Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
  • Eker was born in Trabzon in 1984 and started his musical education at the age of 11 with violin lessons. In 2008, he ... moreedit
Bu çalışmada, 20. yüzyıl içinde bestelenmiş keman eserlerinde kullanılan folklorik materyallerin saptanması, kullanılan materyallerin enstrümana nasıl yansıtıldığının kemanın geleneksel müzik repertuvarı ölçüsünde karşılaştırılarak... more
Bu çalışmada, 20. yüzyıl içinde bestelenmiş keman eserlerinde kullanılan folklorik materyallerin saptanması, kullanılan materyallerin enstrümana nasıl yansıtıldığının kemanın geleneksel müzik repertuvarı ölçüsünde karşılaştırılarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda folklorik materyallerin kullanımı, eserlere yansıtılış biçimiyle değerlendirilmesi ve enstrümanın bahsedilen çağ içindeki tınısal evriminin saptanması sağlanmıştır. İlgili literatürde folklorik temelli bakış açısıyla eserlerin değerlendirilmesi durumunu yansıtan kapsam bakımından sınırlı sayıda çalışma bulunduğundan, alanda yapılan bu çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir. 20. yüzyıl keman literatürünün folklorik icra pratikleri bağlamında incelendiği bu araştırma betimsel modele dayalı olup nitel araştırma tekniklerinden durum çalışmasına örnektir. Doküman analizi yöntemi kullanılarak ilgili alan yazın taranmış, tarama sonucunda konu ile ilgili elde edilen eserlerin notalarının incelemesi yapılmıştır. Araştırmanın evreni, 20. yüzyıl Avrupa müziğindeki keman literatürüdür. Seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçsal örnekleme yöntemi kullanılarak örneklem grubu belirlenmiş olup; çalışmada betimsel araştırma modeli temelinde ilişkisel etnografi deseni kullanılmıştır. Elde edilen bulgular doğrultusunda sonuç olarak "Ulus-Devlet" modeli benimsenen ülkelerdeki halk müziği ile ilgili çalışmaların benzer şekilde gelişim gösterdiği, halk müziklerinde saptanan karakteristik özelliklerden bir bölümünün, uzak coğrafyalar da dahil olmak üzere farklı bölgelerde ortaklaşa kullanıldığı/deneyimlendiği görülmüştür. İcra alanı bakımından oldukça geniş bir coğrafyada çalınan bir çalgı olarak kemanın, Orta Avrupa müziği gelenekleri içindeki konumu itibariyle özellikle klasiszmin grameri üzerine kurulu, romantik dönemde pekişen davranış kalıplarıyla teknik ve söylemsel konumunu kazandığı görülmektedir. 20. yüzyıldaki folklorizm hareketleri doğrultusunda halk müziği elementlerinin de bestelenen eserlerde kullanılmasıyla birlikte, hem klasik hem de halk müziği olmak üzere her iki alanda da popüler hale gelerek müzikal anlatımın ortak paydasında konumlandırılan bir çalgı olarak değer görmüştür. Bu dönemdeki eserler incelendiğinde, çalgının genel itibariyle bestelenen bu yönlü eserlerde, teknik göstergeleri kullanmanın haricinde belirli karakterleri yansıtarak halk müziklerinin karakteristik niteliklerini ve bunlara koşut kimlik imgelerini betimlediği belirlenmiştir.

In this study, it is aimed to determine the folkloric materials used in violin works composed in the 20th century, and to determine how the materials used are reflected on the instrument by comparing the violin's traditional music repertoire. For this purpose, the use of folkloric materials, the evaluation of the way they are reflected in the works, and the determination of the tonal evolution of the instrument in the said era were provided. Since there are a limited number of studies in the relevant literature reflecting the status of evaluating the works from a folkloric point of view, it is considered that this study is important. This research, which examines the 20th century violin literature in the context of folkloric performance practices, is based on a descriptive model and is an example of a case study from qualitative research techniques. The literature on the subject was scanned using the document analysis method, and the notes of the works related to the subject were examined. The universe of research is the violin literature in 20th century European music. The sample group was determined by using purposeful sampling method, which is one of the non-random sampling methods. In the study, the relational ethnographic design was used on the basis of the descriptive research model. In line with the findings obtained, it was concluded that studies on folk music in countries where the "Nation-State" model was adopted developed similarly, and some of the characteristic features found in folk music were used/experienced in different regions, including distant geographies. It is seen that the violin, as an instrument played in a wide geography in terms of performance, gained its technical and discursive position with its behavioral patterns that were based on the grammar of classicism, especially in the Central European music traditions, and reinforced in the romantic period. In line with the folklorism movements in the 20th century, with the use of folk music elements in the compositions, it became popular in both classical and folk music, and it was valued as an instrument positioned on the common ground of musical expression. When the works of this period were examined, it was determined that the instrument depicted the characteristic qualities of folk music and the identity images parallel to them by reflecting certain characters in these oriented works, in addition to using technical indicators.
In this study, "Scale System" book which has been written by the Carl Flesch and other similar books have been examined. The study consists of seven sections. First of all, lives, his students, artworks, notation works of Carl Flesch have... more
In this study, "Scale System" book which has been written by the Carl Flesch and other similar books have been examined. The study consists of seven sections. First of all, lives, his students, artworks, notation works of Carl Flesch have been addressed in the study. In the third section, the structure and features of music of period that he lives has been examined and then in the fourth section, " Die Kunst des Violinspiels " books and his considerations as to violin art have been specified. In the fifth section, the analysis of "Scale System" and works within this has been conducted. In the sixth section, the evaluation of other series works similar to this one has been conducted. As a result, overall evaluation of books consisting of series works over the "Scale System" book written by Carl Flesch has been conducted in this study.
Keman çalım tekniklerinin gelişimi, çalgıyla ilgili nota yayımcılığının gelişimiyle doğru orantılı bir biçimde gelişmiştir. Keman tekniğini ilerleten pedagojik temelli eserlerin yanı sıra çalgı için bestelenen eserlerin yayımlanması ve... more
Keman çalım tekniklerinin gelişimi, çalgıyla ilgili nota yayımcılığının gelişimiyle doğru orantılı bir biçimde gelişmiştir. Keman tekniğini ilerleten pedagojik temelli eserlerin yanı sıra çalgı için bestelenen eserlerin yayımlanması ve çoğaltılması ile birlikte çalgı repertuvarı gelişmiş, zaman içinde keman literatürü şeklinde tarif edilebilecek bir külliyat oluşmuştur. Eserlerin yayım sürecinde özellikle yorum ve seslerin doğru artikülasyonu noktasında gerek yay teknikleri gerekse de duate’nin doğru bir şekilde gösterilmesi eserlerin özüne uygun bir biçimde icrasını sağlamaktadır. Bu bakımdan notasyon doğruluğu, konu dâhilinde çalgıda belirli bir bilgi birikimi sağlamış olan editörlerin katkısıyla meydana gelmektedir. Emil Kross da bahsedilen durum üzere keman sanatçılığının yanı sıra yaşamış olduğu dönem içinde birçok önemli eserin editörlüğünü üstlenerek bu alanda ön plana çıkan isimlerden biri olmuştur. Kross dönem içindeki önemli keman pedagoglarından biri olarak kabul görmesinin haricinde, gerek yazar gerekse de editör olarak yayımcılık alanına büyük katkı sağlamıştır. Kross’un editörlük çalışmalarına Bach, Beethoven, Schumann, Paganini, Wieniawski gibi bestecilerin eserlerini yayıma hazırlayarak başladığı bilinmektedir. Kross’un editörlüğünde yayımlanan eserler, ilerleyen süreç içinde keman eğitiminin temel eserleri olarak kabul görmüştür. Bu bildiri çalışması da, belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak Kross’un editörlüğünü yaptığı ve modern keman eğitimine büyük katkı sağlayan Pierre Rode’un “Caprice 24” isimli eserinii ncelemektedir. Betimleyici araştırma yöntemini kullanan bu çalışma, Kross’un keman pedagojisi ve icrası alanına katkılarının yanı sıra editör kimliğine de genel bir bakış sunmayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında doküman incelemesi yöntemiyle elde edilen bilgiler içerik analiziyle incelenmiştir. Kross’un çalışmalarının niteliği ile pedagojik anlamdaki katkısı yönünden tarihsel anlam ve önemi gibi analiz bulgularını içeren bu çalışmanın sonucunda, Kross’un yazar olarak keman tekniği ile ilgili ortaya koymuş olduğu çalışmalar haricinde editör olarak da alana büyük katkılar sağladığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler:  Emil Kross, keman, keman literatürü, nota yayımcılığı.

CAPRIS AND KROSS: EMIL KROSS’S CONTRIBUTION TO VIOLIN LITERATURE
ABSTRACT
The development of violin playing techniques has developed in direct proportion to the development of note publishing for the instrument. In addition to pedagogically based works that improve violin technique, the repertoire of the instrument has developed with the publication and reproduction of works composed for the instrument, and a corpus that can be described as violin literature has been formed over time. In the process of publishing the works, especially at the point of interpretation and correct articulation of the sounds, both bowing techniques and the correct representation of the duate ensure that the works are performed in accordance with their essence. In this respect, the accuracy of the notation comes from the  contribution of editors who have a certain knowledge of the instrument within the subject. Emil Kross, in addition to being a violinist, has been one of the prominent names in this field by undertaking the editing of many important works in the period he lived in. Apart from being recognized as one of the most important violin pedagogues of the period, Kross made a great contribution to the field of publishing both as a writer and editor. It is known that Kross began his editorial work by preparing works by composers such as Bach, Beethoven, Schumann, Paganini, Wieniawski for publication. The works published under Kross’s editorship have been accepted as the basic works of violin education in the following process. This paper examines Pierre Rode’s “Caprice 24”, which was edited by Kross and made a great contribution to modern violin education. Using the descriptive research method, this study aims to provide an overview of Kross’s contributions to the field of violin pedagogy and performance as well as his editorial identity. Within the scope of the study, the information obtained through document analysis was analyzed by content analysis. As a result of this study, which includes analysis findings such as the quality of Kross’s works and their historical meaning and importance in terms of edagogical contribution, it was seen that Kross made great contributions to the field as an editor as well as his works on violin technique as an author.
Keywords: Emil Kross, violin, violin literature, music publishing.
Emil Kross keman sanatçılığının yanı sıra yaşamış olduğu dönem içinde birçok önemli eserin editörlüğünü üstlenerek bu alanda ön plana çıkan isimlerden biri olmuştur. Kross önemli keman pedagoglarından biri olarak kabul görmesinin... more
Emil Kross keman sanatçılığının yanı sıra yaşamış olduğu dönem içinde birçok önemli eserin editörlüğünü üstlenerek bu alanda ön plana çıkan isimlerden biri olmuştur. Kross önemli keman pedagoglarından biri olarak kabul görmesinin haricinde, gerek yazar gerekse de editör olarak yayımcılık alanına büyük katkı sağlamıştır. Yapılan bu çalışma Kross'un müzik sektörü içindeki konumunu ve kendisinin editörü olduğu Pierre Rode'un 'Caprice 24' isimli eserini farklı editörlerin yayımları üzerinden karşılaştırarak incelemektedir.
20. Yüzyılda yaşanan siyasi gelişmelere bağlı olarak, ulus kimliğinin yaratım süreci içinde farklı coğrafyalarda birçok araştırma yapılmıştır. Öz kültürün tanımlanması doğrultusunda folklor üzerinden yapılan bu araştırmaların bir kolu... more
20. Yüzyılda yaşanan siyasi gelişmelere bağlı olarak, ulus kimliğinin yaratım süreci içinde farklı coğrafyalarda birçok araştırma yapılmıştır. Öz kültürün tanımlanması doğrultusunda folklor üzerinden yapılan bu araştırmaların bir kolu olarak müzik, yapısal boyutuyla amaca yönelik belirli tezlerin üretilmesi veya desteklenmesinde bir araç olarak kullanılmak istenmiştir. Avrupa’dan başlamak üzere Türkiye’de de etkisini gösteren bu eğilim doğrultusunda zamanın teknikleri ve yeni deneyimlenen metotlar sayesinde yerel kültürün müziğini tanımak ve derlemek üzere farklı bölgelerde alan araştırmaları yürütülmüştür. Kurumsallaşma adımlarını atan genç cumhuriyetin yetiştirdiği müzik insanları vasıtasıyla yapılan bu araştırmalardan elde edilen verilerin kompozisyonel materyal olarak kullanılmasıyla Türk müziği karakteristik özellikleri çok sesli müzik içine dâhil olmuştur. Türkiye’de etnomüzikolojik araştırmaların öncülerinden biri olarak ön plana çıkan Ahmed Adnan Saygun’un bu dönem içinde yaptığı çalışmaların belirtilen durumu tam olarak yansıttığı görülmektedir. Saygun’un halk müziği araştırmaları üzerinden keman yapıtlarını inceleyen bu çalışma betimsel araştırma teknikleri vasıtasıyla yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılarak Saygun’un bu alanda yapmış olduğu çalışmalar incelenerek değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı, konu itibariyle dönemin genel özellikleri üzerinden Saygun’un halk müziği araştırmalarına verdiği katkıyı ve bestecinin keman yapıtlarında halk müziğinin varlığını saptamaktır. Elde edilen veriler ışığında çalışmanın sonucunda Saygun’un halk müziği araştırmalarına sadece müzisyen kimliği ile iştirak etmediği, gelişimi özümseyen ve yeniliklere açık bir müzikolog olarak şartlara kendini adapte ettiği, halk müziğinin belirli karakteristik özelliklerini keman eserlerinde kullandığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Halk Müziği, Ahmed Adnan Saygun, Keman.
20. yüzyılda birçok besteci farklı coğrafyaların kültürleri ile ilgilenmiş, icra edilen müziklerin tınısal özelliklerini kendi bestelerinde kullanmıştır. Özellikle izlenimci akımla bağlantılı olarak süregelen bu yöntem kompozisyonel bir... more
20. yüzyılda birçok besteci farklı coğrafyaların kültürleri ile ilgilenmiş, icra edilen müziklerin tınısal özelliklerini kendi bestelerinde kullanmıştır. Özellikle izlenimci akımla bağlantılı olarak süregelen bu yöntem kompozisyonel bir materyal olarak yerel müziklerin sanat müziğine aktarımında bir araç olarak değerlendirilmiştir. Dönem içinde Polonyalı besteciler arasında ön plana çıkan Karol Szymanowski her ne kadar bestecilik yıllarının ilk döneminde romantizm etkisi altında eserler üretmiş olsa da ikinci döneminde doğuya yönelerek o coğrafyaya ait kültürel materyalleri eserlerinde kullanmaktan çekinmemiştir. Bu materyalleri kullanırken alışılagelmiş bir biçimde oryantal unsurları birebir eserlerine yansıtmak yerine doğu etkisinin kendi içindeki yansımasını aktarmayı tercih etmiştir. Besteci, yapıtları itibariyle çok çeşitli konuları eserlerinde betimlemiş, doğu ve antik medeniyetlere hayranlık duymuş ve bu yönde eserler vermiştir. Bu çalışmada, Karol Szymanowski’nin bahsedilen  özellikler taşıyan eserlerinden Op. 24 Hafiz’in Aşk Şarkıları ve Op. 42 Karasevdalı Müezzinin Şarkıları’nın analiz edilerek sufizmin bestecinin bu eserlerindeki yansımasının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma kapsamındaki eserler piyano eşlikli şan için olup, iki eser de 6 şarkıdan oluşmaktadır. Nitel bir çalışma olan bu araştırmada, çalışma grubunu oluşturan eserlerin analizinde betimsel analiz teknikleri kullanılmıştır. Eserler yazınsal ve müzikal öğeler doğrultusunda olmak üzere iki aşamada analiz edilmiş, bestecinin eserlerinde sufizm özellikleri ile doğu kültürüne ilişkin elementleri kullanma biçimi değerlendirilmiştir. Çalışmanın, doğu kültürü ve bu kültürün müzik elementlerinin klasik sanat müziğine yansımasına bir örnek niteliğinde ışık tutması bakımından, özgün bir araştırma olarak literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Szymanowski, Sufizm, Doğu Kültürü, Şarkı
Keman yüzyıllar boyunca üzerinde yapılan değişikliklerin sonucunda bugünkü formuna ulaşmış bir çalgıdır. Çalgıdaki bu değişim, ses kapasitesinin yanı sıra icracının tekniğini de etkilemiştir. Dönemsel farklılıkların yaratmış olduğu... more
Keman yüzyıllar boyunca üzerinde yapılan değişikliklerin sonucunda bugünkü formuna ulaşmış bir çalgıdır. Çalgıdaki bu değişim, ses kapasitesinin yanı sıra icracının tekniğini de etkilemiştir. Dönemsel farklılıkların yaratmış olduğu birbirinden ayrı stilistik özelliklerin de ön plana çıkışıyla kemanın bu değişim süreci tınısal bakımdan da daha belirgin bir şekilde gözlemlenebilmektedir. Kemanın değişim süreci, çalgıdan ses üretimini sağlayan yayın da değişimiyle koşut bir biçimde seyretmiştir. Yayın 17. yüzyıldan itibaren süregelen biçimsel değişimi en belirgin bir biçimde François Xavier Tourte’un modern yayı keşfiyle aşama kaydetmiştir. Tourte’un yay üzerinde yapmış olduğu değişikliklerle beraber birçok yeni yay tekniği gelişmiş, yay boyunun uzaması sebebiyle de rezonans süresi daha da artmıştır. Bu denli bir değişim sonucunda elde edilen ses sayesinde müziğin de farklı bir yöne doğru evrildiği değerlendirilmiştir. Keman yayının değişim sürecini inceleyen bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılmış, elde edilen veriler dönemsel özellikler göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı keman yayının süreç içindeki değişiminin ortaya çıkardığı yenilikleri saptamaktır. Araştırmanın sonucu itibariyle keman yayının biçimsel değişimi ve yapılan yeniliklerle birlikte yeni yay tekniklerinin icra edilmeye başlandığı ve böylelikle kemanın solist bir çalgı olarak biraz daha ön plana çıktığı belirlenmiştir.
Bu araştırmada, müzik öğretim yaklaşımları arasında anadil yaklaşımı olarak bilinen Suzuki öğretim metodu kapsamında, keman eğitimi ile ilgili yapılan çalışmaların belirlenerek tür ve içerik bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel... more
Bu araştırmada, müzik öğretim yaklaşımları arasında anadil yaklaşımı olarak bilinen Suzuki öğretim metodu kapsamında, keman eğitimi ile ilgili yapılan çalışmaların belirlenerek tür ve içerik bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Betimsel bir yaklaşımla tasarlanan bu çalışmada nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılmış, verilere doküman analizi ile ulaşılarak içerik analizi yapılmıştır. Araştırma kapsamında; DergiPark, TR Dizin, YÖK Tez Merkezi veri tabanı ve Google Akademik arama motorları kullanılarak, çalışma başlığında “Suzuki”,”Suzuki Öğretim Metodu”, “Suzuki Yöntemi”, “Suzuki Keman Okulu” ifadeleri bulunan, ulusal veya uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makaleler ile Yök Tez veritabanında yer alan yüksek lisans, doktora veya sanatta yeterlik tezleri belirlenmiştir. Sistematik derlemenin dâhil etme ölçütleri doğrultusunda tam metnine ulaşılabilen çalışmalar araştırma kapsamında değerlendirilmiştir. Çalışmalar tür, yıl, konu, amaç, yöntem ve teknikler bağlamında incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Suzuki, Suzuki Keman Okulu, Çalgı Eğitimi, Keman Eğitimi, Sistematik Derleme
In this study, it is aimed to determine the folkloric materials used in violin works composed in the 20th century, and to determine how the materials used are reflected on the instrument by comparing the violin’s traditional music... more
In this study, it is aimed to determine the folkloric materials used in violin works composed in the 20th century, and to determine how the materials used are reflected on the instrument by comparing the violin’s traditional music repertoire. For this purpose, the use of folkloric materials, the valuation of the way they are reflected in the works, and the determination of the tonal evolution of the instrument in the said era were provided. In line with the findings obtained, it was concluded that studies on folk music in countries where the “Nation-State” model was adopted developed  imilarly, and some of the characteristic features found in folk music were used/experienced in different regions, including distant geographies.
20. yüzyılda gelişen ulusalcılık akımı ile daha fazla önem kazanan halk müziği elementleri, bestecilerin esinlendiği bir kaynak olarak değer görmüştür. Finlandiya'da da besteciler, halk müziği elementlerini eserlerinde kullanarak kendi... more
20. yüzyılda gelişen ulusalcılık akımı ile daha fazla önem kazanan halk müziği elementleri, bestecilerin esinlendiği bir kaynak olarak değer görmüştür. Finlandiya'da da besteciler, halk müziği elementlerini eserlerinde kullanarak kendi bestecilik stillerinde ulusal bir çizgi yakalamaya çalışmışlardır. Finlandiya’nın İsveç ve Rusya hakimiyeti altında kalması sonucu bölgedeki kültürel yapının da bu yönlü etkilendiği görülmektedir. Dönem içindeki milliyetçi söylemlerle birlikte, bağımsızlık ideallerini gerçekleştirme yolunda, gelişen toplum bilincine paralel olarak Fin kültürünü tanımlama ve keşfetme çalışmaları yapılmıştır. 19. yüzyıldan başlamak üzere çeşitli bölgelerde yapılan alan çalışmaları sonucunda halk müziği koleksiyonları oluşturulmuştur. Özellikle Karelya bölgesinin ezgilerinin Fin halk müziğinin genel karakteristik özelliklerini oluşturduğu bilinmektedir. Finlandiya müzik okulunun en önemli temsilcisi olan Jean Sibelius, Fin müziğinin karakteristik özelliklerini başarıyla tasvir etmiştir. Müzik hayatına keman çalarak başlayan Sibelius, Keman Konçertosu eserinde de Fin Halk müziği materyallerini kullandığı görülmektedir. Bu araştırmada Sibelius’un Op. 47 Keman Konçertosunda bulunan halk müziği materyallerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılarak konu ile ilgili alan yazın taranmış, tarama sonucunda konu ile ilgili elde edilen eserlerin notalarının incelemesi yapılmıştır.
Anahtar kelimeler: Fin Halk Müziği, Jean Sibelius, Keman Konçertosu
20. Yüzyılın önde gelen kompozitörlerinden olan Béla Bartók aynı zamanda icracılığı, araştırmacılığı, özellikle de derlemeciliği ve pedagojik alandaki çabalarıyla, sadece yaşadığı dönemde ivme kazanan Ulusçuluk Akımı çerçevesinde değil,... more
20. Yüzyılın önde gelen kompozitörlerinden olan Béla Bartók aynı zamanda icracılığı, araştırmacılığı, özellikle de derlemeciliği ve pedagojik alandaki çabalarıyla, sadece yaşadığı dönemde ivme kazanan Ulusçuluk Akımı çerçevesinde değil, sonrasında da, müzik üzerinden bir kimlik inşası/ifşası arandığında ilk akla gelen, referans alınan rol modellerinden biri olmuştur. Doğu Avrupa’dan Ön Asya’ya, Balkanlardan Kuzey Afrika’ya, birçok farklı coğrafyada öncü derleme çalışmaları yapan Béla Bartók, bu çalışmalardan edindiği folklorik materyali—ezgileri ve onların ritmik öğelerini—çoğu zaman ustalıkla soyutlayarak, kendi üslubuyla, yapıtlarına yansıtmıştır. Bu araştırmada böylesi bir stratejiye çeşitli seviyelerde başvurulan türdeş bir dağarcığa, bestelenişleri 1909 – 1939 gibi geniş bir zaman aralığına yayılan 6 yaylı çalgılar dörtlüsü eserine odaklanılacaktır. Anılan zaman dilimi içinde Bartók’un müzikal deyiş ve gramerinde kayda değer değişimler görülmektedir; bunların önemli bir kısmınınsa, özellikle I. Dünya Savaşı ve ardından yaşanan iki savaş arası döneme damga vuran Ulusçuluk Akımı’na koşut geliştiği önerilebilir: Bu akımın en belirgin gösterenlerinden olan ritmik formüller/kalıplar yerellik izleri taşıdıkları oranda konser müziği/oda müziği izler-kitleleriyle vasıtasızca iletişim kurabilen, böylelikle Ulusalcılık yüklemlerine nispeten “seçkinci” bir ortamda da hizmet eden, katkı sağlayan müzikal öğelerdendir. Kaldı ki bu model ülkemiz, Türkiye’de de, aynı kuşak bestecilerince de benimsenmiştir.
Bu çalışma ağırlıklı olarak betimsel tutulmuş, durum tespiti yapılmıştır; ancak önermesini desteklemek adına, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemine de başvurulmuş; konu ile ilgili alan yazını taranmıştır. Şüphesiz en önemli kaynak olarak bizatihi bu 6 eserin, Bartók’un yaylı çalgılar dörtlüsü repertuvarında dikkate değer birer yeri olan yapıtlarının, notaları incelenmiştir. Sonuç olarak Bartók’un yaylı dörtlü grupları için bestelemiş olduğu bu eserlerin çalışılmasında icracıları geliştirebilecek,  nitelikli bir seviyeye, derinlikli bir kavrayışa ulaştıracak en önemli öğelerin başında folklorik tabanlı ritmik unsurların geldiği; yapıtlardaki soyutlamalara bunların bilinciyle vakıf olunabileceği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelime: Béla Bartók, Yaylı Dörtlü, Oda Müziği, Ritmik Analiz.
Duruş ve tutuş bakımından keman, rahat çalınması zor bir enstrüman olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle keman öğretiminin başlangıcında doğru duruş ve tutuş becerilerinin kazandırılması temel hedeflerden biridir. Doğru teknikle çalınmasını... more
Duruş ve tutuş bakımından keman, rahat çalınması zor bir enstrüman olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle keman öğretiminin başlangıcında doğru duruş ve tutuş becerilerinin kazandırılması temel hedeflerden biridir. Doğru teknikle çalınmasını sürekli hale getirmek ve rahat bir icra gerçekleştirmek amacıyla süreç içersinde enstrümana ek olarak bazı materyaller geliştirilmiştir. Geliştirilen bu materyallerden biri olan keman yastıkları, kullanım açısından icracıya omuzun ve boynun doğal konumunda kalması, sol elin serbestliğini arttırması ve kemanın sabit bir biçimde vücutta konumlandırılması bakımından rahatlık sağlamaktadır. Keman yastıklarının kullanımının artmasıyla birlikte tasarımda, materyalde ve orantılı olarak kalitesinde de değişiklikler ortaya çıkmıştır. Günümüzde bu tür aparatların gerekliliği ile birlikte fayda ve zararları yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Yapılan bu çalışmada keman yastığının geçmişi ve keman öğretimindeki kullanımıyla ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Müzik bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanlarda yarattığı etkiler ile birçok alanda olduğu gibi yabancı dil öğretiminde de bireyde istendik davranışlar oluşturmayı daha etkili kılmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu... more
Müzik bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanlarda yarattığı etkiler ile birçok alanda olduğu gibi yabancı dil öğretiminde de bireyde istendik davranışlar oluşturmayı daha etkili kılmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu müziğin, bünyesinde barındırdığı unsurlar dolayısıyla öğrenmeyi kolaylaştırdığı, hafızayı güçlendirdiği ve öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirerek bireylere motivasyon sağladığı görülmektedir. İlgili literatür incelendiğinde müziğin yabancı dil eğitimindeki bu etkisine ilişkin olarak genellikle yabancı dil öğretiminde şarkı kullanımının değerlendirildiği çalışmalara rastlanmaktadır. Buradan hareketle, Türkiye’de yabancı dil öğretiminde müziğin araç olarak kullanımına ilişkin yapılan çalışmalar araştırmanın problem durumunu oluşturmaktadır. Türkiye’de yabancı dil öğretiminde müziğin etkisine yönelik yapılan çalışmaların sistematik derlemesinin yapılmasının amaçlandığı bu çalışmada veri toplama tekniği olarak doküman analizi kullanılmıştır. Literatür taraması yapılırken Yök Tez Merkezi ve Google Akademik veri tabanlarında ‘dil öğretimi ve müzik’, ‘yabancı dil ve müzik’, ‘dil öğretimi ve şarkı’ ve ‘yabancı dil ve şarkı’ anahtar kelimeleri kullanılmıştır. Ancak bu anahtar kelimeler ile çalışmalara ulaşmakta zorluk yaşanmış, bu sebeple ‘yabancı dil’ ve ‘dil öğretimi’ anahtar kelimeleri kullanılarak başlığında ‘müzik’ ve ‘şarkı’ ifadesi bulunan çalışmalar taranmıştır. Sistematik derlemenin dahil etme ölçütleri yıl sınırlaması yapılmaksızın, Türkiye’de dil öğretimde müziğin araç olarak kullanıldığı tam metin olarak yayımlanan tez, makale ve bildiri çalışmaları olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda yapılan tarama sonucunda 17 çalışmaya rastlanmış olup, tam metnine ulaşılamayan iki çalışma dışlama kriteri kapsamında araştırmaya dahil edilmemiş, eleme sonucunda araştırma kapsamına 15 çalışma alınmıştır. Çalışmalar tür ve yayım bilgisi, amaç, araştırma yöntem ve teknikleri ile sonuçlar bağlamında incelenmiştir. Çalışmalardan elde edilen sonuçlar incelendiğinde müziğin, yabancı dilöğretiminde kelime bilgisi, konuşma dilindeki akıcılık, dilbilgisi ve telaffuz yönündeki etki sağladığı tespit edilmiştir. Ayrıca destekleyici ve tamamlayıcı yapısı ile önemli bir öğretim aracı olarak kabul edilen müzik, tüm bu kazanımların yanında eğlenceli yapısı sayesinde öğrencilerde yabancı dil dersine katılımı sağlamıştır. Derse olan ilgi düzeyinde ve güdülenmede artış görülmüş, öğrencilerin yabancı dil dersinde müziğin bir araç olarak kullanılmasında olumlu bir tutum sergiledikleri tespit edilmiştir. Sonuç olarak müziğin yabancı dil öğretiminde etkili bir araç olduğu söylenebilir.
20. yüzyıl müzikte birçok yeniliğin varlık bulduğu bir dönem olduğu kadar, aynı zamanda ön plana çıkan virtüöz keman sanatçılarının yıldızlaştığı bir dönem olarak da anılmaktadır. Tarihsel süreç bakımından ele alındığında belirtilen zaman... more
20. yüzyıl müzikte birçok yeniliğin varlık bulduğu bir dönem olduğu kadar, aynı zamanda ön plana çıkan virtüöz keman sanatçılarının yıldızlaştığı bir dönem olarak da anılmaktadır. Tarihsel süreç bakımından ele alındığında belirtilen zaman dilimi öncesinden başlayarak farklı keman okullarının gelişiminin sonucunda 20. yüzyıl keman icrasında üstün nitelikli icra seviyelerine ulaşıldığı görülmektedir. Bahsedilen dönem özelinde de bu üstün niteliğin gösterilmesinde pay sahibi olan çeşitli keman eğitimi yaklaşımları geliştirilmiştir. Rus keman okulu da geliştirilen bu yaklaşımlar neticesinde bu döneme damgasını vurmuş, birçok keman sanatçısı yetiştirmiş, yetişen bu sanatçılar Avrupa’nın seçkin keman yarışmalarında bu okulun temsilcileri olarak ödül kazanmıştır. Rus keman okulunun gelişiminde ve yakalamış olduğu bu başarıda pay sahibi olan isimlerden birinin de Pyotr Salomonovich Stolyarsky olduğu değerlendirilmektedir. Yapılan bu çalışma kapsamında belirtilen durum üzere Stolyarsky’nin keman eğitimi yaklaşımının Rus keman okulunun gelişimindeki katkısını saptamak amaçlanmıştır. Dünya genelinde keman sanatçıları bakımından “Altın Çağ” olarak kabul edilen yirminci yüzyılda ön plana çıkan Fransız-Belçika keman okulunun ardılı olması bakımından Rus keman okulunun gelişimindeki unsurları, Stolyarsky’nin kurmuş olduğu okul üzerinden değerlendiren bu çalışma, Sovyetler dönemi Rusya’sındaki müzik ve çalgı eğitimine de genel bir bakış sağlamaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi kullanılmıştır. Bu doğrultuda incelenen konuyla ilgili olarak elde edilen veriler neticesinde belirtilen dönemle ilgili genel bir bakış açısı sağlanmaya çalışılmış, konunun odak noktası olması itibariyle Stolyarsky'nin yetiştirmiş olduğu öğrenciler vasıtasıyla Rus keman okulunun gelişimindeki katkısı değerlendirilmiştir. Sonuç itibariyle Stolyarsky’nin temellendirmiş olduğu yaklaşımın etkilerinin günümüzde halen görüldüğü saptanmış, onun geliştirmiş olduğu bu yaklaşımın sonucu olarak yetişen yıldız keman sanatçıları vasıtasıyla Rus keman okulunun temellendirilmesinde büyük katkısı olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Stolyarsky Rus Keman Okulu Keman Keman Pedagojisi.
Letonya, tarihi süreç içinde farklı etnik grupların bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur. Bu etnik çok çeşitlilik, kültürel anlamda büyük bir zenginlik sunsa da, bölge üzerindeki yönetimsel hâkimiyet mekanizmalarının isteği... more
Letonya, tarihi süreç içinde farklı etnik grupların bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur. Bu etnik çok çeşitlilik, kültürel anlamda büyük bir zenginlik sunsa da, bölge üzerindeki yönetimsel hâkimiyet mekanizmalarının isteği doğrultusunda, yıllar içinde Alman kültürü egemen olmuştur. Letonya’nın kültürel anlamda özgün karakteri ise ulusal akımların bir sonucu olarak yirminci yüzyılda araştırılmaya başlanmıştır. Almanya’da ortaya çıkan ve “Genç Almanyalılar” hareketinin uzantısı olarak yapılan bu çalışmalar, Sovyetler Birliği döneminde yürütülen Ruslaştırma politikaları doğrultusunda sekteye uğramıştır. Ulusal kültürün ortaya çıkarılması amacını taşıyan çalışmalarda ön plana çıkan alanlardan biri de halk müziği olmuştur. Letonya’nın kültürel farklılığını yansıtan ve pagan inancı üzerinden yaşam biçimini aktaran “Daina” isimli şarkıların, hem metin hem de ezgi bakımından içinde oldukça zengin bir malzeme barındırdığı görülmüştür. Letonya’nın en önemli bestecilerinden biri olan Jāzeps Vītols da bu ezgilerin derlenmesinde görev almıştır. Vītols’un, ulusal bestecilik okulunun ilk temsilcilerinden biri olarak Letonya müziğini yansıttığı eserlerinden biri de keman ve orkestra için bestelemiş olduğu Letonya Halk Şarkıları Fantezisi isimli eseridir. Bu çalışmada Letonya’nın tarihsel süreç içindeki konumu ile birlikte ulusal uyanış sonucunda kültürel bir özne olarak halk müziğinin ortaya çıkışı ve dönemin yaygın bir uygulaması olarak Orta Avrupa müziği gelenekleri dâhilinde bir yapıta aktarılması durumu incelenmiştir. Bölgenin tarihi ve ulusal kültürle ilgili yapılan araştırmaların müziğe yansıması durumu ile birlikte Letonya halk müziğinin karakteristik özellikleri belirlenerek Vītols’un ilgili eserinin incelenmesi ve bahsedilen bakış açısı çerçevesinde eserdeki folklorik öğelerin varlığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu çalışmada betimsel araştırma modeli temelinde ilişkisel etnografi deseni kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılarak ilgili bilgiler derlenmiş ve elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucu itibariyle elde edilen veriler incelendiğinde, Vītols’un Letonya Halk Şarkıları Fantezisi eserinde, halk müziğindeki belirli ezgileri ve bu ezgilerin çeşitli varyantlarını kullanması sonucunda Letonya halk müziği karakterini aktardığı saptanmıştır.
Estonya, tarih boyunca farklı devletlerin hâkimiyeti altında bulunmuş bir ülkedir. Bu hâkimiyet, egemen kültürün baskın olarak konumlanmasını ve bölgedeki farklı etnik kökenli insanların tekil bir kültürel çatı altında yaşamalarını... more
Estonya, tarih boyunca farklı devletlerin hâkimiyeti altında bulunmuş bir ülkedir. Bu hâkimiyet, egemen
kültürün baskın olarak konumlanmasını ve bölgedeki farklı etnik kökenli insanların tekil bir kültürel
çatı altında yaşamalarını koşullamıştır. Özellikle I. Dünya Savaşı süreci içinde ve yerel kültürel öğelerin
araştırılması sonucunda ortaya çıkan ulusal kimlik olgusu, tüm Avrupa’da olduğu gibi Estonya’yı da
etkilemiştir. Estonya’nın bağımsızlığına doğru ilerleyen süreç içinde bu doğrultuda yapılan çalışmalarla
birlikte ulusal kültürü simgeleyen öğeler ön plana çıkarılmıştır. Bahsedilen bu öğelerden biri müzik ve
milli unsurları direk işaret etmesi bakımından da halk müziği olmuştur. Halk müziğinin ortaya
çıkarılması yönünde yapılan çalışmalar, ilerleyen süreçte sanat müziği içinde bu ezgilerin kullanılması
durumuna doğru evrilmiştir. Estonya bestecilik okulunun öncülerinden Heino Eller de bu şekilde halk
müziği ezgilerini eserlerinde kullanan bestecilerden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Estonya’nın
Sibelius’u olarak anılan besteci, yazmış olduğu senfonik yapıtlarla ulusal sanat müziğinin temellerini
atarak katkıda bulunmuştur. 1937 yılında tamamladığı si minör Keman Konçertosu, bestecinin modal
yapılar üzerinden Estonya halk müziğini betimlediği bir eser olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada
Estonya’nın kültürel geçmişi ve halk müziği üzerinden Heino Eller’in keman konçertosu incelenerek
araştırma kapsamında konu olan dönemin tanımlanması ve bu tanım üzerinden bahsedilen bakış açısı
çerçevesinde ilgili eserdeki folklorik öğelerin varlığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmada
betimsel araştırma teknikleri kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi
kullanılarak ilgili bilgiler derlenmiş ve elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile değerlendirilmiştir.
Çalışmanın sonucu itibariyle elde edilen veriler incelendiğinde, çevre kültürlerin etkisine kapalı olan
bölgelerde, Estonya’nın genelinden farklı yapıda müzikal özellikler görüldüğü belirlenmiştir. Eller’in
Estonya halk müziği karakterini yansıtmak üzere dizisel özellikleri kullanarak modüler bir yaklaşım
sergilediği görülmüştür. Özellikle heksatonik ifadeleri kullanarak asentrik bir etki yaratan Eller’in ritmik
karakter bakımından da betimleme yoluna başvurduğu değerlendirilmiştir.
ABSTRACT With the proliferation of performance areas in the 20th century, Jazz music appealing to a wide audience has become a popular music genre by being defined as a symbol of a certain segment in social terms. The class struggle of... more
ABSTRACT
With the proliferation of performance areas in the 20th century, Jazz music appealing to a wide audience has become a popular music genre by being defined as a symbol of a certain segment in social terms. The class struggle of the African-American people, which constitutes the basic principle of this situation, has been shaped by phenomena such as development and change with the spread of this music over time. It has been observed that the model of the musician performing jazz music and the music market reflected these sociological codes of the society in certain periods. Apart from this general view, it is considered that the masculine dominance in music practice as a different situation reflected by the way of life of the African-American society has enabled the sexist roles in Jazz music to be accepted for a long time. It has been observed that female musicians, who achieved great success as vocalists throughout the history, were later included in the practice of performing music as instrument performers. The violin, which is seen as the dominant instrument of European music in a way that reflects the spirit of the time, has become widespread with the prominence of performers such as Joe Venuti, Eddie South, Stéphane Grappelli and Stuff Smith. Emma Smock, which Smith has included in the jazz music industry, took place as the first female violinist in this field with the pseudonym “Ginger”. In this study, Emma Smock’s position in the jazz music market with her female identity as a violin player as well as Smock’s work named When a Gypsy Really Plays the Blues was analyzed with her violin performance in Strange Blues. Descriptive Research Techniques were used in this study in terms of obtaining and evaluating data. Evaluations of the work were made by using the document analysis method, one of the qualitative research methods. The purpose of the study is to try to define Smock’s presence in the music industry with her female identity as an instrument performer in the period examined within the scope of the research and to give preliminary information about the instrument technique used by the artist in her performance. Regarding the results of the study, it was observed that certain perceptions about the musicians who played this music in different periods developed through jazz music and different orientations took place with the popularization of this musical genre. It has been found that these developed perceptions are instrumental in creating certain artist profiles within the sector.
Key words: Music Industry, Jazz, Violin, Gender, Woman

ÖZET
İcra alanlarının 20. yüzyılda çoğalmasıyla geniş bir dinleyici kitlesine hitap eden caz müziği, toplumsal bakımdan belirli bir kesimin sembolü olarak tanımlanarak ilgi gören bir müzik türü olmuştur. Bu durumun temel prensibini oluşturan Afro-Amerikan halkın sınıfsal mücadelesi, zaman içinde bu müziğin yaygınlaşmasıyla birlikte gelişim ve değişim gibi olgularla şekillenmiştir. Caz müziği icra eden müzisyen modelinin ve müzik piyasasının, belirli dönemler içinde toplumun bu sosyolojik kodlarını yansıttığı görülmüştür. Genel bakımdan görülen bu manzaranın haricinde, Afro-Amerikan toplumun yaşayış biçiminin yansıttığı farklı bir durum olarak müzik pratiğindeki eril hâkimiyetin, caz müzik içindeki cinsiyetçi rollerin uzun süre kabul görmesini sağladığı değerlendirilmektedir. Tarihi süreç içinde vokalist olarak büyük başarı sağlayan kadın müzisyenlerin, sonradan çalgı icracısı olarak müzik icra pratiğine dahil oldukları görülmüştür. Zamanın ruhunu yansıtır bir biçimde Avrupa müziğinin başat çalgısı olarak görülen kemanın caz müziğindeki kullanımı, Joe Venuti, Eddie South, Stéphane Grappelli, Stuff Smith gibi icracıların ön plana çıkmasıyla birlikte yaygın hale gelmiştir. Smith’in caz müzik sektörüne dâhil ettiği Emma Smock ise “Ginger” takma ismiyle bu alanda ilk kadın keman sanatçısı olarak yer almıştır. Bu çalışmada Emma Smock’un bir keman icracısı olarak kadın kimliğiyle caz müzik piyasasındaki konumu ile birlikte Smock’un Strange Blues isimli eserdeki keman icrası ile bestelemiş olduğu When a Gypsy Really Plays the Blues isimli eseri incelenmiştir. Çalışmada verilerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi bakımından betimsel araştırma teknikleri kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılarak eserle ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmanın amacı, araştırma kapsamında incelenen dönemde çalgı icracısı olarak kadın kimliğiyle Smock’un müzik sektörü içindeki varlığını tanımlamaya çalışmak ve sanatçının icrasında kullandığı çalgı tekniğiyle ilgili ön bilgi vermektir. Çalışmanın sonucuna ilişkin olarak caz müzik üzerinden farklı dönemlerde bu müziği icra eden müzisyenlerle ilgili belirli algıların geliştiği, bu müzik türünün popüler hale gelişiyle birlikte farklı yönelimlerin gerçekleştiği görülmüştür. Geliştirilen bu algıların da sektör içinde belirli sanatçı profillerinin oluşturulmasına vesile olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Müzik Sektörü, Caz, Keman, Cinsiyet, Kadın.
Tarihsel süreç içerisindeki gelişimi ile ele alındığında, transkripsiyon metodunun romantik dönemde büyük bir gelişim gösterdiği söylenebilir. Popüler hale gelmiş eserler, çalgı tekniği özelliklerine göre farklı çalgılar için... more
Tarihsel süreç içerisindeki gelişimi ile ele alındığında, transkripsiyon metodunun romantik
dönemde büyük bir gelişim gösterdiği söylenebilir. Popüler hale gelmiş eserler, çalgı
tekniği özelliklerine göre farklı çalgılar için düzenlenmiştir. Transkripsiyonların, bir çalgı
için bestelenmiş eserlerin o çalgı ile sınırlı kalmayıp başka çalgılarda da seslendirilerek,
daha geniş kitlelerce duyulması ve tanınmasını sağladığı söylenebilir. Dönemin önemli
bestecilerinden Frédéric Chopin’in piyano eserleri de birçok besteci tarafından çeşitli
çalgıların tınısal özellikleri ön plana çıkarılarak başka çalgılara uyarlanmıştır. Bu
araştırmanın amacı, romantik dönemde Chopin’in Nocturne eserlerinin keman-piyano için
yapılmış transkripsiyonların incelenmesi ve bu transkripsiyonları yapmış olan besteci ve
icracıların araştırılması olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın çalışma
grubunu Adolf Grünwald, Károly Huber, Friedrich Hermann, Camille Saint Saëns, Adolf
Gustaw Sonnenfeld, Fabian Rehfeld, Pablo de Sarasate, Richard Hofmann, August
Wilhelmj, Emil Kross, Leopold Auer ve Bronisław Huberman; çalışma eserlerini ise
Chopin’in Nocturne eserlerinin transkripsiyonları oluşturmaktadır. Nitel bir çalışma olan bu
araştırmada betimsel araştırma teknikleri kullanılmıştır. Araştırma verilerine doküman
inceleme yolu ile ulaşılmış ve veriler betimsel analiz yöntemi ile incelenmiştir.


Considering its development in the historical process, the transcription method showed its most significant improvement during the Romantic period. The popular works are arranged for different instruments according to the instrument technique features. It can be said that through the transcriptions, the works composed for one instrument are not limited to that particular instrument, but are performed with other instruments enabling the work to be heard and recognized by a wider audience. The piano works of Frédéric Chopin, one of the most important composers of the period, have been adapted to other instruments by many composers by emphasizing the tonal characteristics of various instruments. The purpose of this research is to examine the transcriptions of Chopin's Nocturne Works fort he violin-piano in the Romantic period and to investigate the composers and performers who have made these transcriptions. Tarihsel süreç içerisindeki gelişimi ile ele alındığında, transkripsiyon metodunun romantik dönemde büyük bir gelişim gösterdiği söylenebilir. Popüler hale gelmiş eserler, çalgı tekniği özelliklerine göre farklı çalgılar için düzenlenmiştir. Transkripsiyonların, bir çalgı için bestelenmiş eserlerin o çalgı ile sınırlı kalmayıp başka çalgılarda da seslendirilerek, daha geniş kitlelerce duyulması ve tanınmasını sağladığı söylenebilir. Dönemin önemli bestecilerinden Frédéric Chopin'in piyano eserleri de birçok besteci tarafından çeşitli çalgıların tınısal özellikleri ön plana çıkarılarak başka çalgılara uyarlanmıştır. Bu araştırmanın amacı, romantik dönemde Chopin'in Nocturne eserlerinin keman-piyano için yapılmış transkripsiyonların incelenmesi ve bu transkripsiyonları yapmış olan besteci ve icracıların araştırılması olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın çalışma; çalışma eserlerini ise Chopin'in Nocturne eserlerinin transkripsiyonları oluşturmaktadır. Nitel bir çalışma olan bu araştırmada betimsel araştırma teknikleri kullanılmıştır. Araştırma verilerine doküman inceleme yolu ile ulaşılmış ve veriler betimsel analiz yöntemi ile incelenmiştir.
Müzik tarihi içinde birçok besteci, halk müziği materyallerini eserlerine yansıtmış ve çeşitli orkestrasyon teknikleri ile farklı çalgılar üzerinden folklorik tınılar elde etmiştir. Özellikle yirminci yüzyılın hemen öncesinde, yenilikçi... more
Müzik tarihi içinde birçok besteci, halk müziği materyallerini eserlerine yansıtmış ve çeşitli orkestrasyon teknikleri ile farklı çalgılar üzerinden folklorik tınılar elde etmiştir. Özellikle yirminci yüzyılın hemen öncesinde, yenilikçi yaklaşımların her alanda kendini göstermesi ile birlikte yaşanılan dönemin siyasi dönüşümleri müzik-te, ulusal kimlik ifadesini ortaya çıkarmıştır. Ulusların halk müzikleri üzerinden ge-liştirilen bu yönelimler, birçok araştırmacıyı  halk  müziği araştırmaları yapmaya yönlendirmiş ve elde edilen materyal üzerinden yeni eserler üretilmesine yol aç-mıştır. Bu araştırmacılardan birisi olan Béla Bartók’un, Erich Doflein’ın talebiüze-rine bestelediği 44 Duos1eserinde çeşitli halk müziği materyallerini kullandığı gö-rülmektedir. Araştırmanın amacı, Béla Bartók’un iki keman için bestelemiş olduğu 44 Duos isimli eserinin folklorik icra pratiklerinin uygulanışı bakımından incelen-mesi  olarak belirlenmiştir. Araştırma betimsel  modele  dayalıdır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılarak konu ile ilgili alan yazın taranmış, tarama sonucunda konu ile ilgili elde edilen eserlerin notalarının incelemesi yapılmıştır.Betimsel veri çözümleme yöntemi kullanılarak elde edilen veriler doğrultusunda bulgular yorumlanmıştır.
Romantik dönem, bestecilerin eserlerinde kullandıkları üslubun değişimi ile birlikte, çalgı icrasında ustalık gerektiren ve bu bağlamda çalgı icra tekniğinin ve tınısal farklılaşmanın yoğun olarak görüldüğü bir dönem olarak... more
Romantik dönem, bestecilerin eserlerinde kullandıkları üslubun değişimi ile birlikte, çalgı icrasında ustalık gerektiren ve bu bağlamda çalgı icra tekniğinin ve tınısal farklılaşmanın yoğun olarak görüldüğü bir dönem olarak değerlendirilebilmektedir. Klasik dönem içinde, stilistik açıdan kullanılması uygun görülmeyen birçok tekniğin kullanımının yaygın hale geldiği, solo çalgılarda keşfedilen yeni teknikler sayesinde farklı ekollerin ve muazzam bir konser repertuarının ortaya çıktığı görülmüştür. Değişen müzik pratikleri üzerinden çeşitli akımların ortaya çıkışıyla birlikte akustik algıların tamamen değişmesi, bestecileri eserlerinde solo performans unsurlarının yetkin niteliklerini ön plana çıkarmaları için özgür kılmıştır. "Virtüöz" kavramının ortaya çıktığı bu dönemde hiç şüphesiz birçok solist icracı olmasına rağmen, sahne sanatı üzerinden etkili icra sunumu, üst düzey bestecilik yönü ve birçok besteciyi kendisine hayran bıraktıran müzikal dehası ile göze çarpan Niccolò Paganini, dönem gereği çarpıcı bir örnek teşkil etmektedir. Paganini'nin keman için bestelediği eserlerdeki gösterdiği ustalığı klasik gitar eserlerinde de sergilediği görülmektedir. Keman ve klasik gitar ikilisi için bestelediği eserlerde klasik gitarı bir eşlikten ziyade bir solo çalgı olarak düşündüğü eser analizlerinde değerlendiril-mektedir. Bu çalışma, verilerin toplanması ve değerlendirilmesi yönüyle betimsel araştırma teknikleri kullanı-larak yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme yolu ile eserin kaynak olarak kullanılan edisyonu üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmanın amacı, eserin icrasına yönelik gerekli teknik ön bilgilerin kazandırılmasını sağlamaktır. Çalışmada; Sonata Concertata'nın klasik gitar partisinde yoğun bir Klasik Dönem tarzının yansıtıldığı ve Paganini eserlerinde genel olarak rastlanılan keman sol el tekniklerinin kullanılmadığı, kemanın solist çalgı olarak ön planda olmayıp her iki çalgıya da eşit derecede önem verildiği sonuçlarına ulaşılmıştır.

Romantic period can be considered as a period that requires mastery in instrument performance with the change in the style used by composers in their works, and in this context, instrument playing technique and resonant differentiation are seen intensely. During the classical period, it was seen that the use of many techniques that were not considered suitable for use in stylistic terms became widespread, and thanks to the new techniques discovered in solo instruments, different écoles and an enormous concert repertoire emerged. With the emergence of various movements through changing musical practices, the complete change of acoustic perceptions has freed composers to emphasize the competent qualities of solo performance elements in their works. In this period when the concept of "virtuoso" emerged, Niccolò Paganini, who stands out with his effective performance presentation through the stage art, his high-level composition aspect and his musical genius that fascinated many composers, is a striking example for the period. Paganini's mastery of the works he composed for violin is also shown in classical guitar works. In the works he composed for the violin and classical guitar duo, he considers the classical guitar as a solo instrument rather than an accompaniment. This study was conducted using descriptive research techniques in terms of data collection and evaluation. Through document analysis, one of the qualitative research methods, evaluations were made on the edition of the work used as a source. The aim of the study is to provide technical preliminary information required for the execution of the work. In the article; it has been concluded that Sonata Concertata's classical guitar party reflects an intense Classical Period style and violin left-hand techniques commonly encountered in Paganini's works are not used, violin is not in the foreground as a soloist instrument, and both instruments are equally important.
Burak Eker’in solo keman için hazırladığı, temeline de öncü bestecimiz A. Adnan Saygun’un öznel mi öznel, eşsiz yapıtı Töresel Musıki’yi aldığı—dahası bu esere bir methiye, saygı duruşu mahiyetinde—son derece pratik, duru ve nitelikli bir... more
Burak Eker’in solo keman için hazırladığı, temeline de öncü bestecimiz A. Adnan Saygun’un öznel mi öznel, eşsiz yapıtı Töresel Musıki’yi aldığı—dahası bu esere bir methiye, saygı duruşu mahiyetinde—son derece pratik, duru ve nitelikli bir çalışma. Anadolu’nun Yankıları aklımıza ilk gelebileceklerden çok daha fazlasına sahip: Sayısız entelektüel katmanıyla bu çalışmanın değeri, içine girildikçe artacak, dolaşıma sokuldukça pekişecektir, şüphesiz. Malzemesine içeriden bakabilen, temas etmekten, sese dökmekten geri durmayan; müzik biliminin, kompozisyonun ve icranın birbirinden kopuk olmadığı, bilâkis destekleyip birbirini tamamladığı böylesi bir üretimin varlık alanımız müziği önemseyen herkese ilham olması dileğiyle…

*  *  *

Echoes of Anatolia, a work by Burak Eker for solo violin based on the very special, unique work by the pioneering Turkish composer A. Adnan Saygun, Töresel Musıki (a translation of the title can’t meet the hidden undertones such as traditional, customary, even rural and ritualistic, a. o.), is a quite practical, clear, limpid and qualified study which is also a respectful homage and tribute to Saygun. Echoes of Anatolia recalls far more than what its title easily evokes in mind: With its manifold intellectual layers, the worth and value of this work will undoubtedly increase as one delves into it and solidify once it circulates. May this production with its introspective attitude towards its musical material and fearless stand that could touch and transform it into sound; where musicology, composition and performance were dealt not as separate paths but supporting and completing each other, be an inspiration for everyone who values music, our realm of existence…

Prof. Dr. Hakkı Alper Maral

ISMN: 979-0-801105-71-1
ISBN: 978-625-7507-33-2
Burak Eker’in iki keman için bestelemiş olduğu “İstanbul” isimli duoyu dinledim. Eser çok hoşuma gitti. Hem teknik bakımdan hem de müzikal bakımdan çok beğendim. Eser içinde insanı duygulandıran pasajlar var. Bölümler içinde tonal... more
Burak Eker’in iki keman için bestelemiş olduğu “İstanbul” isimli duoyu dinledim. Eser çok hoşuma gitti. Hem teknik bakımdan hem de müzikal bakımdan çok beğendim. Eser içinde insanı duygulandıran pasajlar var. Bölümler içinde tonal modülasyonlar yapılmış. İkinci keman sadece ezgiye bir eşlik aracı olarak kullanılmamış, zaman zaman birinci kemanla birlikte güzel melodilerle inişli çıkışlı bir birliktelik sunuyorlar. Bu eseri yazdığı için kendisini kutluyorum. Eserin konserde canlı çalınmış halini de dinlemeyi çok isterim.

* * *

I listened to the duo “Istanbul” composed by Burak Eker for two violins. The piece is really good, in my opinion. I liked it very much, both technically and musically. There are touching passages in the work. The second violin is not only used as an accompaniment to the melody, but from time to time, together with the first violin, they present an up and down unity with beautiful melodies. I congratulate him for composing this piece and I would love to hear it played live in concert.

Prof. Saim Akçıl




ISMN: 979-0-801105-70-4
ISBN: 978-625-7507-31-8
Dizi çalışmaları, keman eğitiminin bir parçası olarak entonasyon çalışmaları kapsamında kullanılmaktadır. Sol el tekniğini geliştirmesinin yanında, işitsel olarak tonal duyumu geliştirmesi bakımından da modern keman eğitiminin önemli bir... more
Dizi çalışmaları, keman eğitiminin bir parçası olarak entonasyon çalışmaları kapsamında kullanılmaktadır. Sol el tekniğini geliştirmesinin yanında, işitsel olarak tonal duyumu geliştirmesi bakımından da modern keman eğitiminin önemli bir aracıdır. Parmakların tuşe üzerindeki konumunu öğretici işlevinin yanı sıra parmak acelitesini hızlandıran bu çalışmalar, günümüz metotlarında farklı birçok teknik beceriyi kavratmak üzere kullanılmaktadır.

“Keman için Dizi Çalışmaları” kitabı, farklı teller üzerinde çeşitli parmak konumlarını kavratıcı egzersizlerinin, karışık çalışma kombinasyonlarının yanı sıra bir ve iki oktavlık basit dizi ve arpej çalışmalarını kapsamaktadır. Bu kitapta, dizi çalışmaları öncesinde verilen alıştırmalar sayesinde parmakların konumları kavratılarak seslerin tuşe üzerindeki yerlerinin öğretilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca renkli görsellerle uygulamalar daha somut hale getirilmiştir. Dizi çalışmalarını oldukça basit bir seviyeye indirgemesi sebebiyle bu kitap, yaygın ya da örgün eğitim süreci içinde yardımcı bir kaynak olarak, başlangıç seviyesindeki her yaş gurubu öğrencileri için kullanılabilmektedir.
MÜZİK EĞİTİMİNDE KÜLTÜREL İZLER: GÜNÜMÜZ MÜZİK DERSİ KİTAPLARININ MÜZİK KÜLTÜRÜ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ


GÜNCEL EĞİTİM BİLİMLERİ ARAŞTIRMALARI IV
ISBN: 978-625-7496-45-2