Sosyal sistemlerin alt sınıflarını tehdit eden bir “elitlerin yönetimi” anlayışından, tüm sınıfların refahını garanti eden bir “hak edenlerin/değerlilerin yönetimi” anlayışına evrilerek 1950’li yıllardan günümüze ulaşmış bir yönetim... more
Sosyal sistemlerin alt sınıflarını tehdit eden bir “elitlerin yönetimi” anlayışından, tüm sınıfların refahını garanti eden bir “hak edenlerin/değerlilerin yönetimi” anlayışına evrilerek 1950’li yıllardan günümüze ulaşmış bir yönetim biçimi olan meritokrasi ve eğitim yönetiminde uygulanması derleme niteliğindeki bu araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Yönetim bilimi yazınına sıklıkla konu edilen meritokrasi, eğitim yönetimi alanında görece yeni tartışıl-maya başlanması nedeniyle halen muğlaklığını korumaktadır. Bu nedenle bu araştırmada meritokrasi kavramının tanımı yapılmış, ilkeleri açıklanmış, demokrasi ve aristokrasi ile ilişkisi tartışılmış ve ardından eğitimde ve eğitim yönetiminde meritokrasinin uygulanması ile ilgili genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır.
Devlet soyut bir kavramdır ve egemenliğini kullanmak için görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş kurumlara sahip olmalıdır. Bu kurumlar her ülkede mevcut olan yürütme ve yasamadır. Parlamento hem yasa yapacak ve hem de devlet içindeki... more
Devlet soyut bir kavramdır ve egemenliğini kullanmak için görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş kurumlara sahip olmalıdır. Bu kurumlar her ülkede mevcut olan yürütme ve yasamadır. Parlamento hem yasa yapacak ve hem de devlet içindeki icra gücünü denetleyecektir. Bunların yanında bir de yargı kurumunun var olması zorunludur. Parlamento, bakanlar kurulu, devlet başkanlığı gibi bu kurumlar, devletin siyasi kurumlarıdır. Bu kurumların arasındaki ilişki ve işbölümünün yapısı bize hükümet yapısını ve hükümetin şeklini gösterir. Siyasal sistem, toplumların kolektif amaçlarını belirlemek ve gerçekleştirmek üzere geliştirdikleri bir örgütler dizisidir. Bu örgütler bağlantılı bir biçimde bütün oluştururlar. Faaliyetleri bütün üyeleri ilgilendirir. Sistemin kararları bütün üyeleri bağlayıcıdır. Üyeler sistemin ürünü olan bütün kanun ve kararlara uymak zorundadır. Bunu sağlamak için çeşitli yaptırım ve cezalar vardır. Siyasal sistem iktisadi, sosyal, doğal sistemler gibi sistemlerin birleşimiyle oluşur. Oluşan bu siyasal sistem, diğer siyasal sistemlerin oluşturduğu bir uluslar arası çevre içinde yaşar ve etkilenir. Siyasal süreç, toplumdan gelen isteklerin sistem tarafından karara dönüştürülmesi ve uygulanmasıdır. Her sistemde farklı yoğunluk ve katılma kanalları bulunmaktadır. Sistemin işlemesi için kaynaklara ihtiyaç vardır. Sistem, tüm bu girdilere bağlı olarak karar üretir. Sistemin yapısına göre isteklerin sonuçları değişir. Girdi çıktı ilişkisi sistemin nasıl işlediğini gösterir. Sistemin çıktıları, çevrede doğurduğu etkilerle tekrar sisteme girdi olarak döner, 'buna geri besleme' adı verilir.
Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte Avrupa’da meydana gelen otorite boşluğu, yeni siyasal sistemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet verip ve yüzyıllar boyunca süregelecek olan iç mücadelenin fitilini ateşlemiş olacaktır.... more
Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte Avrupa’da meydana gelen otorite boşluğu, yeni siyasal sistemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet verip ve yüzyıllar boyunca süregelecek olan iç mücadelenin fitilini ateşlemiş olacaktır. Özellikle feodal düzen anlayışını ile başlayıp birçok tarihi olay ve akımları arkasında sürükleyerek devam eden aristokrasi ile burjuvazi mücadelesi Fransız İhtilali ile doruk noktasına ulaşmış olacaktır. Bu süreç boyunca her bir gelişme bir önceki olayın sonucu olarak nitelendirilirken kendisinden sonra meydana gelen durumun sebebi olarak tanımlanacaktır