Son yıllarda artan sağanak yağışlar, özellikle kentlerde ani su baskınlarına neden olmaktadır. Sağanak yağışın ardından yaşanan ani su baskınları sonucu önemli derecede işlev kaybı ve ekonomik zararla karşılaşılmaktadır. İstanbul'da...
moreSon yıllarda artan sağanak yağışlar, özellikle kentlerde ani su baskınlarına neden olmaktadır. Sağanak yağışın ardından yaşanan ani su baskınları sonucu önemli derecede işlev kaybı ve ekonomik zararla karşılaşılmaktadır. İstanbul'da topoğrafik olarak ani yağışlarda su altında kalma riski olan yerler özellikle dere yataklarıdır. Ancak tarihi yapılar kentteki değişim ve yol kotlarındaki düzenlemelere bağlı olarak kaldırım kotunun altında kalmaktadır. Çevresine göre daha alt kotta kalan tarihi yapılar, yağışlar sonucu ani su baskınlarına karşı risk altındadır. 17 Ağustos 2019'da yaşanan sağanak yağış, İstanbul tarihi kent merkezinde birçok yerde su baskınıyla sonuçlanmış, Küçük Ayasofya ve restorasyon sürecindeki Ahi Çelebi Camii sular altında kalmıştır. Çalışmada İstanbul Tarihi Yarımada'da ani yağışta su baskını riski yüksek tarihi yapılar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda Haliç kıyısında konumlu Ahi Çelebi Camii ayrıntılı incelenmiştir. İncelemede konum, çevre topografya ile ilişkisi, ani su baskınlarına karşı alınmış önlemler ve daha önce bu türden risklerle karşılaşıp karşılaşmadığı araştırılmıştır. Çalışma verilerini arşiv bilgileri ve yerinde gözlem verileri oluşturmaktadır. İstanbul'da çoğu camii olmak üzere birçok tarihi yapının özgün kotu, çevresindeki yol kotundan daha aşağıdadır. Ani yağışlar sonucu gelişebilecek su baskınları için risk analizlerinin yapılarak, başta tarihi yapılar olmak üzere risk azaltıcı önlemler geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Meteorolojik afet, su baskını, İstanbul tarihi yarımada, tarihi yapı, Ahi Çelebi Cami 1. Giriş Afetler başta can kaybı ve yaralanma olmak üzere, fiziksel, sosyal ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Sel, depremle birlikte en yaygın doğa kaynaklı afetlerin başında gelmektedir. Dünyanın birçok bölgesinde, birçok yerleşimde sel beraberinde yıkım getirmektedir. Küresel iklim değişikliği beraberinde, etkileri ve sonuçları daha da kötüye doğru gitmektedir. Federal Acil Durum Yönetimi Ajansı (FEMA) kentsel taşkını; "…geçirimsiz yüzeylerin artış gösterdiği, özellikle yüksek yoğunlukta nüfus barındıran yerleşimlerde, drenaj kapasitesinin üzerinde gelişen sağanak yağmur nedeniyle binaların su altında kalması…" olarak tanımlamaktadır [1]. Fosil yakıt kullanımı, enerji tüketimi, hızlı nüfus artışına bağlı olarak sanayileşme, orman yangınları ve insan etkileri sonucunda atmosfere salınan gazların sera etkisi