
devletin himayesini istemek şöyle dursun, tersine her türlü himaye tek
liflerinin önünü almayı, istiklalimizi ve gelişme serbestliğimizi sağ
lamayı amaç edinmişlerdir.... Fakat bu yurdu asrın ihtiyaçlarına uygun...
bir hale koymak için... her vilayetimiz için lüzumlu uzmanlardan kurulu
bir ıslah heyeti davet edilmesine taraftar bulunmaktadır*'.33
Ahmet Emin'in makalelerinde, Avrupa kamuoyunda Türkiye aleyhine
mevcut olan bazı olumsuzlukları da gözardı etmediği görülmektedir. Bir
makalesinde, İngiltere ve Fransa'nın galip devletler olarak umut ettikleri
ganimeti elde etmek hususunda gösterdikleri çabaları dile getirerek bu
devletlerin Wilson Prensipleri'ni kendi menfaatleri doğrultusunda tatbike
çalıştıklarını belirtmektedir. Ancak, Avrupa'nın bu tür çifte standartlarına
karşı çareyi yine Wilson Prensipleri'ne samimiyetle sarılmakta bulur34.
Avrupa’da Türkiye lehine oluşacak kamuoyunun ancak "ittihad" ile
mümkün olacağına inanan Ahmet Emin, ittihatçı muhalif kavgasını eleş
tirdiği bir makalesinde "... ecnebilere bizim lehimizde fikirler verecek
şey, nifakımız değil ittihadımızdır. Nitekim Wilson Prensipleri Cemiyeti'nde muhtelif kanaatlerde gazetelerin birleşebilmeleri, ecnebiler
arasında itimat tevlid edecek yolda bir tesir hasıl etmiştir"35 demektedir.
Ertesi günkü makalesine de aynı başlığı atmak suretiyle bu defa "Meclisi Mebusan" ve "Ahmet İzzet Paşa Hükümeti" hakkında Vakitin takip et
tiği tarz-ı harekete değinmektedir36.
Dönemin önemli aydınlarının Wilson Prensipleri'nin uygulanması ile
meydana gelebilecek bir barış ortamına başlangıçta olumlu baktıklarını
görüyoruz. Cenap Şahabettin Hadisat'ta neşrettiği makalesinde bek
lentilerini ortaya koyarak, Wilson ilkelerini tatbik edilebilme imkanını
tartışmakta ve programın temel ilkeleri kuvveden fiile çıkarken ne de
receye kadar uygulanabilir olduğunu sormaktadır. Cenap Şahabettin ne
ticeden ümitli olduğunu ise şu cümleleri ile ifade etmektedir;
32 Ahmed Emin, "İstikbal Düşünceleri II", Vakit, 1 Kanun-ı evvel 1334 (1918), No: 398.
33 Ahmed Emin, "Bir İzah", Vakit, 7 Kanun-ı evvel 1334 (1918), No: 404.
34 Ahmed Emin, "Çıkmaz Yollarda", Vakit, 8 Kanun-ı evvel 1334 (1918), No: 405.
35 Ahmed Emin, "Âli Kemal Bey ve İttihadçılar I", Vakit, 15 Kanun-ı evvel 1334 (1918), No:
412.
36 Ahmed Emin, "Ali Kemal Bey ve İttihadçılar II", Vakit, 16 Kanun-ı evvel 1334 (1918),
No: 413.
WILSON PRENSİPLERİ
365
"Ümitvar olalım ki Reis Wilson hissiyat-ı insaniyeden kalbini ayır
mayacağı gibi medeni Avrupa da muvazene-i mileli temin için müreffeh
ve kavi bir Türkiye'nin de ne kadar lazım olduğunu unutmayacaktır".37
Yine aynı gazetede makalesine rastladığımız Süleyman Nazifin Wilson Prensipleri konusunda fikir ve düşünceleri Cenap Şahabettin'den
farklı değildir. "Mütareke İmzalanırken" başlıklı yazısında Wilson'a
şöyle seslenmektedir;
"... Tarih bu derecelerde fedakarlık göstermiş bir kavmi pek nadir kayd
ve irae eder. Biz yalnız sulh masasına ve yalnız mahkeme-i beynelmilele
değil, tarih ve Allah huzurunda da tarihimizin bu sahifesini şehidlerimize
kefen ederek çıkacağız. Ey Amerika Reis-i Cumhuru!... Böyle bir mil
letin yaşamağa hakkı vardır".38
Ruşen Eşrefin Wilson Prensipleri meselesine yaklaşımında da sanki
geleceği görürcesine bir "tereddüt" hakimdir. Endişesini şu sözleriyle
ifade etmektedir;
"Eğer bu nazariye, beşeriyet sürüsünün son cılız kuzularını yutmaya
yeltenen sinsi ve ihtiyar bir kurt masalı değilse çok âlâ... O vakit herkes
ihtirasını bir tarafa gömüp bu yeni mefkurenin muzaffer olmasına ça
lışmalı".3940
Yeni Gün gazetesi muharrirlerinden Yunus Nadi de Amerikan man
dasını savunan aydınlar içinde yer almıştır. WPC'ni savunan yazılarının
40 yanı sıra Başkan Wilson’a kendi imzası ile yazdığı mektup Amiral
Bristol vasıtasıyla A.B.D. Dışişleri Bakanlığı’na ulaşmıştır.41 Sivas
Kongresi sırasında, manda meselesi görüşülerek bu hususta bazı esas
ların kabul edilerek bir muhtıra hazırlanması için Önemli çabalar sarfeden
İsmail Hami de "Memleket"te neşrettiği yazılarıyla 42 manda fikrinin ge
lişmesini destekleyen isimlerden birisidir.
Bunların yanı sıra Sabah gazetesinde yazan Ali Kemal İngiliz taraftarı
olmakla birlikte, WPC’nin kurucuları arasında yer alarak Amerikan man
dası düşüncesini de desteklemiştir. Yine İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin
10.
37 Cenap Şahabettin, "Sulh-ı Münferid", Hadisat, 23 Teşrin-i Evvel 1334 (1918), No: 4.
38 Süleyman Nazif, "Mütareke İmzalanırken", Hadisat, 29 Teşrin-İ Evvel 1334 (1918), No;
39 Ruşen Eşref, "İstanbul İçin", Vakit, 20 Kanun-ı evvel 1334 (1918), No: 414.
40 Yunus Nadi, "Medeni Müzaheret", Yeni Gün, 31 Teşrin-i Evvel 1335, No: 224.; ayrıca
Yeni Gün, 8 Aralık 1918, No: 95.
1 41 Orhan Duru, Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye'nin Kurtuluş Yılları, İstanbul 1978, s. 89
vd.
42 İsmail Hami, "Amerika Reİs-İ Cumhuru Mr. Wilson Cenaplarına", Memleket, 18 Mayıs
1335.; İsmail Hami, "Türk'ün Nazarında Manda", Memleket, 3 Temmuz 1335.
366
MEHMET ŞAHtNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
yayın organı kabul edilen "İstanbul" ve "Alemdar" gazeteleri Amerikan
mandası taraftarlarına kısmî destek sağlamıştır.
Amerikan mandasını, bir "müzaheret" olarak gören ve bunun "ehven-i
şer" olarak kabul edilebileceği görüşünü savunan sivil ve askerî şah
siyetler arasında şu isimleri saymak mümkündür; Kara Vasıf, Ahmet
Rıza, İzzet, Cevad Paşa, Çürüksulu Mehmed Paşa, Reşat Hikmet, Cami,
Sadi ve Esad Paşa.43
Amerikan mandası fikrini ortaya atan ve ısrarla savunan isimlerin ba
şında ise Halide Edip, Ahmed Emin, Rauf Ahmed gelir. Bu şahıslardan
Ahmed Emin44 Vakitte neşrettiği makaleleriyle Amerikan yardımını sü
rekli işleyerek kamuoyu oluşturmuş; Halide Edip ise aydınlar arasındaki
nüfuzunu daima Amerikan mandası istikametinde kullanmıştır. Halide
Edip aynı zamanda Sivas Kongresi sırasında sarfettiği çabalarla, Millî
Mücadele kadroları üzerinde etkili olmaya ve hatta Mustafa Kemal
Paşa'yı dahi Amerikan mandası fikri lehinde ikna etmeye çalışmıştır.
Rauf Ahmed ise "İstiklal"de neşrettiği makalelerinde Amerikan mandası
fikrinin ateşli bir taraftarı olduğunu göstermiştir.
Mütareke döneminde İstanbul ve Ortadoğu'ya gelen bütün Amerikan
heyetlerinin Halide Edip, Ahmet Emin ve Rauf Ahmed üçlüsü ile temasa
geçtiği dikkati çekmektedir. Halide Edip ve arkadaşlarının yoğun fa
aliyetlerine rağmen idealleri uğruna kurmuş oldukları WPC'nin ömrü
uzun olmamıştır. Kurulduktan iki ay sonra "Amerikan sempatisinin Ermeniler'in tarafında bulunduğu ortaya çıkınca"45 cemiyet faaliyetlerine
son vermiştir.
Sansür ya da bir dizgi hatası sonucu olsa gerek, başlığını gö
remediğimiz "Türkiye'nin en canlı, en ateşli ve çok kıymetli evladlarının
yaşadığı bir kıt'a vardır" cümlesiyle başlayarak Trakya'yı işlediği bir
makalesinde Halide Edip, "Açık ve samimi bir şekilde davamızı tevhid
ve bu davaya zahir olması için müştereken Amerika Efkar-ı Umumiyesine süratle müracaat etmeli..." demekte ve Batı Trakya'nın geleceği
için de Amerika'dan medet beklemektedir.46
Mütareke dönemi basınında WPC ve Amerikan mandası meselesine
43 EROL, Türkiye'de Manda..., s. 70.
44 Ahmed Emin, Cumhuriyet yıllarında kaleme aldığı hatıratında, Amerikan mandası taraftarı
olmadığını, amacının sadece "...ecnebi murakabe ve himayesi manasını taşımamak üzere, ecnebi
mütehassıslarını esaslı ıslahat davamızda işbirliğine çağırmak ve bunları bizim hakkımızda hiç
bir fena emel ve İhtirası olmadığını daima belirtmiş olan Amerika'dan seçmek" şeklinde ifade et
miştir, bkz. (Ahmed Emin Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, C. I, İstanbul
1970, s. 323 vd.)
45 Tevfik Bıyıklı oğlu, Atatürk Anadolu'da I, Ankara, 1959, s. 24.
46 Vakit, 5 Ağustos 1335 (1919), No: 636.
WILSON PRENSİPLERİ
367
karşı çıkan yazılara da rastlamaktayız. Söz gazetesinde çıkan yazılarda
WPC'nin bütün matbuat adına hareket ederek kendi görüş ve dü
şüncelerini Türk basınının görüşü gibi gösterilmesi tenkit edilmiştir.47
Mevlanzade Rıfat, Ahmet Emin'i hedef alarak, o ve onun gibi düşünenleri
Türk ve Osmanlı olmamakla suçlayan sert bir yazıyla protesto etmiştir.48
"Biz yalnız muavenet ve müzaheret isteriz, yoksa ne İngilizler ne Ame
rikalıların ne de hiçbir devletin himayesini talep edecek kimse yoktur" 49
diyen Yusuf Razi de Amerikan, mandası aleyhdarları arasındadır. Vakit ve
Tanin gazetelerinde yazan Ahmed Selahattin Bey Amerikan mandası fik
rini "zillet" olarak mütalaa etmiş, "itiraf-ı aczden faide beklemek abes
tir"50 diyerek şiddetle Amerikan mandasına karşı çıkmıştır. Manda is
teklerinin bağımsızlıkla bağdaşmadığını, makul olamadığını belirttiği
bir diğer makalesini bitirirken Ahmed Selahattin Bey sormaktadır." Ame
rika hükümeti tarafımızdan böyle bir teklif vaki olursa yekpare bir ve
kalet kabul edecek midir?,.. Amerika bu mandayı kabul ettiği takdirde
Asya-yı Osmani'nin elyevm işgal altında bulunan memleketlerini iş
gallerden kurtarıp Türklüğün vahdet-i milliye ve coğrafyasını temin ede
bilecek midir? O da evvelkilerine inzimamen icrayı faaliyete mi baş
layacak yani yine iş olacağına mı varacaktır? Daha açıkçası, mesele, beş
parça mı yoksa yedi parça mı olmak meselesinden ibaret midir? O halde
Amerika'ya arz-ı hal vermekte mana nedir? Ve biz cemiyet-i milel mu
kavelesinin bahsettiğimiz vekalet ahkamına mugayyir olmayan ve bilakis
o madde ile teeyyüd etmiş görünen Wilson’un mahud onikinci maddesine
temessük ederek Türk milletinin hudut-ı mülkiyesi dairesinde istiklalinin
talebde sebat eylesek memlekete fenalık mı etmiş, yoksa ziya-ı istiklal
için mühim bir fırsat mı gaib eylemiş oluruz?..."51
İstanbul basınında manda aleyhine açıkça karşı çıkan gazete
"Tarik"dir. Tarik'in bir çok sayılarında manda aleyhdarı yazılara rastlanmaktadır. Muslihiddin Adil Bey bir makalesinde52 istiklal fikrinin tar
tı şılamayac ağını dile getirmiştir. İstiklal fikrini ısrarla savunan isim
lerden bir diğeri de Celal Nuri’dir.53
47 "Wilson Prensipleri Cemiyeti ve Matbuat", Söz, 7 Kanun-1 evvel 1334 (1918), No: 25.;
"Garip Bir Teklif', Söz, 8 Kanun-ı evvel 1334 (1918), No: 26.
48 Serbesti, 9-10 Kanun-ı evvel 1334 (1918), No: 169-170.
49 Yusuf Razi, "Himaye Değil İstiklal", Vakit, 25 Mayıs 1919, No: 566.
50 Ahmed Selahaddin, "Himaye ve Vekalet Cereyanları", Vakit, 31 Mayıs 1335 (1919), No:
572.
51 Ahmed Selahaddin, "Mandaların Mahiyet-i Hukukİyesi", Vakit, 2 Haziran 1335 (1919),
No: 574.
52 Muslihiddin Adil, "İstiklal Münakaşa Olunamaz", Tarik, 5 Ağustos 1335 (1919), No: 16.
53 Celal Nuri (İleri), Wilson'a gönderilen muhtırada İmzası olmasına rağmen bu yazılarında
Amerikan mandası taraftarı olmadığını İfade etmiştir, Celal Nuri'nin yazıları için bkz. (İleri, 24
Ağustos 1335 ve 13 Eylül 1335).
368
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
"Mustafa Kemal ile arkadaşlarının gazetesi olan Mimberde WPC'nin
karşısına eleştirici bir tutumla karşı çıkmıştır, İlginçtir ki bu yönde ya
zılan iki yazıdan biri, daha sonra Sivas'da hararetle A.B.D. mandasını sa
vunacak olan İsmail Hami'nin kaleminden çıkmıştı. O, cemiyeti "Te
melsiz bir bina" olarak niteliyor ve programın barıştan sonrası için söz
konusu olabileceğini belirtiyordu. İkinci yazı, imzasız bir başyazı olup
"Avrupa rekabeti karşısında Amerika'ya iltica doğru mudur?" başlığını
taşıyordu. Buna göre A.B.D.’nin Uzakdoğu'da büyük iktisadi çıkarları
vardı. A.B.D. savaşın bütün nimetlerini tekeline alamayacağına göre,
oradaki büyük çıkarlarını bırakıp "Türkiye’nin kendisine temin edeceği
menafi" ile yetinemezdi. Sonra iktisadi çıkarlardan ya da "Mülkümüzden"
bir yana yapılacak herhangi bir fedakarlığa karşılık, öte yandan taviz is
temekte "bir dakika gecikmezdi". Siyasal denge sayesinde yaşayacak hü
kümetler "böyle karışık zamanlarda" hiçbir yana eğilim gösteremezdi.
Ülkenin üretim güçlerini işletmek ve yönetimini düzeltmek için ileri ül
kelerden ayrı ayrı yararlanılmalıydı. Görülüyor ki Mimber'in tepkisi çok
sert olmamakla birlikte açıkça olumsuzdur.54
Anadolu gazeteleri tetkik edildiğinde ekseriyetinin manda meselesine
hoş bakmadığı görülmektedir. Albayrak, îrade-i Milliye ve İzmir'e Doğru
gibi gazeteler milletin sesine tercüman olmuş ve güçleri nisbetinde dün
yaya duyurmaya çalışmışlardır.
İzmir'in işgali söylentileri üzerine yapılan Redd-i İlhak mitingine halkı
çağırmak maksadıyla hazırlanan ve Mustafa Necati'nin kaleminden çıkan
meşhur bildiriyi Taçalan 5S aynen nakletmektedir:
"Ey Bedbaht Türk!
Wilson prensipleri ünvan-ı insaniyet karanesi altında senin hakkın
gasp ve namusun hetkediliyor. Buralarda Rum'un çok olduğu ve Türkler'in Yunan'a iltihakını memnuniyetle kabul edeceği söylendi ve bunun
neticesi olarak memleket Yunan'a verildi.
Şimdi sana soruyoruz.
Rum senden daha mı çoktur? Yunan hakimiyetini kabule taraftar
mısın?
Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin maşatlıktadır. Oraya yüzbinlerle toplan. Ve kahır ekseriyetini orada bütün dünyaya göster. îlan ve
ispat et. Burada zengin, fakir, alim, cahil yok. Fakat Yunan hakimiyetini
54 Sina Akşın, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul, 1983, s, 123.
55 Nurdoğan Taçalan, Ege'de Kurtuluş Savaşı Başlarken, 1971, s. 232,
WILSON PRENSİPLERİ
369
istemeyen kitle-i kahire vardır.
Bu sana düşen en büyük vazifedir. Geri kalma. Hüsran ve nekbete
faide vermez. Binlerle, yüzbinlerle maşatlığa koş. Ve heyet-i milliye’nin
emrine itaat et!...
İlhakı Red Heyet-i Milliyesi"
Görülüyor ki burada da Wilson prensipleri derhal gündeme ge
tirilmiştir.
A.B.D. Başkanı Wilson'un dünyada etkili olabilecek bir politikayı ter
cih etmesine gerek Avrupa'da gerekse Ortadoğu'da yeni sorumluluklar
almak yolundaki propaganda gezilerine rağmen, Amerika Senatosu 19
Kasım 1919'da yaptığı oylamada Monroe Doktrini ile yalnızlık po
litikasına dönüşmüş ve kendi kıtası dışındaki meselelere karışmayı red
detmiştir.
Fakat Amerika Senatosu'nun, Avrupa diplomasisinin kapılarını Baş
kan Wilson’a kapaması ne meşhur prensiplerine ne de kendisinin Türk ka
muoyunun ilgisinden mahrum etmiş değildir. Mesela 17 Ocak 1920 ta
rihinde Anadolu kadınları Müdafaa-ı Vatan Cemiyeti'nin başkanın eşine
çektiği telgrafta56 devletimizin itilaf hükümeti ile akdettiği mütareke şart
larının esaslarını Wilson prensiplerinin teşkil ettiği belirtilerek; söz na
mustur, söz verenin namusuna mevkiinin nüfuzuna itimad ederek mu
kadderatını Wilson prensiplerine terketmiş olan koca bir milletiz
denmekte, ilkelerin hükmünü bilfiil icra ettirmeyi Wilson'un üstlenmesi
gerektiği bildirilmektedir.
İzmir'e Doğru'da da Wilson prensiplerinden yerine ve zamanına göre
bahsedilmesi yukarıda verdiğimiz malumat çerçevesinde gayet tabiidir.
"Hak ve Hakikate Karşı" başlıklı imzasız makalesinde57 İzmir'e
Doğru "...insanların fazilete doğru koştuğu Amerika milletinin beşeriyete
milli haklarını ita etmeyi deruhde eylediği bir an-ı tarihîde zulüm ve vah
şetin payidar olamayacağı aşikar bir hakikat olduğuna da kani bu
lunduğumuzdan hukuk-ı milliyemizi müdafaada sabitiz..." demektedir.
İzmir için yapılan mitingde58 ise Vehbi Bey kürsüde şunları söy
lemektedir : "...silahımızı bırakmadan evvel galip devletler tarafından
birtakım maddeler va'dedilmişti. Bunlar Wilson Prensipleri idi. Biz de
kabul etmiştik. Wilson Prensipleri'nin onikinci maddesinde Anadolu'da
Türk ekseriyetiyle meskûn yerlerin bize tabi olacağı va'dediliyor. Biz ga56 Bekir Sıtkı Baykal, Milli Mücadelede Anadolu Kadınları Müdafa-i Vatan Cemiyeti, An
kara, 1986, s. 32-33.
57 İzmir'e Doğru, 27 Teşrin-i Sarıi 1335, No: 4.
58 İzmir'e Doğru, 30 Teşrin-i Sani 1335, No: 5.
-n.
370
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
tiplerin daima ağzından düşmeyen bu prensiplerin infaz edileceğine kani
olduk..."
Medeniyet Namına Cinayetler5960
başlıklı makalesinde "Milyonlarca in
sanın helakim, milyonlarca ailenin tahammülsüz felaketlerini intaç eden
son badireyi artık bir devr-i hak ve adlin takip edeceği kanaati her mü
teessir kalpte yerleşmişti. Heyhat ki birçok arızi ve muğfil menfaatler,
birçok parlak siyasi sözler ve nihayet bazı şeytani zekalar bütün adaletkar
esasları, haklı vaadleri ihmal etmeye kafi geliyor. Wilson Prensipleri or
taya atıldığı zaman milli mevcudiyetlerin takdiri kesafet-i nüfusu, hukukı tarihiye ve malikiyet-i servet ve arazi gibi uknumlara müsteniden temin
edileceği ilan edilmişti. Ve zaten bundan başka da çare-i hal yoktu. Mil
liyet asrında her türlü inkişaflar en kavi emelleri ihdas ederken kılınç şa
kırtıları, top sesleri altında bir milletin sada-yı hakkını ıskat etmek im
kanı kalmaz..." diyerek Hüseyin Vasıfın Wilson Prensipleri'ne temas
etmeyi ihmal etmediğini görmekteyiz.
Mustafa Necati ise şöyle demektedir:6”
"... Galip devletler ganaimi henüz bölüşemediler. Paylaşamadıkları bir
ganaim için aralarında dedikodular çoğaldı ve Amerika askerini, gemisini
kendi diyarına taşıdı. Yeni dünya, eski dünyayı kendi haline bırakmak
sevdasından bir türlü vazgeçmedi. Amerika haysiyet ve şerefine yemin
ederek tatbiki kat'iyyen deruhde olunan prensipler karşısında silahını terketmeye razı olan Türk Milleti de barbar istilalar altında ezilmeye, par
çalanmağa başladı. Artık zulmeti yırtacak bir nur gözükmüyor. Yine es
kisi gibi milletler kindar nazarlarla yekdiğerinin harekatını takip ediyor.
Gizli kararlar, fiskoslar her taraftan işitiliyor. Yeni yeni nazariye meydana
atılarak hükümetlerin şekl-i hazırı tebdil edilmek isteniyor..."
"Harb-ı Umumi'den Sonra" başlıklı makalesinde gene bu konuya
temas eden Mustafa Necati" Wilson'un nazariyat-ı siyasiye ve esasiyesi
birtakım ahkam-ı insaniyeyi muhtevi bulunduğu içindir ki: Suya düştü.
Cemiyet-i Akvam'ın projeleri tatbik edilmemeğe mahkum kaldı. İnsanî
emellerle başlanılan sulh müzakereleri neticede felaket ve keşmekeş ih
tiras ve ölüm doğurmaya başladı.
En mütemeddin memleketlerin namuskar diplomat ve askerleri ver
dikleri sözü, imzaladıkları mütarekeyi unutarak alabildiklerine silahsız,
kuvvetsiz bıraktıkları milletlere hücuma başladılar..." diyerek vaziyeti
tespit etmektedir.
59 Hüseyin Vasıf, "Medeniyet Namına Cinayetler", İzmir'e Doğru, 7 Kanun-ı Evvel 1335,
No: 7.
60 Mustafa Necati, "Sulh-ı Alem Yine Tehlikede mi?", İzmir’e Doğru, 11 Kanun-ı Evvel
1335, No: 8.
WILSON PRENSİPLERİ
371
"Milletlerin I I akk-ı Hayatı Karşısında Avrupa" başlıklı makalesinde 61
Mustafa Necati gene Wilson Prensipleri'ne temas etmektedir.
"Wilson'un vaziyet-i cihanı tayin eden esasat ve nazariyatına muhalif
her karar milletlerin hakk-ı hayatlarına bir darbe-i muhlik olacağı cihetle
sükun-ı cihanın takarrür ihtimali bir müddet için daha uzayacak ve dö
külen kanların had ve hesabı olmayacaktır. Bu aşikar hakikati görmeyen
göz tasavvur edilemezken hâlâ milletlerin esaretleri için programlara
ihzar ve gizli gizli kararlar itasında devam edilmesi sükun-ı cihan namına
şayan-ı teessürdür..."
İzmir'in Türklüğünü haykıran bir makalesinde62 Hüseyin Vasıf "... Wilson Prensipleri’nin alem-i insaniyete va'dettiği saadet ve sulh-ı müs
takbelin nimetlerine mazhar olabilmek ümidiyle terk-i silah eden Türkler
mütarekeden sonra Düvel-i îtilafiye'nin menafii ve asayiş-i cihanın ihlal
etmemek için ahkam-ı mütarekeye fevkalade riayet etmelerini bir esas
olarak kabul etmişlerdi...
Ne muazzam Amerika milleti namına ilan edilen Wilson Prensipleri'nin tesliyetkar vaadleri, ... Türk milletini zalim pençelerden kur
tarmıyor" demektedir.
Bu arada yayın hayatının başında olan Hakimiyet-i Milliye "Hü
kümetin Muhtırası" başlıklı yazısında Türk Milletini kastederek "... O
mevcudiyetini sonuna kadar müdafaa edebilecek halde ve kılıcı elinde
iken yalnız Wilson Prensipleri'nin Avrupa devletlerince kabul edilmiş ol
masından mütevellid bir taahhüd karşısında sulha talib olmuş ve mürekename ile de bu vaziyetini galip devletlere tasdik ettirmiştir..."63 de
mektedir.
İzmir'e Doğru'daki makalelerde zaman zaman gizli kapaklı uyuş
malardan bahsedilmesi de aslında Wilson Prensipleri ile ilgili dü
şünülmelidir. Nitekim bir türlü neticelenmeyen barış gayelerinden, Lond
ra ve Wersay’da devam eden müzakerelerin akamete mahkumiyetinden
bahsedilen bir makalede 64 gene gizli diplomasiye temas edilmekte ve "...
son gelen ecnebi matbuatı mateessüf birtakım gizli taahhütler ile dev
letlerin yekdiğeri aleyhine umumi bir mücadele hazırladıklarım gös
termektedir..." denilmektedir. Daha önceleri de mesela "Eğer gizli si
yasetler el altından fırıldak çevirerek Türk Öldürülmek isteniyorsa...65"
61 Mustafa Necati, "Milletlerin Hakk-ı Hayatı Karşısında Avrupa", İzmir'e Doğru, 3 Kanunı Sani 1336, No: 15.
62 Hüseyin Vasıf, "İzmir Türktür", İzmir'e Doğru, 7 Kanun-ı Sani 1336, No: 16.
63 Hakimiyet-i Milliye, 14 Kanun-ı Sani 1336, No: 2.
64 Mustafa Necati, "Neticelenmeyen Sulh", İzmir’e Doğru, 12 Mart 1336, No: 41.
65 Mustafa Necati, "Sevgili Ülke", İzmir'e Doğru, 13 Kanun-ı Evvel 1335, No: 9.
372
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
benzeri cümlelerde gizli diplomasiye duyulan tepkiyi hissetmek müm
kündür.
Demek ki Avrupa'da gizli diplomasi devam etmektedir. Oysa, 8 Ocak
1918 tarihinde, Amerikan Başbakanı Woodrow Wilson tarafından açık
lanan prensiplerden biri de açık yürütülen görüşmeler sonucunda va
rılacak açık sözleşmeleri ve diplomasinin bundan böyle daima ka
muoyunun gözleri önünde yürütülmesini gerektiyordu. Fakat "Açık
Diplomasi" ilkesinin baş savunucusu Wilson'un kendisi bile bu ilkeyi sey
rek olarak uygulamıştır. Örneğin Wersay görüşmelerini büyük bir gizlilik
içinde yürüten Wilson, Amerikan halkını bir oldu bitti ile karşı karşıya
bırakmıştır. Uygulamada Wilson tarafından "Açık Diplomasi" ilkesinin
genellikle "gizli görüşmeler - açık sözleşmeler" biçiminde yorumlandığı
görülmüştür.66
İstanbul'un işgalini müteakip çıkan ilk sayısında İzmir'e Doğru yine
yakınmaktadır.67
"Türk milleti pek tahammülfersa bir harbin neticesinde Düvel-i itilafiye tarafından mükerreren ilan edilen desatir-i insaniye ve milliye ve
Amerika reis-i cumhuru tarafından Amerika millet-i muazzaması namına
tesbit edilen prensiplere itimad ederek terk-i silah eyledi."
Bir sonraki sayıda68 yine Wilson'un kulakları çınlatılmaktadır.
"Wilson'un ilan ettiği ve cihanın tasdik ettiği beşeri esaslar hilafında
milli varlığımız ezilmek isteniyor.... Türk saltanatının merkezine bomba
yağdırılıyor... Amerikan milleti namına birtakım ilkeler vaz'ederek Türklerin silahlarını elinden toplayan Wilson bugünkü vaziyet önünde sö
zünün eri olamaz..."
İstanbul'un haksız işgali Wilson'u bir türlü gündemden dü
şürmemektedir. Nitekim Mustafa Necati69 gene bir başmakalesinde "...
artık cihan kani oldu ki dünyada yalnız kuvvet hakimdir. Müslüman ve
Türkler Amerika millet-i muazzaması namına mümessil-i muhteremi ta
rafından ilan edilen desatire itimad ederek teslim-i silah etmişlerdi.
Madem ki o Amerikan milleti de bu fecayi karşısında sükuneti muhafaza
ediyor, şu halde Türk için yegane çare bütün mevcudiyet ve kudretiyle
Alem-i İslam'dan istimdad etmektir... " denmektedir.
66 Hüner Tuncer, Eski ve Yeni Diplomasi, Ankara, 1991, s. 61-63.
67 Hüseyin Vasıf, "Sevgili İstanbul", İzmir’e Doğru, 19 Mart 1336, No: 44.
68 Mustafa Necati, "Anadolunun Sesi", İzmir'e Doğru, 21 Mart J 336, No; 45,
69 Mustafa Necati, "Sevgili Payitahtımızın İşgali Karşısında", İzmir'e Doğru, 24 Mart 1336,
No: 46.
WILSON PRENSİPLERİ
373
Daha önce de belirttiğimiz üzere Wilson Prensipleri, Millî Mücadele
esnasında her taşın altından çıkmaktadır :
Trabzon Muhafaza-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti nizamnamesinin ikinci
maddesinde, milli haklar Wilson Prensipleri’ne müsteniden sulh kon
feransında müdafaa edilecek ve Türk milletinin kadim hakları mu
kadderatındaki hak ve salâhiyete dayanılarak ihlal ettirilmeyecektir, de
nilmektedir.70
Atatürk arşivinde yer alan bir belgede -ki dosyanın tetkınden bu ya
zının Erzurum heyeti tarafından gönderildiği kanaatine varıldığı be
lirtilmektedir- İzmir'in işgalinden şöyle bahsedilmektedir :
"Müttehideyi Amerika efkar ve hissiyatı adilane ve insaniyetkaranesinin timsali telakki eylediğimiz Wilson Prensipleri’ne bütün
mevcudiyetimizle rabt-ı kalp eylemiş ve tarihi beşeriyetin ihtiras, tagallüp sahifeleri kapanarak yeni ve insani bir faslın açılacağına kanaat
etmiş iken Anadolu’nun nefes borusu ve medeni aleme açık bir penceresi
demek olan Aydın vilayetimizin düvel-i itilafiye müsaadesiyle Yunanlılar
tarafından işgal edildiği haberini veren ajansları hayretle okuduk.
Cihanca kabul edilen ve ona istinaden terk-i silah edilmiş olan Wilson
Prensiplerinin serap mahiyetini iktisap eylemesi demek olan bu haber vi
layetimiz halkını derin bir teessür ve telehhüfe gark eylemiştir...71".
Yine Erzurum'da yayınlanan Albayrak gazetesi de Wilson Prensipleri'nden beklentilerini dile getirerek Ermeniler lehine olan Amerikan
politikasını değiştirme çabası içerisindeydi. Albayrak gazetesinde çıkan
"Amerikalılar'ın Nazar-ı Dikkatine" ve "Beşeriyetin Amerika'dan Bek
ledikleri" başlıklı makalelerde72 Amerika’dan dünya üzerinde siyasi ve
sosyal açıdan adil bir dengenin tesisi istenmektedir.
İzmir'in işgalinin ardından yapılan meşhur İstanbul mitinglerinde,
İzmir'in işgalinin haksızlığına ve Wilson Prensipleri’ne temas edenler gö
rülürken, Milli Kongre ve Vahdet-i Milliye Hey'eti Wilson'a çektikleri
protestolarda işgalin prensiplerine aykırı olduğunu belirtiyorlardı ki ay
rıca yine İstanbul'da yapılan ve her bir şahıs tarafından gönderilecek bir
adetle mevcudu yüzbini geçen kartlı protestolardan Wilson'a gön
derilenlerin üzerinde şu ifade yer almaktaydı:
70 T. Zafer Tunaya, Medeniyetin Bekleme Odasında, İstanbul, 1989, s. 183.
71 Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Baş
kanlığı Yayını, Ankara, 1981, s. 9.
72 Albayrak, 21 Eylül 1335, No: 29., Albayrak, 25 Eylül 1335, No: 30. (Dursun Ali Akbulut,
Albayrak olayı, Erzurum, 1991, s. 29-30'dan İktibas).
374
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
"Prensiplerinizin 12. maddesi Türkiye'nin istiklal ve hakimiyetine yö
neliktir, Bu esas İzmir’in (isterse geçici olsun) işgaliyle sarsılmıştır. Pren
siplerinizin savunulması herkesten çok size düşer ",73
Ahmet Selahaddin Bey, Paris Sulh Konferansına giden Türk de
legasyonunu, Wilson Prensipleri her ne kadar halkı mütecanis olmayan
bir memleketin parçalanmasına yol açabilir şeklinde öne sürülen görüşler
tamamen haksız olmasa da hiç olmazsa Türk Milleti'nin siyasi istiklalini
kurtarmak için bir can simidi olarak gördüğü bu prensiplere yeteri kadar
sarılmamakla suçlamaktadır.74 O'na göre Wilson Prensipleri’nin işaret et
tiği itilaf devletlerininde mücadele öncesinde sulhün esası olarak kabul et
tikleri üzere, Türkler'den müteşekkil memleketlerde tanı ve mutlak ha
kimiyet sağlanmalıdır. Zaten Wilson Prensipleri'nden vazgeçmediğine ve
bu prensiplerde Türk Milleti'nin hür ve müstakil olmasını gerektirdiğine
göre olsa olsa Osmanlı hakimiyetinden ayrılmış memleketler için dü
şünülebilecek manda yönetimi Türkiye için uygulanabilir değildir. Fakat
Türk ekseriyetin olduğu bölgelerde ülke bütünlüğü ve hakimiyet hakları
asla zedelenmemek şartıyla yardım kabul edilebilir.75 Ancak bu yardım
hususunda Ahmed Selahaddin Bey'in ileri sürdüğü şartların bu yazı ka
leme alınırken toplanmış bulunan Erzurum Kongresinin yayınlayacağı
beyannamedeki yardımla ilgili maddeyle bağımsızlıktan taviz vermemesi
açısından tam bir uyum içinde olması daha sonra toplanacak olan Sivas
Kongresi Beyannamesi'nin de bu doğrultuyu tekrarlaması son derece an
lamlıdır.
İrade-i Milliye oldukça erken sayılabilecek bir zamanda, Fransız Hükümeti’nin resmi vasıta-yı neşr-i efkarı olarak zikrettiği Le Temps ga
zetesinin "Müttefikler Meclis-i Alisi ve Şark Meselesi" serlevhalı ma
kalesini "Tan Gazetesi ve Harekat-ı Milliye" başlıklı yazısından aynen
iktibas etmiştir ki Anadolu'da gelişen milli hareketin gücü ve mahiyetini
doğru değerlendirerek "Türkler'de böyle bir vahdet-i milliye ve diniye te
zahür edip giderken acaba Türkiye’yi bir müddet sonra paylaşılacak bir
miras-ı münkal addetmek imkanı kalmış mıdır?76 diyen yazarı aradan
geçen zaman zarfındaki gelişmeler son derece haklı çıkarmıştır.
Remo'daki Konsey'in çağrısına cevaben Kongre'den yürütme organına
Amerika'nın Ermenistan mandasını kabul etme yetkisi vermesini acilen
tavsiye edip istemesine rağmen (General Harbord Heyeti’nin verdiği ra
porun da etkisiyle) 24 Mayıs 1920'de bu talep senato tarafından red
73 Kemal Arıburnu, Milli Mücadelede İstanbul Mitingleri, Ankara, 1975, s. 20-27.
74 Ahmed Selahaddin, "Hata, Savab", Tarik, 28 Temmuz 1335 (1919), No: 8.
75 Ahmed Selahaddin, "Vekalet ve Müzaheret", Tarik, 31 Temmuz 1335 (1919), No;ll.
76 İrade-i Milliye, 19 Teşrin-i Evvel 1335 (1919), No: 8,
W1LSON PRENSİPLERİ
375
dedilmiştir.7778
Kuva-yı Milliyeciler manda meselesini Sivas Kongresi'nde bitirmiş ol
malarına rağmen İstanbul basınında hâlâ konuyla ilgili yazılara rastlamak
mümkündür. 1920 Ocak ayına gelindiğinde bazı muharrirlerin gerçeği
gördükleri anlaşılmaktadır. Refik Halit Alemdar da "Amerika'nın mev
hum mandasıyla bir hayli vakit kaybettik. Bunun mümkün olamayacağını
ittihatçılar da bildiği halde buna gayet tarafdar görünüyorlardı. O zaman
hükümet tarafından doğrudan doğruya İngiltere politikasını takip ey
lemiş, İngiltere'nin müzaheretini taleb ve temin eylemiş olsaydı yine
vakit kazanmış, beyhude laf u güzaf ile kendimize fena partiler ihzar
etmiş olmayacaktık. İttihatçı gazetelerin bir kısmı da doğrudan doğruya
istiklaliyet diye bağırıyorlardı. Asıl müdafaa edilen nokta istiklaliyet
değil ittihatçıların mahiyet-i hakikiyesini bilen İngilizler'den tevakki idi.
Bu devlet İngiltere'nin müzaheretini temin eylemiş olsaydı ittihatçı ça
labilir mi? Dağlara çıkıp köylüleri soyabilir mi? Gece yarıları sokaklarda
adam öldürebilir mi?
O halde ittihatçının yapacağı şey, ya memleketi tanımayan bir dev
letin politikasını temayül ederek bu ittihatçılık tehlikesini kendi lehlerine
olmak üzere idame ettirmek veyahud istiklaliyet teranesiyle bu tezebzübü
devam ettirerek memleketi tamamen mahvettikten sonra son enkazından
da ne mümkünse onu çalmak ve kaçmak"7Îİ demektedir.
Ocak 1920'de yayın hayatına başlayan Hakimiyet-i Milliye de Wilson
Prensiplerini, adil bir dünya barışının uygulanması gereken temel ilkeleri
olarak değerlendirmiştir. İlk meclisin açılarak yeni bir Türk Devleti'nin
kurulması arefesinde bu önemli olayın tanıklığına hazırlayan Hakimiyet-i
Milliye gazetesinin Şubat 1920'de neşrettiği "Asrın Prensipleri" başlıklı
başyazı79 fevkalâde Önemlidir. Türk Milleti'nin haklı isteklerini ve dö
nemin siyasi hadiselerini dile getiren bu yazıda Wilson Prensipleri geniş
bir tahlile tabi tutulmuştur. Dönemin özelliklerini, beklentilerini ve An
kara’da milli mücadele kahramanlarının bakış açılarını ihtiva etmesi ba
kımından makalenin geniş bir Özeti aşağıya nakledilmiştir :
"Bütün akvam-ı cihanın hareket-i umumiyesinde Wilson'un daimi bir
sulha esas olmak üzere ortaya koyduğu milliyet prensiplerinin amil ol
duğu görünüyor. Asırlardan beri muhtelif akvam için tahammül-fersa tazyikat icra eden emperyalizm ile milliyet ve istiklal esaslarının bu mü77 Seçil Ak gün, General Harbord’un Anadolu Gezisi ve Ermeni Meselesine Dair Raporu, İs
tanbul, 1981, s, 155-162.
78 Refik Halit, "Yine Muhtıra Münasebetiyle", Alemdar, 9 Kanun-ı Sanİ 1336 (1920), No:
389-9268.
79 Hakimİyet-i Milliye, "Asrın Prensipleri", 21 Şubat 1336 (1920), No: 10.
376
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
zahedeleri hiç şüphesiz er geç emperyalizmin mağlubiyeti, hiç olmazsa
tevakkufu ile neticelenecektir. Bu muzafferiyetin ferdasında istiklallerini
ve mevcudiyetlerini kurtarmış olan milliyetler, prensiplerinin ifrat ve ta
assuba müsait olmasından mütevellid kıskanç ve menfi siyasetler takip et
mekten kendilerini kurtarabilecekler midir?...
Her millet, milliyetinin bekasını, tarihi zaferlerine ve medeniyet-i kadimesine istinad ettirmek suretiyle vicdan-ı milliyi tenmiye etmek mec
buriyetindedir. O kadar ki, milletlerin istinad edebildiği tarih ne kadar
uzak zamanlardan teselsül ve teraküm etmiş ananata merbut ise, bir millet
o kadar esaslı bir mevcudiyet sahibidir, denilebilir...
... Sulha esas olmak hususuyla devamlı bir sulh temin etmek üzere or
taya konan milliyet prensipleri böyle feth ve istila emellerine, hudut mü
nazaalarına, siyasi megalomanilere mütehammil olmamak lazım gelir. Ni
tekim Wilson da müteaddit defalar Amerika'yı misal olarak irat etmiş,
orada mevcut muhtelif kavmiyetlerin ve bu kavimlere ait asar-ı medeniyenin hiçbir hale ve iddiaya esas olamayacağını zikreylemiştir.
Şu halde Wilson Prensiplerinin te'yid ettiği milliyet esasları, şimdiye
kadar birçoklarının yanlış anladıkları veçhile, memleketlerinin hududu
haricindeki akvam ile münasebetdar değildir. Ve bundan dolayıdır ki Tür
kiye'de bir Ermenistan'ın, Türkiye'de bir Bulgaristan ve Yunanistan'ın,
İzmir'de yine Yunanistan'ın iddia edecek bir hakkı yoktur...
Binaenaleyh asrın prensipleri karışık, münazaalı, emperyalizme mü
sait milliyet prensipleri değil, her kavmin saadeti ve inkişafı namına çok
müsamahakar bulunmak esasından mütevellid, müsalemetkar pren
siplerdir...
*
Bizim de vaziyet-i milliyemiz, hududumuzla takarrür etmiş bir mil
liyettir. Mütareke hududu kabul ettiğimiz milliyet prensiplerinin çizdiği
huduttur... Asrımızın prensipleri olarak bizim anladığımız esas budur..."
Sonuç
Wilson'un dünya barışma sağlayacağına inandığı ilkelerini ilan et
mesinden itibaren Türk basını Wilson Prensipleri'ni Osmanlı Devleti'nin
kurtuluş çaresi olarak görmüş ve büyük umutlar bağlamıştır. Wilson
Prensipleri, Birinci Dünya Savaşı mağluplan tarafından olumlu kar
şılanmakla birlikte, galip devletler başlangıçta söz konusu ilkeleri tatbik
edeceklerini vaad etmelerine rağmen Paris Barış Konferansında bu va
atlerinden vazgeçmişler hatta Wilson'u da ikna etmeyi başarmışlardı.
Mevcut statükonun değişmemesini sağlayan galip devletler elde ettikleri
iktisadi ve siyasi avantajlarını kullanma konusunda gösterdikleri has
WILSON PRENSİPLERİ
377
sasiyet, esasında 16. yüzyılın başlangıcından itibaren Portekiz ve Is
panya'nın başlatmış olduğu, bilahare Ingiltere ve Fransa gibi ülkelerin
devraldığı sömürgeci zihniyetin uzantısı niteliğinde olup Avrupa'da mev
cut olan emperyalist anlayışın devamlılığını sağlama amacından kay
naklanmaktadır.
Wilson Prensiplerinin Türk basınında ve aydınlar arasında kabul gör
mesinin temel sebebi, Türk Milletinin Misak-ı Milli ile sistemleştirdiği
ve gerçekleştirmeye çalıştığı istiklal mücadelesinin prensiplerin 12. mad
desiyle sağlanacağı yönündeki yaygın kanaattir. 12. madde ile paralellik
arzeden Misak-ı Milli, Wilson Prensipleri uygulandığı takdirde sa
vaşılmadan ve kan akıtılmadan gerçekleştirilmiş olacaktı. Osmanlı Dev
leti dahilinde gayri müslüm unsurlar hiçbir vilayette ekseriyet teşkil ede
cek miktarda olmadıklarından, Türk’den gayri unsurlar tabiri sadece
Araplar'a münhasır kalması icap etmekteydi. Zaten mütarekenin im
zalandığı sırada da bu topraklar Türkler'in elinden çıkmış bulunuyordu.
Hatta bu prensiplere göre Balkanlar'da milliyet esasına dayanan bir arazi
taksimi husule gelirse büyük çoğunluğu Türk olan Batı Trakya'nın da
Türkler'e verilmesi imkan dairesine girecekti.
İşte bu sebeplerden dolayı adilane bir fikir olarak görülen bu pren
sipler Türk Milletince şayan-ı kabul görmüştür. Türk Milleti siyasette ri
yayı kendinde görmediği için "Wilson Prensipleri" diye bilinen ve
Türk'ün yaşama hakkını kabul eden bu prensiplere samimiyetle inan
mıştır.
Ancak Wilson Prensipleri'ni yorumlayanlar arasında farklı sonuçlara
varan aydınlara da rastlamak mümkündür. Prens Sabahaddin, Wilson
Prensiplerine dayanarak bir Osmanlı federalizminin tatbik edilebileceğini
kabullenmekte, Abdullah Cevdet ise Kürdistan'ın kurulmasından bah
setmektedir. Bunun yanısıra Ahmed Emin, Rauf Ahmed ve Halide Edip
gibi aydınlar Wilson Prensipleri'ne dayanarak manda fikrinde bir
leşmişlerdir.
Bu fikirler arasında özellikle Amerikan mandası en çok taraftar bulan
bir fikrî gelişme olarak görülmektedir. Millî Mücadele basını Amerikan
mandası hususunda halkın zihnini karıştırmış, mevcut fikir ve dü
şünceleri alt üst etmişlerdir. Bu gazete ve dergilerin ekseriyeti kurtuluşu
herhangi bir devletin destek ve yardımıyla mümkün görmüşlerdir.
Amerikan mandası fikrinin taraftar bulması Wilson Prensipleri Ce
miyetinin doğmasına yol açmış ve söz konusu fikirler bu cemiyet man
dasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Wilson Prensipleri Cemiyetinin
alternatifi İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi gözüküyorsa da, Wilson Pren
sipleri Cemiyeti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi Millî Mücadele karşıtı
378
MEHMET ŞAHİNGÖZ - VAHDET KELEŞYILMAZ
bir kuruluş olarak görülmemektedir. Wilson Prensipleri Cemiyeti içe
risinde yer alan Halide Edip, Yunus Nadi ve Celal Nuri gibi isimler daha
sonra Anadolu'ya geçerek Millî Mücadele saflarına katılmışlar, buna kar
şın İngiliz Muhipleri mensupları aynı davranışı göstermemişlerdir.
Wilson Prensipleri Cemiyeti'nin söz konusu prensiplere dayalı çıkışı,
netice itibariyle "muattal1’ bir teşebbüs olarak kalacaktır. Ancak Ce
miyetin çıkışı ve sükutu iki ay gibi çok az bir süreyi ihtiva etmesine rağ
men basın vasıtasıyla kamuoyu üzerindeki tesiri oldukça derin ve uzun
süreli olmuştur.