Necmettin Erbakan Üniversitesi
5 Followers
Recent papers in Necmettin Erbakan Üniversitesi
Özet Bu araştırmanın amacı, ilkokullarda uygulanan değerler eğitimi uygulamalarının sınıf öğretmenleri ve okul yöneticilerinin görüşleri doğrultusunda değerlendirerek ortaya koymaktır. Bu araştırma nitel çalışmadır. Verilerin... more
Özet Bu araştırmanın amacı, ilkokullarda uygulanan değerler eğitimi uygulamalarının sınıf öğretmenleri ve okul yöneticilerinin görüşleri doğrultusunda değerlendirerek ortaya koymaktır. Bu araştırma nitel çalışmadır. Verilerin toplanmasında sınıf öğretmenlerine yönelik hazırlanmış 5 soruluk ve okul yöneticilerine yönelik hazırlanmış 4 soruluk yarı yapılandırılmış görüşme formu olmak üzere 2 ayrı görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Konya ili Selçuklu ilçesinde yer alan 35 ilkokulda görev yapan 35 okul yöneticisini ve 100 sınıf öğretmenini kapsamaktadır. Araştırmada veriler, 100 sınıf öğretmenin ve 35 okul yöneticisinin görüşleri alınarak elde edilmiştir. Araştırmanın bulguları incelendiğinde; sınıf öğretmenleri SEDEP'in öğrencilerde değerler konusunda farkındalık oluşturduğunu ve hoşgörü, cömertlik, saygı, sevgi, yardımlaşma, sabır, sorumluluk, temizlik gibi değerleri etkinlikler vasıtasıyla öğrendiklerini ifade etmişlerdir. SEDEP uygulanmaya başladıktan sonra öğrencilerin davranışlarında olumlu yönde ciddi değişiklikler olduğunu söylemişlerdir. Okul yöneticilerinin SEDEP'in etkililiğinin arttırılması için görüş ve önerileri ise; öğretmenlerin projeyi benimsemeleri için gerekli çalışmalar yapılmalı, projenin zorunlu bir uygulama olarak görülmesinin önüne geçilmelidir. Etkinlikler bakanlık müfredatına alınarak bir ders adı altında yapılmalı, öğrencilerin aktif olarak rol alabileceği etkinliklere yer verilmeli, velilerin projeye katılımları sağlanmalıdır. Abstract The purpose of this research is to reveal the applications of values educations carried out in primary schools by evaluating in the direction of the views of school administrators and class teachers. This research is a qualitative work. Two seperate semi-structured interview forms with 5 questions and 4 questions prepared during acquiring the data, were used. The descriptive analysis method was used to analyze the data. The working group of the research contains with the participation of 35 school
Ali ULVİ KURUCU (1922-2002) YAŞAMI VE MÜCADELESİ/ Ali ULVİ KURUCU (1922-2002) LIFE AND STRUGGLE (Vefatının 10. Yılı Anısına Necmettin ERBAKAN Üniversitesi’nin desteğiyle yapılan panel münasebetiyle; Panel Düzenleyicisi Tarih Bölüm... more
Ali ULVİ KURUCU (1922-2002) YAŞAMI VE MÜCADELESİ/ Ali ULVİ KURUCU (1922-2002) LIFE AND STRUGGLE
(Vefatının 10. Yılı Anısına Necmettin ERBAKAN Üniversitesi’nin desteğiyle yapılan panel münasebetiyle; Panel Düzenleyicisi Tarih Bölüm Başkanı Doç.Dr. Nejdet Gök’ün hazırladığı kitapçık)
Ali Ulvi Kurucu, 3 Mart 1922 tarihinde, Konya’nın Sakyatan köyünde dünyaya gelmiştir. Babaannenin arzusu ile adını Ali koymuşlar, Ulvi’yi ise sonradan kendisi eklemiştir.
Ali Ulvi Bey, Konya’nın ve Konyalılar’ın medar-ı iftiharı olan,“Hocazadeler” olarak da bilinen “Veyiszâdeler” ailesinin mümtaz bir ferdidir. Baba tarafından “zühd ü takvâda benzerine rastlamadığını” söylediği Hacı Veyis Efendi (1860-1935)’nin torunudur. Veyis Efendi alim, fazıl ve zahid bir insandır. Konya’nın muhtelif cami ve medreselerde 50 yıl boyunca hiç bir ücret talep etmeksizin imamlık,vaizlik ve müderrislik yapmıştır.
Babası İbrahim Efendi Veyis Efendi’nin küçük oğludur. Ali Ulvi’nin de ilk hocasıdır. Islah-ı Medaris adı verilen yeni programlı medresede gramer hocalığı yapacak kadar alim bir şahsiyettir. Büyük oğul ise Veyiszâde Mustafa Efendidir. Bu gün Konya’da adına cami ve külliye kurulan meşhur alim bu zattır. Dede Veyis Efendi’nin Fatma, Rahime ve Hatice adında üç tane de kızı vardır. İlim ve fazilet yönünden zengin olan ailenin maddi imkanları ise sınırlıdır.
Annesi Sare Hanım, Konya’nın zengin ailelerinden Gülcü Ailesi’nin kızıdır. Ali Ulvi Bey dört yaşında iken annesini kaybetmiştir. Bu yaşından sonra teyzesi Aliye hanım kendisine annelik yapar. Hocazade ile dünür olmaktan gurur duyan Gülcü Ailesi diğer kızları olan Aliye’yi de İbrahim Efendi ile evlendirirler. Böylece aile fazla sarsılmamış, Ali Ulvi de anne şefkatini aratmayan teyzesi elinde büyümüştür.
“Konya’nın en dindar ve en muhafazakâr hanelerinden biri” olan bu kutlu hane için, “Evimiz sanki bir medrese, bir akademi idi. Ya ilim konuşurlar, ya hadis, ya ayet konuşurlar, ya dedemin, amcamın, babamın mütalaaları esnasında zorlarına, tuhaflarına, ızdıraplarına giden bir meseleyi görüşürlerdi.” Diye anlatır Ali Ulvi Bey.
Küçük Ali Ulvi’nin gençliğe adım attığı o yıllar tek parti döneminin en sıkıntılı yıllarıdır. Dede Veyis Efendi’nin ısrarını yerinde görerek çocuğunu daha uygun bir ortamda okutmak isteyen İbrahim Efendi kutsal topraklara hicret etme kararı verir. Babasını bu kararından caydırmak için uğraşan meşhur alim Konyalı Mehmed Vehbi Efendi’ye İbrahim Efendi şöyle haykırır: “Hacı Mehmed ağa! Yurdumda garip oldum yahu! Oğlumu okutamıyorum. Bütün melanet serbest, polisin işi yok, gücü yok, beni takip ediyor. Hapse götürüyor. Bir tarlam vardı, onu sattım. Ailemin zinetini sattım. Onlar bitinceye kadar bunları okutacağım. Biterse sakalık (su satıcılığı) yapacağım. Hüccaca (Hacılara) su taşıyacağım, hamallık yapacağım.” Vehbi Efendi bunu duyunca; “Hacı Mehmed ağa, bu hale gelmiş imana aşk derler, aşk. Bunun önünde durulmaz. Bırakın gitsin de, yavrularını okutsun.” demiş.
*****
Ali ULVİ KURUCU (1922-2002) LIFE AND STRUGGLE
(In memory of the 10th anniversary of his death; the booklet prepared by the Head of History Department, Associate Professor Nejdet Gök, with the support of Necmettin ERBAKAN University)
Ali Ulvi KURUCU, was born on March 3, 1922 in the village of Sakyatan in Konya. They named Ali with the grandmother's desire, and later added Ulvi himself.
Ali Ulvi Bey is a good member of the family "Veyiszâdelar", also known as "Hocazadeler", which is the pride of Konya and Konya people. He is the granddaughter of Hacı Veyis Efendi (1860-1935), whom he said by his father that “he did not come across with the appearance of zühd ü calendar”. Veyis Efendi is a scholar, a great and a zahid person. He served as imam, preacher and professor at Konya's various mosques and madrasas for 50 years without any charge.
He is the youngest son of his father İbrahim Efendi Veyis Efendi. He is also the first teacher of Ali Ulvi. In the new programmed madrasah called Islah-ı Medaris, he is a scholar enough to teach grammar. The eldest son is Veyiszâde Mustafa Efend. This is the famous scholar who established a mosque and complex in his name in Konya today. Dede Veyis Efendi has three daughters named Fatma, Rahime and Hatice. The financial possibilities of the family, which is rich in science and virtue, are limited.
Her mother Sare Hanım is the daughter of Gülcü
Family, one of the rich families of Konya. Ali Ulvi Bey lost his mother when he was four years old. After this age, her aunt, Aliye, is a mother. The Gülcü Family, who is proud of being a world leader with Hocazade, marries Aliye, their other daughter, to İbrahim Efendi. Thus, the family was not shaken too much, and Ali Ulvi grew up in the hands of her aunt, who was not looking for maternal affection.
For this blessed household, which is “one of the most religious and conservative households in Konya”, “Our home was like a madrasa and an academy. They would either speak science, talk hadiths, or verses, or discuss an issue that went to their difficulties, peculiarities, and sufferings during my father's, uncle's and father's observations. ” Tell Ali Ulvi Bey.
Those years when Küçük Ali Ulvi stepped into youth are the most troubled years of the single party period. İbrahim Efendi, who sees the insistence of Dede Veyis Efendi on the spot and wants to teach his child in a more suitable environment, decides to migrate to the holy lands. İbrahim Efendi cries out to the famous scholar Konyalı Mehmed Vehbi Efendi, who is trying to deter his father from this decision: “Haji Mehmed agha! I was strange in my dorm! I can't read my son. The whole melanet is free, the police have no work, no power, they follow me. He's taking him to jail. I had a field, I sold it. I sold my family's litter. I will have them read until they are over. If it's over, I'm going to be a beard (water seller). I will carry water to the pilgrims (pilgrims), and I will be a porter. ” When Vehbi Efendi heard this; “Hacı Mehmed calls the network, love that has become this, love. It does not stand in front of it. Let him go and have his puppies read. ” said.
*****
(Vefatının 10. Yılı Anısına Necmettin ERBAKAN Üniversitesi’nin desteğiyle yapılan panel münasebetiyle; Panel Düzenleyicisi Tarih Bölüm Başkanı Doç.Dr. Nejdet Gök’ün hazırladığı kitapçık)
Ali Ulvi Kurucu, 3 Mart 1922 tarihinde, Konya’nın Sakyatan köyünde dünyaya gelmiştir. Babaannenin arzusu ile adını Ali koymuşlar, Ulvi’yi ise sonradan kendisi eklemiştir.
Ali Ulvi Bey, Konya’nın ve Konyalılar’ın medar-ı iftiharı olan,“Hocazadeler” olarak da bilinen “Veyiszâdeler” ailesinin mümtaz bir ferdidir. Baba tarafından “zühd ü takvâda benzerine rastlamadığını” söylediği Hacı Veyis Efendi (1860-1935)’nin torunudur. Veyis Efendi alim, fazıl ve zahid bir insandır. Konya’nın muhtelif cami ve medreselerde 50 yıl boyunca hiç bir ücret talep etmeksizin imamlık,vaizlik ve müderrislik yapmıştır.
Babası İbrahim Efendi Veyis Efendi’nin küçük oğludur. Ali Ulvi’nin de ilk hocasıdır. Islah-ı Medaris adı verilen yeni programlı medresede gramer hocalığı yapacak kadar alim bir şahsiyettir. Büyük oğul ise Veyiszâde Mustafa Efendidir. Bu gün Konya’da adına cami ve külliye kurulan meşhur alim bu zattır. Dede Veyis Efendi’nin Fatma, Rahime ve Hatice adında üç tane de kızı vardır. İlim ve fazilet yönünden zengin olan ailenin maddi imkanları ise sınırlıdır.
Annesi Sare Hanım, Konya’nın zengin ailelerinden Gülcü Ailesi’nin kızıdır. Ali Ulvi Bey dört yaşında iken annesini kaybetmiştir. Bu yaşından sonra teyzesi Aliye hanım kendisine annelik yapar. Hocazade ile dünür olmaktan gurur duyan Gülcü Ailesi diğer kızları olan Aliye’yi de İbrahim Efendi ile evlendirirler. Böylece aile fazla sarsılmamış, Ali Ulvi de anne şefkatini aratmayan teyzesi elinde büyümüştür.
“Konya’nın en dindar ve en muhafazakâr hanelerinden biri” olan bu kutlu hane için, “Evimiz sanki bir medrese, bir akademi idi. Ya ilim konuşurlar, ya hadis, ya ayet konuşurlar, ya dedemin, amcamın, babamın mütalaaları esnasında zorlarına, tuhaflarına, ızdıraplarına giden bir meseleyi görüşürlerdi.” Diye anlatır Ali Ulvi Bey.
Küçük Ali Ulvi’nin gençliğe adım attığı o yıllar tek parti döneminin en sıkıntılı yıllarıdır. Dede Veyis Efendi’nin ısrarını yerinde görerek çocuğunu daha uygun bir ortamda okutmak isteyen İbrahim Efendi kutsal topraklara hicret etme kararı verir. Babasını bu kararından caydırmak için uğraşan meşhur alim Konyalı Mehmed Vehbi Efendi’ye İbrahim Efendi şöyle haykırır: “Hacı Mehmed ağa! Yurdumda garip oldum yahu! Oğlumu okutamıyorum. Bütün melanet serbest, polisin işi yok, gücü yok, beni takip ediyor. Hapse götürüyor. Bir tarlam vardı, onu sattım. Ailemin zinetini sattım. Onlar bitinceye kadar bunları okutacağım. Biterse sakalık (su satıcılığı) yapacağım. Hüccaca (Hacılara) su taşıyacağım, hamallık yapacağım.” Vehbi Efendi bunu duyunca; “Hacı Mehmed ağa, bu hale gelmiş imana aşk derler, aşk. Bunun önünde durulmaz. Bırakın gitsin de, yavrularını okutsun.” demiş.
*****
Ali ULVİ KURUCU (1922-2002) LIFE AND STRUGGLE
(In memory of the 10th anniversary of his death; the booklet prepared by the Head of History Department, Associate Professor Nejdet Gök, with the support of Necmettin ERBAKAN University)
Ali Ulvi KURUCU, was born on March 3, 1922 in the village of Sakyatan in Konya. They named Ali with the grandmother's desire, and later added Ulvi himself.
Ali Ulvi Bey is a good member of the family "Veyiszâdelar", also known as "Hocazadeler", which is the pride of Konya and Konya people. He is the granddaughter of Hacı Veyis Efendi (1860-1935), whom he said by his father that “he did not come across with the appearance of zühd ü calendar”. Veyis Efendi is a scholar, a great and a zahid person. He served as imam, preacher and professor at Konya's various mosques and madrasas for 50 years without any charge.
He is the youngest son of his father İbrahim Efendi Veyis Efendi. He is also the first teacher of Ali Ulvi. In the new programmed madrasah called Islah-ı Medaris, he is a scholar enough to teach grammar. The eldest son is Veyiszâde Mustafa Efend. This is the famous scholar who established a mosque and complex in his name in Konya today. Dede Veyis Efendi has three daughters named Fatma, Rahime and Hatice. The financial possibilities of the family, which is rich in science and virtue, are limited.
Her mother Sare Hanım is the daughter of Gülcü
Family, one of the rich families of Konya. Ali Ulvi Bey lost his mother when he was four years old. After this age, her aunt, Aliye, is a mother. The Gülcü Family, who is proud of being a world leader with Hocazade, marries Aliye, their other daughter, to İbrahim Efendi. Thus, the family was not shaken too much, and Ali Ulvi grew up in the hands of her aunt, who was not looking for maternal affection.
For this blessed household, which is “one of the most religious and conservative households in Konya”, “Our home was like a madrasa and an academy. They would either speak science, talk hadiths, or verses, or discuss an issue that went to their difficulties, peculiarities, and sufferings during my father's, uncle's and father's observations. ” Tell Ali Ulvi Bey.
Those years when Küçük Ali Ulvi stepped into youth are the most troubled years of the single party period. İbrahim Efendi, who sees the insistence of Dede Veyis Efendi on the spot and wants to teach his child in a more suitable environment, decides to migrate to the holy lands. İbrahim Efendi cries out to the famous scholar Konyalı Mehmed Vehbi Efendi, who is trying to deter his father from this decision: “Haji Mehmed agha! I was strange in my dorm! I can't read my son. The whole melanet is free, the police have no work, no power, they follow me. He's taking him to jail. I had a field, I sold it. I sold my family's litter. I will have them read until they are over. If it's over, I'm going to be a beard (water seller). I will carry water to the pilgrims (pilgrims), and I will be a porter. ” When Vehbi Efendi heard this; “Hacı Mehmed calls the network, love that has become this, love. It does not stand in front of it. Let him go and have his puppies read. ” said.
*****