Location via proxy:   [ UP ]  
[Report a bug]   [Manage cookies]                
Skip to main content
Muhammet Topuz
  • MKU Fen-Edebiyat Fak. Coğrafya Bölümü

Muhammet Topuz

Kuzey Atlantik Salınımı (NAO), Kuzey Atlantik, Avrupa ve Akdeniz havzasında özellikle kısa ve uzun süreli yağış değişkenliğini kontrol eden en önemli atmosfer salınımlarından birisidir. Bu çalışmanın amacı; Doğu Akdeniz havzasında yer... more
Kuzey Atlantik Salınımı (NAO), Kuzey Atlantik, Avrupa ve Akdeniz havzasında özellikle kısa ve uzun süreli yağış değişkenliğini kontrol eden en önemli atmosfer salınımlarından birisidir. Bu çalışmanın amacı; Doğu Akdeniz havzasında yer alan Hatay ilindeki yağışlar ile NAO arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yıllık, mevsimlik ve uzun kış yağışları ile Kuzey Atlantik Salınım İndeksi (NAOI) arasındaki ilişki, korelasyon analiziyle tespit edilmiştir. Korelasyon katsayısının anlamlılığı Student's t-testi kullanılarak belirlenmiştir. Analiz sonuçları, Hatay'da yıllık toplam yağışlar ve kış yağışları ile NAOI arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif bir korelasyonun olduğunu göstermektedir. ABSTRACT The North Atlantic Oscillation (NAO) is the most important atmospheric circulation which controls short and long term precipitation variability in North Atlantic, Europe and the Mediterranean basin especially. The aim of the study is to investigate the relationship between NAO and pre...
ÖZET Jeomorfometrik analiz, insanoğlunun üzerinde yaşamını şekillendirdiği topoğrafyanın,güncel ve teknolojik yöntemler kullanılarak daha iyi anlaşılmasını sağlar. Böylelikle geçmişi hakkında daha net bilgilere sahip olduğumuz mekânın... more
ÖZET Jeomorfometrik analiz, insanoğlunun üzerinde yaşamını şekillendirdiği topoğrafyanın,güncel ve teknolojik yöntemler kullanılarak daha iyi anlaşılmasını sağlar. Böylelikle geçmişi hakkında daha net bilgilere sahip olduğumuz mekânın şekillendirilmesi ve organizasyonunun planlanması aşamalarında daha sağlıklı kararlar verilebilir. Alata Deresi,ilkbaharın sonunda ve özellikle yaz aylarında yaşanan sulama suyu sıkıntısı nedeniyle bölge halkı için bir yaşam kaynağı oluşturmaktadır.Yağışlı kış mevsimlerinde ise doğal çevreye yapılan müdahaleler sonucundasel, heyelan ve taşkın gibi ciddi doğal felaketlere sebebiyet vermektedir.Jeomorfometrik analiz metotlarıyla incelenen Alata Deresi’nintopoğrafya haritasından bir sayısal yükseklik modeli oluşturulmuş ve jeomorfolojik indis hesaplamaları bu model üzerinden gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucunda; Alata Deresi’nin güncel jeomorfolojisinin geçirmiş olduğu jeomorfolojik evrimlerle yakından ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum alt havz...
Research Interests:
Şehirsel gelisim ve beraberinde meydana gelen arazi kullanim degisimi planli ve dengeli gerceklesmedigi zaman bircok problem yasanmaktadir. Zamanla ortaya cikmaya baslayan bu problemlere kontrolu guclesen cevre kirliligi, verimli tarim... more
Şehirsel gelisim ve beraberinde meydana gelen arazi kullanim degisimi planli ve dengeli gerceklesmedigi zaman bircok problem yasanmaktadir. Zamanla ortaya cikmaya baslayan bu problemlere kontrolu guclesen cevre kirliligi, verimli tarim alanlarinin azalmasi, duzensiz sanayilesme ve sehirlesme ornek olarak gosterilebilir. Son yillarda hizli ve dinamik olarak gerceklesen zamansal degisimi ortaya koyabilmek icin uzaktan algilama ve cografi bilgi sistemleri kullanilmakta ve bircok dijital degisim izleme metodu gelistirilmektedir. Sinirli dogal kaynaklari koruyabilmek, surdurulebilir ve dogru planlamalar yapabilmek icin gereken alt yapiyi saglamak amaciyla gelismekte olan Nigde sehri ve cevresinin zamansal degisimi incelenmistir. Şehirsel gelisim ve arazi kullaniminda meydana gelen degisim raster ve vektor tabanli degisim analiz metotlari kullanilarak belirlenmistir. Uncontrolled spatiotemporal changes in large urban areas can produce several problems such as environmental pollution, diminishing valuable agricultural lands; irregular industrialization and urbanization due to number and proportion of residents continue to increase. Recently, to evaluate uncontrolled temporal changes in urban areas, remote sensing and GIS have become important tools, because these techniques allow examination and management large amount of spatial and tabular data which would be impossible using manual interpretation. In this study, to protect limited resources, to prepare sustainable and suitable plans, urban dynamics of the Nigde city was examined and evaluated.
İçel, coğrafi konumu itibariyle küresel iklim değişikliğine açık ve hassas bir lokasyonda yer alır. Genel olarak bölgede Akdeniz iklimi görülmektedir ancak eğilim analizleri farklılaşmanın belirtilerini ortaya koymaktadır. Literatürdeki... more
İçel, coğrafi konumu itibariyle küresel iklim değişikliğine açık ve hassas bir lokasyonda yer alır. Genel olarak bölgede Akdeniz iklimi görülmektedir ancak eğilim analizleri farklılaşmanın belirtilerini ortaya koymaktadır. Literatürdeki çalışmalardan elde edilen bulgulara göre özellikle iklimin iki önemli elemanı olan yağış ve sıcaklıkların eğilimi son derece önemlidir. Çünkü yağış miktarlarının ve zamana dağılımlarının değişmesi, sıcaklıkların artma eğilimi göstermesi, bölgede beşeri faaliyetlerin iklimle uyumunun gözden geçirilmesini zorunlu kılar. Hızla artan nüfus ve şehirleşmeye bağlı olarak betonlaşmanın büyümesi yağışların yüzeysel akışını güçlendirerek sızmayı azaltmış, dolayısıyla sel ve taşkınların olumsuz etkilerini arttırıcı bir etken olmuştur. Tüm bu nedenlerden dolayı İçel ikliminin ve eğiliminin derleme bir çalışma olarak sunulması hedeflenmiştir. Sonuç olarak oldukça geniş bir literatürün varlığı tespit edilmiş ve bunun alınacak tedbirler bağlamında iyi bir altlık sağladığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: İçel, İklim, Eğilim Analizi, İklim Değişikliği.
Güneşten farklı dalga boylarında yayılan enerji, yüzey özelliğine göre farklı oranlarda yansıtılır ve tutulur. Arazi örtüsü/arazi kullanımı durumuna göre yerden yansıyan enerji farklılaşır. Sanayi devrimi ile birlikte insanoğlunun doğaya... more
Güneşten farklı dalga boylarında yayılan enerji, yüzey özelliğine göre farklı oranlarda yansıtılır ve tutulur. Arazi örtüsü/arazi kullanımı durumuna göre yerden yansıyan enerji farklılaşır. Sanayi devrimi ile birlikte insanoğlunun doğaya müdahalesi giderek daha geniş alanlarda kendini göstermiştir. İnsanoğlunun Neolitik’ten itibaren başlayan yerleşme serüveni, günümüzde megaşehirler boyutuna ulaşmıştır. Yüzey örtüsünden büyük oranda arındırılarak yapay bir görünüme sahip şehirler, çevresine göre farklı yansıma ve yutulma değerlerine sahiptir. Literatürde şehir ısı adası olarak adlandırılan bu durum hem yersel meteoroloji istasyonları verileri ile hem de uydu görüntüleri üzerinden incelenmektedir. Uydu görüntüleri üzerinden yapılan çalışmalarda yaygın kullanılan yöntem Yer yüzey sıcaklığı (YYS)’nın hesaplanmasıdır. Bu çalışmada amaç; YYS hesabı kullanılarak Silifke ve Erdemli ilçe merkezlerinin çevresine göre sıcaklık durumunun incelenmesidir. 17.06.2019 ve 06.06.2021 tarihlerinde alınmış Landsat 8 uydu görüntülerinin yanı sıra Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) ’nden alınan saatlik hava ve toprak sıcaklık verileri kullanılmıştır. Sonuç olarak 2021 yılının 2019 yılına göre daha fazla YYS değerlerine sahip olduğu; Silifke’de YYS ve hava sıcaklığının Erdemli’de ise toprak sıcaklığının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Her iki ilçe merkezi, genel olarak çevresine göre daha yüksek YYS değerine sahiptir. Yüzey sıcaklık farkının oluşmasında arazi örtüsü ve kullanımı, yapı malzemesi, kompaktlık, bakı, yükselti, şehir alanı genişliği vb. etkili olan faktörlerdir. Ayrıca içerisinden yüksek debili Göksu Nehri geçen Silifke’nin Erdemli’ye göre YYS ranj değerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir
Bir toplumun demografik yapısını etkileyen temel göstergelerden biri de boşanma olaylarıdır. Bu göstergenin açıklanması ve yorumlanması için mekâna ve zamana göre değişiminin incelenmesi, dolayısıyla mekânsal oto-korelasyonu ve... more
Bir toplumun demografik yapısını etkileyen temel göstergelerden biri de boşanma
olaylarıdır. Bu göstergenin açıklanması ve yorumlanması için mekâna ve zamana
göre değişiminin incelenmesi, dolayısıyla mekânsal oto-korelasyonu ve zamansal
trendinin belirlenmesi önemlidir. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve jeoistatistik
yöntemler, benzeri olguların mekânsal ve zamansal değişimlerinin incelenmesinde
önemli avantajlar sunmaktadır. Bu çalışmada; Türkiye’de illere göre 2001-2020
yılları arasında 20 yıllık kaba boşanma oranları hesaplanarak, kaba boşanma
oranlarının mekânsal oto-korelasyonu ve zamansal değişimi incelenmiştir.
Çalışmada boşanma olaylarının mekânsal dağılış desenini test etmek ve 20 yıllık
süreçte eğilimini modellemek amaçlanmıştır. Mekânsal dağılış için, Global
Moran’s I, Local Moran’s I ve Hot Spot analizleri, zamansal değişim için ise Mann
Kendall trend analizi uygulanmıştır. Sonuç olarak, Moran’s I analizi sonucunda
Türkiye genelinde kaba boşanma oranlarının güçlü bir şekilde kümelenme
gösterdiği tespit edilmiştir. Local Moran’s I analizi ile Türkiye’nin güneydoğu
kesiminde düşük değerlerde kümelenme olduğu, güneybatı Anadolu ve iç Anadolu
kesimlerinde ayrı iki alanda yüksek değerlerde kümelenme olduğu ortaya çıkmıştır.
Hot Spot analiziyle ise %99, %95 ve %90 güven aralıklarında hem sıcak hem de
soğuk noktalar belirlenmiştir. Mann Kendall trend analizi sonucunda; Türkiye
genelinde %99 güven aralığında anlamlı artış olduğu görülmüştür. İller bazında
%99, %95 ve %90 güven aralıklarında artış ve düşüş olan iller tespit edilmiştir.
Toplamda 9 ilde anlamlı düşüş, 57 ilde anlamlı artış görüldüğü, 15 ilde ise anlamlı
bir değişikliğin olmadığı sonucu elde edilmiştir
Çin'in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında görülmeye başlanan Koronavirüs (Covid-19), tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de hayatın sağlık başta olmak üzere eğitim, üretim, ticaret, sosyal vb. pek çok alanını etkilemiştir. Covid-19... more
Çin'in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında görülmeye başlanan Koronavirüs (Covid-19), tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de hayatın sağlık başta olmak üzere eğitim, üretim, ticaret, sosyal vb. pek çok alanını etkilemiştir. Covid-19 kapsamında sokağa çıkma kısıtlaması gibi bazı tedbirler alınmış olup; bunlar da kısmi olarak hava kalitesinde iyileşmeye neden olmuştur. Bu çalışmada amaç; Covid-19 kapsamında alınan tedbirlerin hava kalitesine etkisinin Doğu Akdeniz özelinde incelenmesidir. Çalışmada, TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı (UHKİA) internet sayfasından Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde bulunan toplam 9 adet ölçüm istasyonun 01.01.2019-01.06.2020 tarihleri arasındaki günlük ölçüm verileri alınarak analiz edilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde; özellikle 2020'nin Mart ayından itibaren 01.06.2020'ye kadar neredeyse tüm istasyonların PM 10 ve SO2 başta olmak üzere ölçülen tüm kirletici değerlerinde bir önceki yılın aynı dönemine (Mart-Haziran 2019) göre belirgin bir düşüş görülmektedir. Yapılan istatistiksel analizlerin sonuçlarına göre; Kahramanmaraş Merkez, Hatay İskenderun ve Adana Valilik istasyonlarının PM 10 kirleticileri hariç, tüm istasyonların kirletici değerlerinin ortalamalarında 2019 ve 2020 yıllarının Mart-Haziran dönemleri arasında % 99 güven aralığında anlamlı farkların olduğu görülür. Bu durum, günümüzde hızla artan çevre kirliliğine bağlı olarak İnsan-Çevre Geleneği doğrultusunda insan-çevre ilişkisinin yeniden düzenlenmesi gerektiği mesajını vermektedir.
Research Interests:
Öz Sulak alanlar, yeryüzünün en önemli ekosistemlerden olup; ülkemizde 20. yy'ın son çeyreğinden itibaren bu alanlar ile ilgili değişen anlayışa uygun olarak çeşitli yasal düzenlemeler ile koruma altına alınmaya başlanılmıştır.... more
Öz Sulak alanlar, yeryüzünün en önemli ekosistemlerden olup; ülkemizde 20. yy'ın son çeyreğinden itibaren bu alanlar ile ilgili değişen anlayışa uygun olarak çeşitli yasal düzenlemeler ile koruma altına alınmaya başlanılmıştır. Türkiye'nin en kuzeyinde yer alan Sarıkum Gölü, bu alanlardan birisi olup; 1987 yılında Orman Bakanlığı tarafından "Tabiatı Koruma Alanı" ilan edilmiştir. Bu çalışma kapsamında landsat uydu verileri (1977, 1987, 1999, 2007, 2015) ve çeşitli uzaktan algılama teknikleri kullanılarak Sarıkum Gölü ve yakın çevresinde meydana gelen zamansal değişimler incelenmiştir. Ayrıca yıllık toplam yağış miktarları ile göl yüzeyi arasındaki ilişki regresyon analizi kullanılarak araştırılmıştır. Son olarak ise göl ve yakın çevresinde yaşanan ekolojik sorunlar, bölgeyi ziyaret eden ve göl çevresindeki kişilerle mülakat yapılarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak; göl ve yakın çevresinde önemli değişimlerin yaşandığı, yıllık toplam yağış değerlerinin göl yüzey alanı değişimleri üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir. 1977 yılı, görüntü analizlerine göre göl yüzey alanın en geniş sınırlara ulaştığı yıl olurken inceleme periyodu için Standart yağış İndeksi (SPI)'ne göre 1986 yılı en kurak yıldır. Ayrıca gölün yakın çevre yerleşmelerinin yanı sıra günübirlik ziyaretçilerin baskısı altında olduğu ve göl çevresinde yapılan ağaçlandırma çalışmasında yanlış ağaç seçimi yapıldığı için kumul bitkilerinin tehdit altında olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sarıkum Gölü, Zamansal değişim, Ekolojik Etki. Abstract Wetlands are one of the World's most important ecosystems and have started to be protected by various legal regulations in accordance with the changes in the approaches towards these areas in last quarter of 20. century. Sarikum lake which is located at the northernmost of Turkey is one of these areas has been accepted as the Nature Conservation Area by the Turkish Ministry of Forestry in 1987. In this study, temporal changes in Sarikum Lake and surrounding areas were examined by using landsat (1977, 1987, 1999, 2007, 2015) satellite data and various remote sensing techniques. In addition, the relationship between annual total precipitation and lake surface was investigated using regression analysis. Finally, ecological problems in the lake and its vicinity have been tried to be determined by interviewing people visiting the area and living around the lake. The results showed significant changes occured in the lake and in its immediate vicinity, annual total precipitation values were found to have an effect on the changes on the lake surface area. According to the image analysis, in 1977 the lake surface area reached to its most extensive borders, whereas according to Standard Precipitation Index (SPI), 1986 was the driest year within the period of investigation. It has also been found that the lake is under the pressure of close encounters of the surrounding settlements and daily visitiors, and sand planting is under threat because of incorrect tree selection in afforestation.
Due to its mechanism and effects, climatic events have been significant facts for humanbeings all times. In this study,the interrelation between the extreme climatic events in Antakya, air masses and, their routes was examined. Using the... more
Due to its mechanism and effects, climatic events have been significant facts for humanbeings all times. In this study,the interrelation between the extreme climatic events in Antakya, air masses and, their routes was examined. Using the data related with extreme climatic events received from Turkish State Meteorological Service (TSMS) and NOAA HYSPLIT model (Hybrid Single-Particle Lagrangian Integrated Trajecto-ry), it was aimed to determine the relation between air masses their routes, and the extreme climatic events in Antakya. The routes of air masses that generate the extreme climatic conditions in 96 hours back trajectory plane at 500, 1500 and 3000m heights, according to HYSPLIT model, are given to enable the comparison in terms of altitude and event. During the analysis carried out for various climatic parameters, it was determined that Siberian and Azore anticyclone played an active role for maximum and minimum temperatures, maximum precipitation, and highest snow thickness and during fastest wind periods. The field of study was influenced by the continental polar air mass during the periods of heavy colds in particular, when Azore dynamic cyclone was dominant the highest pluvial period as a flood disaster has been occurred. Furthermore, it was understood that extreme climatic conditions, in particular maximum precipitation periods resulted in severe material damages in the territory.
Research Interests:
Özet İnsan hayatını doğrudan veya dolaylı etkileyen iklim ve değişimini anlama çabaları, günümüzde artan bilgi birikimi ve teknolojide yaşanan gelişmeler ile farklı bir boyuta taşınmıştır. Ülkemiz, kısa ve uzun vadede iklim... more
Özet
İnsan hayatını doğrudan veya dolaylı etkileyen iklim ve değişimini anlama çabaları, günümüzde artan bilgi birikimi ve teknolojide yaşanan gelişmeler ile farklı bir boyuta taşınmıştır. Ülkemiz, kısa ve uzun vadede iklim değişikliğinin yaşanabileceği hassas bir konumdadır. Dolayısıyla iklim değişikliğine bölgelerin vereceği tepkiler, bu hassasiyet oranlarına göre şekillenir. Küresel iklim değişikliğinin en büyük etkilerinden birisi yağışlar üzerinde meydana gelip; bu durum bazı bölgelerde yağış azlığı nedeniyle kuraklığa neden olurken; bazı bölgelerde ise ekstrem yağışlar sonucu sel ve taşkınlar şeklinde kendini göstermektedir. Akdeniz iklim tipinin en belirgin özelliği; yaz ile kış mevsimleri arasında iklim koşulları bakımından görülen önemli farklılıklar ile başta yağış miktarı olmak üzere iklim elemanlarında izlenen yıllar arası yüksek değişkenliktir. Yapılan bu çalışmada; Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınan meteoroloji istasyonlarına ait (1950-2008) yağış verileri ile Mann-Kendall yöntemi kullanılmıştır. Sonuçlar, Akdeniz bölgesinde yapılan iklim trend analiz sonuçları ile uyumlu olarak yıllık ve kış toplam yağışlarda azalma, sonbahar mevsiminde ise artma eğiliminin olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Yağış, trend analizi, iklim değişikliği, Çukurova.

Abstract
The efforts for understanding climate and its trend which affect human life directly or indirectly, has been moved to a different dimension depend on advances and increasing in knowledge and technology. Turkey has a delicate position of climate change could occur in the short and long term. Therefore, the responses of the regions to climate change are formed by the ratio of this sensitivity. One of the greatest influences of global climatic variances occurs on rainfalls, while this climatic variances leads to drought in some areas due to the lack of rainfall, on the other hand flood and spates can occur as a result of excessive railfall in some areas as well. The most prominent features of the Mediterranean climate type are the significant differences between summer and winter seasons in terms of climatic conditions and the high relative variability of the climatic elements particularly rainfalls in the years that followed. In this study, Mann-Kendall method was used with the precipitation data of meteorological stations (1950-2008) taken from the General Directorate of Meteorology. The results show that there is a decrease in annual and winter precipitations and a tendency to increase in the autumn season in accordance with the climate trend analysis results made in the Mediterranean region.

Keywords: Precipitation, trend analysis, climate change, Cukurova.
Research Interests:
ÖZET Çöl tozu taşınımı olayı gerek fiziki gerekse de beşeri yönüyle son dönemde oldukça dikkat çeken konular arasındadır. Dünya'da geniş ölçekte çöl tozları taşınımı için ana kaynak bölgeleri ve taşınım yolları üzerinde bulunmasa da... more
ÖZET Çöl tozu taşınımı olayı gerek fiziki gerekse de beşeri yönüyle son dönemde oldukça dikkat çeken konular arasındadır. Dünya'da geniş ölçekte çöl tozları taşınımı için ana kaynak bölgeleri ve taşınım yolları üzerinde bulunmasa da Türkiye, zaman zaman çöl tozlarının etkisinde kalmaktadır. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz, çöl tozlarından en çok etkilenen bölgeler arasındadır. Türkiye'de çöl tozları taşınımı ile ilgili yapılan pek çok çalışma olmasına rağmen, mekânsal bir bakış açısı ile yapılmış model değerlendirmeleri ve toz taşınımının hava kütleleri ile ilişkisinin incelendiği çalışmalar oldukça sınırlı sayıdadır. Yapılan bu çalışmada; Eylül 2015'de Hatay ve çevresinde etkili olan çöl tozu taşınımının, mekâna ve zamana göre dağılışının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla; T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca Antakya ve İskenderun merkezli olmak üzere iki adet yersel ölçümlerin yanı sıra HYSPLIT back trajectory kullanılmıştır. Ayrıca SKIRON modeli de bu çalışma kapsamında değerlendirilmiştir. 7 Eylül 2015'de havadaki PM10 oranının İskenderun için; 10 Eylül'de ise Antakya için maksimum seviyeye ulaştığı görülmüştür. SKIRON modeli sonuçları ile ilgili bakanlık verilerinin farklı olduğu tespit edilmiştir. Bunun nedenin ise modelde girdi verilerinin niteliği ve mekansal çözünürlüğün olduğu düşünülmektedir. Bu sonuçlar, genel olarak Türkiye'nin güneyinden gelen cTw (Contitental Tropikal Warm) tipi bir hava kütlesinin yaşanan bu olaydan sorumlu olduğunu göstermektedir. Farklı nedenlere bağlı olarak şekil üzerinde artmalar ve azalmalar haricinde özellikle taşınım dönemindeki hasta yoğunluğu da önemli bir bulgudur. Ayrıca, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKU) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'ne solunum yolu rahatsızlığı şikayetiyle gelenler ile Antakya PM10 değerleri arasında 0,68; İskenderun PM10 değerleri ile yine aynı şikayetle gelen hasta sayıları arasında 0,62 değerinde pozitif bir korelasyon değeri bulunmuştur. İskenderun ve Antakya PM10 değerleri ve hasta sayıları için yapılan çoklu regresyon analizi sonucunda ise r 2 değeri 0,73 olarak
The efforts for understanding climate and its trend which affect human life directly or indirectly, has been moved to a different dimension depend on advances and increasing in knowledge and technology. Turkey has a delicate position of... more
The efforts for understanding climate and its trend which affect human life directly or indirectly, has been moved to a different dimension depend on advances and increasing in knowledge and technology. Turkey has a delicate position of climate change could occur in the short and long term. Therefore, the responses of the regions to climate change are formed by the ratio of this sensitivity. In this study monthly, seasonal and annual rainfall meteorological data (1970-2011) of Hatay, Antakya, Dörtyol, Samandağ and Iskenderun were used. The trend of precipitation has tried to understand by using Coefficient of variation, Mann-Kendall Trend Analysis and Linear Regression models. According to the results, the least annually variation of precipitation occurred in Iskenderun (16%), on the other hand the highest variation occurred in Antakya (26%). The results of Trend analysis show that all stations annual precipitation values increased. As a result of trend analysis has been observed that is an increase of precipitation values of all stations. However, all stations have been found insignificant at the 95% confidence interval except Iskenderun's station. According to the linear trend analysis results, the maximum increase in annual precipitation occurred in Samandağ (19, 4%) and the least occurred in Antakya (5, 15%).
Research Interests:
Geomorphometric analysis provides a better understanding of different topographies on which humankind shaped his life by using actual technologic data. The aim of this study is to analyze the development and formation of geomorphological... more
Geomorphometric analysis provides a better understanding of different topographies on which humankind shaped his life by using actual technologic data. The aim of this study is to analyze the development and formation of geomorphological properties of the basins between Limonlu and Erdemli using the geomorphometric indices. Firstly DEM (Digital Elevation Model) model of the area was produced and then, all calculations of geomorphometric indices were carried out using this model. Morphometric parameters used in the study are stream gradient index, drainage density, stream frequency, the Valley Width-to-Height Ratio (Vf), basin shape ratio, head load index, surface-area ratio index, surface-form index, topographic roughness index, composite topography index, hipsometric curve and integral value, and slope position classification. The effect of basin formation and evolution of lithology were evaluated by using the geological map. The results showed that the lithology had an important role on drainage density. Because Alata watershed consist of ophiolite, its drainage density index value was found as 0.34 km/km2 but Limonlu watershed which consist of limestone and its value was 0.17 km/km2. As a parameter indicating the level of erosion hipsometric integral values for Limonlu watershed’s was 0.64 and it was calculated as 0.54 for Alata watershed. As a result, it was found that the effect of lithology has been decisive in the development of these basins and that neighboring streams had not only similar properties but also different features. However most important of them, the Karaisali Limestone is not have same thickness in whole area. It has variable thickness that increasing from east to west.
Research Interests:
Research Interests:
Abstract The efforts for understanding climate and its trend which affect human life directly or indirectly, has been moved to a different dimension depend on advances and increasing in knowledge and technology. Turkey has a delicate... more
Abstract
The efforts for understanding climate and its trend which affect human life directly or indirectly, has been moved to a different dimension depend on advances and increasing in knowledge and technology.  Turkey has a delicate position of climate change could occur in the short and long term. Therefore, the responses of the regions to climate change are formed by the ratio of this sensitivity. In this study monthly, seasonal and annual rainfall meteorological data (1970-2011) of Hatay, Antakya, Dörtyol, Samandağ and Iskenderun were used. The trend of precipitation has tried to understand by using Coefficient of variation, Mann- Kendall Trend Analysis and Linear Regression models. According to the results, the least annually variation of precipitation occurred in Iskenderun (16%), on the other hand the highest variation occurred in Antakya (26%). The results of Trend analysis show that all stations annual precipitation values increased. As a result of trend analysis has been observed that is an increase of precipitation values of all stations. However, all stations have been found insignificant at the 95% confidence interval except Iskenderun’s station. According to the linear trend analysis results, the maximum increase in annual precipitation occurred in Samandağ (19, 4%) and the least occurred in Antakya (5, 15%).

Keywords: Trend Analysis, Hatay, Precipitation.
ABSTRACT The North Atlantic Oscillation (NAO) is the most important atmospheric circulation which controls short and long term precipitation variability in North Atlantic, Europe and the Mediterranean basin especially. The aim of the... more
ABSTRACT
The North Atlantic Oscillation (NAO) is the most important atmospheric circulation which controls short and long term precipitation variability in North Atlantic, Europe and the Mediterranean basin especially. The aim of the study is to investigate the relationship between NAO and precipitations in Hatay province which is located in the Eastern Mediterranean basin. The relationship between annual, seasonal and long winter precipitation and the North Atlantic Oscillation Index (NAOI ) has been examined using correlation analysis. Statistical significance of the correlation coefficient has been determined by the Student’s t-test. The results of analyses shows that, there is a statistically significant negative correlation  between annual total precipitation and winter precipitation in Hatay and NAOI.
Key  Words: Atmosphere Oscillation, NAO, Climate, Correlation, Hatay.
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
Research Interests:
One of the most important of the natural disasters directly affecting human life is flood disaster. The correct analysis of these events leading to the loss of life and property is crucial to the reduction of losses in the next... more
One of the most important of the natural disasters directly affecting human life is flood disaster. The correct analysis of these events leading to the loss of life and property is crucial to the reduction of losses in the next repetition. In this context Mersin city center, which has experienced flood disaster many times in its history facing a similar situation in december 2016, indicating that adequate measures were not taken.
In this study; daily and hourly precipitation data from the General Directorate of Meteorology (MGM in Turkish acronym) and using HYSPLIT Model a meteorological analysis of the flood disaster was carried out. In addition flood disaster was evaluated from the hydrographic point of view using the data of flood flow of the rivers taken from The General Directorate of State Hydraulic Works (DSI in Turkish acronym) Mersin Branch Directorate. Finally, a digital elevation model (DEM) of the region was generated over a 1 / 25.000 scale topography map; The basin characteristics of the rivers were determined and the relationship with the flood disaster was established.
As a result; it was determined that the precipitation that started on December 21, 2016 reached the maximum level from 19:00 on December 28, 2016 until 09:00 on December 29, 2016, and the hourly rainfall reached 30 mm on the per m2. The total daily precipitation reached a maximum level on December 29, 2016, exceeding 140 mm in per m2. According to HYSPLIT model; it has been understood that the air mass responsible for maximum precipitation is an unstable marine polar (mPu) air mass dominated by the winter climate in the Mediterranean climate zone. In addition, daily maximum rainfall required for flood disaster in Mersin is gradually decreasing. Although the daily precipitation maximum was 199,5 mm in 1968, no flooding occurred; It caused a flood of 175 mm in 2001 and a flood of 149,8 mm in 2016. In addition, the morphological features and lithological structure of basins have also been found to be other factors that increase the effectiveness of flood disaster.
Keywords: Mersin, Flood Disaster, HYSPLIT Model, Geographical Analysis.
Research Interests: