- Moment Journal is a peer-reviewed, international online journal published twice a year by the Faculty of Communicatio... moreMoment Journal is a peer-reviewed, international online journal published twice a year by the Faculty of Communication, Hacettepe University. The Journal is intended to promote the broad field of cultural studies with genuine academic works that promise new questions and strong theoretical perspectives.
An interdisciplinary journal, Moment Journal publishes articles on topics including media, gender, intercultural communication, sociology of communication, philosophy of communication, art, literature, anthropology, geography, economics and history. Inspired by Gramsci’s concept of “moment”, you are welcome to the Moment Journal to quest for historical moments, movements and the praxis for a critical reading of social events.edit
it is not easy to reach comprehensive global data and analysis of the digital games industry. The first reason is the complex structure of the industry since it depends on many variables such as national and regional policies, cities,... more
it is not easy to reach comprehensive global data and analysis of the digital games industry. The first reason is the complex structure of the industry since it depends on many variables such as national and regional policies, cities, investments, incentives or the organizational strategies in political, economic, social and cultural aspects. The second reason, on the other hand, is related to finding an objective and independent statistics of the digital games industry. Apart from that, academic studies on the digital games industry mostly focus on the content of digital games and rarely on the structure of the industry or game workers' experiences. The absence of these studies in the literature is reasonably foreseeable considering the rapidly changing and transforming nature of technology and the difficulty to find long-term research funding for scholars.
Bu çalışmada atıf analizi yöntemi kullanılarak, iletişim bilimlerinde faaliyetlerde bulunan akademisyenlerin literatür kullanım örüntüleri üzerine çıkarsamalarda bulunulmuştur. Günümüzün değişen şartlarına bağlı olarak disiplinler... more
Bu çalışmada atıf analizi yöntemi kullanılarak, iletişim bilimlerinde faaliyetlerde bulunan akademisyenlerin literatür kullanım örüntüleri üzerine çıkarsamalarda bulunulmuştur. Günümüzün değişen şartlarına bağlı olarak disiplinler arasındaki sınırların ortadan kalmaya başladığı söylenebilir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin disiplinleri doğrudan etkilediği, hatta sosyal bilimlere yönelik yeni tanımlamalara neden olduğu da görülmektedir. Dijital İnsani bilimler, hesaplamalı sosyal bilimler, hesaplamalı dilbilimleri vb. gibi tanımlamalar da bu etkileşimin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelişmeler doğrultusunda iletişim bilimlerindeki bilimsel kaynak kullanımını ölçebilmek için atıf analizinden faydalanılmıştır. 1990-2018 yılları arasında Web of Science'ın kitap indeksinde Communication alanında dizinlenen kitap ve kitap bölümlerine dair bibliyografik veriler incelenmiştir. Yıllık büyüme oranı bakımından iletişim bilimleri literatürünün üstel (exponential) büyüme eğrisine yakın seyrettiği gözlemlenmiştir. İletişim alanında yayımlanan kitap/kitap bölümlerinde dergi kullanımının dergi dışı materyal kullanımına oranla daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Dergi kullanımın diğer kaynak türlerine göre daha yoğun olduğu alt alanların "Audiology & Speech-Language Pathology", "Psychology" ve "Behavioral Sciences" olduğu gözlemlenmiştir. İletişim bilimleri alanında tüm yıllar ve tüm konu alanları için literatür yarı yaşamı 9 yıl olarak hesaplanmıştır. Yarı yaşamın en yüksek hesaplandığı alan 26 yıl ile tarih olurken, en düşük olduğu konu alanı ise kamu yönetimi olmuştur. Yazar(lar) (veya ilgili kurum(lar)) 2019. Atıf lisansı (CC BY-NC 3.0) çerçevesinde yeniden kullanılabilir. Ticari kullanımlara izin verilmez. Ayrıntılı bilgi için açık erişim politikasına bakınız. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yayınlanmıştır.
Üniversite kavramını birçok etmenin kesişim noktasında düşünmek gerekir. Çünkü üniversiteyi belirleyen ne sadece içindeki akademisyen ve öğrenciler ne de yerel veya neo-liberal politikalardır. Üniversiteyi bir mekân olarak... more
Üniversite kavramını birçok etmenin kesişim noktasında düşünmek gerekir. Çünkü üniversiteyi belirleyen ne sadece içindeki akademisyen ve öğrenciler ne de yerel veya neo-liberal politikalardır. Üniversiteyi bir mekân olarak değerlendirdiğimizde, mekân kavramının, akademisyenden öğrenciye, öğretim programına ve fiziki yapısına kadar belirleyici birçok unsuru kapsadığını görebiliriz. Bir mekân olarak üniversite tarihsel, kültürel, coğrafi, fiziki, politik ve pedagojik bir yapıdır. Mekânlar arasında belli benzerlikler olduğu gibi kendilerine has farklılıkları da vardır. Bu nedenle üniversiteyi tartışırken, nereden konuştuğumuz önemli hale gelmektedir. Taşrada yaşayan ve çalışan bir akademisyen olarak, bu yazıda, uzun zaman önce taşrada geçen sosyoloji lisans eğitimime dair deneyimlerimi eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutarak, üniversitenin ve sosyolojinin taşra halini tartışıyorum. Anahtar Terimler mekân, taşra, taşra üniversitesi, sosyolojinin taşrası, sosyoloji lisans eğitimi. Yazar(lar) (veya ilgili kurum(lar)) 2019. Atıf lisansı (CC BY-NC 3.0) çerçevesinde yeniden kullanılabilir. Ticari kullanımlara izin verilmez. Ayrıntılı bilgi için açık erişim politikasına bakınız. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yayınlanmıştır.
Öz Bu çalışma, dünyada ve özelde Türkiye'de gerçekleşen doğa tahribatlarının ekonomik kriz ve kültürel egemenlik arzusu ile ilişkisini, siyasal iktidarın popülizmi bir araç olarak kullanarak nasıl meşrulaştırdığını göstermeyi amaçlar. Son... more
Öz Bu çalışma, dünyada ve özelde Türkiye'de gerçekleşen doğa tahribatlarının ekonomik kriz ve kültürel egemenlik arzusu ile ilişkisini, siyasal iktidarın popülizmi bir araç olarak kullanarak nasıl meşrulaştırdığını göstermeyi amaçlar. Son yıllarda dünyada popülist siyasetin yükselişi, popülizm ile demokrasi arasında kurulan ilişkiyi yeniden tartışmaya açar. Neoliberal politikaların uygulanmaya başlamasından sonra sıklaşan ekonomik krizler ve modern demokrasi anlayışında vuku bulan temsil sorunu, popülist liderlerin desteklenmesi için bir ortam hazırlar. Dünyanın birçok ülkesinde yükselen popülist otoriter siyasal dilin halk tabanında karşılık bulması, içinde bulunduğumuz kültürel ve toplumsal durumun açıklanmasını zorunlu kılar. Çalışmanın birinci bölümünde, popülizm ve demokrasi arasındaki ilişkiyi Türkiye üzerinden örnekleyip demokrasideki eksen kaymasının nedenlerini inceliyorum. İkinci bölümde, doğanın bir yatırım aracı olarak sermaye tarafından tahrip edilmesini ve bu tahribatın popülist söylemlerle meşrulaştırılmasını tartışıyorum. Yazar(lar) (veya ilgili kurum(lar)) 2019. Atıf lisansı (CC BY-NC 3.0) çerçevesinde yeniden kullanılabilir. Ticari kullanımlara izin verilmez. Ayrıntılı bilgi için açık erişim politikasına bakınız. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yayınlanmıştır.
Bağımsız sinemanın en büyük problemlerinden birinin dağıtım olduğu düşünülürse değişiklik yapılarak yeniden düzenlenen 5224 Sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun, bu probleme... more
Bağımsız sinemanın en büyük problemlerinden birinin dağıtım olduğu düşünülürse değişiklik yapılarak yeniden düzenlenen 5224 Sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun, bu probleme nasıl bir çözüm üretmektedir? Yapılan değişiklikler hangi sorunları temel almaktadır? Bu değişiklikler sinema endüstrisinin temel problemlerini ortadan kaldırmaya yeterli midir? Çalışma, 5224 Sayılı Kanun ile bağımsız sinemanın güçlendirilen sessizleştirme biçimlerini, üretim, dağıtım ve gösterim koşullarını genel olarak tartışmayı hedeflemektedir. Bu amaçla öncelikle sinema endüstrisinin dönüşümüne dair kuramsal çerçeveye yer verilmekte ve bu endüstrinin güçlenmesini sağlayan devlet desteği ve fon yapısı incelenmektedir. Çalışmada Türk sinema endüstrisine ilişkin kaynaklar literatür taraması yöntemi ile ele alınarak var olan sorunlar tanımlanmakta ve öneriler sunulmaktadır. Sinema endüstrisi ile ilgili nicel veriler, bağımsız sinema kuruluşu Antrakt, Avrupa Görsel İşitsel Gözlemevi'nin Raporu ve Kültür Bakanlığı resmi kaynaklarından elde edilmektedir. Bu veriler ışığında yapılan değerlendirmelerde; Türk Sinemasının yaşamış olduğu ekonomik büyümenin, bağımsız filmlerin perdeyle olan mesafesini daha da araladığı ve var olan üretim, dağıtım ve gösterim sorunlarına yenilerini eklediği görülmektedir. Yapımcıların daha çok pay alması sorununa indirgenerek değiştirilen yasanın sadece dengesiz ekonomik büyüme sorununa çözüm üreten bir niteliğe sahip olduğu ve dağıtım ya da gösterim sorunlarında yetersiz kaldığı söylenebilir. Anahtar Terimler bağımsız sinema, sinema politikaları, film endüstrisi, 5224 sayılı kanun, popülist söylem
Nihan Bozok, Mehmet Bozok- “GÖÇMEN İSTEKLERİ” YAKLAŞIMI IŞIĞINDA BEYKOZ, KARASU MAHALLESİ’NDEKİ REFAKATSİZ AFGAN GÖÇMEN ÇOCUKLARIN YAŞAMLARINI SÜRDÜRME MÜCADELELERİ/Considering Survival of Unaccompanied Afghan Migrant Children in Beykoz, Karasu Neighborhood with “Migrant Aspirations” Perspectivemore
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Romanya doğumlu İsrailli şair ve bir Holokost sağ kalanı Dan Pagis'in (1930‐1986) en iyi bilinen eseri kısa, yoğun ve çok katmanlı bir Holokost şiiri olan " Mühürlü Bir Tren Vagonunda Kurşun Kalemle Yazılmıştır " şiiridir. Kutsal Kitaba,... more
Romanya doğumlu İsrailli şair ve bir Holokost sağ kalanı Dan Pagis'in (1930‐1986) en iyi bilinen eseri kısa, yoğun ve çok katmanlı bir Holokost şiiri olan " Mühürlü Bir Tren Vagonunda Kurşun Kalemle Yazılmıştır " şiiridir. Kutsal Kitaba, Havva ile Adem'e, Kabil ile Habil'e gönderme yapan ve evrensel bir mesaj taşıyan bu tamamlanmamış şiir, okuyucularını Havva'nın asılı kalan, ifade edilmemiş mesajını tamamlamaya ve bu mesajı başkalarına iletmeye davet eder. Sessizlik, Pagis'in söylenemez ve tarif edilemez olanı ifade etme yoludur. Bu sessizlik, sözden daha yüksek sesle konuşan, daha derin ve oldukça etkileyici bir sessizliktir. Bu yazı Adorno'nun " Auschwitz'den sonra artık şiir yazılamaz " ifadesi bağlamında Pagis'in şiirini incelemektedir.
Research Interests:
Retorik teorisi, doğduğu Antik Yunan'da ikna teknikleri, güzel ve doğru konuşma yetisi gibi pedagojik ve işlevsel bir anlama sahip olmuştur. Antik Yunan'daki bu anlamıyla beraber uzun yıllar aynı yaklaşımla ele alınan retorik teorisi... more
Retorik teorisi, doğduğu Antik Yunan'da ikna teknikleri, güzel ve doğru konuşma yetisi gibi pedagojik ve işlevsel bir anlama sahip olmuştur. Antik Yunan'daki bu anlamıyla beraber uzun yıllar aynı yaklaşımla ele alınan retorik teorisi Klasik Retorik geleneği olarak bilinmektedir. 20. yüzyılda sosyal bilimlerde anti‐ pozitivizmin gelişmesi ve dil üzerine odaklanan çalışmaların artmasıyla beraber retorik teorisinin anlamı ve alanı dönüşmeye başlamıştır. Yeni Retorik olarak adlandırılmaya başlanan bu yönelimde retorik araştırmacıları retoriğin anlamını ikna tekniklerinden özdeşleşmeye kaydırmıştır. Retoriğin üretildiği anı ve bağlamı dikkate almanın gerekliliğine vurgu yapan yeni retorik geleneği ile birlikte retorik analizleri çok çeşitli alanlara yayılmıştır. Bu makalede, yeni retorik alanında nitel araştırma yöntemlerinin kullanılmasıyla, retoriği doğal ortamında incelemeyi mümkün kılan katılımcı eleştirel retorik yaklaşımının teorileştirilme aşamaları ve temel özellikleri anlatılmaktadır.
Research Interests:
The work of François Laruelle is not often mentioned in the fields of communication and media studies. Those research notes propose to outline three points of the intersection. The first point is a short essay Laruelle wrote specifically... more
The work of François Laruelle is not often mentioned in the fields of communication and media studies. Those research notes propose to outline three points of the intersection. The first point is a short essay Laruelle wrote specifically about communication. Alongside a brief overview of this essay, it is suggested that a model already exists –shared by various authors– that could be for communication what non‐ philosophy is for philosophy. This model is dubbed " non‐standard communication ". The notes proceed to offer two additional ways in which this non‐standard communication intersects with Laruelle's non‐ philosophy. The first intersection is found in the fact that non‐standard communication does not communicate anything other than itself. The second intersection has to do with the fact that non‐standard communication does not take place between two agents but instead is how agency occurs in the first place.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiyeli göçmenlerin işledikleri namus cinayetleri Batı ve Doğu kültürleri arasındaki duvarı yükseltmekte ve cinsiyet rejimlerindeki farklılıklardan beslenen etnosentrik söylemi besleyerek desteklemektedir.... more
Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiyeli göçmenlerin işledikleri namus cinayetleri Batı ve Doğu kültürleri arasındaki duvarı yükseltmekte ve cinsiyet rejimlerindeki farklılıklardan beslenen etnosentrik söylemi besleyerek desteklemektedir. Namusu ve namus cinayetlerini tartışan feminist literatürün gözden geçirilmesine, çokkültürlülük ve kültürlerarası iletişimi toplumsal cinsiyet çerçevesinde ele alan kuramsal tartışmalara, Stockholm ve Uppsala'da yaşayan 30 Türkiyeli göçmenle yapılan derinlemesine görüşmelere dayanan bu çalışmada, namus kavramının kültürlerarası iletişime etkileri konu edilmektedir. Bu çalışma, göç ve çoktültürlülük etkisiyle beliren söylemsel ve işlevsel dönüşümlere rağmen Türkiyeli göçmenlerin namus algısını koruduğunu ve bu algının Türkiyeli göçmenlerle İsveçliler arasındaki iletişimi olumsuz yönde etkilediğini öne sürmektedir.