Özet 12. yüzyılda yaşamış olan Ahmed Yesevî Türk tasavvuf edebiyatının kurucu-su ve ilk Türk mutasavvıfı olup "Pîr-i Türkistan" olarak bilinir. Ahmed Yesevî tarihî bir şahsiyet olmakla birlikte, hayatı hakkında çok az bilgi olup, hakkında...
moreÖzet 12. yüzyılda yaşamış olan Ahmed Yesevî Türk tasavvuf edebiyatının kurucu-su ve ilk Türk mutasavvıfı olup "Pîr-i Türkistan" olarak bilinir. Ahmed Yesevî tarihî bir şahsiyet olmakla birlikte, hayatı hakkında çok az bilgi olup, hakkında anlatılanlar genellikle menkabelere dayanmaktadır. Hakkında anlatılan menka-belerde, onun olağanüstü özellikler gösteren, kerametler gerçekleştiren mistik bir şahsiyet olduğu görülmektedir. Menkabelerde görülen kerametleri tabiat kuv-vetlerine hâkim olma, ateşe hükmetme, gaipten ve gelecekten haber verme, kuru odunu ağaç hâline getirme, şekil değiştirme, yerden su çıkarma, az yiyecekle çok kişiyi doyurma vb. üzerinedir. Onun bir kerameti ise ashaptan olan Arslan Baba'ya intisabı üzerinedir. Men-kabeye göre, gazalardan birinde aç kalan sahabe Hz. Muhammed'den yiyecek ister. O sırada Cebrail'in Cennet'ten getirdiği hurma tabağından bir hurma yere düşer. Cebrail, o hurmanın Hz. Muhammed'in ümmetinden birine ait olduğunu söyler. Hurmayı zamanı geldiğinde sahibine teslim etmek için Arslan Baba gö-nüllü olur. Hazreti Muhammed, hurmayı Arslan Baba'nın damağına yerleştirir. Arslan Baba zamanı gelince Yesî'ye gelerek emaneti Ahmed Yesevî'ye verir. Ayrıca ona bin bir zikir öğretir. Vazifesini tamamlayınca da vefat eder. Ahmed Yesevî hakkında anlatılan bu menkabe, aslında onun neden velayet sahibi bir şahıs olduğunu ve neden kerametler gösterdiğini de izah etmiş olmaktadır. Ah-med Yesevî'nin velayeti bu menkabede geçen Cennet'ten gelen ve Peygamber'in elinden geçen "sembolik hurma" ve "tükürük" ile tasdiklenmiş olmaktadır. Ah-med Yesevî'nin menkabesindeki "hurma" ve "tükürük"ün gördüğü işlev, Battal Gazi Destanı'nda da aynı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Hatta Ahmed Yesevî menkabesindeki "tükürük", halk hekimliğindeki ocaklı geleneğinde de farklı şe-killerde, fakat benzer işlevle karşımıza çıkmaktadır. Kutsallığın ya da sıradan insanlardan bir yönüyle farklı olmanın "kutsal"dan gelen bir emanet ya da nesne aracılığıyla elde edilmesi, yalnızca Türk kültürüne has olmayıp diğer kültürlerde de bunun örnekleri ile karşılaşılmaktadır. Bildiride, bu bilgilerden yola çıkılarak Ahmed Yesevî'ye Arslan Baba tarafından verilen hurma ve tükürüğün ne anlama geldiği, kültürümüzdeki diğer örnekler ile mukayese edilerek izah edilmiştir.