Giriş En çok kullanılan propaganda yöntemlerinden biridir: Bir şey ne kadar sık ve ne kadar yüksek sesle söylenirse o kadar çok insan ona inanır. Charles Darwin'in 19. yüzyılın ortalarında ortaya attığı evrim teorisi de, 150 yıldır aynı...
moreGiriş
En çok kullanılan propaganda yöntemlerinden biridir: Bir şey ne kadar sık ve ne kadar yüksek sesle söylenirse o kadar çok insan ona inanır.
Charles Darwin'in 19. yüzyılın ortalarında ortaya attığı evrim teorisi de, 150 yıldır aynı propaganda yöntemiyle savunulmakta, insanlara canlılığın kökeninin tek bilimsel açıklaması gibi sunulmaktadır. Oysa, evrim teorisi tarihin gördüğü en büyük safsatalardan biridir. Hiçbir bilimsel delili olmamasına rağmen, ideolojik anlamı nedeniyle, yoğun bir propaganda ile korunmaya ve insanlara kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Bu ideolojik anlam ise, evrim teorisinin tüm evreni ve canlıları Allah'ın yarattığı gerçeğine karşı bir alternatif olarak sunulmasından kaynaklanmaktadır.
Ateist, materyalist ve pozitivist fikir akımları, bu nedenle Darwin'in teorisini hemen sahiplenmişler ve bunu dine karşı bir propaganda malzemesi olarak kullanmaya başlamışlardır.
20. yüzyılda, bu teorinin bilimsel olmadığı anlaşıldı, ancak evrimci propaganda buna rağmen devam etti. Evrimci "bilim" dergileri, gazete ve televizyonlar bu propagandanın en önemli aracı haline geldi. Hiçbir bilimsel değeri olmayan hayali yarı maymun yarı insan çizimlerle, her bulunan insan fosili ile birlikte "kayıp halka bulundu" diyen haberlerle, "atamız mikropmuş", "maymundan bir farkımız yok", "uzaydan mı geldik?", "deney tüpünde evrim", "HIV virüsünün evrimi", "cinsel tacizin sorumlusu evrim" gibi büyük puntolu başlıklarla, evrim teorisi sürekli delilleri bulunan, insan hayatının her yönünü açıklayabilen bir teori gibi yansıtıldı.
Aslında herkes canlılığın tesadüflerle ortaya çıkamayacak kadar kompleks olduğunu; yıldırımların, radyasyonun, güneş ışığının, cansız, bilinçsiz atomları tesadüfler sonucu çiçeklere, portakal ağaçlarına, karacalara, tavşanlara, rengarenk tüylere ve kusursuz kanat yapıları ile kuşlara, mis gibi kokusuyla ve son derece estetik görünümüyle çileklere, devasa çınar ağaçlarına, papatyalara, günümüzde modacılara esin kaynağı olan kelebeklere, kaplanlara, zeytin ağaçlarına dönüştürmeyeceğini bilir. Ayrıca bu cansız bilinçsiz atomların düşünen, konuşan, sevinen, heyecanlanan, köprüler, barajlar, uzay gemileri inşa eden, sanat eserleri meydana getiren, kendisini meydana getiren atomları, molekülleri, hücreyi inceleyen, üniversiteler kuran, devletler yöneten insanları meydana getiremeyeceği açıktır.
Evrim teorisini savunanlar da bu gerçeği aslında görmekte ancak yanlış olduğunu söyleyememektedirler. Çünkü söyledikleri takdirde, materyalist dünya görüşlerini terk etmek zorunda olduklarının, tüm canlılığı yaratan Üstün ve Güçlü, sonsuz Akıl ve İlim Sahibi bir Yaratıcı'nın, tüm alemlerin Rabbi olan Allah'ın var olduğunu kabul etmeleri gerektiğinin farkındadırlar. Bu gerçeği kabul ettiklerinde ise, tüm hırslarını, kibirlerini bir kenara bırakıp, kendilerini yoktan var eden, kendilerine can veren, sayısız nimetle ve rahmetiyle kendilerini koruyup yaşatan Allah için yaşamaya başlamaları gerektiğini bilmektedirler. İşte, körü körüne dünyaya bağlı, putperestler gibi maddeyi ve kendi zekalarını ilah edinen bu insanlar, bu gerçeği kabul edemedikleri için, evrim aldatmacasını anlatmaya devam etmektedirler.
Ne var ki, günümüzde insanların büyük bir çoğunluğu artık evrim teorisinin tarihin en büyük saçmalıklarından biri olduğunu görebilmektedir. Küçük çocuklar dahi, yarı maymun yarı insan yaratıkların hiçbir zaman yaşamadıklarını bilmekte, bunlara bilimsel çizimler olarak değil, "karikatür" gözüyle bakmaktadırlar. Evrimci bilim adamlarının maskesi 20. yüzyılın sonunda düşmüş, ideolojileri uğruna insanları kandırmaya çalıştıkları anlaşılmıştır.
Bu kitapta, yerli ve yabancı basında çıkan evrim aldatmacalarına daha önce tarafımızdan verilen cevaplar biraraya getirilmiştir. Bu kitapta derlenen evrim haberlerini okuduğunuzda, söz konusu medya kuruluşlarının nasıl sistemli bir evrim propagandası içinde olduğunu, evrim teorisini savunmak uğruna ne kadar mantıksız ve gülünç iddiaları bilimsel habermiş gibi sunduklarını göreceksiniz. Ayrıca, bu evrim safsatalarına bilimin ve aklın verdiği cevapları görerek, 150 yıldır bilim dünyasının nasıl olup da böyle bir aldatmacanın peşinden gidebildiğine hayret edeceksiniz.
21. yüzyıl inşaAllah evrim teorisinin, dolayısıyla materyalist felsefenin yıkıldığı, insanların Allah'a ve din ahlakına yöneldikleri, barışın, huzur ve güvenliğin, güzel ahlakın -fedakarlığın, dayanışmanın, sevgi ve şefkatin- hakim olduğu aydınlık bir yüzyıl olarak tarihe geçecektir.