Sırat-ı Müstakim Dergisi, 1908-1912 yılları arasında yayınlandı ve toplamda 182 sayıdan oluştu. Derginin kurucuları Ebu’l-Ula Mardin ve Eşref Edip’tir. 1912 yılından sonra Sebîlürreşad ismiyle yayın hayatına devam eden dergi, dönemin...
moreSırat-ı Müstakim Dergisi, 1908-1912 yılları arasında yayınlandı ve toplamda 182 sayıdan oluştu. Derginin kurucuları Ebu’l-Ula Mardin ve Eşref Edip’tir. 1912 yılından sonra Sebîlürreşad ismiyle yayın hayatına devam eden dergi, dönemin İslamcılık görüşünü savunan önemli bir yayın organıdır. Dergi, Rus hâkimiyeti altında yaşayan Müslüman Türklerin dini, siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetleriyle yakından ilgilendi. Buna bağlı olarak derginin farklı sayılarında Çarlık Rusya rejiminin ve idarecilerinin Müslüman Türklere yönelik uyguladığı asimilasyon ve baskı politikaları, dergide makale ve haber olarak geniş bir şekilde ele alındı. Bu makale ve haberlerde Rusya’da yayınlanan Rusça ve Türkçe gazetelerden iktibaslar da yapıldı. Dergide, Rusya’daki Türk aydınları ve gazetecilerin makale ve mektuplarına da yer verilerek okuyucuların Müslüman Türk dünyasından haberdar olmaları sağlandı.
XX. yüzyılın başlarında Tatar, Başkurt, Kırgız, Özbek gibi isimlerle anılan ve geniş bir coğrafyada yaşayan Müslüman Türk toplulukları, Rusya’nın hâkimiyeti altındaydı. Hâkimiyet altına girdiklerinden itibaren Rusya’nın baskısı altında yaşamlarını sürdüren Müslüman Türkler, Çar II. Nikola’nın 1905 İhtilali üzerine yayınladığı manifesto ile kısa süreli de olsa, birtakım haklar elde ettiler. Müslüman Türkler, sorunlarını görüşmek üzere kongreler düzenlediler ve Rus hükümetinden özellikle siyasi, dini ve eğitim konularında vatandaşlık temelinde eşit haklar talep ettiler. Bu taleplere olumlu yaklaşan Rus hükümeti; yaptığı yasal düzenlemelerle Müslüman Türklere birtakım haklar verdi. Ancak 1907 yılından itibaren Rus hükümeti, Müslüman Türklere tanımış olduğu hakları geri almaya başladı ve eskiden olduğu gibi baskılarına devam etti. Rus hükümetinin, Müslüman Türklerde yaygınlaşan “İttihad-ı İslam” düşüncesinden duyduğu kaygı ve bu kaygıya yönelik Rus gazetelerinin kışkırtıcı yayınlar yapmaları, Müslüman Türklere yönelik baskıların artmasına neden oldu. Bunun sonucunda Rus hükümeti, Müslüman Türklere ait ev, iş yeri, mektep/medrese ve benzeri yerlere baskınlar düzenledi ve suçlu bulduğu kişilere azil, sürgün ve hapis gibi cezalar verdi. Diğer taraftan Müslüman Türklerin, kendi aralarındaki mezhepçilik (Sünni-Şii) ve mektep/medrese (kadim-cedit) gibi ihtilafları, birlik ve bütünlüklerine zarar vermekle kalmadı, Rus hükümetinin baskısını arttırmasına da fırsat verdi. Bu dönemde yaşanan deprem, kuraklık ve yangın gibi afetler de Müslüman Türklerin yaşamlarını önemli ölçüde zorlaştırdı.