Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content

Bahadır Kurt

XVI. yüzyıl dîvân şairlerinden olan Bursalı Remzî’nin asıl adı Mustafa’dır. Bu yüzyılda dîvân edebiyatı sahasında zirve yapmış usta şairlerin yetişmesi Remzî gibi birçok şairi gölgede bırakmıştır. Bu yüzden kanaatimizce Remzî, değeri... more
XVI. yüzyıl dîvân şairlerinden olan Bursalı Remzî’nin asıl adı Mustafa’dır. Bu yüzyılda dîvân edebiyatı sahasında zirve yapmış usta şairlerin yetişmesi Remzî gibi birçok şairi gölgede bırakmıştır. Bu yüzden kanaatimizce Remzî, değeri yeterince anlaşılamamış önemli bir şairdir. Osmanlı coğrafyasının çeşitli bölgelerinde müderrislik ve kadılık görevinde bulunan şair, âşıkâne tarzda yazdığı şiirlerini bir dîvânda toplamıştır. Özellikle önemli nazire mecmualarında bulunan çokça şiirinden hareketle, onun bir nazire şairi olduğu ve gazelleriyle edebiyatımızda kendine yer edinmeyi başardığı söylenebilir. Türkçe şiirlerinde genel olarak sade sayılabilecek bir dil kullanan şairin Arapça ve Farsça olarak kaleme aldığı kaside ve gazelleri de bulunmaktadır.
2017 yılında Remzî Dîvânı (İnceleme-metin) isimli yüksek lisans tezi çalışmamızda, Çorum Hasan Paşa Yazma Eser Kütüphanesi’ndeki 19 Hk 35851 numaralı dîvân nüshası esas alınmış ve çeşitli mecmualardan elde ettiğimiz manzumeler de çalışmamıza eklenmişti. Fakat tamamlamış olduğumuz bu çalışmadan sonraki yıllarda Remzî Dîvânı’nın Medine’de yeni bir nüshasına tesadüf edilmiştir. Medine Arif Hikmet Kütüphanesi 140/811 numarada kayıtlı güzel bir tezhibe sahip talik hatla yazılmış nüsha, Çorum nüshasına nazaran daha hacimli ve daha kıymetlidir.
İki bölümden oluşan çalışmamızın birinci bölümünde Bursalı Remzî’nin hayatı ve edebi şahsiyeti hakkında bilgi verildikten sonra ikinci bölümde Remzî Dîvânı’nın yeni tesadüf ettiğimiz Medine nüshası üzerinde durulacaktır.
Çalışmamızda XVI. yüzyıl dîvân şâirlerinden olan Bursalı Remzî Çelebi’nin hayatı, sanatı ve edebî kişiliği hakkında bilgi verilerek, Dîvân’ın çeviri yazısı ve incelenmesi yapılmıştır. Bu çalışma bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır.... more
Çalışmamızda XVI. yüzyıl dîvân şâirlerinden olan Bursalı Remzî Çelebi’nin hayatı, sanatı ve edebî kişiliği hakkında bilgi verilerek, Dîvân’ın çeviri yazısı ve incelenmesi yapılmıştır.
Bu çalışma bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmamızın Giriş bölümünde şâirin yaşadığı dönem genel hatlarıyla ele alınmış ve edebiyatımızda “Remzî” mahlasını kullanan diğer şâirler hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde şâirin adı, mahlası, doğum yeri, doğum tarihi, memleketi, ailesi, eğitim hayatı ve hocası, mesleği, vefatı, kabri ve hayatıyla ilgili diğer bilgiler ele alınmıştır. Daha sonra edebî şahsiyeti ele alınarak şâirin dil ve üslûbu hakkında bilgi verilip onu etkileyen şâirler ve diğer şâirlerle olan ilişkileri değerlendirilmiştir. Ardından Dîvân hakkında bilgi verilip nüsha tanıtımı ve nüshanın imlâ özellikleri aktarılmıştır. İkinci bölümde ise; eserin şekil ve muhteva yönünden incelenmesi yer almaktadır. Özellikle eserin en hacimli kısmını oluşturan gazellerde kullanılan vezinler, gazelleri oluşturan beyit ve mısra sayıları tablolar halinde gösterilmiştir. Diğer nazım şekilleri hakkında da detaylı şekilde bilgi verilmiştir. Eserin muhteva özellikleri içinde ise; din, tasavvuf, sosyal hayat, efsâneler ve rivayetler, şahsiyetler, tipler, milletler, ülkeler, şehirler, eserler, hayvanlar, bitkiler, kokular, âşık ve sevgili gibi konular değerlendirilmiştir. Ardından eserde kullanılan edebî sanatlar, atasözleri ve deyimler incelenmiştir. Üçüncü ve son bölümde metnin tesisinde dikkat edilen hususlar belirtilerek Dîvân’ın çeviri metni verilmiştir.
Yaptığımız bu çalışma ile hakkında bilimsel olarak müstakil bir çalışma bulunmayan Remzî’yi ve onun bilinen tek eseri olan Dîvân’ını Türk edebiyatı tarihine kazandırmak amaçlanmıştır.
Emîrek, XVI. yüzyıl divan şairlerindendir. Şairliğinin yanında tıp, felsefe, hat ve musiki gibi çeşitli ilim ve sanat dallarındaki maharetleriyle de sarayın ilgisine nail olmuştur. Dönemin önemli ailelerine mensup olan şair, anne... more
Emîrek, XVI. yüzyıl divan şairlerindendir. Şairliğinin yanında tıp, felsefe, hat ve musiki gibi çeşitli ilim ve sanat dallarındaki maharetleriyle de sarayın ilgisine nail olmuştur. Dönemin önemli ailelerine mensup olan şair, anne tarafından Seyyid soyundan gelmektedir. Biyografik kaynakların bazılarında bir divanının varlığından söz edilmekteyse de şairin bu eseri şu ana kadar ele geçmemiştir. Öte yandan bazı tezkire ve mecmualarda şaire ait manzumelere tesadüf edilmektedir.

Çalışmamızda, Emîrek’e ait yirmi beş adet Türkçe şiir yer almaktadır. Bu şiirlerden hareketle şairin hayatı ve edebi üslubuyla ilgili çıkarımlarda bulunmaya çalışacağız. Elde
ettiğimiz veriler, şairle ilgili kaynaklarda geçen bilgilerin daha net anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Makalemiz Emîrek’in daha önce yayınlanmamış şiirlerini bilim dünyasının istifadesine sunmayı amaçlamaktadır.
Milli Mücadele tarihimizin en önemli safhasını teşkil eden Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922 tarihinde başlamış, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da kazanılan zaferle harbin en büyük neticesi alınarak Türk vatanı düşman işgalinden kurtarılmıştır.... more
Milli Mücadele tarihimizin en önemli safhasını teşkil eden Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922 tarihinde başlamış, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da kazanılan zaferle harbin en büyük neticesi alınarak Türk vatanı düşman işgalinden kurtarılmıştır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat Zafertepe’den idare ettiği 30 Ağustos 1922 Başkumandan Meydan
Muharebesinde, Yunan ordusu Çalköy-Allıören-Aslıhanlar bölgesinde kıskaca alınarak kuvvetlerinin büyük çoğunluğu yok edilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa’nın 31 Ağustos günü Dumlupınar sırtlarından Türk ordusuna Akdeniz’i hedef göstererek verdiği emirle, Batı Anadolu tamamen Yunan kuvvetlerinden temizlenmiştir. Tükendi, bitti! denildiği bir anda bütün varını yoğunu ortaya koyarak kazanılan zaferle sadece ülke toprakları düşmandan kurtarılmamış, aynı zamanda milli egemenliğe dayanan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci başlatılmıştır.

Başkumandan Meydan Muharebesi’nden iki yıl sonra Mustafa Kemal Paşa, Zafertepe’de kazanılan zaferin önemini “... Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu
semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır...” şeklinde ifade etmiştir. Dolayısıyla Dumlupınar Başkumandan Meydan Muharebesi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir nevi kuruluş belgesidir. Türk azim ve kararlılığı Dumlupınar’da düşmana gösterilmiş; Türk’ün nihai zaferi Başkumandan Meydan Muharebesinde kazanılmıştır.

Bu zafer, yalnız Yunanlılara karşı değil, işgalci, istilacı bütün Batı emperyalist devletlere karşı elde edilmiştir. Zaferin temelinde Türk’ün istiklâl aşkı, hür yaşama azmi ve Türk milliyetçiliği vardır.

Bu kitap, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nin 25. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında yürütülen “Dumlupınar’dan Dumlupınar’a Projesi” içerisinde yer alan çalışmalardan biridir. Eser, Türk ordularının işgalci Yunan ordularına karşı başlattığı Büyük Taarruz haberlerinin yer aldığı 27 Ağustos 1922 tarihinden itibaren kronolojik sırayla devam ettirildi. Dumlupınar Başkumandan Meydan Muharebesinin başlangıcından
İzmir’de düşmanın denize dökülüşü; Mudanya mütarekesinin imzalanışı ve Türk Ordusunun İstanbul’a girişine kadar geçen süreç; Türk ve Yabancı basında yer alan haberler gün gün takip edilerek görsel olarak gazetenin orijinali de verilerek sunulmaya çalışıldı.

Çalışma dâhilinde; Anadolu’da Yenigün, Yeni Şark, Tevhid- i Efkâr, Vakit, Hâkimiyet-i Milliye, Babalık, İleri, Peyam- ı Sabah, Akşam, Karagöz, Güleryüz, The Times, Le Petit Parisien, Le Temps gazeteleri yer almıştır.

Yaklaşık bir yıl süren titiz bir çalışma sonucunda taranan gazetelerde konuyla ilgili haber ve diğer yazılar tespit edildi. Tespit edilen yazı ve haberler genel olarak birebir transkript edildi. Ancak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için belirli yerlerde kelimelerin sadeleştirilerek verildiği de olmuştur.

Dumlupınar Başkumandan Meydan Muharebesi ile ilgili birçok çalışma bulunmakla beraber; olayların yaşandığı andaki İstanbul ve Anadolu’daki duygu düşünce ve psikolojiyi bire bir yansıtması açısından bu kitap diğerlerinden farklılık arz etmektedir.

Çalışmada çok sayıda kişinin görev alması üslup ve yazım kuralları ile ilgili küçük farklılıklar oluşmasına yol açmış olsa da Dr. Şefik Memiş tarafından edite edilerek giderilmeye çalışıldı. Kitabın tasarımını da Murat Arslan üstlendi. 2018 yılı başlarında gündeme gelen bu çalışma dönemin
Kütahya Valisi Sayın Ahmet Hamdi Nayir’ın destekleriyle başlamıştı. Kendisine şükranlarımızı arz ediyoruz.

Tamamlanan çalışmanın basımını Kütahya Valisi Sayın Dr. Ömer Toraman’ın başkanlığını yaptığı KÜTAV (Kütahya Kültür ve Tanıtım Vakfı) üstlendi. Rektörümüz Prof. Dr. Remzi Gören de proje sahibi olarak baştan sona çalışmanın takipçisi oldu. Ortaya çıkan eserin faydalı olacağını ümit
ederek kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz
Çalışmamızda, Sâmiha Uluant tarafından yayına hazırlanan “Süheyl Ünver’in Kütahya Defterleri” isimli eser tanıtılacaktır. Kitap, Ord. Prof. A. Süheyl Ünver’in farklı tarihlerde Kütahya’ya gerçekleştirdiği ziyaretler esnasında tuttuğu... more
Çalışmamızda, Sâmiha Uluant tarafından yayına hazırlanan “Süheyl Ünver’in Kütahya Defterleri” isimli eser tanıtılacaktır. Kitap, Ord. Prof. A. Süheyl Ünver’in farklı tarihlerde Kütahya’ya gerçekleştirdiği ziyaretler esnasında tuttuğu notların yer aldığı iki defterin tıpkıbasımından oluşmaktadır. Bu defterlere ek olarak Ahmet Yakupoğlu’nun yapmış olduğu resimleri içeren bir defterin tıpkıbasımı da çalışmaya eklenmiştir. Defterlerdeki Osmanlıca notlar yeni harflere aktarılarak ilgili kısımlara yerleştirilmiştir. 215 sayfadan oluşan eser, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 2020 yılının Haziran ayında yayınlanmıştır.